TÜRK- RUM MÜBADELE GİRİŞİMİ (1919) BAKİ SARISAKAL
TÜRK- RUM MÜBADELE GİRİŞİMİ (1919) Balkan Muharebesinin ikinci safhasından sonra İstanbul Antlaşması imzalanmak üzere olduğu sıralarda yeni bir nazariye başlamaya başladı ki, doa anasırın mübadelesi idi. Senelerce Makedonya yı alt üst ederek Rumeli yi bir ateş çemberi haline koymuş olan ve nihayet Balkan Muharebesini çıkaran anasır muhtelife ihtilafı gözleri o kadar korkutmuştu ki izmihlalden sonra elimizde ne kalırsa hiç olmazsa su katılmamış olarak tarafa meyil ediliyordu. Londra Antlaşmasının hudut hattı Edirne istikametinden tashih edildikten sonra Eedirne nin kuzeyindeki Cesur Mustafa Paşa ile Kırkkilise nin kuzey taraflarına doğru uzayan hudur üzerindeki köylerde mevcut bulunan ahali ile yeni Bulgar hududu dahilinde kalan Türk ahalisinin mübadelesi varit hatır oldu. Cesur Mustafa Paşa Bu hususta Bulgar Hükümetiyle muhtelit bir komisyon teşkil edildi. O komisyon Edirne de toplanarak ve tahkikat için o mahallere giderek Mübadele edilecek ahalinin ne şartlar altında icra olunabileceğini kararlaştırdı ve bu konuda tanzim olunan mukavele şartlarına göre bir müddet sonra Türk köyleriyle, Bulgar köyleri ahalisi mübadele edildi. Bir müddet sonra Yunanistan a metruk Rumeli ahalisi akın akın Osmanlı Devletine hicret etmeye başlayınca bunları iskan meselesi ortaya çıktı. Rumeli de Yunan Ordusundan ön alamayarak hududa koyulan ve yurtlarında ekserisi balkçılık, besicilik gibi emvar ziraiye ile iştigal eden bu ahali-i Müslimeyi tabi istidatları ile münasip yerlere yerleştirmek icap ediyordu. Memleketimizin balıkçılık, besicilik ve sebzeciliğe en müsait havalisi Aydın vilayeti ile Karasu ve Bursa cihetleri görülüyordu ve gelen muhacirinin ekserisinin bu taraflarda iskanına gayret ediliyordu. Bu iskanı görüp memnun olmayan Aydın ve karasu sahilindeki Rumlar o zaman telaşa düşerek yerlerinde rahat durmayarak, işkence ve zulüm gördüklerini ileri sürerekavrupa nın nazarı dikkatini cepletmek sevdasına düştüler.
Bursa Bu yolda muvaffak olmak içinde elebaşlarının teşvikiyle kitleler halinde Yunanistan a hicrete başladılar. Tabidir ki sebep olarak kovulduklarını ve her türlü tehlikeye maruz kaldıklarını ileriye sürüyorlardı. Aydın
İşte bu suretle her iki cihetten muhaceret başladı. Yunanistan a metruk arazideki mallarını ve mülklerini terk ederek gelen muhacirin ile memalik Osmaniyedeki yerlerini, yurtların terk edip gidenlerbu mütekabil hayat ziraiye ve iktisadiyede bir boşluk husule getirdi. Buna bir çare bulmak lazımdı. Diğer taraftan yaygaralarla Yunan Hükümeti Avrupalıları yardıma çağırıyordu. Hatta yapıldığı iddia edilen haksızlıkların tahkiki için İzmir e muharebe-i umumiyenin ittifakından dört-beş ay evvel Sadaret Ecnebiye tercümanlarından bir heyet bile gönderilmişti. İzmir O zaman sefaret ecnebiyenin teşviki ve Yunan Hükümetinin her nasılsa itilafa meyyal vesaik ile Bulgaristan ile yapıldığı vecihle bir mübadele-i muhacirin mukavelesi tasavvur olundu. Düveli Muazzama dan bazılarının Atina da vaki olan teşebbüsleri ve hükümetimizin müracaatları neticesinde o zaman başvekil bulunan Mösyö Venizelos mukavele tanzimi için muhtelit bir komisyon teşkiline ve komisyonun İzmir de toplanmasını muvafakat etti ve komisyona aza olarak İzmir Başşehbenderliğine tayin edilen Mösyö Dimaras ile Edirne Başşehbenderi Mösyö Hurubacı tayin edildi. Bizim tarafımızdan da tayin edilen azanın İzmir e gelmesiyle toplantılara başlandı. Müzakere mevzu evvela köy ahalisi ile şehir ahalisi ldu. Yunan azalar mübadeleye yalnız köylü Rumların tabi olmasını istiyorlardı. Nihayet bu bizce de kabul edildi. Asıl mesele hicret eden ahalinin emval ve emlakinin takdir ve kıymeti ve hukukunun muhafazası idi. Her iki cihetçe de bu hususat için bir çok cetveller tanzim edilecek ve hükümet konu ile mümkün olduğu derecede hakiki neticeler elde edilmeye çalışılacaktı. Yalnız Yunan azaları hicret eden Rum ahalinin miktarında ihtilafa meydan verebilir. Çünkü bunların miktarı hakikatten pek fazlaya çıkardılar. Bu konuda hükümetimizden birçok talimat talep ederek işi sürüncemede bırakmaya gayret ettiler. Diğer bir meselede muhaceret edecek ahalinin arzusu ile mi yoksa cebren mi hicret ettirilmesi lazım geldiği meselesi idi. Bu hususta da Yunan azalar tam ve kati bir görüş beyan edemediler.
Sahai hicretin tabiyeti de meselesi de oldukça münakaşaya sebebiyet verdi. Fakat nihayette bu hususta da itilaf hasıl olmuştu. Aydın vilayetiyle Karasu Sancağı, Çanakkale Boğazı nın Rumeli sahil ve Bursa nın Marmara sahili ve İstanbul civarı hudut dahilinde idi. Ancak Haziran başlarında başlayıp Ağustos a doğru sürüklenip giden müzakerelere hız vermek kabil olamıyordu. İstanbul Beyoğlu Çünkü her meselede talimat talep etmek için Yunan azaları mehil istiyorlardı. Nihayet muharebe-i umumiyenin itilafı üzerine komisyonun İstanbul a naklolunması kararlaştırıldı. Eylül başlarında İstanbul a avdet eden komisyon Yunan Başazası Mösyö Dimaras ı kaybetmişti. Kendisi İzmir de kalmış yerine İstanbul Yunan Sefareti baş tercümanı tayin olunmuştu. Adliye Nezaretinin kütüphane salonunda toplanan komisyon İstanbul da birkaç toplantı yapamadan söndü ve devletimizin muharebeye iştirakiyle bütün bütün unutuldu. Bu suretle hukuku düvelde yeni bir nevi muhaide teşkil edecek olan tarafeyn için ek istifadeli bu mukavele tatbik edilemedi. 1 1 Vakit 9 Ekim 1919