EYLÜL 2014 Sayý: 549 Fiyat: 7 TL BÝTKÝLERÝN SESSÝZ DÝLÝ DÜNYA HAYATI BÜYÜK BÝR ÝMTÝHAN GELECEK 500 YILDA FÝZÝK



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ünite1 Sosyal Bilgiler


Kanguru Matematik Türkiye 2017

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

17 ÞUBAT kontrol


Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?


1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2015

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Kanguru Matematik Türkiye 2017


Kanguru Matematik Türkiye 2015

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Kanguru Matematik Türkiye 2015


ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR?

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

10SORUDA AİLE SİGORTASI


ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

Kanguru Matematik Türkiye 2017

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele

10. 4a5, 2b7 ve 1cd üç basamaklý sayýlardýr.

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

17 ÞUBAT kontrol

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!


1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

Kanguru Matematik Türkiye 2017

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

SAYI: /12 FÝYATI: Neden Çocuk Sahibi Olursunuz? Dr. Refet KAYSERÝLÝOÐLU

NÝSAN 2014 Sayý: 544 Fiyat: 7 TL NASIL DÜÞÜNMELÝYÝZ? GÝDÝP DE GERÝ DÖNENLER ÝNSANOÐLUNUN MUHTEÞEM GEÇMÝÞÝ

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

DOÐA KOLEJÝ 2019 BURSLULUK SINAVI VELÝ BÝLGÝLENDÝRME KÝTAPÇIÐI


Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

burak özdemýr le Sanatýn Ýnsancýl Soluðu Tanrý nýn Doðum Günü yazarý söyleþi Nihal Gürsoy Bir kitap Dünyayý Deðiþtirebilir mi?

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK


OCAK 2012 Sayý: 517 Fiyat: 7 TL YA HÝÇ PEYGAMBER GELMESEYDÝ?!.. BÝRLÝÐE GÝDEN YOL, SEVGÝDEN GEÇER KANAL ÇALIÞMASI ÝLE ALINAN BÝLGÝLERÝN GÜVENÝLÝRLÝÐÝ

Anlamı. Temel Bilgiler 1

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

PARK YAZ OKULUNDA YAÞATIN


MART 2015 Sayý: 555 Fiyat: 7 TL DÜNYANIN TEK KURTULUÞ ÇARESÝ: SEVGÝ SEVGÝNÝN GÖRÜNEN YÜZÜ: MERHAMET GELECEÐÝN ENERJÝSÝ

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Postmodern Farkýndalýk

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma


Transkript:

EYLÜL 2014 Sayý: 549 Fiyat: 7 TL BÝTKÝLERÝN SESSÝZ DÝLÝ DÜNYA HAYATI BÜYÜK BÝR ÝMTÝHAN GELECEK 500 YILDA FÝZÝK

ÝÇÝNDEKÝLER Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 46 Sayý: 549 Eylül 2014 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kurulu: Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Hale Ürkmezgil Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri: 0535 4554223-0549 7220248 Yönetim Yeri: Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap. No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul Fiyatý: 7 TL Yýllýk Abone: 80TL Yurt Dýþý: 100 TL Dünya Hayatý Büyük Bir Ýmtihandýr... 2 Dr. Refet Kayserilioðlu Mucize de Gördüler ama... 8 Ahmet Kayserilioðlu Hak dedi, Hak etti Hakk a gitti... 14 Güngör Özyiðit Açlýk ve Yoksulluk... 20 Nihal Gürsoy Ýnancýn Biyolojisi... 25 (Kitap Tanýtýmý) Seyhun Güleçyüz Bitkilerin Sessiz Dili... 30 Derleyen: Þule Kayserilioðlu Yalan - III... 36 Çeviren: Nelda Bayraktar Gelecek 500 Yýlda Fizik... 40 (Canlý Kryon Celsesi) Kapak resmi:vladimir Volegov Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org adreslerinden ziyaret edebilirsiniz

SEVGÝ DÜNYASI Sevgili Dostlar Sevdiðiniz, gönlünüze aldýðýnýz, dost bildiðiniz insanlarýn sizi gerçekten anladýðýný, tüm içtenliðiniz ve açýklýðýnýzla konuþtuðunuz zaman duygularýnýzý hissettiðini sanýrsýnýz deðil mi? O kiþilerin sizin gözlerinizin içine baktýðýnda gönlünüzü, oranýn temizliðini ve güzelliðini gördüðünü, en sessiz ya da en isyankâr zamanlarýnýzda sizi tanýmýþ olduðundan hiçbir yanlýþ düþünce ve zanna kapýlmadan sizi kendi gibi bileceðini umarsýnýz deðil mi? Gerçek dost, gerçek arkadaþ, gerçek anne ve baba, bunlarýn sizin gönlünüzü kendi gönüllerinden daha önde düþünüp gördüklerini düþünürsünüz deðil mi? Böyle insanlar o kadar azdýr ki dünyada... gerçek dost, gerçek arkadaþ ve gerçek anne baba bile olsalar bu beklediðiniz, umduðunuz ve düþündüðünüz gibi insanlarý bulmak ve tanýmak bir kader ve lütuf iþidir. Bunun nedeni insanlarýn kýt görüþlü, bencil, sevmeyi bilmeyen ve korkak oluþu deðildir çoðu zaman. Çünkü insan sevgiden varedilmiþ olarak sevmekten geri duramaz. Bunun baþlýca nedeni her insanýn kendi derdi ile dopdolu oluþu ve bunun farkýna varamayýþýdýr. Kendi derdi ile dopdoludur; çünkü dünyaya gidip geliþlerinde bilgisizlik ve tecrübesizlikten yaptýklarý birikir, toplanýr, büyür, çoðalýr ve onun bu plandan kurtulup yükselmesine imkân vermeyecek þekilde onu geri çeker ve çaðýrýr. O yine yeni bir kararla geri gelir, o kararýný sonradan hatýrlamaz, umursamaz veya saçma bulur dünya iþleri içinde. Yumaklara, denklere yeni ilaveler yapar, onlarýn anlamlarýný her dünyaya geliþinde kavuk gibi baþýna takar, aðýrlýðýyla bunalýr. Farkýna varamaz çünkü derdinin sebebini dýþarýda arar ve baþkalarýný suçlar. Sevgili insan iþte böyle yüklüdür, kendiyle doludur, dertlidir. Bunu biraz olsun hisseden ve bilenler az çok yüklerini býrakmaya baþlamýþ, hafiflemiþ olanlardýr ve bunu yapma yolunda olanlara merhamet, hoþgörü ve sabýr gösterirler; onlardan almak ve beklemek yerine onlara vermeyi önde tutarlar. Sayýlarý az olduðu için bu veriþ önceleri onlara yanlýzlýk, sevgisizlik ve hýyaneti getirecektir ister istemez. Eðer niyetlerinde kararlý iseler, tek yolun ve çarenin, kaynaðýn kendisinde olduðundan yüzde yüz emin olacaklardýr. Kaynaðýn uzaktan esintisi, kokusu bile yetecektir her yeri gül bahçesi etmeye. Belki o zaman Zaman bile yaðmaya verilebilir. En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI 1

2 SEVGÝ DÜNYASI Ýnsaný ve her þeyi Sevgisinden Yaratan, insan yaratýldýðýndan beri ona yol gösterici bilgileri gönderip durmuþtur. O bilgilere uyarak doðru yolu bulmamýzý, doðruda ve iyide durarak kurtulmamýzý istemiþtir. Bu, þüphesiz Yüce Allah'ýn bir lûtfudur. Ýmtihanda kazanmak ve kaybetmek ise insanýn kendi gayretine baðlýdýr. Dr. Refet Kayserilioðlu Dünya Hayatý Büyük Bir Ýmtihandýr

SEVGÝ DÜNYASI Hz. MUSA, ÝNANANLAR, AHDÝNDEN DÖNENLER Kuranda, Bakara suresinde Hz. Musa'nýn macerasý anlatýlýr: Sizi, Firavun ailesinden de kurtarmýþtýk ki, (onlar) size azabýn en kötüsünü revâ görüyor, oðullarýnýzý boðazlayýp, kadýnlarýnýzý sað býrakýyorlardý. Ve bunda sizin için Rab'binizden büyük bir imtihan vardý. Sizin için denizi yarmýþtýk, sizi kurtarmýþ ve Firavun ailesini boðmuþtuk. Siz de bunu görüyordunuz. Musa ile kýrk gece için sözleþmiþtik. Sonra siz onun ardýndan buzaðýyý (Tanrý) edinmiþtiniz. (Kendinize böylece) zulmediyordunuz. Bundan sonra da yine, belki þükredersiniz diye, sizi affetmiþtik. Yola gelesiniz diye Musâ'ya kitap ve furkan (gerçekle bâtýlý birbirinden ayýran ölçü) vermiþtik. (49-53) Hz. Musa kendisine peygamberlik görevi verildikten sonra Ýsrail oðullarýný korumuþ, Firavunu inandýrmaya, Allah'ýn buyruklarýna uydurmaya çok çalýþmýþtý. Baþarýya ulaþamayýnca Ýsrail oðullarýný Mýsýr'dan çýkarýp vaat edilen ülkeye (þimdiki Filistin'in olduðu yere) getirmeye çalýþmýþtý. Yaradan Musa eliyle kavmine ve insanlara birçok mucizeler göstermiþti. Deniz, Musa ve kavmi geçerken yarýlmýþ, onlar geçtikten sonra ayný yarýktan geçmek isteyen Firavun ve askerleri boðulmuþlardý. Musa'ya inanan, onunla ve Yaradan'la ahit yapan Ýsrail oðullarýndan, tek Tanrýya inanmalarý, O'nun buyruklarýna uymalarý istenmiþti. Fakat Musa, yeni bilgiler ve buyruklar almak için, 40 günlüðüne Tur daðýna çýkýnca, kavmi sapýtmýþ, eski putperestliðine dönmüþ, kendilerine altýndan bir buzaðý heykeli yaparak ona tapmaya baþlamýþtý. Musa daðdan, Museviliðin temel ilkeleri olan, on emri alýp döndüðünde, kavminin sapýttýðýný görmüþ, çok üzülmüþ, çok kýzmýþtý. Sonra onlarý tekrar doðru yola çekmiþ, Yaradan da belki þükrederler diye onlarý affetmiþti. Musa'ya verilen Kitap, yani Tevrat, Ýsrailoðullarýnýn büyük çoðunluðunu hayra çekmiþ, onlarý düzeltmiþ, iyi, doðru, buyruklara uyan, hayýrlý insanlar yapmýþtý. Ama gelen bilgileri 3 ve buyruklarý gönüllerine sindiremeyenler, isteklerinden, nefislerinden, çýkarlarýndan, kopamayanlar doðru yolda gidememiþler, sözlerinden ve ahitlerinden dönmüþler, türlü belâlara çarpýlmýþlardýr. Zamanla Musevilik bozuldu, araya birçok safsata girdi. Ýnsanlýk da ilerledi, Yaradan'ýn katýndan yeni bilgilerin yeni öðütlerin gelmesine gerek duyuldu. HIRÝSTÝYANLIKTA ÝNANMA Daha sonraki zamanda gelen Hz. Ýsa bu yeni bilgileri, yol gösterici bu yeni buyruklarý, hikâyeler ve meseller içinde vererek benimsetmeye çalýþtý. Matta Ýncili Bap 13'deki mesel ilahi bilgilerin alýnmasýný ve benimsenme gereðini, kimlerin benimseyemediklerini ne güzel belirtiyor. Kýsmen günümüz Türkçe'sine çevirerek nakledelim: Çiftçi tarlasýna tohum ekerken, bazýlarý yol kenarýna düþtü ve kuþlar gelip onlarý yediler. Bir kýsmý, topraðý çok olmayan kayalar üzerine düþtü, sürdü (filizlendi), topraðýn derinliði olmadýðý, kök salamadýðý

4 için, Güneþ doðunca yandý, kurudu. Bir kýsmý dikenler üzerine düþtü, dikenler çýkýp onlarý boðdular. Bir kýsmý da iyi toprak üzerine düþtüler. Bazýsý yüz, bazýsý altmýþ, bazýsý otuz kat semere verdiler. Biraz aþaðýda da bu meselin anlamýný açýklýyor: Þimdi ekinci (çiftçi) meselini siz dinleyin. Kim melekût sözünü (Ýlâhi kaynaktan gelen bilgileri) iþitir de anlamazsa, þerir (vesvese veren) gelip onun yüreðinde ekilmiþ olaný kapar. Yol kenarýna ekilmiþ olan budur. Kayalýklar üzerine ekilmiþ olan da odur ki, doðru sözü duyunca sevinçle alýr. Fakat kendisinde derine gitmiþ kök yoktur. (Yani o bilgileri gönlüne indirememiþ, benimseyememiþtir. Çünkü saplantýlarýndan, küçüklüklerden ve ihtiraslarýndan kopamamýþtýr.) O sözden (o bilgilerden) dolayý sýkýntý ve ezâ olunca hemen sürçer. (En küçük bir sýkýntýda o doðru bilgileri býrakýr, inkârcýlardan olur.) Dikenler arasýna ekilmiþ olan da odur ki, sözü iþitir. Ama dünyanýn kaygýsý, zenginliði, aldatýcýlýðý sözü boðar ve söz semeresiz olur. (Yani yüce bilgileri duyar ama dünya iþlerine, zevklerine, parasýna, þöhretine öylesine dalmýþtýr ki doðru sözü dinlemez, ona uymak gereðini duymaz bile. Onlara bilgiler etkisiz kalýr) Ýyi toprak üzerine ekilmiþ olan da odur ki, sözü iþitir. Anlar (benimser, gönlüne indirir, onlara uygun yaþamaya baþlar) ve gerçekten semere verir. Bazýsý yüz, bazýsý altmýþ, bazýsý otuz kat yapar. (Yani aldýðý doðru ve yüce bilgiler, o kiþiyi, o nispetlerde arýndýrýr, yüceltir, olgunlaþtýrýr, hayýrlý ve mutlu kiþilerden yapar.) Ama Hz. Ýsa'nýn en yakýnlarý bile tehlikeyi ve belâyý görünce, onu inkâr etmiþler, sözlerinden ve ahitlerinden dönmüþlerdi. Hz. Ýsa'nýn daha önceden haber verdiði gibi, bir horoz ötesiye kadar onu üç kere inkâr etmiþlerdir. Sonradan hatalarýný anlayýp gözyaþlarý içinde baðýþlanma dilemiþler ve her sýkýntýyý göze alarak göreve çýkmýþlardýr. Bir kýsmý da bilgileri yayma yolunda ölmüþlerdir. SEVGÝ DÜNYASI MÜSLÜMANLIKTA ÝNANMAK VE AHÝT Sonra Hz. Muhammet aracýlýðýyla Kuran geldi. Ýnsanlara yeni devre uygun yeni bilgiler, daha kesin öðütler geldi. Bakara suresi 2. ve 3. âyetlerinde Kuran'ýn nasýl bir kitap olduðu çok güzel anlatýlýyor: Bu kitap, doðruluðuna þüphe olmayan ve Allah'a karþý gelmekten sakýnanlarýn kitabýdýr. Onlar gayba (görünmeyenlere) inanýrlar. Namaz kýlarlar, bizim geçinmeleri için verdiðimizden, baþkalarýna yardým için harcarlar. Yunus Suresinde: Ey insanlar, size Rabbinizden bir öðüt, göðüslerde olana (dertlere, sýkýntýlara) bir þifâ, inananlara doðruyu gösteren bir rehber ve rahmet (kurtarýcý) gelmiþtir denmektedir. (10/ 57) Fakat Kuran'a ve Hz. Muhammed'e baðlananlar, Yaradan'larýna söz verenler ve ahit yapanlar arasýnda da, sýkýntýyý, zoru görünce veya bazý fedakârlýklar gerekince ahdinden dönenler oldu. Onlar için Kuran bakýn neler diyor:

SEVGÝ DÜNYASI Onlar ki, söz verip baðlandýktan sonra, Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allah'ýn birleþtirmesini emrettiði þeyi keserler. Ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. Ýþte ziyana uðrayanlar onlardýr. (2/27) Aþaðýdaki âyetlerde de ahdi bozanlar için þöyle söylüyor: Andolsun, sana apaçýk âyetler (bilgiler) indirdik. Onlarý yoldan çýkmýþlardan baþkasý inkâr etmez. Ne zaman bir ahit (antlaþma) yaptýlarsa, onlardan bir grup o ahdi bozup atmadý mý? Zaten onlarýn çoðu (gerçekten) inanmaz. (2/99-100) Bu ahdi bozanlar, Hz. Ýsa'nýn meselindeki kayalarýn üzerine düþen, kökünü derine salamayan tohumlara benzemiyor mu? Þu âyetlerde de inanmanýn nelere olacaðý ve inkârcýlarýn karþýlaþacaðý azaplar dile getiriliyor: Ey inananlar, Allah'a, Elçisine ve elçisine indirdiði kitaba ve daha önce indirmiþ bulunduðu kitaba (kitaplara) inanýn. Kim Allah'ý, meleklerini, kitaplarýný, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse o uzak bir sapýklýða düþmüþtür. (4/136) Onlar ki inandýlar, sonra inkâr ettiler; daha sonra (tekrar) inandýlar, yine inkâr ettiler, sonra inkârlarý arttý. Ýþte Allah onlarý ne baðýþlayacak ne de doðru yola iletecektir. (4/137) Münafýklara (bozgunculara), acý bir azabýn kendilerinin olacaðýný müjdele. (4/138) Dünya bir denenme, sýnanma, yâni bir imtihan yeri olduðu için, insanlarýn da, inandýk diyenlerin de bir denenmesi olacaktýr. Gerçekten mi, gönülden mi inanýyorlar yoksa dýþtan ve gösteriþ olarak mý inanýyorlar? Bunun nasýl olduðunu da Kuran þöyle anlatýyor: Andolsun sizi korku, açlýk, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme gibi þeylerle deneriz. Sabredenleri müjdele. (2/155) Ki onlar bir belâ eriþtiði zaman: 'Biz Allah içiniz ve biz O'na döneceðiz.' derler. (2/156) YENÝ BÝLGÝLER VE YENÝ DENENMELER 5 Ýlâhi kaynaktan gelen her yeni bilgi, insanlarýn tekâmüllerini, hayra dönmelerini ve Yaradan'ýn buyruklarýna uymalarýný hýzlandýrýrken, bir yandan da yeni denenmeleri beraberinde getirmektedir. Çünkü o buyruklara gönülden uyanlarla, uymuþ görünenleri ayýrmak; yalancýlarý meydana vurmak gerekmektedir. Çünkü yeni, güçlü bilgiler insanlara her dilediðini, dilediði anda yapacak üstün güçleri verecektir. O güçler yalancýlara, o güçler her inandým diyene, o güçler kendi çýkarý için insan kardeþlerine zarar vereceklere verilmez. Ýnsan önce zararsýzlýðý öðrenecek, sonra insanlara tam hizmetkâr olacaktýr. Elbette bunlar için Yaradan'ýn buyruklarýna tam uymayý öðrenecektir. Bizim Celselerimiz'de, üstün güçlere sahip olmanýn ve onlarý kullanmanýn þartlarý belirtiliyor. Hiçbir þeyin yýkamayacaðý, hiçbir þeyin yok edemeyeceði, istediðiniz her þeyi yaptýracak güç, arýnmýþ gönlünüzdeki gerçek inancýnýzdýr. Gerçekten inanýyor ve inandýðýnýz

6 gerçeði biliyorsanýz, her dilediðiniz, dilediðiniz anda olacaktýr. Gönlünüzü yýkayýn, sonra inanýn ve dileyin. Olmazsa dileðiniz, inanmadýnýz, öyle biliniz. Bunu deneyiniz. Demek ki her dilediðinizin gerçekleþmesi için, gönlü yýkamak, arýndýrmak, sonra gönülden, gerçek inanmak, sonra da bütün varlýðýyla dilemek gerekiyor, Gönlü arýtmak, yükselmenin beþ esasýný uygulamakla baþlar, O'nun buyruklarýna uyarak insanlara hizmet etmekle, hizmetçi olmakla devam eder. Beþ esas: Ýyilik, Doðruluk, Çalýþmak, Bilgi edinmek ve Sevmektir. Bunlarý yapýp yapmadýðýmýzý kontrol edecek Yaradan ve O'nun görevlileri vardýr. Yaradan her þeyimizi çok iyi bilir, bütün gönülleri görür. Bu gerçek ne güzel ifade ediliyor : O, öyle bir yerdedir ki, mutlak sizin hepinizi görür. O, öyledir ki, içinizden bütün kötüleri ve bütün iyileri tanýr. O, öyledir ki, içinizdekileri bilir, Ýçinizden kim 'inandým' deyince öyle býrakýlýverdiðini sanýyor? Sizden öncekiler de, siz de denenirsiniz. Bunu mutlaka böyle biliniz. Bunda þüpheniz olmasýn. ÝNANMAK GEREKLÝDÝR Ýnanmak gerekli, hem de çok gerekli. Çünkü insan ancak inanmakla iyide ve doðruda olur. Ancak inanmakla Yaradan'ýný tanýr ve O'nun insan için hayýrlý ve gerekli olan buyruklarýna uyar. Ancak inanmakla yükselir, olgunlaþýr ve dünya okulunu bitirir. Ýnanmamak ise kötülükte, inkârda, O'nun düzeninden ayrý kalmakta devam etmek demektir. Kötülük dönücüdür. Ýnkâr eden belâdan kurtulamaz. Onun düzeninden, korumasýndan ayrý kalan ise, yalnýz olan, terk edilen, üzeri örtülecek olandýr. Huzur, mutluluk ve yücelme O'na inanmakta ve O'ndan gelen bilgileri benimseyip, uygulamakta ve O'nun buyruklarýna uymaktadýr. Ýnanýnýz diyoruz. Önce mantýkla ölçünüz, sonra inanýnýz. Ýnanmayanlar kör olanlardýr. Onlar karanlýkta kalmaya mahkûm. Reislik bilgidedir, rahatlýk iyiliktedir. Nizamlarý bozmaya alýþtýnýz. Bir gün en büyük düzeni de bozacaksýnýz, buna müsaade yok. Onu siz yaratmadýnýz ki! Kavgalarýnýzý kesiniz, SEVGÝ DÜNYASI kaideleri bozmayýnýz. Baþkalarý sizden endiþelidir. Daima yükselin, daima bilin. Sizi sizden çok bilenler mahvedecek" deniyor ve sonra yükselmenin 5 basamaklý merdiveninden çýkmak, tüm insanlarý sevmek ve tüm insanlarla dost olmak, bir olmak zorunda olduðumuz belirtiliyor. Sonra þöyle söyleniyor: "Zaten bir gün, ya hep beraber olacaksýnýz ya hep beraber yok olacaksýnýz. Dost olmaya, bir olmaya alýþýn. Ýnsan sonsuz bir yolculuða çýkmýþtýr. O yol, dünyadan baþlýyor, sonsuza doðru, her þeyi Sevgisinden Vareden'e doðru uzanýp gidiyor. O yolu tarif eden, nasýl gidileceðini öðreten bilgilerden hoþnut olmak, onlara inanýp baðlanmak, uygulamak gerekir. Bizim Celselerimiz'de bakýnýz ne deniyor: Söyleneceklerden hoþnut olunuz. Ýnandýklarýnýzý yüceltiniz. Netice için sabrediniz. Ýnananlar, bir gün mükâfatlarýna çok yakýn olacaklar. Onu temizlikle alsýnlar. Çünkü bu ebediyet günüdür. Ýnanmakta, inandýklarýnýzý yapmakta güçlük çekmeyiniz. Güçlük kolaylýðýn yaný baþýndadýr.

SEVGÝ DÜNYASI Ýnanarak sabredenler ulaþacaklardandýr. Birbirinize vereceðiniz en iyi hediye bilgidir. Unutmayýnýz ki cehalet küfürden, sevilmemek ateþten daha kuvvetlidir. Öðrenmeye ve bulmaya çalýþmadýðýnýz günleri ömürden saymayýnýz. AHÝT YAPMAK, GÖREV ALMAKTIR Ýnandýktan sonra, Yaradan'ýn buyruklarýna uyarak, hiç sapmadan O'nun yolunda yürüyeceðine dair söz vermek, ahit yapmak safhasý gelir. Ahit yapmak bir yandan da O'ndan gelen bilgileri, tüm insan kardeþlere duyurmak, öðretmek, örnek olarak benimsetmek için görev almak demektir. Öðretirken daha çok öðrenir, ahit yapmýþ olan, daha çok yücelir, daha çok mutlu olur. Çünkü o, adeta Yaradan'ýn hayrý veren eli, doðruyu söyleyen dili, güzeli gören ve gösteren gözü gibi olmuþtur. Öyle bir insan elbette korunur, esirgenir, baþka insanlardan farklý olarak kayrýlýr. Ama bu kapý, ahit kapýsý herkese açýktýr. Ahit yapmak iþte öyle yüce bir iþtir. Ahit yapan ve kayrýlan, korunan kiþiden de elbette sözünde durmasý, görevini yapmasý, ahdinden dönmemesi istenir. Ýþte bu sebepten ahdinden dönmek büyük suç olur. DÜNYA HAYATI BÝR ÝMTÝHANDIR Dünya hayatý herkes için bir imtihandýr. Denenme ve sýnanmalardan geçe geçe daha üst sýnýflara çýkýlýr. Ve bir gün dünya okulu baþarýyla bitirilerek, insan üstü safhalara, meleklik safhalarýna geçilir. Ýmtihanlarýn birinde baþarýya ulaþmak, bir eksikten kurtulduðunu göstermek demektir. O eksikten kurtulan artýk vesvese verenin o yöndeki ayartmalarýna hiç kapýlmaz. Böylece eksikleri ata ata, bilgi ve tecrübelerle olgunlaþa olgunlaþa tüm imtihanlarda baþarýya ulaþýlýr. Eksiklikler, kötülükler halinde tezahür eder. Eksiklik ve kötülük, bilgi noksanlýðýndan doðar. Ýyilik ve üstünlük de bilgili ve tecrübeli olmanýn sonucudur. Ýmtihan günlerinde tembel öðrenciler sýkýlýr. Bilgileri edinmiþ, benimsemiþ ve uygulamaya baþlamýþ olanlar imtihana sevinçle koþarlar, güzel sonuçlarý bir an önce almak için. Aþaðýdaki celsede imtihan günlerinde sýkýlmanýn nedeni ne güzel açýklanýyor: 7 "Sizin için imtihan ve hesap günü ne zordur! Sizin için sýkýlmak ne zordur! Biz size her þeyin yolunu iyilikle öðretmedik mi? Siz birbirinizi övmeyi de, yermeyi de bilmiyorsunuz. Onlarýn yolu iyilikten geçer. Siz, imtihan günlerinde sýkýlýrsýnýz. Çünkü içinizden kötülükleri atamadýnýz. Onlardan kurtulmuþ olsaydýnýz, sýkýntý size gelmezdi." Kötülükleri içten atabilmek, doðru yaþam bilgilerini alarak, benimseyerek ve uygulayarak olur. Doðru yaþam bilgilerinin en güzeli, en gerçek olaný ve insaný en hýzlý arýtaný ve yücelteni elbette Ýlahi Ýdare Mekanizmasýndan, Yaradan'ýn adýna gelen, gönderilen yüce bilgilerdir. Onlarý süratle almak, benimsemek, onlarla yaþamak insanlarý tüm sýkýntýlardan, belâlardan, gözyaþlarýndan kurtarýr. Sevinç ve kahkahalara, gönlü mutlulukla coþturan yüce sevgilere, yüce iyiliklere ulaþtýrýr. Ýnsan yaratýldýðýndan beri yol gösterici bilgilerin akýp gelmesi, insaný seven ve sevgisinden yaratan Yüce Allah'ýn lûtfudur ve ikramýdýr þüphesiz. O'na þükrederiz.

8 Gülyüzlülerden Ýbretler: 10 SEVGÝ DÜNYASI Mucize de Gördüler Ama... Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog ÝSMÝYLE MÜSEMMA HZ. SÂLÝH Arabistan Yarýmadasý'nýn en güneyinde bereketlerle dolu Ahkaf bölgesindeki Âd kavmi, kendilerinden biri olan Hz. Hud'un öðütlerine kulak asmayýp zorbaca yaþamlarýný sürdürürken, âniden çýkan ve günlerce süren þiddetli bir fýrtýna ile yok olup gitmiþlerdi. Âd'dan sonra birkaç nesil geçmiþ, yine ayný yarýmadada bu defa kuzeybatýda, þimdiki Suudi Arabistan'ýn Kýzýldeniz'e yakýn Tebük ile Hicaz arasýndaki Hicr arazisinde Semûd kavmi yaþamaya baþlamýþtý. Ne var ki olanlar unutulmuþ, putlara tapan zalim bir topluluk haline gelmiþlerdi. Köleleþtirdikleri insanlarý çalýþtýrýp, daðlardan tepelerden taþ ocaklarýndan çýkardýklarý ve büyük ustalýklarla yontup iþledikleri taþlarla ne güzel evler ve yollar inþa etmiþlerdi. Ama bu sadece dýþtan görünen idi. Gönülleri bunun tam tersine fitne, kýskançlýk, yalan... binbir kötülükle doluydu. Hepimizin Rabbi yani eðiticisi, terbiyecisi olan Yaradanýmýz kuþkusuz onlarý da sevgisinden varettiðinden iyiliklerini, mutluluklarýný isterdi. Buna ancak O'nun baþlangýçtan itibaren deðiþmeyen ahlâk prensiplerini uygulamakla, iyide ve doðruda yaþamakla ulaþýlabilirdi. Öyleyse onlara bunlarý yeniden duyurmak için, aralarýndaki iyilik için çareler arayan birinin peygamberlikle görevlendirilmesi gerekiyordu. Ve görevlendirildi de: Hz. Sâlih... Hz. Sâlih, kavminin en ulularýndan, þereflilerinden biri idi. Ýstese, en yüce mevkiler, makamlar onun olabilirdi. Ama o, bunlardan çok çok uzaktaydý. Aklý fikri bu ayrýmcýlýk, bu zalimlik, bu vicdansýzlýklar altýnda ezilen ve hor görülen insanlarýn ýstýrabýný dindirmekti. Hoþ, üst sýnýftan olanlar da mutlu deðillerdi ki!.. Kýskançlýklar, hileler, düzenler içinde beyinlerinin yarýsý kazýklamaya diðer yarýsý kazýklanmamaya çalýþýrken ortada huzur mu kalýrdý?!.. Kendisine peygamberlik, yol göstericilik görevi verildikten sonra Hz. Sâlih,

SEVGÝ DÜNYASI onlarýn kendi kafalarýndan ürettikleri insan yapýsý dinlerine dil uzatýnca baþýna neler geleceðini bildiðinden, öðretisini gizli gizli yaymaya yöneldi. Ama bu hep böyle süremezdi. Sonunda doðru düzenin saðlanmasý için üst sýnýftan halkýna da açýlmak zorunda idi ve açýldý da. Kuran bunu þöyle anlatýr: ** Semûd'a da kardeþleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: Ey toplumum Allah'a kulluk edin sizin O'ndan baþka ilâhýnýz yok. Sizi topraktan oluþturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artýk O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim bize çok yakýndýr, bize cevap verir. Dediler ki: Ey Sâlih sen bundan önce, aramýzda aranan/ ümit beslenen bir kiþiydin. Þimdi kalkmýþ, atalarýmýzýn kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi engelliyorsun? Gerçek þu ki biz, bizi çaðýrdýðýn þey hakkýnda kafalarý karýþtýran bir kuþku içindeyiz. (11/ 61-62) GÜLYÜZLÜLERÝN ORTAK KADERÝ: REDDEDÝLMEK!.. 9 Hz. Hûd gibi Hz. Sâlih'den de Kuran'da çok söz edilir: Hz. Muhammed'in Mekke'de iken çektiði sýkýntýlara dayanabilmesi için hemen hemen her gülyüzlü peygamberin baþýna gelenlerin aynýsý olduðunu anlamasý gerektiðinden bahsedilir. Bizim celselerimizde bunun nedeni þöyle anlatýlýr: Her zaman halka halka olmuþtur gülyüzlülerin gözlerinin altý, deðiþmeyen kaderlerinden. Çünkü hizmet için geldikleri, hizmetin deðerini bilemezler ondan. Hz. Sâlih'in halkýnýn çoðu onlardan hiçbir karþýlýk, ücret, mevkii, makam istemediði halde hayýrlarýna olan öðütleri kabul etmeye yanaþmamýþtý. Böyle yalanda ve yanlýþta yaþamlarýný sürdürürlerse sonlarýnýn hiç de hoþ olmayacaðýný bildirmek ve korkutmak gerekiyordu. Kuranda bu þöyle anlatýlýr: ** Kardeþleri Sâlih onlara demiþti ki: Siz hiç korkmuyor musunuz? Ben sizin için güvenilir bir resûlüm. Artýk Allah'dan

10 korkun ve bana uyun. Ben bu iþ için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnýz Âlemlerin Rabbi'ndendir. Siz burada güven içinde býrakýlacak mýsýnýz? Bahçelerde, pýnarlarda ekinler, salkýmlarý sarkmýþ hurmalýklar içinde, keyifle daðlardan evler yontuyorsunuz. Artýk Allah'dan korkun da bana uyun. Savurganlýk edenlerin/ haddi aþanlarýn buyruðuna uymayýn. Onlar yeryüzünde bozgun çýkarýrlar, barýþ için çalýþmazlar. (26/142-152) Yýllar böylece akýp geçerken kuþkusuz inanýp doðru yola gelenler de vardý. Ama onlar zaten aþaðýlanan, horlanan, aþaðý sýnýf insanlarýydý. Suyun baþýnda olan kodamanlar, kulak vermek þöyle dursun onu delilikle, büyüklenmekle yalancýlýkla suçluyorlardý sadece gördükleri yerlerde kovuyor, taþlýyorlardý. Ama öte yandan inananlar da çoðalýyor ve imanlarýný açýkca ortaya dökmekten de kaçýnmýyorlardý. Neredeyse birbiriyle çekiþen iki ayrý grup oluþmuþtu Semûd'da... Onlarý öldürüp yoketmeleri kolaydý ama sonra iþi kime yaptýracaklardý? Ýkilik böyle sürüp gidiyordu. Tartýþmalarýný Kuran'dan dinleyelim: ** Toplumunun kibre saplanmýþ kodamanlarý, içlerinden inanýp da baský altýnda tutularak ezilenlere þöyle dediler: Siz Sâlih'in gerçekten Rabbi tarafýndan gönderildiðini biliyor musunuz? Onlar " Onun aracýlýðýyla gönderilene gerçekten inanýyoruz dediler. Kibre sapanlar þöyle konuþtu: Biz sizin inandýðýnýzý inkâr edenleriz. (7/ 75-76) MUCÝZE ÝSTÝYORLAR SEVGÝ DÜNYASI Kodamanlar kesin çözüm peþindeydi.en iyisi onu mucize isteyerek köþeye sýkýþtýrmak, yalancýlýðýný herkese göstermekti: ** Dediler: "Sen adamakýllý büyülenmiþsin. Sen de bizim gibi bir insansýn eðer doðru sözlülerden isen hadi bir mucize getir. (26/ 153-154) Hz. Sâlih son çare olarak, belki yola gelirler diye, mucize diledi Rab'binden. Kabul edildi: ** Bizi mucizeler göstermekten alýkoyan daha öncekilerin onlarý yalanlamýþ olmasýndan baþka bir þey deðildir. Semûd Kavmine o diþi deveyi açýk bir mucize olarak verdik de, onunla kendilerine zulmettiler. Biz mucizeleri yalnýz korkutup, sindirmek için göndeririz. (17/ 59) Diþi devenin herkesin önünde göz göre göre kayalarýn arasýndan aniden çýktýðý ve þehrin su ihtiyacýný karþýlayan kuyudan bir gün deve diðer gün halkýn yararlanacaðý, deveye bir zarar verirlerse sonlarýnýn kötü olacaðý Kuran'ýn deðiþik âyetlerinde belirtilir. Bu kadar çok su içmesinden de belli ki herhangi bir deve deðil o. Ayrýca kýt olan sularýna ortak olmasýna raðmen uzun süre deveye el sürememelerinden de anlaþýlýyor ki, bu mucize inanmayanlarý da etkilemiþ. Ama yine de yola gelmeyip, herhalde bir büyü ile kayalarýn birdenbire deve þeklinde oluþmuþ olacaðýný fýsýldýyorlar birbirlerine. Ama bir taraftan da peygamberin inanan halkasý geniþliyordu.

SEVGÝ DÜNYASI MUCÝZENÝN AMACI AKLI DÜÞÜNCEYE ÇEKMEK Sadece mucizeye bel baðlayýp inanca vardýrmak deðil, Rabbin gerçek dileði. Yaradan'dan gelen bilgiler üzerinde akýl yürütmeye baþlatmak, kulak vermeyi temin etmek gibi bir fonksiyonu var mucizenin sadece. Yani gerçek inanç, akýlda baþlayýp gönülde sonlanan bir derin çabanýn eseri olabilir ancak. Ayrýca insan bir kere inkâr etmeyi aklýna koyarsa, en büyük mucizeyi bile yok saymak onun için o kadar kolay olur. Bizim Celselerimiz'de bundan þöyle söz edilir: Geçmiþte bir gün bir gülyüzlüye O'ndan bir söz geldi: "Ey bize þaþmadan uyan, bizim sesimizi yalnýzca duyan, onlara de ki: 'Biz seni onlarýn hayrý için, onlarýn karþýsýna melek kýlýðýnda bile gönderseydik, yine onlar içinde inanmamak için sebep bulanlar olurdu buna...' 11 Allah'ýn devesi diye adlandýrýlan hayvanýn sereserpe ortalarda dolaþýp bir de sularýna ortak olmasý ve mucize sürekli sergilendiðinden, alt tabakalardan da olsa inananlarýn gittikçe artmasý kodamanlarý çileden çýkarýyordu. Kararlaþtýrdýlar. Hem peygamberi ve yakýnlarýný hem de deveyi öldürecekler. 9 kabilenin de ortaklaþa onayladýðý bu plan, en azgýn 9 kiþi tarafýndan gerçekleþtirilecekti. Yaradan'ýn ince planýyla peygamber ve yakýnlarý kurtuldu. Ama deveyi paramparça ettiler. Yaradan'ýn katýndan inkârcýlarýn üç günlük ömürleri kaldýðý bildirildi ve ilan edildi. Tabii inkârcýlar buna da inanmadýlar. Ýnananlara kurtuluþ planý gizlice bildirildi. Üç günün sonunda, korkunç bir sesin yarattýðý dehþetli sarsýntýyla herkes, bütün mal mülk yerle bir olup sanki hiç yaþanmamýþ bir belde haline geldi orasý. Geçmiþte bir gün bir gülyüzlüye bir söz geldi O'ndan: 'Ey sevgili ve bizi gerçekten bilen, düþünüp hayrý en iyi gören. Onlara de ki: Biz onlarýn ayaklarýnýn bastýðý yerden onlar için sular çýkarsa idik hayýrlarýna, onlar arasýnda yine inanmamak için sebep bulanlar olacaktý buna...' Geçmiþte bir gün bir gülyüzlüye bir söz geldi O'ndan: 'Ey arýnmýþ, sakin, bekleyen, seven, bilen, bildirmek isteyen onlara de ki: Bizden önce nicelerine gözle görülüp elle tutulanlar verildi de, yine o eskiler içinde buna inanmamak için sebep bulanlar oldu...

12 AKLIMIZI KURCALAYAN SORULAR!.. Peygamberlerin yaþamý anlatýlýrken inanmayanlarýn deðiþik cezalarla yok edildiklerine Kutsal Kitaplarda sýk sýk deðinilir. Burada aklýmýzý kurcalayan bazý sorularýmýzýn olmasý gayet doðal. Önce; çoluk çocuðun, olandan bitenden habersiz pek çok kiþinin de inkârcýlarýn azgýnlýklarý yüzünden ayný cezaya niçin uðradýðý aklýmýzý kurcalamaz mý? Ýlk bakýþta buradaki derin adaletsizlik kafamýzý karýþtýrýr. Toplu kader planý üzerinde iyice düþünmeden bu sorunun kolayýndan cevabýný bulamayýz. Çünkü bunlar yalnýzca Kutsal Kitaplardaki ilâhi cezalarda deðil ki!.. Günlük hayatýmýzda depremler, tsunamiler, uçak kazalarý gibi toplu ölümlerde çoluk çocuk, büyük küçük nice günahsýz, masum kiþiler anýnda ölüp gitmiyorlar mý? Toplu kader planlarýndan ve biraz sonra deðineceðim reenkarnasyonla yeniden yaþam imkânlarýndan söz etmeden, buradaki adaletsizliði mantýðýmýzla nasýl onaylayabiliriz? Bu öylesine kafa karýþtýcý bir fenomen ki Hz. Musa bile dayanamamýþ, sebebini Yaradan'a sormak zorunda kalmýþtý. Kýssayý Bizim Celselerimiz'den aktarýyorum: Düzenleri bozmayýnýz. Korku kararlarýnýzý yanýltmasýn. Kararlar nizamlara, nizamlar bozulmayan esaslara baðlanmalýdýr. Her þeyin ortaya döküldüðü gün gelince, en çok korkan, en çok utanan, yine þimdi inanmayanlar olacak. SEVGÝ DÜNYASI Kötülerin zararý yalnýz kendisine deðil, hepinizedir. Bilmiyor musunuz ki, daha önceki kötüler, nice iyilerin yok olmasýna sebep oldular. Bir zamanlar, Ulu bir iyilik habercisi vardý. Halkýný doðru yola sevketmek için uðraþýyordu. Fakat onlarýn pek azý ona inanýyor, çoðu onunla alay ediyordu. Ýþte o zaman ceza iyiye de, kötüye de birden geldi. Ulu haberci buna isyan etti, sýzlandý fakat haksýz olduðunu anladý. Çünkü o da bir gün uykusunda, iki üç karýncanýn kendisini ýsýrarak uyandýrdýðýný gördü. Gazaba kapýlarak iyiyi, kötüyü ayýrt etmeden, onu ýsýrmayanlarý bile, bütün karýncalarý öldürdü. Ýþte bunda size ve ona nice hisseler var. Celsede, "Kötülerin zararý yalnýz kendisine deðil, hepinizedir" denerek, Rab'bimizin dünya yaþamýný toplu kader düzenine göre planladýðý açýkca ortaya konmaktadýr. Ne var ki tek bir yaþamla ömrümüz sonlanýp, yeniden dünyaya gelmemiþ olsaydýk, bu toplu ölümlerdeki adaletsizliði içimize sindirmemiz mümkün olmazdý. Nitekim filozoflar, düþünen beyinler reenkarnasyonu hesaba katmadýklarýndan bu çýkmazýn altýnda yüzyýllar boyunca ezilip durmadýlar mý? Peygamberlere binbir eziyet yapýp görevlerinde onlarý sürekli çelmeleyen ve birçoklarýnýn da doðru yolu bulmalarýna engel olan azgýn kodamanlarla; tanrýsal cezaya uðradýklarýnda onlarla beraber ölüp giden masum insanlar hep ayný terazide mi tartýlacaklar? Eðer öyleyse buradaki adaletsiz tutum da ayrýca

SEVGÝ DÜNYASI kafamýzý kurcalamayý sürdürür. Öyle ya, reenkarnasyonla yeni yaþamlarla herkes sereserpe yoluna devam edecekse, yani azgýn ile masum ayný kaderi paylaþacaksa bir haksýzlýk olmayacak mý? Yanlýþýmýz reenkarnasyonun sanki her insan için otomatik iþleyen bir süreç olduðunu sanmamýzda. Bu konuda örnekler vererek Yaradan'ýn düzenindeki bir yöntemden, çok az kiþi için de olsa, "Kaderin Mühürlenme"sinden söz edeceðim. Gelecek aylarda üzerinde duracaðým çok yaklaþmýþ olduðumuz, yaþayacaðýmýz büyük günler"de bu duruma düþmemek için herbirimiz çok dikkatli yaþam sürmeyi, hep iyide, doðruda kalmayý hedeflemeliyiz. Ancak kesin olarak bilmeliyiz ki, Hepimizi Sevgisinden Vareden özgür irademizle, aklýmýzla da olsa hepimize er geç gerçeði bulduracak, O'nun ahlâk kurallarýna uygun yaþama hepimizi kavuþturacaktýr. Aramýzdan çok az kiþi için uygulanan kaderin mühürlenmesi büyük bir azap sürecidir ama onun da bir sonu vardýr. Kýyametten sonraki ahiret hayatýnýn bir safhasýnda azap bitecek, mühürler sökülecek o kiþiler de yükselme merdiveninde yukarýlara týrmanacaklardýr. Evet, bu kýsa açýklamadan sonra tekrar reenkarnasyon konusuna dönelim. Hz. Lût'un karýsýnýn topraða çakýldýðý yerde zamanýmýza kadar aynen donup kaldýðýný biliyoruz. Kuran'ýn Mümin sûresi 45.- 46. Âyetlerinde Firavunun hâlâ öte âlemde azap içinde olduðu, kýyamette de 13 hesabýnýn böyle görüleceði açýkca anlatýlýyor. Demek ki, reenkarnasyon fýrsatý her zaman herkes için geçerli deðil. Peygamberler döneminde onlarýn yolunu vuran azgýn kodamanlarýn kaderleri artýk mühürleniyor. Yeniden doðma fýrsatlarý ellerinden alýnýyor. Âd ve Semûd kodamanlarýnýn aslýnda dilemiþ olsalardý doðru yolu bulacak akýl ve feraset sahibi olduklarý Kuran'da þöyle anlatýlýyor. ** Âd, Semûd... Þeytan onlara amellerini süsleyip püslemiþti de kendilerini yoldan çýkarmýþtý. Oysa ki bakýp görebilen insanlardý. (29/ 38) Evet, onlarýn amel defterleri dürülüp raflanýyor ama onlarla beraber ayný kaderi paylaþan çocuklar ve masum kiþiler ise hayata yeniden baþlýyorlar. Gözümüze adaletsiz gibi görünen kader planýnýn aslýnda doðru iþlediði masumlarla azgýnlarýn ayný terazide tartýlmadýklarý açýkca anlaþýlmaktadýr. Bunun genel bir kural olduðu aþaðýdaki Kuran âyetinde kesinlik kazanmaktadýr. ** Onlar orada (öte âlemde) þöyle feryat ederler: 'Ey Rab'bimiz bizi çýkar da (önce) yapageldiklerimizin dýþýnda faydalý iþler yapalým.' (Allah onlarý þöyle cevaplayacak:) 'Biz size öðüt alacak olanýn öðüt alacaðý kadar bir süre ömür vermedik mi? Hem size peygamber de geldi. (Artýk) tadýn bakalým (azabý). Zalimlere yardým edecek hiç kimse yoktur. (35/37)

14 SEVGÝ DÜNYASI Hak dedi, Hak etti, Hakk a gitti Güngör Özyiðit, Psikolog Budur insanýn deðerini belirleyen giz Kimi is býrakýr arkasýnda, kimi de iz... O nu tanýyanlarýn ortak görüþü, özel ve güzel bir insan oluþu. Büyükbabasý müzikolog Rauf Yekta Bey'in Beylerbeyi'ndeki köþkünde 1930 tarihinde dünyaya gelir. Beylerbeyi o zamanlar, ismi üstünde, Ýstanbul beyefendilerinin ve hanýmefendilerinin yaþadýðý bir yer... Öyle ki gençlerin yolda yürürken, yaþlýlarýn önüne geçmemek için adýmlarýný yavaþlattýðý, iskelede "Önce siz buyrun efendim" demekten vapurlarýn geç kalktýðý bir saygý ortamýnda çocukluðunu geçirir. Buna ayný zamanda Mevlevî olan büyükbabasýnýn dergâh terbiyesini de eklersek, adam gibi bir adamýn portresinin belirleyici çizgilerini çekmiþ oluruz.

SEVGÝ DÜNYASI Sonra babasýnýn iþi ile ilgili olarak Eskiþehir'e yerleþirler. 10 yaþýnda kaval üflemeye baþlayan Yavuz'a, babasý Ýstanbul'dan büyükbabasýnýn neylerinden birini getirerek "Ney üfle ve bizim öz musikimizle uðraþ" der. Küçük Yavuz, baba öðüdünü tutarak ileriki yýllarda Türkiye'nin hatýrý sayýlýr müzikologlarýndan biri olur. 70 yýl neyle ve musikiyle iliþkisini sürdürür. Türk Musikisi Nazariyatý konusundaki derin bilgisini, Rauf Yekta Bey'den ona miras kalan kütüphaneden, Sadettin Arel ve Suphi Ezgi'nin kitaplarýndan edinir. Daha yirmili yaþlarda neyzen ve bestekâr olarak "Dede" diye hitap edilen ve saygý gören bir müzik adamý olur. Ýlkokul, ortaokul ve liseyi Eskiþehir'de bitiren Yavuz aðabey,(ben ona böyle hitap ederdim) her þeye erken baþladýðý gibi, dünya evine de erken girer. Veteriner Fakültesinde öðrenci iken 19 yaþýnda, ortaokul 3. sýnýftan itibaren tanýdýðý Nurhan hanýmla evlenir. Aileler onlara kol kanat gerer. Birlikte otururlar. Yavuz aðabeyin annesi çok güzel yaðda yumurta yaparmýþ. Ne var ki evlendiðinde annesi "Artýk benim görevim bitti. Yemeðini eþin yapacak" der. Nurhan hanýmýn ise hemen hiç yemek yapma deneyimi yok. Ýlk kez mutfaða girerek yaðda yumurta yapmaya çalýþýr. Artýk nasýl kýrdýysa, yumurtanýn kabuklarýnýn bir kýsmý da yumurtanýn içine dâhil olur. Yavuz aðabey, yumurtayý çýtýr çýtýr yerken annesi de onlarý göz ucuyla izler. Derken Yavuz aðabey annesine dönerek "Anneciðim yaðda yumurta yapmada senin üstüne yoktur. Ama emin ol, Nurhan seni de geçti" der. 15 Yine evliliklerinin ilk aylarýnda Yavuz Bey içkili çalgýlý bir gecenin sabahýnda eve gelir. Annesi, Nurhan hanýma neden eþinin sabaha karþý eve geldiðini sorar. Nurhan Haným eþini þöyle savunur: "Hayýr, gece eve geldi. Sabaha karþý ekmek almak için dýþarý çýkmýþtý..." Ýþte 60 küsur yýl süren mutlu bir evliliðin sýrrý burada saklý. Sevginin simyasý ile nasýl eksiler bile artýya çevrilebiliyor!.. Yavuz aðabey eþinin dirayetli tutumu ve yardýmý ile Veterinerlik Fakültesini bitirir. 1960-61 yýllarýnda yedek subay veteriner hekim olarak Muþ'a gönderilir. O sýrada Güneydoðu Anadolu'da at vebasý salgýný çýkar. Yavuz bey Mardin vilâyeti Veteriner Müdürlüðü'nün emrine verilir. Orada köy köy dolaþarak binlerce ata, at vebasý aþýsý yapar. Öylece birçok atýn hayatýný kurtarýr. Ve veterinerlik sadece askerlikte uyguladýðý bir meslek olur. Onun hayatýný adadýðý asýl mesleði hep neyzenlik ve müziktir. 1953-1960 yýllarý arasýnda Eskiþehir Türk Musikîsi Derneðini kurarak, orada pek çok öðrenci yetiþtirir. AREL'LE KARÞILAÞMA Yavuz aðabeyin, daha yirmili yaþlarda Türk Musýkîsinde ulaþtýðý düzeyi, üstad Sadettin Arel'le yaptýðý bir müzik sohbetinde açýkca görebiliriz. Gelin bu sohbeti onun tatlý dilinden dinleyelim: "Hüseyin Sadettin Arel'le ilk kez tanýþmam yirmili yaþlarda Büyükada Splendit Palas'ta bir yaz günü oldu. Benden,

16 büyükbabam müzikolog Rauf Yekta beyden kalan Kevseriye Mecmuasýný, Kutb-u Nâyî Osman Dede'nin kendi eliyle yazdýðý nota defterini ve Kanunî Hacý Arif beyin iþaretsiz hamparsum notasýyla yazdýðý 500 kadar saz eserinin defteri gibi nadide el yazmalarýný istemiþti. Ýncelemesi için getirdim. Hepsini dikkatle tetkik etti ve bunlarý çok iyi saklamamý tenbih ederek iade etti. Daha sonra koyu bir musýkî sohbetine daldýk. Ama sohbet, ilerleyen dakikalarda bir sýnav halini aldý. Dergâh terbiyesiyle büyüdüðümden sorulara, nazikâne, âþýkane ve derviþane hal içinde doðru cevaplar vermeye çalýþýyordum. "Armoni biliyor musun?" dedi. "Bilmiyorum" dedim. "Kontrpuan biliyor musun?" dedi. "Bilmiyorum" dedim. "Çok az da olsa piyano çalabiliyor musun?" diye sorduðunda da artýk mahçup bir vaziyette "Hayýr" cevabýný verdim. Bunun üzerine: "Oðlum bunlarýn hiç önemi yok. Bunlarýn hepsini size öðretebilirim. Hattâ tüm masraflarýnýz bana ait olmak üzere sizi Avrupa konservatuarlarýna gönderebilirim. Çünkü siz Klasik Türk Musikîsini ve müzikolojisini bitirmiþsiniz. Ýnceleyebildiðim bestelerinizde, önceki bestekârlarý geçtiðinizi ve yenilikler getirdiðinizi gördüm. Gelin, ikimiz beraber çok sesli Türk Musikîsini yaratalým. Bunu yapabilecek güçteyiz..." dedi. Yavuz aðabey bunu duyduðunda haklý olarak çok sevinir ve gururlanýr. Ego tavan yapar. Nasýl yapmasýn ki, önceki birçok bestekârý solladýðýný söylüyor. MÜZÝKTEKÝ MÝSYONU SEVGÝ DÜNYASI Arel'le birlikte çalýþmaya yanaþmamasý boþuna deðilmiþ. Þöyle ki: 30'lu yaþlarýmdayken ateþli bir H. Sadettin Arel hayraný idim. Ve Arel'in gençleri çok iyi anladýðýný düþünüyordum. Ama sonraki yýllarda beni rahatsýz eden bir þeyler olduðunu hissetmeye baþladým. 60 yýllýk uzun ve dikkatli bir çalýþma ile günümüzde artýk kullanýlmayan bir "ses dizisi" keþfettim. Bu ses dizisi, çok ýlýmlý, insaný dinlendirici, mutluluk verici bir ses dizisiydi. Notasýzlýk yüzünden, kýyýsýndan köþesinden unutulmaya baþlanmýþ kutsal bir dizi. Bu dizinin "Muratnâme" isimli eski bir eserde bahsedilen "Sýr" dizisi olduðunu düþünerek, bunu 5 Aralýk 2004 tarihinde Ýstanbul Teknik Üniversite'sindeki Musýkî Sempozyumunda açýkladým. Hemen 1-2 ay sonra anladým ki, bulduðum bu dizi, bizim belki 1000 yýldýr kullandýðýmýz, fakat notasýzlýktan ve icracýlarýn hoyratça kullanmasýndan unutulmaya baþlanmýþ ve zamanla törpülenmiþ 18 veya 24 perdelik ses dizisi idi. Yani bizim öz musýkîmizdi. Ýþte aslý bizden saklanan ve bize sunulan muhalif düzen dizisi, ne yazýk ki S. Arel tarafýndan fütursuzca alýnan ve Türk Milletine empoze edilen "Vesvese ses dizisi"dir. Dizi en kýsa zamanda Batý Müziðine geçilebilsin diye mâhur makamýnýn revize edilerek, bu makamýn þeddi (transpoze) olan, kimsenin kullanmadýðý ve ismine sözde "çargâh" denilen acayip bir dizi idi. Ve bu uydurma dizi, Türk

SEVGÝ DÜNYASI Musikîsi'nin ana dizisi olarak dayatýlmýþtýr. Bu da Sadettin Arel'in marifeti idi. Hattâ ne gariptir ki Arel "Bu diziyi biz Rauf Yekta Bey'den öðrendik" diyebiliyordu. Oysa Rauf Yekta Bey, kullanýlmasýný önerdiði ses dizisini Lavignac Ansiklopedisi'nde Fransýzca yazdýðý monografide teblið etmiþ ve musikiþinaslarýmýzýn tetkikine sunmuþtur. (Yegâh, Rast gibi diziler) Müzikolog Yavuz Yektay Bey, Konfüçyüs'ün bir sözünü hatýrlatarak "Bir ülkede müzik bozulursa ahlâk da bozulur" buna gönderme yapar. Böylece müzikle ahlâki deðerler arasýnda anlamlý bir bað, ilgileþim (korelasyon) olduðunu bildirir. Ve öz musikîmize dönmekle, öz deðerlerimize de döneceðimize deðinir. HAYATIN CÝLVELERÝ Yavuz aðabey hiç bitmeyen müzik çalýþmalarý yanýnda iþ hayatýna da atýlýr. Ecza deposu kurar. Yeni aldýðý bir arabayla ilaç daðýtýrken, arabayla birlikte bütün ilaçlar yanar. Ýflas eder. Sýfýrdan baþka iþlere baþlamak zorunda kalýr. Sonralarý arslan gibi bir oðlu genç yaþta vefat eder. Tagor "Dünya beni acýlarýyla daðladý ve karþýlýðýnda benden þarký istedi" der. Yavuz Yektay Bey de acýlarý bal eylemesini ve onlarý þarkýya çevirmesini bilir. 1949'dan itibaren 300 kadar beste yapar. Çeþitli formlarda bestelenmiþ bu eserlerin özelliði, katý form yasalarýna uymayan sözlü eserler olmalarýdýr. O kadar ki caz müziði stilinde eserleri de 17 vardýr. Örneðin rast ve nihavent makamýnda bir eseri rast perdesi yerine segâh perdesine býrakmak gibi özgürlükler sergilemektedir. Ayrýca musikîyle tedaviler üzerine besteler ve denemeler de yapmýþtýr. "Musikî Tabletleri" adýný verdiði bu çalýþmalar, meditasyon müziði aksine, Türk Musikîsinin tedavi sistemleriyle yapýlmýþtýr. Ve dinleyenleri doðal yoldan þifaya kavuþturmaktadýr. YAÞAM USTASI Yavuz aðabey, ney, beste ve müzikoloji çalýþmalarý yanýnda yaþam sanatýnýn da ustasýydý. Bu konuda çok güzel örnekler sergilemiþtir. Kýzlarý Yýldýz ve Sanem, onun nesli tükenmiþ insanlardan biri olduðunu söylediler. Ve onlarý gece klübüne götürecek kadar geniþ görüþlü biri olduðunu ileri sürdüler. "Çok akýllý ama bir o kadar da saftý" dediler. Oðlu Cem þöyle bir mesaj gönderdi: "Babam yaþamýnýn son 6 ayýný benimle Bodrum Turgutreis'de geçirdi. Rahatsýzlýðýnýn (Alzheimer) en son safhasýnda olmasýna raðmen, hemen hergün musikî çalýþtýk, meþk ettik. Musikîde, diðer birçok konularda olduðu gibi benim baþöðretmenimdi. Tabii ki ney üflemesini bana öðretmeyi ihmal etmedi. Neyimi üflerken nefesinin nefesimde olduðunu biliyorum. O da biliyor. Ýþte bu yüzden babamýn tabiriyle 7 delikli asil kölenin uzayýnda beraberce yaþamaya devam edeceðimiz için kendimi çok þanslý buluyorum. Babacýðým yeni yolunda hayýrlar ve ýþýk hep üstünde olsun."

18 Öðrencilerinden Güliz Özkan internetteki yazýsýnda: "Bir Yavuz Yektay geldi geçti bu gezegenden. Bir tek kendini ve ona olan sevgi selini alarak gitti" diyor ve devam ediyor: "Hocam, babam 84 yýlý onurla, gururla ve ney'iyle yaþayan Yavuz hoca... Türkiye'nin halen yaþamayan, ama her zaman yaþatacaðýmýz en büyük ney ustasý. Ondan öðrendiklerim, öðreneceklerim ve öðreteceklerinin yanýnda bir hiç kalýrdý inanýn..." Oðlum Övünç de onun öðrencisi olma onuruna erdi. Ney üflemeyi ondan öðrendi. Hediye ettiði ney'in, oðlum için deðeri çok büyük. Oðlum ney derslerinden dönüþte hayranlýkla Yavuz amcasýndan söz ediyordu ve "Babacýðým o nasýl insan öyle, ben yanýna girince ayaða kalkýyor ve önünü ilikliyor. Bu nasýl bir saygý? O bana sadece ney öðretmiyor, beraberinde insanlýk dersi veriyor" diyordu. Gerçekte o, büyüdükçe küçülmesini bilen bir tevazu örneði idi. Ondan 12 yaþ küçük olduðum halde, bana "hocam" dedirtmemeyi, bütün gayretlerime raðmen baþaramadým. Aslýnda o, benim dostu olmaktan övündüðüm bir insandý... Ýngiliz aristokratlarýný andýran Rauf Yektay Bey, küçüklükten beri beraber yaþadýklarý, 20 yýla yakýn da onun þirketinde genel müdür olarak çalýþan Yavuz bey için þunlarý söylüyor: "Çok iyi bir aðabeydi. Birlikte çalýþtýðýmýz yýllar içerisinde beni ve hiç kimseyi kýrmadý. Hiç kimseyi boþ çevirmez, gelen herkese yardým ederdi. SEVGÝ DÜNYASI Kendisi Veteriner olduðu halde ondan doktor gibi de yararlanýrdýk." Dostum Mehmet Temizel de son olarak onu huzurevindeki ziyaretinde, hiçbir þey hatýrlamadýðý, kendisini tanýyamadýðý halde, onu nasýl kapýya kadar geçirme nezaketini gösterdiðini ve "Bir yardýma ihtiyaç olursa ben buradayým efendim" dediðini dile getirdi. Nezaket, kibarlýk ve yardýmseverlik o denli içine iþlemiþ ki, hiçbir þeyi hatýrlamasa da öyle davranmaktan kendini alamýyor. Ben kendisini 90'lý yýllarda tanýdýðýmda, Yeniköy'de küçük bir evde oturuyorlardý. Ama o ev ve sofra herkese açýktý. Ýsteyen gece yatýsýna da kalabilirdi. Tekke gibiydi. Oraya kýz, erkek öðrencileri gelir yemek yerler. Sonra onlara bir kuruþ almadan ney dersi verir. Gece de arabasýyla onlarý evlerine býrakýrdý. Ertesi gün de gelen konuklarý iyi aðýrladýðý için eþine çiçek verirdi. Ne incelik!.. Bir gün taksiyle Robert Kolej'e ders vermeye giderken, þoförün çok hýzlý ve sert araba kullandýðýný görünce, kibarca uyarýr "Acelemiz yok evladým, daha sakin ve yavaþ kullanabilirsin" der. Þoför çok gergin ve sinirli olduðunu, onu yerine býraktýktan sonra, dönüþte köprüden kendini denize atýp intihar edeceðini, geçim sýkýntýsý içinde bunaldýðýný söyler. Yavuz bey cebindeki son 100 lirayý þoföre vererek "Oðlum sen bununla birkaç gün idare et, sonra Allah sana bir rýzýk kapýsý açar" der. Ders vermek üzere koleje gelir. Cebinde dönüþ parasý yoktur. Derken kýz öðrencilerinden biri gelir

SEVGÝ DÜNYASI "Hocam siz bana bir ney vermiþtiniz ve ne zaman paran olursa verirsin demiþtiniz. Parayý tamamladým" der ve 100 lirayý Yavuz beye verir. Zamanlamaya bakýn!.. Tanrýsal trafik böyle iþliyor. 90'lý yýllarýn sonlarýnda Yavuz aðabeyin önderliðinde 15-20 müziksever dostla önce muayenehanede, oraya sýðamayýnca evimizde her Pazartesi gecesi müzik toplantýlarý düzenledik. Yavuz aðabey her makamla ilgili en güzel þarký notalarýný seçer, çoðaltýr ve her hafta bizlere daðýtýrdý. O þarkýlarý bize hiç hissettirmeden, öðretmiyor gibi öðretirdi. Onun þevki, musikiye olan aþký bize de sirayet eder ve en zor þarkýlarý su gibi okurduk. Bir konsere falan hazýrlanmaksýzýn, sýrf "müzik için müzik" yapardýk. Orada birlikte þarký söylemenin, meþk etmenin keyfi hepimize yetiyordu. Rahmetli müzik üstadý Prof. Cüneyt Orhon "Hayatýmýn en güzel dakikalarýný burada yaþýyorum" derdi. Ne güzel günlermiþ o günler. Ýyi ki o müzikli beraberlikleri yaþamýþýz. 19 Onu en son eþimle birlikte Çamlýca Huzurevi nde ziyaret ettik. Bizi tanýmadý. Sonra bana "Sesinizden tanýdým, hocamsýnýz" dedi. Ve yanýna aldýðý bir müzik dosyasýnýn sayfalarýný okþar gibi açarak, bana Dede efendinin Itri'nin eserlerini gösterdi. Birlikte resim çektirdik. Ve ben onun bestesi, sözleri baþkasýna ait olan muhteþem ilâhiyi söylemeye baþladým. O da bana eþlik etti ve sonuna kadar söyledi: "Emirdir, lâzýmdýr, muazzamdýr ve muntazamdýr size O'ndan gelenler. Ýnce düzendir, ince plandýr, þaþýrtýr, þaþmaz..." Her müzik çalýþmamýzýn sonunda onun bu bestesini dillendirirdik. Son görüþmemiz de yine bu ilâhi ile noktalandý. Ýnsanýn deðeri, geride býraktýklarýyla ölçülür. Kimi is býrakýr hayatýna, kimi iz. O iz býrakanlardandý. Hayatý boyunca hep Hak dedi, hak etti ve Hak'ka gitti. Yolu açýk olsun!.. Ölümünden bir süre önce, Salacak'taki evimizde düzenlediðimiz bir müzik toplantýsýnda Yavuz aðabeyle beraber olduk. Prof. Nermin Kaygusuz'un bestekâr ve keman üstadý Talat Er'in ve TRT Korosundan Ümit ve Teomanýn da bulunduðu o toplantýda Yavuz aðabey çok keyiflenmiþ, ney üflemiþ, birlikte meþk etmiþtik. O gün çok mutlu olduðunu söyleyerek ayrýlmýþtý.

20 Dünyamýzýn Kanayan Yarasý: SEVGÝ DÜNYASI Açlýk ve Yoksulluk Nihal Gürsoy G ünümüzde insanlýðýn karþý karþýya bulunduðu en büyük tehlikelerden biri yoksulluk ve buna baðlý olarak geliþen açlýktýr. Açlýk sorununa iliþkin açýklamalarda bulunan uzmanlarýn pek çoðu, problemin temelinde, dünyadaki nüfusun fazlalýðý ve kaynaklarýn yetersizliði olduðunu belirtmektedir. Elbette uzmanlarýn farkýnda olduðu baþka etkenler de vardýr. Ancak konunun derinliði, karmaþýklýðý ve sistemin temellerinin 'önce insan' anlayýþý üzerine yapýlandýrýlmamýþ olmasý pek çok saðduyu sahibinin önünde engeller oluþturmaktadýr. Dünya nüfusunun geometrik olarak katlanarak arttýðý gerçek olmakla beraber kaçýnýlmaz deðildir... Saðlýklý bir nüfus planlamasýnýn yapýlabilmesi

SEVGÝ DÜNYASI için, tüm ülkelerin katýlýmý ve iþbirliði gerekmektedir. Sorunun çözümüne yönelik olarak düzenlenecek olan yeterli eðitim ve saðlýk hizmetleri organize edilerek hayata geçirilebilir Kaynaklarýn yetersizliði konusundaki yaklaþýmlarýmýzda daha objektif ve samimi bakýþ açýlarýna ihtiyacýmýz olduðunu anlamak ve anlatmak durumundayýz. Dünyamýzýn kaynaklarý, ihtiyaçlar, üretim ve tüketim arasýndaki dengelerin kurulmasý, rasyonel olarak kullanýlmasý, yaþam standartlarýna baðlý refahýn adilce paylaþýlmasý insanlýðýn en büyük sýnavlarýndan biridir. AÇLIK SORUNUNUN BOYUTLARI Dünya genelinde açlýk çeken 800 milyonu aþkýn insanýn %80'ini geliþmekte olan ülkelerin kýrsal yörelerinde yaþayan nüfus oluþturmaktadýr. Her yýl en az 11 milyon insanýn açlýk ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatýný kaybettiði tespit edilmiþtir. Baþta Afrika olmak üzere açlýk çeken 840 milyon insanýn 300 milyonu çocuktur. Bu çocuklarýn bir kýsmý açlýk sebebiyle oluþan, fakat kolaylýkla engellenebilecek hastalýklar nedeniyle hayatýný kaybetmektedir. Yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþayan insan sayýsý 3 milyar olup çoðunluðu günde 1 dolar, kalaný da günde 2 dolarýn altýnda bir gelirle yaþamaya çalýþmaktadýr. 21 Birleþmiþ Milletler Örgütü'nün, Unesco'nun (Birleþmiþ Milletler, Eðitim, Bilim ve Kültür Örgütü), Dünya Gýda Programý (WFP)'nin, Dünya Saðlýk Örgütü (WHO)'nun bilimsel verileri Dünya nüfusunun % 67' sinin yoksul olduðunu göstermektedir. Ýçilebilecek suya ulaþamayan insan sayýsý 1,2 milyar, hiç saðlýk hizmeti alamayan insan sayýsý 800 milyonun üzerindedir. Uzmanlar, problemin giderek büyüdüðünü, konu hakkýnda acilen çözümler üretmek ve organize olmak gerektiðini sýklýkla vurgulamakla birlikte henüz yeterli duyarlýlýk ve gayret sarfedilmemektedir. AÇLIK VE YOKSULLUÐUN NEDENLERÝ Eski bir atasözümüz vardýr, "Tok açýn halinden anlamaz" diyen ve insanýn bencilliðine ve vurdumduymazlýðýna iþaret eden yerinde bir söz. Oysa bugünün insanlýðý bilimde, teknolojide ve pek çok alanda kaydettiði yol için verdiði mücadeleyi gerçekten insan olabilmek için de vermek zorundadýr. Ýnsanýn yaþam amacý iktidar, güç ve servet elde etmek için abartýlmýþ ihtiyaçlarýnýn peþinden koþarken yarattýðý sorunlarýn çok ötesindeki kavramlara uzanýr. Gerçeði görenler, asýl meselenin açlarý doyurmak deðil toklarýn gözünü doyuramamak olduðunu vurgulamakta devam ediyorlar. Açlýk sorununu çözememiþ olan insanlýðýn hýzla ilerlemesi, topluca

22 kalkýnmasý, huzuru saðlamasý, uluslararasý alanda etkin ve barýþçýl politikalar üretmesi mümkün deðildir. Böyle bir dünyada eþitlik, hak, hukuk, adalet, sevgi ve paylaþýmdan söz etmek sadece kendimizi aldatmak olur. Ýnsanýn hayatýný anlamlý kýlacak ahlâki deðerleri benimsemesi, bu deðerler doðrultusunda yaþamasý, ekonomik, siyasi, kültürel ve sanatsal faaliyetlere katýlmasý, üretebilmesi, deðer yaratabilmesi ve kendisinin deðerinin ve yerinin farkýna varan bir toplum içinde yaþamasý, daha güzel bir dünya için hepimizin hedefi haline gelmedikçe insan sýkýntý ve çaresizlik içinde yaþamaktan nasýl kurtulabilir? Sahip olduðumuz zaman, enerji, para, sermaye, emek, toprak, servet, güç ve iktidar gibi kaynaklarý çekiþme, çatýþma, kavga ve savaþlarý körüklemek için hebâ etmeye devam ederek kendimize hak gördüðümüzü insan kardeþlerimize hak görmeyerek nereye kadar gidebiliriz? SEVGÝ DÜNYASI Ýnsanoðlunun hemcinsleriyle geçinememesi ve saldýrgan tahripkâr politikalarýn peþine takýlarak komþularýyla kavgaya giriþmesi birçok baþka maliyetinin yanýnda, açlýk sorununu da berabe-rinde getirmektedir. Ýnsan haklarý konusundaki ihlalleri mikroskopla arayan geliþmiþ ülkeler, açlarýn hakký olan, yaþamý için gerekli gýdaya ulaþma imkânýna duyarsýz kalmayý sürdürerek sorunun daha da büyümesine yol açmaktadýrlar. Bugün geliþen dünya ülkelerinin hedefi, açlýðý ve yoksulluðu önlemek deðil silâha ve savunmaya yatýrým yapmak, savaþ alanlarý açmak hattâ ürettiði gýdalarý da silâh olarak kullanmak amacýna yöneliktir. Küreselleþmekten söz eden dünyamýzýn utanç tablosu. Tüketim ekonomisinin getirdiði israf, yaratýlan sun'i ihtiyaçlar, doyumsuzluk, paylaþamamak, haksýz kazanca meyletmek, yöneticilerin suiistimalleri, servetin, gücün belli odaklarda toplan-