ILAHIYAT FAKUL TESI DERGISI



Benzer belgeler
1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Anlamı. Temel Bilgiler 1

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

HLM ye göre İÇ HUZURU

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Birinci İtiraz: Cevap:

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Betül Erdoğan.

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.


5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Herkes bir arayış içinde

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

KİŞİSEL BİLGİLER. İlyas CANİKLİ. Yrd. Doç. Dr. Temel İslam Bilimleri

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ TESTİ

AÖF İLAHİYAT ÖNLİSANS PROGRAMI 1. KİTAP ÜNİTE 1. Okuma Parçası. Tercüme

Dinleme, Okuma, Konuşma, Yazma Kuralları

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Din Ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

HACCA. Ma evi Hazırlık

EDEBİYAT 9. SINIF 10. SINIF

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Müşterek Şiirler Divanı

Bismillahirrahmanirrahiym Elhamdü lillahi Rabbil Alemiyn, Vessalatü vesselamu ala Rasülina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmeiyn.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Kur an ın Bazı Hikmetleri

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)


GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" diyen Ziya Paşa nın sözleri ne kadar da manidardır.

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1

İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

Transkript:

ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi A. o ILAHIYAT FAKUL TESI DERGISI SAYI: 9 Samsun - 997

ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi ilahiyat FAKÜLTESi DERGiSi Sayı : 9 Samsun 997 Sahibi: ilahiyat Fakültesi Adına: Prof Dr. Sadık CİHAN Mesul Müdür: Yayın Komisyonu Adına: Prof Dr. Hüseyin PEKER Yazı işleri Müdürü: Dr. Yavuz ÜNAL Dizgi ve Mizanpaj: Arş. Gör. Vejdi BİLGİN Baskı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Matbaası Dergide yayınlanan yazıların bilim ve dil yönünden sorumluluğu yazarianna aittir.

Zi_YA PAŞA.NIN NA T- ŞERiFE si VE AÇIKLAMASI Arş.Gör.Adem ÇALlŞKAN* Ziya Paşa(l829-880), Şinasi ile Narruk Kemal arasında, Tanzimat Edebiyatı'nın belli başlı özelliklerini sanatında toplamakla beraber, bizde Divan Şiiri'nin son büyük temsilcilerindendir. Ziya Paşa, Tanzimat Edebiyatı'nın karakteristik özelliği olan Doğu ile Batı kültür dünyası arasında kesin bir tavır belirleyemiyen, ikili bir anlayış içinde duran fikir adamının en somut ömeğidir. Her medeniyet ayn bir iklimde doğar; siyasi, iktisadi ve içtimal yapısı farklı gelişir ve bir başka medeniyete dönüşmez. Ancak başka millet ve medeniyetleri etkileyebilir.ziya Paşa da muasırlan gibi bundan nasibini almıştır. Ancak... Şinasrnin insan aklıru te b cil ettiği, Reşid Paşa'yı.. medeniyet rasillü olarak kabul ettiği ve, "' "Hasret-i Kevser ile ağiayarnam dünyada Güldürürken yüzümü çehre-i gül-fam-ı şarab"" dediği bir devirde, Ziya Paşa aklın kifayetsizliği içinde kurtuluşu tövbeye sanlmakta bulmuş ; İslam'a karşı İslam terakkiye manidir; İslamiyet ilim düşmarndır... vb... gibi sözlerle yapılan saldınlara ve bu görüşün aydınlar arasında yayılmasına tepkisi açık olmuştur : "İsnad-ı ta'assub olunur merd-i gayura Dinsizlere tevcih-i reviyyet yeni çıkdı İslam imiş devlete pa-bend-i terakki Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıkdı" 2 O.MÜ. İlahiyat Fakültesi. l Şinasi, Müntahabat-ı Eş'ar, (Yay.Süheyl Beken), Dün-Bugün Yayınevi, Ankara, 960, s.33. 2 "Gayretli kişiler taassupla suçlamrken dinsizlere özgfl derin daşunce yeni çıktı. "; ''Devletin yfikselmesin.elilerlemesine engel olan İslamiyet imiş, onee/eri yoktu, bu rivayet yeni çıktı. "

/ rj. ı. ı: '. '. i Küçük yaştan itibaren sağlam bir dini eğitim alan ve lalasr İsmail Ağa'run yanında na'tlar yazarak şiire ısınan Ziya Paşa, batıdan esen sert rüzgarlar karş ı sında dini değerlerini tamamen kaybetmeiniştir. O da kendinden önceki nice şairler gibi, Allah'a karşı duygulanru tevhit ve münacatlanyla, peygamber sevgisini de na'tlanyla terennüm etmiştir. Aşağıda işte böyle manzumelerinden birini, Hz. Peygamber sevgısını ebedileştirdiği bir na'tını incelemeye ve açıklamaya çalışacağız. Mefii'ilün Mefii'ilün Mefii'ilün Mefii'ilün Be la-yı masivaya m übtelayım ya ResUlallah Zebfm -ı pençe-i nefs ü h evayım ya ResUlallah " 3 ı Ey Allah'ın Rasulii! Ben mtisivd beltisına tutuldum. Ey Allah'ın Rasulü! Ben nefis ve arzunun pençesine düştüm." Masiva:(a.i.):Bir şeyden başka olan şeylerin hepsi; Allah'tan maada bütün varlıklar; Dünya ile ilgili olan şeyler. Bela-yı masiva:(fiz.t.): Masiva belası, bu fani alemin gam ve k ed eri. Mübtela : (a.s. ) : Düşkün (fena şeylere); tutkun, tutulmuş. ResGlu'llah:(a. iz.t.) : Allah'ın rasulü,elçisi. Zebın : (fs.):zayıf,güçsüz,aciz;düşkün.. j Pençe : (fi.):pençe,yırtıcı hayvaniann ön ayaklannın parmaklan ile tırnaklan ; Mec. Zorlu el; meşhur bir çeşit Jale. Nefs:(a.i.):Ruh, can, hayat; insanın yeme içme gibi biyolojik ihtiyaçlan; kendi, şalus ; asıl, maya, cevher; bir şeyin kendisi; dölsuyu. Zebın-ı pençe-i nefs ü heva: (fiz.t.): Nefis ve arzunun pençes ının tutkunu, nefis ve arzunun pençesine eline düşmek. 3 Bkz.: Doç.Dr.Önder Göçgün, Ziya Paşa'nın Hayatı, Eserleri, Edebi Şahsiyeti ve Bütün Şürleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara. 987, s. 09; Krş.: KülliyaH Ziya Paşa, (Neşr.Süleyman Nazif), Kanaat Kütübhanesi. İstanbul, 342924. s. 7. 248

AÇIKLAMA: Ziya Paşa, Allah Rasulü'ne hitaben "masiva belası"na "rnübtela" olduğunu, "n efi s ve h evanın pençesine düştüğü "nu söylerpektedir. Bu bir durum tespitidir.şairin böyle bir tablo çizmesi, kendisinin Allah Rasulü'nden bir istek ve ar2;'4su olacağına zernin oluşturmaktadır. Öz ve ruh itibariyle,buradaki düşüncenin ~ski na'tlardan bir farkj yok,ancak konuya direkt girilmektedir. Önce Peygamber'in medhi,sonra "şefaat" arzusuna geçiş yap ı lmamaktadır. Bı.ı durumu, na'tın beyit sayısının az olmasına bağlamak, tatmin edici ve mantıklı bir izah olabilir. Üzerinde qurulması gereken kavramlardan bazıları da "bela" olarak nitelenen "masiva" ile "nefs" ve "heva"dır. Yukarıda ifade edi ldiği gibi,"masiva",allah'tan bcışka her şeye karşı ilgi, alaka demektir.islami ve tasavvufi düşüncede insan, Allah'tan başka şeylere eğilim göstermemeli ve biyolojik varlığını devam ettirmek için gerektiği kadar ilgilenrneli ve dinen rpeşrı.ı yollardan yararlanmalı dır. " Masiva insana gqz~l görünür,ançak onu Yaradan,yani Allah ise daiınl ve bakldir 4.Bu sebeple insan geçiçiye bel bağlarsa,başına bela alrnıştır.bu yolla yaratılış gayesini unuttuğundan günahkardır. Diğer taraftan nefis ve heva,insanı kötülüğe sevk: eder,maddi ve tene ait zevklere yöneltir. Çünkü nefis kötülüğü emreçier.bundan dolayıdır ki insanoğlu, on~ diıginlemelidir.nefis atının dizginini ele almalı, nefse at olm~mahdır.irısan,netis ve arzulanmn pençesine bir düşmeyigörsün, kurtulması zordur. Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyurulı.ır : "Nefsiini arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara,y!ğll? yığın biriktiri/miş altın ve gümüşe,salma atlara,sağmal hayyalara ve ekiniere karşı qüşkiinlük insanlara çekici kzlınçlı.bunlçrr,dürıya hayatının geçici menjeatleridir.halbuki varılacak güzel y?r,allah'ın katzncjadır. " 5 4 Bkz.:Rahman,55/26-27. s Al-i İnıran,3/4. 249

Masivadan sakırulmasını tavsiye eden çeşitli hadls-i şeriller vardır : "Dünyadan sakmmız. Çünkü o, Hantt ve Marut'tan. daha da sihirbazdır',r,; "Dünyayı kendi ehline terkedin Zira, kim ondan kafi miktardafazla alırsa, hiç anlamadan helakini almış olur. " ; "Dünya bela yurdudur. " 8.. vb. İnsanoğlu, bunları bilmeli ve ona göre bir tavır sergilemelidir.şair, Masiva belasına tutulduğunu, nefis ve arzunun pençesine düştüğünü söylemektedir. Bu ifadelerden biz,allah Rasulü'ne hitap eden Ziya Paşa'nın şefaat arzuladığı sonucuna varmaktayız. t ' t f. j \ i ' i.. ' Beyitteki edebi sanatlar şöylece sıralanabilir: Birinci ırusra'da "bela-yı masiva", "mübtela" ve "ya Resfilallah" kelime ve tamlamaları sıra l andıktan sonra, bunlarla ilgili ve tamamlayıcı nitelikte,paralelindeki "pençe-i nefs ü heva", "zebfın" ve "ya Resfilallah" kelime ve tamlamalarırun ikinci ırusra'da karışık bir düzen içinde söylemnesiyle Leif ii Neşr-i Miişevveş, Hz.Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e seslenilerek "ya" ünlerninin Nidti, kullanılmasıyla "Ya: ~ " nida edatının harflerinin sondan geriye doğru okunmasıyla yine bir ünlem olan "ey:c.sl"in çıkmasıyla Aks-i Mi.ifred. Diğer taraftan "ya" ve "Resfilallah" kelime ve tamlamalanrun iki kez tekrarlanmasıyla Tekrir, "Resfilallah" tamlaması, aynı zamanda Hz.Peygamber'e ad olmuştur ve Kur'an-ı Kerim'de de "... Muhammed Allah'ın elçisidir. " 9 şeklinde geçer. Durum böyle olunca zikredilen tamlama ile bu ayete de Telmih vardır. "Bela-yı masiva, zebfın-i pençe-i nefs ü heva, mübtela" kelime ve tarnlamalarırun aralarındaki anlam ilgileri göz önünde bulundurularak bir araya getirilmesiyle Tentisüb sanatlarının yapıldığı tesbit edilebilir. 6 Nihat Dalgm-Yunus Macil Kültüıümüzü Şekillendiren Hadisler(Metin-Kaynak ve Sıhhat Dereceleri), Söıunez Matbaası, Samsun. 992, s.l99, hd.no:329. 7 Nihat Dalgm-Yunus MacilA.g.e.,s.200,hd.no:330. ~Nihat Dalgm-Yunus MacitA.g.e.. s.200,hd.no:332. 9 Fetih.48/29. 250

"Kerem kal ben esime el -aman ey rahmet-i 'alem Sera pa mahz-a ' ısyan ü hatay ım ya ResUlallah" 2 "Ey alemiere. rahmet olarak gönderilen (peygambe~! Bu günahkara yardım et. Ey Allah'ın Rasulii! Ben baştan ayağa isyan ve hataya boğulmuşum." Kerern:(a.i.):Asalet, asillik, soyluluk; cömertlik, el açıklığı, lütuf, b~ğış, bahşiş. Kerem kılrnak :Bağışlarnak, yardım etmek; şefaatta bulunmak. Esim:(a.s.):Günahkar, yalancı, kabahatli, suçlu (kimse). ei-aman : (a.e. ) : Yardım ve ş ikayet edat ı olarak "arnan,rnedet" rnanasınadır; "bıktırn artık,illallah,usandım,kafi,yeter, sus!" gibi rnanalırda da kullanılır. (Ta s. ) Cenab-ı Hakk'a veya Hz.Peygarnber'e veya bir vetiye sığınrnak ve irndat isternek için söylenir. "Ernan (aman) Allah", "Aman ya Resıalah" gibi.ebced hesabıyla Muhammed ile Eman kelimelerinin sayı değeri aynıdır. İkisinin de 92'dir: "Eman lajzı senin ism-i şerifin/e müsavidir Anmçün aşıkın zar- ı emtindır yd Resfilallah" 0 Rahmet-i 'alem :(f.iz.t.):alernin rahmeti; Alemiere rahmet (olarak göndrerilen peygamber). Serapa :(f.zf.): Baştan ayağa kadar; baştan başa; bütün, hep. Mahz:(a.i.):Su katılmarnış, halis süt; halis, katıksız, sade; tam. isyan: ( a.i.): İtaatsizlik, e mr e boyun eğmerne;ayaklanrna. Hata: ( a. i.): Y anlış,yanlışlık;yanılrna;günah;kabahat, kusur. Mahz-ı 'isyan ü hata:(fs.t.):tarn hata ve ısyan;ısyan v~ hataya boğulma. 0 Dr.Süleyman Uluda ğ, TasavvufTerimleri Sözlüğü, Marifet Yayınlan, İstanbul, 99. s.l57. 25

ri ı ' AÇIKLAMA: Bir önceki beyitte arzusunu sa klı tutan şair, burada bunu açığa vuruyor.çünkü kendisi "esim".yani "günahkar"lar gürghundandır. Hz.Peygamber (s.a.v.) ise,alemlere rahmettir.ondan medet ummak en doğru sudulikinci mısra'da,günahın türü adeta aç ıklanıyor.o, i syan ve hataya garkolmuştur. Bu durumda bir kişi,ancak Allah Resulü'nün rahmetiyle,yani şefaatıyla bi-iznillah bu halden kurtulabilir. Şüphesiz "medet" bekleme, bu dünya için değil yann, yani ahiret günü içindilinsan başıboş bırakılmamı ştır. Dünyada yaptıklanrun karşılığını (olumlu ya da olumsuz) öbür dünyada görecek ve bulacaktır.kimseye haksız lığın yapılmadığı "O gün,rahman (çok esirgeyici olan Allah)ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse(le)den başkasının şefaatı fayda vermez." Ancak, Hz.Peygamber (s.a.v.)'in şefaatı fayda verir. Çünkü bir hadis-i şeriflerinde O,şöyle buyurmuşlardır : ''Benim şefaatını ii mmetimden biiyük günah işleyenleredir. " 2 Ziya Paşa da,bundan dolayı "medet"i, yani "el-aman "ı zikrederek Allah Rasulü'nden istemektedir. Beyitlerdeki edebi sanatlan şöylece sıra l amak Birinci mısra"da mümkündür: "rahmet-i alem" tamlamasıyla Hz.Peygamber (s.a.v.)'in bir ad ı zikredilrniş olmaktadır.o,kur'an-ı Kerim'de ifade edildiği gibi "alemiere rahmet olarak gönderilmiştir ". O,Rahmeten li'laleınln'dir. Zikredilen tamlama ile ilgili ayete 3 bir Telmih'te bulunulmuştur. Birinci mısra'da "ey", ikinci mı sra'da "ya" ünlerni kullanılarak Hz.Peygamber Efendirniz'e seslenildiği için birer Nida, Birinci mısraın sonundaki "ey: ul" ile ikinci mısraın onundaki "ya: ~ " ünlemlerinin harflerinin,sırasıyla geriye doğru okunduğunda yine anlamlı birer ünlernin "ya: ~ " ile "ey: ul"in çıkması ile Aks-i Mü fred, Taha,20/09. 2 Nihat Dalgm-Yunus Macit,A.g.e.,s.l85,hd.no:308. 3 Enbiya,2 /07. 252

İkinci ırusraın sonunda kullanılmış ola,n "Res ıl a,l)atı" Fetih,48/29'a bir Telmih, tamlamasıyja Birinci ırusraın başındaki "kerem" kelimesine anlam bakımından çok uygun olan "Resılall ah" taml amasının ikinci ırusraın sonuneta ku ll anılmasıyla Teşabüh-i Etraf, "Resılallah, rahmet-i alem, kerem kılmak, el-aman; esim, isyan ü nisyan" kelime ve tamlamalarının aralanndaki anlam ilgileri gözönünde bulundurularak bir araya getirilmesiyle Tendsüb sanatlarının yapıldığı tespit edilebilir. 3 " Sen evreng-i şefa'at şa hısın s ultan-ı rahmetsin Kapunda ben de bir kemter gedayım ya Resulallah" "Sen,merhamet edenlerin sultam, şejaat tahtmın (da) şah ısın. Ey Allah'ın Rasıdül Ben ise,senin kapında aciz,eksikliklerle dolu bir dilenciyim." AÇIKLAMA: Evreng:(fi.):Taht; şeref, süs; a kıl ve irfan; halin hoşluğu ; ağaç kurdu; yakışık lılık; hile. Şera'a.~ :(a.i. ): Birinin suçundan geçjimesi veya dileğinin yerine getirilmesi için edilen aracılık. Evreng-i şeta'at:(fiz.t.):şefaat tahtı. Sultan- ı rahmet:(fiz.t.): Rahmet sultanı, merhamet edenlerin sultanı. Kemter: (fb.s.,kem-ter):daha aşağı,aşağıda itibarsız, aciz; eksik, noksan. Geda:(fs.):Pilenci,yoksu). bulunan, hakir, "Sen" zamiri ile göndermede bulunulan,"merhamet edenlerin sultanı,şefaat tahtının (da) şahı" olan Hz.Muhammed (s.a.v.) 'dir. Hz.Peyga.mber,bağı ş,rahmet ve ihsanı bol olacağı düşüncesi ve yüceitme duyguları içinde, hem "rahmet sultaru"na hem de "şefaat tahtına oturan şah "a Teşbih edilmiştir. Şair,Hz. Peygamber (s.a.v.)'i pirarnitin en üst noktasına 253

[ ' ı ı '. ı ı. ı korken, kendisini de en alt noktasına yerleştiriyor.diğer bir ifadeyle: Hz.Peygamber (s.a.v.)'i "şah ve sultan"a, kendisini de o şah ve sultanın "kapısındaki bir kul/dilenci"ye benzeterek Teşbih ediyor. Padişahların vasfi,kapısındakmi kul ve dilencilere ihsanda bulunmaktır.bu eğer Allah Rasulü olursa,ihsan "rahmet ve şefaat" demek olur. "Şefaat tahtının şahı" ve "rahmet sultanı" tamlamaları anlam itibarıyle, "Hz.Peygamber gibi başka şefaatta bulunacak olanlar var, lakin Hz.Peygamber, bunların en büyüğü,yani sultanıdır" demektir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de peygamberler dahil şefaatta bulunacak diğer kişilerin, ancak Allah'ın izniyle şefaatta bulunabilecekleri beyan edilir: "Hiçbir şefaa/çı yoktur ki, O'nun (yani Allah'ın) izni olmadan şefaat edebilsin. " 4 Şair, aslında kendisinin Hz. Peygamber'den çok uzaklarda değil, kapısında, ama bir geda olarak bulunduğunu söylemektedir. Bu ifadelerle şair, adeta, Hz.Peygamber'in acıma ve rahmet duygularını kabartıp şefaat etmesini ternine çalışıyor. Seyitteki diğer edebi sanatları da şöylece sıralamak mümkündür: Birinci rnısra'da "sen, evreng-i şera'at şahı, sultan-ı rahmet" kelime ve tamlamaları sıralandıktan sonra, bunlarla ilgili ve tamamlayıcı nitelikte, paraletindeki "ben, kapu, kemter geda, Resıallah" kelime ve tamlamalarının ikinci rnısra'da kanşık bir düzen içinde söylenmesiyle Leff ii Neşr-i Müşevveş, Birinci rnısra'ın başındaki "sen" zamirine anlam bakırnından çok uygun olan "Resıallah" tamlamasının ikinci mısra'ın sonunda kullanılmasıyla Teşdbüh-i En df, Aralanndaki anlam zıtlıkları açıkça görülen "evreng" ile "kapu"; "şah, sultan" ile "kemter geda" kelime ve tamlamalarının beytin anlam bütünlüğü içerisinde bir araya getirilmesiyle Tezdd, "Resıallah" "Sultan-ı rahmet" tamlaması ile Enbiya,2/l07'ye; yıne tamlamasıyla da Fetih,48/29'a birer Telmih, 4 Yunus,l0/3.Aynca bkz.taha,20/l09. 254

Hz.Peygamber (s.a.v.)'e seslenilerek "ya" ünlerninin Nidci, kullanılmasıyl a "Ya: ı... " nida edatının harflerinin s'ondan geriye doğru okunmasıyla yine bir ünlem olan "ey:ts'l"in çıkmasıyla Aks-i Müfred, "Sen,evreng-i şera'at şahı, sultan-ı rahmet, ResCılallah; ben, kapu, kemter geda" kelime ve tamlamatarının aralarındaki anlam ilgileri gözönünqe bulundurularak bir araya getirilmesiyle Tencisüb sanatlarının yapıldığ ı tespit edilebilir. 4 "Şefa'at kıl meded yoksa o rütbe çok günahtın kim Ne rütbe yansam ol rütbe sezfiytm ya Resfdallah" "Ey Allah'ın Rasıtlii! (Ne olw~ şefaat et (ve) imdaı kıl, aksi takdirde, o kadar günahım var ki ne kadar pişmanlık duysam (buna) o kadar layı/am." Med ed: ( a.i.): Y ardım,imdat;aman, eyvah! Rütbe:( a.i.): Sıra,derece,basamak;kadar,mikdar. Seza : (fs.):münasip,uygun,yaraşır,layık. AÇIKLAMA: Önceki beyitlerde olduğu gibi burada da şair, Hz.Peygamber (s.a.v.)'den günahının çokluğu ve üzüntüsünün yoğunluğu sebebiyle şefaat ve medet dilemektedir. Beyitte, günahkar olduğunu ikrar eden,hem de "o rütbe çok günahım" ifadesiyle, bu günahın çok ve büyük olduğunu söyleyen; bundan ötürü de "ne rütbe yansam ol rütbe sezayım" diyebilen bir insan tipi tasvir ediliyor. Beyİtte üsl fıp bakımından dikkati çeken özelliklerden biri,bazı kelime ve ses tekrarlanndan yararlanılmış olması, diğeri "o" ve "ol"un birlikte kullanı lmasıd ır. "Ol" günümüzde arkaik kelime sayıldığı gibi, o devirde de yerini "o"ya bırakmıştı. Ancak şair, bunları kanşık kullanmaktadır. Bunun ilk sebeplerinden biri, vezin gereği "ol"un kullanıldığı yerde kapalı hecenin gerekmiş olmasıd ır. İkinci mısra'daki "yanmak" fiilini, hem "pişman olmak, üzülmek", hem de "ateşte yanmak, cehennemde yanmak" anlarnlarında 255

almak mümkündür. Böyle anlaşıldığında da bir Tew iye sanatının varlığı üzerinde durulabilir. Bu şeki l de çok ve büyük günahı olanlar için, ancak Hz. Peygamber (s.a.v.)'in şefaatı gerekir. Şayet bu gerçekleşmezse, önce pişman olmak, sonra da cehennem ateşinde yanmak vard ı r. Beyitten anlaşıldığına göre, şair, üzülmeye de yanmaya da rıza göstermiş gözüküyor. Birinci mısra'ın başında kullanılan "şera'at kıl, meded" kelime ve ibarelerine anlarnca çok uygun düşen "ResGlallah" tamlamasının ikinci mısra'ın sonunda kullanılmasıyla Teşdbiih-i Etrdf, Çok günahkar olanlara Hz.Peygamber (s.a.v.)'in şefaat edeceğine ilişkin yukarıda zikredilen "Benim şefaatını iimmetinıden biiyük giinah işleyenleredi"" 5 mealindeki hadls-i şerifine Telmfh, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e seslenilerek "ya" ünleminin Nidd, kullanılmasıyla -~.. "Ya: ~ " nida edatının harflerinin sondan geriye doğru okunduğunda yine bir ünlem olan "ey:csl"in çıkmasıyla Aks-i Miifred, Ayrıca, beytin sonunda yer alan ResGlallah" tamlamasıyla da Fetih,48/29'a bir Telmfh, Birinci rnısra'da "şera'at kıl, o rütbe çok günah" kelime ve tamlamaları sıralandıktan sonra, bunlarla ilgili ve tamamlayıcı nitelikte, paralelindeki "ya ResGiallah" ve "ne rütbe yansam" kelime ve tamlamalannın ikinci rnıs ra'da karış ık bir düzen içinde söylenmesiyle Leff ii Neşr-i Müşevveş, Beyİtte "rütbe" kelimesinin üç (3) defa tekrar edilmesiyle Teh ir, "ResGlallah, şera'at kıl-, meded; günah, yanmak, seza" kelime. ve tamlamalannın aralarındaki anlam ilgileri gözönünde bulundurularak bir araya getirilmesiyle Tendsüb sanatlarının yapıldığı tespit edilebilir. 5 "Zebfin- derd-i 'isyana tabib-i mihrihan Sen'sin 'Aiilim ben de muhtac- ı devayam ya Resfilallah" 5 Bkz.:Dipnot:l2. 256

''Ey Allah'ın Rasztlü! isyan derdine diişmiiş olan{lar)a şevkat/i ve merhametli tabip sensin;ben de i/aca muhtaç hasta ve dertli biriyim." AÇIKLAMA: Derd-i 'isyan:(f.iz.t.):isyan derdi. Zebın-ı derdi-i 'isyan:(fiz.t.): isyan derdinin zebun, ısyan derdinin düşkünü,isyan derdine düşkün olan. Tablb:(a.i.):Hekim. doktor, tabip. Mihr-ban, rnihriban:(fb.s.):şevkatli, güler yüzyü, yumuşak huylu. merhametli, muhabbetli, Tabib-i mihriban:(fs.t.):merhametli, şevkatli tabip. Alll:(a.s.):Kör; sakat; hasta. Muhtac-ı deva : (fiz.t.) : Devanın muhtacı, devaya, ilaca muhtaç. Ana hatlarıyla burada görülen odur ki,şair, "isyan derdi" içinde, "alli" ve "muhtac-ı deva" olduğunu ifade etmektedir. Beyİtte "sen" zamiriyle göndermede bulunulan kişi, "tablb-i rnihriban" olan RasıIullah, yani Allah'ın elçisidir. "isyan" kelimesi, lügatte "itaatsizlik, emre boyun eğmeme; ayaklanma... vb." manalara gelmekedir. Buradaki anlamı, "Allah'ın emrine ya da Peygamber'in sünnetine uymama, itaat etmeme"dir. Durum böyle olunca, o şair için bir derttir, hastalıktır. Bundan kurtulmak için bir tabip, lakin "rnihriban" bir tabip gerekmektedir. Şairin konuyu izahta, "tabb" ve "alli" örneğinden yararlandığı görülmektedir. "Zebın -ı derd-i isyan" olan, "al" ve " muhtac-ı deva" olduğunu söyleyen birine "tablb-i rnihriban" olan Rasulullah'ın şefaat "deva" s ını sunması arzu! anmaktadır. Burada Hz.Peygamber'in tıb bi mucizelerine Telmih vardır demek, beyitten zorlama bir mana çıkartmak anlamına gelmemelidir. Çünkü Hz.Peygamber (s.a.v.) de hastaları iyileştirmek suretiyle mucizeler gösterrnişt ir 6. Na'tların özelliği zaten, Hz.Muhamrned 6 Örnekler ıçın bkz.:metuned Şakir. Mucizatü'l-Enbiya!.Peygamberlerin Mucizeleri,(Sad. Abdülkadir Akçiçek). Sağlam Kitabevi, İstanbul, 979, s.203. 257

Mustafa (s. a. v. )'yı muhtelif yönleriyle ele alıp tavsif ve tasvir etmek, mucizelerine de değinerek medh etmektir. Beyitteki diğer edebi sanatlar da şöyl ece tesbit edilebilir: Burada Hz.Peygamber "tablb-i mihriban"a; "ben" zamiriyle kendini özdeşleştiren şair de "aül'\ "muhtac -ı deva" ve "zebın-ı derd-i isyan"a düşmüş kişiye Teşbih edi lmiştir. Birinci mısra'da "zebın-ı derd-i isyan"," tabib-i mihriban" tamlamaları s ıralandıktan sonra, bunlarla -ilgili ve tamamlayı cı nitelikte, paraletindeki "aül","muhtac-ı deva" ve "Resfilallah" kelime ve tamlama l arının ikinci mısra'da belirli.bir düzen içinde söylemnesiyle Le.ff ii Neşr-i Müretteb, Beyİtte kullanılmasıyla Hz. Peygamber (s.a.v.)'e seslenilerek "ya" ünleminin Nida, "Ya: ~ " nida edatının harflerinin sondan geriye doğru okunduğunda yine bir ünlem olan "ey:u\"in çıkmasıyla Aks-i Müfred, Bundan önceki beyitlerde olduğu gibi, "ResCılallah" tamlamasıyla da Fetih,48/29'a bir Telmih, Ayrıca, "zebın- ı derd-i isyan, aül, muhtac- ı deva, ben; Sen, Resfilallah, tabib-i mihriban; tabib, alil, deva" kelime ve tamlamalarının aralanndaki anlama ilgileri gözönünde bulundurularak bir araya getirilmesiyle Teniisiib sanatlannın yapıldığı tespit edilebilir. 6 "Ne gam mücrim isem de bana besdir bu sa'adet kim Kap u nda bir kemine hak-i payım ya Resôlallah" "Ey Allah"ın RasıdülBen sı ıçlu ve günahkar biri isem de bundan dolayı üzülmüyorum, çünkü senin kapında yere yüz sı iren aciz bir kul olmak benim için büyük bi r mutluluktur. " Mücrim:(a.s.):Cürüm işlemiş, suçlu, sanık; günahkar. Bes:(f.e.):Yeter, yetişir, tamam, kafi; çok. Kemine ~ (fs.) :Noksan, eksik; aciz, hakir, zavallı. Hak-i pay:(f.iz.t.):ayak toprağı, ayak tozu. 258

AÇIKLAMA:. Şairin burada Hz.Peygamber (s.a.v.)'e bağlılığını ve günahkar da olsa. mutlu luğunu görüyoruz. Her ne keder o, mücrim olduğunu söylese de, Rasulullah'ın kapısında ayak toprağı bir kemine olduğunu ikrar etmekten çok mutludur. Bu hali de, kendisine yeterli bulmaktadır. Faziletierin başı, Allah Rasulü'nün kap ı sında ayak toprağı olan bir kemlne olmaktır.doğru mekan ve kapı bulunmuştur. Bu kapıda -ki mecaz( olarak da alınabilir- bütün hacetler yerine getirilir ve problemler çozume kavuşturulur. Günahkar da olunsa,önemli olan o kapıya yönelmek ve bulmaktır.kemlnenin vasfı da,geda gibidir.o,haceti yerine gelmeden o mekanı terketmez. Buradan şu anlamı çıkarmak mümkündür: Şair, Hz. Peygamber'in kapısında hak-i pay bir kemlne,bir mücrim olacak kadar alçak gönüllüdür.bu aslında, samimi bir itiraftır. Şair,böylelikl e şefaat dilernenin şartlarını oluşturacak bir zemin yaratmaktadır. Beyitte, "mücrim" olan birinin gerçekte üzülmesi gerekirken, "sa'adet" içinde olduğu görülüyor.beyitte sebebiyle beraber açıklanan bu durum bir Tezcid sanatını da oluşturmaktadir. Şair, kendisini maddeten olmasa da manen Rasulullah'ın kapısında ayak toprağı olan bir kemineye Teşbih etmektedir. Hz.Peygamber (s.a.v.)'e seslenilerek "ya" ünleminin kullanılmasıyla Nidci, "Ya: ~ " nida edatı ile "hak: dl.::."(toprak) kelimesinin harfleri sondan geriye doğru okunduğunda yine sırasıyla anlamlı birer kelime olan "ey:cj " ünlemi ile farsça "kah: t'b"(köşk) kelimesinin ç ı kmasıyla Aks-i Jvliifred, Önceki beyitlerde olduğu gibi,"resolallah" tamlamasıyla da Fetih,48/29'a bir Telmih, Ayrıca, "kapu, kemlne, hak-i pay; mücrim, sa'adet" kelime ve tamlamalarırun aralarındaki anlam ilgileri göz önünüde bulunduruladak bir araya getirilmesiyle Tencisiih sanatl arının yapıldığı tespit edilebilir. 259

f't i: i tn ı : ı. ı ı. ; 7 "Beni reddetme evhidın başıyçün Ziya'yım, bende-i Al-i 'Aba'yım bab-ı lütfunda n ya ResUlallah " "Ey Allah'ın Rasıdül Ben peygamber ailesinin kulu ve kölesi Ziya (Paşa) 'yım. (Ne o/w) eviadının başı için beni merhamet kapmdan geri çevirme. " AÇIKLAMA: Bab:(a.i.):Kapı. Bab-ı lutf:(fiz. t. ):Lütuf kapısı, merhamet kapısı. Al: ( a. i.): Aile; evlat;sülale. Al-i aba:(fiz.t.):peygamberimiz'in kendisiyle birlikte kızı Fatma,damadı Ali, torunlan Hasan ve Hüseyin'den oluşan ailesi. Bende:(fi. ):Kul,köle,bağlı. Bende-i Al-i aba:(fiz.t.):peygamber ailesinin kulu,kölesi. Anlam bakımından bir önceki beytin adeta devamı mahiyetinde olan bu son beyitte şair,allah Rasulü'ne seslenerek,kendisinin Al-i Aba'nın bendesi ve Ziya Paşa olduğunu, bundan dolayı çocuklannın başı hatırına geri çevrilmemesini istiyor. lütuf kapısından Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in ailesine "~H-i aba" denir.bu aile,yukanda da belirtildiği gibi,hz.peygamber"in kızı Fatma,damadı Hz.Ali (k. v.) ile torunları Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin'den müteşekkildir. Şair, bunlar adına, özellikle eviadı adına lütuf kapısından reddedilmemesini, yani şefaat olunmasını istemektedir. Zaten "lütuf kapısı"ndan geri dönmek,o kapının da şamna yaraşmaz.çünkü o,haceti olanların hacetlerini giderdikleri bir kapıdır. Öbür yandan,ihsan ve lütufta bulunacak olan "alernlere rahmet olarak gönderilen" Hz.Muhammed Musta'ra (s.a.v.)'dir. "Asıl dini şiirlerinde Ziya Pa.şa,nadir olarak birkaç sığınmaya ve samimi duaya eri.şir" diyen Tanpınar,beytin ikinci mısraını örnek vererek bu "mısraın güzelliğine erişen başka mısraa tesadüf 260

edilemez,l7 hükmünü vermiştir. Beyİtte yer alan edebi sanatları şöylece sıralamak mümkündür: Hz.Peygamber (s.a.v.)'e seslenilerek "ya" ünleıninin kullanılmasıyla Nidd,. ı "Ya: ~ " nida edatının harflerinin sondan geriye doğru okunduğunda yine bir ünlem olan "ey:<sl"in çıkmasıylaaks-i Müjred, Birinci mısra'da "ben",evladın başı,bab-ı lutf' kelime ve tamlamaları sıralandıktan sonra,bunlarla ilgili ve tamamlayıcı nitelikte, paralelindeki "Ziya, bende-i al-i aba, ResGiallah" kelime ve tamlamalarının ikinci mısra'da belirli bir düzen içinde söylenmesiyle Leff ii Neşr-i Miireıteb, Önceki beyitlerde olduğu gibi,yine "ResGiallah" tamlamasıyla Fetih,48/29'a bir Telmih, Aynca,"ben, Ziya; evladın başı, ill-i ab., bab-ı lütf, Resıallah" kelime ve tamlamalanrun aralanndaki anlam ilgileri gözönünde bulundurularak bir araya getirilmesiyle Tendsiih sanatlannın yapıldığı tespit edilebilir. Aruz'un Hezec.. Bahri'ndeki "Mera'ilün Mera'ilün Mera'ilün Mera'llün" kalıbıyla yazılan bu na't, gazel nazım şekli (aa ba ca da ea fa ga) ile kaleme alınmış güzel bir manzumedir.bilindiği gibi, Hz.Peygamber (s.a.v.)'i muhtelifyönleriyle tavsif,tasvir ve medh etmek,ona yalvanp şefaat dilemek amacıyla yazılan şiiriere "na't" denir 8. Kafiye çeşitleri umumiyetle ı ı. 7 Prof. Alunet Hamili Taııpınar. 9'uncu Asır Türk Edebiyau Tarihi. Çağlayan Kiıabevi. İstanbul. 982. s.32-3. ı x "Na't" hakkında geniş bilgi için bkz.: Abdullah Özteıniz Hacıtahiroğlu.. Hz.Peygrunber'e Ş iirler Antolojisi (Na'tlar). İstruıbul. 966: (Komisyon). "Na't". Türk Dili ve Edebiyau Aııs iklope<lisi. Devirler/İsiınler/EserlerfTerimler. Dergah Yayınları. istanbul. 986. c.6, s.529-30: Yrd.Doç.Dr. H. İbrahim Şener. "Türk Divan Edebiyaunda Na't ve Bazı Na't Mecınuaları". ı;>okuz Eylül Üniversitesi İHiluyat Fakültesi Dergisi. nr:3. İzmir 986. s.l47-60: (Konusyon), Günümüz Dilinden Hz.Peygaınber'e Na'tlar.Türkiye Diyruıet Vakfı Yayınları,Ankara, 99; Adem Çalışkan, Fuzilli'nin Su Kasidesi ve Şerlu. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Aııkara. 992: Yrd. Doç. Dr. Enune Yeniterzi, Divan Şiirinde Na't, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Aııkara, 993: Aınlf., Türk Edebiyaunda Na'tlar (Antoloji), Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Aııkara. 993: Adeın Çalışkan. Hafiz Mehıned S eba tüd<lin.-hayatı ve Eserleriılİn İnceleıunesi-. OMÜ.. Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyau Aııabiliın Dalı Yayıınlaıuııaınış Yüksek Lisans Tezi. Samsun, 996. s.77-8. 26

tam ve zengin olan bu manzume de bir na'ttır. Sonuç olarak söylemek gerekirse,hayal sistemi, duyiış ve düşünüş bakımından eskinin sarrumi bir takipkisi olan bu na'tta samimi bir peygamber inancı ile şefaat arzusu dile getirilmiştir.hz.peygamber sevgisini bu na'tıyla ebedileştiren Ziya Paşa da kendisinden önceki pekçok şair gibi Hz.Peygamber'i muhtelif yönleriyle tavsif,tasvir ve medh eden, O'na yalvarıp şefaat dileyen şairler kafilesine katılmıştır. \!. ı. p 262