Metal işçisi neye cevap verdi?



Benzer belgeler
Çalışma hayatında barış egemen olmalı

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Piyasalardaki Dalgalanma Otomotiv Sektörüne Nasıl Yansıyor?

BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI ADNAN SERDAROĞLU NUN 2011 MESS GREVLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Cumhuriyet Halk Partisi

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Konut Satışları Temmuz Konut Satışları Temmuz

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

Bu çalışmada, 2013 yılında gerçekleşen

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

Metal işçisinin önündeki tehlikeler ve fırsatlar

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

Maaşlarımıza Ek Artış İstiyoruz!

görüşmelerinde mutabakat sağlandı ve kamu görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik toplu sözleşme imzalandı. Buna göre imzalanan

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Ana Metal. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Mart

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 44

Kıdem tazminatında gelecek prim oranına bağlı - 21 Eylül 2011

100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

TÜRKİYE'NİN İLK 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU 2012

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

TEKSTİL VE HAZIR GİYİM ÜRÜNLERİ İTHALATINA UYGULANAN KORUNMA ÖNLEMLERİ 2 YILLIK DEĞERLENDİRME

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

MOTORLU KARA TAŞITI, RÖMORK VE YARI-RÖMORK İMALATI Hazırlayan Orkun Levent BOYA Kıdemli Uzman

İşyeri Temsilcileri Rehberi

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

KRİZİN TÜRKİYE YE ETKİLERİ

2016 Ocak Ayı / İşçi Aileleri Nasıl Geçiniyor? İSİG Meclisi

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK 6 MİLYONA YAKLAŞTI!

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

Bir. güç birliği. hikayesi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 87

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Kasım 2015)

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

Gelir Testi Yaptırmayanlar Dikkat!

Ocak / January Temmuz / July 1985

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

İŞ GÜVENCEMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ!

İLK 250 BÜYÜK FİRMA NE KADAR KÂR EDİYOR?

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ 1 / 7

Ocak / January Temmuz / July 1985

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

Nisan Konya Ekonomik Verileri

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

ONUR BAKIR HAKLARIMIZ VAR! İŞÇİ KADINLAR SORUYOR, EKMEK VE GÜL YANITLIYOR yılından 100 soru ve 100 yanıtta kadın işçilerin hakları

Cumhuriyet Halk Partisi

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

TOPLUMSAL RAPORLAR CEZALANDIRILIYORUZ ( ) Türkiye nin cezalı kentleri

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

Sunu planı. Sunu Planı. Slayt No 3-6 Tekstil ve Hazır Giyim Sektörlerinin Brüt Katma Değeri. 7-8 Sektörlerin Büyüme Eğilimleri

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

TİCARİ İLİŞKİLER DURUM İKÖ ÜLKELERİ ARASINDA AVRUPA BİRLİĞİ >>

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

Şimdi fazla ileri gitmiş bu gerici diktatörlüğü terbiye etmek, mümkünse biraz değiştirip halka kabul ettirmek istiyorlar.

Mayıs Konya Ekonomik Verileri

TEPAV Perakende Güven Endeksi TPE

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

TOPLUMSAL RAPORLAR YATIRIM TEŞVİKLERİ VE İSTİHDAM ( ) Yatırımlar büyürken istihdam küçülüyor

Birleşik Metal İş Sendikası üyesi işçilerin % 92,4 ü erkek, % 7,6 sı kadındır.


TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Araştırma Notu 14/165

Transkript:

2 Metal işçisi neye cevap verdi? Türk Metal sendikasının MESS ile imzaladığı satış sözleşmesinden sonra Birleşik Metal İş sendikasının MESS dayatmaları karşısında greve çıkmasının ve ciddi sayıda işyerini Mess ten kopararak 2 yıllık ve üyelerinin ücret taleplerini karşılayacak biçimde sözleşme imzalaması yalnızca kendi üyeleri arasında değil Türk Metal üyesi işçiler arasında da heyecan yaratmıştır. Bolu, Gebze, İstanbul ve İzmir de Türk Metal üyesi işyerlerine sıçradı. Yürütülen eylemler ve iş durdurma süreçlerinin sonrasında, Bursa da Tofaş tan başlayarak Renault ve diğer işyerlerinde her ne kadar Türk Metal ve MESS in satış sözleşmesi delinememişsede bir ölçüde Ekonomik kimi kazanımlarla sonuçlanmıştır. Şimdi sıra sendika değiştirme konusunda adım atmaya gelmiştir. 2012 yılında Türk Metal den istifa ederek Birleşik Metal de örgütlenen ancak mahkeme kararlarıyla yeniden Türk Metal e dönen Bosch işçileri bu TİS döneminde Türk Metal i zorlamasıyla önce grev kararı alındı. Daha sonra ise Türk Metal Bosch işçilerinin ücret taleplerine yakın bir sözleşme imzalamak durumunda kalmıştır. İşte, Bursa da Renault tan başlayarak diğer Türk Metal üyesi işyerlerine yayılan bu öfke metal işçileri için bardağı taşıran son damla oldu. Renault un öncülüğünde, diğer işyerlerindeki metal işçileri Bosch taki, kendi sözleşmelerinden daha ileri ücret maddeleri içeren sözleşmenin tüm işyerlerine uygulanmasını isteyerek eyleme başladılar. Tepkilerini ortaya koydukları T. Metal sendikasının taleplerini karşılamaması halinde topluca sendikadan istifa edeceklerini duyurdukları bir toplantıya Türk Metal çetelerinin gözdağı vermek ve korkutmak için demir çubuklarla saldırıp bazı işçileri yaralaması fitili ateşledi. Yıllardır üyesi oldukları sendikalarından, istifa ederek onu fabrikalarda İnsan Kaynakları hailne getiren patronlarla başbaşa bıraktılar. Bursa da diğer fabrikalara yayılan süreç, Bursa dışına taşarak Eskişehir, Ankara, Aksaray, Kocaeli, Adapazarı, Sakarya, MESS in adımları ve sendikaların kısıtları MESS ve işyeri yönetimlerinin, yeniden kontrolleri altında bir sendika (Hak-İş/Çelik-İş ) e yönlendirmeleri alttan alta sürerken, kimi politik yapıların temas ettikleri işçilere (Disk- Birleşik Metal) yerine yeni bir sendika kurmayı öneriyor. Bu çevrelerin gerekçelerinde Birleşik Metal in bu süreçlere müdahale konusunda yeterince çaba göstermediği, zaten kendi grevinin yasaklanması sonrasında militan bir mücadele başlatmadığı gibi eleştirileri bulunuyordu. Oysa, bir sendikanın nesnel sonuçları açısından doğrudan düzeni etkileyen ve işçilerin kazanması halinde çorap söküğü gibi büyük sanayi merkezlerinde yoğun bir hareketliliğe ve ciddi moral ve inisiyatif üstünlüğüne sebep olacak bu çapta bir hareketi tek başına yürütmesi ne kadar olanaklı tartışılır bir durumdur. Süreci değerlendirirken, esas olarak hem işçiler arasında hem de sendikalarda sınıf mücadelesinin örgütlü öznelerinin varlığının zayıflığının sürece müdahil olunamamasında etken olduğunu görmemiz gerekir. Metal işçisinin, hak talebi ve sendikasına yönelik öfkeyle başlattığı bu mücadele debursa nın, ülke geneline göre muhafazakarlığın baskın olması, milliyetçi örgütlenmelerin ve tarikatların yaygınlığınıda dikkate almak gerekir. Metal işçilerini yıllardır Türk Metal sendikasının eğitimlerinden geçtiğini, firma içi çeşitli çalışmalarla işçilerde ciddi bir firma kültürünün geliştirldiğini ve tepki gösteren işçilerin patronlarını savunurken, eleştiriyi Türk Metal sendikasına yönelttiğini unutmamalıyız. İşçiler daha mücadeleci bir sendikaya (BMİS), sınıf mücadelesi iddiasındaki kimi Sosyalist öznelere yönelik dini ve milliyetçi önyargıların hakim olduğunu eylem ve mücadele kültürünün oldukça zayıf olduğunu kısaca sınıf bilincinin zayıf olduğunu görmek gerekir. Bütün bunlara rağmen, sistemin çok yönlü kuşatmasına karşın metal işçilerinin sınıfsal iç güdüleriyle gösterdiği tepki çok değerlidir. Sendikal hareketin krizi ve çıkış Öte yandan, bu gelişmelerin ardından asıl üzerinde durulması gereken bugün sendikaların içinde bulunduğu durumdur. Bize göre sendikaların ikili bir temsiliyet sorunu bulunmaktadır. Birincisi: Ülkemizde 25 milyon çalışanın %4 ü ancak sendikalarda örgütlüdür. Tersten bakarsak çalışanların %96 sı sendikalarda temsil edilmemektedir. İkincisi: DİSK ve TÜRK-İş içinde birkaç sendikayı dışında bırakırsak sendikalar, üyesi olan işçileride temsil etmiyor, edemiyor. Kendi temsilcilerini ve yöneticilerini seçemeyen, toplu sözleşmelerde kendileriyle ilgili konularda söz ve karar sahibi olamayan, işverenlerle var olan Endüstriyel ilişkilere itirazı olan işçilere mevcut sendikal yapı çözüm sunmuyor. Bunun sonucu olarak sendikalı işçiler içerisinde de temsiliyet krizi yaşanıyor. Aslında, son günlerde yaşanan metal işçilerinin tepkisi ve itirazı buralardan kaynaklanıyor. Bizce, 2013 gezi süreci ile metal işçilerinin bugünkü ayaklanmasında büyük benzerlikler var. Gezi sürecindeki muazzam halk ayaklanması, neye itiraz ettiğini çok net ortaya koymuştu. Ne yiyip içeceğine, kaç çocuk doğuracağına, nasılyaşayacağına, yaşam alanlarının nasıl olması gerektiğine, kendisinin hiçbir sözü ve kararı alınmadan karar veren, yok sayan, aşağılayan, baskıcı, totoliter, tek adam anlayışınaydı, bu öfke ve itiraz. Neye tepki ve itiraz ettiğini bilen, bu muazzam kalkışma ne istediğini tam tarif edememe hali içerisinde arayışlarını halen sürdürüyor. Metal işçilerininneye itirazı olduğunu bilerek ortaya koyduğu tavır ve tepki çok net. Ancak, ne istediğini tarif edememe hali gezi süreciyle tamı tamamına örtüşüyor. Biliyoruz ki, politik öznenin bizzat içinde olmadığı toplumsal olaylarda bile, olayların seyri bazen bizlerin öngördüğünden çok daha farklı ve hızlı biçimde değişebilir, gelişebilir. Bütün bu gelişmelerin ışığında, sınıfın politik öznesinin esas yönü ise, mevcut gücünün gerçekliğinden yola çıkarak fabrikalarda, işletmelerde, atölyelerde, genel olarak her işyerinde ısrarlı, planlı ve sabırlı, belirli bir stratejiye uygun sınıf çalışmasına yoğunlaşmaktır. Sendikaların yeniden sınıf örgütü olarak inşaasıda ikinci bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Bu görevlerin, üstesinden gelmeyi başaranlar geleceğe uzanabilecek, devrimci bir miras bırakabilecektir. KEMAL ALİM BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI İZMİR ŞUBE ÖRGÜTLENME UZMANI

3 Bursa da mücadelenin dünü ve bugünü: Bölgede geçmişin bir mirası var Metal işçilerinin önce Bursa da başlayan, sonra da diğer havzalara yayılan direnişi ile ilgili olarak Metalde Sınıf Tavrı olarak 12 Eylül 1980 öncesi Mako fabrikası işyeri baştemsilcisi ve bölgede DİSK i örgütleyen Ahmet Sarıçam ile görüştük. Sarıçam geçmişteki ve bugünkü mücadelenin farklarını ortaya koyarken, direnişin kayıpsız bir biçimde atlatılmasının önemli olduğuna işaret etti. 12 Eylül öncesi nasıl bir tablo vardı Bursa da? Ne gibi mücadele deneyimleri yaşadınız? 70 li yıllarda Bursa da bağımsız sendikalarda örgütlüydü işçiler, otomotiv sektöründe. Bağımsız sendikaların, Fehmi Işıklar ın başında olduğu, bağımsız sendikayı terk etmesiyle DİSK li oldu işçiler. O dönemde de kıran kırana bir mücadele vardı. Türk Metal e ve DİSK e bağlı Yeraltı Maden-İş arasında bir mücadele sürüyordu. Yeraltı Maden İş sendikası Tofaş ve Coşkunöz de başarılı olamamıştı ama Renault, Mako, SKT ve Karsan da örgütlü hale gelmişti. DGM direnişine kadar DİSK in kesin hakimiyeti vardı. Bu direnişin ardından öncü işçiler işten çıkartılmaya başlandı. Renault da, Robert Bosch da vs... de bütün öncü işçiler işten çıkartıldı. Bu arada devlet ve sermayenin saldırısı karşısında bir dağılma, panik oluştu. Türk Metal özellikle ülkü ocaklarını destek alarak saldırıya geçti. O dönem MİSK vardı. Onların yardımıyla saldırı geçti. Aynı şey Mako da da baş gösterdi. Hepsi fabrikaların tek hakimi gibi hareket etmeye başladılar. Ancak bu boşluk kısa sürdü.yeniden bir toparlanma gerçekleşebildi. Türk Metal ile DİSK in Maden İş i arasında yeniden bir mücadele başladı. Biz Mako da kadro kırımından sonra yeniden görevlendirmelerle üstünlük sağladık. 850 kişi civarındaydı o dönem. Yetki dönemine geldiğinde Türk Metal sahte üyeliklerle yetki başvrusu yaptı ama fiili güç bizde olduğu için yapamadılar. Mahkemelik oldular. Refaranduma gidildi ve Maden-İş sendikası oylamayı kazandı. Bu üstünlüğün ardından yeni kadrolar ortaya çıktı ve seçimle baştemsilci seçimi yaptık. İlginçtir o gün de, Bursa Organize Sanayi içinde başı Renault ve Mako çekiyordu. Renault işçilerinin mücadeleci bir yapısı vardır. O günden bugüne dönük bir mirası var ve bu sebeple de bugün bu fabrikalar başı çekti. Nerede bir işçi direnişi varsa Türk Metal oraya saldırırdı Sarı sendika Türk Metal in işçilere direniş öncesinde bir saldırısı oldu işçilere. Bu bardağı taşıran son damla olmuş gibi gözüküyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk Metal in direniş öncesi ve sonrası saldırıları oldu. Bu Bursa da ilk kez olan bir şey değil. 12 Eylül öncesi de böyleydi. Bursa da nerede bir eylem, işçi direnişi varsa sarı sendika Türk Metal saldırıyordu. O dönem Mako nun yanında Maysan da bir direniş vardı. Dışardan Türk Metal insanlar topladı. Bunlar minibüslerle geldi, jandarmaların gözü önünde saldırdılar. İşçilerle saldırgan arasında çatışmalar, kavgalar çıktı. Mako işçisi de Maysan işçisinin yanında olmuştu. Başarılı olamadı.bunun gibi pek çok yerde Türk Metal çeteci özelliğini öne çıkartan adımlar attı. Mahallelerde, işyerlerinde saldırmaya çalıştılar. Kadroları yıldırmaya ve direnişleri bitirmeye çalıştılar. Örneğin Tofaş ın önünde Maden İş bildirisi dağıtan arkadaşımızı bıçakladılar. Bunun gibi pek çok şey. 12 Eylül öncesinde Türk Metal bu saldırgan tutumuna karşın başarılı olamadı. Bütün büyük fabrikalarda DİSK e bağlı Maden iş sendikası etkiliydi. 12 Eylül den bir süre önce, işverenler cuntanın geleceği bilgisi doğrultusunda hareket ediyordu. MESS, Bursa ya özellikle bir ağırlık verdi. MESS in şubesi o dönem Bursa da güçsüzdü. Fakat birden bire harekete geçirildi. 12 Eylül e doğru jandarma kontrollerini geliştirdiler, sivil polis ekipleri fabrika önlerine yerleştirildi. 12 Eylül den hemen önce beni de işten çıkarttılar ve hemen ardından 12 Eylül geldi. Toplu bir şekilde değil, nokta atışları şeklinde bunu yaptılar. Sınıf sendikacılığı ancak işyerlerine basılan güçlü ayaklarla güçlenir Sendikalar gerisinde kaldı bu mücadelenin neler düşünüyorsunuz bu konuda? Sendikalar bu mücadeleye kadroları açısından hazır değil. Sendikalar bu mücadeleye öncülük etmeyi istiyor. Çoğu zaman bunu düşünmedikleri için umutları da kalmamış durumda. Dolayısıyla kendiliğinden gelişen hareketlere de öncülük yapamıyorlar. Bu biraz da Türkiye deki siyasi duruma bağlı olan bir şey, sınıf mücadelesinin geride kalması ile alakalı. Sınıf sendikacılığı yapan sendikalarda sermaye düzeninin düzenlenmeleri altında sıkıştırılmış durumda. Bu sendikalar içinde olumlu unsurlar var. İşçi sınıfı mücadelesine katkıda bulunma vs... Sendikaları sınıf mücadelesi veren ekipler için bir okul haline dönüştürülmelidir. Bu da sınıf sendikacılığını büyütmeyi hesap eden kadroların işyerlerinde güçlenmesi ve oraya ayak basması gerekir. Peki metal direnişinin bu noktasından sonra neler yapılabilir? İşçilerin yeni bir sendika talebi de var. Bursa daki örgütlenme kolay değildir. Bursa otomotiv sektörünün can damarı. Sermaye burayı işçi sınıfı hareketine kolay kolay bırakmaz. Sınıf sendikacılığı doğal olarak burada gerçek güçlerle karşı karşıya. Burada işçiler içinde sınıf sendikacılığı öne çıkartacak, işçi sınıfının ortak çıkarları doğrultusunda ekonomik ve siyasi çıkarlarını ön planda çıkan bir çizginin örgütlenmesi gerekir. Bu sabırlı bir çalışma ister. Birden bire sonuçlar alınamaz. Bu işçi sınıfı içinde tüm ittifakları yaparak gerçekleştirmek gerekir. Yaşlı kuşak sendikacılar, işçi önderleri var. Bunlarla temasa geçilmesi ve sınıf sendikacılığının bu bölgede güçlenmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bu tür işçi eylemlerle sıklaşacak Bu hareketlenme bundan sonra Türkiye işçi sınıf hareketi içerisinde neler değiştirir? Şu ana kadar bu hareket nisbi kazanımlarla sonuçlandı. Bu harekete katılan işçilere bir moral güç kazandırır. Bu işçilerin geleceği için olumlu bir tablodur. İlerisi için iyidir. Bu hareket diğer havzalarda da ses buldu. Ancak Türk Traktör ve Otosan da işçi kıyımlarına gidilirse ve çaresiz kalınırsa olumsuz bir yansıması olur. Önümüzdeki dönemde Türkiye sürekli krizler dönemi içinde olacak. Bu hem siyasi, hem ekonomik açıdan bu durum açıktır. Dolayısıyla bu tür işçi eylemleri sıklaşacak. Ancak bu işçi eylemlerinin geleceğe olumlu yansıması için geleceğe zayiatsız bir tablonun kalması gerekiyor.

4 Türkiye de metal sanayi işçisinin durumu İşçi sınıfının genellikle en ileri unsurlarını barındıran metal sanayi, sermayenin merkezileştiği, büyük ölçekli işletmelerden kurulu bir sektör olma özelliğiyle tarih boyunca en keskin sınıf mücadelelerine sahne olmuş, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde de sınıfın diğer kesimlerine öncülük etmiştir. Sait Çakır 1998 de 40 bin metal işçisinin Türk Metal den istifa etmesinin ardından yaklaşık 17 yıl sonra metal sektörü bir kez daha grevlerle sarsılıyor. Zaman değişse de işçilerin talepleri değişmiyor; yaklaşık 20 bin işçi ücret zammı, Türk Metal in fabrikalardan tümüyle tasfiyesi, işten çıkarmaların durdurulması talebiyle üretimi durdurma kararı aldı. İşçilerin üretimden gelen güçlerini kullanma kararı daha şimdiden Türkiye ekonomisi üzerinde kısa ve uzun vadede derin etkiler bırakacak boyutlara ulaştı. Metal Sektörü Bolşevik Devrimi nin önderi V.I. Lenin in sanayi proletaryası içerisinde metal işçilerine özel önem verdiğini biliyoruz. İşçi sınıfının genellikle en ileri unsurlarını barındıran metal sanayi, sermayenin merkezileştiği, büyük ölçekli işletmelerden kurulu bir sektör olma özelliğiyle tarih boyunca en keskin sınıf mücadelelerine sahne olmuştur. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde de metal proletaryası, sınıfın diğer kesimlerine daima öncülük etmiştir. Bu bağlamda, devrimci sendikacılığın tohumlarının atıldığı Kavel Direnişi ve Sungurlar Kazan Grevini anımsatmak yeterli olacaktır. Bugün metal sanayisi, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörüdür. 90 bini aşkın firmanın faaliyet gösterdiği metal işkolu 2014 yılında 68 milyar dolarlık ihracat geliri yaratarak Türkiye nin toplam ihracatının % 43 ünü tek başına gerçekleştirmiştir. İmalat sanayisinde yaratılan katma değerin %36 sı metal sanayisinde üretilmiştir. Yaklaşık 1 milyon işçinin istihdam edildiği metal sektörünün imalat içindeki istihdam oranı % 28 tir. TÜİK in 13 sene önce hazırladığı girdi-çıktı tabloları da metal sanayisinin önemini ortaya koymaktadır. (Tablo 1) Doğrudan geri bağlantı katsayısı, ilgili sektörün bir birimlik üretimi için diğer sektörlerden talep ettiği girdi miktarını göstermektedir. Toplam geri bağlantı katsayısı ise, sözkonusu sektöre dönük bir birimlik talep artışının zincirleme olarak yarattığı toplam üretim artışını ölçmektedir. Bir örnek üzerinde açıklayalım. Otomotiv sektörüne dönük bir birimlik talep artışı olduğunu varsayalım. Otomotiv sektörü bu talebi karşılamak için üretimini bir birim arttığında, ona girdi sağlayan diğer üreticiler de harekete geçmekte ve üretimdeki toplam artış kabaca 3 birime ulaşmaktadır. Tabii, otomotiv sanayisinde (grev gibi nedenlerden ötürü) üretim duraksadığında, aynı zincirleme etki bu sefer tersine işlemekte ve otomotive girdi sağlayan diğer işkolları da durgunluğa girmektedir. Girdi-çıktı tablolarından hesaplanan en yüksek geri bağlantı katsayılarına metal işkollarında rastlamaktayız. Metal sektörünün lokomotif olma özelliği, toplumsal üretim içindeki merkezi konumundan ileri gelmektedir. Bu yüzden metal işçileri modern proletaryanın çekirdeğidir. Son 10 Yılda Reel Ücretlerin Seyri Bu yılın Ocak ayında BMİS metal sanayisinde yaklaşık 15 bin işçiyi kapsayan grev örgütlemeye giriştiğinde, Türkiye yi sınırlarında cihatçı teröristlerin, yabancı gizli servislerin cirit attığı bir ülke haline getiren AKP, imza usulü bir bakanlar kurulu kararıyla grevi milli güvenliğe aykırı ilan etmişti. Dipten gelen dalgayı hisseden sanayi oligarklarından Ali Koç, Eşitsizlikler artıyor, reel ücretler eriyor diyerek timsah gözyaşları dökmüştü. Oysa emekçilerin ücretlerini baskılayarak her yıl cirosunu ve kârını katlayan bizzat kendisiydi. Ve şimdi her gün Koç Holding in bir başka fabrikasında yeni bir grev kararı alınıyor ve Koç Holding işçilerin ücretlerindeki en ufak bir artışa dahi direniyor. Böylelikle emekçiler, başka şeylerin yanı sıra, iyi kalpli burjuva imajını da yerle bir ediyorlar. Peki reel ücretler ne durumda? Genel olarak imalat sanayi işçileri, özel olarak da metal işçileri son 10 yılda milli gelirdeki büyümeden paylarına düşeni elde edebildiler mi? (Tablo 2) Tablodan da açıkça görüleceği üzere imalat sanayi genelinde reel ücretler 2009 dan itibaren 3 yıl boyunca kriz öncesi düzeyin altına düşmüş, bu durum ana metal ve otomotiv işkollarında 2014 yılına kadar sürmüştür. Reel ücretlerdeki erime otomotiv sanayisinde doruğa çıkmıştır. Otomotivde reel ücretler 2007 deki seviyesine ancak 2014 yılında ulaşabilmiştir. Bir başka deyişle, sanayi burjuvazisi ekonomik krizin yükünü reel ücretleri baskılamak suretiyle emekçilerin sırtına bindirmiştir. Dahası patronlar, kriz geçtikten sonra reel ücretlerde iyileştirmeme yapmamak konusunda direnmiştir. Kısaca, kriz imalat işçisini teğet geçmemiştir. Bugün özel olarak otomotiv sanayisindeki, genel olarak metal işkolundaki çelişkilerin kaynağı, 12 Eylül faşist darbesinin Türkiye ye dayattığı ihracat merkezli sanayileşme stratejisidir. Gümrük duvarlarının indirilmesi, sanayilerin bir bir dışarıya açılmasıyla birlikte dış pazarlardaki dalgalanmalar emekçi sınıfı doğrudan etkilemektedir. Milli gelirdeki büyümeyle reel ücretlerin seyri karşılaştırıldığında durum daha da vahimdir. İmalat sanayi genelinde ve otomotiv ana metal işkollarında kriz sonrasında gözlemlenen gecikmiş ve cılız reel ücret artışları, kriz zamanındaki gerilemeyi ancak dengeleyebilmiştir. Bunun sonucunda imalat sanayi işçisi ve onun ana gövdesini oluşturan otomotiv ve ana metal sanayi işçileri ekonomik büyümeden paylarını alamamışlardır. Bugünkü kavganın arkaplanında bu gerçek yatmaktadır. Tam bu noktada Marx ın işçi sınıfının ekonomik mücadelesine ilişkin şu tespitini anımsamakta yarar var: Pazar fiyatlarının düştüğü dönemlerde, aynı şekilde bunalım ve durgunluk evrelerinde işçiyi, eğer büsbütün işten atılmadıysa, kesinlikle bir ücret düşüşü beklemektedir. Dolandırılmamak için, pazar fiyatlarındaki böyle bir düşüş durumunda bile, ücretlerde ne oranda bir düşüşün zorunlu hale geldiği konusunda kapitalistle pazarlık etmelidir. Eğer, aşırı-kârların elde edildiği gönenç evrelerinde ücretlerin arttırılması için mücadele etmemişse, bir sanayi çevriminin ortalaması alındığında, ortalama ücretini, yani emeğinin değerini bile alamaz. (Ücret, Fiyat ve Kâr, s. 69-70)Marx ın tespitleriyle uyumlu bir biçimde Türkiye de kriz yıllarında reel ücretler gerilemiş, emek-gücünün değerinin altına inmiştir. Kapitalistlerin kendilerini dolandırmasına izin vermek istemeyen işçiler ihracat rekorlarına, ciro ve kârlılık rakamlarına bakarak kriz döneminde uğradıkları zararın telafi edilmesini talep etmektedirler. Devam edelim. Beyaz eşya, makine-ekipman ve metal eşya üretimindeki işçilerin reel ücretlerinde gözlemlenen yıllık yüzde 5 lik artışlar yeterli olmaktan çok uzaktır; zira bu sektörlerdeki ortalama ücretler otomotiv ve ana metal işkollarından daha düşüktür. Düşük ücretli metal emekçilerinin aldıkları zamlar göreli ücret eşitsizliklerini ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Son grev dalgası göreli ücret eşitsizliklerinin çok ciddi bir kriz dinamiği olduğunu ortaya koymuştur. 15 bin metal işçisini harekete geçiren şey Bosch firmasında elde edilen % 60 lık zammın kendilerine de uygulanması talebidir. (Tablo 3) Tablodan açıkça görülmektedir ki metal eşya üretimi hariç metal işkollarındaki sömürü oranı ve işçi başına kâr imalat sanayi genelinin üzerindedir. Metal işçileri, bir bütün olarak, işte bu yüksek sömürü oranlarına itiraz etmektedirler. MESS içinde örgütlenen metal sanayi patronlarının, ücretlere yapılacak bir zammı sanayi burjuvazisinin geneline nazaran daha fazla tolere edebilecek durumda oldukları açıkça görülmektedir. Ancak işçilerini Türk Metal e demir çubuklarla dövdürten patronlar, işçi başına elde ettikleri aşırı kârların bir kısmından dahi vazgeçmemek konusunda direnç göstermektedirler.

5 Otomotivde Durum Türk Metal ile MESS arasında yapılan toplu iş sözleşmeleri metal sektörünün tamamı için bağlayıcıyken, şimdilik sadece otomotiv işkolunda çalışan işçiler üretimi durdurma kararı almış durumda. Peki otomotiv işkolunda durum ne? Öncelikle otomotiv sanayisi, temel olarak büyük ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. Dahası bugünkü grevler binlerce işçinin tek bir çatı altında toplandığı en modern fabrikalarda patlak vermiştir. Aşağıdaki tabloda grevdeki fabrikalara ilişkin istihdam bilgileri yer almaktadır. (Tablo 4) İSO nun açıkladığı en büyük 500 sanayi işletmesi içerisinde 2013 itibariyle 37 tane otomotiv (ana ve yan sanayi) şirketi bulunmaktadır. Türkiye nin en büyük 500 sınai işletmesinin üretimden satış hasılatı yaklaşık 455 milyar TL iken, bu toplam içinde otomotiv şirketlerinin payı 51.3 milyar lira ile % 11 dir. Dış ticaret istatistiklerine bakıldığında ihracatın birinci kaleminde yine otomotiv sektörünü görmekteyiz. 2014 yılında 22.7 milyar dolar ihracat yaparak toplam ihracatın % 15 ini tek başına gerçektiren otomotiv sanayisi, tamamen ihracata dönük bir sektördür. 2014 yılında üretilen 1 milyon 218 bin aracın 885 bini, yani kabaca dörtte üçü ihraç edilmiştir. Ödemeler dengesi açığı veren bir ülke olarak, Türkiye ye en çok döviz getiren sektör konumundaki otomotiv sanayisinin stratejik bir öneme sahip olduğu açıktır. Türkiye de üretilen her 4 motorlu araçtan 3 ü ihraç edilmekte; ihraç edilen her 4 araçtan 3 ü Avrupa ya satılmaktadır. Yıllık 1.9 milyon araç üretme kapasitesine sahip olan otomotiv ana sanayisi, üretken kapasitesindeki gücünün aksine dış pazara bağımlılık açısından oldukça kırılgandır. (Tablo 5) Yukarıdaki tablo otomotiv sanayisinin pazarlar bakımından kırılganlığını ortaya koyuyor. Motorlu araç üretimi geçen senenin ilk dört ayına oranla % 28 artarak 455 bin seviyesine gelmiş, ihracat adet bazında % 15 artarak 265 bin seviyesinin üzerine çıkmış; ancak ihracat gelirleri % 7,6 azalmıştır. Ana ihracat pazarı olan AB ye ihracat % 3.3 gerileme kaydetmiştir. Özetle otomotiv sanayisinde daha fazla üretim yapılmış, daha fazla ihracat gerçekleştirilmiş ancak daha az gelir elde edilmiştir. Burada temel neden, Avro- Dolar kurundaki gelişmelerdir. Avro dolar karşısında değer kaybettikçe, Avrupa pazarına yapılan ihracatın dolar cinsinden getirisi azalmaktadır. Türkiye Sınai Kalkınma Bankasının raporuna göre parite kaynaklı ihracat kaybı Ocak-Şubat ayında 300 milyon dolardır. Bu kaybın Mart ayında da devam ettiğini biliyoruz. Otomotiv İhracatçıları Birliği başkanı Orhan Sabuncu, ilk çeyrekte otomotiv sektörünün parite kaynaklı kaybının 750 milyon dolara çıktığını açıkladı. Özetle, otomotiv işçisi daha fazla üretim yapmasına karşın, Avrupa daki kriz nedeniyle otomotiv sanayisinin dolar cinsinden ihracat gelirleri erimektedir. Burjuvazi de ihracat pazarlarında kurdan kaynaklanan zararlarını emekçilerin sırtına bindirme hesaplarını yapmaktadır. Emekçiler ise, daha fazla üretip daha az kazanmayı reddetmektedirler. Dış ticaretin liberalleştirilmesi işçi sınıfına daha fazla yoksullaşma ve daha fazla istikrarsızlık getirmiştir. Bu çelişkiler ortadan kaldırılmadıkça, proletarya mücadelesinin bitmeyeceği açıktır. Dahası bu mücadelenin ekonomik taleplerle sınırlı kalmayacağı da Tablo 1 Sektörler Doğrudan Geri Bağlantı Toplam Geri Bağlantı Ana Metal 0,7567 2,9597 Otomotiv 0, 7573 2,9942 Beyaz Eşya 0,7060 2,7718 Metal Eşya 0,6937 2,7943 Makine-Ekipman 0,6219 2,5691 Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bankası Tablo 4 Otomotiv Ana Sanayisi İstihdam Bilgileri, 2014 Ford Renault Tofaş Türk Traktör Genel İşçi 7192 4413 5009 2424 33238 Büro Personeli 479 613 534 323 3893 İdareci 93 7 66 30 458 Mühendis 1493 508 681 160 4481 İdareci Müh. 505 163 183 103 1613 Toplam 9762 5704 6473 3040 43683 Kaynak: OSD Tablo 5 Otomotiv Sanayisi Üretim ve İhracat Verileri, Ocak-Nisan 2014-2015 2014 Ocak-Nisan 2015 Ocak-Nisan % Üretim (adet) 354,481 454,998 +28 İhracat (adet) 230,220 265,569 +15 İhracat ($) 7,631,017,000 7,046,785,000-7.6 AB ye İhracat ($) 5,588,340,00 5,403,642,000-3.3 Tablo 2 Reel Ücret ve Milli Gelir Endeksi, 2005-2014, 2005=100 Yılar İmalat Ana Metal Beyaz Eşya Metal Eşya Otomotiv Makine Ekipman 2005 100 100 100 100 100 100 100 Milli Gelir 2006 98,07 93,24 102,55 104,26 100,88 100,73 106,89 2007 100,76 98,53 111,13 108,64 105,88 107,39 111,88 2008 101,51 107,93 122,37 118,99 103,73 126,04 112,62 2009 93,21 91,12 114,92 116,33 95,08 117,00 107,18 2010 92,31 91,41 117,65 112,87 86,09 107,40 117,00 2011 97,65 103,18 128,48 114,42 93,60 114,24 127,26 2012 105,90 106,68 141,45 122,97 102,58 136,45 129,97 2013 111,97 107,58 140,53 134,99 103,18 139,15 135,42 2014 118,17 115,34 150,90 147,68 110,09 153,10 139,30 Kaynak: TÜİK ten kendi hesaplamalarımız Tablo 3 İmalat Sanayisine İlişkin Bazı Göstergeler, 2013 İmalat ana metal beyaz eşya metal ürünler Otomotiv işçi başına kâr (yıllık) 43.213 TL 82.916 TL 70.710 TL 30.309 TL 54.879 TL sömürü oranı % 132 % 201 % 147 % 111 % 144 ortalama ücretler (aylık) 1.627 TL 2.418 TL 1.953 TL 1.493 TL 2.321 TL Kaynak: TÜİK, Sanayi Bakanlığı (Kendi hesaplamalarımız) Kaynak: OSD

6 Metal işçisi sözünü söylüyor! Ben Halil Telli 9 yıldır inşaat işçisiyim. Ben bu ülkede taşeronlaşmaya, işçinin emekçinin ezilmesini, sömürülmesini istemiyorum. Patron daha zengin, emekçi daha da fakir olan bir ülke istemiyoruz. Herkesin eşit olduğu, kimsenin inşaatta üç kalıp altında, madende gocuk altında kalmadığı, patronun daha fazla kazanması için emekçinin ölmediği, haddinden fazla çalışması gerekmediği bir ülke için; Türk ün, Kürd ün, Laz ın, Çerkez in, Alevi nin, Sünni nin bir arada yaşadığı bir ülke için; işçisi, çiftçisi, memuru, madencisi hep birlikte olalım. Tek bilek, tel yürek olalım, kendimizi kimseye ezdirmeyelim. Her yerde hakkımız için herkese sesimizi duyuralım. Yaşasın emekçiler! Kahrolsun işçiyi sömüren, kemiren kapitalist patronlar ve işbirlikçisi sarı sendikalar! Yaşasın metal işçisinin onurlu mücadelesi! Halil Telli İnşaat işçisi Selam size direnen metal işçileri. Ben de bir metal işçisiyim. Sizlerin onurlu mücadelesini basından izliyorum. Sizi izlerken içimde bir umut yeşeriyor ve gururlanıyorum. Herkese sizin onurlu mücadelenizi anlatıyorum. Bende MAN Motor da işçiyim. Size yaşadığım bir olayı anlatacağım; toplu sözleşme ayında sendika şube başkanı fabrikaya geldi, bizlere bol keseden üfürdü.bizlerin aldığı maaşı bile bilmiyordu. Dayanamadım, kalktım, söz aldım Sen bizim maaşı bilmiyorsun, bizde senin maşını bilmiyoruz. Merak ettik başkan, maaşın kaç lira? diye sordum tabii ki çok sinirlendi ve söyleyemedi. Neyse, fazla uzatmayım; toplantı bitti ben tezgahımın başına gittim. Birden haber geldi İhsan seni personel müdürü çağırıyor dediler. Gittim. Personel müdürünün ilk söylediği söz şu oldu Sana ne başkanın aldığı maaştan? Senin işine son veriyoruz gerekçeleri ise işyerinde huzursuzluk çıkartmak. Müdürler bile sendikanın yalakalığını yapıyor. İşçiler adına Çubuk mevkiinde güya işçi kooperatifi kurdular. Ama lüks villalar yaparak fabrika müdürlerine peşkeş çektiler. Zaten Türk Metal Sendikası patronların desteğiyle fabrikalarda. İçim yanıyordu ve bu gangster sarı sendikayı pislik çukuruna atacak işçiler çıkar mı? diye hayıflanıyordum. İsteğim kabul oldu, o işçiler çıktı işte. Reno ve Tofaş ın yiğit ve onurlu işçileri, selam olsun sizlere!bbu haklı ve onurlu mücadeleniz tarihe geçecek. Bu haklı ve onurlu mücadelenizi bütün yüreğimle destekliyorum. İhsan Sur Ankara dan metal işçisi Bursa da direnen metal işçilerinin mücadelesi mücadelemizdir. TEKEL direnişinin şiarını yükselten Ölmek var, dönmek yok! diyen metal işçisine bin selam! Ankara dan İYİ-DER üyesi işçiler Sabah işe geldiğimizde, cafcaflı bir kağıda yazılan bir bildiriyle gözümüzü açtık. İllegal örgütlerden, provokatörlerden, seçim öncesi oyunlardan bahsediyorlardı. Henüz ben niye bu bildirileri dağıttıklarını anlamaya çalışırken, yanımdaki arkadaşım Bursa ayaklandı, korkmuşlar dedi. Meseleyi anlamıştık. Türk Metal in kuklaları korkmuşlardı. O korku ki, sabahın köründe onlara Çerkezköy de bildiri dağıttırıyordu. Burada da daha yeni imzalanan sözleşmenin, üç yıllık olduğuna yönelik yaptığımız itirazlarda benzer bir korku duymuşlardı fakat bu kadar değildi. Yalnız belli ki tek korkan onlar da değil. Aradan birkaç saat geçtiğinde fısıltı gazetesi bize sosyal medyadan Reno ve Tofaş la ilgili paylaşım yapanlar tespit edilecek ve işten çıkarılacak söylemlerini iletmişti bile... Bununla da kalmadılar Türk Metal in örgütlü olduğu bir diğer fabrikadan, Hema dan bu sebeple işçi çıkartıldığı yaygarasını yaydılar içeriye... Belliydi, Reno daki, Tofaş taki kardeşlerimiz fena korkutmuştu çeteyi. MESS ile yapılan görüşmeden sonra imzalanan sözleşme burada da bizi yansıtmıyor. Bizim görüşlerimiz hiç alınmadı! Burada da huzursuzluk var. Fakat henüz Reno, Tofaş işçisi kadar güçlü değiliz, fakat oradan güç alıyoruz. 4 bin kişi çalışıyor burada ve her gün küçülme tehditleri savruluyor. Yalan olduğunu biliyoruz. Şimdi bu yalanları, Tofaş ve Reno işçileri sayesinde daha iyi görüyoruz. Çerkezköy BSH dan bir işçi İşçi sınıfımız hem öğreniyor, hem ögretiyor İşsizliğin, yoksulluğun iş cinayetlerinin kol gezdiği, tüm zenginliklerimizin bir avuç uluslararası ve yerli işbirlikçi sermayedara peşkeş çekildiği şu günlerde, Bursa RENO, TOFAŞ ve COŞKUNÖZ işçilerinin başlattığı İnsanca ücret, insanca çalışmak ve satılmış sendikayı sıfırlayacağız başkaldırı HAZİRAN a girerken işçi sınıfımızın biz buradayız, VARIZ dercesine görkemli direniş içimizi ısıttı, ısıtmaya da devam edecek gibi... Reno işçileri ile başlayan bu başkaldırı sadece ek zam talebi değildir, aynı zamanda yıllardır işverenlerin kucağında sendikacılık yapan, satılmış ve gangster Türk Metal Sendikası nadır. Bu mücadele kendisini yoksullaştıran, köleleştiren işveren sendikası MESS edir. Bu başkaldırı uluslararası sermayeye ve yerli işbirlikçilerinedir; bu başkaldırı işsizliğe yoksulluğa ve gelir dağılımındaki uçurumadır; İşverenlerin krizlerde, Kriz var. Zarar ettim, zararı paylaşacağız diyen, karını beş kart arttırdığında, insanca ücret isteyen işçiye İşinize bakın diyerek karlılığını işçiye yansıtmayan, kara değil, zarara ortak eden aldatmacalarınadır; Başkaldırı, yıllardır işçi sınıfımıza işyerlerinde kan kusturan gangster Türk Metal Sendikası nadır; yıllardır işçi sınıfımıza kan kusturan, işverenlerin 12 Eylül öncesi eli kanlı örgütü işveren sendikası MESS e dir; Köleleştirmeyedir başkaldırı; daha az işgücü ile daha çok üretime zorlamayadır, iş cinayetlerinedir, işverenlerin dayattığı performans, esnek çalışma ve taşeronlaşmayadır; Kıdem tazminatını gasp etmek isteyen AKP iktidarı ve işverenleredir; Türk Metal silinmelidir tüm işyerlerinden dur demelidir, artık yeter denmelidir. İşçi sınıfımıza karşı kirli oyunların tertipçisi Türk Metal gitmelidir; yemekler iyi çıkmıyor diyen işçiyi işten attıran, ek zam isteyen işçilere işverenin parası olsa verir cevabı veren ve sendikada temsil hakkı isteyenleri tehdit eden Türk Metal bitmelidir. İşverenin kucağında yıllardır sendikacılık yapan, işverenlere aidatı (eti) benim, kemiği senin diyerek işçi düşmanı tavrını hiç gizlemeyen bu sendika sıfırlanmalıdır. Sözleşmelerde işçinin söz, karar ve onay hakkının olmadığı, temsilcilerin atama ile belirlendiği, işçinin özgür iradesinin sendika genel kurullarında delege seçimleri olmaksızın sandıklara yansımadığı bu sendika bitmelidir. Kısacası; RENO İŞÇİLERİ bir ışık yaktı. Biz buradayız, varız dedi. Atarım, satarım, kapatırım tehditlerine boyun eğmedi, eğmiyor. Kendi öz gücüne inancını 3. başkaldırısı ile perçinledi RENO, TOFAŞ, COSKUNÖZ ve diğerleri Bu mücadelede DİSK-Birleşik Metal İş Sendikası nın (BMİS) verdiği uzun soluklu mücadelenin etkisini hatırlamak gerekir. BMİS in, MESS e karşı yıllardır sürdürdüğü mücadele örnek olmuştur. MESS işverenlerine karşı her şeye rağmen GREV pankartları asarak, tehditlere aldırmadan Mücadele böyle olur dedirtmiş ve başkaldırının sınıf tavrı açısından tetikleyicisi olmuştur. BMİS in bu onurlu duruşu, mücadelede işçi sınıfımıza can suyu oldu.. Ankara dan selam olsun mücadeleci BURSA otomotiv işçilerine! Cefa Erdoğan Birleşik Metal İş (BMİS) Ankara Şube Örgütlenme Eski Uzmanı

7 Kıdem tazminatı haktır Son kalemiz, yıktırmayacağız! Hükümetin Kıdem Tazminatı Fonu adı altında getirmek istediği sistem işçiler için kölelik demektir,yağma demektir. Kıdem Tazminatı işten atılan,- haklı nedenle kendi işten ayrılan,evlenen,askere giden,15 yıl çalışan ve 3600 gün prim ödeyen işçilerin kazandığı bir haktır. Ancak Fon Sistemi tüm bu hakları ortadan kaldıracaktır. Sadece emekli olunca (65 yaşında) konut kredisi alırsa 15 yıl sonra,ölüncede varisler tarafından Fon daki para alınacabilecektir. İşte kıdem tazminatı fonu ile ilgili hayati gerçekler. Kıdem Tazminatı Fonu işçilerin değil, patronların talebidir.. Patronlar,işçileri kapının önüne koyarken,kıdem tazminatı ödemek istemiyor.hükümet te bu talep doğrultusunda kıdem tazminatını işverenin yükümlülüğü olmaktan çıkarıyor. İşverenin,işçinin ve hükümetin para aktaracağı bir fon oluşturmak istiyor. Kıdem Tazminatı işçinin iş güvencesidir Fon un amacı işçilerin tazminat alması değil,atzminatsız işten atılmasıdır.bir çok işveren kıdem tazminatı nedeniyle işçileri işten atamıyor.işte bu nedenle patronlar kıdem tazminatının kaldırılmasını istiyor.fo gelirse,- patronlar tazminat ödemeden işçileri atabilecekler.iş güvencemizin son kalesi de yıkılacak. Ekmeğimiz,aşımız patronun iki dudağı arasında olacaktır. İşten atıldığımız gün aç kalacağız Kıdem Tazminatı işçi işten çıkarıldığında işveren tarafından ödenecek bir ücrettir.hükümetin Fon tasarısına göre işveren,işçinin kıdemi karşılığı tazminat ödemeyecektir. Oluşturulmak istenen Fon ile Kıdem Tazminatı ortadan kalkmakta,yerine emeklilik benzeri bir sistem getirilecektir.işten atıldığımızda,yeni iş bulana kadar evimize ekmek götürmemizi sağlayan bir tazminat artık ödenmeyecektir. Kıdem Tazminatı Fon unda gerçek amaç: Kölelik Hükümet Kıdem Tazminatı Fon u oluştururken gerçek niyetini tüm resmi belgelerde itiraf ediyor:kıdem Tazminatında değişikliğin amacı iş gücü piyasalarında esnekliği sağlamaktır. Esneklik,işçileri istedikleri zaman çalıştırıp,istedikleri zaman kapınını önüne koymaktır.esneklik patronlar için keyfiyet,işçiler için ise sürekli işten atılma korkusudur,kölelik düzenidir. Evlenince, askere gidince, dava açınca kıdem tazminatı yok! Mevcut yasada haklı gerekçeyle işten ayrılınca,askere gidince,- kadınlar evlendiklerinde de kıdem tazminatı alıyoruz.mevcut sistemde işveren tazminat ödememek için işe giriş çıkış yaptırdığında dava açarak tazminat alabiliyoruz.fon sisteminde bu koşullarda tazminat verilmeyecek. Kıdem Tazminatını mezara gömecekler Bugün mevcut sistemde 15 yıl çalıştıktan sonra koşulsuz hak kazanabildiğimiz kıdem tazminatı,fon sisteminde ev almak gibi Koşullara bağlanacak.15 yıllık kıdemle,yani 15 aylık ücretle ev almak,fon daki paramızı almak imkansız. Fon gelirse Tazminat azalacak Kıdem tazminatı işçinin 1 yıldaki 13. Aylığıdır.Ancak hükümet,- bunu İşverenler üzerinde yük olarak görmekte ve Fon sistemine geçiş ile beraber büyük oranda azaltılmasını dayatmaktadır. İşverenler Fon a yılda 30 günlük ücret değil daha az ödeme yapmak istemektedir.hükümet ve işverenler bunun pazarlığını dayatmakta ancak işçi sınıfı bu pazarlığı ret etmektedir. Kıdem Tazminatı Fonu yağma demektir Hükümet Fon sistemi için gerekçe olarak Tasarruf oranı nın yükseltilmesini göstermektedir. Fonlar yıllarca hükümetler tarafından yağma edilmiştir. Fakir-fukara fonu dediler kendileri doydular.siz tasarruf edemezsiniz, Tasarruf Teşfik Fonu kuralım dediler paralarımızı pul ettiler. Konut Edindirme Fonu dediler,tek bir işçi bile bu fonla konut sahibi olamadı. İşsizlik Fonu dediler,işsizlerin büyük bir bölümü faydalanamadı. Şimdi de,kıdem Tazminatımızın Fon adı altında leş kargalarına yem olmasına direniyoruz. Tüm işçilerin Kıdem Tazminatı alması için fona gerek yok Çalışma Bakanlığı İşçiler Kıdem Tazminatı alamıyor diyerek şikayet etme makamı değildir. Her işçinin Kıdem Tazminatı alabilmesi için yapılması gerekenler bellidir: İflas nedeniyle ödenmeyen kıdem tazminatını Devlet ödesin ve işverenden haciz yoluyla tahsil etsin. İflas halinde bankaların,devletin değil işçilerin alacaklarının ödenmesi öncelikli ve imtiyazlı olsun. Mevcut yasada tek kelimelik değişiklik yapılsın ve bir gün çalışana bile kıdem tazminatı ödenmesi sağlansın. Kıdem Tazminatı ödemeyen işverenlere ağır yaptırımlar getirilsin. Sendikalaşmanın önündeki engeller/barajlar kaldırılsın. Böylece örgütlenen işçiler haklarını savunabilsin. Tüm bunları yapmayarak Fon dayatmak,kıdem tazminatımızı çalan işverenlerle kol kola girip gaspa ortak olmaktır. İşçi arkadaş! Evde,sokakta,kahvede,işyerinde,- çarşıda,pazarda herkese anlat! Taşeronu neden getirdilerse kıdem tazminatını o yüzden kaldırmak istiyorlar.buda yetmiyor özel istihdam bürolarına işçi simsarlığı yetkisi vermek istiyorlar. Tüm bu saldırılar aynı amaca hizmet ediyor: AKP emekçilere kölelik dayatıyor. Kıdem Tazminatı bizden önceki kuşakların bedeller ödeyerek kazandıkları haktır,çocuklarımızın bize emanetidir. Çocuklarımızın geleceklerinin çalınmasına izin vermeyeceğiz. Biz iş güvencesi istiyoruz. Biz tüm işçilerin kıdem tazminatı için mücadele ediyoruz. Kıdem Tazminatı iş güvencemizin son kalesidir. Köleliğe ve Yağmaya karşı direneceğiz. ELİF KOÇCAN Schneider Elektrik (Çiğli) işçisi

8 Çözüm yolu: Sınıf Sendikacılığı Bursa da metal işçilerinin açtığı yol, işçi sınıfı hareketi içerisinde yeni bir dönemin açılacağının müjdecisi oldu. Gelmekte olan dipten dalga adım adım örüldü. Anadolu nun çeşitli bölgelerine dağılan ve geleneksel mücadelelerden uzak işçi havzalarında çakan kıvılcım, yangına dönüştü. Sarı sendikacılığın kaleleri birer düşerken, sırada şu var: Şimdi ne olacak? Bu soruya verilecek yanıt; işçi sınıfı hareketinin güncel ihtiyaçlarına da cevap verecek. Uzun yıllar boyu gündelik ve bölünmüş mücadelelerle kendi ekonomik çıkarları için mücadele eden işçiler, bu mücadelelerini sermaye sınıfının her türlü baskı ve ikna araçlarına karşı veriyor. Sermaye sınıfı, yıllar içerisinde işçi sınıfı ile mücadele konusunda uzmanlaştı. Sermaye sınıfı tek tek yaşanan direnişleri yalıtmayı, işçiler arasındaki küçük ekonomik çıkar kavgalarını körüklemeyi ve işçileri bölecek her türlü gerici fikri işçiler arasında yaygınlaştırmayı başardı. Bunu yapamadığı zaman ise zora başvurdu, işçileri gaza boğdu ve her türlü hak arama eylemini şiddetle bastırdı. İbreler olumsuzluğu, saatler ise karanlığı gösterirken, neo-liberal politikaların sürekli yama yaparak ötelemeye çalıştığı ekonomik bunalım kapımızı çaldı. İşçilerin sermaye sınıfına karşı biriken öfkesi, yıllar içerisinde biriken öfkesi önce özelleştirme karşıtlığında Tekel işçisi kıyafetini giydi. Tekel işçisi yaprak kımıldamayan, kuşatılmış direnişler ülkesinde işaret fişeğini çaktı. Sermaye sınıfının ve AKP iktidarının güçlü duvarları arasında gedikler açan Tekel direnişi, direnmenin en temel davranış olduğunu hatırlattı. Güçlü iktidar portresini alaşağı eden Tekel direnişini yer yer patlayan direnişler, cam ve Yatağan işçilerinin örneğinde olduğu gibi fiili grev ve işgal pratikleri izledi. Her biri kısmi başarılar kazansa da, işçi sınıfının makus talihini kıracak o büyük adımı atamadı. Ancak işçi sınıfının belleğinde önemli bir iz bıraktı. Bu iz metal işçilerinin direnişinde yeniden canlandı. 2013 yılıdna ülkemizin dört bir yanını saran halk eylemleri, işçi sınıfı için öğretici oldu. Dipten gelen dalgayı metal işçisi yükseltti ve Anadolu nun dört bir yanına dağılan işçi havzalarında çakan kıvılcım, Bursa da yangına dönüştü. Sarı sendikaların kaleleri bir bir düşerken, metal işçisi için sömürü zincirinin üç halkası Türk Metal-MESS-iktidar üçlüsünün ilki kırıldı. İkinci halka olan MESS ise ciddi bir biçimde aşındı. Sırada ise herkesin aklında tek bir soru var: Şimdi ne olacak? Bu soruya verilecek cevap işçilerin bugünkü mücadele içinde yarattığı birliği ileriye taşıyacak mevzilerde saklı. Metal işçisi için buna verilecek net yanıt: sınıf sendikacılığıdır. Sarı sendika esaretinden kurtulan ve MESS in dayatmalarına sesini yükselten metal işçisi, şimdi kalıcı bir başarı için bu zorlu görevi inşa etmelidir. Peki sınıf sendikacılığı nedir? Sınıf sendikacılığının ilkeleri Ülkemizde sınfı sendikacılığı deyimi DİSK in 1975 yılında yayınladığı sınıf ve kitle sendikacılığı programı ile yerleşirken, bugün bu deyimin yalnızca sınıf sendikacılığı ile anılmasının bir önemi bulunuyor. Buradaki önem sınıf sendikacılığı kavramının kitlesel mücadele pratiğini içermek zorunda oluşudur. O halde sınıf sendikacılığını şu ilkelerle özetleyebiliriz: 1- Sınıf sendikacılığı, işçilerin güncel ve tarihsel çıkarlarını savunan bir anlayışa sahiptir. Sınıf sendikacılığı, sermayeden ve iktidarlardan bağımsız bir sendikal hattı savunur. Sınıf sendikacılığı, ücret sendikacılığının aksine kendisini yasal mevzuatlarla sınırlandırmaz. Kanunların işçi sınıfı lehine genişletilmesini ve fiili-meşru mücadele yöntemlerini savunur. 2-Sınıf sendikacılığı, mevcut sarı sendikacılığın aksine sendikaların atanmış patron temsilcileri tarafından değil, işçiler tarafından yönetilmesini savunur. Bunun için ise tek tek işyerlerinden başlamak üzere işyeri komiteleri, gruplarını veya meclislerine dayanan bir yapıyı inşa eder. 3- Sınıf sendikacılığı kısım, bölüm, işyeri, şube ve genel yönetim kurullarında bulunacak temsilcilerin en fazla iki yıllığına seçilmesini savunur. Sınıf sendikacılığı yapan bir sendikada bir temsilci en fazla iki kere üst üste seçilebilir. 4- Sınıf sendikacılığı profesyonel sendikacılık mesleğini reddeder. Sendikada çalışacak hiçbir sorumlunun ücreti sektördeki ortalama işçi ücretlerini geçemez. Bu ücretler sendikal uzmanlar için de geçerlidir. 5- Sınıf sendikacılığı yalnızca işçilerin ücretlerinin arttırılması ile kendini sınırlandırmaz. İşçilerin sosyal, siyasal haklarını savunur.sınıf sendikacılığı, işçilerin en temel hakkı olan yaşam hakkının gerçekleşmesi için iş güvenliği ve işçi sağlığını temel çalışma ilkesi olarak benimser. Bu önlemlerin alınması için her kademede bu konunun uzmanları ile çalışmalar yürütür. 6- Sınıf sendikacılığı güvencesizleşmeye, taşeronlaşmaya, esnek çalışmaya, özelleştirmeye karşı durur. Sınıf sendikacılığı anlayışına göre bunlara karşı mücadele kapılı kapılar ardında sermaye ve iktidarların temsilcileri ile yapılan pazarlıklarla olmaz. Sınıf sendikacılığı sermayenin bu saldırılarına karşı topyekün bir direniş hattı örer ve bütün işçilerin birliğini savunur. Özetle sınıf sendikacılığı bugün sermayenin bütüncül ve birleşik saldırı hattına karşı, işçilerin mutlak ve bölünmez bütünlüğünü savunur. Sermaye düzeninin tunç yasası olan Kârın olduğu yerde, sömürü de vardır. Sömürünün olduğu yerde ise direniş prensibi bugün bir saat gibi işlemektedir. Öyleyse şimdi bu yasanın hakkını vermekte, sömürü koşullarını kıracak bir direniş hattını inşa etmekte. Metal işçisini zorlu bir görev bekliyor; ancak buz kırıldığına göre yol da açılmıştır. Bu yolun taşlarını örmek ise bize düşüyor.