HADİS EZBERLEME YARIŞMASI HADİS METİNLERİ

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

İbadet Hayatımızda Şaban Ayı Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :46:24

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

SADAKA VE KURBAN Gönderen Kadir Hatipoglu - Mart :23:59

Yarışıyorlarkoşuyorlar

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Kur an-ı Kerim de Geçen Ticaret, Alım-Satım, Satın Alma Ayetleri ve Mealleri

İşaret zamiri. İşaret isimleri. Bu ikisi. Bunlar. Şu ikisi. Şunlar. Onlar. Yakın mesafe için*bu* uzak mesafe için *şu-o* Çoğul İkil Tekil.

İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu

İslam Da Çocuk Eğitimi Gönderen Kadir Hatipoglu - Kasım :38:40

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

ZEKATIN ÖNEMİ VE FAZİLETİ

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

ی س ر و لا ت ع س ر ر ب ت م م ب ال خ ی ر

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî nin Vird-i Settâr ı *

ب Namaz. İbadet ederiz Sen-senin Yol göster

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

Orucun fazîleti hakkında Selmân'ın rivâyet ettiği zayıf hadis. İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

Allah ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

MUHARREM AYI VE HİCRİ YILBAŞI

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

El Emeği, Alın Teri, Göz Nuru Gönderen Kadir Hatipoglu - Kasım :00:00 İNDİR

Peygamberlerin Kur an da Geçen Duaları

YEMEN AHALİSİNE MEKTUP YEMEN AHALİSİNE MEKTUP. Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

ا ن ه لا ي ح ب ال م س ر ف &#16 10;ن

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

SALÂT I NÛR VE TERCÜMESİ

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

Erdemli Bir Toplum için Müslüman Sıfatlarına Sahip Olabilmek

Dünya ve Ahiret Dengesi Gönderen Kadir Hatipoglu - Eylül :00:00

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

BERAT KANDİLİ. Dr. Hamdi TEKELİ

8. CÜZ KURAN OKULU HASAN TEMUR KURAN-DER

İşte bu peygamberler. (ki) biz bazısını bazısına üstün kıldık. Onlardan bazısı Allah ile konuştu. Ve bazısını derecelerle yükseltti

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

RAMAZAN ORUCU. Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınırsınız diye o oruç sizin üzerinize de farz kılındı.

GÜNDE BEŞ VAKİT NAMAZ KILMAK

12. CÜZ KURAN OKULU KURAN-DER HASAN TEMUR

Îman, Küfür ve Tekfir 2

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

93. SOHBET Kur an ın ve Sünnetin Işığında Zengin ve Fakirin İmtihanı

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

9. CÜZ KURAN OKULU KURAN-DER HASAN TEMUR

Kur an-ı Kerim den Seçme Metinler

-Hz. Peygamberin öğrettiği duayı okudum; Allah da üzüntümü ve borçlarımı giderdi. demiştir. 8

IGMG Ev Sohbeti AT. Ders : 5 Konu: DERS MELEKLERE İMAN

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

تلقني أصول العقيدة العامة

Ders : 19 Konu: İSLAMDA HELALLER VE HARAMLAR

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

ON EMİR الوصايا لعرش

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

Evlilik Ve Aile Hukuku Gönderen Kadir Hatipoglu - Eylül :56:14

Transkript:

NOT: 1. Hadislerden 40 tanesi seçilecek 2. Bu hadislerin 20 tanesi kırmızı rakamlılardan, 15 tanesi yeşil rakamlılardan 5 tanesi de mavi rakamlılardan olacak 3. Hadisler, mealleriyle birlikte ezberlenecek 4. Seçilen hadisler, 28 Şubat 2014 Cuma gününe kadar Arif ÖZEL den alınacak formda belirtilerek teslim edilecek 5. Yarışmaya başvuracak öğrencilerimiz, 0 539 843 38 28 nolu telefona HADİS yazıp SINIF ŞUBE OKUL NO VE AD SOYADLARINI yazıp mesaj olarak atsınlar.

1 إ ذ ا أ س ل م ال ع ب د ف ح س ن إ س ل ام ه ك ت ب الل ه ل ه ك ل ح س ن ة ك ان أ ز ل ف ه ا و م ح ي ت ع ن ه ك ل س ي ئ ة ك ا ن أ ز ل ف ه ا ث م ك ان ب ع د ذ ل ك ال ق ص اص ال ح س ن ة ب ع ش ر ة أ م ث ال ه ا إ ل ى س ب ع م ائ ة ض ع ف و الس ي ئ ة ب م ث ل ها إ أ ن ي ت ج او ز الل ه ع ز و ج ل ع ن ه ا "Bir kul İslâm'a girer ve bunda samimi olursa, daha önce yaptığı bütün hayırları Allah, lehine yazar, işlemiş olduğu bütün şerleri de affeder. Müslüman olduktan sonra yaptıkları da şu şekilde muamele görür: Yaptığı her hayır için en az on misli olmak üzere yedi yüz misline kadar sevap yazılır. İşlediği her bir şer için de, -Allah affetmediği takdirde- bir günah yazılır." (Buhari, Nesei) 2 إذ ا أح س ن أح د ك م إس لام ه ف ك ل حسنة ي ع م ل ه ا ت ك ت ب له ب ع ش ر أم ث ال ه ا إل ى س ب ع م ائ ة ض ع ف وك ل س ي ئ ة ي ع م ل ه ا ت ك ت ب ب م ث ل ه ا ح ت ى ي ل ق ى الل ه ت ع ال ى "Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı her bir hayır en az on mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sâdece misliyle yazılır. Bu hâl, Allah'a kavuşuncaya kadar böyle devam eder." (Buhari, Müslim) 3 أ م ر ت ان أ ق ات ل الن اس ح ت ى ي ش ه د وا أن إ ل ه إ الل ه و أ ن م ح م دا ر س ول الل ه وي ق يم وا الص ل اة وي ؤ ت وا الز ك اة ف إ ذ ا ف ع ل وا ذ ل ك ع ص م وا م ن ى د م ائ ه م و أم و ال ه م إ ب ح ق ا س ل ام وح س اب ه م عل ى الل ه "Ben insanlar Allah'tan başka ilâhın olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet edinceye, namaz kılıncaya, zekât verinceye kadar onlarla savaş etmekle emr olundum. Bunları yaptılar mı, kanlarını, mallarını bana karşı korumuş (emniyet altına almış) olurlar. İslâm'ın hakkı hâriç. Artık (samimi olup olmadıklarına dair) durumları Allah'a kalmıştır." (Buhari, Müslim) 4 م ث ل ال م ؤ م ن ك م ث ل الز ر ع ت ز ال الر يح ت م يل ه و ي ز ال ال م ؤ م ن ي ص يب ه ال ب ل اء و م ث ل ال م ن اف ق ك م ث ل ش ج ر ة ا أ ر ز ت ه ت ز ح ت ى ت س ت ح ص د. "Mü'min, sürekli rüzgârın eğici tesirine maruz bir bitkiye benzer. Mü'min, devamlı belalarla baş başadır. Münafığın misali de çam ağacıdır. Kesilip kaldırılıncaya kadar hiç sarsılmaz (belaya uğramaz)." (Buhari, Tirmizi) 5 ب د أ ا س ل ام غ ر يبا و س ي ع ود غ ر يبا ك م ا ب د أ ف ط وب ى ل ل غ ر ب ا ء "İslâm garip olarak başladı, tekrar başladığı gibi garip hâle dönecektir. Gariplere ne mutlu!" (Müslim) 6 ل ك ل ع ام ل ش ر ة و ل ك ل ش ر ة ف ت ر ة ف م ن ص ار ت ف ت ر ت ه إ ل ى س ن ت ى ف ق د اه ت د ى و م ن أ خ ط أ ف ق د ض ل. "Her çalışanda bir şevk mevcuttur, her şevkin de bir sonu vardır. Kimin şevkinin sonu sünnetimde kalırsa doğru yoldadır. Kim de hata eder ise o da sapıtmıştır."

7 م ا م ن ن ب ي ب ع ث ه الل ه ت ع ال ى ف ي أ م ة ق ب ل ى إ ك ان ل ه م ن أم ت ه ح و ار ي ون و أ ص ح اب ي أ خ ذ ون ب س ن ت ه و ي ق ت د ون ب أ م ر ه ث م إن ه ا ت خ ل ف م ن ب ع د ه م خ ل وف ي ق ول ون م ا ي ف ع ل ون و ي ف ع ل ون م ا ي ؤ م ر ون ف م ن ج اه د ه م ب ي د ه ف ه و م ؤ م ن و م ن ج ا ه د ه م ب ل س ان ه ف ه و م ؤ م ن و م ن ج اه د ه م ب ق ل ب ه ف ه و م ؤم ن. ل ي س و ر ا ء ذ ل ك م ن ا يم ان ح ب ة خ ر د ل "Benden önce Allah'ın gönderdiği her peygamberin mutlaka ümmetinden havarîleri ve arkadaşları olmuştur. Bunlar onun sünnetiyle amel ederler emirlerini de yerine getirirlerdi. Sonra, bu peygamberlerin ardından öylesi kötüler zuhur etmişti ki, yapmadıklarını söyleyip, kendilerine emredilmeyeni de yapmışlardır. Kim bu toplulukla eliyle mücadele ederse mü'mindir. Kim diliyle mücadele ederse o da mü'mindir. Kim de kalbiyle mücadele ederse o da mü'mindir. Bunun gerisinde, artık zerre miktar iman yoktur." (Müslim) 8 ل م ا و ق ع ت ب ن و إس رائ يل ف ي ال م ع اص ى ن ه ت ه م ع ل م اؤ ه م فل م ي ن ت ه وا ف ج ال س وه م و و اك ل وه م و ش ار ب وه م ف ض ر ب الل ه ت ع ال ى ق ل وب ب ع ض ه م ب ب ع ض و ل ع ن ه م ع ل ى ل س ان د او د و ع يس ي اب ن م ر ي م "İsrailoğulları bir kısım günahlar işlemeye başlayınca âlimleri onları bu işlerden menettiler. Ancak onlar dinlemediler, vazgeçmediler. Zamanla âlimler de onlarla oturmaya, dayanışmaya ve beraber içmeye başladılar. Allah da bunun üzerine, berikinin dalâletini öbürüne katarak, biriyle diğerinin küfrünü artırdı. "Dâvud'un ve Meryem oğlu İsâ'nın diliyle onları lânetledi..." (Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace) 9 وال ذ ي ن ف س ي ب ي د ه ل ت أ م ر ن بال معر وف ول ت ن ه و ن ع ن الم ن ك ر أ و ل ي وش ك ن الل ه أ ن ي ب ع ث ع ل يك م ع ق ابا م ن ه ث م ت د ع ون ه ف لا ي س ت جاب ل ك م "Nefsimi elinde tutan Zat'a yemin olsun, ya iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırsınız veya Allah'ın tarafından size bir belâ göndermesi yakındır. O zaman yalvar yakar olursunuz da duanız kabul edilmez." (Tirmizi) 10 إ ذ ا ع م ل ت ال خ ط يئ ة ف ي ا أ ر ض, ف م ن ش ه د ه ا ف أ ن ك ر ه ا, ك ان ك م ن غ اب ع ن ه ا, و م ن غ اب ع ن ه ا ف ر ض ي ه ا, ك ان ك م ن ش ه د ه ا "Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahit olan bunun kötü olduğunu teyit ederse, o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahit olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahit olmuş gibi manen zarar görür." (Ebu Davud) 11 إن من أعظم ال جه اد كلمة عدل عند س لطان جائر "Zalim sultanın yanında gerçeği söylemek en büyük cihaddandır." (Ebu Davud, Tirmizi) 12 ا ل و ال د أوس ط أبواب الجن ة فإن ش ئ ت فأض ع ذلك الباب أو احفظه "Baba cennetin orta kapısıdır. Dilersen bu kapıyı terket, dilersen muhafaza et." (Tirmizi)

ر اب ه أ د خ ل ه الل ه ت ع ال ى ال ج ن ة أل ب ت ة إ أن ي ك و ن م ن ق ب ض ي ت يما م ن ب ي ن الم س ل م ين إ ل ى و ش ط ع ام ه 13 ق د ع م ل ذنبا ي غ ف ر ل ه "Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dâhil ederse, affedilmez bir günah işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktır." (Tirmizi) 14 م ا م ن ك م م ن أ ح د إ س ي ك ل م ر ب ه ل ي س ب ي ن ه و ب ي ن ه ت ر ج م ان ث م ي ن ظ ر م ن أ ي م ن م ن ه ف لا ي ر ى إ م ا ق د م م ن ع م ل ه ث م ي ن ظ ر أ ش أ م م ن ه ف لا ي ر ى إ م ا ق د م ث م ي ن ظ ر ب ي ن ي د ي ه ف لا ي ر ى إ الن ا ر ت ل ق اء و ج ه ه ف ات ق وا الن ار, و ل و ب ش ق ت م ر ة ف م ن ل م ي ج د ف ب ك ل مة ط ي ب ة "Sizden herkese Rabbi, aralarında bir tercüman olmaksızın, doğrudan doğruya hitap edecektir. Kişi o zaman sağına bakar, hayatta iken gönderdiği (hayır) amellerden başka bir şey göremez. Soluna bakar, orada da hayatta iken işlediği (kötü) amellerden başka bir şey göremez. Ön cihetine bakar. Karşısında (kendini beklemekte olan) ateşi görür. Yarım hurma (sadaka) ile de olsa kendinizi ateşten koruyun. Bunu da bulamazsanız güzel bir sözle koruyun." (Buhari, Müslim, Tirmizi) 15 إن الت ج ار ي بع ث ون يوم القيام ة فج ارا إ م ن ات ق ى الل ه و ب ر وص د ق "Kıyamet günü tüccarlar günahkârlar olarak diriltilecekler. Ancak Allah'tan korkanlar, iyilik yapanlar ve doğruluktan ayrılmayanlar müstesna." (Tirmizi) 16 غ ف ر الل ه ل ر ج ل ك ان ق ب ل ك م ك ان س ه ل ا إ ذ ا ب اع س ه ل ا إ ذ ا اش ت ر ى س ه ل ا إ ذ ا اق ت ض ى "Allah, sizden önce yaşamış olan bir kimseye rahmetiyle muamele etti. Çünkü bu adam satınca kolaylık gösterir, satın alınca kolaylık gösterir, alacağını isteyince (kabalık ve sertlik değil, anlayış ve) kolaylık gösterirdi." (Tirmizi) 71 م ن اح ت ك ر طعاما أر ب ع ين ي و ما ي ر يد ب ه الغ ل اء ف ق د ب ر ئ م ن الل ه ت ع ال ى وب ر ئ الل ه ت ع ال ى من ه "Pahalanması için, kim bir yiyecek maddesini kırk gün saklarsa o, Allah'tan yüz çevirmiştir, Allah da ondan yüz çevirmiştir." (Ahmed) 78 ي حش ر الحاكرون وق ت ل ة ا ن ف س ف ي د ر جة ومن د خ ل ف ي ش ي ئ م ن س ع ر ال م س ل م ين ي غل يه ع ل ي ه م ك ان ح ق ا ع ل ى الل ه ت ع ال ى أن ي عذ ب ه في م عظ م الن ار ي و م ال ق ي ام ة. "Muhtekirler ve cana kıyanlar aynı derecede haşr olacaklar. Kim Müslümanların herhangi bir şeydeki fiyatına müdahale ederek pahalandırırsa, kıyamet gününde ateşin büyüğünde cezalandırılması Allah'a vacip olmuştur." (Münziri)

79 إ ي اك م و الش ح ف إ ن م ا ه ل ك م ن ك ان ق ب ل ك م ب الش ح أ م ر ه م ب ال ب خ ل ف ب خ ل وا و أ م ر ه م ب ال ق ط يع ة ف ق ط ع وا و أ م ر ه م ب ال ف ج ور ف ف ج ر وا Eli sıkılık huyundan kaçının. Zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helâk oldular. Şöyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti, onlar hemen cimrileşiverdiler, sıla-ı rahmi kesmelerini emretti, hemen sıla-ı rahmi kestiler, doğru yoldan çıkmayı (fücur) emretti, hemen doğru yoldan çıktılar. (Ebu Davud) 20 خ ص ل ت ان ت ج ت م عا ن في م ؤ م ن : ال ب خ ل و س وء الخ ل ق "İki haslet vardır ki bir mü'minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlâk." (Tirmizi) أ و 21 ي ق ول اب ن آد م : م ال ي م ال ي و ه ل ل ك م ن م ال ك إ م ا أ ك ل ت ف أ ف ن ي ت أ و ت ص د ق ت ف أ م ض ي ت ل ب س ت ف أ ب ل ي ت "İnsanoğlu malım malım der. Hâlbuki âdemoğlunun yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sağlığında tasadduk edip gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var? (Müslim, Tirmizi, Nesei) 22 م ا اج ت م ع ق و م ف ي بي ت م ن ب ي وت الل ه ت ع ال ى ي ت ل ون ك ت اب الل ه و ي ت د ار س ون ه ب ي ن ه م إ ن ز ل ت ع لي ه م الس ك ين ة و غ ش ي ت ه م الر ح م ة و ح ف ت ه م ال م ل ئ ك ة و ذ ك ر ه م الل ه ف يم ن ع ن د ه "Bir grup, Kitâbullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar." (Ebu Davud) 23 م ا أذ ن الل ه تعالى ل ش ئ : م ا أذ ن ل ع ب د ي ق رأ ال ق رآن في ج و ف الل ي ل و إن ال ب ر ل ي ذ ر ع ل ى ر أس ال ع ب د م اد ام في م ص ه و م ا ت ق ر ب ال ع ب اد إلى الل ه تعالى ب مث ل م ا خ ر ج م ن ه "Allah, geceleyin Kur'ân okuyan bir kula kulak verdiği kadar hiçbir şeye kulak verip dinlemez. Allah'ın rahmeti namazda olduğu müddetçe kulun başı üstüne saçılır. Kullar, ondan çıktığı andaki kadar hiçbir zaman Allah'a yaklaşmış olmaz." (Tirmizi) 42 م ن ق ر أ ال ق رآن ف لي س أل الل ه ت عال ى فإن ه س ي ج ئ أق و ام ي ق ر ؤ ن ال ق رآن و ي سأل ون ب ه الن ا س "Kim Kur'ân okursa (isteyeceğini) Allah'tan istesin. Zira bir takım insanlar zuhur edecek, onlar Kur'ân okuyup, okudukları mukabilinde halktan (dünyalık) isteyecekler." (Tirmizi) 42 م ا آم ن ب ال ق رآن م ن اس ت ح ل م ح ار م ه Kur'ân'ın haram kıldığı şeyleri helâl addeden kimse Kur'ân'a inanmamıştır." (Tirmizi)

26 إن الل ه ي ق ب ل ت وب ة ال ع ب د م ا ل م ي غ ر غ ر "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder." (Tirmizi, İbn Mace) 27 ك ل ب ن ى آد م خ ط اء و خ ي ر الخ ط ائ ين الت و اب و ن İnsanoğlunun her biri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır." (Tirmizi, İbn Mace) 28 ي ت م ن ي ن أ ح د ك م ال م و ت م ن ض ر أ ص اب ه ف إ ن ك ان ب د ف اع لا ف ل ي ق ل الل ه م أ ح ي ن ي م ا ك ان ت ال ح ي اة خ ي را ل ي و ت و ف ن ي إ ذ ا ك ان ت ال و ف اة خ ي را ل ي "Sizden hiç kimse, maruz kaldığı bir zarar sebebiyle ölümü temenni etmesin. Mutlaka bunu yapmak mecburiyetini hissederse, bari şöyle söylesin: "Rabbim, hakkımda hayat hayırlı ise yaşat, ölüm hayırlı ise canımı al!" (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi) 29 م ن أ ع ط ى ع ط اء ف ل ي ج ز ب ه إن و ج د ف إن ل م ي ج د ف ل ي ث ن ب ه ف إن م ن أ ث ن ى ب ه ف ق د ش ك ر ه و م ن كت م ه ف ق د ك ف ر ه. "Kim bir iyiliğe mazhar olursa, bulduğu takdirde karşılığını hemen versin, bulamazsa, verene övgüde bulunsun. Zira onu övmekle, teşekkürünü yerine getirmiş olur. Dile getirmeyip gizleyen, nankörlük etmiş olur." (Ebu Davud, Tirmizi) 30 م ا م ن م ك ل وم ي ك ل م في س ب يل الل ه إ ج اء ي و م ال ق ي ام ة و ك ل م ه ي د م ى الل و ن ل و ن الد م و الر يح ر ي ح ال م س ك. "Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur ki, kıyâmet günü, yarası kanıyor olarak gelmiş olmasın, bu kanın rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadır." (Buharî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, Muvatta) عب د 31 ي ل ج الن ار ر ج ل ب ك ى م ن خ ش ي ة الل ه ت ع ال ى ح ت ى ي ع ود الل ب ن ف ي الض ر ع و ي ج ت م ع ع لى غ ب ار في س ب يل الل ه و د خ ان ج ه ن م "Allah korkusuyla gözyaşı döken kimse, süt göğse geri dönmedikçe ateşe girmez. Bir kul üzerinde, Allah yolunda yapışan tozla, cehennemin dumanı bir araya gelmez." (Tirmizi, Nesei) 32 ع ي ن ان ت م س ه م ا الن ار ع ي ن ب ك ت م ن خ ش ي ة الل ه و ع ي ن ب ات ت ت ح ر س في س ب يل الل ه "İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz." (Tirmizi)

33 م ن ح ال ت ش ف اع ت ه د ون ح د م ن ح د ود الل ه ت عال ى ف ق د ض اد الل ه ع ز و ج ل و م ن خ اص م في ب اط ل و ه و ي ع ل م ل م ي ز ل في س خ ط الل ه ت ع ال ى ح ت ى ي ن ز ع و م ن ق ال في م ؤم ن م ال ي س ف يه أس ك ن ه الل ه ر د غ ة الخ ب ال ح ت ى ي خ ر ج م م ا ق ال و م ن أع ان ع لى خ ص وم ة ب ظ ل م فق د ب اء ب غ ض ب م ن الل ه ت ع ال ى "Kim aracılık ederek, Allah'ın haddlerinden birinin tatbik edilmesine engel olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmiş olur. Kim bilerek bâtıl bir dâvayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah kendisine buğzeder. Kim mü'mine onda olmayan bir kötülüğü nispet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vücudlarından çıkan irinlerden hâsıl olan çirkefin içinde kalır. Kim haksız bir dâvaya yardımcı olursa, Allah'ın gazabını kazanmış olarak döner." (Ebu Davud) 34 م ا ذ ئ ب ان ج ائ ع ان أ ر س ل ا في غ ن م ب أ ف س د ل ه ا م ن ح ر ص الم ر ء ع لى الم ال و الش ر ف ل د ين ه "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Tirmizi) 35 ل و كان ب ن آد م و اد ي ان م ن م ال اب ت غ ى إل ي ه م ا ث ال ثا و ي م ل ؤ ج و ف اب ن آد م إ الت ر اب و ي ت وب الل ه ع ل ى م ن ت اب "Âdemoğlu için iki vâdi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder." (Buhari, Müslim, Tirmizi) 36 إن ل ك ل د ين خ ل قا و خ ل ق ا س ل ام الح ي اء "Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayâdır." (Muvatta, İbn Mace) 71 م ا ك ان ال ف ح ش ف ي ش ي ء إ ش ان ه و م ا ك ان الح ي اء في ش ي ء إ ز ان ه "Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Hayâ ise girdiği şeyi güzelleştirir." (Tirmizi, İbn Mace) ش 38 م ا م ن ش ي ء أ ث ق ل ف ي م يز ان الم ؤم ن ي و م ال ق ي ام ة م ن خ ل ق ح س ن و إن الل ه ت ع ال ى ل ي ب غ ض الف ا ح ال ب ذ ئ Kıyâmet günü, mü'minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teâla hazretleri, çirkin düşük söz (ve davranış) sahiplerine buğzeder." (Tirmizi, Ebu Davud)

39 إن م ن أح ب ك م إل ى و أق رب ك م م ن ى م ج ل سا ي و م الق ي ام ة أح اس ن ك م أخ ل اقا و إن أب غ ض ك م إلى م ن ى م ج ل سا ي و م ال ق ي ام ة الث ر ث ار ون و المت ش د ق ون و الم ت ف ي ه ق ون. و أب ع د ك م "Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır (kibirlilerdir)." (Tirmizi) 40 و الل ه ل و ت ع ل م ون م ا أع ل م ل ض ح ك ت م ق ل ي و ل ب ك ي ت م ك ث يرا و ل م ا ت ل ذ ذ ت م ب الن س اء ع لى ال فر و ل خ ر ج ت م إلى الص ع د ات ت ج أر ون إلى الل ه ت عالى ل و د د ت أن ى ش ج ر ة ت ع ض د Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilseydiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz, yollara, çöllere dökülür, Allah'a yalvar yakar olurdunuz." (Tirmizi, İbn Mace) 41 ل و ي ع ل م الم ؤم ن م ا ع ن د الل ه م ن ال ع ق وب ة م ا ط م ع ب ج ن ت ه و ل و ي ع ل م الك اف ر م ا ع ن د الل ه م ن الر ح م ة لم ا ق ن ط م ن ج ن ت ه "Mü'min, Allah indindeki azabı bilseydi, cennetten ümidini keserdi. Eğer kâfir Allah'ın rahmetini bilse idi, cennetten ümidini kesmezdi." (Müslim, Tirmizi) 24 ك ل ك م ر اع و ك ل ك م م س ئ ول ع ن ر ع ي ت ه ف ا م ام ر اع و م س ئ ول ع ن ر ع ي ت ه و الر ج ل ر اع في أه ل ه و ه و م س ئ ول ع ن ر ع ي ت ه و الم ر أة في ب ي ت ز و ج ه ا ر اع ي ة و ه ى م س ئ ول ة ع ن ر ع ي ت ه ا و الخ اد م في م ال س ي د ه ر اع و ه و م س ئ ول ع ن ر ع ي ت ه. Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mesulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mesuldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mesuldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mesuldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mesuldür." (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud) 43 م ن و ه الل ه ش ي ئا م ن أ م ور الم س ل مين ف اح ت ج ب د ون ح اج ت ه م و خ ل ت ه م و ف ق ر ه م ا حت ج ب الل ه ت ع ال ى د ون ح اج ت ه و خ ل ت ه وف ق ر ه ي و م ال ق ي ام ة. "Allah kime Müslümanların işlerinden bir şeyler tevdi eder, o da onların ihtiyaçlarına, isteklerine, darlıklarına perde olur (giderirse), kıyamet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlıklarına perde olur (giderir)." (Tirmizi, Ebu Davud) 22 م ن اس ت ع م ل ن اه ع لى ع م ل ف ك ت م ن ا م خ ي طا ف م ا ف و ق ه ك ان غ ل و ي أت ى ب ه ي و م ال ق ي ام ة. "Bir işe memur tayin ettiğimiz kimse, bizden bir iğne veya ondan daha küçük bir şeyi gizlemiş olsa, bu bir hıyanettir, kıyamet günü onu getirecektir." (Müslim)

45 أح ب الن اس إلى الل ه ت عالى ي و م ال ق ي ام ة و أد ن اه م م ن ه م ج ل سا إم ام ع اد ل و أب غ ض الن اس إلى الل ه ي و م ال ق ي ام ة و أب ع د ه م م ن ه م ج ل سا إم ام ج ائ ر "Kıyamet günü, insanların Allah'a en sevgili ve mekân olarak en yakın olanı, âdil imamdır. Kıyamet günü, insanların Allah'a en sevimsizi ve O'ndan mekân olarak en uzak olanı da zâlim sultandır." (Tirmizi) 46 ا س م ع وا و أ ط يع وا و إن اس ت ع م ل ع ل ي ك م ع ب د ح ب ش ى ك أن ر أس ه ز ب يب ة م ا أق ام ف يك م ك ت اب الل ه تعالى "Dinleyin ve itaat edin! Hatta üstünüze, başı kuru üzüm danesi gibi siyah Habeşli bir köle bile tayin edilmiş olsa, aranızda Allah ın Kitabını tatbik ettikçe (ona itaat edin). (Buhari) 47 ع لى الم ر ء الم س ل م الس م ع و الط اع ة ف يم ا أح ب و ك ر ه إ أن ي ؤم ر ب م ع ص ي ة فإن أ م ر ب م ع ص ي ة ف ل ا س م ع و ط اع ة Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (günah) emredilmişse o hariç. Eğer günah emredilmişse, dinlemek de yok, itaat de yok." (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesei) 48 أ أ خ ب ر ك م ب خ ي ار أ م ر ائ ك م و ش ر ار هم خ ي ار ه م ال ذ ين ت ح ب ون ه م و ي ح ب ون ك م و ت د ع ون ل ه م و ي د ع و ن ل ك م و ش ر ار أ مر ائ ك م ال ذ ين ت ب غ ض ون ه م و ي ب غ ض ون ك م و ت ل ع ن ون ه م و ي ل ع ن ون ك م "Size yöneticilerinizin en hayırlıları kimlerdir, en şerlileri kimlerdir haber vereyim mi? Onların en hayırlıları sizlerin sevgisine mazhar olanlar, sizleri sevenlerdir; onlar için hayır dua edersiniz, onlar da size hayır dua ederler. Yöneticilerinizin şerlileri de sizin buğz ettiklerinizdir, onlar da size buğz ederler, siz onlara lânet edersiniz, onlar da size lânet ederler." (Tirmizi) 49 أ ع يذ ك ب الل ه ي ا ك ع ب ب ن ع ج ر ة م ن أ م ر اء ي ك ون ون ب ع د ى م ن غ ش ى أب و اب ه م و ص د ق ه م في ك ذ ب ه م و أع ان ه م ع ل ى ظ ل م ه م ف ل ي س م ن ى و ل س ت م ن ه و ي ر د ع لى الح و ض و م ن ل م ي غ ش أب و اب ه م ول م ي ص د ق ه م في ك ذ ب ه م و ل م ي ع ن ه م ع لى ظ ل م ه م ف ه و م ن ى و أن ا م ن ه و س ي ر د ع لى الح و ض. Ey Ka'b İbnu Ucre! Seni, benden sonra gelecek yöneticilere karşı Allah'a sığındırırım. Kim onların kapılarına gider ve onları, yalanlarında tasdik eder, zulümlerinde onlara yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim; ahirette kevser havuzunun başında yanıma da gelemez. Kim onların kapısına gitmez, yalanlarında onları tasdik etmez, zulümlerinde yardımcı olmazsa o bendendir, ben de ondanım; o kimse, havzın başında yanıma gelecektir." (Tirmizi, Nesei) 50 م ا ع لى ا ر ض م س ل م ي د ع و الل ه ت عال ى ب د ع و ة إ آت اه الل ه إي اه ا أو ص ر ف ع ن ه م ن الس وء م ث ل ه ا م ا ل م ي د ع ب إث م أو ق ط يع ة ر ح م "Yeryüzünde, günah veya akrabalık bağlarını koparıcı olmamak kaydıyla Allah'tan bir talepte bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle karşılık vermiş olmasın." (Tirmizi)

51 ث ل اث د ع و ات م س ت ج اب ات ش ك في إج اب ت ه ن : د ع و ة الم ظ ل وم و د ع و ة الم س اف ر و د ع و ة ال و ال د ع لى و ل د ه "(Allah'ın) kabul ettiği üç dua vardır, bunların kabul olunacağında hiç bir şüphe yoktur. Mazlumun duası, yolcunun duası, babanın evladına duası." (Tirmizi, Ebu Davud, İbn Mace) 52 ا د ع وا الل ه و أن ت م م وق ن ون ب ا ج اب ة و اع ل م وا أن الل ه ت عال ى ي س ت ج يب د ع اء م ن ق ل ب غ اف ل ه "Allah'a duayı, kabul edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah Teâlâ gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez." (Tirmizi) 27 م ا م ن ع ب د م س ل م ي د ع و أ خ يه ب ظ ه ر ال غ ي ب إ و ق ال الم ل ك : و ل ك ب م ث ل "Kardeşinin gıyabında dua eden hiçbir mü'min yoktur ki melek de: "Bir misli de sana olsun" demesin." (Müslim, Ebu Davud) 22 إن ص ل ات ى و ن س ك ى و م ح ي اى و م م ات ى ل ل ه ر ب ال ع ال م ين ش ر يك ل ه وب ذل ك أ م ر ت و أن ا أو ل الم س ل م ين. الل ه م اه د ن ى ح س ن ا ع م ال و أح س ن ا خ ل اق ي ه د ى ح س ن ه ا إ أن ت و ق ن ى س ي ئ ا ع م ال و س ي ئ ا خ ل اق ي ق ى س ي ئ ه ا إ أن ت. Namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin ortağı olmayan Rabbi Allah içindir. Ben bununla emr olundum. Ben bu emre teslim olanların ilkiyim. Ey Allah'ım, beni amellerin ve ahlâkın en iyisine sevk et. Bunların en iyisine Senden başka sevk eden yoktur. Beni kötü amellerden ve kötü ahlâktan koru, bunların kötülerinden ancak Sen korursun." (Nesei) 55 الل ه م إن ى أع وذ ب ر ض اك م ن س خ ط ك و أع وذ ب م ع اف ات ك م ن ع ق وب ت ك و أع وذ ب ك م ن ك أ ح ص ى ث ن ا ء ع ل ي ك أن ت ك م ا أث ن ي ت ع لى ن ف س ك Allahım! Senin öfkenden rızana sığınıyorum. Cezandan affına sığınıyorum. Senden de Sana sığınıyorum. Sana layık olduğun övgüyü yapamam. Sen kendini övdüğün gibisin. (Muvatta, Tirmizî ve Ebû Dâvud) 56 ب س م الل ه تو ك ل ت ع ل ى الل ه. الل ه م إن ا ن ع وذ ب ك م ن أن ن ذ ل أو ن ض ل أو ن ظ ل م أو ن ج ه ل أ و ي ج ه ل ع ل ي ن ا "Allah'ın adıyla Allah'a tevekkül ettim. Allah ım! Zillete düşmekten, dalâlete düşmekten, zulme uğramaktan, cahillikten, hakkımızda cehalete düşülmüş olmasından sana sığınırız." [Evinden çıktığı zaman okuduğu dua] (Tirmizi, Ebu Davud, Nesei, İbn Mace)

57 الل ه م إن ى أع وذ ب ك م ن ق ل ب ي خ ش ع و م ن د ع اء ي س م ع و م ن ن ف س ت ش ب ع و م ن ع ل م ي ن ف ع أع وذ ب ك م ن ه ؤ ء ا ر ب ع "Allah'ım, huşû duymaz bir kalpten sana sığınırım, dinlenmeyen bir duadan sana sığınırım, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, bu dört şeyden sana sığınırım." (Tirmizi, Nesei) 58 ح ب الد ن ي ا ر أس ك ل خ ط يئ ة و ح ب ك الش ى ء ي ع م ى و ي ص م Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar." (Ebu Davud) 29 م ا أن ا و الد ن ي ا إ ك ر اك ب اس ت ظ ل ت ح ت ش ج ر ة ث م ر اح و ت ر ك ه ا "Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misalim, bir ağacın altında gölgelenip sonra orayı terk edip giden yolcunun misali gibidir." (Tirmizi) 60 ل و ك ان ت الد ن ي ا ت ع د ل ع ن د الل ه ج ن اح ب ع وض ة م ا س ق ى ك اف را م ن ه ا ش ر ب ة م ا ء "Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kâfire ondan bir yudum su içirmezdi." (Tirmizi, İbn Mace) 17 الر اح م ون ي ر ح م ه م الل ه ت ع ال ى. ا ر ح م وا م ن ف ي ا ر ض ي ر ح م ك م م ن ف ي الس م ا ء "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler." (Tirmizi, Ebu Davud) 14 إن الر ف ق م ا ك ان في ش ى ء إ ز ان ه. و ي ن ز ع م ن ش ى ء إ ش ان ه "Rıfk (kibarlık) bir şeye girdi mi onu mutlaka süsler, bir şeyden de çıkarıldı mı onu mutlaka çirkin kılar." (Müslim, Ebu Davud) 63 م ن ي ح ر م الر ف ق ي ح ر م الخ ي ر ك ل ه Bir kimse yumuşak (kibar) davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur." (Müslim) 64 م ن ط ل ب ال ع ل م ل ي ج ار ي ب ه ال ع ل م اء أ و ي م ار ي ب ه الس ف ه اء أ و ي ص ر ف ب ه و ج وه الن اس إ ل ي ه أ د خ ل ه الل ه الن ار "Kim âlim geçinmek, sefihlerle münâzara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek gibi maksatlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar." (Tirmizi)

ت ع و ذ وا ب الل ه م ن ج ب ال ح ز ن. ق ال وا ي ا ر س ول الل ه! و م ا ج ب ال ح ز ن ق ال و اد ف ي ج ه ن م ت ت ع و ذ م ن ه ج ه ن م ك ل ي و م م ائ ة م ر ة. ق ل ن ا ي ا ر س ول الل ه و م ن ي د خ ل ه ق ال ال ق ر اء ال م ر اء ون ب أ ع م ال ه م. "Rasulullah (sav) bir gün: "Hüzün kuyusundan Allah'a sığının!" buyurdular. Oradakiler: "Ey Allah'ın Rasulü! Hüzün kuyusu da nedir?" diye sordular. "O, dedi, cehennemde bir vadidir; cehennem, o vadiden her gün yüz kere Allah'a sığınma talep eder." "Ey Allah'ın Rasulü! denildi, oraya kimler girecek?" "Amellerinde riya yapan Kur an okuyucuları girecektir! buyurdu. (Tirmizi) 66 ي ك ون في أخ ر الز م ان ر ج ال ي خ ت ل ون الد ن ي ا ب الد ين ي ل ب س ون ل لن اس ج ل ود الض أ ن م ن الل ين أل س ت ن ه م أح ل ى م ن ال ع س ل و ق ل وب ه م ق ل وب الذ ئ اب. "Ahir zamanda, dinle dünyayı talep eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Dilleri de baldan daha tatlıdır. Ancak kalpleri kurtlarınkinden vahşidir. (Tirmizi) 67 ل ي س ت الز ه اد ة في الد ن ي ا ب ت ح ر يم الح ل ال و ب إض اع ة الم ال و ل ك ن الز ه اد ة أن ت ك ون ب م ا ف ي ي د الل ه ت ع ال ى أ و ث ق م ن ك ب م ا في ي د ك. و أن ت ك ون في ث و اب الم ص يب ة إذ ا أ ص ب ت ب ه ا أر غ ب م ن ك ف يه ا ل و أب ه ا أ ب ق ي ت ل ك "Dünyada zâhidlik, helâl olanı haram etmek veya malı ziyân etmekle olmaz. Gerçek zâhidlik, Allah'ın elinde olana, kendi elinde olandan daha çok güvenmen ve bir müsîbete düştüğün zaman getireceği sevabı sebebiyle, onun devamına rağbet göstermendir." (Tirmizi, İbn Mace) 68 إن ك ن ت ت ح ب ن ى ف أع د ل ل ف ق ر ت ج ف افا فإن ال ف ق ر أس ر ع إلى م ن ي ح ب ن ى م ن الس ي ل إلى م ن ت ه ا ه Eğer beni seviyorsan, fakirlik için bir zırh hazırla. Çünkü beni sevene fakirlik, hedefine koşan selden daha sür'atli gelir." (Tirmizi) 69 ش ك و ن ا إلى رسول الل ه الج وع و رف ع ن ا ع ن ب ط ون ن ا ع ن ح ج ر ف ر ف ع رسول الل ه ع ن ح ج ر ي ن "Rasûlullah (sav)'a açlıktan şikâyet ettik ve karınlarımızı açıp gösterdik. Herkeste bir taş vardı. Rasûlullah (sav) da karnını açtı, O'nda iki taş vardı." (Tirmizi) 70 الس خ ى ق ر يب م ن الل ه ق ر يب م ن الن اس ق ر يب م ن الج ن ة ب ع يد من الن ار و الب خ يل ب ع يد م ن الل ه ب ع يد م ن الن اس ب ع يد م ن الج ن ة ق ر يب م ن الن ار و ل ج اه ل س خ ى أح ب إلى الل ه ت عالى م ن ع اب د ب خ يل "Cömert Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil cömerdi Allah, cimri âbidden daha çok sever." (Tirmizi)

71 إذ ا ص ل ى أح د ك م ل لن اس ف ل ي خ ف ف فإن ف يه م الض ع يف والس ق يم والم ريض وذ ا الح اج ة و إذ ا ص ل ى ل ن ف س ه ف ل ي ط ل م ا ش ا ء "Sizden kim halka namaz kıldırırsa namazı hafif tutsun. Zira cemaatte zayıf, sakat hasta ve ihtiyaç sahibi vardır. Müstakil kılınca dilediği kadar uzatsın." (K. Sitte) 72 ر ح م الل ه ر ج ل ا ق ام م ن الل ي ل ف ص ل ى و أي ق ظ ام ر أ ت ه ف إن أب ت ن ض ح في و ج ه ه ا الم اء. ر ح م الل ه ام ر أ ة ق ام ت م ن الل ي ل ف ص ل ت و أي ق ظ ت ز و ج ه ا ف إن أب ى ن ض ح ت في و ج ه ه الم اء "Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını da uyandıran, hanımı imtina ettiği takdirde yüzüne su döken kula rahmetini bol kılsın. Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, kocası imtina edince yüzüne su döken kadına da rahmetini bol kılsın." (Ebu Davud, Nesei) 73 ي ع ق د الش ي ط ان ع لى ق اف ي ة ر أس أح د ك م إذ ا ه و ن ام ث ل اث ع ق د. ي ض ر ب ع لى م ك ان ك ل ع ق د ة ع ل ي ك ل ي ل ط و يل ف ار ق د. فإن اس ت ي ق ظ ف ذ ك ر الل ه ان ح ل ت ع ق د ة. فإن ت و ض أ ان ح ل ت ع ق د ة. ف ا ن ص ل ى ا ن ح ل ت ع ق د ه ك ل ه ا ف اص ب ح ن ش يطا ط ي ب الن ف س و ا ا ص ب ح خ ب يث الن ف س ك س ل ا ن "Biriniz uyuyunca ensesine şeytan üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düğüm yerine eliyle vurarak "üzerine uzun bir gece olsun, yat" dilediğinde bulunur. Adam uyanır ve Allah'ı zikrederse bir düğüm çözülür, abdest alacak olursa bir düğüm daha çözülür, namaz kılarsa bütün düğümler çözülür ve böylece canlı ve hoş bir hâlet-i ruhiye ile sabaha erer. Aksi halde içi kararmış ve uyuşuk bir halde sabaha erer." (Tirmizi hariç K. Sitte) 74 ق د ك ان م ن ق ب لك م ي ؤ خ ذ الر ج ل ف ي ح ف ر ل ه ف ي ا ر ض ف ي ج ع ل ف يه ا ث م ي و ت ى ب ال م ن ش ار ف ي وض ع ع ل ى ر أس ه ف ي ج ع ل ن ص ف ي ن و ي م ش ط ب أ م ش اط ال ح د يد م اد ون ل ح م ه و ع ظ م ه م ا ي ص د ه ذ ل ك ع ن د ين ه. "Sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu." (Buhari, Ebu Davud, Nesei) 75 أ ح د أ ص ب ر ع ل ى أ ذى س م ع ه م ن الل ه ع ز و ج ل إ ن ه ل ي ش ر ك ب ه و ي ح م ل ل ه ال و ل د و ي ع اف يه م و ي ر ز ق ه م "İşittiği şeyin verdiği ezaya Aziz ve Celil olan Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O'na şirk koşulur, evlatlar nispet edilir. O, yine de onlara âfiyet ve rızık vermeye devam eder." (Buhari, Müslim) 76 ال م س ل م ال ذ ي ي خ ال ط الن اس و ي ص ب ر ع ل ى أ ذ اه م خ ي ر م ن ال ذ ي ي خ ال ط ه م و ي ص ب ر ع ل ى أذ اه م "İnsanlara karışıp onların ezalarına katlanan Müslüman, onlara karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır." (Tirmizi)

الص د ق ة ت ط ف ئ غ ض ب الر ب و ت د ف ع م يت ة الس وء 77 "Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder." (Tirmizi) 18 م ن س ن ف ي ا إ س لا م س ن ة ح س ن ة ف ل ه أ ج ر ه ا و أ ج ر م ن ع م ل ب ه ا ب ع د ه م ن غ ي ر أ ن ي ن ق ص م ن أ ج ور ه م ش ي ء و م ن س ن ف ي ا إ س لا م س ن ة س ي ئ ة ك ان ع ل ي ه و ز ر ه ا و و ز ر م ن ع م ل ب ه ا م ن ب ع د ه م ن غ ي ر أ ن ي ن ق ص م ن أ و ز ار ه م ش ي ء "Kim, İslâm'da güzel bir yol, bir çığır açarsa, onun ecri ve daha sonra o yolda gidenlerin ecri, yapanlardan eksiltilmemek üzere onundur. Kim de İslâm'da kötü bir yol, bir çığır açarsa, onun ve o yolda gidenlerin vebali, yapanlardan eksiltilmemek üzere onun sırtına yüklenecektir." (Müslim, Tirmizi) 19 ح ق ال م س ل م ع ل ى ال م س ل م خ م س : ر د الس ل ام و ع ي اد ة ال م ر يض و ات ب اع ال ج ن از ة و إ ج اب ة الد ع و ة و ت ش م يت الع اط س و إ ذ ا د ع اك ف أج ب ه و إ ذا اس ت ن ص ح ك ف ان ص ح ل ه. "Müslümanın, Müslüman üstündeki hakkı beştir: "Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek. Seni davet ederse icabet et, senden nasihat talep ederse ona nasihat et." (Müslim) 80 إذ ا ك ان وا ث ل اث ة ف ل ا ي ت ن اج ى اث ن ان د ون الث ال ث فإن ذل ك ي ح ز ن ه "Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususî konuşmasınlar, bu öbürünü üzer." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi) 81 ل م ي ك ن ش خ ص أح ب إل ي ه م م ن ر س ول الل ه و ك ان وا إذ ا ر أو ه ل م ي ق وم وا ل ه ل م ا ي ع ل م ون م ن ك ر اه يت ه ل ذل ك Hz. Enes (r) anlatıyor: "Ashab'a Rasulullah (sav)'dan daha sevgili kimse yoktu. Buna rağmen O nu gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı, çünkü O'nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı." (Tirmizi) 82 ت ق وم وا ك م ا ت ق وم ا ع اج م ي ع ظ م ب ع ض ه ا ب ع ضا "Yabancıların birbirlerini yüceltmek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!" (Ebu Davud) 83 أح ب ب ح ب يب ك ه و نا م ا ع س ى أن ي ك ون ب غ يض ك ي و ما م ا و أب غ ض ب غ يض ك ه و نا م ا ع س ى أن ي ك ون ح ب يب ك ي و ما م ا "Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir." (Tirmizi)

84 ي ق ول الل ه ت ب ار ك و ت عالى: و ج ب ت م ح ب ت ي ل ل م ت ح اب ين ف ي و ل ل م ت ج ال س ين ف ي و ل لم ت ز او ر ي ن ف ي ي و ل ل م ت ب اذ ل ين ف "Allah Tebâreke ve Teâlâ şöyle hükmetti: "Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur." (Muvatta ) 85 الر اك ب ع لى الم اش ي و الم اش ي ع لى الق اع د و ال ق ل يل ع لى الك ث ي ر "Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok'a selam verir." (Nesei hariç K. Sitte) ي س ل م 86 ت ب د ء وا ال ي ه ود و الن ص ارى ب الس ل ام و إذ ا ل ق ي ت م وه م في ط ر يق ف اض ط ر وه م إلى أض يق ه "Hıristiyan ve Yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyin, (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın." (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi) 87 ت ص اف ح وا ي ذ ه ب ال غ ل وت ه اد وا ت ح اب وا و ت ذ ه ب الش ح ن اء "Musafaha edin ki, kalplerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin." (Muvatta ) 88 م ا ز ال ج ب ر يل ي وص ين ى ب ال ج ار ح ت ى ظ ن ن ت أ ن ه س ي و ر ث ه "Cebrâil bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu vâris kılacağını zannettim." (Nesei hariç K. Sitte) 89 ي د خ ل الج ن ة م ن ي أم ن ج ار ه ب و ائ ق ه "Komşusu, zararlarından emin olmayan kimse cennete giremez." (Buhari, Müslim) م ن ض ار ض ار الل ه ب ه و م ن ش اق ش ق الل ه ع ل ي ه 90 "Kim (bir Müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir Müslüman) ile düşmanlığa girerse Allah da onunla düşmanlığa girer." (Ebu Davud) 91 ي ا م ع ش ر م ن أس ل م ب ل س ان ه و ل م ي ف ض ا يم ان إلى ق ل ب ه ت ؤ ذ وا الم س ل م ين و ت ع ي ر وه م و ت ت ب ع وا ع و ر ات ه م فإن ه م ن ت ت ب ع ع و ر ة أخ يه الم س ل م ت ت ب ع الل ه ع و ر ت ه و م ن ت ت ب ع الل ه ع و ر ت ه ي ف ض ح ه و ل و في ج و ف ر ح ل ه. "Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rezil eder." (Tirmizi)

92 أ ي خ ل و ن ر ج ل ب ام ر أة إ م ع ذ ي م ح ر م "Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın." (Buhari, Müslim) 93 ي ا ع ل ي ت ت ب ع الن ظ ر ة الن ظ ر ة ف إن ل ك ا ول ى و ل ي س ت ل ك الث ان ي ة "Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir." (Ebu Davud, Tirmizi) 94 الم ر ء ع لى د ين خ ل يل ه ف ل ي ن ظ ر أح د ك م م ن ي خ ال ل "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin." (Ebu Davud, Tirmizi) 95 أ أ خ ب ر ك م ب أف ض ل م ن د ر ج ة الص ي ام و الص ل اة و الص د ق ة قال وا: ب ل ى. قال : إص ل اح ذ ات ال ب ي ن ف إ ن ف س اد ذ ات ال ب ي ن ه ي الح ال ق ة "Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan şeyi haber vermeyeyim mi?" "Evet!" dediler. "İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır." (Ebu Davud, Tirmizi) 96 أ ي خ ل و ن ر ج ل ب ام ر أة إ ك ان ث ال ث ه م ا الش ي ط ان Haberiniz olsun, bir erkek bir kadınla baş başa kaldı mı onların üçüncüsü mutlaka şeytandır. (İbn Mace, Tirmizi) ة 97 ع ل ي ك م ب ال ج م اع ة و إي اك م و ال ف ر ق ة : ف إن الش ي ط ان م ع ال و اح د و ه و م ن اث ن ي ن أب ع د م ن أر اد ب ح ب وح الج ن ة ف ل ي ل ز م الج م اع ة. Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıktan sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın. (İbn Mace, Tirmizi) 98 ف ض ل ال ع ال م ع لى ال ع اب د ك ف ض ل ي ع ل ى أد ن اك م "Âlimin abide üstünlüğü, benim sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir." (Tirmizi) 99 و إن ف ض ل ال ع ال م ع لى ال ع اب د ك ف ض ل ال ق م ر ل ي ل ة ال ب د ر ع لى س ائ ر ال ك و اك ب و إن ال ع ل م اء و ر ث ة ا ن ب ي اء و إن ا ن ب ي اء ل م ي و ر ث وا د ين ارا و د ر ه ما و لك ن و ر ث وا ال ع ل م ف م ن أخ ذ ه أخ ذ ه ب ح ظ و اف ر Âlimin abide üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasip elde etmiştir." (Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace)

100 ال ك ل م ة ال ح ك م ة ض ال ة ال م ؤ م ن ف ح ي ث و ج د ه ا ف ه و أح ق ب ه ا "Hikmetli söz mü'minin yitiğidir. Onu nerede bulursa, onu hemen almaya layıktır." (Tirmizi) 101 و الل ه ن ي ه د ى ب ه د اك ر ج ل و اح د خ ي ر ل ك م ن ح م ر الن ع م "Vallahi, senin hidayetinle bir tek kişiye hidayet verilmesi, senin için kıymetli develerden müteşekkil sürülerden daha hayırlıdır." (Buhari, Müslim, Ebu Davud) 102 إن الل ه ي ق ب ض ال ع ل م ا ن ت ز اعا ي ن ت ز ع ه م ن الن اس و لك ن ي ق ب ض ال ع ل م ب ق ب ض ال ع ل م اء. حت ى إذ ا ل م ي ب ق ع ال ما ات خ ذ الن اس ر ؤ سا ج ه ا ف س ئ ل وا ف أف ت و ا ب غ ي ر ع ل م ف ض ل وا و أض ل وا "Allah ilmi, insanlardan zorla söküp almaz. Fakat ilmi, âlimleri kabzetmek suretiyle alır. Âlimler kabzedilir, öyle ki, tek bir âlim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını dalâlete atarlar." (Buhari, Müslim, Tirmizi) 103 ه م إخ و ان ك م و خ و ل ك م ج ع ل ه م الل ه ت عالى ت ح ت أي د يك م. ف م ن ك ان أخ وه ت ح ت ي د ه ف ل ي ط ع م ه م م ا ي أ ك ل و ل ي ل ب س ه م م ا ي ل ب س و ت ك ل ف وه م م ن ال ع م ل م ا ي غ ل ب ه م. ف إن ك ل ف ت م وه م ف أ ع ين وه م ع ل ي ه "Onlar (hizmetkârlarınız) sizin kardeşleriniz ve yakın adamlarınızdır. Allah Teâlâ onları ellerinizin altına (emaneten) koymuştur. Kimin kardeşi eli altında ise, yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin, yapamayacağı iş buyurmayınız, eğer buyurursanız onlara yardım edin." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi) 104 إن ال غ ض ب م ن الش ي ط ان و إن الش ي ط ان خ ل ق م ن الن ار و إن م ا ت ط ف ؤ الن ار ب ال م اء. ف إذ ا غ ض ب أح د ك م ف ل ي ت و ض أ "Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın." (Ebu Davud) 105 م ن أك ل ب ر ج ل م س ل م أ ك ل ة ف إن الل ه ي ط ع م ه م ث ل ه ا م ن ج ه ن م و م ن ك س ى ث و با ب ر ج ل م س ل م ف إن الل ه ي ك س وه م ث ل ه م ن ج ه ن م. و م ن ق ام ب ر ج ل م ق ام س م ع ة و ر ي اء فإن الل ه ي ق وم ب ه م ق ام س م ع ة و ر ي اء ي و م ال ق ي ام ة "Her kim (dünyada) müslüman bir adam (ın gıybetini etmesi) sebebiyle (onun ölü etinden) bir lokma yiyecek olursa, Allah (kıyamet gününde) ona o yediği et kadar bir yiyeceği cehennem (ateşin) den yedirecektir. Kim (dünyada düşmanı yanında gıybetini yaptığı) bir müslüman sebebiyle (o düşman tarafından) kendisine bir elbise giydirilirse (bu ihanet elbisesinin) bir misli de kendisine cehennem ateşinden giydirilecektir. Kim de (dünyada) bir adamı riya ve gösteriş makamına oturtursa Allah da onu kıyamet gününde riya ve gösteriş makamına oturtacaktır." (Ebu Davud)

106 م ن ح م ى م ؤ منا م ن م ن اف ق ب ع ث الل ه ل ه م ل كا ي ح م ى ل ح م ه ي و م ال ق ي ام ة م ن ن ار ج ه ن م و م ن ر م ى م س ل ما ب ش ي ء ي ر يد ش أ ن ه ب ه ح ب س ه الل ه ي و م ال ق ي ام ة ع ل ى ج س ر م ن ج س ور ج ه ن م ح ت ى ي خ ر ج مم ا ق ال "Kim bir mü'mini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de Müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder." (Ebu Davud) 107 إذ ا ج م ع الل ه ا و ل ين و ال لآخ ر ين ي و م ال ق ي ام ة ي ر ف ع ل ك ل غ اد ر ل و اء ي ع ر ف ب ه ف ي ق ال : هذ ه غ د ر ة ف ل ا ن Kıyamet günü, Allah öncekileri ve sonrakileri birleştirip topladığı zaman her vefasız için, onu tanıtan bir bayrak dikilir ve: "Bu falanın vefasızlığıdır" denilir." (Nesei hariç K. Sitte) 108 م ا م ن ن ب ي م ن ا ن ب ي اء إ ا ع ط ى م ن ا آي ات م ا م ث ل ه آم ن ع ل ي ه ال ب ش ر و إن م ا ك ان ال ذ ى أ وت يت ه و ح يا أو ح اه الل ه ت عال ى إل ي ف أر ج و أ ن أك ون أك ث ر ه م ت اب عا ي و م ال ق ي ام ة "Her peygambere mutlaka insanların inanmakta oldukları şeyler cinsinden bir mucize verilmiştir. Ama bana verilen (mucize) ise vahiydir ve bunu bana Allah vahy etmiştir. Bu sebeple Kıyamet günü, diğer peygamberlere nazaran uyanları en çok olan peygamberin ben olacağımı umuyorum." (Buhari, Müslim) 109 إن م ن أش د أ م ت ى ل ى ح ب ا ن اس ي ك ون ون ب ع د ى ي و د أح د ه م ل و ر آن ى ب أه ل ه و م ال ه "Ümmetim içinde beni en çok sevenlerden bir kısmı benden sonra gelenler arasından olacak: Mallarını ve ailelerini feda pahasına, beni görmeyi arzu edecekler." (Müslim) 110 إذ ا أر اد الل ه ب ع ب د خ ي را ع ج ل ل ه ال ع ق وب ة في الد ن ي ا وإذ ا أر اد ب ع ب د ه الش ر أم س ك ع ن ه ب ذ ن ب ه ح تى ي و اف ي ب ه ي و م ال ق ي ام ة "Allah bir kuluna hayır murad etti mi onun cezasını çabuklaştırıp dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad etti mi onun günahlarını tutar, kıyamet günü cezasını verir." (Tirmizi) 111 "Kim bize karşı silah taşırsa bizden değildir." (Buhari, Müslim, Tirmizi) م ن ح م ل ع ل ي ن ا الس ل اح ف ل ي س م ن ا 112 ت ر ج ع وا ب ع د ى ك ف ارا ي ض ر ب ب ع ض ك م ر ق اب ب ع ض "Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler olarak (dinden) dönmeyin." (Tirmizî, Buhârî, Ebu Davud, Müslim, Nesâî)

113 ي خ ر ج ق و م م ن أ م ت ى ي ق ر ؤ ون ال ق رآن ل ي س ت ق ر اء ت ك م ال ى ق ر اء ت ه م ب ش ى ء و ص لات ك م الى ص ل ات ه م ب ش ى ء و ص ي ام ك م الى ص ي ام ه م ب ش ى ء ي ق ر ؤ ون ال ق رآن ي ح س ب ون أن ه ل ه م و ه و ع ل ي ه م ت ج او ز ص ل ات ه م ت ر اق ي ه م ي م ر ق ون م ن الد ين ك م ا ي م ر ق الس ه م م ن الر م ي ة "Ümmetimden bir grup çıkar. Kur'an'ı öyle okurlar ki, sizin okuyuşunuz onlarınkinin yanında bir hiç kalır. Namazınız da namazlarına göre bir hiç kalır. Orucunuz da oruçları yanında bir hiç kalır. Kur'an'ı okurlar, onu lehlerine zannederler. Hâlbuki o aleyhlerinedir. Namazları köprücük kemiklerinden öteye geçmez. Okun avı delip geçmesi gibi dinden hemen çıkarlar. (Müslim) 114 ح ف ت ال ج ن ة ب ال م ك ار ه و ح ف ت الن ار ب الش ه وات "Cennetin etrafı nefsin hoşlanmadığı şeylerle sarılmıştır. Cehennemin etrafı da nefsin arzuladığı, cazip şeylerle sarılmıştır." (Buhari, Müslim) 115 ي ز ال ال ع ب د ي ك ذ ب و ي ت ح ر ى ال ك ذ ب ف ي ن ك ت في ق ل ب ه ن ك ت ة س و د اء ح ت ى ي س و د ق ل ب ه ف ي ك ت ب ع ن د الل ه م ن ال ك ذ اب ين "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar" arasına kaydedilir." (Muvatta ) 116 ي د خ ل الن ار أح د في ق ل ب ه م ث ق ال ح ب ة م ن خ ر د ل م ن إيم ان و ي د خ ل ال ج ن ة أح د في ق ل ب ه م ث ق ال ح ب ة م ن خ ر د ل م ن ك ب ر. "Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez." (Müslim, Ebu Davud, Tirmizî) 117 إن م ن ال ك ب ائ ر أن ي ش ت م الر ج ل و ال د ي ه. ق ال وا: و ه ل ي ش ت م الر ج ل و ال د ي ه ق ال : ن ع م ي س ب أب ا الر ج ل ف ي س ب أب اه و ي س ب أ م ه ف ي س ب أ م ه "Kişinin anne ve babasına sövmesi büyük günahlardandır" buyurmuşlardı. Orada bulunanlar: "Hiç kişi anne ve babasına söver mi?" dediler. "Evet! Kişi, bir başkasının babasına söver, o da babasına söver; annesine söver, o da bunun annesine söver!" buyurdular." (Buhari, Müslim, Tirmizî, Ebu Davud) خي ر ه 118 م ن ت ر ك الل ب اس ت و اض عا لل ه و ه و ي ق د ر ع ل ي ه د ع اه الل ه ي و م ال ق ي ام ة ع ل ى ر ؤ س ال خ ل ائ ق ح ت ى ي م ن أى ح ل ل ا يمان ش اء ي ل ب س ه ا Kim muktedir olduğu halde tevazu maksadıyla (Allah için) (kıymetli) elbise giymeyi terk ederse, Allah kıyamet günü, onu mahlûkatın başları üstüne çağırır ve dilediği iman elbisesini giymekte onu muhayyer bırakır." (Tirmizî)

119 ل ي س ال م ؤ م ن ب ط ع ان و ل ع ان و ف اح ش و ب ذ يء "Mü min ne ta'n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayâsızdır." (Tirmizî) 120 ت ل اع ن وا ب ل ع ن ة الل ه و ب غ ض ب الل ه و ب الن ار "Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gazabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." (Ebu Davud, Tirmizî) 121 ي ر م ي ر ج ل ر ج ل ا ب ال ف س ق أو ال ك ف ر إ ر د ت ع ل ي ه إن ل م ي ك ن ص اح ب ه ك ذل ك "Bir kimse diğer bir kimseyi fasıklıkla veya küfürle itham etmesin. Aksi takdirde, itham edilen arkadaşında bunlar yoksa kelime kendine döndürülür." (Buhari) 122 ا ل م س ت ب ان م ا ق ا ف ع لى الب اد ئ م نه م ا ح ت ى ي ع ت دى ال م ظ ل وم "Sövüşen iki kişinin söyledikleri(nin vebali), mazlum olan tecavüzde bulunmadıkça başlayana aittir." (Müslim, Ebu Davud, Tirmizî) 123 م ن ك ان ت ا آخ ر ة ه م ه ج ع ل الل ه غ ن اه في ق ل ب ه و ج م ع ع ل ي ه ش م ل ه و أت ت ه الد ن ي ا و ه ي ر اغ م ة. و م ن ك ان ت الد ن ي ا ه م ه ج ع ل الل ه ف ق ر ه ب ي ن ع ي ن ي ه و ف ر ق ع ل ي ه ش م ل ه و ل م ي أ ت ه م ن الد ن يا إ م ا ق د ر ل ه. "Kimin arzusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğinden koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya ona hakir gelmeye başlar. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah iki gözünün arasına (dünyanın) fakirliğini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez." (Tirmizî) 124 ا ل ك ي س م ن د ان ن ف س ه و ع م ل ل م ا ب ع د ال م و ت و ال ع اج ز م ن أ ت ب ع ن ف س ه ه و اه ا و ت من ى ع لى الل ه "Akıllı kimse, nefsini muhasebe eden ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevasının peşine takan ve Allah'tan temennide bulunan kimsedir." (Tirmizî) 125 ت ط ر ون ى ك م ا أط ر ت الن ص ار ى اب ن م ر ي م ف إن م ا أن ا ع ب د. ف ق ول وا ع ب د الل ه و ر س ول ه "Hakkımda, Hıristiyanların Meryem oğlu İsa'ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için "Allah'ın kulu ve elçisi" deyin." (Buhari) 126 م ا م ن أح د ي م وت إ ن د م. إن ك ان م ح س نا ن د م أن ي ك ون از د اد و إن كان م س يئا ن د م أن ي ك و ن ن ز ع "Ölüp de pişman olmayan yoktur, mutlaka herkes nedamet duyar: İyi yolda olan hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur, nedamet duyar. Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur, nedamet duyar." (Tirmizî)

127 م ن أ ف ت ي ب غ ي ر ع ل م ك ان إث م ه ع لى ال ذ ي أف ت اه و م ن أش ار ع لى أخ يه ب أم ر ي ع ل م أن الر ش د في غي ر ه ف ق د خ ان ه "Kime ilme dayanmayan bir fetva verilmişse, bunun günahı ona fetva verene aittir. Kim, bir kardeşine, gerçeğin başka olduğunu bile bile, farklı bir yol gösterirse ona ihanet etmiş olur." (Ebu Davud) 128 أر ب ع م ن ك ن فيه ك ان م ن اف قا خ ال صا. و م ن ك ان ت ف يه خ صل ة م ن ه ن ك ان ت ف يه خ ص ل ة م ن الن ف ا ق ح ت ى ي د ع ه ا: إذ ا أ ؤ ت م ن خ ان و إذ ا ح د ث ك ذ ب وإذ ا ع اه د غ د ر و إذ ا خ اص م ف ج ر "Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır. Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir: Emanet edilince hıyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husumet edince haddi aşar." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesei) 129 و الل ه م ا ج ع ل الل ه ف ي ن ج م ح ي اة أح د و م و ت ه و ر ز ق ه إن م ا ي ف ت ر ون ع ل ى الل ه ال ك ذ ب و يت ع ل ل و ن ب ال ن ج وم "Allah'a yemin olsun. Allah hiç kimsenin ne yaşamasını, ne ölmesini, ne de rızkını herhangi bir yıldıza bağlamıştır. Bunu söyleyenler Allah hakkında yalan düzüyorlar ve kendilerine bahaneler uydurup avunuyorlar." (Buhari) 771 م ن اقت ط ع ح ق ام ر ئ م س ل م ب ي م ين ه ف ق د أو ج ب ل ه الن ار و ح ر م الل ه ت ع الى ع ل ي ه ال ج ن ة "Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun için cehennem vacip olmuştur. Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır." (Müslim, Muvatta, Nesei)