BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKAN YARDIMCISI PROF. DR. DAVUT KAVRANOĞLU 2023 VİZYONU NDA BİLİM SANAYİ TEKNOLOJİ POLİTİKALARI VE GİRİŞİMCİLİK



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Türkiye de ArGe. AHMET HAMDİ ATALAY İstanbul Mayıs Mayıs 2014, ISTANBUL Netaş İcra Kurulu Üyesi

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

K.Maraş geleceğine şimdiden yön veriyor

APPLE BİLGİSAYARI İCAT EDEN TEKNİSYEN: STEVE WOZNIAK

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu


OTOMOBİLİ HENRY FORD MU İCAT ETTİ?

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

NİTELİKLİ EĞİTİMİN TOPLUMUN REFAH SEVİYESİNE ETKİSİ. Prof.Dr. Muammer Kaya, ESOGÜ Rektör Adayı,

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

TOBB, SELİMİYE Yİ KORUYUP YAŞATMAK İÇİN VAKIF KURDU

29. Sağlık Bilimleri Enstitüleri Toplantısı İstanbul, Nisan Prof. Dr. Ender ERDOĞAN

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR!

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, Haberleri, ).

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

BÜTÜNSEL DÖNÜŞÜM PROGRAMI BÖLGELERDE ANLATILDI

Nail OLPAK MÜSİAD 5. Biltronik Yarışması ve 3. Ar Ge Proje Pazarı 09 Mayıs 2013 İstanbul Sayın Bakanım, Sayın Rektörüm, Değerli Katılımcılar,

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

SAN-TEZ PROJE DESTEKLERİ VE SANAYİ-ÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİNE KATKILARI

İNOVASYON HAFTASINA MUHTEŞEM İLGİ

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

İntörn Mühendislik Yelpazesini Genişleteceğiz

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) Koordinatörlüğü

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Beyin Gücünden Beyin Göçüne...

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

URAP BİLİM VE TEKNOLOJİ RAPORU 12 ARALIK 2012

K.MARAŞ TÜRKİYE NİN 16 INCI BÜYÜK EKONOMİSİ

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

"Yenileşim ve Gelecek" 9. Kalite Sempozyumu. C. Müjdat ALTAY 15 Nisan 2011

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

TRABZONSPOR ŞENOL GÜNEŞ STADYUMU AÇILIŞI

AR-GE REFORM PAKETİ. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Fikri Işık. MÜSİAD Genel Merkezi, İstanbul. 27.Şubat.2016

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

Bakan Güler, "Türkiye rüzgar enerjisinde AB ülkeleri arasında 1'inci, olacak" dedi

«Küresel Pazarlarda Başarılı Olmanın Yolları» PROF. DR. SERDAR PİRTİNİ. 10 Eylül 2015 TIM -Dış Ticaret Kompleksi / Yenibosna

Türk Sanayii için Ufuk Prof. Dr. Mehmet ÇELİK TÜBİTAK Başkan V.

TEB KOBİ BANKACILIĞI

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

Türkiye'nin ilk milli uçak gemisi "TCG Anadolu" ilk kez görüntülendi

Bu maili aldığım zaman evdeydim. Sandalyemden kalkıp odanın içinde zıpladım sevinçten

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

18 KASIM PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Dershane Algısı Araştırması Mayıs 2012

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sanayi ve İş Dünyası İşbirliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSİMER) Yrd.Doç.Dr. Ethem TOKLU

TEKNOVERSİTE YOLUNDA ÖNEMLİ BİR ADIM DAHA!

GELECEGIN MUCITLERI ROBOT YAPMAYI ÖGRENIYOR

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Tarım alanlarının bölünmesi 50 bin kişiye sorulacak

Biz yeni anayasa diyoruz

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Sanayicilerden destek

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

Uluslararası Öğrencilerin Ülke ve Üniversite Seçimlerini Etkileyen Faktörler

Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları

Transkript:

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKAN YARDIMCISI PROF. DR. DAVUT KAVRANOĞLU 2023 VİZYONU NDA BİLİM SANAYİ TEKNOLOJİ POLİTİKALARI VE GİRİŞİMCİLİK 2 NİSAN 2015

2023 VİZYONU NDA BİLİM, SANAYİ TEKNOLOJİ POLİTİKALARI VE GİRİŞİMCİLİK BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKAN YARDIMCISI DAVUT KAVRANOĞLU NUN ÜNİVERSİTEMİZ FEN - EDEBİYAT FAKÜLTESİ KONFERANS SALONU NDA VERMİŞ OLDUĞU 2 NİSAN 2015 TARİHLİ KONFERANSININ TAM KONUŞMA METNİDİR. 2

Prof. Dr. Tamer UÇAR Rektör Bozok Üniversitesi kuruluşunun 9. yılında genç ve dinamik bir üniversite olmasına rağmen 25 yıldır eğitim veren fakülte ve meslek yüksekokullarını bünyesinde barındıran köklü ve akademik gelenekleri olan bir üniversitedir. Bilim, sanayi ve teknoloji odaklı bir çok eğitim semineri ve konferansa ev sahipliği yapan üniversitemiz, pek çok başarılı ve duayen ismi öğrenci ve akademisyenlerimizle buluşturmuştur. Bu vesile ile güncel bilgi ve yeniliklerin paylaşılması, öğrencilerimizin alanında uzman kişiler ile etkileşimde bulunması, girişimciliğe yönelik fikirlerini gerçekleştirebilme yollarını öğrenme imkanı sağlanmıştır. Üniversitemiz Genç Girişimciler Kulübü nün organize ettiği 2023 Vizyonunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji ve Girişimcilik konferansı vesilesi ile üniversitemize teşrif eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Davut Kavranoğlu na verdiği değerli katkılardan dolayı teşekkür ederim. 3

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu Sayın Valim, Sayın Rektörüm, Hoca Arkadaşlarım, Çok Değerli Öğrenciler, Değerli Hazirun; Bugün burada Anadolu nun bağrında Yozgat ımızda Bozok Üniversitesi nde sizlerle Bilim ve Teknoloji Türkiye nin Kalkınma Vizyonu 2023 Hedefleri, Girişimcilik konusunda sohbet edebilme imkânı sağladığı için üniversitemiz ev bu girişimde bulunan Bozok Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü Başkanı Mustafa İlhan a teşekkür ederim. Mustafa beni davet etti, ben de söz verdim ve bugün buradayım. Aranızda olmaktan son derece mutluyum. Bir bilim yuvasında bir aradayız, bugün artık kalkınma, gelişme deyince aklımıza gelen, gelmesi gereken ilk şey bilim ve teknolojidir. Ben Rize nin bir köyünde doğup büyüyen bir çocuğum. Biz çay tarımı ile uğraşırdık. 4

Komşu illerimizde fındık tarımı vardı. Trabzon da, Giresun da fındığın çapalaması ile uğraşırlar, toplama ve kurutması ile uğraşırlar. Ondan sonra 10 ay yapacak bir şey yok. Kadınlar ev işleri ile uğraşır erkekler kahvede oturur. Yılda 10 ay kahveden oturan, gezen, iki ay çalışan bir yapı ile biz kişi başına milli geliri 25 bin, 50 bin dolara getiremeyiz. Bunun için sanayileşmek gerekiyor. Sanayileşmek demek, bilim demek, teknoloji demektir. Burada aranızda yetişen, ömrünü uzun yıllar teknolojik girişimcilik ve sanayicilik yapmış ve bu faaliyetlerin Türkiye de, Amerika da ve dünyanın başka ülkelerinde sürdürmüş bir dostunuz öğrencilerimizin hocası olarak bulunuyorum. Sevgili Gençler, Değerli Hocalarım; Bilgi sahibi olmak ve tarihin her dönemine baktığımızda denklemleri kuran, denklemleri değiştiren belirleyici rol oynamıştır. Tarihe baktığımızda hangi toplum ve hangi ülke bilim adamına, bilim peşinde koşan öğrencilere ve bilime önem vermişse onlar öne geçmiş, hâkim konuma gelmişlerdir. Bilimi ihmal edenler ise güçlü olsalar bile daha sonra geri düşmüşlerdir. Çünkü bilim statikliği kabul etmez. Biz bunu yaptık. Bundan sonra bilimle uğraşmamıza gerek yok, dünyaca durdukça bu geldiğimiz bilim seviyesi bizi idare eder diye bir şey bilimde yok. Bilimde her gün daha iyiye, daha ileriye gitmek zorundasınız. Zaten bizim dinimizde de biliyorsunuz İki günü bir olan kayıptadır diye Hadis-i Şerif vardır. Bu bilimde de her şeyde öyledir. Daima daha iyiye, daha güzele doğru çalışmak zorundayız. Tarihçi değilim, elektronik mühendisiyim ama tarihe çok meraklıyım, tarihi anlamak gerekir ki tarihten ders alıp aynı hataları mühendis olarak da yönetici olarak ta yapmayalım. Dolayısıyla tarihi anlamak ve ona göre pozisyonumuzu belirlemek hepimiz için gerekli olan bir konudur. 5

Bizim iftihar ettiğimiz Osmanlı 1400-1600 seneleri arasında dünyadaki tek süper güç konumundaydı. Dünyada hiçbir rakibi olmayan, istediği ülkeye sefer açıp orayı fetheden, başka ülkede yanlış bir şey gördüğü zaman onu durdurma ve tek süper güç konumunda olan bir ülkeydi. Fatih İstanbul u fethederken mesela topları döktürmek için Hıristiyan bir Macar Urban adında bir usta; tabi bilim adamı diyeceğiz ona, top konusunda en iyi bilgiye sahip olan bir bilim adamını kullandı. Venedikli âlimlerden ders aldı. İlim Çin de ise Alın Gelin Bilim hakkında dünyanın her tarafında İlim Çin de ise alın gelin diye Hadis-i Şerifimiz vardır. Bilim konusuna gelince din, dil, ırk, kim olduğuna bakmadan kimde bilgi varsa onun çırağı olmak lazım, ondan öğrenmek lazım. Bilime bu önemi verdiği için Osmanlı çok güçlü. İstanbul u aldı ve 1600 lere kadar da dünyanın hâkimi konumunda oldu. Daha sonra çeşitli sebepler ile bu gücünü ve imparatorluğunu kaybetmiş bir milletiz biz. Bu acıyı yaşamamızın bazı sebeplerinden bahsetmeyeceğim. Bunun ana sebeplerinden birisinin Osmanlı da gücün verdiği aşırı güven ile başlangıçta bilime ve âlime verilen önemin azalmasıdır. Gücün verdiği rehavet ve kibir bize çok pahalıya mal olmuştur. Bunun en müşahhas örneklerinden biri de 1450 lerde icat edilen matbaanın ülkemize tam 275 sene sonra 1726 yıllarında gelmesidir. Bazıları sanki din âlimleri, din karşı çıktı diye matbaa Türkiye ye getirilmedi diyor. Hayri İnalcık hoca, tarih hocamız diyor ki; Bunun sebebi sendikalardır. O zamanki sahaflar el yazısıyla Ayasofya Camii nin etrafında yerleşmiş bulunan binlerce sahaf matbaa gelince biz işimizi kaybedeceğiz diye mesleklerini korumak amaçlı yaptı ve matbaanın gelişini Türkiye ye 275 yıl geciktirdiler. 6

Matbaanın icadından önce Batı da okuma yazma oranı %1 in altındaydı. Batı ülkeleri Almanya, İngiltere, Fransa en karanlık dönemlerini yaşıyordu. Matbaanın icadı ve kullanılmasıyla dini kitaplarını basmaya başladılar. İncil ve romanlar basmaya başladılar. En önemlisi bilim, matematik, fen kitapları basmaya başladılar ve bilgi tabana yayılmaya başladı. Kitaplar olunca, okuyacak malzeme olunca, herkes okuma yazma öğrenmeye başladı ve Batı hızla bilimde ilerlemeye başladı. Biz ise bu arada hala eski dönemimize devam ediyoruz. 1700 lerde buhar makinesi icat edildi. Bunun sonucu olarak 1800 lerde dünyada birinci endüstri dönemi başladı ve Batı bilimde hızla ilerlemeye başladı. Biz hala eski dönemimize devam ediyoruz. Yapılan vahim ihmal ve neticesini fark eden Osmanlı 1800 lerden sonra II. Mahmut tarafından ihmalimizi telafi gayretlerine girişilip Batı ya birçok öğrenci gönderildi. Maalesef eldeki açığımızı kapatmaktan ziyade Batı kültür ve medeniyetini bir paket çözümü olarak alma gayretleri ve Batı hayranlığının ortaya çıktığını görüyoruz. Batıya ilim tahsili için gönderilen birçok öğrencimiz orada kendi kültürleri dinleri ve devletlerine düşman unsurları haline gelerek geri dönüp örgütlendiklerini tarihi inceleyince görüyoruz. Fen bilimlerindeki gelişmelerin sebebini kavrayamamış, bizim bilimsel eksiklerimizi kültürel değerlerimizin bir kabahati ve kusuru olarak görmüşler. Hâlbuki bununla bir alakası yok. Bakarsak 1400-1600 lerde biz ne giyiyorsak, ne yiyorsak, dinimiz ne ise daha sonrada aynıydık. Batı nın da aynıydı, 1400-1600 lerde ne giyiniyorlarsa, dinleri ne ise gelişmiş oldukları zaman da aynıydı. Bir değişme yok. Aradaki fark bilime verilen önemdeki farktı ve bilimde ileriye gitmekte gösterilen farktı. 7

Bunun özeti şudur; Tarih boyunca bilime önem veren toplumlar güçlü ve müreffeh olup diğerlerini yönetti. Arzu ettiğimiz gelişmiş, kalkınmış, demokratik, müreffeh, güçlü Türkiye hedefimize varmak için sadece mühendislik, fen bilimlerindeki başarılarımızla değil; bir bütün olarak fen, mühendislik ve beşeri bilimlerin hepsinde ilerlemekle mümkün olacaktır. Bizim mühendislik, tıp ve fen bilimlerinde göstereceğimiz başarı kadar sosyolojide, ekonomi biliminde, edebiyatta, tarihte, felsefede, ilahiyatta, müzikte göstereceğimiz başarılar önemlidir. Bizim gelişmiş ülke tanımlamamızda her sahada aydın, müreffeh ve bilge insanların özenle yetiştirilmesi ve etkinliği vardır. Bu özellikler ancak sosyal bilimler konusunda da güçlü bilim insanlarına ve üniversitelere sahip olmakla mümkündür. Değerli Dostlar; Benim bir rüyam var, biz 2050 senesine kadar Mars a bir uzay aracı göndersek. Oradan taş, toprak numuneleri alsak. Ne varsa numuneleri alıp dünyaya geri dönse. Derler ki ya bu taş, toprak bizim ne işimize yarayacak. Sadece bakmak haricinde hiçbir işimize yaramayacaktır büyük ihtimalle. Ama böyle hedeflere kaldıraç hedefler denir. Böyle bir hedefe ulaşan bir ülke bilimin her dalında sosyal bilimlerde, fen bilimlerinde bütün problemlerini çözmüş olmuş demektir. Yani 2050 yılında nasıl bir kalkınmışlık seviyesine varalım diye bir milyon sayfalık bir kalkınma raporu yazsak da bunu ifade etmenin iki cümleyle söylenebilecek en güzel yolu budur. 2050 ye kadar Mars a gidip gelebilen, dünyanın en iyi ülkelerinden birisi olma çözümünden başka bir şey yoktur. Biz artık böyle büyük hedefler düşünen bir ülke haline geliyoruz inşallah. 8

Şimdi bilimdeki gelişmelerin nasıl sonuçları olduğunu bilhassa bugünkü şeylerden birkaç örnek vermek istiyorum. Geçen hafta Sayın Bakanımızla Amerika daydık. Bir hafta oralarda incelemeler yaptık. Benim mezun olduğum okulu da gezdik. Silikon Vadisi ndeki yerleri de gezdik ve tekrar görüşümüzü ve ufkumuzu tazeledik. Her İnsanın Kendi Hücresinden Kendisi İçin Yedek Parça Üretilebilecek Baktığımızda görüyoruz ki dünyada bilimdeki gelişmeler gittikçe hızlanıyor ve bu bilimsel gelişmelerin belirleyici etkisi gittikçe artıyor. Mesela gen teknolojilerinde 1993 yılı ile 2003 yılları arasında yapılan 2 milyar dolara mal olan Amerikan Başkanı Bill Clinton ın başlattığı bir devrimci proje vardı. Bu proje ile insan genomunun dizilenmesi tamamlandı. Bunun sonucu olarak artık günümüzde tıp, biyoloji ve sağlıkla ilgili her şeye bakış temelden değişiyor. Bir insanın genomunun dizilenmesi o 1993-2003 yılları arasında 2 milyar dolara mal oldu. Şimdiler de bu birkaç bin dolara düştü ve 10 sene sonra bu insan genomunun dizilenmesinin 100 doların altına düşmesi bekleniyor. Bu şimdi şu demektir şimdi nasıl gidip kan tahlili idrar tahlili yaptırıyoruz hastaneye gittiğimizde rutin olarak artık bundan sonra herkesin genom tahlili yapılacak ve ona göre insanlara ne ilaç kullanacağı, hastalığının ne olduğu, ileride hangi hastalığa yakalanabileceği söylenecek. Organ nakli diye bir şeye gerek kalmayacak çünkü her insanın kendi hücresinden kendisi için yedek parça üretilebilecek. Yani gerektiğinde sizin hücrenizden sizin için böbrek yapılabilecek. Belki kalp yapılabilecek. Göz yapılabilecek. 9

Hali hazırda damar, kıkırdak, kulak yapılmaya başlandı. İnsanlar doğmadan önce ana karnında iken alınacak bir damla su ile doğacak olan o çocuğun belki yüz şeklinin ne olacağı bile belirlenebilecek. Bunlar hoşumuza gitmeyebilir; ama bizim hoşumuza gitse de gitmese de bunlar oluyor ve olacak. Biz de Türkiye olarak Türk bilim dünyası olarak bunları iyi anlamamız gerekir ve bunun bir parçası olmamız gerekir. Çocuk doğduğunda bir kullanma kılavuzu verilecek tabiri caiz ise. Yani sende şöyle şöyle diyabet var, yüksek tansiyon olabilir. Onun için şunlara şunlara dikkat et güzel bir hayat yaşa veya belki ona göre bir tedavi uygulanır. Dolayısıyla tıp ve tedavi tanımı bile temelden değişiyor. Günümüzde Orduların Savaşma Kabiliyeti ve Gücü Asker Sayısı İle Değil Teknolojik Seviyeyle Belirleniyor Askeri teknolojilere baktığımız zaman artık günümüzde orduların savaşma kabiliyeti ve gücü, asker sayısı ile değil gittikçe sahip oldukları teknolojik seviyeyle belirleniyor. Gelişmiş füze teknolojileri ile 10 binlerce kilometre ötelerdeki hedefleri santimetre hassasiyeti ile vurabiliyorsunuz. İnsansız hava araçları ile çok uzaklardaki hedefleri takip ve imha edebiliyorsunuz. Edebiliyorlar, biz henüz edemiyoruz ama biz de çalışıyoruz. Kurulan füze savunma sistemleri ile topraklarınıza düşen düşman füze uçaklarından korunabiliyorsunuz. Siber saldırı ile düşman ülke veya kurumları çökertebiliyorsunuz. Eğer bu konuda bir ihmaliniz olursa da siz savunmasız durumda kalabiliyorsunuz. Biz mesela iki gün önce olan elektrik kesintisinin acaba bir siber saldırı mıdır, değil midir diye halihazırda araştırıyoruz. Yani siz sisteminizi gayet güzel kurabilirsiniz. Her şey yolundadır ama düşman devletlerin, terörist gurupların, hackerlerin, kötü niyetli insanların insafına terk edemezsiniz bunu. Dolayısıyla internet üzerinden veya kontaklık olarak yönetilen böyle sistemlerin nasıl savunulacağını da, yani siber savunmaya da çok çok önem vermemiz gerekiyor. 10

Bu konuda da biz bir vizyon ortaya koyuyoruz hükümet olarak, Genel Kurmay Başkanlığımız çalışıyor ve yeni bir yapılanmaya da gidiyoruz. Ama bunlar ihmal edilmesi mümkün olmayan şeyler. Yani, biz bu halimizle kalalım desek de kalamayız, çünkü tedbir almadığımız takdirde bedeli çok ağır olur. Yazılım ve teknoloji şirketlerine baktığımız zaman 20 yıl önce üçüncü Dünya şirketi olan Samsung un sadece elektronik şirketi bugün yılda 220 milyar dolar satış yapıyor, Samsung şirketinin şu andaki pazar değeri, dün gece baktım 186 milyar dolar. 50-100 kişinin çalıştığı, hepimizin kullandığı 19 milyar dolar değerinde WhatsApp diye bir şirket var. Bizim Tüpraş vs. gibi koca koca sanayi tesislerimiz onlar kadar etmiyor. Instegram diye benim pek tasvip etmediğim bir şirket dün akşam itibari ile 25 milyar dolar değerinde, twitter 2 milyar dolar, facebook 173 milyar dolar, Google 370 milyar dolar ve bunların hepsi yazılım şirketleri. Apple 700 milyar dolar, dünyanın 20. büyük ülkesinin GSMH sına eşit. Yani bir şirket Suudi Arabistan dan az daha küçük. Bir yıllık ürettiği mallar karşılığında oluşturduğu değer, Suudi Arabistan devletinin petrol üretiminden her şeyiyle o ürettiğinden daha fazlasını veriyor. Dünyada Hard Disk, Ram Ayrımı Kalmayacak Bugünlerde hafıza teknolojileri dediğimiz story ve memory. Memory demek daha hızlı yazılıp okunan şey demek, story de hard disk gibi manyetik teyp gibi okunması yazması daha uzun zaman alan şey. Bunlarda bir devrim yaşanıyor. Memdüsner diye yeni bir teknoloji çıkıyor. Biz de, bilhassa benim bu konuya ilişkin oluşturduğum bir grup yakından bakıyor. Yani milisaniyeler mertebesinde okunup yazabilen hard disk veya dakikalar içinde okunup yazılabilen nano saniyeleri seviyesinde bir manyetik teyp. İran da aynı şeye geliyor. 11

Artık önümüzdeki 5-10 yıl içinde dünyada hard disk, ram, ayrımı kalmayacak, hepsinde nano seviyede yazılabilen aynı şey kullanılacak. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bilgisayar sisteminin temelden değişmesi demektir. Son 4-5 yılda Bulut diye bir şey çıktı ortaya, o bulutun yeniden değişmesi demek. Müthiş bir şey. Bilgisayar mühendisliği ve elektronik mühendisliği, öğrencilerimiz ve hocalarımızın bunun üzerinde durması gerekiyor. Bu konuda ayrıca bir çalışma da başlatacağız. Artık bilgisayarlar aynı enerji ile 800 kat iş yapabilir duruma gelecek. Data merkezlerine de gerek kalmayacak. Çünkü bütün baz istasyonları o kadar yüksek kapasiteye sahip olabilecek ki, bir sürü datanın dünyanın her yerinde saklandığı, bulut dediğimiz sadece neyin, nerede olduğu bilgisinin saklandığı bir hale geliyor, yani dünyaya bir daha dönüşü yok. Biz daha ilk dönüşümü yakalayamamışken, şimdi dünya bir daha dönüşüyor. Bilime Önem Vermediğimiz Zaman Hiçbir Hedefe Ulaşmamız Mümkün Değil Dolayısı ile bilim ve üniversiteler artık toplumumuzun en önemli unsuru haline geliyor. Yani ekonomi demek bilim demek, kalkınma demek bilim demek, savunma demek bilim demek. Ben son 4 senedir bunun altını ısrarla çiziyorum. Bilime önem vermediğiniz zaman hiçbir hedefimize ulaşmamız mümkün değil. Bu kapsamda yakında Türkiye de yarı iletken fabrikası kuracağız. O konuda Bakanımız ve Milli Savunma Bakanımız bir karar verdi. Türkiye artık dünyada çip üreten ülkelerden birisi haline gelecek. Çip üretimi başlı başına karlı bir iş değil. Çünkü çok rekabet var. Ama böyle bir çip üretimi fabrikasının Türkiye de katalizör vazifesi görerek Türk bilim dünyasının ve Türk sanayisinin dönüşmesine önemli etkileri bulunacağına bekliyoruz. Yani bunun etrafında oluşacak ekosistem birçok araştırma, geliştirme ve tasarım şirketinin Türkiye nin yeni ekonomiye geçmesinde büyük faydası olacağını planlıyoruz. 12

Türkiye Cumhuriyeti Koca Bir İmparatorluğun Külleri Üzerine Kuruldu Bu konular saymakla bitmez. Bu gelişmeleri mutlaka takip etmemiz gerekiyor. Ama bu yetmez. Bunları geliştiren bilime, teknolojik gelişmelere katkıda bulunan bir konuma gelmemiz şart. Bugün ben sizleri tarihi bir perspektiften bakarak; bizim durumumuz nedir, neler yapmamız gerekiyor, bilgi ve görüşlerimizi paylaşıyorum. Şimdi bakarsak, biraz önce bahsettiğim gibi Osmanlı nın çok çeşitli sebeplerden, ama o sebeplerin içerisinde bilimin ihmalin ne kadar katkısı olduğunun altını çizerek bir tespit yaptım. İşte Türkiye Cumhuriyeti kaybettiğimiz koca bir imparatorluğun külleri üzerine kuruldu. Çok derin kültürel, ekonomik ve sosyal trajedileri yaşaya yaşaya bugüne kadar geldik. Bunların detaylı değerlendirmesine girmeyeceğim. Bununla birlikte nereden nereye geldiğimizi ortaya koyacak birkaç bilgiyi bilhassa gençlerimizle paylaşmak istiyorum. Balkan Savaşı, birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile uzun yıllar süren bir mücadele sonunda 10 milyon km 2 olan koca imparatorluğu ve 5 milyonu aşkın genç ve tahsilli nüfusunu kaybetmiş bir millet olarak kurduğumuz yeni Türkiye Cumhuriyeti 1930 larda bir basmayı üretmekten, bir çiviyi üretmekten, iğneyi üretmekten dahi aciz bir duruma düşmüştü. Milletimizin elinde sermaye de yoktu, çalışacak insan da yoktu. Girişimciler ve özel sektör eliyle bir hamle yapılması mümkün değildi. 1930 larda devlet eliyle Nazilli Basma Fabrikası, demir çelik tesisleri, şeker fabrikaları ve diğer sanayi tesisleri kuruldu. Tekstilde de kalkınmak için Sümerbank kuruldu. 1963 te TÜBİ- TAK kurulduğunda Türkiye nin toplam ihracatı 350 milyon dolardı. 60 lı yılların sonunda biz ilkokula giderken Amerika dan Marshall yardımıyla gönderilen süt tozu ve un şeklinde yardımları alan bir ülkeydik. 13

Her öğlen Rize deki bizim okulun bahçesinde kazan kaynatılırdı, orada süt tozundan süt yapılırdı, fırında da ekmek yapılır bize verilirdi. Lezzetliydi değil mi? Tabi bizim de ineğimiz vardı ama annem ineğin sütünden tereyağı yapardı. Kışın onu yerdik. İneğimiz olduğu halde süt içme lüksümüz yoktu. Bizim Karadeniz deki inekler 3 litre, 5 litre süt verirdi. Şimdiki gibi öyle 20 kilo süt veren inekler yoktu. Bu hatırayı geçenlerde Güney Koreli Bilim Bakanı ile birlikte bulunduğumuz bir toplantıda anlattığımda Güney Koreli Bakan; Bizde de öyleydi. Yani Amerika ikinci Dünya Savaşı ndan sonra kendi ekonomisini canlandırmak için bu Keynezyen yaklaşımı benimsemiştir. Bol bol alt yapı yatırımı yapıyor, kendi sanayisine sipariş veriyor. Üretilen o süt tozu, yağ, un onları ne yapacak; onları da bağış olarak dünyanın her tarafına gönderip kendi ülkesine arkadaş kazandırıyor, yardım etmiş oluyor ama bu arada kendi sanayisini de güçlendirmiş oluyor. Dünyada ABD ve İngiltere den Sonra Enfazla Yardım Yapan 3. Ülkeyiz Bakarsak 40-50 sene önce 1 milyar dolar bile ihracat yapmayan, tarıma dayalı bir toplum olan ve gıda yardımı alan bir ülkeydik. Şükürler olsun geçen yıl biz dünyaya 3,5 milyar dolar insani yardım yaptık. Dünyada Amerika ve İngiltere den sonra en fazla yardım yapan 3. ülkeyiz. Ama nüfusa oranla en fazla yardım yapan ülke durumuna geldik. Son 3 yılda Suriye den gelen misafirlerimiz için 5 milyar dolar harcama yaptık. Dünya bize 200 milyon dolar bile katkıda bulunmadı. 1982 de Türkiye nin yaptığı ihracat 2 milyar dolar seviyesine gelmiştir. Ekonomisinin tamamı neredeyse tarıma, krom madenine dayalı vs. dayanan kapalı bir ekonomiydi. 14

1980 ortalarına kadar Türkiye kapalı ekonomi altında yani seyahat etmenin izne tabi olduğu döviz alıp satmanın yasak olduğu, sınırların ardında korumaya alınmış ama bu koruma sonucunda aslında tahrip edilmekte olan bir ekonomiye sahipti. 1985 te Amerika ya mastır, doktora yapmaya giderken 600 doları almak için Ankara da Merkez Bankası nda bir dolu bürokratla uğraşmış ve bir sürü imza toplamıştım. 1980 lerde yine bizim İstanbul Bostancı daki evimizin 358 ile başlayan telefonu satarak Bostancı da bir daire daha alabiliyorduk. Hatırlar mısınız, 20-30 yıl önce insanlar telefon sırası bekliyordu. Özal Türkiye ye, Türk İnsanına Güvendi Rahmetli Özal ın başbakan olmasıyla Türkiye de işler hızla değişmeye başladı. Daha 90 lara varmadan Türkiye de müracaat eden herkese kısa zamanda istediği kadar telefon hattı bağlanmaya başladı. O zaman babam 5 tane telefon almıştı. Tabi zamanla kullanılmayınca hepsini kapattırdı. Bu hep böyle olmuştur. Kıbrıs Harekâtı yapıldığında ben köydeydim. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ndan kalma bilgilerle insanlar kıtlık olacak diye çuval çuval un alıyordu. Çünkü İkinci Dünya Harbi nde çok büyük kıtlıklar yaşanmıştır. Açlıkla çok büyük mücadele etmişler. Bu sebeple telefonu bir kez bulmuşken stoklamışlar. Özal la birlikte daha 90 lara varılmadan isteyen herkesin evine telefon bağlanmaya başlandı. Özal Türkiye ye Türk insanına güvendi ve önümüzü açtı. Bizleri eğitim için yurt dışına gönderdi, iş adamlarını yanına alıp yurtdışına ihracat yapmaya, iş yapmaya götürdü. İnsanımıza dünyadan korkmamayı, dünyaya açılmayı öğretti. Yani Özal bir paradigma değişikliği yaptı. Bu hızlı kalkınma dönemi Özal ölünce bir duraklama dönemine girmişti. 15

Ama 2001 ekonomik yıkımından sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki yeni hükümet Türkiye de işleri hızla değiştirdi. Son 12 yılda gerçekten Türkiye dünyaya parmak ısırtan bir gelişme sağladı. Kişi başına milli gelirimiz 3 bin dolardan 10-11 bin dolar seviyesine geldi. İhracatımız 35 milyar dolardan 160 milyar dolar seviyesine geldi. Tam zamanlı araştırmacımız 30 bin civarındaydı şimdi 110 bin tam zamanlı araştırmacımız var. Üniversite sayımızı ikiye katladık. Bugün itibari ile dün gece Sayın Milli Eğitim Bakanımıza sordum. 183 tane üniversitemiz var. Anadolu nun her yerinde en az bir tane üniversitemiz var. Türkiye Hızlı Trene Kavuştu Türkiye hızlı trene kavuştu. Ankara-İstanbul arasında, Ankara-Konya arasında hızlı tren var. Yolda gelirken gördüm şimdi Sivas hızlı treni yapılıyor. İnşallah Anadolu nun her tarafı hızlı tren hatları bağlanıyor. Türk Hava Yolları gerçekten dünyanın en beğenilen hava yollarıdır. Bunu her gittiğim yabancı ülkede de görüyorum, Türk Hava Yolları her zaman dolu. Bu kaliteden ileri gelen bir şeydir. Bunu başarabileceğimizi ben bile düşünmezdim. Çünkü 1985 ten bu yana iş seyahatlerimden dolayı hava yolu seyahati yapıyorum. Türk Hava Yolları gerçekten en kötülerinden biri idi. Hostesler asık bir suratla yarı pişmiş pişmemiş yumurtayı getirip atardı. Şimdi Türk Hava Yolları hizmet anlayışıyla gerçekten parmak ısırtıyor. Türkiye sağlıkta büyük bir dönüşüm yaşadı. Demokratikleşme konusunda çok büyük yollar kat ettik. Ben bu arada başörtülü öğrencilerimizi görüyorum. Benim eşim başörtüsü yüzünden üniversiteden atılan birisiydi. 1986 yılında okuyamadı. Çok acılar çektik, gereksiz acılar... 16

Bizim milletimizin başı açık, kapalı hepsi bizim yavrumuz, hepsi bizim bacımız ama maalesef bazı bozuk zihniyetler Türkiye ye çok gereksiz bir enerji kaybettirdi. Şimdi hepiniz üniversitemizde el ele, gönül gönüle bilimle uğraşıyorsunuz. Kimsenin kimseye hazımsızlığı yok. Artık kamuda da başörtüsü serbest. Kürtçe televizyon var. Türkiye bölünmedi Türkiye bölünmez bu millet binlerce yıldır konuşuyor kimseye zararı olmamış ve olmaz. Dünyanın En Büyük 10 Ekonomisi nden Birisi Olacağız Son 12 yılda sağlanan bu başarılar toplum olarak bize yeni bir özgüven verdi. İnandık ki 12 yılda bu kadar büyük bir ilerleme sağlayan Türkiye çok daha fazlasını yapabilir. Tarihte uzun dönem üstlendiği güçlü, müreffeh, lider ülke konumunu tekrar yakalayabilir. Bu özgüvenimizi 2023 vizyonu adı altında isimlendirdik. Yani çok detayı var. Kimi örtülü vizyonun bu paketin altına atılarak 2023 vizyonu oldu. 2023 te Türkiye 500 milyar dolar ihracat yapacak hedefini koyduk. Kişi başına milli gelirimiz bugün 10 bin 400 dolar, yeni açıklandı. 2023 te 25 bin dolar olacak. Tam zamanlı araştırmacı sayımız bugün bulunduğu 110 bin seviyelerinden 300 bin tam zamanlı araştırmacı hedeflemekteyiz. Tabi bu arada üniversitelerimize ve gençlerimize iş düşüyor. Araştırma geliştirmeye ayrılan kaynak 2002 yılında yüzde 0,45 iken bugün yüzde 0,95 seviyesine geldi. 2002 de Türkiye araştırma ve geliştirmeye 1 milyar dolar harcıyordu, bugün 8 milyar dolar harcıyor. Ve 2023 yılında gayri safi milli hâsılatımızın yani 2 trilyon doların yüzde 3 ünü, 60 milyar doları araştırma ve geliştirmeye harcayacağız. Dolayısıyla Türkiye çok büyük hedeflere sahiptir. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağız. Peki, bu hedeflere nasıl varacağız? Türkiye 2002 ye kadar belli bir sistem veya sistemsizlik içerisinde geldi. 2002 den beri bir şeyleri doğru yaptık buraya kadar geldik. Ama açık söylemek lazım bu yol ve yöntemlerle yol bitti. 17

Artık deniz bitti derler bizim Rize de. Buradan öteye gitmek için yeni yol ve yöntemler gerekli. 2002 den beri biraz önce anlattığım büyük başarılar sağladığımız yol ve yöntemler buradan daha ileri gitmemize yetmez. Bu uzaya uzay aracı gönderilirken kullanılan roketlerin birçok safhası vardır. Mesela ilk atmosferin bir yerine gelene kadar bir roket ateşlenir, sonra o bırakılır, atmosferin boşluğuna düşerken yanar, ikincisi ateşlenir, onunla gidilir, sonra üçüncüsü bu şekilde yol alınır. Biz birinci roketi ateşleyerek 2015 e kadar geldik. Türkiye yi saygı duyulan bir orta gelir ülkesi haline getirdik. Çok kötü bir durumdan bugüne geldik. Ama bu bize yetmez, bu yöntemler ve içinde bulunduğumuz paradigma ile buradan ileriye de gitmemiz mümkün değil. Bizim yeni bir şeyler yapmamız lazım. Artık ekonomik sistemimizi, yükseköğretim sistemimizi, bürokratik sistemimizi, milli eğitim sistemimizi daha verimli bir ülke için daha kalkınmış bir ülke için değiştirmemiz gerekiyor. Tabi bunun temelinde de anayasayı değiştirmemiz gerekiyor. Yani 1980 darbecilerinin bize miras bıraktığı ve ne kadar tamir edilse de bir türlü iyileşmeyen ve Türkiye ye dar gelen anayasayı değiştirmemiz gerek ama anayasayı değiştiremezsek bile yasal değişikler yapacağımız gerçek. Bu 7 Haziran seçimlerinden sonra Sayın Başbakanımız da söylüyor, artık biz bir paradigma değişikliği manasına gelen sistemli değişiklikler yapmaya başlıyoruz. Bunlardan en önemlisi de yükseköğretim sisteminin deforme edilmesidir. Yani biz var olan yükseköğretim sistemi içinde Nobel ödüllü bir sürü bilim adamı yetiştirsek bile mumlarımızı söndürüp akşam beşi bekleyen kişiler haline getiririz. Ama bu sistem altında bile çok gayretli başarılar gösteriliyor. Bunu da gerçekten çok takdir ediyoruz. Ama varabileceğimiz hedeflere bu sistem altında varamayız. 18

Yani dünyanın en iyi yerini gören gözler, böyle bir durumu görünce diyor ki böyle olmaz, orda ısrar etmemek lazım, yani buna sahip de çıkmamak lazım, gerçekten bu yüzden öğrenim düzeni bozuk bir sistem, Türkiye nin geleceğine mal oluyor. Bizim neden bir Almanya olmayalım, bizim böyle bir hedefimizin olması lazım. Geçenler de kamuya ait çok büyük bir teknoloji şirketimizi ziyaret etmiştim. Yaptıkları sunumda bir yere geldiler dediler ki Bizim şirketimizin 14 tane patenti var, o arada bir durun dedim, 14 tane patenti bugün mü aldınız? Yok dedi, Kuruluşumuzdan beri 14 tane patenti var. Yani böyle bir şey olur mu? 14 tane patentimiz var diye övünmek için söyleniyor. Benim yine öyle bir arkadaşlarım var ki bir tanesinin 134 tane patenti var, başka bir tanesinin 140 tane patenti var, bakarsanız sağın solun bir yılda aldığı patent bizim bütün Türkiye Cumhuriyeti nin tarih boyunca aldığı patentten fazla. Bu refah kazara olan bir şey değil. Şunu diyemeyiz o zaman; biz faiz oranlarını ayarlayalım, Üniversite de açalım, hocalarımız var başına oturtalım. İşte ondan sonra kendiliğinden artık bir şeyler olur, Teknopark da açalım kendi kendine ve artık düzen içinde Samsunglar, Facebooklar, WhatsApplar çıkartacağımız bir ekonomiye sahip olalım, bu mümkün değil. Yani çok detayları var, anlatmaya kalksak 3 saat bitmez bu toplantıda. Diyelim portakal ağacı için gerekli sıcaklığı, yağmuru, nem durumunu, rüzgâr durumunu bir şekilde oluşturdunuz, kendi kendine orda portakal ağacı ya da has yer elması biter mi? Ne biter orada? Orda öylece ısırgan otu biter, sonra diken biter değil mi? Yani ot biter, sarmaşık biter ama en iyi ihtimalle de yabani elma biter, hani kışın birisi çekirdeği getirir daha erik kadar olan yabani elma biter. Amasya elması nasıl olur? 19

Fidanı dikeceksiniz sonra onu aşılayacaksınız, yabani otları temizleyeceksiniz, yanına sopa dikip onu bağlayacaksınız, yani mühendislik işidir. Bu böyle kazara ortaya çıkmış bir şirket değil, bütün bu büyük teknoloji şirketleri kazara ortaya çıkıyor değil. Birçok Türkiye işi işsize karıştı çok güzel şirketler kurmuşlar ve çok büyük şirketlerin yöresi olarak çalışıyorlar. Yani bizim insanımız çok zeki her yerde gittiği yerde fark yaratıyor, bir fark oluşturuyor ama Türkiye de düzenimiz eski defterden aldığımız düzen bizim elimizi ayağımızı bağlıyor. Bizim eskiden beri gelen düzenimiz, biz öyle istemiyoruz ama öyle isteyenler var veya öyle düşünenler ola biliyor. İhracatımızın % 95 i Sanayi Ürünüdür Biz eski düzenin başına iyi genel müdürler, daire başkanları, bakan yardımcıları koyalım problem malum olmuş oldu. Yani 1956 model Chevrolet taksiyi al, ki o zaman çok güzeldi değil mi? En iyi araba oydu, onu güzel cilalayalım yağlayalım 2015 te de o günkü gibi gitmeye başlar, öyle bir şey yok. Sizin bugünün içeriğine göre yeni araba yapmanız lazım eski arabayı tamir ederek, değiştirerek, modifiye ederek yeni arabaya veya arabayı uçağa çeviremezsiniz. Dolayısıyla Sayın Başbakanımızın, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ısrarla belirttiği gibi 7 Haziran seçimlerinden sonra artık bu restorasyon döneminden sonra Türkiye nin yeni hamle dönemine geçeceğiz, referandumla değişikliklerini yapacağız. Örnek vereyim, 1960 larda hatta 1980 lerde tarıma dayalı olarak vardık, şimdi ise sanayiye dayalı olduk. Bizim ihracatımızın % 95 i sanayi ürünüdür. Bizim ihraç ettiğimiz ürünlerim kilogramı 1,46 dolar değerinde, yani üretip ihracat ettiğimiz ürünleri tarttığımızda gelir bu. Almanya nın 4,1 dolar, Japonya nın 3,5 dolar, Güney Kore nin 3 dolar. 20