EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (YÜKSEK LİSANS TEZİ)



Benzer belgeler
İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

Bağcılıkta Yeşil (Yaz) Budaması Uygulamaları

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

Bağ Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Ekolojik Faktörler

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

Gemlik Zeytini. Gemlik

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

KURU ÜZÜM ÜRETİM. Dünya Üretimi

AYLARA GÖRE BAKIM İŞLEMLERİ Ocak-Şubat Aylarında Bakım İşlemleri

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

BAĞCILIKTA BUDAMA. Doç. Dr. Murat Akkurt

İKLİM VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği. 04 Şubat 2014 İzmir

BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola

Tarım Konferansı 25 Nisan 2011 Hassa_HATAY

KURU ÜZÜM ÜRETİM. Dünya Üretimi

BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER. Doç. Dr. Murat AKKURT

Antepfıstığında Gübreleme

4. Hafta Bahçe bitkilerinin ekolojik istekleri: İklim ve toprak faktörleri, yer ve yöney

ORGANİK K BAĞCILIKTA TAÇ YÖNETİMİ

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

ÖLÜKOL HASTALIĞI Phomopsis viticola. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD.

Buğday ve Arpa Gübrelemesi

ANTEPFISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ. GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN

Meyva Bahçesi Tesisi

AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8

ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ ERİK FİDANI VE AĞACI İKLİM İSTEKLERİ

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

ŞEFTALİNİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

zeytinist

Tablo 1: Dünya Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretimi ( Kuş üzümü ve diğer türler dahil, Bin Ton) Yunanis tan ABD

RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013

BAĞCILIKTA BUDAMA VE TERBİYE SİSTEMLERİ

Yerfıstığında Gübreleme

ZİRAİ MÜCADELE TEKNİK TALİMATLARI CİLT IV. BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola (Berk. Et Curt) Berl et de Toni

ELMANIN GÜBRELENMESİ

BAHÇE BİTKİLERİNDE BUDAMA TEKNİKLERİ

Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri. Badem Yetişriciliği İklim ve Toprak Özellikleri

Pratik Bağcılık. Meyvecilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü. Seçkin GARGIN, Alim GÖKTAŞ. Lütfen Dikkat!...

zeytinist

Verim Çağındaki Klasik Üzüm Bağlarında Gübreleme. 5 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 2 kg leonardit veya 0.5 kg hümik asit)

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

ELMANIN GÜBRELENMESİ

Yağ Gülü Yetiştiriciliği

ERİĞİN GÜBRELENMESİ. Verim Çağındaki Klasik Erik Bahçesinde Gübreleme. 20 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 4 kg leonardit veya 1 kg hümik asit),

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

Bu nedenle budama, meyvecilikte karlılık oranını artırmak için yapılması gereken en önemli bakım tedbirlerindendir.

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU. Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı

Çelikle Çay Üretimi. Ayhan Haznedar -Ziraat Mühendisi

ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM HASTALIKLARLA MÜCADELE

Sakarya İli Fındık Alanlarındaki Bitki Sağlığı Sorunları Çalıştayı Raporu

zeytinist

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

zeytinist

Organik Bağ Yetiştiriciliğinde Zararlı Yönetimi. Nilgün Yaşarakıncı, Ph.D.

ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİLMESİ VE BAKIMI

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

zeytinist

ASMANIN ÇOĞALTILMASI

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı:

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Taksonomi. Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof)

BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD.

AÇIK TARLADA DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİ

Sulama Ot Mücadelesi ve Çapalama Gübreleme ve Toprak Islahı Seyreltme Gölgeleme veya Siperleme Budama Yerinde Kök Kesimi

Sıcaklık: Bağcılık için en önemli iklim faktörüdür. Etkisi toprak ve hava sıcaklıkları şeklinde irdelenebilir.

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

BAĞ TESİSİ Prof. Dr. Gökhan SÖYLEMEZOĞLU Genel Bağcılık kitabı s:

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını

AŞILI CEVİZ FİDANI SEKTÖRÜ

Çayın Bitkisel Özellikleri

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır.

Giriş Sulama Şu Amaçlarla Yapılır

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU

TRAKYA BÖLGESİNDE BAZI ŞARAPLIK UZUM ÇEŞİTLERİNİN EKONOMİK ANALİZİ

ERİĞİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

TURUNÇGİLLER İÇİN YILLIK ÇALIŞMA TAKViMi

Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde, su tutan ağır (killi) topraklarda dikimden evvel drenaj problemi halledilmelidir.

YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ

Türk Tarımı nda verimi ve kaliteyi arttırmak için Yerli organik kaynaklardan üretilen Organomineral gübre Hexaferm in kullanımı

TARIM SİSTEMLERİ 3. Nemli Tarım

Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

BİTKİ TANIMA VE DEĞERLENDİRME IV DERSİ ÇİM ALANLARDA BAKIM İŞLEMLERİ

ZEYTİN-ZEYTİNYAĞI ÜRETİM MALİYETLERİ ÜZERİNE UZMAN ÇALIŞMA GRUBU SONUÇLARI

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

SERA TARIMI VE ÖNEMİ

EKİN KURDU (Zabrus Spp.) Özden Güngör Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanı 23.Temmuz Ankara

DOMATESİN GÜBRELENMESİ

KAYISININ GÜBRELENMESİ

FINDIK YETİŞTİRME TEKNİĞİ

Fındık Yetiştiriciliğinde Gübreleme

zeytinist

Transkript:

V EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (YÜKSEK LİSANS TEZİ) MANİSA İLİ ve ÇEVRESİNDE BAĞCILIKTA MEKANİZASYON DURUMU, SORUNLARI ve İYİ TARIM UYGULAMALARINA YÖNELİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Anıl GÜCÜYEN Tarım Makinaları Anabilim Dalı Bilim Dalı Kodu: 501.08.00 Sunuş Tarihi: 12.01.2007 Tez Danışmanı: Prof. Dr. Erdem AYKAS Bornova-İZMİR

VI

VII Sayın Anıl GÜCÜYEN tarafından YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak sunulan Manisa İli ve Çevresinde Bağcılıkta Mekanizasyon Durumu, Sorunları ve İyi Tarım Uygulamalarına Yönelik Çözüm Önerileri başlıklı bu çalışma, E.Ü. Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği ile E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Eğitim ve Öğretim Yönergesi nin ilgili hükümleri uyarınca tarafımızdan değerlendirilerek savunmaya değer bulunmuş ve 12.01.2007 tarihinde yapılan tez savunma sınavında aday oy birliği ile başarılı bulunmuştur. Jüri Üyeleri: İmza Jüri Başkanı : Prof. Dr. Erdem AYKAS... Raportör Üye : Prof. Dr. Engin ÇAKIR... Üye : Prof. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ...

VIII

V ÖZET MANİSA İLİ ve ÇEVRESİNDE BAĞCILIKTA MEKANİZASYON DURUMU, SORUNLARI ve İYİ TARIM UYGULAMALARINA YÖNELİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GÜCÜYEN, Anıl Yüksek Lisans Tezi, Tarım Makinaları Bölümü Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Erdem AYKAS 12.01.2007, 146 sayfa Bu çalışmada, bağcılık yapılan alan ve üretim miktarı bakımından ülkemizde ilk sıralarda yer alan Manisa Merkez ve Manisa ya bağlı Alaşehir, Sarıgöl, Salihli, Turgutlu, Saruhanlı, Akhisar ilçelerinde mevcut bağ işletmelerinin yapısı ve mekanizasyon durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla ilçelerde seçilen üreticilerle anket çalışması yapılarak, bağ alanı, arazi mülkiyeti, traktör, alet ve makina varlığı, yetiştirme dönemimde yapılan işlemler, kullanılan mekanizasyon yöntemleri, gübre ve ilaç kullanım miktarları, işgücü kullanımı v.b. ile ilgili veriler toplanarak, Manisa yöresinde bağcılıkta mekanizasyonun durumu ve sorunları ortaya konarak, bu sorunlara iyi tarım uygulamalarına yönelik çözüm önerileri getirilmiştir.

VI Yapılan çalışmanın sonucunda yetiştirme döneminde yapılan toprak işleme, gübreleme, ilaçlama, budama v.b işlemlerin geleneksel yöntemlere dayanarak uygulandığı belirlenmiştir. Üreticilerin bağcılık ile ilgili yeni teknoloji ve gelişmeler hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı görülmüştür. Bağların kuruluş aşamasında agro-teknik isteklere uygun yapılandırılmaması, yörede mekanizasyon uygulamalarının sadece toprak işleme, gübreleme, ilaçlama ve taşıma ile sınırlı kalmasına neden olmuştur. Anahtar kelimeler: Bağcılık, işletme, bağ mekanizasyonu, bağ makinaları, iyi tarım uygulamaları.

VII ABSTRACT MECHANIZATION LEVEL, PROBLEMS & RECOMMENDATIONS FOR GOOD AGRICULTURAL PRACTICES in VITICULTURE, MANISA CENTRAL & SURROUNDING GÜCÜYEN, Anıl MSc in Aricultural Engineering Supervisor: Prof. Dr. Erdem AYKAS 12.01.2007, 146 pages This research was carried out in Manisa Center and its provinces Alaşehir, Sarıgöl, Salihli, Turgutlu, Saruhanlı, Akhisar which are the most important for growing vineyard areas and grapes quantity in Turkey to determine the conditions and the mechanization levels of vineyard enterprises in the region. For this purpose, the level of vineyard mechanization was determined by using the data such as, land use, tractor and its equipments, techniques of growing grapes, mechanization methods, sprayers, fertilization, and labor data were collected from the survey made with producers in the region and appropriate recommendations were made according to the good agricultural practices. According to the results of this study, it was found that farmers use traditional methods for tillage, fertilization, sprayers, pruning etc. and farmers do not have enough knowledge about new technology related to the viticulture.

VIII Mechanization applications are applied only in tillage, fertilization, sprayers and transportation since vineyards were not prepared from the beginning according to agro-technical rules. Keywords: Viticulture, enterprise, vineyard mechanization, vineyard machinery, good agricultural practices.

IX TEŞEKKÜR Bu tez çalışmasının gerçekleştirilmesinde değerli katkılarıyla bana yol gösteren sayın hocam Prof. Dr. Erdem AYKAS a, farklı görüş ve katkılarıyla çalışmamın oluşmasında desteğini esirgemeyen sayın Prof. Dr. Ediz ULUSOY a, anket çalışmasının uygulanmasında sağladığı destek için Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsünden sayın Adnan ERDEM e, bana verdiği destek ve yardımlarıyla bu çalışmanın tamamlanmasında önemli rolü olan sayın Arzu YAZGI ya, isimlerini yazamadığım, her zaman destek ve katkılarını yanımda hissettiğim arkadaşlarıma ve bugünlere gelmemde önemli rolü olan çok sevdiğim aileme, bana gösterdikleri sabır, anlayış ve hoşgörü için teşekkür ediyorum.

X İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ABSTRACT TEŞEKKÜR İÇİNDEKİLER ŞEKİLLER DİZİNİ ÇİZELGELER DİZİNİ V VII IX X XIII XVII 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER 2 2.1. Türkiye Bağcılığının Bugünkü Durumu 2 2.1.1. Dünya Bağcılığı İçindeki Yeri 2 2.1.2. Türkiye Tarımı İçindeki Yeri 4 2.1.2.1. Bitkisel Üretim İçindeki Yeri 4 2.1.2.2. Meyve Üretimi İçindeki Yeri 4 2.1.3. Türkiye Bağcılığı İle İlgili Durum Değerlendirmesi 5 2.1.3.1. Bölgesel Değerlendirme 5 2.1.3.2. Ürünün Değerlendirilmesi ve İstihdama Katkısı 6 2.1.3.2.1. Ürünün Değerlendirilmesi 6 2.1.3.2.2. İstihdama Katkısı 9 2.2. Asmanın İklim ve Toprak İstekleri 9 2.2.1. İklim İsteği 10 2.2.2. Toprak İsteği 13

XI İÇİNDEKİLER (devam) Sayfa 2.3. Bağcılıkta Yetiştirme Teknikleri ve Mekanizasyon Uygulamaları 15 2.3.1. Bağlarda Toprak İşleme 15 2.3.2. Bağlarda Gübreleme 17 2.3.3. Bağ Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi 19 2.3.3.1. Bağ Hastalıkları ve Mücadelesi 19 2.3.3.2. Bağ Zararlıları ve Mücadelesi 22 2.3.4. Budama 24 2.3.5. Sulama 28 2.3.6. Hasat 30 2.3.7. Terbiye Sistemleri 31 2.3.7.1. Geleneksel Terbiye Sistemleri 31 2.3.7.2. Telli Terbiye Sistemleri 32 2.4. İyi Tarım Uygulamaları 39 3. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 40 4. MATERYAL ve YÖNTEM 43 5. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA 45 5.1. Genel Bulgular 45 5.2. Parsel Özelliklerine İlişkin Bulgular 47 5.3. Yetiştirme Tekniğine İlişkin Bulgular 53 5.4. Mekanizasyona İlişkin Bulgular 57

XII İÇİNDEKİLER (devam) Sayfa 5.4.1. Traktör Varlığı ve Özellikleri 57 5.4.2. Tarım Makinaları Varlığı ve Özellikleri 61 5.5. Bağcılık İşlemlerinde Mekanizasyon Uygulamaları Bulguları 62 5.5.1. Toprak İşleme 62 5.5.2. Gübreleme 70 5.5.3. İlaçlama 79 5.5.4. Sulama 86 5.5.5. Budama 89 5.5.6. Hasat 91 5.5.7. Kurutma 94 5.6. Satış 99 5.7. Finans Kaynağı 103 6. SONUÇ ve ÖNERİLER 105 KAYNAKLAR DİZİNİ 112 EKLER 115 EK 1. Üretici Anketi 116 EK 2. Eurepgap Protokolü 129 ÖZGEÇMİŞ 146

XIII ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil Sayfa 1. Bağcılık yapılacak arazide gerekli olan ekolojik koşullar 11 2. Rüdesheim da yamaçlara kurulmuş şarap bağları 12 3. Bağlarda kullanılan dipkazan-tırmık kombinasyonu 15 4. Toprakta kaymak tabakasının kırılmasında kullanılan kültüvatör 16 5. Yüzeysel toprak işlemede kullanılan toprak frezesi 17 6. Kısa budamanın yapılışı 26 7. Karışık budamanın yapılışı 27 8. Goble terbiye şekli verilmiş iki ayrı omca 32 9. Kordon terbiye şeklinin oluşturulması 33 10. Guyot terbiye şeklinin oluşturulması 34 11. Avustralya terbiye şekli 36 12. Çift T terbiye şekli 37 13. Büyük T terbiye şekli 38 14. V veya Y terbiye sistemi 39 15. Ankete katılan çiftçilerin eğitim durumu 45 16. Ailede bağcılıkla uğraşan fert sayısı dağılımı 46 17. Bağların arazi büyüklüğüne göre dağılımı 47 18. Üreticilerin bağcılık yaptıkları parsel sayıları 49

XIV ŞEKİLLER DİZİNİ (devam) Şekil Sayfa 19. Bağların toprak tipine göre dağılımı 50 20. Parseldeki eğim durumu 51 21. Rüzgar erozyonu sorunu 52 22. Anket yapılan bağların yaşı 53 23. Üzümün değerlendirilme şekli 54 24. Üreticilerin kullandıkları anaç tipleri 55 25. Üreticilerin kullandıkları terbiye sistemleri 56 26. Traktörlerin markalarına göre sınıflandırılması 58 27. Traktörlerin güç dağılımı 58 28. Markalara göre traktör yaş grupları 61 29. Omca altı toprak işleme 64 30. Omca altı toprak işleme yöntemleri 65 31. Elle kumandalı omca altı işleme pulluğu 65 32. Duyargalı omca altı işleme pulluğu 66 33. Bağlarda omcaların gövde yapısı 67 34. Omca altı ilaçlama makinası 68 35. Bağlarda kullanılan ot parçalama makinası 69 36. Ot biçme makinası ve herbisit kullanılmış bağ sırası 69 37. Toprak analizi yaptırma sıklığı 71 38. Yaprak analizi yaptırma sonuçları 71

XV ŞEKİLLER DİZİNİ (devam) Şekil Sayfa 39. Kullanılan gübre çeşitleri 72 40. Bağlarda budama artıkları 73 41. Kullanılan mineral gübreler 74 42. Gübreleme yöntemi 75 43. Toprak üstü gübreleme yöntemleri 76 44. Santrifüj gübre dağıtma makinası 76 45. Gübreli araçapa makinası 77 46. Gübreleme makinası mülkiyeti 77 47. Gübreleme makinalarının yaş grupları 79 48. Bağda ilaçlama uygulaması 80 49. Çekilir tip bahçe pülverizatörü 80 50. Çeşitli tiplerde sırt pülverizatörleri 81 51. Yıllık ilaçlama tekrar sayıları 81 52. Üreticilerin ilaç seçimi tercihleri 82 53. Bitki büyüme düzenleyici kullanımı 83 54. Çiftçilerin ilaç satın alındığı kurumlar 84 55. İlaçlamada insan sağlığını etkileyici maddelere karşı koruyucu 85 önlem alma oranı 56. Set oluşturularak yapılan salma sulama sistemi 86 57. Karık açılarak yapılan salma sulama sistemi 87

XVI ŞEKİLLER DİZİNİ (devam) Şekil Sayfa 58. Termik motorlu motopomp 87 59. Sulama kaynakları 88 60. Budamayı yapan kişi 89 61. Elle budama 90 62. Asma budama makinası 90 63. Budama artıklarının değerlendirilmesi 91 64. Bağlarda hasat 92 65. Üzüm hasat makinası 93 66. Bandırma alanı 94 67. Üzümlerin sergiye serilmesi 95 68. İşletmelerde kullanılan sergi tipleri 95 69. Beton sergi tipi 96 70. Yüksek sistem sergi 96 71. Tırmıklama işlemi 97 72. Kuru üzüm savurma makinası 98 73. Kurutma sırasında yabancı madde karışma durumu 98 74. Üzümün değerlendirilme şekli 99 75. Kuru üzümün satıldığı kuruluşlar 102 76. Finans kaynağı 104 77. İlaçlamada sağlık kurallarına uyulmaması 108

XVII ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge Sayfa 1. Dünyada bağ alanları ve üzüm üretimi bakımından ilk 10 ülkenin 3 1999 ve 2003 yılına ait verileri 2. Ülkemiz bağcılığının alan yönünden (ha) bitkisel üretim 4 içindeki yeri 3. Türkiye de 1998 ve 2003 yıllarına ait meyve üretimi 5 4. Tarım bölgelerine göre toplam bağ alanları 5 5. Tarım bölgelerine göre toplam üzüm üretimi 6 6. Bağcılık sektörüne ait dışsatım değerleri 8 7. Çeşitlere göre sofralık üzüm dışsatımı 9 8. Türkiye de arazilerin eğime göre sınıflandırılması 14 9. İncelenen işletmeler için tarımsal mekanizasyon göstergeleri 59 10. Anket yapılan işletmelerdeki alet ve makina varlığı 61

XVIII

1 1. GİRİŞ Türkiye bağcılık için elverişli iklim kuşağı üzerindedir. Asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra, son derece eski ve köklü bağcılık kültürüne sahiptir. 7-8 bin yıl öncesine kadar uzanan bu kültür, ekolojik koşulların yarattığı avantajlarla bütün bölgelerde yapılabilmektedir. Birçok araştırıcının bağcılığın anavatanı olarak belirttiği Anadolu da oluşan bütün medeniyetler, bağcılık kültürüyle yaşamışlardır. Bağcılık, yoğun işgücü girdisine gereksinim duyan ve bütün sene boyunca uğraş gerektiren bir tarımsal üretimdir. Bağlarda uzun yıllar üretim yapılabilmesi nedeniyle, üretim mevsimi içinde uygulanan işlemler ileriki senelerde elde edilen verime direkt etki etmektedir. Ülkemizde, bağcılık yapılan diğer birçok ülkenin aksine mekanizasyon yerine yoğun insan işgücünün kullanılması, bağ alanlarından elde edilen verimin yükselmesini engellemektedir. Bağlardan elde edilen verim ve kalitenin artırılması; bağın ilk kuruluş aşamasından başlayarak toprak işleme, gübreleme, sulama, bitki koruma gibi tarımsal işlemlerde, mekanizasyonun doğru şekilde uygulanması ile sağlanabilir. Ege Bölgesi gerek bağcılık yapılan alan, gerekse üzüm üretimi yönünden diğer bölgelerin büyük bir farkla önünde, ilk sırada yer almaktadır. Özellikle son yıllarda modern bağcılık tekniği yönünden sağlanan gelişmelerin sonucu olarak dekara ortalama toplam verim 1000 kg ın üzerine çıkmış durumdadır. Bu nedenle günümüzdeki bağcılığın mekanizasyon düzeyinin saptanmasında Ege Bölgesi belirleyici örnek olarak alınabilir. Bu amaçla, öncelikle Ege Bölgesi nde üzüm üretimi bakımından ilk sıralarda yer alan Manisa Yöresinde bağcılık yapan işletmelerden, işletmenin genel yapısı, traktör ve alet-makina varlığı, mevsim içinde

2 uyguladığı işlemlerde kullandığı mekanizasyon yöntemleri, temel işçilik ve girdi verileri v.b. toplanmıştır. Daha sonra, elde edilen bu veriler ışığında bu işletmelerin mekanizasyon durumunun ortaya konmasına ve belirlenen sorunlara, iyi tarım uygulamaları çerçevesinde çözüm önerileri getirilmesine çalışılmıştır. 2. GENEL BİLGİLER 2.1 Türkiye Bağcılığının Bugünkü Durumu 2.1.1 Dünya Bağcılığı İçindeki Yeri FAO nun 2003 yılına ait verilerine göre dünyada toplam 7.518.111 ha alanda bağcılık yapılmaktadır. Aynı yıla ait üzüm üretimi ise 60.883.454 tondur. Dünya bağcılığının son beş yıllık süreci incelendiğinde, dünya bağ alanlarının % 1,6 oranında arttığı saptanmıştır. Bu süreçte, alan yönünden ilk beş ülkenin sıralamadaki yerinin değişmediği, Türkiye nin İspanya, İtalya ve Fransa nın ardından 4. sırada yer aldığı görülmektedir. İkinci grupta bulunan beş ülke arasında Çin in %109,8 artış ile altıncı sıraya yükselmesi önemli bir gelişmedir. Üretim alanı yönünden Çin i sırasıyla, İran, Romanya, Portekiz ve Arjantin izlemektedir (Çizelge 1). ABD, Çin ve İran da bağ alanları artarken; İspanya, İtalya, Fransa, Türkiye, Portekiz, Romanya ve Arjantin de azalma eğilimindedir. Bağ alanlarında en fazla azalma Romanya da (%14,1) olmuştur.

Çizelge 1. Dünyada bağ alanları ve üzüm üretimi bakımından ilk 10 ülkenin 1999 ve 2003 yıllarına ait verileri (Çelik ve ark., 2005) 3 Ülkeler Alan (ha) Fark Üretim (ton) Fark Ülkeler 1999 2003 (%) 1999 2003 (%) 1 İspanya 1.150.000 1.116.347-2,9 İtalya 9.208.141 7.483.780-18,7 2 İtalya 899.673 868.225-3,5 İspanya 4.418.100 6.480.400 +46,7 3 Fransa 880.000 851.910-3,2 Fransa 6.800.000 6.178.469-9,1 4 Türkiye 535.000 530.000-0,9 ABD 5.948.000 5.876.620-1,2 5 ABD 350.000 385.706 +10,2 Çin 2.439.030 3.934.972 +61,3 6 Çin 182.600 383.000 +109,8 Türkiye 3.650.000 3.650.000-7 İran 261.169 273.000 +4,5 İran 2.315.258 2.525.000 +9,1 8 Romanya 260.000 223.379-14,1 Arjantin 2.021.000 2.370.000 +17,3 9 Portekiz 252.000 220.000-12,7 Avustralya 1.265.536 1.771.000 +40,0 10 Arjantin 205.000 201.000-2,0 Şili 1.575.000 1.750.000 +11,1 Dünya Toplamı 7.396.479 7.518.111 +1,65 Dünya Toplamı 58.119.555 60.883.454 +4,8 Çizelge 1 in incelenmesinden dünya ülkelerinin üzüm üretim değerlerindeki sıralamanın değiştiği görülmektedir. Alan sıralamasında farklı konumlarda olmakla birlikte, Romanya ve Portekiz dışında sekiz ülke sıralamada ilk 10 içerisinde yer almaktadır. Türkiye nin 2003 yılı verilerine bakıldığında dünya üretiminde 6. sırada olduğu görülür. Beş yıl öncesi ile karşılaştırıldığında, üretim değeri itibariyle bir değişim olmadığı halde, Çin in yükselişi nedeniyle ülkemizin genel sıralamadaki yeri bir sıra gerilemiştir. Üretim alanı bakımından, Avustralya ve Şili listede bulunmazken, üretim miktarı yönünden önde gelen ülkeler arasındadır. Genel olarak 1999 ve 2003 yılı karşılaştırıldığında, 2003 yılında dünya üzüm üretimi, alandaki artışa paralel olarak %4,8 oranında yükseliş göstermiştir. Verim yönünden veriler değerlendirildiğinde 2003 yılında Türkiye de dekardan 688 kg üzüm elde edilirken, alan ve üretim miktarı bakımından Türkiye den daha alt sıralarda bulunan İran da verimin 924 kg/da, Arjantin de ise 1179 kg/da olduğu görülmektedir.

4 2.1.2 Türkiye Tarımı İçindeki Yeri 2.1.2.1 Bitkisel Üretim İçindeki Yeri TÜİK in 2003 yılı değerlerine göre bitkisel üretim için kullanılan alan 24.730.294 ha olup, bu alanın %13,74 ü üzerinde bahçe bitkileri tarımı yapılmaktadır. Bu değerlere göre, bitkisel üretimin yapıldığı alanların %2,14 ü; bahçe bitkileri tarımı yapılan alanların ise %15,6 sının bağlarla kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Son beş yıl içerisinde bağ alanlarının yaklaşık %2,0 oranında azalmıştır. Buna karşılık, bitkisel üretim ve özel olarak bahçe bitkileri üretimi yapılan alanlar içinde bağların kapladığı alan çok önemli bir değişime uğramamış, bitkisel üretim alanları içerisindeki yeri %0,14 oranında artarken, bahçe bitkileri içerisinde ise %0,7 oranında azalmıştır (Çizelge 2). Çizelge 2. Ülkemiz bağcılığının alan yönünden (ha) bitkisel üretim içindeki yeri (Çelik ve ark., 2005) Tarla Bitkileri Bahçe Bitkileri Toplam Bah. Yıl Bahçe Bitk. Ekilen Nadas Sebze Bağ Meyve Zeytin Genel Bit. Oranı 1998 18.748.000 4.890.000 783.000 541.000 1.389.000 600.000 26.951.000 3.313.000 12,30 2003 16.328.450 5.004.782 817.852 530.000 1.424.210 625.000 24.730.294 3.397.062 13,74 Fark (%) -12,9 +2,4 +4,5-2,0 +2,5 +4,2-8,2 +2,5 2.1.2.2 Meyve Üretimi İçindeki Yeri TÜİK in 2003 yılı değerlerine göre üzüm üretimi, toplam meyve üretiminin %29.3 ünü oluşturmaktadır (Çizelge 3). Bu oran, meyve üretimini oluşturan diğer alt gruplardan daha yüksek bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Meyve üretimi içerisinde, üzüm üretiminin payı daima ilk sırada yer almaktadır.

5 Çizelge 3. Türkiye de 1998 ve 2003 yıllarına ait meyve üretimi (Çelik ve ark., 2005) Meyve grubu Üretim (ton) Fark 1998 % 2003 % (%) Üzüm 3.600.000 30,7 3.600.000 29,3 - Yumuşak çekirdekliler 2.905.000 24,8 3.097.000 25,2 +6,6 Turunçgiller 1.943.475 16,6 2.487.650 20,2 +28,0 Sert çekirdekliler 1.826.000 15,5 1.605.900 13,1-12,1 Sert kabuklular 1.459.600 12,4 789.000 6,4-45,9 Diğer üzümsü meyveler - - 711.820 5,8 - Toplam 11.734.075 12.291.370 +4,8 2.1.3 Türkiye Bağcılığı İle İlgili Durum Değerlendirmesi 2.1.3.1 Bölgesel Değerlendirme Tarım bölgeleri düzeyinde bağ alanı ve üzüm üretimi incelendiğinde, uzun yıllardan bu yana olduğu gibi, 2003 yılında da bölge sıralamalarının değişmediği görülmektedir. Ülkemiz bağ alanlarının %33,0 üne sahip olan Ege Bölgesi, üretimin %43,3 ünü karşılayarak birinci sıradaki yerini korumaktadır. Ege Bölgesini, bağ alanlarındaki azalmaya rağmen üretim miktarındaki %33,1 lik artış ile Akdeniz Bölgesi takip etmektedir. Bağ alanlarının %18,2 sine sahip olan ve üretimin %13,8 ini karşılayan Ortagüney tarım bölgesi ise üçüncü sırada yer almaktadır (Çizelge 4 ve 5). Çizelge 4. Tarım bölgelerine göre toplam bağ alanları (Çelik ve ark., 2005) Alan (ha) Tarım Bölgeleri Fark 1998 % 2003 % (%) 1. Ortakuzey 44.743 8,3 36.187 6,7-19,1 2. Ege 154.196 28,5 174.698 33,0 +13,3 3. Marmara 23.720 4,4 27.462 5,8 +15,8 4. Akdeniz 108.823 20,1 103.172 19,5-5,2 5. Kuzeydoğu 1.899 0,4 1.672 0,3-12,7 6. Güneydoğu 70.260 12,9 69.882 13,2-0,5 7. Karadeniz 1.050 0,2 1.222 0,2 +16,4 8. Ortadoğu 37.709 7,0 34.593 6,5-8,3 9. Ortagüney 98.598 18,2 81.127 15,3-17,7 Toplam 541.000 530.000-2,0

6 Çizelge 5. Tarım bölgelerine göre toplam üzüm üretimi (Çelik ve ark., 2005) Üretim (ton) Tarım Bölgeleri Fark 1998 % 2003 % (%) 1. Ortakuzey 167.761 4,7 139.101 3,9-17,1 2. Ege 1.641.446 45,6 1.558.939 43,3-5,0 3. Marmara 215.195 6,0 213.857 5,9-0,6 4. Akdeniz 530.632 14,7 706.105 19,6 +33,1 5. Kuzeydoğu 14.446 0,4 11.256 0,3-22,1 6. Güneydoğu 368.527 10,2 369.082 10,3 +0,2 7. Karadeniz 6.585 0,2 8.722 0,2 +32,5 8. Ortadoğu 132.476 3,7 96.305 2,7-27,3 9. Ortagüney 523.932 14,5 496.658 13,8-5,2 Toplam 3.600.000 3.650.000 +1,3 2.1.3.2 Ürünün Değerlendirilmesi ve İstihdama Katkısı 2.1.3.2.1 Ürünün Değerlendirilmesi Ülkemiz yaş üzüm üretiminin yaklaşık olarak %40 ının çekirdeksiz ve çekirdekli kurutmalık, %30 unun sofralık, %28 inin şıralık, %2-3 ünün ise şaraplık olarak değerlendirildiği kabul edilmektedir (Anonim, 2003a). Yıllık üretimin yaklaşık olarak %75 i yurt içinde tüketilmektedir. Bu durum, Türkiye bağcılığının içe dönük bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Üzümün tüm değerlendirme şekilleri dikkate alındığında, ülkemizde kişi başına yıllık tüketimin 45 kg dolayında olduğu ortaya çıkar (Anonim, 2003a). Sofralık ve şaraplık üzüm üretiminin yurt içi talebi ancak karşılıyor olması ve istenilen standartlarda üzüm elde edilememesi sebebiyle, üretimin büyük bölümü yurt içinde tüketilmektedir. Kuru üzümde ise tam tersine ağırlık ihracattadır. Türkiye de üretilen çekirdeksiz kuru üzümün yıllık yaklaşık 50-70 bin tonluk kısmı (toplam

7 üretimin %20-28 i) yurt içinde tüketilmekte, geriye kalan 180-210 bin ton dolayındaki ürün ise (toplam üretimin %72-78 i) ihraç edilmektedir (Anonim, 2004a). Önemli bir protein ve karbonhidrat kaynağı olan kuru üzüm, içerisindeki demir, fosfor, kalsiyum ve diğer mineral maddeler ile A, B1, B2, B6 ve C vitaminlerinden dolayı, dünyada gittikçe artan oranlarda talep görmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde, sağlıklı gıda tüketimi konusundaki bilincin yüksek olması, beslenme alışkanlıklarında bu tip ürünlerin daha fazla yer almasına sebep olmaktadır. Bu açıdan, kuru üzüm, gelecek yıllarda, dünya gıda pazarından büyük paylar alabilecek bir üründür. Ülkemizde üzümün yanında üzüm yaprağı da, geleneksel olarak önemli bir tüketim potansiyeline sahiptir. İlkbaharda sürgünlerin henüz taze olduğu dönemlerde toplanan asma yaprakları, hem taze hem de salamura yapılarak sarma yapımında değerlendirilmektedir. Bu niteliği nedeniyle üzüm yaprağı üretici için önemli bir gelir kaynağıdır. 2003 yılı itibariyle üzüm ve üzümden üretilen ürünlerin dış satımından sağlanan gelir 241,6 milyon dolardır. Bu değer, aynı yıla ait toplam dışsatım gelirinin %0,75 ini oluşturur. Bu gelirin %76 sını (183.959 milyon dolar) çekirdeksiz kuru üzüm, yani Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidinin bandırılarak kurutulmasından elde edilen ürün sağlamaktadır (Çizelge 6). Çekirdeksiz kuru üzüm dışsatımından sağlanan gelir, tarım ürünleri arasında fındık ve tütünün ardından 3. sırada, tüm ihraç ürünleri arasında ise 41. sıradadır. Ülkemizde üretilen çekirdeksiz üzümün yaklaşık %75 i ihraç edilmektedir. 2003 yılına ait dışsatım değerleri, 2 yıl öncesine (2001 yılı) göre miktar olarak %13 düzeyinde azalmayı, gelir olarak ise %12 lık bir artışı ifade etmektedir (Bkz. Çizelge 6). Bu değerler, çekirdeksiz

8 kuru üzümümüzün dış pazarda 2001-2003 döneminde değer kazandığını göstergesidir. Kuru üzüm ihraç ettiğimiz başlıca ülkeler İngiltere, Almanya, Hollanda ve İtalya olmak üzere AB ülkeleridir. Çizelge 6. Bağcılık sektörüne ait dışsatım değerleri (Çelik ve ark., 2005) 2001 2002 2003 Çekirdeksiz Miktar (ton) 225.743 205.209 196.020 Kuru Üzüm Gelir (1000$) 163.051 156.255 183.959 Sofralık Üzüm Miktar (ton) 79.294 78.139 99.289 Gelir (1000$) 32.829 32.520 51.233 Şarap Miktar (ton) 5.859 4.810 8.531 Gelir (1000$) 6.118 5.183 5.841 Üzüm Suyu Miktar (ton) 662 1.571 919 Gelir (1000$) 345 818 600 Bağcılık sektöründe dış satım yönüyle geçmişte olduğu gibi ikinci sırayı sofralık üzüm almaktadır. Son yıllarda, sahip olduğumuz potansiyelin hala sınırlı düzeyde değerlendirilmesine karşın, bu alanda sağlanan gelişmeler memnuniyet vericidir. Sofralık üzüm ihracatında 1998 yılında gerçekleşen sıçrama (54 000 ton), izleyen yıllarda da artış eğiliminin devam etmesi sonucu 2003 yılında %45 i aşan bir artışla 99 289 tona ulaşmıştır. İhraç edilen üzüm çeşitleri yönüyle Sultani Çekirdeksiz in mutlak üstünlüğü bulunmaktadır. Hala sembolik düzeylerde seyreden şarap ihracatında miktar olarak 2001 yılına (5859 ton) göre 2003 yılında (8531 ton) %45 artış olmasına karşın, elde edilen gelir 6.1 milyon dolardan 5.8 milyon dolara düşerek %4.9 azalmıştır (Çizelge 6). Gelecekte önemli bir alt sektör olarak görünen üzüm suyu dışsatımında henüz bir atılım gerçekleşmemiş ve ihracat 919 ton, elde edilen gelir ise 600 000 dolar düzeyinde kalmıştır (Çizelge 6).

9 Çizelge 7. Çeşitlere göre sofralık üzüm dışsatımı (Çelik ve ark., 2005) 2001 2002 2003 Miktar (kg) Gelir ($) Miktar (kg) Gelir ($) Miktar (kg) Gelir ($) Sultani 74.658.774 30.986.344 71.497.858 30.049.161 88.120.148 45.220.389 Cardinal 518.331 146.790 669.730 192.918 644.657 360.337 Razakıi 69.333 17.773 72.919 25.151 650.761 333.997 Tarsus Beyazı 15.693 4.824 17.720 3.495 17.818 11.163 Müşküle 175.196 87.174 8.900 1.988 310.074 87.111 Diğer Üzümler (Taze) 3.736.587 1.5315.209 5.719.737 2.200.494 8.979.777 5.033.874 Diğer Üzümler (Sofr. Olmayan) 120.198 55.668 150 583 575.069 186.529 TOPLAM 79.294.112 2.829.782 78.139.238 32.520.722 99.298.304 51.233.400 Üzüm çeşitlerine göre dışsatım incelendiğinde Sultani Çekirdeksiz üzümün açık ara üstünlüğü görülmektedir. Sultani kaliteli bir kurutmalık çeşit olmasına karşılık, sofralık olarak da büyük talep görmektedir. Dışsatımda Sultani üzümü miktar ve gelir bakımından Cardinal ve Razaki sofralık çeşitleri izlemektedir (Çizelge 7). 2.1.3.2.2 İstihdama Katkısı Bağcılığın her safhasında insan emeğinin kullanıldığı görülmektedir. Yıl boyunca yoğun işgücü gerektiren bu üretimin ülke istihdamına katkısı büyüktür. Kuru üzüm ve şarap işletmeleri de bu istihdamın oluşmasında büyük rol oynamaktadır. Özellikle üzüm üretiminde ilk sıralarda bulunan Ege, Marmara ve Akdeniz Bölgeler inde istihdam ihtiyacı daha yoğun olarak görülmektedir. Ülkemizde tarım işletmelerinin %15 inin bağcılık alanında faaliyet gösterdiği göz önünde bulundurulduğunda, bu sektörün ülkemiz tarımındaki önemi daha iyi anlaşılmaktadır. 2.2 Asmanın Toprak ve İklim İstekleri Dünyada genel anlamda ekonomik bağcılık, 30-50 C kuzey ve güney enlemleri arasındaki ılıman iklim kuşağında yapılmaktadır. İklim olayları içerisinde sıcaklık, güneşlenme, yağış, hava nemi, don ve rüzgar bağ yetiştiriciliğini etkileyen faktörlerdir.

10 2.2.1 İklim İsteği Asma, çok yıllık bir bitkidir, bu nedenle bağ kurmadan önce o yörede asma için önemli olan ekolojik koşulların (iklim, yer ve yöney, toprak) çok iyi bilinmesinde büyük yarar vardır. Sıcaklık, asmanın gelişmesi üzerinde en önemli faktördür. Asma, günlük ortalama sıcaklık 10 C yi bulunca aktif büyümeye başlamakta ve hava sıcaklığı asma için minimum gelişme sıcaklığı olarak bilinen bu sıcaklığa düştüğünde dinlenmeye girmektedir. Kazançlı bir bağcılık için 10 C nin üzerindeki günlük sıcaklık toplamının en az 1600 gün.derece olması gerekmektedir. Her üzüm çeşidi, meyvelerini olgunlaştırabilmek için farklı sıcaklık toplamına gereksinim duymaktadır. Genelde erkenci çeşitler düşük sıcaklık toplamı olan 1600 2000 gün.derece, geçci çeşitler ise 3000 gün.derecenin üzerindeki yerlerde üzümlerini olgunlaştırabilmektedir. İyi bir sürgün gelişimi ve üzüm olgunluğu için de Temmuz ayı sıcaklık ortalamasının 18 C den az olmaması istenir. Düşük sıcaklıklar bazı yerlerde bağcılığı sınırlamaktadır. Yerli asmalar, -20 C den düşük sıcaklıklarda zarar görmektedir. Genel olarak sıcaklığın -15 C nin altında uzun süre kaldığı koşullarda bağcılığın yapılması önerilmemektedir (Şekil 1). Ayrıca donlar da bağcılığı sınırlayabilmektedir.

11 Şekil 1. Bağcılık yapılacak arazide gerekli olan ekolojik koşullar İlkbaharda vejetasyon başlangıcında -3.3 C ' de 1-2 saat kalan sürgün ve salkımların önemli derecede zarar gördüğü saptanmıştır. Sıcaklık yanında, güneşlenmenin de asma için dikkate alınması gerekir. Asma, kurağa dayanıklı bir bitki olması nedeniyle yıllık yağış toplamı 500 mm olan yerlerde dahi sulamaya gerek duyulmadan ekonomik anlamda yetiştirilebilmektedir. Yağışın bol olması yerine dengeli olması önemlidir. Hasada yakın zamanda yağan yağışlar mantari hastalıkların yayılmasına neden olur. Kurutma sezonunda yağan yağışlar ise sergideki üzüm kalitesini bozmaktadır. Yer ve yöney deyince, bağ kurulacak alanın konumu anlaşılır ve bu yer ovada, vadide bir yamaçta veya tepe üzerinde olabilir. Her yerin kendine özgü iyi ve kötü yönleri bulunmaktadır. Örneğin; ovada toprak derinliği başta olmak üzere diğer toprak özelliklerinin iyi olmasına karşın, buralarda aşırı nemli hava ve don olayları bağcılığı olumsuz yönde etkilemektedir.

12 Şekil 2. Rüdesheim da yamaçlara kurulmuş şarap bağları Tepeler soğuk ve rüzgarlıdır. Toprak derinliği azdır. Yamaçlarda ise toprak derinliği az olmasına rağmen daha iyi bir havalanma ve güneşlenme söz konusudur. Ayrıca don olaylarından daha az etkilenme yanında, düşük hava nemi nedeniyle hastalıklarla daha etkin mücadele olumlu özelliklerdir. Bağcılıkta ileri ülkelerde iklimin uygun olduğu yerlerde yamaçta tesis edilen bağlar önemli düzeydedir. Almanya Rüdesheim da yamaçlara kurulmuş şarap bağları buna bir örnektir (Şekil 2). Ilıman yerlerdeki bağlarda %5-10; soğuk bölgelerde %10-15 meyilli yerler bağcılık için daha uygundur. Daha fazla meyilli yerlerde mutlaka teras yapılarak, toprağın meyile dik olarak işlenmesine özen gösterilmelidir. Ayrıca, meyilli arazilerde "yöney" omcaların güneşten yararlanması üzerinde önemli rol oynamaktadır. Bunun için de çok sıcak bölgeler dışında, bağ kurarken sırasıyla güney, güneybatı, güneydoğu, batı veya doğu yönleri tercih edilmelidir. Çok sıcak bölgelerde ise kuzey yönünün seçimi üzümlerin güneşten yanmasını önlemede çözüm olabilmektedir (www.bagcılık.org)

13 2.2.2 Toprak İsteği Asma diğer birçok kültür bitkisinin ekonomik olarak yetişmediği farklı toprak tiplerinde, sorun yaratmadan yetişebilen bitkilerden biridir. Kumsaldan killi topraklara, 50-60 cm gibi yüzlek topraklardan derin topraklara, taşlı veya fakir topraklardan verimli topraklara, kireçli topraklardan nemli topraklara kadar yetişebilir. Çok ağır, süzek olmayan, tuzlu topraklarda bağcılık yapmak risklidir. Asma kökleri havalanmadığından kökler ölür, asmanın verimi düşer. Çok nemli ve ağır topraklar (killi topraklar) geç ısınır, geç tava gelir ve fazla su tutarlar. Bu tip topraklarda bağda uyanma geç olur. Vejetasyon süresi kısalacağından üzümler olgunlaşamaz. Kumlu topraklar hafif topraklardır. Su tutma kapasitesi düşüktür. Kum miktarı arttıkça sulama isteği artar. Bu tip topraklarda bağcılık ancak sulama ile yapılabilir. Kumlu topraklar organik madde bakımından fakir topraklardır. İyi bir gübreleme gerektirir. Kumlu topraklar çabuk ısındığından vejetasyon erken başlar ve olgunlaşmada erkencilik sağlar. Tınlı topraklar bağcılık için uygun topraklardır. Kolay tava gelir, çabuk ısınırlar. Derin ve su tutma kapasitesi yüksek, organik madde bakımından zengin topraklardır. Bu tip topraklarda kaliteli sofralık ve şaraplık üzüm çeşitleri de yetiştirilebilir. Toprağın küçük taşlı olması toprağın çabuk ısınmasını sağlar. Bu topraklarda kaliteli üzüm yetiştiriciliği için uygun topraklardır. Yerli çeşitler toprak konusunda pek seçici olmadıkları halde, filoksera nedeniyle anaç olarak kullanılmak zorunda kalınan Amerikan asma anaçları için aynı şey söylenememektedir. Dolayısıyla bir yerde bağ kurmadan önce toprağın analiz edilerek özellikle başta kireç içeriği olmak üzere, bünyesi, yapısı, derinliği, taban suyu yüksekliği, tuzluluğu, reaksiyonu ve

14 yorgunluğu incelenmeli ve bunlara göre uygun çeşit ve anaç seçiminin yapılmalıdır. Toprağın yapısının yanında parseldeki eğim durumu da yetiştiricilikte son derece önemlidir. Meyilli arazilerde yoğun yağış halinde ve bir koruyucu örtünün bulunmaması durumunda su erozyonu meydana gelmektedir. Ağır yağmur damlasının darbesiyle yüzeyden koparılan ince toprak taneleri yüzey katındaki boşlukları tıkamakta ve infiltrasyonu azaltmaktadır. Bu ise yüzey akışı ve erozyonu artırmaktadır. Hafif meyil dahi (%0-6) hızlı yüzey akışına neden olabilmektedir (Keçecioğlu ve ark.,2002). Çizelge 8 de Türkiye de arazilerin eğime göre sınıflandırılması görülmektedir. Çizelge 8. Türkiye de arazilerin eğime göre sınıflandırılması % 0-2 Düz Tarıma Elverişli % 2-6 Hafif Tarıma Elverişli % 6-12 Orta Kısmen ve Önlemle Tarıma Elverişli % 12-20 Dik Kısmen ve Önlemle Tarıma Elverişli % 20-30 Çok Otlak ve Ormana Elverişli % 30+ Sarp Otlak ve Ormana Elverişli Kaynak: (Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Türkiye Genel Amenajman Planlaması 1987)

15 2.3 Bağcılıkta Yetiştirme Teknikleri ve Mekanizasyon Uygulamaları 2.3.1 Bağlarda Toprak İşleme Bağlarda değişik amaçlarla toprak işleme yapılmaktadır. Toprak işlemedeki genel amaçları, toprağın su tutma kapasitesini arttırmak, yabancı otlarla mücadele, sulama ve yağışlarla oluşan kaymak tabakasını kırmak, yağışların toprak tarafından tutulmasını sağlamak, gübreden gerekli yararı elde etmek için toprağa karışmasını sağlamak ve diğer kültürel işlemleri kolaylaştırmak olarak sayılabilir. İşlenen toprakta mikroorganizmalar faaliyete geçerek organik maddeleri parçalar, toprak, su, hava dengesini oluşturarak toprağın verimliliğini arttırırlar. Toprak işlemede dipkazan, pulluk, freze ve kültüvatör gibi makinalar kullanılabildiği gibi, insan gücü gerektiren çapa, bel, kürek gibi aletlerle de yapılabilmektedir. Şekil 3.Bağlarda kullanılan dipkazan-tırmık kombinasyonu

16 Bağlarda toprak işleme sonbahar mevsiminde başlar. Sonbahar toprak işlemesinin amacı kış mevsiminin sonuna kadar gerçekleşen yağışların toprakta depo edilmesini sağlamaktır. Toprağın uzun yıllar aynı derinlikte işlenmesi sonucunda oluşan sert ve geçirimsiz tabakanın kırılması gerekir. Sonbahar yağışlarından önce dipkazan çekilerek sert tabakanın kırılması ve yağışların depo edilmesi sağlanır. Verim çağındaki bağlarda bir sıra dolu, bir sıra boş olacak şekilde toprağın yapısına bağlı olarak 50-70 cm derinlikte dipkazan çekilir. Bir sonraki yıl ise boş bırakılan sıralarda aynı işlem uygulanır. Bu işlem hafif bünyeli topraklarda 3-4 yılda bir yapılmalıdır. Şekil 3 de bağlarda kullanılan dipkazan-tırmık kombinasyonu görülmektedir. Sonbahar toprak işlemesinde toprak analizi sonucuna göre önerilen gübre ve organik gübre verilebilir. İlkbahar toprak işlemesi, yabancı otların çıkışını engellemek,toprağın havalanmasını sağlamak ve gübre uygulamaları için yapılır. İlkbahar yağışlarından yararlanmak amacıyla, kış yağışları sonucu oluşmuş kaymak tabakasını kırmak için derin olmayacak şekilde toprak işleme yapılır. Bu amaçla yaygın olarak kültüvatör kullanılmaktadır (Şekil 4). Şekil 4. Yabancı ot mücadelesi ve kaymak tabakasının kırılmasında kullanılan kültüvatör

17 Yaz mevsiminde ise toprak neminin korunması, uygulanan mineral gübrelerin etkinliğinin arttırılması, sıcaklar nedeniyle toprak yüzeyinde meydana gelen yarıkların kapatılması ve yabancı ot kontrolünü sağlamak için yüzeysel toprak işleme yapılır. Yüzeysel toprak işlemede genellikle toprak frezesi ve diskaro kullanılmaktadır, kullanılan toprak frezesi Şekil 5 te gösterilmiştir. Toprağın yapısına bağlı olarak bu uygulama yılda 2-3 kez tekrarlanır. Şekil 5. Yüzeysel toprak işlemede kullanılan toprak frezesi 2.3.2 Bağlarda Gübreleme Bağcılıkta da birim alandan yüksek düzeyde ve iyi kalitede ürün alabilmek için, bağ topraklarının verimliliklerini devamlı olarak en üst seviyede tutmak gerekir. Bunun için de zaman zaman bağların gübrelenmesi istenir. Öte yandan asmalar da kendi bünyelerini oluşturmak üzere topraktan ve havadan aldıkları bazı elementleri güneş enerjisinin yardımıyla organik bileşiklere çevirirler. Dolayısıyla her yıl sürgün, yaprak ve meyve

18 oluşturmak üzere topraktan önemli miktarda besin maddesi kaldırırlar. Bu şekilde kaldırılan besin maddelerine yağmur ve sulama suyu yıkamasıyla kaybolan miktarlar da eklendiğinde toprağın besin maddesi içeriğinin ve verimliliğinin giderek azalması sonucu olarak asmanın büyümesinde anormallikler, gelişmede noksanlık ve verim azlığı görülür. Bu nedenle bağ topraklarının besin maddesi ihtiyaçlarının karşılanması, toprak verimliliğinin arttırılması veya en azından mevcut durumun sürdürülmesi amacıyla topraktan eksilen besin maddelerinin, toprağa yeniden gübreleme yoluyla verilmesi gereklidir. Gübreleme ile ayrıca toprağın fiziksel ve biyolojik özellikleri de asmanın gelişmesine ve besin maddelerinden yararlanmasına uygun hale getirilir. Bağlara verilecek gübre miktarı, yörenin iklim ve toprak özelliklerine, yetiştirilen çeşide, kullanılan anaca ve elde edilen ürün miktarına bağlıdır. Dengeli ve ekonomik bir gübreleme için topraktaki besin maddesi miktarı ile mevcut toprak koşullarında yetiştirilen asmanın ihtiyacının bilinmesi zorunludur. Bu nedenle ilk olarak toprak ve yaprak analiziyle toprak ve bitkinin tanınması gerekir. Bağlarda en fazla ihtiyaç duyulan maddeler azot, fosfor ve potasyumdur. Bunlardan ayrı olarak kalsiyum, magnezyum, demir, bor, çinko gibi az kullanılan fakat toprakta yokluklarında gelişmeyi ve ürünü zarara uğratan elementlerin de zaman zaman toprağa ilavesi gerekli olmaktadır. Azot: En uygun atım zamanı ilkbahar yağışlarından hemen önceki devredir ki bu da şubat-mart ayına denk gelmektedir. İkinci atım zamanı ise nisan-mayıs aylarıdır. Fosfor: Bitki gelişmesinde regülatördür. Bu gübrelerin atım zamanı sonbahardır ve atıldıktan hemen sonra toprağa karıştırılması gerekmektedir.

19 Potasyum: Potasyum noksanlığı halinde yaz başlangıcında asma sürgünlerinin orta kısımlarındaki yaprakların kenarları önce sararır sonra kurur ve kahverengi bir görünüm alır. Bağlarda görülen potasyum eksikliği ahır gübresi verilerek giderilebilir. Ya da potasyum sülfat, potasyum klorür gibi kimyasal gübrelerle giderilebilir. Bu gübreler sonbaharda ve kışın, toprağın derinlerine verilmelidir. Gübre miktarının belirlenmesinde toprak ve yaprak analizi sonuçlarına, gelişme ve mahsul durumuna dikkat etmek gerekmektedir (Anonim, 2004a). 2.3.3 Bağ Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi 2.3.3.1 Bağ Hastalıkları ve Mücadelesi Bitkisel üretimde hastalık ve zararlıların ürünlere zarar vermesi sonucu üretimde hem verim düşüklüğü yaşanmakta hem de ürün kalitesi olumsuz etkilenmektedir. Verim düşüklüğü sonucu bir taraftan ürün maliyeti yükselmekte, diğer taraftan iç ve dış pazar isteklerine uygun kalitede ürün arz edilemediğinden rekabet mümkün olamamaktadır. Uygulamada genellikle bilinçsiz tarımsal ilaç kullanımı söz konusu olduğu için çevre kirlenmesi, doğal dengenin bozulması, ürünlerde bazı ilaçların kalıntısının kalması, hastalık ve zararlıların ilaçlara karşı direnç kazanması gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Söz konusu sorunların çözümü için yeni mücadele yöntemleri üzerinde durulmaktadır. Ülkemizde etkili madde olarak hektara 0.63 kg ilaç kullanılmaktadır. Bu miktar Fransa ve Almanya da 4.4 kg, İtalya da 7.6 kg, Hollanda da 17.5 kg, Yunanistan da 6.0 kg ve Belçika da 10.7 kg dır. Bu ülkelere oranla Türkiye de birim alana pestisit kullanımı 7 ile 28 kat daha düşük düzeydedir. Ancak bir çok gelişmiş ülkenin aksine Türkiye de bölgeler ve iller bazında pestisit kullanımı yönünden heterojen bir yapı gözlenmektedir (Demircan ve ark., 2004).

20 Bağ Küllenmesi: Kurak bölgelerde daha çok rastlanır. Omcanın tüm yeşil organlarında (yaprak, sap, sürgün, salkım ve tane) görülür. Yapraklar çok küçükken hastalığa yakalanabilir, ancak belirtileri yapraklar büyüdükten sonra kendini gösterir. Hastalığa yakalanan yapraklar önce normal yeşil rengini kaybeder, yaprağın alt ve üst yüzeyleri kirli beyaz renkte kül serpilmiş gibi bir görünüm kazanır daha sonra yaprakların kenarları kıvrılır ve şekil bozukluğu meydana gelir. Hastalığa yakalanan çubukların üzerinde yer yer gri renkli lekeler belirir. Meyveler ben düşme zamanına kadar hastalığa yakalanabilir, hasta taneler çatlar ve küçük kalır. Bu hastalık, çiçeklerin ve yaprakların hastalanmasıyla ürün azalmasına, salkımların hastalanmasıyla ürünün kalitesinin düşmesine, çubukların hastalanmasıyla da asmanın kış soğuklarından zarar görmesine neden olur. Mücadelesi: Kültürel Tedbirler: Hastalığın görüldüğü yerlerde bağlar sürgün vermeden önce kabuklar temizlenmeli hastalığın bulaşma ihtimaline karşı bahçe pülverizatörü ile % 3-4 lük bordo bulamacı püskürtülmelidir. Kimyasal Mücadele: Hastalığın görüldüğü yerlerde mücadelenin her yıl yapılması gerekir. İlkbaharda hastalık belirtileri görülmeden ve sürgünler 20-40 cm boylandığında ilk ilaçlamaya başlanır. Çeşit ve şartlara göre 3-5 ilaçlama yapılır. Bağ küllemesine karşı kullanılan klasik ve ekonomik ilaç toz kükürttür, toz kükürt uygulamaları atomizörler ile yapılır. Bağ Mildiyösü: Hastalık omcanın bütün yeşil kısımlarında görülür. İlkbaharda yapraklarda yağ lekesi şeklinde lekeler oluşur, sonra bu yağ lekelerinin altında beyaz kadife gibi bir örtü meydana gelir. Enfeksiyona

21 uğrayan üzüm taneleri kahverengileşir, buruşur ve kabuğu meşin görünümünü alır. Yaprak altlarında meydana gelen bu örtü sonradan salkımlarda yeşil sürgünlerde ve omcanın bütün yeşil kısımlarında da görülmeye başlar. Hava sıcak ve kurak geçerse bu örtü kahverengi renge döner. Hastalıklı salkımlar bir müddet sonra tamamen kurur. Hasta yapraklar dökülür ve çubuklar çıplak kalır. Fazla hastalanan omcalardan hiç ürün alınamaz ve hastalık etkisini iki sene boyunca gösterir. Mücadelesi: Kültürel Tedbirler: Mantarın sporlarına yataklık etmesi sebebi ile omcaların altında bulunan bir sene önceki yapraklar ilkbahar başlangıcında toplanıp yakılmalıdır. Kimyasal Mücadele: Mildiyöye karşı kullanılan ilaçlar koruyucu ve hastalığı durdurucu etki yaptığından genç sürgünlerin yapraklarında yağ lekelerine benzeyen sarılıklar görülür görülmez hemen ilaç atılmalıdır. Salgın yıllarında 15 günde bir olmak üzere en az üç ilaçlama yapılmalıdır. Mildiyö ile mücadelede bordo bulamacı denilen, göztaşı ve bunun yarısı kadar sönmemiş kireçle karıştırılarak hazırlanan ilaç en etkili yoldur. Hazır bakırlı preparatlar da kullanılabilmekte ve ilaçlama bahçe veya sırt pülverizatörü ile yapılmaktadır. Bağ Antrakozu: Hastalık asmanın yeşil olan her organında görülür. Hasta yapraklar deforme olur, salkımlar danelerini silker, daneleri üzerinde koyu kahverengi, ortasında gri ve çatlak lekeler oluşur, yaz ortasında da danelerde çatlama görülür.

22 Mücadelesi; Kültürel Tedbirler: Kış budaması yapılırken üzerinde Antrakoz lekeleri bulunan çubukları dikkatle budayıp imha etmek gerekir. Kimyasal Mücadele: Bağlar budandıktan sonra, gözler henüz uyanmadan bordo bulamacı ile kış ilaçlaması yapılır. Yağışların getireceği yeni bulaşmadan korunmak için bordo bulamacı ile yaz ilaçlamasının sürdürülmesi yararlı olmaktadır. 2.3.3.2 Bağ Zararlıları ve Mücadelesi Bağ Filokserası: Bir çeşit yaprak biti olup Amerikan asmanın kök ve yapraklarında, yerli asmanın ise köklerinde bulunur. Kökte yaşayan formları kışı nimf halinde asmanın ana köklerinde geçirmektedir. Filoksera omcaların köklerini emmek suretiyle zarar verir. Kök uçlarının emilmesi sonucu köklerde anormal büyümeler ortaya çıkar. Ayrıca, sürgünlerde durgunlaşma olur, boğum araları kısalır, yapraklar küçülür ve sonuçta omcalar kurur. Mücadelesi kültürel önlemlerle yapılmaktadır. Filoksera ile bulaşık asmalarda hiçbir şekilde çubuk alınmamalı, bulaşık alanlarda kurulacak bağlar Amerikan asma anaçları üzerinde aşılanmalı, anaçlar temiz olmalı ve gerekirse çubuklar karbonsülfür ile dezenfekte edilmelidir. Yerli asmalardaki floksera zararı, asmaların zayıflaması, verimden düşmesi, yaprakların küçülmesi, boğum aralarının kısalması ve genel bir sarılık şeklinde ortaya çıkar. Bu gibi asmalar ilkbaharda erken uyanır ve ürünlerini silker. Yapraklar yaz sonlarına doğru kurur. Şiddetli zarar durumunda 3-10 yıl içinde asmalar kurur. Bu zararlıya karşı Amerikan asma

23 anaçları dayanıklı olması sebebiyle günümüzde modern bağcılıkta kullanılmaktadır. Asmaların verimi ve ürünün olgunlaşması üzerine doğrudan etkili olması nedeniyle uygun anaç seçimi ile ilgili çalışmalar, modern bağcılığın temel çalışmaları arasında yer alır. Ancak her çeşit ile her anaç iyi uyum göstermeyip anaç seçiminde aşağıdaki hususlar dikkatle incelenmelidir: a) Toprak-anaç ilişkileri (adaptasyon), b) Anaç-kalem ilişkileri (affinite), c) Filoksera-anaç ilişkileri (Filokseraya dayanım), d) Nematod-anaç ilişkisi (nematoda dayanım), e) Diğer faktörler (dalların odunlaşması, çeşitlerin köklenme yeteneği, kalemin verimi üzerine etkileri, anacın gelişme kuvveti) (www.bagomcasi.sitemynet.com) Asma fidan üretiminde sertifikasyon uygulaması, aşılı ve aşısız Amerikan asma fidanlarını kapsamakta, yerli fidanlara sertifika verilmemektedir (Çelik ve ark., 2000). Modern meyve bahçesi ve bağ tesislerinde planlamanın en önemli unsurlardan birisi, sertifikalı, yani meyve ve üzüm çeşitlerinin üstün nitelikli klonlarına ait (kaynağı bilinen ve ismine doğru), sağlıklı ve kaliteli (standartlara uygun) fidanlarla yola çıkılmasıdır. Özellikle kaynağı, ismi, doğruluğu ve sağlığından tam olarak emin olunamayan fidanlarla kurulan tesislerde ilerleyen yıllarda önemli sorunlarla karşılaşma riski oldukça yüksektir. İyi tarım uygulamaları kapsamında, bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde sertifikalı fidan kullanımı zorunluluktur. Ancak anacın seçiminde yukarıda belirtilen hususlara dikkat etmek gerekmektedir.

24 Salkım Güvesi: Ergin kelebek olan bağ zararlısının tahribatı larva döneminde olur. Kelebeklerin üst kanatları kahve rengi, gridir. Yumurtaları oldukça küçük olup, erginler mayıs ayında çıkar ve yumurtalarını salkımlara koyarlar. Salkım güvesinin en etkin zararları koruk ve özellikle olgunlaşmış daneleri delerek yemesi ve çürümelere neden olması şeklindedir. Zararın önlenebilmesi için kelebeklerin yumurtalarını bırakmadan yok edilmesi şarttır. Zararı daha çok çiçek devresinden itibaren arttığından bu dönemde mücadeleye başlanmalı ve 15-20 gün aralıklarla, 3-4 defa bahçe pülverizatörü ile ilaçlama yapılmalıdır. Bağ Göz Kurdu: Bağ göz kurdu larvaları ilkbaharda gözler uyanmadan önce kışladıkları yerlerde gözlere doğru tırmanırlar. Gözün içini yiyerek gözün ölmesine ve dolayısıyla açılmasına engel olurlar. Kültürel mücadelede, bağ göz kurdu kışı larva halinde omcanın çubuklarında geçirdiğinden ilkbahara girerken kesilen çubuklar imha edilmelidir. Ayrıca bağ göz kurdunun zararlı olduğu bağlar Mart ayının ikinci yarısından itibaren gözlem altında tutularak bir omcada 1-2 larva saptandığında ilaçlı mücadeleye geçilmelidir. (www.gap.gov.tr) 2.3.4 Budama Omcaya istenen terbiye şekli verildikten sonra bu formun korunması, omcanın iyi gelişip bol ve kaliteli ürün verebilmesi, toprak işleme, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi kültürel işlemlerin daha kolay yapılabilmesi için; omcanın sağlığını, büyüme gücünü ve çeşidin özelliğini dikkate alarak gereksiz bir yıllık dallar ile yaşlı ve kurumuş kısımların, gerektiğinde yeşil

25 sürgünlerin, yaprak, salkım vb. organların kesilmesi işlemine budama denir. Omcaların budanması yaz ve kış olmak üzere iki farklı zamanda yapılmaktadır. Kış budaması; sonbaharda yaprak dökümünden, ilkbaharda gözler uyanıncaya kadar geçen dinlenme dönemi içerisinde yapılan budamadır. Omcanın yapraksız dönemine rastlayan bu işleme aynı zamanda kuru budama da denmektedir. Budamada, gözlerin verimliliği, asmanın gelişme kuvveti ve asmalarda bırakılması gereken göz sayısı dikkate alınmalıdır. Yaz budaması; omcanın yapraklı döneminde yapılan ve yeşil budama olarak da adlandırılan budamadır. Bu uygulamanın amacı, asmanın kapasitesini büyümesi istenen kısımlar üzerinde yoğunlaştırmak, rüzgar kırılmalarını önlemek, asmanın tacı içinde iyi havalanma ve güneşlenme koşullarını sağlamaktır. Yaz budamasında sürgünlerin tamamı veya bir kısmı, yapraklar, koltuk ve dip sürgünleriyle bazı çiçek ve salkımlar çıkarılmakta, uç, filiz ve obur, bilezik alma gibi bazı işlemler yapılmaktadır (www.bagcilik.org). Bağcılıkta kısa, uzun ve karışık olmak üzere üç çeşit budama vardır. Kısa budamada bırakılacak bir yaşındaki verimli dallar 1-3 göz üzerinden kesilmektedir (Şekil 6). Bu yöntem, alt gözleri çok verimli olan çeşitlerde uygulanmaktadır.

26 Şekil 6. Kısa budamanın yapılışı (Kaynak: Bağcılık İçin Pratik Bilgiler, 2000, TÜBİTAK, Türkiye Tarımsal Araştırma Projesi Yayınları) Uzun budamada, üzüm verecek çubuklar 12 göz üzerinden kesilmektedir. Sürgünleri kuvvetli gelişen, ancak dip gözleri verimsiz veya kısmen verimli olan çeşitler için uygundur. Bu yöntemin uygulandığı omcalarda verilen şekli muhafaza etmek oldukça zordur. Karışık budanan omcalar, kısa ve uzun budanan çubukları içerir (Şekil 7). Dip gözleri verimsiz veya az verimli olan çeşitler için uygundur.

27 Şekil 7. Karışık budamanın yapılışı (Kaynak: Bağcılık İçin Pratik Bilgiler, 2000, TÜBİTAK, Türkiye Tarımsal Araştırma Projesi Yayınları) Kışları ılık geçen yerlerde budamaya yaprak dökümünden sonra başlanabilir ve bütün kış boyunca buna devam edilebilir. Kışı sert geçen bölgelerde geç budama yapılmalıdır. Böylece kış donlarından meydana gelecek zararlardan korunulmuş olmaktadır.

28 2.3.5 Sulama Asma yıllık ortalama 500-600 mm yağış olan yerlerde su ihtiyacını kendiliğinden karşılayabilir. Sulama aralıklarına ve verilecek su miktarına yağışın mevsimlere göre dağılışı, toprağın yapısı, anacın çeşidi, asmanın terbiye şekli ve verimi, sıcaklık ve sulama sistemi gibi faktörler etkilidir. Asma gelişimi için gerekli besin elementlerini kökleri ile sudan erimiş olarak aldığından, verilen gübrelerin etkili olabilmesi için suyun önemi büyüktür. Asmanın suya en çok gereksinim duyduğu devreler sürme ve çiçeklenme devresi ile tanelerin büyüme dönemleridir. Sürme ve çiçeklenme döneminde mevsimin yağışlı olması nedeniyle sulamaya ihtiyaç duyulmayabilir. Ancak uyanma ve sürgün gelişmesi döneminde kurak koşullar nedeniyle, yeterli su gereksiniminin karşılanamaması durumunda sürgünler kısa kalır ve çiçek gelişimi olumsuz etkilenir. Tane tutma dönemimde susuzluk tanelerin küçük kalmasına neden olmaktadır. Ayrıca köklerde dallanma ve gelişme bu dönemde olduğundan sulama büyük önem taşımaktadır. Tane olgunlaşma döneminde yapılan sulama da ürünün kalitesini arttırmaktadır. Sulama suyunun kalitesi çok önemlidir. Tuzlu, kireçli ve içerisinde yabancı madde (bor gibi) bulunan sular sakıncalıdır. Derin kuyulardan çıkarılan sulama suyu oksijen yönünden fakir olduğu için dinlendirildikten sonra bağlara verilmesi daha yararlı olmaktadır. Bağlarda sulama, yüzey sulama,yağmurlama sulama ve damla sulama olmak üzere 3 şekilde yapılabilmektedir. Yüzey sulama, bağlarda sıra aralarına açılan karıklara su verilerek uygulanan sulama şeklidir. Eğimi %3 ten fazla olan arazilerde bu yöntem tavsiye edilmemektedir. Bu sulama sisteminde diğer yöntemlere göre su

29 tüketimi yüksektir, toprakta tuzluluk sorunu oluşturur ve yabancı ot sorununu arttırır. Yağmurlama sulama sisteminde, bağ içinde belirli aralıklarla konumlandırılmış yağmurlama başlıkları ile doğal yağışa benzer sulama yapılmaktadır. Her türlü topoğrafik yapıya ve toprak yapısına sahip arazide uygulanabilir. Yüzey sulamaya göre işçilk ve su sarfiyatı yönünden daha ekonomiktir. Ancak tesisin oluşturulma aşaması yüksek maliyetlidir, sistemde sürekli basınç için enerjiye ihtiyaç vardır. Yüksek rüzgar hızında ve aşırı sıcakta sulama verimi düşer, sulama sonucunda asmaların yaprakları nemli kaldığından mantari hastalıkların oluşmasına neden olur. Damla sulama sisteminde sulama suyu, kaynağından alınarak kapalı boru sistemi vasıtası ile 1-1.5 atm basınç altında damlatıcılara veya mini springlere iletilir. Bitkiyi strese sokmadan sık aralıklarla ve daha az miktarda sulama yapılır. Diğer sulama sistemlerine göre verim artışı yönünden üstündür, eğimli arazilerde tesviyeye gerek kalmadan uygulanabilir, su kullanımı minimum düzeydedir. Bu sistem ile, asmaların bulunduğu dar bir alan ıslatıldığından yabancı ot gelişimi kontrol altında tutulmuş olur, sıra araları kuru kaldığından diğer kültürel işlemlerin yapılmasına olanak sağlar ve besin maddeleri sulama suyu ile verildiğinden gübreden en iyi şekilde fayda sağlanır. Damla sulama sisteminin yukarıda sayılan avantajlarına karşılık bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bu dezavantajlar; suyun kalitesine göre damlatıcılarda tıkanma sorunu, toprakta tuzlanma oluşturması, suyun sadece kök bölgesine verilmesi sonucunda kök gelişiminin sadece suyun bulunduğu bölgede yoğunlaşması ve bunun sonucunda asmanın rüzgarlara karşı dayanma yeteneğinin azalması şeklinde özetlenebilir.