Yüksek teknolojiye 5. bölge teşviki Şubat 01, 2015-9:31:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, nerede olursa olsun yüksek teknoloji yatırımına 5. bölge teşvikinin uygulanacağını söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anemon Otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle Denizli Sivil Toplum Buluşması adı verilen etkinlikte bir araya geldi. Kentlerin ekonomilerinin ve kendilerine biçtikleri rolün tarih ve coğrafyadan etkilendiğini dile getiren Davutoğlu, "Kritik aşamalarda, eşiklerde, özellikle modern ekonomilerin trend olarak belli bir seyir takip ettiği ya da küresel kriz dönemlerinde doğru zamanlarda doğru karar alan ülkeler diğer ülkelerle aralarındaki farkı kapatır. Kriz şartları, zor ve çetin şartlar olmakla birlikte aslında o aradaki farkı kapatmak için olağanüstü imkan sağlayan şartlardır" diye konuştu. "1929 ekonomik krizinden sonra dünyanın en büyük krizini 2008'den bu yana yaşıyor, hala içindeyiz" diyen Davutoğlu, bazı ülkelerin ekonomilerinde durgunluğun, büyüme hızlarında düşüşün yaşandığını bildirdi. Davutoğlu, "Ama Türk ekonomisi hamdolsun bu kritik eşiklerden, ciddi sınavlardan geçerek, sağlıklı, bütçe disiplini sağlam, finans sistemi son derece sağlam, sanayi altyapısında üretim artışının devam ettiği, bütün pazar daralmalarına rağmen ihracatımızın 158 milyar dolarla yine yüzde 5 nispetinde artışla önemli bir ilerleme kaydettiği güzel bir performans sergiliyor" değerlendirmesinde bulundu. "Türk ekonomisinin ivmesi enerji maliyetlerinin düşmesine paralel olarak daha da artacağı inancındayız" diyen Davutoğlu, 62. Hükümet'i kurduktan sonra ekonomik planlama bağlamında önemli kararlar aldıklarını söyledi. Başbakan Davutoğlu şunları belirtti: "İki koordinasyonun önemini paylaşmak istiyorum, birincisi: Ülkenin ekonomisini yürüten ve makro planlamasını yapan hükümetle hükümetin makro planlamalarıyla iş adamlarının şirket ve strateji planlamaları arasındaki uyum. Biz Ankara'da dünya ekonomilerini takip ederek, Bakanlar Kurulu ve ilgili kurumlarımızda ne kadar vizyonel karar alırsak alalım, eğer bu vizyonel kararlar iş adamlarımızın kendi şirket stratejilerine yansımazsa eksik kalır. Ya da iş adamlarımızın vizyonel stratejik
perspektifleri hükümetler tarafından doğru anlaşılmazsa bu bütünlük sağlanmaz." Yerel ekonomilerin ülke ekonomileriyle entegre olması Makro ekonomik planlamaların, makro sanayi planlamalarının iş adamları tarafından doğru anlaşılmasının da önemine değinen Davutoğlu, ekonomilerin düzlemlerinin birbiriyle irtibatlı olduğunu anlattı. Yerel ekonomilerin ülke ekonomileriyle entegre biçimde gelişmezse ülke ekonomilerinin de yerelden kaynaklanan dinamizmi harekete geçirmelerinin mümkün olmayacağını dile getiren Davutoğlu, "Yani Denizli ekonomisi Türk ekonomisinin bir parçasıdır ama aynı zamanda Denizli ekonomisi kendi vizyonunu belirleyecek iç dinamiklere sahip olmak durumundadır" diye konuştu. Başbakan Davutoğlu, hafta sonu İzmir, Manisa, Afyonkarahisar ve Denizli'de programlarının olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Bütün bu bölgenin ekonomik potansiyelini harekete geçirmek için kent ekonomisinden, bölge ekonomisine, bölge ekonomisinden ülke ekonomisine, ülke ekonomisinden de bizim için Avrupa Birliği ve çevre bölgeler ekonomisine ve nihayet küresel ekonomi ile irtibatlı halkalar doğru bağlanmak durumunda. Bu halkanın yöneticisi durumundaki hükümetler, kent ve ülkenin belli ekonomik havzalarının dinamizmini doğru anlayamazsa o dinamizmi küresel ekonomiye taşıyacak araçları bulamaz. Bunu doğru anlarsa orada yapılması gereken şey, çok sağlam istişari mekanizmalarla bizim hükümet olarak sizlerle kendi vizyonumuzu paylaşmamız ama sizlerin de o vizyonu doğru anlayıp kentten, bölge ekonomisine oradan ülke ekonomisine katkı anlamında bir dinamizm yaratmanız lazım." 50'ye yakın kente ziyaret Partisinin kongreleri dolayısıyla son 5 ayda 50'ye yakın kenti ziyaret ettiğini ifade eden Davutoğlu, "Herhalde önümüzdeki iki ay içinde gitmediğim vilayet kalmayacaktır" dedi. Ziyaretleri sırasında sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya gelmeye çalıştığını söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "62. Hükümet'i kurduğumuz dönemde hükümet programımızın esası '2. Hamle Dönemi' diye tanımladığımız yeni bir ekonomik hamle döneminin altyapısını kurmak. Birinci hamle döneminin, 12 yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde Türkiye'nin atıl kapasitesini harekete geçiren, altyapısını duble yollardan, demiryolu altyapısına kadar güçlendiren bir hamle dönemiydi. Hastanelerimiz, her alanda, sağlık, ulaştırma, ticaret çok önemli altyapısal değişim yaşadık. Doğalgaz her yere ulaştı hemen hemen. Şimdi ikinci hamle döneminin özelliği, niceliksel dönüşümü niteliksel bir bağlama oturtmak. Yani gayrisafi milli hasılanın 4 misli artmasıyla özellikle küresel krizle birlikte dünyaya göre iyi ama bizim hedeflerimize göre yavaş seyreden büyümeyi artıracak tedbirler almak. Büyümeyi hem niceliksel hem de rekabeti sağlayacak şekilde niteliksel bir dönüşüm sağlamak. Onun için Ar-ge, inovasyon, yüksek teknoloji, orta yüksek teknoloji yatırımlarına ağırlık vermeye kararlıyız. Bunu ilk baştan itibaren söyledik. Şu ana kadar da Ar-ge, inovasyon ve yüksek teknoloji ağırlıklı ekonomik faaliyetlerden gelen taleplere, katılımlara, davetlere hiç ihmal etmeden katıldım." Davutoğlu, yaptığı konuşmada, G-20 dönem başkanlığında "en az gelişmiş ülkelerin dünya ekonomilerine entegrasyonu" ile "KOBİ'lerin dünya gündemine gelmesi" başlıklarını öne çıkaracaklarını belirterek, Türkiye'de KOBİ'lere gereken desteğin verilmesi konusunda kararlı olduklarını söyledi. İstihdamın yüzde 77'sinin, katma değerin yüzde 55'inin KOBİ'lerce sağlandığını bildiren Davutoğlu, "KOBİ'ler sağlamsa geleceğe ümitle bakabilirsiniz çünkü o KOBİ'lerden büyük şirketlerin çıkma
potansiyeli yüksektir. Ama KOBİ'ler zayıfsa daha büyük ölçekli şirketlerin varlığı bir ekonomiyi ayakta tutamaz" diye konuştu. Ekonominin gelirinin ülke geneline KOBİ'ler aracılığıyla yayıldığını ifade eden Davutoğlu, "Kurumsallaşma ve Markalaşma Destek Programı"nı geçen hafta kamuoyuyla paylaştıklarını anımsattı. Denizli iş dünyası temsilcilerine, "Denizlinin dinamizmini bilerek söylüyorum, ne olur kurumsallaşma ve markalaşmaya ağırlık verelim" diye seslenen Davutoğlu, esnaf ve KOBİ'lere verilecek desteklere, ekonominin her kademesinde girişimciliği teşvik eden bir politika takip ettiklerine dikkati çekti. Kadın ve engelli girişimcilere üst limitin üzerinde destek verileceğini, KOBİ'lerin inovasyon desteklerinin yüzde 50 artırılacağını söyleyen Davutoğlu, geçen yıl açılan şirketlerin sayısının yüzde 17 arttığını, kapanan şirketlerin de yüzde 10 düştüğünü kaydetti. Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Bu, dünyada nadir örneklerden biridir. Dünyada işletmeler kapanıyor. Burada ülke ismi zikretmeyeyim, herhangi bir ülkenin adını negatif olarak zikretmemek için ama etrafınıza bakın, bir tek Türkiye'de açılan şirket sayısı artıyor, kapanan şirket sayısı düşüyor bu kriz döneminde. Büyük ülkelerde dahi bu trend yok. Bir tek Türkiye'de 2008'den bu yana 6 milyon kişiye istihdam sağlandı. Geçen sene 1,3 milyon kişiye istihdam sağladık. Bu, KOBİ'ler sayesinde, sizler sayesinde. Biz, size güveniyoruz ama sizden beklediğimiz sizin de hükümetinizin makro stratejik planlamalarına güvenmeniz, o doğrultuda girişimci ruhunuzu harekete geçirmeniz. Onun için, bu sektörel dönüşüm programlarına intibak edin. Açılım programlarına, Latin Amerika'ya, Afrika'ya, diğer bölgelere açılım stratejilerimize intibak edin ve o intibak edişte, bizden ne talep ediyorsanız, girişimcilik adına bizden ne talep ediyorsanız yanınızdayız, arkanızdayız. Yurt dışındaki ihracatı artırmak için ne talep ediyorsanız yine türlü teşvikle ihracatın artırılması için yanınızdayız. Ülkenin ekonomik adaletini sağlayacak olan sizlersiniz. Anadolu sermayesi, Anadolu girişimciliği Türkiye'de bütün ekonomik faaliyetlerin sadece Marmara havzasına odaklanmasını dengeleyecek tek faktördür." "Marmara havzası gibi başka havzalar oluşsun istiyoruz" Başbakan Davutoğlu, İstanbul'un küresel şehir olmasını, Kocaeli'nin, Bursa'nın gelişmesini istediklerini ancak Türkiye'nin bütün ekonomik yükünün burada birikmesini istemediklerini ifade ederek, aksi halde İstanbul, Bursa gibi tarihi dokusu çok zengin şehirlerin olağanüstü bir nüfus baskısı altında kalacağını kaydetti. "Marmara havzası gibi başka havzalar oluşsun istiyoruz. Ege Bölgesiyle ilgili yepyeni bir bölgesel ekonomik kalkınma perspektifi getirmeye kararlıyız, siz de buna intibak ediniz" diyen Davutoğlu, Ege kıyılarının getirdiği turizm, ticaret, ulaştırma imkanları ile kıyının hemen arkasındaki Denizli, Manisa, Afyonkarahisar, Burdur, Balıkesir gibi şehirlerin ekonomik tarım ve sanayi potansiyelinin birleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Tarım alanında çok ciddi teşvikler açıkladıklarını anımsatan Davutoğlu, Türkiye'nin son 12 yılda tarımda Avrupa'nın en büyük, dünyanın altıncı büyük üreticisi haline geldiğine işaret etti. Türkiye'nin, eskiden olduğu gibi sadece "buğday ambarı" veya "fındıkta dünya birincisi olmak"la yetinmeyeceğini dile getiren Davutoğlu tarımda etkinliği, verimli üretimi ve teşvikleri olağanüstü düzeylerde artırdıklarını, artırmaya devam edeceklerini söyledi. Tarım, tarım sanayi ve organik tarımda verilen desteklerle Türkiye'nin önünü açmak istediklerine vurgu yapan Davutoğlu, pamuk konusunda da bir çalışma yapılması talimatı verdiğini, ülke ekonomisinde tarım ürünlerinin dengeli bir şekilde ve bölgenin jeolojisine uygun yürütülmesinin önemli olduğunu belirtti. Başbakan Davutoğlu, "Çok su gerektiren ürünlerle suya ihtiyaç hissedilmeyen ürünlerin dengeli bir şekilde, doğru planlaması yapılmadan uygulanırsa bir müddet
sonra bazı yerlerde çölleşme, başka bazı yerlerde de üretim düşmeleri görebiliriz. Biz bunları merkezden, mümkün olduğunca titiz bir şekilde belirlemeye özen gösteriyoruz" diye konuştu. "Denizli'yi ekonominin önemli bir atardamarı haline getirmek istiyoruz" Denizlinin, büyük lütuflarla bereketlenmiş mümbit bir kent olduğuna işaret eden Davutoğlu, en kaliteli tarımın yapılacağı havzaların burada bulunduğunu, organize sanayi bölgelerinde de Denizlinin katettiği mesafenin gözlenebileceğini anlattı. Islah organize sanayi bölgesi ile ilgili atılabilecek adımları gözden geçireceklerini, mermer ve kente has diğer sanayi kollarında da büyük bir imkan ve potansiyel olduğunu bildiren Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz, Denizli'yi Türk ekonomisinin önemli bir atardamarı haline getirmek istiyoruz. Bunun için bu kararları alıyoruz. Sadece Denizli'ye dönük değil, bütün ülke ekonomisinde belli atardamarlar harekete geçirmeye çalışıyoruz. Tıkanıklık olan yerleri küçük müdahalelerle açıyoruz, nerede bir tıkanma varsa. Bu tıkanma ister sektörlerin finansmanı alanında olsun ister ulaşım hatları alanında olsun, hassas dokunuşlarla oraları açıyoruz. Ama o tıkanma noktalarını açtıktan sonra oradan akacak olan Türk girişimcisinin çalışkanlığı, dinamizmi ve gelişmelere intibak edebilme kabiliyeti... Denizli bu konuda öncü bir şehir." 62. Hükümet olarak ekonomide niteliksel dönüşüm döneminde Denizli'nin en fazla güvendikleri şehirler arasında yer aldığını söyleyen Davutoğlu, kentin geçmişte, şehirler arasındaki hayırlı rekabette çok önemli aşamalar katettiğini belirtti. Denizli'nin gelecekte de ülke ekonomisinin önemli merkezlerinden biri olacağına yönelik inancını ifade eden Başbakan Davutoğlu, "İnşallah yükselen Türkiye'nin yükselen şehirlerinin başında, en önünde Denizli olacaktır diye ümit ediyorum" dedi. Davutoğlu, "Denizli Sivil Toplum Buluşması"nda, kentin tekstil ve birçok alanda yükselen bir trende sahip olduğunu, ihracatın 680 milyon dolardan 2,8 milyar dolara ulaştığını belirtti. Denizli'nin potansiyelinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Davutoğlu, kentin İç Anadolu'yu, Akdeniz'i ve Ege'yi birbirine bağlayacak şehirler arasında öncü olduğunu dile getirdi. Burada sanayinin gelişmesinin bir tesadüf olmadığını ifade eden Davutoğlu, "Denizli'nin simgesi niye horoz? Çünkü horozun üzerine güneş doğmaz. Horoz güneşi haber eder, sizler de çalışkan Denizlililer olarak üzerinize güneş doğmaz, sabah horozdan önce çalışmaya başlarsınız ve güneşi de haber edersiniz. Güneşe öncülük edersiniz. O bakımdan Denizli'nin ben öncü bir şehir olacağına inanıyorum" dedi. İzmir'in tarih boyunca Akdeniz'in en önemli limanlarından biri olduğunu, bu kentin diğer şehirlere göre gelişme hızını yakalayamadığını ifade eden Davutoğlu, "Bunda yerel yönetimlerin ülkenin genel yükselişine uyum gösterememeleri ve birçok faktör var" değerlendirmesinde bulundu. İzmir Çandarlı Limanı'nın İzmir ile birlikte bu kentin hinterlandındaki Manisa, Balıkesir, Denizli, Aydın'a da hizmet edeceğini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu: "Sizin en kısa sürede en etkin şekilde uluslararası piyasalara girmeniz için ne gerekiyorsa yapacağız. Lojistik merkezler, ulaştırma hatları ki Aydın-Denizli otoyolu da tamamlanıyor buradan da Antalya'ya bağlanacak ve bir anlamda ticaret ve büyük bir tarım havzası, bir turizm havzasıyla turizm, tarım, ticaret, sanayi bu hat üzerinde birbirleriyle entegre hale gelecek. İnşallah 2023 hedefleri içinde de aynı güzergahta bu kez hızlı tren çalışmasını yürüteceğiz." Yüksek teknoloji yatırımına 5. bölge teşviki
"Türkiye artık yüksek teknoloji üreten bir ülke olmak durumunda. Orta yüksek teknolojiyi yaygınlaştıran ülke sathına yayan ülke olmak durumunda" diyen Davutoğlu, nerede olursa olsun yüksek teknoloji yatırımına 5. bölge teşvikinin uygulanacağını, Denizli'nin de bu anlamda kapasitesini bildiğini anlattı. Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bu entegre ekonomik altyapıyı sağlam bir şekilde bir çerçeveye oturtup bizim Ankara'da yaptığımız makroekonomik planlamanın içine yerleştirmemiz lazım. Denizli'den beklediğimiz sadece konvansiyonel üretim yapmak değil. Denizli'de Ar-Ge, inovasyon merkezleri olsun istiyoruz. Üniversitemizde bunun altyapısı gelişsin istiyoruz. Her bir şirketimizin ki maşallah ben bizim milletimizle her zaman iftihar etmişimdir bu yönüyle müthiş girişimciyiz biz. 'Akıncı ruhu' deniyor ya bazen bu savaş meydanlarında gözleniyor bazen iktisat meydanlarında. Dışişleri bakanı olarak beni en fazla zorlayan şeylerden biri ama sevinerek şevkle memnun olduğum hususlardan biri: Afrika'ya açılım yaptık. Başka bir millet olsa 3 sene planlama yapar, düşünür şirketler yani. Devlet dese ki 'Afrika'ya açılıyorsunuz' iş adamları 3 sene düşünür, 3 sene planlama yapar sonra yavaş yavaş. Bizde maşallah 3 aya bile gerek yok, 3 gün sonra dil bilsin, bilmesin girişimcimiz alır valizini oralara açılır. Tweet üzerinden bile çok şey almışımdır, 'Sayın Bakanım şu anda Kenya Havalimanı'nda mahsur kaldık bize buradan alır mısınız. Göndeririz büyükelçiyi alırız. Bizim insanımızın hareket kabiliyeti çok yüksek. Önünü açmanız yeter. Önünü açtığınızda o girişimci ruh hayata geçer." "Taşımacılık konvansiyoneldir, lojistik moderndir" Hükümet olarak açıkladıkları 25 sektörel dönüşüm programını iş adamlarının incelemesini isteyen Davutoğlu, "Bu hükümet, devlet bize ne demek istiyor diye baksın. Biz onlar raflarda, kağıt üzerinde kalsın diye yapmıyoruz. Uzun hazırlıklardan, aylarca süren hazırlıklardan sonra tek tek bin 350 eylem planı hazırladık ve onların her birinde devlet kendine görev biçti. İş adamlarımızın işini kolaylaştırmak için önemli sektör teşvikleri getirdik" dedi. Davutoğlu, "sağlık turizmini teşvik" diye başlı başına bir teşvik başlığı olduğunu, Afyonkarahisar'da, Denizli'de termal turizmini geliştirebilecek önemli teşvik unsuru olduğunu aktardı. Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü. "Mesela lojistik. 'Taşımacılıktan lojistiğe geçiş' dedik, bu bir stratejik hedeftir. Taşımacılık konvansiyoneldir, lojistik moderndir hatta küreseldir. Mesele tırları doldurup bir yere göndermek değil. Mesele lojistik planlamayla bütün mal aktarımının Türkiye üzerinden sistematik bir şekilde dünyaya sağlanması. Onun için lojistik alanda ne yapacağınızı, kimleri hangi kentlerin şehirlerimizin öne çıkacağını biraz da o şehirlerin performansları belirleyecek. Biz kuralları koyarız. Hangi şehir öncülük yaparsa o kazanır. Bir an önce herkesin bu sektörel dönüşüm programlarını incelemelerini rica ediyorum." Nüfus planlaması "Ailenin ve sosyal yapının, nüfus dinamizminin korunması" diye başlık açıkladıklarını hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Çünkü burada istihdamın önemli unsuru olan kadınlarımızın ekonomiye katkıda bulunmalarını istiyoruz. Ama aynı zamanda da nüfus yapımızın çalışan kadınlarımızın ekonomide çalışması dolayısıyla nüfus yapımızın bozulmasını da istemiyoruz. Yani nüfusta bir düşüş trendi istemiyoruz. 1990'lı yıllarda şu mantıkla bakardı hükümetler. Hepiniz hatırlarsınız. Ben de eşimin alanı dolayısıyla biraz da üzülerek takip ederdik: Nüfus planlaması. Nüfus planlamasını niye yapar hükümetler, tembel
olduğu için yapar. Yani nüfus ne kadar az olursa uğraşacak nüfus az olacağı için işler o kadar azalır. Ama bugün bakıyoruz Avrupa'da nüfus dinamizmini kaybetmiş ülkelerin ekonomileri çöküyor. Japon ekonomisinin karşı karşıya kaldığı problem, beslemek zorunda olduğu yaşlı nüfus ile üretmek durumunda sorumluluğunu üstlenen genç nüfus arasındaki uçurumun gittikçe açılmış olması. Bizim takriben hesaplarımıza göre 2020'lerin başlarında neredeyse başa başa geleceğimiz, 2030'lardan itibaren ise yaşlılık trendine gireceğimiz bir nüfus tablosu varken sorumlu bir hükümet bunu sadece seyretmez. Biz 1980'li, 1990'lı yıllarda olduğu gibi 'nüfusumuz az olursa kişi başına düşen gayrisafi milli hasılamız yüksek görünür' diye bakmıyoruz olaya. Nüfusumuz dinamik olacak ama üretimimiz de yüksek olacak." Yüksek teknolojiye 5. bölge teşviki Şubat 01, 2015-9:31:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, nerede olursa olsun yüksek teknoloji yatırımına 5. bölge teşvikinin uygulanacağını söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anemon Otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle Denizli Sivil Toplum Buluşması adı verilen etkinlikte bir araya geldi. Kentlerin ekonomilerinin ve kendilerine biçtikleri rolün tarih ve coğrafyadan etkilendiğini dile getiren Davutoğlu, "Kritik aşamalarda, eşiklerde, özellikle modern ekonomilerin trend olarak belli bir seyir takip ettiği ya da küresel kriz dönemlerinde doğru zamanlarda doğru karar alan ülkeler diğer ülkelerle aralarındaki farkı kapatır. Kriz şartları, zor ve çetin şartlar olmakla birlikte aslında o aradaki farkı kapatmak için olağanüstü imkan sağlayan şartlardır" diye konuştu. "1929 ekonomik krizinden sonra dünyanın en büyük krizini 2008'den bu yana yaşıyor, hala içindeyiz" diyen Davutoğlu, bazı ülkelerin ekonomilerinde durgunluğun, büyüme hızlarında düşüşün yaşandığını bildirdi. Davutoğlu, "Ama Türk ekonomisi hamdolsun bu kritik eşiklerden, ciddi sınavlardan geçerek, sağlıklı, bütçe disiplini sağlam, finans sistemi son derece sağlam, sanayi altyapısında üretim artışının devam ettiği, bütün pazar daralmalarına rağmen ihracatımızın 158 milyar dolarla yine yüzde 5 nispetinde artışla önemli bir ilerleme kaydettiği güzel bir performans sergiliyor" değerlendirmesinde
bulundu. "Türk ekonomisinin ivmesi enerji maliyetlerinin düşmesine paralel olarak daha da artacağı inancındayız" diyen Davutoğlu, 62. Hükümet'i kurduktan sonra ekonomik planlama bağlamında önemli kararlar aldıklarını söyledi. Başbakan Davutoğlu şunları belirtti: "İki koordinasyonun önemini paylaşmak istiyorum, birincisi: Ülkenin ekonomisini yürüten ve makro planlamasını yapan hükümetle hükümetin makro planlamalarıyla iş adamlarının şirket ve strateji planlamaları arasındaki uyum. Biz Ankara'da dünya ekonomilerini takip ederek, Bakanlar Kurulu ve ilgili kurumlarımızda ne kadar vizyonel karar alırsak alalım, eğer bu vizyonel kararlar iş adamlarımızın kendi şirket stratejilerine yansımazsa eksik kalır. Ya da iş adamlarımızın vizyonel stratejik perspektifleri hükümetler tarafından doğru anlaşılmazsa bu bütünlük sağlanmaz." Yerel ekonomilerin ülke ekonomileriyle entegre olması Makro ekonomik planlamaların, makro sanayi planlamalarının iş adamları tarafından doğru anlaşılmasının da önemine değinen Davutoğlu, ekonomilerin düzlemlerinin birbiriyle irtibatlı olduğunu anlattı. Yerel ekonomilerin ülke ekonomileriyle entegre biçimde gelişmezse ülke ekonomilerinin de yerelden kaynaklanan dinamizmi harekete geçirmelerinin mümkün olmayacağını dile getiren Davutoğlu, "Yani Denizli ekonomisi Türk ekonomisinin bir parçasıdır ama aynı zamanda Denizli ekonomisi kendi vizyonunu belirleyecek iç dinamiklere sahip olmak durumundadır" diye konuştu. Başbakan Davutoğlu, hafta sonu İzmir, Manisa, Afyonkarahisar ve Denizli'de programlarının olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Bütün bu bölgenin ekonomik potansiyelini harekete geçirmek için kent ekonomisinden, bölge ekonomisine, bölge ekonomisinden ülke ekonomisine, ülke ekonomisinden de bizim için Avrupa Birliği ve çevre bölgeler ekonomisine ve nihayet küresel ekonomi ile irtibatlı halkalar doğru bağlanmak durumunda. Bu halkanın yöneticisi durumundaki hükümetler, kent ve ülkenin belli ekonomik havzalarının dinamizmini doğru anlayamazsa o dinamizmi küresel ekonomiye taşıyacak araçları bulamaz. Bunu doğru anlarsa orada yapılması gereken şey, çok sağlam istişari mekanizmalarla bizim hükümet olarak sizlerle kendi vizyonumuzu paylaşmamız ama sizlerin de o vizyonu doğru anlayıp kentten, bölge ekonomisine oradan ülke ekonomisine katkı anlamında bir dinamizm yaratmanız lazım." 50'ye yakın kente ziyaret Partisinin kongreleri dolayısıyla son 5 ayda 50'ye yakın kenti ziyaret ettiğini ifade eden Davutoğlu, "Herhalde önümüzdeki iki ay içinde gitmediğim vilayet kalmayacaktır" dedi. Ziyaretleri sırasında sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya gelmeye çalıştığını söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "62. Hükümet'i kurduğumuz dönemde hükümet programımızın esası '2. Hamle Dönemi' diye tanımladığımız yeni bir ekonomik hamle döneminin altyapısını kurmak. Birinci hamle döneminin, 12 yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde Türkiye'nin atıl kapasitesini harekete geçiren, altyapısını duble yollardan, demiryolu altyapısına kadar güçlendiren bir hamle dönemiydi. Hastanelerimiz, her alanda, sağlık, ulaştırma, ticaret çok önemli altyapısal değişim yaşadık. Doğalgaz her yere ulaştı hemen hemen. Şimdi ikinci hamle döneminin özelliği, niceliksel dönüşümü niteliksel bir bağlama oturtmak. Yani gayrisafi milli hasılanın 4 misli artmasıyla özellikle küresel krizle birlikte dünyaya göre iyi ama bizim hedeflerimize göre yavaş seyreden büyümeyi artıracak tedbirler almak. Büyümeyi hem niceliksel hem de rekabeti sağlayacak şekilde niteliksel bir dönüşüm sağlamak.
Onun için Ar-ge, inovasyon, yüksek teknoloji, orta yüksek teknoloji yatırımlarına ağırlık vermeye kararlıyız. Bunu ilk baştan itibaren söyledik. Şu ana kadar da Ar-ge, inovasyon ve yüksek teknoloji ağırlıklı ekonomik faaliyetlerden gelen taleplere, katılımlara, davetlere hiç ihmal etmeden katıldım." Davutoğlu, yaptığı konuşmada, G-20 dönem başkanlığında "en az gelişmiş ülkelerin dünya ekonomilerine entegrasyonu" ile "KOBİ'lerin dünya gündemine gelmesi" başlıklarını öne çıkaracaklarını belirterek, Türkiye'de KOBİ'lere gereken desteğin verilmesi konusunda kararlı olduklarını söyledi. İstihdamın yüzde 77'sinin, katma değerin yüzde 55'inin KOBİ'lerce sağlandığını bildiren Davutoğlu, "KOBİ'ler sağlamsa geleceğe ümitle bakabilirsiniz çünkü o KOBİ'lerden büyük şirketlerin çıkma potansiyeli yüksektir. Ama KOBİ'ler zayıfsa daha büyük ölçekli şirketlerin varlığı bir ekonomiyi ayakta tutamaz" diye konuştu. Ekonominin gelirinin ülke geneline KOBİ'ler aracılığıyla yayıldığını ifade eden Davutoğlu, "Kurumsallaşma ve Markalaşma Destek Programı"nı geçen hafta kamuoyuyla paylaştıklarını anımsattı. Denizli iş dünyası temsilcilerine, "Denizlinin dinamizmini bilerek söylüyorum, ne olur kurumsallaşma ve markalaşmaya ağırlık verelim" diye seslenen Davutoğlu, esnaf ve KOBİ'lere verilecek desteklere, ekonominin her kademesinde girişimciliği teşvik eden bir politika takip ettiklerine dikkati çekti. Kadın ve engelli girişimcilere üst limitin üzerinde destek verileceğini, KOBİ'lerin inovasyon desteklerinin yüzde 50 artırılacağını söyleyen Davutoğlu, geçen yıl açılan şirketlerin sayısının yüzde 17 arttığını, kapanan şirketlerin de yüzde 10 düştüğünü kaydetti. Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Bu, dünyada nadir örneklerden biridir. Dünyada işletmeler kapanıyor. Burada ülke ismi zikretmeyeyim, herhangi bir ülkenin adını negatif olarak zikretmemek için ama etrafınıza bakın, bir tek Türkiye'de açılan şirket sayısı artıyor, kapanan şirket sayısı düşüyor bu kriz döneminde. Büyük ülkelerde dahi bu trend yok. Bir tek Türkiye'de 2008'den bu yana 6 milyon kişiye istihdam sağlandı. Geçen sene 1,3 milyon kişiye istihdam sağladık. Bu, KOBİ'ler sayesinde, sizler sayesinde. Biz, size güveniyoruz ama sizden beklediğimiz sizin de hükümetinizin makro stratejik planlamalarına güvenmeniz, o doğrultuda girişimci ruhunuzu harekete geçirmeniz. Onun için, bu sektörel dönüşüm programlarına intibak edin. Açılım programlarına, Latin Amerika'ya, Afrika'ya, diğer bölgelere açılım stratejilerimize intibak edin ve o intibak edişte, bizden ne talep ediyorsanız, girişimcilik adına bizden ne talep ediyorsanız yanınızdayız, arkanızdayız. Yurt dışındaki ihracatı artırmak için ne talep ediyorsanız yine türlü teşvikle ihracatın artırılması için yanınızdayız. Ülkenin ekonomik adaletini sağlayacak olan sizlersiniz. Anadolu sermayesi, Anadolu girişimciliği Türkiye'de bütün ekonomik faaliyetlerin sadece Marmara havzasına odaklanmasını dengeleyecek tek faktördür." "Marmara havzası gibi başka havzalar oluşsun istiyoruz" Başbakan Davutoğlu, İstanbul'un küresel şehir olmasını, Kocaeli'nin, Bursa'nın gelişmesini istediklerini ancak Türkiye'nin bütün ekonomik yükünün burada birikmesini istemediklerini ifade ederek, aksi halde İstanbul, Bursa gibi tarihi dokusu çok zengin şehirlerin olağanüstü bir nüfus baskısı altında kalacağını kaydetti. "Marmara havzası gibi başka havzalar oluşsun istiyoruz. Ege Bölgesiyle ilgili yepyeni bir bölgesel ekonomik kalkınma perspektifi getirmeye kararlıyız, siz de buna intibak ediniz" diyen Davutoğlu, Ege kıyılarının getirdiği turizm, ticaret, ulaştırma imkanları ile kıyının hemen arkasındaki Denizli, Manisa, Afyonkarahisar, Burdur, Balıkesir gibi şehirlerin ekonomik tarım ve sanayi potansiyelinin birleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Tarım alanında çok ciddi teşvikler açıkladıklarını anımsatan Davutoğlu, Türkiye'nin son 12 yılda tarımda Avrupa'nın en büyük, dünyanın altıncı büyük üreticisi haline geldiğine işaret etti. Türkiye'nin, eskiden olduğu gibi sadece "buğday ambarı" veya "fındıkta dünya birincisi olmak"la yetinmeyeceğini dile getiren Davutoğlu tarımda etkinliği, verimli üretimi ve teşvikleri olağanüstü düzeylerde artırdıklarını, artırmaya devam edeceklerini söyledi. Tarım, tarım sanayi ve organik tarımda verilen desteklerle Türkiye'nin önünü açmak istediklerine vurgu yapan Davutoğlu, pamuk konusunda da bir çalışma yapılması talimatı verdiğini, ülke ekonomisinde tarım ürünlerinin dengeli bir şekilde ve bölgenin jeolojisine uygun yürütülmesinin önemli olduğunu belirtti. Başbakan Davutoğlu, "Çok su gerektiren ürünlerle suya ihtiyaç hissedilmeyen ürünlerin dengeli bir şekilde, doğru planlaması yapılmadan uygulanırsa bir müddet sonra bazı yerlerde çölleşme, başka bazı yerlerde de üretim düşmeleri görebiliriz. Biz bunları merkezden, mümkün olduğunca titiz bir şekilde belirlemeye özen gösteriyoruz" diye konuştu. "Denizli'yi ekonominin önemli bir atardamarı haline getirmek istiyoruz" Denizlinin, büyük lütuflarla bereketlenmiş mümbit bir kent olduğuna işaret eden Davutoğlu, en kaliteli tarımın yapılacağı havzaların burada bulunduğunu, organize sanayi bölgelerinde de Denizlinin katettiği mesafenin gözlenebileceğini anlattı. Islah organize sanayi bölgesi ile ilgili atılabilecek adımları gözden geçireceklerini, mermer ve kente has diğer sanayi kollarında da büyük bir imkan ve potansiyel olduğunu bildiren Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz, Denizli'yi Türk ekonomisinin önemli bir atardamarı haline getirmek istiyoruz. Bunun için bu kararları alıyoruz. Sadece Denizli'ye dönük değil, bütün ülke ekonomisinde belli atardamarlar harekete geçirmeye çalışıyoruz. Tıkanıklık olan yerleri küçük müdahalelerle açıyoruz, nerede bir tıkanma varsa. Bu tıkanma ister sektörlerin finansmanı alanında olsun ister ulaşım hatları alanında olsun, hassas dokunuşlarla oraları açıyoruz. Ama o tıkanma noktalarını açtıktan sonra oradan akacak olan Türk girişimcisinin çalışkanlığı, dinamizmi ve gelişmelere intibak edebilme kabiliyeti... Denizli bu konuda öncü bir şehir." 62. Hükümet olarak ekonomide niteliksel dönüşüm döneminde Denizli'nin en fazla güvendikleri şehirler arasında yer aldığını söyleyen Davutoğlu, kentin geçmişte, şehirler arasındaki hayırlı rekabette çok önemli aşamalar katettiğini belirtti. Denizli'nin gelecekte de ülke ekonomisinin önemli merkezlerinden biri olacağına yönelik inancını ifade eden Başbakan Davutoğlu, "İnşallah yükselen Türkiye'nin yükselen şehirlerinin başında, en önünde Denizli olacaktır diye ümit ediyorum" dedi. Davutoğlu, "Denizli Sivil Toplum Buluşması"nda, kentin tekstil ve birçok alanda yükselen bir trende sahip olduğunu, ihracatın 680 milyon dolardan 2,8 milyar dolara ulaştığını belirtti. Denizli'nin potansiyelinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Davutoğlu, kentin İç Anadolu'yu, Akdeniz'i ve Ege'yi birbirine bağlayacak şehirler arasında öncü olduğunu dile getirdi. Burada sanayinin gelişmesinin bir tesadüf olmadığını ifade eden Davutoğlu, "Denizli'nin simgesi niye horoz? Çünkü horozun üzerine güneş doğmaz. Horoz güneşi haber eder, sizler de çalışkan Denizlililer olarak üzerinize güneş doğmaz, sabah horozdan önce çalışmaya başlarsınız ve güneşi de haber edersiniz. Güneşe öncülük edersiniz. O bakımdan Denizli'nin ben öncü bir şehir olacağına inanıyorum" dedi. İzmir'in tarih boyunca Akdeniz'in en önemli limanlarından biri olduğunu, bu kentin diğer şehirlere göre gelişme hızını yakalayamadığını ifade eden Davutoğlu, "Bunda yerel yönetimlerin ülkenin genel
yükselişine uyum gösterememeleri ve birçok faktör var" değerlendirmesinde bulundu. İzmir Çandarlı Limanı'nın İzmir ile birlikte bu kentin hinterlandındaki Manisa, Balıkesir, Denizli, Aydın'a da hizmet edeceğini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu: "Sizin en kısa sürede en etkin şekilde uluslararası piyasalara girmeniz için ne gerekiyorsa yapacağız. Lojistik merkezler, ulaştırma hatları ki Aydın-Denizli otoyolu da tamamlanıyor buradan da Antalya'ya bağlanacak ve bir anlamda ticaret ve büyük bir tarım havzası, bir turizm havzasıyla turizm, tarım, ticaret, sanayi bu hat üzerinde birbirleriyle entegre hale gelecek. İnşallah 2023 hedefleri içinde de aynı güzergahta bu kez hızlı tren çalışmasını yürüteceğiz." Yüksek teknoloji yatırımına 5. bölge teşviki "Türkiye artık yüksek teknoloji üreten bir ülke olmak durumunda. Orta yüksek teknolojiyi yaygınlaştıran ülke sathına yayan ülke olmak durumunda" diyen Davutoğlu, nerede olursa olsun yüksek teknoloji yatırımına 5. bölge teşvikinin uygulanacağını, Denizli'nin de bu anlamda kapasitesini bildiğini anlattı. Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bu entegre ekonomik altyapıyı sağlam bir şekilde bir çerçeveye oturtup bizim Ankara'da yaptığımız makroekonomik planlamanın içine yerleştirmemiz lazım. Denizli'den beklediğimiz sadece konvansiyonel üretim yapmak değil. Denizli'de Ar-Ge, inovasyon merkezleri olsun istiyoruz. Üniversitemizde bunun altyapısı gelişsin istiyoruz. Her bir şirketimizin ki maşallah ben bizim milletimizle her zaman iftihar etmişimdir bu yönüyle müthiş girişimciyiz biz. 'Akıncı ruhu' deniyor ya bazen bu savaş meydanlarında gözleniyor bazen iktisat meydanlarında. Dışişleri bakanı olarak beni en fazla zorlayan şeylerden biri ama sevinerek şevkle memnun olduğum hususlardan biri: Afrika'ya açılım yaptık. Başka bir millet olsa 3 sene planlama yapar, düşünür şirketler yani. Devlet dese ki 'Afrika'ya açılıyorsunuz' iş adamları 3 sene düşünür, 3 sene planlama yapar sonra yavaş yavaş. Bizde maşallah 3 aya bile gerek yok, 3 gün sonra dil bilsin, bilmesin girişimcimiz alır valizini oralara açılır. Tweet üzerinden bile çok şey almışımdır, 'Sayın Bakanım şu anda Kenya Havalimanı'nda mahsur kaldık bize buradan alır mısınız. Göndeririz büyükelçiyi alırız. Bizim insanımızın hareket kabiliyeti çok yüksek. Önünü açmanız yeter. Önünü açtığınızda o girişimci ruh hayata geçer." "Taşımacılık konvansiyoneldir, lojistik moderndir" Hükümet olarak açıkladıkları 25 sektörel dönüşüm programını iş adamlarının incelemesini isteyen Davutoğlu, "Bu hükümet, devlet bize ne demek istiyor diye baksın. Biz onlar raflarda, kağıt üzerinde kalsın diye yapmıyoruz. Uzun hazırlıklardan, aylarca süren hazırlıklardan sonra tek tek bin 350 eylem planı hazırladık ve onların her birinde devlet kendine görev biçti. İş adamlarımızın işini kolaylaştırmak için önemli sektör teşvikleri getirdik" dedi. Davutoğlu, "sağlık turizmini teşvik" diye başlı başına bir teşvik başlığı olduğunu, Afyonkarahisar'da, Denizli'de termal turizmini geliştirebilecek önemli teşvik unsuru olduğunu aktardı. Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü. "Mesela lojistik. 'Taşımacılıktan lojistiğe geçiş' dedik, bu bir stratejik hedeftir. Taşımacılık konvansiyoneldir, lojistik moderndir hatta küreseldir. Mesele tırları doldurup bir yere göndermek değil. Mesele lojistik planlamayla bütün mal aktarımının Türkiye üzerinden sistematik bir şekilde dünyaya sağlanması. Onun için lojistik alanda ne yapacağınızı, kimleri hangi kentlerin şehirlerimizin öne çıkacağını biraz da o şehirlerin performansları belirleyecek. Biz kuralları koyarız. Hangi şehir öncülük
yaparsa o kazanır. Bir an önce herkesin bu sektörel dönüşüm programlarını incelemelerini rica ediyorum." Nüfus planlaması "Ailenin ve sosyal yapının, nüfus dinamizminin korunması" diye başlık açıkladıklarını hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Çünkü burada istihdamın önemli unsuru olan kadınlarımızın ekonomiye katkıda bulunmalarını istiyoruz. Ama aynı zamanda da nüfus yapımızın çalışan kadınlarımızın ekonomide çalışması dolayısıyla nüfus yapımızın bozulmasını da istemiyoruz. Yani nüfusta bir düşüş trendi istemiyoruz. 1990'lı yıllarda şu mantıkla bakardı hükümetler. Hepiniz hatırlarsınız. Ben de eşimin alanı dolayısıyla biraz da üzülerek takip ederdik: Nüfus planlaması. Nüfus planlamasını niye yapar hükümetler, tembel olduğu için yapar. Yani nüfus ne kadar az olursa uğraşacak nüfus az olacağı için işler o kadar azalır. Ama bugün bakıyoruz Avrupa'da nüfus dinamizmini kaybetmiş ülkelerin ekonomileri çöküyor. Japon ekonomisinin karşı karşıya kaldığı problem, beslemek zorunda olduğu yaşlı nüfus ile üretmek durumunda sorumluluğunu üstlenen genç nüfus arasındaki uçurumun gittikçe açılmış olması. Bizim takriben hesaplarımıza göre 2020'lerin başlarında neredeyse başa başa geleceğimiz, 2030'lardan itibaren ise yaşlılık trendine gireceğimiz bir nüfus tablosu varken sorumlu bir hükümet bunu sadece seyretmez. Biz 1980'li, 1990'lı yıllarda olduğu gibi 'nüfusumuz az olursa kişi başına düşen gayrisafi milli hasılamız yüksek görünür' diye bakmıyoruz olaya. Nüfusumuz dinamik olacak ama üretimimiz de yüksek olacak."