T.C. ADALET BAKANLIĞI Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü TOPLANTI RAPORU TOPLANTININ ADI :"Etkili ve Profesyonel bir Adalet Akademisine DoğruProjesi "RTA Başkanlığı Alman Heyetin hâkim ve savcı adayı alım usulleri, adaylık süreci hakkında bilgi almak üzere yaptıkları ziyaret TOPLANTININ TARİHİ VE YERİ : 26.03.2013 Personel Genel Müdürlüğü TOPLANTIYA KATILANLAR : Cengiz Tanrıkulu, AB Genel Müdür Yardımcısı Meral Kaya,PGM Genel Müdür Yardımıcısı, Mustafa Babayiğit, PGM Daire BaşkanıTetkik Hâkimi Büşra Karakuzu,AB Genel Müdürlüğü Tetkik Hâkimi A.Eda Manav,AB Genel Müdürlüğü Tetkik Hâkimi Yasin Işık, PGM Tetkik Hâkimi TOPLANTIDA GÖRÜŞÜLEN HUSUSLAR : Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı tarafından yürütülen "Etkili ve Profesyonel bir Adalet Akademisine Doğru"projesi çerçevesinde, Projenin RTA i başkanlığında bir Alman Heyet, hakim ve savcı adayı alım usulleri ve adaylık süreci hakkında bilgi almak üzere Adalet Bakanlığına 26.03.2013 tarihinde bir ziyaret gerçekleştirmişlerdir. Toplantıya Bakanlığımızı temsilen,pgm Genel MüdürYardımcısı Meral Kaya, ABGM Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Tanrıkulu, PGM Daire Başkanı Mustafa Babayiğit, PGM Tetkik Hakimi Yasin Işık, ABGM Tetkik Hakimleri Büşra Karakuzu ve Eda Manav katılmıştır. Toplantıda ilk olarak, kabul edilen yargı reformu paketleri hakkında bilgi verilmiş ve Adalet
Akademisinin işleyişinde yaşanan sorunlar ele alınmıştır. Adalet Akademisinde ders veren ilk derece mahkemesi hakimlerinin ders saatlerini mahkemelerindeki iş yoğunluğuna göre ayarlamak zorunda kaldıkları bilgisi paylaşılmış ve bu durumun sıkıntılara yol açtığı ifade edilmiştir. Akademide kadrolu bir eğitim kadrosunun oluşturulmasının bu sıkıntıları engelleyeceğinin düşünüldüğü belirtilmiştir. Akademide adaylara sunulan eğitimde teorik ve pratik bilgilerin bir arada verilmesini teminen,yargıtay üyelerinin ve uygulamada rol alan hakimlerin katılımcı olacağı seminerler aracılığı ile tecrübe paylaşımında bulunulabileceği ifade edilmiştir. Adalet Akademisinin yakın bir gelecekte, akademik unvan verebilecek donanıma kavuşturulmasının, doktora ve yüksek lisans eğitimi verebilen akademik bir kuruluş haline getirilmesinin arzu edilmekte olduğu vurgulanmıştır. Kısa vadede sertifika programlarının Akademi bünyesinde düzenlenecek olduğu bilgisi paylaşılmıştır. ABGM Genel Müdür Yardımcısı Sayın Cengiz Tanrıkulu tarafından, Bakanlığımız Proje Eşgüdüm Kurulu hakkında bilgi verilmiş ve Adalet Akademisinin yürüttüğü projeler ve Bakanlığımızın yürütücüsü olduğu diğer AB Projelerinde de eğitim bileşenin yaygın şekilde yer alması nedeniyle Akademinin PEK inaktif bir katılımcısı olduğu belirtilmiştir. Sayın Tanrıkulu, Türkiye de hakimlerin bilimsel araştırma yapmaları hususunda desteklenmeleri gerektiğini belirtmiş, Almanya uygulamasında olduğu gibi hukuk alanında akademik uygulama çalışmalarının özendirilmesinin önem taşıdığını ifade etmiştir. Almanya da belli alanlarda uzmanlaşmış hakimlerin 1 yıl süre ile akademik araştırmaya yönlendirilmeleri şeklinde bir yaklaşım benimsendiği, buna benzer bir uygulamanın Türkiye için de düşünülebileceği ifade edilmiştir. Özellikle mevzuat çalışmaları alanında teori ve pratiğin bir araya getirilmesinin önemi vurgulanmış, değişim programları aracılığıyla da bu sürece katkı sağlanabileceği ifade edilmiştir. Almanya da16 ayrı ülke ceza kanunlarınınkarşılaştırıldığı bir mukayeseli hukuk çalışmasının yapıldığı ve Türkiye nin de bu çalışmaya katkı sağlamaktan memnun olacağı ifade edildi. Akademi bünyesinde insan hakları ve bilişim gibi uzmanlık gerektiren bazı alanlarda eğitim ve araştırma için özel enstitülerin ya da merkezlerin kurulmasının faydalı olacağının düşünüldüğü belirtildi. Alman heyet tarafından, Akademide hakim ve savcı adaylarına eğitim veren eğitici kadrosunun daimi olması gerektiğinin her yerde ifade edildiği belirtildi. Bu çerçevede, iş yükü
gerekçesiyle yüksek yargıdan eğitime giden hakimlerin iş yüklerinin hafifletilmesi amacıyla, HSYK tarafından ayrı bir düzenlemenin yapılmasının mümkün olabileceği ifade edildi. Alman heyet tarafından, Türkiye de, Hakimlik ve Savcılık Sınavına ilişkin olarak ve Bakanlığın bu sınavlarda üstlendiği role ilişkin bilgi talebinde bulunuldu. Almanya hakimlik ve savcılık sınavları uygulaması hakkında bilgi verildi. Alman uygulamasında, hakim olabilmek için iki yazılı devlet sınavının geçilmesi gerektiği ifade edildi. İlk sınav bakımından, üniversitelerin 1/3 oranında, Bavyera Eyaletindeki İdarenin ise 2/3 oranında belirleyici olduğu bilgisi paylaşıldı. Bu sınava hukuk fakültesi mezunu olan herkesin girmek zorunda olduğu belirtildi. Söz konusu devlet sınavı çerçevesinde, 6 yazılı çalışmanın 5 saat içinde tamamlanmasının istenildiği, ayrıca yarım gün süren bir mülakat yapıldığı belirtildi. 2. devlet sınavının ise iki yıl süren staj döneminden sonra her birinin ortalama 5 saat sürdüğü 8 ila 11 tane yazılı sınava girildiği ve yarım gün süren bir mülakat yapıldığı ifade edildi. Staj esnasında ve bu sınavlarda eğitim içeriğinin de sınav komisyonun da idare tarafından belirlendiği belirtildi. Türkiye de hakim ve savcı adaylığı sınavına ilişkin Sayın Kaya tarafından bilgi verildi. Adalet Bakanlığı tarafından hakim ve savcı adaylığı için boş kadro sayısının Adalet Akademisinin de görüşünün alınarak belirlendiği ifade edildi.hakim ve savcı adaylığı için yazılı ve sözlü sınav konusunda 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda düzenlemelerin bulunduğu ifade edilerek ve bu hususlarda bilgi verildi.ösym tarafından yapılan yazılı sınavda soruların üniversiteler ve akademisyenlerden alındığı, bu konuda Adalet Bakanlığının müdahale ve yetkisinin bulunmadığı ifade edildi. Yazılı sınavda yetmiş üstü not alan aday adayları arasından, açılan kadro sayısının üç katı oranında kişinin mülakata çağrıldıkları belirtildi. Mülakat heyeti hakkında da bilgi paylaşımına bulunuldu. Mülakat heyetinin sözlü sınav sırasında hangi konulara dikkat edeceklerinin de kanunda belirtildiği ifade edildi. Yazılı sınav notunun %70 i ve sözlü sınav notunun %30 u ile belirlenen son not üzerinden nihai başarı listesinin belirlendiği ifade edildi. Sınavlar sonrasında iki yıl süren hakim, savcı stajının başladığı, bu süreçte de kişinin hakim ya da savcı adayı şeklinde atamalarının yapıldığı belirtildi. Alman heyet tarafından Kuzey Vestfalya uygulaması hakkında bilgi verildi. Kuzey Vestfalya da söz konusu iki devlet sınavı sonrasında, hakim olmak isteyen adayların belli bir
not ortalamasına sahip olmaları koşuluyla İleri Değerlendirme Merkezi ne gittikleri ve bu merkezde farklı görevler kapsamında eğitim aldıkları ifade edildi. Alman uzman, yine de yapılan bu mülakatlarda keyfilik olduğunu gözlemlediğini ifade etti. Çünkü sınav esnasında, mülakat heyetinin çoğunluğu yüksek yargı mensubu olsa da, tıp mesleğinden olmayan kişilerden oluşan bu heyetin,eğitim almamış olmalarına rağmen adayın psikolojik durumu hakkında da değerlendirme yaptığı ifade edildi. Bu durumun bazen adaletsiz sonuçlar ortaya çıkardığı bilgisi de paylaşıldı. Almanya da hakim ve savcı adaylarının akıl ve vücut tamlıklarının değerlendirilmesi konusuna ilişkin olarak, eyaletler arasında farklılık göstermekle birlikte,bavyera Eyaletinde, aday olan kişilerden, resmi hükümet tabibinden alacakları bir sağlık raporu getirmelerinin beklendiği ifade edilmiştir. Engellilik durumuna ilişkin ise, ayrımcılık yasağı nedeniyle bu konuda yasal bir düzenlemenin yer almadığı ancak Bavyera Eyaleti uygulamasında, kişinin belli bir süre içerisinde sağlığına kavuşmasının mümkün olmadığı durumlarda, bu kişilerin hakimliğe alınmadığı ifade edildi. Örneğin Almanya da çok sık rastlanan obezite sorunu konusunda, obez kişilerin mesleğe alınmadıkları belirtildi. Görme özürlü kişilerin Bavyera eyaletinde savcı olarak atanabildikleri ancak hakim olamadıkları bilgisi paylaşıldı.kuzey Vestfalya bölgesinde, 1.15 cm boyunda bir savcının görev yaptığının bilindiği ifade edildi ancak her eyalette böyle bir kişinin mesleğe kabul edilip edilmeyeceğinin tartışmalı olduğu belirtildi. Konuşma güçlüğüne ilişkin olarak, böyle bir kişinin tüm sınavlarda başarılı olduğu, ve atamasının yapılmasından önce bu sıkıntıyı çözmesi için kendisine bir yıllık zaman tanındığı ifade edildi. Ancak genel uygulamada, konuşma güçlüğü durumunda kişinin hakim olarak atmasının yapılmadığı bilgisi paylaşıldı. Daha sonra Alman Heyet, Türkiye Adalet Akademisi Yönetmeliğinde hakim ve savcılara, iki yıl süre ile hizmet içi eğitim verileceğinin belirtildiğini ifade ederek, bu eğitimin nasıl sağlanacağı konusunda bilgi almak istemiştir. Sayın Kaya, meslek içi eğitimin HSYK ve Adalet Akademisi tarafından birlikte planlandığını ifade ederek, bu eğitimlerin son yıllarda bölgesel seminerler vasıtasıyla verildiği bilgisi paylaşıldı. Eğitimin hakim ve savcıya götürüldüğü, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı aracılığıyla da uzaktan eğitim yapıldığı belirtildi. Ayrıca, bu eğitimlerin mutlaka Akademi binasında yapılmasının gerekmediği, bazı durumlarda özel sektörden de destek alındığı ifade edildi.
Büşra Cinan Kodal Kurakuzu Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Tetkik Hâkimi