MUTLU AİLE PROJE KİTABI - 4 EĞİTİM NOTLARI 2012-2013



Benzer belgeler
MUTLU AİLE PROJE KİTABI - 2 EĞİTİM NOTLARI

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

AİLE PİRAMİDİ = EVLİLİK 2

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Nedensellik. BBY606 Araştırma Yöntemleri Güleda Doğan

Anne-Baba-Çocuk Üçlüsünün İletişimi Nasıl Olmalı?

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

Zorbalık Türleri Nelerdir?

ÇOCUKLA İLETİŞİM ÖNSÖZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

Okul fobisi nasıl gelişir?

DEĞİŞEN ANNE BABA ROLLERİ

Kardeş Kıskançlığı Nedir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

ÇOCUK-EBEVEYN İLİŞKİSİ EĞİTİMİ=FİLİAL TERAPİ UZM. KLİNİK PSİKOLOG&OYUN TERAPİSTİ ZEYNEP BETÜL TORUN

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

ERGENLERLE ĐLETĐŞĐM BECERĐLERĐ

Can Kardeş Kreşi Rehberlik Servisi ARALIK 2014 REHBERLİK BÜLTENİ

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

CEBİNİZ BIRAKIN DİYOR SMS TÜRKİYE PHASE ONE COMMUNITY-BASED QUESTIONNAIRE: SURVEY TURKISH VERSION

hamilelik ayrılma Aile arabuluculuk evlilik boşanma yasal birlikte yaşam eş çocukların karşılanması doğum

KARDEŞ KISKANÇLIĞI KARDEŞ KISKANÇLIĞININ NEDENLERİ

1. Bir süre için hayatınızdaki iyi şeylerin artık olmadığını varsayın.

Aile Avukatlığı ve Aile Rehberliği

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

ONYOMANİ Onyomani; alışveriş bağımlılığı ya da takıntılı alışveriş davranışı olarak adlandırılabilen

Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

OKUL KORKUSU. Çocuğum okula gitmek istemiyor. Okul saati yaklaştığında huzursuzlanıyor. Karnı veya başı ağrıyor, midesi bulanıyor.

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

Anne ve kız arasında en çok yaşanan iletişim sorunları nelerdir?

EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

ÇOCUKLARA SINIR KOYMAK

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

ile yalnız kalma, içe kapanma, sürekli öfke duyma ve yoğun çatışmalar ile kendini gösterir.

OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA UYKU SORUNLARI VE ÖNERİLER

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ EYLÜL 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA OKUL KORKUSU

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

ÖFKE KONTROLÜ. Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Psikolog Seda BİLGEN IŞIK İÇİNDEKİLER: 1. TIRNAK YEME 2. ÇOCUKLARDA BİLGİSAYAR KULLANIMI 3. SINAV KAYGISI 4. KAYNAKÇA

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

Yukarıdaki soru, bu yazının meselesini tüm boyutlarıyla içermese de konuyla ilgili karşılaştığım soruların özünü teşkil etmektedir.

HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) 02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay & Taş;

LanguageCert AÜ TÖMER B1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Prof. Dr. Mehmet Akif Ersoy 1440 Sk. No.1 D.14 Alsancak İzmir Randevu tel:

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Düşünce Özellikleri Ölçeği

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

UYUŞTURUCU ÖZGÜRLÜĞÜN SONU!

OKULA HAZIR MISINIZ? VELİ BÜLTENİ EYLÜL ATA KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

Stressiz Yaşam Mümkün mü?

EDA ÖZCAN ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ

DEĞERLERİN ÇOCUKLARA AKTARIMI

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?


Evlilik sadece özgürce ve tam rıza ile yapılmalıdır

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

PDR ÇALIŞMALARIMIZ. 3. Sayı / Şubat - Mart 2016 ŞUBAT AYI ANA SINIFI ETKİNLİKLERİMİZ ŞUBAT AYI. sayfa 2. SINIF ETKİNLİKLERİMİZ. 2 de. sayfa.

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

ÖFKE & ÖFKEYİ KONTROL ETME YOLLARI. Çetin SARIYILDIZ Rehber Öğretmen

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

ÇOCUK İSTİSMARININ MEDYADA YER ALMA BİÇİMİNİN RUHSAL ETKİLERİ

REHBERLİK POSTASI -1

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ. İLETİŞİM ve SÜRECİ

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Sınav Kaygısı ve Olumlu Başa Çıkma Yolları Kaygıyı, gelecekte olma ihtimalini düşündüğümüz olumsuz düşünceler olarak

ÜMRANİYE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

AKRAN BASKISI. Çetin SARIYILDIZ Rehber Öğretmen

Beylikdüzü Psikolog Sitesi ~ Panik Bozukluğun Etkileri Yazısı

22 İL. Hane Ziyaretleri 2015 Raporu

Transkript:

XXXXXXXXX? XXXXXXXXX? Eşlerin birbirlerinin ai Eşlerin birbirlerinin ai MUTLU AİLE PROJE KİTABI - 4 EĞİTİM NOTLARI 2012-2013 2 3

4 XXXXXXXXX? Eşlerin birbirlerinin ai * Proje kitapçığında yer alan görüş ve düşünceler müellifine aittir. * Bu kitap Tuzla Mutlu Aile Projesi Kapsamında proje yararlanıcılarına dağıtılmak üzere Tuzla Belediyesi tarafından bastırılmıştır. İÇİNDEKİLER İçindekiler 1 Proje Hakkında (Tuzla Kaymakamı Mümin Heybet) 2 Proje Hakkında (Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı) 3 Proje Hakkında (Prof. Dr. Medaim Yanık) 4 Tuzla Mutlu Aile Projesi 5 İnsanlar neden evlenir? 6 Kadınlar ve erkekler arasındaki farkları tanıma ve yönetme 7-8 Eşler arasında uyuşmazlık 9 Evlilik süreci ve ilk günlerin psikolojisi 10 Düğün sürecinde uyum ve uyumsuzluklar 11 Evliliğin ilk döneminde cinsel yaşam 12 Evlilikte hak ve sorumluluklar 13 Evlilikte en sık yaşanan uyuşmazlıklar/sorunlar 14 1.Ev işleri nasıl yapılacak? 15 2. Çocuklar nasıl yetiştirilecek? 16 3. Para nasıl harcanacak 17 4. Ailelerle nasıl ilişki kurulacak? 18 5.Cinsel yaşam nasıl olacak? 19 6. Boş vakitler nasıl geçirilecek? 20 Evliliği etkileyen ruhsal rahatsizliklar 21-22 Evliliği dinamitleyen unsurlar 23 Eşler arasında şiddet 24 Aldatma 25 Eşler arasında iletişim 26 Kavga tarzları: Talep kaçma tarzı 27 Söylemeye karşı akıl okuma 28 Sen diline karşı ben dili 29 Duymaya karşı dinleme 30 Tartışmalara sert veya yumuşak başlama 31 Sorunu ortaya koymak yerine suçlama ve aşağılama 32 Öfkelenmeye karşı sakinleşme 33 Kavga sırasında tamir girişimi 34 Kavga sonrası küsme davranışı 35 Kavga sonrası evi terk etme 36 Kavga sonrası yatak ayırma 37 Birbirinizin dünyasından haberdar olun 38 Eşinize düşkünlük ve beğeninizi gösterin 39 Duygulari ifade etmek ve dinlemek 40 Yalnız takılmak yerine birlikte vakit geçirin 41 Eşinizle beraber karar alın 42 Evliliğinize anlam katın 43 Kaynaklar 44 1

Toplumun kadınına, erkeğine, yaşlısına, gencine ve tabii ki engellisine sağlıklı ortam hazırlayan devletin kurum ve kuruluşlarının görevidir. Milletin bekası için hizmet edilmesi gereken yegane konulardan biri aile ve onun dinamikleridir. Sağlıklı bir temel üzerine bina edilen aile, eşlerin birbirlerine saygıyla yaklaştığı, ebeveynin çocuklarına sevgisini ihmal etmediği bir yapıda olmalıdır. Mutlu aile, mutlu toplum ilkesinden hareketle sürdürülen Mutlu Aile Projesi ailenin yaşam kalitesini yükseltmek ve artan aile sorunlarına çözüm bulmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu çalışmada, sorunlara yönelik uygulanabilir pratik çözümler üretilmiştir. Toplumun temeli olan ailenin oluşumunda sağlam evliliklerin kurulması ve sürdürülmesini sağlamak, aile kurumunun değişik nedenlerden ötürü sarsılmasını en aza indirmek, herhangi bir nedenden dolayı yıkılmasını önlemek ve mutlu aileleri yaygınlaştırmak hedeflenmiştir. Proje ortağımız Belediye Başkanı sayın Dr. Şadi Yazıcı nın şahsında Tuzla Belediyesine, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne ve bağlı olarak çalışan Halk Eğitim Merkezine, Rehberlik ve Araştırma Merkezine, Hemşeri Dernekleri Platformuna, mahalle muhtarlarına, sivil toplum kuruluşlarına, proje eğitmenleri psikolojik danışmanlara, seminerlere katılan yetişkinlere ve nihayet projede işbirliği içinde çalıştığımız İst. Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Medaim Yanık Bey e teşekkür ediyorum. Sağlıklı bir toplum, ancak sağlıklı bireyler tarafından oluşturulabilir. Sağlıklı bireylerin yetişmesi ise aile yapılarının sağlıklı kurulmasıyla sağlanabilir. İnsani değerlerin yıpranmasından kaynaklanan sorunların gün geçtikçe yaygınlaşarak karmaşık hale gelmeye başladığı toplumumuzda, evliliklerin sağlıklı kurulmasını ve sürdürülmesini sağlamak, öncelikle ele alınması gereken bir konudur. Bu konuda toplumu oluşturan bireylerin, özellikle de evlilik adaylarının ve ailelerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Tuzla da sağlıklı aile ilişkileri ve güçlü aile bağlarıyla huzurlu bir toplum oluşmasına katkı amacıyla; Tuzla Kaymakamlığı, Tuzla Belediyesi, ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan Mutlu Aile Projesi, bu konuda büyük bir boşluğu dolduracaktır. DR. ŞADİ YAZICI BELEDİYE BAŞKANI MÜMİN HEYBET KAYMAKAMI 2 3

Proje Hakkında Bu kitapçığı okuyup, bu programa katılmanız evlilik aşamasında olduğunuzu göstermektedir. Bu program evlilik öncesinde ve evlilik sürecinde mutlu olanıza katkı sağlamak için hazırlanmıştır. Evlilik öncesinde evlilik ve ilişki geliştirme eğitimi alanların, evlilik doyumları artmaktadır. Bu programlar evliliğe zarar verebilecek tutum ve davranışlara karşı bilgi ve farkındalık sağlamaktadır. Üstelik daha mutlu olmak için yapılması gereken pozitif tutum ve davranışlar hakkında da bilgi verilmektedir. Yakın insan ilişkileri hem mutluluk hem de mutsuzluğun kaynağıdır. Bu sebeple yakın ilişkide olduğumuz insanlara özen göstermemiz, ilişkiyi beslemeye ve geliştirmeye çalışmamız gerekir. Eşiniz size en yakın olan kişidir. Bu program, eşinizle ilişkinizi geliştirmeye yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu program hazırlanırken, dünyadaki evlilik okulu programları incelenmiştir. Evlilik alanında çalışan önemli kişilerin eserleri gözden geçirilmiş ve klinik deneyimlerim dikkate alınmıştır. Vaka örnekleri evlilik terapisi uyguladığım kişilerin anlatımları dikkate alınarak yazılmıştır. Bu programın hazırlanmasında öncülük eden Tuzla Kaymakamı Sayın Mümin HEYBET, Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi YAZICI ve Hemşehri Dernekleri Birliği Başkanı Sayın Recep DEMİR e ve Uzm psikolog Şerif KESKİNOĞLU na teşekkürlerimi sunuyorum. Eğer, Tuzla da yaşayan evlenme aşamasında olan çiftlerin evliliğine bir katkı sağlayabilirsem, kendimi mutlu hissedeceğim. MUTLU AİLE PROJESİ Bu kitapçık, Tuzla Mutlu Aile Projesi sunumunun evlilik aşamasında olan çiftlere uygulanan programın yazılı halidir. Sunumları dinledikten sonra, kitapçığı da en az bir kez okumanızı öneriyoruz. Böylece dinlediğiniz konular zihninizde daha da netleşecektir. Bu kitapçığın içeriği, sunumda olduğu gibi beş ayrı başlıktan oluşmaktadır. Bu başlıklar aşağıda gösterilmiştir. İçerik A Kadın erkek ilişkileri ve evlilik - boşanma B Uyuşmazlık ve çözümü / yönetimi C Evliliği etkileyen ruhsal rahatsızlıklar D Evliliği dinamitleyen haller E Eşler arasında iletişim İstanbul Şehir Üniversitesi www.medaimyanik.com PROF. DR. MEDAİM YANIK PSİKİYATRİST 4 5

İNSANLAR NEDEN EVLENİR? Evlilik oldukça eski ve tarihsel bir olgudur. Evlilik, tarih boyunca tüm toplumlarda var olmuştur. Adem babamız ve Havva annemiz evliydiler. Evlilik birçok ihtiyacımıza birden cevap verir. İnsan ihtiyaçlarından biri diğer insanlarla yakınlık kurmaktır. Evlilik kadın erkek arasında yakınlık sağlar. Cinsel ilişki isteği, yemek ve içmek kadar bedenimizin bir ihtiyacıdır. Eğer, cinsel yaşantımız olmazsa ruhsal ve bedensel bir gerilime gireriz. Evlilik, cinsel yaşantının düzenli, güvenli, meşru ve sürekli olması imkanını verir. Çocuk sahibi olma isteği de doğamızda vardır. Annelik ve babalık duygusu insana en fazla doyum veren hislerden biridir. Çocukları olmayan çiftler, çocuk arzusu ile yanıp kavrulabilirler. Bir çocuğa sahip olmak için oldukça zahmetli ve pahalı tedaviler alıp dururlar. Hem hamilelik, hem de çocuk büyütmek oldukça zahmetli bir süreç olmasına rağmen, çocuğumuzun olmasını keyifle isteriz. Çocuklarımızı yaşamımızda sahip olduğumuz en değerli varlıklar olarak görürüz. Evlilik, çocuk sahibi olmanın meşru ve güvenli bir yoludur. Evlilik aynı zamanda bize kadın ve erkeklerin yaşamlarını kolaylaştıracak imkanlar sunar. Hayatı yalnız yaşamak, duygusal olarak zor olduğu kadar fiziksel olarak da zordur. Yaşamak için barınmaya, ısınmaya, yiyeceğe, temizliğe ihtiyacımız vardır. Evlilik ortamı, eşlerin bu ihtiyaçları beraber karşılamasına imkan sağlar. Yalnız başına üstesinden gelinmesi çok zor olan bu işler, karı kocanın dayanışması ile kolay hale gelir. Birçok bilimsel çalışma, evlilerin evli olmayanlara göre daha mutlu, daha sağlıklı, ekonomik olarak daha iyi ve daha uzun yaşadıklarını göstermektedir. KADINLAR VE ERKEKLER ARASINDAKİ FARKLARI TANIMA VE YÖNETME Kadınlar ve erkekler farklı doğaya sahiptirler. Bu farklılıklar, biyolojik olarak doğuştan geldiği gibi, yetişme ortamından da kaynaklanır. Evlilik ilişkilerinde erkekler ve kadınlar arasındaki bu cinsiyete bağlı farklılıkların tanınıp yönetilmesi gerekir. Erkekler daha çocukluktan itibaren daha hareketli, daha yarışmacı, daha güçlü olma isteği duymaya yatkındırlar. Bu eğilim, toplum tarafından da erkek rolüne uygun görülerek, desteklenir. Kadınlar ise çocukluklarından itibaren daha az hareketli, daha işbirliğine açık, daha paylaşımcı ve kendi aralarında daha fazla konuşma eğilimlidirler. Çocukluk döneminde başlayan bu özellikler erişkin yaşamında da devam etme eğilimindedir. Günümüzde bu farklılıklar giderek azalmakla birlikte, kadın erkek ilişkilerinde sorun olabilecek düzeyi korumaktadır. Evlilikte de erkekler sorun odaklı düşünmeye ve sorunları mekanik bir şekilde çözmeye odaklanırken, kadınlar sorunların ilişki ve konuşma sürecine odaklanırlar. Erkekler evlilikte oluşan uyuşmazlıklara karşı susma, içlerine kapanma ve az konuşma eğilimindedirler. Birçok araştırmacı bu durumu duvar olma veya içe kapanma olarak adlandırır. Kadınlar sorunlar olduğunda, sorun hakkında daha fazla konuşmaya çalışırlar. Bu farklılık erkekler tarafından eşinin çok İnsanlar neden evlenir? Tarih boyunca insanlar evlendi Yakınlık ihtiyacı Cinsellik Çocuk sahibi olma isteği Yaşamı kolaylaştıracak karşılıklı destek arayışı Evli olanlar daha mutlu, sağlıklı, ekonomik olarak iyi, uzun yaşıyor 6 7

konuştuğu ve sürekli talepte bulunduğu şeklinde değerlendirilebilir. Kadınlarda ise, eşinin konuşmaktan kaçtığı ve kendisini önemsemediği şeklinde yorumlanmaktadır. Erkekler duygularını daha az ifade etmeye eğilimli iken, kadınlar duygularını daha fazla ifade etme eğilimindedir. Erkekler bu durumda eşlerini aşırı duygusal olmakla suçlayabilirken, kadınlar ise erkekleri duygusuz olarak suçlamaktadır. Erkek ve kadın doğası arasındaki farklılıklardan evliliği en fazla etkileyen ise cinsellik eğilimidir. Erkekler genellikle daha sık cinsel ilişki talep ederken, kadınlar cinselliğin ancak duygusal bir süreçle beraber yaşanmasını isterler. Bu talep ve yaklaşım farkı evlilikte sıklıkla sorun olmaktadır. Bu farklılıklar her çift için geçerli değildir. Bazen erkek kadından daha fazla duygusal olabilir. Bazen de erkeğin cinsel ilişki talebi kadından daha az olabilir. Erkek doğası ve kadın doğası arasındaki bu farkları bilmek, evlilik sorunlarını azaltmak için önemlidir. Örneğin kadınlar genellikle kendi eşlerinin az konuştuğunu düşünüp, sorunu kişiselleştirirler. Halbu ki eşinin diğer erkeklere benzer bir şekilde az konuştuğunu bilmek eşini suçlamayı azaltabilir. Yine de erkek ve kadınların eşlerinin doğasını dikkate alarak, beklentilere uygun davranma yönünde gayret etmesi gerekmektedir. Yani erkekler eşleriyle daha fazla konuşmaya, duygusal paylaşmaya, cinsellik öncesinde romantik davranışlar sergileme yönünde teşvik edilmelidir. Kadınlar da erkeklerin yalnız kalma duygusuna saygı duymaya, cinsellik taleplerine daha fazla evet demeye teşvik edilmelidir. EŞLER ARASINDA UYUŞMAZLIK Eşler arasında uyuşmazlık, çatışma ve kavga neredeyse kaçınılmazdır. Mutlu evliliklerde bile eşler arasında devam edip giden uyuşmazlıklar vardır. Eşler arasında uyuşmazlığın olmasını iyi bir şey olarak bile kabul edebiliriz. Çünkü bu durum eşlerin kendilerini ifade ettiklerini, sahici ve adil bir ilişki aradıklarını gösterir. Eşler arasındaki uyuşmazlıkların %60 dan fazlası çözülemez niteliktedir ve tek çözüm bu durumu kabul edip, yönetmeye çalışmaktır. Örneğin; birbirinin aileleri ile ilişkiler konusunda uyuşmazlık ortaya çıkmışsa, bu durumun genelde köklü nedenleri vardır ve evlilik boyunca artıp azalarak devam etme eğilimindedir. Böyle bir sorun ancak karşılıklı bakış açılarını anlamaya çalışıp, bu farklılıkları kabul etmeye çalışmayı gerektirir. Çiftler bu sorunun evlilikleri üzerine olumsuz etkisini azaltabilirler ama nadiren ortadan kaldırabilirler. Eğer sorun çözülebilir nitelikte ise çözmek gerekir. Örneğin, yeni doğmuş bebekle uğraşan anne, uykusuz kalmaktan ve tüm gün bebeğe bakmaktan bunalmışsa, bu çözülebilir bir sorundur. Koca çocuğa bakarak, eşinin uyumasını veya kendine vakit ayırmasını sağlayabilir. Eğer uyuşmazlıklar şiddetli ve sürekli olur, çözülüp ya da yönetilmezse evlilik üzerine yıkıcı etkide bulunabilirler. Alkolü bırakan kişilerden oluşan Adsız Alkoliklerin güzel bir duası vardır: Allah ım; çözebileceğim sorunları çözebilmem için güç, çözemeyeceğim sorunları kabul etmem için sabır ver. Kadın erkek farklılıklarını tanıyarak kabul etme ve yönetme Erkekler Kadınlar Daha fazla güç ve başarı odaklı 8 Daha fazla insan ilişkisi odaklılar Çözülmeyen sorunlara karşı iç dünyalarına çekilmeye meyilli Sorunları daha fazla konuşmaya çalışarak çözmeye çalışır Duyguları daha az ifade ediyor Duyguları daha fazla ifade ediyorlar Daha sık cinsel birleşme isteğinde bulunuyor Duygusal yakınlıkla birlikte cinsellik yaşamak istiyorlar 9

EVLİLİK SÜRECİ VE İLK GÜNLERİN PSİKOLOJİSİ Evliyken çiftler arasında problemler çıktığı kadar, belki de daha fazla, evlilik sürecinde sorunlar çıkmaktadır. Evlilik öncesinin kendisine özgü bir psikolojisi vardır. Evlilik süreci genellikle mutlu ve uyumlu tamamlanır. Fakat evlilik hazırlıkları aynı zamanda stres kaynağıdır. Bu durum iş dünyasında terfi ederken stres yaşayan kişilerin durumuna benzer. Hayatımızın en önemli kararını verme aşaması zordur. Evlilik süreci ile ilgili hazırlıklar gerekir. Aileler işin içine girmiştir. Onlarla ilişkilerin de yönetilmesi gerekir. Tüm bunlar stres altında olmak demektir. Stres altında olan kişinin uykuları ve yeme düzeni bozulabilir. Başarısı, kaslarda ağrı, yorgunluk gibi bedensel belirtiler açığa çıkabilir. Kişi daha sinirli ve tahammülsüz olabilir. Özellikle kadınlar bu dönemde duygusal olarak daha kırılgan olabilirler. Bu durumların yaşanması, çiftlerin birbirine uygun olmadığı anlamına gelmez. Eğer sorunları çözer veya idare edebilirsek, bu belirtiler yavaş yavaş kaybolur. Evlilik süreci ve ilk günlerin piskolojisi Evlilik süreci, mutluluk olduğu kadar strestir Nişanlılık döneminde çiftler arasında ilişki doyumu azalabilir Nişanlılık döneminde çiftler evlilik dönemine göre duygusal açıdan daha kırılgan olabilir DÜĞÜN SÜRECİNDE UYUM VE UYUMSUZLUKLAR Çiftlerin ve ailelerin çoğu düğün sürecini uyumlu bir şekilde tamamlarlar. Yine de düğün süreci ek stresler yükler. Bu dönemde gelin veya damadın kendi ailesi veya eşinin ailesi ile problemleri olabilir. Özellikle gelin ile kayınvalide veya görümceler arasında problem oluşabilir. Kayınvalideler çocuklarının mutluluğunu istese bile, biricik çocuklarının evden ayrılması nedeniyle endişeli olabilirler. Ayrıca, çocuklarının kendilerinden uzaklaşması, bağlarının azalması veya kopması ile ilgili korkuları olabilir. Bu durumu azaltabilmenin en iyi yolu, evlenecek çiftlerin kendileri aile olurken, ailelerinden de kopmayacakları şeklinde güvence vermeleridir. Ayrıca gelinlerin kayınvalideyi devre dışı bırakmak yerine, onunla dost olmaya çalışması gerilimi azaltacaktır. Bu dönemdeki en önemli uyuşmazlık düğün töreninin şekli ve düğün masraflarının paylaşımı konusunda olur. Bu konudaki uyuşmazlıklar, tarafların birbirlerine karşı kalıcı negatif anılar ve kanaatler oluşmasına sebep olabilir. Bu konuda iki tarafın adetlerinin bilinmesi, karar almayı kolaylaştırabilir. Evlenecek çiftlerin ve ailelerin konuşarak bir uzlaşmaya varması, sonrasında da bu plana göre hareket etmeleri işe yarayabilir. Böylece belirsizlik azalıp, yanlış anlaşılmalar önlenmiş olur. Düğün sürecinde uyum ve uyuşmazlıklar 1: Uyum ve karşılıklı iş birliği var 2: Nişanlılar veya aileler arasında uyuşmazlık var a: Geline yönelik negatif tutumlar b: Kayınvalideye yönelik negatif tutumlar c: Tören şeklinde uyuşmazlık c: Düğün masrafları konusunda uyuşmazlık Evliyken de sizi takip edecek kötü anılar bırakmayın 10 11

EVLİLİĞİN İLK DÖNEMİNDE CİNSEL YAŞAM Cinsellik zamanla ve deneyimle öğrenilir. Bu sebeple çiftlerin ilk cinsel birlikteliklerinde sorun yaşamaları nadir değildir, hatta yaygındır. İki tarafta genellikle gergin ve heyecanlıdır. Gerginlik ve heyecan ise cinsel birleşmeyi negatif etkiler. İlk cinsel birleşmenin bir kaç denemeden sonra gerçekleşmesi normalin sınırları içindedir. Genellikle de ilk birleşme bir kaç denemeden sonra oluşur. Eğer tekrarlayan denemelerden sonra cinsel birleşme olmazsa, bir psikiyatrist veya psikologdan yardım alınmalıdır. Bu projenin bir parçası da Tuzla evlilik danışmanlığı merkezi açılmasıdır. Böyle bir durumda bu merkeze başvurmanızı öneririz. Unutmayın, ilk cinsel birleşme ile ilgili sorunun çözümü oldukça kolaydır. Yeter ki yardım almaktan kaçınmayın. Evliliğin ilk döneminde cinsel yaşam İlk cinsel birleşmede sorun nadir değil Cinsel ilişki sorunları kolay tedavi edilebilir Psikiyatrist veya psikoloğa başvurun Cinsellikte deneyim zamanla kazanılır EVLİLİKTE HAK VE SORUMLULUKLAR Evlilik bize hem hak hem de sorumluluklar yükler. Bu sebeple evlilik hem hukuksal, hem dini, hem de örf ve adetlerle ilişkili bir birlikteliktir. Çiftlerin evlilikle ilgili hak ve sorumluluklarını hukuk, din, örf ve adetler açısından bilmeleri gerekir. Bu üç sistem size birlikteliğinizin anayasasını sağlar. Evliliğinizde bir sorun yaşadığınızda başvurabileceğiniz kıstaslara sahip olursunuz. Bunun için hem medeni hukuk hem de aile ilmihali okumanızı öneririz. Bağlı olduğunuz mezhep veya sosyal topluluğun öğretilerini de öğrenebilirsiniz. Önemli olan elinizde size rehber olacak bir çerçeve olsun. Ayrıca bu metin gibi, evlilik hakkında psikolojik yaklaşımlar sunan bir kitabı da okumanız, size yardımcı olabilir. Bu durum aşağıdaki slaytta özetlenmiştir. Evlilikle ilgili hak ve sorumluluklarınızı öğrenin Aile hukuku Aile ilmihali Örf ve adetler Evlilik kitapları Anlaşmazlık halinde başvuracağınız anayasanız olsun 12 13

EVLİLİKTE EN SIK YAŞANAN UYUŞMAZLIKLAR/SORUNLAR İlginç şekilde, evlilikte en sık karşılaşılan sorunlar listesi farklı birçok kültürde birbirine benzerlik göstermektedir. Evlilikte en sık karşılaşılan sorunlar listesi aşağıda verilen slayttaki gibidir. Liste önem sırasına göre dizilmemiştir. Farklı kültürlerde bunların önem sırası değişebilir. Yine de birçok kültürde en sık bu altı sorun yaşanmaktadır. Şimdi, bu sorunlardan ilkiyle başlayalım; Evlilikte en sık yaşanan sorunlar 1 Ev işleri nasıl yapılacak? 2 Çocuklar nasıl yetişecek? 3 Para nasıl harcanacak? 4 Birbirinizin aileleri ile nasıl ilişki kurulacak? 5 Cinsel yaşam ne sıklıkla olacak? 6 Boş vakitler nasıl geçirilecek? 1.EV İŞLERİ NASIL YAPILACAK? Aşağıda ev işleri ile ilgili en sık rastlanan senaryolardan birini sunulmaktadır. Tüm dünyada, son 50 yılda, kadının ev dışında çalışması giderek artmaktadır. Bu sebeple, evin iç işleri kadına, dış işleri erkeğe ait yaklaşımı işlevsiz hale gelmiş durumdadır. İki eşin de çalıştığı evlerde, kadınlar erkeklerden ev işlerinde kendilerine yardım etmelerini beklenmekte, eğer bu makul beklenti karşılanmadığında, kadınlar eşlerini suçlamaktadır. Hatta çalışmayan kadınların da ev dışında aktiviteleri artmış durumdadır. Çalışmayan kadınlar da eşlerinin ev işlerini paylaşmasını beklemese de işlere el atmalarını, evi kullanırken dağınık bırakmamalarını beklemektedirler. Evlilikte bu sorunu idare edebilmenin tek yolu, erkeklerin ev işlerinin yükünü paylaşmalarıdır. Yarı yarıya ev işi paylaşımı yaklaşımı pratikte işlememektedir. Halen, tüm dünyada kadınlar ev işlerini ağırlıklı yapmaktadır. Alışveriş, fatura ödemeleri, tamirat gibi işler genellikle erkekler tarafından yapılmaktadır. Ayrıca kadınlar ev işlerine destek veren erkekleri daha romantik ve sevilmeye değer bulmaktadır. 1 Ev işleri nasıl yapılacak? SORUN: Kadınların ev dışında çalışmaları giderek artıyor ve kadınlar ev işlerine eşlerinin yardım etmesini istiyor. VAKA: Ayşe hanım 35 yaşında, 2 erkek çocuk annesi, hemşire. Akşam eve dönüşü 6 civarında oluyor. Mehmet bey ameliyathane teknisyeni, o da akşam evde 6 civarında oluyor. Akşem yemeğini Ayşe hanım hazırlıyor. Ayşe hanım sofranın serilmesi ve toplanmasında eşinden yardım istiyor. Mehmet bey, tüm gün ameliyathane de ayakta olduğundan yorgun olduğunu, üstelik ev işleri yapmaktan hoşlanmadığını söylüyor. Ayşe hanım öfkelenerek, kendisini bu evde köle gibi hissettiğini söylüyor. Tartışma karşılıklı suçlamalarla devam ediyor. 14 15

2. ÇOCUKLAR NASIL YETİŞTİRİLECEK? Çocuklara bakım ve terbiyenin kim tarafından ve nasıl verileceği sorunu da eşler arasında sık uyuşmazlık nedenlerinden biridir. Kaç çocuğa sahip olunacağı, çocuklara nasıl davranılacağı, eğitimlerinin nasıl olacağı eşler arasında soruna dönüşebilir. Eşlerden biri bir bebek daha isterken diğeri istemeyebilir. Çocukların okula götürülüp getirilmesi sorun olabilir. Ev ödevlerine destek ve kontrolü kimin yapacağı çözülemeyebilir. Eşlerden biri diğerinin çocukları şımarttığını düşünebilir. Zor bir çocuğa sahip olmak aileyi zorlayabilir. Örneğin otistik veya hiperaktif bir çocuğa sahip olmak, eşlere ek bir yük yükleyebilir. Aşağıda örnek bir vaka sunulmuştur: Yukarıdaki örnek eşlerin hem çocuk sayısında, hem de çocukların bakımında anlaşmazlık yaşadığını göstermektedir. Kadınlar, erkeklerin yalnızca çocuklar için ekmek getiren biri olmasını değil, çocukların yüklerini de paylaşmalarını istemektedir. Az çocuk sahibi olmak aynı zamanda yüzyılın eğilimidir. Modernleşme sürecinde kadın ve erkeklerin geleneksel rollerinin değişimiyle birlikte, tüm dünyada doğurganlık oranları azalmaya başlamıştır. Birçok insan bunun tehlikeli ve bencilce olduğunu düşünmektedir. Erkeklerin çocuk bakımına aktif destek olması, kadınların daha fazla çocuk doğurması için ikna edici olabileceği düşüncesini ortaya koymaktadır. 2 Çocuklar nasıl yetiştirilecek? SORUN: Kaç çocuğa sahip olacağı ve çocukların bakımı ve terbiyesinin nasıl yapılacağı. VAKA: Mehmet bey iki oğlullarının olduğu, bir de kızlarının olmasını istediğini söylüyor. Ayşe hanım, iki çocuğu zor büyüttüğünü yeniden hamile kalıp bir çocuk büyütmeyi göze alamayacağını söylüyor. Üstelik çocukların okul ödevlerinin yapılmasına eşinin yeterince yardım etmediğini düşünüyor. Ayşe hanım hem oğullarının hem de eşinin bilgisayar başında aşırı vakit geçirdiğinden şikayetçi. Mehmet bey ise eşinin herşeyi aşırı büyüttüğünü ve aşırı şikayet eden biri olduğunu düşünüyor 3. PARA NASIL HARCANACAK Para hesabı erkek işidir anlayışı eski bir anlayıştır. Kadınların da ev dışında çalışmaya başlayıp para kazanması işleri değiştirmiştir. Yasalar da mal paylaşımında erkek ve kadını eşit görmekte, evin bütçesini ve harcamaları kadınlarla birlikte yapmak gerekir. Aşağıdaki vaka paranın harcanması konusunda uyuşmazlık yaşayan bir aileyi anlatmaktadır. 3 Para nasıl harcanıcak? SORUN: Eve giren para nereye ne kadar harcınacak? VAKA: Havva hanım 35 yaşında ev hanımı, iki kız bir oğlan annesi. Adem bey 40 yaşında bir otomobil fabrikasında işçi olarak çalışıyor. Havva hanım eşinin para işlerini kendisiyle konuşmak istememesinden şikayetçi. Adem bey maaşını söylemiyor, para işinin erkek işi olduğunu düşünüyor. Havva hanım Adem beyin kendi kardeşlerine verdiğini biliyor. Kendisi de yaşlı anne babasına maddi destek olmak istiyor. Ev hanımı olduğundan kendi kazancının olmadığını, Adem beyin ise para yok dediğini ve bu durumdan çok içerlendiğini, eşine güvenin azaldığını söylüyor. 16 17

4. AİLELERLE NASIL İLİŞKİ KURULACAK? Eşlerin birbirlerinin ailesiyle geçinmede sorun yaşaması sorunu, neredeyse tüm dünyada evlilikte sık yaşanan sorunlar listesine girmiştir. Bizim ülkemizde muhtemelen evliliklerde en sık yaşanan sorun da budur. Kayınvalide-gelin çekişmesi en sık olanıdır. Yeni evlenen genç kızlar, işe eşini annesinin kontrolünden çıkarıp, kendisine bağlama mücadelesiyle başlamaktadır. Yani, neredeyse ilk hedef kaynanayı alt etmektir. Kayınvalideler ise, biricik oğullarını geline kaptırmama mücadelesine girmektedir. Erkek genelde iki sevdiği arasında kalarak, ikisine de yaranamaz hale gelmektedir. Bu hal erkeğin mutsuz olmasına yol açmaktadır. Herkesin kaybettiği kimsenin kazanamadığı bir sonuç oluşmaktadır. Ben, yeni evlenen genç kızlara kayınvalide ile iyi ilişkiler kurmalarını, onları müttefik haline getirmelerini öğütlüyorum. Erkeklere de anne ve babalarına artık kendisinin de bir ailesi olduğunu ve eşlerinin yanında olduğunu ifade etmelerini öneriyorum. Evlilikte çiftlerin farklı kültürel çevrelerden gelmesi de sorun yaratabilmektedir. Türkiye nin doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi farklı kültürel özelliklere sahiptir. Adetler ve aile ilişkileri ile ilgili farklılıklar, gelinlerin uyum sağlamasını veya kabulünü zorlaştırmaktadır. Aşağıda bu türden özellikler gösteren bir vaka sunulmuştur. 4 Aileler ile nasıl bir ilişki kurulacak? SORUN: Birbirlerinin ailelerine ne sıklıkla gidilecek, kayınvalide ve eltilerle nasıl bir ilişki kurulacak? VAKA: Aysel hanım bir yıllık yeni evli. Kendisi İstanbul doğumlu, ana okulu öğretmeni Selim bey Erzurumlu, İnşaat Fakültesi mezunu, babası ve abisi ile ailenin inşaat şirketinde çalışıyor. Aysel hanım, Selim beyin annesine çok düşkün olduğunu, haftanın bir kaç akşamı ailesine gitmek istediğinden şikayetçi. Kayıvalidesinin Selimi in sevdiği güzel yemekler yaparak kendisinden uzaklaştırdığını düşünüyor. Ayrıca Selimin babasına ve abisine çok itaatkar olduğun, kazanılan paradan payına düşende haksızlığa uğradığını düşünüyor. Selim bey Aysel in bu düşüncelerini haksız buluyor. En büyük sorunda bayramlarda hangisinin ailesine önce gidileceği ve nerede kaç gün kalınacağı konusunda oluyormuş. 5.CİNSEL YAŞAM NASIL OLACAK? Cinsellik evliliğin tadı tuzudur. Cinsel ilişki hem sevginin ifadesidir hem de sevgi üretmektir. İki taraf için de hoş bulunan bir cinsellik, evliliği koruyan ve onaran bir fonksiyon gösterebilir. Cinsellikte uyum olmadığında evlilik ilişkisi zarar görebilir. Eşler arasında cinsellikle ilgili üç alanda sorun olabilir. Birinci sorun, cinsellikle ilgili yeterli bilgiye sahip olmamaktan kaynaklanmaktadır. Bu durum, genellikle yeni evli çiftlerde görülür. Artık günümüzde cinsellik hakkında bilgi veren yeterli sayıda kitap vardır. Çiftler bu kitapları beraberce okuyabilir. İkincisi, kadın ve erkeğin doğalarından kaynaklanan farklılıkların yeterince tanınıp yönetilememesinden kaynaklanmaktadır. Erkekler ve kadınlar cinsellik beklentilerinde genelde farklılaşırlar. Erkekler daha sık cinsel ilişki talep ederler. Erkekler için cinsel ilişki sevgi sunmanın yollarından biridir. Kadınlar ise sevgi ve romantizm sunulduğunda cinsel olarak uyarılırlar. Eşler arasında sorun çıktığında sıklıkla cinsellik de bozulur. Kadın sorun çözülmeden cinsellik yaşamak istemez. Erkek cinsel ilişkinin reddini kendisinin reddedilmesi olarak algılar. Cinsel ilişkinin rahatlatıcı ve sorun çözücü niteliğinden de mahrum kalınmış olunur. Bu hal kısır döngü halinde devam edip gider. Bu sorunun çözümü, erkeğin eşine daha duygu ve romantizm içeren söz ve davranışlarda bulunması, kadının da çözülemeyen sorunlara karşı cinsellikten uzak durmaması ile mümkündür. Kadının hazırlık yaparak, eşini cinselliğe daveti evliliği güçlendiren ve onaran bir fonksiyon görür. Eşler arasında cinsellik alanında yaşanabilecek üçüncü sorun ise, çiftlerden birinde veya ikisinde cinsel işlev bozukluğu bulunmasıdır. Bu tür problemlerde psikiyatrist veya psikologlardan yardım alınmalıdır. Aşağıda cinsel yaşantılarında sorun yaşayan bir vaka sunulmuştur. 5 Cinsel yaşam nasıl olucak? SORUN: Ne sıklıkla cinsel ilişki yaşanacak, cinselliği kim başlatacak? VAKA: Mehmey bey eşinin kendisinin cinsel taleplerine yetrince cevap veremediği için kızgın. Eşini cinsel birleşmeye ikna etmek için peşinden koştuğunu, cinselliği başlatanın hep kendisi olduğunu, eşinin cinselliğe davetkar davranmadığından şikayetçi. Ayşe hanım ise, Mehmet beyin kendisiyle yetrince sohbet etmediğini, duygusal yakınlık hissetmeden, cinsellik yaşammak istmediğini söylüyor. Bana biraz güzel sözler söylese ben de ister hale geleceğim diyor. 18 19

6. BOŞ VAKİTLER NASIL GEÇİRİLECEK? Çalışma saati dışındaki boş vakitlerin nasıl geçirileceği, evlilikte sık görülen uyuşmazlıklardan biridir. Uyuşmazlıklar evde kalma dışarı çıkma ikilemi veya yalnız başına dışarı çıkma ile birlikte dışarı çıkma gerilimi üzerinden gerçekleşir. Genellikle erkekler iş hayatında koşturmaktan yorgun olduklarını, hafta sonunu evde dinlenerek geçirmek istediklerini ifade ederler, kadınlar ise evde sıkıldıklarını, hava almak istediklerini, dışarıda beraber vakit geçirmek istediklerini ifade ederler. Ailece beraber dışarıda vakit geçirmek, bir etkinliğe katılmak, yemek yemek, piknik yapmak ve gezmek eşler arasındaki ilişkiyi güçlendirir. Beraber vakit geçirmek eşler arasındaki arkadaşlığı güçlendirir. Evlilikte mutlaka eşlerin baş başa kalacakları zamanların yaratılması gerekir. Boş vakitlerin geçirilmesi konusunda sık karşılaşılan ikinci sorun, her bir eşin kendi cinsleriyle sosyalleşmesi meselesidir. Kadınlar eşlerinin kendi arkadaşlarıyla vakit geçirmesini problem etme eğilimindedirler. Eşlerin birbiriyle vakit geçirmesi kadar zaman zaman kendi cinsleri ile vakit geçirmesi de önemli bir durumdur. Bu vakit geçirme genellikle haftada 1-2 kez, bir kaç saat şeklinde olabilir. Aşağıda boş vaktin nasıl geçirileceğinin sorun olduğu bir vaka sunulmuştur. 6 Boş vakit nasıl geçirilecek? SORUN: Evde kalmakarşı dışarı çıkma veya evde kalınca muhabbet yerine tv seyretme VAKA: Havva hanım Adem beyin boş zamanlarında evde kalmak ve vakit geçirmek veya futbol seyretmek istediğinden yakınıyor. Havva hanım, kendisinin tüm gün evde kaldığını, ailesiyle ev dışında vakit geçirmek istediğini söylüyor. Ne zaman dışarı gitmek istediğini söylese Adem beyin yorgun olduğunu söylediğinden şikayetçi. Ayrıca adem beyin haftada bir kendi arkadaşları ile dışarıda buluştuğunu, bu dönemlerde kendisini terk edilmiş hissettiğini söylüyor. EVLİLİĞİ ETKİLEYEN RUHSAL RAHATSIZLIKLAR Aşağıdaki slaytta rahatsızlıklar ve kişilik özellikler evlilikte en sık sorun yaratan durumlardandır: Depresyon: Kadınların %20 si, erkeklerin%10 u hayatı boyunca depresyon yaşamaktadır. Ana belirtileri; hayata karşı ilgi ve istek kaybı, eskiden zevk alınan şeylerden artık zevk alamama, karamsarlık, enerji azlığı, iştahta artma veya azalma, uykuda artma veya azalma, cinsel istekte azalma ve ölüp kurtulma isteği şeklindedir. Depresyon tanısı için bu belirtilerin en az 5 tanesi, iki hafta boyunca olması ve tüm gün sürmesi gerekmektedir. Depresyon bazen evlilik sorunlarından bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır. Bazen de evlilikteki uyuşmazlıklara tepki olarak oluşmaktadır. Birincisinde evlilik ilişkisini olumsuz etkilemekte, ikincisinde ise, sorunlar iyice baş edilemez hale gelmektedir. Bu durum kişinin sorun çözme kapasitesini artık iyice bozmuş olur. Her iki durumda da depresyon mutlaka tedavi edilmelidir. Yaygın anksiyete bozukluğu: Ana belirti, sürekli kötü bir şey olacakmış gibi gergin bir bekleyiş içinde olmaktır. Kişiler sıklıkla eşine, çocuklarına, anne ve babasına kötü bir şey olacakmış hissini yaşarlar. Endişeleri ile ilgili zihinde senaryolar kurabilirler. Yaygın anksiyetesi olan bir eş, endişelerini kontrol edebilmek için eşini bunaltacak kadar telefonla arayabilir. Öbür taraftan, endişeli halinden dolayı kendi derdine düşüp, eşiyle yakın bir ilişki kuramayabilir. Bu durum evliliği olumsuz etkiler. Tedavisi genellikle kolaydır. Obsesif kompulsif bozukluk: İstenmediği halde zihine tekrar tekrar gelen, kişinin saçma bulduğu ve zihninden atamadığı düşüncelere obsesyon denir. Obsesyonları azaltmak için geliştirilen davranışlara ise kompulsiyon denir. Örneğin, kişi mikrop kapacak, hastalanacak diye düşüncelere kapılır, bu sebeple ellerini dakikalarca yıkayabilir. Dışkı veya idrarın bedenine temas ettiğini düşünerek, uzun uzun ellerini yıkayabilir, 20 21

saatlerce banyoda kalabilir, elbiselerini sık sık değiştirebilir. Abdest veya boy abdesti alırken, eksik kaldığı ile ilgili şüphelerden dolayı kişi defalarca abdest alabilir. Obsesif kompulsif bozukluğu olan eşin temizlikle aşırı uğraşmasından dolayı, diğer eş olumsuz etkilenebilir. Kişi, diğer aile üyelerini de bu aşırı temizlik ritüellerine zorlayabilir. Veya aşırı düzenlilik talebinden dolayı, en ufak bir dağınıklığa tahammül edemeyip evde kavga çıkmasına neden olabilir. Bu rahatsızlığı olan eş, obsesyon ve kompulsiyonlara boğularak, cinselliğe ilgisi azalabilir. Bazen de eşlerden birinin evleri kirlenecek korkusu, evlerine misafir kabul edememeye sebep olur. Bu durumda eşlerin başkalarıyla olan sosyal ilişkileri azalabilir. Her şarta, obsesif kompulsif bozukluk tedavi edilmeli, eşin doğal bir özelliği gibi ele alınmamalıdır. Paranoid kişilik özellikleri: Bu kişilerin ana özelliği, başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp, sürekli bir şüphecilik halinde olmadır. Bu şüphecilik, eşin sadakati hakkında olursa, evlilik üzerine yıkıcı etki gösterebilir. Bu kişiler, haksız yere eşinin sadakatsizliğiyle ilgili kuşkulara kapılırlar. Eşini aşırı bir şekilde denetleyip, nefes alamaz hale getirebilirler. Tedavisi zor olmakla beraber, en azından olup bitenin doğru anlaşılması için psikiyatrik değerlendirme gerekir. Anti sosyal kişilik bozukluğu: Halk dilinde bu kişilere psikopat da denmektedir. Bu kişilerin en belirgin özelliği, başkalarına açıkça zarar verip, bundan vicdan azabı duymamalarıdır. Tekrar tekrar suç işleyebilirler. Sürekli yalan söyleyebilirler. Kavga etme eğilimindedirler. Anti sosyal kişilerin çoğunluğu erkektir. Anti sosyal olan eş, diğerine kolaylıkla şiddet uygulayabilir. Tehdit edebilir. Korkutup sindirmeye çalışabilir. Tekrarlayan yalanlar söyleyerek eşini kandırabilir. Malasef bu durumun psikolojik bir tedavisi yoktur. Psikopatın eşi olma şansızlığı durumunda yapılacak tek şey, kendinizi zarar görmekten korumaktır. Evliliği etkileyen psikolojik rahatsızlıklar, yukarıda tanımlananlarla sınırlı olmadığı da unutulmamalıdır. EVLİLİĞİ DİNAMİTLEYEN UNSURLAR Eğer evlilikte aşağıdaki slaytta tanımlanan durumlar varsa, evliliğin ağır hasar görmesi neredeyse kaçınılmazdır. Evliliği dinametleyen unsurlar Şiddet ve dayak Aldatma Alkol - madde bağımlılığı Ailenin birikimini kumar veya eğlenceye yatırma Evliliği etkileyen ruhsal rahatsızlıklar Depresyon Yaygın anksiyite bozukluğu Paranoid kişilik özellikleri Antisosyal kişilik bozukluğu Ruhsal rahatsızlıklar tedavi edilmeli 22 23

EŞLER ARASINDA ŞİDDET Eşler arasında şiddet olması, evliliği olumsuz etkiler. Eğer, şiddet diğer eşi bastırıp, sindirip, kontrol etmek amacıyla tekrar tekrar uygulanırsa ve şiddetli olup bedene zarar verir nitelikte ise, bu tür bir şiddeti durdurmak veya idare etmek zordur. Hayati risk değerlendirilip, adli ve idari yollara başvurulmalıdır. Boşanma seçenek de olabilir. Bazen de şiddet eşlerin karşılıklı öfke gösterip, karşılıklı itişip kakıştıkları durumlarda anlık olarak ortaya çıkar. Bu tür durumlarda genellikle eşler bu durumdan büyük bir endişe ve pişmanlık duyabilirler. Şiddetin ortaya çıkış şekli analiz edilerek, tekrarının olmaması için önlemler alınmalıdır. Evlilik danışmanına başvurmak da diğer bir seçenek olabilir. Ailede şiddet Sürekli ve ağır fiziksel şiddet: Genelde psikopat olan erkekler tarafından eşi kontrol etmek için yapılır. Bu tarz şiddeti durdurma zordur. Adli başvuru veya boşanma ile sonuçlanır. Karşılıklı öfke ve itişme sırasında olan şiddet: Şiddet eşi kontrol etme amaçlı değildir. Tekrarının önlenmesi için çiftler kara alabilir veya evlilik danışmanlığına başvurulabilir. ALDATMA Bir evliliğe aldatma kadar zarar veren çok az şey vardır. Aldatma, evlilikte her zaman ağır hasar oluşturur, iz bırakır. Aşağıda, aldatmanın bir kadının psikolojik dünyasına yaptığı yıkıcı etkiyi gösteren bir vaka sunulmuştur. Sadakata karşın aldatma Aldatma boşanma nedenlerinden biridir. VAKA: Sevgi hanım ve Dursun bey 15 yıldı evli. Üç çocukları var. Sevgi hanım, Dursun beyin eve gec gelmeye başlamasından, telefonuna şifre koymasından şüphelenmeye başlar. Eşini bir dedektif gibi takip eder. Sonunda başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenir. O günden sonra her gün kavga etmeye başlarlar. Sevgi hanım sürekli neden diye sorar. O kadını merak eder. Eşinin o kadınla sevişmesi ile ilgili sahneler zihninde canlanır. Uyuyamaz hale gelir. Ya sürekli ağlar halde ya da boşluğe bakıp dalıp gider. Arkadaşları sen yaşayan bir ölü oldun der. 24 25

EŞLER ARASINDA İLETİŞİM Bu bölümde, eşler arasındaki iletişime yoğunlaşılmıştır. Eğer, eşler evliliklerini devam ettirmek istiyorlarsa, iletişim yanlışlarını düzeltmeleri, evliliğe önemli katkı sağlar. Şimdi, evliliklerdeki sık görülen yanlış iletişim tarzlarını değerlendireceğiz. KAVGA TARZLARI: TALEP KAÇMA TARZI Kadının konuşmayı talep ettiği, erkeğin konuşmaktan kaçarak iç dünyasına yönelmesi, evlilikte en sık görülen iletişim tarzlarından biridir. Muhtemelen bu durum, kadın ve erkek doğası ile ilişkilidir. Kadınlar sorunlar üzerine daha fazla konuşmak isterlerken, erkekler az konuşup, soruna yoğunlaşma eğilimindedirler. Erkekler duygusal olarak incindiklerini hissederlerse veya sorunu çözemeyeceklerini düşünürlerse iç dünyalarına çekilirler. Eğer kadın konuşma talebinde ısrarcı olursa, erkekler duvar olurlar. Yani, artık cevap vermez, orada değilmiş gibi davranırlar. Bu durum kadınları daha fazla öfkelendirir. Bu durumun çözümü, kadınların erkekler iç dünyalarına çekildiklerinde konuşma taleplerini erteleyip, bir süre beklemeleri şeklindedir. Erkekler de duvar hallerini kısaltma çabası içinde olmalıdırlar. Aşağıda bu talebe kaçma tarzını gösteren vaka sunulmuştur. Kavga tarzları Talep-kaçma tarzı. VAKA: Ayşe hanımla Mehmet bey ev işleri konusunda tartışma yaşarlar. Mehmet bey içine kapanır, susar, cevap vermez, sanki duymuyormuş gibi davranır. Ayşe hanım buna daha fazla sinirlenir. Konuşma konusunda ısrarcı olur. Mehmet bey Ayşe hanımın çok konuştuğunu ve ısrarcı olduğunu düşünür. Ayşe hanım ise Mehmet beyin duvar olduğunu söyler. Bu durum Mehmet bey ve Ayşe hanım arasında daha önce de defalarca yaşanmıştır. 26 27

SÖYLEMEYE KARŞI AKIL OKUMA Eşler arasındaki iletişim yanlışlarından biri eşinin aklını okumaktır. Eğer eşler birbirlerine ne düşündüklerini söylemez, anlamak için soru sormaz, bunlar yerine eşinin aklını okuyarak, ne düşündüğüne karar verirse, hatalı çıkarım yapma olasılığı yüksek olur. İyi bir iletişim, açık ve doğrudan olandır. Akıl okumak yerine, ne düşündüğümüzü söylemek, eşimize de ne düşündüğünü sormak gerekir. Aşağıda bu akıl okuma örneğini gösteren bir vaka sunulmuştur. Söylemeye karşı akıl okumak Söyleyin, eşinizin kendiliğinden anlamamasını beklemeyin Eşinizin aklından geçeni okumaya çalışıp, onun adına konuşmayın VAKA: Mehmet beyin başka bir şehirde yaşayan yeğeninin sünnet töreni vardır. Bundan eşi Ayşe hanıma bahsetmiştir. Ayşe hanımın pek bir tepki vermeyince, eşinin sünnet törenine gelmek istemediğini, sebebinin de kızkardeşi ile eşi arasında sorun olabileceğini varsaymıştır. Buna üzülmüş ve Ayşe hanıma karşı surat asmaya bağlamıştır. Ayşe hanım ise eşinin surat asmasını fark etmiş, buna çocuklarla ilgili bir soruna başlamıştır. Gerçekte Ayşe hanım tereddütlü olsa bile sünnete gitmeyi planlamış. Hatta bunun için hediyeyi de almıştır. SEN DİLİNE KARŞI BEN DİLİ Nasıl söylediğimiz, ne söylediğimiz kadar önemlidir. Sen dili ile söylenen bir cümle, karşıdakini kolaylıkla suçlamaya dönüşebilir. Ben dili kullanarak söylenen cümle ise, kişinin yaşanan duruma bağlı kendisinde oluşan hali ifade ettiği için incitici değildir. Aksine diğer kişide empati oluşturur. Aşağıda sen dili ve ben dili kullanımı olan bir vaka sunulmuştur. Sen diline karşı ben dili Ben diliyle konuşun VAKA: Ayşe hanım Mehmet beyin eve geç kalmasından endişelenmiştir. Mehmet beye telefon açar: Ayşe hanım: - Neden geç kalacağını haber vermiyorsun? Sen beni endişelendirmekten zevk mi alıyorsun? Mehmet Bey: - Ne var bunda. Sen aşırı endişelisin. Beni değil, kendini düzelt. Şöyle Olabilirdi: Ayşe hanım: - Geç kalınca endişelendim. Haberim olsaydı daha rahat olurdum. Mehmet bey: - Trafik vardı. Bir dahaki sefere ararım. 28 29

DUYMAYA KARŞI DİNLEME İletişimin en temel öğelerinden biri karşındakini aktif dinlemektir. Kulağımızın ne söylendiğini duyması dinlemek değildir. Dinlemek, karşımızdakine kulak vermek, ne dediğini anlamaya çalışmaktır. Bu sebeple de, oldukça aktif bir süreçtir. Eşler diğer eşin kendisini dinlemediğini fark ettiğinde, ya sinirlenirler ya da içlerine kapanarak üzülürler. Aşağıda, eşinin söylediklerini kulaklarıyla duyan ama dinlemeyen vaka örneği verilmiştir. Duymaya karşı dinleme Eşinizi sabırla dinleyin, zihniniz başka yerde olmasın veya cevap hazırlamakla meşgul olmayın Ayşe hanım: - Bugün çarşıda ilginç bir şey oldu. Mehmet bey: - Hımm. Bilgisayarımın nerede olduğunu biliyor musun? Havva hanım: Bugün işyerinde amirlerimle sorun yaşadım Adem Bey: Boşver! Olur böyle şeyler! TARTIŞMALARA SERT VEYA YUMUŞAK BAŞLAMA Eşlerin ilişkisine hangi konuda tartıştıkları kadar nasıl tartıştıkları da zarar verebilir. Sıradan bir konudaki tartışma sert cümlelerle başlatılırsa, genellikle büyük bir kavgaya döner. Çünkü artık ne söylendiği meselesi değil, söyleme biçimi önem kazanır. Normalde, yumuşak veya kibar bir dille sorun ifade etmeye başlandığında, diğer eşin o sorunu dinleme olasılığı yüksektir. Fakat sert ve kaba şekilde söze başlandığında, diğer eşin savunmaya veya karşı saldırıya geçmesi neredeyse kaçınılmazdır. Aşağıda, söze sert ve kaba başlama örnekleri verilmiştir. Tartışma şekli 1: Tartışmalara kaba ve sert başlama yerine yumuşak başlama Tartışmaya iğneleme, alay, küçümseme, suçlama ile başlamayın Eşiniz yemeği beğenmediğini ima etti: Eşek hoşaftan ne anlar? Eşiniz almayı düşündüğünüz evin fiyatını yüksek buldu: Hesaptan kitaptan almamıyorsun, bir de konuşuyorsun Eşiniz bir yakınmada bulundu: Boş boş konuşma Eşiniz beğenmediğiniz bir yorumda bulundu: Allah akıl dağıtırken, senin payına hiç düşmemiş! 30 31

SORUNU ORTAYA KOYMAK YERİNE SUÇLAMA VE AŞAĞILAMA Eğer birini suçlar veya aşağılar şekilde konuşursak, karşıdaki de ya suçlama ve aşağılamayla karşılık verir, ya da kırılarak içine kapanır, konuşmaz olur. Bir sorunu çözmek istiyorsak, karşımızdaki kişiye değil soruna odaklanmalıyız. Aşağıda, eşini suçlayan ve aşağılayan bir vaka örneği sunulmuştur. Lütfen, aynı durumun nasıl farklı ifade edilebileceği kısmına dikkat ediniz. Tartışma şekli 2: Sorunu ortaya koymak yerine eşi suçlama ve aşağılama Eşinizi suçlamayın, sorunu söyleyin VAKA: Ayşe hanım yemeğin hazırlanması, Mehmet bey ise sofranın serilmesi ve toplanması konusunda anlaşmışlardır. Mehmet bey yemek sonrası kanepeye uzanıp maça dalmıştır. Ayşe hanım: - Sen umursamaz ve sözünde durmayan birisin Mehmet bey: - Sen de sürekli dır dır eden, her şeyi eleştiren birisin! Şöyle Olabilirdi: Ayşe hanım: - Senin yapmanda anlaştığımız şeyi benim yapmak zorunda kalmam beni üzüyor. Mehmet bey: - Bugün yemekten sonra üzerime ağırlık çöktü. Sen dur ben yapayım. ÖFKELENMEYE KARŞI SAKİNLEŞME Öfke ile kalkan zararla oturur. Öfkemiz kontrol edilmediğinde, düşünme becerimiz devre dışı kalır. Freni patlayan bir araç gibi oluruz. Üstelik öfke sırasında bedenimiz alarma geçer, tansiyonumuz ve nabzımız yükselir, stres hormonları kana boşalır. Bu aşırı uyarılmışlık hali ile sağlıklı bir iletişim kurmak zordur. Bu tür durumlarda konuşmaya mola vermek, bulunan yerden uzaklaşmak, sakinleşmeye yardımcı olabilir. Eşimizle sorunlarımızı sakinken, hatta keyif kahvesi içerken konuşmak en iyisidir. Aşağıda eşlerin karşılıklı öfke nöbeti geçirdiği bir vaka örneği okuyacaksınız. Tartışma şekli 3: Öfkelenmeye karşı sakinleşme Öfkelenirseniz nabzınız ve tansiyonunuz yükselir, bol adrenalin salgılanır. Sağlıklı düşünme yeteneğiniz bozulur. VAKA: Ayşe hanım Mehmet bey pazar günü alışveriş merkezine giderler. Mehmet bey otomobili park etmeye çalışırken: Ayşe hanım: Oraya değil, buraya park et? Mehmet bey: Beni kontrol etmeye çalışma! Ayşe hanım: Seninle konuşmuyor! der, aracın kapısını hızla çarpar. Mehmet bey: Arabadan aniden çıkar, eşinin üerine yürür. Son anda dönerek duvarı yumruklamaya başlar. Öfke anında dur, uzaklaş, sakinleşene kadar bekle 32 33

KAVGA SIRASINDA TAMİR GİRİŞİMİ Eşler arasında uyuşmazlık ve tartışma neredeyse kaçınılmazdır. Tartışma şeklinin, tartışılan konu kadar önemli olduğunu söylemiştik. Tartışmanın tırmanıp, eşlerin birbirini kırmaya geçmemesi için, eşlerden birinin biraz geriye çekilip, tansiyonu düşürücü söz veya davranışta bulunması gerekir. Diğer eş bu adımı görüp, kendisi de geri çekilmelidir. Böylece, tartışma çıkmaz bir noktaya sürüklenmemiş olur ve birbirimizi incitmekten korunmuş oluruz. Aşağıda, tartışma sırasında eşlerden biri tamir girişiminde bulunurken, diğer eşin bu adımı dikkate almayıp, tartışmayı kızıştırmaya devam ettiğini gösteren bir vaka sunulmuştur. Tartışma şekli 4: Kavgayı tırmandırmaya karşı tamir girişimi Tartışmanın büyümesini engelleyecek söz ve davranışta bulunun VAKA: Ayşe hanım yemeğin hazırlanması, Mehmet bey ise sofranın serilmesi ve toplanması konusunda anlaşmışlardır. Mehmet bey yemek sonrası kanepeye uzanıp maça dalmıştır. Ayşe hanım: Sen umursamaz ve sözünde durmayan birisin Onarma Girişimi: Ayşe hanım: Galiba ufak bir şeyden birbirimizi incittik. Bu kadar tepki vermemeliydim Kavgayı Tırmandırma: Mehmet bey: Her zaman bunu yapıyorsun! Önce kavga çıkartyor, sonra da bir şey yokmuş gibi davranıyorsun! Ne zaman bu huyunu değiştireceksin! KAVGA SONRASI KÜSME DAVRANIŞI Tartışılan konunun içeriği ve tartışma biçiminin öneminden bahsetmiştik. Bu ikisi kadar önemli olan bir mesele de, tartışma veya kavga sonrası ne yaptığımızdır. Bazı çiftler, tartışma sonrası küserler. Küsme, saatler, günler, haftalar boyu sürebilir. Eğer bir evlilikte sık sık küsülüyorsa, küsmeler uzun sürüyorsa, taraflar barışma girişiminde bulunmama inatçılığı gösteriyorsa, bu evlilik zora girmiş demektir. Kavga kaçınılmazdır. Ama küsme kaçınılmaz değildir. Küsülse bile barışma erken olmalıdır. Aşağıda birbirine küsen çiftin vaka örneği verilmiştir. Kavga sonrası yanlış davranış 1 : Küsme Her bir eşin küsme şekli ve sıklığı? Küsme nasıl başlıyor? Küsme süresi? Barışmayı kim, nasıl başlatıyor? VAKA: Ayşe hanım ile Mehmet bey ortalama 3 haftada bir kavga ediyorlar. Her kavgadan sonra birbirlerine küsüyorlar. Küsmeye daha az dayanıklı olan Ayşe hanım eşinden barışma girişimi bekliyor. Eşinden barışma çabası gelmemesine içerleniyor. Bunu iğneli bir şekilde ifade ediyor. Kimin barışma başlatacağı ve barışmanın nasıl olacağı da soruna dönüşüyor. Bu dönemsel cinsel yaşantıları olmuyor. Küs kalma genellikle 10 gün sürüyor. Az küs, erken barış 34 35

KAVGA SONRASI EVİ TERK ETME Eşler arasındaki kavgalardan sonra yapılan stratejik hatalardan biri de, çiftlerden birinin evi terk etmesidir. Terk eden kişi genellikle kadın olup, baba evine döner. Evi terk etme nadiren karşı tarafın toparlanmasına hizmet eder. Çoğunlukla evliliğe yeni bir yara açar. Eşlerin anılarına olumsuzluk olarak kaydedilir. Bazen de ayrılık uzun sürerse, eşler yalnız yaşamanın daha rahat olduğu düşüncesine kapılarak boşanmayı kolaylaştırabilir. Üstelik evi terk etme çoğunlukla akrabaları da kavgaya dahil eder. Aileler arasında düzeltilmesi zor gerginlikler çıkabilir. Bu sebeple, kavga sonrası evi terk etme oldukça riskli bir yöntemdir. Aşağıda, kavga sonrası eşlerden birinin evi terk ettiği bir vaka örneği sunulmuştur. Kavga sonrası yanlış davranış 2: Evi Terk Etme Biraz ayrı kalsak, düzelir miyiz Ayrı kalıp, biraz düşünelim VAKA: Ayşe hanım Mehmet bey ile en son kavgalarından sonra bavulunu toplayıp babasının evine gitmiş. Bu üçüncü kez baba evine dönmesiymiş. Daha önce ayrı kalma süresi bir aymış. Öncekilerde Mehmet bey eşini eve dönmesi için ikna etmiş. Bu sefer ikince ay geçmesine rağmen Mehmet bey girişimde bulunmamış. İkisi de ayrılmayı düşünmeye başlamış... Ayrı yaşama, boşanma olasılığını arttırabilir? KAVGA SONRASI YATAK AYIRMA Kavga ve küsme sonrası yatak ayırma da yanlış stratejilerden biridir. Barışmak için oldukça önemli olan beden teması ve cinsellikten mahrum kalınmış olur. Sorun bir iken, cinsel yaşamın durması ile sorun ikiye çıkmış olur. Ayrıca, ayrı odalarda uyuma, eşlerin konuşma şanslarını da azaltır. Eşler bir evde iki yabancı gibi yaşamaya başlarlar. Aşağıda, kavga ve küsme sonrası yataklarını ayıran bir çiftin hikayesi anlatılmıştır. Kavga sonrası yanlış davranış 3 : Yatak Ayırma Küstüm, eşim bana dokunmasın VAKA: Mehmet bey ile Ayşe hanım her kavga ettiklerinde cinsel hayatları da duruyormuş. Ayşe hanım bu dönemde Mehmet beyin kendisine dokunmasını istemiyormuş. Mehmet bey eşine bi kaç kez dokunmaya çalışıp reddedilince tekrar denemez olmuş. Bir dönem sonra Mehmet bey bu küs dönemlerinde ayrı odada yatmaya başlamış. Bu da küsme sürelerini 10 ünden 20 güne çıkmasına neden olmuş. küs olsanız da yatakları ayırmayın, birbirinize dokunun 36 37