KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ

Benzer belgeler
KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak hear about hear from. 110.

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem

ÖNEMLİ PHRASAL VERBS

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK

VERBS FUNCTION WORDS ADJECTIVES ADVERBS. ahmet okal Page 1 10/7/08

OKULUMUZDA NASIL DAVRANMALIYIZ?

YDS PHRASAL VERBS. Dr. Cahit Karakuş

Etekleri tutuşmak. Kafası kızmak. Telaşlanmak. Öfkelenmek. Dikkatle dinlemek. Kulak kesilmek. Gözden düşmek. Değerini kaybetmek.

Eskişehir Dilsem Dil Kursu

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

YDS PHRASAL VERB LIST

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller

What Is Team Leadership?

1 Sabah yataktan kalkmak Küvete girip çıkmak Saç yıkamak, taramak

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

10. SINIF 21. ETKİNLİK

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

ile -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE E -E -DEn ile -İ -İ -İ -İ ile ile ile -E -E -DEn -DEn -DEn -DEn -DEn -E -E -E ile ile ile

Nitro PDF Trial. YUMURTA KAPI ÜDS/KPDS KONU ÖZETİ ENGLISH OFFICE TENSE UYUMU İSTEYEN ZAMAN BAĞLAÇLARI

GPS NAVI GASYON SI STEMI

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

Satış Yapanların Kaçınmaları Gereken 39 Hata

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

NAVİGASYON KULLANIM KILAVUZU.

Sayfa 1 3

İçindekiler. Giriş... 1

AKADEMİK KELİME LİSTESİ - Phrasal Verbs -

Learn how to get started with Dropbox: Take your stuff anywhere. Send large files. Keep your files safe. Work on files together. Welcome to Dropbox!

ÖZEL BİLGE ATABEY KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

Get kelimesinin temel anlamları

İngilizce Düzenli ve Düzensiz Fiiller - Regular and İrregular Verbs

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

GPS NAVIGATION SYSTEM QUICK START USER MANUAL

ETİMESGUT ŞEHİT SALİH HELVACI MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ 2017/2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NÖBET GÖREVİ VE UYULMASI GEREKEN ESASLAR 1- Günlük vakit

UNIT 21. After. Live. sonra. yerleşmek, oturmak Always. Monday. her zaman. Pazartesi Arrive. Neighborhood. mahalle Before. varmak. Never.

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

MESLEKİ EĞİLİM BELİRLEME TESTİ

DERS BİLGİ FORMU. Okul Eğitimi Süresi

Dumlupınar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Proje Yönetimi Dersi Bölüm 4: Proje Yönetiminin Aşamaları

Mark Ronson ft Bruno Mars - Uptown Funk

Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Süresi

DERS HEDEFLERİ YAZMA KILAVUZU

Yazan: Nicolas Siemsen

Küresel Kitleler Leziz Bir YouTube Reklamıyla Knorr un Tadına Baktı

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

BÖLÜM 1 SINAVLARA HAZIRLANMAK

T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE TEKNOLOJİLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

NASIL MÜCADELE EDİLİR?

MAVİ SINIF UCPA - Hisarönü Otel

ednet.power Hızlı Kurulum Kılavuzu ednet.power Başlatma Seti (1 Adet WiFi Ana Birimi + 1 Adet İç Mekan Akıllı Fiş)

YABANCI DİLLER BÖLÜM BAŞKANLIĞI DERS TANITIM BİLGİLERİ

Arama görünümü, bağlı/kullanımda. Arama görünümü, çalıyor/uyarıyor. Arama görünümü, beklemede.

KORKU HAYAL GÜCÜNÜN MUHTEŞEM BİR HEDİYESİDİR

Digiturk dünyasına keyifli bir yolculuk

Koçluk Yetkinlikleri R. ŞAFAK KEKLİK

Akut dönemde psikososyal müdahaleler CEYDA YILMAZÇETİN UZMAN PSİKOLOG

İngilizce de duygu anlamına gelen "emotion" kelimesinin üstünde biraz durursak, motivasyon kavramını daha iyi anlayabiliriz.

Dinleme DİNLEME. Dinlemenin Amaçları. Dinlemeyi Etkileyen Faktörler. Motivasyonun, Duyguların ve Amacın Etkisi

ANKARA YILDIRIM BEYAZIT UNIVERSITY

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

İçindekiler. xiii. vii

KARiYER. imi. Araş.Gör. Senem YILMAZ Yaşar Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü Kariyer Merkezi Müdürü

A) Please come in. B) Quiet, please. C) Clean the board, please. D) Turn off the light, please. Sargın Test 4. Sınıf

Mesleğini seçme aşamasında olan ve işini kolaylaştıracak bir test arayan herkes aşağıdaki testten faydalanabilir: Kişiliğe Göre Meslek Seçimi Testi

M.E.B. ENG-4 Ünite-2 STUDENTS-4 UNIT-2 My Classroom ( Sınıfım ) Classroom Language ( Sınıf Dili )

Sayfa:18 RESMİ GAZETE 22 Ekim 1990 Sayı:20673 Yönetmelik. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği

El ve ayak ile ilgili deyimler. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek. Elden salmak. El ayak olmak. Eli ayağı kesilmek.

İNGİLİZCE HAZIRLIK PROGRAMI SEVİYE 2 DERS MÜFREDATI

Öğrenciler için Macmillan Practice Online rehberi

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. İspanyolca I AFSA

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

Seviye 1 Ünite 6 Çalışma Planı

Faydalı Olması Dileklerimizle...

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

Seviye 1 Ünite 3 Çalışma Planı

D-Link DSL 500G için ayarları

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak


Araç kullanmanın zorlukları

TÜM PROGRAMLAR İÇİN ORTAK YETERLİKLER

NESİN MATEMATİK KÖYÜ ŞİRİNCE

It isn t easy to bring up children nowadays. Bu günlerde çocuk yetiştirmek kolay değil.

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

Personal Balanced Scorecard

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

MAVİ SINIF UCPA - Kirkit Otel

SULTANGAZİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ

MESLEKİ-TEKNİK LİSELERDE İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARINA GÖSTERİLEN ÖĞRETMEN TEPKİLERİ

Koçluk Oturumu/Seansı Canlandırma

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

ÖĞRENCİNİN HAK VE SORUMLULUKLARI

5 YAŞ ANASINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Seviye 1 Ünite 2 Çalışma Planı

Transkript:

KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ 1. add up 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak 2. back away 1) bir fikri artık desteklemediğini göstermek 3. back down 1) hatalı olduğunu kabul etmek 2) bir şeyi yapmayı kabul etmemek 4. back out 1) önceden planlanan bir şeyi yapmaktan vazgeçmek 5. back up 6. blow up 7. blow out 8. break away 9. break out 1) desteklemek 1) patla(t)mak 2) bir şeyi hava veya gaz ile doldurmak 3) aniden sinirlenmek 1) ateşin sönmesi 2) patlatmak 1)kaçıp kurtulmak 2) bir gruba üyeliği bırakmak 1) kaçmak 2) birdenbire başlamak 10. break through 1) yeni bir keşif yapmak 11. break in 1) bir yere zor kullanarak girmek 2) konuşan birisine müdahale etmek 12. break up 1) parçalara ayrılmak 2) bir ilişkiyi bitirmek 1) arızalanmak 2) kontrolü kaybedip birdenbire ağlamaya 13. break down başlamak 3) travma geçirmek 14. break into 1) bir eve yada odaya güç kullanarak girmek 15. break off 1) tahmin edilen zamandan önce durmak ve yok olmak 2) daha büyük bir parçadan kopup ayrılmak 16. bring about 1) başlatmak 2) bir şeyin olmasına neden olmak 17. bring forward 1) sunmak 2) sonraki sayfaya aktarmak 18. bring out 1) yol açmak, neden olmak 2) üretmek 19. bring up 1) ortaya bir konu atmak 2) kusmak 3) çocuk yetiştirmek 20. call back 1) birini görmek yada bir şeyi almak için bir yere geri dönmek 21. call off 1) iptal 22. call at 1) uğramak, kısa bir ziyarette bulunmak 23. call on/upon 1) uğramak 2) resmi olarak talepte bulunmak 24. call for 1) talep etmek 25. call in 1) yardım istemek 2) bir yeri aramak 3) bir yeri veya kişiyi kısa süreliğine ziyaret etmek 1

26. call out 1) birinden gelmesini istemek 2) bağırmak 27. be carried away 1) heyecandan kontrolü kaybedip ne yapacağını ve ne söyleyeceğini bilememek 28. carry on 1) devam etmek 29. carry out 1) bir işi başarmak, uygulamaya koymak 30. catch up (with) 1) senden önde giden birisini yakalamak 2) aynı seviyeye gelmek 31. catch on 1) bir şeyi anlamak 2) popüler olmak 32. check out 1) otelden ayrılmak 2) muayene/kontrol etmek 33. check in 1) bir otele giriş yapmak 34. cheer up 1) teselli etmek ve moral vermek 35. clear up 1) düzenlemek, toparlamak 2) netliğe kavuşturmak 3) ilerlemek, durumun iyiye gitmesi ( sağlık / hava bakımından) 36. come across 2) karşılaşmak 37. come away 1) ayrılmak 38. come about 1) olmak, vukuu bulmak 39. come before 1) başka bir kişi yada şeyden daha önemli olmak, öncelikli gelmek 2) önce gelmek 1) bir yere ulaşmak 40. come along 2) eşlik etmek 3) ilerlemek,gelişmek 41. come around/round 1) bir yere veya karara varmak 2) bilincin yerine gelmesi 42. come at 1) tehditkar bir şekilde üstüne gitmek, saldırmak 2) ulaşmak ve keşfetmek 43. come into 1) mirasa konmak 44. come off 1) meydana gelmek 2) yerinden çıkartılabilir hale gelmek 3) bir şeyden bağın kopması yada çözülmesi, düşmek 1) yayınlanmak 2) ortaya çıkmak 45. come out 3) tanınmak 4) yerinden sökülüp çıkartılmak 46. come to 1) bilincinin yerine gelemsi 2) belli bir duruma veya hale ulaşmak 47. come up with 1) ortaya bir fikir atmak 48. come upon 1) karşılaşmak veya şans eseri bulmak 49. come by 1) elde etmek 50. come down with 1) hastalanmak 51. count on 1) güvenmek 2) bağlı olmak 2

52. cross out 1) üzerini çizmek 2) söküp atmak 53. cut down (on) 1) azaltmak 54. do away with 1) istenmeyen bir şey, durum yada kişiden kurtulmak 2) ortadan kaldırmak, yasaklamak 55. draw up 1) bir belge hazırlamak 2) sandalyeyi birinsin yanına çekmek 56. draw back 1) bir kişi yada şeyden uzaklaşmak 2) bir şeyi yapmamaya karar vermek 57. drop in 1) habersiz kısa bir ziyarette bulunmak 58. drop out 1) okulu bırakmak 1) uykuya dalmak 59. drop off 2) azal(t)mak 3) bir kişi yada şeyi bir yerde bırakmak 60. fall apart 1) parçalara ayrılmak 61. fall back upon/on 1) elde seçenek kalmamasından bir şeyden zorunlu olarak yardım beklemek yada onu kullanmak 62. fall for 1) aşık olmak 2) bir şeyden hoşlanmak 63. fall off 1) küçülmek yada azalmak 2) kopup yere düşmek 64. fall behind (with) 1) geride kalmak 2) başvuru yada ödemenin son gününü geçirmek 65. fall out 1) tartışmak, arkadaşlığı bitirmek 66. fall through 1) bir şeyin gerçekleşememesi 67. fall to 1) bir kişinin sorumluluğu yada işi haline gelmek 2) bir şeyi enerjik bir şekilde yapmaya başlamak 68. fall upon/on 1) çok iştahlı biçimde yemek yemeye başlamak 2) aniden birine saldırmak 69. figure out 1) bir şeyi anlayabilmek, çözümlemek 70. find out 1) bir şeyi öğrenmek 71. get across 1) fikrini açıklamak 72. get along 1) birisiyle geçinmek, anlaşabilmek 2) bir olayın üstesinden başarılı bir şekilde gelmek 1) ilerleme göstermek 73. get on 2) beraber mutlu bir şekilde yaşamak 3) bir araca binmek 74. get at 1) yakalamayı başarmak 2) rahatsız etmek 3) eleştirmek 75. get away with 1) işlediğin bir suçtan ceza almadan kurtulmak 76. get behind (with) 1) bir şeyi vaktinde hazırlamayı,tamamlamayı başaramamak 77. get by 1) çok para ve diğer destekler olamadan yaşamayı, ayakta durmayı başarabilmek 3

1) yazarak kaydetmek 78. get down 2) birisini üzmek 79. get down to 1) bir şeyi yapmaya başlamak 80. get off 1) bir araçtan inmek 1) dışarı çıkmak 81. get out 2) kaçmak 3) tanınmak 82. get over 1) bir hastalığı veya yaşanan kötü bir olayı atlatmak 83. get up 1) kalkmak 1) ulaşmak 84. get to 2) bir şeyi yapmaya başlamak 3) duygusal olarak etkilemek 1) telefona bağlanmak 85. get through 2) kendini anlatabilmek 3) bir sınavda yada yarışta başarılı olmak 1) varmak 2) kabul edilmek 86. get in 3) kapalı bir yere yada araca girmek 4) bir şeyi temin etmek 1) yorulmak ve bozulmak 87. give out 2) dağıtmak 3) duyurmak, ilan etmek 1) kötü bir alışkanlığı bırakmak 88. give up 2) bir ilişkiyi bitirmek 3) teslim olmak 1) ele vermek, bir sırrı açıklamak 89. give away 2) bağış yapmak 1) teslim olmak 90. give in 2) teslim etmek 1) serbest bırakmak 91. give off 2) ortaya gaz yada koku yaymak 1) birinse saldırmak 2) bir şeyi elde etmeye yada başarmaya 92. go for çalışmak 3) seçmek 4) hoşlanmak yada hayranlık duymak 93. go against 1) karşı çıkmak 1) devam etmek 94. go ahead 2) bir şeyi kararlaştırıldığı gibi yapmak 95. go down with 1) hastalanmak 96. go by 1) bir yerden geçmek yada zamanın geçmesi 1) yakalamak için peşinden gitmek 97. go after 2) bir şeyi elde etmeye çalışmak 4

1) patlamak, havaya uçmak 98. go off 2) zil yada alarmın ötmeye başlaması 3) yiyecek veya içeceğin çürümesi 99. go through 1) zor ve hoş olmayan bir şeyi yaşamak 2) araştırmak,incelemek, muayene etmek 100. go up 1) artmak 101. go on (with) 1) devam etmek 2) olmak, meydana gelmek 102. go over 1) bir şeyi detaylı bir şekilde incelemek 103. hand down 1) geleneklerin kuşaktan kuşağa geçmesi 104. hand over 1) bir şeyi yada bir şeyin sorumluğunu, kontrolünü başka birine teslim etmek 105. hand out 1) dağıtmak ( not, belge, kağıt, gazete v.s. ) 106. hand in 1) bir ödev veya raporu teslim etmek, sunmak 107. hang up 1) bir telefon konuşmasını sonlandırmak 2) ertelemek 108. hear about 1) bir şeyi öğrenmek, tanımak yada onun hakkında bilgilendirilmek 109. hear from 1) bir kişiden bir haber yada bilgi almak 110. hear of 1) bir kişi yada şeyin varlığından haberdar olmak 111. hold off 1) bir şeyi hemen yapmamak, ertelemek 2) kaçınmak 112. hold on 1) beklemek, ara vermek 2) zorluklara rağmen devam etmek 113. hold up 1) şiddet kullanarak birinden bir şey çalmak 2) ertelemek 3) yukarı doğru hareket et(tir)mek 114. keep up 1) iyi durumda kalmak, bu durumu muhafaza etmek 2) devam etmek 115. keep up with 1) bir kişi yada şeyle aynı seviyede yada hızda hareket etmek 116. keep away 1) bir şeyden veya yerden uzak durmak 117. keep on 1) bir şeyi yapmaya devam etmek 118. keep off 1) belli bir mesafede kalmak 2) bir şeyi yapmaktan kaçınmak 119. keep out 1) bir yere girmeyi engellemek 120. lay off 1) işten çıkarmak 121. let down 1) hayal kırıklığına uğratmak 122. let off 1) cezadan veya bir vazifeden muaf tutulmak 2) patlamaya neden olmak 123. live on 1) ihtiyacın olan şeyleri satın almak 2) belli bir tür yiyecekle beslenmek 124. look to 1) birinden bir şey ummak 2) bağlı olmak 5

125. look up 1) bir sözlük yada kitaba belli bir bilgiyi bulmak için bakmak 126. look after 1) birinse bakmak, ilgilenmek 127. look back on 1) geçmişi hatırlamak 128. look down on 1) birisini küçük görmek aşağılamak 129. look forward to 1) bir şeyi yada birisini dört gözle beklemek 130. look up to 1) bir kişiye hayranlık ve saygı duymak 131. look for 1) aramak 2) araştırmak 132. look in (on) 1) kısa bir ziyarette bulunmak 133. look on 1) bir şeyi meydana gelmesini izlemek ama müdahale etmemek 134. look out (for) 1) dikkat etmek 135. look over 1) incelemek 136. look into 1) araştırmak, soruşturmak 137. look round /around 1) etrafa bakınmak, aramak 138. look through 1) bir şeyi hızlı bir şekilde okumak 139. make out 1) bir şeyi anlamak 2) ayırt etmek 3) resmi bir belgeye gerekli her şeyi yazmak 1) bir bahane, açıklama ortaya koymak 140. make up 2) bir hikaye uydurmak 3) makyaj yapmak 4) barışmak 5) oluşturmak, parçası olmak 141. make up for 1) telafi etmek 1) bir yere yönelmek, ona doğru gitmek 142. make for 2) mümkün kılmak 3) sonuçlanmak 143. pass as/for sby/sth 1) bir kişi yada nesnenin başka bir kişi yada nesne gibi görünmesi 144. pass down 1) bir öğretiyi başka kuşaklara aktarmak 2) miras bırakmak 145. pass out 1) bilincini kaybetmek 2) bir grup içerisindeki herkese bir şey dağıtmak 146. pass away 1) ölmek 147. pay off 1) borcunun tamamını ödemek 1) toplamak, yerden eğilip almak 2) birsiyle buluşmaya gelmek 148. pick up yada ona eşlik etmek 3) çaba göstermeden kendiliğinden öğrenmek 149. point out 1) belirtmek, açıklamak 150. pull down 1) bir binayı yıkmak 2) birisini üzmek yada zayıf düşürmek 151. pull through 1) ciddi bir hastalıktan kurtulmak 2) hayatında sor bir dönemi atlatmak 152. pull out 1) çekip çıkartmak 153. put off 1) ertelemek 154. put aside 1) para biriktirmek 2) tasarruf etmek 3) saygısızlık etmek, değer vermemek 6

1) bir şeyi yere koymak 155. put down 2) not almaya başlamak 3) sonlandırmak 4) birine kötü davranmak 156. put across 1) bir şeyi açık ve net bir şekilde açıklamak 157. put forward 1) bir fikir ortaya koymak 158. put out 1) söndürmek 2) ilan etmek, duyurmak 159. put through 1) arama yapmak, telefona bağlamak 2) başarıyla tamamlamak 1) giyinmek 2) bir aleti çalıştırmak 160. put on 3) eklemek 4) bir şeyi ircaa etmek, gerçekleştirmek 161. put up with 1) tahammül etmek 162. run down 1) araba ile birine çarpmak 2) gücünü kaybetmek 163. run after 1) kovalamak 2) yakalamaya çalışmak 164. run away 1) kaçmak 2) zor bir durum ile uğraşmaktan kaçınmak 165. run across 1) rastlamak 2) beklenmedik bir zamanda sorunla karşılaşmak 166. run into 1) rastlamak 2) güçlü bir şekilde vurmak 167. run out (of) 1) tüketmek 168. run over 1) taşmak 2) kazara araba ile çarpmak 169. see off / out 1) yolcu etmek, kapıya kadar geçirmek 170. see to 1) halletmek, uğraşmak 2) ilgilenmek 171. send for 1) birisini mesaj yoluyla görüşmeye çağırmak 2) posta ile sipariş talep etmek 172. send out 1) bir şeyin başka insanlara ulaşmasını sağlamak 2) üretmek 173. set up 1) bir şeyi kurmak veya başlatmak 174. set off 1) yolculuğa başlamak 175. set out 1) yolculuğa başlamak 2) bir şeye niyetlenerek işe koyulmak 176. show off 1) hava atmak 177. show up 1) varmak 2) görünmek, ortaya çıkmak 178. stand by 1) zor durumdaki birisinin yanında olmak, desteklemek 7

179. stand for 1) temsil etmek, bir kelimenin veya kelime grubunun kısaltması olmak 2) dayanmak, tahammül etmek 3) aday olmak 180. stand out 1) kolayca görülebilmek 181. take back 1) alınan malı iade etmek 2) bir eşyaya tekrar sahip olmak 3) yanlışını kabul etmek 4) geçmişte bir dönemi hatırlamak 182. take for 1) bir şeyle karıştırmak 2) bir şeyi,kişiyi veya konuyu bir şekilde algılamak 183. take apart 1) parçalara ayrılmak 184. take down 1) parçalara ayrılmak 2) yazmak 1) aldatmak, kandırmak 185. take in 2) anlamak 3) elbise daraltmak 186. take over 1) bir şeyin kontrolünü veya sorumluluğunu almak 187. take after 1) benzemek 188. take away 1) yerinden çıkartmak 2) çıkartmak 189. take on 1) bir işi veya sorumluluğu kabul etmek 2) işe almak 1) kıyafetini çıkartmak 190. take off 2) uçağın yerden havalanması 3) taklit etmek 191. take out 1) bir şeyi bir yerden çıkartmak 2) bir yere biriyle gitmek 1) bir etkinliğe başlamak 2) belli bir miktar zaman kullanmak 192. take up veya çaba harcamak 3) kıyafetin bir parçasını kısaltmak 193. tell off 1) azarlamak 194. tell apart 1) kişi yada nesneler arasındaki farkı söylemek 1) kusmak 195. throw up 2) terk etmek, reddetmek 3) üretmek 196. try on 1) elbise denemek 197. try out 1) denemek 198. turn down 1) reddetmek 2) bir aletin sesini kısmak 199. turn away 1) kabul etmemek 2) birinin içeri girmesine izin vermemek 200. turn back 1) ters yöne gitmek 2) geri dönmek 201. turn into 1) başka bir şeye dönüşmek 202. turn off 1) bir aletin çalışmasını durdurmak 8

203. turn on 1) bir aletin düğmesine basarak çalıştırmak 204. turn over 1) kontrolü birisine vermek 2) polise teslim etmek 205. turn to 1) yardım için birisine başvurmak 206. turn up 1) bir şeyin hızını, sesini, gücünü arttırmak 2) varmak 207. turn out 1) olayların yada kişilerin beklenmedik bir hal alması 2) bir aleti kapamak 208. wash away 1) suyun hareketi ile bir şeyi yok etmek 209. watch out (for) 1) dikkat etmek 210. wear out 1) bir şeyi tükenene kadar kullanmak 2) birisini çok yormak 1) solmak 211. wear off 2) zaman içerisinde yada kullanmaktan yavaşça yok olmak, gücünü kaybetmek 1) bitirmek 212. wind up 2) rahatsız etmek 3) sarmak 213. wipe out 1) tamamen ortadan kaldırmak 214. work out 1) çözümlemek, bir soruna cevap bulmak 2) sağlıklı olmak için spor yapmak 9