Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 12, Haziran 2015, s. 372-381 Faruk MİKE 1 Gürçem ORANSAY 2 ALTYAPI VE İNOVASYON DEĞİŞİMLERİNİN DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR ÜZERİNE ETKİSİ: TÜRKİYE ÜZERİNE AMPİRİK BİR UYGULAMA Özet Bu çalışmanın temel amacı, 1975-2013 dönemi için Türkiye ye gelen doğrudan yabancı yatırım belirleyicilerinden olan altyapı ve inovasyon değişimlerinin, uzun dönem ilişkisinin ampirik bir analiz ile incelenmesidir. Bu çerçevede yapılan ekonometrik uygulamalarda zaman serisi yöntemleri kullanılmış olup, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını etkileyen faktörlerden pazar büyüklüğünün etkisini inceleyebilmek için gayri safi yurtiçi hasıla, döviz kuru değişimlerinin etkisini inceleyebilmek için reel döviz kuru, altyapı sistemlerinin göstergesi olarak telefon hattı ve inovasyon değişimlerinin göstergesi olarak da patent sayısı olmak üzere dört ekonomik değişken kullanılarak bir model oluşturulmuştur. İstatistiki olarak anlamlı çıkan tahmin sonuçlarına göre; gayrisafi yurtiçi hasıla, döviz kuru, altyapı ve patent sayısıyla doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasında pozitif bir ilişki gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Altyapı, İnovasyon, Johansen Eş-bütünleşme Testi IMPACT OF THE CHANGING OF INFRASTRUCTURE AND INNOVATION ON INVESTMENTS: EMPIRICAL APPLICATION ON TURKEY Abstract The main objective of this study is the long-term relationship innovation and infrastructure changes that came to Turkey to investigate the determinants of foreign direct investment with an empirical analysis, for the period 1975-2013. This framework has used time series methods in econometric applications in order to gross domestic product (GDP) to evaluate the effect of the market size, real exchange rate to evaluate the impact of rate changes, telephone line as an indicator of infrastructure and the number of patent as an indicator of innovation 1 Arş. Gör., Çukurova Üniversitesi, Uluslararası İktisat ABD., fmike@cu.edu.tr 2 Arş. Gör., Çukurova Üniversitesi, İktisat Teorisi ABD., goransay@cu.edu.tr
373 Altyapı ve Inovasyon Değişimlerinin Doğrudan Yabancı Yatırımlar Üzerine Etkisi: Türkiye Üzerine Ampirik Bir Uygulama change, a model was created using four economic variables. According to the statistically significant results estimates; a positive relationship between foreign direct investment have been observed with gross domestic product, exchange rates, infrastructure and number of patent. Keywords: Foreign Direct Investment, Infrastructure, Innovation, Johansen Cointegration Test 1. GİRİŞ Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY); ekonomik kalkınma ve büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesi için önemli araçlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Küresel üretimin yeniden yapılanmasında ve uluslararası gelir dağılımının gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında şekillenmesinde rol üstlenen DYY, son yıllarda dünya genelinde ciddi oranda artış göstermektedir (Lee, 2005). Ülkelerin DYY çekme arzusunun; ek dış kaynak, yeni teknoloji, know-how, yeni yönetim becerisi, pazarlama katkısı, pazar erişimi yanında, sermaye birikiminde, üretimde, ihracatta ve istihdamda artışı sağlamak gibi fırsatlardan kaynaklandığı söylenebilir. Bu nedenle hükümetler, hem daha uygun siyasi ve ekonomik çevre koşulları sağlayarak, hem de türlü teşvik tedbirleri uygulayarak, yabancı yatırımları kendi topraklarına çekme çabası içindedirler. Bu çalışmanın amacı; altyapı ve inovasyon değişimlerinin Türkiye deki DYY yi etkileme derecesinin araştırılabilmesi ve elde edilen sonuçlar doğrultusunda da politika önerilerinde bulunulabilmesidir. Çalışmada öncelikle ev sahibi ülke özelliklerinin, DYY kararları üzerindeki etkisi bağlamında altyapı ve inovasyon değişimlerinin DYY ile ilişkisi daha ayrıntılı biçimde ortaya konmaya çalışılacaktır. İzleyen bölümlerde ise konuya ilişkin model ve ekonometrik yaklaşım, son bölümde ise analiz sonuçları ve önerilere yer verilecektir. 2. Altyapı ve İnovasyon ile DYY İlişkisinin Kuramsal Altyapısı DYY nin ülke ekonomileri üzerindeki rolünün artmasıyla birlikte, ülkeler DYY çekme potansiyelini arttıracak unsurlar üzerinde daha fazla yoğunlaşmaya başlamışlardır. DYY girişlerini etkileyen unsurlar çeşitlilik göstermekle birlikte, etkilerinin büyüklük ve yönü de ülkeden ülkeye değişmektedir. Çalışmanın bu bölümünde; DYY nin kısa bir tanımı yapılarak, DYY kararları üzerinde etkili olan bazı unsurlar hakkında bilgiler verilmeye ve bu unsurların DYY ile ilişkisi ortaya konmaya çalışılacaktır. DYY, çok uluslu şirketlerin üretimini ülke sınırları dışına yayarak, yabancı ülkelerde yeni bir şirket kurması veya var olan yerli bir firmayı satın alarak ya da onun sermayesini artırarak kendine bağlı duruma getirmesi olarak tanımlanabilir (Kurtaran, 2007). DYY kararı alan çok uluslu şirketlerin, yabancı bir ülkede yatırım yapmasının nedenlerini araştıran Shatz ve Venables (2000), yatay ve dikey tipte olmak üzere iki türlü DYY belirlemiştir. Buna göre dikey DYY tipi; taban genişletme amaçlı olup, firmanın rekabetçi konumunu güçlendirmeye çalışması şeklindedir. Dünya çapında gerçekleştirilen DYY nin önemli bir bölümünü ise yatay yatırımlar oluşturmaktadır. Yatay DYY, üretim maliyetlerini en aza indirmeyi hedeflemektir. Altyapı sistemleri ve inovasyon ise hem yatay, hem de dikey doğrudan yabancı yatırımları destekler niteliktedir. Altyapı sistemlerinin maliyet düşürmeye daha fazla katkısı olduğu için, ağırlıklı olarak yatay tipte DYY üzerindeki etkisinden bahsedilmekte olup, inovasyon
Faruk Mike - Gürçem Oransay 374 değişimlerinde ise ağırlıklı olarak teknolojik rekabetçilik yaratmasından ötürü, dikey tipte DYY ye etkisi daha büyüktür. Altyapı sistemleri, telefon hatları, limanlar, yolların toplam uzunluğu, demiryolları, elektrik üretimi vb. değişkenler ile temsil edilmekte olup, bunlar içerisinden haberleşme yatırımları hem özel tüketim ve yatırım düzeyinin geleceğini belirlediği için, hem de bölgelerarası gelişmişlik farkını etkilediği için kalkınmada önemli bir yere sahiptir (Bayraktutan, 1992). Literatürde altyapı sistemlerinin, yatırımların verimliliğini artırdığı ve buna bağlı olarak da doğrudan yabancı yatırım akışlarını canlandırdığı görüşü yaygındır. Bunun nedeni; fiziki sermayenin arttırılmasını ve beşeri sermaye kalitesinin yükseltilmesini sağlaması, gelir arttırma ve kapasite yaratma özelliğinin oluşu ve ekonominin üretken sektöründe gerekli asgari şartları sağlaması şeklinde sıralanabilir. Bu anlamda altyapı sistemlerinin miktarı, kullanılabilirliği ve kalitesi çok uluslu şirketlerin üretim ve ticari faaliyetlerinin düzgün işleyişi için gerekli bir unsurdur. Bu tür şirketler ithal makinelerden optimal faydayı sağlayabilmek açısından altyapı sistemlerine oldukça önem vermektedir. Ayrıca bu şirketlerin merkezi ve bağlı ortaklıkları arasındaki karşılıklı ilişkilerinde bilgi akışı ve ekonomik, finansal ve ticari etkileşimler için iletişim altyapısının gelişmiş olması gerekmektedir. Nitekim çokuluslu şirketlerin son yıllarda bu derece büyümelerinde, uluslararası düzeyde iletişim altyapısının etkisi büyüktür (Campos ve Kinoshita, 2003). Wallace (1990), OECD firmalarının çoğunun, Latin Amerika ya yapacakları DYY kararında haberleşme ve üretim teknolojilerinin etken olduğunu belirtmektedir. He (2002), iyi altyapı koşullarına sahip alanların, diğerlerine göre daha çekici olduğunu savunurken, Khan ve Kim (1999) ise altyapı sistemlerinin çok uluslu şirketler için sadece arabadaki motor değil, aynı zamanda ilerlemesini sağlayacak tekeri de olduğu benzetmesi ile önemine vurgu yapmıştır. DYY ile altyapı arasındaki ilişkinin varlığını inceleyen birçok ampirik çalışma, altyapının DYY yi çoğunlukla pozitif yönde etkilediği görüşünü destekler niteliktedir (Asiedu, 2002; Wheeler ve Mody, 1992; Kumar, 1994; Li ve Park, 2006; Loree ve Guisinger, 1995). Bu bulguların yanı sıra altyapının, yabancı yatırımlar üzerindeki etkisine rastlamayan ampirik çalışmalar da mevcuttur (Akhtar, 2000; Aqeel ve Nishat, 2004). Bir ülkenin inovasyon değişiminin göstergesi olan araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) becerileri ise, o ülkenin doğrudan yabancı yatırımları için rekabetçi avantajına yüksek derecede katkıda bulunmaktadır. Schumpeter (1942) ekonomik büyüme modelinde firmalardaki ve tüketicilerdeki yenilik talebinin, üretim ve tüketimi teşvik edeceğini ve böylece sektörü cazip hale getirerek, girişimci miktarındaki artışın da bu yolla sağlanacağını belirtmiştir. Ülkenin Ar- Ge faaliyetlerinin fazlalığı, o ülkenin teknolojik araştırmalardaki çabasını ortaya koymaktadır. Teknolojik beceriye sahip olan ülkeler ise, bu beceriye sahip olmayan ülkelerden daha fazla yatırım çekebilmektedir (Kurtaran, 2007). Bunun nedeni; Ar-Ge faaliyetlerinin yeni ürün ve üretim yöntemi geliştirme, mevcut ve ithal edilen teknolojinin etkin kullanılması ve uyarlanması süreçlerinin her aşamasında büyük önem taşımasıdır. Bu kapsamda, Ar-Ge harcaması sadece yeni bilimsel ve teknolojik bilgi ortaya koyma veya mevcut bilgilerin mal ve hizmet üretimine yönelik olarak uygulanması açısından değil, aynı zamanda teknoloji yeteneğini kazanma sürecinde büyük önem arz eden bilgi birikimi ve deneyim kazanmanın en temel araçlarından biridir (Saygılı, 2003). Bu varsayıma göre, yabancı firmaların yerli ülkelere yeni sermayelerde uygulanabilir bir bilgi avantajı taşıması ve böylece daha kolay üretim yapmak için gerekli teknolojiyi benimsemek adına yeni teknoloji kanalları çerçevesinde ilerlemeye itmesi de söz konusudur (Borensztein vd., 1998).
375 Altyapı ve Inovasyon Değişimlerinin Doğrudan Yabancı Yatırımlar Üzerine Etkisi: Türkiye Üzerine Ampirik Bir Uygulama Çalışmanın kapsamı itibariyle DYY nin belirleyicilerinden altyapı ve inovasyon üzerinde durulmaktadır. Bununla birlikte ülkenin sahip olduğu işgücü, hammadde ve pazar büyüklüğü de DYY girişlerini etkileyen unsurlar olmakta; ülkedeki makroekonomik istikrar, döviz kuru, mevzuatlar ve teşvikler ile dış ticaret politikaları da yabancı yatırımcıların kararlarını etkileyen faktörler arasında yer almaktadır (Özyıldız, 1998). Bunlardan işgücü ve hammadde birer üretim girdisi olduğu için, ulaşılabilirliği ve ucuzluğu çokuluslu şirketler açısından önemlidir. Pazar büyüklüğü, DYY nin yer seçiminde oldukça önemli bir belirleyici konumunda olup, talep artışı yaratması ve ölçek ekonomisinden faydalanma imkanı sağlaması açısından gereklidir. Bir ülkenin makroekonomik istikrarını gösteren göstergeler ise enflasyon, bütçe dengesi, faiz ve döviz kurlarıdır. Başarılı maliye politikaları ile yürütülen bir ekonomide finansal istikrar ve yönetilebilen enflasyonun yanı sıra, ani değişimler yaşanmayan faiz oranları ve döviz kuru dalgalanmaları da söz konusudur. Tüm bu olumlu gelişmeler yatırımcıların güvenini kazanmaya ve onların yatırıma olan iştahını arttırmaya yardımcı olmaktadır (Shah, 2014). Ancak döviz kuru ile DYY arasındaki ilişkinin incelendiği mevcut literatürde uzlaşılan bir sonuç yoktur. Buna göre döviz kuru yabancı yatırımları, yatırımcının amacına göre negatif veya pozitif bir ilişki içinde etkileyebilmektedir. Yerli para değer kaybettiğinde amaç yurtiçi üretim olduğunda, ithal girdiler pahalı hale geleceğinden, yabancı sermaye girişleri negatif yönde etkilenmekte iken, amaç yurtdışına üretim yapmak olduğunda pozitif yönde etkilenmektedir (Özağ, 1994). Ticari açıklık ise DYY nin ihtiyaç duyabileceği ara mallarını ithal etme ve ürettiklerini ihraç etme konusunda yabancı firmaya hareket kolaylığı sağlamaktadır. Yatırımların ticaret edilebilir sektörlere yöneleceği varsayımıyla dışa daha fazla açık olan ülkelerin, daha fazla DYY çekeceği düşünülebilir (Karagöz, 2007). 3. Ekonometrik Yaklaşım Bu çalışmada amaçlanan; 1975-2013 yılları arasında Türkiye de, altyapı ve inovasyon değişimleri ile DYY arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Çalışmada yer alan model için izlenecek ekonometrik yöntem sırasıyla; serilerin zaman serisi özelliklerini belirlemek için yapılacak olan Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF) Birimkök Testi, optimum gecikme uzunluğunun belirlenebilmesi için Hall (1991) tarafından önerilen Vektör Otoregresyon (VAR) Modeli, gecikme uzunluğunun tespitinden sonra Johansen (1988) tarafından geliştirilen Eşbütünleşme Analizi ve buradan elde edilecek sonuçlara göre de Hata Düzeltme Modelinin (VECM) uygulanması şeklinde olacaktır. 3.1. Model ve Veri Seti 1975-2013 yılları arası yıllık veriler ile Türkiye ekonomisi üzerine yapılacak olan bu çalışmada piyasa büyüklüğünün göstergesi olarak gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH), ekonomik istikrarın bir göstergesi olarak döviz kuru, altyapı sistemlerinin bir göstergesi olarak telefon kullanıcı sayısı ve inovasyon değişimlerinin göstergesi olarak da patent sayısı bağımsız değişken, DYY ise bağımlı değişken olarak belirlenmiştir. Birçok DYY belirleyicisi olmakla birlikte çalışmanın amacına yönelik olarak dört belirleyici seçilmiş olup, oluşturulan model aşağıdaki şekildedir: lnfdi t= β 0 + β 1lngdp t + β 2lnpat t+ β 3lntel t + β4lnexc t + u t
Faruk Mike - Gürçem Oransay 376 Modelimizde; fdi t doğrudan yabancı sermayeyi, lngdp t reel GSYİH yı, pat t patent sayısını, tel t telefon kullanıcı sayısını, exc t reel döviz kurunu ve u t ise hata terimini ifade etmektedir. Serileri olası fiyat değişimi etkisinden arındırmak için değişkenlerimiz reelleştirilmiş biçimdedir. Ayrıca serileri olası değişen varyans ve kısmen de otokolerasyona karşı koruyabilmek için değişkenlerin logaritmik dönüşümü yapılmış ve analize dahil edilmiştir. Sadece reel döviz kuru verisinin oran olması dolayısıyla logaritmasının alınmaması uygun görülmüştür. Analize konu olan DYY, GSYİH, reel döviz kuru ve patent sayısı yıllık verileri Dünya Bankası veri tabanından; telefon kullanıcı sayısı yıllık verileri ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) veri tabanından elde edilmiştir. 3.2. Ampirik Bulgular Zaman serisi yaklaşımında ele alınan modellerde değişkenlerin, durağan yani, ortalama ve varyanslarının zamanla değişmediği varsayılır. Bu etkin ve tutarlı tahminler için gerekli bir varsayımdır. Oysa ekonomik zaman serileri zaman içinde özellikle artma eğilimindedirler ve bu durum çoğunun durağan olmadığı anlamına gelir. Durağan-dışı değişkenlerin regresyonlarda kullanılmasının başta sahte regresyon olmak üzere yaratacağı pek çok sorun vardır. Durağan serilerin kullanılması halinde bu sorunların önemli ölçüde giderileceği gerçeği üzerinde durulmaya başlanmış ve bu amaçla birçok teknik geliştirilmiştir (Sevüktekin ve Çınar, 2014). Bu çalışmada serilerin entegre derecelerini belirlemek amacıyla tüm değişkenlere Dickey-Fuller (1981) tarafından geliştirilen Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF) birim kök testi uygulanmıştır. Tüm sınamalar trendli model kullanılarak yapılmış ve sonuçlarına Tablo 1'de yer verilmiştir: Tablo 1: ADF Birim Kök Sonuçları Düzey Birinci Fark Değişken ADF Değerleri Olasılık Değerleri ADF Değerleri Olasılık Değerleri lnfdi -2.269882 0.4394-8.882699* 0.0000 lngdp -1.080170 0.9182-4.511910* 0.0049 exc -2.414824 0.3665-7.311068* 0.0000 lnpat -0.790799 0.9576-6.619571* 0.0000 lntel -0.630937 0.9710-5.280706* 0.0011 ADF testi için kritik değerler, MacKinnon (1996) dan elde edilmiştir. Asterisk (*) %5 düzeyinde anlamlılığı göstermektedir. DYY, GSYİH, reel döviz kuru, telefon kullanıcı sayısı ve patent sayısı değişkenleri ADF birim kök testi sonuçlarına göre düzeyde durağan değillerdir. Bu nedenle seriler birinci sıra farkları alınarak, durağan hale getirilmiştir. Tüm değişkenlerin aynı seviyede durağan olmaları, değişkenler arasında uzun dönem denge ilişkisi (eş-bütünleşme) araştırılmasına imkan vermektedir. Buna göre eş-bütünleşme analizi, aynı sırada bütünleşik zaman serileri arasında uzun dönemli bir ilişki olup olmadığını ortaya çıkarmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Düzey değerlerinde durağan olmayan, ancak aynı dereceden farkları alındığında durağan hale gelen serilerde, fark alma işlemi sadece serinin
377 Altyapı ve Inovasyon Değişimlerinin Doğrudan Yabancı Yatırımlar Üzerine Etkisi: Türkiye Üzerine Ampirik Bir Uygulama taşıdığı kısa dönemli şokların etkilerinin değil, aynı zamanda uzun dönemli ilişkilerin de ortadan kalkmasına sağlamaktadır. Dolayısıyla fark alma işlemiyle durağanlaştırılmış seriler arasındaki regresyon analizleri, uzun döneme ait bilgilerin fark alma işlemi sırasında kaybolması nedeniyle herhangi bir uzun dönem ilişkisi vermeyecektir. Bu nedenle eşbütünleşme yöntemi fark alma yoluyla değişkenler arasında kısa ve uzun dönemli bilgilerin kaybolmaması açısından avantaj sağlayan bir yöntemdir. Ayrıca, her bir eş-bütünleşik serinin hata düzeltme modelinin (VECM) kurulabilmesi, uzun ve kısa dönem ilişkileri ayırt etme imkanı sağlamaktadır (Işık vd., 2004). Yapılan VAR analizi sonucu optimum gecikme sayısı Akaike (AIC) ve Schwarz (SC) Bilgi Kriteri ne (HQ) göre 1 olarak bulunmuştur. Eş-bütünleşik vektörlerin sayısı iz ve maksimum öz değer istatistiklerine göre belirlenmekte olup, Johansen eş-bütünleşme test sonuçları Tablo 2 ve Tablo 3 de gösterilmektedir: Tablo 2: Johansen Eş-bütünleşme Testi Eş-bütünleşme sayısı Özdeğer İz Testi %5 Kritik Değer Olasılık** r = 0* 0.609369 83.03009 69.81889 0.0031 r 1* 0.497928 48.25037 47.85613 0.0459 r 2 0.298709 22.75690 29.79707 0.2582 r 3 0.175588 9.628117 15.49471 0.3104 r 4 0.064931 2.483982 3.841466 0.1150 * 0.05 düzeyinde hipotezin reddedildiğini göstermektedir. **MacKinnon-Haug-Michelis (1999) p-değerleri Eş-bütünleşme sayısı Tablo 3: Johansen Eş-bütünleşme Testi Özdeğer Maksimum Öz değer Testi %5 Kritik Değer Olasılık** r = 0* 0.609369 34.77972 33.87687 0.0389 r 1 0.497928 25.49347 27.58434 0.0904 r 2 0.298709 13.12878 21.13162 0.4405 r 3 0.175588 7.144135 14.26460 0.4722 r 4 0.064931 2.483982 3.841466 0.1150 * 0.05 düzeyinde hipotezin reddedildiğini göstermektedir. **MacKinnon-Haug-Michelis (1999) p-değerleri
Faruk Mike - Gürçem Oransay 378 İz testinden elde edilen sonuçlara göre, DYY ile dört makroekonomik değişken arasında iki tane eş-bütünleşme ilişkisi bulunurken; maksimum öz değer testinden ise, değişkenler arasında bir tane eş-bütünleşme ilişkisi bulunmuştur. Lnfdi t ye göre normalize edilmiş eş-bütünleşme denklemi ise şu şekildedir: lnfdi t= 1.625056(lngdp t) + 0.302597(lnpat t) + 2.604423(lntel t) + 0.036206 (exc t) Yukarıdaki eşitlikte tüm bağımsız değişkenlerinin DYY üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu görülmektedir. Buradan hareketle eşitlikte yer alan eş-bütünleşme vektör katsayılarının gösterdiği üzere; uzun dönemde reel GSYİH da %1 lik artış DYY yi %1.62 oranında arttırmaktadır. Patent sayısındaki %1 lik artış DYY yi %0.3 oranında arttırmaktadır. Telefon kullanıcı sayısındaki %1 lik artış ise DYY de %2.60 lik artışa neden olmaktadır. Son olarak reel döviz kurundaki %1 lik bir artış, DYY yi %0.03 oranında artırmaktadır. Sonuçların istatistiki olarak da anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Uzun dönem ilişkilerinin Johansen eş-bütünleşme yöntemiyle belirlenmesinin ardından kısa dönem dinamikleri analiz edilmesi için hata düzeltme modeli uygulanabilir. Bu modelde uzun dönemde dengeden uzaklaşmaların varlığı ve ortalamadan sapmaların her dönem ortalamaya nasıl yaklaştığı araştırılmaktadır. Her dönemde bu sapma ne kadar azalmaktadır ve denge ne kadar zamanda oluşacaktır (Tarı, 2014). İlk kez Sargan tarafından kullanılan, daha sonra Engel ve Granger'ın yaygınlaştırdığı hata düzeltme mekanizması kısa dönemde ortaya çıkabilecek dengesizlikleri gidermektedir (Gujarati ve Porter, 2012). Hata düzeltme modeli (VECM) sonuçları Tablo 4 de gösterilmektedir. Tablo 4: Hata Düzeltme Modeli Değişken Katsayı T İstatistiği CointEq1-0.607147 [-2.70901] D(LNRFDI(-1)) -0.029943 [-0.18681] D(LNRGDP(-1)) -0.488937 [-0.74274] D(LNPAT(-1)) 1.302211 [ 2.27561] D(LNTEL(-1)) -0.455845 [-0.32217] D(REXC(-1)) -0.011246 [-1.98656] C -0.397096 [-1.99545] Hata düzeltme katsayısı (-0.607147), istatistiki olarak %5 seviyesinde anlamlı (-2.70901) ve negatif bulunmuştur. Kısa vadede meydana gelen bir dengesizlik ileriki bir periyotta düzelebilecek olup, istikrarlı bir dengeyi göstermektedir. Hata düzeltme katsayısının -0.607147 olması, hata düzeltme mekanizmasının çalıştığını ve dengeye getirici mekanizmanın, ortalamadan sapmaların her dönem yaklaşık %60 ını azalttığını ifade etmektedir. Buna göre 100/60=1.67 dönem sonra sapmaların ortadan kalkacağı ve dengeye ulaşılacağı anlaşılmaktadır.
379 Altyapı ve Inovasyon Değişimlerinin Doğrudan Yabancı Yatırımlar Üzerine Etkisi: Türkiye Üzerine Ampirik Bir Uygulama Yani kısa dönemde söz konusu olan dengesizlikler, çok kısa bir dönemde giderilmekte ve uzun dönem dengesine erişilmektedir. 4. Sonuç Çalışmada 1975-2013 dönemindeki yıllık veriler kullanılarak, Türkiye için altyapı ve inovasyon değişimlerinin, DYY üzerindeki etkisinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Buna göre analiz sonuçları göstermektedir ki; Türkiye de DYY belirleyicilerinden GSYİH, patent sayısı, altyapı sistemleri ve reel döviz kurundaki artış, doğrudan yabancı yatırımları olumlu yönde etkilemektedir. Bu belirleyiciler içerisinde en büyük etkiyi sırasıyla altyapı sistemleri ve GSYİH artışı yaratmaktadır. Patent sayısı ise reel döviz kurundaki artıştan daha fazla etkiye sahiptir. Literatüre paralel elde edilen sonuçlar doğrultusunda, Türkiye de arttırılan altyapı sistemlerinin, fiziki sermaye artışını ve beşeri sermaye kalitesinin yükseltilmesini sağlaması nedeniyle, yatırımların verimliliğini arttırdığı ve böylece DYY akışlarını canlandırdığı söylenebilir. Ayrıca geliştirilen altyapı sistemleri Türkiye ye girecek olan DYY için asgari şartları sağlaması nedeniyle de önemli bir belirleyici olmaktadır. Öte yandan yapılacak olan Ar- Ge çalışmaları ile arttırılacak patent sayısı da, Türkiye de bir yandan üretimi, bir yandan da tüketimi teşvik edeceği için, sektörü cazip hale getirerek girişimcinin ilgisini çekebilecektir. Sonuç olarak; Türkiye nin ekonomik kalkınma ve büyüme hedefi doğrultusunda DYY için daha çekici bir ülke konumuna gelmesinde, altyapı sistemleri ve inovasyon değişimleri önemli birer belirleyicidir. Bu nedenle altyapı harcamalarına daha fazla ağırlık verilmesi ve inovasyon çabalarının teşvik edilmesi, Türkiye ye giren DYY düzeyini arttırmaya katkı sağlayacaktır. KAYNAKLAR AKHTAR, Mohammad Hanif, (2000), The Determinants of Foreign Direct Investment in Pakistan: An Econometric Analysis. AQEEL, Anjum; NISHAT, Mohammed; BILQUEES, Faiz, (2004), The Determinants of Foreign Direct Investment in Pakistan, The Pakistan Development Review, s.651-664. ASİEDU, Elizabeth, (2002), On the determinants of foreign direct investment to developing countries: Is Africa different? World Development, 30 (1), s.107-118. BAYRAKTUTAN, Yusuf, (1992), Kalkınma ve Altyapı. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, s.47.03. BORENSZTEIN, Eduardo; DE GREGORIO, Jose; LEE, Jong-Wha, (1998), How does foreign direct investment affect economic growth?, Journal of international Economics, 45/1, s.115-135. DICKEY, David A.; FULLER, Wayne A., (1981), Likelihood ratio statistics for autoregressive time series with a unit root, Econometrica: Journal of the Econometric Society, 49/4, s.1057-1072. GUJARATI, A.N.; PORTER, D.C., (2012), Temel Ekonometri, Literatür Yayınları, İstanbul. HALL, Stephen G., (1991), The Effect of Varying Length VAR Models on The Maximum Likelihood Estimates of Cointegrating Vectors, Scottish Journal of Political Economy, 38/4, s.317-323.
Faruk Mike - Gürçem Oransay 380 HE, Canfei, (2002), Information costs, agglomeration economies and the location of foreign direct investment in China1. Regional studies, 36/9, s.1029-1036. IŞIK, Nihat; ACAR, Mustafa; IŞIK, H. Bayram, (2004), Enflasyon ve Döviz Kuru İlişkisi: Bir Eş-bütünleşme Analizi. SDÜ İİBF Dergisi, 9/2, s.325-340. JOHANSEN, Søren, (1988), Statistical analysis of cointegration vectors, Journal of economic dynamics and control, 12/2, s.231-254. KARAGÖZ, Kadir (2007), Türkiye de Doğrudan Yabancı Yatırım Girişlerini Belirleyene Faktörler: 1970 2005, Journal of Yaşar University, 2/8, s.929 948. KHAN, Ashfaque H.; YUN-HWAN Kim, (1999), EDRC Report Series, No.66. KINOSHITA, Yuko; CAMPOS, Nauro F., (2003), Why does FDI go where it goes? New evidence from the transition economies. KUMAR, Nagesh, (1994), Determinants of export orientation of foreign production by US multinationals: An inter-country analysis, Journal of International Business, 25 (1), s.141-156. KURTARAN, Ahmet, (2007), Doğrudan Yabancı Yatırım Kararları ve Belirleyicileri, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10/2. LEE, Hoon, (2005), Foreign Direct Investment and Militarized Interstate Conflict.University of Iowa, Working Paper, 8. LI, Shaomin; PARK, Seung Ho, (2006), Determinants of locations of foreign direct investment in China, Management and Organization Review, 2/1, s.95-119. LOREE, David W.; GUISINGER, Stephen E., (1995), Policy and non-policy determinants of US equity foreign direct investment, Journal of International Business Studies, 26(2), s.281-299. SAYGILI, Şeref, (2003), Bilgi Ekonomisine Geçiş Sürecinde Türkiye Ekonomisinin Dünyadaki Konumu, Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Stratejik Araştırmalar Dairesi Başkanlığı, Yayın No.2675. SCHUMPETER, Joseph, A.,(1942),Capitalism, Socialism and Democracy, Harper and Row, New York. SEVÜKTEKİN, M.; ÇINAR, M., (2014), Ekonometrik Zaman Serileri Analizi: EViews Uygulamalı, Genişletilmiş 4. Baskı, Dora Yayınevi, Bursa. SHAH, Mumtaz, Hussain, (2014), The Significance of Infrastructure for FDI Inflow Developing Countries, Journal of Life Economics, 2/2, s.1-16. SHATZ, Howard J.; VENABLES, Anthony J., (2000), The geography of international investment. World Bank Policy Research Working Paper, 2338. TARI, Recep, (2014), Ekonometri, 10. Baskı, Umuttepe Yayınları, Kocaeli. ÖZAĞ, Filiz, Elmas, (1994), Ev Sahibi Ülke Açısından Yabancı Sermaye Yatırımlarını Etkileyen Faktörler ve Türkiye Üzerine Bir Uygulama. Ekonomik Yaklaşım, 5/12, s.63-77.
381 Altyapı ve Inovasyon Değişimlerinin Doğrudan Yabancı Yatırımlar Üzerine Etkisi: Türkiye Üzerine Ampirik Bir Uygulama ÖZYILDIZ, R. Hakan, (1998), Doğrudan Yabancı sermaye Yatırımlarında Karar Alma Prosedürü, Hazine Dergisi, Sayı:11. WALLACE, Cynthia, Day, (1990), Foreign direct investment in the 1990s: a new climate in the Third World. Martinus Nijhoff Publishers. WHEELER, David; MODY, (1992), International investment location decisions: The case of U.S. firms, Journal of International Economics, 33/1, s.57-76.