Yayımlandığı yer: Âşık Edebiyatına Giriş, Bişkek, s. 39-46. . Ş[emseddin] Sami, Kamus-ı Türkî, İst., 1317 (1901).



Benzer belgeler
ÇILDIRLI İRFANÎ ÜZERİNE BİR KİTAP. Dr. Doğan KAYA

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

Müşterek Şiirler Divanı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP

PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

* Yayımlandığı yer: Edebiyatımızda Âşık Kolları ve Şenlik Kolu, Türk Kültürü, Yıl. XXXV, S. 412, , s

TANZİMAT DÖNEMİNDE KULLANILAN GRAMER TERİMLERİ

ÂŞIKLARDA MAHLAS DEĞİŞİMİ VE SIDKÎ BABA ÖRNEĞİ *

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

Doç. Dr. Mustafa Alkan

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ KISALTMALAR

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Dinleme Kuralları. 1. Aşağıda verilen cümlelerden hangisi doğrudur?

Metin Edebi Metin nedir?

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ GÜZ DÖNEMİ FİNAL PROGRAMI

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ GÜZ DÖNEMİ VİZE PROGRAMI

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

SİVAS KAYNAKLI CÖNKLERDE ŞAH HATAYİ. Yrd. Doç. Dr. Doğan KAYA *

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

KÜLTÜRÜMÜZDE CÖNKLERİN ÖNEMİ VE SİVAS KAYNAKLI CÖNKLER *

Türkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye

ŞAİRNAMELERDE ÂŞIK ŞENLİK *

NER TERİMİNDEN HAREKETLE TÜRK MİTOLOJİK DEĞERLERİNİN SÜNNET TÖRENLERİNE ETKİSİ THE EFFECT OF TURKISH MYTHOLOGICAL VALUES TO

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi İÇİNDEKİLER. Özkan CİĞA DİYÂRBEKİRLİ MEHMED SAÎD PAŞA NIN BİBLİYOGRAFYASI, ss.

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

FOLKLOR (ÖRNEK: 2000: 15)

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

Türk Toplumunda Adlar ve Soyadları (Sosyo-Kültürel ve Dilbilimsel Bir Yaklaşım) 1

Son Gönderme Tarihi : KENAN ARAYICI

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM SANATÇILARI

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü-

Y. Lisans Türk Müziği İst. Teknik Üniv Sanatta Yeterlilik Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1994

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

CÖNKLERDEN GÜN IŞIĞINA: KARACAOĞLAN * Dr. Doğan KAYA

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ BAHAR DÖNEMİ FİNAL PROGRAMI

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ

TÜR Ü K R İ K Y İ E E DE D ERM R ENİ N L İ E L R R HA H KK K I K ND N A D Kİ K İ KA K YNA N KÇA Ç LA L R A Bülent Ağaoğlu İstanbul,

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Divriği Çiğdemli Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği (Köy Sülale Listesi)

Ben Allah ın (cc) kitabıyla kendini keşfeden ve O nunla bir anlam ifade eden her insan gibi, Eşref-i Mahlukat bir varlığım.

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ GÜZ DÖNEMİ LİSANS DERS PROGRAMI

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

YAYIN DEĞERLENDİRME. MÜSEYİP MEMMEDOV: PUBLİSİST SÖZÜN KUDRETİ * (Yrd. Doç. Dr. Özcan BAYRAK)

İBRAHİM ŞİNASİ

ÖZGEÇMİŞ. Tel: Belgeç: E MAİL:

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir.

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ GÜZ DÖNEMİ LİSANS DERS PROGRAMI

Yayın Değerlendirme / Book Reviews. Mustafa Sever (2018). Bakırgan Kitabı. Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi, İnceleme Araştıma Dizisi Yayın No: 55.

AHMEDÎ ve DÂSİTÂN-İ TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ ÂL-İ OSMAN

Bu bölüm ile ilgili eksik ya da yanlış yazılan bölümler var ise lütfen site yöneticisi ile irtibata geçer misiniz? 1. ALAYLAR

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

Ege Üniversitesi Elektrik Elektronik mühendisliği Türk Dili 1. Vize ders notları ve örnek soruları

Transkript:

1 ÂŞIK EDEBİYATINDA MAHLAS ALMA GELENEĞİ * Dr. Doğan KAYA Mahlas kelimesi Arapça isim olup anlamı saflık, halislik, gönül temizliği olan halas kelimesinden gelir. Sözlük anlamı, kurtulacak yer olan mahlasa araştırmacılar, terim olarak çeşitli anlamlar yüklemişlerdir. Şemseddin Sami, Kamus-ı Türkî sinde mahlasa; 1. Şairin şiirde ittihaz ettiği isim ki gazelin nihayetinde zikri adet olmuştur, 2. Herkesin ismine ilaveten zemmolunan ikinci isim ki, bir sıfattan ibarettir 1 derken, Tahirü'l-Mevlevî de; Bir şairin asıl adından başka, edebiyatta kullandığı isim 2 olarak niteler. Mehmet Zeki Pakalın, Asıl addan başka kullanılan ikinci ada verilen isimdir 3 Mustafa Nihat Özön, Bir yazarın yazısında kullanmak üzere aldığı ikinci ad 4 derken farklı birşey söylemezler. Mahlasa, 1. Bir kimsenin ikinci adı, 2. Eski şairlerin şiirlerinde kullandıkları ad 5 diyen Ferit Devellioğlu ile 1. Eskiden şairlerin yaptıklarında kullandıkları takma ad, 2. Bir kimsenin doğumda verilen ikinci adı 6 diyen Pars Tuğlacı nın söyledikleri de diğerlerini teyit eder. Çeşitli ansiklopediler de mahlası hemen hemen aynı cümlelerle izah ederler. Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi nde mahlası,... eskiden sanatçıların yapıtlarında kullanmak için aldıkları ikinci ad 7 diye tanımlarken, aynı terim Türk Ansiklopedisi nde Bir şiirin veya nesirin asıl adı yerine kullandığı takma isim 262 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi nde de Özellikle eski edebiyatımızda şairlerin şiirlerinde kullandıkları takma ad 8 şeklinde ifade edilir. Kişiler siyasi, şahsi, içtimai veya iktisadi sebepler yüzünden kendisini gizleyip takma isim kullanma gereğini duyar. Fakat müstear isim dediğimiz kullanışı, mahlas kullanımı ile bir tutamayız. Takma ismin, kimi zaman devlet memuriyetine yeni giren kişiye amiri tarafından verildiği de olur. Sözgelişi, asıl ismi Şefik olan Mithat Paşa' ya Mithat ismini amiri vermiştir. 9 Divan ve Halk Edebiyatında mahlas kullanma, geleneğe bağlı bir kaidedir. * Yayımlandığı yer: Âşık Edebiyatına Giriş, Bişkek, s. 39-46. 1. Ş[emseddin] Sami, Kamus-ı Türkî, İst., 1317 (1901). 2. Tahirü'l-Mevlevî, Edebiyat Lügati (Neşr Haz. Kemel Edip Kürkçüoğlu). İst., 1973, s. 94. 3. Mehmet Zeki PAKALIN, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.I., İst., 1983, s. 3813. 4. Mustafa Nihat ÖZÖN, Edebiyat ve Tenkit Sözlüğü,. İst., 1954, s. 175. 5. Ferit DEVELİOĞLU, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ank., 1970. 6. Pars TUĞLACI, Okyanus Ansiklopedik Sözlük, İst., 1981, s. 1824. 7. Atilla ÖZKIRIMLI, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, C. III, İst., 1982, s. 802. 8. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.VI, İst., 1986, s. 114. 9. Mehmet Zeki PAKALIN, a.g.e., s. 3813.

2 Divan Edebiyatında mahlaslar şairlere, mahlasname denilen manzumelerle verilirdi. Bunlardan Şeyhülislam Yahya'nın yeğeni Rızayi Mehmet Ali Çelebi için, Alî'nin Nef î, Şair Eşref Paşa'nın Namık Kemal için yazdıkları mahlasnameler ilk aklımıza gelenlerdir. Hoca Neşet' in divanında da pek çok sayıda mahlasnameler vardır. Şairin mahlas almasına tahallüs denir. Şairlerin hepsi, hemen hemen bütün şiirlerinde mahlasını kullanır. Şöhretini de bununla sağlar. Öyleki şairin mahlası zamanla asıl adını unutturur. Sözgelişi Fuzuli'nin asıl adı Mehmet; Nef'i'nin Ömer; Gevherî'nin Mehmet (veya Mustafa ). Dertli'nin İbrahim; Ruhsatî'ninki de Mustafa' dır. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Şairler mahlaslarını, tac beyiti veya mahlas beyiti dediğimiz son beyitte veya son dörtlükte söyler. Mahlas beyitinde şair kimi zaman bunu sadece kendini tanıtmak için söylemez, bunun anlamından da faydalanarak sanat yapar. Bu sanata hüsn-i tahallüs denir. Halk şairleri mahlaslarını son dörtlükte kullanır. Âşıklar dilinde bunun adı tapşırmadır. Tapşırma; kendini tanıtma, bildirme, arz etme anlamına gelir. Âşık karşılaşmalarında, hangi âşık ayak açtıysa veya önden gittiyse, karşılaşmaya tapşırmak suretiyle son vermek de onun hakkıdır. İkinci âşık daha önce tapşıramaz, aksi takdirde mat olmuş sayılır. Şairlerin mahlas kullanma geleneği çok eskilere dayanır. Nitekim İslâmiyet ten önceki Arap şiirine ait örneklerde bu geleneğin var olduğu görülür. Türk Ansiklopedisinde yer alan ifadeye göre mahlas kullanma geleneği Araplardan İranlılara, onlardan Türklere geçmiştir. 10 Bu hüküm bizde, acaba Türkler İslamiyet öncesi şiirlerinde ad veya mahlas kullanmışlar mıdır, düşüncesini doğurdu. Araştırmalarımız sırasında gördük ki İslamiyet ten önce Türk şairlerinden bazıları şiirlerinde adlarına yer vermişlerdir. Reşit Rahmetli Arat'ın Eski Türk Şiiri adlı eserinde buna örnek olacak parçalara rastladık. Pratyaya Srı 11 Kamala Ananta Srı 12 ve Sılıg Tigin 13 gibi şairler kaleme aldıklarını dini nitelikteki manzumelerin son bölümlerinde adlarını zikretmişlerdir. Türk şiirinin İslâmiyet öncesi devresine ait elimizdeki örnekler mahdut miktardadır. Örneklerin fazla olması, elbetteki bize daha objektif bir değerlendirme imkânı verecekti. Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz örneklerin mevcudiyetini biz, Türklerin, İranlılarla temasa geçmeden evvel şiirde adlarını kullanmasına dair kuvvetli bir işaret olarak görüyoruz. Bu konuda çalışma yaparken aklımıza ilk gelen soru şu oldu: Şair, şiirinde niçin mahlas kullanma gereğini duyar? Öyle sanıyoruz ki, başlangıçta ortak adı taşıyan Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Ali, Mustafa gibi aynı isimdeki pek çok 10. Türk Ansiklopedisi, C. XXII, s. 156. 11.Reşit Rahmetli ARAT, Eski Türk Şiiri, Ank., 1986, s. 152. 12. Reşit Rahmetli ARAT, a.g.e., s. 234. 13. Reşit Rahmetli ARAT, a.g.e., s. 238.

3 sayıdaki şairin, şiirlerinin adaşlarının şiirleriyle karışabileceği endişeleri onları bu yola itmiş olabilir. İkinci olarak şair, vücuda getirdiği şiirde, hâkim düşünceyi, ahengi, anlam zenginliğini, akıcılığı sağlayan kişinin kendisi olduğunu bildirmek için bilinmek istemiştir. Zamanla bu, gelenek haline gelmiş ve çeşitlilik göstererek günümüze kadar ulaşmıştır. İslâmiyet in kabulünden sonraki metinlerde, Türk şairlerinin şiirlerinde ad ve mahlaslarını kullanmaları yaygın olarak görülür. Yusuf Has Hacib ve Edip Ahmed le başlayan bu gelenek Ahmet Yesevî ve Hakîm Süleyman Ata ile devam etmiş, Ahmet Fakih, Şeyyat Hamza ve Yunus Emre ye kadar gelmiştir. XIII-XIV. yüzyıllardan itibaren gerek divan gerekse halk şiirinde de bu gelenek iyice kendisini göstermiştir. Divan ve halk şiirinde, çağlar boyu sistemli bir şekilde yaşatılan mahlas kullanma geleneği, günümüzde sadece halk şiirinde mevcudiyetini sürdürmektedir. Bu hükmümüz Türkiye'nin dışında kalan diğer Türk boyları için de geçerlidir. Halk şiirinde mahlas alma ve kullanma geleneğinin kuvvetli yaşadığı yörelerden biri de Sivas'tır. Âşıkların hemen hepsinin bu geleneğe uyduğunu araştırmamız sırasında tespit ettik. Âşıklar mahlaslarını çeşitli yollarla alırlar. Elimizdeki mevcut dokümanterlerden hareketle, Sivas'ta mahlas alma geleneğinin hangi yönleriyle kendini gösterdiğini tayine çalıştık. Ortaya şu sonuç çıktı: A. İsim ve soy isimlerle ilgili mahlaslar 1. İsmin mahlas olarak kullanılması a. İsmi mahlas kullanma b. İki ismi mahlas kullanma c. İsme mensubiyet eki getirerek bunu mahlas kullanma 2. İsmin başına bir sıfat getirerek bunu mahlas kullanma 3. İsmin sonuna bir sıfat getirerek bunu mahlas kullanma 4. İsmin ve soy ismin mahlas olarak kullanılması 5. İsme ve soy isme sıfat getirilerek kullanılan mahlaslar 6. Soy ismin mahlas olarak kullanılması 7. Soy ismin başına bir sıfat getirerek kullanılan mahlaslar 8. Soy isminin sonuna bir sıfat getirerek kullanılan mahlaslar B. İsimlerin dışında kullanılan mahlaslar 1. Birisi tarafından verilen mahlaslar a. Rüyada mahlas alma b. Gerçek hayatta mahlas alma c. Kundaktaki çocuğa mahlas verme 2. Âşığın kendisi tarafından alınan mahlas a. Çevrenin etkisiyle alınan mahlaslar

4 b. Âşığın uygun bulduğu bir kelimeyi mahlas alması C. Mahlas değiştirme ve fazla mahlas kullanma 1. İlk mahlası bırakma düşüncesi 2. Tek mahlasla yetinmeyip değişik mahlaslar kullanma 3. Ortak mahlas yüzünden mahlas değiştirme Bu tasnifin şüphesiz malzemelerin çoğalmasıyla bazı değişikliklere ve eklemelere uğraması mümkündür. Bununla beraber ayrı yörelerde yapılacak bir çalışma sonucunda farklı bir tasnifin ortaya çıkacağını da kabullenmek zorundayız. A. İsim veya soy simlerle ilgili mahlaslar 1. İsmin mahlas olarak kullanılması Âşıkların bazısı mahlas kullanmayıp, şiirlerinde doğrudan ismini kullanma yoluna gider. Âşığın şiirde ismini kullanma hadisesi üç şekilde kendini gösterir. İlkinde âşık doğrudan doğruya ismini kullanır. Bunun ikinci şekli, âşığın iki ismi varsa ikincisini kullanmasıdır. Üçüncü şekli de isme mensubiyet eki (î) nin getirilmesiyle alınan mahlaslardır. 2. İsmin başına bir sıfat getirerek kullanılan mahlaslar Kimi âşıklar mahlas olarak isminin başına bir sıfat getirerek, şiirlerinde bu şekilde tapşırırlar. Sözünü ettiğimiz sıfatların özellikleri çeşitlidir. Bunlar; biçare, dertli, garip, sefil şeklinde âşığın kendisini alçak gönüllü göstermek için seçtiği sözlerdir. Bunun yanında bir inanca dayalı derviş, kul, pir nev'inden sözler isme eklendiği gibi, âşığın özelliğini (genç, ikiz ) ve mesleğini (müezzin ) yansıtan sözlerden de istifade edildiği olur. Bu sıfatlardan birisi de abdal sözüdür. Yeri gelmişken söyleyelim. Tespitlerimize göre edebiyatımızda bugüne kadar 29 şair Abdal kelimesini kendilerine mahlas olarak almışlardır. Abdal sözü bazen ismin başına bazen de sonuna eklenmiştir. Bunların başlıcasını şöyle gösterebiliriz: Abdal, Abdal Dede, Abdal Musa, Abdaloğlan, Abdal Pir Sultan, Arif Abdal, Cafer Abdal, Gencî (Genç Abdal), Güvenç Abdal, Hüseyin Abdal, Kalender Abdal, Kaygusuz Abdal, Koyun Abdal, Küçük (Köçek) Abdal, Meczub Abdal, Mesrur Abdal, Meydan Abdal, Muhyiddin Abdal, Pinhan Abdal, Pir Gaib Abdal, Pir Sultan Abdal, Sadık Abdal, Sefil Abdal, Seher Abdal, Sersem Abdal, Teslim Abdal, Uryan Abdal, Viranî Abdal, Yeşil Abdal. 3. İsmin sonuna bir sıfat getirilerek kullanılan mahlaslar İsimlerini mahlas olarak kullanan âşıkların başvurdukları usullerden biri de isminin sonuna çeşitli sözler getirmeleridir. Bunda, çeşitli sebepler rol oynar. Söz gelişi, Ali Açık'a herkes Ali Dayı dediği için Ali Dayı sözünü mahlas almıştır. Azime Tinni'nin Azime Bacı, asıl adı Ali olan Kul Sabri'nin Sabri Baba'yı mahlas alması da aynı sebebe dayanır.

5 Kimi âşıklar da arzu ettiği bir sözü ismine ekler, Ali Tozkoparan, Ali Sultan; Halis Üzümcü, Halis Sivasî mahlaslarını alırken, Gazi Kurt da bazı şiirlerinde Gazi Âşık, Gazioğlu olarak tapşırmıştır. Hüseyin Kumcu, Püryanî ve Hüseyin mahlaslarının yanında kimi zaman Hüseyin Püryan; Hüseyin Abdal; Veysel Kut da Veysel Cehdî, Veysel Kemter sözlerini kullanmıştır. 4. İsmin ve soy ismin mahlas olarak kullanılması Cumhuriyet dönemi âşıklarının başvurduğu usullerden biridir. 5. İsim ve soy isme bir kelime getirerek kullanılan mahlaslar Elimizdeki tek örnek, bize bu usulde de mahlas kullanılabileceğine işaret olarak görülmektedir. Veysel Kut, bazı şiirlerinde Veysel Kut Kemter, Veysel Kut Cehdî mahlaslarını kullanmıştır. 6. Soy ismin mahlas olarak kullanılması Türkiye de âşıkların soy isimlerini mahlas olarak kullanılmaları geleneği oldukça yaygındır. 7. Soy ismin başına bir sıfat getirerek kullanılan mahlaslar Murtaza Yalçın, Hüseyin Bilgin ve Veli Özer gibi âşıklar şiirlerinde Garip Yalçın, Sefil Bilgin, Sefil Özer diye tapşırarak bu yola baş vurmuşlardır. 8. Soy ismin sonuna bir sıfat getirerek kullanılan mahlaslar Bu usulde şiir söyleyen üç âşık tespit ettik. Bunlar, Sefer Erdem, Kâmil Kılıç ile Veysel Kut'tur. Sefer Erdem, Erdem Can, Kâmil Kılıç, Kılıçoğlu mahlasını kullanmışlardır. B. İsimlerin dışında kullanılan mahlaslar Âşıkların pek çoğu şiirlerinde, asıl isimlerin dışında çeşitli vesilelerle aldıkları mahlasları kullanırlar. İsim dışında mahlas kullanma; birisi tarafından verilmesi veya âşığın kendisi tarafından alınması suretiyle iki şekilde gerçekleşir. 1. Birisi tarafından verilen mahlaslar Türkiye de birisine mahlas verilmesi geleneği, yaygın olarak yaşatılmaktadır. Bu, rüyada veya gerçek hayatta olabileceği gibi, kundaktaki çocuğa mahlas verme şeklinde de tezahür edebilir. Mahlas vermenin herhangi bir töreni, adabı ve vecibesi yoktur. Olsa dahi biz, araştırmalarımız sırasında böyle bir örneğe rastlamadık. Tespitlerimiz ışığında bu gruba giren âşıkları ve mahlas alışlarını şöyle izah edebiliriz. a. Rüyada mahlas alma Kimi âşıklara mahlasları rüyada verilmiştir. Deryanî, Sefil Nazmî bu tip âşıklardan bazılarıdır.

6 b. Gerçek hayatta mahlas alma Âşıkların hemen hemen tamamına yakını mahlaslarını rüyada değil, gerçek hayattan almışlardır. c. Kundaktaki çocuğa mahlas verme Elimizdeki tek örnekte, âşık adayına, kundaktayken mahlas verildiğini görmekteyiz. Bu âşık Mustafa Turgut tur. Mahlası Emsalî olan Mustafa, Kangal'ın Sekiliyurt köyündendir. Doğduğunda babası Osman Efendi Deliktaş'a gider ve kundağı Âşık Ruhsatî nin kucağına bırakır, adını koymasını ister. Ruhsatî de kulağına ezan okur, ona kendi adını kor; Adı adım, kendisi de emsalim olsun. der. Çocuk on beş yaşına geldiğinde bir güzelin elinden bade içer, âşık olur. Şiirlerinde de Emsalî mahlasını kullanır. İbrahim Aslanoğlu na göre, Emsalî, kundakta iken mahlası verilmiş tek âşıktır. 14 2. Âşığın kendisi tarafından alınan mahlaslar Bazı âşıklar, başkalarının verdiği mahlasları kabullenip şiirlerinde kullanırken, kimileri de mahlaslarını bizzat kendileri seçer. Bu, çevrenin etkisiyle alınan mahlas olabileceği gibi, âşığın beğendiği bir sözü mahlas alması şeklinde de olabilir. a. Çevrenin etkisiyle alınan mahlaslar Türk folklorunda yer alan atasözü, deyim, dua, beddua, benzetme, yanıltmaca, yakıştırma, yemin gibi klişe sözlerden birisi de lakap ve unvanlardır. Kimi zaman öyle olur ki, toplumun kişiye verdiği lakap veya unvan, asıl ismini unutturur, kişi o sözle bilinir ve anılır. b. Âşığın uygun bulduğu bir kelimeyi mahlas alması Yukarıda anlattığımız hususların dışında bir de âşıkların bizzat kendilerinin mahlas almaları hadisesi vardır. Bu, âşıkların daha ilk devrelerinde olabileceği gibi, orta yaşlılık veya yaşlılık devrelerinde de olabilmektedir. Şöyleki, bir âşık, şiir söylemeye başladığı zaman, gelenekte, her âşığın bir ismi veya mahlası olduğunun farkındadır. Bu yüzden mizacına, düşünce yapısına, dünya görüşüne uygun; Bağrıyanık, Berdarî, Derdimend, Efkârî, Kemter, Püryanî, Refikî tarzında mahlaslar alır. Bazen da önceki yıllarda yaşamış bir ustayı kendisine manevî usta kabul eder, onun mahlasına birtakım sıfatlar ekleyerek bunu kendisine mahlas seçer. Kul Himmet Üstadım, Pir Sultan Abdal, Sefil Kul Himmet, Sefil Öksüz gibi âşıklar Kul Himmet i, Pir Sultan ı ve Öksüz ü üstat tanımış bazı simalardır. 14. İbrahim ASLANOĞLU, SMS, s. 45.

7 C. Mahlas değiştirme ve fazla mahlas kullanma Yöre âşıklarından bir kısmının mahlasını değiştirdiği ve birden fazla mahlas kullandığı olmuştur. Bunun çeşitli sebepleri vardır. 1. İlk mahlası bırakma düşüncesi Âşıklar şiir söylemeye başlayınca mahlaslarını da birlikte söylerler. Ancak zamanla bu mahlası beğenmeyip yeni mahlaslar arayışına girer; yukarıda anlattığımız hususların birinde olduğu gibi mahlas alır. 2. Tek mahlasla yetinmeyip değişik mahlaslar kullanma Bazı âşıklar şiirlerinde iki veya daha fazla mahlas kullanma gereği duymuştur. Bunda âşığın düşünce, karakter, inanç ve dünya görüşünün yanı sıra hece zaruretinin oynayabileceği rol, aklımıza gelen ihtimaller arasındadır. 3. Ortak mahlas yüzünden mahlas değiştirme Türk halk şiirindeki ortak mahlaslar meselesi, hâlâ girift bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Edebiyatımızda ortak mahlaslı âşıkların sayısı hiç de az değildir. Bu konuda araştırmacı M. Sabri Koz un bir çalışması vardır. Koz; Âşık Edebiyatımızda Ortak Mahlaslar Sorunu başlıklı çalışmasının bir yerinde, hangi mahlasın kaç âşık tarafından kullanıldığını şöyle göstermiştir: Bahşî, Bezmî, Civan, Cünunî, Devamî, Dildarî, Gülşenî, Hicranî, Hayalî, İrfanî, Kararî, Kâtibî, Kusurî, Lisanî, Mevcî, Pesendî, Talibî 2; Ceyhunî, Cemalî, Cevlanî, Feryadî, Figanî, Gedayî, İhsanî, Noksanî. Serdarî, Sıdkı 3; Emrah, Fedayî, Kemalî, Kenzî, Seyranî, Türabî ve Zihnî mahlasları 4 şair tarafından kullanılmıştır. 15 Keza Mustafa İsen de buna benzer bir çalışmayı divan şairleri üzerinde yapmıştır. İsen; Divan Edebiyatında Mahlastaş Şairler adlı yazısında, Şuara Tezkirelerinden hareket ederek tespit ettiği aynı mahlası kullanan şairlerin alfabetik listesini vermiş, hangi mahlası kaç şairin kullandığını ortaya koymuştur. 16 Bunların içinde öyle mahlaslar vardır ki, yirmiden fazla şair tarafından kullanılmıştır. Mesalâ; Abdî 24, Arif 23, Feyzî 41, Şeyhî 23 şaire mahlas olmuştur. Mahlas alma geleneği konusuna son vermeden önce bu konuda bir çalışması bulunan Şükrü Elçin in tespitlerini kaydetmek istiyoruz. Elçin, çalışmasında, Türklerde ad alma geleneğinin çok eskilere dayandığını örneklerle anlattıktan sonra şu hükümde bulunuyor: Ferdiyetin kendini gösterdiği zamanlardan itibaren cemiyette belli dinî- bedii fonksiyonu olan şairler, aynı zamanda kolektif ruh ve zihniyetin tercümanı olan şiirlerini dinleyici veya okuyucu zümrelerinin hafızalarına emanet ederken kaynağı totem devrine 15. M.Sabri KOZ, Âşık Edebiyatımızda Ortak Mahlaslar Sorunu, I. UTHE Semineri, Eskişehir, 1987, s. 169-179. 16. MUSTAFA İSEN, Divan Edebiyatında Mahlasdaş Şairler, Milli Eğitim, S. 82, 2. 1989, s. 22-29.

8 çıkabilen şahsiyetlerini korumak, saklamak, dikkati çekmek ve belki sanatlarını ebedileştirmek gibi düşüncelerle mahlas/ tapşırma yı icat etmişlerdir. Türk Halk Şairleri Divan Şairlerinde de görüleceği üzere, kelimelerin mana, şekil ve ahenk unsurlarından faydalanarak kabul ettikleri 'mahlas / tapşırma larla dinleyicilerle okuyucuların zihinlerinde mistik ve esrarlı bir portre çizmeğe çalışırlar... 17 Sonuç olarak Türk Kültür hayatında yaygın olan ad yahut mahlas alma geleneği Anadolu da bütün canlılığıyla hayatiyetini sürdürmektedir. 17 Şükrü ELÇİN, Türk Halk Nazmında"Mahlas / Tapşırma" Alma Geleneği, Halk Edebiyatı Araştırmaları, C. I., Ank., 1988, s. 48.