Muhsin Kızılkaya SÖYLEŞİ. Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi



Benzer belgeler
Fuat Keyman SÖYLEŞİ. Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi. Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya Söyleşiyi Yapan: Enver Yalçın.

Cumhuriyet Halk Partisi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Mehmet Akif Okur SÖYLEŞİ. Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi. Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya Söyleşiyi Yapan: Enver Yalçın.

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

Cumhuriyet Halk Partisi

Biz yeni anayasa diyoruz

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Özge Genç SÖYLEŞİ. Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi. Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya Söyleşiyi Yapanlar: Enver Yalçın, Ömer Uğurlu

Cumhuriyet Halk Partisi

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 1 Kasım 2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Haziran 2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

R A P O R. Doç. Dr. Fatih YARDIMCIOĞLU Arş. Gör. Furkan BEŞEL. Mayıs 2015

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

frekans araştırma

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Metodoloji Türkiye Ne Diyor?

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI

ACR Group. NEDEN? neden?

Oylar bölünmesin Türkiye bölünmesin!..

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Burada öteki AKP yöneticelirenden değil, bizlerden söz ediyorum.

PKK'nın silah bırakması siyasi bir mesele

Kazandı ama bu sonuç Erdoğan ı mutlu etmez

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

İ Ç İ N D E K İ L E R

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Cumhuriyet Halk Partisi

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

SAVAŞ, GÖÇ VE SAĞLIK. 18 Mayıs 2015 İstanbul Şeyhmus GÖKALP

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

TÜRKİYE DE KİMLİKLER, KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİ ALGILAR VE TUTUMLAR

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

Cumhuriyet Halk Partisi

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Devrim Öncesinde Yemen

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

İKV DTSO BİLGİLENDİRME TOPLANTISI İKV Başkanı Ömer Cihad Vardan Açış Konuşması Diyarbakır,

GENEL GÜNDEM KONYA ÇÖZÜM SÜRECİNE NASIL BAKIYOR

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Orhan Miroğlu SÖYLEŞİ. Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi. Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya Söyleşiyi Yapanlar: Hasan Aydın, Ömer Uğurlu

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

TÜRKİYE NİN NABZI KASIM 2014 Cumhurbaşkanlığı Sarayı, İş Kazaları, Barış Süreci ve Sığınmacılar Sorunu

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Sevgili dostum, Can dostum,

2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

WELAT ZEYDANLIOĞLU SÖYLEŞİ. Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi. Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya Söyleşiyi Yapan: Ömer Uğurlu.

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 8 ÇÖZÜM SÜRECİ ÖZEL ARAŞTIRMASI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Türkiye nin 81 ilinden gelen 100 muhtar, çözüm sürecine destek için Mardin de toplandı. Muhtarlar, barışa destek için beyaz güvercin uçurdu.

ekonomi olduğu görülüyor. Erken seçim olma ihtimalinin zor olduğu, AKP'nin ekonomide rahatlama yaşatmadan seçimi tekrarlatmasının mümkün olmadığı görü

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Yapmazsa namerttir. DEVLET Bahçeli grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "Başbakan, Meclis te bir araştırma Komisyonu kurarak koalisyon

KÜRDİSTAN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ NAVENDA LȆKOLȊNȆN STRATEJȊK A KURDISTANȆ

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

CİHAN PARTİSİ HAYIR MI, EVET Mİ? REFERANDUM 2017 KATALOĞU. Devlet meseleleri uzun soluklu işlerdir; uzun yola tek şoförle gidilmez..

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

Emine Uçak Erdoğan SÖYLEŞİ. Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi

Türkiye de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması. 1 Şubat 2016

Muğla OBM de Yeni Atamalar

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

Araştırmanın Künyesi;

2000 li Yıllar / 8 Türkiye de Eğitim Bekir S. GÜR Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

Transkript:

UKAM YAYINLARI OCAK 2015 www.ukam.org Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi Muhsin Kızılkaya 9 Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya Söyleşiyi Yapanlar: Enver Yalçın, Gülşah Savaş Çakmakcı Uluslararası Kültürel Araştırmalar Merkezi International Cultural Research Center Navende Lêkolîna Çandeyîya Navneteweyî SÖYLEŞİ

Muhsin Kızılkaya Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi Muhsin Kızılkaya Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya 1 Söyleşiyi Yapanlar: Enver Yalçın, Gülşah Savaş Çakmakcı YAYINLARI www.ukam.org /UKAMIstanbul /Uluslararası Kültürel Araştırmalar Merkezi

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi Muhsin Kızılkaya Proje Koordinatörü: Prof. Dr. İlhan Kaya Söyleşiyi Yapanlar: Enver Yalçın, Gülşah Savaş Çakmakcı 2 UKAM YAYINLARI SÖYLEŞİ NO: 09 KAPAK TASARIMI ve MİZANPAJ: Hamdi Alanay ULUSLARARASI KÜLTÜREL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Maltepe Mah. Edirne Çırpıcı Yolu Sok. No: 5/2B, Mira Rezidans, Zeytinburnu, İstanbul TÜRKİYE Telefon: +90 212 247 06 82 Faks: +90 212 247 06 81 E-Posta: info@ukam.org Copyright Ocak 2015 UKAM Bu analizde yer alan görüşler bir kurum olarak UKAM ın görüşleri ile birebir örtüşmeyebilir. www.ukam.org

Muhsin Kızılkaya SUNUŞ...4 NEDEN MUHSİN KIZILKAYA?...6 ÇÖZÜM SÜRECİ...8 MUHALEFET...12 KOBANİ...14 KÜRT SİYASETİ...12 GELECEK...18 PROJE KOORDİNATÖRÜ ve SÖYLEŞİYİ YAPANLAR...20 İÇİNDEKİLER 3

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 4 SUNUŞ Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi Türkiye nin en kadim sorunlarından biri şüphesiz Kürt Sorunu. Devlet, yıllarca sorunu bir asayiş meselesine indirgeyerek, güvenlikçi bir yaklaşımla çözmeye çalıştı. Başta asker olmak üzere güvenlik bürokrasisinin şekillendirdiği bu yaklaşım, en sonunda iflas etti. Kürtlerin hak taleplerini görmezlikten gelen bu yaklaşım, maalesef sorunu çözemedi. Hatta büyüttü. Binlerce insan öldü, yüzbinlerce insan yerinden edildi ve büyük ekonomik kayıplar yaşandı. Ancak birçok şey, 2012 yılının sonunda başlatılan Çözüm Süreci ile değişti. Devlet, ilk kez sorunu bir salt asayiş sorunu olarak görmekten vazgeçip, siyasi bir çözüm arayışına girdi. AKP hükümetinin siyasi riskler alarak başlattığı Çözüm Süreci, beklenenin aksine, büyük bir toplumsal tepkiye neden olmadı. Tam aksine, barışçıl çözüm çabaları, toplumun geniş kesimleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Öcalan ile yapılan görüşmelerle şekillenen süreç, aktörlerin çeşitlenmesi ile daha derinlikli bir boyut kazandı. Teşekkül ettirilen Akil İnsan Heyetleri, bir nevi toplum ile devlet arasında arabuluculuk görevi gördü. Heyetlerin hazırladıkları raporlar, devletin ilgili kurumlarına iletilerek yapılacak olan düzenlemeler ve takip edilecek politikalar için önemli bir veri oluşturuldu. Hükümet ise yavaş hareket ediyor eleştirilerine rağmen farklı dönemlerde demokratikleşme paketleri hazırlayarak, bu konudaki kararlılığını ortaya koydu. BDP/HDP heyetlerinin Öcalan ı ziyaret etmelerine ve ondan, süreç hakkında perspektif almalarına müsaade etti. PKK, sürecin büyük bölümünde herhangi bir şiddet eylemine başvurmadı. Askerle sıcak çatışmalara girmedi. Elindeki kamu görevlilerini serbest bıraktı. Kandil de bir basın toplantısı yaparak, güçlerini Türkiye dışına çıkaracağını ilan etti. Daha sonra bu güçlerin bir kısmını Türkiye dışına çıkardı. Kürt siyasi hareketi, Gezi Olayları ve 17 Aralık süreçlerinde hükümeti zora sokacak girişimlerden uzak durdu. Dolayısıyla küçük bazı aksaklıklara rağmen süreç, büyük ölçüde istikrarlı bir şekilde yürüdü. Gezi Olayları ve 17 Aralık süreçleri ile sarsılan hükümet, çok eleştirilecek bazı düzenlemelere imza attı. Hükümetin söylemindeki değişim, temelde bir demokratikleşme ve haklar sorunu olan Kürt sorununun çözümü konusunda da kuşkulara neden oldu. Arap Baharı ile istikrarsızlaşan Suriye, Türkiye de Çözüm Süreci nin dinamiklerini ve denklemlerini de etkiledi. Türkiye nin Esad yönetimine muhalif olan kesimlere verdiği destek ve PYD nin izlediği bağımsız siyaset, iki tarafı yer yer karşı karşıya getirdi. Bunun zirve noktası ise IŞİD in Kobani ye girmeye çalıştığı sırada yaşandı. Kürt siyasi hareketi Türkiye nin IŞİD i desteklediğini iddia ederek, Kobani deki olası bir katliama kapı açtığını iddia etti. Kobani, Kürtler için duygusal anlamı olan simgesel bir mekana dönüştü. Başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki kentler olmak üzere, Türkiye nin birçok kentinde 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde şiddetli protestolar yaşandı. Kırk civarında insan yaşamını yitirdi. Birçok kişi yaralandı ve binlerce işyeri tahrip edildi. Polis ve askere yönelik suikastlar, gerilimi daha da artırdı. Türkiye bir anda barış havasından, yeniden çatışma havasına girdi. Kobani olayları, aslında Çözüm Süreci nin ne kadar kırılgan bir zeminde yürüdüğünü gösterdi. Hükümet ve PKK yetkilileri karşılıklı olarak birbirlerini suçlayarak, karşı tarafı süreci baltalamakla itham ettiler. PKK, hükümeti ağır adımlar attığı ve süreci seçimler için bir oyalama aracı olarak kullandığı gerekçesiyle eleştirdi. Hükümet yetkilileri ise PKK ve HDP yi şiddeti teşvik etmek ve süreci provoke etmekle suçladı. Kobani eylemleri iki önemli şeyi gösterdi. Birincisi, PKK ve HDP nin Kürt toplumunu mobilize etme kabiliyetinin saklı bir rezerv olarak hâlâ durduğunu ortaya koydu. Bu kabiliyetin, isterse Türkiye yi eski günlerine döndürebilecek ve kaosa sürükleyebilecek bir güçte olduğunu gösterdi. İkinci olarak ise kamu düzeninin sağlanması ile çözüm sürecinin selameti arasındaki hassas

Muhsin Kızılkaya denge fark edildi. Başka bir ifade ile PKK ne yapabileceğinin ipuçlarını verirken, hükümet ise buna nasıl bir reaksiyon gösterebileceğine dair doneler sundu. Hükümet, kapsamlı bir güvenlik paketi hazırlayarak meclise sundu. Polise ve valilere geniş yetkiler veren bu düzenlemelere gerekçe ise kamu düzeninin sağlanması olarak gösterildi. Hükümet, kamu otoritesinin sağlanması için bu paketin gerekli olduğunu ifade ederken, paketi eleştirenler ise bunu güvenlikçi politikalara geri dönüş olarak değerlendirdi. PKK ise bölgeden çekilmeyeceğini, daha güçlü bir askeri güce ve sosyal desteğe sahip olduğunu ifade etti. Bütün bu hamleler, söylemler ve gerilimler, çözüm sürecinin nereye gittiği konusunda sorgulamalara neden oldu. Kobani eylemleri aslında devletin refleksleri ve Kürt sokağının hassasiyetleri açısından bir turnusol görevi gördü. Türkiye nin, Kobani de yaşanabilecek bir katliama duyarsız kaldığı düşüncesi, Kürt sokağında hayal kırıklığına neden oldu. Bu da, Kürt sorununun sosyolojisi kadar psikolojisinin de dikkate alınması gerektiği gerçeğini ortaya koydu. Türkiye nin Kobani de yaşanabilecek bir katliama duyarsız kaldığı algısı ve kentin düşmesini arzuluyormuş izlenimi vermesi, Kürtler tarafından infialle karşılandı. Türkiye nin tutumu, devlete karşı duyulan güvensizlik duygularının tekrar canlanmasına neden oldu. Türkiye nin, vatandaşlarının etnik akrabalıkları arasına bir hiyerarşi koyuyor düşüncesi, Kürtlerdeki öteki algısını güçlendirdi. Bu da, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme konusunda, farklı bir arayışa girebilecekleri düşüncesinin dillendirilmesine neden oldu. İşte bütün bu olup-bitenleri anlamak ve Çözüm Süreci nin geleceği konusunda fikir sahibi olmak üzere, Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi ni başlatmak istedik. Konuya kafa yoran ve Türkiye kamuoyunun nabzını yakından takip eden farklı kesimlerden entelektüellerle konuştuk. Onların gözünden Çözüm Süreci nde olan biteni, hükümet ve Kürt siyasi hareketinin tutumlarını, sürecin zaaflarını, dinamiklerini ve toplumsal desteğini konuştuk. Türkiye nin uzun süredir aradığı barışa katkı sağlayan bir çalışma olması dileğiyle ilginize sunuyoruz. 5 UKAM Başkanı Prof. Dr. İlhan KAYA

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 NEDEN MUHSİN KIZILKAYA? 6 Bazı insanların yaşam serüveni ile tarihsel bir kısım olguların gidişatı arasında derin bir bağ var. Muhsin Kızılkaya nın yaşam serüveni ile Kürt sorununun son yarım yüzyılı arasında da böyle bir bağ var. O, çok yönlü bir entellektüel. Gazetecilik, yazarlık ve çevirmenlik alanında önemli katkılar sunmuş ve buna cesaret edebilmiş bir aydın. Kürtçenin bir dil olarak kabul edilmediği ve Kürtçe ye, hamalların konuştuğu bir dil olarak olarak bakıldığı bir dönemde, yazdıkları ve özellikle Mehmet Uzun dan yaptığı çevirilerle, Kürtçenin zengin ve yeterli bir dil olduğunu kanıtlamaya çalıştı. Edebî ve siyasi çalışmalarının büyük bir bölümünü Kürt meselesine ayıran Kızılkaya, bu konularda derin bir birikime sahip. İlk, orta ve liseyi Hakkâri de okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümüne girdi. Buradan 1987 de mezun olan Kızılkaya, gazetecilik ve reklamcılık yapmaya başladı. Sırasıyla Güneş, Özgür Gündem, Hürriyet ve Aydınlık gazetelerinde çalıştı. Muhsin Kızılkaya, 1993 yılında aktif gazeteciliği bırakarak bir reklam ajansında metin yazarlığı yapmaya başladı. 2001 yılından beri Beşiktaş Kültür Merkezinde Yılmaz Erdoğan ile beraber çalışıyor. Ayrıca Habertürk gazetesinde köşe yazarlığı ve TRT Kurdî de program yapmaktadır. Eski Zaman Eşkıyaları, Dünden Yarına Kürtler, Kayıp Diwan gibi kitapları, Yitik Bir Aşkın Gölgesinde, Kader Kuyusu, Dicle nin Sürgünleri gibi Kürtçeden Türkçe ye çevirileri bulunmaktadır. Muhsin Kızılkaya, Çözüm Süreci kapsamında oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti nin Akdeniz Bölgesi grubunda yer aldı ve bu süreçte yaşadıklarını bir kitap haline getirdi. Çözüm Süreci ne büyük bir destek veren Kızılkaya, Kürt meselesinin bölücülük ve toprak meselesi değil, bir dil ve özgürlükler sorunu olduğunu ve Kürtlerin bir Kurtuluş savaşı vermek istemediğini dile getirmektedir. Biz de Çözüm Süreci nde gelinen noktayı ve Kürtlerin geleceğini, bir akil olarak Muhsin Kızılkaya ile konuştuk. Beğeni ile okuyacağınızı umduğumuz bu söyleşiyi ilginize sunuyoruz.

Muhsin Kızılkaya Bir Kürt olarak ve Kürt edebiyatına katkılar sunmuş biri olarak kendi yaşadıklarınızdan biraz bahseder misiniz? Bizim zamanımızda bu işe başlamak zor işti. Kürtçe bir dil olarak kabul edilmiyordu. Kürtçe ye hamalların konuştuğu bir dil olarak bakılıyordu. Benim kişisel olarak en büyük mücadelem, hep bu bir sanat dilidir, eğitim dilidir, kültür dilidir, edebiyat dilidir, bilim dilidir demekle geçti. Kürtçe sadece siyasetin dili değildir. Kürtçe konuştuğunuz zaman, Türkçe konuştuğunuzda ne yapıyorsanız bu dille de bunu yapıyorsunuz. Kürtçe bir edebiyat dilidir. Bu yüzden de ben Kürtçe edebiyata yöneldim. Bu işe ilk başladığımda birçok insan bu dilde roman yazılmaz diye burun kıvırıyordu. Sonra ortaya çıktı ki meğer bu dilden çok iyi romanlar yazılabiliyor. Bu biraz da çeviriler sayesinde oldu. Geçmişte Kürt algısı nasıldı? 1990 larda Kürt olmak, eşcinsel olmakla eş değer bir şeydi. Herhangi bir eşcinsel, ben eşcinselim dediğinde rahatlıyor. Ondan sonra da istediği gibi hareket edebiliyor. Yeter ki onu itiraf etsin. Kürtlük de öyle bir şeydi 1980 li-1990 lı yıllarda. Ben Kürt üm dediğin anda rahatlıyorsun; ondan sonra sana bölücü diyorlar, onlar sana her türlü muameleyi yapıyorlar; ama sen ne olduğunu biliyorsan sıkıntı yok. Oturup kimliğini bastırıp, 1990 larda Kürt olmak, eşcinsel olmakla eş değer bir şeydi. Herhangi bir eşcinsel, ben eşcinselim dediğinde rahatlıyor. Ondan sonra da istediği gibi hareket edebiliyor. Yeter ki onu itiraf etsin. Kürtlük de öyle bir şeydi 1980 li-1990 lı yıllarda. gizleyip bana sen hiç Kürt e benzemiyorsun diyorlar ya da senin konuşman ne kadar güzel hiç Kürtlerinkine benzemiyor diyorlar gibi bir takım aşağılık kompleksleri ile meseleye baktığın zaman, bir işe yaramıyorsun ve senden de bir şey çıkmaz. Kendin olarak var ol; ben Kürdüm, bu benim seçimim değildi; ama ben kimliğimle gurur duyuyorum. Senin kimliğine de saygı duyuyorum. Seninle de beraber var olabilirim. Seninle de birçok alanda yarışabilirim. Böyle yaptığın zaman işin kolaylaşıyor. Benim için bu böyle oldu. Hakkâri den yeni gelmiştim ve kimseyi tanımıyordum. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi ni okudum. Kaymakam olamazdım; çünkü Kürt tüm. Reklamcı oldum. Reklam piyasasında beyaz Türkler vardı. 1992 de bir Kürt olarak işe başlar başlamaz anneme telefon açtım, yüksek sesle Kürtçe konuştum çalıştığım ofiste. Herkes şaşırdı nece konuşuyor diye? Sonra zaman içerisinde gördüm ki, o yüz otuz kişi arasında kırk ellisi Kürt müş. Yavaş yavaş kendilerini ortaya çıkardılar. Ben de böyle bir süreçten geçtim. 7

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Çözüm Süreci 8 Çözüm Süreci nde gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bildiğiniz gibi bu iki yıllık bir süreç. Başbakan Erdoğan ın sürecin başladığına dair açıklamasının üzerinden iki yıl geçti. Bu süre içerisinde hem olumlu hem de olumsuz anlamda birçok gelişme oldu. Olumlu gelişmelerin en önemlisi, süreç başladıktan iki ay sonra Mart 2013 tarihinde Öcalan ın yaptığı artık silahların devrinin kapandığını, siyasi mücadele devrinin başladığını ilan etmesi ve Türkiye deki savaşçıların yurtdışına çıkarılmasından itibaren başlayacak olan müzakere süreciydi. Bu süreç devam ederken ortaya çıkan en önemli gelişmelerden biri de Akil İnsanlar Heyeti nin oluşturulmasıydı. Bütün işler rayında giderken Haziran ayının başında Gezi Olayları patlak verdi. Gezi Olaylarıyla beraber bir sürü taş yerinden oynadı. Ondan sonraki aşamada örgütün geri çekilmeyi durdurduğunu ilan etmesi; sürecin hangi saiklerle, hangi argümanlar ile yürüyeceğine dair bir yol haritası olmamasından kaynaklandı. Süreç, kervan yolda düzülür hesabı yürüdüğü için bu tür aksaklıklar görüldü. Bu aksaklıklara bağlı olarak da gelgitler yaşandı. Paris te PKK mensuplarına karşı önemli bir suikast düzenlendi. Onun dışında zaman zaman örgütün yöneticilerinden sert açıklamalar geldi. Yol kesme olayları, haraç almalar, hemen arkasından gelen 17-25 Aralık süreçleri Tüm bunlar, barış sürecinin selameti açısından önemliydi. Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen süreç rayında yürüdü. İyi bir sınav verildi. Bizim şu an içinde yaşadığımız dönemde her iki taraftan gelen açıklamalar, artık yavaş yavaş bahara doğru silahların konuşmadığı, siyasetin konuştuğu belki de PKK nin Türkiye ye karşı artık silahlı mücadeleden vazgeçip siyasi alana geçmesiyle ilgili bir deklarasyon yayınlaması noktasına gelebileceğimizi gösterdi. Süreçte elde edilen kazanımlar nelerdir? En somutundan başlarsak ne tür kazanımlar elde edildi? Bir kere en önemli kazanım şu oldu; bir uzlaşma zemini oluştu. 30 senedir kanıksadığımız

Muhsin Kızılkaya ve hayatımızın bir parçası haline gelmiş bu savaşın aslında nihayetlenebileceği, bitebileceği düşüncesi var artık. Öncesinde insanlarda böyle bir duygu yoktu. Bunun sürüp gittiği bir alışkanlık haline geldiği, kanıksadığımız o kanlı sürecin, neredeyse üç kuşağı etkilemiş olan bu sürecin, savaş durumunun süreceği düşünülüyordu ve neredeyse herkes barışı unutmuştu. Bu sürecin en önemli getirisi bir uzlaşma ortamının var olduğuydu. İkinci önemli Silahlar susunca fikir düzeyinde bazı şeyler daha ön plana çıktı. Fikri düzeyde tartışmaya başlanınca anladık ki aslında burada anlaşmazlık noktaları o kadar derin değil. şey, bir dil değişikliğine gidilmiş olmasıdır. Her uzlaşmanın getirdiği en önemli şeylerden bir tanesi rakiplerin birbirlerine karşı olan üsluplarını ve dillerini değiştirmeleridir. Bu, hem devlet katında böyle oldu, hem örgüt nezdinde böyle oldu. Devlet, çocuk katili, bebek katili, terörist başı gibi sıfatlardan vazgeçerek Öcalan ı ve şürekâsını tanımaya başladı. Öcalan da arkadaşları da faşist AKP devleti gibi o zamanlar kullandıkları söylemlerden vazgeçerek içerisinde sayın gibi kelimelerin geçtiği daha saygılı bir üslubun geliştiği bir dil tutturdu. Bu da önemliydi. En önemli noktalardan bir tanesi de, her iki tarafın artık meseleyi bir bölücülük ve toprak paylaşımı meselesi olarak görmemesi. Yıllarca bölücü terör örgütü olarak nitelendirilen PKK nin aslında Türkiye yi bölmek istemediği anlaşıldı. Dolayısıyla silahların konuştuğu bir yerde herhangi bir şekilde fikirler konuşma fırsatı bulamadığı için, silahlar susunca fikir düzeyinde bazı şeyler daha ön plana çıktı. Fikri düzeyde tartışmaya başlanınca anladık ki aslında burada anlaşmazlık noktaları o kadar derin değil. Çözülmeyecek sorunlar değil. Bu konuları daha demokratik ortamda konuşmaya başlayınca, bu süreç sayesinde birbirimizi incitmeden, kan dökmeden, can yakmadan da bu sorunun çözülebileceğini gördük. 9 Sürecin aksayan yönleri oldu mu? Dünyadaki çatışma çözümü örneklerine baktığınız zaman, bizdeki örnekte iki senede gelinen aşama büyük bir aşamadır. Başka ülkelerde bu kadar kısa sürede bu kadar çok merhale kaydedildiği pek vaki değil. 6-7 yıl gibi daha uzun dönemlerde yapılan müzakereler ve görüşmeler sonucu müzakere noktalarına geldiklerini görüyoruz. Kürtler Dünyadaki çatışma çözümü örneklerine baktığınız zaman, bizdeki örnekte iki senede gelinen aşama büyük bir aşamadır. Başka ülkelerde bu kadar kısa sürede bu kadar çok merhale kaydedildiği pek vaki değil. de Türkler de daha tez canlı insanlardır. Boyacı küpü gibi muamele yapmak isteriz bazı şeylere. Bu meseleye de böyle baktık. O nedenle bu iş bir an önce bitsin, ne olacaksa olsun, şunlar ortaya çıkarsa ne olur? gibi bir takım şeyler oldu. Ama biz gördük ki bu süreç içerisinde ortaya çıkan bütün provakatif eylemlere rağmen herhangi bir şekilde asıl meseleyi rayından saptıran bir şey olmadı. Ama baştan sorun nasıl çözülecek konusunda oturup net bir şekilde kararlaştırılmış başlıklar üzerinden tartışılmadığı için zaman içinde ortaya çıkan problemler bir araya getirilerek zaman içinde bir yol haritası oluşturulmaya çalışıldığı için, iki tarafın da birbirini anlamada güçlük çektiği noktalar oldu. Dolayısıyla da herkes bazı şeylere oynuyor. Zaman zaman hükümet, ortaya çıkan seçim hesaplarını dikkate aldı. Zaman zaman da PKK, Acaba biz pastanın büyüğünü mü kaçırıyoruz?, Acaba biz Türklerle anlaşırsak, ABD ile yapacağımız anlaşma bize daha büyük bir şey mi verebilir mi?, Acaba Türklerle anlaşmaktan vazgeçip ABD ile mi anlaşsak?, ABD ile anlaşırsak Ortadoğu coğrafyasında bir devlet kurma imkânı elde edebilir miyiz? gibi bir takım sorular sormaya başladı.

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Bu süreç başladığından bu yana Kürtlerin psikolojisinde nasıl bir değişim oldu? Kürtler yekpare değildir. Dolayısıyla hepsi PKK nin fikirlerini savunan bir yapıda değil. Farklı fikirleri içerisinde barındıran daha demokratik bir yapıya sahip Kürt toplumu. Kitlenin bir kısmı PKK yi destekliyor, bir kısmı HDP yi destekliyor olabilir; ama bir o kadar da AKP yi destekleyen var. O kadar olmasa da bir kısmı HÜDA-PAR ı destekliyor. HAK-PAR var, yeni kurulmuş PAK diye bir parti var. Bir sürü parti ve örgüt var. Dolayısıyla bütün bunların hepsini bir araya getirdiğinizde tek bir psikolojiden bahsetmek zor. Ama ortak bir algı ortak bir amaç var. Herkes bir şekilde huzur istiyor. Bütün bu bahsettiğimiz grupların ortak bir amacı var; o da kan dökülmesini engellemek. Dolayısıyla bunun önüne geçebilmenin yolu neyse onu bulmak. Bunun için de teşvik etmek. PKK destekçileri açısından meseleye baktığınız zaman en büyük sorun, Öcalan ın bu süreci başlatması ile baraber, kafalarında geliştirdikleri muhayyel Kürdistan fikrinin öldürülmüş olması. Hayali bir Kürdistan, Kürdistan hayali ile yaşayan o kitlenin büyük bir kısmı bu süreçle beraber bir hayal kırıklığı yaşamaya başladı. Çünkü Öcalan ın vaat ettiği şey, onların hayallerinde canlandırdıkları muhayyel Kürdistan değildi. 10 Dediğiniz kitle Kandil dekiler mi? Bahsettiğim bu kitle PKK nin bütün kitlesi. Kandil in yönetici tayfası Öcalan ı biraz daha iyi anlıyor; çünkü onun öğrencileri. Ama onun dışında kalan önemli bir kitle, -ki bunun önemli kısmı Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi- saçma sapan eylemler yapabiliyorlar. Bu eylemleri Kandil in ve Öcalan ın uyarılarına rağmen yapabiliyorlar. Bu eylemler, bunun getirdiği bir hayal kırıklığının bir sonucudur. Fakat bunlar o devasa örgütün önemli bir kanadını oluşturmadıkları için de can yakıcı; ama tehlikeli boyutta olan hadiseler değil. Son zamanlarda Cizre de ortaya çıkan hadiselere baktığınız zaman, bu hadiseler çıktıkları yerin sınırlarının dışına taşma imkânına sahip hareketler olmuyor. Lokal kalıyor ve o lokalizasyon o hareketin orada sonlanması sonucunu getiriyor. Başka yerlerde onları destekleyen bir bağlantı olmuş olsaydı; bu, aynı zamanda Öcalan a ve PKK ye karşı içinden çıkan bir muhalefet hareketi olarak da algılanabilirdi. Onların Kandil dekilerle bir bağlantıları yok mu? PKK de; İmralı, Kandil ve HDP diye 3 ayrı aktör yoktur. PKK nin bir tane aktörü vardır o da Öcalan dır. Bir tane fikri vardır, o da Öcalan ın fikridir. Dolayısıyla onun dışında çıkan her tür aykırı ses, politikadır. Bizim bildiğimiz anlamda aslında PKK de; İmralı, Kandil ve HDP diye 3 ayrı aktör yoktur. PKK nin bir tane aktörü vardır o da Öcalan dır. Bir tane fikri vardır, o da Öcalan ın fikridir. Dolayısıyla onun dışında çıkan her tür aykırı ses, politikadır. Onlar siyaset yapıyorlar kendilerine göre. Bir şekilde kendi altında var olan o kitleyi susturmak, coşturmak ve canlı tutmak ya da mobil halde tutmakla ilgili olarak geliştirdikleri siyaset biçimidir bu biçim. Bu siyaset biçimi kötü bir siyaset biçimi. Zaman zaman acıtıcı sonuçlara yol açabiliyor. Ama böyle bir politika yürütüyorlar. Dolayısıyla Kandil içinde Öcalan dan çok habersiz bir politika değil. Öcalan ın da fikrine bağlı olarak gelişen bir şeydir. Biz dışarıdan bakanlar bunu yanıltıcı bir biçimde Kandil, Öcalan a rağmen bunu yaptırıyor ya da Kandil istemese bunlar olmaz gibi düşünebiliyoruz. Kandil in molotof atmayın, yüzünüzü kapatmayın dediği eylemlerin hemen ertesinde Cizre Olayları nın patlak vermesi böyle izah edilebilir bir şeydir.

Muhsin Kızılkaya Sürecin PKK nin dayatmalarıyla yürüdüğü söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bir kesimin dayatması söz konusu değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir çadır devleti değil. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin zihniyetiyle ilgili bir şeydir. Türkiye nin tarihine baktığınız zaman hiçbir zaman kendisine başkaldırmış grupları ciddiye alan ve onlarla müzakere yöneten bir devlet olmamıştır. Hatta Osmanlı Devleti Dönemi nde isyanlar olduğu zaman önce o bölgenin mutasarrıflığı müdahale eder. O mecalsiz kaldığında Devlet ilk defa karşısındaki gücü muhatap aldı ve onunla ilgili olarak bir kanun çıkardı. Bu çok önemliydi. Şu ana kadar bu hususta hiçbir şekilde, bu işi sulha bağlayacak bir kanun girişiminde bulunulmuş değil. beylerbeyi müdahale eder, o başarısız olduğunda İstanbul a haber verilir. Ondan sonra ordu yola çıkar ki, bu büyük bir şeydir. Hep küçümseme olarak görülür. 3-5 eşkıya olarak görülürdü. Bu, Türkiye Cumhuriyeti ne de sirayet etmiş bir anlayış. PKK Hareketi de ilk başladığında Turgut Özal, 3-5 çapulcu dedi. Dolayısıyla bu anlayış AKP politikası değil, devletin bir politikasıdır. Ama bu sürece baktığınız zaman, devlet ilk defa karşısındaki gücü muhatap aldı ve onunla ilgili olarak bir kanun çıkardı. Bu çok önemliydi. Şu ana kadar bu hususta hiçbir şekilde, bu işi sulha bağlayacak bir kanun girişiminde bulunulmuş değil. Hep askerî yöntemlerle bu işe eğinildi ya da inkâr yoluyla bu işi halletme yoluna gidildi. Devlet bu sefer politikasını değiştirdi; kanun ve nizam yoluyla da bu işin çözülebileceğini, komisyonların kurulabileceğini gösterdi. Bu, devletin meseleyi ilk kez ciddiye aldığının bir göstergesidir. Arada PKK bastırır, devlet de bazı düzenlemeler yapar, PKK susar. Zaman içerisinde bakarız ki yapılacak düzenleme kalmamıştır. Öyle bir sonuca da gidebilir. O zaman da bir boşluğa düşer. Dolayısıyla karşı taraftaki güçte böyle bir politika olmayacağını bilebilecek kadar tecrübeye sahip bir örgüt. Onun için de bu iş hemen çözülmez. Böyle bakmamak gerekiyor. 11

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Muhalefet 12 Muhalefet partilerini Çözüm Süreci ne dâhil etmek için ne gibi adımlar atılabilir? Baştan itibaren CHP ve MHP nin bu sürece katılması gerekmeyebilirdi. Birileri de bu sürece muhalefet etsin, bu kötü bir şey değil. CHP sosyal demokrat bir kimlikle yola çıkmış olduğu için en başından bu yana bu işe AKP den daha fazla sahip çıkması gerekiyordu. Bu süreç başladığında Deniz Baykal ın ilk söylediği şey kameraları getir, ne konuşacaksak kameraların önünde konuşalım. İşi yokuşa süren bir söylemdi. Baştan itibaren AKP nin PKK ile yapacağı görüşmelerin böyle bir noktaya gelebileceğini hesaplamadı. Onlar bu işin gidişatı en fazla bir sene sürer, bir sene sonra da zaten bunlar anlaşamayacaklar. Tekrar savaşı başlatacaklar. Dolayısıyla biz şimdiden gardımızı alalım gibi bir politikayla işe başladılar. Sonra? Sonradan baktılar ki öyle değil. Anlaşan taraflar ortaya çıkıyor. Bu kez de kendileri ortaya çıkıp 70 maddelik bir çözüm paketi açıklamaya çalıştılar. Bu hep şuna benzer; ambulansın arkasına takılmış uyanık taksici gibi onlar gidiyorlar biz de arkalarından yetişelim gibi bir düşünce. Böyle bir şey yok. Buradan gidelim, gittiğimiz zaman halk bize de oy verecek gibi bir kafayla bu iş olmuyor. Öcalan sen yoksun dese, HDP nin Baştan itibaren tavrını net koyup mesele hepimizin meselesi, ulusal kapısına yarın bir sorundur. Milli bir meseledir. Beraber hareket etmemiz gerekiyor. kilit vururlar. Bu Komisyon kuruluyor, üye vermiyorsunuz; şunu yapalım, biz bu işin noktada sizin içinde yokuz. Biz bu işi mecliste çözeriz, Öcalan ile görüşerek yanlış görüşmeniz gereken yapıyorsunuz anlayışındalar. Kimle çözeceksin? HDP ile mi? HDP kim? HDP, PKK liler tarafından kurulmuş bir partidir ve PKK lilerin, tek kişi var. Bu da Abdullah Öcalan ın aday gösterdiği kişilerden oluşan bir partidir. Öcalan dır. Öcalan dan bağımsız bir HDP nin, Öcalan üzerinde baskı oluşturabilecek bir gücü yok ki. Öcalan sen yoksun dese, HDP nin kapısına yarın kilit vururlar. Bu noktada sizin görüşmeniz gereken tek kişi var. Bu da Öcalan dır.

Muhsin Kızılkaya Cemaatin Kürt sorununa yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hakkâri de bir imam öldürüldü. Başka illerde benzer bazı eylemler yaptılar. Dershanelerini yaktılar. Onlar da buna karşılık olarak emniyetin içindeki güçleriyle KCK operasyonlarında önemli rol oynadılar. Cemaatin Çözüm Süreci ne bakışında sorun görüyorum. Çünkü onların en büyük hatası PKK yi kendilerine rakip görmeleriydi. Özellikle bölgede dershaneler açmaya başladıktan sonra örgüt ile neredeyse yarışmayı, yarışma olmayınca da savaşmayı seçtiler. Biliyorsunuz aralarında kanlı olaylar da yaşandı. Hakkâri de bir imam öldürüldü. Başka illerde benzer bazı eylemler yaptılar. Dershanelerini yaktılar. Onlar da buna karşılık olarak emniyetin içindeki güçleriyle KCK operasyonlarında önemli rol oynadılar. Dolayısıyla devletten de bağımsız emniyetin kendi içerisinde geliştirdiği bir yapıyla KCK operasyonlarını başlattılar. Cemaat ile devlet iki düşman kardeştir. Aralarındaki savaş, kanlı bir döneme dönüşmüştür. Cemaat, kendi kozlarını devletle paylaşacaktır. PKK ile olan görüşmesini ise başka bir noktada sürdürecek. Yarın PKK silahlı mücadeleden vazgeçer ve demokratik bir alana geçebilirse hükümetle Cemaat arasındaki kavga da belli bir sulhla ya da bir tarafın yenilgisiyle sonuçlanır ve tekrar eski günlere dönülürse yeni politikalar belirlemesi gerekiyor. Çünkü Cemaatin en büyük hatası bir Cemaat gibi hareket etmekten çok partisi olmayan bir siyasi grup gibi hareket etmesidir. Meseleye kendi mensuplarının çıkarlarından çok, siyasetin gözlüğüyle bakıp, meseleye siyasi bir aktör olarak müdahale ettiler. Baştan beri hükümeti bu konuda yenebilecekleri konusunda bir inançları vardı. Zaman içerisinde bununda olmayacağını gördüler. İlk başlarda Öcalan birkaç kez Fethullah Gülen e bir takım mesajlar göndererek kendi aralarındaki bu çatışmayı sonlandırmaları gerektiğiyle ilgili bazı şeyler söyledi. 13 Söz konusu bu mesajlar ne zaman gönderildi? Benim gördüğüm kadarıyla KCK operasyonlarından önce bir takım mesajlar geldi gitti. İmralı dan Fethullah Gülen Hareketi ile görüşün diye bazı mesajlar geldi. Zannediyorum yaptılar da. Bir milletvekili Pensilvanya ya görüşmeye gitmişti. Ama emniyet içindeki Cemaat uzantılarının meseleye bakışı bence yukarıdakilerin meseleye bakışından biraz daha farklıydı. Onlar düşman olarak görüyorlardı karşılarındakini. Ve o düşman gördükleri kitleye ulaşmada güçlük çektikleri için -KCK nin asıl yönetici kadrosunu oluşturanlar dağda oldukları ve onlara ulaşamadıkları için de- içerideki sivil uzantılarına el attılar. Onlar da işte bu sivil uzantılarını yok ettiklerinde örgütün çökebileceğine dair bir basit hesap yaptılar.

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Kobani 14 Hükümetin Kobani politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yanlışlar ve doğrular neler? Hükümet, Kobani konusunda hata yaptı. Doğru yaptığı şey ise sınırlarını çok kısa bir zamanda açmasıdır. Hızlıca hareket edip kapıları açması, insani anlamda çok önemli bir şeydi. Ama politik olarak cumhurbaşkanının çıkıp Kobani düştü düşecek demesinin getirdiği bir infialle olayların tetiklenmesi ve bunun bir araç olarak kullanılması, o söylemin yanlışlığıydı. Baştan itibaren hükümet, Kobani nin bu kadar uzun süre direnebileceğini hesaplayamadı. Hükümet, Suriye Kürdistanı ndaki gelişmeleri fazlasıyla korkutucu bir şey olarak algıladı. Bu, 1990 lı yıllarda Irak Kürdistanı ndaki oluşumun, dönemin hükümeti tarafından korkutucu bulunması gibi bir şey. O zaman Irak Kürdistanı ndaki gelişmelerden korktukları için herhangi bir şekilde Barzani ile ilişki kurmuyorlardı. Dönem geçti; şimdi de Suriye Kürdistanı ile bu hükümet ilişki kurmuyor.

Muhsin Kızılkaya Kürt Siyaseti HDP nin başlattığı Türkiyelileşme çabasını nasıl buluyorsunuz? Bunun Türkiye de bir yeri var mı? PKK bağımsız Kürdistan fikriyle dağa çıkmıştı. Zaman içinde bu fikirden vazgeçti ve demokratik özerkliğe gelindi. Demokratik özerklik, ayrılıkçı bir fikir değildi. Türkiye yi merkezî bir yönetim sisteminden çıkartıp adem-i merkeziyetçi bir yapıya dönüştürmeyi öngörüyor. Sadece Kürtlere yönelik bir özgürlük vaat etmiyor; bütün Türkiye topraklarında, yerel kaynaklarının yerelde kalmasını öngörüyor. Yerelden bir kalkınmayı öngören bir sistemdir. Böyle bir sistemi kendinize amaç edinmişseniz, bunu gerçekleştirmenin tek yolu Türkiyeli kalmaktan geçiyor. 15 HDP, seçime parti olarak gireceğini açıkladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Şimdi bir kere bir siyasi partinin kendine güvenmesi gerekiyor. Sen bir siyasi parti isen parti olarak seçime girmen gerekir. AK Parti kurulduktan sonra girdiği ilk seçimi kazanıp iktidara geldi. O zaman da %10 barajı vardı. Siyasi iddiası olmak böyle bir şeydir. % 10 barajı yüksektir, haksızdır ve eşit değildir. HDP nin % 10 barajını geçebileceğine inanıyor musunuz? Seçime daha beş ay var ve siyasette 24 saat uzun bir süredir. Şu anki koşullarda çok zor görüyorum. Ama gerçek anlamda bir barış iklimi oluşur ve güle oynaya bir seçime giderken, insanların önemli bir kısmı, aman AK Parti tek başına anayasayı yapabilecek bir güce erişmesin diye, AKP den CHP den umudunu kesmiş önemli bir kitle gidip HDP ye oy verebilir. O zaman da HDP barajı aşabilir ve 60-70 milletvekili kazanabilir. Bu da onları iktidar ortağı olmasa bile anayasanın değiştirilmesine önemli bir muhalefet partisi haline getirebilir. Bilmiyoruz bunu; ama bugün veya yarın seçim olsa, %10 u aşabileceklerini sanmıyorum.

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Türkiye de uygulanan baraj sisteminin Kürt sorununa bakan yanını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürt sorunu bir seçim sorunu değil. Kürtler bir parti kursunlar ve o parti meclise girsin, o zaman Kürt sorunu çözülür diye bir şey yok. Kürt sorunu bir Kürtçe sorunudur, dil sorunudur. Kürtçe nin önündeki yasakların kalkması sorunudur. Anadilde eğitim sorunudur. Kürtlerin bir noktadan itibaren kendi kendilerini yönetme isteği sorunudur. Kürt sorunu bir Kürtçe sorunudur, dil sorunudur. Kürtçe nin önündeki yasakların kalkması sorunudur. Anadilde eğitim sorunudur. Kürtlerin bir noktadan itibaren kendi kendilerini yönetme isteği sorunudur. Dolayısıyla meclise girip girmemek talî bir şeydir. Ama Türkiye de insanlar meclise girmeyi çok önemsiyor. Milletvekili olmayı ve onun ayrıcalıklarından yararlanmayı çok önemsiyor. Sonuçta parlamento demokrasinin karargahıdır. En azından her şeyin orada olması gerekiyor. Fakat bu baraj sistemini askerler, koalisyonlara karşı getirdiler. Çünkü onlar, 12 Eylül ün olmasının sebebini koalisyon hükümetlerine bağlıyorlar, güçlü ve tek başına iktidarların olmamasına bağlıyorlar. Barajı getirerek tek partili, güçlü bir iktidar kurulsun istediler. Zamanla bu baraj sistemi Müslümanlara ve Kürtlere karşı bir şeye dönüştü. İrticacılar meclise girmesin istendi; fakat irticacılar 2002 de barajı yıkıp meclise girince, bu sefer Kürtler meclise girmesine dönüştü. Sistemin üç tane asıl düşmanı vardı; Bir tanesi komünizmdi, bir tanesi irticaydı ve bir tanesi de Kürtçülüktü. Kominizim, 1992 de öldü. İrtica, 2003 te iktidara geldi. Geriye Kürtçülük kaldı. Kürtçülük ile de anlaştıkları zaman problem kalmayacak. 16 PKK nin baharda büyük bir kalkışmaya hazırlandığı sık sık gündeme getiriliyor? Siz böyle bir ihtimal görüyor musunuz? PKK nin görmediği veya görmek istemediği şey, Kürtlerin ulusal kurtuluş savaşı vermek istemiyor oluşudur. Ben böyle bir ihtimal görmüyorum. PKK, otuz senede silahlı mücadelede başaramadığını şimdi mi başaracak? PKK nin en güçlü olduğu zaman 1990 lı yıllardır, dağın taşın PKK kaynadığı yerlerde silahlı mücadelenin bir işe yaramadığı bir dönemdir. PKK nin görmediği veya görmek istemediği şey, Kürtlerin ulusal kurtuluş savaşı vermek istemiyor oluşudur. Kürtler gerçekten de ulusal kurtuluş savaşı vermek isteseydi önlerinde hiç kimse duramazdı. IŞİD, Musul a girdi ve 24 saatte Musul u aldı. Niye aldı? Çünkü Musul un çevresindeki bütün Sünnî Arap aşiretleri IŞİD i destekliyordu. IŞİD in Musul u almasını istiyorlardı. Ama Kürtler, PKK nin Diyarbakır ı almasını istemiyor, istemediler. 30 sene boyunca siz IŞİD in 24 saatte yaptığını yapabildiniz mi? Bir tane köyü özgürleştirdiniz mi, bir tane mezra aldınız mı, bir karış toprak özgürleştirdiniz mi? Bu silahlı mücadele ile olacak iş değil, bunu PKK e yeni yeni anlamaya başlıyor. Dolayısıyla yeni bir kalkışma, sadece kan ve gözyaşı getirir. Yeni ölümler getirir. Kalkışmanın en büyüğü bu ülke de 2012 yazında yaşandı. 1500 gerilla ve gerilla adayı çocuk öldü. O dağlarda hâlâ ceset toplanıyor. Bunun hesabını kim verecek? Oslo da masa devrildi, yeniden bir ayaklanma ve kalkışma başladı. PKK, tüm gücü ile girmesine rağmen 1000 kayıptan fazla verdi. Ne oldu, çok mu şey değişti? Şimdi siz eğer bu kadar gücünüz varken niye böyle bir şeyden vazgeçtiniz? Demirtaş ın deyimiyle 400 kilometrelik sınır hattını kontrol altına almışken, niye Abdullah Öcalan devlete mektup yazarak ben barışmak istiyorum dedi? Demek ki silahlı mücadele ile bir yere varılamayacağına kâni oldu. Dolayısıyla baharda böyle bir kalkışma sadece ve sadece yeni bir 6-7 Ekim Olayı olur ki, bu da Kürtleri üzmekten başka bir şeye yaramaz. Devletin umrunda olmaz. Ölecek Anadolu köylü çocuğu çok, onlar düşünsün.

Muhsin Kızılkaya Kürt siyasi hareketinin çoğulcu bir anlayışa sahip olduğunu düşünüyor musunuz? Zaten bu memleketin en büyük sorunu budur. Herkes kendine demokrattır, herkes kendi fikrinin demokratıdır. Onun dışında başka bir şeyle karşı karşıya kaldıkları andan itibaren bir anda faşistleşirler. üzerinde, demokrasi meselesine böyle bakıyor. Kürt hareketinin en büyük sorunu kendi içinde çoğulculuk taşımamasıdır. Ama zaten bu tür yapılar çoğulcu olamazlar. Siz çoğulcu olursanız, kendi içinizde bir demokrasi geliştirirseniz böyle bir yapı kuramazsınız. Bu yapının en büyük handikabı çoğulculuğu yaşayamayıp çoğulculuk adına sürekli laf üretmesidir. Oluşturdukları bütün kurumlar içerisinde demokrasi kelimesi geçer; ama kendi içlerinde demokrasinin zerresi yoktur. Farklı fikirlere tahammülleri yoktur, eleştiriye tahammülleri yoktur. Her eleştiriyi düşmanlık olarak algılarlar. Her karşı çıkışı ihanet olarak görürler bu tür yapılar. Demokrasi, sadece kendilerine olan bir demokrasidir. Zaten bu memleketin en büyük sorunu budur. Herkes kendine demokrattır, herkes kendi fikrinin demokratıdır. Onun dışında başka bir şeyle karşı karşıya kaldıkları andan itibaren bir anda faşistleşirler. Bu herkes için geçerli; İslamcısı da, Kürdü de, sosyalisti de öyle. Kim varsa bu topraklar Abdullah Öcalan, HDP ve Kandil arasında bir söylem bütünlüğünün olmayışını neye bağlıyorsunuz? Burada siyaset yapıyorlar. Abdullah Öcalan ın Kandil e hükmü geçmiyor algısı yaratılıyor; fakat bu algı da Öcalan dan habersiz değildir. Bu da Öcalan ın oluşturduğu bir siyasettir. Bu çoğulculuğun bir ifadesi olarak da bize yansıyor. KCK sözleşmesi Abdullah Öcalan ın kararlarını tartışmasız kabul ediyor. Dolayısıyla da önderliğin kararları veto edilemez, tartışılamaz ve herhangi bir şekilde reddedilemez. Buna karşı çıkanı da görüyorsunuz. Osman Öcalan kardeş kontenjanından yırttı, diğerleri öldürüldü. 17

Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Gelecek 18 Bölgesel dinamikleri dikkate aldığınızda, Türkiye Kürtlerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Gelecekte bu topraklarda çok bir şey olmaz. Bu topraklarda gelecekle ilgili bir şeye baktığınızda kaç tane patent tescil etmişsiniz ona bakın. Yani kaç buluş yapmışsınız ve bu yaptığınız buluşların kaçı tescil edilmiş? Başka dillere çevrilen kaç eser yazmışsınız? Kaç yazarınız Nobel e aday gösterilmiş? Kaç besteniz, Viyana Senfoni Orkestrası nda çalınabiliyor? Yazdığınız romanlar kaç dile çevriliyor? Kalıcı olan ve insanları saygın kılan bunlardır. Yoksa işte güçlü devlet kurduk bilmem ne oldu. Özgür olmak, devlet kurmakla eş değer bir Hiç kimse sana özgürlük getirmez. Özgürlük, vaat edilen bir şey değildir çünkü. Vaat ile yerine getirilebilen bir şey değildir. Özgürlük, kişinin beyninde gelişir, bilincinde gelişir. Varsa böyle bir tahammül demokrat oluruz. şey değildir. Eğer öyle olsaydı dünyanın en özgür insanları Türkler olurdu; çünkü sürekli devlet kuruyorlar. Tarih boyunca 16 tane devlet kurdular. Dolayısıyla Kürtler de böyle bir şey (devlet) kurduklarında, özgür mü olacaklar? Hayır, öyle bir şey yok. Üç tane daha Mehmet Uzun yetiştirirlerse özgür olurlar. O alanda edebî eser yaratabilecek, ulusal bilinç yaratacak, dünyadaki kültürlerin içerisinde başı dik ben de bununla varım diyebilecektir. Türklerin yetiştirdiği Ahmed Hamdi Tanpınar gibi, Orhan Pamuk gibi, Yaşar Kemal gibi değerli yazarlar ve bilim adamları yetiştirecek, enstitü kuracak. Bir imkân var; ama doğrusunu isterseniz bu topraklarda çok zor. Yani bu kafa ile bu zihniyet ile benim dediğim dediktir anlayışı ile çok zor. Hiç kimse sana özgürlük getirmez. Özgürlük, vaat edilen bir şey değildir çünkü. Vaat ile yerine getirilebilen bir şey değildir. Özgürlük, kişinin beyninde gelişir, bilincinde gelişir. Varsa böyle bir tahammül demokrat oluruz. Çünkü dünyanın en zor şeyi demokrat olmaktır, demokrat olanlara tahammül etmektir. Dinde böyledir, siyasette böyledir, sanatta böyledir, edebiyatta böyledir. Bu topraklar böyle bir şeye müsait mi, bence değil. Ulaşabildiğimiz en yüksek uygarlık noktası bu. Ama hâlâ biz çocuklarımızı başımıza icat çıkarma diye dövüyoruz. Hâlbuki kızım ne olursun başıma icat çıkar, oğlum ne olursun başıma icat çıkar diye sevmemiz gerekiyor. Çünkü hiçbir icadımız yok.

Muhsin Kızılkaya Yarının Ortadoğu sunda Kürtleri nasıl bir gelecek bekliyor? Deniliyor ki dünyadaki toplam enerji rezervlerinin %75 i Kürdistan dadır. Eğer bu doğru ise zengin bir Kürdistan oluşabilir. Ama bu zenginlik eğer bilimle, sanatla, kültürle, demokrasi ile taçlanmazsa bir diktatörlük de kurulabilir. Deniliyor ki dünyadaki toplam enerji rezervlerinin %75 i Kürdistan dadır. Eğer bu doğru ise zengin bir Kürdistan oluşabilir. Ama bu zenginlik eğer bilimle, sanatla, kültürle, demokrasi ile taçlanmazsa bir diktatörlük de kurulabilir. Saddam ın rejimine benzer bir rejim de kurulabilir. Kerkük petrolleri Saddam ın elindeydi; fakat dünyanın en yoksul insanları da Irak ta yaşıyordu. O bölüşümü adaletli bir şekilde dağıtmadığınız sürece o ülkeden bir şey çıkamaz. Zenginliği Norveç teki gibi bölüştüreceksin. 150 sene çalışmasalar, kendilerine yetecek kadar paraları var. Kişi başına milli gelir 37-40 bin dolar. Kendi çocuklarına yatırım yapıyorlar. Çocuklarının eğitimine harcıyorlar. Biz kendimize benzeyen çocuklar yetiştiriyoruz. Kendimize benzeyen nesiller yetiştiriyoruz. Oysa biz zaten bir işe yaramıyoruz. Niye kendimizden bir tane daha yapıyoruz ki? Ben bir şeysem, tamam. Benim gibi bir kaç tane daha klonlayalım; ama ben bir şey değilsem niye benim gibi birkaç tane daha klonlayalım ki! Sadece futbol seven, karısını döven, sigara içen, sabahtan akşama dedikodu yapan, hiçbir şey üretmeyen bir kişi daha niye yapayım ki! Ben bir işe yaramıyorum, bari o bana benzemesin. Sevdiğim bir şeyi o sevmesin, ona empoze etmeyeyim. Belki o zaman başka bir şey çıkar. Ama bizim problemimiz baştan itibaren bu. Eğer Türklerle ilgili bir umudunuz varsa, Kürtlerle ilgili de o umudunuzu koruyun. Araplarla ve Farslarla ilgili de o umudunuzu koruyun. Ben bugün geldiğimiz noktayı ulaştığımız yüksek uygarlık seviyesi olarak görüyorum. Bu seviyeye gelmek için çok ama çok çalıştık. Kürtler, yarın iktidarı ele geçirdiklerinde bir Kürt dünyaya bedeldir, Kürt öğün çalış güven gibi Türk kardeşlerinin gittiği yoldan yürürlerse, milli önder heykeli yaparlarsa -şimdiden heykel yapmaya başladılar- yarın öbür gün Allah bilir ne heykeller yapacaklardır. Onun için demokrasi anlamında, ilerleme anlamında, bilim, sanat, edebiyat alanında çok fazla umutlu değilim. Ama kendi başına var olma konusunda bir çaba harcıyorlar. Burada onları destekleyen tarihi bir konjonktür, bir de yer altında yatan büyük bir zenginlik var. O zenginliği iyi kullanırlarsa iyi insanlar olurlar, kötü kullanırlarsa dünyanın küçük bir diktatörü şeklinde bir yapıya dönüşürler. 19 Bağımsız bir Kürdistan ihtimali görüyor musunuz? Bu sizin için ne ifade eder? Ben, dünyanın hiçbir ülkesinin bağımsız olduğuna inanmıyorum. Dünyada tek bir bağımsız ülke var; o da ABD. Diğer bütün ülkeler ABD ye bağlıdır. Eğer ABD çok iyi bir ülke ise, bağımsızlık da iyi bir şeydir. Herhangi bir Kürt e, Türk e ABD gibi olmak ister misiniz? diye soralım. Bence yöneticiler isterler; ama ben bir yurttaş olarak böyle düzenli olmak istemem. Bağımsızlık iyi bir şey değildir. İnsanların birbirlerine bağımlı olması lazım. Ama bu bağımlılığının adını koymak gerekiyor; sanatta bağımlılık, kültürde bağımlılık, insanlıkta bağımlılık. Bağımsızlık diye bir şey yoktur. Herkes, bir şekilde birbirine bağımlıdır. Onun için Kürtlerin kuracağı devlet de şu an kaç devlet varsa onlardan biri olur. Kürtler bize şöyle bir şey vaat etmiyor: Dünyanın en adil devletini kuracağız. Böyle bir şey yok. Konjonktür öyle bir şey umut ediyor mu? Benim nezdimde devlet baştan itibaren sorunlu bir kavram. Öcalan da Kürtlere bir ulus devlet vaat etmiyor. Ben bunu bir teselli olarak ve iyi bir şey olarak görüyorum. Öcalan ın onlara ulus devlet vaat etmemesi zaman içerisinde bu fikirden vazgeçecekleri anlamına gelmez. Bir devlet kurabilirler. Bu devlet demokratik bir devlet olur mu, gidişat açısından baktığım zaman şüpheliyim şu anda. Zaman içerisinde demokratik hale gelebilir. O da kimi bilir ne kadar sürer. Türklerin demokrasiyle tanışma serüveni kadar bir süre de Kürtlere lazım olacak herhalde.

Proje Koordinatörü Çözüm Süreci Söyleşileri Serisi 9 Prof. Dr. İlhan Kaya Yıldız Teknik Üniversitesi nde öğretim üyesi olan İlhan Kaya, 1996 yılında kazandığı bir devlet bursuyla yüksek lisans ve doktorasını Amerika Birleşik Devletleri nde yaptı. Kaya, Florida State University de öğrenimine devam ettiği sırada, Birleşmiş Milletler, Florida Ekonomi Bakanlığı ve Florida Çevre Bakanlığı gibi kurumlarda kısa sürelerle çalıştı. ABD de öğrenim gördüğü sırada, Florida State University ve Tallahassee Community College üniversitelerinde beş yıl boyunca çeşitli dersler veren Kaya, 2004 yılında Türkiye ye döndü. Kaya, 2005-2013 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi nde öğretim üyesi olarak çalıştı ve burada akademik çalışmalarının yanında çeşitli idari görevlerde bulundu. 2013 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri bölümüne geçen Kaya, sosyal teori, kimlik, mekan teorileri, uluslararası göç, coğrafi düşünce, seçim coğrafyası, Türkiye de azınlıklar, Kürt sorunu, eğitim politikaları ve kimlik, Batı daki Müslüman azınlıklar gibi konularda çalışmalar yürütmektedir. Kaya nın, ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi ve ikisi İngilizce olmak üzere yayınlanmış birçok kitabı bulunmaktadır. Halen UKAM başkanı olan Kaya, aynı zamanda Coğrafyacılar Derneği genel sekreterliğini yürütmektedir. @ilhankaya74 20 Söyleşiyi Yapanlar Enver Yalçın Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi nde tamamlayan Enver Yalçın, Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü nde yüksek lisans yapmaktadır. Kürt basın tarihi, Moden Kürt aydınları ve Kürt milliyetçiliği gibi konular üzerine araştırmalarda bulunan Yalçın, 2013 yılından itibaren UKAM da araştırma asistanı olarak çalışmaktadır. @duzimani Gülşah Savaş Çakmakcı Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi nde tamamlayan Gülşah Savaş, Yıldız Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü nde yüksek lisans yapmaktadır. Kürt siyasal hareketi, Kürt ve Türk Milliyetçiliği, Kürt kadınları gibi konular üzerine araştırmalarda bulunan Savaş, 2012 yılından itibaren UKAM da araştırma asistanı olarak çalışmaktadır. @gulsahsavass

ULUSLARARASI KÜLTÜREL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ UKAM YAYINLARI OCAK 2015 Maltepe Mah. Edirne Çırpıcı Sok. No: 5 / 2B Mira Rezidans Zeytinburnu, İSTANBUL Tel: +90 212 2470682 Faks: +90 212 2470681 info@ukam.org www.ukam.org UKAM YAYINLARI OCAK 2015