YDS PHRASAL VERBS. Dr. Cahit Karakuş



Benzer belgeler
ÖNEMLİ PHRASAL VERBS

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem

KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak hear about hear from. 110.

KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK

YDS PHRASAL VERB LIST

Eskişehir Dilsem Dil Kursu

VERBS FUNCTION WORDS ADJECTIVES ADVERBS. ahmet okal Page 1 10/7/08

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

AKADEMİK KELİME LİSTESİ - Phrasal Verbs -

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

İngilizce Düzenli ve Düzensiz Fiiller - Regular and İrregular Verbs

YDS. Basic Words / Verbs / Eskişehir carry: taşımak, bir yerden bir yere götürmek

El ve ayak ile ilgili deyimler. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek. Elden salmak. El ayak olmak. Eli ayağı kesilmek.

What Is Team Leadership?

ile -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE E -E -DEn ile -İ -İ -İ -İ ile ile ile -E -E -DEn -DEn -DEn -DEn -DEn -E -E -E ile ile ile

Learn how to get started with Dropbox: Take your stuff anywhere. Send large files. Keep your files safe. Work on files together. Welcome to Dropbox!

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

STATE OF THE ART. Be Goıng To Functıons (İşlevleri) 1. Planned future actions (Planlanmış gelecek zaman etkinlikleri)

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They

Travel General. General - Essentials. General - Conversation. Asking for help. Asking if a person speaks English

Travel General. General - Essentials. General - Conversation. Asking for help. Asking if a person speaks English

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

Choreography Notes for: Usta-Çırak 2014 Schadia, all rights reserved

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

1. Ne zaman yapılacağı kesin belli olan veya gelecekte yapmaya niyet ettiğimiz işleri anlatırken:

UNIT 21. After. Live. sonra. yerleşmek, oturmak Always. Monday. her zaman. Pazartesi Arrive. Neighborhood. mahalle Before. varmak. Never.

M.E.B. ENG-4 Ünite-2 STUDENTS-4 UNIT-2 My Classroom ( Sınıfım ) Classroom Language ( Sınıf Dili )

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

D-Link DSL 500G için ayarları

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

Kısaltılmış biçimi: Olumlu cümlelerde ('ll) Olumsuz cümlelerde: (Won't) A WILLINGNESS (İsteklilik) PROMISE (Vaad):

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS

Üyelerimizi; "anlıyorum konuşamıyorum", "konuşabiliyorum", "akıcı konuşabiliyorum" şeklinde üçe ayırıyoruz.

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

Etekleri tutuşmak. Kafası kızmak. Telaşlanmak. Öfkelenmek. Dikkatle dinlemek. Kulak kesilmek. Gözden düşmek. Değerini kaybetmek.

Present continous tense

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

ingilizce.com-müşterilerle En çok kullanılan Kelime ve Deyimler-Top words and phrases to use with customers

A) Please come in. B) Quiet, please. C) Clean the board, please. D) Turn off the light, please. Sargın Test 4. Sınıf

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

8. SINIF KAZANIM TESTLERİ 1.SAYI. Ar-Ge Birimi Çalışmasıdır ŞANLIURFA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİZGİ & TASARIM İBRAHİM CANBEK MEHMET BOZKURT

Sample IELTS Task 2 scoring band 6

My Year Manager is Sınıf Müdürüm. P.E. is on Beden eğitimi dersimin günü

Toki Anadolu Lisesi Müdürlüğü Karaman, Türkiye

Lesson 31: Interrogative form of Will. Ders 31: Will kalıbının soru biçimi

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

Lesson 64: Modal verbs Ders 64: Yardımcı fiiler

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

6. Sınıf İngilizce 1. Ünite After School Konu Anlatımı. Kelime Bilgisi. after school activities : okul sonrası etkinlikler

Get started with Google Drive

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

DENEME SINAVLARI.

Parça İle İlgili Kelimeler

Teknoloji Servisleri; (Technology Services)

TOO ENOUGH. Aşırı, çok fazla yeterli, yeterince, yeteri kadar

One Crazy Story. Dialog. Turkish Tea Time. Lesson 12. görevlisi ile tanıştık.

YABANCI DİL I Okutman Derya KOCAOĞLU

SCHOOL OF FOREIGN LANGUAGES NEVSEHIR HACI BEKTAS VELI UNIVERSITY ERASMUS EXAM THIRD SECTION

CALUM SAILS AWAY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

SBS PRACTICE EXAM 4. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 4* 1. Aşağıdaki cümleyi tamamlayan sözcük hangi seçenektedir?

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

Immigration Bank. Bank - General. Bank - Opening a bank account

Travel Accommodations

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

Virtualmin'e Yeni Web Sitesi Host Etmek - Domain Eklemek

YABANCI DİL I Zorunlu 1 1 4

8. SINIF I. DÖNEM YABANCI DİL DERSİ (İNGİLİZCE) ORTAK SINAVI

En çok kullanılan ingilizce kelimeler

UNIT 5 AT THE FAIR BOOKLETS

a) Must: meli malı. Bir eylemin yapılmasının zorunluluğunu belirten must ile ifade edilen kişinin kendi isteğinden kaynaklanmaktadır.

Islington da Pratisyen Hekimliğinizi ziyaret ettiğinizde bir tercüman istemek. Getting an interpreter when you visit your GP practice in Islington

EFFECTIVE COMMUNICATIONS. Cengiz Hakan Aydın

OKULDA UYMAMIZ GEREKEN KURALLAR RULES WE MUST FOLLOW AT SCHOOL

Heartbreak. Dialog. Turkish Tea Time. Lesson 13. yuvarlanmış kapağını bulmuş! bırakmalıyım. değil.

Lesson 40: must, must not, should not. Ders 40: gereklilik(olumlu), gereklilik(olumsuz), tavsiye edilen gereklilik(olumsuz)

DIPTEKI BEN. MERVE Efendim aşkım Yes darling! BORA Nerdesin bir tanem? Where are you darling?

Mark Ronson ft Bruno Mars - Uptown Funk

Zafer HOCA YDS Academy Advanced Group

WHAT WE HAVE LEARNED (ÖĞRENDİKLERİMİZ)

Araştırma Yöntemleri ve Bilimsel Etik. Yrd. Doç. Dr. Z. Cihan TAYŞİ

Gelir Yönetimi. Gönüllü

GENİŞLEYEN GÜVENLİK KAPISI EXPANDING SAFETY GATE

STUDENT REPORT Unit One Answer Sheet

5. Sınıf İngilizce 4. Ünite My Daily Routines Kelime Listesi ve Konu Anlatımı

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

Difficulty Concentrating

ÜĞÜ AR-GE BİRİMİ ÇALIŞMASIDIR

YABANCI DİL 1 Okutman Aydan ERMİŞ

[ülke] sınırları içinde para çekersem komisyon ücreti öder miyim? Belirli bir ülkede para çekmenin komisyon ücretine tabi olup olmadığını sormak

Can I withdraw money in [country] without paying fees? Belirli bir ülkede para çekmenin komisyon ücretine tabi olup olmadığını sormak

Transkript:

YDS PHRASAL VERBS Dr. Cahit Karakuş abstain from pv sakınmak (alkol, ilaç vb); uzak durmak (avoid from)! account for pv açıklamak, izah etmek, hesap vermek act for pv birinin yerine bakmak, temsil etmek. act out pv rol yapmak, davranışlarıyla ortaya koymak, dışa vurmak act up pv dert çıkarmak (misbehave), problem olmak, artırmak act upon pv... göre davranmak add up pv toplamını bulmak, toplamak, anlam vermek add up to pv sonucu bulmak, sonucuna varmak, göstermek add up to sth pv equal agree on pv üzerinde anlaşmak, karar vermek. (agree over) agree upon pv üzerinde mutabık kalmak, kararlaştırmak allow for pv göz önüne almak, hesaba katmak. ask after pv halini, hatırını sormak ask around pv ask many people the same question ask for pv rica etmek, istemek ask sbd out pv invite on a date back down pv caymak, geri dönmek (baby off) back sbd up pv yedeklemek, desteklemek back sth up pv reverse; geri geri gitmek, geriye doğru sürmek bail out (of) pv kefaletle serbest bıraktırmak, sandalın suyunu boşaltmak, uçaktan paraşütle atlamak, kurtarmak bank on pv güvenmek base on pv dayandırmak, dayamak bawl out pv sertçe azarlamak bear down on pv süratle üstüne gelmek, yaklaşmak (bear down upon) bear up pv dayanmak, tahammül etmek

beat down pv yere sermek, bastırmak, vurmak, düşürmek, fiyat kırmak, bardaktan boşanırcasına yağmak bestow upon pv bahşetmek blind folded pv gözlerini bağlamak, gözünü kör etmek blow down pv yıkmak blow out pv söndürmek; lastik ya da tekerlek patlatmak; hava ya da gaz ile fırlatmak blow over pv bitmek, durmak, sona ermek blow up pv tahrip etmek (explode); havaya uç(ur)mak. break down pv yıkmak, bozmak, baskıya dayanamamak, arızalanmak, bozulmak; ayrıştırmak, analiz etmek; kendisini tutamamak; stop functioning (vehicle, machine); get upset: üzülmek break ground pv temel kazmak break in pv interrupt break into pv parçalamak, parçalara ayırmak break into sth pv zorla girmek, birden birşeye başlamak (enter forcibly) break off pv bitmek, sona ermek, kesilmek. break out pv patlak vermek, başlamak, çıkmak (escape) break up pv end a relationship; start laughing (informal); parçalamak, ayrılmak break down pv yıkmak, bozmak, kırmak, duygularını kontrol edememek, baskıya dayanamamak bring about pv ileri sürmek, yol açmak, orsa alabanda etmek bring out pv ortaya çıkarmak, göstermek, yayımlamak bring together pv kavuşturmak, toplamak bring up pv büyütmek, yetiştirmek (raise a child); kusmak (vomit); ortaya (konu vb) atmak (start talking about a subject) bring down pv indirim yapmak, yenilmek, düşmesine sebep olmak (make unhappy) burn down pv yanıp kül olmak, yakıp kül etmek burn up pv tamamen yakıp bitirmek call around pv phone many different places or people break sth down, divide into smaller parts bring sbd down

call back pv tekrar telefon etmek, return a phone call call down pv azarlamak call for pv talep etmek, istemek (demand) call off pv iptal etmek, ret etmek (cancel) call on sbd pv ask for an answer or opinion, visit someone; çağrı yapmak call out pv seslenmek, çağırmak call up pv telefon etmek, askere almak call upon pv başvumak, istemek, uğramak, önünde söylemek calm down pv sakinleştimek, sakin olmak; relax after being angry care about pv ilgi duymak care for pv sevmek; bakmak carry on pv sürdürmek, devam ettirmek, peşini bırakmamak carry out pv uygulamak, yerine getirmek, icra etmek (fulfil, conduct), yürütmek (çalışma, deney, anket vb) catch on (to) pv anlamak, kavramak catch up pv kapıp kaçmak, etkilemek, donatmak, yetişmek, geri kalmamak catch up (with) pv erişmek, aynı düzeyi tutmak charge (with) pv yargılamak (mahkemede) (try) check in pv arrive and register at a hotel or airport check out pv look at (informal), look at carefully, investigate check out pv leave a hotel, denemek, değerlendirmek; ödünç almak check out (of) pv faturasını ödeyip ayrılmak cheer up pv neşelendirmek (become happier), make happier chew out pv sertçe azarlamak, paylamak chew up pv çiğnemek chip in pv help clean out pv bir şeyin içini temizlemek clean sth up pv tidy, clean clear up pv düzeltmek, düzene sokmak; açmak, aydınlatmak coincide with pv ˌkōənˈsī d aynı zamana denk gelmek, tesadüf etmek

collide with pv çarpışmak (crash into) come across pv find unexpectedly, tesadüfen bulmak, rastlamak. come apart pv separate come back pv geri dönmek,geri gelmek, tekrar moda olmak come down pv çökmek; aşağı gelmek; yağmak. come down with pv become sick come forward pv öne çıkmak, ortaya çıkmak, gönüllü olmak come into being pv var olmak come out pv basılmak, neşredilmek; gözden kaybolmak, çıkmak come to pv ayılmak, kendine gelmek. come up with pv üretmek, düşünerek bulmak comment on pv yorum yapmak (interpret) compensation for pv tazminat ödemek; telafi etmek comply (with) pv uymak, itaat etmek (abide by) conceive as pv olarak algılamak, düşünmek; conceive of: birşeyi ilk kendisi akıl etmek (senaryonun konusu vb); gebe kalmak confine to pv sınırlamak, bir yere mahkum etmek; hapse atmak (imprison) conflict with pv çatışmak, çarpışmak, savaşmak conform to pv uymak, uyuşmak (obey the rules) conspire against pv birine komplo kurmak (plot against) correspond to pv birşeyle uymak, uygun düşmek, tekabül etmek(agree, match) correspond with pv birisi ile yazışmak count on pv güvenmek, saymak (rely on) count upon pv üzerine saymak. crack down pv aman vermemek, üzerine gitmek, daha duyarlı davranmak cross out pv üstünü çizmek, silmek (delete) culminate in pv en son noktaya erişmek cut back on pv consume less cut down pv kesip devirmek cut down on pv masraftan kısmak, tüketimini azaltmak

cut in pv interrupt; pull in too closely in front of another vehicle cut in (on) pv sözünü ya da iletişimini kesmek cut off pv kesmek, kesip koparmak, ayırmak, son vermek, yok etmek, imha etmek, mahrum bırakmak cut out pv çalışmasını durdurmak, bırakmak, terketmek, vazgeçmek, kesip çıkarmak (gazete, magazin vb.) dash out pv dışarı fırlamak deal with pv baş etmek, ile meşgul olmak (cope with, get over, handle) depend on pv güvenmek, bel bağlamak (Count upon, Depend on/upon, Lean on/upon, Bank on/upon, Rely on/upon, Trust in (Good)) depend upon pv bağlı olmak derive from pv çıkarmak, gelmek die down pv azalmak, şiddetini yitirmek die out pv tamamen gözden kaybolmak, yok olmak dig up pv toprağı kazıp çıkarmak, araştırmak, deşmek, meydana çıkarmak do away with pv ortadan kaldırmak, yok etmek; atmak (discard) do over pv boyamak; yeniden elden geçirmek do with pv gereksinim duymak, istemek do without pv mahrum olmak, yoksun olmak do sth up pv fasten, close doze of pv nap; uyuklamak, hafif uykuya dalmak draw back pv geri çekmek, geri almak, çekilmek dress up pv wear nice clothing drive off pv sürmek drop back pv move back in a position/group drop in pv come without an appointment (drop by, drop over) drop off pv bir vasıtadan indirmek; azalmak; hafif uykuya dalmak drop out (of) pv terketmek, bırakmak, vazgeçmek (quit) dry up pv kurumak, kurutmak, çekilmek, kesilmek,kesmek, sözünü unutarak duraksamak

eat out pv eat at a restaurant embark on pv girişmek; yüklenmek, yüklemek (gemiye, uçağa) end up pv sonuçlanmak, sona ermek; eventually reach/do/decide exempt from pv den muaf olmak fade away pv unutulup gitmek, gözden kaybolmak fall apart pv break into pieces fall behind with pv gecikmek, sürüncemede kalmak fall down pv fall to the ground fall in pv çökmek fall off pv azalmak fall out (with) pv tartışmak fall through pv başarısız olmak fight off pv mücadele ederek savuşturmak, defetmek figure out pv hesaplamak, anlamak; çözmek, (make out, understand), find the answer figure up pv hesaplamak fill sth in pv to write information in blanks (br.e.) fill sth out pv to write information in blanks (n.amer.) fill sth up pv fill to the top filter out pv filtrelemek, sızmak, duyulmak, topluca çıkmak find out pv öğrenmek, bulup ortaya çıkarmak, keşfetmek (discover) focus on pv odaklanmak, yoğunlaşmak (concentrateon, centreon) function as pv olarak işlev görmek get ahead (of) pv ilerlemek, gelişmek, ilerleyip geçmek get along (with) pv geçinmek; arası iyi olmak (like each other) get around pv have mobility; yolunu bulmak, yayılmak, gezinmek get away pv kaçmak, kurtulmak, sıvışmak, yakasını kutarmak get away with pv do without being noticed or punished get back pv geri gelmek, dönmek, return get back at sbd pv retaliate, take revenge get back into sth pv become interested in something again get by (with) pv idare etmek, geçinmek, geçinip gitmek

get down to pv bir işe koyulmak, üzerine eğilmek get hold of pv ele geçirmek, tutmak, kavramak, yakalamak get in pv varmak, ulaşmak, girmek get in touch with pv talking or writing to someone get in(to) pv binmek get off pv yola çıkmak, yola koyulmak; büyük taşıttan inmek get on pv büyük taşıta binmek; geçip gitmek, sürdürmek. get on (with) pv devam etmek get out (of) pv terk etmek, ayrılmak; inmek get over sth pv yenmek, atlatmak, recover from an illness, overcome a problem, loss, difficulty get rid of sbd/sth pv başından atmak, kurtulmak Get rid of sbd/sth: to throw away or destroy something you do not want any more get round pv dönmek, yayılmak, kandırmak get through (to) pv geçmek, geçirmek, ulaşmak, iletişim kurmak; bitirmek; meclisten geçirmek get together pv meet (usually for social reasons) get up pv get out of bed; stand get sth across / over pv communicate, make understandable get sth back pv receive something you had before give away pv bağışlamak, karşılıksız vermek, dağıtmak; ele vermek, ihanet etmek give in pv boyun eğmek, razı gelmek (acquiesce, assent, consent, submit, yield to + to + N / Ving) give off pv göndermek, çıkarmak, neşretmek give out pv dağıtmak give up pv vazgeçmek, bırakmak (abandon, abort, stop trying, quit) give in (to): reluctantly stop fighting or arguing give sth back pv return a borrowed item give sth out pv give to many people (usually at no cost) give sth up pv quit a habit go after sbd pv follow someone

go after sth pv try to achieve something go against sbd pv compete, oppose go ahead pv devam etmek, ilerlemek, önde gitmek (start, proceed) go along with pv desteklemek, aynı görüşte olmak, kabul etmek go back pv return to a place go down pv if a ship goes down, it sinks go for pv çabalamak, gayret etmek, dil uzatmak, takdir etmek. go forward pv ilerlemek, gelişme göstermek go in for pv alışkanlık edinmek, ilgi duymak, uğraşmak, yer almak go into pv girmek, varmak, araştırmak go into pv girmek, varmak, araştırmak, tutulmak, incelemek go off pv patlamak, ateş almak; çalışmasını durdurmak go on (with) pv olmak, meydana gelmek, devam etmek go on about pv to talk too much go out pv dışarı çıkmak, çekilmek, istafa etmek, sönmek, grev yapmak go out with sbd pv date; buluşmak, zaman belirlemek go over pv visit someone nearby; gözden geçirmek go over to pv üzerine gitmek go over sth pv review go through ( with ) pv yürütmek, tamamlamak go up pv yükselmek, artmak, açılmak, havaya uçmak, patlamak go with pv birlikte gitmek, eşlik etmek; uymak (renk, sitil), flört etmek go without sth pv suffer lack or deprivation grow apart pv stop being friends over time grow back pv regrow grow into sth pv grow big enough to fit grow out of sth pv get too big for grow tired of pv yorulmak grow up pv become an adult; büyüyüp yetişkin olmak hand down pv miras bırakmak, devretmek. hand in pv vermek, teslim etmek

hand out pv bağışlamak hand over pv devretmek hang in pv stay positive (n.amer., informal) hang on pv wait a short time (informal) hang out pv spend time relaxing (informal) hang up pv end a phone call hang up on pv telefonu yüzüne kapatmak hear from pv birinden, birşeyden haber almak hear of pv bilgi almak, duymak heat up pv ısıtmak, kızıştırmak, hareketlendirmek hold up pv geçiktirilmek, bir şey tarafından engellenmek; silahla hold sbd / sth up soymak (Rob) hold on pv wait a short time hold onto sbd / sth pv hold firmly using your hands or arms hold out pv uzatmak, ümit vermek, vaat etmek, direnmek hold sbd / sth back pv prevent from doing/going hold sth back pv hide an emotion incorporate into pv dahil etmek (include, integrate) indulge in pv keyif almak, kendine zaman ayırmak infer from pv den çıkarım yapmak inquiry into pv araştırmak insist (on) pv ısrar etmek (persistin) insulate (against) pv yalıtmak, (soğuğu, sesi vb) kesmek invest (in) pv para yatırımı yapmak involved in pv dahil olmak iron out pv çözmek, açığa kavuşturmak jump off pv jumping-off point: sıçrama tahtası. keep an eye on pv göz kulak olmak, gözünü ayırmamak, dikkat etmek keep away (from) pv uzakta kalmak, uzak kalmak, uzak durmak keep from pv alıkoymak, engellemek keep off pv uzak durmak; birşeyden uzakta tutmak ya da durmak keep on (with) pv devam etmek, yapıp durmak; dava etmek keep on doing sth pv continue doing keep out pv dışarıda tutmak, (stop from entering) keep sbd / sth out

keep up (with) pv idare etmek, geçindirmek; aynı düzeyde ilerlemek, yol almak keep sth from sbd pv gizlemek, not tell keep sth up pv continue at the same rate kick out (of) pv uzaklaştırmak knock down (to) pv yıkmak, tahrip etmek, birine çarparak düşürmek; indirmek knock off pv gün sonu işi durdurmak; azaltmak, düşürmek knock out pv nakavt etmek, yere düşürmek lay (put) pv sermek lay off pv işten çıkarmak, atmak leave off pv bırakmak, salıvermek, giymemek, takmamak leave out (of) pv birşeyi atlatmak, bırakmak let out pv dışarı çıkarmak; genişletmek; büyütmek let up pv azaltmak let sbd down pv fail to support or help, disappoint let sbd in pv allow to enter light up pv ışık vermek; baştan başa aydınlatmak line up pv sıralanmak, sıraya girmek, düzenlemek live on sth pv to eat a lot of a particular type of food look after pv bakmak, göz kulak olmak, (take care of) look after sbd / sth look at pv bakmak, göz atmak, seyretmek, göz önüne almak look back pv geçmişe bakmak, geriye bakmak, ilerleyememek look down on sbd pv think less of, consider inferior; küçük görmek, değerini küçültmek look for pv aramak look forward to sth pv be excited about the future look into pv araştırmak look on pv bakmak, gözüyle bakmak, olarak görmek, birlikte kitap okumak, katılmadan seyretmek look out pv dikkat etmek (watch out, [dışarıdan içeriye tehlike]) look out (for) pv be careful, vigilant, and take notice, sakınmak look out on / upon pv bir yere bakıyor olmak, bir yere bakmak look over pv muayene etmek

look up pv saptayıp ziyaret etmek, iletişim kurmak, araştırmak, bakmak look up to pv takdir etmek, saygı duymak; hayran olmak, örnek almak (respect, admire) look sth over pv check, examine look sth up pv search and find information in a reference book or database lose through pv yoluyla kaybolmak make a decision pv karar vermek make off pv sıvışmak, kaçmak make out pv anlamak, fark etmek, çıkarmak, geçinmek make over pv yenilemek make through pv paçayı kurtarmak make up pv oluşturmak, toparlamak, makyaj yapmak, barışmak, forgive each other make up for pv compensate; telafi etmek, karşılamak make up of pv oluşmak, oluşturmak make sth up pv invent, lie about something mark down pv ucuzlatmak, düşürmek mark out pv sınırlarını çizmek, planlamak (plan), ayırmak mediate between pv ara buluculuk etmek, arasını bulmak miss out pv atlamak miss out on pv kaçırmak mix up pv karıştırmak, düzenini bozmak, karmakarışık yapmak mix sth up pv confuse two or more things move away pv başka bir yerdeki bir eve taşınmak move in pv yeni eve taşınmak move off pv ayrılmak, yola çıkmak, uzaklaşmak go away move on pv Ilerlemek move over / along pv yer açmak için pozisyonunu değiştirmek, biraz kımıldayıp yer açmak move to pv taşımak

originate from pv kökü, kaynağı, orijininden olmak (image from, emanate from, root from, stem from, emerge from, derive from) pass away pv die pass down pv geçmek, nesiden nesile devrolmak pass on pv geçirmek, devretmek, aktarmak pass out pv dağıtmak, vermek; bayılmak (faint) pass over pv atlamak, geçmek; geçiştirmek pass up pv geri çevirmek, atlamak, yararlanmamak pass sth up pv decline (usually something good) pay for sth pv be punished for doing something bad pay sbd back pv return owed money pick up pv yerden almak; kapmak; tesadüfen öğrenmek; almak; gidip almak pick sth out pv choose place on pv yerleştirmek play down pv önemsiz gibi göstermek play up pv önemli gibi göstermek point out pv İşaret etmek, dikkatini çekmek, belirtmek, göstermek point sbd / sth out pv indicate with your finger pull through pv atlatmak, iyileşmek, iyileştirmek, birşeyden kurtarmak put an end to pv bitirmek, son vermek, sona erdirmek put aside pv biriktirmek, bir kenara bırakmak, bekletmek, ertelemek put away pv yerine yerleştirmek, kaldırmak put forth pv öne sürmek, ortaya atmak (put forward, bring up) put forward pv öne sürmek, ileri almak, iddia etmek, sunmak put in pv yerleştirmek, araya sokmak, eklemek, kurmak put off pv ertelemek, geçiktirmek (postpone, delay, defer, adjourn ); elbisesini çıkartmak put on pv giyinmek; açmak, çalıştırmak; artırmak; almak put clothing/accessories on your body. put out pv extinguish, söndürmek, yardımcı olmak put up pv yapmak, dikmek, yer ve yiyecek içecek vermek, evde ağırlamak, satışa çıkarmak

put up with pv tolerate put up with sbd/sth put sbd down pv insult, make someone feel stupid put sth together pv assemble put sth down pv put what you are holding on a surface or floor quibble over pv önemsiz küçük konularda tartışmak (quibble about) quiet down pv sakinleştirmek regard as pv olarak görmek, gibi görmek, kabul etmek, saymak relief from pv den kurtulmak rely on pv güvenmek, itaat etmek, bel bağlamak replace (with) pv eski yerine koymak; ---ile değiştirmek resign from pv istifa etmek, (esignation: istifa) rest on pv dikmek, güvenmek, bel bağlamak result from pv den kaynaklanmak result in pv olarak sonuçlanmak rip up pv yırtarak açmak; dikişlerini sökmek; karnını yarmak roll out pv haddeden geçirmek, açarak yayılmak, oklava ile açmak, kalın sesle söylemek, dürülmüş şeyi açmak root out pv kökünden sökmek, araştırarak bulmak rule out pv silmek, çıkrmak, almamak, reddetmek (reject) run across pv tesadüfen karşılaşmak, rast gelmek run against pv uğramak, çatmak, rastlamak, çarpmak, zıt düşmek run arround (with) pv arkadaşlık etmek, onunla bununla dolaşmak run away pv kaçmak, firar etmek, fark atmak run away (from) pv leave unexpectedly, escape run away (with) pv kaçırmak, alıp götürmek; çalmak, alıp gitmek run by pv tarafından çalıştırmak, işletmek. run down pv yermek, kötülemek; bozulmak, çalışmasını durdurmak; hareket halinde çarpmak, vurmak run for pv aday olmak run into pv tesadüfen karşılaşmak, rast gelmek, çarpışmak; varmak, ulaşmak run off with pv alıp götürmek, kaçırmak, çalıp götürmek

run on pv devam etmek, ilerlemek, durmadan konuşmak, ilişkin olmak, koşmaya devam etmek, aynı satırdan başlamak run out (of) pv rən tükenmek, sona ermek, son bulmak, bitmek run over pv çarpıp üstünden geçmek, çiğnemek; dolup taşmak run through pv delik açmak, çizgi çekmek run up pv faturayı kabartmak, yükseltmek run up against pv karşılaşmak, rastlamak save up pv gelecek için ayırmak, biriktirmek see about pv hesaba katmak, halletmek, bakmak see off pv yolcu etmek, uğurlamak see through pv zorluklara rağmen tamamlamak see to pv bakmak; meşgul olmak; halletmek, ilgilenmek, göz kulak olmak sell off pv elden çıkarmak, tasfiye etmek send for pv çağırmak, ihtiyaç durumunda getirtmek send sth back pv return (usually by mail) set down pv indirmek, koymak, belirlemek set foot on pv ayak basmak set off pv ayrı tutmak, ayrı koymak set on pv cesaretlendirmek,teşvik etmek, kışkırtmak set out pv dikmek, etkilemek, sergilemek, girişmek set up pv organize, düzenlemek, ayaralamak; kurmak; rekor kırmak (arrange) settle down pv durulmak, uslanmak, demir atmak, yerleşmek, yuva kurmak set sbd up: trick, trap settle up pv hesaplaşmak, hesap görmek shop around pv compare prices show off pv hava atmak shut down pv kapamak, kapatmak, işi durdurmak single out pv seçmek, ayırmak, belirlemek, birer birer almak sleep over pv stay somewhere for the night (informal) sort out pv sınıflandırmak; ayırmak sort sth out pv organize, resolve a problem

spread out pv yaymak, yayılmak, açmak, sermek, genişlemek spring up pv türemek stamp out pv şekil vermek, şekillendirmek stand against pv karşı durmak stand by pv beklemede olmak, harekete geçmemek, desteklemek stand for pv temsil etmek, tahammül etmek, tolerans göstermek stand up for pv destek vermek, desteklemek stand up to pv karşı koymak stay out pv dışarıda kalmak, dışarıda bulunmak stay up pv geç vakite kadar oturmak steer away from pv den uzaklaşmak, yönünü değiştirmek stem from pv den ileri gelmek, den kaynaklanmak step down pv istifa etmek, inmek step up pv artmak, çıkmak, yükselmek stick to sth pv continue doing something, limit yourself to one particular thing stripped of pv elinden almak, mahrum bırakmak struck down pv devirmek, aciz bırakmak substituted for pv yerini almak (replace with, supercede by) sweep away pv süpürüp atmak, ortadan kaldırmak; coşturmak, heycanlandırmak sweep up pv süpürmek, süpürüp temizlemek switch sth off pv stop the energy flow, turn off switch sth on pv start the energy flow, turn on take advantage of pv yararlanmak, faydalanmak take after sbd pv benzemek, çekmek (resemble a family member) take after take away pv alıp götürmek, paket yapıp götürmek, ortadan kaldırmak take down pv yazmak; çıkarmak, almak take for pv başkasına benzetmek, başkasıyla karıştırmak. take in pv küçültmek, daraltmak; anlamak take off pv havalanmak; taklit etmek take on pv üstlenmek, üzerine almak take over pv sorumluluğu, kontrolü üstlenmek; devralmak

take place pv meydana gelmek, olmak, yerine geçmek take root pv kök salmak, kökleşmek take up pv ele almak, başlamak, işlemek; işgal etmek, yer tutmak, meşgul olmak, uğraşmak. take out pv dışarı çıkarmak, yemeğe götürmek, take sbd out: pay for someone to go somewhere with you; take sth out: remove from a place or thing take sth apart pv purposely break into pieces take sth back pv geri götürmek, bir sözü geri almak; return an item take sth off pv start to fly, işten uzaklaştırmak, giyeceği çıkarmak, giyeceği sökmek; remove something (usually clothing) taper off pv azaltmak, eksilmek, incelmek, sivrilmek task with pv görevlendirmek (task to) tear down pv yıkmak, yerle bir etmek; sökmek, parçalara ayırmak tear sth up pv rip into pieces; parça parça yırtmak think back pv remember think of pv düşünmek, hesaba katmak (think about) think sth over pv consider throw into pv atmak, içine atmak throw out pv dışarı atmak (çöp vb) throw up pv yukarı atmak, elinden atmak, vaz geçmek; kusmak throw sth away pv dispose of; elden çıkarmak, atmak thrown back pv geri atılmış tidy up pv düzenlemek, toparlamak, çeki düzen vermek tie up pv sıkıca bağlamak;kilitlenmek; çalışamaz duruma gelmek tire out pv yormak tow away pv çekerek uzaklaştırmak try on pv giyerek denemek try out pv denemek turn around pv tam bir dönüş yapmak, yaptırmak turn back on pv geri dönmek, sırtını dönmek, geri çevirmek

turn down pv refüze etmek, ret etmek; geri çevirmek, sesini kısmak (refuse) turn in pv yatmaya gitmek, vermek, teslim almak turn into pv çevirmek, dönüştürmek, dönüşmek turn off pv stop the energy flow, switch off, durdurmak, kapatmak turn out pv durdurmak, kapatmak; sonuçlandırmak, çıkarmak, uzaklaştırmak; üretmek turn over pv devretmek, transfer etmek; takla atmak, çevirmek, vermek turn up pv aniden ortaya çıkmak, sesini yükseltmek (appear suddenly) turn sth down pv decrease the volume or strength (heat, light etc) turn sth on pv start the energy, switch on, açmak, çalıştırmak turn sth up pv increase the volume or strength (heat, light etc) use sth up pv tüketmek, bitinceye kadar kullanmak, finish the supply volunteer to/for pv gönüllü olmak wait on pv hizmet etmek, servis yapmak, eşlik etmek, bakmak, ziyaret etmek wake up pv uyandırmak, uyanmak (stop sleeping) walk away with pv çalıp götürmek walk out on pv aniden çıkıp gitmek warm up pv ısıtmak, çalışmaya hazırlamak, ısınmak (prepare body for exercise) wear off pv fade away whittle down pv yavaş yavaş azaltmak, bozmak wind up pv son bulmak, sona ermek wipe out pv tahrip etmek, yok etmek wipe up pv silip temizlemek withdraw from pv geri çekilmek (pull out of) (savaştan,seçimlerden vb) ; (bankadan, hesaptan vb) para çekmek work on pv üzerinde çalışmak work out pv çözmek, çalışmak; be successful, exercise

work sth out pv make a calculation wrap up pv sarmak, sarıp sarmalamak, paketlemek, son vermek, kesmek write down pv kaydetmek, yazmak zap with pv ani bir darbeyle öldürmek, kill suddenly