Barış AYTEKİN SANAYILEŞMENIN KENT EKONOMISI AÇISINDAN SOSYOKÜLTÜREL YAPIYI ETKILEMESI: KOCAELI ÖRNEĞI Barış AYTEKİN* ** Giriş Toplumların ve bu açıdan kentlerin kültürel yaşamı ekonomi ile daima çift yönlü bir ilişki içinde olmuştur. Ekonomiyi en basit anlamda yaşamın sürdürülebilmesinde maddi anlamdaki çabaların bir bütünü olarak tanımlarsak, bu uğraşı dönemi aynı zamanda kültürel algıların ve altyapının oluşturulması ile birlikte tamamlanmaktadır. Tarihsel süreç içinde oluşan kültürel yapı, ekonomik yaşamın aynada yansıyan bir yüzü olurken, iktisadi yapının oluşma sürecinde aynada yansımayan ekonomik yüzünü ise tamamlamaktadır. Diğer yandan Şen in de (2001: 25-26) vurguladığı gibi kenti yaşayan bir canlı olarak almak gerekir. Yaşayan bir canlı olan kent, sadece mekânsal boyutundan ibaret bir ortam değildir. Kentin insani yönü sosyal ve kültürel boyutlarıyla ortaya çıkar. Kentin fiziksel/ doğal/mekânsal dokusu sosyal ve kültürel dokusuna göre anlam kazanır. Bu anlamın kaybedilmemesi ise mevcut anlam unsurları arasında kurulacak ilişki ağının sağlamlığına bağlıdır. Kentin anlam evreni, kentin ruhunu anlamayı ve bir kent felsefesi yapmayı gerekli kılar. Kent felsefesi yapmak kentin ruhunu anlamak, kentle ruhdaş olmak; kenti bir varlık anlayışına göre tahayyül etmek demektir. Bu açıdan sanayileşmenin odağında yer alan mekânlar açısından, gelir olanaklarındaki artışa rağmen ortaya çıkan olumsuz sonuçların kent insanının karşı karşıya geleceği tehditler önemli olmaktadır. Kocaeli kentinin de bu nedenle sadece sanayileşmenin olumlu katkı sağladığı ayakta durabilme/yaşayabilme olanaklarıyla değerlendirilmesi eksik kalacaktır. Kent kültürü ve bunun bir çıktısı olarak toplumsal yapının dönüşüm biçimi ve toplumsal ilişkilerin sürdürülebilirliği bu açıdan önemlidir. Çataloluk un (2010:103) da ifade ettiği gibi kültür, çok basit olduğu kadar aynı zamanda tanımlanması da bir o kadar zor bir kavramdır. Çünkü kültür, hem çok geniş kapsamlı hem de en az netlikle bilinen bir kavram olmaktadır. Talas a (2008) göre ise insanın ürettiği ve uyguladığı her şeyi ifade eden kültür, toplum hayatının devamını sağlayan en önemli vasıtalardan biri olması yanında, insanların maddi ve manevi olarak kendi çabalarının ürünü olan her şey (Talas, 2010) olarak ta ifade edilebilir. Yüz altmış farklı tanımının yapılabilinecek olan kültür, sosyal bilimlerde önem arz eden bir kavram olmaktadır. Kültür bireysel-toplumsal farklılıkları belirleyici bir yapıya sahiptir. Kültürün dinamik bir yapıya sahip olması, bu farklıkları gün geçtikçe artırmaktadır. * Yrd. Doç. Dr., Kırklareli Üniversitesi, İİBF, KIRKLARELİ, baytek02@gmail.com ** Yrd. Doç. Dr., Harran Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği YO, ŞANLIURFA, msit@harran.edu.tr 1821
1822 Diğer yandan ekonomi-kültür etkileşiminde özellikle Frankfurt Okulu değerli düşenceler sunmaktadır. Frankfurt Okulu ekonominin belirleyiciliğine bağlı olarak kültüre önemli bir yer vermektedir. Kültür, toplumsal bütünleşmenin yanı sıra değişim ve çözülmeye de eğilim gösteren tüm etkenleri kapsayan hacimli bir kavram olarak kabul görmektedir (Şan ve Hira, 1999). Sanayileşme-Kent Kültürü Dinamikleri Kent kavramı mekânsal, demografik ve idari özelliklerinin yanı sıra ekonomik ilişkiler, toplumsal ve siyasi yapılanma ve karmaşık bir etkileşimin belirlediği ayrı bir yaşam şekli ve farklı bir kültürel değerler sistemini kapsamaktadır. Esasen, sosyal yönden heterojen bir topluluk olarak kabul edilen kentlerin, diğer bir ifadeyle, bu benzerlik taşımayan (heterojen) özellikler bütününün gerek toplumsal gerekse kültürel yapının örgütlenmesindeki fonksiyonel önemi de buradan kaynaklanmaktadır (Yahyagil, 1998). Sanayileşme süreci kent kültürünün dinamikleri açısından önemli bir belirleyici olmaktadır. Kentin mutluluğu sadece maddi üretim olanaklarıyla sınırlı olmamakta, üretim yapısının değişmesi toplumsal ilişkilerin/yapısının değişmesi yanında mekânsal çevrede de önemli dönüşüme neden olacaktır. Bunun yanında ekonomik gelişme nüfus hareketliliğinin artması sonucunda iç ve dış göçün neden olacağı dinamik toplumsal yapıya sahip olmanın bir yan etkisi de ortaya çıkacaktır. Bu sürekli değişim süreci de önemli sonuçlara neden olmaktadır. Kutuplaşmış bölgedeki başarı demografik, sosyal ve ekonomik gelişmeyi beraberinde getirecektir. Böylece üretim faktörlerinde merkeze doğru hareketlilik başlayacaktır. Sanayileşme ile birlikte halkın değer yargıları ve inançlarında değişimle, modern topluma geçiş süreci yaşanacaktır. Yeni üretim faaliyetleri sosyal hareketliliği arttıracak, yeni işçi sınıfları ve patronlar ortaya çıkacaktır. Üretim faaliyetlerinin artması sonucu yükselen gelir tüketim alışkanlıklarının birçok sosyal konuda değişimi kaçınılmaz kılacaktır. Kalkınma kutbundaki sürükleyicinin gücü paralelinde oluşacak ölçek ve dışsal ekonomiler yörenin kalkınmasını hızlandıracaktır. Yeni yatırımlara bağlı olarak tüketim, ara ve yatırım mallarına yönelik harcamalar artacaktır. Üretim faaliyetleri ve yatırımlar sonucu bölgenin satın alma gücü artacaktır. Yöredeki üretim faaliyetleri yeni teknolojilere yönelik talebi canlandırıp, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gelişmesine yol açabilecektir (Han ve Kaya, 1997: 250). Ancak diğer yandan bu sonuçlar kente uyum sağlama sorunu, kentlileşme sürecinin yapısı, bireyselleşme ve iletişimsizlik sorunu, kent kimliğinin yapısı, kentsel doku ile toplumsal yapının uyum sorunu vb olmaktadır. Bir Uyum Sürecinin Ekonomik Belirleyicilerinin Öne Çıkması: Kentlileşme Kentleşme, bir toplumsal süreç olarak kent tanımına uygun bir şekilde göreceli olarak dar bir alanda yerleşen büyük bir nüfus birikimini, yeni bir fiziksel ve sosyal yapısallaşmayı, karmaşık bir ilişkiler ağını, iş dallarının farklılaşmasını ve birlikten, bireyselliğe geçilen kendine özge bir kültürel sistemin meydana gelmesini ifade eder (Yahyagil, 1998). Sanayileşme öncelikle çalışma koşullarının değişmesi ve yeni iş alanlarının toplumsal yapıya etkileri açısından değerlendirilmelidir. Fabrikalar, ticaret mekânları, hizmetler sektörünün farklı alanlarda ortaya çıkan iş yerleri, uzmanlaşmanın gelişmesi sonucu özel meslek alanlarının çeşitlenmesi ekonomik yapıdaki değişimin gücünü gösterir. Bu dönüşüm toplumsal yapının da uzmanlaşma, kendi alanında başarılı olma zorunluluğu, çalışma zamanı dışında boş zamanın (ve toplumsal ilişkilerin yapısının değişmesi) azalması, ekonomik yeterlilik ve bunun bir sonucu olarak stres gibi önemli dönüştürücü faktörleri ortaya çıkarır. Kentlileşme bu açıdan değişen kentsel kültüre uyum sağlayabilme yeteneğine vurgu yapmaktadır.
Barış AYTEKİN Kent Kimliğinin Yeniden (ve Sürekli) İnşa Edilmesi Sanayileşme-kent kültürü ilişkisi açısından kent kimliğinin inşa edilmesi ve bu sürecin dinamik bir yapıya sahip olması önemli olmaktadır. Kentsel kimliğin temelde iki oluşturucusu, çoğaltıcısı ve taşıyıcısı olduğunu söylemek mümkündür. Bunlar kentsel mekân ve insandır. Kültür, toplum ve benzeri diğer unsurlar ise mekânla insanın ortaklaşa meydana getirdikleri faktörlerdir. Ancak çeşitli toplumlar için mekân ve insanın ifade ettiği önem farklı olabilmekte, mekânın kimlik açısından bileşenleri ise değişebilmektedir. Nasıl ki şehir nedir sorusuna verilebilecek cevap bir tane değilse, aynı şekilde kentsel mekânın ve kent kimliğinin ne olduğu ve nelerden oluştuğuna dair soruya verilecek cevap da bir tane değildir. Şehrin bizatihi kendisinin tariflerindeki bölünmüşlük kent kimliği konusunda da karşımıza çıkmakta ve kent kimliğiyle ilgili de birçok tanımlamayla karşılaşmaktayız. Şehirlerin kuruluşuna etki eden faktörlerden, ekonomik faaliyetler konusunda uzmanlaşmaya ve mimari özelliklere kadar birçok değişik kimlik tarifi yapılmaktadır (Taşçı, ). Kent kimliği bu açıdan kentsel kültürün bir anlamda aynası olmakta ve onun yansıttığı görüntüler ilişkiler ağı, kentin sürdürülebilirliği sorununda önemli bir unsur olmaktadır. Bu kimliğin oluşum süreci göç hareketlerinin toplumsal etkileşimi, üretim yapısının değişmesi sonucu ortaya çıkan yeni tüketim biçimleri, kentleri inşa eden insan gücünün kentlileşme sürecinde değer yargıları, bakış açısı, mutlulukları ve iletişim gücü gibi birçok faktör tarafından belirlenmektedir. Nitekim (...) endüstrileşme temayülünün zirai gelişmeyle birlikte artması, orta sınıflaşmanın gerçekleşmesi, kültür bütünlüğünün sağlanması (...) yükselen gelir seviyesinin sosyal tabakalar arasında adil bir şekilde dağılması 9 dengeli bir kentleşmenin temel unsurları olarak sıralanmaktadır. Ülkemizde 1927 de tüm nüfus içindeki oranı % 16,4 olan kentli nüfus 1965 de %30 a, 1990 da ise %60 a ulaşırken, kentleşme hızı oranı ise % 5 e yaklaşmaktadır. Toplumbilimsel acıdan genelde bir değişme ve örgütlenmeyi içeren kentleşme sürecinin önemli bir fonksiyonel etkisi yukarıda da vurgulandığı üzere bir kent yaşam tarzının ortaya çıkması yani kültürel sonuçlarıdır. İşte kentlileşme terimi büyük ölçüde sosyal değişimle birlikte ama esas itibariyle kent toplumlarında ki bireylerin geçirdiği kültürel değişimi ve sonuçta da bir bütün olarak toplumun kent kültürüne sahip olması anlamına gelmektedir (Yahyagil, 1998). Kocaeli nin İktisadi Dönüşüm Sürecinin Kent Kültürünü Etkileme Kanalları Kocaeli Türkiye de kentleşme, kentsel alandaki nüfus yoğunluğu ve sanayileşme oranının en yüksek olduğu iller arasında ön sıralarda gelmektedir. Kentsel alanın yoğunluğu açısından Kocaeli, bir kilometrekareye düşen kişi sayısı olarak ifade edilen nüfus yoğunluğu bakımından 432 kişi ile İstanbul dan sonra nüfusun en yoğun olduğu ildir (TÜİK, ADNKS, 2010, 2011). Bu sonuç sanayi sektörünün il üretimi payının oldukça yüksek bir düzeyde gerçekleşmesinden kaynaklanmaktadır. Sanayileşmenin Kent Kültürünü Etkileme Kanalları İl Gayri Safi Yurt İçi Hâsılası içerisinde sektörlerin dağılımı incelendiğinde, sanayinin payı % 73, hizmetlerin payı % 14, ticaretin payı % 9 ve tarımın payı % 3 tür (Bayraktutan, 2010: 20). Türkiye ortalamasına göre sanayileşmenin payı oldukça fazla olmaktadır. Diğer yandan hizmetler sektörünün payı ise sanayileşmenin yoğunluğunun fazla olmasından dolayı, düşük kalmaktadır. Kent yaşam biçimiyle özdeşleşme anlamındaki kültürel olgunun, (kentlileşmenin) temel öğeleri ailenin biçimsel olarak küçülmesi, akrabalık ilişkilerinin göreceli olarak zayıflaması, kadının aile içindeki rolünün değişmesi ve belli oranda da olsa ekonomik 1823
bağımsızlığını elde etmesi, ailenin kimi temel fonksiyonlarının toplumsal kurumlara devredilmesi, tüketim harcamalarının artması, geleneksel iş ve boş zaman değerlendirme alışkanlıklarıyla komşuluk ilişkileri, dinlenme, eğlence ve benzer alanlardaki tutum ve davranışları şeklinde özetlenebilir (Yahyagil, 1998). Sanayi sektörü, kentin sosyo-kültürel sürdürülebilirlik sorunu açısından önemli etkilere sahip olacaktır. Sanayi sektöründe istihdam edilme, öncelikle makinelerle daha yoğun ilişki içinde olan bir emek gücünü vurgular. Bu açıdan sürekli monotonlaşan ve yalnızlaşan emek gücü, gelir olanaklarının gelişmesi sonucu yaygınlaşan modern tüketim kültürüyle birlikte, toplumsal iletişimin zayıflaması sorunuyla karşılaşma olumsuzluklarına maruz kalmaktadır. Bu sorunlar kendini kente hissetme ve/veya kente yabancılaşmama açısından kentlilik bilincinin ortaya çıkabilmesi ile doğrudan ilişkilidir. Eğer sanayileşme ve fabrika kültürü insanın makineler düzeneği ile günlük ilişkisinin yoğun olmasına neden oluyorsa bu bilinçte kırılmalar ortaya çıkacak ve kenti sadece üretim araçlarıyla birlikte algılama yanılgısı ortaya çıkacaktır. Bunun yanında kentsel alanın özgürlüğü kentsel mekânın yapısı ile de doğrudan ilişki içinde olacaktır. Bir tüketim kültürünün tapınağı olarak nitelendirebilecek AVM kültürü aynı zamanda yalnızlaşmanın ve bireysel ilişkilerin zayıflamasına işaret eder. Üretim sürecindeki makineleşme sorunu diğer yandan tüketim veya iş dışındaki özgür zamanlarda kendini telafi edememekte ve bu açıdan kent insanı üretim ve boş zamanlarında kendi dünyasına saklanmak zorunda kalmaktadır. Eğitim veya kültürel faaliyetlerde ortaya çıkan boşluklar ise kentle iletişim kurma olanakları açısından olumlu rol oynayabilme imkânlarını sınırlandıracaktır. Bunun sonucunda kentlinin kentle iletişimi giderek zayıflamakta ve kentin aslında bir zenginlik potansiyeli olarak sunduğu insan potansiyeli, kent kültürünü insan yüzlü inşa etme sürecini ise zayıflatmaktadır. Tablo 1: Sanayileşme-Kent Kültürünün Sürdürülebilirliği Açısından Kocaeli için Tehdit Alanları Tehdit Alanları Kentlilik Bilincinde Kırılmalar Kentsel Alanın Özgürlüğü İletişim Çağında İletişimsizlik Yalnızlaşma Sorunu Kültürel Mirasın Korunması Eğitim Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kocaeli Örneğinin Önemi Kentin sanayi dokusunun yoğunluğu, kente ait olma bilincini zayıflatması AVM lerin yoğunluğu nedeniyle, boş zamanların anlamının değişmesi Tüketim ve üretim süreçlerinde bireyselleşme, iletişimsizlik ve yalnızlık biçimine dönüşmesi Geçmişle iletişim kurmanın bugünle (populer kültür) yaşamanın ağırlığı nedeniyle zorlaşması Aile içinde ve örgün eğitimde kırılmalar yaşanması Kadın emeğinin ekonomik katılımcığının sanayileşme yoğunluğuyla örtüşmemesi Kocaeli ili sanayileşme ve tüketim kültürü açısından, insan yüzlü kent kültürünün yeniden oluşturulması tartışmasının içinde yer alabilecek örneklerden biri olmaktadır. Sanayileşme-kent kültürünün sürdürülebilirliği açısından Kocaeli için tehdit alanları Tablo 1 de genel olarak ifade edilmiştir. Daha sonra, önermenin doğruluğunun araştırması için bazı veriler değerlendirilecektir. Diğer yandan sanayileşme aynı zamanda kitlesel olarak insan ve/veya emek gücünün çekim potansiyelinin artışını vurgulamaktadır. Göç, kent kültürü açısından bir yeniden oluşum sürecinin yoğunluğunu ifade eder. Bu süreç çeşitli çalkantılarla ve alt üst oluşlarla devam eden dinamik bir süreçtir. İstihdam kültürü, toplumsal ayrışmalar sorunu, işsizliğin neden olabileceği çeşitli sorunlar, kentsel alanın fiziksel yapısının dönüşümü vb sosyoekonomik ve sosyokültürel çeşitli değişkenleri 1824
Barış AYTEKİN yeniden inşa edecek olanaklar sunar. Bu açıdan Kocaeli kent kültürü de bu değişim süreciyle, tarihsel olarak üretim yapısındaki hızlı değişim nedeniyle diğer kentlerden çok daha fazla yüz yüze kalmaktadır. Sanayileşme Sonucunda Tüketim Kültüründe Ortaya Çıkan Dönüşümün Etkileri 2010-2012 yılları için TUİK Hanehalkı Harcamaları Anketine göre Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova bölgesinde hanehalkı tüketim harcaması içinde en fazla harcama %26 ile Konut ve kira grubunda yapılmıştır. Gıda ve alkolsüz içecekler e yapılan harcama %20,8 ile ikinci sırada, ulaştırmaya yapılan harcama ise %15,8 ile üçüncü sırada gelmektedir. Tablo 2: TR42 Bölgesi (Kocaeli, Düzce, Sakarya, Bolu, Yalova) ve Türkiye Geneli Ortalaması Tüketim Yapısı Karşılaştırılması, %, 2010-2012 Dönemi Gıda ve Alkolsüz İçecekler Alkollü İçecekler, Sigara Konut ve kira Ulaştırma Haberleşme Mobilya, ev Aletleri Eğitim ve Sağlık Eğlence ve Kültür Lokanta ve Otel Giyim ve Diğer Türkiye 19,6 4,2 25,8 21,1 6,7 4,1 3,2 5,8 9,6 Kocaeli 20,8 4,7 26 20,1 6,8 4 2,9 4,8 9,9 Fark Düzeyi (%) 8 15 1-5 2-2,5-10 -17 4 Kaynak: TUİK TUİK Hane halkı Harcamaları Anketine göre TR42 Bölgesi (Kocaeli, Düzce, Sakarya, Bolu, Yalova) ve Türkiye geneli ortalaması tüketim yapısı karşılaştırılmasına göre Kocaeli ilinin bulunduğu TR42 Bölgesi, gıda harcamaları ve özellikle alkollü içecekler, sigara tüketimi açısından ülke ortalamasına göre yaklaşık olarak yüzde 15 düzeyinde daha yüksek bir orana sahipken, eğlence ve kültür ile otel hizmetleri grubunda ise sırasıyla yüzde 10 ve 18 oranlarında daha düşük bir düzeyde kalmaktadır. Eğitim ve sağlık hizmetleri ile ulaştırma ve haberleşme sektörlerinde de TR42 Bölgesi Türkiye geneli ortalamasının altında kalmaktadır (Tablo 2). Bu sonuçlar bazı konularda beklentilerle uyumlu olmamakla birlikte, değişik faktörlerin etkisi dikkate alınarak yorumlanabilir. Kent ekonomisinin etkilediği sosyokültürel yapının sürdürülebilirliği açısından eğitim ve sağlık harcamaları ile eğlence ve kültürel harcamalarının sahip olunan gelire göre Kocaeli ve çevre illerde daha düşük oranda gerçekleşmesi olumsuz bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan gıda harcamaları ve özellikle alkollü içecekler, sigara tüketimi açısından daha yüksek oranlara sahip olması, tüketim toplumunun özellikleri yanında toplumsal mutsuzluk düzeyinin yüksekliği ile açıklanabilir. Sanayileşmenin yoğun olması bu açıdan kentte, olumsuz sonuçlara neden olduğu ve eğitim ve kültürel gelişme açısından ise elde edilen gelir olanaklarındaki artış ile paralel olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Sanayileşmenin Kocaeli Örneğinde (Kent Kültürü Açısından Önemli Olan) Sosyoekonomik Yapıdaki Dönüşüme Etkileri Demografik faktörler kent kültürünü etkileyen güçlü belirleyicilerdir. Nüfus, göç, toplumsal cinsiyet adaletinin sağlanması, gelir dağılımı adaleti, boşanma istatistikleri bu 1825
açıdan önemli belirleyiciler olmaktadır. Kocaeli ili nüfusun kentsel alandaki yoğunluğu nedeniyle, gerek fiziksel kent alanı gerekse kültürel yapıya etkileri açısından dikkat çekmektedir. Kentin nüfusunun artmasının en önemli nedeni göç oranının yüksek olmasıdır. Sadece 2009-2010 döneminde Kocaeli ne 64.503 kişi göç etmiş; net göç hızı ise yaklaşık binde 9,8 düzeyinde gerçekleşerek olarak gerçekleşmiştir (Grafik 1). Grafik 1: 2012-2013 Dönemi Net Göç Hızına Göre En yüksek Göç Alan İller Kaynak: TÜİK Toplumsal cinsiyet adaletinin sağlanması açısından kadın emeğinin ekonomik katılımcılığının geliştirilmesi önemlidir ve kent kültürünün de yapısını etkileyecektir. Türkiye de sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışan kadınların oranı 2004-2009 yılları arası % 20 den % 23 seviyesine yükselmiştir. TR42 bölgesi sanayileşme olanaklarının yüksek düzeyine rağmen Türkiye yi yaklaşık 2 puan geriden takip etmektedir. 2009 yılı verilerine göre bölgede 617 bin kişi sanayi ve hizmet sektörlerinde ücretli olarak çalışmaktadır, bu çalışanların 129 bini kadındır. Grafik 2: TR42 Bölgesi Tarım Dışı Sektörlerde Ücretli Olarak Çalışan Kadınların Oranı Kaynak: TÜİK Bu sonuçlar kadın emeğinin ekonomik katılımcılığı açısından ortaya çıkan boşluğun Kocaeli kentinde yüksek olduğunu göstermektedir. Kent kültürünün ve ekonomik yapısının biçimlenişinde kadınların rolünün zayıfladığını vurgulamaktadır. Diğer yandan gelir dağılımının kentte Türkiye ortalamasına göre daha dengeli olması olumlu bir durum olarak düşünülebilir. Kocaeli ilinde, 2006 yılı verilerine göre, en yoksul % 20 lik grubun toplam gelirden % 10, en zengin % 20 lik grubun ise toplam gelir-den % 32 lik pay aldığı görülmektedir. Türkiye geneli en yoksul grup toplam gelirden % 5, en zengin grup %48 pay almaktadır. Söz konusu veriler ışığında Kocaeli ilinde gelir dağılımının, Türkiye geneline oranla daha 1826
Barış AYTEKİN homojen bir dağılım gösterdiği ifade edilebilmektedir. Bu durum, birkaç nedene bağlı olarak açıklanabilir. Büyük ölçekli sanayi kuruluşlarının yoğunluk gösterdiği Kocaeli ilinde, işçi sendikası üyeliğinin Türkiye geneline kıyasla yüksek olması, işçi maaşlarının yüksek olmasını beraberinde getirmektedir. Bu duruma paralel olarak sanayide çalışan beyaz yakalı yöneticilerin maaşlarının da Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu söylenebilir. Grafik 3: Kocaeli İli ve Türkiye Sıralı %20 lik Gruplar İtibariyle Yıllık Gelirlerin Dağılımı, (2006) Kaynak: TUİK Bir demografik unsur olarak boşanma oranının durumu ise bir kentin sosyokültürel yapısının değerlendirilmesi açısından önemli bir gösterge olmaktadır. Bu gösterge kentin mutluluk çözümlemesi, kültürel yapının değişmesi, ailenin sürdürülebilirliği vb olgular açısından önemli olmaktadır. Kocaeli kentinde gittikçe artan boşanma sayısı, Türkiye toplamına göre karşılaştırıldığında da yükseliş eğilimine sahiptir(tablo 4). Bu sonuç sanayileşme-kültürel yapının değişmesi ilişkisi açısından önemli bir olumsuz durumu ifade etmektedir. Tablo 3: Boşanma Sayısı Oranı Açısından Kocaeli İli ve Türkiye İstatistikleri ve Kentin Türkiye Ortalamasının Değişimi, 2002-2009 Kaynak: TUİK 1827
Sonuç ve Genel Değerlendirme: Sürdürülebilir Kent Kültürü Açısından Kocaeli İçin Öneriler Sanayileşme sürecinde nüfus yapısının değişmesi, gelir olanaklarının artması, üretim ve tüketim kalıplarının yeniden biçimlenmesi vb faktörler toplumsal ve kültürel yapıyı etkileyerek kent kültürünün yeniden oluşma sürecine katkı sağlamaktadır. Türkiye sanayileşme tarihi sürecinde, Kocaeli kentinin üretim yapısının değişim süreci de kentin sosyokültürel yapısını önemli derecede etkileyerek, sürekli değişen bir kent kültürünü yeniden inşa etmektedir. Kocaeli kent kültürü bu süreçte, özellikle sanayileşmenin iç ve dış göç hareketlerini tetiklemesi sonucu ortaya çıkan toplumsal yapıdaki değişim; gelir artışı sonucunda tüketim yapısı ve yaşam tarzında ortaya çıkan farklılıkların etkileri; sektörel değişim sonucunda kentin altyapı, ulaşım, çevre vb. dokusundaki ihtiyaçların etkileri sonucunda sürekli yenilenmektedir. Sanayileşme maddi üretim olanaklarının genişlemesine katkı sağladığı kadar, sosyokültürel yapıyı da etkileyerek kentin sürdürülebilirliğini farklı kanallardan etkilemektedir. Kocaeli bu açıdan sanayileşmenin bir örnek kenti olması açısından bu değişimi farklı boyutlarda yaşamıştır. Ancak maddi üretim olanaklarının gelişmesi, farklı kanallarla kentin toplam mutluluğunu aynı düzeyde etkileme potansiyeline sahip olmadığı görünmektedir. Kocaeli, Türkiye de çoğu kentin ulaşmaya çalıştığı bir durum olan oturmuş ekonomik ortamını kullanarak, gelişimini, içinde bulunduğu sanayi koridorundaki rolünün getirdiği zincirleri kırarak kurgulamalıdır. Fiziksel iyileşme ve kültürel kalkınma kavramlarını temel alması gereken kent kurgusu oluşturulurken aşağıdaki öncelikler göz önünde bulundurulmalıdır: Endüstrinin Yıkıcı Etkilerinin Giderilmesi Yapılaşmış Çevrenin Sağlıklılaştırılması Yenilenemez Kaynakların Etkin Kullanımı Kaliteli ve Sağlıklı Kamusal Alanlar Yaratılması Halkın Kararlara Katılım Seviyesinin Artırılması Kentte Kültürel Aktivitelerin Teşvik Edilmesi Kentlilik Bilincinin Yerleşmesi Sosyal Hizmetlerdeki Eksikliklerin Giderilmesi Kent Merkezinde Ekonomik Faaliyetlerdeki Durgunluğun Giderilmesi Afet Bilincinin Geliştirilmesi Kent merkezi olan İzmit başta olmak üzere Kocaeli nin tüm kentsel alanda, sosyal donatı alanlarından başlayarak kapsamlı bir yapı sağlamlaştırma programı uygulanmalıdır. İkinci olarak İzmit te ticari aks fiziksel ve fonksiyonel açıdan yenilenerek canlandırılmalı, insanların kent içinde sirkülasyonu teşvik edilmelidir. Ayrıca, Körfez e konumlanmış olmasının avantajını kullanarak, Kocaeli ndeki kentsel yerleşim alanlarının birbiriyle denizden olan ulaşım bağlantıları güçlendirilmelidir. 1828
Barış AYTEKİN KAYNAKLAR Çataloluk, Cuma, Mali Sosyalleşme ve Kültür İlişkisi, Sosyal Gelişim Dergisi, (2010) Yıl: 1 Sayı: 1 Şan Mustafa Kemal ve Hira İsmail, Frankfurt Okulu ve Kültür Endüstrisi Eleştirisi, Sosyoloji Yazıları I, Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Ortak Çalışması, Kızılelma Yayınları, İstanbul, 2007. Şen, Mustafa, Bütüncül Kentsel Dönüşüm, 2011, sayfa: 25-26 Talas, M. (2008), Çok Kültürlülük Kıskacında Ulus Devlet ve Türkiye, İstanbul: Doğu Kütüphanesi. Talas, M. (2010), Kültür. M. T. Feridun Merter içinde, Sosyoloji, İstanbul: Lisans Yayıncılık. Taşçı Hasan, İslâm ve Batı Şehrinde Kentsel Mekânın Kimlik Bileşenleri, Kent Akademisi Elektronik Dergisi, (2013). http://www.kentakademisi.com/islam-ve-bati-sehrinde-kentsel-mekanin-kimlik-bilesenleri/16489/ TÜİK, Seçilmiş Göstergelerle Kocaeli, 2013 TÜİK, Sanayi İstatistikleri, 2011 Yahyagil Mehmet, Kentlerin kültürün gelişimine etkileri, Sosyoloji Konferansları 25.Kitap, İ.Ü.İ.F., İstanbul, (1998), ss.105-120. 1829