LYS 2 ÜNÝVERSÝTE HAZIRLIK ÖZ-DE-BÝR YAYINLARI BÝYOLOJÝ DENEME SINAVI A 1. Þekildeki enzimatik tepkimede bir substratýn (1), enzim (2) varlýðýnda hidrolizi ve hidroliz sonucu oluþan ürünler (3 ve 4) gösterilmiþtir. Tepkime sonucu oluþan ürünlerin toplam aðýrlýðý, substrat ve tepkime sýrasýnda tüketilen su molekülünün aðýrlýklarý toplamýna eþittir. 4. Soruda sadece tütün mozaik virüsün genomunun mutasyona uðramasý durumunda meydana gelen deðiþimler verilmiþtir. Bu durumda, mutant kýlýf proteinine sahip bir tütün mozaik virüsünün, normal virüslere göre çoðalabilme özelliðini daha kýsa süre koruduðu yargýsýna ulaþýlabilir. 2. Otsu bitkilerde, stomalarýn açýlmasý, nasti hareketlerinin gerçekleþmesi ve gövdenin dik durmasýnda bitki hücrelerindeki turgor basýncý etkilidir. 3. Grafiklerde verilen moleküllerden, Polipeptit moleküllerinin monomerleri aminoasitlerdir. Doðada canlý hücrelerde bulunabilen maksimum aminoasit çeþidi sayýsý 20 dir. Bu nedenle Z molekülü, polipeptittir ve yapýsýndaki aminoasit sayýsý, yapýsýndaki peptit baðý sayýsýndan bir fazladýr. (988) Polisakkarit moleküllerinin yapýsýnda tek çeþit monomer bulunur. Bu monomer çeþidi glikozdur. Bu nedenle X molekülü karbonhidrattýr ve yapýsýndaki glikoz sayýsý, yapýsýndaki glikozit baðý sayýsýndan bir fazladýr. (988) Nötral yað moleküllerinin yapýsýnda 3 yað asidi ve 1 gliserol molekülü bulunur. Yað asitlerinin birbirinden farklý çeþitte olmasý durumunda maksimum monomer çeþidi sayýsý 4 olur. Bu nedenle Y molekülü nötral yaðdýr. Nötral yaðlarýn yapýsýndaki monomer sayýsý 4 tür. Bu moleküllerin birer gramlarýnýn kalorimetre kabýnda yakýlmasý sonucu açýða çýkan enerji miktarlarý arasýndaki iliþki yað>polipeptit>karbonhidrat þeklindedir. (Y>Z>X) Bitki hücrelerinin yapýsýnda bulunan polisakkarit hücre duvarý yapýsýna katýlan selüloz olabileceði gibi bitkilerin depo polisakkariti olan niþasta da olabilir. Bitkiler âleminde incelenen canlýlarýn çok büyük bir kýsmý ototorof canlýlardýr ve yapýlarýnda bulunan tüm organik molekülleri kendileri sentezlerler. 5. Bir DNA molekülündeki pentoz sayýsý, toplam nükeotit sayýsýna, azotlu organik baz sayýsýna ve toplam glikozit baðý sayýsýna eþittir. Bir DNA molekülünün bir kez eþlenmesi sýrasýnda kullanýlan serbest nükleotit sayýsý, DNA molekülündeki nükleotit sayýsýna eþittir. DNA molekülündeki nükleotit sayýsý = A+T+G+S dir. Her bir zincirdeki adenin nükleotidine karþýlýk, karþý zincirde timin nükleotidi, her bir guanin nükleotidine karþýlýk, karþý zincirde sitozin nükleotidi bulunacaðýndan A=T ve G=S dir. Bu durumda toplam nükleotit sayýsý = 2A+2G dir. Toplam nükleotit sayýsý ve adenin nükleotidi sayýsý bilinen bir DNA molekülündeki guanin nükleotidi sayýsý hesaplanabilir. DNA molekülündeki hidrojen baðý sayýsý = 2A+3G eþitliðinden hesaplanabilir. Bir DNA molekülündeki adenin nükleotidi sayýsý ve toplam nükleotit sayýsýnýn bilinmesi bir zincirindeki timin nükleotidi sayýsý veya pürin bazý sayýsý hakkýnda bilgi vermez. 6. Afrika menekþesinde, muz bitkisinde ve asma aðacýnda görülen üreme þekilleri çelikle üremedir. Süsen bitkisinde gözlenen üreme þekli ise yumru ile üremedir. Çelikle üreme ve yumru ile üreme, vejetatif üreme çeþitleridir. Oysaki tohumla üreme çiçekli bitkilerin eþeyli üreme þeklidir ve vejetatif üremeye örnek verilemez.
7. Þekilde gösterilen evre 2n=4 kromozomlu veya n=4 kromozomlu bir hücrenin mitoz bölünmesinin metafaz evresi olabileceði gibi 2n=8 kromozomlu bir üreme ana hücresinin metafaz II evresi de olabilir. Mayoz bölünmenin metafaz I evresinde, ekvator düzlemine kromozomlar, homolog kromozomlar karþýlýklý gelecek þekilde yerleþeceðinden þekilde gösterilen evre 2n=4 krozomlu bir hücrenin mayoz bölünmesinin metafaz I evresi olamaz. 10. DdeeeFf genotipli çocuk, babada anafaz I de ayrýlmama sonucu oluþan bir spermin (deef veya deef), anneden gelen normal bir yumurtayý (DeF veya Def) döllenmesi sonucu, babada anafaz II de ayrýlmama sonucu oluþan bir spermin (deef veya deef), anneden gelen normal bir yumurtayý (Def veya DeF) döllemesi sonucu, annede anafaz II de ayrýlmama sonucu oluþan bir yumurtanýn (DeeF veya Deef), babadan gelen normal bir sperm (def veya def) tarafýndan döllenmesi sonucu oluþabilir. Annede anafaz I de ayrýlmama ile DEeF veya DEef genotipinde yumurtalar oluþacaðýndan, bu yumurtalarýn döllenmeye katýlmasý sonucu DdeeFf genotipinde çocuk oluþmaz. 8. X kromzomunun Y kromozomu ile homolog olmayan bölgesinde taþýnan çekinik bir özelliði fenotipinde gösteren diþi bir birey, erkek çocuðuna bu özellikle ilgili çekinik gen aktarýr. Erkek bireylerde bu bölgede taþýnan genin Y kromozomunda karþýlýðý olmamasý nedeniyle bu özellik bakýmýndan çekinik fenotipli diþi bir bireyin tüm erkek çocuklarýnda özelliðin fenotipte ortaya çýkmasý gerekmektedir. V numaralý bireyin, annesinin fenotipinde özelliðin görülmesine raðmen kendi fenotipinde özelliðin gözlenmemesi bu hastalýðýn X kromozomunun Y kromozomu ile homolog olmayan bölgesinde taþýnan çekinik bir özellik olmadýðýna kanýt olarak gösterilebilir. 11. Bir insanýn geninin bakteriye aktarýlmasý ve bu gendeki þifreye göre sentezlenen molekülden çok sayýda elde edilemesi sürecinde sýrasýyla, Ýnsan vücudundan alýnan hücreden ilgili gene sahip DNA molekülü izole edilir. Ýzole edilen DNA molekülünden ilgili gen, özel enzimlerle kesilerek ayrýlýr. 9. Ýnsanlarda, erkek çocuklar, otozomlarda ve X kromozomu ile Y kromozomunun homolog bölgesinde bulunan genleri hem anneden hem de babadan alýrken, X kromozomunun Y kromozomu ile homolog olmayan bölgesinde bulunan genleri sadece anneden, Y kromozomunun X kromozomu ile homolg olmayan bölgesinde bulunan genleri ise sadece babadan alýrlar. Ýlgili gen taþýyýcý DNA molekülü ile birleþtirilir. Rekombinant DNA molekülü oluþturulur. Rekombinant DNA molekülü bakteriye aktarýlýr. Rekombinant DNA ya sahip bakteri kültür ortamýnda çoðaltýlýr. Bakterilerde gendeki þifreye göre üretilen moleküller, kültür ortamýndan izole edilir. 2
12. Deney düzeneðindeki yað damlacýðýnýn B kabýna doðru hareket edebilmesi için, B kabýndaki bitkinin kökleri aracýlýðýyla kaptan çekeceði su miktarýnýn, A kabýndaki bitkinin kökleri aracýlýðýyla kaptan çekeceði su miktarýndan fazla olmasý gerekir. A kabýndaki bitkinin yapraklarýnýn vazelinle kaplanmasý, terleme hýzýný azaltacaðýndan B kabýndaki bitkiye göre kökleriyle kaptan daha az su çeker. 15. Tüm omurgalý canlýlarda boþaltým organý böbreklerdir. Alveollü akciðer ve kaslý diyafram yapýlarý, olgunlaþmýþ alyuvarlarýn çekirdeksiz olmasý sadece memeliler sýnýfýnda incelenen canlýlarda gözlenir. Vücut yüzeyinde tüy yapýsýnýn bulunmasý kuþlar sýnýfýnda incelenen canlýlara ait bir özelliktir. A kabýndaki bitkinin karanlýkta, B kabýndaki bitkinin aydýnlýkta bekletilmesi, B kabýndaki bitkide A kabýndaki bitkiye göre daha fazla terlemenin gerçekleþmesine neden olur. Bu durumda B kabýndaki bitki, A kabýndaki bitkiye göre kökleriyle kaptan daha fazla su çeker. B kabýndaki bitkinin yaprak sayýsý azaltýldýðýnda ise, B kabýndaki bitkide terleme hýzý azalýr. Bu durumda A kabýndaki bitki, B kabýndaki bitkiye göre kaptan daha fazla su çeker. 16. Oksijenli solunumun miktokondri içinde gerçekleþen Krebs evresinde substrat düzeyde fosforilasyonla 2 ATP sentezlenirken, ETS evresinde oksidatif fosforilasyonla 34 ATP sentezlenir. Bu durumda mitokondri içinde sentezlenen toplam ATP sayýsý 36 dýr. 13. Tüm canlý hücrelerde glikoliz tepkimeleri sitoplazmada Ökaryot hücrelerde Krebs döngüsü mitokondride gerçekleþirken Calvin döngüsü kloroplastýn stroma kýsmýnda 17. Ýnsanda göz bebeðinin karanlýk ortamda büyümesi aydýnlýk ortamda küçülmesi doðuþtan gelen refleks örneðidir. 18. Grafikte, 1. canlý türüne ait bireylerin maksimum yaþam süresinin %60 ý tamamlanana kadar, yaþayabilen birey sayýsýnýn 1000 den 500 e düþtüðü görülüyor. 14. Çimlenmekte olan bitki tohumlarý oksijen varlýðýnda sadece aerobik solunum yapar. I. kapta bulunan Ba(OH) 2 havadaki karbondioksit moleküllerini tutacaðýndan, II. kaba karbondioksit geçmez. Bu durumda III. kaptaki Ba(OH) 2 çözeltisinin bulanmasý ve aðýrlýðýnýn artmasý, bitki tohumlarýnýn aerobik solunumla ürettiði karbondioksit miktarýnýn belirlenmesini saðlar. Maksimum yaþam süresinin %10 luk kýsmý içinde 1. canlý türüne ait yaþayabilen birey sayýsýnýn azalma hýzýnýn, 2. canlý türüne ait yaþayabilen birey sayýsýnýn azalma hýzýndan daha yavaþ olduðu gözleniyor. Ayný kapalý alan içinde yaþayan canlý türlerinin, maksimum yaþam süresinin %80 i tamamlanýncaya kadar 1. canlý türünün yoðunluðunun daha fazla, maksimum yaþam süresinin son %20 lik kýsýmda ise 2. canlý türünün yoðunluðunun daha fazla olduðu gözleniyor. 3
19. Atmosferdeki karbondioksit ve su buharý gibi gazlarýn oranýnýn artmasý sera etkisine neden olur. Sera etkisi sonucu güneþ ýþýnlarýnýn yeryüzüne geri yansýmasý ise küresel ýsýnmaya neden olur. 23. Tozlaþmalar sonucunda S 1 S 2 genotipli bitkinin diþi organýnýn tepecik kýsmýnda, S 3 ve S 4 genlerine sahip polenlerin çimlenebilmesi, fakat S 1 ve S 2 genlerine sahip polenlerin çimlenmemesi bitki türü içinde genetik çeþitliliði artýrmaya yönelik bir uyumdur. Bu durumda S 1 S 2 genotipli bir bitkiden S 1 S 1 veya S 2 S 2 genotipli yeni bitkilerin oluþmasý engellenmiþ olur. 20. Bitkilerde kuru aðýrlýk artýþýnda fotosentez etkilidir. Bir tohumun çimlenmesi sürecinde gerçek yapraklar oluþana kadar fotosentez gerçekleþmez. Bu süreçte tohumda depo besin tüketilir ve kuru aðýrlýk azalýr. 1 numaralý zaman aralýðýnda fotosentez gerçekleþmediðinden oksijen üretimi gerçekleþmez. Hem 1 hem de 2 numaralý zaman aralýklarýnda protein sentezi ve solunum tepkimelerine baðlý karbondioksit üretimi 24. Hem hücre içi sindirimde hem de hücre dýþý sindirimde besin molekülleri zardan geçebilecek kadar küçük moleküllere parçalanýr. Hücre içine alýnamayacak kadar büyük olan besin moleküllerinden yararlanma ve sindirim atýklarý hücre dýþýnda kaldýðýndan, atýklarýn hücreden uzaklaþtýrýlmasý için enerji harcamama hücre dýþý sindirime ait özelliklerdir. 25. 1 deneyde bitki gövdesinin ýþýðýn geldiði tarafta doðru yönelmesi (+) fototropizmadýr. 21. Sýnýflandýrmada, âlemden türe doðru gidildikçe ortak gen sayýsý artar. Bu durumda ayný cinste incelenen canlýlarýn (X ve P) ortak gen sayýsý, ayný takýmda veya ayný sýnýfta birlikte incelenen canlýlara göre daha fazladýr. Ayný takýmda incelenen canlýlarýn (X ve Z) ortak gen sayýsý ise ayný sýnýfýn farklý takýmlarýnda incelenen (X ve Y) canlýlara göre daha fazladýr. 2. deneyde bitki gövdesinin yerçekiminin tersi yönde büyümesi ( ) geotropizma, bitki kökünün yerçekimi yönünde büyümesi (+) geotropizmadýr. 3. bitki gövdesinin desteðe sarýlarak büyümesi (+) haptotropizmadýr. 22. Akciðer kýlcallarýnda oksijen hemoglobine baðlanýrken vücut kýlcallarýnda oksijen hemoglobinden ayrýlarak dokulara geçiþ yapar. 26. Kanda karbondioksit taþýnmasý sýrasýnda, su ve karbondioksit moleküllerinin birleþerek karbonik asit (H 2 CO 3 ) oluþturmasý (K) ve oluþan karbonik asit moleküllerinin iyonlara (H + ve HCO 3 ) ayrýþmasý (L) doku kýlcallarýnda, alyuvar içinde gerçekleþirken, H + ve HCO 3 iyonlarýnýn birleþerek karbonik asit (H 2 CO 3 ) oluþturmasý (M) ve karbonik asit moleküllerinin su ve karbondioksite ayrýþmasý (N) akciðer kýlcallarýnda alyuvar içinde 4
27. Tabloda, Sekretin hormonunun, hem karaciðer hem de pankreas hücrelerini uyararak bu organlarda tepkiler oluþturduðu gözleniyor. Pankreastan bikarbonat iyonlarýnýn salgýlanmasýnda sekretin hormonunun etkili olduðu gözleniyor. Gastrin ve enterogastrin hormonlarýnýn midenin çalýþmasýný zýt yönde etkilediði gözleniyor. Fakat tabloda sinirsel uyarýnýn hormon salgýlayan bezler üzerinde etkisi hakkýnda herhangi bir bilgi verilmiyor. 28. Böbrek nefronlarýnda, glomerulus kýlcallarýndan Bowman kapsülüne madde geçiþinde kan basýncý etkilidir. Nefron kanalýndaki 2, 3, 4 ve 5 numaralý madde geçiþleri ise geri emilimdir. 29. Þekilde, reseptörü sitoplazmada bulunan bir hormonun hücre zarýndan geçip geçmeyeceði hakkýnda bir bilgi verilmemiþtir. 30. Þekilde, uyarý þiddetinin artmasýna baðlý sinir hücrelerinde ve sinir kordonunda aksiyon potansiyelinde meydana gelen deðiþimler gösterilmiþtir. Sinir hücrelerine uygulanan uyarý þiddetinin artmasý, impulslarýn iletim hýzýný deðiþtirmez. 5