Eskişehir Dilsem Dil Kursu

Benzer belgeler
ÖNEMLİ PHRASAL VERBS

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem

KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ

KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak hear about hear from. 110.

YDS PHRASAL VERB LIST

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK

YDS PHRASAL VERBS. Dr. Cahit Karakuş

VERBS FUNCTION WORDS ADJECTIVES ADVERBS. ahmet okal Page 1 10/7/08

AKADEMİK KELİME LİSTESİ - Phrasal Verbs -

Etekleri tutuşmak. Kafası kızmak. Telaşlanmak. Öfkelenmek. Dikkatle dinlemek. Kulak kesilmek. Gözden düşmek. Değerini kaybetmek.

ile -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE E -E -DEn ile -İ -İ -İ -İ ile ile ile -E -E -DEn -DEn -DEn -DEn -DEn -E -E -E ile ile ile

Parça İle İlgili Kelimeler

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

What Is Team Leadership?

İngilizce Düzenli ve Düzensiz Fiiller - Regular and İrregular Verbs

Learn how to get started with Dropbox: Take your stuff anywhere. Send large files. Keep your files safe. Work on files together. Welcome to Dropbox!

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

6. Sınıf İngilizce 1. Ünite After School Konu Anlatımı. Kelime Bilgisi. after school activities : okul sonrası etkinlikler

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

M.E.B. ENG-4 Ünite-2 STUDENTS-4 UNIT-2 My Classroom ( Sınıfım ) Classroom Language ( Sınıf Dili )

TOO ENOUGH. Aşırı, çok fazla yeterli, yeterince, yeteri kadar

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

Nitro PDF Trial. YUMURTA KAPI ÜDS/KPDS KONU ÖZETİ ENGLISH OFFICE TENSE UYUMU İSTEYEN ZAMAN BAĞLAÇLARI

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

Yazan: Nicolas Siemsen

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS

A) Please come in. B) Quiet, please. C) Clean the board, please. D) Turn off the light, please. Sargın Test 4. Sınıf

Choreography Notes for: Usta-Çırak 2014 Schadia, all rights reserved

UNIT 21. After. Live. sonra. yerleşmek, oturmak Always. Monday. her zaman. Pazartesi Arrive. Neighborhood. mahalle Before. varmak. Never.

D-Link DSL 500G için ayarları

ÇADEM YETKİLİ TOEFL SINAV MERKEZİDİR ÜDS'DE YAYGIN KULLANILAN FİİLER

ednet.power Hızlı Kurulum Kılavuzu ednet.power Başlatma Seti (1 Adet WiFi Ana Birimi + 1 Adet İç Mekan Akıllı Fiş)

Mark Ronson ft Bruno Mars - Uptown Funk

El ve ayak ile ilgili deyimler. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek. Elden salmak. El ayak olmak. Eli ayağı kesilmek.

YDS. Basic Words / Verbs / Eskişehir carry: taşımak, bir yerden bir yere götürmek

Present continous tense

1 Sabah yataktan kalkmak Küvete girip çıkmak Saç yıkamak, taramak

Parça İle İlgili Kelimeler

ÖZEL BİLGE ATABEY KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

It isn t easy to bring up children nowadays. Bu günlerde çocuk yetiştirmek kolay değil.

MOTHERHOOD IN A CHANGING WORLD: WOMEN IN GHANA

Kısaltılmış biçimi: Olumlu cümlelerde ('ll) Olumsuz cümlelerde: (Won't) A WILLINGNESS (İsteklilik) PROMISE (Vaad):

Clear omegle ban on puffin

CNC MACH breakout board user manual V8 type

Get kelimesinin temel anlamları

EĞİTMEN KOLEJİ EĞİTMEN EĞİTİM KURUMLARI ORTAOKUL YAZ TAKVİMİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI ÖĞRENCİ BİLGİLERİ ADI - SOYADI :... :...

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

ENM 316 BENZETİM ÖDEV SETİ

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

Ardunio ve Bluetooth ile RC araba kontrolü

1 RUBY HAKINDA 1 Ruby nin Gelişim Hikayesi 1 Neden Ruby? 1 Neden Bu Kadar Popüler? 2

EK-3 ANKARA ÜNİVERSİTESİ GÖREV TANIMI FORMU

CHARACTERISTICS UNITY KENAR KONTROL CİHAZI (UEC01) KULLANIM KLAVUZU GENEL ÖZELLİKLER UNITY EDGE CONTROL DEVICE (UEC01) USER S MANUAL

Work-Based Learning (WBL) Coordination The Ammattisilta Project

OKULUMUZDA NASIL DAVRANMALIYIZ?

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

YABANCI DİL I Okutman Derya KOCAOĞLU

3 Important Pillars of a website : Sunita Network Pvt Ltd

Kötüler dünyada ne yapar?

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

Sayfa 1 3

Faydalı Olması Dileklerimizle...

DECEMBER 6 YRS

The terrorists tried to blow up the railroad station. Teröristler demiryolu istasyonunu havaya uçurmaya çalıştılar.

Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Süresi

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

Bu kılavuz çıkarın ve Canon Powershot S110 kamera için kusurlu lensi değiştirmek için nasıl açıklayacağız. Yazan: Pierre

10. SINIF 21. ETKİNLİK

Teknoloji Servisleri; (Technology Services)

DERS HEDEFLERİ YAZMA KILAVUZU

Yazan: Andrew Bookholt

3D Masa Üstü ve Pencere Efektleri

Çelik Kuyumculuk Kalıp Makine San. Ve Tic. Ltd. Şti.

English Online Kullanım Kılavuzu

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

Neyzen olabilmek için en önemli özellik; sabretmeyi bilmektir. In order to be a neyzen the most important thing is to be patient.

Get started with Google Drive

Travel Getting Around

Tamir Rode NTG2 bağlantısız / gevşek

Kaydırma ve Gezinme Çağrı görünümleri ve özellikler arasında geçiş yapmak için, Phone ekranının sağ üst tarafındaki Features düğmesini veya Phone

1. Bölüm: Giriş. 1.1 Ürün Ambalajının İçindekiler. 1.2 Sistem Gereklilikleri. Türkçe

The numbers lead a dance Number: Sayı Lead: Önderlik etmek, neden olmak, yol göstermek Sayılar bir dansa öncülük/rehberlik eder

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

BÖLÜM 1 SINAVLARA HAZIRLANMAK

MESLEKİ EĞİLİM BELİRLEME TESTİ

5. Sınıf İngilizce 4. Ünite My Daily Routines Kelime Listesi ve Konu Anlatımı

Seyahat Etrafı Dolaşma

Seyahat Etrafı Dolaşma

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

Nintendo 3DS XL Üst LCD Ekran Yedek

Difficulty Concentrating

Mantıklı Düşünme aktifken bilim ve matematik gündemdedir, yani ölçer, hesaplar, karşılaştırır, olasılıkları tahmin etmeye çalışırız.

VOCABULARY LIST. late. leave. : ayrılmak, terk etmek call. listen. : dinlemek cartoon. live. : yaşamak chat. lunch. : öğle yemeği chess. marble.

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

Kodak ESP C315 - yazıcı kafası şerit kabloyu yeniden takın nasıl

Transkript:

YDS İÇİN EN ÖNEMLİ PHRASAL VERB KULLANIMLARI No Phrasal Verb frq Türkçesi 1 make up 18 oluşturmak (=account for), uydurmak (=fabricate), telafi etmek 2 put off 14 ertelemek (=pospone, adjourn, delay, defer, hold off, suspend) 3 find out 13 öğrenmek, bulmak (=learn, identify, uncover, reveal) 4 make out 13 bir şeyi/birini anlayabilmek/işitebilmek/görebilmek (=recognise) 5 put up with 13 tahammül etmek (=tolerate, endure, withstand) 6 make up for 10 telafi etmek (=compensate for) 7 take over 10 ele geçirmek, yönetimi/kontrolü ele geçirmek (=seize) 8 break down 8 bozulmak, parçalanmak (=fall apart) 9 pull through 8 iyileşmek (=get over, recover from) 10 deal with 7 ile baş etmek (=cope with), ile ilgilenmek 11 put out 7 söndürmek (=extinguish) 12 set out 7 yola çıkmak (=set off) 13 set up 7 kurmak (=establish) 14 take up 7 (zaman) almak, (yer) kaplamak, başlamak 15 bring about 6 sebep olmak (=cause) 16 bring up 6 (çocuk) büyütmek (=raise), gündeme getirmek, istifra etmek 17 carry out 6 gerçekleştirmek, yapmak (=fulfill, perform) 18 give up 6 bırakmak, vazgeçmek, pes etmek (=quit, renounce) 19 hold up 6 geciktirmek (=delay), engellemek, silahla soymak 20 turn down 6 reddetmek (=refuse, reject), sesini kısmak 21 account for 5 açıklamak (=clarify), hesabını vermek, bütünün parçasını oluşturmak 22 break into 5 zorla soygun amacıyla girmek (=break into, burgle) 23 come across 5 karşı karşıya gelmek (=encounter, bump into, run into) 24 come up with 5 çözüm, fikir, alternatif üretmek (=suggest, contrieve, mastermind) 25 get off 5 araçtan inmek (=disembark) 26 keep up 5 devam etmek,...e ayak uydurmak, ayak uydurmak 27 keep up with 5...e ayak uydurmak, ayak uydurmak (=catch up with, keep pace with) 28 put down 5 (isyan v.b.'ni) bastırmak, yere koymak, yazmak 29 put through 5 (telefon) bağlamak 30 settle down 5 yerleşmek, durulmak, uslanmak (=mature, come of age, ripen) 31 sort out 5 sınıflandırmak (=classify), çözümlemek 32 take after 5 benzemek (=resemble) 33 turn out 5 olduğu ortaya çıkmak (+to be) 34 turn over 5 tersini çevirmek (=overturn), teslim etmek, döndürmek 35 build up 4 birikmek (=accumulate) 36 clear out 4 boşaltmak, temizlemek 37 cope with 4 ile başetmek, üstesinden gelmek 38 cut off 4 kesmek, mahrum bırakmak 39 keep off 4 yaklaştırmamak, uzak tutmak (=keep out) 40 look after 4 ilgilenmek, göz kulak olmak (=take care of) 175

41 make do 4 (with sth) elde olanla idare etmek (= survive, get by with, eke out, subsist) 42 make over 4 baştan sona yenilemek (shape up, change, rectify), devretmek 43 put on 4 giymek (=wear), kilo almak 44 rely on 4 güvenmek, bel bağlamak (= depen on, count on, have faith in) 45 run through 4 gözden geçirmek, prova etmek (=rehearse) delip geçmek, tüketmek 46 take off 4 uçağın kalkması, elbisesini çıkarmak 47 turn on 4 açmak (radyo vs.) (= switch on) (x turn off, switch off) 48 turn up 4 sesini açmak, çıkıp gelmek (= show up) 49 use up 4 kullanıp bitirmek, tüketmek (= deplete, consume, exhaust supply) 50 work out 4 çözmek (=solve), hesaplamak (= figure out), bulmak, hâlletmek 51 back up 3 birini desteklemek, arka çıkmak = (sustain, uphold) 52 carry on 3 (+Ving) devam etmek, ilerlemek (= keep on) 53 come into 3 girmek, (miras vs. ye) konmak 54 depend on 3 e bağlı olmak (= rest on) 55 end up 3 kendini bir yerde/durumda bulmak, sonunda... e/a varmak 56 get away with 3 alıp kaçmak, paçayı kurtarmak (= break away from ), yanına kâr kalmak 57 get over 3 üstesinden gelmek, iyileşmek, kurtulmak (= recover, overcome) 58 give in 3 teslim olmak (= yield to, succumb to) 59 keep on 3 yapıp durmak,...e devam etmek (= carry on, go on, move on) 60 keep out 3 uzak durmak, yaklaşmamak (= keep off) 61 look into 3 incelemek, araştırmak (= investigare, explore) 62 look up 3 bilgi aramak (sözlük, ansiklopedi vs.) 63 make do with 3 elde olanla idare etmek (= survive, get by with) 64 make for 3 e doğru gitmek, yürümek 65 point out 3 işaret etmek (= denote), göstermek, dikkati çekmek, belirtmek 66 put forward 3 ileri sürmek (= suggest, propose, put forth, propound, advance) 67 put over 3 açıkça ifade etmek, anlatmak, açıklamak (= explain, get across) 68 run out of 3...i tüketmek, bitirmek,..siz kalmak (= deplete, exhaust, use up) 69 run up 3 göndere çekmek, artmak, borç altına girmek 70 set off 3 yola çıkmak (= set out, depart, set forth, start out) 71 slow down 3 yavaşlamak 72 take care of 3...e bakmak,...in bakımıyla meşgul olmak (= look after, care for) 73 take on 3 üstlenmek, iş vermek, işe almak, bürünmek 74 take place 3 meydana gelmek, gerçekleşmek 75 wipe out 3 yok etmek, öldürmek (=destroy, slaughter, massacre, exterminate, get rid of) 76 break through 2 (engelleri/kuşatmayı) yarıp geçmek, büyük bir bulus veya ilerleme yapmak, 77 bring down 2 aşağı indirmek, düşürmek, yönetimi devirmek 78 bring off 2 başarmak, başarıyla yapmak, zorluğa rağmen başarmak (= pull off, attain) 79 bring out 2 yayımlamak (= publish), piyasaya sürmek 80 carry away 2 alıp götürmek, kendinden geçirmek, büyülemek 81 close down 2 kapatmak (işyerini), faaliyetine son vermek (= stop trading) 82 count on 2 güvenmek, bel bağlamak (= rely upon, trust ) 176

83 do with 2 ile ilgisi olmak, ile işi olmak 84 fall through 2 başarısız olmak, suya düşmek 85 figure out 2 çözmek (= work out,), anlamak (= make sense of), hesaplamak, halletmek 86 fill in 2 doldurmak (form, belge) (= complete, fill out) 87 fill out 2 doldurmak (form, belge) 88 follow up 2 (sorun) peşini bırakmamak, takip etmek (= look into) 89 force out 2 zorla dışarı atmak, kovmak 90 get along with 2 anlaşmak, iyi ilişkide olmak, ile iyi geçinmek 91 get in 2 içeri girmek, (arabaya) binmek, seçilmek 92 get rid of 2 başından savmak, kurtulmak, ortadan kaldırmak (= throw away, dispose of) 93 get through 2 başarmak, atlatmak, içinden geçmek, telefonla ulaşmak 94 get up 2 yataktan çıkmak 95 give off 2 yaymak, çıkarmak, saçmak (= give off, send out, emit, discharge, give out) 96 give out 2 yaymak, duyurmak, bitmek, yorulmak 97 give rise to 2 sebep olmak, yol açmak (= cause, bring on, unleash) 98 go off 2 (yemek, süt) bozulmak, (bomba) patlamak, (alarm) çalmak 99 go over 2 gözden geçirmek, incelemek 100 go through 2 gözden geçirmek, incelemek, acı sıkıntı çekmek 101 lead to 2 sebep olmak (= bring about) 102 leave out 2 dahil etmemek, hariç tutmak 103 look down on 2 küçümsemek (= undervalue, underrate, underestimate, discount, disdain) 104 look for 2 aramak (= search for, go through, look out for, seek out, search out) 105 look over 2 göz gezdirmek, şöyle bir bakmak 106 look through 2 incelemek, gözden geçirmek 107 make up to 2 yalakalık yapmak 108 pass out 2 bayılmak (= faint, pass out, knock out, black out) 109 pay off 2 borcunu ödeyip bitirmek, parasını verip kovmak 110 play down 2 küçümsemek, olduğundan daha önemsiz görmek (= downplay, understate) 111 pull out of 2 den çekilmek/çıkmak 112 pull up 2 arabayı sağa çıkmak, yukarı çekmek, kaldırmak 113 put in 2 sarf etmek veya ayırmak (zaman,enerji vb.), içine yerleştirmek 114 put out of 2 dışında bırakmak, hariç bırakmak, dahil etmemek 115 put up 2 inşa etmek, misafir etmek, değerini artırmak 116 rule out 2 ihtimalini ortadan kaldırmak, hükümsüz kılmak 117 run down 2 arabayla ezmek, eleştirmek (= reproach, reprimand), kötüye gitmek 118 run out 2 (pil, motor, makine) bitmek, tükenmek 119 run over 2 arabayla ezmek, üzerinden geçmek (prova) 120 send off 2 oyundan atmak, postalamak 121 send out 2 dışarı göndermek, (koku, duman, ışık vs.) yaymak (= give off, emit, dağıtmak 122 show off 2 gösteriş yapmak, hava atmak 123 show up 2 çıkıp gelmek, ortaya çıkmak, belli olmak 124 sign off 2 bitirmek, oturumu kapatmak, yayına son vermek 177

125 stand for 2 temsil etmek, simgelemek (= signify, symbolize, represent) 126 step down 2 istifa etmek, emekli olmak 127 take away 2 paket yaptırıp götürmek, alıp götürmek 128 take back 2 eskilere götürmek, sözünü geri almak 129 take down 2 not etmek (= jot down, scribble), aşağıya indirmek 130 take part in 2 katılmak, yer almak (= join in, participate in) 131 think over 2 üzerinde düşünmek, düşünüp taşınmak (= consider, think out, contemplate) 132 try on 2 (elbise) denemek, prova etmek 133 try out 2 denemek, test etmek 134 turn into 2 dönüştürmek (= change into, convert) 135 turn off 2 kapatmak (= shut down, shut off, switch off, deactivate, disable) 136 wait for 2 beklemek, ümit etmek 137 auction off 1 açık artırma ile satmak 138 back out 1 sözünden dönmek, vazgeçmek 139 based on 1 e dayalı olmak 140 be concerned about 1 hakkında endişelenmek 141 bear out 1 doğrulamak, teyit etmek 142 blow up 1 yavaya uçurmak 143 break away from 1 den kaçmak, ilişkiyi kesmek 144 break out 1 patlak vermek (savaş, salgın) 145 break out of 1 den kaçmak 146 break up 1 ayrılmak, parçalanmak, dağılmak 147 bring forth 1 sebep olmak, meydana getirmek 148 bring forward 1 öne sürmek, ileri almak, arzetmek 149 bring in 1 kazanç getirmek 150 bring into 1 dahil etmek 151 bring over 1 ikna etmek, karşıya geçirmek 152 bring through 1 hayatını kurtarmak, kendine getirmek 153 bring up to 1 e bahsetmek 154 bring up with 1 ile büyümek, ile yetişmek 155 build in 1 dahil etmek, içine yerleştirmek 156 call for 1 çağırmak, gerektirmek 157 call in 1 çağırmak, telefonla görüşmek 158 call off 1 iptal etmek 159 call out 1 yüksek sesle çağırmak, göreve çağırmak 160 capable of 1 e muktedir olan, gücü yeten 161 care about 1 umursamak, önemsemek 162 care for 1 bakmak, ilgilenmek 163 catch up 1 yetişmek, geri kalmamak 164 change over 1 yöntem değiştirmek, tarz değiştirmek 165 clear away 1 ortadan kaldırmak, temizlemek 166 close in 1 sarmak, kuşatmak 167 close up 1 kapatmak, yakın çekim yapmak 168 come along 1 beraber gelmek, ilerlemek 178

169 come from 1 den gelmek 170 come in 1 içeri girmek, gelmek 171 come through 1 yaşamak, sağ olarak çıkmak, sonuca ulaşmak 172 come up 1 ortaya çıkmak, yükselmek, gündeme gelmek 173 come with 1 gelmek 174 concerned with 1 ile ilgilenmek 175 confess to 1 itiraf etmek 176 connect with 1 ile bağlantılı olmak 177 contain in 1 içermek 178 cut back on 1 azaltmak, kesmek 179 cut down 1 kesip devirmek, azaltmak 180 cut down on 1 i azaltmak 181 cut free from 1 kesip kurtarmak 182 cut off from 1 koparmak 183 cut out 1 kesip çıkarmak 184 deny (by) 1 inkar etmek 185 die out 1 nesli tükenmek, yok olmak 186 do away with 1 ortadan kaldırmak, yok etmek 187 do well 1 iyi gitmek 188 do well (by) 1 iyi gitmek 189 do without 1...sız idare etmek 190 draw out 1 sürüncemede kalmak, uzatmak, çekmek 191 draw up 1 düzenlemek, hazırlamak, yazmak 192 drive into 1 araba ile içine girmek 193 drive off 1 araba ile hızla uzaklaşmak 194 drive through 1 araba ile içinden geçmek 195 drop out 1 okulu bırakmak, kaydını sildirmek 196 end up (at) 1 sonunda bir yere varmak 197 end up with 1...ile sonuçlanmak 198 fall back on 1 başvurmak, müracaat etmek 199 fall in with 1 arkadaşlık etmeye başlamak, kabul etmek 200 fall into 1 içine düşmek, kendini içinde bulmak, bölünmek 201 fall off 1 düşmek, azalmak 202 fall out 1 anlaşmazlığa düşmek, kavga etmek 203 fall short 1 yetersiz gelmel/kalmak, yetmemek 204 feel up to 1 yapabilir durumda olmak/hissetmek 205 find out (about) 1 hakkında bir şeyler öğrenmek 206 fit in with 1...e uymak 207 fold over 1 katlamak 208 follow through 1 başladığı bir işin sonunu getirmek, bitirmek 209 get across 1 anlatmak; açıklamak (= put over) 210 get back 1 dönmek, geri dönmek 211 get in touch with 1...ile temas kurmak 212 get into 1...e girmek, arabaya binmek 213 get on 1 binmek, geçinmek, anlaşmak 179

214 get on with 1...ile geçinmek, ile uyuşmak 215 give back 1 geri vermek, iade etmek 216 go along with 1 aynı düşüncede olmak, desteklemek 217 go around 1 etrafında dolaşmak, gezinmek 218 go by 1 geçmek (zaman vs),...e göre davranmak 219 go for 1...i seçmek;...i tercih etmek, beğenmek 220 go on 1 devam etmek, sürdürmek 221 go out 1 dışarı çıkmak, (ışık) sönmek, flört etmek 222 go (up) against 1...e karşı olmak 223 go without 1...sız idare etmek/yapmak 224 hand in 1 elden teslim etmek 225 hand over 1 devretmek, havale etmek, teslim etmek 226 hang around with 1 birisiyle gezmek, dolaşmak, takılmak 227 have on hand 1 elinde olmak, sahip olmak 228 head towards 1...e doğru yönelmek 229 hold on 1 beklemek (telefonda), sebat etmek 230 hold onto 1 tutmaya çalışmak, tutunmak 231 hold out 1 dayanmak, direnmek, uzatmak 232 join in 1 katılmak, de yer almak 233 keep down 1 kontrol altında tutmak, bastırmak 234 keep pace with 1 hızına yetişmek (=keep up with, catch up with) 235 keep to 1 e bağlı kalmak, sadık kalmak 236 lay down 1 kural koymak, yere bırakmak şekerleme yapmak 237 lay out 1 tasarlamak, hazırlamak, sermek 238 lead from..to.. 1 bir yerden bir yere doğru gitmek 239 let down 1 hayal kırıklığına uğratmak, yarı yolda bırakmak 240 let go of 1 bırakmak, tutmayı bırakmak, salıvermek 241 let in 1 içeri sokmak/almak, aldatmak 242 light up 1...i aydınlatmak, çoşmak, yakmak (sigara) 243 look down 1 tepeden bakmak, hor görmek, küçümsemek 244 look forward 1 dört gözle beklemek 245 look forward to 1 i dört gözle beklemek 246 look out 1 dikkat etmek, sakınmak 247 look out for 1...e dikkat etmek,...i gözetmek 248 look up to 1 e saygı duymak, hayranlık beslemek 249 lose in 1 kaybetmek (lost in= e dalmış/dalıp gitmiş) 250 lose out 1 kazanamamak, yenilmek, kaybetmek 251 make away with 1...i alıp götürmek,...i yürütmek, ortadan kaldırmak 252 make into 1...e haline getirmek,...e dönüştürmek 253 make off 1 sıvışmak, kaçmak. 254 make on 1 bir konu üzerine/üzerinde yapmak 255 make out (for) 1 sökmek, anlamak, çıkarmak 256 make out (to) 1 sökmek, anlamak, çıkarmak 257 make sure of 1 den emin olmak 258 make up of 1 den oluşmak 180

259 move in 1 eve taşınmak, yerleşmek 260 move off 1 harekete geçmek, kalkmak, uzaklaşmak 261 move off with 1 ile uzaklaşmak/kaçmak 262 move (a)round 1 etrafında dolaşmak/gezinmek 263 open up 1 açmak, deşmek, başla(t)mak 264 pass up 1 uzatmak, vermek, reddetmek, kaçırmak 265 pay back 1 geri ödemek, intikam almak 266 pick up 1 ilerlemek, arabaya almak, toparlamak 267 pile up 1 istif etmek, yığmak 268 play down (to) 1 önemsememek, hafife almak 269 play out 1 tamamlanmak, bitmek, tükenmek, oynamak 270 play up 1 abartmak, vurgulamak, yaramazlık yapmak 271 prepared to 1 e hazır olmak 272 provide for 1 ihtiyacını karşılamak 273 pull down 1 aşağı çekmek, indirmek, yıkmak 274 put back 1 geri almak, geciktirmek, yerine koymak 275 put into 1 koymak (use, practice, effect), yatırım yapmak 276 put pressure on 1 üzerine baskı yapmak 277 rank high 1 üst sırada gelmek 278 reach up 1 e ulaşmak/erişmek 279 related to 1 ile ilgili olmak 280 release from 1 den salıvermek/serbest bırakmak 281 replace by 1 ile yer değiştirmek 282 run off 1 kaçmak (+with= ile kaçmak) 283 run on 1 devam etmek, sürmek 284 seal off 1 sıkı sıkı kapatmak, mühürlemek 285 search for 1 için araştırma yapmak 286 see off 1 uğurlamak 287 send out for 1 için çağırmak 288 serve up 1 servis yapmak, masa hazırlamak 289 set aside 1 bir kenara koymak/ayırmak 290 set down (to) 1 indirmek, yere koymak, yazmak, kaydetmek 291 set forth 1 yola koyulmak, ileri sürmek, izah etmek 292 show up (to) 1 ortaya çıkmak, çıkıp gelmek, belli olmak 293 speed up 1 hızlanmak, hızını artırmak 294 stand up against 1 e karşı durmak/koymak/direnmek, 295 stir up 1 kışkırtmak, harekete geçirmek 296 strike up (against) 1 kurmak (dostluk), başlamak 297 switch off 1 kapatmak 298 take along 1 yanında/beraberinde götürmek 299 take into account 1 dikkate almak, hesaba katmak 300 take over (by) 1 devralmak (yönetim, idare, sorumluluk) 301 take over (from) 1 devralmak (yönetim, idare, sorumluluk) 302 take to 1 (bir yere) gitmek, sığınmak, çıkmak (sahne) 303 take up (with) 1 almak, kaplamak (zaman, yer) 181

304 tell off 1 azarlamak, fırça çekmek 305 think out 1 (plan) tasarlamak, düşünerek çözümlemek 306 think up 1 tasarlamak, kafa yormak, fikir üretmek 307 throw away 1 (istenilmeyen bir şeyi) atmak, israf etmek 308 throw into 1 içine atmak/dökmek/boşaltmak 309 turn away 1 geri çevirmek, savmak, başka tarafa döndürmek 310 turn back 1 geri dönmek/çevirmek 311 turn in 1 iade etmek, geri vermek, yatmaya gitmek 312 turn upon 1 bağlı olmak, saldırmak 313 wake up 1 uyanmak 314 watch out for 1 e dikkat etmek (= watch out for) 315 wear out 1 aşınmak, eskimek, yıpranmak 316 weigh up 1 ölçüp biçmek, düşünüp taşınmak 317 wind up 1 bitmek, bitirmek, sona ermek, boylamak, 318 work at 1... için emek harcamak, için çaba göstermek 319 work back 1 set work back, put work back = işi geriletmek 320 work for 1 için çalışmak 321 work through 1 bir konuyu etraflıca ele almak, den çıkış bulmak 322 work up 1 hazırlamak, gelişmek, planlamak 323 wrap up 1 paketlemek, sarmak, bitirmek (konuşma, iş) 324 write off 1 borcunu silmek, iptal etmek, hurdaya ayırmak 325 write out 1 tam olarak yazmak, kaleme almak 326 write up 1 ayrıntılı yazmak, kaleme almak 182