j. (a) iş birimi. 1 newtonluk kuvvetin 1 m, yol alması ile yapılan iş miktarı, (b) şaftın kutup atalet yarıçapını gösteren sembol, jack, takım, kol, manivela, kriko, vinç, vinç makarası, planga, vinç dolabı, küçük el tulumbası, krameyer, çırak, sehpa, bayrak, sancak, fors, s jack priz jack kriko jack up krikoya kaldırmak jack bkz. plug fiş jacked kriko ile askıya alınmış jacked up kriko ile kaldırılmış jacket kaplamak jacket ceket, örtü jacket tube steering gear direksiyon mili mahfazası jacketed örtülü, örtülmüş jackhammer kaya matkabı jacking bracket kriko konsolu jacking force veren kuvveti, kriko kuvveti jacking up kriko ile kaldırma jackson turbidimeter bulanıklık ölçüsü, jackson bulanıklık ölçüsü jacksonia epjlepsy bkz. epilepsy jack up platform yükselen platform jacquard machine jakar makınası tarama işlevini yerine getiren çok sayıdaki büklüm şekillerini kontrol eden dokuma tezgahı jag sivri uç jalousie jaluzi jam sıkıştırma, ezme, tutukluk, sıkışıp görev yapamama jam density yaya ve araçların tüm hareketlerinin durduğu, sıkışmanın en şiddetli anında genellikle araç/km ya da yaya/metrekare cinsinden ifade edilen yoğunluk jam nut sıkıştırma somunu, kontra somun
jam, to (elektronik) boğmak jam/traffic trafik sıkışıklığı jamb pervaz jammed sıkılmış, sıkışmış, ezilmiş, takılmış, karışmış jammer boğucu jamming boğma (sinyal) jamming resistance boğulma dayanaklılığı japan international cooperation agency (jica) japon uluslararası işbirliği ajansı jar şişe, fincan, kavanoz, gıcırdama, dişli sesi, manivela ile kaldırmak, aralamak, açmak jasper yeşime benzer bir çeşit taş javellization suyun javelle eriyiği ile arındırılması jaw çene jaw clutch çeneli kavrama jaw crusher çeneli konkasör, kaba kırma konkasörü jaw face çene yüzü, çekme deneyi aletinde deney numunesi ile temas eden çene yüzü jaw of a sheet pile palplanş lamba zıvanası jaw, lathe bkz. lathe jaw jaw/drawbar çekme çenesi jaw/vice mengene ağzı jeep jip jeep cip, arazi aracı jelly pelte jeopardize tehlikeye atmak jerk aniden çekmek, aniden itmek, aniden püskürtmek jerk silkme, sarsma jerk pump püskürtme pompası, jet tepki, fırlama, huzme, su sütunu, meme, lüle, döküm filizi, jerky motion sarsıntılı hareket, istikrarsız hareket, ibrenin kararsız bir şekilde sağa sola kayması jet fıskiye
jet jet jet burner gaz yakıcı/delikli borulu jet carburettor memeli karbüratör jet condenser fıskiyeli kondansor, buharın püskürtme su ile yoğunlaştırdığı kondansor jet cooling jet soğutma jet engine jet motoru jet fan jet vantilatör jet fuel jet yakıtı jet grouting jet enjeksiyonu jet key karbüratör meme anahtarı jet momentum jet püskürtme momenti jet nozzle jet borusu ucu jet of water su jeti jet pipe basınçlı su borusu (kazık çakmada) jet propelled jet motorlu jet pump jet pompa jet pump fıskiyeli pompa, püskürtmeli pompa, püskürtmeli hamlaç, buhar jeti veya sıkışan havanın su sütununa uygulanması ile oluşan momentum yardımı ile çok miktardaki akışkana düşük bir kaldırma sağlayan pompa jet range jet püskürtme mesafesi jet range bkz. jet throw püskürtme mesafesi jet recorder püskürtmeli kayıtçı jet throw jet püskürtme mesafesi jet tube püskürtme borusu jet ventilation püskürtme havalandırma jet, accelerating bkz. accelerating jet jetcrete püskürtme harç
jet engine jet motoru, sıcak gaz jetlerinin yanması sonucu itme meydana getiren herhangi bir motor tipi için kullanılan terim jet pipe temperature bir jet borusundaki egzoz gazları sıcaklığı jetted pile eğik kazık, çakma kazık jetting 1. basınçlı su tatbiki, jet (kazık uçlarına); 2. fışkırtma, püskürtme, fışkıran jetting of piles basınçlı su ile kazık çakma jetty cumba, sedde, orta ayak, vapur iskelesi jewel kıymetli taş, mücevher JICA bkz. Japan International Cooperation Agency jib kol, ok, bum jib arm kren kolu jib crane kollu vinç jib legs bozuk bir krende kaldırma için sağlam bir temel oluşturmak amacı ile kren koluna jib düşey veya meyilli vinç kolu jig torna aynası, parça tespit kalıbı, delgi, maden kesme ve şekillendirme makinesi jig borer hassas matkap iğnesi jig grinding taşlama veya bileme için iş parçası bağlama düzeni, bir iş parçasındaki deliğin uygun çapta taşlanması veya bileylenecek bir iş parçasının bağlanabilmesi için kullanılan bağlama düzeni jig saw düşey testere jigger özellikle tropik ülkelerde bulunan bir çeşit pire jigger saw (veya jig saw) kıl testeresi, oyma testeresi, oyma testere makinesi, krank biyel mekanizması sistemi ile çalışan ince kıl testere, şimdi aynı iş için şerit testereler kullanılmaktadır jigger kesik hareketli makine parçası veya tertibatı, keçe makinesi, su vinci, su asansörü, vinç zinciri, bisiklet, çuval doldurma makinesi, bakırcı sıvama kalemi, ındüksiyon bobini, deri kazma makinesi, maden yıkayıcı, kalbur makinesi, küçük yelkenli sandal
jigging çalkalama jigging procedure çalkalama işlemi jigging iş parçasının işlenmesi ve montajı esnasında parçaların (elemanların) değiştirilmesine olanak sağlanması için iş parçasnın bağlama düzeninde tutulma işi jim crow (a) dönerbaşlı kesicili, ikitaraflı planya makinesi, (b) ray bükme makinesi jinny madenlerde kömür vagonlarını çeken vinç, vargel, seyyar vinç arabası jip crane meyilli kaldırma koluna sahip kolun bir ucu düşey bir mil etrafında dönen tablaya tespit edilmiş diğer ucundaki kasnağı dolaşıp yük kaldıran zinciri döner tabladaki vinçten tahrik alan kren jitter seğirme job iş, görev job control statement iş güdüm komutları job definition görev tanımı, iş tanımı job description iş tanımlaması job evaluation iş değerlendirmesi job queue iş kuyruğu job scheduling iş sıralama; iş çizelgeleme job site şantiye job stream iş kuyruğu job training görev eğitimi, meslek eğitimi job mix formula işyeri karışım formülü job mix testing işyeri karışım deneyi jockey pulley gergi kasnağı jockey pulley germe kasnağı, klavuz kasnak jockey pump jokey pompa jockey wheel gergi kasnağı jockey wheel gergi tekerleği joggle (a) iki uzuv arasında relatif hareketi önlemek için kullanılan tırnak kertik, diş, çivi tertibatı, (b) plakalarda sürekli bir yüzey elde etmek için kullanılan bindirme birleştirme, kaynak
Johnson s apparent elastic limit görünen elastik limit join, to birleştirmek join bkz. merge bkz. combine birleştirmek join, to birleştirmek, eklemlemek joiner marangoz joiner s work marangozluk joinery doğramacılık joining cement conta macunu joining edge birleşme kenarı, iki harita yaprağının kenarlaşması joining piece ek parçası joining point bağlantı noktası joint bağlantı yeri, bağlantı parçası joint account müşterek hesap, ortak hesap joint chair birbiri ardı gelen tren yolu hat rayının bağlantı mesneti joint committee birleşik komisyon joint compound bağlantı bileşimi joint distribution ortak dağılım joint distribution function ortak dağılım fonksiyonu joint filler derz dolgu malzemesi (bir yolda veya başka bir yapıda, iki rijit kısmın arasındaki boşluğu bir genleşme derzi şeklinde doldurmak için kullanılan, sıkıştırılabilir nitelikteki malzeme) joint filler, mastic bkz. mastic joint filler joint filling ek dolgusu (macun) joint material derz malzemesi joint of rupture kopma derzi, kırılma derzi joint opening çatlak açılması, derz açılması joint pin mafsal pimi, tespit saplaması, bağlantı pimi joint pin mafsal çivisi, ek çivisi
joint plate tespit plakası, bağlantı plakası joint protection conta koruması joint protection sızdırmazlık koruması joint sealing material derz örtme malzemesi (su, kum tanesi vb, nin girişini önlemek amacıyla, genleşme veya büzülme derzlerinin açıkta kalan yüzeylerini örtmek için kullanılan malzeme) joint variation ortak değişim joint venture iş ortaklığı joint welding birleştirme kaynak, dikiş kaynak joint, abutting bkz. abutting joint joint, butt bkz. butt joint joint, construction bkz. construction joint joint, continuous vertical bkz. continuous vertical joint joint, contraction bkz. contraction joint joint, expansion bkz. expansion joint joint, fixed bkz. fixed joint joint, universal bkz. universal joint jointed derzli, fisürlü, çatlaklı jointing ekleme jointing compound conta kütlesi jointly müştereken, ortaklaşa joints in pavement kaplamadaki ek yerleri joints, watertight bkz. watertight joints joist kiriş, kolon, kılıcına konmuş kalas joker joker; değiştirilebilir damga Jonval turbine bakınız turbine Joosten bkz. insoluble gel Joosten method Joosten metodu (iki farklı kimyasal maddenin arka arkaya enjeksiyonu) joule on milyon erge tekabül eden enerji birimi
Joule effect Joule etkisi Joule Thomson refrigeration Jul Tomson soğutması jounce otomobil tekerleğinin yoldaki bir bombe (kasis) ye ilk çarpışı journal dergi journal bearing rulmanlı yatak journal box mil yatağı muhafazası, poyra yatağı muhafazası, dingil yatak gövdesi, muylu yatak gövdesi journal diameter muylu çapı journal, log, daily (s.) günlük journal muylu, mil ucu, milin yatak içersindeki kısmı, dingil, mihver, aks journal/axle dingilin baş kısmı journal/bearing mil yatağı journey speed seyahat hızı jowl çene kemiği, alt çene joy stick oyun çubuğu joy s valve gear eksantriksiz radyal sübab, dişli tipi lokomotif sübab dişlisi, sübab çubuğu direk olarak biyel kolundan ara bağlantı çubuğu yolu ile tahrik alır joystick denetim kolu joysticks with sliding swithces kayar anahtarlı joystikler judge yargıç judicial adli, hukuki judicial sentence mahkeme kararı jugate kenetlenmiş juice meyve suyu juke box optik disk kutusu julian calendar jülyen takvimi jump atlamak
jump joint kayış sisteminde düz ek jump start cable akü takviye kablosu jump, to atlamak jumper atlama parçası jumper cable atlama kablosu jumper spiring yıldız çarkı yerinde tutmak için küsküye bağlı yay jumper wire akımı iki cihaz arasında ileten kablo jumper atlayıcı, bağlama teli, atlayıcı makine parçası, küskü, kızak, işlenmemiş toprak pulluk demiri, yaylı kalıp takımı jumping figüre watch zamanı gösteren rakamların bir disk üzerinde bulunduğu ve pencere pozisyonuna gelerek zamanı gösterdikleri saat jumping in pistonlu makinelerde segmanın piston yuvasına oturması, böylece piston silindir içersine girebilir junction bağlantı yeri, birleşme yeri junction block kablo uçları bloğu junction box bağlantı kutusu junction cable ara bağlantı kablosu junction of two sheets pafta bağlantısı junction piece bağlantı parçası junction pipe bağlantı borusu, ara boru junction plane ayırma alanı junction, fork bkz. fork junction junction, full cloverleaf bkz. full cloverleaf junction junction, grade bkz. grade junction junction, grade separated bkz. grade separated junction junction, grade separated fork bkz. grade separated fork junction junction, half cloverleaf bkz. half cloverleaf junction junction, multi level bkz. multi level junction
junction, rotary bkz. rotary junction junction, scissors bkz. scissors junction junction, signalized bkz. signalized junction junction, split level bkz. split level junction junction, staggered bkz. staggered junction junction, t bkz. t junction junction, trumpet bkz. trumpet junction junction, uncontrolled bkz. uncontrolled junction junction, unsignalized bkz. unsignalized junction junctional birleşeğe ait junctura (çoğ juncturae), 1. mafsal, eklem; 2. bkz. junction juncture 1. oynak yeri, mafsal, eklem; 2. dikiş yeri jungle fever doğu hindistan ormanlarına mahsus çok şiddetli sıtma junior ast, kıdemsiz, lise veya üniversitede sondan bir önceki sınıf öğrencisi junk hurda junk ring yumuşak piston yayı, sızdırrnazlık segmanı juridical adli, hukuki juridical science hukuk bilimi jurisdiction yargılama yetkisi jurisprudence hukuk bilimi jurisprudential tüzel jury herhangi bir konuda karar verme amacıyla oluşturulmuş kurul, jüri just adil just discernible difference ancak sezilebilen ayrım just in time production sıfır stoklu üretim justification yaslama justify ispat etmek justify doğrulamak
justify, to sayfa yanaştırmak; gerekçelemek justo major normalden veya mutattan büyük justo minor normalden veya mutattan küçük jut çıkıntı jute jüt jute juice jut özsuyu, hint keneviri suyu juvantia yardımcı ve hafifletici ilaçlar, müsekkinler juxta (ön ek) çok yakın, yanında, bitişik anlamına önek juxtaposition 1. bitişiklik, yakınlık; 2. yanyana konma, yanyana bulunma jw crossing sanal eksen kesişi K K potasyum sembolü k. atalet yarıçapını gösteren sembol kaif alınan ilacın meydana getirdiği rahatlık, özellikle teskin edici veya uyuşturucu ilacın vücutta oluşturduğu rahatlama hali carousel movement (watch) döner taşıyıcının maşaya hiç güç iletmediği ve üçüncü pinyon tarafından tahrik edilmeden taşındığı hareket şekli, dördüncü pinyon üçüncü çarktan tahrik alıp dördüncü çark normal yönde dönüp kaçış pinyonunu tahrik eder, açık yüzlü karrusel bir devri kaolin (biyokimya), kil, alüminyum silikat kaolin kaolen, porselen kili, arı kil kaolin clay kaolenli kil kaolin family kaolen grubu kaolinic kaolenli kaolinite saf arıkil, kaolenit, iki katmanlı sulu alüminyum silikatten oluşmuş kil minerali kaolinite clay kaolenli kil kaolinite flakes kaolen pulları kaolinite group kaolen grubu