Türk Dil Kurumu Yayınlan DOGUMUNUN 990. YILINDA YUSUF HAS HACİB VEESERİ KUTADGU BİLİG BİLDİRİLERİ Ekim 2009

Benzer belgeler
ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

1. EKSİK BASKINLIK 2. EŞ BASKINLIK 3. ÇOK ALLELLİLİK 4. KONTROL ÇAPRAZLAMASI

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Azrail in Bir Adama Bakması

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

3. Sınıf Varlıkların Özelliklerini Belirten Sözcükler ( Ön Ad Sıfat )


BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM


Ziya Gökalp. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Çin in Ming Döneminde Yapılmış olan Türkçe-Uygurca Sözlük: Ġdikut Mahkemesi Sözlüğü (1997 Ankara)

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

APOCRYPHA KRAL JAMES İNCİLİ 1611 SUSANNA. Susanna

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

Siyahın Tasarımlardaki Önemi Nedir?

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

gösteren gösterilen biçim anlam

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Dr.

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi 2018 ARALIK AYI EĞİTİM BÜLTENİ

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Dinlerin Rengi Renklerin Dili

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Şam / Mart. Medine / Ocak. Semerkand / Şubat. Kayrevan / Nisan. İstanbul / Mayıs. Gırnata / Haziran. Kudüs / Ağustos. Bahçesaray / Eylül

IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 5.ÜNİTE :DÜNYA, GÜNEŞ VE AY KONU ÖZETİ

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

Transkript:

Türk Dil Kurumu Yayınlan DOGUMUNUN 990. YILINDA YUSUF HAS HACİB VEESERİ KUTADGU BİLİG BİLDİRİLERİ 26-27 Ekim 2009 Ankara, 2011

KUTADGU BİLİG 'DE YER ALAN RENK KA VRAMLARI Özet Kadriye Figen VARDAR. Türkkültüryapısında renkler belirli anlamlar kazanmışlar ve büyük birzenginlik içinde yer almışlardır. Türk tarihinde ve kültür hayatında renklerin sembolik anlamlan üzerinde, ilk olarak batılı Türkologlar çalışmışlar ve bu konuya i şaret etmişle rdir. Türkler, İ slamiyet öncesindeki gibi yı ll ar boyunca, manevi ve milli motifler olarak yer alan bazı renkleri kullanmışlar ve bu renkleri dini motifler olarak da ifade etmiş l erdir. RenklerTürk tarihinde çeşitli dönerolerde karakuzey, kızıl-güney, gök-doğu ve ak-batı olmak üzere yönleri ifade etmekte de kullanılmışlardır. Türk kültür hayatında, renklerin ku llanım a l anları, anlamlan ve sembolize ettiği kavramları, İslamiyetin Türkler arasında yayılmas ından sonra, Kutadgu Bilig'de görmemiz mümkündür. Türk Dili ve Edebiyatı 'nın olduğu kadar, Türk Kültür Tarihinde de yeni bir dönem açan Kutadgıı Bilig, renk konusunda da Türklerin d iğer kültürlerden farkl ı olarak, kendi manevi dünya l arında renklere yükledikleri anlamlan ortaya koymaktadır. Anahtar Sözcükler: Kutadgu Bi lig, YusufHas Hacib, Karahanlı Türkçesi, Renk Kavramı, Türk Kültürü. THE COLOR CONCEPTS IN KUTADGU Bll..IG Abstract Coloı:s gained certain meanings and took large place in Turkish cujtural structure. Westem Turkologists worked on the symbolic meanings of the colors in the history and cultural life of Turks; and pointed out this issue for the first time. Turks used certain colors as spiritual and national themes for years, as in the pre-islamic times, as well as they expressed these colors as religious themes. Colors were ajso used in Turkish history in order to refer to the directions, such as black-north, scarlet-south, blue-east and white-west. In Kutadgu Bilig, it is possible to observe the areas of usage of the colors, theirmeanings, and the <:oncepts they symbolize in Turkish cultural life, after the expansion of Islam among Turks. Kutadgu Bilig, which opened a new period in Turkish cultural history as mucb as it did in Turkish language and literature, demonstrates the meanings that are attributed to colors in the spiritual lives ofturks ina way different from the other cujtures. Keywords: Kutadgu Bilig, Qarakhanid Turkic, YusufKhas Hajib, Color Concept, Turkish Culture Istanbul Üniversitesi.

582 1 Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramlam Tarih boyunca bütün diğer milletlerde olduğu gibi, Türk milletinin de renklere çeşitli sembolik anlamlar yüklediği, milli ve manevi değerler kazandırdığını görmekteyiz. Türkler İslamiyeri kabul etmelerinden sonra da, İslamiyet öncesindeki gibi yıllar boyunca, manevi ve milli motifler olarak yer alan bazı renkleri kullanmışlar ve bu renkleri dini motifler olarak da ifade etmişlerdir.' Bu oluşumu İslamiyerin Türkler arasında yayılmasından sonra, doğumunun 990. yılında anmış olduğumuz Karahanlı Yusuf Has Hacib tarafından yazılmış olan Kutadgu Bilig'de görmemiz mümkündür. 2 Bu yazımda Kutadgu Bilig'de yer alan renk kavramlan ile bağlantılı olarak, tarihimizde ve kültürümüzde renklerin kazandığı değerler hakkında, gerek tarihi kaynaklardan, gerekse inceleme eserlerinden yararlanarak bazırladığun bildirimi sunmaya çalışacağun. Türk Dili ve Edebiyatının dev eserlerindenkutadgu Bilig, İslamiyerin kabulünden sonra, Türk Kültür Taribininde de, yeni bir dönem açan, Karahanlı dönemi siyasi taribi kadar, kültür ve teşkilat taribi ile ilgili kavrarnların da yer aldığı önemli bir kaynaktır. Karahanlılar zamanında, Balasagunlu Yusuf'un KaralıaDlı Türkçesiyle kaleme alarak 1 H.462(M.1 069-70)' de Kaşgar' da tamamladığı bu es erini, Tafkaç Buğra Karahan Ebu Ali Hasan b. Süleyman Arslan Karahan'a sunmuş ve Hakan tarafından beğenilince "Has Hacip" sanım almıştır. 3 Eser üzerinde, yerli ve yabancı Türkologlar çalışmış, ancak en önemli çalışma, Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılmıştır. Herat, Fergana ve Mısır nüsbalarının karşılaştırmalı metoini 1947 yılında, metnin tercümesini 1959 yılında yayınlamıştır. Metin ve tercümesinde sonra Kutadgu Bilig'in indeksi üzerinde çalışmaya başlamış, fişierne aşamasını tamamladıktan sonra vefat etmiştir. Daha sonra eserin 3.cildinl oluşturan indeks 1979 yılında, Prof. Dr. Kemal Eraslan, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya ve Prof Dr. Nuri Yüce tarafından neşredi.lmiştir. 4 Türk-İslam fikir ve sanat bayatının en eski örneklerinden birini oluşturan Kutadgu Bilig, merhum Prof.Dr.Reşit Rahmeti Arat 'ın dediği gibi, "Türklerin manevi tarafını, siyasi ve idari görüşünü ortaya koymaktadır." 5 "Sadece Türk Edeqiyatı Tarihi bakımından değil, aynı zamanda Türk Sosyolojisi, Türk Devlet Felsefesi, Türk Kültür Tarihi açısından da ele alınıp incelenmesi gereken bir bazine olarak karşımızda durmaktadır." Ünlü Türkolog W.Bartbold'un."XI.yüzyıl Türk dilinde böyle bir eserin Reşat Genç, Tıirk İnaiıışlan ve Milli Geleneklerinde Reııkler ve San- Kımıızı- Yeşil, Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları: 47, 1997, s. 7 2 Bu çalışma, YusufHas Hacib'in Kutadgu Bi lig adlı eserinin Prof. Dr. Reşit Rahmeti Ar.ıt tarafından yapılım Türlciyc Tiirkçesi çevirisi çsas alınarak yapılmıştır. Bk.YusufHas Hacib, Kııtadgıı Bi/ig 1 Metin, (çev: Reşit Rahmeti Anıt), Milli Eğitim Basımevi,lsıanbul, 1947; YusufHas Hacib, K11tadgu Bi lig ll Tercıime, (çev: Reşit Rahmeti Ar.ıt), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankaıa, 1959; Reşit Rahmeti Ar.ıt, Kutadgıı Bi lig 1J1 Indeks, (oeşn: hazırlayanlar: Kemal Eraslan, Osman Fikri Sertkaya, Nuri Yüce), Istanbul Oniversiıesi Edebiyat Fakiilıesi Basımcvi, istanbul,, 1979. 3 Agah Sım Leveod, "Yazılışıoın 900. yıldönümunde: Kutadgu Bilig", Türk Dili, C. XX, sy. 211 (ı969), s. 1; ADilaçar,IUıtadgu Bilig Incelemesi. 900.yıl dönıimıi dolayısıyla, Türk Dil Kurumu Yayınlan:340, Ankaıa, ı99s, s. 23. 4 Kııtadgıı Bilig 1J1 indeks, s. V-VD. S lbrobim Kafesoğlu, Kutadgu Bilig ve Kültür Tarilıimizdeki Yeri, Kültür Bakanlığı Yayınl:ın:368, Milli Eğitim Bakanlığı Türk Kültürü Kaynak Esenler Serisi:l3, Ankara,J980, s. 4

Kadriye Figen VARDAR 1 583 yazılmış olması mucizedir" dediği 6 Kutadgu Bi!ig,' insana her ikj dünyada saadete ermek için takip edilecek yolu göstermek amacıyla kaleme alld.idlş bir eserdir. "İnsan hayatının anlamını tahlil eden, onun toplum ve devlet içindeki görevlerini belirleyen bir hayat felsefesi sistem.idir." 7 "Kutadgu Bilig Yeni bir din ve uygarlık değiştirmiş bir toplum olan Karabanlılar'da, ahlaki ve siyasi hedefleri gösteren, değerleri yeni bir düzen ve sisteme bağlayan, eski ve geleneksel değer yargılanm yeni senteziere kavuşturan bir eser olarak" 8 Türk kültür hayatında, renklerin de kullanım alanlan, anlamlan ve sembolize ettiği kavramlan göstermektedir. "Türk taribinde ve kültüründe, renklerin sembolik anlamlan, ilk olarak Batılı Türkologlann dikkatini çekmiş ve çalışmalannda bu konuya işaret etmişlerdir. Macar alimi A. Alföldi, 9 Alman Türkoloğu Annamaire von Gabain ve yine Alman Türkoloğu I. Laude Cirtautas'ın bu konu ile ilgili çalışmalan bütün dünya Türkologlannca bilinmektedir. " 10 "Türkler tarihlerinin en eski zamanlardan başlayarak, uzun zaman beş ana renk olarak kara, ak, kızıl, yeşil ve san renkleri esas görmüş ve bu renklerden her birini dünyanın dört yönü ile merkezini ifade etmekte kullanılmıştır. Buna göre, merkez: sarı, doğu: yeşil (veya gök: gök renk Türkiye Türkçesinde de olduğu gibi bazen yeşil bazen de mavi anlamını ifade etmekte kullanılır. ) Batı: ak, güney: kızıl (kırmızı, al) ve kuzey: kara renkleri ile ifade edilmiştir." 11 kıztl, Kutadgu Bilig'de yer alan renklere baktığımızda yaygın olarak kara, yağız, ak, mavi, yeşil, san renklerinin vurgulandığını görmekteyiz. Kara (Siyah) Renk Kuzey yön ün rengi kara idi ve 12 işaret edi Idi ği üzere kara renk, Türklerde binlerce yıldan beri kuzeyin sembolü olarak kullanılmıştır. Kuzeyden esen rüzgarlara da "kara yel" denilmiştir. 13 "Kara kış ise, çetin, zorlu, şiddetli kış anlamında olup, bu anlamda Türkçe "kadır" kelimesi ile de adlandınlmıştır. İşte kara kelimesinin hükümdar ve hanedan sıfatı olarak kullarıtlmasının (zorlu, çetin hükümdar) olduğu gibi Kadır 6 Mahmut Arslan. Kutadgu Bilig deki Toplum ve Devlet An/ayısı, ls t:ınbul Üniversitesi Edebiyat Fakllltes i Yayınlan: 3414, Istanbul, 1987, s. 3 7 Reşit Rnlımcti Arot, "Kutadgu Bilig",/s/am Ansiklopedi.ıi, C. VI, Milli Eğitim Basunevi,lstanbul, 1967, s.l039. 8 Mahmut Arslıı.n, age., s. 23. 9 A. AIIOidi,.. Türklerde Çifte Krollık",l/. Tıirk Tari/ı Kongresi (/sıanbll/20-25 Eylıi/1937):Kongrenin Çalışmalan ve Kongreye Sım11lau Tebliğler; Kenan Matbaası,lstanbul, 1943, s. 507-519. 10 Reşat Genç, Tıirk Inanışlan ile Milli Geleneklerinde Renkler e San-Kırmu:ı-Yqil, s.3 ll ne.. s. S 12 Bahaeddin Ögel, Tıirk Kiiltiirünün Gelişme Çağ/an, C. O, Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitaplan, Milli Eğitim.Basımevi, l swıbul, 1971, s. 167 13 am., Tıirk Kıilnir Tarihine Giriş. 6., Kültür Balcanlığı Yayınlan :638, Kültür Eserleri Dizisi: 46, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1991, s. 431.

584 1 Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramlam sıfatının da hükümdarlar için kullanılmasının kaynağı budur."t 4 A.von Gabain 'e göre, Karabanlılar İslamiyeti kabul ettikten sonra, hakanlannı İslam sınırlannın bekçisi olarak Kara han yani kuzeyin hükümdan diye adlandırdılar_ts Türk mitolojisinde kara, genellikle toprak rengi olarak, yağız yer anlayışı ile birlikte kullanılmış, kara toprak ifadesi sonradan söylenir olmuştur.t 6 "Toprak", maddi ve ölümlü dünyanın bir kısmı idi. Bu anlayış, Kutadgıı Bilig'de şu şekilde verilmektedir: "Bu bir avuç kara topraktan vazgeç, büyük ve ebedi diyarı iste; bu seraba neden aldanıyorsuo" (KB 5425) Türklerin çoğu "Kara toprak" sözü ile hemen ölüm ve mezan batırlarlardı. Toprak ölümün bir sembolü idi} 1 Kutadgıı Bilig'de yer alan ve kara yer ifadesi ile birlikte verilen beyitlerin çevirisi ile şu şekildeydi: "Ölüm gelip çatınca pişmanlık fayda etmez; Kara toprağın altında iste.diğin kadar feryat et." (KB 1371) "Ey devletli hükümdar, sen saray ve köşkler yaptırma; Kara toprağı altında senin evin hazırdır." (KB 1418) "İpek sınna ile örtülen vücudun; Kara toprağa serilecektir, ey hakim." (KB 1426) "Seni avutan zevkleriale avunan vücudun, Kara toprak altında gizlenip sırt üstü yatacaktır." (KB 1427) "Bol nimet içinde beslenmiş olan bu vücudum; Ve bu güzel yüzüro kara torağa giriyor." (KB 1512) "İyi veya kötü, hiçbiri kalmaz hepsi de ölür; Büyük veya küçük hepsi kara toprak olur." (KB 1540) "Ölüme bayret edilmez ber doğan ölür Doğan ölür ve kara toprak olur." (KB 1545) la Reşat Genç, Tıirk lnamşları lle Milli Geleneklerinde Renkler ve Sarı-Kımıızı-Ye.şil,s. 4ı ıs Anntmaıie von Oabain,, urenkleıin Sembolik Anlamlan",(Acta Oıientalia Hung.T.XV. ı-3, 1962),Tıirkoloji Dergisi, (çev.: Semih Tezcan) l.cih., D.T.C.F. Yayınlan, Ankııra, ı968, s. 110 ı6 Reşat Genç, o.g.e., s. 40-4ı ı1 Bnhaeddin Ogel, Tıirk Mitolojisi. ll cilı, Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitaptan, Milli Eğitim Basımevi,lsunbuı, ı97ı, s. 332.

Kadriye Figen VARDAR 1 585 "Seni kim yerse, sonunda sen onun etini yersin; Kara toprağın alhnda öcünü alırsın." (KB 3554) ''Ne fayda sonunda onun da gireceği yer bu kara toprağın altı, bu yağız yerin çukunıdur."(kb 3570) "Fakir ve zengin, ölümden sonra, Her ikisi de kara toprağın altında tekrar müsavi olur." (KB 3617) "Kara toprağın attım biraz açıp baksa idin, Orada ne kadar seçkin ve iyilerin cesetlerini görürdün." (KB4722) ''Ne beyler kara toprak olmuş yatarlar; Ne alim ve hakimler ölüp toprağa kanşmışlardır."(kb 4723) "Hayatlarında hiç hastalık görmeyen nice cesur ve mağrur İnsanlar kara toprak altına girdiler; kımıldamağa mecalleri yok." (KB 4725) "Büyüklük ve şöhretle başıo ne karda göklere yükseliise yükselsin Sonunda girip yatacağıo yer kara toprağın altıdır."(kb 4820) "Gözü aç insan, kara toprağın tozu Gözüne doluncayakadar mala doymaz." (KB 5390) "Ölümden sonra kara toprak altında Çürüyüp dağılmak da yeter bir ibrettir." (KB 5416) "Bu duru canın kalıbı olan vücut bu kara yoprak tıkacıdır; Ey gönlünde hazineler taşıyan insan, kara toprak bunlar ile dolar." (KB 5422) "İyi ad bırakmış olan bir kimse her ne kadar Kara toprağın altında çürüse bile, sen onu diri bil." (KB5919) "Kim büyülükten sarhoş olup kendini kaybederse Sonunda kara toprak altında bunun cezasım çeker." (KB 6140) "Ezelden yazılmış olan ecel erişince, iyi veya kötü herkes kara toprak olur." (KB 6272) "Fakir de ölür, zengin de; bunların ikisinin de götürecekleri şey ancak bir kefenden ibarettir ve nihayet kara toprak olurlar." (KB 6374) "Sonunda sen de öleceksin ve kara toprak olacaksın; ölüm yakalayınca götürür sonra pişman olursun." (KB 6400)

586 1 Kutadgu Bifig'de Yer Alan Renk Kavramlam "Bugün bak, nasıl dünyaya hiç gelmemiş gibi olup, kara toprak altında yatar lar." (KB 6402) "Nice saray ve köşk.leri, nice sağlam kaleleri ölüm bozdu ve kara toprağa çevirdi, bak." (KB 6434) "Kalabalık bir orduya sahip olano cihan beyi hani; ordusunu bıraktı. kendisi kara toprak oldu." (KB 6437) "Hani o çok yer isteyen adam, Kendini kara toprağa döşendi ve dava bitti." (KB 6444) Yukarıda, Kutadgıı Bilig 'de yer alan kara yer deyişini Prof. Reşit Rahmeti Arat'ın çevirisinde "kara toprak" olarak ifade edildiğini görmekteyiz. Öte yandan Kara yerin yine aynı deyişle adlandırıldığını görmekteyiz. Kutadgu Bilig'de yer alan ilgili beyitler şöyledir: "Kara yer altında tek başıma kalınca, Orada da sayısız rahmetini bana ulaştır' '. (KB 395) "Bunları düşün ve ölüme hazırlan; Yarın bu kara yer altında peşirnan olma".(kb 1429). Günümüzde söylemiş olduğumuz karanlık sözü ile buna benzer diğer deyimler de, köklerini kara sözünden almışlardır. Anadolu Türk ağızlarında, karanlık-gece deyişi de yer alır. Kutadgu Bilig'de yer alan "Kara-tün" deyişi, çok daha geniş olarak kara-geceyi ifade eder ve şu şekilde yer alır: "Mavi göğü sayısız yıldıztarla süsledin, Karanlık geceyi ışıklı gündüz ile aydınlattın."(kb 22) "Mavi göğü ve üzerinde yıldızlan yarattı; Karanlık geceyi ve aydınlık gündüzü var etti." (KB 127) "Mavi göğü yarattı, güneşi ve ayı aydınlattı; karanlık gece ve aydın gün, yıl ve ay hesabını bulmak içindir."(kb 3193) "Uykusu kaçtı ; ayağa katlı Karanlık gece eteğini yukarı kaldırdı." (KB 3952) "Gelecek hadiseler karanlık geceye bürünmüştür, Ey iyi arkadaşım, ancak Pıl!lak güneş aydınlatabilir." (KB 4925) "Gözlerini göğe dikerek uzun müddet seyre daldı,

Kadriye Figen VARDAR 1 587 Karanlık gece olduğu gibi devam etti ve bir türlü aydınlanmak bilmedi." (KB 6217) Kutadgu Bilig'de 288.beyitte karanlık gece deyişinin, doğa olayı olmadığı ve bilginin zihinlerdeki karanlığı ortadan kaldırdığı şeklinde yorumlanabil ir. "Akıl karanlık gecede bir meşale gibidir. Bilgi seni aydınlatan bir ışıktır" (KB 288). Ayrıca 2250. beyitte YusufHas Hacib Tanrıya seslenir: "Karanlık gece aydınlık güne yaklaşmaz Yeşil su kırmızı ateşe konuk olmaz." Yani, orijinalinde yer alan "yaruk'' kelimesi aydın ve ışıklı demek olup, kara sözü ile, bir renk olmaktan çok, karanlık yani ışıksız bir dünyayı anlatmaktadır. 18 "Kutadgıı Bilig, halkı Karabudun ve Akbudun diye başlıca iki tabaka ya ayırır. Bu tarz ayırma yakın zamanlara kadar Kırgızlar'da da böyle idi. Karabudun (yani halk) şu zümreyi teşkil eder: satıkçı (tacir, satıcı), tarancı (ekici, reoçper), iğdişçi (alelumum bayvan besleyici). Akbudun (üs.t tabaka) da şu zümreye aynlır: seyyid (ulvi), otaçı (tabib, hekim), afsuncu (yadçı, okuyup üfleyici), ıldyuzçılar (astrolog, nücum, ilmini bilen)." 19 Öte yandan Karahanlılar devletinde vezirlerin siyah ipekten yapılmış çetr kullanınlan ve hil'atlerinin de muhtemelen siyah olması büyük ihtimalle onların kara budundan (halktan)olmalannın bir işareti idi. 20 İnsarun iç dünyası ve ruhununkaralığı yaptığı iş ve arnelinde görülür. Eski Türkler iş, davraruş ve amel için, kılmak fiili ve kılınç sözünü kullanmışlardır. Bilindiği gibi büyük dinlerde de iyi davraruş ve amel, Allah yolunda olmanın başlıca şartıdır. Bütün büyük dinler, iyi davranış ile ameli ve iyi kılıncı emrederler. Bunun karşılığı, kötü davraruş ve kötü ameldir. Türkler Allah ve doğruluk yoluoda olmayan işleri "kara" sözü ile ifade etmişlerdirkutadgu Bilig'de de doğru yolda olmayan kişilerden söz ettiğinde, "Kötülükleri ile şöbret bulan kişilerden uzak dur; Böyle kimseler kara huylu insanlardır" (KB 4238). Yani bu kişinin iş ve davraruşlan karadır. 21 "Ey ak-pak tabiatlı insan, sen karaya yaklaşıpa; dikkat et beyaza siyah çabuk bulaşır." (KB 4239) diye söylenen beyitte de olumsuz anlamıyla "siyah" terimi yer almaktadır. Siyah rengi Kutadgu Bilig'de sınırlı şekilde kullanılmıştır. "Örüng" yani beyaz rengin karşı ifadesini vermekte kullarulmıştır. ıs Babaeddin Öge!, Türk Kültür Tarihine Girq, 6, s. 432. 19 M. Şaldr Olliiıaşır, "Yusuf Has Hacib ve Kutagu Bilig Üzerine KüçUk Bir ~a", Tıirk Kıiltıirü, sy. 98, Türk Kültiirli Araştuma Enstitüsü Yayınlan, Ayyıldıı. matbaası, Anlwa, 1970, s. 93. 20 M. fuad Köpıülü, "Bayrak", İslam Ansiklopedisi, C. n, Milli Eğitim basım evi, Istanbul, 1970, s. 407 ve Reşat Genç, Türk inanışlan İle Milli Geleneklerinde Renkler ve San Kınnızı Yeşil, s. 42 21 Babaeddin Öge!, Türk Kıiltür Tarihine Gir4, 6, s. 437-438.

588 ı Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramlam Dış görünüşte de ruhun yansıması ve görüntüsü vardır. Biz de bugün "içi ve yüzü kara" söyleyişini kullanınz.11.yüzyıl Türkleri de "Kara zengi kıldı yüzni" yani, yüzünü demekle için ve yüzün kararmasına, bir açıklık vermek istiyorlardı. Buradaki "zengi" zenci demektir. Anadolu'da bu söyleyişe sıkça rastlarur. 22 Kutadgıt Bilig'de de bu anlayış devam eder: "Birden silkinerek tekrar uyandı, başını kaldırdı; Sis gökyüzünü kara zenciye döndürmüştü."(kb 3286) "Rumi kızı yüzünü yere gizledi, dünyanın yüzü zenci derisi gibi oldu." (KB 3948) "Göğün her yanı zenci yüzüne döndü, uçan kuşlar kondu, dolaşan malıluklar durdu." (KB 4886) "Göğün her tarafı aşık kaşları ile doldu, dünya zenci babeş derisine büründü." (KB 4961) "Kalkıp kapıya çıktı,.gözyaşı döktü; dünyanın rengi habeş derisine benzemişti." (KB 6213) "Rumi kızı yüzünü yere gizledi, dünyanın rengi zenci yüzüne döndü." (KB 6215) ll. yüzyıl Türklerinin "kara kılma özünü" deyişieri daha açık ve daha anlaşılırdır. Kutadgıt Bilig'de "Avarnın, kara halkın tabiatı her vakit kapkaradır; iyice dikkat et, kendini karaya bulaştırrna" (KB 4323) sözü söylenir. Başka bir yerde de, "Küstahlara uyma, fesattan uzak kal; Bu iki iş insanı karaya bulaştırır."(kb 5206) şeklinde söylenmektedir. Bilindiği gibi zina, İslamiyetten önceki çağlarda da, Türklerin ahlak ve inanışlarında, çok kötü bir hareket olarak görülürdü. Zinanın cezası da çogu zaman ölümdü. Türklerin bu ahlak ve geleneği, İslamiyet ile de uyumlu olmuştur. 1l.yüzyılda İs lami inanışla benzeşmiş olarak "Şarap içme, fesada kanşma, uzak dur; zina yapma, fisk ve fiicur ile kara yüzlü olma." (KB 1334) denir. Burada kara atanma sözü ile hem ahlaksızlık hem de günah ifade edilmektedir. 23 Türklerin düşüncesinde maddi ve manevi temizlik biribirlerinin içine girmiştir. Kutadgıt Bilig'de, 22 ae.,.s. 438 23 ae., s. 439

Kadriye Figen VARDAR 1 589 "Helal büsbütün ortadan kalktı, haram çoğaldı; baranı yiy~nin gönlü kara kirle kaplandı"(kb 6457) şeklinde söylenmektedir. Burada "Gönlün kara kir tutması" deyişi yer alır. Bu sözde İslam düşüncesinin ve deyimlerinin etkisi vardır. Aynca, "Gönlüm haram ile karardı ve kirlendi; ben bilgiyi yüzde bir işte dahi kullanmam." (KB 6463) diyerek, baramın ve kirliliğin yakınlığı ve kötü etkisi üzerinde durulmaktadır. Rubu kara ve gönlü kara gibi sözler de Anadolu'da yaygındır. 24 Altay Türklerinde "kara bashg" yani kara başlı derken, insanoğlu akla geliyordu. Dilin rengi ise, Türk düşüncesine göre Kutadgu Bilig'de ki gibi kızıl olup:ıs kırmızı olarak çevrilmiştir. "Kara başın düşmanı kırmızı dildir; ne çok baş yemiştir o ve bala da yemekted.ir." (KB 966) Bu çok güzel eski Türkçede "Kara başımızın düşmanı, kızıl, kırmızı dilimizd.ir" diye yorumlarur. Kutadgu Bilig'de yer alan "kararma" sözü ile ilgili beyitlerde güneşin batması ve gecenin oluşması dile getirilmiştir. Şu şekilde yer almaktadu: "Öğdülmiş cevap verdi ve: akşam parlak dünyanın yüzü iyice karann ca" (KB 501 8) ve "Güneş yere indi, yüzünü gizledi; dünyayı kara bir duman kaplad" (KB 5028) Aynca, mecazi anlamdaki kararma ifadeleri şu beyitlerde yer almaktadır: ''Dünya ıztırap içinde, tekrar dul elbisesini giydi Gök, şeytan yüzü gibi soldu karardı."(kb 5029) "Haranıa el uzatma, kendini gözet Ey hükümdar, iyi bil ki baranı gönülü karartır."(kb 5347) "Peşiman oldu ve- Ab, ne yazık ki günlerim geçti; ömrüm tükendi, gecemartık kararmaktadır-dedi-" (KB 5634) "Gök kaşlarını çattı, yüzünü kararttı; bütün insanların gözünü tuhlp bağladı." (KB 5670) "Kalp ler haram ile çok fazla karardı; Ey oğul, balali nerede arayıp bulmah." (KB 6461) 24 ae., s. 439. 25 ae. s. 443-444.

590 1 Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramlam "Çocukluğu geçirdim, gençliği kaybettim Günümü kararttun, kendimi çökerttim." (KB 6534) Kara renk, düşmanca zibniyet, keder ve kötü kaderin rengidir. Kötü kaderle ilgili olarak "Bahtım ne kara imiş" diye ifade edilir. Ayrıca kederin işareti olarak, Türk halldan arasında kara elbise giyilmektedir. Keder renkli çadıra girince, beyaz elbiselerini çıkanp kara( siyah) elbise giyerler. Kara giymek, yasa bürünmek, kedere bürünmek demektir. Ayrıca, kara elbise Fakirlik ve düşkünlük sembolü olarak ifade edilmektedir. Diğer yandan renkli elbiseler, kırmızı ve beyaz zenginliği ve imtiyazı simgeler. Beyaz ve kırnuzı renkli çadırlar, sahiplerinin zenginliğini gösterirler. Kara çadırlar ise, halkın alt tabakasına işaret eder. 26 "Daha önce ifade edildiği üzere eski Türklerde halk tabakasına mensup olanlara da (karabudun-avam) kara denildiği gibi karakul, karavaş veya karabaş deyimleri de "köle" anlamında kullanılmıştı." 27 Kara-kul deyişi ve anlayışı, Kutadgu Bilig 'in oıjinalinde yer almakta ve Prof.Dr Reşit Arat'ın çevirisinde şu şekilde verilmiştir: "Siyah-kul rengidir, bey-beyaz olur; Siyah ve beyaz böyle ayırt edilmiştir." (KB 2080) Kutadgu Bilig' de yer alan bir de yi ş dekaranın aka bulaşmasıdır. Ak, yerinde durur. Fakat kara, yani kötülük, akı arar ve ona bulaşır. Bunun için, karaya yaklaşmamak ve uzakta durmak gereklidir. "Ey ak-pak tabiatlı insan, sen karaya yaklaşma; dikkat et beyaz siyaha çabuk bulaşır." (KB 4239) şeklinde yer almaktadır. Kara burada beyaz ile zıtlık halinde olduğu şekliyle siyah olarak veril.m.iştir. Kutadgıı Bilig' de yer alan siyah beyaz ikilisi, "doğru ile eğri" ifadesinin ak ile kara ayrılığı gibi şeklinde yer aldığını gösterir. "Doğru sözden başkasına söz deme; doğru ile eğri arasındaki fark beyaz ile siyah arasındaki fark gibidir".(kb 6622). Kara rengin Türk mitolojisine dayanan anlamlar ifade ettiği, ancak tarihin akışı içinde bu rengin olumsuzdan olumluya çok değişik anlamlarda kullanıldığı bilinmektedir. Kara rengin tarih içinde aldığı olumlu anlamlardan biri kara gözlerin, güzellik ve iyilik sembolü olmasıydı. Kaşların da kara olduğu vurgulanmaktadır. Keklik de Türklerin kuşlara olan sevgileri ve güzelliğin sembolüdür. Kutadgıı Bilig'de 76.no'lu beyitte şu şekilde ifade edilmektedir: "Keklik yüksek sesle öttü, sanki gülrnekten katılıyor; Ağzı kan gibi kızıl, kaşı simsiyah." Orijinalinde kapkara şeklinde geçmektedir. Ayrıca Kutadgıı Bilig'de yer alan 2914 ve 4885 no'lu beyitlerde de kara saçlar ve zülüflere değinilmektedir: 26 Use Laude Cirtautas, Der Gebraydı der forbbezeiclınungen in der Türk Diale/..1en, Wiesbsden: Haırossowitı, 1961, s. 31-32; Cirtautas'ın bu eserinden yararlanabilmem için, Almancadan Türlcçeyeçeviren Doç. Dr. MusıafaAydın'a teşeklcü.rlc:riıni sunanm. 27 Reşat Genç, a.g.e. s. 41

"Yüzünde henüz tüy belinnemiş bu oğlanlann yüzü dolunay, Kadriye Figen VARDAR 1 591 boyu fidan,.saçı kara ve görünüşleri tasvir gibi güiel olmalıdır"(kb 2914). Benzer şekilde aşağıdaki beyit orijinalinde kara zülüf denilmekte iken "Rumi kızı zülüflerini çözerek yüzünü örttü; Her tarafsiyah zülüfrengini aldı."(kb 4885) şeklinde yer alır. Ayrıca ll 03 ve ll 05. no 'lu beyitlerde kara saç m aklanıp, insanın yaşlanması gibi düşüncelere yer verilmiştir. "Kara saç ve sakal ağannca, pusuda yatan ölüme iyice hazırlanmak lazımdır." (KB 1103) ve "Kara saçm ağarması ölümün işaretidir; O yaşayana hayatm kıymetini arttırır." (KB ll 05) söyleyiş leri, çok daha eskiden, Uygur Türkçesinin bir uzantısı gibi görünür. 28 Kara ile ak: Kalem ile kağıt gibidir. Bu ikisi birleşince bir var4k ortaya çıkar. Başka bir deyişle Kutadgu Bilig'de anlatılır: "Kılıç kan damlatırsa, memleket alır; Kalemden mürekkep damlarsa altın gelir." (KB 2715) "ll.yüzyıl Türkçesiyle bu deyişin, bugünkü Türkçemizden belirgin bir ayrılığı yoktur. "Kalemden kara damlasa bile, kara ile altun gelir." denmek isteniyordu. Böylece kalem ile yazının değeri gösteriliyordu." 29 YağızRenk: Yağız yer, kutsal ve büyük bir varlıktı. Kara toprak arasındaki fark, Türklerin yağız yer deyimini, kutsal ve güçlü dünyamız için söylenmiş olmasıdır ve gök 'gibi insaniann kaderine hülanetmesidi.f3. "Türklere göre yer ve toprağın ilk rengi, "Yağız" olmalı idi. Göktürkler ve Uygurlar da yere "Yağız yer" derlerdi. Kaşgarlı Mabmud'a göre "Yağız", kızıl ile siyah arasmda bir renkti."3 1 '"Türkler yer ve yer altı aleminin bütününe ''Yağız yer", yeryüzündeki kutsailıklara da ''Yer ve su" derlerdi. Eski Türkler büyük ve yaratıcı Tanrı 'nın yarattığı kainatm bir parçası olan yere de, büyük önem verirlerdi. Çünkü, bütün varlıkların oluş nedeni ve beslenmesi yerden geliyordu. Ölen ve yok olanlan bağnna alan yine yer idi. Yerin rengi "yağız" dı." 32. "Türkler ''yağız-yer" derlerken, yerin sonsuz derinliklerini ve 28 Bahaeddin Ögel, Türk Kültiir ı:arihine Giriş,6, s.444 29 ae., s. 449 30 Bahaeddin Ögel. Tıirk Mitolojisi, IT, s. 331-332 31 ae., s. 329 32 Sahaedin Ôgel, Türk Kıiltıini11iin Gelişme Çağ/an, ll, s.l64-165

592 ı Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramla(ll karanlıklarını düşünürlerdi. Eski Türkçede "Yağız" sözü, toprak rengi için kullanılırdı. Sonralan İran Edebiyatının etkisi ile toprak siyah bir renge büründü ve "kara toprak" demneye başlandı." 33 Yukanda belirttiğim gibi, Kutadgu Bilig'de yer alan "kara toprak" deyimi, belirli beyitlerde yer almıştır. Kutadgı.ı Bilig'deki 64, 213, 883, 3081,3212, 3717 3725, 4721, 5363, 5365, 6069, 6139, 6403, 6404 no'lu beyitlerde orjinal balinde ''yağız yer" olarak geçmekte iken, Reşit Rahmeti Arat'ın çevirisinde "kara toprak" olarak yer almıştır. Kızıl (Kırmızı) ve Al Renk. Türk tarihinin çeşitli dönemlerinde yönler ifade edilirken, kızıl güney yönü ile eşleştirilmiştir. "Kızıl", kırmızı rengin Türklerde en yaygın ve tek adı olmuştıır. Kırmızı sözü eski Türkçede, ll.yüzyıl Türk eserlerinde ve Dede Korkut'ta yer almamaktadır. Türkler Batı Türkistanda iken kırmızı deyimini tanıyorlardı. Batı Türkistan'ın yerli dili Soğd ağzında kırmızı rengin karşılığı olarak "krm'yr" sözü vardı Türklerde kırmızı rengin sembolü veya benzeri "kan"idi. 34 Kutadgu Bilig'de; "Keklik yüksek sesle öttü, sanki gülrnekten katılıyor; Ağzı kan gibi kızıl, kaşı simsiyah." (KB 76) beyti ile keklikleri anlatırken "ağzı kan gibi" deniyordu. Kızıl rengi, Kutadgu Bilig'de şu şekilde yer almaktadır: "Kıırumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat, mor, al, yeşil ve kızıl renklerle süslendi" (KB 67) "Kahraman yiğidin düşmanı görünce yüzü güler; düşmanla kapışınca kızıl kana boyanır." (KB 2384) "Ben senin tabiatını izah edeyim; bu ya kızıl, san, ak veya kara olur."(kb 4632) "Yılın mevsimi bahar ve insan da çok gençse, her şeyi kızıl ve yeri kara görürse." (KB 6007) Aşağıda yer alan beyitte, orijinal hali kızıl iken, kırmızı olarak çevrilmiştir "B enzim kırmızı tam bir erguvan gipiydi; bugün yüzüme safran tohumu ektim" (KB 6529) denilmektedir. Kırmızının ahlak ve duygular ile ilgili yanına baktığımızda, Eski Türk Edebiyatında "kızıl tilki" hilenin sembolü olurken kırmızı tilki olarıı.k çevrilmiş. "Aynı zamanda kırmızı tilki gibi hilekar olmalı deve aygın gibi kin ve öc gütmeli" denilmektedir (KB 2312). 35 Benzer şekilde Kızıl-dil de Kutadgu Bilig'de 2692 beyitte, 33 ae., s. 165 34 Bahaeddin Ogel, Tiirk Kültıir Tarihine Giriş, 6, s. 417 35 ae., s. 418

Kadriye Figen VARDAR 1 593 "Kırmızı dil, kara başın amansız düşmanıdır. Bu kötü düşmanı sıkı tut ve huzur içinde yaşa." denilerek ifade edilmiştir. Yine Kutadgzt Bilig'de, ve 964 no'lu beyitte "kızıl dil senin ömrünü kısaltır; esenlik dilersen onu sıkı tut". Yani sen ileri geri konuşursan, yaşın kısa olur ve çabuk ölürsün deniliyordu. Aynca Kutadgu Bilig'de 966 no'lu beyitte "Kara başın düşmaw kırmızı dildir; o ne kadar baş yemiştir ve yine yemektedir" denilerek ayw mesaj veriliyordu. 36 Burada kızıl ile kırmızı renklerin biribirlerini karşıladığıw görmekteyiz. Aynca "Kutadgu Bilig'de yüzün gülmesi, çoğu zaman kırmızı beniz yani orjinaünde kızıl mengzing ile bağlantılı olarak görülmüştür": 37 "Eğer yüzünün daima gülmesini istersen, doğru ol; endişesiz ve huzur içinde yaşa." (KB 4295) ve "Kırmızı yüzün neden bugün solmuş Dünya başka ne endişeler çıkardı."(kb 6229) denilmektedir. Kutadgzt Bi lig' de yüzün allanması, gülmesi arasında da bir bağ görülüyor ve kızıl k.ılsa eng sözü ile ifade edilir: "B k kimse bir yararlık gösteriise oiıa derhal mükafatıw vermeli ve bununla onun yüzünü güldürmelidir." (KB 2398)'de olduğu gibi ve "Bu malı kullan ve hükümdarlu uğrunda onları feda et; onun arzulan yerine gelsin ve yüzü gülsün." (KB 5804) şeklinde ifade edilmiştir. Devlet işinde başarı elde etme de, yüzün pembeleşmesi ve kırmızılığı, kızıl kılsa sözü ile anlatılmıştır. ''Ulu hacib işinde muvaffak olabilmesi için bu fazilet, ve bilgilerin hepsine birden sahip bulunmalıdır" (KB 2483) şeklinde yer almaktadır. Yüzün solması da eski Türklerde allaşma veya al renk ile anlatılmıştır. KB 6229'da "Kırmızı yüzün neden bugün solmuş, Dünya başka ne endişeler çıkardı" demek istiyorlardı. Al, kırmızı rengin solgunuydu. Kızıl, kızarmayı, yanmayı ve sıcaklığı ifade eder. 36 ae., s. 4ı8. 37 ae., s. 423

594 1 Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk K1lvram/anı Kırmızı daha hafifyani ton olarak daha açık rengi ifade eder. 38 "Güneş döndü, başını yere yaklaşb.rdı; dünyanın aydınlık yüzü kırmızı sis büründü" (KB'de 3283) ve 6223 no'lu beyitlerde; "Dünya altın renge büründü; gökyüzü alev gibi kızardı" deniierek kızarmak ifadesi yer alır. Kızıl renkli yurt, zenginlik ifade etmektedir. Utanç, kızgınlık ve aşkı içeren anlamlan da vardır. Yüzün kızarması, kızıllanmak olarak ifade edilir. 39 Kızıi-kara renk ikilisinin alanı çok geniştir. Bu ikili içine, yeryüzü ve toprak da girer. Türklerde asıl rengi yağız idi. Bunun içindir ki, bu maddede, kızıl-yağız renk ikilisi de ele alınır. Kutadgu Bilig'de, "Ben senin tabiatını izah edeyim; Bu ya kızıl, san, ak veya kara olur." denmektedir. (KB 4632)Burada, bahar veya doğa çiçekleri anlatılırken, "kızıllı, sanlı, aklı, karalı" diyerek, kara da ihmal edilmemektedir. 40 Kutadgu Bilig'de yer alan 954 ve 992 no'lu beyitlerde kızıl kıldı eng, memnun etmek ve bahtiyar olmak gibi olumlu fi.iller için kullanılmışb.r: "Böylece bir müddet geçti; Aytoldı hizmeti ile herkesi ~emnun etti." (KB 954) şeklinde yer alır. Diğer bir deyişle, "Bak, bilginin iki alameti vardır; bu iki şey ile insan bahtiyar olur."(kb 992) da kızıl eng ururifadesi yer alır. Öte yandan Kutadgu Bi lig'de 2250 no'lu beyitte kızıl otka diyerek kırmızı ateş ifade edilmiştir: "Karanlık gece ay~ık güne yaklaşmaz, yeşil su kırmızı ataşe konuk olmaz." Al-Kızıl: Birbirlerinin açık ve koyu tonlandır. Bu deyimler, çeşitli Türk ağızlarmda çeşitli renkleri karşılarlar. Bilhardaki çiçekleri anlatırken, kızıl rengin yanında al tonunun da ismi geçiyordu. (KB 67)-Bu da bize gösteriyorki, kızıla rağmen ala da gerek duyuluyordu: "Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; Tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renklerle süslendi" şeklinde ifade edilir. Kutadgu Bilig'de al kelimesi,69, 4959 beyitlerinde yer almaktadır. 38 Il se Laude Ciıtautas, Der Gebraych der farbebezeichnungen in der Tıirk Dialekıen, s. SO-S 1 39 ae., s. 54 40 Babacddin Ogei,Türk Kültür Tarihine Girlf, 6, s. 428

Kadriye Figen VARDAR 1 595 "Düzlükler, dağlar, salıralar ve ovalar bunu yayıp döşendiler; vadiler ve yamaçlar al ve yeşil giyerek süslendiler (KB 69). 4959 no'lu beyitte "Gökyüzünün al rengi soldu, sarardı; dünyanın etrafı altın rengini aldı " denilerek, orijinali kızıl olan renk, Prof.Dr. Reşit Rahmeti Arat'ta al renk olarak çevrilmiştir. 3709 no'lu beyitte, al kelimesi, "kılma al" yani malıcup olmak anlamında kullanılmıştır: "Başka bir diyeceğim kalmadı, sağ ve esen kal; bükfundara bir mektup ver, beni malıcup etme" şeklinde yer alır. Aynca 2630 no'lu beyitte yüzün ağartılması mengiz kılsa al şeklinde kullanılmıştır: "O her türlü faziletleri tam olarak bilmelidir; bu faziletlerle insan yüzünü ağartır " diye çevrilmektedir. "Karahanlılarda hükümdarlık alametleri ve bağımsızlık sembolleri olarak bayrak ve tuğlarıo kırmızı (al) renkte olduğu bilinmektedir. Ancak çetr konusunda, vezirin çetrinin siyah renkte olduğunu Kaşgarlı Mahmud açıkça kaydetmiştir. Yusuf Has Hacib ise, "siyah-kul rengidir, bey- beyaz olur, siyah ve beyaz böyle ayırt edilmiştir" demektedir." 41 _(KB 2080) ''Türk Mitolojisinde kötü bir ruh olan Al veya Albastı, gerek Şaman, gerekse Müslüman Türklerin halk hurafelerinde, bugüne kadar yaşayan ve önemli rol oynayan ruhlardan biridir. Karakter ve seeiye itibariyle bütün Türk hurafelerinde aynıdır. Kırgız-Kazak Türklerinin hurafelerine göre Kara Albastı ve San Albastı olarak iki tiptedi". 42 Loğusa kadınlara musallat olan, onları hasta eden bir ruh olup, merasim eşliğinde korkutularak etkisiz hale getirilirlerdi ve Anadolu Türk hurafelerinde de karşımıza çıkmaktadır. 43 "Gerçektende Türklerin en eski inançlarından olan şamanizme göre Al Ruhu'nun sooraları temsil etmeye başladığı Albastı olayının, Al renk ile ilgili geleneklerinin günümüze kadar gel.m.\ş bazı izlerini biliyoruz.'' 44 "Al karısı hurafesi bütün Müslüman Türklerde vardır. İslam dinlni.n kaldıramadığı ve çok zararlı hurafelerden, şamanizmin canlı kalıntılanndandır." 45 "XI.yüzyılda Türklerde al sözü artık bir renk adı olduğu kadar ''bayrak" adı 41 Reşat Genç, Karalıan/ı Devler Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Yayınlan, VIIl.Dizi, sayı : 20, Türk Tarih Kurumu Bas ımevi, Ankıua, 2002, s. 93 42 Abdülkadir inan, "Al Ruhu Hakkınde", Makalaler ve incelemeler, Türk Tarih Kurumu YayınlanVll. seri, sayı: S!,Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara, ı968, s. 2S9 43 Abdülkadir!nan, "Al ruhu baklanda" age., s. 26ı 44 Reşat Genç, Türk inanışları lle Milli Geleneklerinde Renkler ve Sarı Kırmızı - Yeşil, s. 1 S 45 Abdülkadir!nan, "Müslüman Türklerde Şamanizııı Kalıoblan", Maka ltfer ve Incelemeler, s. 477

596 ı Kutadgu Bi lig'de Yer Alan Renk Kavramlam olarak da kullanılınaya başlanmıştır. Aynı dönemde tuğ ile bayrağın aynı şey gibi ifade edilmeye başlandığını göıiiyoruz." 46 "Nitekim Çin Kaynaklan Göktürkler ve Uygurlar dönemlerinde kuzeydeki Kırgız hakanlannın atağında bir kırmızı bayrak bulunduğunu ve herkesin buna karşı saygı gösterdiğini yazıyorlar". 47 Gök ( Mavi) Renk Eski Türkler göğe renk verirken "Kök" (Gök) yani "Mavi" derlerdi. Göktürk yazıtlanna göre "Yukanda mavi gök, aşağıda yağız-yer yaratıldığında, ikisi arasında kişioğlu ( yani insanoğlu) yaratılmış" denmektedir. 48 Bu Türk düşünce tarihinin en önemli belgesidir. Yeri ve göğü yaratan tek ve büyük yaratıcının o olduğuna inanmışlardır 9 "Başlangıçta Türkler yalnızca "Gök" demiyorlar ve iki kelimeden meydana gelen "Gök Tanrı" deyimini kullanıyorlardı." 50 "Tengri", Tanrı sözü Türklerde, gök kubbesini ve hatta, gök maviliğinin sonsuzluğunu ifade etmiştif5 1 Bununla beraber, Göktürk yazıtlannın bazı yerlerinde bile göğe, yalnızca "Kök" dendiği görülmektedir. Zaman geçtikçe, "Gök" sıfatının yanındaki "Tanrı" büsbütün kalkmış ve göğe yalnızca "Gök" denrneğe başlanmıştı,. Uygur çağında ise sema için, yalnızca "Kök" denip geçiliyordu. Çünkü artık Tanrı sözünün de yeni anlamlan vardı ve bunlan birbirinden ayırmak gerekiyordu. 52 Türklerin İslam dinini kabul etmeleriyle gök ile yer hakkındaki düşünceleri epeyce değişikliğe uğramıştı. Buna rağmen, Türkler, eski düşünceleri ile İslamiyetin getirdiği yeni görüşleri, birbirileriyle uyuşturmaya çalışmışlardır. Bu durumda Kutadgu Bilig' de Tanrıdan söz açarken "Mavi göğü ve üzerinde yıldızlan yarattı Karanlık geceyi ve aydınlık gündüzü var etti." (KB 127) denilınektedir. 53 Gök her zaman Türklerin inancında ululuğun ve yüceliğin sembolüdür. Aynı zamanda kendi renginin de adıdır. Sonsuzluğu, emniyet ve huzuru telkin eder.. Ruhlar alemini banndınr. Gök rengini karşılayan mavi, yüceliğin, ulaşılınazlığın rengi anlamında Türk insanının iç dünyasında yer aldığını söyleyebiliriz. Karahanlılar çağında da göğe "Yaşıl'', yeşil denrneğe başlanmıştı. Fakat yerin rengine orijinalinde "Yağız" diyorlardı. 54. "Kara yer ile mavi göğü, güneş ile ayı, gece ile gündüzü 46 Reşat Genç, Tıirk i namş/an ve Milli Geleneklerinde Re11kler ve San-Kımı~ı-Yeşil, s. 16 47 ae., s. 15 48 Babseddin O gel, Tıirk Kültıinl11ün Gelişme Çağ/an, n, s. 162 49 ae., s. 163 50 Bahaeddin Ogel, Tıirk Mitolojisi, II, s. 124 51 ae., s. 123 124 52 ne., s. 124 53 ae., s. 125-126 54 ae., s. 330

Zaman ile zamaneyi ve malıluklan o yarattı."(kb 3) "Gök renk'~ss kutsallığın, "Yeşil" ise ölümlülerin rengi idi. 56 Kadriye Figen VARDAR 1 597 Yaşı! kök, yani yeşil gök deyimi, Türklerde gökyüzü anlammda kullanılmıştır. Bugünde Türkçede göğermek sözü, yeşennek anlammda kullanılır. Türkler, zaman zaman yaş ıl sözü yerine kök (gök) sözünü kullanmaktaydılar. Kutadgu Bi lig' de "yağız yer, yaşı! kök" şeklindeki ifade, YusufHas Hacib'in yaşadığı çevreyi ve kainatı kara yer ve yeşil gök ile çevrilmiş olarak algıladığı anlaşılmaktadır. 51 Karahanlılar döneminde Kutadgıı Bilig'de yer alan "yaşı! kök'' ifadeleri, Prof. Dr.Reşit Rahmeti Arat' ın çevirisinde "Mavi Gök" olarak karşımıza çılanaktadır: SS "Mavi göğü sayısız yıldızlar ile süsledin karanlık geceyi ışıklı gündüz ile aydınlattın." (KB 22) "Mavi göğü ve üzerinde yıldızlan yarattı; karanlık geceyi ve aydınlık gündüzü var etti."(kb 127) "Söz kara yere mavi gökten indi; İnsan kendisine sözü ile değer verdirdi." (KB 21 O) "Söz sayesinde kara yerdeki mavi göğe yükselir ve başköşeye geçenlerden olur." (KB 1002) "Eğer dil söz söylemesini bilmezse, mavi gökte olanı yere indirir."(kb 1003) "Bir rabata kavuşsa, kendisini unutur, emrinin mavi göklerin üstünde hüküm sürdüğünü zanneder."(kb 1124) ''Bütün ala-abalan ile helalleşti, canı mavi göğe doğru yol almak istedi."(kb 1518) "Kara toprak ile mavi gök, öç almak için birleşebile, Tann'nın verdiğine insan mani olamaz." (KB 1800) "Mavi göğü yarattı, güneşi ve ayı aydınlattı; karanlık gece ve aydın gün, yıl ve ay hesabını bulmak içindir." (KB 3193) "Kara toprağı, mavi göğü, güneşi ve ayı, karanlığı ve aydmlığı fakiri veya zengini hep o yarattı." (KB 3717) Gök reolc ile ilgili olanit bk. Mmli Seyidov, (çev.: Orban Yavuz), "Gök, Ale ve kanı Renklerinin Eski lııaııçlarla Alakası", Tıirk Dıiııyası Araşıırma/an Dergisi, sy. S2,İstanbull988, s. 33-52. S6 Babaeddin Ogel, Türk Mitolojisi, ll, s. 125 S1 Reşat Genç, Türk İnanış/an lle Milli Gelenekleriııde Reııkfer ve San-Kımıızı-Yqil, s. 2S

598 1 Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramlam "Mavi göğü yaratb ve yükseklere çıkardı; güneş, ay ve yıldızlar ile üzerini süsledi." (KB 3724) "İnsan arzu ederse, bu varlık sayesinde mavi göğe yükselir; servet çok mühim bir destektir."(kb 3981) "Bu dünyayı bulan ve kartala binerek, mavi göğe çıkan o küstah köpek nerede." (KB 4 711) "Küçük bir saadete erince, insan kendini unutur; sözünü mavi gökten daha yukarılara yükseltir." (KB 4844) "Benim yukarı uçup kaybolmam, ve mavi göğe çıkıp boşluğa kanşmam." (KB 6064) "Biraz yatb, uyudu; tekrar uyarup kalktı; başını kaldırıp mavi göğe baktı." (KB 6218) Yeş il ( Ya ş ıl) Renk: Yaşı! kelimesi, taze ve yeşil anlamlarında kullanılmakta olup, kökeni "yaş" kelimesinden gelmektedir. 58 "Türklere göre, doğunun sembolik rengi, mavi ve yeşildi. Kır ve demiri kır atlar da bu yönün sembolü idiler." 59 "Göktürk yazıtlarında yeşil sözü, ancak ırmak adlarında görülüyordu. 1l.yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un halk ağızından derlemelerinde de az görülüyor, Kutadgu Bilig'de aksine çoğalıyor ve artık göğe bile yeşil deniyordu." 60 Yukarıda gök rengi incelerken rastladığımız gibi "yaşıl kök" şeklinde verilen ifade, "mavi gök" olarak çevrilmişti. Ancak bazı beyitlerde görüldüğü gibi, "yaşı!" kelimesi yeşil olarak da çevrilmiştir. Bu beyitler şu şekilde ifade edilmektedir.. "Kara yer, yüzüne yeşil ipek bağlad ı ; Hıtay kervaoı da bunun üstüne Çin kumaşı yaydı." (KB 68) "Kara toprak kızıl bakır olunca ya kadar ateşten yeşil çiçek çıkıncaya kadar." (KB 120) 2916 no'lu beyitte yaştl olarak yazılan kelime yeşil olarak çevrilmişler, mavi de kök kelimesi ile ifade edilmiştir. "Onları yeşil, mavi, san ve pembe ipek giysiler Giyip dolaşmaları ve yemek taştmalan hoş olur." (KB 2916) 58 Use Laude Cinauta.s,Der Gebrayclı der forbbezeic/ımmgell /11 der Tıirk Dialektıın, s. 60 59 B:ıbaeddin Ögel, Türk Kültıirünün Gelişme {Ağ/an, U, s.l 66-167 60 am., Türk Kültür Tarihine Giriş, 6, s. 478

Kadriye Figen VARDAR 1 599 Ağaçlar, kayalar, yıldızlar, sular, ırmakjar, dağlar bütün bu tabiat varlıklan Kutadgu Bilig'de yeşil renkle anılmışlardır. 61 "Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi, tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renkler ile süslendi." (KB 67) beyitinde ağaçlar, yapraktarla birlikte, yeşil bir elbise giymiş oluyorlardı. Yusuf Has Hacib'in dediği gibi, "Kurumuş ağaçlar donandı yeşil (tonandı yaşı!) (KB 67). Buradaki donanmış sözü giyindi anlamında dır. 62 Göktürklerde "yer ve su" anlayışı ile inanışı çok önemli bir yer tutar. Mukaddes ''yer ve su" bir vatan anlayışı ve toprağa bağlılıktır. "Yağız yer, yeşil su", Göktürklerin yer su anlayışının bir uzantısı olmalıdır. KB'de 2250 beyitte yaşıl suv yani yeşil su olarak geçer. 61 Karanlık gece aydınlık güne yaklaşmaz, Ye.şil su kırmızı ateşe konuk olmaz." (KB 2250) diye ifade edilir. 3212 ve 3725. beyitlerde Prof.Reşit Rahmeti Arat'ın çevirisinde yaşı! suv, mavi su olarak çevrimiştir. Şu şekilde yer alır: "Kara toprak,mavi su biribiri ile uyuştu; Ortada binlerce çiçek gülerek açıldı." (KB 3212) "Altı kara toprak ile mavi sudur; Üstü süzülmüş yel ile ateştir." (KB 3725) "Türklerin eski şaman törenlerinde, bir ip üzerine asılmış gök(yeşil), kırmızı, san ve beyaz bezlerio şamana gök yolunu gösterdiğine inanmalan da, yeşil renk ile beraberindeki kırmızı, san ve beyaz renklerin Türk inanç ve geleneklerinde nasıl yaygın bir şekilde yer aldığını göstermesi açısından önemlidir." 64 "İslaıniyetle birlikte yeşil rengin, peygamber efendimiz Hz.Muhammed'in üç sancağından birinin rengi olarak aynca manevi bir anlam kazandığı ve Müslüman Türklerin hayatında özel bir yer işgal ettiği bilinmektedir." 65 'Yeşil-beyaz eş iernesinin Osmanlı larda kullanıldığını görüyoruz. Bunun en tipik örneği Osmanlı padişahlannın Yeşil sancağı oluşturmaktadır. Mahmut Şevket Paşa'wn "Zat-ı Hazreti Padişahiye Mahsus Sancak" olarak tanımlanan bu sancak; ortasında, uçlan birbirine dönmüş olarak yerleştirilmiş üç beyaz hilal bulunan yeşil sancaktır. " 66 61 ae.,s. 473 62 ae,.s. 474 63 ae., age., s. 474-475 64 Reşat Genç, Türk lnant~lan ile Milli Gelenelduinde Renkler ve San-Kırmızı - Yeşil. s. 26 6S ae., s. 27 66 ae., s. 37-38

600 1 KutEdgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramlam Ak (Beyaz) Renk: Türklerde "aldık", maddi ve manevi anlamda temizlik, anlık ve ululuktur. 67 Karalıantı Kültür çevresinde, ak sözünün hemen hemen hiç söyleomemiş olduğu ve Kutadgu Bilig'de yer almadığı görülmektedir. 61 Beyaz" sözü Türkçemize İslamiyetin etkisiyle de girmiştir. 69 Yönlerin renkleri de Türk geleneklerinde, önemli bir yer tutmuştu. Hunlarla ilgili kaynaklardan beri Batının rengi "beyaz " olarak ifade edil.mekteydi. 70 Günümüzde ise "ak" kelimesi beyaz olarak kullanılmakta olup, açık renkler anlamına gelir. Ak, kara karşıtı olarak her yerde kullanılır. 71 Kutadgu Bilig'de yer alan beyitlerde "örüng" sözü beyaz karşılığı olarak verilmiştir: "Sakalın beyaziaşınca ölüm geldi demektir; Ok yay, silah ölüme karşı fayda etmez." (KB 3623) Diğer söyleyişlere baktığımızda Kutadgu Bilig' de Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat'ın çevirisiyle "Siyah kul rengidir, bey beyaz olur; siyah ve beyaz böyle ayırt edilmiştir."(kb 2080) ''Belleri ince, omuzlan geniş, tenibeyaz veyanaklanal-kırmızı olmalıdır." (KB 2915) "Küçü.kken insan sakat çılanasını bekler; saka! çıkınca beyaz olmasını bekler." (KB 3622) "Ey ak-pak tabiatlı insan, sen karaya yaklaşma; dikkat et, beyaza siyah çabuk bulaşır." (KB 4239) şeklinde yer almaktadır. Kutadgu Bilig'de yer aldığı şekliyle "ak saç" ifadesi de örüng başbg olarak geçmektedir. "Ak saçlı, dünya gönnüş ve Yaş yaşamış insan ne der, dinle" (KB 5085) ve "Dünyayı ihtiyarlatmış, çok yaşamış, Ak saçlı insan ne der, dinle" (KB 30 12) şeklinde yer almaktadır. Kutadgu Bilig'de örüng kuş deyimiyle ak kuş ifadesi de karşımıza çıkar: 67 Bahaeddin Ogel, Türk Kıiltür Tarihine Giriş, 6, s.377 68 ae., s. 378 69 ae., s. 38ı 70 ae., s. 378 7 ı lise La u de Cirtautas, Der Ge brayc/ı der farbbezeiclınungen in der Türk Dlalekten, s. 41

Kadriye Figen VARDAR 1 601 "İnsan sabrederse dileğine kavuşur; Sabredip bekleyen avcı ak-kuş tutar." (KB 1319) "Ey oğul fazileti layınetsiz sayma, öğren; Bu faziletin tabiatı ak kuşa benzer." (KB 3010) "Bu faziletin saadeti ak kuşunki gibidir; Haydi, sen fazile te kuş adım ver." (KB 30 ll) "Dikkat edersen, yuğak kuğuya katılmaz; Ak-kuş ile kara-kuş biribirinden çok uzaktır." (KB 4199) "Güneş başını kaldırdı, telcrar yüzünü açtı; Dünyanın her tarafı ak-kuş rengine girdi." (KB 5828) şeklinde yer alır. Kutadgu Bilig'de yer alan 2054 no'lu beyitte, Prof.Dr.Reşit Rahmeti Arat'ın çevirisiyle kuş ifadesi ak doğan şeklinde adlandırılrnıştır: "Cesur, gözüpek olan insan için mal eksik olmaz; Ak doğan için de yem eksik olmaz" şeklindedir. "Birçok halkta, özetikle Azerbaycaolılarda, Türkmeolerde, Özbeklere ve aynı soydan gelen Oğuz boylarında, bunun gibi diğer birçok Türkçe konuşan kabilelerde, gök, kara ve bazende ak renk, mateıni, kederi, üzüntüyü bildirmiştir." 72 "Ak rengin bazı boylarda matem renginin alameti olduğu binmektedir. Kırgızlar ve Kazaklar savaşırlarken ak bayrak asarlardı. " 73 Beyaz renk, bir dönemler Endülüs 'te hüzün ve matem işareti imiş. Eski Türklerde beyaz matem rengi idi. Kırgızlarda beyaz bugünde matem rengidir. 74 "Ak ve al renklerin, Türklerin en eski inançlarından kaynaklanan anlamlar dolayısıyla manevi ve milü sembol değerleri kazandıklan açıkça görülmektedir. " 7 s ''Her iki renk, hükümranlık sembolü olarak Türk tarihi boyunca kullanılmıştır. Karahaolılar döneminde, YusufHas Hacib, beyleri temsil eden rengin beyaz olduğunu kaydederken, Kaşgarlı Mahmud'da o hükümdarların bayraklannın al kumaştan yapıldı ğını bildirmektedir. Osmanlı hükümdarlannın ak sancaktan başka, özellikle kızıl sancak da kullandıkları, Mısır'rfethettiği zaman Yavuz Selim'in atağının önünde Ak ve Kızıl iki sancak dikilmesinden aolaşılıyor." 76 Kutadgu Bilig'de örüng yinçüler ifadesinin karşılığı 5640. beyitte olduğu gibi karşılık olarak beyaz inci deyimi kullanılır. Şu şekilde yer almaktadır; 72 Mireli Seyidov, "Gök, Ale ve Kanı Renklerinin Eski lnaoçlarla Alakası", s. 34 73 ae,s. 36 74 Şerefeddin Yalılıya, "Tarihte Renk", Türkiyat Mecmuası, VII. Ve Vlll. Ciltler, İsuınbul, 1942, s. 45. 75 R~nt Genç, Tilrk lnamslan ile Milli Geleneklerinde Renkler ve San Kımıızı- Yeşil, s. 20 76 ae., s. 21

6021 Kutadgu Bilig'de Yer Alan Renk Kavramlam "Otuz iki diş imin, bu beyaz incilerimin ipi koptu ve onlarda birer birer döküldü." (KB 5640) San Renk Türk tarihinin çeşitli dönemlerinde renklerin yönleri ifade etmek için kullanıldığını biliyoruz. Dört yön ün her birisi ayn bir renk ile şekillenmiştir. B unlardan kara, kızıl, gök, ak olarak, dört renkle birlikte kullanılan bir beşinci renk vardır ki, o da "san"dır. San renk yön değil, bu dört rengin ortasında yer alan merkezi karşılamak için kullanılmıştır. "Bu anlayışın onların en eski inançlanndan olan Şamanizinden kaynaklandığı görülmektedir. Gerçekten de hayır ilahı Ülgen altın kaplı sarayı ve tahtı, Türklerde hep san renk (altın sansı: sırma rengi) ile ifade edilmiş ve Ülgen'in tahtı nasıl devletin, ülkenin ve dünyanın merkezinde olarak a lgı lanmış ise, tıpkı onun gibi san renk de dünyanın merkezinin sembol rengi olmuştur. Yıne Şamanist dönemde Türklerin inanışlan arasında San albastı vaye San Abıs adlı koruyucu bir ruhun varlığı da anlaşılmaktadır. " 77 Bu konuyla ilgili bilgi, yukanda "al" rengi işienirken verilmiştir. San renk, Türk inanışlan ve duygusal dünyalannda iyi bir yer tutmamaktadır. Kötü ruhlar, hastalıklar, bomboş çöller, uzun kış günleri, yokluklar, hep san renk ile sembolize edilmişlerdir. Bunun yanında kişi adlannda; doğa, bahar ve çiçeklerin tasvirinde san renkler, eski ve yeni Türk edebiyatında olumlu anlamda bir renk olarak yer almıştır. 78 Renkler dizisinde san, KB'de şu şekildedir. YusufHas Hacib baban anlatırken "Onların yeşil, mavi, san ve pembe ipek giysiler giyip dolaşmaları ve yemek taşıma lan hoş olur" (KB 2916) ifadelerini kullanmıştır. Kutadgu Bi lig' de 5971 ve 6009 no 'lu beyitlerde san rengin kullanımı verilmiştir: "Tekrar kalkıp bir parça oturdu; san tan atmağa başladı ve yayını kurdu. "(KB 5971) - = "Yı lın mevsimi yaz ve rüya gören deli.!gmlı ise, rüyasında san, penbe renklerle safran veya öğütülmüş bir şey görürse." (KB 6009) "Yüzün sararması" da bir hastalık olarak görülür. Kııtadgu.Bilig'de yüzün sararmasına geniş yer verilmiştir: "Gurbat elde insana mal lazım olur; elim daralırsa, bu benim yüzümü sarartır. "(KB 477) "Aytoldı bir müddet böyle vakit geçirdi; 77 ae., s. 31 7S Babaeddin Öge!, Tıirk Kültür Tari/ıine Girit, 6, s. 479.

Kadriye Figen VARDAR 1 603 gariplik içinde düşüne düşüne yüzü sarardı."(kb 498) ''Tutmasını oilmezsen, bir bu kadar mal daha olsa, sana yetmez; görürsün, yüzünü sarartır." (KB 1288) Kutadgu Bilig' de yer aldığı gibi san beniz de öyledir: "Çok yiyen insan her vakit hastalıklı olur; yüzü san, kendisi cılız olur ve itibardan düşer." (KB 4672) Karahanlı ve Doğu Türk kültür çevresinin bir anlayışı olarak, utanma ve malıcup olma da, yüzün sararınası için bir neden olarak gösteriliyordu. Böylece kırmızı yüzü, sarartmış oluyorlardı. Bu daha doğrusu idi. Kutadgu Bilig'de şöyle yer alıyordu: "Gökyüzünün al rengi soldu, sarardı; dünyanın etrafı altın rengini aldı." (KB 4959) Türkçede "sararma ile solma" sık sık arılam değiştiriyordu. 79 San yüz bedensel ve ruhsal acıyı simgeler. Sararınaktan gelir." Kederden yüzü sarardı" denir. 80 "Yüzün saranp solması", bütün ailece uğrarolan bir felaket veya utanç sonunda da olabilirdi. Sararma ve san olma ise, bütün Türk dünyasında, her yerde s<?ylenir: "Ey güzellik arayan, güzellik arama; sen al yanağını boş yere sarartma." (KB 4485) "Hisseli, işlere girişme ve böyle işe mal yatırma; al yanağın pişmanlıktan saranr." KB 4544) Kutadgu Bilig'de azıcık sararma.veya az san ıçın söylenen ve bizim "sarımtrak''sözümüz karşılığında veya yakını olarak "sangrak" gibi, çok güzel birdeyim vardır: 81 "Senin gönlünü biraz düşük görüyorum; pembe yüzünü de daba sararmış buldum." (KB 5686) "Sapsarı ise, çok eskidenberi ve şimdi de, bütün Türk Kültür çevresinde söylenen bir sözdür. Ancak eskiden "sap-sarıg" şeklinde deniyordu." 82 Kutadgu Bilig' de insan doğasım arılatırken, onu renklerle ifade eder. İnsamn yaratılışı, karakteri ve doğası, gerçekten de çok renklidir: 83 "Ben senin tabiatım izah edeyim; bu ya kızıl, sarı, ak veya kara olur." (KB 4632) 79. ae., s. 483 80 Use Laude Ciıtautas, Der Gebraych der farbbezeiclmungen in der Tıirk Dia/el.1en, s.66 8 ı Babaeddin Ögel, Türk Kıiltıir Tariiri ne Giriş, 6, s. 490. 82 ae., s. 483-484 83 ae., s. 485