TÜRKĠYE DE Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠNĠN HUKUKĠ BOYUTU



Benzer belgeler
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda. İşveren Yükümlülükleri -I-

SAYILI KANUN

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

İşçi ve İşveren Tanımları

Bursa Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu Dr. Nurhan SÖZDİNLEYEN

Doç. Dr. Pir Ali KAYA

İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ İŞ KAZALARI VE YARALANMALAR-2

GEREKLİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ÖNLEMİ ALINMAYAN İŞYERLERİNDE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN HAKLARI NELERDİR?

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının Çalışma Hayatına Getirdiği Yenilikler/ Yükümlülükler

İŞVERENİN ÖNLEM ALMA BORCU

OCAK 2013 TÜRKİYE KAMU-SEN AR-GE MERKEZİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İDARİ PARA CEZALARI

YÖNETMELİK. MADDE 2 (1) Bu Yönetmelik, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki işyerlerine uygulanır.

ODAK KALİTE, Çevre, İş Güvenliği ve Risk Yönetimi Danışmanlık Hiz. Ltd. Sti

İŞ KAZALARI. Şenel ŞEN Emekli Baş İş Müfettişi A Sınıfı İş Güvenlik Uzmanı İnşaat Mühendisi

10 dan Az ÇalıĢanı Olan ĠĢyerleri ÇalıĢanı Olan ĠĢyerleri. AZ TEHLĠKELĠ (Aynı miktarda) ÇOK TEHLĠKELĠ (%50 artırılarak)

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI BİLGİLENDİRME SEMİNERİ. HOŞGELDİNİZ Fahrettin YILMAZ Eğitim Uzmanı

İşyerlerinde İşin Durdurulmasına Dair Yönetmelik Birinci Bölüm - Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İşyerinde birden fazla asıl iş tanımına uygun faaliyetin yürütülmesi halinde, bu işlerden tehlike sınıfı yüksek olan iş esas alınacaktır.

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI ( )

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 8 OCAK 2013 ÖNDER KAHVECİ

Apartmanlarda İSG ve Risk Analizleri

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA GÖRE FAALİYETİ DURDURULAN İŞYERLERİ HAKKINDA HUKUKİ SONUÇLAR

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUN UN TARAFLARA GETİRDİĞİ YÜKÜMLÜLÜKLER

XXIV. İşyerlerinde İşin Durdurulmasına Dair Yönetmelik. iş SAĞLIĞI VE GÜVENLiĞi MEVZUATI

İŞ GÜVENLİĞİ SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLIĞI KANUNU 6331 SAYILI 6331 SAYILI. Çalışanların bilgilendirilmesi.

Boss Yönetişim Yeni İş sağlığı ve İş güvenliği

10 dan Az ÇalıĢanı Olan ĠĢyerleri ÇalıĢanı Olan ĠĢyerleri. AZ TEHLĠKELĠ (Aynı miktarda) ÇOK TEHLĠKELĠ (%50 artırılarak)

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HUKUKİ SORUMLULUKLAR. Doç.Dr. Saim OCAK MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6645 SAYILI SON TORBA KANUN İLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Biyosidal Ürünlerde İş Sağlığı ve Güvenliği

09 Aralık 2003 Tarihli Resmi Gazete

10 dan Az Çalışanı Olan İşyerleri Çalışanı Olan İşyerleri. AZ TEHLİKELİ (Aynı miktarda) ÇOK TEHLİKELİ (%50 artırılarak)

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Madde 1- Bu Yönetmelik, işyerlerinde sağlık ve güvenlik şartlarının

(*09/12/2003 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır)

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu-3

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

ÇALIŞMA MEVZUATI İLE İLGİLİ BİLGİLER

SORU VE CEVAPLARLA 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASININ GETİRDİKLERİ

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2016 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

10 dan Az Çalışanı Olan İşyerleri Çalışanı Olan İşyerleri AZ TEHLİKELİ ÇOK TEHLİKELİ TEHLİKELİ

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

(Türkiye Sözleşmeyi 18 Ekim 1961 tarihinde imzalamış ve 16 Haziran 1989 tarihinde onaylamıştır.)

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2016 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2018 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2016 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2018 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2018 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2018 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2019 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

İŞ GÜVENLİĞİ MÜHENDİSİ. Yrd. Doç. Dr. Fuat YILMAZ Gaziantep Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI

10 dan Az Çalışanı Olan İşyerleri Çalışanı Olan İşyerleri. AZ TEHLİKELİ (Aynı miktarda) ÇOK TEHLİKELİ (%50 artırılarak)

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2016 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu na Genel Bakış

İSG PROFESYONELLERİNİN STATÜSÜ ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ İŞ GÜVENCESİ

YENİ İŞ GÜVENLİĞİ KANUN ve YÖNETMELİKLEREGÖRE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI ve İŞVERENLERİN GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI KONUSUNDA ÖZET BİLGİLER

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2018 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

MART 2013 MEVZUAT BÜLTENİ. Çevre & İş Güvenliği

6/1-a İşyeri hekimi çalıştırmamak

YAPI İŞLERİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ CEZALAR HAZIRLAYAN KORAY ERDEN

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUN BAZI MADDELERİ DEĞİŞİYOR

Maliye Bakanlığı Tarafından Belirlenen Yeniden Değerleme Oranına Göre Hesaplanmış 6331 Sayılı İSG Kanunu ndaki İdari Para Cezaları

Maliye Bakanlığı Tarafından Belirlenen Yeniden Değerleme Oranına Göre Hesaplanmış 6331 Sayılı İSG Kanunu ndaki İdari Para Cezaları

Kanun Maddesinde Sözü Edilen Fiil

6331 SAYILI İSG KANUNUNA GÖRE 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

İNŞAAT MÜHENDİSİNİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

İŞ KAZASINA MARUZ KALAN İŞÇİ ( Maluliyet Oranı %0 Olsa Dahi Kusur Durumu Saptanarak Sonuca Göre Manevi Tazminata Karar Verilebileceği )

İŞYERLERİNDE İŞİN DURDURULMASINA DAİR YÖNETMELİK

İş Sağlığı ve İş Güvenliğinde Çalışan Katılımının Önemi

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU

d) Eğitim, bilgilendirme ve kayıt;

DEĞERLENDİRİLMESİ AMAÇ:

SUNU PLANI SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU HAKKINDA GENEL BİLGİLENDİRME 2- ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNDA ALT İŞVEREN

6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanununun 4857 sayılı iş kanunuyla ilişkisi

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUN UYGULAMASINA İLİŞKİN BİLİNMESİ GEREKENLER

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI BİLGİLENDİRME SEMİNERİ

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

ARALIK 2017 VE ÖNCESİ TARİH BASKILI İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ DERS KİTABINA İLİŞKİN DÜZELTME CETVELİ

İş Sağlığı ve Güvenliğinde Devlet Denetimi. Mehmet Nuri GÖRÜCÜ İş Teftiş İstanbul Grup Başkan Yrd.


İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARININ ÇALŞMALARI

İTÜ MADEN FAKÜLTESİ İş Sağlığı ve Güvenliği İç Yönergesi

İŞ GÜVENLİĞİ SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLIĞI KANUNU 6331 SAYILI 6331 SAYILI. İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları MADDE 8

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA GÖRE 2016 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

İŞ KAZASI ILO YA GÖRE İŞ KAZASI ÖNCEDEN PLANLANMAMIŞ, BİLİNMEYEN VE KONTROL ALTINA ALINAMAMIŞ OLAN ETRAFA ZARAR VEREBİLECEK NİTELİKTEKİ OLAYDIR.

Transkript:

TÜRKĠYE DE Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠNĠN HUKUKĠ BOYUTU Mahmut EkĢioğlu 1, Ali İşeri 2, Mehmet Gökhan Alper Yalçın 2 1 Doç. Dr., Boğaziçi Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü 34342 İstanbul mahmut.eksioglu@boun.edu.tr 2 Fatih Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, İstanbul aliiseri@fatih.edu.tr ÖZET İş sağlığı ve güvenliği (İSG), işyerinde işgörenleri kaza, mesleki hastalıklar ve sosyal risklere karşı korumak için yapılan çalışmaları içerir. Bu konuda birçok yasal düzenlemeler mevcuttur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığının yayınladığı İş sağlığı ve güvenliği yönetmeliği ve İş sağlığı ve iş güvenliği tüzüğü bunların arasından en genel kapsamlı olanlarıdır. Bu yasal düzenlemelerde; iş sağlığı ve güvenliği konusunda işçilerin ve işverenlerin yükümlülükleri anlatılmaktadır. Ayrıca işyerinde, iş sağlığı ve güvenliğine aykırı bir durumun tespiti halinde işyerinin kapatılması veya işin durdurulması gibi yaptırımlardan bahsedilmektedir. Bu çalışmada, İSG açısından İş Kanunu ve ilgili diğer kanunlar, İSG yönetmelikleri ve taraflara getirdiği yükümlülükler, ve İSG ve tarafların sorumluluk, hak ve cezai hükümlülükleri, işverenin iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle maddi ve manevi tazminat sorumluluğu, cezai sorumluluğu, idari sorumluluğu ve para cezaları incelendi. Bu yasal düzenlemelerin nasıl uygulandığı araştırıldı ve yaptırımların gerçekten caydırıcı etkilerinin olup olmadığı ortaya konmaya çalışıldı. Bunun içinse, iş mahkemelerinde açılan ve sonuçlanan ilgili davalar incelendi. Anahtar Kelimeler: iş sağlığı ve güvenliği, iş hukuku, iş mahkemeleri, cezai yaptırımlar. 1. GĠRĠġ Bireylerin haklarını korumak devletin anayasal bir ödevidir. Devlet işçi ve işveren arasındaki mevcut ilişkileri yasalarla düzenleyerek anayasanın kendisine yüklemiş olduğu çalışanın sosyal haklarını güvence altına alma ödevini yerine getirmektedir. İş sağlığı ve güvenliği temelde bireyi korumayı amaç edinmektedir. İşveren karşısında güçsüz durumunda olan çalışanın korunması için çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve düzenlenmesini yasama organı gerekliliğe uygun olarak çıkarttığı yasalarla gerçekleştirir. Bu bağlamda iş sağlığı ve güvenliği, kendisi ile ilgili mevzuatlardan da anlaşılacağı üzere işçi ve işveren yükümlülüklerinin, çalışma ortamında yapılması gereken düzenlemelerin, iş sırasında meydana gelen kazaların veya sonradan ortaya çıkabilecek meslek hastalıklarının varlığı halinde işçi ve işveren sorumluluklarının neler olacağını içermektedir. İş sağlığı ve güvenliği alanında temel düzenleyici kanunlar, 2012 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 2003 yılında Resmi Gazete de yayınlanan 4857 Sayılı İş Kanunu dur. Bu ilgili kanunlar, iş sağlığı ve güvenliği kavramını, işçi ve işveren sorumluluklarını, çalışma ortamının nasıl olması gerektiğini, denetim mekanizmalarını ve yaptırımlar gibi pek çok düzenlemeyi içermektedir. Bunun yanında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili pek çok farklı durum için Borçlar Kanunu nun, Medeni Kanun un ve Ticaret Kanunu nun ilgili maddelerinin hükümleri de uygulanır. Ayrıca adli yaptırımlar kısmı, karşılaşılan kaza ve meslek hastalığının durumuna bağlı olarak Ceza Kanunu nun ilgili maddelerince düzenlenmektedir. Farklı kurumların veya işletmelerin işleyişlerinde farklılıklar mevcuttur. Bundan dolayı bu kurumlar genel kapsamlı kanunlar haricinde ilgili kanunlara aykırı olmamak üzere işleyişlerine özgü tüzük ve yönetmeliklere ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden Bakanlar kurulunca ihtiyaca bağlı olarak tüzükler ve kurumlarca da yönetmelikler çıkartılmaktadır.

2. Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ HAKKINDAKĠ KAYNAKLAR VE ĠLGĠLĠ MEVZUATLAR İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kaynakları hiyerarşik bir biçimde inceleyecek olursak aşağıdaki gibi bir sıralama ve inceleme yapabiliriz. 2.1 Yasama Kaynakları 2.1.1 Anayasa Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yasama kaynaklarının başında anayasa gelir. Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Anayasa bu özellikleri ile hukukun öteki kaynaklarına yön veren temel esasları içerir. Bu bağlamda Anayasanın 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten ilke ile yine anayasanın 41-65. Maddelerindeki temel sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler arasında yer alan sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler ülkemizdeki sosyal güvenlik hukukuna ve iş sağlığı ve güvenliği hukukuna yön veren başlıca esaslardır. İş sağlığı ve güvenliği de devletin koruması altında bulunan sosyal güvenlik haklarının bir alt bölümümü oluşturmaktadır ve anayasanın ilgili maddeleri ile devlete denetleme ve düzenleme ödevini yüklemektedir. Sosyal güvenlikle ilgili olarak anayasanın 60. maddesi, sosyal güvenliği herkes için temel bir hak olarak belirlemiş ve sosyal güvenliği sağlamak üzere devletin gerekli önlemleri almasını ve örgütü kurmasını emretmiştir: Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. (Anayasa 60. madde). Bu maddeden anlaşılacağı üzere iş sağlığı ve güvenliği, sosyal güvenliğin altında bir bölümdür ve çalışan güvenliği ve hakları, çalışma ortamının düzeni vb. konularda devletin ilgili tedbirleri alma ve düzeni sağlama ödevi mevcuttur. Böylece ülkemizde sosyal güvenlik ve iş sağlığı ve güvenliği anayasal bir hak olarak koruma altına alınmıştır. Anayasanın iş sağlığı ve güvenliği ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olan diğer maddelerini de şu şekilde sıralayabiliriz: Anayasa 5. Madde: Devletin, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını sağlama, insanın maddi ve manevi varlığını geliştirme amaç ve görevi. Anayasa 17. Madde: İnsanın yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı. Anayasa 10. Madde: Eşitlik ilkesi. Anayasa 41. Madde: Ailenin ve çocuğun korunması. Anayasa 49. Madde: Çalışma hakkı ve devletin işsizliği önleyici tedbirler alma ödevi. Anayasa 56. Madde: Kişinin sağlığının ve çevrenin korunması. 2.1.2 Yasalar Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusuna özel olarak çıkartılmış ve yürürlükte olan yasa sayısı oldukça fazladır. Bu yasalardan başlıcaları 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 4857 Sayılı İş Kanunu dur. Bu kanunlar çerçevesinde işçi ve işveren yükümlülükleri, çalışma ortamında yapılması gereken düzenlemeler vb. durumlar, bunların yanında bu kanuna uyulmaması durumunda işveren ve işçilerin ne tür yaptırımlarla karşılaşacağı genel olarak belirtilmiştir.

2.2 Yürütme Kaynakları Belirli bir konunun tüm ayrıntılarıyla yasa tarafından düzenlenmesi oldukça güçtür, bu nedenle yasalar, düzenlendikleri konuya ilişkin temel esasları belirlerler. Bunların ayrıntıları, uygulanma biçimleri ve teknik yönleri ise yürütme organı tarafından çıkarılan tüzük, kararname ve yönetmeliklerle düzenlenir. 2.2.1 Tüzükler Tüzükler, anayasanın 115. maddesine göre, yasanın uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek, yasalara aykırı olmamak ve Danıştay ın incelemesinden geçirilmek koşuluyla, bakanlar kurulu tarafından çıkartılır. Tüzükler cumhurbaşkanınca imzalanır ve yasalar gibi resmi gazetede yayınlanır. İş sağlığı ve güvenliği hukuku alanında çıkarılmış olan tüzüklerin başlıcaları şunlardır: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü İş Teftiş Tüzüğü Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde Tünel Yapımında Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Tüzük Radyasyon Güvenliği Tüzüğü 2.2.2 Yönetmelikler Tüzüklerden sonra gelen yönetmelikler ise, anayasanın 124. maddesi uyarınca kendi görev alanlarını ilgilendiren yasaların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri tarafından çıkartılırlar. Anılan maddede açıkça belirtildiği gibi yönetmelikler, hem yasaya hem de tüzüğe aykırı olamazlar. 2.2.3 Kararnameler ve genelgeler Tüzük ve yönetmelikler dışında, belirli konulara ilişkin olarak bakanlar kurulu tarafından çıkartılan kararnameler ile yasa hükümlerinin nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumlarının genelgeleri iş sağlığı ve güvenliği hukukunun önemli diğer kaynakları arasında yer alır. 2.3 Yargı Kaynakları İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukuna ilişkin yargı kaynakları, Anayasa Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay tarafından verilen kararlardan oluşur. Uyuşmazlıkların çözümü için yargı organlarınca verilen kararlar, öteki alanlarda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği hukukunda da yardımcı kaynak olarak önem taşır. Bu üst yargı organlarınca verilen kararlar emsal karar niteliği taşıyarak yargılama esnasında mahkemelerin işini kolaylaştırır. 3. Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KANUNU 2012 Haziran ayına kadar iş sağlığı ve güvenliği konusunda özel bir kanun bulunmamaktaydı. İş sağlığı ve güvenliği hukuku, 4857 Sayılı İş Kanunu nun 77., 78., 79., 80., 81. ve 88. maddelerince düzenlenmekteydi. Haziran 2012 de Resmi Gazete de yayınlanan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile bu eksiklik giderilmeye çalışıldı. Bu kanunun yeni çıkması sebebiyle bu kanuna ait tüzük ve yönetmelikler henüz tam olarak oluşmamıştır. Bu yüzden

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun Geçici 2. Maddesi uyarınca, 4857 Sayılı İş Kanunu na dayanarak çıkartılan yönetmelikler yeni kanunla öngörülen yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar geçerli sayılmıştır. Aynı şekilde yeni kanunun 27. Maddesine göre yine yeni kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4857 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır. Bu bölümde yeni çıkan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun önemli hususları üzerinde durulmaya çalışılacaktır. 3.1 Amacı Kanunun amacı yine kanunun 1. Maddesinde şu şekilde belirtildiği üzere işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir. 3.2 ĠĢveren ile ÇalıĢanların Görev, Yetki ve Yükümlülükleri Kanunun ikinci bölümünde işveren ve çalışanların görev, yetki ve yükümlülükleri açıklanmıştır. 3.2.1 ĠĢverenin genel yükümlülüğü İşverenlerin genel yükümlülükleri kanunun 4. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: (1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır. ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır. d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır. (2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. (3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez. (4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz. 3.2.2 Risklerden korunma ilkeleri İşveren, yükümlülüklerini yerine getirirken kanunun 5. Maddesinde belirtildiği gibi aşağıdaki ilkeleri göz önünde bulundurur: a) Risklerden kaçınmak. b) Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c) Risklerle kaynağında mücadele etmek.

ç) İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d) Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e) Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f) Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g) Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ) Çalışanlara uygun talimatlar vermek. 3.2.3 ĠĢyeri hekimleri ve iģ güvenliği uzmanları İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının görev ve sorumluluklarından başlıcaları kanunun 8. Maddesince aşağıdaki gibi düzenlenmiştir: (1) İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür. (2) İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları; görevlendirildikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir; bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, bu hususu Bakanlığın yetkili birimine bildirir. (3) Hizmet sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur. (4) Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır. 3.2.4 ÇalıĢanların yükümlülükleri İşverenlerin yükümlülükleri olduğu gibi, kanuna göre çalışanların da yükümlülükleri mevcuttur. Bunlar kanunun 19. Maddesinde aşağıdaki gibi listelenmiştir: (1) Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. (2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır: a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.

ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. 3.3 TeftiĢ ve Ġdari Yaptırımlar Kanunun 4. Bölümü, bu kanunun doğru şekilde uygulandığının nasıl teftiş edileceğini ve doğru uygulanmadığı hallerde ne gibi idari yaptırımlar uygulanacağını içermektedir. Bu kanunun 24. Maddesine göre bu teftişleri Bakanlık iş müfettişleri yapar. Kanunun 26. Maddesinde işverenlerin yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda maruz kalacakları idari para cezaları ve uygulanması açıklanmıştır. Ancak işverenler için en yükseği 5000 TL olan bu idari para cezalarının çok yüksek bir caydırıcılık etkisi bulunmamaktadır. Asıl caydırıcılık etkisi olan idari yaptırım bu idari para cezalarından çok işin durdurulmasıdır. İşin durdurulmasıyla ilgili hükümler kanunun 25. Maddesinde aşağıdaki gibi açıklanmıştır: (1) İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde; bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur. Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur. (2) İş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili üç iş müfettişinden oluşan heyet, iş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili iş müfettişinin tespiti üzerine gerekli incelemeleri yaparak, tespit tarihinden itibaren iki gün içerisinde işin durdurulmasına karar verebilir. Ancak tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi hâlinde; tespiti yapan iş müfettişi, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçerli olmak kaydıyla işi durdurur. (3) İşin durdurulması kararı, ilgili mülki idare amirine ve işyeri dosyasının bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir. İşin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından yirmi dört saat içinde yerine getirilir. Ancak, tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi nedeniyle verilen işin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından aynı gün yerine getirilir. (4) İşveren, yerine getirildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde, yetkili iş mahkemesinde işin durdurulması kararına itiraz edebilir. İtiraz, işin durdurulması kararının uygulanmasını etkilemez. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Mahkeme kararı kesindir. (5) İşverenin işin durdurulmasını gerektiren hususların giderildiğini Bakanlığa yazılı olarak bildirmesi hâlinde, en geç yedi gün içinde işyerinde inceleme yapılarak işverenin talebi sonuçlandırılır. (6) İşveren, işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür. 3.4 Diğer Maddeler Yukarıda belirtilen maddeler haricinde kanunda iş sağlığı ve güvenliği konusundaki birçok diğer konuya da açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir: Madde 11: Acil durum planları, yangınla mücadele ve ilk yardım Madde 12: Tahliye

Madde 13: Çalışmaktan kaçınma hakkı Madde 14: İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi Madde 15: Sağlık gözetimi Madde 16: Çalışanların bilgilendirilmesi Madde 17: Çalışanların eğitimi Madde 18: Çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması 4. Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ AÇISINDAN YAPTIRIMLAR İş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uyulmamasından dolayı işveren, çalışan veya üçüncü kişilere çeşitli yaptırımlar uygulanabilir. Bu yaptırımlar idari yaptırımlar olabileceği gibi adli yaptırımlar da olabilir. 4.1 Adli Yaptırımlar Adli yatırımlar Türk Ceza Kanunu na (TCK) dayanarak uygulanan yaptırımlardır. Burada önemli iki terim üzerinde durmak gerekir. Birincisi kast, yani suçun bilerek ve istenerek işlenmesidir. İkincisi ise taksirdir. Taksir ise, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın veya suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili adli yaptırımların çoğu TCK nun taksirle yaralama/vücut dokunulmazlığına karşı suçlar kapsamındaki maddeleri göz önüne alınarak verilmektedir. Bununla birlikte iş kazası ölümle sonuçlanmışsa, TCK nun taksirle öldürme/hayata karşı suçlar kapsamındaki hükümleri kullanılabilmektedir. TCK nun 83. ve 85. maddelerine göre tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslek ve sanatta acemilik veya nizamlara, emirlere ve talimatlara riayetsizlik nedeniyle meydana gelen ölüm ve yaralanma fiilleri cezalandırılmaktadır. Bu kanunun ilgili maddesine göre bir iş kazasında kusurlu olunabilmesi için, icrai veya ihmali bir eylemin varlığı, failin tedbirsiz veya dikkatsiz davranması, meslek ve sanatta acemilik yapması, emir ve talimatlara uymamasının söz konusu olması, işçi-işveren-kaza olayı arasındaki "illiyet bağı" unsurlarının mevcut bulunması gerekmektedir. Usul hukuku bakımından ise, Türk Ceza Muhakemeleri Kanunu kapsamında işyerinde iş kazası sonucu yaralanma veya ölüm olayı meydana geldiğinde, Cumhuriyet Savcısı kim veya kimlerin olumsuz davranışlarının bu kazaya neden olduğunu araştıracaktır. Kazanın sorumlusu; işveren veya işveren vekili, işyerinde çalışan herhangi bir mühendis, ustabaşı veya işçi olabilir, oluşan iş kazası bu kişilerden birkaçının olumsuz davranışlarının birleşmesi sonucu da meydana gelebilir. Kaza hizmet kusuru sonucu oluşabilir veya olayda kaçınılmazlık olabilir. Böyle bir durumda sanıklar olumsuz davranışlarının oranı ölçüsünde ilgili kanun maddeleri çerçevesinde cezalandırılacaklardır. 4.1.1 ĠĢ Kazası Davalarında Cezalar ve Süreleri Taksirle bir kişinin ölümüne sebep olan kişi, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Birden fazla insanın ölümü veya bir ölüme ilave olarak yaralanma olursa, 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Taksirle yaralayan kişi, 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

4.1.2 Tazminat Davaları Tazminat davaları, kişilerin veya Kuruluşların uğradığı zararın tazmin edilmesini hedefler. Genel manada, meydana gelmiş olan zararlar; işçi işveren ve üçüncü şahıslar tarafından, kusurları oranında tazmin ettirilir. Ancak bir istisnai durum söz konusudur. Eğer kaza, kaçınılmazlık sebebiyle meydana gelmiş ise, kaza ile ilgili herhangi bir kişinin veya kuruluşun kusuru bulunmuyor ise, bu zararın belli oranlarda işçi ve işveren tarafından çekilmesi gerekmektedir. İşverenin bu yükümlülüğüne kusursuz sorumluluk denmektedir. İş kazalarından dolayı tazminat davası, olayın meydana gelmesinden veya olayın fark edilmesinden itibaren 10 yıl içinde açılması gereklidir. Aksi halde zaman aşımına uğramış olur. Tazminat davalarının çeşitleri aşağıdaki gibidir: ĠĢ göremezlik tazminatı: Bu tazminat, kişinin yıpranma sebebiyle uğramış olduğu gelir kaybı için ödenmesi gereken bir tazminattır. Destekten yoksun kalma tazminatı: İş kazası veya meslek hastalığı sonucunda kişinin ölmesi durumunda, bu kişi hayattayken destek verdiği kişilerin, bu desteklerini yitirmiş olmaları dolaysıyla, bunun tazmin edilmesi için açılan davalardır. Manevi tazminat: Duyulan elem ve acı, ruhsal dengenin bozulması, yaşama sevincinin azalması sebebiyle Borçlar Kanununun 47. maddesi gereğince verilen tazminattır. Manevi tazminat miktarı, zararın büyülüğüne, mağdurun ekonomik durumuna ve işverenin ekonomik durumuna göre hâkim tarafından takdir edilir. 4.2 Ġdari Yaptırımlar İş sağlığı ve güvenliği hukukunun, mevcut mevzuatlarla uyulmasını zorunlu kıldığı durumların dışına çıkılmasının adli olduğu kadar idari yaptırımlarla da karşılığı mevcuttur. Bu idari yaptırımlar Bölüm 3.3 de de anlatıldığı gibi 6331 Sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu nda açıkça ifade edilmiştir. Bu kanunun 25. Maddesi idari para cezalarının hangi durumlarda ne kadar uygulanacağını, 26. Maddesi ise işin hangi durumlarda durdurulacağını açıklamaktadır. 5. ÖRNEK DAVALAR İş sağlığı ve güvenliği hukuku konusunda Yargıtay a ve ilgili mahkemelere konu olmuş davalardan bazıları incelendi. Özellikle meslek hastalıklarıyla ilgili duyarsızlık ve bilgisizlik nedeniyle bu konuda çok fazla davaya rastlanılmadı. Aşağıdaki iki örnek bulunan örnekler arasında dikkat çekenlerdendir. 5.1 Silikozis İncelenecek olan aşağıdaki dava konusu meslek hastalığı ülkemizde medya vb. pek çok alanda gündeme getirilen bir durum olduğu için bu dava kararının örnek dava kararı olarak ele alınması uygun görüldü. Söz konusu dava, 2010/8217 sayılı esas numaralı ve 2011/16816 sayılı karar numaralı olup Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından 01/12/2011 tarihinde karara bağlanmıştır. İçinde bulunduğu durum davaya konu olan işçi, kot taşlama işinde çalışan bir çalışandır. Kot taşlama atölyesi sahibi iş verenin iş sağlığı güvenliği konusunda 4857 İş Sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda alması gereken önlemleri almadığı ve bu sebeple işçinin mesleki Silikozis hastalığına yakalanarak % 34 oranında sürekli iş göremez duruma düştüğü dava metninde anlatılmaktadır. Ayrıca dava süreci içerisindeki bilirkişi raporunda, davalı işverenin % 70 kusurlu, sigortalının kusursuz ve % 30 oranında ise kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Olayda ilk derece mahkemesince verilen karar Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından temyize götürülmüş ve temyiz incelemesi yapılmıştır. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 10. Hukuk Dairesi sonuç olarak şu hükme varmıştır: sigortalının

mesleki Silikozis hastalığına yakalanmasına sebebiyet veren kot taşlama işi, kotların beyazlatılması ve eskitilmiş görünümü verilmesi için, kumun kuru hava kompresörleriyle kotların yüzeyine tutularak aşındırılması işlemi olup, üretimin zorunlu bir parçası olmayıp tamamen estetik kaygılarla uygulanan bir yöntemdir. Kaldı ki, aynı iş makine kullanılarak laser veya robotlar aracılığıyla da yapılmaktadır. İşyerinde alınması gereken önlemlerin hiçbirinin işveren tarafından alınmadığının bilirkişiler tarafından tespit edilmiş olması karşısında, tamamen estetik kaygılar nedeniyle anılan kumlama yöntemiyle üretim yapmakta ısrar edilmiş olması, Anayasa ile teminat altına alınmış olan yaşama hakkının ihlali niteliğinde olup, bu durumun "kaçınılmaz bir sonuç olarak değerlendirilmesi" isabetli bulunmamaktadır. Yargıtay yukarıdaki dava örneğinde ilk derece mahkemesinin kararını esas bakımından hukuka uygun bulmuş ve işverene yükletilen tazminatı onamıştır. Ancak Yargıtay ın temyiz kararını kabul etmesinin sebebi, usul hukuku bakımından bilirkişi raporunun usule uygun olmadığı kanısına varmasıdır. Çünkü önceki bilirkişi raporunda işveren %70 kusurlu bulunmuş, diğer %30 luk kesim içinse kaçınılmazlık ifadesi kullanılmıştır. Yargıtaya göre bu bilirkişi raporu yenilenmelidir. Sonuç olarak Yargutay dosyanın tekrar incelenmesi gerektiğini, konusunda ve iş güvenliği konularında uzman tekstil mühendisi, kimya mühendisi ve göğüs hastalıkları uzmanı bilirkişilerden oluşacak heyetten yeniden rapor alınması gerektiğini, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiğini belirtmiş ve temyiz başvurusunu kabul etmiştir. 5.2 Bel Fıtığı Bel fıtığı en sık rastlanan meslek hastalıklarından birisidir. Bu rahatsızlıkla ilgili 1995 yılından bu yana verilen tüm Yargıtay kararları incelendi. Ancak bel fıtığından dolayı Yargıtay a gelen ve iş göremezlik tazminatına karar verilen herhangi bir davaya rastlanılmadı. Bulunan en uygun örnek dava aşağıdaki gibidir. Ancak bu örnek davada çalışan davayı kendisinde iş kaynaklı bel fıtığı oluştuğu için değil, rahatsızlığı sebebiyle hukuka aykırı olarak işten çıkarıldığı için kıdem ve ihbar tazminatlarını almak için açmıştır. Söz konusu dava, 2008/21933 sayılı esas numaralı ve 2010/6810 sayılı karar numaralı olup Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından 15/03/2010 tarihinde karara bağlanmıştır. İçinde bulunduğu durum davaya konu olan işçi, işyerindeki ağır çalışma koşulları nedeni ile belinden ve bacaklarından rahatsızlandığını, tedavi görüp tekrar işe başladıktan bir süre sonra ağrılarının artması üzerine işverenden ağır kaldırmayı gerektirmeyecek bir işte görevlendirilmesini talep ettiğini ve bunun üzerine haksız olarak işten çıkarıldığını belirtmiştir. İlgili tazminatların ve alacaklarının işverene ödetilmesi için dava açmıştır. Davalı işveren ise davacının rahatsızlıklarını bahane ederek ve raporlarından söz ederek işi kendisinin bıraktığını savunmuştur. İlk derece mahkemesi davacının taleplerini reddetmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 10. Hukuk Dairesi sonuç olarak şu hükme varmıştır: Dosyada mevcut tıbbi belge ve raporlar ile davalı vekilinin cevap dilekçelerindeki açıklamalardan davacının davalı şirkete ait mobilya imalat işyerinde üretim bölümünde işçi olarak 11.07.2002 tarihinde çalışmaya başladığı, 20.11.2006 tarihinde bel ağrısı şikayeti ile muayene ve tedavisinin yapıldığı, istirahat verildiği, istirahatı takiben fizik tedavi gördüğü, 05.01.2007 tarihinde bel fıtığı rahatsızlığı nedeniyle ameliyat olduğu, davacının 45 günlük istirahatından sonra tekrar çalışmaya başladığı, rapor bitimi tekrar çalışmaya başlayan davacının rahatsızlığı nedeni ile ağır kaldırmasını gerektirmeyecek bir işte görevlendirilmeyi talep ettiği, ancak bu talebin işveren tarafından kabul edilmeyip, davacının iş akdinin feshedildiği, davacının işyerini sebepsiz terk ettiğini savunan davalı işverenin devamsızlık tutanaklarına ve tanık deliline dayandığı, ancak tutanak tanıklarının devamsızlığa ilişkin kesin ve inandırıcı beyan ve açıklamalarının olmadığı gibi, devamsızlık tutanaklarını imzalayan tanık H. B.'ın davacı ile aynı bölümde çalışmadığı, davacının devamsızlık yaptığını savunan ve ispat yükü üzerinde olan davalı işverenin savunmasını kesin ve inandırıcı biçimde

kanıtlayamadığı, işyerinde 5 yıla yakın çalışan davacının tazminat haklarını ortadan kaldıracak şekilde işyerini terk etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşılmakla davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddi hatalı olmuştur. Bu kararla birlikte, çalışma şartları nedeniyle bel fıtığı olan bir çalışanını artık işe uygun olmadığı için hukuk dışı yollarla işten çıkaran işveren, tazminat ödemek zorunda kalmıştır. 6. SONUÇLAR Türkiye deki iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına baktığımızda son çıkarılan yasalarla birlikte belli bir noktaya gelindiği görülmektedir. Yeni yasaya ait tüzük ve yönetmeliklerin çıkartılması henüz tamamlanmamıştır. Ancak Türkiye deki asıl sorun yine her zamanki gibi uygulamalardaki eksiklikler, bilgisizlik ve duyarsızlıktır. Özellikle meslek hastalıkları konusunda bu daha da çok ortaya çıkmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu nun 2010 yılları verilerine (SGK, 2010) göre Türkiye de yılda 62.903 iş kazası meydana gelmesine rağmen yine aynı dönemde sadece 533 meslek hastalığı görülmüştür. Sadece bu sayı bile Türkiye deki meslek hastalıklarının ne kadar gözardı edildiğinin göstergesi gibidir. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri (ABD) istatistiklerine (Bureau of Labor Statistics, 2007) göre bu ülkedeki üretim birimlerindeki meslek hastalıkları oranı her 10 bin çalışan için 41 dir. İyimser bir yaklaşımla ABD ile aynı meslek hastalıkları oranına sahip olduğumuzu düşündüğümüzde, yaklaşık 10 milyon sigortalı çalışan kişi arasında yaklaşık 41 bin kişide meslek hastalığı görünmesi gerekirdi. Bu rakamlara İSG standartlarımızın düşüklüğü ve kayıt dışı dahil edildiğinde ise durum gerçekte çok daha vahimdir. Takdir edilir ki, SGK nın rapor ettiği 533 meslek hastalığı sayısının ABD nin rapor ettiğinin 80 de birine tekabül etmesi, bizim ABD den çok daha iyi ergonomik önlemler almamızdan değil, fakat ülkemizde konuyla ilgili mevcut bilgisizlik ve umursamazlıktandır. Sonuç olarak, Türkiye de iş sağlığı ve güvenliğinin hukuki boyutunda belli bir noktaya gelinmiştir. Bu atılması gereken ilk ve önemli bir adımdı. Fakat, İSG konusunda ileri seviyeye gelmemiz bundan sonra uygulamalar konusunda atılacak adımlardaki başarıya bağlıdır. Öncelikle, yetkili resmi makamların bu yasaları eğitim ve yaptırımlarla uygulatması gerekmektedir. Her işveren işletmesinde İSG nin ciddiye alınması gereken bir konu olduğunu anlamak ve bu konuda harekete geçmek durumunda bırakılmalıdır. Yaptırımların yanında farkındalığın artırılması, bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları ile işletmelere destek olunmalı ve başarılı işletmeler ödüllendirilmelidir. İşletmelerde ergonomi programı uygulamalarının, sadece İSG konusunda değil, fakat verimlilik ve iş kalitesinin artmasında da etkili, ekonomik kazançlar da sağlayan, artık bilimsel olarak kanıtlanmış bir yaklaşım olduğu dünyadan uygulama örnekleriyle işletmelere anlatılmalıdır. Tabii, önemli bir nokta da kayıtdışı işletmelerin kayıt altına alınmasıdır. KAYNAKÇA Bureau of Labor Statistics, 2007. Nonfatal occupatıonal injuries and illnesses requiring days away from work, 2007. http://www.bls.gov/news.release/archives/osh2_11202008.pdf SGK, 2010. SGK İstatistik Yıllıkları. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/tr/kurumsal/istatistikler/sgk_istatistik_yilliklari