İNOVATİF. Kimya Dergisi YIL : 2 SAYI : 6 HAZİRAN 2014 YAPAY ET NÜKLEER ENERJİ SU-H2O * HABERLER * BULMACA * YARARLI SİTELER SU KİRLİLİĞİ



Benzer belgeler
Atomlar ve Moleküller

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME

Biyogaz Temel Eğitimi

TEKQUEST P 129. Kuvvetli bir iyon tutucu ve yıkama malzemesi

Radyoaktif elementin tek başına bulunması, bileşik içinde bulunması, katı, sıvı, gaz, iyon halinde bulunması radyoaktif özelliğini etkilemez.

5730 yıllık fiziksel yarı ömrü boyunca 158 kev (maksimum) enerjiye sahip -β partikülleri yayarak stabil bir element olan 14 N e bozunur.

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MALZEME GÜVENLİK BİLGİ FORMU

maddelere saf maddeler denir

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri

Yıldızların: Farklı renkleri vardır. Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir. Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler.

Çevre İçin Tehlikeler

CANLILARIN KİMYASAL İÇERİĞİ

5) Çözünürlük(Xg/100gsu)

9. SINIF KONU ANLATIMI 5 CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

Ekosistem ve Özellikleri

ARES 1-ASİTLER. MADDENĠN YAPISI VE ÖZELLĠKLERĠ 4-ASĠTLER ve BAZLAR 8.SINIF FEN BĠLĠMLERĠ

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

MADDE NEDİR? Çevremize baktığımızda gördüğümüz her şey örneğin, dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve hava birer maddedir.

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

ADIM ADIM YGS-LYS 5. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları

KİMYANIN UĞRAŞI ALANLARI NELER KAZANACAĞIZ

MOL KAVRAMI I. ÖRNEK 2

MADDENİN HALLERİ VE TANECİKLİ YAPI

ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞĐMĐ ÇALIŞMA YAPRAĞI

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I

Nükleer Enerji Üretim Teknolojilerinin Dünyadaki Gelecegi vetürkiye. Mehmet Tombakoglu Ph.D Nükleer Mühendislik Hacettepe Üniversitesi

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

DNA. Benim adım DNA dır. Çift iplikten meydana gelirim. Eşlerim kendimi ama. Belirleyici bazım Timin DNA. İkili sarmal şekli

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

DÜNYAMIZIN KATMANLARI FEN BİLİMLERİ

3- KİMYASAL ELEMENTLER VE FONKSİYONLARI

Bölüm 1. Kimyasal / Malzeme ve Kurum / İş Sahibinin Tanıtımı

Ayxmaz/biyoloji. Azot döngüsü. Azot kaynakları 1. Atmosfer 2. Su 3. Kara 4. Canlılar. Azot döngüsü

MAKİNE MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ Ders 3

İKLİM VİDEO 3 Sera etkisi ne demek? Sera gazları hangileri? Sera gazı nedir? karbondioksit metan diazot monoksit

Metal yüzeyinde farklı korozyon türleri

Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile

TÜRKİYEDE KİMYA ENDÜSTRİSİ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ

1.ÜNİTE:KİMYA BİLİMİ KİMYA NE İŞE YARAR? KİMYA DİSİPLİNLERİ KİMYANIN BAŞLICA UYGULAMA ALANLARI

TEHLİKELİ MADDE SINIFLANDIRMALARINDA TEHLİKE İŞARET VE LEVHALARININ ÖZELLİKLERİ

Türkiye nin Elektrik Üretimi ve Tüketimi

Doç. Dr. Özlem Esen KARTAL (A Şubesi) Yrd. Doç. Dr. Adil KOÇ (B Şubesi) :16:57 1

Bölüm 1. Kimyasal / Malzeme ve Kurum / İş Sahibinin Tanıtımı

VIA GRUBU ELEMENTLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NPK GÜBRE SERİSİ. Formüller. Formüller. Formüller

Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

Elektronların Dağılımı ve Kimyasal Özellikleri

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

KİMYASAL BİLEŞİKLER İÇERİK

ELEMENT VE BİLEŞİKLER

Nükleer Enerji Santrali Nedir? Yararları ve Zararları

TIG GAZALTI KAYNAK YÖNTEMİNDE KULLANILAN GAZLAR VE ÖZELLİKLERİ PROF. DR. HÜSEYİN UZUN HOŞGELDİNİZ

..? Kromozom sayısı nesiller boyu sabit kalmazdı. Tür İçinde Çeşitlilik olamayabilirdi. Farklı kromozom sayısına sahip canlılar ortaya çıkabilirdi.

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir.

2- Bileşim 3- Güneş İç Yapısı a) Çekirdek

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir.

Genel Kimya. Bölüm 7: ÇÖZELTİLER VE ÇÖZÜNÜRLÜK. Yrd. Doç. Dr. Mustafa SERTÇELİK Kafkas Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü

ENERJİ DEPOLAMA YÖNTEMLERİ BEYZA BAYRAKÇI ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ

İÇ SU BALIKLARI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SU KALİTESİ

MALZEME GÜVENLİK BİLGİ FORMU

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri

organik gübre

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

Nükleer Reaktörler. Özgür AYTAN

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

1) Biyokütleye Uygulanan Fiziksel Prosesler

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması

FAQ-TIENS DICHO II.Nesil Meyve&Sebze Temizleyici

SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2

Fotovoltaik Teknoloji

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

İ Ç İ NDEKİ LER. Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1. Fiziksel Kimya ile İlgili Temel Kavramlar 52.

EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER

HAZIRLAYAN Mutlu ŞAHİN. Hacettepe Fen Bilgisi Öğretmenliği. DENEY NO: 6 DENEYİN ADI: DOYMUŞ NaCl ÇÖZELTİSİNİN ELEKTROLİZİ

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

ASİTLER, BAZLAR ve TUZLAR

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

TAMGA ENDÜSTRİYEL KONTROL SİSTEMLERİ LTD.ŞTİ., ENERJİ YÖNETİMİNDE SINIRSIZ ÇÖZÜMLER SUNAR. HOŞGELDİNİZ

Pik (Ham) Demir Üretimi

Toz Patlaması ve Tozdan Kaynaklanan Güvenlik Risklerinin Yönetimi

Transkript:

YIL : 2 SAYI : 6 HAZİRAN 2014 YAPAY ET KİMYA MÜHENDİSLİĞİ VE ASPEN PLUS İYON TUTUCULAR NÜKLEER ENERJİ SU KİRLİLİĞİ SU-H2O * HABERLER * BULMACA * YARARLI SİTELER

Sahibi : Yavuz Selim Kart Genel Yayın Yönetmeni : Yavuz Selim Kart Yayın Danışmanı : Yavuz Selim Kart Sevgili İnovatif Okuyucuları, Dergimiz Kimya hakkında bilgiler vermesi, siz okuyucularımızın ufkunu açması, bildiklerimizin pekiştirilmesi, bilmediklerinizin öğrenilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Dergimiz sizlerin göndereceği makaleler, yazılar ile oluşacaktır. Diğer bir deyişle bu derginin içeriğini sizler hazırlayacaksınız. Dergimizin içeriğinde * Kimya Sektörü ile ilgili bilgiler * Kimya Sektörü ile ilgili yazılar ve makaleler olacaktır. Ayrıca çeşitli bulmacalar,hos yazılar ve resimler ile de sıkılmayacağınızı ümit ediyoruz. Güzel bir dergi olacağı düşüncesindeyiz. Fayda sağlaması dileklerimizle... İnovatif Dergi Editörleri : Yavuz Selim Kart Aybike Kurtuldu Seda Çoban Dergi Tasarımı : Yavuz Selim Kart Facebook Yönetimi ve Bilgi Araştırma: Yavuz Selim Kart Hatile Moumintsa Ezgi Sulu Ebru Çetinkaya Twitter Yönetimi : Yavuz Selim Kart Büşra Yılmaz Instagram Yönetimi : Yavuz Selim Kart Bize Ulaşın Haber Bölümü : Seda Çoban facebook.com/inovatifkimyadergisi twitter.com/inovatifkimya inovatifkimyadergisi@gmail.com instagram.com/inovatifkimyadergisi Bu Sayıda Yazanlar : Hatile Moumintsa Vahit Kenar Mustafa Altunkaynak İsmail Bayraktar Aybike Kurtuldu Anıl Yasin Akdoğan Yavuz Selim Kart

KURALLARI 1. İnovatif, yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız. Ayrıca kullanmış olduğunuz bu yazıların kaynağını bu dergi olarak belirtmek durumundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında eğer bir sorun yaşıyorsanız ilk yazara ulaşacaksınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimler kesinlikle kaynak belirtilmektedir. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek resimlerini dökümanlarına eklemeleri. Burdan çıkacak problemlerden direkt yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise. Yazıları için Yavuz Selim Kart ile konuşmaları gerekmektedir. www.facebook.com/groups/147842018740235/ Grubu aracalığı ile ulaşabilirler. Bu gruba yanlızca yazarlık yapan ve gerçekten yazmayı düşünen arkadaşları almaktayız. Burada çeşitli görüşler fikirler tartışılmaktadır. Bunun harici sayfamızı takip edenler için girişteki ÖNSÖZ kısmında gerekli adresler mevcuttur. 6. Aşırı yazar bolluğu olmadığı takdirde her yazıyı yayınlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan hem de bilgili güzel bir gençlik sağlamaktır. Ya benim yazım niye yayınlanmadı tarzı soruları üstte belirtmiş olduğum isime sorabilirsiniz. 7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir dergi çünkü. 8. Dergimizde konu gönderen arkadaşlar, bazı tarz yazılar bazı kişilere verilmiştir. Misal, Ünlü bir kimyagerin hayatı ve kimya eğlence tarzı bölümler bazı arkadaşlarımıza verilmiştir. Bu konuları özellikle isteyenler olmuştur. Ama bu sizin bu konularda yazı yazmayacağınız anlamına gelmez. Yazı yazıp gönderirseniz illaki yayınlanacaktır. Bir yazar arkadaşımızın olur ya işi olur yazamassa, o zaman o yazıyı sizin adınız altında ekleriz. Hem dergi zaman kaybetmemiş olur. Hem de süreklilik sağlanmış olur. Ayrıca aynı konu hakkında birden fazla yazı dergide olursa bu seferde dergi amacından sapmış olur. 9. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. Geçen yazılar 2 bölüm halinde yayınlanabilir. Bu konuda son söz hakkı dergi yönetimine aittir. 10. Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi herkes gönüllü yapıyor. Saygıda lütfen kusur etmeyiniz. 11. Son olarak Dergimizde yazabilecceğiniz konular aşağıda listelenmiştir. *Akademik Makaleler *Endüstriyel Yazılar *Üniversite Hayatında Kimya *İş Hayatında Kimya *Laboratuvar Üzerine *Kimya Güvenliği 12. Bu konulardan baska konular olsun istiyorsanız. Edtörlere ve vermiş olduğumuz gruba ulaşabilirsiniz.yazılarımız Kimya içeriği dışına çıkmamaya çalışılacaktır. İş hayatı ve okul hayatnda kişisel gelişime yönelik ek yazılar olabilir. Bunun hakkında da çalışmalar yapılacaktır. 13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 14. Dergiyi okuyanlar bu kuralları kabul etmiş sayılırlar. İnovatif

EDİTÖRDEN Merhaba İnovatif Okuyucuları Değerli Okuyucularımız; Derginin ilk çıktığı an itibariyle kurallar bölümünde belirttiğimiz üzere,(10. Kural), Bu E-Dergi gönüllülük üzerine tarafımca yönetiliyor. Bu ve diğer aylarda artık sizlerin karşısında ben olacağım. Bu ay çok talihsiz olaylar yaşadık. Soma Felaketi Ülkemizi derinden üzdü. Bu felaket karşısından insan düşünmeden edemiyor. Cidden ihmal mi? Yoksa suistimal mi? İnsan hayatının hiçe sayılmaması, gereken önlemlerin kazalar olmadan sıkıca alınması gerekli. Ayrıca herkesin görevini en iyi şekilde yapması da gerekli. Özellikle bu maden sektörü gibi ağır ve tehlikeli sektörlerde çalışan mühendis ve işçi arkadaşlar uyumlu ve titiz bir şekilde görevlerini icra etmeli. Herkes kendine düşen payı yerine getirmeli. Tekrar bu şekilde olayların ülkemizde olmamasını diliyor. Ölen vatandaşlarımıza Allah tan Rahmet geride kalan aile efradına ise başsağlığı diliyoruz. Bu ay E-Dergimizde 7 farklı yazı bulunmakta. Su Kirliliği yazısında, doğamızda bulunan kirlilik çeşitleri sade bir dille anlatılmış. Yapay Et yazısında, yapay et ve üretimi üzerine açıklayıcı bilgiler yer almakta. Su-H2O konusunda ise suyun içeriği hakkında bilgiler verilmiş. Gündemi meşgul eden bir konu olan Nükleer Enerji konusuda bu ayki konularımız içinde. 16 Ton yazısı ayın kapak konusu. İyon Tutucular konusu ise bu ayki en resimli ve içeriği dikkat çekici konulardan biri olarak görünüyor. Kimya Mühendisliği ve Aspen Plus konusunda ise bilgisayar uygulamalarının Kimya Mühendisliğindeki uygulama alanlarına değinilmiş. Derginin bu ay ki konuları bunlar. Umarım zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen yazarlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Sizler de bu dergiye en arka kapaktaki şartlara uyarak yazı gönderebilirsiniz. Gerekli tarih ve gönderim biçimleri en arka sayfada yazılı. Bir sonra ki ay görüşmek üzere saygı ve sevgiyle kalın. Yavuz Selim Kart Dergi Editörü

İçindekiler İnovatif 6 9 11 13 17 21 28 33 36 37 38 39 SU KİRLİLİĞİ YAPAY ET SU-H2O NÜKLEER ENERJİ 16 TON İYON TUTUCULAR KİMYA MÜHENDİSLİĞİ VE ASPEN PLUS HABERLER KİMYA SÖZLÜĞÜ YARARLI SİTELER KİMYA BULMACA KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)

Hatile MOUMINTSA hatile_m@hotmail.com KIMYA (MEZUN) Su Kirliliği University of Ioannina Şu görüntüyü gördüğümüzde mi huzur doluyormuyuz? Yoksa şunu gördüğümüzde mi? Sanırım ikinciyi gördüğümüzde kendimizi daha iyi hissediyoruz. Ilk fotoğrafı gördüğümüzdeyse içimizde soru işaretleri başlar. Nasıl bu hale geldi? yada neden bu hale getirdik? Değerli okuyucularımız hayatımızın bir parçası olan, ve onsuz bir dakika bile yapamadığımız, çok önemli bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. Su kirliliği. Suların kirlenmesi demek sadece deniz anlamına gelmiyor. İçtiğimiz sular,ırmaklar,göller ve nehirlerdir. Bu hem sağlığımızı etkiler,hem bu sular içerisinde yaşıyan hayvan türleri azalır. Böylece dünya zinciri parçalanmaya başlar. Ayrıca hayvanların içtiği sular,ve aynı zamanda suladığımız sebzelerimiz ve meyvelerimizden de biz faydalanıyoruz,ve onlara geçen her ne varsa böylece bize geçmiş olur. 6

Çevreye attığımız bazı şeylerin yok olması çok zaman alır.toprağa karışırlar ve öylece kalırlar. Örneğin: Oysa biz biliyoruz ki içme sularımız topraktan, yer altı sularından ve yağmurdan gelir. Toprak ve yer altı suları bizim attıklarımızın yanında aynı zamanda tarım için kullanılan gübre ve böcek öldürücüleri içerir. Yağmur suları ise ev bacalarımızın, fabrikaların, ve otomobillerin atmosfere saldığı atık gazları yer yüzeyine taşır. Bunları kimyasal açısından ayıracak olursak: Organik olanlar Deterjanlar,kimyasal olarak arıtılmış içme suları,gıda işleme atıkları,böcek ve bitki ilaçları,petrol hidrokarbonları,hijyen ve kozmetik atıkları. İnorganik olanlar Kimyasal fabrika atıkları,amonyak,gübrelerdeki azotlu ve fosforlu bileşikler,ağır metaller,çeşitli insan kaynakları alüvyonlar. 7

Kendinizi bir gün için, evet sadece bir gün için sussuz düşünün. Ellerinizi yıkayamıyorsunuz, yemek yapamıyorsunuz, su içemiyorsunuz. Kısaca hiçbir ihtiyacınızı yada hayatınız için en önemlilerini yapamıyorsunuz. Öyleyse hepimizin elinden ne geliyorsa yapmak zorundayız. Çünkü dünya bize bir emanettir. Onu gelecek nesillere daha kötü değil daha iyi birakmak zorundayız. Onlar yeğenlerimiz komşularımız ve çocuklarımız olacaktır. İşte o yüzden gittiğimiz yakın yerlere otomobil yerine bisiklet kullanmalıyız. Yada çok yakın mesafeler için yürüyerekte gidebiriz. Yürümek sağlığımıza faydalıdır. Evlerde kullandığımız ve çevreye zararlı olanları geri dönüşüme atmalıyız. Gittiğimiz gezilerde park olsun, deniz kenarı olsun, gittigimiz bir piknik olsun çöpleri çöp kutularına atmalıyız. Ve tabiki bunları yapmak için bazı davranışlarımızı düzeltmeliyiz. Dünyamızın en azından şu yükünü hep beraber el ele hafifletelim. Kaynaklar : https://www.google.gr/www.aligultekin.com.tr Mevsil365.blogsport.gr/2013/06/ben-sana-ne-yaptim.html www.beeper.gr dogaburada.blogspot.gr 8

Vahit KENAR vahitkenar@gmail.com KIMYAGER (MEZUN) Yapay Et Sakarya Üniversitesi Sentetik Dünyanın Yapay Gıdaları; Yapay Et karşınızda! Yazılarımızın çoğunda gün geçtikçe artan insan popülasyonundan ve buna bağlı olarak birçok sorununda meydana geldiğinden bahsetmiştik. Bu sorunların en temellerinden biride açlık. Özellikle temiz su ve yeteri kadar,sağlıklı gıdaya ulaşmak giderek daha zor hali almaktadır. Dünyanın çeşitli kıtalarından insanlar aç yatarken başka kıtalarında da insanlar tonlarca gıdayı ve temel kaynağı israf etmektedir. Çoğumuzun insanların kapsüllerle beslendiği uzay filmlerini izlemişliği vardır. Ben ne zaman bu filmleri izlesem film der geçerdim ta ki bilim dünyasının kapılarından içeri girene denk. Bilimle uğraşmaya başlayana kadar biri bir gün bana hayvanlara ihtiyaç duymadan et,süt,yumurta üretebileceğimizi söylese güler geçerdim.artık görüyoruz ki doğal olan her şeyin bir yapayını da yapmak mevcut. İngiliz politikacı ve yazar Winston Churchill, 1932 yılında yazdığı bir makalede Önümüzdeki 50 yıl içinde, sırf göğüs ya da kanat yemek için bütün bir tavuğu yetiştirmek yerine sadece bu kısımları uygun bir ortamda yetiştirebileceğimiz günler gelecek. diyerek laboratuvar da yapay et üretme fikrinin temellerini atmıştır. Bu fikrin peşinden giden ABD, İngiltere, Hollanda ve Japonya da bazı bilim insanları laboratuvar da yapay olarak kas parçaları geliştirmeye başladılar.nasa tarafından 2000 li yılların başında desteklenen bir projede, özellikle uzayda uzun süre kalacak olan astronotların tüketebilmesi amacıyla, Japon balığı kullanılarak yüksek protein içerikli yenilebilen kas parçacıkları elde edilmiş. Aynı şekilde Hollanda da bu işin öncülerinden olan Mark Post isimli araştırmacı, domuz kök hücrelerini kullanarak 2,5 cm uzunluğunda, 0,7 cm genişliğinde kasa benzer şeritler üretmiş. 9

Yapay olarak üretilen et DNA sına dokunulmadan genetiği aynı kalacak şekilde üretimi yapılıyor. Burada doğa farklı bir şekilde taklit ediliyor, yani doğal olarak hayvanın vücudunda gelişen kas dokusunu, hayvanın bazı istenmeyen kısımlarını elimine ederek, yapay olarak dışarıda çoğaltmak. Bunu gerçekleştirmek içinde yaşayan hayvandan biyopsi yoluyla kas parçası alınarak kök hücreler elde ediliyor. Daha sonra bu kök hücreler, bölünmeye ve büyümeye teşvik edilerek kas dokusu liflerine dönüşüyorlar. Kök hücrelerin gelişmesi için beslenmeye ihtiyacı var, bu amaçla şimdilik deneme amaçlı bazı ölü hayvanların cenin serumları kullanılıyor. Ancak hayvan cenini serumları kullanılarak beslenen kök hücrelerden elde edilen yapay etlerin tüketilmesi, birtakım hastalık taşıyan bulaşıcı protein molekülleri olan prionları ve diğer bazı zararlı bileşenleri az da olsa barındırma olasılığından dolayı riskli olabilir. Hollanda ekibi kök hücreleri beslemek için aminoasit, şeker ve yağ içeriği bakımından zengin olan siyano bakteri özütlerini kullanmayı amaçlıyor. Yapar et her ne kadar sağlam bilimsel temellere dayansa da bidiğimiz etin yerini tutamaz tabi özellikle rengi ve kokusu uzmanlar bu konuda da myoglobin içeriğini artırarak yapay etin alışıldık kırmızı et rengini almasını sağlamaya çalışıyorlar. Hollandalı bilim adamlarından oluşan bir ekip, sığır eti üretmek için çalışmalara başladıklarını ve bir yıl içinde hamburger köftesi yapımında kullanılacak eti üretebileceklerini iddia ediyorlar. İsmini gizli tuttukları güya bir hayırseverin de kendilerine büyük miktarlarda mali destek verdiğini belirtiyorlar. Çok ilginçtir ki BM nin 2006 yılında yayımladığı bir raporda sera gazı salımının büyük bir kısmının hayvanların sindirimiyle ortaya çıkan metan gazı kaynaklı olduğu buna bağlı olarak da hayvanlara otlama alanları açmak için ormanlık alanların yok edilmesinden dolayı insan kaynaklı olduğu bildiriliyor.bir inek günde yaklaşık olarak 1000 litre metan gazı üretebiliyor. Oxford Üniversitesi nde bir grup araştırmacı tarafından yapılan bir çalışmada laboratuvarda üretilen 1000 kg dana, koyun ve kümes hayvanı eti üretmek için harcanan çevresel kaynaklar ile karşılaştırıldığında, yapay etin çevreye etkisinin diğerlerine göre çok daha az olduğu görüldü. Somut örnekler vermek gerekirse sığır eti üretimine göre % 99 daha az arazi % 95 daha az su ve % 50 daha az enerji kullanılıyor. Sera gazı salımı ise % 90 daha az. Sonuç olarak bilim her zaman yeni ufuklara açılmaya hazırdır. Fikir varsa bilimle arkasından gidildiğinde icraate de ulaşılabilir. Bu arada ben herşeyin doğalından yana olmasamda çoğu şeyin doğalından yanayım. Yapay et konusunda da hayvan sever vejeteryan arkadaşlarımız için çözüm olurmu bilemem sonuçta et yemeleri için bir hayvanın ölümüne sebebiyet vermemiş olacaklar. Aslına bakarsanız olurda piyasaya çıkarsa mecbur kalmadıkça yemeyi pek tavsiye edemiyeceğim. Ancak artan insan popülasyonukıtlık buna insanlığı mecbur bırakacak gibide gözüküyor. Elimizdeki kaynakların kıymetini iyi bilelim,israf etmeyelim idrak edelim. Kaynaklar : TÜBİTAK-BİLİM VE teknik,aylık Popüler Bilim Dergisi Ekim 2011 Yıl 45 Sayı 527 http://j.mp/livestocks http://www.new-harvest.org http://www.knowledgemagazine.com/issue/issue- 18-junjul-2011 (Feeding the 7 billion, the future of food) http://www.newscientist.com/article/ mg21128283.500-meat-withoutslaughter-6-months-to-biosausages.html http://en.wikipedia.org/wiki/in_vitro_meat http://www.fao.org/news/story/en/item/74192/ icode http://www.wfp.org/hunger http://www.fao.org/fileadmin/user_upload/ags/ publications/gfl_web_pdf 41 10

Mustafa ALTUNKAYNAK mustafaaltunkaynak@hotmail.com KIMYA ÖGRETMENI Su-H2O Uludağ Üniversitesi Değerli okuyucular; Dergimizin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim. Sizlerle; şu anda çok yakınımızda olan, ancak yakın bir gelecekte yanlış ve israflı kullandığımız için belki de çok arayacağımız tanıdık bir kimyasal madde olan suyu yakından inceleyelim ve önemini daha iyi anlayalım. Halk arasındaki en çok kullanılan adı: Sudur. Kimyasal Adı: Agua ve Dihidrojen monoksit ya da Hidrojen hidroksit olarak bilinir. Kapalı molekül formülü: H2O dur. Açık molekül formülü aşağıdaki gibidir. Oksijen iki adet hidrojene sımsıkı sarılmış durumdadır. Oksijen yakıcı, Hidrojen yanıcı, bunların oluşturduğu su ise söndürücüdür. Oda sıcaklığında ne yanar ne de yakar. Molekül ağırlığı; 18.0153 g/mol dür. Yoğunluğu katı buz olarak 0,917 g/cm3 sıvı su olarak ise 1,00 g/cm3 tür. Erime sıcaklığı; 00C kaynama sıcaklığı ise 1000C dır. Birleşmiş Milletler çevre programındaki araştırmalara göre dünya üzerindeki su miktarı; 1.4 milyon km3 tür. Coğrafi olarak dünya üzerindeki suyun; %97 si okyanuslarda; %2,4 ü buzul ya da kar olarak.%0.6 lık dilimi ise göller ve nehirlerde bulunmaktadır. Fiziksel olarak su; renksiz, kokusuz ve tatsızdır. 11

İçme suyuna tadı veren maddeler minerallerdir. Göl ve denizlerdeki su mavi renklidir. Bu renk suyun görünür bölgedeki rengidir, gökyüzündeki rengin yansıması değildir. Çünkü kızılötesi su rengi kırmızıdır. Bu renk deniz ve göllerde absorbe olarak, gözle görülebilen mavi renk ortaya çıkar. Dünyanın en iyi çözücüsüdür. Su kohezyon kuvvetine sahip bir maddedir, yani kendi molekülleri arasında çekim kuvveti sayesinde dağılmadan kalabilir. Su aynı zamanda adhezyon (farklı iki maddenin molekülleri arasındaki çekim) kuvveti yüksek bir maddedir. Yer çekimine karşı hareket eden tek sıvıdır. Örneğin bir ağacın tabanına döküldüğünde en uç dallara kadar yer çekimine meydan okuyarak çıkabilir. Bu özelliğine kimyasal kohezyon kuvveti denir. Dal içlerindeki kılcal damarlara yapışarak moleküllerini bırakmadan yukarı tırmanır. Biyolojik olarak su; canlı organizmanın temel ham maddesidir. Yetişkin bir insanın bedeninin %69,7 si sudur. Canlılardaki her türlü metabolik olayların temel katalizörüdür. İnsan vücudunda %11 oranında su kaybı ölüm riskidir. Vücuttaki ısı düzenleme görevini de su üstlenmiştir. Gökkuşağı da suyun marifetlerindendir. Yağmur damlacıklarının doğal optik prizma özelliği ile ışığın yansımasından oluşur. Su; medeniyetlerin başlamasında birincil faktördür. Öyleki günümüzden 6.000 yıl önce Sümerliler Mezopotamya da Fırat ve Dicle nehirlerinden faydalanarak ilk sulu tarımı yapmışlar ve uygarlığı başlatmışlardır. Aynı şekilde Mısırlılarda Nil nehri sayesinde birçok alanda gelişme göstermişlerdir. Denize kıyısı olan büyük göl ve nehirlere sahip kentler gelişirken,orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi suyun az bulunduğu yerler kalkınamamıştır. Suyun kristal yapısı da son derece ilginçtir. 2006 yılında Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto su kristallerini değişik ortamlarda inceleyerek çok farklı bilimsel veriler elde etmiştir. Emoto; donmuş su kristallerinin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde reaksiyon gösterdiğini keşfetmiş ve bunları fotoğraflamıştır. Emoto; suyu mutlu ve sakin bir hayat süren insan topluluklarının bulunduğu ortamlarda dondurarak kristalleri incelediğinde; kristallerin son derece güzel; çiçekleri andıran hegzagonal yapılar oluşturduğunu fotoğraflamıştır. Aynı deneyi stresli, mutsuz ve karmaşık yaşamları olan insan topluluklarının bulunduğu ortamlarda gerçekleştirdiğinde, su kristallerinin karmaşık, kötü görüntülü, amorf(düzensiz) şekiller oluşturduğunu gözlemlemiştir. Sonuçta suyun; sevgi ve benzeri pozitif elektromagnetik dalgalardan etkilendiği sonucuna varılmıştır. İnsan ve canlıların içinde bulunan hareket halindeki suyun; stres, mutsuzluk, mutluluk ve benzeri durumlardan nasıl etkilendiğinin yorumu da size aittir. Suya verilen değer; çevremize verilen değer ölçüsündedir. Çevremizi ve suyu dikkatli kullanmalıyız. Çevremizi dikkatli kullanmazsak su sel olarak kendisini gösterir ve bizi uyarır. Temel olarak, su akışı, nehirler ve tarım için su ihtiyacı gibi, insanlık tarihinde büyük roller oynamıştır. Nehirler ve denizler, ticaret ve ulaşım için elverişli yollar sunmuştur. Su akışı, erozyon etkisi ile çevrenin şekillenmesinde büyük roller oynayarak, vadiler ve deltalar oluşmasını sağlamış ve insanların yerleşimine uygun araziler meydana getirmiştir. Sular kadar ömrünüz olsun Kaynaklar : 1- TEMEL ÜNİVERSİTE KİMYASI 2- FİZİKO KİMYA PRF.DR. M.CEBE 3- ANORGANİK KİMYA 4- BİLİM VE TEKNİK DERGİSİNİN İNT. SİT- ESİ 5- SUYUN MOLEKÜLER YAPISI. MOLE- KÜLER HİDRATASYON Suyla ilgili sayısal büyüklükler ve bilimsel veriler; Analitik kimya, Anorganik kimya kitapları ve internetteki kimya sitelerinden alınmıştır. 12

İsmail BAYRAKTAR ismbyrktr@gmail.com YÜKSEK KIMYAGER (MEZUN) Nükleer Enerji Adnan Menderes Üniversitesi Nükleer enerji bilindiği gibi, atomun çekirdeğiyle ilgili bir olay olup, iki şekilde elde edilebiliyor. Bunlardan birincisi, iki küçük çekirdeğin birleştirilmesi, yani füzyon; ikincisi ise büyük bir çekirdeğin parçalanması, yani fisyon. Her iki halde de, reaksiyondan açığa çıkan enerji ısıya dönüştürülebilir, bu enerji ile su kaynatılıp buhar elde edilebilir. Sonra da bu buhar, tıpkı termik santrallerde olduğu gibi, yüksek basınç altında bir türbine gönderilir ve türbin dönerken, kendisine bağlı bir elektrik jeneratörünü de döndürünce, elektrik enerjisi üretilir. Dünyada ki birçok nükleer santral fisyona dayalı çalışır. Bu nükleer santrallerin temel yakıtı uranyum; 92 proton sayısıyla, nötron sayıları farklı olan U-235 ve U-238 izotoplarından oluşur. Nötron çarpmasıyla parçalanan U-235 çekirdeği fisildir. Fisil, yavaş veya hızlı nötronların çarpmasıyla parçalanan çekirdeklere denir. İkisinde de proton sayısı aynı (92). Fakat ikincisindeki nötron sayısı, birinciden üç adet daha fazla, Biz bu teknik notasyonla uğraşmak yerine, U-235 lerin kırmızı, U-238 lerin de siyah olduklarını varsayıyoruz. 13

Şekil 1. Çekirdek Reaksiyonları U-235 kütlesi nötronlarla tepkimeye girdiğinde çekirdekler parçalanır ve bazı radyasyon ışımaları ve nötronlar oluşur. Parçalanmalardan açığa çıkan nötronlar sonra başka fisil çekirdeklere çarpar ve buradan yine nötronlar ve enerji açığa çıkar. Zincirleme tepkimelerin olduğu bu ortama nükleer reaktörün kalbi denir. Bir nükleer reaktördeyse bu zincirleme tepkime, yavaş ve kontrollü olarak gerçekleşiyor. Reaktörün yapısı biraz karmaşık ve uranyum dışında, bazı destek unsurları da barındırıyor. Yavaş hareket eden nötronlar, kırmızı çekirdekleri daha kolay parçalayabiliyor. Bu nedenle hızlı nötronların yavaşlatılması gerekiyor ve reaktör kalbine konulan sudaki hidrojen atomları gerçekleştiriyor. Uranyumdan çıkan nötron bir süre su içinde dolaşması gerekmekte. Bu amaçla uranyum çubukları arasından su geçiriliyor, hidrojen içeren su yavaşlatıcı rolünün yanında, fisyon sonucu açığa çıkan enerjinin de soğumaya ihtiyacı vardır ve su bu görevi de yerine getirir. Bir taşla iki kuş 14

Aslında aynı işi sudan başka, CO2 ya da He gazları da yapabiliyor. Hangi tür soğutucunun kullanılması reaktör tipine göre değişiyor. Reaktör kalbine konulan uranyum, çoğu kez doğada bulunan uranyumdan farklıdır. Doğal uranyumda, az miktarda fisil izotop bulunuyor. Şöyle ki doğal uranyumun her bin atomundan 7 si fisil oluyor. Böyle olunca zincirleme reaksiyon için gerekli olan nötron üretim hızlarına erişmek güçleşiyor ve doğal uranyumun zenginleştirilmesi gerekiyor. Zenginleştirme işlemi o kadar da basit değil; yavaş çalışan pahalı işlemler gerektiriyor. Doğal uranyumun yalnızca binde birinden azı, fisil çekirdeklerden oluşuyor. Bu çekirdeğin 1 gramı; 2,5 ton kömüre eşdeğer enerji potansiyeline sahiptir. Fakat fisil uranyum çekirdeği stoku, enerji gereksinimimizi uzun süre karşılayacak durumda değil yaklaşık 200 yıl yetecek kadar[1]. Yeni Bir Tasarım Zenginleştirme işleminde siyah çekirdeklerden yararlanma vakti.. Siyah çekirdek bir nötron yutması halinde fisil olan başka bir izotopa, Plütonyuma dönüşebiliyor. Eğer reaktör kalbinde nötron üretim hızı yeterince yüksek ise hem kırmızı çekirdeklerin parçalanması sonucu enerji üretmek hem de siyah çekirdekleri kırmızıya dönüştürmek mümkün. Uygun tasarımla reaktör, birim zamanda tükettiğinden daha fazla kırmızı çekirdek üretebilir. Üretken reaktörlerdeki nötronlar, fisyondan çıktıktan sonra yavaşlatılmazlar. Bu reaktörlerde soğutucu su yerine sıvı sodyum kullanılır ve reaktörler hızlı üretken olarak adlandırılırlar. Bu reaktör programı, dünya uranyum rezervlerinin enerji potansiyelini 100 misli artırarak enerji yeterliliği süresini 200 yıldan 9000 yıla çıkartır. Reaktör kalbinde parçalanan uranyum çekirdekleri, daha küçük iki çekirdeğe dönüşür ve fisyon ürünleri denilen bu çekirdekler yüksek enerjilerle doğar. İçinde bulundukları malzeme tarafından durdurulurlar, ancak çevresindeki çekirdeklerle çarpışarak hasar yaratırlar. Ayrıca kararsız olduklarından başka çekirdeklere dönüşürler. Bu çekirdekler radyoaktif oldukları söylenir. Kısacası, işletmeye alındıktan sonra bir nükleer reaktörün kalbinde 800 kadar farklı radyoaktif çekirdek birikir. Bu radyoaktivite envanteri fisyon tepkimesi durduktan sonra da ışıma yapmaya devam eder. Şöyle kısaltayım, reaktörün çalışma halinde ürettiği enerjinin % 10 kadarı üretilmeye devam eder[2]. 15

Bir Nükleer Felaket ÇERNOBİL 1979 yılında ABD nin Three Mile Island nükleer santralindeki ünitelerden birinde, olası en kötü kaza gerçekleşti; soğutucu kaybı sonucu reaktör kalbi eridi. Gerçi kaza esnasında ölen olmadı, çevreye de fazla radyasyon salınmadı. Ancak, Amerikan kamuoyu, nükleer endüstrinin olmaz dediği kazayı yaşamış oldu ve bu alternatifi ciddi bir şekilde sorgulamaya başladı. Bu nedenle nükleer endüstrinin girdiği darboğaz, birden bire çok daha ciddi bir sorun nedeniyle daha da ağırlaştı. 1986 yılında Sovyetler Birliği nin Çernobil nükleer san- tralindeki ünitelerden birisi, aynı kazaya uğradı. Ancak bu sefer kaza kontrol altına alınamadı. Oluşan radyasyon bulutu haftalarca, Türkiye dâhil Avrupa üzerinde dolaştı, yağmurlarla birlikte besin zincir- ine karıştı. Kazadan dolayı 30 dan faz- la insanın öldüğü biliniyor. Radyasyona maruz kalmış olup kanser riski artanlarsa, on binlerce Sonuçta nükleer endüstrinin imajı ağır bir yara daha almış, kamuo- yunun nükleer enerjiye güveni sarsılmış oldu. Fakat dile getirilen endişeler, psikolo- jik boyut ağır basar görünüyor. Özetlersek, nükleer enerji insanlığın enerji sorunu, neredeyse ebediyen çözebilecek. Nükleer enerjinin, bol enerjili geleceğe giden yolda önemli rol oynaması kaçınılmaz. Dolayısıyla konunun kamuoyunda istemezük (Osmanlıca) denmesi, riskleri, ödülleri ve ödenecek bedelleri göz önüne alındığında; olmayan enerjinin bedeli, geçmiş kazalarda ödenmiş olanlardan çok ağır.. Sonuçta nükleer enerji Türkiye nin radarında.. İlk olarak Mersin Akkuyu, sonra Sinop[4]. Daha kurulmadan tartışmalar alevlendi, kurulan teknolojinin bizde olmaması ve atıkların güvenli depolanması sorunu.. Üst düzeyde radyoaktivite içeren sıvı atıkların, katı hale getirildikten sonra camlaştırmaları planlanıyor. Böylece dış kabın delinmesi ve radyoaktif çekirdeklerin çevreye karışarak besin zincirine girmesi önlenmiş olacak. Yakın bir gelecekte, radyoaktivitenin bizlere neler getireceğini göreceğiz. İnsanoğlu her devirde yaşamayı başarmış ve nükleer devirde de yaşamına kaldığı yerden devam edecektir. Umarım tüm aksiliklere ve karşı tutumda olanlara inat nükleer enerji bizlere yararlı olur. Enerji dolu bir yaşam dileğiyle. Kaynaklar : 1.Vural Altın, Boğaziçi Üniversitesi. Ders Notları 2.Bilim ve Teknik, 2003 3.T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Nükleer Santraller ve Ülkemiz Raporları 4.Öznür Kaymak, Nükleer Enerji, Araştırma Projesi 16

Aybike KURTULDU aybikekurtuldu@hotmail.com KIMYAGER (ÖGRENCI) 16 TON Kırklareli Üniversitesi Madenciliğin başka iş kollarından farkı, sadece gün ışığından yoksunluğu değildir. Kömür madeni deyince çoğu zaman akla tek renk gelir. Oysa madenciliğin istatistikleri bile öbür iş kollarınınkilerden daha renklidir. Meselâ, başka istatistikler, yıllar, üretim miktarı, ihracat, işçi başına üretim, maliyet şu bu diye giderken, madencilik istatistiklerinde şöyle ilginç kalemler göze çarpar: milyon tona düşen ölüm adedi, yıllara göre ölümlerdeki artış-azalış, yaralı miktarı, falan... 2004 te her hafta en az on kişinin öldüğü bir kaza mutlaka olmuştu. Serbest piyasa ekonomisi şöyle çalışır: Madene inip inmemek serbesttir. Sen inmezsen, inecek başka biri mutlaka bulunacaktır. Madenci, duasını eder ya da küfür eder ve aşağı iner. Ama inmeden mutlaka sevdikleriyle vedalaşır, çünkü bir defa aşağı indikten sonra elveda deme şansı artık yoktur. Madenci aşağıda ne yapar? Yukarıdakilere göre cevap basittir: Çalışır. Aşağısı, iş saatinde çalışılıp arada mola verilen, beş dakika dışarı çıkıp gelinebilen bir yer değildir. Kömüre kazmanın vurulduğu yere gidiş dönüş bile bazen saatler sürer. Madenci yerin yedi kat dibinde ter döker, terini siler, su içer, kömür tozu yutar, yemek yer, üzülür sıkılır, hayal kurar, heyecanlanır, öfkelenir, şakalaşır, kısaca yaşar. 1 1 Sixteen tons- Vicdan ve Serbest piyasa dair, Ümit Kıvanç 17

Geçtiğimiz günlerde Soma da meydana gelen maden faciası nedeniyle madenciliğin ne olduğunu, madende meydana gelebilecek iş kazalarının ne olduğu ve nasıl önlemler alınması gerektiğine ilişkin sorular bir kez daha gündeme geldi. Bizde bu sorulara cevap arayalım. Yerkabuğundaki minerallerin ve öbür hammaddelerin bulundukları katmanlardan çıkarılarak değerlendirilmesine yönelik bütün işlemlere madencilik denir. Yerkabuğundaki kayaçların yalnızca bir bölümünde işletme giderlerine değecek kadar bol miktarda yaralı mineral Açık ve Kapalı Maden İşletmeciliği Açık ocak işletmeciliği, cevherin görünecek biçimde yüzeye çıktığı ya da yüzeyin hemen altında bulunduğu yerlerde uygulanır. Bu tip işletmelere önce cevheri örten bütün toprak örtüsü kaldırılır; sonra büyük cevher bloku patlayıcılarla parçalayıp kepçeli kazı makineleriyle kamyonlara ya da taşıyıcı bantlara yüklenir. Açık işletmeler genellikle dev ölçektedir ve çalışmalar göz alabildiğine uzanan boş alanlarda sürdürülür. Yeraltı/kapalı madenciliği maden yatağının üzerindeki örtü tabakasının çok kalın olduğu durumlarda uygulanan bir yöntemdir. Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın madenciliğin temel hedefi yer kabuğunun farklı katmanlarında bulunan madenin yeryüzüne çıkarılmasıdır. Yeraltı madenciliğinde madenin bulunduğu alan tespit edilip yerin altında galeriler açılarak faaliyet sürerken, açık ocak işletmelerde alanın katman katman kazılmasıyla faaliyet sürdürülmektedir. Buradan da anlaşılabileceği gibi açık ocak işletmeler yörenin doğal ve ekolojik yapısını, bulunur. Bu tür kayaçlara cevher ya da maden filizi denir. Bir zamanlar, tek başlarına ellerindeki basit aletlerle mineral çökellerinin yerlerini bulmaya çalışan maden arayıcıları vardı. Günümüzde maden arama çalışmaları jeokimyacılar, jeofizikçiler, jeologlar ve maden mühendisleri gibi uzmanlardan oluşan ekip tarafından yapılmaktadır. Son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte jeologlar, Landsat ve Spot yapma uyduların gönderdiği fotoğrafları inceleyerek yeni maden yataklarını buluyorlar. Demir ya da nikel cevherleri, mıknatıslanma özelliğinden dolayı genellikle manyetik alana duyarlı aletlerle aranır. Bazı metal cevherleri, çevredeki kayaçlardan daha ağırdır, dolayısıyla daha büyük kütle çekim kuvveti uygulanır. Böyle bir çekim alanının varlığı çok duyarlı bir teraziyle saptanarak cevhere ulaşılabilir. Radyoaktif cevherlerin varlığı ise Geiger sayaçlarıyla saptanabilir. peyzajı, doğal hayatı, habitatı tahrip etmektedir. Açık işletmelere göre yeraltı maden işletmeciliği çok daha pahalı ve zor olmasına rağmen, madenin cinsine ve bulunduğu derinliğe bağlı olarak uygulanan bir metod olup, bu tür metotla yapılan maden işletmeciliği büyük miktarlarda arazi bozulmalarına sebep olabilmektedir. Yeraltı madenciliğinin doğrudan değişiklikleri atık yığınları ve pasalarla olduğu gibi üretim ve işletme tesisleri tarafından da meydana gelmektedir. 18

Maden Ocaklarında Meydana Gelen Kazalar Madenlerde yaşanan patlamalar, yangınlar ve göçükler gibi büyük kazalar, felaketlerle sonuçlanmakta ve onlarca insanın ölümüne neden olmaktadır. Her ne kadar günümüzde kullanılan teknolojiler bu tip kazaları önleme konusunda oldukça büyük yol almış olsa bile madencilik, kaza ve ölüm riskinin en yüksek olduğu sektörlerin başında gelmektedir. Madenlerde kullanılan gezgin makinalar, dizel benzin ve hidrolik sıvılar içermekte olup; bunlar patlayıcı ve yanıcıdır. Elektrikli aletler ve dizel motorlar ise ateşleme ve yanma için birer kaynaktır. Yanabilme ve patlayabilme özelliğine sahip bu maddelerle, bunları ateşleyecek olan ekipmanların birlikte bulunması oldukça risklidir. Bunlarla birlikte bu yanıcı maddelerin yanında sigara içilmemeli, ateş yakılmamalı ve makinaların aşırı ısınarak kısa devre yapması engellenmelidir. Tersi durumda, patlamalar ve yangınlar kaçınılmaz olacaktır. Kömür madenlerinde bunların yanında de metan ve kömür tozu gibi alev alan ve patlayabilen tozlar ve gazlar ortamda bulunur. Araştırmalar ocaklarda metan-hava karışımlarını patlatabilecek her türlü kaynağın bir toz bulutunu da patlatabileceğim göstermektedir. Ancak, ocakların en tozlu yerlerinde bile askıdaki tozlar patlayıcı bir toz bulutu oluşturamazlar. Patlama için önemli olan tavan, taban ve yan duvarlarda birikmiş (çökmüş) olan toz olup bunun bir darbe etkisiyle girdaplanarak havaya karışması gerekmektedir. Yani, bir patlamanın olabilmesi için çökmüş tozu havalandıracak bir etken ile bu bulutu ateşleyecek bir etkenin bir araya gelmesi gerekmektedir. Bu koşulun en kolay oluştuğu durumlar grizu patlamaları ve patlayıcı maddelerle yapılan ateşlemeler olmaktadır. Yerel bir grizu patlamasında yanma sonucu oluşan sıcak gazların genleşmesiyle güçlü bir hava darbesi oluşmakta olup eğer çökmüş toz uygun durumdaysa bu darbe kolayca bir toz bulutu yaratabilmektedir. Yanmakta olan metan ise bu bulutu ateşleyebilmektedir. Yani, olayda bir çabuk yanma (deflagration) gerçekleşir. Metanın çok az miktarlarda bulunmasının dahi toz patlayabilirliğini büyük ölçüde etkilediği çoktandır bilinen bir konudur. Son yıllardaki araştırmalar da bu etkiyi vurgulamakta ve grizulu ocaklarda toz patlamalarına karşı çok daha duyarlı olunması önerilmektedir. Kural olarak, grizulu ocaklarda metanın her artan oranı için koruyucu toz katkısını belli bir oranda arttırmak gerekir. Bu patlamalarını önlemek için başlıca şu önlemler alınmalıdır: 1-) Tozun oluşmasını, havaya karışmasını ve birikmesini önlemek, 2-) Tozun ateşlenmesini önlemek, 3-) Toz patlamasının gelişmesini önlemek, 4-) Gelişen toz patlamalarını diğer ocak kısımlarına yayılmadan durdurmak 19

Kömür madenlerinde, kömür tozunun oluşmasını engellemek için, her türlü önlemler alınmasına karşın yine de patlama kaçınılmaz olabilir. Yerde 0,012mm kalınlığında bile oluşacak kömür tozu havada asılı kalırsa patlamaya neden olur. Bu gerçekten çok büyük bir risktir. Ancak dolomit, alçıtaşı ve kireçtaşı gibi alevlenmeyen maddeler toz haline getirilerek yere serpilirse patlama riski azaltılmış olur. Ayrıca gaz sızıntısı olduğu zaman uyarı veren sızıntı uyarı aygıtlarının, alevlenme olduğu zaman yangını anında haber veren ve müdahale eden otomatik yangın söndürücü sistemlerin kullanılması gerekmektedir. En Güvenli Maden: Küre 2004 yılında madende meydana gelen felaketten sonra maden ocağında iyileştirilmeye gittiklerini söyleyen yetkililer öncelikle çalışanlara iş güvenlik ile ilgili eğitiminin verildiğini söylüyor. Bununla beraber sınırsız oksijen takviyesi sunan yaşam odalarının yeterli sayıya çıkarılmış olması geliyor. Yaşam odalarının sayısı kadar ulaşılır olmaları ve ulaşım suresinde madencilere yetecek kadar oksijeni-ki bu oksijen süresi yarın saat olur genellikle-maskeler kullanılıyor. Yer altı maden işletmelerinde havalandırma sisteminin mutlaka müstakil bir enerji hattıyla desteklenmesi gerekiyor ki yangın durumunda etkilenmemesi gerekiyor. İşte bütün bu alınan önlemlerden dolayı Küre Türkiye nin en güvenli madenlerinden biri haline gelmiştir. İş güvenliği için herhangi bir mühendislik bölümünden mezun olan ardından iş güvenlik eğitim alan kişilere A sınıfı sertifikaya sahip oluyorlar ve bu da çalışma şartlarının ağır olduğu ve güvenliğin yer üstü çalışma alanlarına göre daha ağır olan madencilik için uygun olmuyor. Bu nedenle yapılan denetimler yetersiz kalıyor ve Armutçuk ta Kozlu da Küre de Soma da meydana gelen felaketler gibi başka felaketlerin meydana gelmesi ve buralarda hayatını kaybeden madencilerin sayısının oldukça fazla kaçınılmaz hale getiriyor. Umarız bundan sonra maden ocaklarında denetimler artar ve madencilerin çalışma şartları iyileştirilme yoluna gidilir. Soma da hayatını kaybeden maden işçilerine Allahtan rahmet dilerim Kaynaklar: Polonya Araştırmaları, Coal Dust Explosions, TTK Etüd - Tesis Kütüphanesi. 4. SKOCHINSKY, A., KOMAROV, V., Mine Ventilation, Moskova 1969 http://www.isguvenligi.net/iskollari-ve-is-guvenligi/madencilik-sektorunde-is-sagligi-ve-guvenligi/ http://gundem.bugun.com.tr/soma-faciasi-ders-oldu-haberi/1107962 http://www.santa.com.tr/yonerge/gas-komur-tozu-patlama.pdf http://www.sendika.org/2004/09/maden-muhendisleri-odasi-kurede-kazanin-sorumlusu-bakanliklar/ http://haber.gazetevatan.com/turkiyenin-maden-ocagi-kazalari-iste-madem-kazalarinda-korkunc-rakam/637400/43/teknoloji http://www.risalehaber.com/maden-ocagi-acmak-kresten-bile-daha-kolay-210389h.htm Temle Britannica-Cilt 1 20