Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği 1



Benzer belgeler
Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)


İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara


İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

2001 ve 2008 Yılında Oluşan Krizlerin Faktör Analizi ile Açıklanması

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

internet adreslerinden

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

-2.98% -10.0% 19.7% 13.5% % Ocak 19 Ocak 19 Şubat 19 Şubat 19 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER.

BAKANLAR KURULU SUNUMU

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

MESLEK KOMİTELERİ DURUM TESPİT ANKETİ

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

internet adreslerinden


Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

DÜNYA EKONOMİSİ. FED in faiz artırımı sürecine yönelik zamanlamayı fiyatlandırmakla güçlük çeken küresel piyasalar,

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

A Y L I K EKONOMİ BÜLTEN İ

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

internet adreslerinden

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

internet adreslerinden

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

%7.26 Aralık

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )


ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2013 YILI 6 AYLIK RAPORU Bu rapor Garanti Emeklilik ve Hayat A.Ş. Altın Emeklilik Yatırım

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA

1.56% -4.1% 20.3% 11.4% % Kasım 18 Ekim 18 Kasım 18 Aralık 18

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:9

Özel sektör Dış Borçları: Yeni bir kırılganlık kaynağı mı?

İçindekiler kısa tablosu

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Dengesi Dr. Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK)

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

Transkript:

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği 1 Fatih YÜCEL * Hüseyin KALYONCU ** Özet Küreselleşen dünyada, geçilen yüzyıl içinde çıkış noktaları ve sonuçları birbirinden farklı çeşitli krizler yaşanmıştır. Bir ülkede ortaya çıkan krizin diğer ülkelere sirayet etmesi mali ve ticari küreselleşmenin bir sonucu olarak düşünülebilir. Kriz, küreselleşme denizinde yüzen ülke ekonomilerinin farklı şiddetlerde mali fırtınalara yakalanmasıdır. Bu noktada yanıt aranması gereken soru, Kriz geliyorum der mi? dir. Çalışmamızda bu soruya yanıt aranacaktır. Literatürde, krizlerin önceden bilinebileceğine yönelik çeşitli öncü göstergeler in varlığı tartışılmaktadır. Bu çerçevede, krizlerin Türkiye ekonomisine hangi kanallardan yansıdığı çeşitli öncü göstergeler ışığında araştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Küresel Krizler, Öncü Göstergeler, Türkiye Leading Indicators of Financial Crises and Affecting Channels of Countries Economies: The Case of Turkey Abstract In a globalizing world, several crises with different causes and consequences have been experienced in the last century. It can be considered that financial crisis arising in a country spread to other countries as a result of financial and commercial globalization. Crisis is a situation where countries economies floating in the sea of globalization are caught to financial storms at different severity levels. 1 Bu çalışma, 02-03 Nisan 2010 tarihinde Kırgızistan-Bişkek te Ahmet Yesevi Üniversitesi ve Manas Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen uluslararası Global Mali Kriz konulu konferansta sunulmuş olan metnin küçük değişikliklerle geliştirilmiş halidir. * Doç.Dr., Niğde Üniversitesi, İİBF Fakültesi, İktisat Bölümü, fatihyucel@nigde.edu.tr ** Doç.Dr., Melikşah Üniversitesi, İİBF Fakültesi, Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü, hkalyoncu@meliksah.edu.tr Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 53

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği The question to be answered at this point is Does crises give a signal before it comes? In this paper, we will investigate the answer of this question. In the related literature, the existence of various leading indicators is discussed. In this context we will investigate the channels through which crisis spread to the Turkish economy in the light of leading indicators. Key Words: Global Crisis, Leading Indicators, Turkey JEL Classification Codes: F30, C10, G15 Giriş 19.yy. başlarından günümüze kadar etki dereceleri birbirinden farklı, birçok kriz yaşanmıştır. 19.yy. da ortaya çıkan ve dünya ekonomisini etkileyen 1825, 1836-39, 1847, 1857, 1866, 1873, 1882-84, 1890-93 krizlerinin oluşum sebepleri daha çok savaş, mali spekülasyon ve kıtlıklardır. 20 ve 21.yy. larda ortaya çıkan krizler ise kapitalist ülkelere özgü nitelikler taşımaktadır (Dura, agis 2, 2009). Bu krizler 1900, 1907, 1913, 1920 krizleri, 1929 Büyük Bunalımı, 1973 Enerji Şokları olarak sıralanabilir. 1990 lardan sonra da küreselleşmenin hız ve boyut değiştirmesine bağlı olarak sık aralıklarla dünyanın farklı bölgelerinde krizler yaşanmıştır. Bunlar, Avrupa Para Sistemine bağlı 1992-1993 Avrupa, 1994 Meksika tekila, 1997-1998 Asya, 1998 Rusya, 1999 Brezilya, 2000-2001 Türkiye, 2001 Arjantin ve nihayetinde tüm dünyayı etkileyen 2008 Amerika mortgage krizidir. Kriz kavramı iktisat literatüründe, çöküntü, bunalım, durgunluk, güç dönem ya da buhran gibi terimlere karşılık gelmekte olan ve genel bir ifadeyle ülke ekonomisini önemli derecede sarsacak ani ve beklenmedik bir durumda ortaya çıkan genel olayların bir sonucu oluşan Ekonomik Kriz olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik kriz kavramı da oluşum biçimine göre iki ayrı noktada ele alınabilir; birincisi Reel Sektör Krizleridir. Bu krizler, mal ve hizmet piyasalarında enflasyon krizleri ve durgunluk krizleri olarak, işgücü piyasalarında ise işsizlik krizleri olarak ortaya çıkmaktadır. İkincisi ise, daha spesifik olarak para piyasalarındaki sorunlara bağlı olarak ortaya çıkan Finansal Krizlerdir. Literatürde, finansal krizin tanımlanmasına yönelik birçok açıklama yapılmıştır. Bunlardan bazıları şu şekilde özetlenebilir: Mishkin (1999) e göre: Finansal kriz, verimli yatırım olanaklarına sahip finansal piyasaların ahlaki tehlike ve ters seçim problemlerinin gittikçe kötüleşmesi nedenleriyle, fonları etkili biçimde kanalize edememesi sonucu ortaya çıkan doğrusal olmayan bozulmadır. Bir başka tanımlamaya göre de, genel olarak herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü veya finans piyasasındaki fiyat ve/veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmaları ifade etmektedir (Erdoğan, 2006:5). Goldstein ve Turner, finansal krizi kısa vadeli faiz oranları, varlık fiyatları, ödemelerin bozulması ve iflaslar ile mali kurumların iflası gibi finansal göstergelerin tümünün veya çoğunluğunun ani, keskin ve açık bir biçimde bozulması olarak, Kindleberger ise finansal krizleri konjonktürün tepe noktasındaki dönüşün temel bir unsuru ve önceki genişlemenin kaçınılmaz bir sonucu olarak tanımlamaktadır (Ersoy, 2007:8). Yavaş (2007) çalışmasında, Finansal kriz, bir ülke ekonomisinin 2 agis:adı geçen internet sitesi 54 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

makroekonomik dengelerinde ortaya çıkan, önceden bilinemeyen ve öngörülemeyen bazı gelişmelerin sonucunda, makro düzeyde ülkenin tümünü, mikro düzeyde firmaları ve bireyleri etkileyen, bulaşıcı ve yaygınlaşıcı etkisi de bulunan şoklar olarak tanımlamıştır. Ortaya çıkışları, gelişmeleri ve etikleri bakımından kimi zaman benzer kimi zaman farklı olsa da krizler, küresel ekonomiler için sosyo-ekonomik istikrarlarına dönük bir tehdit olduğu kadar krizlerin, başarılı politika uygulamaları ve doğru yönetim stratejileriyle fırsata dönüşmesi de söz konusudur. Ancak, krizlerin oluşma olasılıklarının erken uyarı sistemleriyle (EUS) önceden bilinebilmesi, ülkelerin krizleri fırsata dönüştürebilmeleri açısından önemli bir noktadır. Bu çalışmada, krizlerin oluşum öncesinde erken uyarı sistemi çerçevesinde bazı öncü göstergeler yardımıyla tahmin edilip edilemeyeceği araştırılacaktır. Bu araştırma için çalışmanın sistematiği şu şekilde kurgulanmıştır; birinci bölümde, finansal kriz modelleri hakkında bilgiler; ikinci bölümde, kriz erken uyarı sistemi içinde öncü göstergeler yaklaşımı incelenmiş olup, gösterge seçimleri konusunda bilgiler verilecektir. Üçüncü bölümde ise, seçilen öncü göstergeler yardımıyla Türkiye Ekonomisinin 1994 ve 2001 krizlerindeki durumu incelenecektir. Her bölüm içinde, ilgili konuya yönelik de literatür taramasına da yer verilecektir. 1. Ekonomik Kriz Türleri Finansal kriz türleri, ikiz krizler altında para krizleri, bankacılık krizleri ile sistematik finansal krizler, döviz krizleri, dış borç krizleri ve cari işlem krizleri olarak ayrıştırılabilir. Finansal krizlerin çeşitleri ve birbirlerini etkileme kanalları Şekil 1 yardımıyla gösterilmektedir. Şekil 1: Finansal Kriz Çeşitleri Burada belirtilmesi gereken nokta, ikiz kriz kavramı, para ve bankacılık krizlerinin kısa dönemde birbirlerini etkilemesiyle (bankacılık krizlerinin para krizlerine yol açması ya da para krizlerinin bankacılık krizlerine yol açması) bir arada gerçekleştiği durumu yansıtmaktadır (Erdoğan, 2006:19). Şili 1982, Finlandiya ve İsveç 1992 ve Asya krizleri ikiz krizlere verilebilecek en önemli örnekleridir. Bankacılık krizleri genel olarak şu şekilde tanımlanabilir: Geri dönmeyen krediler nedeniyle banka bilançolarının bozulması, ticari kredi vadelerindeki Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 55

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği daralma ve reel sektör kredi taleplerinde düşmeler, vadesiz hesaplardan ani para çekimleri, menkul piyasalardaki ani ve sert dalgalanmalar, finansal sisteme olan güvensizlik ile sermaye erozyonları gibi nedenlerle ortaya çıkan şoklardır. Para krizleri ise, yabancı dolaylı sermayenin ülkeden hızlı ve ani çıkışları gibi spekülatif ataklar, faiz oranlarındaki aşırı dalgalanmalar gibi nedenlerle uluslararası rezervlerde düşüş ve ulusal paraya olan güven kaybı ve merkez bankasının döviz kuru üzerindeki kontrolünü kaybetmesiyle, nominal döviz kurunun %10 ila %25 arasındaki değer kaybı (Frankel ve Rose, 1996:2) sonucu oluşan şoklardır. Bu durumlarda, döviz krizleri ve ödemeler dengesi krizleri ortaya çıkmaktadır. Sistematik finansal krizler; kredi dağıtımı, ödemeler ve varlık değerlendirmesi gibi finansal sistemin önemli işlevlerini kesintiye uğratan ve reel ekonomi üzerinde olumsuz etkilere neden olan şoklar olarak tanımlanabilir. Dış borç krizi, bir ülkenin karşılaştığı dış ödeme sorunları dolayısıyla, kamu veya özel sektöre ait borçların anapara ve faizlerini ödeyemeyeceğini ilan etmesi durumudur (Yavaş 2007:53). Reel Sektör Krizleri, işgücü piyasaları ile mal ve hizmet piyasalarındaki istihdam ve üretim miktarlarındaki ciddi daralmalar olarak ortaya çıkar (Kibritçioğlu, 2001). Mal ve hizmet piyasalarındaki fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışların belli bir düzeyin üstünde seyretmeye başlamasıyla oluşan enflasyonist baskının meydana getirdiği krizler de enflasyon krizleridir. İşgücü piyasasındaki işsizlik oranının kabul edilebilir (doğal işsizlik oranı) düzeylerin üstüne çıkması halinde işsizlik krizleri oluşur. Resesyon krizleri ise fiyatlar genel düzeyindeki artışların yeni mal ve hizmet üretme noktasında yatırımları uyarmaması sonucu oluşan büyüme daralmalarına bağlı krizlerdir. 2. Finansal Kriz Modelleri Finansal krizler her ne kadar birbirleriyle birçok noktada birleşseler dahi oluşumgelişim-sonuç süreçleri açısından birbirlerinin aynısı değillerdir. Ancak, krizlerin bazı temel noktalarına vurgu yapan modeller literatürde dört grup altında yer almıştır. 2.1. Birinci Nesil Modeller (Kanonik Modeller) Krugman (1979) da döviz krizlerini açıklamaya yönelik ilk sistematik çalışmayı içeren ve Flood ve Garber (1984) tarafından geliştirilen, Kanonik modeller olarak da adlandırılan birinci nesil modeller, krizi ateşleyen temel makroekonomik faktörlerin önemini vurgulamakta ve para krizlerini, makroekonomik politikaların yapısal uyumsuzluğuna, yani sürdürülemez oluşuna bağlamaktadır. Finansal krizlerin, yanlış ekonomi politikalarından, bütçe açıklarının para basılarak finanse edilmesinden, döviz kurunu sabit tutma gibi tutarsızlıktan kaynaklandığı ifade edilmiştir. Mali açıkların büyük ölçekli parasal finansmana dayandığına, bunun da bir rezerv erozyonu ortaya çıkaracağı ve sonunda bir para çöküşü ile sonuçlanacağına vurgu yapılan bu modellerde, makroekonomik verilerin kötüleşmesi, krizlerin temel nedeni olarak gösterilmektedir. Spekülasyon, döviz rezervlerinde önemli azalmalara yol açar, bu da daha sonra merkez bankasını sabit tutulan pariteyi korumaktan vazgeçmeye zorlar (Delice, 2006:64-65). Bu modeller, döviz krizlerini, izlenen döviz kuru politikasıyla tutarsız makroekonomik politikaların bir sonucu olarak da açıklamaktadır (Doğanlar, 2006:377). 56 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

2.2. İkinci Nesil Spekülatif Atak Modelleri (Kendini Doğrulayan/Besleyen Modeller) İkinci Nesil Spekülatif Atak ya da Kendini Doğrulayan/Besleyen Modeller olarak anılan modeller, 1992-1993 Avrupa Para Sistemi ve 1994 Meksika krizlerinin, birinci nesil modellerce açıklanamaması sonucu Obsfeld (1986,1994) tarafından geliştirilmiştir. Bu modellerde, makroekonomik politika problemlerine vurgu yapılmaktadır. İkinci nesil kriz modellerinin üç temel bileşeni vardır; Birincisi, hükümetin sabit kur rejiminden vazgeçmesi. İkincisi, hükümetin sabit kur rejimini savunması. Üçüncüsü ise, krize yol açan dairesel mantığın meydana gelebilmesi, sabit kur rejiminin koruma maliyetinin, bundan elde edilecek faydaları aştığına olan inancın yaygınlaşması (Krugman, 1997:4-5). Buradaki temel nokta, hükümetin sabit kuru korumanın faydasıyla maliyetini karşılaştırarak bir karar vermesidir (Obstfeld, 1996:1038). 2.3. Üçüncü Nesil Modeller (Yayılma/Bulaşma Etkisi Modeli) 1994/1995 Meksika ve 1997 Asya krizlerini daha önceki kriz modelleri ile açıklamanın mümkün olamaması nedeniyle Krugman (1997) ile başlayan Üçüncü Nesil Modeller ya da Yayılma/Bulaşma Etkisi Modeli geliştirilmiştir. Bu modellerde, bir ülkenin finans piyasasında meydana gelen istikrarsızlıkların veya krizin bir başka yerde makroekonomik temellerle açıklanamayan bir krize neden olabilmesi durumu irdelenmiştir (Masson, 1998:2). Bu noktada krizi yaratan temel faktör olarak, hükümetlerin ahlaki tehlikeye yol açan politikaları dikkate alınmıştır (Mishkin,1999). Birinci nesil modellerine dayalı olan bu modellerde, farklı ülkelerde eşanlı olarak ortaya çıkan krizler açıklanırken, ülkelerin kendi içlerinde benzer kırılganlıklar taşıdıkları (örneğin Asya da sabit döviz kuru sistemleri ve dolar cinsinden aşırı dış borçlar gibi) ve bu yüzden ortak şoklarla sarsıldıkları öne sürülmektedir. Diğer taraftan, bireylerin rasyonel olmayan davranışları veya parasal fon yöneticilerinin karşılaştıkları asimetrik güdüler nedeniyle yatırımcılarda oluşan rasyonel olmayan beklentilerin de krizlerin yayılmasını etkilediği kabul edilir (Delice: 65). Üçüncü nesil kriz modelleri, finansal piyasalardaki eksiklikleri temel etken olarak görür. Bu modeller, tipik olarak iki bozulmadan birine dayanır; ya devlet garantisinin varlığı şeklindeki kötü politikalar ya da asimetrik bilgi veya sözleşmelerin yerine getirilmesindeki aksaklıklardır (Yavaş, 2007:28). Yayılma/Bulaşma etkisi bu modellerin içeriğini oluşturmaktadır. Krizlerin yayılması konusunda çok çeşitli açıklamalar bulunmaktadır. Fratzscher (2000), krizlerin bulaşıcılığını üç durum için incelemektedir (Erdoğan, 2006:42): Birincisi, çokuluslu büyük finansal kurumların sınırötesi bağlantıları ile ülkelerarası borç verme kısıtlarından kaynaklanan finansal bağlantılar. İkincisi, ülkelerin karşılıklı ticari bağları veya üçüncü piyasalardaki rekabetçi tutumlarından kaynaklanan reel bağımlılık. Sonuncusu da küreselleşen piyasalar nedeniyle yatırımcıların ortak yatırım yapma güdülerinin artması sonucu oluşan egzojen değişim ile yatırımcıların, borçlu ülkelerin kredi yeterliliğinin yeniden değerlendirilmesi sonucu bunların kredi değerliliğini düşürüp, krizin yayılmasına yol açan 2.4. Dışsal Faktörlere Vurgu Yapan Modeller Dışsal faktörlere vurgu yapan modellerde ise, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşanan krizlerde dışsal faktörlerin belirleyiciliği hareket noktası olmaktadır. Bu çerçevede, sanayileşmiş ülkelerdeki dış ticaret hadlerinde, döviz kurlarında ve faiz oranlarındaki büyük ölçekli önemli değişmelerin sonucu olarak ekonomik Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 57

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği gelişmeler, yatırımların küreselleşmesi ve sermaye piyasalarının artan entegrasyonu gibi faktörlerin, gelişmekte olan ülkelerde krizleri harekete geçirdiği kabul edilmektedir. Örneğin, sanayileşmiş ülkelerin faiz oranlarındaki düşüşler, sermaye akımlarını gelişmekte olan ekonomilere yönlendirirken, faiz oranlarında meydana gelen ani artışlar, bu ekonomilerdeki bankaların ve firmaların maliyetlerin yükselterek, dış finansman akımlarını sınırlayabilmektedir. Bununla birlikte, yapılan bazı çalışmalar, finansal piyasalar arasındaki artan entegrasyonun uzun vadede makroekonomik göstergelerdeki aşırı dalgalanmaları azalttığını ortaya koymaktadır (Delice, 2006:65). 3. Finansal Kriz Erken Uyarı Sistemi: Öncü Göstergeler Yaklaşımı Farklı türdeki ve farklı coğrafyalardaki krizlerin açıklanması ve tahmin edilmesi için geliştirilen modellerde kullanılan açıklayıcı değişkenler oldukça geniş bir yelpaze içerisinde değerlendirilebilir. İkinci kısım altında değinilen finansal kriz modellerinde kullanılmış olan göstergeleri Kaminsky (2003) şu şekilde sınıflandırmıştır: Birinci nesil krizlerde, kamu kesimi açıklarının GSYİH ye oranı ve aşırı reel parasal genişleme kriz göstergesi sayılırken, ikinci nesil krizlerde ihracat, ithalat, reel efektif kur, dış ticaret haddi ve yurt içi reel faiz oranı kriz göstergesi kabul edilmektedir. Üçüncü nesil krizlerde ise, yurt içi kredi hacminin GSYİH ye, M2 nin rezervlere oranı, M2, mevduatlar, hisse senedi fiyatları kriz göstergeleri olarak dikkate alınmıştır. Yukarıda verilen bilgiler ışığında, literatürde öncü göstergeler; döviz kuru ve ödemeler dengesi göstergeleri, parasal ve finansal göstergeler ve reel sektör olmak üzere, üç ana başlık altında toplanmış ve bunlar Tablo 1 de özetlenmiştir (Uygur, 2001:18; Kaminsky, Lizondo ve Reinhart, 1998:9-10; Kaminsky ve Reinhart 1998:445; Doğanlar, 2006:381; Doğan, 2006:199-201; Kar ve Taban, 2006:433; Alagöz vd., 2006:349; Atik, 2006:341; Gerni vd., 2006:302; Işık vd., 2006:249). Tablo 1: Öncü Göstergeler Döviz Kuru ve Ödemeler Parasal ve Finansal Göstergeler Reel Sektör Göstergeleri Dengesi Göstergeleri a. Reel Döviz Kuru a. (Kısa Vadeli Dış Borç)/(Rezervler) a. İmalat Sanayi Üretim Endeksinin Büyümesi b. İhracatın Büyümesi b. Merkez Bankası Döviz Rezervlerinin Büyümesi b. Reel Sektöre Yönelik Banka Kredileri c. İthalatın Büyümesi c. (M2Y/Rezervler) in Büyümesi c. İmalat Sanayi Haftalık ya da Aylık Çalışma Saati d. Cari İşlemler Dengesi d. Reel Mevduat Faizleri d. İşsizlik Oranı e. Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri e.toplam Mevduatların Büyümesi e. Reel Sektör Sabit Sermaye Yatırımları f. (Cari Açık)/(GSYİH) f. Borsa Endeksinin Büyümesi f. Yatırımlar/ GSYİH g. İhracatın İthalatı Karşılama g. M2/M2Y g. Kapasite Kullanım Oranı Oranı: (İhracat/İthalat) h. Net Hata Değişim Oranı h.toplam Yurt içi Kredilerin h. Stoklardaki Değişme Büyümesi ı. (İhracat/ GSYİH) ı. Reel Ankes (M1) Fazlası j. (İthalat/ GSYİH) j. Paranın Reel Değer Artışı(Doğan,2006:199) k.hisse Senedi Fiyatları l. Enflasyon Oranı 58 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

3.1. Öncü Göstergeler ve Temel Bileşenler Yöntemiyle Türkiye Ekonomisi Çalışmanın bu bölümünde, Türkiye ekonomisinin 1988-2009 arası verileri kullanılarak, öncü göstergeler çerçevesinde grafiksel analizi sunulacaktır. Ayrıca üç grup altında toplanmış olan öncü göstergelerin her bir grubu Temel Bileşenler Analizi yardımıyla birleştirilecek ve elde edilen birleşik serilerin birer yorumu yapılacaktır. Burada kullanılan veriler IFS (International Financial Statistics-online) ve TCMB den elde edilmiştir. Bazı serilerdeki hesaplamalar ise, yazarlar tarafından hesaplanmıştır. İlgili tasnif Ek 1 de sunulmuştur. 3.1.1. Türkiye Ekonomisi 1994-2001 Krizleri ve Öncü Göstergeler Birinci, ikinci ve üçüncü nesil kriz modelleri, Türkiye açısından dikkate alındığında birleştikleri nokta, cari açık sorunun ekonominin krize sürüklendiğinin en keskin işaretlerinden biri olarak algılanması gerektiğidir. Cari açığın sürdürülebilir olması üretim artış hızına, yatırımların kârlılığı ve etkinliğine, kamu ve özel kesim tasarruflarına, enflasyon oranına, dışa açıklık ve kurun reel değer artışına bağlıdır (Orhan, 2006:155). Cari işlemler hesabının önemli olduğu bir nokta da, döviz kurunun oluşumu üzerindedir. Şayet, döviz fiyatları oluşumunda bir dengesizlik varsa, ekonomik istikrarın da varlığı ve sürdürülmesinin zor olduğu söylenebilir. İşte burada, cari açığın döviz fiyatlarının belirlenmesinde etkin olduğu ifade edilebilir. Sermaye akımlarının serbest olduğu bir ekonomide dış borç ve iç borç ayrımı yapmak güçtür. Çünkü, özel kesim borçlanmalarının ya da hazine bonolarının TL cinsinden veya döviz cinsinden olması dahi iç ve dış borç ayrımını yapmakta yetkin bir durum değildir. Özetle, dış borç, bir nevi cari açık anlamına gelmiş olmaktadır. Cari açık söz konusuysa, dış borç artıyor, demektir. Cari açık, GSYİH nın %2 si dolayında sürekli açık veriyorsa, ülke ekonomisi bir kriz girdabına girmiş demektir (Cansen, 2010). Bu oranın %4-5 üzerinde olduğu ülkelerde ise cari açığın sürdürülemez düzeylere ulaşması ve kriz öncesinde hızlı sermaye kaçışlarının başlaması, krizleri başlatan unsurlardan birisidir (Alagöz vd., 2006:372). Özetle, cari açık %5 i aştığında, tehlike sinyalleri oluşmaya başlar (Yücel ve Yanar, 2005:487). Cari işlem fazlası vermek de bir başka sorundur. Ancak, bir kriz etkisi açısından, cari işlem fazlası, cari açık durumuna göre daha az tehlikelidir. Grafik 4 e bakıldığında 1994 ve 2001 krizleri öncesinde ciddi düşüşler sergilenmiş ve 2004 den sonra rekor düşüşler ortaya çıkmıştır. Grafik 6 da ise cari açığın GSYİH ye oranı verilmiştir. Burada oranın, 1990 da %2 bandında iken, 1994 öncesi ve 2001 öncesinde %3-4 arasında seyrettiği görülmüştür. 2006-2007 de ise %6 bandına gelmiştir. Bu durum, Türkiye ekonomisinin ciddi bir cari açık krizine doğru sürüklendiğini göstermektedir. 11 Ağustos 1989 tarihinden itibaren başlayan finansal serbestleşme sonucunda, kısa vadeli sermaye hareketlerinde, Grafik 4 de de görüldüğü üzere, 1991 den itibaren bir artma yaşanmıştır. Ancak, 1993 yılından sonra düşüşe geçtiği görülmektedir. 1994 krizi ardından Grafik 1 de, kurlardaki değerlenmeyle beraber, 1995 den itibaren artan sermaye girişinde 1998 de dramatik olarak ani bir düşüş yaşanmıştır. 1999 da tekrar artan girişler, 2001 krizinin bir diğer habercisi olarak, 2000 den sonra yeniden sert biçimde düşmüştür. 2002 den itibaren kurlardaki değerlenmeyle beraber tekrar artan kısa vadeli sermaye girişi, 2008 ABD finans krizine bağlı olarak daha sert biçimde düşmüştür. Grafik 2, 1994 ve 2001 ardından kurlardaki yeni pozisyonların ihracat üzerinde olumlu gelişmeler yaptığını göstermektedir. Yaşanan ihracat ve ithalat düşüşünde, Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 59

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği 17 Ağustos 1999 büyük depreminin etkisi olduğu söylenebilir. Çünkü, Türk sanayisinin kalbi olan Doğu Marmara Bölgesinde deprem sonrası üretim imkânlarında ciddi kayıplar yaşanmıştır. Grafik 3 de ithalatın reel kurun değerlendiği kriz dönemlerinde ciddi düşüşler seyretmesi, ithal ürünlerin fiyatlarındaki artışla ilişkilendirilebilir. Kısa vadeli dış borçların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) brüt döviz rezervlerine oranı Grafik 11 de verilmiştir. Oran hem 1994 hem de 2001 kriz dönemleri öncesindeki keskin artışlar krizlerin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlar, Doğanlar (2006) ın Türkiye ekonomisi için 1994 krizi ile Kaminsky ve Reinhart (1998) ın Latin Amerika ve Asya ülkeleri için yaptıkları çalışmalarda elde ettikleri sonuçlarla benzerlik göstermektedir. TCMB nin döviz rezervlerindeki büyüme durumu Grafik 12 de sunulmuştur. Yatırımcıların dövize yönelmesiyle beraber TCMB nin piyasalara müdahalede bulunması sonunda kriz öncesi dönemlerde rezervlerin hızla eridiği görülmektedir. Bu durumda rezerv erimelerinin krizlerin ön habercisi olabileceği her iki kriz ortamında kendini göstermiştir. Elbette, rezerv erimesi sadece yatırımcı kararlarının etkilerini bertaraf etmek için yapılan müdahale sonucu olmamıştır. Krizlerin diğer habercileri olan durgunlaşan ihracat karşısında artan ithalat ve bunlara bağlı olarak ihracatın ithalatı karşılama oranındaki düşme, cari açığın varlığı gibi nedenler rezerv erimelerinin en etkin diğer nedenleridir. Grafik 13 de ise M2Y/Rezervler oranı verilmiştir. Bu oran, iki kriz döneminde de artış göstermiştir. Grafik 14 de reel mevduat faiz oranı seyri gösterilmiştir. 1993 yılında izlenen gevşek para politikası ve düşük olan faizler nedeniyle, ekonomideki fazla likidite dövize yönelmiştir (Doğanlar, 2006:392). 1989-1996 arası seyirle, 1997-2004 arası seyir neredeyse örtüşmektedir. Bu durum, reel mevduat faiz oranı seyrinin iki krizin de haberci olma olasılığını ortaya koymaktadır. Grafik 16 da verilen M2/M2Y oranı, ekonomideki döviz ikamesi sürecini açıklamak için kullanılmaktadır. Bu oran, 1994 ve 2001 öncesinde bariz düşüşler göstermiştir. Bu durumu TL den dövize kaçış olarak değerlendirmek gerekir. Bu durumun da cari açık üzerine artırıcı etki yapacağı gözden kaçırılmamalıdır. Toplam mevduatların büyümesi (Grafik 15) incelendiğinde, 1994 kriziyle oluşan devalüasyon sonucu mevduatlarda kayda değer bir artış yaşanmıştır. Ancak, ulusal paraya olan güvensizlik sonucu, mevduatlarda erime artarak devam etmiştir. 1994 krizi öncesi yurt içi kredilerde (Grafik 17) iki düşme yaşanmasına rağmen trendin yükselme eğiliminde olduğu görülmektedir. Ancak 1997 den sonra yaşanan sert düşüşler, ekonomide bir parasal daralmanın varlığına işaret etmektedir. Bu daralma, 2001 krizinin bir nevi habercisi niteliğine bürünmüştür. Türkiye de yaşanan 1994 ve 2001 krizleri doğrudan mali sektörü etkilemiş olmasına rağmen, 2008 küresel krizi reel sektörü etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Türkiye de uygulanan politikaların bir sonucu olarak, 2008 yılı başından itibaren iç pazar daralmaya başlamış, Kasım 2008 den sonra ise küresel krizin olumsuz etkileri yaşanmaya başlanmıştır. Bu süreçte, özel kesimin ekonomik ve mali durumlarında önemli değişmeler meydana gelmiş ve beklentiler de bozulmuştur (Uzay, 2009). Grafik 19 da, imalat sanayi üretim endeksinin büyüme seyri verilmiştir. 1990 dan 1994 e kadar bir düşüş söz konudur. Benzer durum biraz da 17 Ağustos 1999 depremiyle ilişki dikkate alındığında, 2001 kriz öncesi de yaşanmıştır. Benzer 60 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

durum Grafik 23 de kapasite kullanım oranları seyrinde de görülmektedir. Ancak, her iki seri için bir başka etkileyici unsur olarak, 1997 Asya ve 1998 Rusya krizlerinin de etkilerinin varlığı gözden kaçırılmamalıdır. 2001 krizi sonrası istikrar yakalayan kapasite kullanım oranı, 2007 den sonra önceki iki krize göre daha sert düşüş göstermiştir. 2009 da toparlanma eğilimine girmesine karşın önceki düzeylerine halen ulaşamamıştır. Reel sektöre yönelik banka kredilerinde de her iki kriz döneminde bir düşme yaşanmış ve krizler sonrasında da artışlar gözlenmiştir. Reel sektör krizlerinden işsizlik krizine girilebileceği yönünde bir öncü gösterge de Grafik 21 de verilen işsizlik oranıdır. İşsizlik oranındaki artış Gümrük Birliği Anlaşmasının imzalanıp (1995), yürürlüğe girdiği 1996 yılından sonra, geçmiş yıllara kıyasla oldukça yüksek artış trendine girdiği görülmektedir. Ayrıca, son dönem uygulanan özelleştirme programlarının ve azalan özel kesim yatırımlarının da bu etkide rol oynadığı söylenebilir. Bu durumun devam etmesi halinde, önümüzdeki yıllarda krize yol açabileceği, trend seyrinden tahmin edilebilir. Yatırımların GSYİH ye oranında yıllar boyunca azalan trendin varlığı görülmektedir. Stoklarla ilgili değişmeler (Grafik 24) incelendiğinde; 1990 da 23,75, 1991 de 56,76 iken 1992 de -41,24 olan stok büyümesi, 1994 krizi sonrası -123,26 ya düşmüştür. 1999 da -45,56 olan stok büyümesi 2000 de 10,21 ye çıkarken, 2001 krizinde -45,53 olarak gerçekleşmiştir. Bu da, kriz öncesi dönemlerde harcamaların ertelendiğini ve stokların arttığını, kriz dönemlerinde ise harcamaların artmasıyla stoklarda oransal olarak önemli azalmaların yaşandığını göstermektedir. 2001 kriz dönemi sonrası uygulanan istikrar programının etkisiyle stoklarda hareketlilik gözlenmiştir. 3.1.2. Temel Bileşenler Yöntemi: Birleşik Seriler Temel Bileşenler Yöntemiyle, Tablo 1 de verilen üç grup öncü göstergenin her birinin altında bulunan ve Türk ekonomisi için kullanılmış olanlar (grafikleri sunulan) seriler birleştirilerek, döviz kuru ve ödemeler dengesi (DKÖDG) için, parasal ve finansal göstergeler için ve reel sektör göstergeleri için üç ayrı seri elde edilmiş ve bunlar Grafik 25-26-27 ve 28 de gösterilmiştir. Grafik 25 de, birleşik DKÖDG serisi, 1992 ye kadar artan bir trende sahipken, 1993 sonrası düşüşe geçmiş olmasıyla, 1994 krizinin öncüsü niteliğine sahip olduğu ifade edilebilir. 1994 krizi sonrası, döviz ve diğer alt bileşenler etkisiyle artış göstermiş ve Asya ile Rusya krizlerinin etkisiyle tekrar düşmüştür. 2000 den sonra düşüşe geçmiş olmasıyla, 2001 krizinin öncüsü niteliğine de sahip olduğunu gösterdiği söylenebilir. Grafik 26 da, birleşik parasal ve finansal göstergeler serisi, 1989 finansal serbestleşme etkisiyle artış gösterirken, 1992 den sonra yatay seyre geçmiştir. Asya ve Rusya krizlerinin de etkisiyle düşüşe geçen seri, 2001 krizi öncesi çok sert iniş yaşamış ve tekrara toparlanamamıştır. Negatif pozisyona binen eğri, gelecek bir finansal krizin öncü göstergesi olarak kabul edilebilir niteliğe bürünmüştür. Grafik 26 da, birleşik reel sektör göstergeleri serisinde iki kriz döneminde de bir yükselme içine girilmiştir. Kriz sonrası uygulanan politikalara bağlı olarak düşüşler yaşanmıştır. 2006 sonrasında ise önemli bir artış seyrine geçilmiştir. Grafik 28 de, birleştirilmiş serilerin ortak gösterimine bakıldığında, reel sektör ve parasal ve finansal kesim arasındaki ilişkinin 2001 krizi hemen öncesi koptuğu açıkça görülmektedir. 2000 e kadar neredeyse örtüşen bu iki seri, bu yıldan sonra farklı trendlere bürünmüş, reel sektör büyüme trendi görülürken, para ve finansal Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 61

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği kesimde azalan trend ortaya çıkmıştır. Benzer durum, kur ve ödemeler dengesi ile reel sektör göstergeleri arasında 2001 krizinin ardıl yansıması olarak 2002 de ortaya çıkmıştır. Sonuç Krizin kaynağı ve içeriğinin neler olduğundan çok, ekonomi üzerine bıraktığı etkilerin derinliği önem kazanmaktadır. Ancak, krize karşı ortaya çıkan tepki ve etkilenmelerde ekonomik birimler arasında derece ve zamanlama açısından farklılıkların da varlığı gözden kaçırılmamalıdır. Örneğin, reel sektöre göre para ve finans kurumlarının olası krize karşı algı ve reaksiyonları daha süratlidir. Bunun nedeni olarak da para ve finans piyasalarının hem yurt içi hem de yurt dışı dünya piyasalar ile bütünleşmesini sağlayan elektronik bilgi ağları gösterilebilir. Para ve finans piyasalarının sahip olduğu esneklik ve kullandıkları araçların çokluğu, krizlere karşı önlemler ile kriz dönemlerinin atlatılmasında bu piyasalara atiklik kazandırmaktadır. İşlevsellik yönünden daha ağır olan reel sektörün ise, krize karşı önlemler ve kriz dönemlerindeki etkilenmesi konusunda kısmen atalet içinde olması, krizleri derinden yaşamalarına ve geç atlatmalarına neden olmaktadır. Krizlere karşı erken uyarı sistemleri çerçevesinde, öncü göstergelerin neler olduğunun belirlenmesiyle, kriz olasılığını bertaraf etme veya gerekli önlemleri alma konusunda uygun politika seçimleri ve uygulamaları, ülke ekonomileri için en önemli unsurdur. Bu konularda, Türkiye nin yakın dönemlerde yaşadığı 1994 ve 2001 krizleri önemli dersler içermektedir. Özellikle, 2001 krizi sonrası yapılan istikrar programı ve bunun altında para ve finans piyasalarındaki kurumsal düzenlemeler, günümüzde yaşanan küresel kriz karşısında geçerliliğini kanıtlamıştır. Ülkemizde özellikle, 1989 dan 2001 e kadar uygulanan finansal liberalleşme politikaları nedeniyle, TCMB nin belli sınırlarda kalan uygulamaları dışında, finansal piyasalar üzerindeki etkisi yok denecek kadar azalmıştır. 2001 sonrası uygulanan politikalar çerçevesinde, finansal kesim üzerinde düzenleme ve kontrol görevi üstlenen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) gibi kurumların kurulması çok önemli bir politika uygulaması olmuştur. 2008 ABD finans krizinin dünya piyasalarını etkilediği ve derinliği konusunda da hala net verilerin olmadığı günümüz iktisat çevrelerinde, üzerinde durulan en önemli konulardan biri de Keynesyen politikaların uygulanması tartışmalarıdır. Nitekim, piyasaların nefes alabilmesi için ABD hükümeti, ekonomisine kaynak aktarmasıyla ciddi bir müdahale süreci başlatmış ve tartışmalarda Keynesyen politikaların uygulanması konusunda ilk sinyali vermiştir. Kriz dönemlerinde kamu gücü, ekonomilerin krizleri atlatmakta sığındıkları bir liman olma özelliğini korumaktadır. Ayrıca Brezilya da sıcak para olarak tanımlanan kısa vadeli yabancı sermaye girişlerine yönelik %2 lik Tobin Vergisinin uygulamaya konması, krizlere karşı önlemler konusunda kayda değer bir başka gelişmedir. Çünkü, kısa vadeli girişler, özellikle sığ finansal piyasaya sahip ülkeler için ciddi tehditlerdir. Piyasaların dar ve sığ olması, spekülasyon etkisini güçlü kılmakta, bu da kriz olasılığını en yüksek seviyeye çıkartmaktadır. 62 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

Küresel risklerin getirdiği kriz tehditlerine karşı müdahaleler ve kurallamaların (regülasyon) ülke ekonomileri için koruma kalkanı olarak önem arz edeceği görülmektedir. Özetle, kriz olasılıklarına karşı her ne kadar erken uyarı sistemleri önemli bilgiler vermekte ise de, bu bilgiler doğru politikalarla yönetilmiyorsa, ekonomilerin krizlerden korunması, kavram olarak yeterli olmayacaktır. Bu noktada, elde edilecek ön bilgilerin iyi değerlendirilmesi ve oluşturulacak politikaların doğru bir zamanlamayla uygulanması gerekir. Kaynaklar Alagöz, M., Işık, N. ve Delice, G. (2006), Finansal Krizler İçin Erken Uyarı Sinyali Olarak Cari Hesap Göstergeleri, İçinde: Seyidoğlu, H. ve Yıldız, R. (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Atik, H. (2006), Kriz Erken Uyarı Sinyalleri Olarak Dış Ticaret Hareketleri, İçinde: Seyidoğlu, H. ve Yıldız, R. (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Cansen, E. (2010), Denize Düşen Yılana Sarılır, Hürriyet Gazetesi, 22/02/2010. Delice, G. (2003), Finansal Krizler: Teorik ve Tarihsel Bir Perspektif, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Ocak-Haziran 20:57-81. Doğan, A. (2006), Asya Krizi: Nedenleri ve Kriz Erken Uyarı Göstergeleri Açısından Bir Değerlendirme, İçinde: Seyidoğlu, H. ve Yıldız, R. (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Doğanlar, M. (2006), Türkiye Ekonomisinde 1994 Krizi İçin Öncü Göstergeler, İçinde: Seyidoğlu, H. ve Yıldız, R. (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Dura, C. (2009), Ekonomik Kriz Nedir, Özellikleri Nelerdir, Nasıl Gelişir?, www.cihandura.com (Erişim tarihi:24/01/2010). Erdoğan, B. (2006), Gelişmekte Olan Ülkelerde Finansal Krizler ve Finansal Kriz Modelleri, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, SBE, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş. Ersoy, H. (2007), Finansal Krizlerin Çözümleme Süreçleri ve Yöntemleri (Türkiye- Kore-Meksika Deneyimlerinin Karsılaştırmalı Analizi), Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul. Frankel, J. A. ve Rose, A. K. (1996), Currency Crashes in Emerging Markets: an Empirical Treatment, International Finance Discussion Paper, 534, January. Fratzscher, M. (2002), On Currency Crises and Contagion, European Central Bank Working Papers, No:139:1-36. Gerni, C., Emsen, S. Ö. ve Değer, K. M. (2006), Ekonomik Krizlerde Erken Uyarı Sinyalleri Olarak Dış Ticaret Göstergeleri: Türkiye Uygulaması, İçinde: Seyidoğlu, H. ve Yıldız, R. (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Goldstein, M. ve Turner, P. (1999), Bankacılık Krizleri: Kökenler ve Politika Seçenekleri, (Çev. Karacan, A. İ.), İstanbul: Dünya Yayınları, 7-8. Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 63

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği Işık, N., Alagöz, M. ve Yıldırım, M. (2006), 1990 Sonrası Türkiye de Yaşanan Krizler:1994, 2000 ve 2001 Krizleri, İçinde: Seyidoğlu, Halil ve Yıldız, Rıfat (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Kaminsky, G. L, (2003). Varieties of Currency Crises, NBER Working Paper N.10193:2 28. Kaminsky, G. L. ve Reinhart, C. M. (1998), Financial Crises in Asia and Latin America: Then and Now, American Economic Review, 88(2):444-448. Kaminsky, G. L., Saul L. ve Reinhart, C. (1998), Leading Indicators of Currency Crises, IMF Staff Papers, N.45(1) March. Kar, M. ve Taban, S. (2006), Kriz Erken Sinyalleri Olarak Reel Ekonomi Göstergeleri, İçinde: Seyidoğlu, H. ve Yıldız, R. (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Kibritçioğlu, A. (2001), Türkiye de Ekonomik Krizler ve Hükümetler, Yeni Türkiye Dergisi, Ekonomik Kriz Özel Sayısı Eylül Ekim, 1(41):174-182. Kindleberger, C. (1978), Manias, Panics and Crashes, New York: Basic Books, 1978. Masson, P. (1998), Contagion: Monsoonal Effects, Spillovers, and Jumps between Multiple Equilibria, IMF Working Paper, No. 98/142, September 1 Mishkin, F. S. (1999), Lessons From the Asian Crisis, NBER Working Papers No:7102, April. Orhan, S. (2006), Modernizmin İnşası: Pozitivist Finansal Liberalizasyon ve Finansal Kriz Mekanizmaları İçinde: Seyidoğlu, Halil ve Yıldız, Rıfat (2006), Ekonomik Kriz Öncesi Erken Uyarı Sistemleri, Arıkan Yayınları, Şubat. Uygur, E. (2001), Krizden Krize Türkiye, 2000 Kasım ve 2001 Şubat Krizleri, Türkiye Ekonomi Kurumu, No:2001/1:18 Uzay, N. (2009), Finansal Krizin Reel Sektör Üzerindeki Etkileri: Kayseri Örneği, EconAnadolu 2009: Anadolu Uluslararası İktisat Kongresi nde Sunulmuş Tebliğ, 17-19 Haziran 2009, Eskişehir, Türkiye. Yavaş, H. (2007), 1980 Sonrası Gelişmekte Olan Ülkelerde Yaşanan Finansal Krizler, Finansal Kriz Modelleri ve Çözüm Önerileri, Kadir Has Üniversitesi SBE, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Yücel, F. ve Yanar, R. (2005), Türkiye de Cari İşlem Açıkları Sürdürülebilir mi? Zaman Serileri Perspektifinden Bir Bakış, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14,2. 64 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

1. Döviz Kuru ve Ödemeler Dengesi Göstergeleri Grafik 1: Reel Döviz Kuru Grafik 6: (Cari Açık)/(GSYİH) Grafik 2: İhracatın Büyümesi Grafik 7: İhracatın İthalatı Karşılama Oranı Grafik 3: İthalatın Büyümesi Grafik 8: Net Hata Değişim Oranı Grafik 4: Cari İşlemler Dengesi Grafik 9: (İhracat/ GSYİH) Grafik 5: Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri Grafik 10: (İthalat/ GSYİH) Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 65

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği 2. Parasal ve Finansal Göstergeler Grafik 11: Kısa Vadeli Dış Borçlar/Rezervler Grafik 15: Toplam Mevduatların Büyümesi Grafik 12: Merkez Bankası Döviz Rezervlerinin Büyümesi Grafik 16: M2/M2Y Grafik 13: (M2Y/Rezervler) in Büyümesi Grafik 17: Toplam Yurt içi Kredilerin Büyümesi Grafik 14: Reel Mevduat Faizleri Grafik 18: Enflasyon Oranı 66 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

3. Reel Sektör Göstergeleri Grafik 19: İmalat Sanayi Üretim Endeksinin Büyümesi Grafik 22: Yatırımlar/ GSYİH Grafik 20: Reel Sektöre Yönelik Banka Kredileri Grafik 23: Kapasite Kullanım Oranı Grafik 21: İşsizlik Oranı Grafik 24: Stoklardaki Değişme Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 67

Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri ve Ülke Ekonomilerini Etkileme Kanalları: Türkiye Örneği Birleştirilmiş Öncü Göstergeler Grafik 25: Döviz Kuru ve Ödemeler Dengesi Göstergeleri Grafik 26: Parasal ve Finansal Göstergeleri Grafik 27: Reel Sektör Göstergeleri Grafik 28: Birleştirilmiş Öncü Göstergeler 68 Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010

EK 1 1. Döviz Kuru ve Ödemeler Dengesi Göstergeleri Reel Döviz Kuru IFS-tarafımızca hesaplanmıştır. R=NxP*/P İhracatın Büyümesi IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. İthalatın Büyümesi IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. Cari İşlemler Dengesi IFS Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri TCMB (Cari Açık)/(GSYİH) IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. İthalatın İhracatı Karşılama Oranı: (İhracat/İthalat) IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. Net Hata Değişim Oranı IFS (İhracat/ GSYİH) IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. (İthalat/ GSYİH) IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. 2. Parasal ve Finansal Göstergeler (Kısa Vadeli Dış Borçlar)/(Rezervler) TCMB tarafımızca hesaplanmıştır. Merkez Bankası Döviz Rezervlerinin Büyümesi TCMB tarafımızca hesaplanmıştır. (M2Y/Rezervler) in Büyümesi TCMB tarafımızca hesaplanmıştır. Reel Mevduat Faizleri IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. Toplam Mevduatların Büyümesi TCMB tarafımızca hesaplanmıştır. M2/M2Y TCMB tarafımızca hesaplanmıştır. Toplam Yurt içi Kredilerin Büyümesi TCMB tarafımızca hesaplanmıştır. Enflasyon Oranı IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. 3. Reel Sektör Göstergeleri İmalat Sanayi Üretim Endeksinin Büyümesi IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. Reel Sektöre Yönelik Banka Kredileri TCMB İşsizlik Oranı IFS Yatırımlar/ GSYİH IFS- tarafımızca hesaplanmıştır. Stoklardaki Değişme IFS Maliye Dergisi Sayı 159 Temmuz-Aralık 2010 69