Kastamonu Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü Yüksekokul Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliği (Eylül 2014) Sayı: 1



Benzer belgeler
KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Sevgili Anne ve Babalar;

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

yalan radarı OĞUZ BENLİOĞLU

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BURSA ÖZEL BİREY OKULLARI OKULA UYUM SÜRECİ BAHAR İLHAN REHBER ÖĞRETMEN

ÜMRANİYE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ÇOCUĞUM OKULA BAŞLIYOOORRR

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ YÖNERGE:

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

OKUL KORKUSU. Çocuğum okula gitmek istemiyor. Okul saati yaklaştığında huzursuzlanıyor. Karnı veya başı ağrıyor, midesi bulanıyor.

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Sınav Kaygısı ve Olumlu Başa Çıkma Yolları Kaygıyı, gelecekte olma ihtimalini düşündüğümüz olumsuz düşünceler olarak

Dinamik Formülasyon Üzerine Bir Olgu Sunumu. Dr. Abdullah AKGÜN Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

OKUL KORKUSU VE OKULA UYUMDA AİLE

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ EYLÜL 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA OKUL KORKUSU

SINAV KAYGISI AŞIKPAŞA ORTAOKULU.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SULUCA ORTAOKULU 6/B SINIFI 2. DÖNEM VELİ TOPLANTI TUTANAĞI

ĠTÜ GELĠġTĠRME VAKFI BEYLERBEYĠ ÖZEL ANAOKULU VE ĠLKÖĞRETĠM OKULU EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 1.VELĠ BÜLTENĠ

ÖNSÖZ... IX III

OKULA HAZIR MISINIZ? VELİ BÜLTENİ EYLÜL ATA KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

TEOG ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİMİZE VE VELİLERİMİZE KÜÇÜK TAVSİYELER

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Okul fobisi nasıl gelişir?

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni. Çocuk ve Cinsellik

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

ECZACI GÜZİN VELİTTİN BEKRİOĞLU MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Peki, nedir bu momofobi?

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

OKUL FOBİSİ. Bir çocuğun okul deneyiminin beyin işlevi ve anatomisinde gerçek değişimler yarattığı biliniyor Mel Levine

Psikolog Seda BİLGEN IŞIK İÇİNDEKİLER: 1. TIRNAK YEME 2. ÇOCUKLARDA BİLGİSAYAR KULLANIMI 3. SINAV KAYGISI 4. KAYNAKÇA

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

9. Sigarayı bırakma zamanı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

BEDEN DİLİ KULLANIMININ ÖNEMİ:

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

AKRAN BASKISI. Çetin SARIYILDIZ Rehber Öğretmen

KEKEMELİK KEKEMELİK NEDİR?

GAZİANTEP LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM

İÇİNDE COŞKU VE KAYGIYI BİRLİKTE BULUNDURAN BİR ÇİFT GÖZ KENDİ BAŞINA YENİ VE BİLİNMEZ BİR SERÜVENE BAŞLAMANIN HEYECANINI VE KORKUSUNU TAŞIYAN BİR

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ORİON EĞİTİM VAKFI ÖZEL PİRİ REİS OKULLARI PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ NİSAN AYI VELİ BÜLTENİ 2016 ÇOCUKLA ETKİLİ İLETİŞİM

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI TEKNİKERLİĞİ EĞİTİMİ - IV - İLETİŞİM BECERİLERİ

Aile Avukatlığı ve Aile Rehberliği

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Uğur SÖKMEN Maliye Bakanlığı Daire Başkanı {yootooltip title=[ ]}İstanbul {/yootooltip} Merhaba arkadaşlar

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

0 yaştan itibaren. Sıcak ve sakin bir ses ile konuşabilirsin ve şarkı söyleyebilirsin. "Bebek kelimeleri" yerine, gerçek kelimeleri kullanabilirsin

Torba yasada neler var?

TC KİMLİK NO 1-Adı ve Soyadı. 2-Cinsiyeti. 2-Doğum yeri ve tarihi

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

UÇUŞ KORKUSUNUN SEBEPLERİ. Kontrolü kaybetme korkusu. Kaçıp kurtulmanın mümkün olmadığı yerde panik atak geçirme korkusu.

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

Streslere karşı 7 etkin uygulama

Etkili İletişim. Uzman Klinik Psikolog, Evlilik ve Aile Terapisti. Zeynep SET

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

OKUL KORKUSU. Okul korkusu okuldan kaçma ile karıştırılabilmekte bazen bu kavramları birbirinden ayırabilmek güç olabilmektedir.

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

OKUL KORKUSU VE BAŞ ETME YOLLARI. Banu SOYDABAŞ Şeker İlköğretim Okulu Psikolojik Danışman

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA UYKU SORUNLARI VE ÖNERİLER

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

OKULA BAŞLARKEN OKULA BAŞLAMA SÜRECİ

SINAVLARDA YAŞANAN KAYGISININ VELİLERE ÖNERİLER

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

OKULA HAZIRLANAN ÇOCUĞUN ÖNCE UYKUSUNU DÜZENLEYİN

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

Hiç düşündünüz mü? Bir insana merhaba demeden önce ne söylediniz?

Korkuları pekiştirmeden duygulara saygı duymak Dr. Clark Goldstein

4+4+4 YAVRULARIMIZIN ÖZGÜVENSİZ, BAŞARISIZ VE MUTSUZ OLMASINI İSTER MİYİZ? Zeynep okula başlıyor. Canımdan çok sevdiğim kızım.

Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

Artık çıkacak yapılandırmaların nasıl bir içeriğe sahip olduğunu önceden öngörmek mümkün olabiliyor. İşverenler için önemi.

4. TOPLUMSAL RAPORLAR

PDR ÇALIŞMALARIMIZ SIRAMI BEN BELİRLİYORUM BEN DE! ETKİNLİĞİ

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

Transkript:

Kastamonu Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü Yüksekokul Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliği (Eylül 2014) Sayı: 1 Okulumuzun 2014-2015 yılı Eğitim-Öğretim dönemi başladı. İçerik: Okulumuzun yeni Eğitim-Öğretim Dönemi Başladı Başladı...2.syf. Memurlar ve Asgari Ücretlinin Çocukları için Yasa Teklifi verildi..2.syf. Esnaftan öğretmene, taşeron işçiden emekliye kadar yaklaşık 20 milyon kişiyi ilgilendiren torba tasarı yasalaşıyor..3.syf. Sonbaharda Artan Depresyon Riskine Dikkat.4.syf. Çocuğum Okula Hazır mı?...6.syf. Çocuklarda Okul Korkusu, Nedenleri ve Öneriler.10.syf. Yalancıların Beden Dili...13.syf. Okulumuzun 2014-2015 yılı eğitim-öğretim dönemi, Sayın Vali Şehmus GÜNAYDIN ın teşrifleriyle, okulumuz konferans salonundaki törenle başladı. Memurlar ile Asgari Ücretlinin Öğrenim Gören Çocuklarının Okul Masraflarıyla İlgili Kanun Teklifi Verildi 05.09.2014 Ekonomik Araç Kullanımı..19.syf. Eğitim İle İlgili Karikatürler.20.syf. Doğum Günü Tebrikleri..22.syf. 1 2

2014-2015 eğitim öğretim dönemi başlarken Balıkesir milletvekili Namık Havutça tarafından, asgari ücretli ve memurların çocuklarının öğrenim masraflarının devlet tarafından karşılanması için kanun teklifi verildi. Balıkesir milletvekili Namık Havutça tarafından hazırlanan kanun teklifinde, Anayasanın 42'inci maddesi gereğince maddiimkanlardan yoksun başarılı öğrencilerinöğrenimlerini sürdürebilmeleri için devlete yardım yapma ödevi verildiğini belirterek, Bugün, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere yaklaşık eğitim öğretim 18 milyonun öğrencinin aileleri eğitim öğretim yılı başlarında okul masraflarının ağır yükü altında ezilmektedir. Asgari ücretle geçinen ya da memur aileler, çocuklarının eğitimi için yaptıkları harcamalara sosyal devlet ilkesi gereği mutlak yardım yapılmalıdır. ifadeleri kullanıldı. Kaynak: Esnaftan öğretmene, taşeron işçiden emekliye kadar yaklaşık 20 milyon kişiyi ilgilendiren torba tasarı yasalaşıyor. Borçlara yapılandırma Vergi, prim, ceza gibi borçlar yapılandırılacak. Bazı kamu alacaklarında faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı Yİ- ÜFE oranları esas alınarak yeniden hesaplanacak. Vergi cezaları silinmeyecek; vergi asıllarının tamamı, cezaların tamamı yapılandırma kapsamında tahsil edilecek. 120 TL'nin altındaki trafik cezalarının tahsilinden vazgeçilecek. 12 TL'nin altındaki karayolu geçiş ücreti cezası alınmayacak. 40 bin öğretmen atanacak. 65 yaşını dolduranlara yersiz ödenen aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler silinecek. Mavi Kartlı olarak adlandırılan gurbetçilere de SGK'ya davasız borçlanma hakkı getirilecek. Özelleştirme uygulamaları nedeniyle iş akitleri, kamu ya da özel sektör işverenlerince feshedilen ve diğer kamu kuruluşlarına nakil hakkı bulunmayan personel de yaşlılık ya da malüllük aylığı almaya hak kazanıncaya kadar istihdam edilecek. Ev hizmetlerinde aynı kişi yanında ay içinde 10 günden az çalışanlar için günlük kazanç alt sınırının yüzde 2'si oranında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi, çalıştıranlar tarafından ödenecek. 1 güne tazminat Yeraltı maden işlerinde çalışan işçilerin emeklilik yaşı 55'ten 50'ye düşürülecek. Yıpranma hakkı düşünüldüğünde madencinin emeklilik yaşı 43'e kadar inebilecek. İşçilerin yeraltındaki çalışma süresi haftada en çok 36 saat olacak. Günlük çalışma 6 saati geçemeyecek. Yeraltı işlerinde çalışan işçilerde kıdem şartı aranmayacak. 1 gün dahi çalışanlar kıdem tazminatından yararlanacak. Esnaf rahat nefes alacak. Torba yasa ile borcunu yapılandıran Bağ-Kur'lular, bu şekilde günleri tamamlanıyorsa emeklilik işlemlerini başlatacak. Yasayla, son 5 yılında işçi olarak çalışanlara işçi statüsünde emeklilik yolu açılıyor. Bu kapsamdaki 70 bin Bağ-Kur'lunun emekliliğinin önündeki engel kalkacak. Çalışan emeklilerin Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) borçlarına da yapılandırma imkanı sunulacak. Bağ-Kur'lu olarak çalışan emekliler, bu şekilde borçlarından kurtulacak. 3 4

Anneler altı yıl kazanacak. SSK'lılara tanınan doğum borçlanması hakkı, Bağ-Kur'lu ve memuranneleri de kapsayacak. Borçlanılabilecek çocuk sayısı ise 2'den 3'e çıkarılacak. Böylece çalışan anneler emeklilik için 6 yıl kazanabilecek. Tüp bebek deneme sayısı 3'e yükseltilecek. Kaynak: 08 Eylül 2014 Pazartesi 06:43 - [1730613] HABERFX Sonbaharda Artan Depresyon Riskine Dikkat Prof. Dr. Berksun, İlkbahar ve yaz döneminde artan gün ışığıyla insanların daha keyfli ve neşeli hale geldiklerini, sonbahar ve kış aylarında ise tam bunun tersi olduğunu belirtti. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, mevsimsel değişikliklerin insanların ruhsal durumunu etkilediğini belirterek, İlkbahar ve yaz döneminde artan gün ışığıyla insanların daha keyifli ve neşeli hale geldiklerini, sonbahar ve kış aylarında ise tam bunun tersi, çökkün ruh hali içine girdiklerini biliyoruz dedi. İnsanların ruh halini etkileyen bazı durumlar bulunduğuna inanıldığına dikkati çekerek, astrolojik çıkarımlar, Kurt Adam ve Drakula gibi efsanelerin yanı sıra kadınların adet döngülerinin de ayın 28 günlük hareketiyle ilişkisine dair görüşlerin yaygın olduğunu söyledi. Bilimin, bireylerin ruhsal durumlarının mevsimsel etkileşimlerinin altında yatan nedenleri biyolojik saat ve döngüyle, gün ışığının hormonlar üzerine etkileriyle açıkladığına işaret eden Berksun, sözlerini şöyle sürdürdü: Gündüz-gece döngüsü, ruhsal durumumuzda nasıl uyku, uyanıklıkla beliren değişimi yaratıyorsa, mevsim döngüsü de her insanda coşku ve çökkünlüğü normal sınırlar içinde veya bazı ruhsal hastalıklarda aşırı boyutlarda tetikleyebilmektedir. Bilimsel çalışmalar, bu değişimlerde hava durumundan çok, aldığımız gün ışığının önemli olduğunu göstermektedir. Gün ışığı gerek melatonin hormonunun salınımını düzenleyerek, gerekse beyinde mutluluk hormonu olarak bilinen seratonin maddesinin salınımını artırarak, bunu yapmaktadır. Berksun, iilkbahar ve yaz döneminde artan gün ışığıyla insanların daha keyifli, neşeli hale geldiklerini, sonbahar ve kış aylarında ise tam bunun tersi, çökkün bir ruh hali içine girdiklerini biliyoruz diyerek, aşkların büyük çoğunluğunun ilkbahar ve yaz aylarında yaşandığını anlattı. Berksun, şöyle konuştu: Bu değişimler her normal insanın yaşayabileceği düzeyde olabileceği gibi hastalık belirtisi denebilecek şiddette de yaşanabilir. Örneğin, mevsimsel duygudurum bozukluğuna sahip hastaların mevsim geçişlerinde depresyon diye adlandırılan çökkün veya mani olarak adlandırılan enerjik ruh halleri içine girerek hastalandıklarını biliyoruz. Bu geçiş dönemlerinde bu ruhsal rahatsızlığa sahip insanların tedavilerinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. - Vücut saatimizin gündüz gece değişimleriyle ilişkisi bilinmektedir Berksun, psikiyatrik hastalıklar arasında özellikle affektif bozukluk olarak anılan duygu durum bozukluklarının mevsimsel tekrarlama özelliği gösterebileceğine dikkati çekti. 5 6

Berksun, sözlerini şöyle tamamladı: Bugün için mevsimler ve duygudurum bozuklukları arasındaki nedensel ilişki tam bilinmemektedir ancak vücut saatimizin gündüz gece değişimleriyle ilişkisi bilinmektedir. Mevsimsel hastalıkların tekrarında da biyoritimdeki değişimlerin önemli olduğu düşünülmekte ama kesin açıklama bugün için yoktur. Dünyanın manyetik alanındaki mevsimsel değişimlerine, güneş ışığının azalıp artmasına kadar pek çok faktörün biyolojimizi etkilediği öne sürülmektedir. Bu konuda aklımızda tutmamız gereken en önemli şey şudur. Eğer depresyon veya bipolar (iki uçlu duygudurum) bozukluğuna sahipsek ve hastalık tekrarları belli mevsime rastlıyorsa ilaç tedavileri bu tekrarlama dönemi öncesi önlem olarak yeniden düzenlenmelidir. Kaynak: 07 Eylül 2014 Pazar 12:43 HABERFX Çocuğum Okula Hazır mı? İlk kez okula başlayacak çocuğun zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal açıdan hazır olması gerekir. Çocuğun bu gelişim alanlarına ilişkin yeterli olgunluğa erişip erişemediğini bilmeden onu yalnızca yaşına bakarak okula başlatmak öğrencinin başarısızlığına neden olabilir. Okula başlamak genel olarak, zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal açıdan bir olgunlaşmayı gerektirir. Bu olgunluğa ulaşmış olan çocuğun, öğrenim yaşamı başarılı olacaktır. Ancak çocuğun okula başlaması için başlıca kriter takvim yaşıdır. Bu kriter okula başlama için mutlaka önemlidir. Ancak tek başına yeterli değildir. Çünkü her çocuğun gelişimi, kalıtımsal özellikler ve çevresel nedenlerle bir diğerinden farklıdır. Dolayısıyla bu çocukların okul olgunlukları da birbirlerinden farklıdır ve her çocuk bu olgunluğa aynı takvim yaşında ulaşamaz. Okula Başlamasında Gelişim Düzeyi Önemlidir. Çocuğun okula başlamadan önceki yaşantılarından kaynaklanan görsel olgunluk, renk ve şekil algısı, görsel hafıza, el- göz koordinasyonu, işitsel ayırt etme, sosyal ve duygusal etkenler ve dikkat süresi gibi bireysel farklılıklarını etkileyen özelliklerin bilinmesinin, çocuğun okula başlamasında takvim yaşından daha önemlidir. Çünkü öğrenme bireysel bir süreçtir ve bu süreç de, gelişimsel ve bireysel farklılıklardan etkilenmektedir. Bir çocuğun ilkokula başlayabilmesi için birtakım becerileri kazanmış olması gerekmektedir. Çocuğun okula başlaması konusundaki kararı verirken takvim yaşına dayalı olmak şartıyla; fiziksel, sosyal, duygusal, bilişsel ve öz bakım gelişim alanlarının düzeyinin bilinmesi de gerekmektedir. Çocuğun bu gelişim alanlarına ilişkin yeterli olgunluğa erişip erişemediğini bilmeden onu yalnızca takvim yaşına bakarak okula başlatmak öğrencinin başarısızlığına neden olabilmektedir. Okulu anneden ayrılık olarak göstermeyin! Çocuğun bireysel gelişim özelliklerinin yanında okul ve ailenin de bu sürece dahil edilmesi gerekmektedir. Çünkü bu dönemde görülen en önemli korku, ayrılık korkusudur. Ayrılma korkusunda, korkunun nedeni genellikle çocuk değil, annedir. Anne, çocuğunun büyüdüğünü kabul etmekte zorlandığında çocuğunun okula başlamasını istemez ve bunu farkında olmadan çocuğa hissettirir. Çocuğa o okula gittiğinde kendisinin bütün gün onu bekleyeceğini, bunu yaparken onu çok özleyeceğini, birlikte ne kadar güzel zaman geçirdiklerini anlatmaya başladığında ve bunu uzunca bir zaman sürdürdüğünde, çocuk okula başlamayı adeta annesine ihanet etmekle eşanlamlı tutmaya başlar ve okula gitmek istemeyebilir. 7 8

Okul korkusuna karşı arkadaş edinsin Okul korkusuyla baş etmede yapılacak ilk iş çocuğun olabildiğince çabuk okula geri dönmesidir. Okula devam etme çocuk için kendi gündemini oluşturmasını sağlayacak, çocuğun korku nedeniyle yaşadığı belirtiler azalacak ve tüm bunların sonunda çocuk okula gitmekten yeniden zevk almaya başlayacaktır. Okula gitme zamanı yaklaştıkça ebeveynlerin kaygılarını kontrol etmeleri gerekmektedir. Anne-baba çocuğun huzursuz olacağına yönelik bir kaygıya sahiplerse bu onların duygu, düşünce ve davranışlarını etkileyecektir. Bu nedenle çocuk okula gideceği gün, aile üyelerinin sıradan bir günmüş gibi davranmaları, korkuyu çağrıştıracak ya da tetikleyecek davranışlardan uzak durmaları gerekmektedir. Çocukla korkusunu ve nedenleri konuşmak onun duygu ve düşüncelerinin önemli olduğunu iletmek açısından önemlidir. Ancak, bu durum sürekli olarak bu korkuyu konuşmaya ve gündem oluşturmaya dönüşmemelidir. Çocuğun aile üyeleri dışında da yakın ilişkiler kurabileceği insanların olması kendini güvende hissetmesi açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle çocuk akranlarıyla iletişim kurması yönünde desteklenmelidir. Öğretmene durumla ilgili bilgi verilmesi ve işbirliği yapılmalıdır. Bir süre sonra öğretmen, çocuğun dünyasında en etkin, en vazgeçilmez kişi olur. Okula ilk defa başlayan çocukların okula uyumu Yeni eğitim öğretim yılının açılmasına sayılı günler kaldı. Okula ilk defa gidecek miniklerimiz için okullar 8 Eylül Pazartesi günü açıldı. Peki, çocuklarınızın okula uyumunu artırmak için nasıl davranmalısınız. Özelikle daha önce okul öncesi eğitim almamış yani kreş veya anaokuluna daha önce gitmemiş çocuklar için uyum biraz daha zor olabilir. Bu nedenle birinci sınıfa başlayacak çocuklar okula bir hafta önce başlayarak okul daha sakinken fiziki ortama alışması hedefleniyor. Bunun yanı sıra ilk haftalar müfredat daha hafif olduğu için de çocuğun daha az sorumluluk alarak okula uyum sağlamasına destek olmaya çalışılmaktadır. Çocuğunuzun okula uyumunu nasıl kolaylaştırabilirsiniz? Okula uyumu arttırmanın en iyi yolu öncelikle okul konusuna aşırı önem vermemekten geçiyor. Sürekli okuldan bahsetmek çocuğu rahatsız eder. Çocuğun oyun oynamaya ihtiyacı olduğunu unutmamak ve okul açılsa da çocuğun oyun oynaması için yeterince zaman vermek gerekir. Çocuğun okulu sevmesi için aile nelere dikkat etmelidir? Çocuğun okula sevmesi için okul alış verişini birlikte yapabilirsiniz. Çocuğunuz sizinle birlikte okul ve kırtasiye malzemelerini seçer ve odasına yerleştirebilir. Bunun yanı sıra okul döneminde yeni düzen nasıl olacak bu konuda birlikte günlük plan yapabilirsiniz. Örneğin sabah kaçta kalkılacak, okuldan kaçta gelinecek, okuldan gelince kaç saat dinlenecek, ödevlerini hangi saatte ve nerde yapacak, kaçta uyacak gibi. Böylece çocuğunuzu okul sorumlulukları konusunda uyararak iletişiminize zarar vermemiş olursunuz. Okulda ilk gün çocuğunuzun yanında olun! Çocuğunuzun ilerde hatırlayacağı ben önemli hatıralardan biri olduğu için okulun ilk günü çocuğunuzun yanında olacak şekilde iş programınız yapmanız gerekir. Mutlaka o gün ya annesi ya da babası çocuğun yanında olmalıdır. Anne baba birlikte çocuğun yanında olması daha da iyidir. Çocuğunuz okula uyum sağlamakta zorlanıyorsa uzman desteği alın! Çocuğunuzun okula uyum sağlaması için birkaç hafta fırsat verin. Diğer taraftan hala uyum sağlamadı ve okulda davranış problemleri sergiliyorsa zaman kaybetmenden uzman desteği alın. Çünkü gecikildiğinde problemler daha artıyor ve çocuk sınıfta arkadaşları tarafından yaramaz çocuk, sessiz çocuk gibi etiketlerle etiketleniyor. 9 10

Bazen anne babalar çocukları ilkokul birinci sınıfa başlamaya duygusal ve sosyal yönden hazır değilken başlatıyor bu durum çocuğun okul uyumunu zorlaştırıyor ve okul fobisinin gelişmesine sebep olabiliyor. Bu nedenle çocuğunuz öncelikle okula başlamaya hazır mı bunu öğrenmelisiniz. Çocuğunuzun okula hazır olup olmadığını uzmandan değerlendirebilir. Çocuğunuzun okula mutlu bir başlangıç yapması dileğiyle Çocuklarda Okul Korkusu, Nedenleri ve Öneriler Okul korkusu, okula giden çocukların yaklaşık %2 sinde görülmektedir. Daha çok ilköğretime başlanan dönemde görülse de, yuvaya başlayan çocuklarda veya daha büyük olan ergenlerde de görülebilmektedir. Ergenlerde ortaya çıkan belirtiler, ilköğretime başlayan çocuklardakiler kadar kuvvetli değildir. Okul korkusu yaşayan çocuklar utangaç davranırlar ve aile bireyleri dışındaki yabancı kişilerle ilişki kurmakta güçlük çekerler. Bu nedenle arkadaş ilişkilerinde ve sosyal faaliyetlerde etkin değildirler. Korku da diğer duygular gibi yaşamın bir parçasıdır ve çocuklarda sık rastlanan bir tepkidir. Normal korkular çocuğun çevresine uyum sağlamasının bir yoludur. Bir yanıyla da çocukların güvende olmalarını sağlar.ayrılık kaygısı 18-30 aylık çocuklarda normal olarak görülen bir durumdur. Ayrılık anksiyetesi, uyku bozukluklar ya da okul korkusu gibi durumlarla da kendini gösterebilmektedir. Okul korkusu, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesini içeren bir durumdur. Okul korkusu olan çocukla, okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde bedensel yakınmalarıyla dile getirmeye çalışan ve bu nedenle kendilerini evde tutmaları yolunda anne babalarını ikna etmeye çalışan çocuklardır. Özellikleri: Ayrılık anksiyetesinin en tipik ve en sık rastlanan türüdür. Ailelerine çok bağımlıdırlar, yanlarında anne ya da baba olmaksızın sınıfa girmek istemezler. Okula gitmediklerinde, evde kaldıklarında mutludurlar ve yakınmaları azalır. Genellikle başarı kaygıları yüksek olan, uyumlu ve aşırı onay bekleyen çocuklardır. Okul korkusu, okuldan kaçma ile karıştırılsa da hem belirtiler hem de davranışı ortaya çıkartan etkenler bakımından farklılaşırlar: Okuldan kaçan çocukta Okul korkusu yoktur. Bedensel yakınmalar çok seyrek görülür. Saldırgan davranışlar ve umursamazlık vardır. Disiplin sorunu fazladır. Öğrenme ve başarı motivasyonu genellikle düşüktür. Evde çocuğa karşı ilginin az olduğu, sevgisiz bir ortam vardır. Çocuk okula gitmediği zaman genellikle evde kalmaz. Okul korkusu yaşayan çocukta Çeşitli derecelerde psikosomatik belirtiler görülür. Bunlar mide bulantısı, karın ağrısı, kusma, baş dönmesi şeklinde bedensel yakınmalardır bu yakınmalar genellikle, sabahları okula gitmeden önce ya da Pazar akşamları görülür. Çocuğa okula gitmeyeceği söylendiği zaman ise tüm yakınmalar biter. 11 12

Okulda disiplin sorunu yoktur. Öğrenme ve başarı motivasyonu genellikle yüksektir. ya da bedenin üst kısmına dokunur. Saçlarıyla oynayabilir, kollarını kavuşturabilirler. (Eşref Akgün, Musa Özyürek; Zaman ) Yapılan bazı araştırmalar sonucunda okul korkusunun çok şiddetli olarak yaşandığı durumlarda korkuyla birlikte depresyon, psikotik ya da zorlamalı nevroz gibi psikolojik bozuklukların da ortaya çıkabildiğini göstermektedir. Haber Kaynağı :www.psikodestekcocuk.com/okul_problemleri.html Yalancıların Beden Dili Beden Dili Yalancıyı Ele Veriyor İnsanlardan bazılarının günlük yaşamda ve iş görüşmeleri sırasında söyledikleri yalanlar beden diliyle anlaşılabiliyor. Beden dili, iş yaşamında çoğu kişinin başlıca önem verdiği bir konu. İş görüşmeleri sırasında avantaj elde etmek için yalan söyleyenleri, erdemlerini olduğundan abartılı anlatmalarını, gerçekler yerine değerlendirmecinin duymak istediklerini söyleyenleri ele veriyor. Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve aynı zamanda iletişim uzmanı olan Doç. Dr. Metin Işık, insanın diliyle çok kolay ancak bedeniyle çok zor yalan söyleyebileceğini dile getirdi. İnsanların doğru veya yanlış, güzel ya da çirkin her ifadeyi kullanabileceğini hatırlatan Metin Işık, Ne var ki insan diliyle çok kolay, bedeniyle ise çok zor yalan söyler. Yalanı beden dilinde de saklamayı herkes yapamaz. dedi. Ağızdan çıkanın yalan olduğunu anlamak için beden dilini iyi okumak gerekiyor. Yalanı anlamak için karşıdaki kişinin davranışlarının iyi analiz edilmesini öneren Metin Işık, Bir insanın gözünün içine baka baka yalan söylemek zordur. Bunu herkes yapamaz. Yalan söyleyen birinin belirli bir süre sonra göz temasından kaçtığı, ses tonunda hissedilir ölçüde değişimlerin ortaya çıktığı görülecektir. Dudaklarda hafif oynamalar. Hafiften gülümsemeler, kafa sallamalar, el ve kol hareketlerinde normal dışı değişimler ve gözbebeklerinin küçülmesi bireyi ele verebilecek olgular olarak sıralanabilir. Beden dilinin yalancıyı ele verdiği diğer durumlar da şöyle sıralanıyor: Yüzde aniden belirip kaybolan şaşkınlık, gücenme, öfke belirten ifadeler. Rahatlatıcı jestleri fazlasıyla yapmak.yalan söyleyen kişi yüzüne Yalan İşaretleri Yalan söylerken insanların davranışlarında gözlenen farklılıklar çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Bu araştırmalardan çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir: 1- Yalan söyleyen kişilerin elleriyle yaptıkları jestler azalmaktadır. Normal olarak el jestleri ifadeyi güçlendirmek amacıyla yapılır. Kişi büyük çoğunlukla konuşulan kelimelerin anlamını artırmak için yaptığı el hareketlerinin farkında değildir. İnsan konuşurken elini salladığını bilir ancak ellerinin gerçekte ne yaptığını bilmez. Ellerinin bir şeyler yaptığını bilmek, ancak ne yaptığını tam olarak bilmemek kişiyi şüpheye düşürür ve böylece ellerin hareketleri azalır.belki de insan içinde yaşadığı çelişkiden ötürü ellerinin kendisini ele vereceğinden çekinir ve ellerini ya cebine sokar, ya üzerine oturur veya bir eliyle diğerini tutar. Bu kendi kendine temas zor zamanda anne elinin tutulması yerine geçerek, iç gerginliği de hafifletir. 2- Yalan söyleyen kişinin elini yüzüne götürme ve yüz çevresine değdirme sayısı artmaktadır. Bir konuşma sırasında insan elini arada sırada yüzüne götürür. Ancak kişinin samimi olmadığı bir görüşme sırasında bu jestin sayısında çok büyük ölçüde artış görülmektedir. Elin yüze gitmesi sırasında yapılan hareketler çeneyi tutmak, dudaklara bastırmak, ağzı örtmek, buruna değmek, yanağı ovuşturmak, gözün altını kaşımak, kulak memesini çekmek ve saçla oynamaktır. Bir yalan sırasında bütün bu jestlerin sayısında artış görülmekle beraber ağzı örtmek ve buruna değmek jestlerinde adeta patlama olur. İnsan yalan söylerken neden ağzını kapatır? Bunu tahmin etmek çok zor değildir. İnsan ağzından çıkacak kelimeleri tutmak ve yaptığını örtmek ihtiyacındadır. Elin ağzı örtmesi çeşitli biçimlerde olur. Parmaklar dudakların üzerinde trampet çalabilir, işaret parmağı üst dudak üzerinde durabilir veya el ağzın hemen yanında durabilir. Çocuklar yalan söylerken elleriyle ağızlarını kapatırlar. Hiç şüphesiz yetişkinler için elin ağza gitmesi, kişinin yalan söylediği konusunda tek belirleyici hareket değildir. Kişi söylediği konusunda tereddüt içindeyse, hata yapmaktan korkuyorsa, zaman kazanmak istiyorsa da eli ağız çevresinde olabilir. Bu sebeple elin buruna gitmesi, ağzı örtmesine kıyasla daha gelişmiş, ince ve soyutlanmış bir harekettir. Ağızı örtmeye gelen el, hemen yukarda bulunan buruna uzanır ve 13 14

böylece daha sembolik ve stilize bir hareket yapılmış olur. Yalan söyleyen veya ağzından çıkanlar konusunda yeterince samimi olmayan bir insanın elinin burnuna gitmesinin en önemli sebebi fizyolojiktir. Çünkü yalan söylediği sırada bir iç gerginlik yaşayan insanın bedeninde birçok fizyolojik değişiklik olur. Kan basıncının yükselmesi, kalp vurum sayısının artması, ter bezi faaliyetlerinin artması gibi yalan söylerken kaydedilen fizyolojik değişikliklerin yanı sıra burunda bir kaşınma duygusu yaşanır. Coldoninin ünlü masalında yalan söyleyen Pinokyo nun burnunun büyümesi sebepsiz değildir. Yazar son derece önemli bir gerçeği yakalamış ve abartarak çocuk literatürüne geçirmiştir. 3- Yalan söyleyen bir insanın konuşurken beden hareketlerinde bir artış olmaktadır.yalan söylendiği zaman duyulan rahatsızlık ve huzursuzluk, özellikle otururken kişinin durumunda değişiklik yapmasına, oturduğu koltukta öne-arkaya veya sağa-sola hareket ederek, pozisyon değiştirmesine sebep olmaktadır. Bu pozisyon değişikliğinin ardında büyük bir ihtimalle "Keşke başka bir yerde olsaydım" duygusu yatmaktadır. Oturur durumda artan beden hareketleri televizyondaki açık oturum, panel veya sohbet türü programlarda sık sık görülmektedir. Özellikle "Kırmızı Koltuk" programında birçok konuk kendilerini güç durumda bırakan sorularda koltuğun sınırlarını zorlayan hareketler ve koltuk üzerinde mini gezintiler yapmaktadır. 4- Yalan söyleyen bir kişinin el jestleri azalırken, el sallama hareketi artmaktadır. Belki de böylece kişi elini silkme biçiminde hafif hafif sallayarak, sözleriyle ilgili sorumluluğun kendisine ait olmadığını anlatmak istemektedir. 5- Yalan söyleyen bir insanın yüz ifadesi büyük çoğunlukla normale çok yakındır. Bu alanda uzmanlaşmadan, bir kişinin mimiklerine bakarak yalan söylediğini anlamak çok güçtür. Yüz ifadesinde yalanı ele veren en önemli ipucu, kişinin gözlerini sık sık konuştuğu kişiden kaçırmasıdır. Bu araştırmalardan elde edilen bilgileri mutlak doğrular olarak değil, geçerliliği tekrarlanmasına ve izlediği sıraya bağlı -her şeyden önemlisikişinin içinde bulunduğu bağlamın değerlendirilmesiyle anlam kazanan bir anahtar olarak kabul etmek gerekir. Yukarıda sıralanan özelliklerin varlığı kişinin yalan söylediğini değil, yalan söyleme ihtimalinin olduğunu gösterir. Bu araştırmaları sınamak için çalışmalar yapan başka araştırmacılar, yukarda sıralanan davranışların yalan veya samimiyetsizliği ortaya çıkartmak için kullanılacak anahtarın kendisi değil, ancak bir parçası olduğunu söylemektedirler. Örneğin, bir konuşma sırasında birdenbire büyük bir suçlamayla karşılaşmamız durumunda, bocalamamız, birçok kere elimizi yüzümüze götürmemiz, oturduğumuz yerde huzursuzluğumuzu yansıtan hareketler yapmamız mümkündür. Bu durumda suçlamaları yerinde, savunmalarımızı da gerçek dışı olarak mı kabul etmek gerekir? Benzer şekilde iş için mülakata çağrılan bir kişi, kendisine sorulan sorularla bunaldığı zaman elini birçok defa yüzüne götürebilir ve oturduğu yerde huzursuzluk işaretleri gösterebilir. Bütün bunların, adayın vereceği bilgilerin nasıl değerlendirileceğini bilememesinden ve hata yapmak endişesinden kaynaklanması da muhtemeldir.sıralanan sebeplerden ötürü bu işaretleri yalan söylemenin aşikar delilleri olarak değil, beynimizin içindeki düşünceler ve gerçek duygularla, dış dünyaya yansıyan ifadelerin bir çelişkisi olarak kabul etmek daha yerinde olur. Bu çelişki gerçek bir yalan olabileceği gibi, samimiyetsizlik, tereddüt veya şüphe de olabilir. (hekimce.com/index.php?kiid=1704) Dil yalan söyler ama vücut asla! Birlikte olduğunuz insanın yalan söyleyip söylemediğini anlamak hiç de zor değil. Beden dilinin inceliklerini öğrenip, iyi bir gözlemci olursanız 'gerçeğe' giden yolu bulursunuz. Psikolojik tekniklerle insanların gerçek düşüncelerini okuyabilen Derren Brown, "Bedenlerimiz değişmez bir şekilde, gerçekte nasıl hissettiğimiz hakkında ipuçları veriyor. Neye baktığınızı bildiğiniz takdirde, herhangi birisinin beden hareketlerinden yalancı olduğunu kolayca anlayabilirsiniz" diyor. "Body Language-Vücut Dili" adlı kitabın yazarı Allan Pease de insanların beden dillerinin gerçek düşüncelerini kesinlikle ortaya koyduğunu iddia edenlerden. Siz de Brown ve Pease'in önerileriyle, sevgilinizin kafasından neler geçtiğini anlayabilirsiniz... El saklama Birisiyle samimi olduğumuz zaman, ellerimizi görünür kılarız ve avuç içlerimiz yukarıya doğru döner. Ama yalan söylediğimiz zaman ellerimizi arkamıza veya ceplerimize saklama eğilimi gösteririz. Erkek arkadaşınızın sizden bir adım geride gitmesi, konuştuğu konudan rahatsız olduğu hakkında bir sinyal olabilir. Burun kaşıma Burun kaşıma, beyaz yalanların klasik işaretidir. Yine de, sevgiliniz sizden gerçekleri saklarken, büyük bir olasılıkla gözlerine, kulaklarına, 15 16

dudaklarına dokunuyor olabileceğini biliyor muydunuz? Erkekler gerçeği söylemediği zamanlarda elleriyle yüzlerine dokunuyorlar. Bu bedenlerinin, yalanlarına karşı koyuş biçimi. Yutkunma Bedenlerimizin yalanlarımıza bir diğer karşı koyuş biçimi ise boğazımızın işlevlerini yerine getirmesini kısıtlamak. Bu da konuşmayı zorlaştırır, yani eğer birisi yalan söylüyorsa sözcükleri dışarıya çıkarmak için sık sık yutkunur veya dudaklarını yalar. Göz hareketleri İşte yalanı gözlerden yakalama tekniği: Bu konuda yapmanız gereken ilk şey, sevgilinize cevabını bildiğiniz soruları sormak. Birlikte olduğunuz zaman yaptığınız bir şeyi sorun, örneğin "Ne yemiştin" veya "Nereye park etmiştik?" gibi. "Cevabı düşünürken, gözlerinin nereye gittiğini izleyin. Her zaman için bir yönde giderler, bu da onun yöntemidir. Erkek arkadaşınızın konuşması bittikten sonra baktığı yerler, söylediklerinin doğru mu yalan mı olduğu konusunda ipuçları veriyor. Örneğin, aşağı doğru bakma, hisleri açığa çıkaran bir durum. Pek çok insan yalan söyledikten sonra kendini suçlu hissediyor, bu nedenle farkında olmadan, karşısındakinin düşündüklerini kontrol etmek için gözlerini yukarıdan aşağıya süzüyor. Öksürmek Eğer sevgilinize nerede olduğunu sorduğunuzda şiddetli bir öksürük nöbetine yakalanıyorsa, bu iyi bir işaret değildir. Yalandan öksürme, klasik aldatma tekniğidir. Beden yalana karşı koymaya çalışır, öksürmek veya boğazını temizlemek hikaye uydurmak için zaman kazanma şansını artırır. Hızlı konuşma Sevgiliniz tane tane mi konuşuyor, yoksa hızlı mı? Uzmanlara göre, ne kadar hızlı konuşursa, yalan söylediğinden o kadar fazla kuşkulanabilirsiniz. Genel kanıya göre, insanlar hızlı konuştuklarında yalanlarının ortaya çıkmayacağını düşünüyorlar. Nefes alıp verme İşte size süper bir ipucu daha... Yalan söyleyen birinin rahat nefes alamadığını sakın unutmayın. Baskı altında olduğu zaman, karnından nefes almayı bırakıp, göğsünden nefes alır. Gülmek Pek çok insan yalan söylediğinde ilk başta rahatlar. Bunun etkisi sesine de yansır. Yüksek sesle konuşur ve daha neşeli olur. Kaynak: http://www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=7424, (erişim tarihi: 15.05.2012). Ekonomik Araç Kullanımı 1) Araç klimasının gereksiz yere ve sürekli çalıştırılması %25 e varan ek yakıt tüketimine neden olmaktadır. 2)Yazın kış lastiği veya kışın yaz lastiği kullanmanız, aracın üreticisi tarafından belirlenmiş olan lastik ve jant ebatlarından farklı lastik ve jantları kullanıyor olmanız da yakıt tüketimini arttırmaktadır. Aracınızda lastik havalarının az olması durumunda sürtünme katsayısı artacağından araç aynı yolu daha fazla yakıt harcayarak gidecektir. Lastiğe fazla hava basıldığında ise sadece sırt bölümü vaktinden önce aşınacak ve lastiğin ömrü kısalacaktır. Yazın kış lastiği kullanmak sürtünmeyi arttıracağından yakıt sarfiyatı yükseldiği gibi lastikte erken aşınacaktır. 3)Hareket halindeyken camlar açık yol almak içeri giren havanın basınç etkisi nedeniyle aracın ilerlemesini zorlaştıracak ve araç ilerlemek için daha fazla güce, dolayısı ile daha fazla yakıta ihtiyaç duyacaktır. 4)Yokuş çıkarken aracınızı aşırı şekilde hızlandırmaya çalışmayınız. Özellikle aracınız yüklü ise gaza 17 18

bastığınız kadar hızlanmayacak ve yakıt sarfiyatı iki katına çıkarken hızınız sadece 3-5 km artacaktır. Bunun yerine bir inişten sonra gelen yokuşlarda aşağı inerken hızınızı yasal limitlerde arttırıp, yokuş çıkarken inişte elde ettiğiniz ivmeyi kullanırsanız yokuşu daha ekonomik bir şekilde çıkabilirsiniz. 5)Yokuş aşağıya inerken vitesi asla boşa almayınız. Ayrıca vites boşta yokuş aşağı inerken sürekli fren yaparak aracınızı yavaşlatmanız gerekeceğinden, fren diskleri ile balatalarınız aşırı derecede ısınacak ve frenleriniz eskisi gibi tutmayacaktır. Bunun yanı sıra balata ve disklerinizde zamanından önce aşınacak, ekstra tamir ve yedek parça masrafı çıkacaktır. Yokuş aşağı inişlerde aracınız viteste olmasına rağmen yine de hızlanıyorsa aracınızı bir alt vitese alıp, motor kompresyonundan faydalanmalısınız. Fıkra (Kıssadan Hisse) Sana Bir Kaz Yollasam Yolar Mısın? Padişahın biri veziriyle birlikte tebdil-i kıyafet gezintiye çıkmış. Tebaası nasıl yaşıyor, nasıl geçiniyor, sıkıntıları neler görmek istemiş. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah kızın yanına yaklaşıp sormuş: - Merhaba kızım. Baban evde mi? Kız: - Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti. Padişah: - Annen evde mi? Kız: - Annem de evde yok! O da biri iki etmeye gitti. Padişah: - Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri. Kız: - Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter. Padişah: - Sana bir kaz yollasam yolar mısın? Kız: - İzninizle en ince tüzlerine kadar yolarım! Padişah kıza "Öyleyse selametle kal!" deyip, veziriyle tekrar yola koyulmuş. Saraya varınca padişah vezirine sormuş: - Kız ile ne konuştuğumuzu anladın mı? Vezir: Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım padişahım, demiş. Padişah: - O hede tez vakitte git öğren! Yoksa seni vezirlikten azlederim! demiş. Vezir telaşla fırlamış. "Nasıl öğrenirim?" diye düşünürken, en iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip, gitmiş padişahın konuştuğu kızı bulmuş. Vezir: - Aman kız, hanım kız!... Biz bu gün yanımda biriyle senin yanına gelmiştik. Yanımdaki kişi senle sohbet etmişti. O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir deyiver. Dile benden ne dilersen. Kız:- Konuştularımızı açıklarım ama her cevap için on altın isterim, demiş. Vezir kabul etmiş. Kız anlatmaya başlamış: - O amca bana babamı sorduğunda "Azı çok etmeye gitti" demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim. Vezir on altını vermiş, kız devam etmiş: - O amca annemi sorduğunda "Annem biri iki etmeye gitti" demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim. Kız vezirden on altın daha alıp devam etmiş: - Amca "Eviniz çok güzel ama bacası eğri" demekle; benim güzel olduğumu ama gözelerimin şaşı olduğunu söyledi. Ben de "Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter" diyerek; şaşıyım ama gözlerim iyi görür demek istedim. Vezir kıza on altınını verip hemen atılmış: - Peki ya "Sana bir kaz yollasam yolar mısın?" ne demek? Kız tebessüm edip açıklamış: - O kaz da sizsiniz, demiş. Bunları öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz!. 19 20

Eğitim ile ilgili karikatürler 21 22

Doğum Günü Tebrikleri Yeni bir yaşın önce sağlık, sonra diledikleri tüm mutlulukları getirmesi dileğiyle; Eylül ayında doğan bütün personel ve öğrencilerimizin Doğum Günü Kutlu Olsun! NiCE YILLARA... ÖĞRENCİLERİMİZ: 01.09.1993-1/C Kamil EMRE 07.09.1993-1/B Soner HARMANBAŞI 15.09.1993-1/A Şükrü ÇOBAN 27.09.1994-1/D Yahya IŞIK 28.09.1994-1/A Emrecen ÜNAL 08.09.1995-1/C Hakan ALTUN 13.09.1995-1/E Kübilay KALENDER 16.09.1996-1/D Uğur ARAT 26.09.1996-1/B Alparslan BALTACI 15.09.1992-2/C Cihan YILBAŞI 04.09.1993-2/H Cihan ELMAKUŞU 10.09.1993-2/B Yusuf GÜMÜŞ 26.09.1993-2/F Erdem Bozkurt EKMENCİ 01.09.1994-2/G Hüseyin ÖZKAYA 01.09.1994-2/N Fatih ARZIK 05.09.1994-2/E Hüsnü ÖLMEZ 07.09.1994-2/M Halim HÜLÜR 13.09.1994-2/G Hasan UĞUR 16.09.1994-2/B Mert YILDIRIM 19.09.1994-2/D Berkay KABAL 25.09.1994-2/G Emre ARSANACI 28.09.1994-2/E Abdullah DÖNDÜ 29.09.1994-2/M Kerem Burak GERENGİ 30.09.1994-2/A Ömer YILDIZ 08.09.1995-2/K Mustafa GENÇ 12.09.1995-2/F Sinan ÇELİK 14.09.1995-2/E Ziaettin YILMAZ 15.09.1995-2/F Bülent USLU 15.09.1995-2/L Nurullah ERTENGİ 21.09.1995-2/H Samet CEBECİK 26.09.1995-2/B Muhammet Furkan KÜPOĞLU Hazırlayan: Psikolog Suna İŞİVAR 23 24