Tefsir, Te vil, Terceme ve Meal Kelimelerinin Anlamı:

Benzer belgeler
Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

el-itticâhâtü L-MÜNHARİFE FÎ TEFSÎRİ L-KUR ÂN İ L-KERÎM DEVÂFİ UHÂ VE DEF UHÂ

Konu Anlatımlı Diyanet Yeterlik Kitabı - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi


MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

TEFSİR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İslam İtikadında Sünnet: Hamdi GÜNDOĞAR /

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM FORMASYONLU İLAHİYAT MÜFREDATI (ILY)

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

Bütün ilahi kitaplar, onları insanlığa tebliğ ile görevlendirilen Peygamberlerin konuştukları dille indirilmişlerdir.

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

ORTA BOY MEAL-MUSHAF SADECE E MEAL ORTA BOY SADECE MEAL

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR DKB

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI (FORMASYON DERSLERİ EKLENEREK GÜNCELLENMİŞ HALİ)

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Mehmet Emin YAĞCI ** * Makale Gönderim Tarihi: Makale Kabul Tarihi:

TEFSIR NASIL BIR ILIMDIR? Tarhşmalı İ1mi İhtisas Toplantısı Mayıs 2010 İSLAMI İLİMLERDE METODOLOJİIUSÜL- IW3

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Tefsir Usulünün Yapısı ve İşlevi Süleyman Karacelil Ankara: Gece Kitaplığı, 1, sayfa.

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

AKADEMİK YILI

TECVİD Lügat manası; Güzel yapmaktır.

- Kitap Tanıtımı - USÛLU T-TEFSÎR ve KAVÂİDUHU (Tefsir Usulü ve Kaideleri)

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

NAHİV VE FIKIH USULÜ İLİŞKİSİ

Gencmevtoo Sözlük. Gencmevtoo Terimler Sözlüğü

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

HADİS TARİHİ VE USULÜ (İLH1007)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Haccı mı edâ etmesi yoksa oğlunu mu evlendirmesi gerekir?

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

Fakülte Kurulunun tarih ve 2018/02 1 sayılı karar eki İSTANBUL 29 MAYIS ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İSLAM VE DİN BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

Kur'an Tercümesi Meselesi

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

HAZ.II.Ö/İLK- A. İstanbul Üniversitesi / İlahiyat Fakültesi D-107 II/3. DERS 17:00 18:00. Yrd.Doç.Dr. Ümit HOROZCU CÜMLE BİLGİSİ-II

Arapça Tefsir metinleri müzakere ve münakaşa edilecektir.

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

TOPLANTI/KİTAP TANITIMI C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIII/1-2009,

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

AÖF İLAHİYAT ÖNLİSANS PROGRAMI 1. KİTAP ÜNİTE 1. Okuma Parçası. Tercüme

ARAPÇA YAZMA ESERLERİN DİZGİSİNDE TAKİP EDİLECEK YAZIM KURALLARI

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

DiN BiLiMLERİ ÖÖRETİMİ SEMPOZYUMU

Hadisleri Anlama Yöntemi The Method Of Understanding Of Hadith

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Kur an ı Kur an ile Anlamak

Dersin Optik Kodu. Ders Dur. (Z/S) Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Dersin Optik Kodu. Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Ders Dur. (Z/S) Dersin Adı

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU. Dersin Optik. Kredi AKTS. Ulus.

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

Birinci İtiraz: Cevap:

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI FAKÜLTE KURULU KARARI

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

İLAHİYAT I. ÖĞRETİM A ŞUBESİ 401 NOLU DERSLİK. 3.Ders CÜMLE BİLGİSİ (NAHİV) GÖÇEMEN OKUMA ANLAMA (KIRAA) ONUR

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

Ulusal Kredi Osmanlı Türkçesi Grameri Ön Koşullar : Bu dersin ön koşulu ya da yan koşulu bulunmamaktadır.

KURAN'IN MİRAS BÖLÜŞÜMÜNDE HATA YOKTUR

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü

İmam - hatip liseleri, imamlık, hatiplik ve Kur'an kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek

ilam AKADEMi Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Transkript:

Tefsir, Te vil, Terceme ve Meal Kelimelerinin Anlamı: 1) Tefsir: Tefsir kelimesi Fesera veya taklib tarikiyle Sefera köklerinden gelmektedir. Tef il babından olan tefsir kelimesinin bu iki kökten de türemiş olması mümkündür. Lügatte; beyan etmek, keşfetmek, izhar etmek, aydınlatmak ve üzeri kapalı bir şeyi açmak anlamındadır. Istılahta; müşkil olan lafızdan murad edilen şeyi keşfetmek anlamına geliyorsa da alimler arasında yaygın anlamı, Kur an-ı kerim in manalarını keşfetmek, ondaki müşkil ve garib lafızlardan kastedilen şeyi beyan etmek, demektir. (1) 2) Te vil: Evl kökünden gelen ve Geri dönme anlamına gelen bir mastardır. Açıklamak ve beyan etmek anlamını da ifade etmektedir. Istılahta ise; görünürde birbiriyle uyumlu iki ihtimalden birine manayı yöneltmektir. Yani ayete muhtemel manalardan birini vermektir. (2) Tefsir ve te vil kelimeleri muhtelif zamanlarda birbirlerinin yerlerine de kullanılmışlardır. Tefsir kelimesi ıstılah olarak te vilden daha evvel kullanılmıştır. İslamın ilk asrında tefsir ve hadisten başka ilimler şuyu bulmadığından tefsir kelimesi bu ilimlere tahsis ediliyordu. Terceme devri ile bu ilimler tedvine başlanıp, muhtelif ilimler İslamiyete girince bu kelime diğer ilimlerde de kullanılmaya başlanmış, te vil kelimesi ise Kur an ı ve ondaki fikirleri müdafaa devrinden itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Bu kelime Kur an-ı Kerim de bir çok yerde başka başka anlamlarda geçmektedir. Et-Taberi de bu kelimeyi tefsir yerinde kullanmıştır. Bu bir tevazuun ifadesi olabilir. Bazıları tefsir ile te vil kullanılış bakımından aynıdır demişlerse de, bunlar aynı şey değildir ve tefsir te vilden daha umumidir. Zerkeşi ye göre sahih olan bu ikisinin değişik manalarda kullanılmasıdır. Ragıp el-isfehani, tefsir ile tevili şöyle ayırt etmektedir. Tefsir te vilden daha umumidir. Tefsir ekseriya lafızlarda, te vil ise manalarda kullanılır. Mesela rü ya te vili gibi. Te vil ekseriya ilahiyat kitaplarında, tefsir ise bu kitaplarda kullanıldığı gibi, bunun gayrısında da kullanılır. Te vil umumi ve hususi olarak da kullanılabilir. Mesela küfür kelimesi umumi olarak mutlak inkar manasına kullanıldığı gibi, hususi olarak Allah ı inkar manasına, iman kelimesi de mutlak tasdik manasına kullanıldığı gibi, hususi olarak ta hak dini tasdik etmek manasında kullanılır. Ragıp el-isfehani, te vili makbul olma veya olmama bakımından iki kısma ayırmaktadır. Makbul olmayan te vil, kendisine bakıldığı vakit hoş olmayan, ayetin ileri ve gerisiyle mutabakat etmeyen ve delilleri çirkin olandır. Bu şartları havi olmayan te vil ise makbul addolunur. (3) 3) Terceme: Bu kelimenin kökü dört harfli (rubai) Terceme fiilidir. Cevheri bu kelimenin Raceme den geldiğini söylemektedir. Lügat manası bir çok manaya gelmekle birlikte; bir kelamı, bir dilden başka bir dile çevirmek, demektir. Istılahi manası ise, bir kelamın manasını diğer bir lisanda dengi bir tabir ile aynen ifade etmektir. Tercüme yapılırken, kelamın bütün mana ve maksatlarına itina gösterilmesi icab etmek gerekir. (4) Terceme iki kısımda incelenebilir: 1) Harfi veya lafzi terceme: Aslına benzemesi gözetilen, başka bir deyimle eş anlamlılardan birinin yerine konulmasını hedefleyen tercemedir. Lafızları çeşitli yönlerden incelenmesini gerektiren zor bir terceme türüdür. Kur an için mümkün değildir. Çünkü bütün insanlar ve cinler 1 / 5

bir araya gelseler benzerini meydana getiremezler. Aksi taktirde Kur an7ın belağat hususiyetleri ve i cazı kaybolur. 2) Manevi veya tefsiri terceme: Nazmında ve tertibinde aslına benzemesi gözetilmeyen tercemedir. Bunda asıl gaye, mananın güzel bir şekilde ifade edilmesi olduğu için uygulaması kolaydır. Üstelik harfi tercemeye tercih edilmiştir. Kur an ın Tercemesi yapılabilir mi?: Bu hususta alimler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Fakat hepsinin ittifak ettikleri nokta Kur an ın harfi tercemesinin yapılamıyacağıdır. Buna karşılık tefsiri tercemenin yapılacağına izin verilmiştir. Çünkü bu tün terceme, lafzın manasını daha geniş bir sözle mümkün olduğu kadar ifade etmektedir. Üstelik bu terceme aslının da aynı sayılmamaktadır.yalnız yapılan tercemenin Kur an ın yerine geçmeyeceği ve Kur an ın değer hükmünü taşımayacağı da bilinmelidir. Kur an-ı Kerim in zengin olan Avrupa lisanlarına yapılan tercümeleri bile, asıl manayı ifade etmekten çok acizdir.(5) Tefsir İle Terceme Arasındaki Farklar: 1) Terceme sigası müstakil bir sigadır. Aslından müstağni olunup, tercemenin aslın yerine geçmesi düşünülebilir. Halbuki tefsir böyle değildir. Tefsir asl ile irtibatını kesmez. Eğer tefsirle irtibat kesilmiş olsaydı, söz bozulur veya batıl olurdu. Bu arada mana da doğru ifade edilmemiş olurdu. 2) Tercemede istidrat yapmak caiz olmadığı halde, tefsirde bu işi yapmak caizdir, hatta bazen vacip bile olur. Bu da terceme ile aslın birbirine benzer olmasının zaruriliğini ifade eder. Terceme fazlalıksız ve noksan olarak, tam bir vukufla aslına uygun olması bir zarurettir. Tefsir ise böyle değildir. Çünkü o, aslın bir beyanı ve tavzihidir. Bu beyan ve tavzihler, istidratta müfesseri çeşitli mezheplere sevketmeyi iktiza eder. Bu da va z olunduğu manadan başkası kastedildiğinde lügatçıların şerhlerinde, ıstılahların izahında ve delillerin serdedilmesinde görülür. İşte Kur an tefsirinin ekserisi, lügat alimleri, akaid, fıkıh ve fıkıh usulü, nüzul sebepleri, nasih ve mensuh, tabii ve ictimai ilimlerin çeşitli istidratları ihtiva etmelerindeki sır budur. Hata edildiğinde, aslın hatası üzerine yapılan tembih, bu istidradın yönlerindendir. Keza bunu ilmi eserlerin şerhlerinde de mülahaza edebiliriz. Böyle bir şeyi tercemede görmemize imkan yoktur. Eğer tercemede böyle bir şey görseydik, emanetin vücubundan ve terceme inceliğinden çıkılmış olurdu. 3) Terceme, örf cihetinden aslın bütün manalarına ve maksatlarına uygunluk manasını tazammun eder. Tefsir için böyle bir durum yoktur. Yukarıda zikredildiği gibi tefsir ancak izah üzerinde durur. Bu izah ister icmali, ister tafsili, ister bütün manaları kaplasın, isterse bazılarını ihtisar etsin, müsavidir. Halbuki terceme ne fazla ve ne de noksan aslın manasını aynen nakleder. Bu işe tefsir kifayet etmeyebilir. 4) Terceme, örf yönünden mütercimin naklettiği maksat ve manaların, asıl sözün medlülü olduğuna ve söz sahibinin bunu kastettiğine itminan tazammun eder. Halbuki tefsir böyle değildir. Eğer müfessirin yanında deliller çok olursa böyle bir itminanı verebilir. Deliller az olursa 2 / 5

susar ve bir tercihde de bulunamaz. Bazen bir kelime veya bir ibareyi anlamaktaki aczini bildirerek Söz sahibi kendi maksadını daha iyi bilendir. der. Bilhassa bunlar sure başlarında ve müteşabih ayetlerde daha çok görülür.(6) Terceme aslın aynı olduğuna göre, zamanımızda da bazı asıllar unutulup tercemeler onların yerine kaim olmaktadır. Ekseriya aslın tercemesindeki terceme lafzı hazfedilip, terceme bir asılmış gibi gösteriliyor. Mesela, muhtelif dillerdeki Tevrat ve İncil tercemeleri gibi. Böyle bir şey tefsirde mümkün değildir. Burada tercemenin aksine asıl lafız düşebilir. Fakat tefsir lafzı asla düşmez. Taberi tefsiri, Razi tefsiri, Celaleyn tefsiri gibi. 4) Meal: Meal kelimesi lügatte Evl kökünden mimli mastardır. Bir şeyin varacağı yer ve gaye manasına mekan ismi de olur. Bir şeyin koyulaşıp katı hale gelmesine de meal denir. Istılahta ise, bir sözün manasının her yönüyle aynen değil de, biraz noksanıyla ifade edilmesine meal denir. İşte Kur an-ı Kerim in tercemesi için kullanılan meal kelimesi, onu aynen terceme etmeye imkan olmadığını, daha doğrusu yapılan işte bir eksikliğin mevcud olduğunu belirtmek içindir. Arapça bilmeyen müslümanlara, mümkün mertebe Allah ın kelamını kendi dilleriyle anlatmak ve müslüman olmayanlar arasında İslamı yaymak için Kur an-ı Kerimin tercemesi zaruridir. Salahiyetli veya salahiyetsiz şahısların yaptıkları tercemelerde, fahiş hatalar yapıldığı göz önünde bulundurulacak olursa, müslümanlar tarafından doğruya en yakın bir şekilde, Kur an ın bütün dillere tercemesi şartı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bunun da salahiyetli heyetler tarafından yapılması gereklidir. (7) 1. Lisanu l-arab: 4/369; 5/55; Cevheri-Sıhah: 2/686, 781; Zebidi-Tacu l-arus: 3/470; el-burhan: 2/147; Cerrahoğlu-Tefsir Usulü: 213-214. 2. Lisanu l-arab: 11/32-33; Cevheri-Sıhah: 4/1627; Zebidi-Tacu l-arus: 3/470; 7/215; el-burhan: 2/148; Cerrahoğlu-Tefsir Usulü: 214. 3. el-burhan: 2/149; Mukaddimetü t-tefsir: 402-403; Cerrahoğlu-Tefsir Usulü: 214-215. 4. Cevheri-Sıhah: 5/1928; Zebidi-Tacu l-arus: 8/211; Menahil: 2/16; Zehebi-Tefsir ve l-müfessirin: 1/23; Cerrahoğlu-Tefsir Usulü: 215-216. 5. Cerrahoğlu-Tefsir Usulü: 217-218; Ali Turgut-Tefsir Usulü ve Kaynakları: 222-223. 6. Menahil: 2/10-14; Cerrahoğlu-Tefsir Usulü: 219-220. 7. Cerrahoğlu-Tefsir Usulü: 220-221. KUR'AN'IN TERCÜMESİ: Sözlükte tercüme hepsi beyan ve açıklama anlamı çerçevesinde değişik manalar hakkında kullanılır. Terim olarak, bir sözü başka bir dille ifade etmektir. 3 / 5

Kur ân tercümesi: Başka bir dille Kur ân'ın anlamını ifade etmek, demektir. Kur ân tercümesi iki türlüdür: Birincisi harfî tercüme olup, herbir kelimenin diğer dildeki karşılığının konulması ile olur. İkincisi ise anlam veya tefsir tercümesi. Bu da sözlerin anlamının, lafızlara ve sıraya riayet etmeden bir başka dil ile ifade edilmesi demektir. Meselâ, yüce Allah'ın: "Muhakkak biz onu akıl edip anlayasınız diye arapça bir Kur ân kıldık." (ez-zuhruf, 43/3) âyeti harfî olarak tercüme edilmek istenirse, bu âyetin herbir kelimesinin karşılığı Kur ân'daki sırası ile birer kelime konularak yapılır. Mana yoluyla tercüme ise, âyetin ihtiva ettiği mananın tamamının tercüme edilmekle birlikte, herbir kelimenin anlamı ve sırasının gözönünde bulundurulmamasıdır. Böyle bir tercüme toplu anlamıyla yapılan tefsire yakın bir muhtevaya sahiptir. Kur ân Tercümesinin Hükmü Kur ân-ı Kerim'in harfî tercümesi çoğu ilim adamına göre imkânsız bir şeydir. Çünkü bu tür tercümede gerçekleşmesine imkân bulunmayan birtakım şartlar aranır. Sözkonusu şartlar şunlardır: a- Kur ân'ın tercüme edileceği dilde kendisinden tercüme edildiği dilin karşılığında harfiyyen kelimelerin varlığı. b- Tercüme edilecek dilde kendisinden tercüme yapılan dil olan Arapçaya benzer edatların manalarını karşılayacak edatların varlığı. c- Kendisinden tercüme edilen dil ile tercüme yapılacak dilin kelime sıralanışı itibariyle cümle, sıfat ve izafetlerde benzerlik arzetmesi. Kimi ilim adamının görüşüne göre harfî tercümenin, bir âyetin bir bölümünde ya da ona benzer buyruklarda tahakkuku mümkündür. Fakat bu kadarında bile tahakkuku mümkün ise yine haramdır. Çünkü anlamın tamamını ifade etmesine imkân olmadığı gibi, Arapça ve herşeyi beyan eden Kur ân'ın ruhlara yaptığı tesiri yapmasına da imkân yoktur. Ayrıca böyle bir tercümeyi gerektiren bir zorunluluk da bulunmamaktadır. Çünkü mana yoluyla tercüme ona ihtiyaç bırakmamaktadır. Buna göre harfî tercüme, fiilen bazı kelimelerde mümkün olsa bile, şer'an kabul edilmemiştir. Ancak özel bir kelime, terkibin tamamı tercüme edilmeksizin muhatabın anlaması için muhatabın dili ile tercüme edilmesi hali müstesnâdır. Bunda bir sakınca olmaz. Mana yoluyla Kur ân'ın tercümesi ise, esas itibariyle caizdir. Çünkü bunda bir sakınca yoktur. Hatta arapça konuşmayan kimselere Kur ân ve İslâmın ulaştırılmasına araç olacaksa vacip dahi olabilir. Çünkü bunların ulaştırılıp, tebliğ edilmesi vaciptir. Kendisi olmadan vacibin yerine getirilmesi mümkün olmayan herbir iş de vaciptir. 4 / 5

Fakat bunun caiz olabilmesi için bazı şartlar aranır: 1. Bu tercüme, Kur ân'a ihtiyaç duyulmayacak şekilde alternatif haline sokulmamalıdır. Buna göre bu tercümenin yanıbaşında Kur ân'ın arapça olarak yazılması da gerekir. Böylelikle bu tercüme Kur ân'a tefsir gibi olur. 2. Tercümeyi yapan kimsenin her iki dildeki lafızların medlûlleri ve anlatım bağlamında neleri gerektirdiğini bilen kimse olması. 3. Kur ân-ı Kerim'deki şer'î lafızların anlamını bilen bir kişi olması. Kur ân-ı Kerim tercümesi ancak bu hususta kendisine güven duyulan bir kişi tarafından yapılmışsa kabul olunur. Bu tercümeyi yapacak kimsenin dininde istikamet sahibi bir müslüman olması gerekir. 5 / 5