İçindekiler Önsöz...5 BİRİNCİ KISIM: PANİK ATAK VE AGORAFOBİ HAKKINDA...9 Giriş: Hayatımda Bir Gün...11 1 Panik bozukluk ve agorafobi nedir?...13 2 Panik bozukluk ve agorafobi insanların hayatını nasıl etkiler?...22 3 Paniğin ve agorafobinin sebebi nedir?...27 4 Panik bozukluk ve agorafobi nasıl tedavi edilir?...44 5 Kısa bir teknik not...53 İKİNCİ KISIM: PANİK ATAKLA BAŞ ETMEK: PRATİK ÖNERİLER VE UYGULAMALAR...57 Giriş...59 1. Aşama: Kaygılı olduğunuz zamanların farkında olmak ve paniği tetikleyen unsurları saptamak...75 2. Aşama: Panik atağa katkıda bulunan yaşam tarzı faktörlerini değiştirmek...86 3. Aşama: Panik atağı kontrol etmek...101 4. Aşama: Yararsız düşünme biçimleri...109 5. Aşama: Fiziksel semptomlarla baş etme...122 6. Aşama: Agorafobinin üstesinden gelme ve sorunları giderme...129 3
Gerilemeleri önlemek...145 Depresyon hakkında bir not...151 Son bir not...153 Ek gözlem formları...155 Yazarlar Hakkında...162 Dizin...163 4
Önsöz Neden bilişsel davranış yaklaşımı? Son yirmi, otuz yıl içinde psikolojik tedavi alanında bir tür devrim oldu. Freud ve takipçileri psikolojik terapinin kavramsallaştırılması sürecinde büyük bir etkide bulunurken psikanaliz ve psikodinamik psikoterapi bu yüzyılın ilk yarısında alana egemen oldu. Böylece kişisel sorunların çocukluktaki kökenlerini ortaya çıkarmak için tasarlanmış uzun vadeli tedaviler sunuldu tabii bunu karşılayabilenlere. Kamu vicdanına sahip az sayıda sağlık uzmanı bu tedavi şeklini değiştirmeye teşebbüs etti (mesela, kısa vadeli tedavi veya grup tedavisi vererek), ancak yardım talebi o kadar fazlaydı ki bunun etkisi pek az oldu. Ayrıca, psikoterapinin kendilerine yardım ettiğine inanan insanlara dair sayısız vaka örneği bulunabilse de bu terapiyi uygulayan uzmanlar hastalarına sundukları tedavinin gerçekten yararlı olduğunu göstermekle pek ilgilenmiyorlardı. Psikodinamik terapilerin faydasına yönelik zayıf kanıtların bulunmasına ve belli bir kesime özgü olmasına bir tepki olarak, 1950 lerde ve 1960 larda, yaygın olarak davranış terapisi diye adlandırılan bir dizi teknik geliştirildi. Bu tekniklerin paylaştığı iki temel özellik vardı. Birincisi, geçmişten gelen, derinlerde yatan nedenlerden ziyade semptomların (kaygı gibi) üstesinden gelerek, onları ortadan kaldırmayı hedeflemeleriydi. İkincisi ise, bunların genel hatlarıyla, laboratuar psikologlarının ortaya çıkardığı ve sınanabilen terimlerle formüle edilmiş öğrenme mekanizmalarıyla bağlantılı teknikler olmasıydı. Gerçekten de, davranış terapisi uygulayanlar faydası kanıtlanmış tekniklere veya en kötü olasılıkla, sınanma potansiyeline sahip 5
bir modelin tekniklerine bağlıydılar. Bu tekniklerin en faydalı olduğu kanıtlanan alan, özellikle genel olarak kabul gördüğü üzere, geleneksel psikoterapileri kullanarak tedavi etmenin zor olduğu bilinen fobilerin (hayvan korkusu veya yükseklik korkusu gibi) ve agorafobinin tedavisiydi. Başlangıçtaki coşkuyu, davranış terapisine yönelik bir hoşnutsuzluk izledi. Bunun birkaç nedeni vardı; önemli nedenlerden biri davranış terapisinin, hastaların yaşadığı sıkıntının merkezinde yer aldığı açık olan iç düşünceleri ele almamasıydı. Bu bağlamda, davranış terapisinin depresyonun tedavisinde bu denli yetersiz kalması büyük bir revizyon ihtiyacını ortaya koyuyordu. 1960 ların sonları ile 1970 lerin başlarında bilhassa depresyon için bilişsel terapi denilen bir tedavi geliştirildi. Bu girişimin öncüsü, insanların bunalımlı düşünme tarzlarının öneminin altını çizen bir depresyon teorisi geliştirmiş olan Profesör Aaron T. Beck ti. Beck ayrıca yeni bir terapi biçimi de ortaya koydu. Beck in çalışmalarının sadece depresyon bağlamında değil, bir dizi psikolojik sorun bağlamında da psikoterapinin doğasını değiştirdiğini söylemek abartı olmaz. Son yıllarda Beck in ortaya koyduğu bilişsel teknikler ile davranış terapistlerinin daha önce geliştirmiş olduğu teknikler birleştirilerek bilişsel davranış terapisi olarak tanınmaya başlayan bir teori ve pratik bütünü ortaya çıktı. Bu tedavi biçiminin psikoterapi alanında bu kadar önemli hale gelmesinin iki ana nedeni vardır. Birincisi, esas olarak Beck tarafından tanımlanan ve selefleri tarafından geliştirilen depresyona yönelik bilişsel terapi son derece sıkı bilimsel testlere tabi tutuldu ve bu tedavinin depresyon vakalarının önemli bir bölümünde çok başarılı olduğu görüldü. Sadece en iyi alternatif terapiler kadar etkili olduğu ispatlanmakla kalmadı (ilacın gerekli olduğu en ağır durumlar hariç); bunun da ötesinde bazı çalışmalar bilişsel davranış terapisiyle başarıyla tedavi edilen kişilerin depresyonunun daha sonra nüksetme olasılığının, 6
diğer terapilerle (antidepresan ilaçlar gibi) tedavi edilenlerinkinden daha düşük olduğunu ortaya koydu. İkincisi, belli düşünme kalıplarının bir dizi psikolojik sorunla ilişkili ve bu düşünme tarzlarını ele alan tedavilerin de son derece etkili olduğu netlik kazandı. Böylece panik bozukluk, genel kaygı bozukluğu, özgül fobiler * ve sosyal fobi, saplantı zorlantı bozuklukları ve hipokondri (hastalık endişesi) kadar, aşırı yeme bozukluğu ve bulimiya nervoza gibi yeme bozuklukları ve kumar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi pek çok durum için de belli bilişsel davranış tedavileri geliştirildi. Aslına bakılırsa, bilişsel davranış teknikleri psikolojik bozuklukların dar kategorisinin ötesinde geniş bir uygulama alanına sahiptir: Bu teknikler, mesela özsaygısı düşük olan insanlara ve evlilik sorunları yaşayanlara yardım etmek için de etkili bir şekilde uygulanmıştır. Genel nüfusun neredeyse yüzde 10 u depresyondan ve yüzde 10 dan daha fazlası da şu veya bu kaygı bozukluğundan muzdariptir. Bunun dışında, pek çok insan çeşitli psikolojik sorunlar ve kişisel sıkıntılar yaşamaktadır. Etkisi kanıtlanmış tedavilerin geliştirilmesi son derece önemlidir. Ancak, deyim yerindeyse, terapi cephanesi dolu olsa bile geriye hâlâ çok büyük bir sorun kalıyor o da bu tedavinin uygulanmasının pahalı olması ve bu imkânların her zaman bulunmamasıdır. Pek çok insanın kendi kendine yardım etmesiyle bu açık kapatılabilse de, kişinin içinde bulunduğu anda kendini daha iyi hissetmek için doğal eğilimi, sorunlarını devam ettiren, hatta alevlendiren şeyleri yapmaktır. Mesela, agorafobisi olan biri, bir kaygı krizine girme olasılığının önüne geçmek için evde kalacaktır. Veya bulimiya nevrozası olan biri şişmanlatma olasılığı olan yiyecekleri yemekten kaçınacaktır. Bu tür stratejiler anlık bir krizi çözebilse de altta yatan soruna hiç dokunmaz ve gelecekteki zorlukların üstesinden gelmeye yardım etmez. * Basit fobi olarak da bilinen, bazı durum ve nesnelerden duyulan mantık dışı aşırı korku-ç.n. 7
Onun için burada çifte bir sorun vardır; etkili tedaviler geliştirilmiş olsa da bunlar geniş kitlelere uygulanamamakta ve insanlar kendi kendilerine yardım etmeye çalıştığı zaman genellikle durumu daha da kötüleştirmektedir. Son yıllarda bilişsel davranış terapistleri topluluğu bu duruma tepki verdi. Ve böylece belli sorunlara yönelik özel bilişsel davranış terapisi tekniklerini ve prensiplerini alıp bunları kişisel gelişim veya psikoloji el kitapçıkları halinde sundular. Bu kitaplarda hastaya yaşadığı zorlukları alt etmek için etraflıca incelemesi önerilen sistematik bir tedavi programı ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu şekilde, faydası kanıtlanmış olan bilişsel davranış terapi teknikleri olabildiğince geniş kitleler için ulaşılabilir hale getirilmiştir. Bu kişisel gelişim veya psikolojik rehberlik kitapları hiçbir zaman terapistlerin yerini almayacaktır. Pek çok insanın uzman bir terapistten bireysel tedavi alması gerekecektir. Ayrıca, bilişsel davranış terapisinin geniş kapsamlı başarısına rağmen bazı insanlar ona yanıt vermeyecek ve diğer tedavilerden birine ihtiyaç duyacaktır. Bununla birlikte, bilişsel davranış el kitapçıklarının kullanımı konusundaki araştırmalar henüz erken bir safhada olmasına rağmen, bugüne kadar yapılan çalışmalar çok sayıda insanın profesyonel yardım almadan sorunlarının üstesinden gelmeleri için bu kitapların yeterli olduğunu göstermektedir. Pek çok insan yıllarca sessizce ve gizlice ıstırap çekiyor. Bazen arasalar bile uygun yardımı bulamıyorlar. Bazen sorunlarını bir başkasına açıklayamayacak kadar utanıyor veya suçluluk duyuyorlar. Bu insanların çoğu için bilişsel davranış rehber kitapları iyileşmelerini ve daha iyi bir geleceğe sahip olmalarını sağlayacak bir can simidi olacaktır. Profesör Peter Cooper Reading Üniversitesi, 1997 8
BİRİNCİ KISIM PANİK ATAK VE AGORAFOBİ HAKKINDA 9
Giriş Hayatımda Bir Gün Otobüse yaklaşırken semptomlar daha da kötüleşiyor. Bu bir kasırganın vurmasına benziyor. Ağzım kuruyor, kalbim küt küt atmaya başlıyor, midem bulanıyor, zorlukla nefes alıyorum ve ellerim titriyor. Bayılacağıma eminim. Yerime kadar nasıl gittiğimi bilmiyorum kendimi sadece bir izleyiciymişim gibi hissediyorum, her şey biraz gerçek dışı ve uzak görünüyor. Deliriyor muyum? Otobüsteki diğer insanların fark ettiğine bahse girerim. Solumamı gerçekten kontrol edemiyorum artık, boğulup ölecekmişim gibi hissediyorum. Ne zaman sona erecek bu? Otobüsten ininceye kadar semptomlar hafifliyor. Bu krizler neden böyle sebepsiz yere başlıyor ve son buluyor? Kendimi bitkin, tükenmiş ve zayıf hissediyorum. Doğru düzgün düşünemiyorum. Belki bir süre otobüse binmeyi bırakmalıyım. Veya yeniden genel bir kontrolden geçmek için hastaneye mi gitsem? Bilmiyorum. Artık bununla baş edemiyorum. Tek bildiğim zamanımın büyük kısmını bir başka kriz için endişelenerek geçirdiğim. Böyle devam edemem, yoksa bütün hayatım mahvolacak. O gece yatağımda bir sağa bir sola dönerek yatıyorum ve ertesi sabah tükenmiş bir halde uyanıyorum. Bu gülünç görünüyor ama zihnim sürekli olarak otobüste yaşadığım o korkunç anlara geri dönüyor. Ya dışarıda alışveriş yaparken bir kriz geçirirsem? Ya eve dönemeyecek kadar kötüleşmeden önce oradan kaçamazsam? Sürekli bedenimi kontrol ederek semptomlar arıyorum. Ellerimde ve 11
ayaklarımda hissettiğim o tuhaf karıncalanma ve uyuşma hissini düşünüyorum. Kalp krizi geçirirken kolların aşağısında garip hisler duyumsanabildiğini duymuştum. Belki de sorunum budur. Nihayet, sürünerek yataktan kalkıyorum. Karnımda o boşluk hissini duyumsuyor ve kendimi biraz sersemlemiş hissediyorum. Doktorun her şey yolunda dediğini biliyorum ama buna inanmak zor. Ciddi bir sorunum olmalı. Belki de bir uzmana görünmekte ısrar etmeliyim. Onlar beyniniz veya kalbinizle ilgili sorunları bulmak için daha doğru testler yapıyordur. Kahvaltıda çocuklara sinirli davranıyorum. Bu aksi halime şaşırmış görünüyorlar ama onlara kaygılarımdan bahsedemem. Ya ciddi bir hastalığım varsa? Emin olana kadar bunu onlardan saklamak en iyisi. Zaten, çok fazla kaygılandığım konusunda her zamanki şeyleri söyleyeceklerdir. O günle baş edebilmek için beni iyice uyandıracak fazladan birkaç fincan kahve daha içiyorum. Annemi hastanede ziyaret etmekten konuşuyoruz ve bu beni daha da üzüyor. O her zaman çok sağlıklıydı ve şimdi aniden hastalanıverdi. Hayatta ne olacağı hiç kestirilemiyor. Çocukları okula gönderdikten sonra otobüse yetişmek için acele ediyorum. Göğsümde sıkışma hissinin başladığını fark ediyorum. Nefes almakta zorlanıyorum, her tarafıma sıcak basıyor ve terliyorum. Sadece yine kendimi otobüsteki gibi sersemlemiş hissetmemeyi umuyorum. Neden hep böyle hissediyorum? Gittikçe kötüleşiyor gibi görünüyor. Neden her zaman olduğum gibi kendimden emin ve kontrollü olamıyorum? Kendimi toparlamam lazım. 12