Sosyal Medya ve Kişisel Veriler

Benzer belgeler
BİLGİ GÜVENLİĞİNİN HUKUKSAL BOYUTU. Av. Gürbüz YÜKSEL GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

: ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI

İnternet Ortamında Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak İfşası

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

BİLİŞİM SUÇLARI VE GÜVENLİK İNTERNETTE ALIŞVERİŞ

3984 sayılı kanunda şeref ve haysiyet

6698 SAYILI KANUN DA YER ALAN KURUMSAL TERİMLER

AVUKAT KİMLİKLERİNİN HAVAALANLARINDA DA GEÇERLİ OLDUĞUNA DAİR YAZIŞMALAR

Kişisel Verilerin Korunması. Av. Dr. Barış GÜNAYDIN

Corpus. ''14 Yıllık Tecrübe ve Birikim'' Corpus Nedir?

KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ YÖNETİM KOMİTESİ (CDEG) Avrupa Konseyi Kadın Erkek Eşitliğinden Sorumlu. 7. Bakanlar Konferansı TASLAK EYLEM PLANI

DEVLET KEMER TAKIYOR. Kamu Aracı Kullanan Sürücüler ve Kurum Yöneticileri için Emniyet Kemeri Kullanımı Farkındalık Projesi. Doç. Dr.

PGD KONUSUNDA GENEL BİLGİ. Ürün Güvenliği Nedir?

5651 Sayılı Kanun Hakkında Kanunla ilgili detay bilgiler

TC T.C. ULAŞTIRMA BAKANLIĞI

AVUKATLAR VE HUKUKÇULAR İÇİN ADLİ BİLİŞİM EĞİTİMİ

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapıda: Hazır mıyız?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SENATO KARAR ÖRNEĞİ

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM SİSTEMİ VE BU SİSTEMDEKİ ÖĞRENCİLERE AİT VERİLERE ERİŞİM VE KULLANIM YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Avrupalı Hukukçular Viyana'da Toplandı

Sirküler Rapor Mevzuat /140-1

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU

SİGORTACILIK VE BİREYSEL EMEKLİLİK SEKTÖRLERİ 2010 YILI FAALİYET RAPORU YAYIMLANDI

Kişisel Verilerin Korunmasına Genel Bir Bakış

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

Kurumsal Veri Güvenliğinde Önemli Bir Adım: Veri Kaybını Önleme. Ramise KOÇAK Servet ÖZMEN Otokar Otomotiv ve Savunma A.Ş.

Destek Talep Formu - Hareketlilik & Ağ Kurma Desteği

TEYİT İŞLEMLERİ İSTATİSTİKLERİ

Tarih: 12 Mayıs 2014 Yer: Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet Uzunyol MYO Ders Adı: Özel Dedektiflik Teknik ve Metodları Eğitmen: Av.

ESKİŞEHİR TİCARET ODASI Aylık Ekonomi Bülteni Ekim 2009

SAYDAMLIĞIN ARTIRILMASI VE YOLSUZLUKLA MÜCADELENİN GÜÇLENDİRİLMESİ EYLEM PLANI

6698 SAYILI KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUN UNUN AMACI VE KAPSAMI

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş.

Çok Önemli Not : ilgili yasaya ilişkin görüş ve yorumlarını yansıtmaktadır. Hiçbir kurum ve kuruluşu bağlayıcı niteliği yoktur.

SÜRÜCÜ KURSLARI VE EĞİTİMCİLERİ KONFEDERASYONU

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

ANADOLU EFES BĠRACILIK VE MALT SANAYĠ A.ġ. Kurumsal Yönetim Komitesi Yönetmeliği

İşletme türleri nelerdir? Nasıl Sınıflandırılır?

ANAYASAYA AYKIRILIK NEDENLERİ VE İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ: ANAYASANIN 2. MADDESİ YÖNÜNDEN:

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 39

AR& GE BÜLTEN ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ HAZİRAN. Turizm Sektörü Genel Değerlendirmesi ve Sektörde Çalışanların İş Tatmini

KÜLTÜREL İFADELERİN ÇEŞİTLİLİĞİ KOMİTESİ. Prof. Dr. M. Öcal Oğuz UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı

KAPLAMİN AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ESAS SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİK TASLAĞIDIR. Madde 4-

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra;

KAYISI ARAŞTIRMA İSTASYONU MÜDÜRLÜĞÜ EK 3.9 TOPRAK SU KAYNAKLARI BÖLÜMÜ

ÖZEL GÜVEN TIP MERKEZİ

Yukarıdaki belgelerden Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını taşımayanlara itibar edilmez.

Cumhuriyet Halk Partisi

MİLLİ GÜVENLİK BİLGİSİ SORULARI

Tablo 11 Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Temel Alanı

Müşteri Şikayetleri Hakem Heyeti Yıllık Faaliyet Raporu. 15 Ağustos Ağustos 2011

Hukuki Açıdan Kişisel Sağlık Verilerinin Korunması. Prof. Dr. TEKİN MEMİŞ İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi

KOD KORKUSU BİTİYOR MU? OCAK 2010

BİLİŞİM SUÇLARI Hazırlayan: Okt. Dr. Ebru SOLMAZ

Türkiye Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Hakkında Bilgi

OTOMOTİV MÜHENDİSİ TANIM. Kamyon, otobüs, minibüs, otomobil gibi motorlu kara taşıtlarını planlayan ve üretimini denetleyen kişidir.

ASGARİ ÜCRET yılında dönemler itibariyle uygulanacak asgari ücret tarifesi aşağıdaki gibidir.

Mağdurların Hakları. İnsan Ticaretine karşı Avrupa Konseyi Sözleşmesi

İstanbul Taşınma Hareketliliği Raporu Çeyrek

SİGORTA ACENTELERİ YÖNETMELİĞİNDEKİ SON DEĞİŞİKLİKLER. TOBB Sigortacılık Müdürlüğü

Gazi Üniversitesi Patent Destek Birimi Deneyimleri

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

OTOKAR OTOMOTİV VE SAVUNMA SANAYİ AŞ. BİLGİLENDİRME POLİTİKASI

Çocuk, Ergen ve Genç Yetişkinler İçin Kariyer Rehberliği Programları Dizisi

PEGASUS HAVA TAŞIMACILIĞI A.Ş. YÖNETİM KURULU DENETİM KOMİTESİ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI

TÜBİTAK ARAŞTIRMA VE YAYIN ETİĞİ KURULU YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ULUSLARARASI İŞLETMECİLİK

CEB. Bankası. Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası

AYGERSAN AYDINLATMA GEREÇLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI AYDINLATMA METNİ

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

KAPSAM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD. ŞTİ.

BİLGİ TOPLUMUNDA İNTERNETİN ROLÜ KONULU KOMPOZİSYON YARIŞMASI USUL VE ESASLARI

TÜM YÖNLERİYLE HAFTALIK İŞ GÜNLERİNE BÖLÜNEMEYEN ÇALIŞMA SÜRELERİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

1136 SAYILI AVUKATLIK KANUNUNUN BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu El Kitabı. KP Veri Danışmanlığı A.Ş

İstanbul Taşınma Hareketliliği Raporu Çeyrek

1. Bölüm: Ağı Keşfetme

İstanbul, 01 Temmuz /768

BİLGİ ve VERİ GÜVENLİĞİ. Bilgi Gizliliği ve Güvenliği Zararlı Yazılımlar Alınacak Tedbirler Güvenlik Yazılımları

FATCA Anlaşmasıyla İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Gümrükler Genel Müdürlüğü / GÜMRÜK VE TİCARET BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNE

EPDK, DOĞAL GAZ PİYASASI LİSANS YÖNETMELİĞİNDE KAPSAMLI DEĞİŞİKLİKLER YAPTI

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ÖNLİSANS VE LİSANS DÜZEYİNDEKİ PROGRAMLAR ARASINDA YATAY GEÇİŞ ESASLARINA İLİŞKİN YÖNERGE BİRİNCİ BÖLÜM

BİRİNCİ BÖLÜM TÜKETİCİ HUKUKU

GAZİ ÜNİVERSİTESİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

ÇIKAR ÇATIŞMASI POLİTİKASI İÇİNDEKİLER

Senato Kabul Tarihi ve Karar Sayısı: 30/05/ ORDU ÜNİVERSİTESİ SOSYAL ve BEŞERİ BİLİMLER ARAŞTIRMALARI ETİK KURULU YÖNERGESİ

Hukuki Durum: Av. R. Oya Söylemez ÖDD Yönetim Kurulu Üyesi

FUAR RAPORU 3.ULUSLARARASI MOBİLYA, DEKORASYON, HALI, EV TEKSTİLİ VE EŞYALARI FUARI

TAŞINMAZLARIN, İŞTİRAK HİSSELERİNİN VE RÜÇHAN HAKLARININ BANKALARA VEYA TMSF YE DEVRİNDEN SAĞLANAN KAZANÇLARA İLİŞKİN YENİ K.V.K

5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması

Genelge No: 395 Teftiş ve Gözetim Kurulu. Sayın Üyemiz,

KAPİTAL KARDEN BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM A.Ş YILINA İLİŞKİN ŞEFFAFLIK RAPORU

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ İNSAN HAKLARI MERKEZİ HABERİMİZ OLSUN! İnsan Hakları İzleme Raporlama ve Arşivleme Projesi (İHİRAP)

T.C. KARABÜK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS PROGRAMLARI YATAY GEÇİŞ YÖNERGESİ

İNSAN KIYMETLERİ YÖNETİMİ 4

MAYIS 2016 HUKUK BÜLTENİ

Transkript:

Sosyal Medya ve Kişisel Veriler Ali Haydar Doğu 1 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Trabzon ahdogu@ktu.edu.tr Özet: Türkiye İstatistik Kurumu nun Ağustos-2015 raporuna göre Türkiye de internet kullanan birey oranı % 55,9 olup bu bireylerin % 80,9 u interneti, sosyal medya hesapları için kullanmıştır. Gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün artan internet kullanımı, kişisel verilerinin paylaşılması ve sonucunda da kişilik hakları ihlalini beraberinde getirebilmektedir. Bu çalışmada; sosyal medya ortamında kişisel veriler ve bu verilerin paylaşımından doğan kişilik hakları ihlalleri emsal yargı kararları ile birlikte incelenmiştir. Anahtar Sözcükler: Sosyal medya, kişisel veri, bilişim hukuku Abstract: According to August-2015 report of Turkish Statistical Institute the rate of individuals using the internet in Turkey is 55,9%, and 80,9% of these users have used for social media accounts. Internet usage increasing day by day with evolving technology and the sharing of personal data violate the personal rights. In this study, personal data in social media and violations of personality rights resulting from the sharing of this data were investigated with precedent judicial decisions. 1.İNTERNET ORTAMI VE KULLANIM AMACI 1.1. Genel Olarak İnternet ile ilgili mevcut tek kanun olarak tanımlayabilecek olduğumuz 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun un 2.maddesinde internet ortamı, haberleşme ile kişisel veya kurumsal bilgisayar sistemleri dışında kalan ve kamuya açık olan internet üzerinde oluşturulan ortam olarak tanımlanmaktadır. Aynı maddede internet ortamında yapılan yayın ise; internet ortamında yer alan ve içeriğine belirsiz sayıda kişilerin ulaşabileceği veri olarak ifade edilmektedir. İnternet ortamında ses, yazı ve görüntü aynı anda işlenebildiği için internet diğer iletişim araçlarına kıyasla hem daha etkin hem de daha geniş bir alana ulaşabilmektedir [8]. Gazete, radyo ve televizyondan sonra çağın yeni iletişim aracı olarak internetin, gerek bireysel gerekse kitle iletişim aracı olarak kullanımı ve kullanıcı sayısı her geçen gün artmaktadır [12]. Öte yandan internet ortamını, kişilerin iletişim kurduğu ve birey olduğu yeni bir kamusal alan olarak gören ve bu görüşü savunanlar da bulunmaktadır [22]. İnternet ortamı sayesinde teknik bilgisi olmayan sıradan bir kullanıcı bile her konuda görüş bildirmekte ve bilgi paylaşabilmektedir. İnternet, kullanıcılar bakımından çok hızlı ve maliyeti düşük bir iletişim aracı [20] olmakla beraber yayımlanan içeriklerin dünyanın dört bir tarafına çok kısa bir süre içinde ulaşması ve internet bağlantısı olan her bilgisayardan bu bilgilerin görülebilmesi, özellikle Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri kullanılarak milyonlarca kişinin kendi aralarında iletişime geçebilmesi [13],

internetin denetiminin de ne denli önemli olacağını ortaya koymaktadır [10]. Yazılı, görsel ve işitsel basın araçlarında olduğu gibi internet ile yapılan iletişimde de düzenlemeler olmalıdır [6]. İnternet sistemini tümüyle kontrol edebilen ve denetleyen bir organizasyon mevcut değildir [15]. Bu organizasyonu sağlayabilmek ve özellikle internet ortamının kullanılarak suç işlenmesinin önüne geçebilmek için ulusal ve uluslararası kurumlar arasında işbirliği yapılmaktadır. Avrupa Siber Suç Sözleşmesi bu işbirliğinin bir örneğidir [9]. İnternet suçları ile ilgili uluslararası bu ilk sözleşme de, bilgisayar sahtekârlığı, fikri mülkiyet hakları [5], çocuk pornografisi, network (ağ) güvenliği ve benzeri suçlar ele alınarak bu konularda işbirliğinin geliştirilmesi ve ortak hareket edilmesi amaçlanmaktadır [20:12]. Türkiye İstatistik Kurumu nun Ağustos-2015 raporuna göre Türkiye de internet kullanan birey oranı (16-74 yaş arası) %55,9 a ulaşmıştır. Bu bireylerin % 80, 9 u sosyal paylaşım siteleri ve e-posta işlemleri, % 70,2 si gazete ve dergi okumak, % 66,3 ü sağlıkla ilgi bilgi aramak, % 62,1 i kendi verilerini yüklemek, % 59,4 ü ise ürün veya bir hizmet hakkında bilgi edinmek amacı ile interneti kullanmaktadır. [http://www.tuik.gov.tr/prehaberbultenleri.d o?id=18660, E.T.01.10.2015]. Öte yandan Türkiye, 31 milyon Facebook hesabı ile dünyada altıncı, 7 milyon Twitter hesabı ile on birinci sıradadır. [24]. Yukarıdaki verilere göre internet kullanımının en yoğun olduğu sosyal medya; bireyler arasında yapılan paylaşımların, diyalogların ve diğer uygulamaların yer aldığı dijital bir platformdur [11]. Geleneksel iletişim araçları ve internet bireyler arasında etkileşim alanlarının oluşturulmasını ve açık tartışmaların yapılmasını ve dolayısıyla siyasi süreçlere katılımın artmasını sağlamaktadır [23]. Teknolojinin bu denli gelişmesi ve hız kazanması, özellikle sosyal medya araçlarıyla gerçekleştirilen suçların da çoğalmasına neden olmaktadır. 1.2. İnternet Ortamında İçerik Sağlayıcı ve Sorumluluğu 5651 sayılı Kanun a göre internet ortamında kullanıcılara her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler, içerik sağlayıcıdır. Örneğin kendisine ait bir web sitesi ya da sosyal medya hesabı olan ve içeriği kendisi belirleyen ve zamanla güncelleyen kişi, bir içerik sağlayıcıdır [9:55]. Resmi kurumlar, üniversiteler ve benzeri kuruluşlar resmi web siteleri nedeniyle birer içerik sağlayıcıdır. İçerik sağlayıcılar, internet ortamında yayınladıkları bilgi veya veriyi üretirler, değiştirirler ve de sağlarlar [4]. İnternet sitesini yöneten, site içerisinde kullanıcıların içerik eklemesine ortam hazırlayanların içerik sağlayıcı olup olmadıkları tartışmalı olmakla birlikte bu yöneticilerin sorumlulukları, yapılan uyarılara rağmen hukuka aykırı içeriği internet sitesinde tutmaya devam etmeleri halinde doğmaktadır [4:78]. Öte yandan özellikle internet ortamında yapılan bir haber yazısını okuduktan sonra altına yorum yazan kullanıcılar içerik sağlayıcı konumundadırlar [12:30]. 5651 sayılı Kanun a göre içerik sağlayıcılar kullanıma sundukları her tür içerikten sorumludurlar. Yakın tarihte AİHM tarafından verilen Estonya kararında, internet sitesi yöneticisinin de siteye yorum yazan dış kullanıcının işlediği suçtan sorumlu tutulması Yargıtay tarafından da emsal benzer olaylarda emsal olarak kullanıldığı ve benzer yönde karar verdiği unutulmamalıdır (Yargıtay 4.H.D., E.2013/18163, K.2014/12640). 2. Kişisel Verinin Tanımı ve Korunması 2.1. Genel Olarak Gerek ulusal gerekse uluslararası mevzuata baktığımızda kişisel verilerle ilgili birbirlerine benzeyen tanımlar ile karşılaşmaktayız. Ortak tanıma göre, belirli

veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilgi, o kişinin kişisel verisidir [2]. İç hukukumuzda kişisel verilerin korunması ile ilgili bir özel düzenleme bulunmamakla birlikte bu konudaki koruma; mevcut Anayasamız, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun [19] ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu çerçevesinde yürütülmektedir. Konu ile ilgili ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu, 1512 sayılı Noterlik Kanunu ile Elektronik Haberleşme Sektöründe Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Gizliliğin Korunması Hakkında Yönetmelik gibi özel düzenlemeler mevzuatımız içerisinde ayrıca yer almaktadır. 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği referandumu ile Anayasamızın 20. maddesinde yer alan Özel Hayatın Gizliliği başlığı altında kişisel verilerle ilgili fıkra eklenmiştir. Buna göre; Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. Fıkranın son cümlesinde bahsi geçen kanun [2:223], Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan "Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı" olup, 22.04.2008 tarihinde görüşülmesi ve yasalaşması talebi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na gönderilmiş ancak henüz yasalaşmamıştır. (http://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0576.pdf,e.t.10.09.2014) Yukarıda belirtilen tasarının TBMM'ye sunulan madde gerekçelerinde kişisel veri tanımı yapılmakta olup bu tanıma göre kişisel veriler sadece bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi kişinin kesin teşhisini sağlayan bilgiler değil, aynı zamanda kişinin akli, psikolojik, fiziki, kültürel, ekonomik, sosyal ve sair özelliklerine ilişkin verilerdir. Kişinin belirli veya belirlenebilir olması, mevcut verilerin herhangi bir şekilde bir gerçek kişiyle ilişkilendirilmesi suretiyle, o kişinin tanımlanabilir hale getirilmesini ifade eder. Bir başka deyişle eldeki bilgi, kişiyi belirlemede yeterli oluyor ise bu bilgiler kişisel veridir [18]. Verilerin, kişinin ekonomik, kültürel, sosyal veya psikolojik kimliğini ifade eden somut bir içerik taşıması veya kimlik, vergi, sigorta numarası gibi herhangi bir kayıtla ilişkilendirilmesi sonucunda kişinin belirlenmesini sağlayan tüm halleri kapsar. İsim, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler, e-posta ve bilgisayarının IP adresi, Facebook veya Twitter ortamında yazdıkları [2:9] gibi veriler dolaylı da olsa kişiyi belirlenebilir kılabilme özellikleri nedeniyle kişisel verilerdir. Tasarı kapsamında geçen "kişi", verileri işlenen hem gerçek hem de tüzel kişileri ifade etmektedir. Kişisel verilerle ilgili Danıştay ın görüşüne göre; kişinin aile üyelerinin psikolojik sorunlarına veya adli makamlara yansımış bir suç işleyip işlemediklerine ait bilgilerde o kişinin kişisel verileri arasında yer almaktadır [2:8]. Danıştay ın emsal kararında; öğrenciye sorulacak sorular arasında, evinizde küslük tartışması yaşanır mı?...ailende fiziksel tartışma yaşanır mı?...ailende cezaevinde kalan kişi var mı?...ebeveynlerden birinde tanısı konulmuş psikiyatrik bir sorun var mı?...gibi sorular açık biçimde aile bireylerinin birbirleri ve

çocukları ile olan ilişkilerini sorgulamakta ve aile üyelerinin psikolojik sorunlarına ve adli makamlara yansımış bir suç işleyip işlemediklerine ilişkin kişisel bilgilerin işlenmesini öngörmekte olup bu haliyle tartışmasız bir biçimde aile hayatının ve özel hayatın mahremiyetine müdahale etmektedir. Bu bağlamda uygulama, kişinin aile ve özel hayatına ilişkin mahremiyeti koruma altına alan kişisel verilerin kişinin rızası dışında işlenmesini yasaklayan Anayasal düzenlemeler uluslararası sözleşmelere açık bir biçimde aykırı düşmektedir ifadeleri yer almaktadır [Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Tarih: 13.02.2013, YD İtiraz No: 2012/617 ]. Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız kişisel verileri; - Yaşam şekline ilişkin kişisel veriler, - Ekonomik ve finansal kişisel veriler, - Bilişim alanına ilişkin kişisel veriler, - Sağlıkla ilgili kişisel veriler, - Politik kişisel veriler, olarak gruplandırmak mümkündür ([Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2011/15747, K. 2012/12099). 2.2. Kişisel Verilerin Korunması Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda, geleneksel yöntemlerle mümkün olmayan çok sayıda verinin toplanabilmesi; daha önce birbirinden ilişkisiz şekilde tutulan pek çok verinin merkezi olarak bir araya getirilebilmesi; verilerin, veri eşleştirme ve veri madenciliği gibi ileri teknolojik imkanlarla analize tabi tutulmak suretiyle, veriden yeni veriler üretme kapasitesinin atması; verilere erişim ve veri transferinin kolaylaşması; kişisel verilerin ticari işletmeler için kıymetli bir varlık niteliği kazanması neticesinde, özel sektör unsurlarınca yaratılan risklerin daha yaygın ve önemli boyutlara ulaşması, terör ve suç örgütlerinin kişisel verileri ele geçirme yönündeki faaliyetlerinin artması gibi etkenler, günümüzde kişisel verilerin en üst seviyede korunmasını zorunlu kılmaktadır. [AYM E.2014/180, K. 2015/30, Tarih:19.03.205] Öte yandan sosyal medya ortamlarında, oluşturulan içerikle bir başkasının şeref ve haysiyeti, ekonomik ve mesleki itibarı, fotoğrafı, adı, sesi ve hepsinden önemli kişisel verileri paylaşılarak koruma altındaki bu değerlere karşı saldırılar olabilmektedir [16]. TCK da bu konuda yer alan madde kapsamına (m.135) göre; (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Yukarıdaki madde kapsamından görüleceği gibi, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine ait bilgilerin kayıt altına alınması hukuka uygunluk sebeplerinden faydalanamamaktadır. Yani bu tür bilgilerin kaydı her durumda hukuka aykırı olacağı yorumu yapılabilir [19:288]. Öte yandan kişisel verilerin bilişim ortamlarına ya da kâğıt üzerine kayıt edilmeleri arasında fark bulunmamaktadır [19:289]. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun işlenebilmesi için fail tarafından yapılan bir eylemin olması ve bu eylem sonucunda da bir kişisel verinin kaydı gerekir. Kayıt altına alınan verilerin sonradan hiç kullanılmadan

yok edilmesi ya da işe yaramaz olarak nitelendirilmesi suçun işlenmiş olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz [3]. Sosyal medya araçları, kişisel verilerin rıza alınmadan paylaşılmasında önemli mecralardan biridir. Somut olayda Yargıtay; bir dönem duygusal boyutta arkadaşlık ilişkisi içerisinde olduğu mağdurenin, adı, soyadı, mezun olduğu okul bilgileri, ikamet ettiği eve ait adres bilgileri ile birlikte, mağdurenin günlük hayatta çekilmiş fotoğrafı ile oturduğu eve ait dış cepheden çekilmiş fotoğrafları, mağdure tarafından arkadaşlıklarına son verilmesine tepki olarak ve mağdurenin bilgisi ve rızası dışında, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayınladığı olayla ilgili olarak, mağdurenin, aktif kullanımında olan, herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı adres bilgilerini, adı, soyadı, kendisine ve oturduğu eve ait fotoğrafı ile birlikte rızası dışında, başkalarının bilgisine sunan sanığın eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı hükmünü kurmuştur. Bu emsal karardan da görüleceği gibi, sosyal medya ortamında (Facebook) kişisel verilerin ifşa edilmesi, şikayete bağlı bir suç olarak nitelendirilmemekte ve özel hayatın gizliliğinin ihlali suçu kapsamında tutulmaktadır. Kişiye ait verilerin, ileride bir gün işimize yarar mantığı ile kayıt altına alınması [19] ve arşivlenmesi o kişinin hem maddi hem de manevi bütünlüğünün ihlali anlamını taşır [2:132]. Öte yandan kişisel veri kayıtlarının bir amaç için yapılacağı tartışmasız olup bu amaca paralel olarak kaydın sınırlarının ne olacağı, herhangi bir ihlalin doğmaması için önemlidir. Örneğin, bir otobüs firmasına ait ofisin güvenliği için konulan güvenlik kameralarının ofis dışına taşarak karşı kaldırımdan da görüntü alması başlangıçta belirlenen amacın dışına çıkılması yani fazla veri kaydı yapması anlamındadır [2:132]. İstatistik amacı ile bir ürünün kaç kişi tarafından kullanıldığı konulu bir araştırmada ürünü kullananların kim olduğu ve hangi işlerle meşgul oldukları gibi verileri de toplamaya çalışmak veri toplama amacının dışına çıkılması anlamındadır [26]. Kişisel verilerin kaydını hukuka uygun hale getiren en önemli hukuka uygunluk sebebi hiç şüphesiz kişinin rızasıdır. Ancak burada verilen rızanın da bazı kriterleri içermesi gerekir. Rızası alınacak olan kişi, hangi verilerinin kaydının tutulacağını ve bu veriler ile ne yapılacağını [19:223], veri kaydının başlangıç ve bitiş tarihlerinin ne olduğunu ve verilerinin nerelerde kullanılacağını bilmesi gerekir [2:149]. Rıza gösterilen veri, ileri de başka bir amaçla kullanılmak istendiğinde verilen ilk rızanın yeni amaç için yeterli olmayacağı ve yapılacak yeni açıklamalar çerçevesinde kişinin yeniden rızasının aranacağı tartışmasızdır [26:92]. Kendi rızasıyla fotoğraflarını veya kişisel bilgilerini paylasan kişilerin rızası, söz konusu kişisel verilerin yayılmasını kapsamadığından, kaydedilen bu fotoğraf ve bilgilerin, veri sahibinin rızası dışında sosyal medya ortamından paylaşılması, TCK m. 136 kapsamında kişisel verilerin hukuka aykırı yayılması suçunun oluşmasına sebep olacaktır. Kişisel verinin kayıt altına alınmasının hukuka uygunluk sebeplerinden biri de bir başka kanun hükmünün yerine getiriliyor olmasıdır. Örneğin, CMK ya göre hakim, mahkeme veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararı ile şüpheli ya da sanığa ait fotoğraf, parmak ve avuç içi izi, beden ölçüleri, sesi ve görüntüsü kayda alınarak soruşturma ve kovuşturmasına ait olan dosyasına konulabilir

[21]. Öte yandan sanık ya da şüpheli hakkında beraat ya da ceza verilmesine yer olmadığı gibi kararlar verilmesi ve bu kararların kesinleşmesinin ardından yukarıda belirtmiş olduğumuz kayıtlar Cumhuriyet savcısının huzurunda [25] yok edilir [2:228]. Kayıtların silinmemesi durumunda ise verileri yok etmeme suçu oluşacaktır [22:182]. Sosyal medya ortamında herhangi birine ait bilgilerin yazılmış olması durumunun kişisel verilerin kaydı ve devamında yayılması suçu ile anılabilmesi için paylaşılan bilgilerin herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, ancak sınırlı bir çevre ile paylaşılan veriler olması gerekir. Yargıtay emsal bir kararda (Yargıtay 12.C.D., E.2013/2773, K.2013/26643).kimliğini ortaya koyacak biçimde,..com isimli internet sitesine, onun bilgisi ve rızası dışında, hukuka aykırı olarak kaydeden sanığın sübut bulan eyleminden dolayı TCK'nın 135/1. maddesindeki kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan mahkumiyetine karar verilmesi. hükmünü kurmuştur. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK m. 136) Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak başkasına verilmesi, verinin yayılması anlamına da gelmektedir. Verinin yayılması birçok yöntem ile gerçekleşebilir. Bu yöntemlerden biri de hiç kuşkusuz Facebook ya da Twitter gibi sosyal medya araçlarında veriyi paylaşmaktır. Suçun oluşumunda verinin yayıldığı kişi sayısının önemi olmamakla birlikte verinin, tek bir kişiye iletilmesi yeterlidir [7]. Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydı ve devamında başkalarıyla paylaşılmasını içeren TCK m.136 ya göre; (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Yukarıda yer alan suçların; bir kamu görevlisi tarafından ve görevinin kendisine tanıdığı yetkiyi kötüye kullanarak işlenmesi, belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlenmesi halinde suç bir nitelikli hal kazanacağından dolayı verilecek cezalar yarı oranında artırılır. Kişilerin sosyal paylaşım ya da web sitelerinde kendileri ile ilgili yayınladıkları verilerin başka kişiler tarafından oradan alınması durumu, veriler üzerindeki tasarruf hakları saklı kalmak kaydıyla veriyi ele geçirme eylemine bir suç niteliği kazandırmaz [3:135]. Kendi verilerini sosyal medya ortamında paylaşan kişi bu hareketi ile verilerinin başkaları tarafından da kaydedilmesine rıza göstermiş durumdadır [15:354]. Yargıtay bir kararında (Yargıtay 4.C.D., E.2011/11771, K.2013/1376) ; kişinin rızası olmadan fotoğrafının birden fazla kitle iletişim aracı ile kamuoyuna yayımlanması durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması hükmünü vermiştir. Kararda; Sanığın aynı mağdurla ilgili fotoğrafı hem... dergisinde, hem... gazetesinde ve hem de internetteki sitesinde hukuka aykırı olarak yayınlaması karşısında TCK'nın 43/1. maddesine göre cezasının artırılması gerekeceğinin gözetilmemesi ifadelerine yer vermiştir. Somut olayda; mağdura ait kişisel veriler farklı zamanlarda değişik kitle iletişim araçları ile rızası olmadan sanık tarafından yayılmıştır. Bu nedenle sanığa tek biri için ceza verilecek ancak cezası dörtte bir ile dörtte üç oranında artırılacaktır. İnternet ortamında özellikle daha önceden kayıt edilmiş e-posta adreslerine klavye

üzerinden birkaç tuşa basılarak toplu halde iletiler gönderilebilmektedir [14]. Bu durum, verinin kısa sürede ve çok sayıda kişiye yayılması anlamındadır. Örneğin hakaret içerikli bir e-postanın, ya da kişiye ait özel verilerin bu yolla dağıtılması yukarıda bahsedilen yayma suçunun oluşması anlamındadır. Öte yandan, e-ticaret yapmak, interaktif bankacılık hizmetlerinden faydalanmak, e-posta adresi almak gibi işlemlerde bu hizmetleri sunacak olanlar tarafından bazı kişisel veriler istenebilmektedir. Bu talep karşısında kişi, kendisine ait verileri paylaşmakta yani bu verilerinin işleme tabi tutulması ve kayıt altına alınmasına rıza göstermektedir [2:35]. Öte yandan müşterilerine e-ticaret imkanı sunan işletmeler, müşterilerine, hangi verilerin alındığını ve bunların nerelerde kullanılacağını anlatmalı, e-ticaretin gerçekleştiği web sitesinin her sayfasında bu verilerin bir gizlilik politikasına bağlı olarak işleneceğini, üçüncü kişilerle paylaşılmayacağını duyurmalıdır [7:56]. Sosyal medya ortamında bir kişinin eşcinsel olduğu bilgisinin yazılması, ona ait kişisel verinin ifşa edilmesinin yanı sıra diğer kullanıcılar tarafından durumun öğrenilmesi ile de özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesine sebep olacaktır [17]. 3. Sonuç ve Değerlendirme Türkiye İstatistik Kurumu nun her yıl yayımlamış olduğu raporlardan da görüleceği gibi Ülkemizde internet kullanımı artmaya devam etmektedir. Öte yandan bu yoğun internet kullanımının ne amaçla yapıldığı incelendiğinde sosyal medya araçlarının ilk sıraya yerleştiği görülmektedir. Facebook, Twitter, Instagram, Youtube ve benzeri sosyal medya araçlarının kullanımı ile zaman ve mekân sınırlaması olmadan paylaşımın, tartışmanın esas olduğu bu ortamlarda insanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşması son derece kolaydır. Bu kolaylık kişilerin özel verilerinin paylaşılması ile kişilik haklarının ihlaline yol açabilmektedir. Örneğin Facebook ta paylaşılan bir fotoğrafın, alakalı olmayan kişilerce de paylaşılabilmesi kişisel ilişkilerde sorunlara sebep olabilmektedir. Ayrıca, Facebook'ta bir üyenin paylaştığı bilgi veya resim, arkadaş grubu için uygun olabilirken başkaları için uygun olmayabilmektedir. Bu ortamda paylaşılanlar artık üyenin kontrolünden çıkmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu nda basın ve yayın yolu tanımı yapılmış olup (her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar) bu tanıma göre tüm sosyal medya araçları ile paylaşılan her tür içerikte basın-yayın işlemi olarak tanımlanmaktadır. Basın ve yayın yolu ile işlenen kişilik hakları ihlallerinin önemli bir bölümü kişisel verilerin ifşa edilmesidir. Her ne kadar Kişisel Verilerin Korunması Kanunu henüz tasarı halinde beklemekte ise de Anayasa başta olmak üzere diğer yardımcı mevzuat ve emsal yargı kararları çerçevesinde kişisel verileri, kişinin yaşamına, ekonomik ve finans durumuna, bilişim alanına, sağlığına, politik duruşuna ait veriler olarak gruplandırmak mümkündür. Yukarıda sayılan gruplara ait her tür verinin sosyal medya ortamında yazılarak paylaşılması gerek kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi gerekse yayılması anlamında suç teşkil edecektir. Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir (TCK m.135). Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.136). Bu cezalar göz önünde bulundurulduğunda sosyal medya

ortamındaki hesabına üçüncü bir kişiye ait kişisel verilerin yazılması hem madde 135 hem de madde 136 da belirtilen suçların işlenmesi anlamındadır. Aynı kişiye karşı tek bir fiille birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçla cezalandırılacaktır. Bu da m.136 kapsamındaki suçtur. Sosyal medya araçlarında kendi fotoğrafını paylaşan kişi kendi rızası ile bir verisini paylaşmış olacaktır. Ancak bu durum, fotoğrafının yayılmasına izin verdiği anlamına gelmez. Bir başka deyişle fotoğrafı, başkaları ile paylaşan kişi, TCK m.136 ya göre kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme (yayma) suçunu işlemiş olacaktır. K A Y N A K Ç A [1] AKDEMİR, Pınar (2014), Kişilik Haklarının İhlalinden Elde Edilen Kazancın İadesi Davası, İstanbul: Vedat Yayıncılık. [2] AKGÜL, Aydın (2014), Kişisel Verilerin Korunması, Beta Yayıncılık, İstanbul 2014. [3] AKDAĞ, Hale, Türk Ceza Kanunu Kapsamında Kişisel Verilerin Korunması, Ankara 2013. [4] AVŞAR, Zakir ve ÖNGÖREN, Gürsel (2010), Bilişim Hukuku, İstanbul: Türkiye Bankalar Birliği Yayınları. [5] CİNGİL, Onur (2014), 5651 Sayılı Yasa Çerçevesinde Türkiye'de Bilişim Hukuku ve İfade Özgürlüğü, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt:88, Sayı:1, İstanbul. [6] ÇANKAYA, Özden ve YAMANER, Melike (2012), Kitle İletişim Özgürlüğü, İstanbul: Beta Yayıncılık. [7] DÜLGER, Murat Volkan, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, İstanbul 2012. [8] ERBAŞLAR, Gazanfer ve DOKUR, Şükrü (2012), Elektronik Ticaret, Ankara: Nobel Yayıncılık. [9] ERDOĞAN, Yavuz (2012), Türk Ceza Kanununda Bilişim Suçları, İstanbul: Legal Yayıncılık. [10] ERGÜN, İsmail (2008), Siber Suçların Cezalandırılması ve Türkiye'de Durum, Ankara: Adalet Yayınevi. [11] GÖK, Mehmet Salih (2012), 5651 Sayılı Kanun ve Bilgi Güvenliği İlişkisi, İstanbul: XII Levha Yayıncılık. [12] GÜLSEREN, F. S., EUL Journal of Social Sciences (IV:I) LAÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Haziran 2013. [13] GÜNAYDIN, Barış (2010), İnternet Yayıncılığı ve İfade Özgürlüğü, Ankara: Adalet Yayınevi. [14] İÇEL, Kayıhan ve ÜNVER, Yener (2012), Kitle İletişim Hukuku, İstanbul: Beta Yayınevi. [15] KARAGÜLMEZ, Ali, Bilişim Suçları ve Soruşturma-Kovuşturma Evreleri, Ankara 2011. [16] KAYA, Mehmet Bedii (2010), Teknik ve Hukuki Boyutlarıyla İnternet Erişiminin Engellenmesi, İstanbul: XII Levha Yayıncılık. [17] KAYA, Mine, Sosyal Medya ve Sosyal Medyada Üçüncü Kişilerin Kişilik Haklarının İhlali, TBB Dergisi (119), 2015. [18] KEKLİK, Ramazan, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçları, Ankara 2012. [19] KILINÇ, Doğan, Anayasal Bir Hak Olarak Kişisel Verilerin Korunması, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı:61(3), Ankara 2012. [20] KÜZECİ, Elif, Kişisel Verilerin Korunması, Ankara 2010.

[21] OKAN, Neval (2011), Ağ Reklamları ve Haksız Rekabet, Ankara: Seçkin Yayıncılık. [22] ÖZTÜRK, Bahri /EKER, Behiye Kazancı/ GÜLEÇ, Sesim Soyer, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbirleri, İstanbul 2013. [23] SAYIMER, İdil (2008), Sanal Ortamda Halkla İlişkiler, İstanbul: Beta Yayıncılık. [24] ŞEN, F, Sosyal Medya, İletişim Hakkı ve İfade Özgürlüğü Üzerine Bir Değerlendirme Cilt 17, Sayı 2 (2015), Gazi İİBF Dergisi) [25] TBMM Araştırma Komisyonu Raporu, Bilgi Toplumu Olma Yolunda Bilişim Sektöründeki Gelişmeler İle İnternet Kullanımının Başta Çocuklar, Gençler ve Aile Yapısı Üzerinde Olmak Üzere Sosyal Etkilerinin Araştırılması, Ankara 2012. [26] ÜNVER, Yener ve HAKERİ, Hakan (2013), Ceza Muhakemesi Hukuku, 9. Baskı, Ankara: Adalet Yayınevi. [27] YÜKSEL, Saadet; Özel Yaşamın Bir Parçası Olarak Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Gizliliğine Önleyici Denetimle Müdahale, İstanbul 2012.