T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (HADİS) ANABİLİM DALI

Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...10 ÖNSÖZ...12 GİRİŞ...16 I- İSRÂ VE MİRAÇ KELİMELERİNİN MANALARI...16 II- TARİH BOYUNCA MİRAÇ TASAVVURLARI...18 A.

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

KULLETEYN İLE İLGİLİ RİVÂYETİN İSNÂD VE METİN AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

HADİS ARAŞTIRMA METODU

3 Her çocuk Müslüman do ar.

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Birinci İtiraz: Cevap:

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ


İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Anlamı. Temel Bilgiler 1

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Yaşadığı dönemde çok önemli İslam düşünürleri yaşamış. Bunlardan birisi de hocası İbni Teymiyyedir.

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

BEDEN TEMİZLİĞİ İÇİN YAPILMIŞ MEKÂNLAR İLE İLGİLİ HADİSLERİN TENKİD VE TAHLİLİ

BAKÎ İBN MAHLED EL-KURTUBÎ ( / ) VE MÜSLÜMAN İSPANYA DAKİ HADİS EDEBİYATI ÇALIŞMALARINA KATKISI*

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Abdu l-aziz el-kinani'nin. İ'tikadi Görüşleri.

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

ÜMMETİMDEN YETMİŞ BİN KİŞİ CENNETE SORGUSUZ GİRECEKTİR. HADİSİ ÜZERİNE SENET EKSENLİ BİR ANALİZ VE DEĞERLENDİRME * ÖZET

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

Kadınların Savaş ve Sağlıkla İlgili Hizmetleri

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Ebû Hureyre radıyallahu anh dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Süleyman el Ulvan, geçtiğimiz günlerde annesinin vefatı üzerine geçici olarak serbest bırakımış ve cenaze törenine katılmıştı.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

FIKHÎ HADİSLERİN RİVÂYET DEĞERİ BAĞLAMINDA VÂRİSE VASİYYET OLMAZ HADİSİNİN TAHRÎC VE TENKÎDİ

Abdestte başı mesh etmenin şekli

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

HİCRİ III. ASIR İTİBARİYLE BASRA DA HADİS FAALİYETLERİNE GENEL BİR BAKIŞ

1- Aşağıdakilerden hangisi suhuf gönderilen peygamberlerden biri değildir?

ŞEVVÂL ORUCU İLE İLGİLİ RİVÂYETLERİN SENED VE METİN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ Fatih Mehmet Yılmaz

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Günümüz Fıkıh Problemleri

ÂLİMLER, PEYGAMBERLERİN VÂRİSLERİDİR İBARESİNİN YER ALDIĞI BİR HADİSİN MUTÂBAAT ve ŞEVÂHİD AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

HADİS TARİHİ VE USULÜ

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Basralı Muhtelit Râvîler (Hicrî İlk Üç Asır)*

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

KERTENKELENİN ÖLDÜRÜLMESİ İLE İLGİLİ HADİSLERİN

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

ABDULLAH B. AMR B. EL-ÂS (65/684) IN RİVÂYETLERİNİN HADİS KAYNAKLARINA AZ SAYIDA İNTİKALİNİN SEBEPLERİ

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

5. SINIF 4.ÜNİTE: KURAN DA KISSALAR. 1. Geçmiş peygamberlerden ve olaylardan bahseden haberlere ne denir? a) Olay b) Haber c) Hadis d) Kıssa

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

Şüphesiz ki Allah a, ahiret gününe iman edenlerle Allah ı çok anan kimseler için Allah ın elçisinde güzel bir örnek vardır.

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

İbn Ebî Hayseme nin Târîhi nde Sahâbî Olarak Gözüken Bazı Kişiler

HZ. PEYGAMBER İN RİSÂLET ÖNCESİ HAYATINA DAİR RİVÂYETLER

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

HADİS TARİHİ VE USULÜ (İLH1007)

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI

PEYGAMBERLERE ÎMÂNIN HAKİKATİ. Hâfız el-hakemî

14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Transkript:

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (HADİS) ANABİLİM DALI ŞAKKU S-SADR RİVAYETİNİN TAHLİLİ (HZ. PEYGAMBER İN GÖĞSÜNÜN YARILMASI) Yüksek Lisans Tezi Yüksel GÜZEL 98912754 Ankara 2007

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (HADİS ) ANABİLİM DALI ŞAKKU S-SADR RİVAYETİNİN TAHLİLİ (HZ. PEYGAMBER İN GÖĞSÜNÜN YARILMASI) Yüksek Lisans Tezi Yüksel GÜZEL Tez Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Emin ÖZAFŞAR Ankara 2007

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (HADİS ) ANABİLİM DALI ŞAKKU S-SADR RİVAYETİNİN TAHLİLİ (HZ. PEYGAMBER İN GÖĞSÜNÜN YARILMASI) Yüksek Lisans Tezi Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mehmet Emin ÖZAFŞAR Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı İmzası Prof. Dr. Mehmet Emin ÖZAFŞAR... Prof. Dr. İsmail Hakkı ÜNAL... Prof. Dr. Baki ADAM... Tez Sınavı Tarihi...

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... I KISALTMALAR...II ÖNSÖZ... III I. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ...V II. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ... VI GİRİŞ... 1 I. BÖLÜM... 5 HADİS KAYNAKLARINDAKİ ŞAKKU S-SADR RİVAYETLERİNİN TAHLİLİ... 5 1. HADİSLERİN SENEDLERİNİN TAHLİLİ... 6 2. HADİSLERİN KAYNAK DEĞERİ... 47 II. BÖLÜM... 75 A. ŞAKKU S-SADR RİVÂYETİNİN METİNLERİNİN KRONOLOJİK OLARAK İNCELENMESİ... 75 B. RİVAYET METİNLERİNİN İÇERİK TAHLİLİ... 91 B.1. Metinlerde Geçen Ş-R-H, Ş-K-K ve F-R-C Fiillerinin Lügat Tahlili... 92 B.2. Çocukluğunda (Sütannesinin Yanında) İken Meydana Gelen Şakku s-sadr Hadisesi... 94 B.3. On Yaşında İken Meydana Gelen Şakku s-sadr Hadisesi... 94 B.4. Hira Mağarasında Meydana Gelen Şakku s-sadr Hadisesi... 95 B.5. İsrâ Gecesinde Meydana Gelen Şakku s-sadr Hadisesi... 96 C. ŞÂRİHLERİN ŞAKKU S-SADR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ... 97 C.1. İsrâ nın zamanı... 97 C.2. İsrâ nın Başladığı Yer... 98 C.3. Şakku s-sadr ın Sayısı ve Amacı... 98 C.4. Meleklerin Altın Kap Kullanması... 99 C.5. İman ve Hikmetin Yerleştirilmesi... 100 D. ŞERHU S-SADR VE DÎYKU S-SADR İFADELERİNİN GEÇTİĞİ AYETLER... 100 D.1. Şerhu s-sadr İle İlgili Ayetler... 100 D.2. Dîyku s-sadr İle İlgili Ayetler... 101 E. SİYER VE TARİH KİTAPLARINDA ŞAKKU S-SADR RİVAYETLERİ... 108 E.1. Hz. Peygamber in (s.a.s.) Çocukluğundaki Şakku s-sadr Rivâyetleri... 109 E.1.1. Hz. Peygamber (s.a.s.) Bu Olay Esnasında Kaç Yaşındaydı... 109 E.1.2. Hz. Peygamber (s.a.s.) Bu Olay Esnasında Nerede ve Kiminleydi?... 109 E.1.3. Gelen Meleklerin Sayısı... 109 E.1.4. Olayı Haber Verenler... 110 E.2. İsrâ Gecesi Meydana Gelen Şakku s-sadr Rivâyetleri... 112 E.2.1. İsrâ Gecesi Gelen Meleklerin Sayısı... 112 E.2.2. İsrâ nın Başlama Yeri... 112 F. TEMA İNCELEMESİ/MİTOLOLOJİK ÖZELLİK TAŞIYAN ANLATIMLAR... 114 SONUÇ... 122 ÖZET... 129 ABSTRACT... 130 KAYNAKÇA... 131

KISALTMALAR (s.a.s.) Sallellâhu Aleyhi ve Sellem a.g.e. Adı geçen eser a.g.m Adı geçen makale a.y. Aynı yer b. Bin, İbn bt. Bint bsk. Baskı bkz. Bakınız c. Cilt D.İ.B.Y. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları Nşr. Neşreden r.a. Radiyallahu anh r.anhâ Radiyallahu anhâ s. Sayfa ss. Sayfalar thk. Tahkik eden trc. Tercüme eden t.y. Basım tarihi yok vd. Ve diğerleri yay. Yayınları y.y. Basım yeri yok II

ÖNSÖZ Yüce Allah, tarih boyunca dünya ve ahiret hayatlarını tanzim etmeleri için insanların kendi aralarından peygamberler göndermiştir. Peygamberler, insanlarla Allah arasında aracılık görevi üstlenirler; Allah ın insanlara gönderdiği ilahi emirleri, önce kendi hayatlarına tatbik eder, sonra yakın aile çevresinden başlayarak bunları diğer insanlara tebliğ ederler. Peygamberlerin insanlara tebliğ ettiği ilahi emirler, zamanla bazı tahriflere uğrayabilmiştir. Üstelik tahrif edilen şey, her zaman tebliğ edilen ilahi buyruklar değil; peygamberlerin insani özellikleri ve davranışları da olabilmiştir. Tarih boyunca insanlar, peygamberlere insanüstü özellikler atfetme eğiliminde olmuşlardır. Bir peygamberin insanlar arasına katılması, onların beslendiği gıdalarla beslenmesi, yaşanılan olaylar karşısında sevinmesi veya kederlenmesi, insanlar tarafından olağanüstü niteliklerle süslenmeye çalışılmıştır. Peygamberlerin getirdiği ilahi emirler, üstlendikleri sosyal ve tarihi misyona ilişkin olarak bize ulaşan bilgilerin doğrulanması için başvurabileceğimiz yegane kaynaklar: Kur an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdir. Kur an da, Hz. Peygamber in çocukluk, gençlik ve olgunluk yıllarına ilişkin ayrıntılı bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Kur an da geçen ben de sizin gibi bir beşerim veya içinizden biri gibi ifadelerde Peygamberimizin insani niteliklerine dikkat çekilmiştir. Hadislere baktığımızda ise, Peygamberimizin hayatına ve insani niteliklerine ilişkin çok sayıda rivayetle karşılaşmaktayız. Bu çok sayıdaki rivayetin içinde olağan dışı haberlere de rastlamaktayız. İnsanlar, Peygamberimize karşı aşırı muhabbetlerinin bir sonucu olarak, ona insanüstü özellikler atfedebilmişlerdir. Hz. Peygamber in göğsünün yarılması hadisesiyle ilgili olarak da bu tür rivayetler yaygınlık kazanmıştır. Hz. Peygamber le ilgili olarak, onun doğumuyla birlikte bir nurun ortaya çıkması, yürüdüğü zaman daima kendisini gölgeleyen bir bulutun olması, yoldan geçerken ağaçların ve taşların kendisine selam vermesi gibi hadiseleri bu tür rivayetler kapsamında değerlendirebiliriz. Hz. Peygamber in hayatına atfedilen bu tür olağanüstü olaylar, diğer peygamberler ve din önderleri için de rivayet edilegelmiştir. Meleklerin Zerdüşt ün göğsünü yarıp onu kötülüklerden arındırması, Cahiliye Devri Arap şairlerinden III

Umeyye b. Ebî s-salt ın göğsünün iki kartal tarafından yarılması, annesi Buda ya hamile iken, kendisine kahinler tarafından insanların akın akın takip edeceği bir din önderi doğuracağının müjdesinin verilmesi, Hz. İsa nın doğduğu gece gökte bir yıldızın kayması bu tür rivayetlere örnek teşkil etmektedir. Hz. Peygamber in hayatıyla ilgili olarak olağan üstü bir nitelik taşıyan Şakku s-sadr hadisesi de, tarih boyunca süregelen bu tür hadiselere benzer bir nitelik arz etmektedir. Bizim tezimizin konusunu da bu hadiseyle ilgili hadis kaynaklarımızda geçen rivayetler oluşturmuştur. Konuyla ilgili olarak şimdiye kadar akademik bir çalışmanın yapılmamış olması, çalışmanın önemini bir kat daha artırmıştır. Bu çalışma ile, Şakku s-sadr hadisesine ilişkin olarak birincil kaynakları tarayıp hadise hakkında açık ve net bir bilgiye ulaşmayı amaçladık. Konuyu iki bölümde ele aldık. Birinci bölümde kaynaklarımızda yer alan hadislerin senedlerinde geçen Râvîlerin Biyografileri ni ve konuyla ilgili Hadislerin Kaynak Değerleri ni inceledik. İkinci bölümde ise kaynaklarda geçen metinlerin tarihi seyrini ve gelişimini izleyebilmek amacıyla Kaynakların Kronolojisi ni, Rivâyetlerin Metinlerinin Analizi ni ve rivâyetlerde geçen kullanımlarla ilgili olarak Şârihlerin Yorumları nı ele aldık. Yine bu bölümde Kur an-ı Kerim de geçen şerhu s-sadr ve dîyku s-sadr ifadelerinin geçtiği ayetleri, Siyer ve Tarih kitaplarında yer alan şakku s-sadr ile ilgili anlatımları ve son olarak da göğsün yarılması hadisesiyle ilgili olarak Tema İncelemesi / Mitolojik Özellik Taşıyan Anlatımlar ı inceledik. Tezimin planlama aşamasından başlayarak, çalışmalarım süresince benden teşvik, yönlendirme ve yardımlarını esirgemeyen danışman hocam, Prof. Dr. Mehmet Emin ÖZAFŞAR a şükranlarımı sunuyorum. Çalışmalarımda yardım ve katkılarını esirgemeyen hocam, Doç. Dr. Bünyamin ERUL a da teşekkür ediyorum. Yüksel GÜZEL Ankara 2007 IV

I. ARAŞTIRMANIN AMACI ve ÖNEMİ Tarih boyunca insanlara hakikat yolunu göstermek üzere Allah tarafından peygamberler gönderilmiştir. Takipçilerinin aşırı sevgi ve bağlılık göstermesi sebebiyle peygamberler, ölümlerinden sonra zaman zaman olduklarından farklı ve olağan üstü bir şekilde yorumlanabilmiş ve tebliğ ettikleri mesajların bir kısmı çarpıtılabilmiştir. Bu durum ilahi olmayan dinlerde sıklıkla görülmekle beraber, ilahi dinlerde de görülebilmektedir. Peygamberler ve dini önderler hakkında diğer insanların onları doğru tanımasını engelleyecek tarzda masal ve menkıbeler anlatılabilmiş, kendilerine olağan üstü olaylar atfedilerek gerçek kimliklerinden farklı şekillerde gösterilebilmişlerdir. Öyle ki bu insanların hayatlarının birçok yönü olağan üstü olaylarla bezenmiş ve gerçek kimlikleri teşhis edilemez hale getirilebilmiştir. Üzülerek ifade edelim ki Hz. Peygamber (s.a.s.) de bu yaklaşım tarzından nasibini almıştır. Onun hakkında da zatıyla ilgili bir takım vasıflar ve olağan üstü olaylar nakledilmiş, adeta insani özellikleri gölgelenmiştir. Oysa Kur an-ı Kerîm in pek çok ayetinde (18/Kehf, 110; 41/Fussılet, 6) peygamberlerin insanî özelliklerinden bahsedilmiş, onların ayrıcalıklı ve üstün olmaları, ilahi vahye muhatap olmalarıyla kayıt altına alınmıştır. Hal böyleyken yine Kur an dan öğrendiğimize göre bazı insanlar kendilerine uyarıcı olarak gelecek kimsenin bir melek olması gerektiğini (17/İsrâ, 94 5; 23/Mu minûn, 24, 33) iddia etmişlerdir. Onlar kendilerine uyarıcı olarak bir meleğin gelmesini beklerken, aslında onun olağanüstü vasıfları olması gerektiğine işaret etmek istemişlerdir. Yani onların olağan dışı özelliklerle sürekli olarak desteklendiğini görmek, bilmek istiyorlardı. Bizim bu araştırmadaki amacımız, Hz. Peygamber le alakalı olarak nakledilen ve onun beşer vasfını gölgeleyen şakku s-sadr - Hz. Peygamber in göğsünün yarılması hadisesini kaynaklar ışığında incelemek, Kur an, sünnet, akıl ve realiteye uygun olarak değerlendirmeye tabi tutmaktır. V

II. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ Rasûlullah ın göğsünün yarılmasını incelerken siyer ve meğâzî kaynakları ve hadis kaynaklarında bulunan konumuzla ilgili rivâyetleri bir tahlil süzgecinden geçirip rivâyetleri topluca değerlendirme yoluna gideceğiz. Çalışmamız esnasında rivâyetleri değerlendirirken gerçekçi, objektif ve tutarlı olmaya çalışacağız. Araştırmamız, bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde olağan üstü nitelikler ve bunların neler olduğundan, şakku s-sadr ın tecih edilme sebebi ve tek hadis incelemesinin önemi hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Birinci bölümde önce hadis kitaplarında geçen şakku s-sadr rivâyetlerinin râvîleri hakkında sahabe râvîlerden başlayarak her sahabinin kendisinden rivâyet eden Râvînin Biyografisinin incelemesini yapacağız. Daha sonra rivâyetlerin bizlere kadar ulaşmasını sağlayan Kitapların Kaynak Değerlerini araştıracağız. İkinci bölümde ise Şakku s-sadr Rivâyetinin Metinlerinin Kronolojik Olarak İncelemesi yapılarak metinlerin geçirmiş olduğu evreler/gelişmeler göz önüne serilmeye çalışılacaktır. Daha sonra rivâyetlerdeki göğsün yarılmasına delalet eden fiillerden olan Ş-R-H, Ş-K-K ve F-R-C fiillerinin lügat tahlili, yine aynı Rivâyetlerin Metin Tahlilleri ve metinler arasındaki, varsa, farklılıklar incelenecektir. Yine bu bölümde daha sonra Şârihlerin Rivâyetlerle İlgili Görüşleri ele alınacaktır. Konumuzla ilgili rivâyetlerin, Kur an-ı Kerim deki şerhu s-sadr ve onun zıttı olan dîyku s-sadr âyet-i kerimeleri ile ilgisi incelendikten sonra Siyer ve Tarih Kitaplarında yer alan rivâyetler ve bu rivâyetlerdeki, varsa, farklılıklar incelenecektir. Bu bölüm konumuz olan şakku s-sadr ın geçmiş dinlerde yaşanıp yaşanmadığı ve din kurucuları hakkında anlatılan olağanüstü niteliklerin araştırmasının yapıldığı Tema İncelemesi/Mitolojik Özellik Taşıyan Anlatımlar ile nihayetlenecektir. Araştırmamız bir Sonuçla son bulacaktır. VI

GİRİŞ İlk insan Hz. Adem in yaratılışından beri Allah, yer yüzündeki insanlara yaratanlarını tanımaları, O na kulluk ve ta zimde bulunmaları için peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler içinden çıktıkları kavimler/toplumlar sapkınlıkta en had safhaya ulaştıkları zaman içinde gönderilmiştir. İinsanın tabiatı gereği içinde bulunduğu kabuğu kıramamasından, sahip olduğu alışkanlıklarından vazgeçmesinin zorluğundan veya yeniliklere alışkın olmamasından dolayı, peygamberlerin getirdiği ilkelere bazıları itiraz etmişlerdir. Bunlar içinde bulundukları kalıpları kırmanın güçlüğünü Biz babalarımızı bu din üzerine bulduk 1 şeklinde açıklamışlardır. Yine bazıları da içlerinden gelen peygamberlere inanmamak için kendilerine bir uyarıcı olarak sadece meleklerin gelmesi gerektiğini iddia etmişlerdir. 2 Onlar bu sözleri ile adeta kendilerine gelen peygamberler hakkında çok farklı beklentiler içinde olduklarını ifade etmekteydiler. Oysa Cenâb-ı Hak De ki: Eğer yeryüzünde (insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik. 3 diyerek yeryüzünde görevlendireceği peygamberin insanlardan olacağını ifade etmiştir. Kur an-ı Kerim in pek çok ayetinde Hz. Peygamber in sadece bir beşer olduğuna, diğer insanlardan fiziki, yaşantı v.s. olarak herhangi bir farkının bulunmadığına zaman zaman vurgular yapılmış, onu diğer insanlardan ayıran tarafın sadece kendisine gelen vahiy olduğuna dikkat çekilmiştir. 4 Geçmiş milletlerin peygamberleri ile ilgili olarak olağanüstü özelliklerle süslenmiş anlatımlarını bilen Hz. Peygamber Hırıstiyanların Meryem oğlu İsa yı övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmede aşırı gitmeyin. Ben ancak Allah ın kuluyum. Bana Allah ın kulu ve Resûlu deyin 5 buyurarak Müslümanları uyarmıştır. Buna göre Hz. Peygamber aşırılığı yasaklamış, kendi konumunu beşerpeygamber olarak belirtmiştir. Yine Rasûlullah şu hadislerle de bütün insanların sahip olduğu insanî özelliklere sahip olduğunu ifade etmiştir: 1 10/Yunus, 78; 5/Mâide, 104; 26/Şu arâ, 74; 31/Lokman, 21; 43/Zuhruf, 22 3, 2 23/Mu minûn, 24; 25/Furkan, 7. 3 17/İsrâ, 95. 4 14/İbrahim, 11; 18/Kehf, 110; 41/Fussılet, 6 5 Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail b. İbrahim el-cu fî, el-câmiu s-sahîh, Enbiyâ, 48, (IV, 142), Çağrı yay, İstanbul, 1992.

Kulun yediği gibi yerim, oturduğu gibi otururum. Ben ancak bir beşerim 6 Ben bir kral değilim, ben kurumuş et yiyen Kureyşli bir kadının oğluyum 7 Hal böyleyken bazı insanlar peygamberler hakkında farklı beklentiler içinde olmaktan asla vazgeçmemişler, onlarla ilgili olarak hayatlarında ve hayatlarından sonra sürekli olağan üstü beklentiler içinde olmuşlardır. Hz. Peygamber de bu beklentilerden nasibini almıştır. Onun hakkında kaynaklarda daha anne karnından itibaren annesi Âmine nin diğer kadınlar gibi hamilelik hissetmemesi, 8 onu doğurunca içinden bir nurun çıkması, 9 o yürüyünce yürüyen ve o durduğu zaman duran bir bulutun onu takip etmesi, 10 daha annesi ona hamileyken âlemlerin efendisi olacak bir çocuk doğuracağının annesi Âmine ye söylenmesi, 11 yolda yürürken ağaç ve taşların ona selam vermesi 12 v.s, olağan dışı hadiseler anlatılmıştır. Allah Teâlâ nın ve Rasûlullah ın (s.a.s.) sürekli olarak vurguladığı beşer olma özelliği bu tür rivâyetlerde adeta unutulmuştur. Bu rivâyetlerden birisi de şakku ssadr (Hz. Peygamber in göğsünün yarılması) hadisesidir. Bu olay, kaynaklarımızda ilk defa İbn İshâk ın (85 150 5/704 767) Sîretu İbn İshâk adlı eserinde karşımıza çıkmaktadır. 13 Bu eserde iki rivâyet vardır. Mu an an 14 ve mevkuf 15 hadis olan bu rivâyetlerin, her ikisinin de daha sonraki dönemlerde kitabın müstensihleri/ibn İshâk ın talebeleri tarafından bizlere aktarıldığı 6 İbn Sa d, Muhammed, Kitâbu t-tabakât el-kebîr, Dâru Sâdır, I, 371 78, Beyrut, t.y. 7 İbn Sa d, a.g.e, I, 23; İbn Mâce, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd (takdim: M. Fuad Abdulbâkî), Sunen, Et ıme, 30, (II, 1101, Hadis no: 3312), Çağrı yay, İstanbul, 1413/1992. 8 İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdulmelik, es-sîretu n-nebeviyye, I, 174, (thk. Mustafa es-sakâ vd.), Dâru İhyâi t-turâsi l-arabî, Beyrut, 1355/1936; İbn Sa d, a.g.e, I, 151; Taberî, Târîh, II, 160 1, Dâru Suveydân, Beyrut, t.y; İbn Kesîr, Ebû l-fidâ İsmail b. Ömer, es-sîretu n-nebeviyye, I, 228, (nşr. Mustafa Abdulvâhid), Beyrut, 1407/1987. 9 Bazı rivâyetlerde uykusunda gördüğü bir rüyadan ibaret olan içinden çıkan nur bkz, İbn Kesîr, a.g.e, I, 228; Taberî, a.g.e, 161; bazı rivâyetlerde normal bir şekilde anlatılmış bkz, İbn Kesîr, a.g.e, I, 229 30; Taberî, a.g.e, 160; İbn Hişâm, a.g.e, I, 174 5; İbn İshâk, Sîre, 27, (thk. Muhammed Hamîdullah), Konya, 1981; bazı rivâyetlerde de Hz. Peygamber i dünyaya getirince içinden bir nurun çıktığı anlatılmıştır. Bkz, İbn Sa d, a.g.e, I, 151. 10 İbn Sa d, a.g.e, I, 121; İbn Kesîr, a.g.e, I, 228. 11 İbn Sa d, a.g.e, I, 151. 12 Tayâlîsî, Ebû Davud Suleyman b. Davud el-fârisî, Musned, I, 215, (Hadis no: 1539) Dâiratu l- Maârifi n-nizâmiye, Haydarâbat, 1321. 13 İbn İshâk, a.g.e, a.y. 14 Hadisin hangi yollarla alındığını tasrih etmeksizin râvînin, fulân an fulân diyerek rivâyet ettiği hadislerdir. Koçyiğit, Talat, Hadîs Usûlü, 120, Ankara Ünv. İlahiyat Fak. Yay, 4. bsk, Ankara, 1993; Koçyiğit, Talat, Hadis Istılahları, 240, Ankara Ünv. İlahiyat Fak. Yay, Ankara, 1985. 15 Zayıf hadislerdendir. Sahabeye ait söz, fiil ve takrirlere denilir. Koçyiğit, Hadîs Usûlü, 115; Koçyiğit, Hadis Istılahları, 224 25; Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, 99, Timaş Yay, İstanbul, 1987. 2

görülmektedir. Her iki rivâyetin senedinde de İbn İshâk tan (85 150 5/704 767) sonra Yunus b. Bukeyr (ö. 199) ve Ahmed (b. Abdulcebbâr el-utâridî) (ö. 272) adlı iki râvî daha vardır. Bu kaynakta yer alan ilk rivâyet Hâlid b. Ma dân ın Rasûlullah ın ashâbından yaptığı bir rivâyettir. Rivâyet şöyledir: (Haddesenâ) Ahmed (b. Abdulcebbâr el- Utâridî) (Kâle: Haddesenâ) Yunus b. Bukeyr (an) (Muhammed) b. İshâk (Kâle: Haddesenî) Sevr b. Yezîd (an) Hâlid b. Ma dân (an) Ashâbi Rasûlullah: Sahâbe Ey Allah ın Resûlu bize (biraz) kendinden bahseder misin? dedi. O da Babam İbrahim in duası ve İsa nın müjdesiyim. Annem bana hamileyken içinden, Şam daki Busrâ nın saraylarını aydınlatan bir nurun çıktığını görmüş. Sütannem Benî Sa d b. Ebî Bekr dendi. (Bir gün) süt (erkek) kardeşim ve ben koyunlarımızın yanındayken yanlarında içi kar dolu altın bir tas bulunan beyaz elbiseli iki kişi geldi. Beni yere yatırıp karnımı açtılar. Sonra kalbimi çıkarıp onu da yardılar. Ondan siyah bir kan pıhtısı çıkarıp attılar. Kalbimi ve karnımı (getirdikleri) kar ile iyice temizleyinceye kadar yıkadılar ve tekrar yerine koydular. Sonra birisi arkadaşına: Onu ümmetinden on kişi ile tart dedi. Beni on kişi ile tarttı ve ben onlara ağır geldim. Sonra Ümmetinden yüz kişi ile tart dedi. Beni yüz kişi ile tarttı ve ben onlara da ağır geldim. Sonra Ümmetinden bin kişi ile tart dedi. Beni (bu sefer de) bin kişi ile tarttı ve ben onlara da ağır geldim. Sonra da Bırak tartma. Şayet sen onu ümmetinin tamamıyla tartsan o, muhakkak onlara da ağır gelir dedi. 16 Kur an-ı Kerim in 94. Sûresi olan İnşirah Sûresinin 1. ayetinde Cenâb-ı Hak Biz senin göğsünü genişletmedik mi? buyurmaktadır. İşte konumuz olan şakku ssadr (göğsün yarılması) olayı bazı kaynaklarda Kur an-ı Kerim deki şerhu ssadr (göğsün genişletilmesi) olayı ile aynı anlamda kullanılmıştır. Yani bu ayetteki şerhu s-sadr dan maksadın, bazı âlimler tarafından, Hz. Peygamber in göğsünün yarılması olduğu söylenmiştir. Oysa böyle bir hükme ulaşabilmek için şerhu ssadr (göğsün genişletilmesi) ile ilgili ayetlerin tamamının birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bir konu ile ilgili ayetler tek tek ele alındığı takdirde elbette farklı görüşler ortaya çıkabilmektedir. Oysa Allah (c.c) Hz. Musa yı vahyi Firavun a tebliğ etmek üzere görevlendirdiği vakit görevin sorumluluğunun ağırlığından ve tebliğe gideceği 16 A.g.e, a.y. Hadis ve râvîleri ile ilgili yorumları Kaynakların Kronolojisi adlı başlık altında inceleyeceğiz. 3

zatın şerrinden haberdar olduğu için Rabbinden kendisine işini kolaylaştırmasını isterken şöyle yardım istemiştir: Musa, dedi ki: Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. 17 Ayetlerin tamamı bir arada değerlendirildiği zaman buradaki şerhu s-sadr (göğsün genişletilmesi)nin kullanımı ile İnşirah Sûresi ndeki kullanımın aynı mahiyette olduğu görülmektedir. Aynı durum hadisler için de geçerlidir. Bir konuyla ilgili hadislerin her birini müstakil olarak değerlendirince ortaya birbirinden bağımsız ve farklı birçok hüküm çıkabilir. Bu da gerçekte konunun tam olarak çözüme kavuşmasını engeller. Rasûlullah ın (s.a.s.) bir konu hakkında bahsetmiş olduğu ve birden fazla râvînin rivâyet ettiği aynı konu ile ilgili rivâyetlerin farklı olduğu inkâr edilemez. Bu durum, insanların tabiatlarının bir gereği olarak ihtiyaçların, ilgilerin, algıların, hafızaların kuvvet derecelerinin birbirinden farklı olması v.s. özelliklerin beraberinde getirdiği kaçınılmaz bir sonuçtur. Hz. Peygamber in bahsetmiş olduğu bir konu ile ilgili hadislerin tamamını bir araya getirecek olursak farklı farklı gelen rivâyetlerin, bir fotografın farklı farklı karelerinden ibaret olduğu açık bir şekilde görülecektir. Biz bu çalışmamızda farklı râvîler tarafından rivâyet edilen konumuza esas teşkil eden haberlerin/hadislerin birlikte değerlendirmesini yapmaya çalışacağız. Bunu yaparken de bir olayın aktarılması esnasında rivâyet edilen şeyin muhtevası kadar o olayı aktaran kişilerin doğru sözlülüğü, güvenilirliği de önemli bir meseledir. Bu sebeple işe öncelikle râvîlerin biyografilerini inceleyerek başlamak istiyoruz. 17 20/Tâ Hâ, 25 6. 4

I. BÖLÜM HADİS KAYNAKLARINDAKİ ŞAKKU S-SADR RİVAYETLERİNİN TAHLİLİ Hadisler bizlere kadar ulaşan kısımları itibariyle iki bölümden/parçadan oluşmaktadır. Bunlar da isnad ve metindir. Burada asıl olan bölüm bizlere ulaştırılan asıl mesaj olan metin olmasına rağmen zamanla isnad, metinden daha bir önemli hale gelmiş ve hadis ilminin konularına da baktığımız zaman hadis ilminin ağırlık noktasını oluşturmuş, hadisin asıl konusunu oluşturan metne gereken önem fazla verilememiştir. Tabiri caizse adeta tali meselelerde yoğunlaşılmış, asıl maksat göz ardı edilmiştir. Hatta hadis âlimleri bir hadis için sahih veya ğayr-i sahih dedikleri zaman bile aslında bu nitelemelerin metinle ilgili bir niteleme değil de tamamen isnad ile ilgili olduğunu görmekteyiz. Nitekim İbnu s-salâh (ö. 643/1264) bu konuda şunları söylemektedir: Bu hadis sahihtir dedikleri zaman aslında bunun manası (hadisin râvîsinde aranan şartlar)la birlikte senedin muttasıl olması demektir. Gerçekte bu şart hadisin sahih olmasının olmazsa olmaz şartlarından değildir. Zira ümmetin hüsnü kabul ile karşılama hususunda icma ettikleri haberlerden olmadığı halde rivâyetinde âdil bir râvînin tek kaldığı hadisler de vardır. Aynı şekilde bir hadis için ğayri sahih dedikleri zaman da aslında bu hadis kesinlikle yalan demek değildir. Çünkü o hadis aslında doğru da olabilir. Bu sözle kastedilen şey, gerçekte isnadın zikredilen şartları taşımadığını ifade etmektir. 18 İbnu s-salâh ın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere hadis ilminde geliştirilen bu isnad sistemi de aslında metne yöneliktir, asıl olan metindir ve isnad bir vasıtadır. 19 Biraz önce de değindiğimiz gibi Rasûlullah tan bizlere kadar ulaşan hadislerde aslolan, mesajın ulaştığı kısım olan metindir. Çünkü yapmamız gereken emirler, kaçınmamız gereken yasaklar, tavsiyeler veya Rasûlullah ın hayatı, yaşantısı, biyolojik, fiziki özellikleri v.s. hep bu bölümün içindedir. İşte bizlere kadar ulaşan bu bilgilerin doğruluğu, güvenilirliği haberleri bizlere kadar ulaştıran râvîlerin güvenilirliği ile de alakalıdır. Çünkü bununla ilgili 18 İbnu s-salâh, Mukaddime fî Usûli l-hadis, 8, Dâru l-kutubi l-ilmiyye, Beyrut, 1398/1978. 19 Özafşar, M. Emin, Hadîsi Yeniden Düşünmek Fıkhî Hadisler Bağlamında Bir İnceleme, 202, Ankara Okulu Yay, 2. bsk, Ankara, 2000.

olarak Cenâb-ı Hakk 49/Hucurât Sûresinin 6. ayetinde Ey iman edenler! Size bir fasık haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınızdan pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın buyurmaktadır. Bu da bize haberin güvenilirliğinin, doğruluğunun, haberi getiren kimseyle çok yakın bir ilişki içerisinde olduğunu göstermektedir. Bunun büyük bir etkisinden kaynaklansa gerek ki hadis âlimleri, hadisleri bizlere kadar ulaştıran râvîlerin biyografileri hakkında yüzlerce cilt eser yazmışlardır. Biz de araştırmamıza başlarken konumuz olan şakku s-sadr (Hz. Peygamber in göğsünün yarılması) ile ilgili hadisleri bizlere kadar ulaştıran ilk râvî olan sahabi râvînin altında, daha sonraki râvîlerin biyografilerini vermek istiyoruz. Böylece hadisin kaynaklarda bulunmasını sağlayan râvîler hakkında bilgi sahibi olmuş olacağız. 1. HADİSLERİN SENEDLERİNİN TAHLİLİ Hadis kitaplarında şakku s-sadr hadisini bizlere kadar ulaştıran sahabi râvîler: Mâlik b. Sa sa (?), Übeyy b. Ka b (ö. 30), Ebû Zerri l-ğıfârî (ö. 31/32), Utbe b. Abdi s-sulemî (ö. 87/705) ve Enes b. Mâlik tir (ö. 93/711). Biz hadisleri sened yönünden incelerken kaynaklarda yer alan hadislerin sahabi râvîlerinin altında diğer râvîleri de inceleyeceğiz. Farklı rivâyetlerde geçen aynı râvîlerin biyografilerini isimlerinin ilk geçtikleri yerde zikretmekle yetineceğiz. 1.1. Mâlik b. Sa sa ın (?) Rivâyet Ettiği Şakku s-sadr Hadisleri Kaynaklarda Mâlik b. Sa sa ın (?) rivâyet ettiği altı tane şakku s-sadr hadisi vardır. Rivâyetlerin tamamı İsrâ ve Mirac hadisesinin gerçekleştiği gece meydana gelen şakku s-sadr rivâyetleri ile ilgilidir. 1. Mâlik b. Sa sa rivâyetinin yer aldığı ilk kaynak Ahmed b. Hanbel in (ö. 241/855) Musned idir. Rivâyet Musned de şöyle geçmektedir: (Haddesenâ) Abdullah (haddesenî) Ebî (Ahmed b. Hanbel) (haddesenâ) Affân (haddesenâ) Hemmâm b. Yahyâ (Kâle: Semi tü) Katâde (yühaddisü an) Enes b. Mâlik (enne) Mâlik b. Sa sa (haddesehû enne) Nebî (s.a.s.) İsrâ gecesi olanları şöyle anlatmıştır: Ben Hatîm deyken, 20 arkadaşına üç kişinin arasındaki diyen birisi 20 Katâde bazı rivâyetlerde Hıcr de uzanırken demektedir, şeklindeki açıklama cümlesi vardır ki metnin akışına zarar vermemesi için dipnotta gösterdik. Bundan sonraki hadislerde de metnin içindeki bulunan açıklama cümlelerini dipnotta belirteceğiz. 6

geldi. Şurdan şuraya kadar yardı. 21 Kalbim çıkarıldı. İman ve hikmetle dolu olan altından bir tas getirildi, sonra kalbim yıkandı (iman ve hikmet) doldurulup yerine tekrar kondu 22 2. Mâlik b. Sa sa dan gelen Buhârî nin (ö. 256/870) tahville 23 rivâyet ettiği ikinci hadis ise şöyledir: (Haddesenâ) Hüdbe b. Hâlid (haddesenâ) Hemmâm (b. Yahyâ) (an) Katâde tahvil (kâle lî) Halîfe (b. Hayât) (haddesenâ) Yezîd b. Zürey (haddesenâ) Saîd (b. Ebî Arûbe) ve Hişâm (b. Ebî Abdullah) (Kâlê: Haddesenâ) Katâde (haddesenâ) Enes b. Mâlik (an) Mâlik b. Sa sa : Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Beyt te (Ka be de) uyku ile uyanıklık arası bir haldeyken İki kişinin arasındaki diye bir şey söylendi. Hikmet ve iman dolu altın bir tas getirildi. Boğazımdan karnımın altına kadar yarıldı. Karnım zemzemle yıkandı ve sonra hikmet ve imanla dolduruldu 24 3. Muslim in (ö. 261/874) Sahîh inde iki Mâlik b. Sa sa rivâyeti vardır. Bunların ilki şöyledir: (Haddesenâ) Muhammed b. el-musennâ (haddesenâ) İbn Ebî Adiyy (Muhammed b. İbrahim) (an) Saîd b. Ebî Arûbe (an) Katâde (an) Enes b. Mâlik (leallehû kâle an) Mâlik b. Sa sa (Enes in kabilesinden): Rasûlullah (s.a.s.) şöyle dedi: Beyt te (Ka be de) uyku ile uyanıklık arası bir haldeyken İki adamın arasındaki üç kişinin birisi diye bir ses duydum. Beni alıp götürdüler. İçinde zemzem olan altın bir tas getirildi. Göğsüm şurdan şuraya kadar yarıldı. 25 Kalbim çıkarılıp zemzemle yıkandı ve tekrar kondu. Sonrada iman ve hikmet dolduruldu. 26 4. Muslim deki ikinci rivâyet ise: (Haddesenî) Muhammed b. el-musennâ (haddesenâ) Muaz b. Hişâm (kâle haddesenî) Hişâm (b. Ebî Abdullah) (an) Katâde (an) Enes b. Mâlik (an) Mâlik b. Sa sa : Rasûlullah (s.a.s.) şöyle dedi: (aynısını zikretti ama şunu da ziyade etti hadiste) içi hikmet ve imanla dolu olan altın bir tas getirildi. Boğaz karnın altına 21 Katâde Yanımda bulunan Cârûd a Nereye kadar yardı? diye sordum, o da boğazının altından kasıklarına kadar dedi demiştir. 22 Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 208, 2. bsk, Çağrı yay, İstanbul, 1992. 23 Değiştirmek manasında olup bir hadisin çeşitli isnadlarla rivâyeti sırasında bir isnaddan diğerine geçmeye denir. Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, 387, T.D.V.Y, Ankara, 1992. 24 Buhârî, Bedu l-halk, 6, (IV, 77). 25 Katâde, Yanımdaki arkadaşıma neresi yarıldı? diye sordum, o da: Karnının altına kadar dedi. 26 Muslim, Ebû l-hüseyin Muslim b. Haccâc el-kuşeyrî, Sahîhu Muslim, (thk. Muhammed Fuad Abdu l-bâkî), İman, 74, (I, 149, Hadis no: 264), 2. bsk, Çağrı yay, İstanbul, 1992. 7

kadar yarıldı. Sonra zemzemle yıkandı ve sonra da hikmet ve iman dolduruldu. 27 Bu rivâyette kalbin çıkarılıp yarılmasından bahsedilmemektedir. 5. Hadisin yer aldığı diğer bir kaynak ise Tirmizî nin (ö. 279/892) Sunen idir. Hadis şöyledir: (Haddesenâ) Muhammed b. Beşâr (haddesenâ) Muhammed b. Ca fer ve İbn Ebî Adiyy (Muhammed b. İbrahim) (an) Saîd b. Ebî Arûbe (an) Katâde (an) Enes b. Mâlik (an) Mâlik b. Sa sa (Enes in kabilesinden): Beyt te uyku ile uyanıklık halindeyken Üç kişinin arasındaki diye bir ses duydum. Sonra içinde zemzem olan altın bir tas getirildi. Göğsüm şurdan şuraya kadar yarıldı. 28 Kalbim çıkarılıp zemzemle yıkandı. Sonra yerine konup hikmet ve iman dolduruldu. 29 6. Mâlik b. Sa sa ın rivâyet ettiği konumuzla ilgili son hadisi Nesâî nin (ö. 303/915) Sunen inde bulmaktayız. Rivâyet ise şöyledir: (Ahberanâ) Ya kub b. İbrahim (kâle: Haddesenâ) Yahyâ b. Saîd (kâle: Haddesenâ) Hişâm ed-dustuvâî (b. Ebî Abdullah) (kâle: Haddesenâ) Katâde (an) Enes b. Mâlik (an) Mâlik b. Sa sa : Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Beyt te uyku ile uyanıklık arasındayken üç kişiden biri (bana) yöneldi. Hikmet ve iman dolu altın bir tas getirildi. Boğaz, karnın altına kadar yarıldı. Sonra kalp zemzemle yıkandı ve hikmet ve iman dolduruldu. 30 Burada da görüldüğü gibi başta ifadeler Hz. Peygamber in kendi ağzından anlatılırken daha sonra meçhul siygalar kullanılmıştır. Rivâyetlerin tamamında Mâlik b. Sa sa dan sonra Enes b. Mâlik ve Katâde nin yer aldığı görülmektedir. Yani hadisimizin bu rivâyetlerdeki bileşke râvîleri 31 bu iki râvîdir. Özellikle Katâde nin (ö. 118) rivâyetlerdeki etkisi de 27 Muslim, İman, 74, (I, 151, Hadis no: 265). 28 Katâde, Enes e Nerden nereye kadar? diye sordum o da: Karnımın altına kadar dedi. 29 Tirmîzi, Ebû İsa Muhammed b. İsa, Sunen, Tefsîru Sûret-i İnşirâh, 94 (V, 442, Hadis no: 3346), 2. bsk, Çağrı yay, İstanbul, 1992. 30 Mâlik b. Sa sa dan rivâyet edilen diğer hadisler için bkz, Ahmed, IV, 207; Taberânî, Ebû l-kasım Süleyman b. Ahmed, el-mu cemu l-kebîr, (thk. Hamdî b. Abdulmecîd es-selefî), XIX, 270, (Hadis No: 519), Mektebetu l-ulûm ve l-hikem, 2. bsk, Musul, 1404/1983; İbn Hıbbân, Ebû Hâtim Muhammed, Sahîhu İbn Hıbbân bi Tertîb-i İbn Belbân, (thk. Şuayb Arnavut), I, 236, (Hadis No: 48) Muessesetu r-risâle, 2. bsk, Beyrut, 1414/1993; eş-şeybânî, Ahmed b. Amr b. ed-dahhâk Ebû Bekir, el-âhâd ve l-mesânî, (thk. Faysal Ahmed), IV, 114, (Hadis No: 2083), Dâru r-râye, Riyad, 1411/1911; Nesâî; Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb, Sunen, Salât, 1, (I, 222), 2. bsk, Çağrı yay, İstanbul, 1992; İbn Huzeyme, Muhammed b. İshâk Ebû Bekir es-sulemî en-nisâbûrî, Sahîhu ibn Huzeyme, (thk. Muhammed Mustafa el-a zamî), I, 153, (Hadis No: 301), el-mektebetu l-islamî, Beyrut, 1390/1970; 31 İfade hadisin kendisinde toplandığı/dağıldığı râvî anlamında M. Emin Özafşar tarafından kullanılmıştır. Bkz, Özafşar, Hadîsi Yeniden Düşünmek, 207. 8

görülmektedir. Göğsün yarılması esnasında nereden nereye kadar yarıldığını öğrenmek isteyen Katâde nin bu bilgiyi, İmam Ahmed deki rivâyette Cârûd a, Muslim deki rivâyette arkadaşına, Tirmizî rivâyetinde de Enes b. Mâlik e sorduğu görülmektedir. Hadislerin rivâyet şeması şöyledir: 9

RASÛLULLAH (s.a.s.) Mâlik b. Sa sa (?) Enes b. Mâlik (ö. 93/711) Saîd b. Ebî Arube (ö. 156) Katâde (ö. 118) Hemmâm b. Yahyâ (ö. 164/165) İbn Ebî Adiyy (Muhammed b. İbrahim) (ö. 194) Muhammed b. el- Musennâ (ö. 252) Muslim, İman, 74 (I, 149, Hadis No: 264) Muhammed b. Ca fer (ö.193) Muhammed b. Beşşâr (ö. 252) Tirmizî, Tefsîru Sûreti İnşirâh, 94 (V, 442, Hadis No: 3346) Yahyâ b. Saîd (ö. 198) Yakub b. İbrahim (ö. 252) Nesâî, Salât, 1 (I, 217) Hişam b. Ebî Abdullah (ö. 154) Muaz b.hişam b.ebî Abdullah (ö. 200) Muhammed b. el- Musennâ (ö. 252) Muslim, İman, 74 (I, 151, Hadis No: 265) Saîd b. Ebî Arûbe (ö. 156) Yezîd b. Zürey (ö. 182) Halîfe b. Hayyât (ö. 240) Affân (ö. 219) Ahmed, Musned, IV, 208 Hüdbe b. Hâlid (ö. 235/239) Buhârî, Bed ul-halk, 6, (IV, 77) Mâlik b. Sa sa dan rivâyet edilen İsrâ Hadisleri nin rivâyet şeması 10

Şimdi de sahabi râvîlerden başlayarak hadislerdeki râvîler hakkında biraz bilgi vermek istiyoruz. Öncelikle şunu belirtelim ki sahabi râvîler olan Mâlik b. Sa sa ve Enes b. Mâlik ve Nesâî nin rivâyetindeki Bağdat lı Ya kub b. İbrahim (ö. 252) dışındaki râvîlerin tamamı Basra lıdır. 1.1.1. Mâlik b. Sa sa (?) Neccâr oğullarından İbn Vehb b. Adiyy b. Mâlik el-ensârî dir. Enes b. Mâlik in kabilesi 32 olan Hazrec kabilesine mensuptur. 33 Buhârî de ve diğer hadis kitaplarında bu hadisten başka bir hadisi yoktur. Kendisinden de Enes b. Mâlik ten başka bir kimsenin hadis rivâyet ettiği bilinmemektedir. 34 Beğavî Medîne de oturduğunu/yaşadığını ve Rasûlullah tan iki hadis rivâyet ettiğini bildirmektedir. 35 Ölüm tarihi hakkında kaynaklarda bir bilgi yoktur. 1.1.2. Enes b. Mâlik (ö. 93/711) Rasûlullah la (s.a.s.) soyu Abdulmuttalib in annesinde birleşir. Asıl adı Teymullah tır. Rasûlullah ın (s.a.s.) hizmetcisi diye isimlendirilir ve bununla da iftihar ederdi. Zühri nin (ö.125) Enes ten rivâyet ettiğine göre Rasûlullah Medîne ye hicret ettiğinde Enes (r.a) 10 yaşındaydı. 36 Vefat ettiği zaman ise 20 yaşında idi. Rasûlullah a (s.a.s.) 7, 9 veya 10 sene hizmet ettiği söylenir. Çok hadis rivâyet edenlerdendir. Kendisinden İbn Sîrîn, Humeyd et-tavîl, Sabit el-bünânî, Katâde, el- Hasan el-basrî, Zührî ve başkaları hadis rivâyet etmiştir. Ölüm tarihi hakkında ihtilaf vardır. 90, 91, 92, 93 senelerinde öldüğü şeklinde dört ayrı görüş vardır. Aynı şekilde kaç yaşında öldüğü konusunda da ihtilaf edilmiştir. 90 küsur yaşında öldüğü rivâyet edilirken 103, 110, 109 senelerinde öldüğünü rivâyet edenler de vardır. İbnu l-esîr 110 ve 109 senelerinin çok zayıf olduğunu söyler. Çünkü hicret esnasında Enes in (r.a) en fazla 10 yaşında olduğu rivâyet edilir. Öldüğü tarihler arasındaki en geç tarih de 93 olduğuna göre en fazla 103 yaşında ölmüş olmalıdır. Hicret esnasında en az 7 yaşında olduğunu rivâyet edenlere göre ise yine 93 yılında öldüğünü kabul edersek 100 yaşında ölmüş olur. Haccâc ın zulmüne uğrayanlardandır. Basra da vefat eden sahabenin 32 Muslim, Îmân, 74, (I, 149, Hadis no: 264); Tirmîzi, Tefsîru Sûret-i İnşirâh, 94 (V, 442, Hadis no: 3346) 33 İbnu l-esîr, Usdu l-ğâbe fî Ma rifeti s-sahâbe, IV, 234 5, Dâru l-fikr, Beyrut, 1993/1414. 34 İbn Hacer, Tehzîbu t-tehzîb, X, 17 8, Dâru Sâdır, Beyrut, 1325; İbn Hacer, Fethu l-bârî, VII, 257, Dâru l-kütübi l-ilmiyye, 1. bsk, Beyrut, 1989/1410. 35 İbn Hacer, el-isâbe fî Temyîzi s-sahâbe, (thk. Ali Muhammed el-becâvî), V, 728, Dâru l-ceyl, Beyrut, 1412. 36 8 veya 9 yaşında olduğu da rivâyet edilmektedir. Bkz, İbnu l-esîr, Usdu l-ğâbe, I, 177. 11

sonuncusudur ve orada medfûndur. 37 1.1.3. Katâde b. Diâme (ö. 118) Basra lıdır. Sahâbîlerden Enes b. Mâlik, Safiyye bt. Şeybe, Ebû Saîd el-hudrî gibi kişilerden tâbiînden de Saîd b. el-müseyyeb, İkrime, el-hasan el-basrî, Muhammed b. Sîrîn, Atâ b. Ebî Rebâh, Enes b. Mâlik in oğullarından, Şâ bî ve daha başkalarından hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden hadis rivâyet edenler arasında ise Eyyûb es-sehtiyânî, Süleyman et-teymî, Şu be, Hemmâm b. Yahyâ, Saîd b. Ebî Arûbe, Hammad b. Seleme, Evzâî, Leys b. Sa d vb. kişiler vardır. Cerîr, Şa bî nin Katâde için Hâtıbu l-leyl 38 dediğini rivâyet eder. Ebû Davud et-tayâlisi de Şu be den Katâde hadis duyduğu zaman haddesenâ, duymadığı zaman ise Filan kişi dedi dediğini rivâyet etmiştir. Ahmed b. Hanbel, Ebû Hâtim ondan övgüyle bahsederler. Hâkim in Ulûmi l-hadîs inde geçtiğine ve Ahmed b. Hanbel den gelen bir rivâyete göre Enes ten başka bir sahâbîden rivâyeti yoktur. Ebû Mûsâ, Hz. Aişe, Ebû Hureyre ve Ma kel b. Yesâr dan mursel leri 39 vardır. Ebû Dâvud, Katâde nin hadis dinlemediği otuz kişiden rivâyet ettiğini söylerken Ali b. el- Medînî, Saîd b. el-müseyyeb den rivâyet ettiği hadisleri zayıf saymıştır. 61 senesinde doğduğu 56 veya 57 yaşındayken 117 veya 118 yılında öldüğü rivâyet edilir. 40 1.1.4. Hişâm b. Ebî Abdullah ( ö. 154) Basra lıdır. Muâz b. Hişâm ın babasıdır. Eyyûb es-sehtiyânî, Abdurrahman es-sirâc, Katâde, Yahyâ b. Ebî Kesîr, Ma mer hadis rivâyet ettiği kişilerdendir. Kendisinden hadis rivâyet edenler arasında da Bişr b. Mufaddal, Hâris b. Atıyye, Şu be, İbnu l-mubârek, oğlu Abdullah ve Muâz, Vekî b. el-cerrâh, Yahyâ b. Saîd el-kattân, Yezîd b. Zürey, Ebû Davud et-tayâlisî bulunmaktadır. Eyyûb es-sehtiyânî Hişâm dan hadis alma hususunda teşvikte bulunurdu. İbn 37 İbnu l-esîr, Usdu l-ğâbe, I, 177 9; İbn Hacer, Tehzîb, I, 376 9. 38 Râvinin ve rivâyetinin terk edilmesi gereketiğine delalet için kullanılan cerh lafızlarından birisidir. Bkz, Yücel, Ahmet, Hadis İlminde Tenkit Terimleri ve İligili Çalışmalar, 56, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1998. 39 Zayıf hadis kısımlarından biri ve en meşhuru mursel hadislerdir. Mursel, birçok hadisçinin ittfak ettikleri tarife göre, tâbiînin, sahabîyi atlayarak Rasûlullah (a.s.) şöyle dedi veya Rasûlullah (a.s.) şöyle yaptı gibi sözlerle doğrudan doğruya Hazreti Peygamber den hadîs nakletmesidir. Bu işi yapana Mursil, böyle rivayet etme işine de irsal denir. Koçyiğit, Hadîs Usûlü, 99 101. Senedinde râvî atlanmış, zikredilmemiş olan hadis. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, 112. 40 İbn Hacer, Tehzîb, VIII, 351 6; Zehebî, Siyeru A lâmi n-nübelâ, V, 269, Müessetu r-risâle, 4. bsk, Beyrut, 1986. 12

Maîn Şu be nin Hişâm, Katâde hadislerini benden daha iyi bilir çünkü benden daha çok sohbet etti dediğini rivâyet etmektedir. İbnu l-medînî ve Vekî sebt 41 olduğunu söylerler. Yahyâ b. Saîd ondan duyduğu hadisi araştırma ihtiyacı duymazdı. Kaderiyyedendi fakat o mezhebin propogandasını yapmazdı. İbn Sa d sika, hadiste huccet olduğunu ama Kaderiyyeden olduğunu söylemektedir. Cûzecânî de Kaderiyye mensubu olduğunu söylemektedir. Şâz b. Fudayl gözlerinin ağlamaktan göremeyecek kadar bozulduğunu belirtir. 42 1.1.5. Saîd (b. Ebî Arûbe) (ö. 155) Basra lıdır. Katâde, el-hasan el-basrî ve daha başka kimselerden hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden de A meş (şeyhlerindendir), Şu be, Yahyâ el-kattân, Muhammed b. Ebî Adiyy, İbnu l-mubârek, İbn Uyeyne ve daha başka kişiler hadis rivâyet etmişlerdir. Ahmed b. Hanbel onun kitabının olmadığını hadisleri ezberinden okuduğunu söyler. İbn Maîn, Nesâî, Ebû Zür a onun sika birisi olduğunu söyler. İbn Hibbân 155 senesinde öldüğünü rivâyet eder. 43 1.1.6. Hemmâm b. Yahyâ (ö. 164/165) Ebû Bekir el-basrî de denilir. Katâde, Nâfî, Sâbit el-bünânî ve İbn Cüreyc gibi kişilerden hadis rivâyetlerinde bulunmuştur. Kendisinden de Sevrî (ö: 161/778) (akranlarındandır), Abdullah İbnu l-mubârek, Ebû Davud et-tayâlîsî, Hüdbe b. Hâlid gibi kişiler rivâyette bulunmuşlardır. Ahmed b. Sinan ve Ahmed b. Hanbel sika birisi olduğunu söylerken İbn Sa d da sika olduğunu fakat bazan hata yaptığını söyler. Ebû Zur a onun hakkında lâ be se bih 44 der. Ebû Hâtim, Yahyâ el-kattân, Muhammed İbnu l-minhâl hafızasının kötü olduğunu söyler. Affân Hemmâm yazdıklarına hiç bakmazdı (onlara müracaat etmezdi). Yazdıklarına muhalif rivâyetlerde bulunurdu. Daha sonra yazdıklarına bakınca da ey Affân! Biz çok hata yaptık. Allah bizi affetsin. dediğini rivâyet eder. 45 41 Sabit ve sağlam manasına gelen sebt, hadis ilminde bilhassa güvenilir râvîleri ifade etmekte umumi bir tabir olarak kullanılmıştır. Bkz, Uğur, a.g.e, 353 4. 42 Mizzî, Yusuf b. ez-zekî Abdurrahmân Ebû l-haccâc, Tehzîbu l-kemâl, (thk. Beşşâr Avvâd Ma rûf), XXX, 215 22, Muessesetu r-risâle, Beyrut, 1400/1980; İbn Hacer, Tehzîb, XI, 43 5; İbn Hacer, Takrîbu t-tehzîb, (thk. Muhammed Avvâme), 173, Dâru r-reşîd, Suriye, 1406/1986; Bâcî, Süleyman b. Halef Ebû l-velîd, et-ta dîl ve t-tecrîh limen Harrace lehu l-buhârî fi l-câmii s-sahîh, (thk. Ebû Lübâbe Hüseyn), III, 1174, Dâru l-livâ, Riyad, 1406/1986. 43 İbn Hacer, Tehzîb, 63 6. 44 Zararsız, zararı yok, bir beis yoktur, fena değil manasına gelen ta dil lafızlarındandır. Bkz, Uğur, a.g.e, 195; Koçyiğit, Hadis Istılahları, 203. 45 İbn Hacer, Tehzîb, XI, 67 70; Zehebî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman, Mîzânü l- 13

1.1.7. Yezîd b. Zürey (101 182) Basra lıdır. Eyyûb es-sehtiyânî, Saîd b. Ebî Arûbe, Sevrî (ö: 161/778), Şu be b. el-haccâc, Ma mer b. Râşid hadis rivâyet ettiği kimseler arasındadır. Kendisinden de Behz b. Esed, Habbân b. Hilâl, Halîfe b. Hayyât, Abdullah b. el-mubârek, Affân b. Muslim, Ali b. el-medînî rivâyette bulunmuşlardır. Ahmed b. Hanbel ve İbn Maîn onun hakkında sadûk, 46 sika derler. Bişr b. el-hâris Sağlam, hafız biriydi. Onun gibi hadisi sağlam birini bilmiyorum demiştir. İmam Ahmed in bir başka sefer de onun için Basra nın râyihasıdır dediği rivâyet olunur. 47 1.1.8. Muhammed b. Ebî Adiyy (ö. 194) Basra lıdır. Muhammed b. İbrahim dir. İbn Avn, Şu be ve İbn İshâk tan rivâyetler yapmıştır. 194 yılında Basra da vefat etmiştir. Ebû Hâtim sika olduğunu söylemiştir. 48 1.1.9. Muhammed b. Ca fer (ö. 193) Basra lıdır. Yirmi sene civarından arkadaşlık yaptığı için Şu be den rivâyetleri çoktur. Saîd b. Ebî Arûbe, Ma mer b. Râşid, Sevrî, İbn Uyeyne den hadis rivâyetleri vardır. Kendisinden de Ahmed b. Hanbel, İshâk b. Râhaveyh, İbn Maîn, Ali b. el-medînî, Ebû Bekir ve Osman b. Ebî Şeybe hadis rivâyet etmişlerdir. Yahyâ b. Saîd Şu be ile yirmi yıl kadar arkadaşlık yaptığından başka kimseden hadis rivâyet etmedi demiştir. İbn Maîn Yazdıklarına güvenilirlik bakımından insanların en sağlamıdır. Bazıları onu yanıltmak isteseler de başaramadılar demiştir. Ebû Hâtim Şu be den yaptığı rivâyetlerde benim Şu be den yaptığım rivatlerden daha sağlamdır demiştir. Amr b. el-abbâs Onun hadislerinin hepsini yazdım ancak Saîd b. Ebî Arûbe hadislerini yazmadım. Çünkü Abdurrahman ondan Saîd hadislerini rivâyet etmekten beni men etti. demiştir. Ali b. el-medînî Yahyâ b. Saîd e onun hakkında soru sorduğumda sanki onun zayıf olduğunu göstermek için bırak onu demiştir. 49 İ tidâl fî Nakdi r-ricâl, (thk. Ali Muhammed el-becâvî), IV, 309 10, Dâru İhyâi l-kütübi l-arabiyye, 1. bsk, y.y, 1382/1963; Zehebî, Siyer, VII, 296. 46 Son derece doğru manasına gelir. Tadil lafızlarındandır. İbn Salah a göre la be se bih derecesindedir. Haklarında bu tabirlerin kullanıldığı bir kimsenin hadisleri, ancak itibar maksadı ile yazılır, çünkü bunlar râvînin zabt vasfına sahip olduğuna kesinlikle delalet etmezler. Fakat hadislerinin bir asıldan rivâyet edildiği anlaşılırsa zabt sıfatı kesinlik kazanır ve râvînin güvenilir olduğuna hükmedilir. Koçyiğit, a.g.e, 375. Ayrıca bkz, Uğur, a.g.e, 333; Yücel, a.g.e, 151 2. 47 Mizzî, Tehzîbu l-kemâl, XXXII, 124 9; İbn Hacer, Tehzîb, XI, 325 8. 48 Buhârî, Târîhu l-kebîr, (thk. es-seyyid Hâşim en-nedvî), I, 23, Dâiretu l-maârifi l-osmâniyye, Hardarâbâd, 1361; Bâcî, et-ta dîl ve t-tecrîh, II, 618. 49 İbn Hacer, Tehzîb, IX, 96 8; Bâcî, et-ta dîl, II, 623; Mizzî, Tehzîbu l-kemâl, XXV, 5 9. 14

1.1.10. Yahyâ b. Saîd b. Ferrûh (120 198) Basra lıdır. Süleyman et-teymî, Evzâî, Mâlik, Sevrî, Saîd b. Ebî Arûbe den hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden de oğlu Muhammed, torunu Ahmed b. Muhammed, Ali b. el-medînî, İbn Maîn, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe hadis rivâyet etmişlerdir. Sâcî, Ali b. el-medînî nin onun hakkında Râvîleri ve hadislerin doğrusunu ve hatasını Yahyâ dan daha iyi bilen birisini görmedim dediğini rivâyet eder. İbrahim b. Muhammed et-teymî de rical bilgisinin çok kuvvetli olduğunu söylerken, Ahmed Onun gibisini görmedim demektedir. İbn Sa d sika ve güvenilir birisi olduğunu söyler, I clî de sadace sika râvîlerden rivâyet ettiğini söylemektedir. 50 1.1.11. Muâz b. Hişâm b. Ebî Abdullah (ö. 200) Tabakât kitaplarında bu isimde birisine de rastlayamadık. Fakat yalnızca Abdullab b. Hişam hakkında verilen bilgilerden bu ikisinin kardeş olduğunu bulabildik. 51 1.1.12. Affân b. Muslim (ö. 219) Basra lıdır ama Bağdat ta oturmuştur. Şu be ve Hemmâm b. Yahyâ gibi kimselerden hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden de Buhârî, Ebû Bekir ve Osman b. Ebî Şeybe, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Râhaveyh, kendisinden rivâyette bulunan Mısır lı Ahmed b. Salih Ali b. el-medînî gibi kimselerden hadis rivâyet etmiştir. I clî Affân Basra lıdır ve sikadır demektedir. Halef b. Sâlim Behz ve Affân dan başka hadisi güzel kimse görmedim demiştir. Ebû Hâtim sika ve imam olduğunu söyler. İbn Adiyy Affân ın iki Hammâd dan (Hammâd b. Zeyd ve Hammâd b. Seleme) mursel hadisleri muttasıl, mevkuf haberleri de merfu bir şekilde rivâyet ettiğini ve bunların onun değerinden bir şey eksiltmediğini çünkü sika olsa bile sikaların böyle şeyler yaptığını belirtir. 52 İbn Hıbbân onu es-sikât ında zikretmiştir. 53 1.1.13. Hüdbe b. Hâlid (ö. 235/238) Basra lıdır. Kendisine Hüdâb denilir. Kardeşi Ümeyye b. Hâlid, Cerîr b. Hâzim, Hemmâm b. Yahyâ, Süleyman b. el-müğîre, Ebân b. Yezîd gibi kişilerden hadis rivâyet etmişken, kendisinden de Buhârî, Muslim, Ebû Davud, Ebû Hâtim, Bezzâr, Ebû Ya la gibi kişiler hadis rivâyet etmiştir. 50 Mizzî, Tehzîbu l-kemâl, XXXI, 329 342; İbn Hacer, Tehzîb, XI, 216 20. 51 Zehebî, Mîzân, II, 517. 52 İbn Adiyy, Abdullah Abdullah b. Muhammed Ebû Ahmed el-cürcânî, el-kâmil fî Duafâi r-ricâl, (thk. Yahya Muhtâr Ğazevî), V, 384 5, Dâru l-fikr, 3. bsk, Beyrut, 1409/1988. 53 Mizzî, Tehzîbu l-kemâl, XX, 160 175; İbn Hacer, Tehzîb, VII, 230 5; İbn Hıbbân, Ebû Hâtim Muhammed, es-sikât, (thk. Şerefuddin Ahmed), VIII, 522, Dâru l-fikr, y.y, 1395/1975. 15

İbn Maîn, Ebû Hâtim sika birisidir derken Nesâî, zayıf birisi olduğunu söyler. Abdân Biz onun arkasında namaz kılmazdık demiştir. Zehebî ye göre 235 yılında ölmüştür. 54 1.1.14. Halîfe b. Hayyât (ö. 240) Basralı olan Halîfe b. Hayât neseb ve siyer konusunda çok yetkin bir kişiydi. Meğâzî sahibi Bekr b. Süleyman, Hammâd b. Seleme, Hâlid b. el-hâris, babası Hayyât b. Halîfe, İbn Uyeyne, Süleyman b. Harb, Tayâlisî, Yezîd b. Zürey, Muâz b. Hişâm gibi kişilerden rivâyetleri vardır. Kendisinden de Buhârî, Bakıyy b. Mahled, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Dârimî, Ebû Hâtim er-râzî hadis rivâyet etmişlerdir. İbn Adiyy, çok hadis rivâyet ettiğini, rical tabakâtına ait bir kitabının bulunduğunu, sadûk, mustakîmu l-hadîs 55 Sikât ında zikretmiştir. birisi olduğunu söyler. İbn Hıbbân es- Ebu Hatim Ben ondan hadis almam. Çünkü kuvvetli biri değildi. Bir seferinde onun musnedinden üç tane Ebû l-velîd hadisi aldım ve bunları Ebû l- Velîd e sorduğumda bu hadisleri ben rivâyet etmedim dedi. Ben bunları Şebâb el- Asfarî nin (Halife b. hayyât ın lakabıdır) kitabından aldım deyince bundan dolayı ona kızdı. Ukaylî Duâfâ sında zikretmiştir. İbnu l-medînî onun hakkında Hadis rivâyet etmese onun için daha hayırlı olur demektedir. Zaman zaman hata yapar, eski milletlerin tarihlerini anlatırdı. 56 1.1.15. Muhammed İbnu l-musennâ (167 252) Abdullah b. İdris, Mu temer, Hafs b. Kıyâs, Muaz b. Muaz, Muaz b. Hişam b. Cerîr ve İbn Uyeyne gibi kişilerden hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden de Bakiyy b. Mahled, Sâcî, İbn Mâce, Ebû Ya lâ ve daha başka kişiler hadis rivâyet etmişlerdir. İbn Maîn, İbn Hibbân, Hatib el-bağdâdî sika ve güvenilir birisi olduğunu söylerken Salih b. Muhammed hafızasının zayıf olduğunu, Nesâî de kitabını sürekli olarak değiştirdiğini söyler. 57 1.1.16. Muhammed b. Beşşâr (167 252) Basra lıdır. Bendâr diye meşhurdur. Muaz b. Hişâm, Tayâlisî, Yezîd b. Zürey, Yezîd b. Hârun, Yahyâ el-kattân, Behz b. Esed den hadis rivâyet etmiştir. 54 İbn Hacer, Tehzîb, XI, 24 5; Zehebî, Mîzân, IV, 294. 55 Münekkitler tarafından güvenilir râvîler için kullanılan lafızlardandır. Bkz, Yücel, a.g.e, 146. 56 Mizzî, Tehzîbu l-kemâl, VIII, 314 9; Zehebî, Tezkiretu l-huffâz, II, 436 7, Dâru İhyâi t- Turâsi l-arabî, y.y, 1374; İbn Hacer, Tehzîb, III, 160 1; Ebû Hâtim er-râzî, Kitâbu l-cerh ve t- Ta dîl, III, 378, Dâru l-kutubi l-ilmiyye, Haydarâbâd, 1372/1952; İbn Hacer, Takrîbu t-tehzîb, I, 195; İbn Adiyy, el-kâmil fi Duafâi r-ricâl, III, 517. 57 İbn Hacer, Tehzîb, IX, 425 7. 16

Kendisinden de Nesâî, Ebû Zura, Ebû Hâtim, Bakıyy b. Mahled hadis rivâyet etmişlerdir. Abdullah b. Muhammed b. Yesâr Amr b. Ali nin şöyle dediğini rivâyet ediyor: Bendâr Yahyâ (el-kattân) dan rivâyet ettiği şeylerde yalan söylüyor diye yemin ederken duydum. Daha sonra İbn Yesâr şöyle devam etmiştir: Bendâr ve Ebû Musa nın her ikisi de sikadır. Fakat Ebû Musa daha güvenilirdir. Çünkü o sadece kendi kitabından rivâyet ederdi. Bendâr ise her kitaptan rivâyet ederdi. Abdullah b. Ali b. el-medînî babasına Bendâr ın rivâyet ettiği bir hadisi sormuş Ali b. el-medînî de bu hadisin yalan olduğunu söylemiş ve onu şiddetle reddetmiştir. İbn Maîn de ona değer vermez, onu zayıf görürdü. I clî sika olduğunu ve çok hadisinin olduğunu söylerken, onun hakkında Ebû Hâtim sadûk, Nesâî de lâ be se bih demektedir. 58 1.1.17. Yakub b. İbrahim (162 252) Bağdat lıdır. Heşîm, Yahyâ el-kattân, İbn Aliyye, Behz b. Esed, Yezîd b. Hârun hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden de Nesâî, kardeşi Ahmed, İbn Sa d rivâyette bulunmuşlardır. Ebû Hâtim sadûk, Nesâî sika demişlerdir. İbn Hıbbân es-sikât ında zikretmiştir. el-hatîb el-bağdâdî sika, mutkin 59 söyler. 60 Değerlendirme biri ve musned inin olduğunu Mâlik b. Sa sa dan gelen rivâyetlerde hadisin, sened bakımından inkıtaya uğramadan ve hadis tekniği açısından, Tirmizî ve Nesâî nin eserlerinde de belirtildiği üzere, sahih olarak geldikleri görülmektedir. Fakat hadislerin râvîlerinden birçoğu hakkında cerh ve ta dil imamları tarafından ağır eleştiriler yapılmaktadır. Hadisin bileşke râvîsi olan Katâde hakkında, râvînin rivâyetinin terk edilmesi gerektiğini ifade eden hâtıbu l-leyl olduğu ve irsâl yaptığı yönünde ifadeler vardır. Aynı şekilde Affân b. Muslim hakkında da irsâl yaptığı ve mursel haberleri muttasıl ve mevkuf haberleri de merfu hale getirmekle meşhur bir kişi olduğu söylenmiştir. Muslim in rivâyetinde yer alan Muaz b. Hişâm hakkında bilgi bulunamazken Ahmed ve 58 İbn Hacer, Tehzîb, IX, 70 3; Zehebî, Tezkiretu l-huffâz, II, 511 2; Mizzî, Tehzîbu l-kemâl, XXIV, 511 18. 59 Râvînin hadis tahammul ve rivâyetinde hâzik, mâhir, titiz ve dikkatli olduğunu belirtmek maksadıyla kullanılan tabirlerden birisidir. Râvîlerin ta dilinde kullanılan lafızlardandır. Koçyiğit, a.g.e, 349. 60 İbn Hacer, Tehzîb, X, 381 2. 17

Buhârî deki rivâyetlerin senedlerindeki Hemmam b. Yahyâ nın yazdıklarına muhalif rivâyetlerde bulunduğu söylenmektedir. Nesâî ve Buhârî deki rivâyetlerdeki Hişâm b. Abdullah hakkında da sebt olduğu söylense de Kaderiyyeden olduğu söylenmiştir. Tirmizi deki rivâyetteki Muhammed b. Beşşâr hakkında sika diyenler olsa da cerh ve ta dil otoriteleri ona çoğunlukla itibar etmemişlerdir. Yine Buhârî deki Halîfe b. Hayyât için de zayıf olduğu, halka hikaye anlattığı ve hadis rivâyet etmese daha iyi olur şeklinde cerh ifadeleri kullanılmıştır. 1.2. Übeyy b. Kâ b b. Kays ın (ö. 30) Rivâyet Ettiği Şakku s-sadr Hadisleri Übeyy b. Ka b ın rivâyet ettiği bir şakku s-sadr hadisi vardır. İmam Ahmed in oğlu Abdullah ın ziyadelerinden olan bu rivâyet de Hz. Peygamber on yaşlarındayken meydana gelen şakku s-sadr olayını anlatmaktadır. Rivâyet şöyledir: (Haddesenâ) Abdullah (haddesenâ) Muhammed b. Abdurrahim Ebû Yahyâ el-bezzâz (haddesenâ) Yunus b. Muhammed (haddesenâ) Muaz b. Muhammed b. Ubeyy b. Ka b (haddesenî) Muhammed b. Muaz (an) Muaz (an) Muhammed (an) Übeyy b. Ka b: Ebû Hureyre başkasının soramayacağı şeyleri Rasûlullah a (s.a.s.) sormakta cesaretli birisiydi. Bir keresinde Yâ Rasûlellah, nübüvvetle alâkalı olarak gördüğün ilk şey nedir? diye sordu. Rasûlullah oturdu ve Sen öyle bir soru sordun ki dedi (sanki onun cesaretini te yid ediyordu). Ey Ebâ Hureyre dedi Ben on yaşından bir kaç ay almışken sahrada bulunuyordum. Başımın üzerinde bir adamın diğerine Bu o mu? dediğini duydum. Sonra daha önce hiç kimsede görmediğim yüzler, daha önce hiç duymadığım kokular ve hiç kimsede görmediğim giysilerle bana doğru geldiler. Pazularımdan tuttular. Öyle ki hiçbirinin dokunuşunu hissetmedim. Sonra onlardan biri arkadaşına Onu yanı üzerine yatır. dedi. Çekmeden ve zorlamadan beni yan tarafıma yatırdılar. Yine arkadaşına Göğsünü yar dedi. O da göğsüme doğru eğildi ve onu yardı. Görebildiğim kadarıyla bu yarma kansız ve acısız oldu. Sonra ona Kin ve hasedi çıkar dedi. O da kan pıhtısı/aleka şeklinde bir şey çıkartıp attı. Daha sonra ona Şefkat ve merhameti yerleştir dedi. Çıkardığı şey gümüşe benziyordu. Sonra sağ ayağımın başparmağını sallayıp Salim olarak kalk. dedi. Artık onunla küçüklere karşı şefkatli, büyüklere karşı merhametli olarak koşuyorum. 61 61 Ahmed b. Hanbel, Musned, V, 139; İbn Kesîr, Tefsîru l Kur âni l-azîm, IV, 556 7, 2. bsk, 18