7th Grade Target Vocabulary Unit 1. beautiful (adj) : pessimistic (adj) : crowded (adj) : shy (adj) : stingy (adj) : sun sign (n) : tall (adj) :



Benzer belgeler
UNIT 5 AT THE FAIR BOOKLETS

Grade 7 - UNIT 5 - Television - Precision Pack. Study Sheet Name: Class: Number:

TOO ENOUGH. Aşırı, çok fazla yeterli, yeterince, yeteri kadar

MESOS (Merkezi Sistem Ortak Sınav) PRACTICE TEST 1

Lesson 45: -er, more, less Ders 45: -er, more, less

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

Let s, Shall we, why don t. Let s, let us: Öneri cümlesi başlatır. Let s elim anlamına gelir. Let s play basketball. Haydi basketball oynayalım.

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

8. SINIF I. DÖNEM YABANCI DİL DERSİ (İNGİLİZCE) ORTAK SINAVI

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

a) Must: meli malı. Bir eylemin yapılmasının zorunluluğunu belirten must ile ifade edilen kişinin kendi isteğinden kaynaklanmaktadır.

YABANCI DİL 1 Okutman Aydan ERMİŞ

Ünite 11. Listmania. Ortak Dersler. İngilizce II. Okutman Aydan ERMİŞ

UNIT 5 TELEVISION BOOKLETS

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

M.E.B. ENG-4 Ünite-2 STUDENTS-4 UNIT-2 My Classroom ( Sınıfım ) Classroom Language ( Sınıf Dili )

İNGİLİZCE 8. SINIF YABANCI DİL A. 5. Yağız:... Kaan: Yes, of course. Yağız: When did you go there? Kaan: Last year. I visited Anıtkabir there.

BÜTÜN ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

UNIT 1 : APPEARANCE AND PERSONALITY

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

REFLECTIONS. 8.Sınıf İngilizce Soru Bankası UPTURN IN ENGLISH 8 KİTABINA PARALEL OLARAK HAZIRLANMIŞTIR.

İNGİLİZCE. My Daily Routine. A) It's one o'clock. It s on Monday. Zeka Küpü Yayınları

A) Please come in. B) Quiet, please. C) Clean the board, please. D) Turn off the light, please. Sargın Test 4. Sınıf

TEST - 1 İNGİLİZCE. 10. Verilen ifadelere göre hangi seçenekteki kişiden bahsediliyor? What s your friend like?

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

Toki Anadolu Lisesi Müdürlüğü Karaman, Türkiye

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem

YABANCI DİL I Zorunlu 1 1 4

Learn how to get started with Dropbox: Take your stuff anywhere. Send large files. Keep your files safe. Work on files together. Welcome to Dropbox!

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK

İmran Ünal ER 1. AŞAMA. Vocabulary of the Second Week

SBS PRACTICE TEST 3. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 3*

Lesson 40: must, must not, should not. Ders 40: gereklilik(olumlu), gereklilik(olumsuz), tavsiye edilen gereklilik(olumsuz)

İngilizcede Comparative Kullanımı ve Örnek Cümleleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

UNIT 1 APPEARANCE AND PERSONALITY

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 2. DÖNEM 3. SINIFLARDA İNGİLİZCE DERSİNDE NELER YAPTIK?

7. SINIF TEST 5 NG L ZCE. Adı-Soyadı:... Numarası:... Sınıfı: I like watching TV I like running. A) and B) because C) but D) very

Virtual Worlds are Useful for Children

İNGİLİZCE. My Daily Routine. A) It's one o'clock. It s on Monday. Zeka Küpü Yayınları

ÖNEMLİ PHRASAL VERBS

YABANCI DİL I Okutman Derya KOCAOĞLU

Üyelerimizi; "anlıyorum konuşamıyorum", "konuşabiliyorum", "akıcı konuşabiliyorum" şeklinde üçe ayırıyoruz.

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÇIKMIŞ SORULAR

EFDAL PRIVATE PRIMARY SCHOOL ACADEMIC YEAR ENGLISH BULLETIN 2 FOR 5 th GRADERS

Şimdi de kesin bir zorunluluğun bulunmadığını ifade eden cümlelere örnekler verelim:

ÖZEL BAHÇELİEVLER İHLAS ORTAOKULU İNGİLİZCE DERSİ 8. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI YENİ SÖZCÜKLER KONULAR/YAPILAR

Sports. A Real Achievement

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

Lesson 46: -est, most, least Ders 46: -est, en çok, en az

Lesson 67: Tag Questions. Ders 67: Etiket Soruları

Bad manner Kötü tutum, davranış Duyarlı, akıllı, mantıklı Best friend En iyi arkadaş

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

SUPERLATIVE FORM OF ADJECTIVES (SIFATLARIN EN ÜSTÜNLÜK DERECESİ) Sıfat tek heceli ise superlative(en üstünlük) şeklinde sıfatın başına The sonuna -est

ÖZEL VEGA OKULLARI Öğretim Yılı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

Teknoloji Servisleri; (Technology Services)

VOCABULARY LIST. late. leave. : ayrılmak, terk etmek call. listen. : dinlemek cartoon. live. : yaşamak chat. lunch. : öğle yemeği chess. marble.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YARIMBAĞ İLKOKULU 3/ A SINIFI İNGİLİZCE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

Appearance and Personality

MY TOWN TEST. 9. Jack lives in a sweet town with his parents.

18- UNİTE

If you have any issue in outlook mail account like spam mail, mail send or receive issues, mail delivery problem, mail sending too late and.

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

İSTEK ÖZEL BARIŞ ANAOKULU YAŞ NİSAN -MAYIS AYI BÜLTENİ

Lesson 54 : Adjectival usage of the Participle. Ders 54: Sıfatların Ortaç (Sıfat-fiil) Kullanımı

8. SINIF II. DÖNEM ORTAK SINAVI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SINIF DEĞERLENDİRME SINAVI - 2

Travel General. General - Essentials. General - Conversation. Asking for help. Asking if a person speaks English

Seyahat Etrafı Dolaşma

Seyahat Etrafı Dolaşma

Lesson 48:... enough to + verb, too... to + verb Ders 48:... yeterli/kafi + fiil, çok fazla/ aşırı... (to) + fiil

Murat YILMAZ İngilizce Öğretmeni Cumhuriyet İ.Ö.O. Merkez - Nevşehir

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SINIF DEĞERLENDİRME SINAVI - 1

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SINIF DEĞERLENDİRME SINAVI - 2

E F F I C I E N T W E N D L Y. 2. A lot of fish may die from water Solar and wind energy is... to

WHAT WE HAVE LEARNED (ÖĞRENDĠKLERĠMĠZ)

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 1. A Subject Pronouns 1 B The Verb To Be (+, -,?) 2 C Introducing Yourself 5.

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

LET THE FAIRYTALE BEGIN!

SBS PRACTICE EXAM 4. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 4* 1. Aşağıdaki cümleyi tamamlayan sözcük hangi seçenektedir?

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

8. SINIF YABANCI DİL TESTİ A

Transkript:

7th Grade Target Vocabulary Unit 1 Aquarius (n) : Aries (n) : beautiful (adj) : Cancer (n) : Capricorn (n) : clever (adj) : fat (adj) : friendly (adj) : funny (adj) : Gemini (n) : generous (adj) : handsome (adj) : hardworking (adj) : helpful (adj) : kind (adj) : lazy (adj) : Leo (n) : Libra (n) : old (adj) : optimistic (adj) : pessimistic (adj) : Pisces (n) : quite (adv) : rude (adj) : Sagittarius (n) : Scorpio (n) : short (adj) : shy (adj) : slim (adj) : solve (v) : stingy (adj) : sun sign (n) : suspect (v) : tall (adj) : Taurus (n) : ugly (adj) : Virgo (n) : young (adj) : Unit 2 accommodation (n) : attraction (n) : cemetery (n) : cheap (adj) : contain (v) : "Cross the street" crowded (adj) : cruise holiday (n) : kova burcu koç burcu güzel yengeç burcu oğlak burcu akıllı, zeki şişman arkadaş canlısı komik, eğlenceli ikizler burcu cömert yakışıklı çalışkan yardımsever kibar tembel aslan burcu terazi burcu yaşlı, eski iyimser kötümser balık burcu oldukça kaba yay burcu akrep burcu kısa utangaç zayıf, ince çözmek cimri burç şüphelenmek uzun boğa burcu çirkin başak burcu genç kalacak yer cazibe mezarlık ucuz içermek "Caddeden karşıya geç" kalabalık gemiyle çıkılan tatil

cultural holiday (n) : cycling holiday (n) : expensive (adj) : Go along the street go by taxi (v) : Go down the street go on foot (v) : Go past the street Go straight ahead Go up the street golf holiday (n) : hiking holiday (n) : historical places (n) : historical sights (n) : hospitable (adj) : It's across the street It's next to the It's on your right/left It's opposite the monument (n) : peninsula (n) : silent (adj) : skiing holiday (n) : strait (n) : territory (n) : transportation (n) : tourist spot (n) : Turn left Turn right Turn right/left into street underground (n) : Unit 3 advise someone to do something (v) : butt (n) : couch potato (n) : do exercise (v) : electronic devices (n) : environment (n) : global warming (n) : go on a diet (v) : harmful (adj) : junk food (n) : not to leave electronic devices on (v) : pollute (v) : polluted (adj) : pollution (n) : protect (v) : public transport (n) : reduce (v) : kültürel tatil bisikletle çıkılan tatil pahalı Cadde boyunca git taksiyle gitmek Caddeden aşağı in yürüyerek gitmek Caddeyi geç caddeden dümdüz ileri git Caddeden yukarı çık golf tatili yürüyerek yapılan tatil tarihi yerler tarihi manzaralar misafirperver caddenin karşı tarafında 'nin bitişiğinde sağ/sol tarafında 'nin karşısında anıt yarımada sessiz kayak tatili boğaz, geçit toprak, alan, bölge taşımacılık, ulaşım turistik nokta Sola dön Sağa dön caddesine doğru sağa/sola dön metro birine bir şey yapmasını tavsiye etmek izmarit televizyon bağımlısı egzersiz yapmak elektronik aletler çevre küresel ısınma diyet yapmak zararlı abur cubur yiyecekler elektronik aletleri açık bırakmamak kirletmek kirletilmiş, kirlenmiş kirlilik korumak toplu taşıma azaltmak

recycle (v) : rubbish (n) : rubbish bin (n) : save energy (v) : save money (v) : save animals (v) : save the Earth (v) : save forests (v) : save the nature (v) : save the world (v) : save time (v) : sensitive to the environment (adj) : suggest someone to do something (v) : turn off (v) : use stairs (v) : useful (adj) : waste (n) : waste energy (v) : waste money (v) : waste time (v) : wastebin (n) : Unit 4 advantage (n) : bad (adj) : beautiful (adj) : buy (v) : case (n) : casual (adj) : cheap (adj) : clean (adj) : comfortable (adj) : control pad (n) : difficult (adj) : dirty (adj) : disadvantage (n) : distance (n) : easy (adj) : elegant (adj) : expensive (adj) : fast (adj) : good (adj) : important (adj) : instead (adv) : intelligent (adj) : keyboard (n) : large (adj) : light (adj) : monitor (n): mouse (n) : geri dönüştürmek çöp çöp kutusu enerjiden tasarruf etmek para biriktirmek hayvanları korumak dünyayı korumak ormanları korumak doğayı korumak dünyayı korumak zamandan tasarruf etmek çevreye karşı hassas birine bir şey yapmasını önermek kapatmak (elektronik aletleri) merdivenleri kullanmak yararlı atık enerjiyi boşa harcamak parayı boşa harcamak zamanı boşa harcamak çöp sepeti avantaj kötü güzel satın almak bilgisayar kasası günlük ucuz temiz rahat oyun oynama kolu zor kirli dezavantaj mesafe, ara kolay zarif, hoş pahalı hızlı iyi önemli yerine akıllı klavye geniş, büyük hafif monitör mouse, fare

parts of a computer (n) : pay (v) : pretty (adj) : quiet (adj) : repair (v) : search (v) : select (v) : sell (v) : serious (adj) : short (adj) : speakers (n) : strong (adj) : tall (adj) : thin (adj) : tight (adj) : ugly (adj) : weak (adj) : webcam (n) : Unit 5 connected with (adj) : drug (n) : fit (v) : fold up (v) : invent (v) : invention (n) : keep dry (v) : medicine (n) : pill (n) : reduce stress (v) : splash (v) : technological developments (n) : Unit 6 absolutely right (adj) : cartoon (n) : character (n) : childish (adj) : co star (n) : delicious (adj) : documentary (n) : episode (n) : exciting (adj) : fantastic (adj) : funny (adj) : game show (n) : horror film (n) : interesting (adj) : news (n) : on the air (n) : bilgisayarın parçaları ödemek sevimli, hoş sessiz, sakin onarmak aramak seçmek satmak ciddi kısa hoparlör güçlü uzun ince sıkı çirkin zayıf video kamera bir şey ile bağlı ilaç uymak katlamak icat etmek icat kuru tutmak ilaç, tıp hap stresi azaltmak sıçratmak teknolojik gelişmeler tamamen doğru çizgi film karakter çocuksu iki baş rol oyuncudan herbiri lezzetli belgesel bölüm heyecan verici harika, olağanüstü komik, eğlenceli yarışma programı korku filmi ilginç haber radyoda, yayında

popular (adj) : prime time (n) : series (n) : sitcom (n) : soap opera (n) : sports program (n) : talk show (n) : theme (n) : viewer (n) : weather forecast (n) : western film (n) : Unit 7 accident (n) : attractive (adj) : caring (adj) : childhood (n) : comfortable (adj) : describe (v) : fascinating (adj) : film star (n) : founder (n) : gorgeous (adj) : graduate (n) : inventor (n) : Military School (n) : naughty (adj) : president (n) : recognize (v) : Republic of Turkey (n) : safe (adj) : scientist (n) : singer (n) : writer(n) : Unit 8 complain (v) : design (v) : develop (v) : discover (v) : discovery (n) : do research (v) : establish (v) : experiment (n) : explore (v) : graduate (v) : introduce (v) : invent (v) : invention (n) : land on (v) : popüler televizyonun en çok izlendiği saat dizi film sitcom (durum komedisi) pembe dizi spor programı talk şov tema izleyici hava tahmini kovboy filmi kaza çekici şefkatli çocukluk rahat tarif etmek büyüleyici film yıldızı kurucu muhteşem mezun mucit askeri okul yaramaz başkan fark etmek, tanımak Türkiye Cumhuriyeti güvenli bilim adamı şarkıcı yazar şikayet etmek tasarlamak geliştirmek keşfetmek keşif araştırma yapmak kurmak deney keşfetmek mezun olmak tanıştırmak, sunmak icat etmek icat yere inmek

law of gravity (n) : make presentation for a school subject (v) : produce (v) : prove (v) : space craft (n) : start (v) : study on (v) : Unit 9 after that : and : ask someone to do something (v) : because : but : call (v) : chop (v) : come out of (v) : first : get married (v) : gigantic (adj) : go inside (v) : grow (v) : have a nap (v) : have dreams (v) : hold (v) : live (v) : look out of (v) : marry (v) : nap (n) : next : Once upon a time : pull something out (v) : rush outside (v) : scatter (v) : start to do somethig (v) : then : turn into (v) : Unit 10 afraid (adj) : alien (n) : alien sighting (n) : amazed (adj) : feel (v) : flying craft (n) : frightened (adj) : ghost (n) : happen (v) : hear (v) : scared (adj) : yerçekimi kanunu okul dersi için sunum yapmak üretmek kanıtlamak uzay aracı başlamak bir şey üzerinde çalışmak ondan sonra ve birinden bir şey yapmasını istemek çünkü ama çağırmak, aramak doğramak bulunduğu yerden çıkmak ilk olarak evlenmek devasa içeri girmek yetiştirmek, büyümek şekerleme yapmak rüyalar görmek tutmak yaşamak bir şeyden dışarı bakmak evlenmek şekerleme (kısa uyku) bir sonra bir zamanlar bir şeyi çekip çıkartmak dışarı fırlamak dağıtmak bir şey yapmaya başlamak sonra birşeye dönüşmek korkan, korkmuş uzaylı uzaylı görme şaşırmış, hayrete düşmüş hissetmek uçan gemi korkmuş hayalet meydana gelmek duymak ürkmüş

strange creature (n) : through the window (adv) : Unit 11 adult (n) : at the age of compass (n) : compose music (v) : do well (v) : dress (v) : drive a car (v) : genius (n) : graduate (v) : have a talent (v) : In my opinion make an omlette (v) : mechanical devices (n) : play (a sport) (v) : play a musical instrument (v) : play chess (v) : practise (v) : read a map (v) : ride a horse (v) : sail a boat (v) : sharpen a pencil (v) : sing a song (v) : solve a math problem (v) : spark (v) : speak a foreign language (v) : speak fluently (v) : swim under water (v) : take an exam (v) : use a computer (v) : Unit 12 careful with manners (adj) : comfortable (adj) : elegant clothes (n) : frozen food (n) : grow up (v) : grow vegetables (v) : make yoghurt/bread (v) : start school (v) : taste (v) : type of clothing (n) : uncomfortable (adj) : unusual (adj) : wear a school uniform (v) : garip, tuhaf yaratık pencereden yetişkin yaşında pusula müzik bestelemek iyi yapmak giyinmek araba kullanmak dahi mezun olmak bir yeteneğe sahip olmak bana göre omlet yapmak mekanik aletletler bir spor yapmak, oynamak bir müzik enstrumanı çalmak satranç oynamak pratik yapmak harita okumak at binmek, sürmek tekne kullanmak kalemin ucunu açmak şarkı söylemek bir matematik problemi çözmek ateşlemek, kıvılcım saçmak yabancı bir dil konuşmak akıcı bir şekilde konuşmak su altında yüzmek bir sınava girmek bilgisayar kullanmak davranışlarında dikkatli rahat zarif, hoş kıyafetler dondurulmuş yiyecek büyümek sebze yetiştirmek yoğurt/ekmek yapmak okula başlamak tatmak giyinme tarzı rahatsız olağandışı okul üniforması giymek Unit 13

attach to (v) : bad (adj) : be injured (v) : camera (n) : computer (n) : design web pages (v) : disabled (adj) : dishwasher (n) : diving accident (n) : flexible (adj) : good (adj) : great (adj) : independent (adj) : laptop (n) : mobile phone (n) : motorized wheelchair (n) : paralyzed (adj) : photocopy machine (n) : productive (adj) : remedy (n) : surf the web (v) : technological devices (n) : useful (adj) : vacuum cleaner (n) : washing machine (n) : Unit 14 an average of (n) : attention (n) : communicate (v) : cost (v) : dangerous (adj) : destroying natural habitat (n) : distance (n) : domestic (adj) : endangered (adj) : give birth (v) : habitat (n) : heavy (adj) : hunt (v) : hunting (n) : insect (n) : land animal (n) : mammal (n) : ocean (n) : polluting the environment (n) : population (n) : prey (n) : reptile (n) : space (n) : eklemek, bağlamak kötü yaralanmak fotoğraf makinesi bilgisayar web sitesi tasarlamak engelli bulaşık makinesi dalış kazası esnek iyi harika bağımsız dizüstü bilgisayar cep telefonu motorlu tekerlekli sandalye felçli fotokopi makinesi üretken çare nette gezinmek teknolojik aletler yararlı elektrikli süpürge çamaşır makinesi ortalama dikkat iletişim kurmak (para) etmek, tutmak tehlikeli doğal çevreyi yoketme mesafe,ara evcil nesli tükenmekte olan doğurmak doğal çevre ağır avlanmak avcılık böcek, haşere kara hayvanı memeli okyanus çevreyi kirletmek nüfus av, kurban sürüngen uzay,yer

tail (n) : whitish (adj) : wild (adj) : wings (n) : Unit 15 advice (n) : attend (v) : be proud (v) : bend (v) : bluish (adj) : capabilities (n) : donate (v) : dozen (n) : dream (n) : enlarge (v) : gain confidence (v) : have an operation (v) : incapabilities (n) : land on (v) : magic land (n) : makeover (n) : meniscus (n) : miracle (n) : mystery (n) : respect (v) : rich (adj) : save life(v) : sensitive to pressure (adj) : solve (v) : stumble over a rock (v) : swollen (adj) : travel around the world (v) : warning (n) : wealthy (adj) : without effort (adv) : Unit 16 annoyed (adj) : be head over heels in love with someone (v) : be such a jerk (v) : bored (adj) : bottle up one's feelings (v) : concerned (adj) : confess (v) : confident (adj) : depressed (adj) : disappointed (adj) : embarrassed (adj) : emphasize (v) : kuyruk beyazca vahşi kanatlar tavsiye katılmak gurur duymak eğilmek mavimsi beceriler, yetenekler bağışlamak, bağışta bulunmak düzine hayal, rüya genişlemek güven kazanmak ameliyat olmak kabiliyetsizlikler, güçsüzlükler inmek, konmak sihirli yer aşırı makyaj, görünümünü tamamen değiştirme menüsküs mucize gizem saygı duymak zengin hayat kurtarmak baskıya karşı hassas çözmek ayağı taşa takılıp tökezlemek kabarık, şişkin dünyanın etrafında gezmek uyarı varlıklı, zengin çaba göstermeden sinirli, kızgın birine sırılsıklam aşık olmak ahmağın teki olmak sıkkın duygularını bastırmak endişeli, ilgili itiraf etmek kendinden emin canı sıkkın hayal kırıklığına uğramış olan utanmış olan vurgulamak

excited (adj) : exhausted (adj) : fly past in a wink (v) : frightened (adj) : frustrated (adj) : humiliate (v) : interested (adj) : overcome (v) : quarrel with someone (v) : satisfied (adj) : shocked (adj) : show emotions (v) : surprised (adj) : tired (adj) : worried (adj) : heyecanlı bitkin, çok yorgun göz açıp kapayıncaya kadar geçmek korkmuş sinirli küçük düşürmek, aşağılamak ilgili üstesinden gelmek biriyle kavga etmek tatmin, memnun olmuş şok olmuş duygularını göstermek şaşırmış yorgun endişeli