24 Şubat 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar Değerli Basın Mensupları; --Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte, 07.07.2006 tarihli dilekçeyle; aralarında Yasin El Kadı, Fatih Saraç ve Mustafa Latif Topbaş ın da bulunduğu 8 kişi hakkında Kartal Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştuk. 29 sayfaya ulaşan dilekçede, Şüpheliler hakkında; 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanuna, Sahtecilik yapmak suretiyle Vergi Mevzuatına, Terörle Mücadele Mevzuatına muhalefet ettiklerine dair suçlamalar vardı. Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı nın yaptığı soruşturmada ; hiçbir ciddi tahkikat yapılmadan takipsizlik kararı verildiğini, Fatih Saraç hakkında ise, olumlu ya da olumsuz hiçbir kararın verilmediğini ya da unutulduğunu dile getirmiştik. Olayın bu boyutuyla ilgili değerlendirmelerimizi şimdiki hal saklı tutuyoruz. 17 Aralık ta ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk dalgasında ve MİT ilişkilerinde, yukarıda sözü edilen 3 Aktörün yine önemli roller üstlendiği ortaya çıkmıştır. Bu 3 Aktörün ilişkilerini ve Başbakan nezdindeki konumlarını değerlendirmek amacıyla, iş bu basın toplantısını yapıyoruz; (I) M.Latif Topbaş a ait olan, Urla daki 2 Villa ile Başbakan arasındaki ilişki, bu ilişkinin yasa dışı boyutları, bu alanın SİT alanı olması, İzmir Valisine yönelik uygulamalar kamuoyu gündeminde tazeliğini korumaktadır.
2 M.Latif Topbaş ın Başbakan ile olan özel hukuku muhtelif bulgularla ortaya çıkmış durumdadır. (II) Fatih Saraç ın, Başbakan ın mutemed adamı olduğu ve bu sebeple de Habertürk grubunda Alo Fatih sorumluluğunu üstlendiği 17 Aralık sonrasında ortaya çıkmıştır. Bu konudaki kaygı ve iddialarımızı, 18 Temmuz 2013 tarihli basın toplantısında dile getirmiştik. Basın toplantısından sonra M.Fatih Saraç, Tarafımıza ihtarname göndermiş, kendince uyarıda bulunmuştur. Bu ihtarnameye karşı gerekli cevap Tarafımızdan verilmiştir. (III) Yasin El Kadı ya gelince; (1) Yasin El Kadı nın, Başbakan nezdinde özel bir konumunun olduğu görülmektedir. Hem Başbakan ve yakın çevresiyle ekonomik ilişkiler ve ortak yatırımlar içindedir, hem de Türkiye nin dış politikasında, bu kapsamda Suriye olayında kilit bir önemi vardır. Yasin El Kadı nın 15 Şubat 2013 tarihinde Ankara da MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Makamında görüşme yaptığı, görüşmeden sonra İstanbul a M.Latif Topbaş ın özel uçağı ile döndüğü, İstanbul Atatürk Havalimanında Başbakanlık Aracı ve koruması tarafından karşılandığı, 16 Şubat 2013 tarihinde arkadaşı ve iş ortağı Usame Kutub ve Başbakanlık korumalarından İbrahim Yıldız ın bulunduğu trafik kazasına karıştığı, kaza mahalline M.Latif Topbaş ve Bilal Erdoğan ın hemen intikal ettiği, kaza ile ilgili trafik tutanaklarının değiştirildiği iddialarını içeren 24 Haziran 2013 tarih 27330 sayılı yazılı soru önergemizle dile getirilmişti. Bu soru önergemize cevap verilmediğinden, benzeri yöndeki iddialar Tarafımızdan 25 Ekim 2013 tarihli önergeyle daha da somutlaştırılarak dile getirilmiş, ancak bu aşamada Meclis Başkanlığı anlamsız bir şekilde önergemizi işleme almamış ve önerge Tarafımıza iade edilmiştir. Usame Kutub, yukarıda anlatımı yapılan iddia ve soruları, Hürriyet Gazetesinde 28 Aralık 2013 tarihinde yayımlanan röportajında tevil yollu kabul etmiştir. Yukarıda sözü edilen 15 Şubat 2013 tarihli görüşmenin dışında, Yasin El Kadı nın Türkiye ye girişinde kısıtlama kararları bulunduğu dönemde 3 kez Türkiye ye giriş yaptığı Başbakanlık ve MİT nezdinde görüşmeler yaptığı önergelerimizde dile getirilmişti.
3 (2) Ancak, bu arada, Karşı Gazetesi nin 20 ve 21 Şubat 2014 tarihli nüshalarında yayımlanan haberlere göre; Yasin El Kadı nın 14.04.2012, 25. 06.2012, 01.07.2012, 12.07.2012, 22.09.2012, 29.09.2012, 11.10.2012, 14.10.2012, 22.10.2012, 18.03.2013, 30.03.2013, 11.05.2013, 09.10.2013 tarihlerinde ; Haliç Kongre Merkezinde, M.Latif Topbaş ın evinde, Dolmabahçe Çalışma Ofisinde; Başbakan, M.Latif Topbaş, Usame Kutub, Bilal Erdoğan,Halit Meşal ( Hamas ın Siyasi Büro Şefi ), Sefer Turan, Abdülkerim Çay ın bulunduğu toplantıların gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Yasin El Kadı hakkında mevcut olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK nın), Terör Örgütlerinin ve Terörü finanse eden kişi ve kuruluşların engel olunmasına dair kararına ilişkin kısıtlamaların yürürlükten kaldırılmasına, Bakanlar Kurulunca 11.10.2012 tarih-2012-3835 sayı ile karar verilmiştir. Ancak, kayda değer olan bir diğer husus şudur; Bakanlar Kurulu nun 30.09.2013 tarih-2013/5428 sayılı kararına göre; Yasin El Kadının malvarlığının dondurulmasına dair Birleşmiş Milletler Kararları ve Bakanlar Kurulu Kararları nın yürürlükte olup olmadığı konusunda belirsizlikler vardır. (3) 11.10.2012 tarihinden sonra kısıtlama kararlarının kaldırılmış olmasını da gözönüne alarak şu değerlendirmeleri yapıyor ve soruyoruz; (a) Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, sahte belgelerin düzenlenmesi pahasına Yasin El Kadı yı neden korur? (b) Pasaport kontrolünden bile geçirmeden Havaalanında neden karşılar ve görüşme yapar? eder? (c )Yasin El Kadı ya, Başbakanlık Koruması ve aracını neden tahsis
4 (d) Bu kişiyle Dolmabahçe de hangi konularda görüşme yapar? Bu kişinin MİT Müsteşarıyla, Müsteşarın Makamında muhtelif görüşmeler yapmasına neden zemin hazırlar? (IV) Özet Değerlendirmeyle; Başbakan ın, Yasin El Kadı ile olan özel hukuku (!), Başbakan ve Hükümet Üyelerinin sayıları bilinemeyen gayri resmi Suudi Arabistan ve Katar ziyaretleri, Ve Suudi Arabistan Silahlı Kuvvetlerine ait nakliye uçaklarının, Ankara Esenboğa Havalimanını lojistik üs haline getirmeleri olayları hep birlikte değerlendirildiğinde; Yasin El Kadı nın konumu daha net ortaya çıkmaktadır. Suudi Arabistan nakliye uçaklarının, Ankara Esenboğa Havalimanını 2013 yılı başından itibaren lojistik üs olarak kullandıklarına dair iddiaları içeren önergelerimize Hükümet tarafından hiçbir tatminkar cevap verilmediği gibi, Bakanlık 15 Temmuz 2013 tarihli cevabıyla bu vakıayı kabullenmiştir. Suudi Arabistan ve Katar ziyaretleriyle ilgili 4 önergemize ise cevap verilmemiştir. En son 6 Aralık 2013 tarih 35655 sayılı yazılı soru önergemiz de cevaplandırılmamış, önerge süresi içinde cevaplandırılmadığından gelen kâğıtlarda yayımlanmıştır. Anlatımı yapılan bu süreçlerin ortaya çıkardığı fotoğraf şudur; Türkiye Cumhuriyetinin Anayasal Kurumları askıya alınmıştır.
5 MİT, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin İstihbarat Kurumu olmaktan çıkmış, Başbakan a kişisel ve siyasi alanda Danışmanlık yapan ve strateji belirleyen bir Kurum a dönmüştür. Öyle ki, MİT, 17 Aralık rüşvet olgularıyla ilgili bilgi ve bulguları Nisan 2013 tarihinde Başbakan a bildirirken bile, yasal gereklilikleri yapmak yerine, Hükümet in zarar görmemesi için Başbakan a önerilerde bulunabilmiştir. Yasin El Kadı, MİT, Başbakan ilişkileri, Susurluk benzeri ilişkilerden de öte vahim unsurları içermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dış ilişkilerinin ve Suriye politikalarının belirlenmesinde, uluslararası terör listelerinde adı bulunan, hakkında kısıtlamalar bulunan Yasin El Kadı lar üzerinden bu politikalar sürdürülür hale gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, hem siyasi ilişkileriyle ve hem de ekonomik ilişkileriyle kayıt dışı yönetilir hale gelmiştir. korur? Bir Başbakan, sahte belgelerin düzenlenmesi pahasına Yasin El Kadı ları neden Bir Başbakan Yasin El kadı ları havaalanında neden bizzat karşılar ve pasaport kontrolünden geçirmeden giriş yapmasını sağlar? Bir Başbakan, Başbakanlık Koruması ve aracını neden Yasin El Kadı lara tahsis eder? Bir Başbakan, MİT Makamında, Başbakanlık Makamında, Dolmabahçe Görüşme ofisinde; Yasin El Kadı larla, Usame Kutub larla, Bilal Erdoğan larla, Abdülkerim Çay larla, Halit Meşal lerle memleketin hangi meselelerini konuşur? Değerli Basın Mensupları; Getirilen MİT Tasarısının temel gerekçelerinden sadece birini anlatmaya çalıştık.
6 Hükümetin, yasa dışı ve illegal ilişkileri, Yasin El Kadı lardan ibaret değildir. Bu sebeple, Anayasal Kurumların üstünde olan ve yargıya, ekonomiye, bankacılık sektörüne, temel hak ve özgürlüklere nüfuz eden bir yapıya ihtiyaç duyulduğu içindir ki, MİT Tasarısının çıkarılmasına ihtiyaç duyulmuştur. MİT Tasarısının özü ve gerekçesi budur. Türkiye nin toplumsal barışının ve hukuk düzeninin, Recep Tayyip Erdoğan ların kişisel ve siyasi çıkarlarına malzeme edilmesine fırsat verilmeyeceğini kararlılıkla ifade ediyoruz.