1 Özgür basın için örgütlü olmak lazım Tarih : 26.07.2011 SEVGİM DENİZALTI-BURAK ÖZ/BİRGÜN Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi ile, basın işçilerinin kıdem tazminatlarının kaldırılmasına yönelik girişimlerden nasıl etkileneceğini konuştuk. İpekçi, Diğer sektörlerdeki işçi ve emekçilerin hak kaybı birse, basın işçisinin kaybı ikiye üçe katlanacak dedi ve ekledi: İşçiler bu saldırılara karşı sessiz kalmayacak! Kıdem tazminatlarının kaldırılmasına karşı, diğer emek örgütleriyle uyum içinde var güçleriyle mücadele etme kararında olduklarını söyleyen İpekçi, TGS nin, bununla bağlantılı olarak alınan fonla başlattıkları örgütlenme kampanyasının hedeflerine dikkat çekti. İpekçi, öncelikli olarak, BirGün, Aydınlık ve Evrensel gazetelerinde örgütlenmeyi planladıklarını söyleyerek, TGS nin yönetim mekanizmalarında aydın düşünceli, demokrat gençlere ihtiyacımız var. Karar mekanizmalarını onlara bırakmak istiyoruz diye konuştu. 61 inci hükümetin gündeminde kıdem tazminatıyla ilgili bir düzenleme var. Kıdem tazminatının kaldırılması ve bunun yerine bir fon oluşturulması düşünülüyor. Basın işçileri, bu düzenlemeden nasıl etkilenecek? Şunu söyleyebiliriz: Diğer sektörlerdeki işçiler ve emekçilerin bu düzenlemeyle hak kaybı bir ise, gazetecilerin hak kaybı ikiye üçe katlayacak. Çünkü mevcut yasalara göre gazetecilerde taban uygulaması yok. Yani diğer işçiler, aylık ücretleri ne olursa olsun ya da toplusözleşmelerinde ne gibi haklar elde ederse etsin, Başbakanlık Müsteşarlığı nın belirlediği tazminattan fazlasını alamıyor. Ancak gazetecilerde bu taban söz konusu değil. Gazeteciler ücretinin tamamı ve toplusözleşmesi varsa aldığı sosyal yardımlar, ikramiyeler üzerinden kıdem tazminatı alabiliyor. Diğer işçiler 30 günün üzerine çıkamıyor, ancak gazeteci, eğer toplusözleşmesinde varsa, 30 günün üzerine de çıkabiliyor ve kıdem tazminatını ona göre alıyor. Ama şimdi bu hakkını kaybedecek Evet, ayrıca gazetecilerin istifa etseler de kıdem tazminatı alma hakları vardı. Kıdem tazminatının başka bir önemi ise, hem gazeteciler hem de diğer işçiler için, elbette iş güvencesi. Her yıl için ücretiniz oranında kıdem tazminatı almayı hak etmek, işten atılmanızı zorlaştıracak bir unsur. Dolayısıyla Türkiye deki bu şartlar altında kıdem tazminatı çok önemli. Şimdi yeni düzenlemeyle bunu fona aktarmak gibi birtakım -1/5-
2 düşünceler var. Buna gerekçe olarak da işçiler tazminatlarını işverenden alamıyor deniyor. Ama bu işçinin yasal hakkı. Dava açtığı zaman bütün haklarını alma imkânı var. Yine bir işçinin, eğer kadrolu, sigortalı olarak çalıştırılmıyor ise, dava açarak, oradaki çalışmalarını ispatlayarak kıdem tazminatını alma hakkı var. Ama şimdi fona aktaralım, fon için işverenler kesinti yapsın deniyor. BU PARA FONDA NASIL TOPLANACAK? İşveren, herhangi bir yere aktarmadığı, kendi kullandığı parayı fona aktaracak. Bunu aktarıp aktarmayacağını nasıl kontrol edeceksiniz? Sigorta borcundan dolayı işverene kolaylık sağlamak için her yıl aflar çıkarılıyor. En son işçiden kesilen paylarla işsizlik sigortasında biriken parayla işverenlere yatırım teşviki adı altında kaynak aktarılmaya çalışıldı. Bu para kıdem tazminatı fonunda nasıl toplanacak? Sigortalı ve sigortasız çalışanlar var. Sigortalı çalışandan, yani yasal çalıştırdığınız işçiden kesinti yapabilirsiniz. Yasadışı çalıştırdığınız, kadrolu, sigortalı çalıştırmadığınız işçinin kıdem tazminatı fonuna kesintisi yapılamaz ki. Bu kişi çalıştığını ispat etmek için kaç yıl bekleyecek? Emekliliği geldiğinde ben 20 yıl önce burada çalışmıştım, ama işveren benim paramı yatırmadı dediğinde onun kıdem tazminatı ne olacak? Tüm bunlar çok ciddi sorun teşkil ediyor. GAZETECİLER 45 İNDEN SONRA İŞ BULAMIYOR Kazanılmış haklar korunacak diyorlar. Bu mümkün mü sizce? Mümkün değil. Eğer fon oluşturulursa ondan kıdem tazminatınızı alabilmeniz için genç arkadaşlarımız emeklilik yaşı olan 65 yaşına kadar çalışmak zorunda. Gazetecilerin istifa ettiklerinde de kıdem tazminatı alma hakkı var. 65 yaşından önce işten atıldığı ya da işten ayrıldığı zaman ne olacak? 40-45 yaşında mutlaka işten atılacak, çaresi yok. Bir gazetecinin mevcut koşullar altında bir kurumda en fazla çalışabileceği 10-15 yıl. Onu da zor çalıştırırlar. 65 yaşına kadar ne yapacaksın? Şu an itibariyle diyelim ki 20-25 yıllık kıdemi olan bir gazetecinin kıdem tazminatının, kazanılmış haklarının korunduğu iddia ediliyor. Peki, bu hakların korunması hangi ücret üzerinden? Hangi tarihte bu para tahsil edilecek ve kaç yıl üzerinden tahsil edilecek? Emekli olduğu tarihte bütün çalıştığı kıdemi dikkate alınarak mı, yoksa kanun çıktığı tarihteki kıdemi dikkate alınarak mı? Hangi ücret üzerinden? 30 gün üzerinden mi, toplu iş sözleşmeleriyle kazanılmış 50 günün üzerinden mi kazanacak bu hakkı? Burada gazetecilerle ilgili, özellikle de toplu iş sözleşmelerinden yararlanan gazetecilerle ilgili, istifa ettiğinde de kıdem tazminatı alma hakkı olan gazetecilerle ilgili, taban sınırlaması olmayan gazetecilerle ilgili kayıp çok büyük. Yıpranma hakkı kaldırıldığında da benzer şeyler söylenmişti, kazanılmış hakların korunacağı vb Evet, ama öyle olmadığını gördük. Kazanılmış haktan anladığımız nedir? O anda çalışan gazetecilerin emekli olana kadar yıpranma hakkının sürdürülmesidir. Sisteme yeni girenler açısından kazanılmış hakkı yoktur diyebilirsiniz. Ama ne yaptılar? O tarihten itibaren dondurdular. O tarihe kadar sizin ne kadar yıpranma hakkınız varsa onu dikkate aldılar ve gerisini kestiler. Şimdi burada da yapacağı şey aynı. Kazanılmış haklarınızı koruyoruz diye bir hakkı gasp etmek kadar kolay bir yöntem yok herhalde. Hepimiz için -2/5-
3 müthiş bir hak kaybı olacak. BAZI GAZETECİLER KRALDAN ÇOK KRALCI Medyada bazı meslektaşlarımız, kıdem tazminatlarının kaldırılmasını müjdeymiş gibi sunan manipülatif haberler yaptılar. Buna ne diyorsunuz? Olacak şey değil gerçekten. Gazetecilerin en azından kendi çıkarları için bu tuzağa düşmemesi gerekiyor. Hükümetin beyanlarına dayanarak kıdem tazminatının kaldırılması için kamuoyu oluşturmaya yönelik bir habercilikten kaçınması gerekiyor. Biraz sorgulayıcı eleştirel olmalılar, çünkü en başta kendi haklarını kaybedecekler. Ama bazıları vardır, kraldan çok kralcıdır, bir hak kayıpları olmayacağını düşünürler. Onlar da belki özel sözleşmelerle kendilerini koruduklarını düşünüyorlar. Ama her zaman öyle olmuyor, şu an kendini güvencede, güce yakın hisseden insanlar sonra bunu çok ağır faturalarını ödemek zorunda kalıyorlar. Ben genel olarak tüm meslektaşlarımızın aynı eğilimde olduğunu düşünmüyorum. Ancak bir kişi, iki kişi tüm medyayı lekeleyebiliyor maalesef. TGS olarak kıdem tazminatı konusunda eylem planınız ne olacak? TÜRK-İŞ le, diğer işçilerle birlikte hareket edeceğiz. Böyle bir kanun çıkarsa TÜRK-İŞ Genel Kurulu nun almış olduğu karar var. Bu karar üretimden gelen gücün kullanılması, yani genel grev yönünde. Dolayısıyla TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu da böyle bir girişim olursa olağanüstü toplanır ve genel kurul kararı doğrultusunda bir plan yapar. Genel kurul yönetime bu görevi verdi çünkü. Ben TÜRK-İŞ e rağmen böyle bir kanun çıkarabileceklerini zannetmiyorum. Arkalarında yüzde 50 nin olmasının anlamı ben her şeyi yaparım değildir. Ben herkesin oyunu aldım, benim çoğunluğum var, istediğimi yaparım gibi bir yaklaşım ortalığı yangın yerine çevirir. Siyasi iktidar şunu görmelidir: İşçi hareketi böyle bir girişime karşı sessiz kalmaz. HEDEFİMİZ BİRGÜN, EVRENSEL VE AYDINLIK Son olarak, TGS olarak başlatacağınız örgütlenme kampanyasından söz eder misiniz? Hedefleriniz neler? Örgütlenme konusunda geçmişte deneyimlerimiz oldu. Zor bir konu, hele bizim sektörümüzde çok daha zor bir konu. Ama bu deneyimler doğrultusunda, bunun zorluklarını da gazetecilere anlatarak, bu kez BirGün, Evrensel ve Aydınlık gazeteleri üzerinden bir örgütlenme kampanyası başlatmayı düşünüyoruz. Bu konuda uluslar arası bir kampanyanın parçası olarak bir fon da elde ettik. Bu fon çerçevesinde yapabileceğimiz çalışmalar var. Üye sayımızı o kampanya çerçevesinde arttırmayı hedefliyoruz. Bu, TGS nin geleceği açısından da çok önemli. Üye sayısının arttırılması, yeni, genç fikirlerin bu sendikaya girmesi, sendikanın politikalarında belirleyici olması son derece önemli. Bugüne kadar siyasi iktidarların baskılarına rağmen sendika ayakta kaldı, toplusözleşme yapabilecek gücünü korudu, belli kadrolarla buraya kadar geldi. Ama yenilenmesi, gücünü arttırması gerekiyor. Yeni genç ve demokrat düşüncelerle kadrolarını büyütmesi gerekiyor. O açıdan özellikle BirGün, Evrensel ve Aydınlık a özel bir önem vererek bu sendikayı -3/5-
4 büyütmek, yeni fikirleri sendikaya katmak istiyoruz. Sendikanın politikalarını belirleyecek, bu politikaları daha ileriye götürebilecek kadroları sendikaya katmak istiyoruz. Umarım arkadaşlarımız bu feryadımızı doğru olarak algılarlar ve mesajımıza olumlu cevap verirler, sendikaya güç katmak için harekete geçerler. Gazetelerde kayıtdışı çalıştırma çok yaygın! Basın sektöründe stajyer adı altında kayıtsız, güvencesiz çalıştırma çok yaygın. Stajyer olarak çalıştırılan gazeteci hakkını nasıl savunabilir? Stajyer konumunda çalıştırılan arkadaşlarımızın sigortasız çalıştırıldıkları süreyi dava etme hakları var. Bu haklarını bir kere unutmamaları gerekiyor. İkincisi, kanunlara göre, çalıştırılmaya başladıkları gün itibariyle mutlaka sigortaya bildirimde bulunulması gerekiyor. Stajyerin sigortasının yapılmaması diye bir şey söz konusu olamaz. Stajyerlik bir deneme, eğitim süresidir. Ama bu süre içerisinde mutlaka sigortasının yapılması gerekiyor. Sigortasız çalıştırmanın çok ağır bir cezası da var. Tekrarı halinde bu cezalar daha da artıyor. İşverenlerin altından kalkamayacakları meblağlara kadar varıyor bu cezalar. Ancak bunun çok farkında değiller. DENETİM MEKANİZMASI İŞLEMİYOR! Siz sendika olarak bu konuda nasıl bir mücadele yürütüyorsunuz? Ne gibi sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz? Biz zaman zaman Çalışma Bakanlığı na bu konuda şikâyetlerde bulunuyoruz. Ama denetim mekanizmasında da yetersizlik var. Bakanlık görevini tam olarak yerine getirmiyor. Örneğin yılbaşında hem Habertürk te hem de Turkuaz Grubunda toplu işçi çıkartmaları oldu. Turkuaz bizim hala yasal olarak grevde olduğumuz bir işyeri. Orada muhatap sendikayız. Bu yetkiyle de hem Turkuaz için hem de Habertürk için ayrı ayrı şikâyette bulunduk. Toplu işçi çıkartmak kanuna aykırıdır. Özellikle Turkuaz da sendikal örgütlenme de olduğu için sendika temsilcisinin görüşü mutlaka alınmalıdır, onunla rapor tutulmalıdır. Bırakın rapor tutmayı, işyeri temsilcisi dahi işten atıldı. Ama aradan altı ay geçti, hala müfettişler incelemelerini tamamlayamadılar. Bize bir bildirimde bulunmadılar, hala bunun sonucunu bekliyoruz. Dolayısıyla denetim mekanizmasında da aksaklık var. Bakanlık veya hükümet kıdem tazminatlarıyla uğraşacağına mevcut kayıt dışını kayıt içine almanın yollarını arasın. Şikayet mekanizması işlemiyor. Para cezalarını işverenler umursamıyor. İktidar bu sorunu çözmenin yollarını araştırsın. Şikâyetlerden sonuç aldığınız da oluyor mu peki? İsim isim verirseniz sonuç alabiliyorsunuz. Sabah Gazetesi nde biz bunu yaptık ve bazı arkadaşlarımızın 212 li olmasını sağladık. Ama genelde bir işyerinde sigortasız çalıştırılanlar var diye şikâyette bulunduğunuz zaman size şöyle rapor verebiliyorlar: Şikâyetiniz doğrultusunda işveren belgelerini teslim etmemiştir, gerekli inceleme yapılamamıştır, dava hakkınız saklıdır. Böyle bir inceleme olur mu? Müfettiş işyerine gidiyor, işveren belgeleri vermekten kaçınıyor. Dava açma hakkımı ben bilmiyor muyum, bilmiyorum, ama dava açmadan önce yapılması gerekenler yok mu? Ya da müfettiş gidiyor, kaçak çalıştırma tespit edilememiştir diyor. Nasıl bir inceleme yaptın sen? İşyerlerine önceden haber uçuruluyor. Sonra da tespit edilemiyor. Bir diğer sorun da şu: kişi şikâyet etmekten kaçınıyor. Özellikle bizim mesleğimizde kendini kanıtlama, kendini eğitme, deneyim kazanarak başka yere geçme umuduyla gazeteci -4/5-
5 sömürüldüğünün farkına varamıyor ya da bilerek buna katlanıyor. -5/5-