1 ZEVKLERİ YERLE BİR EDEN ÖLÜM "İnsanlar uykudadırlar. Öldükleri zaman uyanırlar" Hz. Ali 1 İlkbaharda yağan yağmurlarla toprak, kabarır, kıpırdar ve rengârenk bin bir çeşit bitkiyle bezenir. Hiç solmayacakmış gibi görünen bu göz alıcı canlılık ve güzellik, bitkilerin, sararıp solup kuruyarak çerçöp haline gelmesiyle sona erer. Kur ân-ı Kerim de dünya hayatı buna benzetilir. 2 و اض ر ب ل ه م م ث ل ال ح ي وة الد ن ي ا ك م اء ا ن ز ل ن اه م ن الس م اء ف اخ ت ل ط ب ه ن ب ات ا ل ر ض ف ا ص ب ح ه ش يم ا ت ذ ر وه الر ي اح و ك ان ا لل ع ل ى ك ل ش ي ء م ق ت د ر ا Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir. (Kehf, 18/45) Dünya hayatı,bütün canlılığıyla çocukluk, tüm enerjisiyle gençlik, duraklama dönemi diyebileceğimiz olgunluk ve nihayet hayatın en düşkün dönemi 3 ihtiyarlıktan ibarettir. Hayatın bütün bu aşamalarını yaşaması takdir edilmiş insanların hayatlarında, Kur ân-ı Kerim in bu tasvirini canlı olarak müşahede etmek mümkündür. Elimizi ateşe soktuğumuz zaman yanacağına inandığımızdan daha öte biliyoruz ki bir gün mutlaka öleceğiz. İran ın ünlü şairi Ömer Hayyam der ki: Dünyada muradınca yaşarsan yaşa sonu ne Hem bin zevk ile taşarsan sonu ne Farzeyle ki dünyada ömrün yüzyıl Ömründen yüzyıl daha aşarsan sonu ne? Ölüm, hayatın gerçeği, hereksin başına gelecek. Çünkü Her nefis ölümü tadacaktır. 4 Ölmemeye çare yoktur. Ne kadar uzun yaşamamız takdir edilmiş olursa olsun, bu dünya hayatında bize verilen süre, sınırlıdır. Saatin saniye göstergesinin her vuruşu, bu süreden bir parça koparmaktadır. Attığımız her adımla ölüme doğru yol almaktayız. Aldığımız her nefes, almamız mukadder olan nefes sayısını eksiltiyor. Takvimden her gün koparılan yapraklarla arkada kalan günleri artık geri getirmek mümkün değildir. 1 Bakınız: Ebu'l-Hayr Muhammed b. Abdurrahman es-sehâvî (ö.902 Hicrî), el-makâsıdü'l-hasene fî Beyani Kesîrin mine'l-ehâdîsi'l-müştehere al'l-elsine, Nûn Maddesi,Rivayet Numarası: 1240 2 Bakınız: Kehf sûresi (18): 45; Yunus sûresi (10). 24 3 Bakınız: Nahl sûresi (16): 70 4 Al-i Imran suresi (3): 185; Enbiya suresi (21): 35; Ankebut suresi (29): 57
2 Şairin dediği gibi dünya hayatının geçici olduğunu anlatmak üzere her gün cenazeler musallanın kürsüsüne çıkmaktadırlar. "Fenây-ı âlemi takrir için cemaate Cenaze va'za çıkar kürsî-i musallâya" (Nâbî) Her gelecek, yakındır. Uzak olan, gelmeyecek olandır. Kurân-ı Kerim de sık sık dünya hayatının geçiciliğine vurgu yapılır: و م ا ال ح يوة الد ن ي ا ا ل ل ع ب و ل ه و و ل لد ار ا ل خ ر ة خ ي ر ل ل ذين ي ت ق ون ا ف ل ت ع ق ل ون Dünya hayatı bir oyundan bir oyalanmadan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise müttaki olanlar için elbette daha hayırlıdır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız? 5 (En'am,6/ 32) Bu ilahi mesaj, İslâmî duyarlılığa sahip olanlar için asıl olanın, Ahiret yurdu olduğunu ne güzel ortaya koymaktadır! Allah Rasulünün, İbni Ömer in iki omuzunu tutarak söyledikleri şu mübarek söz, hatırımızdan çıkarmamamız gereken hadislerdendir. وعن ابن عمر رضى ا لل عنه م ا قال: [أخذ رس ول ا لل ص ل ى ا لل ع ل ي ه و س ل م بمنكب ى وقال ك ن في الد ن ي ا كأن ك غريب أو عابر سبيل. Dünyada bir yabancı yahut bir yolcu gibi ol! 6 Gurbette yaşayan bir yabancı,orada kalıcı olmadığının farkındadır. Bu sebeple oranın daimi sakinleri gibi hareket etmez. Geçici olarak bulunduğu o yerin ne makam ve mevkii ne de mal ve mülkü kendisini o derece ilgilendirir. Onun düşüncesinde, daha ziyade dönüp varacağı asli vatanı vardır. Tedariki, birikimleri, gayretleri ve hareketleri ona göredir. Yolcu da uğrayıp geçtiği yerlere takılıp kalmaz. Yolculuğu esnasında hep gideceği yeri göz önünde bulundurarak hareket eder. Oralara takılıp kaldığı takdirde, devam eden yolculuğu esnasında çok sıkıntı çekeceğinin bilincindedir. Bu yüzden tedarikini ona göre yapar. Allah ın elçisinden (s) yukarıda zikredilen nasihati alan İbn-i Ömer,bu hadisi kendisinden aktaran râvîye şu nasihatte bulunur: وكان ابن عمر رضى ا لل عنه ما يقول : [إذ ا أم س ي ت فلا ت ن ت ر ال ب اح وإذ ا أص ب ح ت فلا ت ن ت ر المس اء وخ ذ من صحت ك لمرض ك ومن حيات ك لمو ت ك. Akşama erişince sabahı gözleme, sabaha erişince de akşamı bekleme. Sağlıklı zamanından bir kısmını hastalık zamanın için ayır, hayatından bir kısmını da ölümün için ayır. 5 En'am Suresi (6): 32; Bakınız: Tevbe Suresi(9):38; Yunus Suresi(10): 7 6 Buhârî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25, (2334); Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi,12/357
3 Böylesi bir şuurla hareket edebilen bir Müslümanın, Ahiret yurdunu unutması düşünülemez. İslam ı iyi özümsemiş bazı Tasavvuf büyüklerinin, müminlere, kıldıkları namazları son namazlarıymış gibi eda etmeleri tavsiyesinde bulunmaları, ölüme ne derece hazırlıklı olunması gerektiği hususunda güzel bir fikir vermektedir. Bu bilinçle namaz kılan bir Müslümanın namazı, gerçekten huşû içinde kılınan bir namaz olur. Çünkü bu Müslüman, namazını bir daha Hakkın divanına durabilme fırsatının olmayabileceği şuuruyla eda etmektedir. Kur'ân-ı Kerim'de insanın ölümle burun buruna gelince nasıl içtenlikle yaratıcısına yakardığına dikkat çekilir: و ا ذ ا غ ش ي ه م م و ج ك ال ل ل د ع و ا ا لل م خ ل ين ل ه الد ين ف ل م ا ن ج يه م ا ل ى ال ب ر ف م ن ه م م ق ت د و م ا ي ج ح د ب اي ات ن ا ا ل ك ل خ ت ار ك ف ور "Deniz dalgası onları kara bulutlar gibi kuşattığında (o anda) bütün içtenlikleriyle yalnızca kendisine bağlanarak Allah'a yakarırlar..." (Lokman,31/ 32) Bu konumdaki yakarışlarda riyadan eser yoktur. Sağlık zamanında hastalığı düşünerek tedarikli olmak ne kadar akıllıca bir hareketse bu dünya hayatında Ahiret için hazırlık yapmak da o derece akıllıca bir davranıştır. Dünya hayatı sınırlıdır. Bu sınırlı hayatın ötesinde ebedi bir hayat vardır. Kişi, bu dünyada yapıp ettiklerinin sonuçlarıyla orada muhakkak yüz yüze getirilecektir. İnsan için önemli olan, kendisine verilen zaman dilimini olabildiğince ahiret hayatında kazançlı çıkacak şekilde değerlendirmektir. Bu durum, hayatın, dünya için de en yararlı şekilde değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. Dünya hayatında çeşitli hile ve desiselerle istedikleri makamları, mevkileri, malları mülkleri elde eden bir çok kimse, kendini akıllı sanır. Halbuki Peygamber Efendimiz, asıl akıllı kişiyi şöyle tanımlıyor: و ع ن ش د اد ب ن أو س ر ض ي ا لل ع ن ه ق ال : ق ال ر س ول ا لل ص ل ى ا لل ع ل ي ه و س ل م : ا ل ك ي س م ن د ان ن ف س ه و ع م ل ل م ا ب ع د ال م و ت "Akıllı kimse bu dünyada kendisini sorgulayan ve ölüm sonrası için çalışandır..." [Tirmizî, Kıyamet 26, (2461).] Hz. Ömer'in şöyle söylediği rivayet edilmektedir: "Hesaba çekilmeden önce nefislerinizi hesaba çekiniz. Kendinizi en büyük buluşma için hazırlayınız.kıyamet gününde hesap, ancak dünyada kendini sorgulayanlar için kolay olur." 7 Yaşadığı hayatın nasıl bir hayat olduğunu göz önüne almadan yani bir takım yüce değerlere bağlı bir hayat mı yoksa aşağılık, hiçbir ulvi değer taşımayan bayağı bir hayat mı olduğuna bakmaksızın mutlak manada ne olursa olsun hayata aşırı düşkünlük, Kur ân-ı Kerim de yerilmektedir: 7 Tirmizi, Kıyame : 25 (Hadis No: 2459)
4 و ل ت ج د ن ه م ا ح ر ص الن اس ع ل ى ح ي وة و م ن ال ذ ين ا ش ر ك وا ي و د ا ح د ه م ل و ي ع م ر ا ل ف س ن ة و م ا ه و ب م ز ح ز ح ه م ن ال ع ذ اب ا ن ي ع م ر و ا لل ب ير ب م ا ي ع م ل ون Andolsun ki onları, insanların hayata karşı en düşkünü, hatta müşriklerden bile daha düşkün bulacaksın. Onların her biri kendisine bin yıl ömür verilmesini ister. Halbuki uzun yaşamak kendisini azaptan uzaklaştırıcı değildir. Allah onların bütün işlediklerini görmektedir. (Bakara, 2/96) Bu sebeple Ahirette kendileriyle aramızda uzun mesafeler olmasını arzulayacağımız amellerden uzak durmak gerekmektedir. Çünkü: ت و د ل و ا ن ب ي ن ه ا و ب ي ن ه ا م د ا ب ع يد ا ي و م ت ج د ك ل ن ف س م ا ع م ل ت م ن خ ي ر م ح ض ر ا و م ا ع م ل ت م ن س و ء و ي ح ذ ر ك م ا لل ن ف س ه و ا لل ر ؤ ف ب ال ع ب اد "Herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister..." (Al-i İmran, 3/30) Hiçbir şeyin gizli kalmayacağı ve her şeyin apaçık ortaya çıkacağı Kıyamet gününde bu dünyada tüm yapıp ettiklerimizin kaydedildiği kitap elimize tutuşturulduğu zaman : ف ا م ا م ن ا وت ي ك ت اب ه ب ي م ين ه ف ي ق ول ه اؤ م اق ر ؤ ا ك ت اب ي ه ا ن ي ظ ن ن ت ا ن ي م ل ق ح س اب ي ه "Gelin,kitabımı okuyun! Ben hesabımla karşılaşacağımı biliyordum." (Hakka, 69/19-20) diyerek alnımız açık, yüzümüz ak mı olacağız ;yoksa: و ي ق ول ون ي ا و ي ل ت ن ا م ا ل ه ذ ا ال ك ت اب ل ي غ اد ر ص غ ير ة و ل ك ب ير ة ا ل ا ح يه ا "...Eyvah! Bu nasıl bir kitap ki küçük büyük hiç bir şey bırakma dan hepsini sayıp dökmüş..." (Kehf,18/49) و ا م ا م ن ا وت ي ك ت اب ه ب ش م ال ه ف ي ق ول ي ا ل ي ت ن ي ل م ا وت ك ت اب ي ه و ل م ا د ر م ا ح س اب ي ه ي ا ل ي ت ه ا ك ان ت ال ق اض ي ة ما ا غ ن ى ع ن ي م ال ي ه ه ل ك ع ن ي س ل ط ان ي ه "...Keşke kitabım bana verilmeseydi. Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim. Keşke ölüm her şeye son vermiş olsaydı. Malım bana hiçbir yarar sağlamadı. Saltanatım da yok olup gitti." (Hakka, 69/25-29) diyerek geri dönüşü olmayan bir hüsrana mı sürükleneceğiz? Evet. O gün kişi, gerçekle yüz yüze gelince dünyaya tekrar döndürülüp güzel işler yapmayı ne kadar arzu eder... Ama artık iş işten geçmiştir: ح ى ت ا ذ ا ج اء ا ح د ه م ال م و ت ق ال ر ب ار ج ع ون ل ع ل ي ا ع م ل ص ال ح ا ف يم ا ت ر ك ت ك ل ا ن ه ا ك ل م ة ه و ق ائ ل ه ا و م ن و ر ائ ه م ب ر ز خ ا ل ى ي و م ي ب ع ث ون
5 "Nihayet onlardan birine ölüm gelince, 'Rabbim! Beni dünyaya geri döndürünüz ki, bıraktığım dünyada salih bir amel işleyeyim' der. Hayır! Bu sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir, Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir berzah (perde) vardır." ( Mü'minûn,23/ 99,100) و ه م ي ط ر خ ون ف يه ا ر ب ن ا ا خ ر ج ن ا ن ع م ل ص ال ح ا غ ي ر ال ذ ي ك ن ا ن ع م ل ا و ل م ن ع م ر ك م م ا ي ت ذ ك ر ف يه م ن ت ذ ك ر و ج ا ء ك م الن ذ ير ف ذ وق وا ف م ا ل ل ال م ين م ن ن ير "Onlar orada, 'Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim' diye bağrışırlar. (onlara şöyle denilir:) 'Sizi,düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur."(fatır,35/37) و م ا ك ان ل ن ف س ا ن ت م وت ا ل ب ا ذ ن ا لل ك ت اب ا م ؤ ج ل Hiçbir kimse Allah ın izni olmadan ölmez. Ölüm belli bir süreye göre yazılmıştır... (Al-i İmran, 3/145) Bu ölçüye göre hiç kimse Allah ın belirlediği zamandan bir saniye bile önce ölmediği gibi onun belirlediği zaman diliminden bir saniye de fazla yaşamaz. Mümin buna şeksiz şüphesiz inanır. Bu imanı, mümine, ölüm karşısında son derece sükunet ve metanet içinde olma imkanı verir. Zaten ölüm, Allah dostları için vuslat anıdır, Şeb-i arûs tur. "Likâullah"tır. "Ölüm asûde bahar ülkesidir bir rinde". (Yahya Kemal) "Öldüğüm gün tabutum yürüyünce, Bende bu dünya derdi var sanma. Bana ağlama "yazık yazık", "vah vah" deme, Şeytanın tuzağına düşersen vah vahın sırası o zamandır, "Yazık yazık" asıl o zaman denir. Cenazemi gördüğün zaman "ayrılık ayrılık" deme Benim buluşmam asıl o zamandır." ( Mevlana) Tamamen dünyaya dalıp Ahiret yurdunu unutanlar veya Ahiret e inanmayanlar için ise ölüm, en istenmeyen şeydir. Ama o, nice hırslara son verir, nice zalimlerin belini kırar ve nice zorbaları yere serer. Nice zevkleri yerle bir eder! İmamı Gazâlî nin çarpıcı tasvirlerinden 8 hareketle söylersek; kim, saraylardan, villalardan ve her çeşit konforu muhtevi ikametgahlardan kabirlere intikal etmek, pahalı avizelerin aydınlığından yer altının karanlığına girmek, bakılmaya kıyılamayacak güzellerle oynaşırken böceklerin kurtların içine düşmek, bin bir çeşit yiyecek ve içeceğin zevkini tadıp dururken ağzını topraklara sürmek, kuş tüyü yatakları terk edip 8 Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed el-gazâlî, Ihyau Ulûmi'd-dîn, İstanbul 1985, Temel Neşriyat, 16/103 (2847)
6 rutubetli yerlere serilmek ister? Ama ölüm öyle bir gerçek ki ona ne en muhkem kalelerin surları engel olabilir, ne de en sağlam sığınak ve koruganlar! ا ي ن م ا ت ك ون وا ي د ر ك ك م ال م و ت و ل و ك ن ت م فى ب ر وج م ش ي د ة Nerede olursanız olun, ölüm size ulaşacaktır. Sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile... (Nisa, 4/78) Önemli olan, bu sınırlı hayatın sonuyla sınırsız Ahiret hayatının başlangıcı olan çizgiye varıp ebedi yolculuğa çıkarken azıksız olmamaktır. Bu yolculuğa azıksız çıkmamanın yolu, Peygamber Efendimizin şu mübarek talimatına uymaktan geçer: hatırlayın" 9 "Dünya zevklerine son vereni çokça أ ك ث ر وا ذ ك ر ه اذ م الل ذ ات Uyudun uyanmadın olacak Kim bilir nerde nasıl kaç yaşında Bir namazlık saltanatın olacak Bir taht misali o musalla taşında Cahit Sıtkı Tarancı "Padişah olsan da derler, 'er kişi niyyetine!', Var, musallâda yatan mevtâya bak da ibret al! Bir kefendir âkıbet, sermâye-i bey ve fakir (Zâhidâ) "İşbu söze Hak tanıktır Bu can gövdeye konuktur Bir gün ola çıka gide Kafesten kuş uçmuş gibi." Yunus Emre 9 Tirmizi, Zühd, 4 (Hadis No:2308)