ANMED ANADOLU AKDENİZİ Arkeoloji Haberleri 2012-10 News of Archaeology from ANATOLIA S MEDITERRANEAN AREAS (Ayrıbasım/Offprint) Suna - İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Suna & İnan Kıraç Research Institute on Mediterranean Civilizations
Suluin Mağarası Kazısı 2011 Excavations at Suluin Cave in 2011 Harun TAŞKIRAN Antalya ili, Döşemealtı ilçesi, Yağca köyü sınırları içinde yer alan Suluin Mağarası 2011 yılı kazı çalışmaları 30.06.2011 tarihinde başlamış ve 02.08.2011 tarihinde sona ermiştir. 1. Kazılar Kazıya hazırlık çalışmalarının ardından mağaranın girişinde açılmış olan 5x5 m. lik açmada başlanılmıştır. Her biri 1 m² olan toplam 25 adet plan karenin bulunduğu 5x5 m. lik açma içerisinde H/6-10; I/6-10; J/6-10; K/9 ve K/10 olmak üzere toplam 17 plan karede çalışılmıştır. 2011 yılı kazılarında sıvalı taban izlerinin görüldüğü plan karelerde (K/6, K/7, K/8, L/6, L/7, L/8, L/9 ve L/10) kazı yapılmamıştır. Bu 17 plan karede toplam 95 arkeolojik seviyenin kazısı gerçekleştirilmiştir. Kazılar yatay planda yapılmakta olup, her plan karede aynı arkeolojik seviye kazıldıktan sonra bir sonraki seviyeye geçilmektedir. 2011 yılında daha çok H/6-10, I/6-10 ve J/6-10 plan karelerinde kazı çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Söz konusu plan karelerin tamamında 20. arkeolojik seviyenin tabanına ulaşılarak, yüzeyden 2 m. derinliğe inilmiştir. K/9 ve K/10 plan karelerinde daha az çalışılmıştır. Bunlardan K/9 da dört, K/10 da üç arkeolojik seviye kaldırılarak 15. seviyenin tabanına ulaşılmıştır. Bu iki plan karede kazı yapılmasının birinci nedeni C mekânının açmanın kuzeybatısına doğru uzanan duvar kalıntısını takip etmek, ikincisi de gittikçe derinleşen açma içerisindeki hareket ve geçişleri daha sağlıklı hale getirmek için bir basamak oluşturmaktır. 2010 yılında tespit edilen C mekânının açma sınırlarının içinde ve dışında kalan duvarlarından başka, bu yıl açmanın güneydoğu köşesinde bir duvar kalıntısı daha tespit edilmiştir. J/6, I/6 ve H/6-7 plan karelerini kapsayacak şekilde en alt sırası çift sıra halinde büyük kalker bloklarla dizilmiş bu duvarın ne şekilde ve ne kadar daha devam ettiği şu an için bilinememektedir. Ancak mağaraya girişi kontrol etmek ve içerideki mekânların The 2011 campaign of excavations at Suluin Cave locate within the territory of Yağca village in Döşemealtı İlçesi of Antalya lasted from 30 June to 2 August. Following preparations, excavation work was resumed at the trench at the mouth of the cave. 1. Excavations This trench of 5x5 m. comprises 25 grid squares of 1 sq.m. each and work was conducted in 17 of them, namely H/6-10, I/6-10, J/6-10, and K/9-10. Grid squares (K/6-8; L/6-10), where plastered flooring was attested, were not excavated in 2011. A total of 95 archaeological layers were excavated in these 17 grid squares. Excavations proceed horizontally; hence, the same archaeological layer is excavated in each grid square before proceeding to the next layer. In 2011, work concentrated on grid squares H/6-10, I/6-10 and J/6-10, where the floor level of the 20 th archaeological layer was reached at about 2 m. from the surface. Work in grid squares K/9 and K/10 was very limited; only four archaeological layers in K/9 and three in K/10 were removed reaching the floor of the 15 th archaeological layer. Excavations in these two grid squares aimed to follow the wall remains of Room C extending into the northwest of the trench as well as to form a step in order to facilitate movement within the trench that gets deeper and deeper. In addition to the walls of Room C identified in 2010 within the trench, another wall was noted in the southeast corner of the trench. The bottom course, made up of large limestone blocks in two rows, extend into gridsquares J/6, I/6 and H/6-7. However, it is not known how much further this wall extends and in what form. Yet it sounds plausible that it was part of a protection wall built at the mouth of the cave to control access to the interior. Between this wall and Room C is a roundshaped garbage pit appearing clearly by the end of the 20 th archaeological layer and containing limestone of 106
korunmasını sağlamak amacıyla mağaranın önüne yapılmış bir koruma duvarının parçası olabileceği akla yakın gelmektedir. Bu duvar ile C mekânı arasında 20. arkeolojik tabakanın sonunda iyice kendini belli eden ve genellikle içinde irili ufaklı bol kalker döküntü taşların, yoğun kömür izlerinin ve yanmış tohum, kemik ve yontmataş aletlerin bulunduğu yuvarlak bir çöp çukuru tespit edilmiştir (Res. 1). Bu çukurun Pleistosen tabakalar içine doğru devam edip etmediği ancak 2012 yılı kazılarında anlaşılabilecektir. Suluin Mağarası kazılarında bu yıla kadar Holosen Dönem seviyeleri kazılmış ve bu dönem içinde dört farklı jeolojik yapı gözlemlenmiştir. 2011 yılında H/6 plan karesinde 17. arkeolojik seviyeden itibaren V. Jeolojik Seviye olarak adlandırdığımız, açık kızılımsıkahve renkte (terra-rossa) ve oldukça nemli olan farklı bir jeolojik yapıyla karşılaşılmıştır. Bu seviyede çanakçömlek buluntuları azalmış ve hatta kaybolmaya başlamıştır. İlk önce H/6 plan karesinde gözlemlenen bu durum, 2011 yılı kazılarının sonuna ya da 20. arkeolojik seviyenin tabanına gelindiğinde yavaş yavaş I6 ve J6 plankarelerinde de kendini göstermeye başlamıştır. Bu farklılaşma ile birlikte Holosen seviyelerin sona ererek Pleistosen (Buzul Çağı) seviyelere geçileceği kuvvetle tahmin edilmektedir. Dolayısıyla 2011 yılı kazılarının bizim açımızdan en önemli sonucu, uzmanlık alanımızı ilgilendiren Pleistosen Dönem seviyelerinin görünmeye başlamış olmasıdır. Bu durum yıllardır merak ettiğimiz alt katmanlara geçilmesi ve Pleistosen Dönem kültürlerinin ortaya çıkartılması açısından sevindiricidir. 2. Arkeolojik Buluntular Daha önceki yıllarda olduğu gibi 2011 yılı kazılarından elde edilen yontmataş endüstri de zengin bir tekno-tipolojik çeşitlilik göstermektedir. Hammadde olarak Suluin Mağarası nın bulunduğu çevrede bolca bulunan yuvarımsı, küçük boyutlardaki radyolarit çakılların yoğun olarak kullanıldığı görülür. Az olmalarına karşın çok kaliteli örnekleri bulunan çakmaktaşı ve obsidiyen çekirdek ve aletler, daha uzak bir merkezde yontularak mağaraya ithal edilmiş örneklerdir. Suluin Mağarası ndaki obsidiyenlerin kökeni konusundaki (kaynak analizi) çalışmalara da başlanmıştır. Bu çalışmalar, Suluin insanlarının hammadde temini için kat ettikleri mesafeleri ya da ticari ilişkilerinin boyutlarını ortaya koyacak sonuçları yansıtması açısından oldukça önemlidir. Endüstri grubu içinde baskıyla yongalanmış tek ve iki kutuplu dilgi ve dilgicik çekirdekleri az, ancak çok tipik örneklerden oluşur. Tek ve iki kutuplu çekirdeklerle ilişkilendirilebilecek baskıyla yongalanmış düzeltili ya da düzeltisiz dilgi ve dilgicikler de buluntular arasındadır. various sizes, intense coal marks and charred seeds, bone and chipped stone tools (Fig. 1). It will be possible to determine in 2012 whether or not this pit continues into the Pleistocene levels. In this year s campaign, layers of the Holocene period were excavated and four geological structures were identified. In 2011, in H/6 grid square as of the 17 th archaeological layer the new geological layer V started to come up with its light reddish-brown (terra rossa) and a very damp fabric. Pottery finds decreased dramatically here, indeed started to disappear. This was first attested in the grid square H/6. By the end of the 2011 campaign or when the floor level of the 20 th archaeological layer was reached, it also started to appear in the grid squares I6 and J6. It is thought that Holocene layers terminate here and Pleistocene (Ice Age) layers start. Thus, the most important outcome of the 2011 campaign is that the Pleistocene layers, which constitute our primary focus, started to appear. It is very exciting that finally the lower levels of the Pleistocene cultures will be exposed. 2. Archaeological Finds Res. 1 Holosen seviyelerin sonunda ortaya çıkan yuvarlak çöp çukuru Fig. 1 Round-shaped garbage pit appearing at the end of the Holocene layers The chipped stone industry uncovered in 2011 displays a rich techno-typological variety as in the preceding years. The raw material widely used is the small radiolarite pebbles, abundant in the vicinity. Despite their low quantity, the flint and obsidian cores and tools are imported examples chipped elsewhere. Analyses to identify the origins of the obsidian uncovered at Suluin Cave have started. These studies are of importance to reveal the distances covered by the residents of Suluin Cave in order to obtain raw material or to reveal their trade s dimension. 107
Res. 2 Pişmiş toprak damga mühür Fig. 2 Baked clay stamp seal Res. 3 Suluin tip boncuk perdah aleti Fig. 3 Suluin-type bead polishing tool Bu çekirdeklerin yanı sıra bir adet disk biçimli çekirdek, mikro çekirdekler ve özellikle yonga üretimi için kullanıldıkları düşünülen şekilsiz çekirdekler de azımsanamayacak orandadır. Çekirdek tablası, dönümlü parça gibi teknolojik parçaların varlığı, hem yongalamanın mağara içinde yapıldığının hem de çekirdeklerin yenilenerek kullanıldıklarının göstergesidir. Buna karşın bu tür teknolojik parçaların bölgeye yabancı çakmaktaşı ve obsidiyen gibi malzemeden görünmemesi ise, bu tür hammaddelerin hazırlanmış bir şekilde mağaraya ithal edilmiş olduğunun diğer bir göstergesidir. Nitekim bu yıl bulunan pişmiş toprak bir damga mühür de (Res. 2) bu tür ticari faaliyetlerin olduğuna dair kuvvetli bir delildir. Aletler içinde en yoğun ve dikkati çeken tipler, mikro boyutlardaki keski ağızlı yatay ok uçlarıdır. 2011 yılı kazılarında 50 den fazla örnekle temsil edilen bu ok uçları genelde dikdörtgen-yamuk formludurlar. On yedi tanesi ise ikizkenar üçgen formludur. Söz konusu bu ok uçlarının tamamına yakın bir kısmı dilgi taşımalık üzerine yapılmışlardır. Ok ve yayın Suluin insanları tarafından çok tercih edilen bir silah olduğunun önemli bir kanıtını oluştururlar. Bu silahla avlanan hayvan türlerinin anlaşılması açısından faunaya yönelik çalışmaların gerekliliği de bu noktada gündeme gelmektedir. Yine çok sayıda olan ve genellikle dilgi taşımalıklar üzerine yapılan orak elemanları da, Suluin insanlarının ekonomik ve beslenme faaliyetleri konusunda bize fikir veren tiplerdir. Mikrolitler içinde ise sadece birkaç düzeltili, sırtlı ve budamalı dilgicik bulunmaktadır. Diğer yıllara oranla 2011 yılında çanak-çömlek parçalarında bir azalmadan söz etmek olanaklıdır. Seramik parçaları her yıl olduğu gibi monokromdur. Boyalı örnekler hiç yoktur. Sağlam, tüm ya da bütünlenebilir durumda seramik örneği de bulunmamaktadır. Seramik örnekleri üzerinde çalışan Dr. A. Aykurt un verdiği bilgilere göre, çanak-çömlek parçaları homojen olup, Orta Kalkolitik Dönem in tipolojik özelliklerini yansıtmaktadırlar. Kemik buluntuların en büyük grubunu çeşitli form ve boyutlardaki bızlar oluşturmaktadır. Kemikten boncuk- In the industrial assemblage the pressure flaked uni- and bipolar blade and bladelet cores constitute a small group comprising very typical examples. Among the finds are pressure flaked retouched or unretouched blade and bladelets that can be linked with uni- and bipolar cores. Beside these cores, a disc-shaped core, micro-cores and amorphous cores probably used for flaking are not few. The presence of technological pieces such as a core tablet and a plunging piece indicate that flaking was done inside the cave and that the cores were renewed. On the other hand, such technological pieces are not seen with flint and obsidian, which are not local to the region. Thus, such raw materials were imported in prefabricated form. Indeed, a baked clay stamp seal (Fig. 2) found this year is strong evidence for the presence of such trade activities. The most intensive and outstanding types among the tools are micro-size transversal arrowheads with chisel ends. More than 50 examples of these mostly rectangular-trapezoidal shaped arrowheads were uncovered. Seventeen of them are isosceles triangular in shape. Almost all of these arrowheads were made on blade blanks. They constitute the most important evidence for the Suluin residents preference for arrows and bow as weapons. At this point, studies on faunal finds gain in importance to shed light onto the animal species hunted with these weapons. Sickle elements usually made on blade blanks, which are quite numerous, also reveal information on the economic and dietary activities of Suluin s residents. Among microliths are only a few retouched, backed and blunted bladelets. In comparison with the preceding years it is possible to talk about a decrease in pottery finds in 2011. As before, potsherds uncovered are monochrome with no painted examples. There are no intact or whole examples or pieces that can be put together. According to A. Aykurt, who studies the pottery finds, the potsherds are homogenous and reflect typological features of the Middle Chalcolithic period. 108
lar, çok sayıda kırık bız ve iğne uçları, spatüller de kemik buluntular arasındadır. Hemen hemen tüm arkeolojik seviyelerde ele geçen izole boncuk tanelerine bu yıl da sıkça rastlanmıştır. Suluin insanlarının süslenme faaliyetleriyle ilgili olan bu boncuk taneleri, çeşitli taşlardan, deniz kabukları ve dentaliumlardan yapılmışlardır. Bu yıl üçüncü örneği bulunan ve bugüne kadar tam anlamıyla yorumlayamadığımız, siyah taştan yapılmış, idol başına benzer parçanın (Res. 3), Suluin de özellikle taş boncukların perdahlanmasında kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle ilk kez arkeoloji literatürüne Suluin tip boncuk perdah aleti terimini kazandırmış bulunuyoruz. 3. Sonuç Suluin Mağarası nda 2007 yılından beri devam eden kazılarının başlangıcında ana amacımız bölgenin Pleistosen Dönem arkeolojisine yeni bilgi ve belgeler katmaktı. Bununla birlikte beklentilerimizin aksine Holosen Dönem le ilgili sonuçlar vermeye başlamıştır. Kazılar mağaranın Orta Kalkolitik Dönem de yoğun bir iskâna sahne olduğunu ortaya koymuştur. Bölgede çok iyi tanımlanamayan bu döneme Suluin in önemli katkılar sağlayacağını, elde edilen arkeolojik buluntu ve verilerden, bölge kronolojisinin daha sağlam temellere oturtulacağını söylemek mümkündür. Suluin Mağarası nda saptanan Orta Kalkolitik Dönem kültürü, Antalya bölgesinin prehistoryasına katkılar sağlayacağı gibi, Göller Bölgesi ndeki höyük yerleşmelerinde görülen paralel kültürlerle de bir karşılaştırma yapma olanağı verecektir. Bu dönemde Suluin insanlarının gerek Göller Bölgesi, gerekse mağarada ele geçen obsidiyen malzemeden dolayı Orta Anadolu ile olan sosyo-ekonomik ve ticari ilişkilerine de açıklık getireceği kanısındayız. Suluin Mağarası kazılarının bizlere öğretmiş olduğu önemli bir konu da, her ne kadar yerleşik bir hayata geçilse de, tarım ve hayvancılıkla ilgili faaliyetler başlamış olsa da, yontmataş işçiliği, daha doğrusu avcılık ve toplayıcılığın halen önemini korumakta olduğudur. Suluin Mağarası Orta Kalkolitik Dönem yontmataş endüstrisinin tipolojik açıdan oldukça zengin bir çeşitlenme göstermesi, bu dönemde de yontmataş işçiliğinin aynı Paleolitik Çağ da olduğu gibi hız kesmeden de vam ettiğinin işaretidir. Suluin Mağarası Orta Kalkolitik Dönem yontmataş endüstrisi üzerine hazırlanmakta olan bir doktora tezi Türkiye de ilk kez yapılmaktadır ve ortaya koyacağı ilginç sonuçlar ve veriler bakımından dikkat çekecektir. Zira bu çalışma ile diğer bölgelerde kazılan Kalkolitik merkezlerde bugüne kadar pek önemsenmeyen yontmataş endüstrilerin o dönem insanlarının yaşam tarzlarının ortaya konması açısından ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. The biggest group of bone finds is the awls in various forms and sizes. Bone beads, numerous fragments of awl and pins as well as spatulas are among the other bone finds. Isolated beads uncovered in all archaeological layers previously were also found frequently this year as well. Beads used by Suluin s people for their personal adornment are made of various stones, seashells and dentalium. The piece of black stone resembling the head of an idol, which we could not make any comments on, is the third example uncovered to date. It is understood that they were used to polish especially stone beads in Suluin (Fig. 3). Hence, we propose a new term: Suluintype bead polishing tool. 3. Conclusion At the beginning of excavations at Suluin Cave in 2007 we aimed at gathering new data and evidence regarding the Pleistocene period. However, contrary to our expectations, results regarding the Holocene period started to come. Excavations have shown that the cave was heavily settled in the Middle Chalcolithic period, which is not well known in the region. Thus, Suluin Cave is making important contributions to our knowledge of this period, therefore ensuring that the regional chronology will be set on solid ground based on archaeological finds and data. Middle Chalcolithic period culture attested at Suluin Cave will not only contribute to the prehistory of the Antalya region but also facilitate comparison with parallel cultures attested in the höyüks of the Lakes District. We are also of the opinion that light will be cast on the socio-economic and trade connections of Suluin s people with the Lakes District and Central Anatolia based on obsidian uncovered. An important issue we have learned from the Suluin Cave excavations is that the chipped stone industry, indeed hunting and gathering, retained their importance, even though people led a sedentary life and activities of agriculture and animal husbandry had started. The chipped stone industry of Suluin Cave during the Middle Chalcolithic period displays a rich variety in typology. Thus this industry continued full speed as in the Palaeolithic period. A PhD thesis on the chipped stone industry of the Middle Chalcolithic period at Suluin Cave is the first example of its kind in Turkey and will attract attention with the evidence that it presents and the conclusions it will draw. With this study the importance of chipped stone industries, so far neglected at Chalcolithic sites under excavation in other regions, will be clarified in order to unveil the lifestyles of the people of this period. 109