Türk Edebiyatında Şiir-II

Benzer belgeler
İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA NAZIM BİÇİMLERİ. işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım türlerine ayrılırlar.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

I. HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILAN HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ ve TÜRLERİ. Sevgi, tabiat, övgü, yergi, evlât sevgisi, ayrılık, hasret ve aşk konularını işler.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

İslam medeniyetinde Türk Edebiyatı

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ (Divan Şiiri, Halk Şiiri, Yeni Türk Şiiri) FERİDE TURAN UZ. TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENİ

Bir şiirde anlam bütünlüğünü sağlayan en küçük birime nazım birimi denir. Türk edebiyatında değişik dönemlerde farkı nazım birimleri kullanılmıştır.

TÜRK HALK ŞİİRİ EDB305U KISA ÖZET

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Veysel BALCI YSSAL TD ve Ed. Öğrt.

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

Ö n e m l i Ö z e l l i k l e r i

Müşterek Şiirler Divanı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Türk Edebiyatı X-Robots-Tag: otherbot: noindex, nofollow

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ

DİVAN EDEBİYATI DİVAN EDEBİYATI

9. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

DESTAN DÖNEMI TÜRK EDEBIYATI. Destan Dönemi

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Azrail in Bir Adama Bakması

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ŞEKİL VE TÜR BİLGİSİ ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ŞEKİL BİLGİSİ

B. ŞİİRİN AHNEK ÖGELERİ

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ KISALTMALAR

SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY

Bu dörtlükte geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisinin eş seslisi yoktur?

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

TÜRK MÜZİĞİ PROGRAMI TÜRK HALK MÜZİĞİ SOLFEJ VE NAZARİYATI DERS MÜFREDATI HAZIRLIK SINIFI

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...9 GİRİŞ... Osman Horata 11

Ortak (Anonim) Halk Edebiyatı Türk Halk Şiiri

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

CEVAPLAR 1 C 2 D 3 D 4 C

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

KARACA0ĞLAN4IN ŞİİRLERİNDE TEKNİK

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI DEVELİ LİSESİ

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan

Tarih İçinde Türk Edebiyatı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Metin Edebi Metin nedir?

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

EDEBİYAT BİLGİ VE TEORİLERİ 2

O.Ö. 100 Temel Eser. Kategori: Türk Şiiri Çarşamba, 28 Nisan :21 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 6397


İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

ŞEHİT ÖĞRETMEN KUBİLAY MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2.DÖNEM 1.

Sade Nesir: Halkın konuştuğu dilden fazla uzaklaşılmadan oluştumuştur.

Bu etkinler resim yapma, boyama, hamurla oynama, sınıf içinde veya oyun salonlarında düzenlenen oyun alanlarında oyun oynama gibi öğretmen gözetimi

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GARİP AKIMI (I. YENİ)

Cümlede Anlam TEST 38

A) ANONİM HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ 1. TÜRKÜ

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

1908 tarihinden sonra Ziya Gökalp, RızaTevfik ve Fuat Köprülü sayesinde halk edebiyatı terimini kullanmaya başladık.

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Transkript:

Türk Edebiyatında Şiir-II Yazar Yard. Doç. Dr. Canan İLERİ ÜNİTE 7 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Türk Edebiyatındaki nazım biçimlerinin dış yapı özelliklerini öğrenecek, Nazım biçimleri arasındaki benzerlikleri ve ayrılıkları kavrayacak, Karşılaştırdığınız örneklerde öğrendiklerinizi uygulamayı bileceksiniz. İçindekiler Giriş 135 Türk Edebiyatında Dış Yapı Özelliklerine Göre Nazım Biçimleri 135 Özet 159 Değerlendirme Soruları 159 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar 160

Çalışma Önerileri Her konuda verilen örnek şiirleri dikkatlice inceleyiniz. Kendi bulduğunuz şiirleri de aynı biçimde incelemeye çalışınız. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 135 1. Giriş Önceki ünitede Türk şiirini konu ve teknik özelliklerine göre türlere ayırarak incelemiş; ayrıca sanat akımları karşısındaki tutumunu ele almıştık. Ayrıca Türk şiirinde konu ile nazım biçimi ilişkisini edebiyat topluluklarına ve dönemlere göre gözden geçirdik. Bu ünitede ise Türk edebiyatında dış yapı özelliklerine göre nazım biçimlerini inceleyeceğiz. Nazım biçimlerini Halk edebiyatı, Tekke edebiyatı, Divan edebiyatı ve Çağdaş Türk edebiyatı olmak üzere dört ana başlık altında ele alacağız. Önce birkaç tanımı anımsayalım. Şiirin birim sayısı, birimindeki dize sayısı, dizelerindeki hece sayısı ve uyak düzeni ile belirlenen biçimine nazım biçimi denir. Bir önceki ünitede sözü edildiği gibi, şiirin kimi zaman konusu, kimi zaman da ölçüsünün kalıbı şiir biçimi için belirleyici olur. Türk edebiyatının bilinen en eski örneklerinin bile koşug, kojan, koşma, takşut, takmak, küg, şlok, padak, kavi, baş, başik, sagu adlarıyla belirlenmiş bir biçimi vardır. Bu belirli düzenin birincisi, nazım biçimdeki dizelerin kümelenişidir, buna nazım birimi denir; ikincisi, nazım birimlerindeki dizeler arasındaki uyak bağlantısıdır, buna uyak düzeni denir. Bir şiirde, nazım birimi sonlarındaki ses ahengine uyak denir. Dizeler arası bütünlüğü sağlayan uyak, ana uyaktır. Nazım biçimleri; nazım birimi ile uyak düzenine göre türlere ayrılır. Buna nazım türü denir. Türk Halk Edebiyatı nazım türlerinde şiire ad verme geleneği yoktur, şiir mâni, koşma, ninni, ağıt gibi tür adıyla anılır; kitaplarda, şiir başlığı olarak genellikle ya şiirin ilk dizesi (Çukurova Bayramlığın Giyerken), ya nakaratı (Ölmeyince Sakın Yardan Ayrılma) ya da konusu (Kızılırmak Türküsü) kullanılır. Nazım türlerinde dize ve uyak düzeni şemayla gösterilir. Bu şemada her dize bir çizgiyle, uyaklar harfle gösterilir. Ana uyak için a harfi kullanılır. Diğer uyaklı dizeler b 'den başlayarak sırayla harflendirilir. Harflendirmede c-ç, g-ğ, s-ş, ı-i gibi karışacak harflerin noktalı, çengelli olanlarından kaçınılır; c, g, s, ı gibi noktasız, çengelsiz olanları kullanılır. Uyaksız dizeler x ile gösterilir. Nakaratlar harfin üzerine konan küçük bir n harfi ile gösterilir. 2. Türk Edebiyatında Dış Yapı Özelliklerine Göre Nazım Biçimleri Nazım türleri üretildikleri edebiyat akımına göre türlere ayrılır. Türk edebiyatında İslâmiyet öncesi ve İslâmiyet sonrasında kullanılan nazım türleri birbirinden ayrıdır. İslâmiyet sonrasında da Divan edebiyatı ile Halk edebiyatında AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

136 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II! kullanılan nazım türleri birbirinden ayrıdır. Tanzimat edebiyatı ile Servet-i Fünun edebiyatıyla birlikte Batı nazım biçimleri Türk edebiyatına girer. Millî edebiyatta, Halk edebiyatı nazım biçimleri, sanki yeniden keşfedilerek kullanılır. Çağdaş şairler şiiri nazım türü, nazım birimi, ölçü, uyak gibi bağlardan kurtarırlar. 2.1. Türk Halk Edebiyatında Dış Yapı Özelliklerine Göre Nazım Biçimleri Türk Halk edebiyatının kökeni tarih öncelerine dayanır. Türk Halk edebiyatının o tarihlerden günümüze kadarki ürünleri hep sözlü oluşur. Bunlardan kimileri ya söylendiği anda ya da sonradan yazıya geçirilir; kimileri ise dilden dile dolaşırken söyleyeni unutulur, ürün sanki halkın ortak malı olur. Durum günümüzde de genellikle aynıdır. Halk şairi köşesine çekilip şiir yazmaz. İlham geldiğinde doğaçlama şiir söyler. Toplantılarda içinden geldiği gibi söyler. Bu nedenle söylediği şiirlerin çoğu yitip gider. Fakat artık halk şairleri de şiirlerini kitaplarda toplamaya başlamışlardı. Bu da halk şiirinin geleceği için sevindiricidir. Eski çağlardan bu yana Halk edebiyatına bakıldığında iki ana kola ayrılır. Sanatçısı belli olmayan (ortak Halk edebiyatı), sanatçısı belli Halk edebiyatı (kişisel Halk edebiyatı). İslâm uygarlığında ise bunlara bir de Halk Tasavvuf edebiyatı ya da Tekke edebiyatını eklemek gelenek olmuştur. Oysa İslâmlık öncesi edebiyatta da din konulu düz yazı ya da şiir de hayli ağırlıktadır. Bunların akılda kolay kalması için aşağıdaki çizelgeden yararlanabiliriz. Türk Halk Edebiyatı İslâmlık Öncesi İslâmlık Sonrası Ortak Halk Edebiyatı (Sanatçısı Belli Olmayan Halk Edebiyatı ) Kişisel Halk Edebiyatı (Sanatçısı Belli Halk Edebiyatı) Din Dışı Halk Edebiyatı Halk Tasavvuf Edebiyatı (Aşık Edebiyatı) (Tekke Edebiyatı) Halk edebiyatı ürünleri incelenirken, bu özellikleri göz önünde tutulur. Biçim, şiirin dize birimi, dizelerindeki hece sayısı ve uyak düzeni ile belirlenen biçimidir. Halk edebiyatı şiiri biçim olarak incelendiğinde temelde iki ana biçim vardır mâni, koşma. Diğer nazım biçimleri bu iki biçimden zamanla türemiştir. Bunları bir çizelgede görelim. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 137 Türk Halk Edebiyatında Nazım Biçimleri Mâni Tipi Kesik mâni Artık dizeli mâni Beş dizeli Altı dizeli Yedi dizeli Deyiş Koşma Tipi Türkü Tipi 1. Kavuştaklı Kavuştağı bir dize Kavuştağı iki dize Kavuştağı üç dize Kavuştağı dört dize Kavuştağı Mani 2. Kavuştaksız Dörtlükle kurulanlar Üçlükle kurulanlar Beyitle kurulanlar Semaî Tipi Semaî Varsağı Aruz Ölçüsü ile Yazılanlar Divan Semaî Kalenderî Selis Satranç Vezni-i ahar 2.1.1. Mâni Tipi Türk Halk edebiyatı nazım biçimlerindendir. Mânilerin pek çoğunun söyleyeni belli değildir; fakat Anadolu'da en çok kadınlar ve genç kızlar arasında türetilir. Mâniler ezgili söylenir, saz eşliğinde söylendiği de olur. Mâni söylemek için mâni yakmak, mâni düzmek, mâni atmak terimleri de kullanılır. Halk mâni söyleyene mânici, mâni yakan, mâni düzen, mâni atan, iyi mâni söyleyene mânici başı der. Mânici başı mısın? Cevâhir taşı mısın? İpek mendil vereyim, Cebinde taşır mısın? Mâniler, biçim olarak genellikle bir dörtlük ve yedili hece ölçüsüyle kurulmuş kısa şiirlerdir. Uyak dizilişi aaxa'dır, fakat xaxa olanlar da vardır. Manilerin temel duygu ve düşüncesi son dizededir. Birinci ve ikinci dizeleri düşünce ve anlam yönünden ilgisi yokmuş gibi görünen, fakat konuyu çağrıştıran doldurma dizelerdir. Üçüncü dize konuya geçiş dizesidir. Şair gerçek duygu ve düşüncesini son dizede söyler. Konusu genellikle aşk olmakla birlikte yergi, ağıt, öğüt gibi her konu da olabilir. Konularına göre mâniler; aşk mânileri yergi mânileri öğüt mânileri diye bilinir. Aşk mânisi Yergi mânisi Yel eser dal salınır, a Öğretmen dedikleri, a Kudretten ney çalınır. a Çay, simit yedikleri. a Benim yarim pek kıskanç, x Uzaktan sayılıyor, x Güle baksam alınır. a Kaburga kemikleri. a Birinci dizesindeki hece sayısı yediden az olan mânilere kesik mâni denir. Bu kesik dize mâninin cinasıdır. Cinaslı mânilere İstanbul mânileri de denir. Bunlarda an- AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

138 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II lam iki dizede tamamlanır; bu nedenle araya iki dize eklenerek mâni uzatılabilir. Bu özellik İstanbul halkını, İstanbul'daki kültür etkinliklerinden etkilenmesinin, kulağının Divan şiirine daha yatkın olmasının sonucudur. Dize sayısı dörtten çok olan mâniler dizelerinin sayısına göre adlandırılır: Beşli mâni, altılı mâni, yedili mâni, sekizli mâni gibi. Böyle on dörtlü mâni bile vardır. Bunların uyak düzeni tekliler için axaxa, çiftliler için aaxaxa olur. Yara Benden Selâm ey yâra benden. Ben gitmem, o da gelmez, Gitmez bu yara benden. Cinaslı Mâniler Almadan Kokun aldım almadan. Bir de yüzün göreyim, Tanrı canım almadan. Yedi dizeli mâni On dizeli mâni Karadan, a Kararsın, a Yarim gider gemiyle x Bulut gökte kararsın. a Ben giderim karadan. a Ne büyüksün ne küçük, x Ciğerim göz göz oldu, x Tamam bana kararsın. a Görünmüyor karadan. a Gündüz gelme gece gel, x Hak beni ayırmasın, x Bekle sular kararsın. a Kaşı, gözü karadan. a Sarılalım yatalım, x Düşman bağrı kararsın. a Atma kulun yabana, x Bir gün olur ararsın. a 2.1.2. Artık Mâni Dört dizeli, yedi heceli mâniye aynı uyaklı yeni dizeler ekleyerek oluşturulmuş mâniye artık mâni ya da yedekli mâni denir. Bunlarda cinas yoktur. İlkbahara yaz derler, Şirin söze naz derler. Kime derdim söylesem, Bu dert sana az derler. Kendin ettin kendine, Yana yana gez derler. 2.1.3. Deyiş (karşılıklı mâni) Deyişler karşılıklı soru-cevap niteliğindeki mânilerdir. Bunlar ya iki kişi tarafından ya da iki grup tarafından söylenir. Eskişehir Türkmen köylerindeki canimen mânileri böyledir: ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 139 Canimen Mânileri Erkek Değirmen üstü çiçek, Kız Değirmene dün gittim, Orak getirin biçek. Kına gibi un ettim. Benim sevdiğim güzel, Darılma emmim oğlu, Orta boylu mor çiçek. Ben sana şaka ettim. Kız Bak yoluna yoluna, Erkek Üzüm ezdim yiyen yok, Bakma benim boyuma. Kalbindekin bilen yok, Seni kurban ederim, Yenile bir yar sevdim, Silsileme, soyuma. Hayır olsun diyen yok. Erkek Kavak uzanır gider, Kız Altın yüzük olayım, Dalı bezenir gider, Parmağıma dolayım. Dünyada yar sevmeyen, Oğlan sen pek güzelsin, Günah kazanır gider. Yavuklun ben olayım. Kız Değirmen olukluya, Erkek Sarı çizme dizece, Ben varmam çarıklıya. Galk gidelim bizece, Allah nasip eylesin, Sarılalım yatalım, Bir sırma bıyıklıya. Zemheriden güzece. Erkek Acem şalı beldedir, Kız Sarı boyarlar m'ola? Saçakları yerdedir. Sarsam duyarlar m'ola? Ben peşine düştükçe, Yarim cahil, ben cahil, Senin gözün eldedir. Cana kıyarlar m'ola? Kız Dambaşta durma oğlan, Erkek Çayırda kıldım namaz, Bıyığını burma oğlan. O da Hakk'a yaramaz, Beni sana vermezler, Cahilin ettiğini, Zırıncıyıp durma oğlan. Allah bile kınamaz Erkek Çifttir minderin yüzü, Kız Ben yarin nesin aldım, Biz de biliriz sizi, Başından fesin aldım. Kürk giydin kadın m'oldun? Beş kardeşin içinde, Aslın abdalın kızı. Seçtim de hasın aldım. Eskişehir-Koşmat Köyü Kimi deyişler soru-cevap biçiminde değildir. Bunlarda her dörtlük aynı sözcük ya da sözcük öbeği ile başlar: Bir deyişten: I. Ay doğar ayazlanır, II. Ay doğar sini gibi, III. Ay doğar ağmak ister, Gün doğar beyazlanır. Sallanır servi gibi, Al yanak yaşmak ister. Şu benim deli gönlüm, Yarin kokusu gelir, Şu benim dertli gönlüm, Hem sever hem nazlanır. İlkbahar gülü gibi. Yare kavuşmak ister. Mâniyi sonraları Divan, Tekke, Saz şairleri ve Millî edebiyat dönemi şairlari de söylemiş ve yazmıştır: Hatâyî, Muhyiddin, Kâsımî, II. Sultan Mahmut, Dede Efendi, Yusuf Ziya Ortaç gibi. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

140 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II Kâsımî'den II. Sultan Mahmut'tan Ziya Osman Saba'dan Kâsımîyem yareli, O kâkülün telleri, Naz edip beni üzme, Bağrımı yar yâr eli Örtmüş siyah benleri. Öyle gözünü süzme. Derdime em oldu yâr Bülbül gibi dilleri, "Gel, öpeyim!" deyince, Dergâhına varalı. Sînem deldi ey peri! Dudaklarını büzme. 2.1.2. Koşma Tipi Türk Halk edebiyatının çok kullanılan nazım biçimlerindendir. Koşmaların söyleyeni bellidir. Ozan koşmanın son dörtlüğünde mahlâsını söyler. Koşmalar saz eşliğinde ezgili söylenir; ezgilerine göre Acem Koşması, Kerem tarzı koşma, Kesik Kerem gibi adlar alır. Biçim olarak dörtlükler ve hece ölçüsü kullanılır. 3-5 dörtlükten kurulmuş kısa şiirlerdir. On birli hece ölçüsü ve hece ölçüsünün 6+5 ya da 4+4+3 kalıbı uygulanır. Uyak dizilişi baba ccca ddda ya da ilk dörtlük xaxa'dır. Konusu genellikle aşk olmakla birlikte sevgiliye kavuşma isteği, ayrılık üzüntüsü vb. konuların işlendiği duygu yönü (lirizmi) ağır basan şiirlerdir. Bunun yanında doğa, yergi, ağıt, öğüt gibi her konu işlenebilir. Koşma Kadir Mevlâm senden bir dileğim var, Şu dileğim kabul eyle Yaradan. Dört dilek diledim ziyana gitti, Ağlattığın kulu güldür Yaradan. Kömür gözlüm ne salının karşımda, Gündüz hayalimde, gece düşümde. Bir güzelin sevdası var başımda, Yar sevdası çetin olur yaradan. Nasıl vazgeçeyim şu şirin candan, Adam vazgeçer mi böyle civandan? "Ben güzelim" deyip kaçıyor benden, O da benim gibi kuldur Yaradan. Karac'oğlan der ki yakıp yandırma, Şu gönlünü engin yere kondurma. Azrail gönderip canım aldırma, Sevdiğime canım aldır Yaradan. Karacaoğlan ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 141 Kimi koşmalar karşılıklı konuşma biçimindedir. Kimi koşmalar kavuştaklıdır. Cinaslı koşmalar vardır. Dizelerinin ortasında da uyak bulunan koşmalara musammat koşma denir. Ayaklı koşmalar vardır; ana uyaklı dizelere eklemeler yapılır. Eklemelerin uyağı da ana uyak ile aynıdır. Dörtlüğün son dizesindeki uyaklı sözcüğün bir sonraki dörtlüğün ilk sözcüğü olarak yerleştirildiği koşmalara zincirleme koşma denir. Musammat Koşma'dan Lebler kırmızı lâl, kaşları hilâl, Gözler âhû misâl bulunmaz emsâl, Bilmem bu ne hayâl, bilmem bu ne hâl? Bu ne parlak cemâl, ülker misin sen? Mir'atî Zincirleme Koşma'dan Gani Mevlâm düştüm aşkın oduna, Aşk oduna düştüm, ciğerim kebâb, Söyündürmez âb. Âb akıyor benim iki gözümden Gözümden akan yaş hep olur şarâb, Kerem et yâ Rab Zahmî 2.1.3. Türkü Tipi Türk Halk edebiyatında en çok kullanılan nazım biçimlerindendir. Söyleyeni belli olmayan türküler olduğu gibi, söyleyeni belli türküler de vardır. Bu yüzden ürün sayısı çoktur. Ezgili ve saz eşliğinde söylenir. Türkü söylemek yerine türkü yakmak terimi de kullanılır. Halk, türkü söyleyene türkücü, türkü yakan, türkü okuyan, türkü çağıran da der. Türkü, günümüzde aydın şairler tarafından da yazılmaktadır. Günümüz şairleri türkünün hece sayısıyla ve uyağı ile biraz oynamıştır. Türkü biçim olarak bend ile kavuştak olmak üzere iki bölümden oluşur. Hecenin daha çok yedili, sekizli, on birli kalıplarıyla yazılmış olmakla birlikte, hemen hemen her kalıbıyla yazılan türküler de vardır. Bend bölümü türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölümdür. Kavuştak (nakarat ya da bağlama da denir) varsa, her bendin sonunda yinelenir; Uyak dizilişinde bentler kendi arasında, kavuştaklar kendi arasında uyaklanır. Bestelenip saz eşliğinde söylenir; dilden dile yurdun her köşesine kolayca yayılırlar. Türkülerin uyak dizilişi bentlerinin ya da kavuştaklarının özelliğine göre değişir. Konusu genellikle aşk olmakla birlikte doğa, yergi, ağıt, öğüt, savaş, yiğitlik gibi insanda ya da toplumda heyecan uyandıran her konu türkü nazım biçimiyle işlenebilir. Türküler konularına (ninni, ağıt), yörelerine (Eğin türküsü, Konyalı, Orta Anadolu türküsü...) ya da içindeki en etkili sözlere (Zeynep, Taş Bebek) göre adlandırılır. Türküler kendi içinde ezgilerine, konularına, yapılarına göre ayrılırlar. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

142 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 2.1.3.1. Ezgilerine Göre Türküler Ezgilerine göre türküler önce usullü, usulsüz olarak ikiye ayrılır. Usullüler genellikle oyun havalarıdır. Bunlar yöresine göre oturak, kırık gibi adlar alır. Usulsüzlere, yöresine göre hoyrat, Çukurova, divan, bozlak, koşma, kayabaşı denir. 2.1.3.2. Konularına Göre Türküler Konularına göre türküler çocuk türküleri, ninniler, doğa türküleri, iş türküleri, aşk türküleri, tören türküleri, kahramanlık türküleri, ölüm türküleri (ağıt) gibi adlar alır. Görülüyor ki toplumumuzda türkü üretmek için neden çoktur. Türküler bizi ana kucağında ninniyle karşılar; oyunda arkadaşımız, okul yolunda yoldaşımız, gurbette avuntumuz, aşık olunca sırdaşımız olurlar. Savaşta gücümüz, yenilgide tesellimiz, işte coşkumuzdur. Ana evinden türkü ile uğurlanırız, dünya evine türkü ile gireriz; ölenlerimizin ardından çığlığımız yine türküdür... 2.1.3.3. Yapılarına Göre Türküler Türkü biçim olarak bend ve kavuştak olmak üzere iki bölümden oluştuğuna göre, yapılarına göre türküler incelenirken bu özellikleri göz önünde tutulur. 2.1.3.3.1 Bentlerine Göre Türküler Bentlerine göre dört türlü türkü vardır: Bentleri mâni dörtlükleriyle kurulan türküler vardır! Çekirgem I. Çekirgem uçar gider, II. Çekirgemin kanadı III. Çekirgem konar taşa, Kanadın açar gider, Kanı yere damladı, Yazılan gelir başa. Dübek boylu çekirgem, Dübek boylu çekirgem, Dübek boylu çekirgem, Ekini biçer gider. Arpa, buğday koymadı. Düğünüm kaldı kışa. Eskişehir Bentleri dörtlüklerle kurulan türküler vardır! Türkü I. Yine bahar oldu, coştu yüreğim, II. Hayal oldu Âşık Emrah illeri, Akar boz bulanık selli dereler. Deyin yare, gözlemesin yolları. Sıla derdi, vatan derdi, yar derdi, Herkesin sevdiği giyer alları, İflâh etmez bu dert beni paralar. Koy, benim sevdiğim giysin karalar...... Âşık Emrah ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 143 Bentleri üçlüklerle kurulan türküler vardır! Tirene Binerken I. Tirene binerken kunduram kaldı. II. Gide gide gitmez oldu dizlerim. İpek mendilimi yeller mi aldı? Ağlamaktan görmez oldu gözlerim. Benim sevdiğimi eller mi aldı? Yare geçen, geçmez oldu sözlerim. Verme anne verme, beni ellere! Yaşım küçük dayanamam dillere. Verme anne verme, beni ellere! Yaşım küçük dayanamam dillere. Eskişehir Bentleri beyitlerle kurulan türküler vardır! Gelin Nennisi I. Dağdan keserler meşeyi, (nenni nenni) II. Dağdan keserler fındığı, (nenni nenni) Hani gelinin döşeği? (nenni nenni) Hani gelinin yastığı? (nenni nenni) III. Dağdan keserler gürgeni, (nenni nenni) Hani gelinin yorganı? (nenni nenni) -Eskişehir 2.1.3.3.2. Kavuştaklarına Göre Türküler Kavuştaklarına göre yedi türlü türkü vardır. Kavuştaksız türküler vardır! Karanfil I. Karanfil oylum oylum, II. Karanfil olacaksın, III. Karanfil kater oldu, Geliyor selvi boylum. Sararıp soracaksın. Hasretlik yeter oldu. Selvi boylum gelince Ben hakime danıştım, Gül yüzlüm, kömür gözlüm Şen olur benim gönlüm. Sen benim olacaksın. Gözümde tüter oldu. Kavuştakları mâni olan türküler vardır! Pınar Başından Bulanır I. Pınar başından bulanır, II. Yaz görmemiş kışa benzer, İner ovayı dolanır, Dert görmemeş başa benzer, Sende çok mallar talanır. İçmiş de serhoşa benzer. Dağlar duman oldu, Çayır çimen oldu. Ben yari görmedim, Hâlim yaman oldu. Dağlar duman oldu, Çayır çimen oldu. Ben yari görmedim, Hâlim yaman oldu. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

144 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II Kavuştakları bir dize olan türküler vardır! Sarı Balım I. Eriği sökme yarim, II. Şu dağın ardı pınar, Kapıya dikme yarim. Yusam ellerim donar. Er de geç de sararım, Ne kız oldum ne gelin Hasretlik çekme yarim. Yüreğim ona yanar. Sarı balım oğlan, sarsam uyanamam..... Sarı balım oğlan, sarsam uyanamam. Köroğlu Kavuştakları iki dize olan türküler vardır! Kına Havası I. Atladı gitti eşiği, II. Al tavanlı evin var, Sofrada kaldı kaşığı, Elden güzel yarin var, Kızdır evin yakışığı. Kız ne mutlu başın var! Kız eşin, kınan kutl'olsun, Orda dirliğin tatl'olsun. Kız eşin, kınan kutl'olsun, Orda dirliğin tatl'olsun. Eskişehir Kavuştakları üç dize olan türküler vardır! Şu Dağların Dumanı I. İner gelir şu dağların dumanı, II. Ağzında dişleri inciden aktır, Hiç kalmamış güzellerin imanı, Güzeller içinde emsalin yoktur. Şimdi geldi yar sevmenin zamanı, Güzeli gösteren kaş ile gözdür, Gelir geçer, ak elleri kınalı. Gelir geçer, ak elleri kınalı. Vay vay sürmeli meleğim vay! Vay vay kurbanın olayım vay! Hayd'anam yoluna da öleyim vay! Vay vay sürmeli meleğim vay! Vay vay kurbanın olayım vay! Hayd'anam yoluna da öleyim vay! Eskişehir Kavuştakları dört dize olan türküler vardır! Köy Yolunda Rüzgârı eser serin serin, Çınlatır harmanı türküler, Kırların kokusu dolu, Yel gibi döner her döven, Bir kaval çalar hazin hazin, Vadiye sanki bir masal söyler, Tozlanır köy yolu. İhtiyar değirmen. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 145 Aslan yürekli köy yiğitleri, Kurası çıkar, orduya koşar, Bir gün çavuş olur döner geri Ağlama nazlı yar. Aslan yürekli köy yiğitleri, Kurası çıkar, orduya koşar, Bir gün çavuş olur döner geri Ağlama nazlı yar. Ziya Aydıntan Dörtlükle kurulanlarda dördüncü dizesi kavuştak olan türküler vardır! Geyik Türküsü Seğirttim çıktım kayaya, Çevrildim baktım ovaya, Kuzum gelmemiş yuvaya... Der de ağlar geyicek. Avcılar düştü izime, Kanlar saçıldı yüzüme, Hasret kaldım ben kuzuma, Der de ağlar geyicek. Kova kova şaşırdılar, Dağdan dağa aşırdılar, Bir ayağım düşürdüler, Der de ağlar geyicek...... Sol yanımdan vurulmuşum, Sağ yanıma devrilmişim, Ben kuzumdan ayrılmışım... Der de ağlar geyicek...... Karşılıklı atışma tipinde türküler vardır! Türkmen Kızı Erkek - Türkmen kızı, Türkmen kızı, Erkek - Kır atımın nalı yoktur, Sen allar giy, ben kırmızı. Arkasında çulu yoktur, Çıkalım dağlar başına, Dağın taşın yolu yoktur, Sen gülü topla, ben yıldızı. Ben gidemem Türkmen kızı. Kız - Ağam oğlan, beyim oğlan, Kız - Bileziğim nal eyleyem, Canım olsun sana kurban. Hem perçemi çul eyleyem, Olayım derdine derman, Dağı taşı yol eyleyem, Bin gidelim ağam oğlan. Bin gidelim ağam oğlan...... 2.1.4. Semaî Tipi Türk Halk edebiyatının çok kullanılan nazım biçimlerindendir. Söyleyeni bellidir. Ozan semaînin son dörtlüğünde mahlâsını söyler. Saz eşliğinde ezgili söylenir. Biçim olarak dörtlükler ve hece ölçüsü kullanılır. Dörtlük sayısı beşten çok olabilir. Sekizli hece ölçüsüyle ve 4+4 ya da duraksız kalıbıyla söylenir. Uyak dizilişi baba ccca ddda ya da ilk dörtlük xaxa'dır. Görüldüğü gibi hece sayısı dışında bütün özellikleri koşma gibidir. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

146 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II Konusu genellikle aşk ve sevgilinin güzelliğidir. Konusu kahramanlık olan, Güney Anadolu'daki Varsak Türkleri tarafından söylenen türüne varsağı denir. Gönül Gurbet Ele Gitme I. Gel gönül gurbete gitme! Gam- geriftir zâtımız, Deryalarda yüzer bahri, Ya gelinir, ya gelinmez. Yüğrüktür bizim atımız, Doldur ver içeyim zehri, Her güzele meyil verme! Gurbet ilde kıymatımız Zalım gurbet elin kahri, Ya sevilir, ya sevilmez. Ya bilinir, ya bilinmez Ya çekilir, ya çekilmez. Karacaoğlan 2.1.5. Türk Halk Edebiyatında Aruz Ölçüsü İle Yazılan Nazım Biçimleri 17. yüzyıldan sonra halk şairleri, divan şiirinden etkilenmeye başladılar. Bu etkilenme 19. yüzyılın sonlarına kadar sürdü. Bu akım, bir yandan halk şairlerinin dilini ağırlaştırıp divan şairlerine yaklaştırırken, öte yandan da divan şairlerinin, ünlü bestekârların dilini sadeleştirip halk şairlerine yaklaşmasına, halk şiirini denemesine neden oldu. Halk ile aydın kitlenin bu kadarcık da olsa yaklaşımı sevindiricidir de. Halk şairleri aruz ölçüsünü çok sınırlı kullanmışlardır. Fakat Divan şiiri mazmunlarını Halk şiirine sokmuşlar, yanlış da olsa aruzu kullanmış; Türkçe sözcükleri bozmuşlardır. Halk şiirinde bu nazım biçimleri ölçüsü, uyağı ile ezgileri de göz önünde bulundurularak adlandırılır. Bunlar Divan, semaî, kalenderi, selis'tir. 2.1.5.1. Divan Aruzun fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla yazılan yapıca gazel, murabba, muhammes, müseddes olan şiirlere divan denir; halk şairleri divanî de derler. Musammat olanları da vardır. Gazel biçimindeki divanların uyak düzeni aa ba ca da ea... Murabba biçimindeki divanların uyak düzeni aaba (aaaa/baba/bbba) ccca ddda eeea... Gazel biçimindeki divanın dizeleri fâilâtün fâilün kalıbıyla ek dize ile sürdürülürse ayaklı divan ya da yedekli divan denilen müstezadlar oluşur. Uyak dizilişi a(a) a(a) b(b) a(a) c(c) a(a) d(d) a(a) e(e) a(a)... 2.1.5.2. Semaî Aruzun mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün kalıbıyla yazılan yapıca gazel, murabba, muhammes, müseddeslere semaî denir. Musammat olanları da vardır. Uyak düzeni ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 147 divandaki gibidir. Gazel biçimindeki semaînin dizeleri mefâîlün mefâîlün kalıbıyla ek dize ile sürdürülürse ayaklı semaî ya da yedekli semaî denilen divan edebiyatındaki müstezad-ı südâsiyenin aynı olan müstezadlar oluşur. Uyak dizilişi divandaki gibidir. Kendine özgü bir ezgiyle söylenir. 2.1.5.3. Kalenderî Aruzun mef'ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün kalıbıyla yazılan yapıca gazel, murabba, muhammes, müseddeslere kalenderî denir. Musammat olanları da vardır. Uyak düzeni divandaki gibidir. Gazel biçimindeki semaînin dizeleri mef'ûlü feûlün kalıbıyla ek dize ile sürdürülürse ayaklı kalenderî ya da yedekli kalenderî oluşur. Uyak dizilişi divandaki gibidir. Kendine özgü bir ezgiyle söylenir. 2.1.5.4. Selis Aruzun fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün kalıbıyla yazılan yapıca gazellerdir; murabba, muhammes, müseddes vardır. Musammat olanları da vardır. Uyak düzeni divandaki gibidir. Gazel biçimindeki semaînin dizeleri mefâîlün mefâîlün kalıbıyla ek dize ile sürdürülürse ayaklı semaî ya da yedekli semaî denilen divan edebiyatındaki müstezad-ı südâsiyenin aynı olan müstezadlar oluşur. Uyak dizilişi divandaki gibidir. 2.1.5.5. Satranç Aruzun müfte'ilün müfte'ilün müfte'ilün müfte'ilün kalıbıyla yazılan musammat gezel biçimindeki halk şiirine satranç denir. Uyak dizilişi gazel gibidir. 4.1.5.6. Vezn-i Âhar Aruzun müstef'ilâtün müstef'ilâtün müstef'ilâtün müstef'ilâtün ya da müstef'ilâtün müstef'ilâtün kalıbıyla yazılan murabbaya vezn-i âhar denir. Uyak dizilişi murabba gibidir. Dize sonunun yanında iç uyak da vardır. Dörtlüklerdeki dizeler ikinci müstef'ilâtün'den başlayarak birbirine zincirleme bağlıdır. Her müstef'ilâtün sütun halinde yukarıdan aşağıya okunduğunda, sütun sayısındaki söz öbekleri ile dize sayısıdaki söz öbekleri aynı olur. Üftâden oldum, gül gibi soldum, sor bana noldum, cevrinle cânan, Gül gibi soldum, sor bana noldum, cevrinle cânan, oldum perîşan, Sor bana noldum, cevrinle cânan, oldum perîşan, ey fitne-devran, Cevrinle cânan, oldum perîşan, ey fitne-devran âhir zamansın. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

148 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II Bir hûb-edâsın, pek dil-rübâsın, lîk pür-cefâsın, sırrın bilinmez, Pek dil-rübâsın, lîk pür-cefâsın, sırrın bilinmez, nakşın alınmaz, Lîk pür-cefâsın, sırrın bilinmez, nakşın alınmaz, mislin bulunmaz, Sırrın bilinmez, nakşın alınmaz, mislin bulunmaz, bir nev-civansın. Ettimse âhı, feth etti mâhı, aşk-ı İlâhî, var sende gayet, Feth etti mâhı, aşk-ı İlâhî, var sende gayet, Hak'tan hidâyet, Aşk-ı İlâhî, var sende gayet, Hak'tan hidâyet, Nûrî nihâyet, Var sende gayet, Hak'tan hidâyet, Nûrî nihâyet, sâhib-divansın. Tokatlı Nurî 2.2. Tekke Edebiyatı Nazım Türleri ve Biçimleri Tekke edebiyatında Tasavvuf felsefesinin işlendiği şiirlere Tekke şiiri denir. Bu şiirlerle; dini halka Tasavvuf felsefesine göre anlatmak ve halk arasında Tanrı sevgisini yaymak istenir. Halkı dinin yasakladığı eylemlerden uzaklaştırmak, iyi ahlâka yönetltmek amacı güdülür. Bu edebiyatı anlamak için Tasavvuf felsefesi bilmek gerekir. Burada bu felsefe bilgilerinin aktarılmasına gerek duyulmamıştır. Bunlar nazım biçimi olarak diğer Halk edebiyatı ürünlerinden ayrılmaz; konusuna göre ilâhi (hikmet, nefes, ayin), nutuk, devriye, şathiye gibi adlar alırlar. Bu edebiyatı kuran müritler okuma yazma bildiklerinden şiirlerinde Arapça, Farsça sözcükler olabilir; ara sıra aruz ölçüsünü de kullanabilirler. Fakat temelde halka bir şeyler öğretmeyi amaçladıkları için, halkın anlayacağı dilde ve ona yabancı olmayan nazım biçimleriyle yazmışlardır. Ayrıca şiirlerin akılda kolay kalma özelliğinden de yararlandıkları düşünülebilir. 2.3. Divan Edebiyatında Dış Yapı Özelliklerine Göre Nazım Biçimleri Türkler Divan edebiyatını Acemlerden alarak kendine göre uyguladı. Acemler de bu şiiri asıl kaynağından, Arap edebiyatından almıştır. Her edebiyatın kendisine uygun nazım biçimleri vardır. Türkler bu edebiyatın nazım biçimlerini de almışlar ve uygulamışlardır. Ayrıca Halk şiirinin dörtlükleriyle divan şiirini birleştirmeye çalışmışlardır. Divan edebiyatı nazım birimlerini bir çizelgede görelim. Divan Edebiyatında Nazım Biçimleri Beyitlerle Kurulan Nazım Biçimleri Gazel KasideMesnevi Müstezat ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ Tek Dörtlükler Rubaî Tuyuğ Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri 1. Dörtlüler 2. Beşliler 3. Altılılar Musammatlar 4. Yediililer 5. Sekizliler 6. Dokuzlular 7. Onlular

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 149 2.3.1. Beyitlerle Kurulan Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri 2.3.1.1. Gazel Gazel, Divan edebiyatının çok kullanılan nazım biçimlerindendir. Biçim olarak beyitlerden kurulur, aruz ölçüsü ile yazılır. 5-15 beyitten kurulmuş kısa şiirlerdir. Gazelin ilk beytine matla' (doğuş), ikinci beytine hüsn-ü matla' (güzel doğuş) son beytine makta' (kesim) denir, şair gazelin son beytinde mahlâsını söyler. Sondan bir önceki beytine hüsn-ü makta' (güzel kesim) adı verilir. Gazelin en güzel beytine şah beyt ya da beytü'l gazel denir. Bütün beyitleri beytü'l gazel olan gazellere yekâvaz gazel denir. Uyak dizilişi aa ba ca da ea vb. biçimindedir. Kimi gazellerde dizenin tam ortasında da uyak vardır, bunlara musammat gazel denir. Konusu en çok aşk, şarap biraz da doğadır; duygu yönü (lirizmi) ağır basan şiirlerdir. Gazellerde konu ve anlam birliği beyitte tamamlanır; çok az olmakla birlikte kimi gazellerde bütün beyitlerde aynı konu işlenir, konu bütünlüğü olan bu gazellere yek-âhenk gazel denir. Divan şairleri şiirlerini topladıkları kitaba divan derler. Divanlarda en çok gazeller yer tutar. Anadolu'da din dışı Divan şiiri 13. yüzyılda Hoca Dehhanî ile başlar; Dehhânî'den önce daha çok dini tasavvufi edebiyat ağırlıktadır. Aynı yüzyılda Şeyyad Hamza, 14. yüzyılda Kadı Burhaneddin, Nesîmî, Aşık Paşa; 15. yüzyılda Ahmedî, Şeyhî, Ahmed Paşa, Avnî (Fatih Sultan Mehmet), Cem Sultan, Necatî Bey ve Çağatay Edebiyatı'nda yazdığı halde Anadolu'da da sevilen şair Ali Şir Nevâ'î sayılabilir. 16. yüzyılda üç bin gazelle Zâtî, Hayâlî, Nevî, Bağdatlı Ruh î Bâkî ve Fuzûlî vardır. 17. yüzyılda Şeyhülislâm Yahya, Nâ'ilî, Neşâtî, Nabî, Nef'î ilk akla gelenlerdendir. 18. yüzyılda Nedim, Şeyh Gâlip ve 19. yüzyılda gazel eski önemini kaybeder. Endurunlu Vâsıf, Yenişehirli Avni, Leskofçalı Galip, Hersekli Arif Hikmet ise gazelin son uygulayıcılarıdırlar. Tanzimat edebiyatında birkaç örneği daha verilen gazel, Servet-i Funün edebiyatında hiç görülmez.! Gazel Bûs-ı la'lün şöyle sîrâb-ı zülâl eyler beni Kim gören âb hayât içmiş hayâl eyler beni Şâire söz bulmağa minnet ne ammâ neyleyen Ah kim hayret seni gördükçe lâl eyler beni Sevdüğüm câm-ı meye hâcet nedür la'l-i lebün Bir şeker handeyle mest-i bî-mecâl eyler beni Bağda zülf ü ruhun andukça bu kimdür deyu Sümbül ü gül biribirinden su'âl eyler beni Nükhet-i zülfünde geldükçe nesîm-i nevbahâr Turra-i sünbül-sıfat âşüfte-hâl eyler beni Nâtüvânam şöyle çeşmün hasretinden kim gehi Sâye-i müjgân-ı âhû pâlmâl eyler beni AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

150 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II Gerdişin gördükçe sâkî-i mülâyim-meşrebün Arzû sergeşte-i fikr-i muhâl eyler beni Hasret-i çeşmünle ben hâk-i siyâh olsam dahi Baht âhir sürme-i çeşm-i gazâl eyler beni Gûyiyâ bilmez efendüm bende-i dîrînesin Kim Nedîmâ bu mıdr deyu su'âl eyler beni Nedim!! 2.3.1.2. Kaside Türk Divan edebiyatıda çok kullanılan nazım biçimlerindendir. Biçim olarak beyitlerden kurulur, aruz ölçüsü kullanılır. 9-100 beyitten kurulmuş uzun şiirlerdir. 100 beyitten çok kasideler de vardır. Kasidenin ilk beytine matla' (doğuş), kasidedeki tekdüzeliği kırmak için kimi şairlerin ikinci kez matla yaptıkları beye tecdîd-i matla' (matlayı yenileme), son beytine makta' (kesim) denir, şair gazelin son beytinde mahlâsını söyler. Sondan bir önceki beytine hüsn-ü makta' (güzel kesim) adı verilir. Gazelin en güzel beytine beytü'l kasîd denir. Kasidenin sonunda şairin adının geçtiği beyte taç beyit denir. Uyak dizilişi aa ba ca da ea... biçimindedir. Dize ortası uyağı uygulanan kasidelere musammat kaside denir. Divan edebiyatında padişaha ya da diğer devlet büyüklerine övgü yazma geleneği vardır. Kaside bu geleneğin ürünüdür. Konunun işlenmesi bakımından dört bölüme ayrılır. Birinci bölüm aşktan söz ediyorsa nesîb; doğa, mevsim ya da bayram betimlemesi yapıyorsa teşbîb adını alır. Kimi kasidelerde bu bölüm olmayabilir. İkinci bölümde padişah ya da diğer devlet büyüğü övülür, methiye denir. Nesîbin son beyti methiye bölümüne geçiş beytidir, buna girizgâh beyti denir. Üçüncü bölüm fahriye'de şair kendini över. Nef'î bu bölümü kasidesinin en başına koymuştur. Kaside, son bölüm olan du'â ile biter. Kasideler duygu yönü ağır basan şiirlerdir. Kasidenin konusu, Tanrıyı övmek ve Tanrı birliğine çağrı ise tevhit, Tanrıya yalvarmak ise münacat, peygamberi övmek ise naat adını alır. Dört halife ve diğer din büyükleri, sultan, sadrazam, şeyhülislâmı öven kasidelere methiye padişahın tahta çıkışını kutlamak için yazılanlara cülûsiye denir. Kasideler her zaman övgü için yazılmaz, arada birini yermek için yazılabilir, bunlara hicviye denir. Yine de kasidelere kuru methiye gözüyle bakılmamalı, tarihe kaynaklık edebileceği unutulmamalıdır. Kasidelerde bölüm içinde konu bütünlüğü vardır. Divanlarda, varsa, kaside en önde yer alır. Birden fazla kaside varsa konusuna göre; önce din içerikli olanlar tevhit, münacat, na't kasideleri, sonra sırasıyla dört halife ve diğer din büyükleri ile ilgili olanlar konur. Daha sonra sultanı, sadrazamı, şeyhülislâmı öven kasideler konur. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 151 Anadolu'da 13. yüzyılda Mevlânâ'nın yazdığı Divan-ı Kebir'de 300 tane kaside vardır, fakat Farsçadır. 14. yüzyılda Aşık Paşa'nın Garîbnâme'sinde, 15. yüzyılda Ahmedî'nin Divan'ında kasideler vardır. Şeyhî, Çelebi Mehmet ile II. Murat'a kasideler yazmıştır. Cem Sultan, kendisini bağışlaması için ağabeyi II. Bayezid'e Kerem kasidesini yazmıştır. Ahmed Paşa'nın 31, Necati Bey'in 26 kasidesi vardır. 16. yüzyılda Hayalî, Nevî, Bağdatlı Ruhî, Bakî ve Fuzulî kasidede ustadırlar. 17. yüzyılda Nef'î'nin 59 kasidesi vardır. Sabrî, Âlî, Nâ'ilî anılması gereken şairlerdir. 18. yüzyılda 37 kasidesiyle Nedim, 23 kasidesiyle Şeyh Gâlip, musikî ustası olduğu kadar naatlarıyla da tanınan Yahyâ Nazım ile 84 kasidesiyle Fâzıl-ı Enderûnî vardır. 2.3.1.3. Mesnevî Beyit nazım birimiyle yazılan, her beyti kendi arasında uyaklı, nazım birliğinin ölçü ile sağlandığı, bir nazım biçimidir. Uyak bulma güçlüğü olmadığı için binlerce beyitlik mesnevîler yazılmıştır. Yazımındaki bu rahatlık nedeniyle Divan edebiyatında destanlar, aşk hikâyeleri, şehrengizler, din konuları, ahlâk konuları, yergiler gibi uzun yazılması gereken konular mesnevî nazım biçimiyle yazılmıştır. Türkler ve Araplar mesnevî nazım biçimini İran edebiyatından almışlardır. Batı edebiyatında da buna benzer nazım biçimleri kullanılmaktadır. Aruzun daha çok fâilâtün fâilâtün fâilün, fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün ve fa'ûlün fa'ûlün fa'ûlün fa'ûl kalıpları kullanılır. Mesnevilerin girişinde kasideler bulunabilir. Mesnevîdeki tekdüzeliği kırmak amacıyla içine gazeller serpiştirilebilir. Beş mesnevinin bir araya getirilmesiyle hamseler, çok az da olsa altı mesnevinin bir araya getirilmesiyle sitteler oluşturulmuştur. 11. yüzyılda Firdevsî 60.000 beyitlik Şehnâme'sini yazarak Gazneli Sultan Mahmud'a sunmuştur. Aynı yüzyılda Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig'i (1069) yazıp Tabgaç Buğra Han'a sunar. 13. yüzyılda Mevlâna, Şeyyâd Hamza sayılabilir. 14. yüzyılda Kutb, Yunus Emre, Aşık Paşa, Hoca Mes'ûd, Erzurumlu Darîr Türk Edebiyatını mesnevi alanında zenginleştirirler. 15. yüzyılda Ahmedî, Süleyman Çelebi, Şeyhî, Çağatay şairi Ali Şîr Nevâ'î sayılabilir. 16. yüzyılda Mesîhî, Lâmi, Kemâlpaşazâde, Zâtî, Fuzulî, Taşlıcalı Yahyâ mesnevî ustalarıdır. 17. yüzyılda Nev'îzâde Atâ'î, Nâbî; 18. yüzyılda Sâbit, Nahifî, Şeyh Gâlip, Sünbülzâde Vehbî ve son mesnevî şairi 19. yüzyılda yaşayan İzzet Molla'dır. 2.3.1.4. Müstezat Arapça "ziyade" sözcüğünden türetilmiştir. Genellikle mef'ûlü mefâîlü mefâîlü fa'ûlün kalıbıyla yazılmış gazel nazım biçiminde dizelerin sonuna mef'ûlü fa'ûlün kalıbında ziyade denen küçük bir artık dizenin eklenmesiyle oluşturulur. Örnekleri çok az olmakla birlikte başka aruz kalıpları da denenmiştir. Beyitleri AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

152 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II artık dizelerle birlikte dört dizeye çıkar. Çok az örnekte artık dize sayısı ikiye çıkarılmıştır; bunlara çift denir. Müstezatlarda dizelere eklenen bu artık dizeler okunmadığında beytin anlam bütünlüğü bozulmaz, fakat okunursa anlam daha etkili bir boyut kazanır. Bu nedenle müstezat yazmak çok güç bir iştir. Artık dizeleriyle birlikte 5-15 beyitten kurulmuş şiirlerdir. Divan edebiyatında örneği azdır. Anadolu'da 14. yüzyılda Nesimî; 16. yüzyılda Fuzûlî; 17. yüzyılda Şeyhülislâm Yahya, Nâ'ilî; 18. yüzyılda Nedim, Şeyh Gâlip ve Endurunlu Fâzıl; 19. yüzyılda Pertev Paşa, Leylâ Hanım, Şeref Hanım, Nevres adlı şairlerin birkaç müstezatı bulunur. Halk şairleri bu şiir biçimini yedekli ya da ayaklı adıyla kullanmışlardır. Müstezat Çeşmüm acı yaş ile ağularla kanupdur Cism ise yanupdur Ol çeşm-i siyeh neyleyem efsâne sanupdur Gönlüm usanupdur Nâz uyhusuna kıldı yine gözleri mu'tâd Çok eyledi bîdâd Sabr eyle dilâ vakt ola lâbüd uyanupdur Senden utanupdur Lâ'l-i lebün ey dilber-i kattâl-i pür-âşud Ey fitneli mahbûb Hüs-i dil-i uşşâka ne cür'etle kanupdur Kana boyanupdur..... Ol kâfir-i bed-kiş idecek zülfini tâlân Gâlip kılıp îmân Güftar-ı perişanına hayfâ inanupdur Dâme tolanuptur Nedim 2.3.2. Bentlerle Kurulan Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri 2.3.2.1. Tek Dörtlükler 2.3.2.1.1. Rubaî Dört dizeden oluşan kısa şiirlerdir. Halk edebiyatındaki mâni gibi uyaklanır: aaxa. Üçüncü dizede kullanılan aruz ölçüsü de ayrıdır. Türk edebiyatındaki rubâiler mef'ûlü kalıbıyla başlar. Söylenmesi istenen özlü sözlere, ince söz oyunlarına çok ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 153 uygun bir nazım türüdür. Akılda da kolay kaldığı için sevilir. Divan Edebiyatında çok kullanılır. 20. yüzyılda bile rübaî okuyan hatta yazanın bulunması bu yüzdendir. Rübaîlerin son dizesinde şairin adı geçmez. Divanlarda rubaîlerin yazıldığı rubaîyât bölümü vardır. En tanınmış rubâi yazarı İran şairi Ömer Hayyam'dır. Türk edebiyatında rubaîyi ilk kullanan Mevlânâ'dır; fakat Farsça yazmıştır. Lâmi, Fuzûlî, Fazlî, Bağdatlı Rûhî, Hâletî, Cevrî, Nâbî, Şeyh Gâlip ve son yıllarda Yahya Kemal yine akla ilk gelen rubaî yazarlarıdır.! Kimdir ki gamında nâle vü zâr etmez Derdin sana nâle ile ızhâr etmez Feryâdına hiç kimsenin yetmezsin Feryâd ki feryâd sana kâr etmez. Fuzûlî Eslâf kapıldıkça güzelden güzele Fer etmiş o neşveyle gazelden gazele Sönmez seher-i haşre kadar şi'r-i-kadîm Bir meş'aledir devr edilir elden ele Yahya Kemal 2.3.2.1.2. Tuyuğ Eski Türk şiiri türü olan toyug, koşuk, mâni gibi ürünlerinin zamanla rubaîlere benzetilerek genellikle aruzun fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün kalıbıyla yazılması sonucu oluşmuş, yalnız Türk Edebiyatında kullanılan bir nazım türüdür. Halk edebiyatındaki mâni gibi uyaklanırlar: aaxa aaaa olarak da uyaklanır.uyağı, çoklukla, cinaslı uyaktır. Tuyuğların son dizesinde şairin adı geçmez. Türk Edebiyatında Kadı Burhanettin, Seyyid Nesimî, Şirazî, Lutfî, Nevâ'î başarılı tuyuğ şairleridir. Anadolu edebiyatında Atâ'î tuyuğ yazmıştır. La'lidin canımga odlar yakılur Kaşı kadimni cefâdan yâ kılur Min cefâsı va'desidin şâd min Ol vefâ bilmen ki bilmes ya kılur Neva'î 2.3.2.2. Musammatlar Birden çok bendin birleşmesiyle oluşan nazım biçimlerine masammat denir. Murabba', şarkı, mahammes, tardiye, tahmis, taştir, müseddes, müsebba', müsemmen, mütessa', muaşşer, terkib-i bent, terci-i bent musammat biçiminin değişik biçimleriyle oluşturulmuş şiir türleridir. Musammatların son bendinde şairin adı geçer. Her bendin son dizesi birbiriyle uyaklıdır. Kimi musammatlarda bendin son dizesi nakarattır. Bendleri yedili ve daha çok olarlarda bend sonunda yenilenen uyak iki dizeye çıkarılır: aaaa bbba ccca, ddda, aaaaa bbbba cccca..., aaaaaa bbbbba ccccca..., aaaaaaa bbbbbaa cccccaa... Konu sınırlaması olmadığı için musammat Türk edebiyatında çok kullanılmıştır. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ!

154 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II Hatta sevilen gazellerin her beytinden önce aynı ölçü ve uyaklı dizelerle dörde tamamlanarak terbi, beşe tamamlanarak tahmis, altıya tamamlanarak tesdîs, yediye tamamlanarak tesbî, sekize tamamlanarak tesmin, dokuza tamamlanarak tetsi', ona tamamlanarak ta'şir (Ta'şir yalnız matla beyti ile de yapılır) adlarında yeni nazım türleri elde edilir. Murabbalardan kimileri bestelenir. 2.3.2.2.1. Şarkı Musammatlar içinde şarkı türü Türklere özgüdür. 18. yüzyıldan sonra çok görülür. Türk Halk edebiyatındaki türkü nazım biçimine benzer. Şarkı daha çok dörlü bentlerle yazılır; fakat örneği az da olsa beşliklerle yazılan şarkılar da vardır. Şarkıların üçüncü dizelerine meyan, dördüncü dizesine nakarat denir. Meyan dizeleri aynı zamanda şarkının en güzel dizeleridir. Konusu genellikle aşktır. Bestelendiklerinden, 3-5 benttir, çok uzun olmaz. Şarkıların dili türküler kadar sadedir. Türk Edebiyatında ilk şarkı örnekleri 17. yüzyılda Nâilî divanındadır. 18. yüzyılda Nazîm, Nedim, Şeyh Gâlib, 19. yüzyılda Fâzıl, Endurunlu Vâsıf, Pertev Paşa, Leylâ Hanım, Fatin Efendi, Osman Nevres, Şeref Hanım, Âsaf Mahmud Celâleddin Paşa ve 20. yüzyılda Yahya Kemal şarkı literatürüne geçmiş önemli adlardır. Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden, Bendim geçen ey sevgili, sandalla denizden! Gönlümle uzaklarda bütün bir gece sizden Bendim geçen ey sevgili, sandalla denizden! Şarkı Dün bezminizin bir ezelî neş'esi vardı, Saz sesleri tâ fecre kadar Körfez'i sardı; Vaktâ ki sular şarkılar inlerken ağardı, Bendim geçen ey sevgili, sandalla denizden! Yahya Kemal 2.3.2.3. Terkib-i Bentler 2.3.2.3.1. Terkib-i Bent Terkib-i bentler, terkîb-i hâne (ya da yalnız hâne) denilen bentlerle kurulur. Her benddeki dize sayısı 8-20 olan 3-4 bendden oluşur. Son bendde şair mahlâsını bildirir. Genellikle her benddeki dize sayısı aynıdır. Bendlerin sonunda bendiye ya da vâsıta denilen birer beyit bulunur. Bendiyeler arasında çoğunlukla uyak birliği yoktur. Bendiye dışındaki dizeler kendi arasında uyaklı olabileceği gibi, gazel tipi uyaklı da olabilir. Buna göre uyak dizilişi bakımından üç türlü terkib-i bent vardır: I. aa xa xa... vv bb xb xb... yy... II. aa aa aa... vv bb bb bb... yy... III. aa xa xa... aa bb xb xb... aa... ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 155 Terkîb-i bendlerde konu sınırlaması yoktur; fakat en çok mersiye, sonra medhiye konuları işlenmiştir. Konu birliği de olmayabilir, şair her bendde ayrı bir konudan söz edebilir. Türk edebiyatında 15. yüzyılda Şeyhî, Ahmed Paşa, Cem Sultan, Necati Bey; 16. yüzyılda Nev'î, Yahya Bey, Fuzûlî, Bâkî ve Ruhî; 17. yüzyılda Neşâti, Cevrî; 18. yüzyılda Şeyh Gâlip ve 19. yüzyılda Enderunlu Vâsıf, Leylâ Hanım; Tanzimat edebiyatında Ziya Paşa terkîb-i bend yazmışlardır. 2.3.2.3.2. Terci'-i Bent Terkib-i bent ile aynı özellikleri taşır, yalnız bendiyeleri nakarattır. Bu nakarat terci'-i bendi bir konu etrafında toplar. Türk edebiyatında; 14. yüzyılda Nesimî; 15. yüzyılda Şeyhî, Ahmed Paşa; 16. yüzyılda Hayretî, Nevî, Hayâlî Bey, Yahya Bey, Bâkî; 17. yüzyılda Cevrî; 18. yüzyılda Nedim, Gâlip Dede ve 19. yüzyılda Endurunlu Fazıl, İzzet Molla, Vâsıf; Tanzimat edebiyatında Ziya Paşa terci'-i bent yazmışlardır. 2.4. Çağdaş Türk Edebiyatı Nazım Biçimleri Çağdaş Türk edebiyatı nazım biçimlerinin ilk örnekleri Tanzimat'tan sonra görülmeye başlar. Bu dönemdeki yenilikler şiirin dış yapısında, biçimlerinde değil, içeriktedir. Yani yine kasideler, gazeller, murabbalar yazılmış; fakat şiirde konu bütünlüğü sağlanmış, konu daha plânlı işlenmiş ve şiire duygunun yanında düşünce de girmiştir.! Servet-i Fünun dönemi şairleri eski nazım biçimlerini ya kullanmamışlar ya da kullandıklarında dış yapı kurallarını da bozmuşlar, değiştirmişlerdir. Söz gelimi beyit bütünlüğü kuralını yıkmışlar, cümleyi bir beytin ortasında başlatıp, başka bir beytin ortasında bitirmişlerdir. Bentlerle kurulan bir biçim uygulandığında bentlerdeki dize eşitliğini bozmuşlardır. Önemli olan içerik olduğundan, şiirde baştan sona anlam birliği vardır. Şiirde heceyi denemekle birlikte genel ölçü olarak aruz korunmuştur. Türkçülük hareketi ve onu izleyen Millî Edebiyat döneminde Halk şiirine önem vermişler, hece ölçüsünü kullanmışlardır. Cumhuriyet'ten sonra Beş Hececiler topluluğu hece ölçüsünü hem kullanmışlar, hem genç şairlere sevdirerek, yıllarca bu ölçünün kullanılmasına ön ayak olmuşlardır. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

156 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 2.4.1. Çağdaş Türk Edebiyatında Düzenli Nazım Biçimleri Servet-i Fünun ve Fecr-i Âti dönemlerinde Batıdan alınan nazım biçimleri Türk şiirine girdi. Öte yandan Türk edebiyatının Halk edebiyatı ve Divan edebiyatı nazım biçimleri de uygulanmıştır. 2.4.1.1. Halk Şiirinden Alınan Nazım Biçimleri 1911 yılında başlayan Türkçülük akımı ile şairler halka ve Halk eedebiyatına yönelirler. Halk şiirini plânlı kompozisyonla, yeni içerikle ve yeni sanat anlayışıyla işlerler. Şair mahlâsını kullanmaz. Yeni şiirde koşma, semaî ve mâni türleri çok işlenmiştir. 2.4.1.2. Divan Şiirinden Alınan Nazım Biçimleri Yeni Türk şiirinde, neo klâsizm akımı ile Divan Şiiri yeniden gündeme gelmiştir; ama şiirin içeriği yenidir. En çok murabba, şarkı, gazel, kaside, mesnevî, rubaî, muhammes biçimleri kullanılmıştır. En bilinen uygulayıcıları Yahya Kemal, Turgut Uyar, Attilâ İlhan, Orhan Veli. Ziya Osman Saba'dır. 2.4.1.2.1. Serbest Müstezat Müstezat, Arapça "ziyade" sözcüğünden türetilmiş, aruzun belli kalıplarıyla yazılmış artık dizeli bir tür gazeldir. Servet-i Funün edebiyatında müstezat yazımını güçleştiren kurallar yıkılarak, serbest müstezat denilen biçimi kullanılmıştır. Servet-i Fünun döneminde müstezat her tür aruz kalıbıyla yazılmıştır. Düzenli aruz kalıpları yerine karma kalıplar kullanılmıştır. Ziyadeler düzenli olarak her dize sonunda değil de gerektiği yerde kullanılır. Ziyadeler uzunluk olarak da birbirini tutmaz. 2.4.1.3. Batı Şiirinden Alınanlar Düzenli Nazım Biçimleri Servet-i Fünun döneminde Batıdan, düzenli nazım biçimi olarak sone, triyole, terzarima ve dörtlük alınmıştır. 2.4.1.3.1. Sone Sonede iki dörtlük, iki üçlük olmak üzere dört bent ve toplam 14 dize bulunur. Uyak düzeni İtalyan ve Fransız tipi için son bentte küçük ayrılık gösterir: İtalyan tipi sone abba abba ccd ede iken, Fransız tipi sone abba abba ccd eed biçiminde uyaklanır. Türkler de sonenin uyak düzeninde değişiklikler yaparlar. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 157 Sonenin ilk yurdu İtalya'dır, oradan Fransız edebiyatına geçer; sonra tüm Avrupa edebiyatlarına yayılır. Türk edebiyatı sone ile Fecr-i Âti döneminde tanışır. Sone lirik konulara elverişli olduğu için girdiği her edebiyatta sevilerek kullanılmştır. İki dörtlüğü konuya giriştir, üçlüklerde konu işlenir. Son dizesi duygu yönünden şiirin en güçlü dizesidir. 2.4.1.3.2. Triyole Triyole bir ikilik, iki dörtlük olmak üzere üç bölüm ve toplam 10 dizeden oluşur. İlk dize hem birinci dörtlük ile uyaklıdır, hem de birinci dörtlük sonunda yinelenir. İkinci dize hem ikinci dörtlük ile uyaklıdır, hem de ikinci dörtlük sonunda yinelenir. Bu durumda uyak düzeni a 1 b 1 aaaa 1 bbbb 1 olur. Triyolede, dörtlükler sırasıyla ilk ikiliğe bağlı olduğu için, konu bütünlüğü vardır. Son dizesi duygu yönünden şiirin en güçlü dizesidir. 2.4.1.3.3. Terzarima Fransız edebiyatından alınan terzarima üçlüklerle yazılır. Üçlük sayısı sınırlı değildir, yalnız şiir bir tek dize ile bitirilir. Örüşük uyak kullanılır: aba bcb cdc ded e. Türk edebiyatında çok örneği yoktur. 2.4.1.3.4. Dörtlükler Dörder dizeli bentlerden kurulan nazım biçimidir. Dörtlük sayısı sınırlı değildir. Dörtlüklerde çapraz uyak (abab cdcd efef...) ya da sarmal uyak (abba cddc effe) kullanılır. 2.4.2. Çağdaş Türk Edebiyatında Serbest Düzenli Nazım Biçimleri Şimdiye dek sözü edilen nazım biçimleri dışında kullanılan biçimlerdir. Bu nazım biçimlerinin kimileri yalnız kullanan şaire özgüdür. Kimilerini şair birkaç nazım biçimi karmasıyla elde etmiştir. Kimilerinde alınan nazım biçimi dize kümelenişi, uyak düzeni, ölçüsü yönünden değişikliğe uğratılmıştır. 2.4.2.1. Eşit Düzenli Nazım Biçimleri Bunlar bentlerle yazılır. Şiirin sonuna dek ilk bentteki dize sayısı korunur. Bentlerdeki dize sayısına göre; üçlüler, dörtlüler, beşliler, altılılar, yedililer, sekizliler AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

158 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II adlarını alırlar. Uyaklanışları da şairin isteğine göredir; düz, çapraz, sarmal ya da örüşük uyaklara sokulamazlar. 2.4.2.2. Karışık Düzenli Nazım Biçimleri Bunlar da bentlerle yazılır. Kimilerinde bentlerdeki dize sayısı sonuna dek korunur; şiir sonuna dek üçlü (dörtlü, beşli...) bentlerle yazılır. Kimilerinde karma bentler kullarılır; Ahmet Haşim'in Merdiven şirinde bentler üçlük, ikilik, üçlük, ikilik olarak dizilmiştir. İstiklâl Marşı dokuz dörtlük, bir beşliktir... 2.4.3. Serbest Şiir Şiirdeki ölçü, uyak bağından kurtulmuş şiirdir. Şiir, özgürlük yolunda ilk adımı serbest müstezat ile Servet-i Fünun döneminde atmıştır. Bunları da kendi içinde üçe ayırabiliriz: a. Ölçülü, uyaklı olanlar b. Ölçüsüz, uyaklı olanlar c. Ölçülsüz, uyaksız olanlar Ayrıca her biri de kendi içinde "uzun ve kısa heceleri düzenli olanlar" ve "uzun ve kısa heceleri düzenli olmayanlar" olmak üzere ikiye ayrılır. 2.4.4. Öteki Türler Bir şiirin benzerinin başka bir şairce yazılmasına nazire denir. İkinci yeni akımındaki şairler Divan şiirlerine nazireler yazmışlardır. Yeni şiirin ölçüsü, uyağı, redifi örnek aldığı şiirle aynıdır. Nazireler, bir şairin başka bir şaire duyduğu saygının göstergesidir. Fakat birçok nazire şiir kuru bir taklit olmaktan öte gidememiştir. Bir şiire, şaka ve alaylı nazire yazmaya tehzil denir. Yeni şiirin ölçüsü, uyağı, redifi tehzil yaptığı şiirle aynıdır. Böylece ciddî bir şiire gülmece özelliği kazandırılır. Başarılı bir tehzil yazmak zordur. Divan edebiyatçılarından Havayî ile Sürurî, yeni edebiyatçılardan Fazıl Ahmet Aykaç, Halil Nihat Boztepe iyi tehzil yapabilen şairlerdendirler. Bir dize ya da beytin, başka bir şair tarafından başka bir nazım biçimiyle tamamlanmasına tazmin denir. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR-II 159 Divan edebiyatında, nesir cümleleri kadar uzun ölçülü, uyaklı, secili dizelerden oluşan bir nazım biçimi daha vardır, buna bahr-i tavil denir. Yazımı güç bir tür olduğu için örneği çok değildir. Özet Nazım türleri, üretildikleri edebiyat akımına göre türlere ayrılır. Türk Halk edebiyatında başlangıçta mâni ve koşma olmak üzere iki ana biçim vardır. Koşma ve türkü bunlardan türetilmiştir. Okuryazar halk şairleri, şiirlerinde aruzu kullanmışlardır. Tekke şiirinde, halk şiiri ile nazım biçimleri kullanılır. Konusuna göre anılır. Divan şiiri edebiyatımıza İran edebiyatından geçmiştir. Biçim olarak beyitler ya da bentler kullanılır. Çağdaş Türk edebiyatında, Halk şiirinden alınan nazım biçimleri vardır; fakat içerik değiştirilmiştir. Divan şiirinden alınan biçimlerde hem dış yapı hem içerik ile oynanmıştır. Batı şiirinden alınan biçimler vardır. Bir ara İkinci Yeniler, Divan şiiri nazım biçimlerini denemişlerdir. Değerlendirme Soruları 1. Aşağıdaki uyak dizilişlerinden hangisi mâni tipindedir? A. aabb B. abba C. abab D. aaxa E. axaa 2. Aşağıdaki nazım türlerinden hangisi Tekke edebiyatında kullanılmaz? A. Nefes B. Nutuk C. Kalenderî D. İlâhi E. Şathiye 3. Serbest müstezat nazım şekli ilk olarak hangi dönemde kullanılmıştır? A. Divan B. Tanzimat'ın birinci dönemi C. Tanzimat'ın ikinci dönemi D. Servet-i Fünun E. Fecr-i Âti AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ