Dünyanın Yunanistan Sonrası Finansal Geleceği Gökhan Ezgin 3. Pozitif Gündem, Müzakereler Ve AB Dönem Başkanlığı Pelin Bingöl 5



Benzer belgeler
Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 2 Ocak 2015

HAFTALIK STRATEJİ. 12 Kasım 2018 Pazartesi. 12 Kasım 2018 Pazartesi HAFTANIN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDELERİ

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 24 Temmuz 2014

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 11 Temmuz 2014

Aralık. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Yurtiçi Piyasalarda Haftalık Görünüm (5-9 Ocak 2015)

Yerel Fed Başkanlarının Açıklamaları ve ABD TÜFE Verisi Fiyatlamalar Açısında Önemli Olabilir

Ekonomi Bülteni. 13 Nisan 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar. Temmuz 2011

FED FAİZ KARARINDA SÜRPRİZ YAPABİLİR Mİ?...

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Sabah RAPORU

HAFTALIK STRATEJİ. 10 Aralık 2018 Pazartesi. 10 Aralık 2018 Pazartesi HAFTANIN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDELERİ


Ekonomi Bülteni. 25 Nisan 2016, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EURUSD [Euro - US Dolar] Teknik Analiz

HAFTALIK STRATEJİ HAFTANIN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDELERİ. 8 Ekim Pazartesi Japon piyasaları kapalı. Almanya Ağustos ayı Sanayi Üretimi

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAFTALIK BÜLTEN 31 AĞUSTOS EYLÜL 2015

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 04 Haziran 2014

ŞUBAT Sanayi Üretim Endeksi 2015 Kasım ayında 130 seviyesinde gerçekleşerek yıllık bazda %3,6 artış kaydetti. Endeksin bu

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 21 Nisan 2014

HAFTALIK STRATEJİ. 3 Aralık 2018 Pazartesi. 3 Aralık 2018 Pazartesi HAFTANIN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDELERİ

KÜRESEL EKONOMİ GÜNDEMİ

24-28 Mart2014 PİYASALARDA HAFTANIN ÖZETİ VE GELECEK HAFTA

06 Temmuz 10 Temmuz 2015

Ekonomik Takvim

08 Haziran - 12 Haziran 2015

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

01 Haziran - 05 Haziran 2015

27 Mart Haftalık Ekonomik Takvim SAKİN VERİ AKIŞININ OLDUĞU BİR HAFTAYI GERİDE BIRAKTIK

7 Kasım Yoğun Veri Akışının Olduğu Bir Haftayı Geride Bırakıyoruz. Haftalık Ekonomik Takvim

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:

GÜNLÜK BÜLTEN. Ekonomik Gündem

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

ABD TARIM DIŞI İSTİHDAM VERİSİ ANALİZİ

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 7 Kasım 2016, Sayı: 43. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Gündem Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,25% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10%

Ekonomi Bülteni. 06 Temmuz 2015, Sayı: 18. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAFTALIK STRATEJİ. 17 Aralık 2018 Pazartesi. 17 Aralık 2018 Pazartesi HAFTANIN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDELERİ

GÜNLÜK BÜLTEN 24 Haziran 2014

16 Mart Baz Puan Faiz Artırım Kararı Alan Fed, Ekonominin Güçlendiğine İşaret Ediyor

Haftalık Piyasa Beklentileri. 18 Ağustos 2014

Ekonomi Bülteni. 8 Mayıs 2017, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Günlük Bülten. Günlük Bülten. Gedik Forex Günlük Bülten. Piyasa Gündemi. 31 Temmuz 2015 Cuma

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 15 Ağustos 2014

22 Aralık ABD den Üçüncü Çeyrek Büyüme Rakamı Açıklanacak.

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz.

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 28 Temmuz 2014

Küresel piyasalardaki yukarı yönlü eğilim haftanın ilk işlem gününde de devam etti. Özellikle ABD Borsaları rekorlarını zorlamaya

Ekonomik Ajanda Zaman Ülke Önem Açıklanacak Beklenti Önceki

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAFTALIK STRATEJİ. 26 Kasım 2018 Pazartesi. 26 Kasım 2018 Pazartesi HAFTANIN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDELERİ

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

GÜNE BAŞLARKEN 6 Nisan 2009

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2012 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 10 Nisan 2014

Ekonomi Bülteni. 3 Temmuz 2017, Sayı: 27. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

1.56% -4.1% 20.3% 11.4% % Kasım 18 Ekim 18 Kasım 18 Aralık 18

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ABD TARIM DIŞI İSTİHDAM VERİSİ ANALİZİ

Yurtiçinde ise sadece TCMB Anketi aylık TÜFE beklentisi açıklanacak.

14 Kasım ABD Başkanlık Seçimlerinde Trump Sürprizi. Haftalık Ekonomik Takvim

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Japon piyasaları kapalı olacak. ABD piyasaları ise açık, bankalar kapalı olacak.

GÜNLÜK BÜLTEN (15 Mayıs 2017)

27-31 Temmuz Önümüzdeki Hafta Neleri Takip Edeceğiz?

GÜNE BAŞLARKEN 1 Haziran 2009

Ekonomi Bülteni. 01 Haziran 2015, Sayı: 13. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 18 Temmuz 2014

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz.

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ABD de Açıklanacak Olan Veriler Dolar Fiyatlamalarında Volatilitenin Artmasına Neden Olabilir

Ocak. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 17 Haziran 2014

Ekonomi Bülteni. 4 Nisan 2016, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 17 Temmuz 2014

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 5 Ocak 2015

Gündem Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,25% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10%

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Transkript:

EKONOMİSTLER PLATFORMU MART BÜLTENİ, 2012 BAŞKAN DAN Oğuz Demir 2012 yılına başlarken, Ekonomistler Platformu olarak bu yılın geçmiş yıllardan farklı olacağına inanmıştık. Ve bu inanca yakışır bir şekilde hızla başlayan projeler, katlanarak artan üye sayısı ve yoğun çalışma temposu bunu doğruladı. Entelektüel birikime sahip üyelerimizin, yani fikir fabrikamızın bantlarının dönmesini sağlayanların yoğun çalışmaları ve destekleri ile geleceğe yönelik birçok projenin temellerinin atılmasını sağlamaya başladık. Ekonominin Nabzı Araştırmasını duyurmamız ile birlikte yazılı ve görsel medyada beklentimizin üzerinde yer bulmamız, çalışmalarımızın değerini anlamamızda yegane kriter oldu. Evet, yeni projelerimiz var. Ama projelerden burada söz etmeyip, sizi daha da merakta bırakarak birazda bu ayki bültenimizden bahsetmek istiyorum. Bültenimizde üyelerimizden Caner Ortakçı nın yerel ve global piyasaların Mart projeksiyonları üzerine araştırma ve yorumlarını okuyacağız ve ayrıca Ekonomik Takvim başlığı altında da ekonominin Mart ajandasını tutacağız. Ayrıca, KOBİ lerimize konularında rehber olabilecek makalelerimizde mevcut. Sizi bültenimizle baş başa bırakırken, her zaman olduğu gibi bültenin ortaya çıkmasında tüm sevgi ve gayretleri ile çalışan üyelerimize teşekkürü borç biliyorum. BİZE KATILIN HER AY DÜZENLEDİĞİMİZ EKOSOHBET TOPLANTILARINA KATILARAK HEM UZMAN KONUKLARI DİNLEYİP HEM DE EKONOMİSTLER PLATFORMU NUN ÇALIŞMALARI HAKKINDA BİLGİ ALABİLİR VE BU ÇALIŞMALARA AKTİF KATILIM SAĞLAYABİLİRSİNİZ Daha Fazla Bilgi İçin: www.ekonomistler.org.tr Mart Bülteni 3

2 BU SAYIMIZDA: BAŞKAN'DAN Oğuz Demir 1 EKONOT Dünyanın Yunanistan Sonrası Finansal Geleceği Gökhan Ezgin 3 AB GÜNDEMİ Pozitif Gündem, Müzakereler Ve AB Dönem Başkanlığı Pelin Bingöl 5 EKONOMİK GÖRÜNÜM Şubat Ayı Piyasa Özeti Caner Otrakçı 6 Emtia ve Kıymetli Maden Piyasaları Şubat Ayını Nasıl Geçirdi? Caner Otrakçı 9 Ekonomik Takvim Caner Otrakçı 11 UZMAN GÖRÜŞÜ Türkiye de Dış Ticaret Lojistiği: Maliyet ve Rekabet Unsurları Hakan Aktaş 13 Madencilik Sektörüne Bakış Sina Erkul 15 KOBİVİZYON Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi: Fırsat mı Zorunluluk mu? Berna Ülkü 18 Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Getirdikleri - 2 Cihan Tomris 20 Değerleme Teknikleri Arek Ferahyan 22 Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Sorunsalı 1 Ahmet Can 29 Adres: Nispetiye Cad. Belediye Sitesi A4 Blok No:14A Etiler Beşiktaş İstanbul Telefon: 0212 351 80 86 Faks: 0212 351 80 22 E-mail: info@ekonomistler.org.tr

EKONOT 3 Dünyanın Yunanistan Sonrası Finansal Geleceği Gökhan Ezgin Avrupalılar sonunda karar aşamasına gelebildiler. Yunanistan için bir yol ayrımına gelindi ve Yunanistan ın borç silme operasyonu büyük oranda tamamlandı. Bundan öncesinde de AB, Yunanistan konusunda borçların yeniden yapılanması ve ikinci yardım paketi aşamasını geçmiş, Euro Bölgesi Maliye Bakanları Yunanistan ın borcunu 2020 yılına kadar milli gelirin yüzde 120 oranına düşürecek önlemler üzerine uzlaşmışlardı. Böylece sonu gelmez iflaslar, sosyal ve politik krizlerle dolu kaotik bir ortamın önüne geçilmiş oldu. Yunanistan ve AB şimdilik dipsiz kuyuya düşmemek için bir irade ortaya koydular. AB liderleri ayrıca mali disiplini güçlendirmek üzere bir anlaşma üzerinde uzlaştılar. Fakat İngiltere ve Çek Cumhuriyeti nin taraf olmamaları nedeniyle, anlaşma AB düzeyinde değil, hükümetler arası düzeyde olacak. AB ye üye ülkelerin kamu maliyelerine yeni ve kapsamlı yetkiler getirecek olan bu anlaşmanın 5 yıl içinde AB Hukuk Sistemi ne entegre edilmesi öngörülüyor. Eğer bütçe açıklarına gereken önem verilmemeye devam edilirse, bugün Yunanistan ın düştüğü duruma düşecek çok sayıda ülke sırada bekliyor. AB üyesi ülkeler krizin açtığı derin yaralara karşın Euro dan vazgeçmek istemiyor. Bu, artık son derece net görülen bir gerçek. Bağımsız bir danışmanlık firmasının yaptığı araştırma sonuçlarına göre, Euro kullanan AB ülkelerinin % 92 si tek para biriminin devamından yana. Yunanistan ve İspanya gibi krizin en çok yaraladığı iki ülke ise, şaşırtıcı bir şekilde Euro nun devam etmesi ve hatta yeni ülkeler ile genişlemesi gerektiğini düşünenler arasında ilk sırada yer alıyor. Borç silme operasyonu sonrası Euro nun geleceği şimdilik güvence altına alındı. Bu operasyon sonrasında Avrupa genelinde borç sorununa ilişkin olumlu bir hava esiyor. Ancak kaygılar ve risklerin halen devam ettiğinin de altını kalın harflerle çizmek gerekiyor. Avrupa Birliği 2011 yılı son çeyreğinde yüzde 0,5 küçüldü. Bu küçülmenin 2012 yılının ilk iki çeyreğinde bu küçülmenin sürmesi bekleniyor.

EKONOT 4 ABD ekonomisinde ise toparlanma ve sınırlı da olsa beklentilerde iyileşmeler var. ABD genişletici para politikalarını kuvvetlendirerek sürdürüyor. Daha önce ABD Merkez Bankası FED çok düşük faiz oranlarının 2014 yılsonuna kadar sürebileceğini açıklamıştı. FED in daha fazla parayı piyasaya vermesi bekleniyor. Bu noktada Ortadoğu daki gelişmeler ve İran konusunda yaşanan sıkıntılar nedeniyle artan petrol fiyatları da önemli bir risk olarak karşımıza çıkmaya başladı. Petrol fiyatlarında yaşanacak yükselişler, zaten zor bir dönemden geçen dünya ekonomilerine ekstra bir yük olarak değerlendirmelidir.

5 AB GÜNDEMİ Pozitif Gündem, Müzakereler Ve AB Dönem Başkanlığı Pelin Bingöl Türkiye ve AB arasında müzakerelerin gittikçe yavaşlayan ve neredeyse durma noktasına gelen hızı, kapalı fasılların yarattığı karamsarlık ve başta Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olmak üzere bazı AB üye ülkelerinin olumsuz tutumları Türk halkının AB ye üyeliğe dönük olumsuz bakışını her yıl biraz daha fazla artırmaktadır. Nitekim Avrupa da 1970 li yıllardan bu yana kamuoyu araştırmalarını yürüten Eurobarometer çalışmalarına göre, 2004 yılında Türk halkı içerisinden AB üyeliğini kötü bir durum olarak gösterenlerin oranı %12 iken 2009 yılında bu oran %26 düzeyine kadar çıkmıştır. Bu tablo karşısında AB müzakere sürecinden kısa bir zaman diliminde başarılı sonuçlara ulaşmak ise olanaksızdır. Bu durumun bilincinde olarak, Türk Hükümeti Avrupa Komisyonu ile ortaklaşa iki taraf arasında ilişkilerin yoğunlaşmasına odaklanmış bir Pozitif Gündem oluşturmuştur. Pozitif gündemin müzakereleri derinleştirme boyutunda hedeflenenler ise çalışma grupları vasıtasıyla belirlenecek olan fasıllarda müzakere sürecine hız vermektir. Pozitif gündem konusunun önceden tartışılmış bir konu olarak 2012 yılının ilk yarısında faaliyete geçmesi ise tesadüfi bir gelişme değildir. Bu çabaların Temmuz ayında Kıbrıs Rum Kesimi Yönetiminin AB Dönem Başkanlığı döneminde müzakerelere geri dönülemez zararlar vermesinden duyulan endişeye karşılık bir hamle olduğu düşünülmektedir. Kıbrıs ta iki toplumun Birleşmiş Milletler çatısı altında bir süredir sürdürdükleri görüşmelerden somut bir sonuç elde edilememesi ve yakın dönemde somut bir çözüm oluşacağına ilişkin bir umudun bulunmaması Türkiye tarafında bu konuya ilişkin eylemleri hızlandırmış görünmektedir. Türkiye son dönemde Kıbrıs meselesi konusunda daha aktif bir konum almaya başlamıştır. Nitekim AB Bakanı Egemen Bağış ın bir Kıbrıs gazetesine verdiği röportajda adada iki taraf yönetiminin eşitliğine dayalı acil bir çözüm üretmesi, aksi takdirde KKTC nin Türkiye ye bağlanması gibi bir olasılığın bulunduğunu bildirmesi, tam da Rum kesiminin Temmuz ayında AB Dönem Başkanlığını üstlenmeye hazırlandığı bir döneme gelmiştir. Bilindiği gibi Temmuz 2012 döneminde Kıbrıs Rum kesimi AB Dönem Başkanlığı nı 6 ayılık bir süreyle devralacaktır. Bu süreçte Türkiye nin yapabileceği en etkili stratejilerden biri, Komisyon desteğini arkasına almaktır ki pozitif gündem ile yapılmak istenen budur. Diğer yandan Sayın Bakan ın açıklamaları önümüzdeki süreçte AB dönem başkanlığı konusunda ortaya çıkabilecek muhtemel sorunlar karşısında Adada Türk Hükümeti nin radikal kararlar alabileceğine yönelik uyarı niteliğindedir.

6 EKONOMİK GÖRÜNÜM Şubat Ayı Piyasa Özeti Caner Otrakçı Ocak Ayında 49.000 seviyesinden başladığı yükseliş trendini %11,5 lik yükselişle taçlandıran endeks, bu yükseliş trendini Şubat Ayında da devam ettirme arzusu ile aya başladı. IMF, FED, AMB gibi kuruluşların yaratmak istedikleri ve bildikleri tek çare olan likitideydi piyasaya sürme arzusu, Ocak Ayında olduğu gibi şubat ayında da etkisini daha ilk günlerde göstermeye devam etti. Şubat Ayına 57,300 puan seviyesinden başlayan endeks, daha ilk gün Avrupa Merkez Bankası nın piyasa nakit süreceği haberleri ile kendi 200 günlük ortalamasını da yukarı yönlü kırıp, 60.000 puan seviyesini görmesini sağladı. Endeksin sıcak paranın kokusunu almasından sonra, geriye yalnızca tek bir endişesi kalmıştı. O endişe Yunanistan dı. Şubat ayı boyunca bir gün çözülen Yunanistan haberlerinin, diğer gün yerini çözümsüzlüklere bırakması, ay boyunca da 60.000 seviyesinde kararsızlıkların yaşanmasına neden oldu. Yunanistan ın 130 Milyon Euro luk kredi ve saç tıraşına bedel olarak affedilen Kemer Sıkma Paketi nin, Yunan Parlamentosundan zorla geçmesinin ardından bu kez gözler, AB Maliye Bakanlarına çevrildi. Yunanistan ın kendi görevini yerini getirmesinin ardından AB Maliye Bakanları nın da kredi paketini onaylamaları, endeksteki endişelerinde sona ermesini sağladı.

EKONOMİK GÖRÜNÜM 7 Şubat ayı boyunca AB tarafında Yunanistan sorunun dışında, birde not indirim haberlerinin fiyatlanmasına tanıklık ettik. Moody s in; İtalya, İspanya, Malta, Portekiz, Slovenya ve Slovakya'nın kredi not görünümü aşağı revize etmesi, ayrıca İngiltere, Fransa ve Avusturya kredi not görümünün negatife çevrildiğini açıklamasının ardından zaten yılbaşında beri %20 yi aşan yükselişler yaşayan endeks, kar satışları için bahane bulmuş oldu. Endekste tüm bu kar satışları ve geri çekilmeler 58,500 desteğinde son buldu. ABD tarafına bakacak olursak, Ocak Ayı boyunca gelen olumlu makro veriler, şubat ayı boyunca da devam etti ve ABD Dow Jones Endeksi; en son 2008 yılındaki Mortgage Krizi öncesinde gördüğü seviye olan 13.000 seviyesinin üzerine çıkmayı başardı. Şubat ayını da bu seviyenin üzerinde kapayan endekste başta işsizlik verisi olmak üzere olumlu haber akışı da devam etmektedir. İç piyasalarda ise ay boyunca olumlu bir haber akışı vardı. Bankaların bilanço döneminin beklentilere paralel iyi şekilde sonuçlanması, banka hisseleri başta olmak üzere endekste de alımların önünü açmış oldu. Banka hisselerinin yolu açmasının ardından diğer şirket hisseleri de, bu akıma ayak uydurunca, endekste alımlar devam etti. Olumlu bilançolara rağmen içte açıklanan tüm veriler olumlu gerçekleşmedi. Aybaşında beklenenin de üzerinde açıklanan ÜFE, TÜFE verileri enflasyon endişesini doğururken, ay sonunda açıklanan dış ticaret açığında makasın beklendiği gibi kapanmamış olması endişeleri arttırdı. Öte yandan üç aydır düşüş gösteren işsizlik verisi ve beklentilerin üzerinde büyüme göstere sanayi verisi, ayın olumlu fiyatlanmasın da rol oynadı. Tüm bu haber akışlarının yaşanmasının ardından endeks 57,300 seviyesinden başladığı ayı, 60,721 puan seviyesinden noktaladı. Endekste bu yükseliş %6 seviyesinde gerçekleşti. Mart Kapıdan Baktırır Kazma Kürek Yaktırır! Mı? Endekste yılbaşından bu yana fiyatlanan sadece iki konu bulunuyor. Bunlardan birincisi AMB, FED, IMF nin krizle baş etmek adına ardı arkası kesilmeyen, likitide enjekte girişimleri oldu. İkinci fiyatlanan husus ise Yunanistan krizinin tatlıya bağlanması oldu. Bu iki husus endekste yılbaşından bu yana %20 yi aşan yükselişlere sebep oldu. Oysa bu husus altı boş bir fiyatlama. Zira yıl başından bu yana 2012 nin kötü geçeceği beklenirken, beklenmedik şekilde piyasalar boğa piyasası yaşadılar. Avrupa Merkez Bankası nın son olarak piyasalara sağladığı 500 Milyar Euro luk likitide ve son bulan Yunanistan haberlerinin ardından, endekste olumlu fiyatlanacak bir husus kalmamış gibi gözüküyor. Mayıs ayında olası bir yükseliş hareketi için gerekli ön husus, ya bir kredi not artırımı ya da IMF nin üçüncü parasal genişlemeye gitmesi olacaktır. QE3 ün yakın zamanda gerçekleşmeyeceğini belirtmek isterim. O zaman kalan tek husus olan kredi not artırımı için de, kredi derecelendirme kuruluşlarının kendi yorumları olan piyasalarda ki kırılganlık halen devam ediyor. Cari açık makası kapanacak gibi gözükmemekte. Evet, ihracat hızımız büyüyor ancak buna bağlı ithalatımız daha da artıyor. MB nin tüm önlemlerine rağmen kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırım şartı olan bu kırılganlık ve dışa bağlı büyüme performansı çok da sona erecekmiş izlenimi vermiyor.

8 EKONOMİK GÖRÜNÜM Cari açık konusunda piyasaları tedirgin edebilecek bir diğer husus da, İran ve AB arasında yaşanan gerginliktir. Yılbaşından bu yana 15 Dolara yakın bir artış gösteren petrol fiyatları, ithalatta en büyük kalemimiz olan enerji ve petrolün ithalattan aldığı payı arttırıyor. Bu da zaten ithalata bağlı olan ihracatımızı daha da etkiliyor. Tüm bunların yanında, AB de yaşanan kriz bu bölgeye olan ihracatımızı da hali hazırda olumsuz etkilemektedir. Borsa da yaşanan iki aylık yükselişin ardından gelecek ay da bir yükseliş yaşanır mı sorusunun cevabını tahmin etmek zor. Ancak ben bu seviyelerden, zaten yılbaşından bu yana %20 yukarı fiyatlanan banka ve endeks bazlı hisselerde yeni pozisyon alımlarını önermiyorum. Yeni alımları ve büyük pozisyon açılışlarını önermediğim bu ayda, illa alım yapılacaksa turizm ve sanayi şirketi hisseleri ile kısa vadeli alım-satımlar yapılabilir. Defansif bir pozisyon önerdiğim Mart ayı kapsamında, endeksin 57.800-64.500 aralığında hareket etmesini bekliyorum. Destekler: 60.000-58.500-57.800-55.800-54.500 Dirençler: 61.000-62.400-64.500 Mart Ayı Ekonomik Takvimi

EKONOMİK GÖRÜNÜM 9 Emtia ve Kıymetli Maden Piyasaları Şubat Ayını Nasıl Geçirdi? Caner Otrakçı Ocak Ayından bu yana devam eden, piyasalara sorunların çözülmesi için likitide sürülmesi, şubat ayında da emtiaların yukarı yönlü hareketlerine sebep oldu. 2011 yılında küresel çapta resesyon beklentileri ve Euro Bölgesi ülkelerinin yaşadığı parasal kriz nedeniyle, özelikle de yılın son yarınsında düşüş göstermeye başlayan emtialar, 2012 nin ilk aylarından itibaren 2011 deki görüntüsünden uzaklaşmış görünüyor. Ocak ayında olduğu gibi Şubat ayında da piyasalar, başta likitide haberleri olmak üzere, Yunanistan sorununu da olumlu fiyatlamaya başladı. Yunan sorunun sona ermiş gibi gözükmesi, başta parite başta olmak üzere, belirsizlikleri sona erdirdi ve tüm emtialarda bir miktar alımların devam etmesini sağladı. Artan likitide ve gerek ABD gerekse Çin den gelen makro verilerin, resesyon beklentilerini de gidermesi ile emtialarda alımlar devam etti. İran tarafındaki gelişmelerde Petrol ün yönünü yukarıya çevirdi. Euro/Dolar paritesi 1,30 seviyesinden başlamış olduğu ay içerisinde, ay boyunca Yunanistan ı konuşmaya devam etti. Yunanistan ın maaşlarını dahi ödeyemeyecek duruma gelmesi yeniden bir kurtarma fonuna ihtiyaç duymalarına neden oldu. Yunanistan ın bu ihtiyacına karşılık bu kez Avrupa -Artık senin de bir şeyler yapma vaktin geldi diyerek kemer sıkma paketi kozu ile Yunanistan ın karşısına gelince, paritede ki endişeler tavan yaptı. Zira bugüne kadar sirtaki yapmaktan başka hiçbir sorumluluk altına girmeyen Yunanlıların bu paketi kabul etmeyeceği ve kurtarma paketi alamayacağı içinde resesyona girebilecek olması bu endişeler başlıca noktasıydı. Alevlerin içinden çıkmış olsa da kurtarma paketinin Yunan parlamentosunda kabul edilmesi, buna bağlı olarak AB Maliye Bakanları nın 130 Milyar Euro luk yardım paketini ve paketin yanı sıra saç tıraşını Yunan hükümetinin önüne sunması ile endişeler üzerine, en azından bir süre daha, sünger çekilmiş oldu. Bir zorluğu daha geride bakan Euro nun önünde artık ECB nin 3 yıllık repo ihalesinden başka bir beklenti kalmadı. Piyasaların krizden dolayı yaşadığı likitide sıkıntınsa ECB nin 529 Milyar Euro ile beklentilerinde üzerinde bir enjeksiyon sağlamış olması, paritenin elini daha da güçlendirdi. Ancak ECB nin yeni bir repo ihalesi sinyali vermemesi, yatırımcıların sevincini kursaklarında bıraktı. Paritede ABD tarafına bakacak olursak, ay boyunca işler fena gitmedi denilebilir. Gelen bütün makro verilerin resesyon izlerini tamamen silmiş olması, Dow Jones endeksini de 2008 den bu yana ilk kez 13.000 seviyesinin üzerine tırmandırdı. ABD tarafından gelen bu verilerin ardından gözler FED e çevrildi. Ancak FED den faiz oranlarının 2014 e kadar değişmeyeceği ve yeni bir parasal genişlemeye dair her hangi bir sinyal alınamaması moralleri bozdu. Tüm bu haber ışığı altında parite, ay boyunca yükseliş hareketlerinin ardından ayı da %2,5 lik yükselişle 1,3324 seviyesinden kapattı. Parite ay içinde özellikle de Yunanistan sorunun çözülmesi ile birlikte en yüksek 1,3478 seviyesini görmüştü. Ons Altın da aybaşında çeşitli endişeler başlamıştı. Çözülemeyen Yunanistan krizi, Çin ve ABD de makro verilerin 2011 boyunca resesyonu işaret etmesi, FED den beklenen faiz indirimi ve parasal genişlemeye dair sinyaller gelmemesi ve en önemli endişe olan yavaş yavaş güvenli liman algısının kaybolması Altın için en büyük endişeydi. Ay başına 1,735 seviyesinden başlayan Altın, önce Yunanistan sorununun çözülmesi ardından Çin ve ABD den

EKONOMİK GÖRÜNÜM 10 gelen bütün makro verilerin resesyondan arınmış olması ve en sonunda ECB nin piyasalara 529 Milyar Euro luk enjeksiyonu ardından 1,788 e kadar tırmanışlar yaşadı. Ons Altın bu noktaya geldikten sonra gözünü ay sonunda yapılacak olan FED toplantısına dikti. Zira FED den gelebilecek bir faiz indirimi ve QE3 haberi piyasalardaki tüm olumsuzlukların üstünü örtebilecek nitelikteydi. Ancak Altın ın beklediği gerçekleşmedi ve FED Başkanı Bernanke nin, yeni bir parasal genişlemeye dair hiçbir sinyal vermemesinin ardından 100 Dolarlık tarihi bir düşüş yaşayarak, uzun yıllar ardından en büyük düşüşünü yaşadı ve 1,688 seviyesini test etti. Altın da bu düşüşün ardından bir miktar tepki alışları ile karşılaştı ve ayı %2 lik düşüşle 1,713 seviyesinden kapattı. Siyah İnci Petrol, bu sene en güvendiğim yatırım aracı durumunda bulunmakta. Bunun nedenlerine gelince, İran- AB arasında yaşananlar, Suriye de suların durulmamış olmaması, Ortadoğu da halen Arap Baharı etkilerinin devam etmesi, ABD ve İsrail in bölge ile ilgili planlarının tüm hızıyla devam etmesi ve bu sene son yılların en soğuk kışı olması nedeniyle artan yakıt, doğalgaz ve enerji ihtiyacı geliyor. Siyah İnci Petrol tüm bu beklentilerim ışığında 98 Dolar seviyesinden başladığı ayı da %9,2 lik yükselişle 107,9 Dolar seviyesinden ayı kapatmış oldu. Siyah inci ay içinde en yüksek 109,7 Dolar seviyesini görmüş ancak FED den istenilenin alınamamasının ardından bir miktar bu seviyeden gevşeme yaşadı. Mart Ayı Emtialar İçin Ne Getirir? Emtia piyasaları için Mayıs ayındaki en büyük tehlike, FED ve AMB nin gelecek dönemde herhangi bir parasal gevşeme ve faiz indirimi sinyali vermemiş olmasının, piyasa iştahını sona erdirmiş olması. Piyasa iştahındaki bu yavaşlama da doğal olarak emtialarda düşüşe neden olacak gibi gözüküyor. Parite açısından gelecek mart ayı, belirsizlikler içermekte. Zira Yunanistan sorunu ve ECB nin repo ihalesi artık fiyatlanmış durumda. Piyasaların pozitif fiyatlayacağı gelebilecek makro verilerden başka hiçbir şey kalmamış gibi gözüküyor. Yine de parite de gelebilecek makro veriler ışığında 1,37 1,28 arasında hareketler yaşanabilir. FED den beklenenin gelmemesi Altın daki umutları gelecek ay için kırmış durumda. Altın ın yeni bir yükseliş hareketi için parasal genişlemenin devamının yanı sıra, daha iyi makro verilere ihtiyacı var. Tüm bu bilgiler ışığında gelecek ay Altın da yeniden 1,750 1,650 seviyeleri denenecektir. Altın için 1,688 in aşağı yönlü kırılması satış baskısını arttırabilir. Gelecek ay petrol için fiyatlanacaklar, halen geçerliliklerini korumakta. Orta doğuda ki karışıklar son bulacak gibi gözükmüyor. Bu durumda petrolün yukarı yönlü hareketi için bir neden oluşturuyor. Daha geçen günlerde ABD nin İran ın nükleer faaliyetlerini durdurmak gerek açıklamaları, yeni bir sıcak temasın da çok gecikmeyeceğini bize gösteriyor. Artan her savaş çığlığı da doğal olarak petrolün yukarı yönlü hareket etmesine neden oluyor. Gelecek ay, parasal gevşeme sinyallerinin alınamamış olması, Petrol de bir miktar kar satışlarına neden olsa da Orta doğudaki gerginliğin tüm sıcaklığı ile devam etmesi, Petrol de belirli bir destek oluşturacaktır. Petrol için gelecek ay aşağıda 98 Dolar iyi bir destek yukarıda ise 110 Dolar belirleyici bir direnç olacaktır. Petrol de 110 Dolar ın kırılması yukarı yönlü baskıyı da arttıracaktır.

EKONOMİK TAKVİM 11 Bundan böyle her ay yazarlarımızdan Caner Otrakçı nın hazırlayacağı Ekonomik Takvim ile Türkiye ve Dünyadaki ekonomik ajandayı sizde takip edebileceksiniz 01 Mart 2012 Saat Beklenti TÜİK 2011 yılı işsizlik oranını açıklayacak 10.00 Önceki: 11,9% TİM Türkiye'nin Şubat ayı ihracat verilerini açıklayacak 11.00 Önceki: 10,55 milyar $ Türkiye'de Şubat ayı imalat sektörü PMI açıklanacak 10.00 51,7 02 Mart 2012 AB liderler zirvesi yapılacak 15,30 İMKB'de kapanış seansı uygulaması başlayacak 04 Mart 2012 Rusya'da Devlet Başkanlığı seçimi yapılacak 05 Mart 2012 TÜİK Şubat ayı enflasyon verilerini açıklayacak 10.00 Beklenti: TÜFE 0,55%, ÜFE 0,54% ; Önceki: TÜFE 0,58%, ÜFE 1,00% 06 Mart 2012 Euro Bölgesi'nde 4.çeyrek GSYH (2.tahmin) açıklanacak 12.00 Önceki: -0,3% ABD'de Başkanlık Seçimi öncesinde birçok eyalette ön seçim yapılacak (Süper Salı) 07 Mart 2012 ABD'de Şubat ayı ADP özel sektör istihdam verisi açıklanacak 15.15 Önceki: 170.000 08 Mart 2012 TÜİK Ocak ayı sanayi üretim endeksini açıklayacak 10.00 Önceki: 11,4% ABD'de haftalık işsizlik maaş başvuruları açıklanacak 15.30 Avrupa Merkez Bankası faiz kararını açıklayacak 14.45 Beklenti: 1,00% ; Önceki: 1,00% 09 Mart 2012 Hazine Şubat ayı nakit dengesi ve faiz dışı denge sonuçlarını açıklayacak 17.00 Ocak ayında 348 milyon TL, faiz dışı denge 4,99 milyar TL açık verdi ABD'de Ocak ayı dış ticaret dengesi açıklanacak 15.30 Önceki: -48,8 milyar $ Almanya'da Ocak ayı dış ticaret ve cari işlemler dengesi açıklanacak 09.00 Önceki: 13,0 milyar dış ticaret fazlası; 19,3 milyar cari denge 12 Mart 2012 TÜİK Şubat ayı finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını 10.00 açıklayacak TCMB Ocak ayı ödemeler dengesi raporunu yayınlayacak 10.00 Aralık ayında cari açık -5,19 milyar $ idi 13 Mart 2012 Almanya'da ZEW endeksi açıklanacak 12.00 Önceki: Beklenti Endeksi 5,4 ; Cari Endeks 40,3 ABD Merkez Bankası (FED) faiz kararını açıklayacak 21.15 Beklenti: 0-0,25%, Önceki: 0-0,25% 14 Mart 2012 Euro Bölgesi'nde Ocak ayı sanayi üretimi açıklanacak 12.00 Önceki: -1,1% FED Başkanı Bernanke konuşma yapacak 16.00 15 Mart 2012 TÜİK Aralık ayı işsizlik oranını açıklayacak 10.00 Önceki: 9,1% Maliye Bakanlığı Şubat ayı bütçe dengesi ve faiz dışı dengesini 11.00 Önceki: Faiz dışı denge 7,13 milyar TL açıklayacak ABD'de haftalık işsizlik maaş başvuruları açıklanacak 15.30 16 Mart 2012 TÜİK/TCMB Şubat ayı Tüketici Güven Endeksi sonuçlarını açıklayacak 10.00 Önceki: 0,2% veya 92,2 TCMB Ocak ayı özel sektör toplam borç verilerini açıklayacak 10.00 ABD'de Şubat ayı sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı açıklanacak 16.15 Önceki: Sanayi üretimi 0,0%, KKO 78,5% 19 Mart 2012 Euro Bölgesi'nde Ocak ayı cari işlemler dengesi açıklanacak 11.00 Önceki: -1,8 milyar Euro 20 Mart 2012 ABD'de Şubat ayı konut başlangıçları ve inşaat izinleri açıklanacak 15.30 Önceki: Konut başlangıçları 699.000, inşaat izinleri

12 1,5% Türkiye'de Şubat ayı merkezi yönetim borç stoku açıklanacak 17.00 21 Mart 2012 İngiltere Merkez Bankası'nın son faiz toplantısının tutanakları açıklanacak 11.30 22 Mart 2012 TCMB beklenti anketinin Mart ayı ikinci sonuçları açıklanacak 14.30 ABD'de haftalık işsizlik maaş başvuruları açıklanacak 15.30 23 Mart 2012 ABD'de Şubat ayı yeni konut satış verileri açıklanacak 17.00 26 Mart 2012 TCMB Mart ayı imalat sanayi kapasite kullanım oranını açıklayacak 14.30 Önceki: 72,9 TCMB Mart ayı Reel Kesim Güven Endeksini açıklayacak 14.30 Önceki: 107,3 27 Mart 2012 TCMB PPK toplantısı yapılacak ve faiz kararı açıklanacak 14.00 Beklenti: 5,75%, Önceki: 5,75% 28 Mart 2012 Fransa'da 4.çeyrek GSYH (Final) açıklanacak 08.30 29 Mart 2012 ABD'de 4.çeyrek GSYH (final) açıklanacak 15.30 Önceki: 3,0% ABD'de haftalık işsizlik maaş başvuruları açıklanacak 15.30 30 Mart 2012 TÜİK Şubat ayı dış ticaret dengesi açıklanacak 10.00 Önceki: -14 milyar $ Hazine 4.çeyrek toplam dış borç stokunu açıklayacak 10.00

UZMAN GÖRÜŞÜ 13 Türkiye de Dış Ticaret Lojistiği: Maliyet ve Rekabet Unsurları Hakan Aktaş TÜSİAD tarafından organize edilen, sonuçları Türkiye de Dış Ticaret Lojistiği: Maliyet ve Rekabet Unsurları başlıklı rapor ile 14 Mart 2012 Çarşamba günü kamuoyuna sunulan ve İstanbul The Marmara Taksim Oteli nde düzenlenen bir seminer yapıldı. Benim için önemli bir toplantıydı, çünkü kapsamı ve katılımcıları itibariyle bu kadar geniş bir çerçevede ve aynı zamanda sektörün en hassas konularını irdeleyebilecek kadar da detaycı bir bakış açısıyla hazırlanmıştı. Bir diğer önemli noktada, Ekonomistler Platformu Bülteni aracılığıyla sizlerle paylaştığım sektörün sorunlarına ve bunların çözümüne yönelik önerileri ile paralelliği, sektörün önde gelenlerinin de bunları ortak payda da ne kadar paylaşıldığını gözler önüne serdi. Bu seminerin sonucunda ortaya konulan sorunlar ve çözüm önerilerini aşağıda sunarken kendi görüşlerimi de devamında eklemek istiyorum: - Uluslararası arenada firmalar tedarik zincirleri boyunca yarattıkları katma değer ile rekabette üstünlük sağlamaktadırlar. Buradaki en önemli nokta katma değer, kar ve ticaret artışı sağladığı kadar verimlilikle birlikte genel maliyetler seviyesinde de düşüşe vesile olmaktadır. 2023 yılında dış ticaret hedeflerini yakalamak istiyorsak, lojistik basamaklarındaki yapıların katma değer artışına yönelik çalışmaları bir an önce tamamlanmalıdır. - Geçiş belgesi kotalarının kaldırılması veya arttırılması yönünde uluslararası ilişkiler boyutunda yapılan girişimlerin kuvvetlendirilerek arttırılması ve Türk sürücülerinin vize sorunlarına ilişkin yine uluslararası ilişkiler ve mevcut ortaklık anlaşmaları çerçevesinde gerekli düzenlemelerin yapılması için çalışmalar yürütülmesi önemlidir. - AB örnekleri ile karşılaştırıldığında limanların demiryolu ve karayolu bağlantıları açısından önemli sıkıntıları mevcuttur. Örneğin Almanya Hamburg Limanı tren istasyonu ve hatlarında 300 km uzunluğunda demiryolu bulunurken Türkiye de 17 limanın toplam demiryolu uzunluğu sadece 84 km dir. Bu dış ticaretin en büyük engellerinden birisidir. Yıllardır kombine taşımacılık dediğimiz, denizyolu + demiryolu ulaşımı istenen verime ulaşamamış, lojistik köy gibi projelerde bu ihtiyaca tam bir karşılık olmamıştır. Örneğin İzmir Alsancak Limanı, Ambarlı Limanı gibi örneklerde yaşanan sıkıntılar ve büyük ulaşım kayıpları bu altyapı eksikliğinden doğmaktadır. - Türkiye de, bir yük türünde uzmanlaşmış limanlardan çok, birçok farklı yük türüne hizmet verebilecek donanımda konvansiyonel yapıların tercih edildiği görülmektedir. Dünyanın önemli limanları incelendiğinde ise bir yük tipinde uzmanlaşma veya belirgin bir özellik ile avantaj sağlama eğilimi

14 UZMAN GÖRÜŞÜ görülmektedir. Uzmanlaşma hali hazırda Türkiye nin en eksik yönlerinden birisidir. Liman bakımından zenginleşen bir ülke olsak ta, limanların pozisyonları, kullanım alanlarındaki eksiklikler ve her talebe cevap verebilme (Gelir endişesi) gayreti bu konudaki sorunumuzu çözmek yerine daha da derinleştirmektedir. - Havayolu taşıması ile pahalı olmasına karşın hızlı bir şekilde taşımanın yapılması amaçlanmaktadır. Ancak ithalat izinleri aşamasında yaşanan gecikmeler (örneğin TSE, Tarım İl Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı izinleri) havayolunu tercih eden firmaların amaçlanan şekilde hızlı taşıma yapmasına engel olabilmektedir. Yüksek kira bedellerinin müşteriye direk yansıtılması, resmi prosedürlerin yoğunluğu, güvenlik endişelerinin ve ardiye depolarının eksikliğinden kaynaklı uç noktadaki maliyetler Türkiye de yıldızı parlayan böyle bir taşıma yolunun önüne engel koymaktadır. - 2010 yılında sadece Hamburg Limanı nda demiryolu bağlantısı ile elleçlenen 40 milyon ton yük, Türkiye nin demiryolu ile yaptığı toplam dış ticaret taşımasının (2.6 milyon ton) 15 katı seviyesindedir. Türkiye nin jeopolitik ve coğrafik önemini göz önüne alarak değerlendirdiğimizde belki de bu sektördeki en şansız taşıma tipinin demiryolu olduğunu düşünmek pekte yanlış olmayacaktır. Kısaca, Türkiye 2023 vizyonu için cari açığın dengesini sağlamada lojistiğin birinci derece öneme sahip olduğu kabul edilmeli ve TÜSİAD ın bu önemli çalışmasında olduğu gibi önerilerin ilgili merciler tarafından dikkatlice irdelenmesi gerekmektedir.

15 UZMAN GÖRÜŞÜ Madencilik Sektörüne Bakış Sina Erkul Türkiye nin belli başlı özeliklerini destanlaştırıp anlatır dururuz. Bu destanlaşan özelliklerden biri de zengin maden yataklarımızdır. Gelin görün ki o madenleri yıllardır kazma kürekle gemilere yükleyip ihrac etmişizdir. Sanayimize katkısı olması gerekenden çok daha azdır. Bu yazımda Türkiye de madencilik sektörü hakkında bilgi vermek istiyorum; Madencilik sektörü; Ekonomik kalkınmaya yüksek getiri sağlar, Emek yoğun bir sektördür, Yer seçim şansı yoktur, Ekonomik krizlerden çabuk etkilenir, Çevreye etkisi önlenebilir ya da kontrol edilebilir. Bulunduğu yöreyi kalkındır, altyapının tamamlanmasına büyük katkı sağlar. Yukarıda saydığım özelliklere bakarsak ve Türkiye nin de hemen her bölgesinde belli başlı maden yataklarının olduğunu düşünürsek ortaya üzücü bir tablo çıkabilir. Türkiye de madencilik faaliyetleri 1810 lu yıllarda başlamıştır, Bakır üretimi 1812 de başlamıştır. Bunun yanında 1849 da krom yatakları bulunmuştur ancak üretim 1930 da başlamıştır. 1933 de Petrol Arama ve İşletme İdaresi ile Altın Arama ve İşletme İdaresi kurulmuştur. 1935 yılında ise Türkiye deki madencilik faaliyetleri ile ilgili en önemli kuruluşlardan biri olan Maden Tetkik Arama Enstitüsü kurulmuştur. Sektörün gelişimi çok yavaştır. Şu anda Türkiye de faaliyet gösteren 7000 kadar küçük ve orta ölçekli işletme mevcuttur. Bunların birçoğu ihracat yapmasına rağmen sektörle ilgili can alıcı olan nokta olan cevheri hammadde halinde satmaktadır. Hâlbuki madenciliğin ekonomik gelişime katkısı hammadde olarak satılmasıyla değil üretime ucuz girdi sağlamasından gelmektedir. Aşağıdaki tabloda Türkiye nin maden rezervleri potansiyeli görünmektedir.

UZMAN GÖRÜŞÜ 16 Kaynak: MTA Mermer, çinko, taşkömürü, bor öne çıkan madenler cevherlerindendir. Neden elimizdeki potansiyeli kullanmadığımız ya da kullanmadığımız ayrıca incelenesi bir mevzudur. Bu nedenle bu yazımda bu konuya değinmek istemedim. Yukarıda bahsi geçen olumsuzluklara rağmen sektörün GSYH deki payı son yıllarda artmaktadır. Kaynak: MTA

UZMAN GÖRÜŞÜ 17 Krize rağmen GSYH deki pay artış göstermiştir. Özellikle 2000 li yıllardan itibaren özelleştirme faaliyetlerinin ve teşviklerin artması ile oran %1 in üzerine çıkmıştır. Gelin görün ki bu oran bu potansiyele göre çok düşüktür. Madencilik sektörünün ilk yatırım maliyetleri yüksektir, makine parkı, sondaj faaliyetleri, işçilik ücretleri gibi faktörler pahalıdır. Bu sebepten ötürü teşviklerle desteklenmesi gereken en önemli alanlardan biridir. Bunun yanında Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi sektörün gelişimine dolaylı etki yapmaktadır. Türkiye nin önde gelen şirketleri ise ETİ Maden İşletmeli A.Ş., Erdemir, Koza Madencilik A.Ş., Park elektrik olarak sıralanabilir. Bu şirketler son yıllarda önemli M&A projelerine imza atmışlardır. Madencilik sektörü Türkiye de yükselen bir piyasadır. Hemen bütün sektörlerde mineral ve madenler kullanılmaktadır. Destekler, araştırma faaliyetleri gibi konular sektöre by-pass etkisi yaratacaktır.

18 KOBİVİZYON Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi: Fırsat mı Zorunluluk mu? Berna Ülkü Türk Ticaret Kanunu, şirketlere yönetim kurullarında en az yüzde 30 bağımsız üye bulundurma zorunluluğu getiriyor. Bu şu demek; SPK nın kurumsal yönetim ilkeleri gereği halka açık şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği dönemi başlıyor. Peki bağımsız dan kastedilen nedir? Şirket ile ilişkisi yönetim kurulu üyeliği ve dolayısıyla kazanılmış % 5'i geçmeyen hissedarlıkla sınırlı, son 5 yılda şirkette profesyonel olarak çalışmamış olan ve şirketin ana tedarikçileri veya müşterilerinden birinde çalışmayan, yönetim kurulu üyelerine 'Bağımsız Üye' deniyor. Aynı zamanda üçüncü dereceye kadar olan kan ve sıhri hısımları arasında hiçbirisinin şirkette yönetici, toplam sermayenin % 5 inden fazlasını elinde bulundurmayan veya her halükarda yönetim kontrolünü elinde bulundurmayan pay sahibi veya her hangi bir yönetici pozisyonunda veya şirketin kontrolünde etkili olmadığına dair yazılı beyan vermesi gerekiyor. Yukarıda vurgulanan özelliklerin tümü finansal açıdan bağımsızlığı işaret etse de, asıl vurgulanmak istenen bağımsız karar mekanizmasının verilmesi esnasında hiçbir bağlayıcı neden gözetmeksizin kararların objektif, yapıcı, mantıksal ve kurumun çıkarlarını, ahlaki değerlerini koruyan değer felsefesini işler hale getirmektir. Özgünlük ve yetkinlik aranan temel özelliklerdir. Özgün ve yetkin olunmalıdır ki, farklı bakış açılarını yönetim kurulunun görüşüne sunabilsinler; şirketin menfaatlerini korumak adına gerektiğinde diğer üyelerle fikir çatışmasına gidebilmeliler. Kurumsal yapıların icra kurullarında bir fiil görev almış, risk yönetim yapmış ki; bu özellik geçmiş finans tarihimiz ele alındığında, Türk Yöneticileri yurt dışında çok avantajlı bir noktada tutuluyor, insan kaynakları deneyim, bilgi ve becerisine sahip, sosyal statüsü yüksek, 40+ yönetici tecrübesi bulunan biri aranır hale geliyor. Elbette bu zorunluluktan doğan bazı sıkıntılar geçiş aşamasında yaşanacaktır. En baştaki sorun şirket açısından, SPK kapıya dayanmadan gerekli niteliklerde ve sayıda bağımsız üye nin bulunması olacaktır. Bu niteliklere sahip kişilerin özgeçmiş bilgileri ulu orta yerde olmayacağı gibi, orta ölçekte seçme ve yerleştirme hizmeti sunan danışman firmalar tarafından bulunamayacağıdır. Bu noktada sosyal ağı kuvvetli en az yukarıda belirtilen özelliklere sahip isimlerin öncülük yaparak bağımsız üye ajansı oluşturmalarıdır. Zira bağımsız üye, birbirinden farklı, biri diğerinin tedarikçisi ya da müşterisi olmayan, çıkarları bir noktada birleşmeyen birden fazla firmalarda bulunabilecektir. Ön görüm o dur ki; başlangıçta arz, talep karşısında yetersiz kalacaktır. Olası bağımsız üyeleri bir çatı altında toplamak ve şirketlerin bilgisine sunmak optimum çözümdür.

KOBİVİZYON 19 Zorunluluğu avantaja dönüştürmek adına, şirketin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutarak fikir beyan edebilen, stratejileri doğru belirleyen, hızlı ve doğru karar alabilen, sektör bilgisi bulunan, şirketin vizyonunu misyonunu benimsemiş, sürdürülebilir performans sergileyen, helikopter bakış açısına sahip, bilgi birikimlerini aktarabilecek iletişim gücüne sahip bağımsız üyeler, uygun firmalar ile eşleştirilmelidir. Uzun vadede, güçlü, dinamik, sektöründe öncü, ülke ekonomisine katkı sağlayan kurumsal yapısı oturmuş firmaların artacağını hep birlikte göreceğiz.

20 KOBİVİZYON Yeni Türk Ticaret Kanunu nun Getirdikleri 2 Cihan Tomris Meclis te iki dönem boyunca bekleyen ve ikinci kez düşürülmekten son anda vazgeçilen 12 ciltlik ve 1535 maddelik kanun, getirdiklerinin yanı sıra şirketlerden götürebilecekleri ile de gündemin en önemli konularından biridir. AB Müktesebatının 20. Faslı nın İşletme ve Sanayi politikalarına ayrılı olduğu ve kanunun da bu çerçevede bu faslın yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla yayımlanacağını düşündüğümüzde yurtdışı uygulamaları ile de kıyaslama açısından eksiklerimizin olduğu hemen göze çarpıyor. Kanunda büyüklük ve küçüklüklerine bakılmaksızın tüm işletmelere Uluslararası Finansal Raporlama Standardı ile uyumlu olarak hazırlanacak olan Türkiye Muhasebe Standartları na uygun defter tutma ve Finansal Raporlama Standardı da getiriliyor. Bununla birlikte Türk Ekonomisinin lokomotifi olan KOBİ ler de büyük sıkıntılarla yüzleşmek zorunda gibi gözüküyor. Yeni TTK nın temel hedeflerinden birisi olan ticaret hayatını şeffaflaştırma ve denetim, beraberinde işletmelere büyük yükümlülükler getiriyor. Dünya genelinde uygulaması genellikle büyük ölçekli şirketlere yapılan bu şeffaflık ve denetim mekanizması, ülkemizde Yeni TTK ile birlikte küçük ve tek ortaklı şirketleri de kapsamış durumdadır. İşte asıl sorunun çıkış noktası da burası olarak gözüküyor. Çünkü Yeni TTK KOBİ leri büyük şirketlere karşı korumaktan ziyade büyük şirketler için uygulaması daha kolay yükümlülükler getiriyor. Yeni TTK nın getirdiği bir diğer özellik ise denetçilik görevini kanunun en üstünde tutması ve denetçiliği yıldızı parlayan bir sektör haline getirmesidir. Kanunla beraber denetçiler sadece muhasebe işlemlerini kurallara uygun olup olmadığını denetleyen bir mekanizma olarak kalmıyor. Aksine, yönetim kurulu faaliyetlerini denetleyen ve bu konuda görüş bildiren bir üst kuruluş pozisyonu kazanıyor. Durum öyle keskin ve vahim bir görüntü çiziyor ki denetçi yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu hakkında olumsuz görüş bildirdiği zaman yönetim kurulunun istifasını ve genel kurulun hemen toplanmasını gerektirecek durumlar meydana getirebiliyor. Yasayla ortaya konan denetçinin görevleri bunlarla sınırlı değil ayrıca denetçi, raporunda şirketin finansal durumuna yönetim kuruluna görüş bildirerek şirketin karar mekanizmasına da doğrudan etki edebiliyor. Ayrıca şirket defterlerinde belirsizlikler tespiti halinde ispat durumu olmasa dahi gerekçe bildirerek görüş vermeyebiliyorlar. Kanuna göre görüş vermekten kaçınmaları da olumsuz görüş bildirmekle aynı sonuçları doğurabiliyor. Denetçilerin verecekleri olumsuz kararlar neticesinde yönetim kurulu kar ve zarar durumu hakkında olumlu ya da olumsuz karar alamıyor. Bununla birlikte yönetim kurulu, görüş yazısını aldığı andan itibaren 4 gün içinde genel kurula gidiyor ve istifa etmek zorunda kalıyor. Seçilen yeni yönetim ise 6 ay içinde finansal tabloları ve finansal raporları tekrar hazırlayıp denetçinin görüşüne sunmakla mükellef durumunda olacaktır. Peki, kanuna göre denetçilik mekanizması nasıl çalışıyor? Yeni TTK ya göre sadece bağımsız denetleme kuruluşları ile yeminli mali müşavir ve serbest muhasebeci mali müşavirler denetçi olabiliyor. Denetçiler genel kurul tarafından seçiliyor ve ancak mahkeme kararıyla görevden alınabiliyorlar. Bu hususta yeni kanunla beraber şirketlerin kanuna uymaktan başka