HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU



Benzer belgeler
İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

4.900,00 TL 5.500,00 TL

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 4.700,00 TL

Dr. Ayşe KÖME AKPULAT İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı İŞ MAHKEMELERİNDE YARGILAMANIN ÖZELLİKLERİ

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

DÖNEMİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ. A- SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR 1 Kat Mülkiyeti

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

SAKARYA BAROSU Tavsiye Niteliğinde AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI KASIM 2013

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ,00 TL ' den az olmamak üzere dava konusu giderilmesi) Davası

2017 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

7 Mirasçılık belgesinin iptali

1. BÖLÜM HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU BİRİNCİ KISIM:

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 2013 YILI BARO TAVSİYE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİDİR.

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

TÜRK HUKUKUNDA ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ Malatya Barosu Yönetim Kurulu nun /47 sayılı Kararı ile

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XIX

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

(3) Bu Tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, Tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul edilir.

GAZİANTEP BAROSU DÖNEMİ AVUKAT-VEKİL ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Dr. TANER EMRE YARDIMCI HUKUK YARGILAMASINDA SOMUTLAŞTIRMA YÜKÜ

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

GİRİŞ I. BELİRSİZ ALACAK DAVASI

DAVA ARKADAŞLIĞI DAVAYA MÜDAHALE

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

21 Aralık 2015 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : TEBLİĞ

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

DOÇ. DR. CENK AKİL elektronik posta:

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

II. ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİNİN KAPSAMI

İlgili Kanun / Madde 4688 S. KGSK. / S. STSK/9

SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI SONUÇ RAPORU. :Oktay ACU, Ankara, 10. Aile Mahkemesi Hâkimi TOPLANTI RAPORU

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Arabuluculuk tarihinden itibaren açılacak davalar için Zorunlu hale geldi.

MEDENİ USUL HUKUKU ÖZEL HUKUK YARGISI

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

Savunmanın Genişletilmesi ve Değiştirilmesi Yasağı Kapsamında Zamanaşımı Def inin İncelenmesi. Stj. Av. Müge BOSTAN ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

TEBLİĞ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI


AVUKAT YASİN GİRGİN

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTISI RAPORU TOPLANTI RAPORU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ 2004

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İlgili Kanun / Madde 6762 S. TTK. /4

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

T.C. YARGITAY. Hukuk Genel Kurulu. Karar Tarihi: YARGITAY KARARI. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 / 5 YARGITAY KARARI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Menfi Tespit Davasında Görevli - Yetkili Mahkeme ve Yargılama Usulü. İcra Takibinden Önce ve Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Transkript:

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 06-09 HAZİRAN 2013 İSTANBUL Grup Adı Konu Grup Başkanı Grup Sözcüsü Rapor Heyeti : Özel Hukuk 3. Grup (Grup Samatya) : Aile hukuku : Yahya MEMİŞ (Yargıtay Üyesi) : Yahya MEMİŞ (Yargıtay Üyesi) :1- Hikmet ONAT (Ankara Hâkimi) 2-Vedat YILMAZ (Sincan Hâkimi) 3-Ahmet Hasan KILIÇ (Adalet Bakanlığı KGM Tetkik Hâkimi) Toplantıda aşağıda zikredilen hususlar ayrıntılarıyla tartışılmış, Aile Mahkemelerinde anılan konuların sıklıkla problem yaşanan hususlar olduğu belirtilmiş, çözüm önerileri gösterilmiştir. TARTIŞILAN KONULAR A) 6284 SAYILI KANUNUN UYGULAMALARI 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen, tedbir kararlarına itiraza ilişkin düzenlemenin gözden geçirilmesi. Tedbir kararlarına itiraz halinde en yakın asliye hukuk mahkemesine itiraz yapılacağına ilişkin düzenleme; özel olarak aile mahkemesi sıfatıyla bakılacağı düzenlenmediğinden, uygulamada asliye hukuk mahkemesin aile mahkemesi sıfatıyla verdiği kararlara, aile mahkemesi bulunduğu halde, asliye hukuk mahkemesince incelenmesi sonucu doğmaktadır. Bu durumun 6284 sayılı Kanunun 9/2. madde ve fıkrasına en yakın aile mahkemesine, aile mahkemesi bulunmaması halinde, en yakın asliye hukuk mahkemesine cümlesinin eklenmesi ile düzeltilebileceği sonucuna varılmıştır. 6284 Sayılı Kanun kapsamında kimlik değiştirme tedbir kararıyla ilgili uygulamada karşılaşılan sorunlar. Aile mahkemesi tarafından şiddet mağdurunun, kimliğinin değiştirilmesine ilişkin tedbir kararları, idare tarafından mevzuat değişikliği gerektirdiği belirtilerek yerine getirilmediğinden, kanunun bu konuya ilişkin düzenlemesinin tekrar gözden geçirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.

6284 sayılı Kanunun uygulaması nedeniyle aile mahkemelerinin iş yükü sorununun gözden geçirilmesi. Cumhuriyet savcılığınca müracaat bürolarına gelen her türlü şiddet olayının aile mahkemelerine gönderilmesi, yine kolluk ve mülki amirleri tarafından verilen tedbir kararlarının belirli süre içinde hâkim onayına sunulmasına ilişkin zorunluluk ve aile mahkemeleri tarafından verilen tedbir kararlarına itirazlarda, aile mahkemelerinin iş yükünü artırmaktadır. Aile mahkemelerindeki iş yoğunluğu, mahkemelerin asli yargılama işini yapmasına engel olabilmektedir. 6284 sayılı Kanunun uygulamasının getirdiği yoğun iş yükünün bertaraf edilmesi için, ayrı bir mahkeme kurulması veya birden fazla aile mahkemesinin bulunduğu yerlerde bir aile mahkemesinin, bu işlere bakmak üzere yetkilendirilmesinin yararlı olacağı sonucuna varılmıştır. B) BOŞANMA DAVALARI Boşanma davalarında fer i taleplerin yargılamanın hangi aşamasına kadar istenebileceği? 1086 Sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde boşanmanın fer i talepleri boşanma kararı verilinceye kadar istenebilmekteydi. Ancak, 6100 sayılı HMK'nın 119, 129 ve 141. maddeleri karşısında fer i taleplerin ancak dilekçelerin teatisi aşamasında, ön inceleme duruşmasında ise; diğer tarafın mazeretsiz olarak gelmemesi durumunda, ön inceleme aşamasından sonra ise; ıslah veya karşı tarafın açık muvafakati ile istenebileceği görüşü uygulamada ve doktrinde ağırlık kazanmıştır. Boşanmanın feri taleplerinin ön inceleme aşamasından sonra, ancak karşı tarafın açık muvafakati veya ıslah ile istenebilmesi yeni davaların açılmasına neden olabilecektir. Aile mahkemelerinde iş yoğunluğunun daha fazla artmaması bakımından boşanmanın ferisi olan yoksulluk nafakası ve tazminatların, boşanma kararı verilinceye kadar istenebilmesini sağlayacak, kanuni bir düzenleme yapılmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Davalı cevap dilekçesi vermediğinde, delil bildirme hakkının değerlendirilmesi. Davacının, dava dilekçesinde iddia ettiği vakıalar ve bunlara ilişkin sunduğu delillere karşı, davalı cevap dilekçesi vermemişse, ön inceleme duruşmasında davalının sadece inkâr ettiği vakıalar kapsamında delil sunabileceği, onun haricinde delil sunamayacağı, yine davacı dilekçesinde tanık delili veya diğer delilere dayanmamışsa artık ön inceleme aşamasında yeni delil listesi sunamayacağı şeklinde uygulama ve doktrinde bir görüş kabul görmektedir. HMK tarafların dava dilekçelerinde ve cevap dilekçelerinde iddia ve savunmalarını delileriyle birlikte bildirmelerini düzenlemiştir. Bu uygulama boşanma davalarında bir kısım sorunlara neden olmaktadır. Boşanma davalarında karar verilinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına, istisna tanıyacak kanuni bir düzenlemenin yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Boşanma davalarında açık yargılama ve yazılı yargılama usulünün tartışılması.

Aile hukukundan kaynaklanan davaların özelliği itibariyle, kişilerin özel yaşam alanına doğrudan temas eden konuları içerdiğinden, gizli yargılama yapılması, ayrıca yazılı yargılama usulü yerine ayrı bir yargılama yönteminin geliştirilmesinde yarar bulunduğu, ayrı bir yargılama usulünün oluşturulamaması halinde basit yargılama usulü uygulanmasının daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Boşanma davası devam ederken taraflar sadakat yükümlülüğünü ihlal ederse, mevcut davada bu husus değerlendirilebilir mi? Mevcut boşanma davasında sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışların HMK nın 141.maddesinde düzenlenen yasakla karşılaşılmadan ileriye sürülebilmesi için kanuni düzenleme yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir. Boşanma davalarında, hüküm verildikten sonra feragat halinde, değerlendirilme yapılarak mahal mahkemesince karar tesisi mümkün olabilecek midir? Hâkim hüküm tesis ettikten sonra davadan el çekmektedir. Davacının açmış olduğu davadan feragat etmesi halinde hâkim kendi kararını ortadan kaldıracak şekilde bir karar veremez. Buna ilişkin HMK Yönetmeliğinin 57.maddesinde yer alan düzenlemenin kanuni dayanağı da bulunmamaktadır. İlk derece mahkemelerine feragat halinde karar verme imkânı tanıyacak yasal bir düzenleme yapılması ile sorunun aşılabileceği düşünülmüştür. Anlaşmalı olarak açılan boşanma davalarının, uyuşmazlık halinde çekişmeli boşanma davasına dönüşmesi. Anlaşmalı boşanma davasında, tarafların uyuşmazlığı halinde davayı ıslah etmeye gerek kalmadan, taraflara dayandıkları vakıalara ve delilere ilişkin, dilekçelerini sunmak üzere süre verilerek, çekişmeli boşanma davasına resen dönüşmesinin usul ekonomisi bakımından daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Karşı dava, süresinde açılmamış ise tefrik ve birleştirme konusu. Boşanma davalarında yasal cevap süresi içerisinde açılmayan, karşı davanın HMK nın 133/2.maddesi gereğince ayrılmasına ve HMK nın 166.maddesi gereğince bağlantı nedeniyle birleştirilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Her iki davanın bağlantı nedeniyle birlikte görülmesine ilişkin zorunluluk ve usul ekonomisi dikkate alındığında boşanma davalarında, süresi içerisinde karşı dava açılmamasına rağmen, ayırma kararı verilmeden yargılamaya devam edilmesini sağlayacak yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmıştır. TMK 181/2. maddesinde düzenlenen kusur tespiti. TMK'nın 181/2 madde ve fıkrasındaki düzenleme; sağ kalan eşin ağır kusurunun ispat edilmesi halinde, ölen eşine mirasçı olamayacağı şeklinde yorumlamanın daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır.

HMK nın 25. maddesinin boşanma davalarındaki yansımaları. Hâkimin, taraflardan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağına ilişkin HMK 25. maddesindeki hüküm ile sulh ve arabuluculuğa ilişkin diğer hükümler birlikte değerlendirildiğinde; tarafları yönlendirebilecek ve usul ekonomisine katkı sağlayacak şekilde yeni düzenlemelere ihtiyaç bulunduğu, dolayısıyla bu hali ile hâkimin aile mahkemelerinde görülen davalarda sulh ve arabuluculuğa teşvik ve yönlendirmesinde sıkıntı yaşayabileceği göz önüne alındığında, alternatif uyuşmazlık yöntemlerinin bu doğrultuda geliştirilmesinin sorunun çözümüne katkı sağlayabileceği değerlendirilmiştir. Aile hukukuna ilişkin açılan davalarda hukuka aykırı yöntemle elde edilen delilin kullanılıp kullanılamayacağı sorunu. HMK nın 189/2. maddesinde, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan delillerin, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı, TCK nın 133. ve 134. maddelerinde de eşler arasındaki hukuka aykırı olarak kişisel verilerin kaydedilmesi suç olarak düzenlenmiştir. Bu şekilde elde edilen delillerin delil olarak kabulüne ilişkin Yargıtay 2. HD nin yerleşik içtihatları ile HMK nın 189/2.maddesi ve TCK nın 133. ve 134. maddeleri arasında tam bir paralellik bulunmamaktadır. Boşanma davalarının özeliği ve tarafların müşterek yaşam alanlarının iç içe girdiği dikkate alındığında boşanmaya neden olacak özel hayata ilişkin vakıaların aydınlatılması amacıyla delillerin bu alanla sınırlı olmak üzere suç olarak kabul edilmeden dikkate alınabilmesi için yasal değişikliğe ihtiyaç bulunduğu değerlendirilmiştir. Boşanma davalarında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararına ilişkin uygulama sorunu. HMK nın 389.maddesinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir konulabileceği düzenlenmiştir. Boşanma davası ile beraber tarafların tüm mal varlığına tedbir konulması hak ihlallerine neden olabilmektir. Boşanma davaları yönünden asıl alacak miktarının somut olmaması ve yargılama sonucu elde edebilecek bir menfaate ilişkin olması, üzerine ihtiyati tedbir konulacak değerin çekişmeli olmaması nedeniyle HMK nın 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine yönelik görüşler bulunmaktadır. Boşanma davalarında nafaka ve tazminat taleplerinin karşılıksız kalmaması bakımından mal kaçırmayı önleyecek özel bir düzenlemenin yapılmasının yararlı olacağı düşünülmüştür. Özel nedenlere dayalı olarak açılan boşanma davası TMK nın 166/1. maddesindeki çekişmeli boşanma davasına ıslahla dönüşebilir mi? Özel nedenlere dayalı olarak açılan boşanma davası, ancak ıslah edilmesi halinde TMK nın 166/1. maddesinde düzenlenen çekişmeli boşanma davasına dönüştürülebilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.

Özel boşanma nedenlerine dayalı olarak açılan davalarda davacının kusuru araştırılabilir mi? Özel boşanma nedenlerine dayalı olarak açılan davalarda, davacının kusurunun araştırılıp araştırılamayacağı konusunda mahkemeler arasında farklı uygulamalar bulunmaktadır. Bu nedenle, özel boşanma nedenlerine dayalı olarak açılan davalarda, karşı dava açılmadan da davacının kusuru araştırılarak, sonucu uyarınca taraflar yönünden boşanmanın feri hükümlerine ilişkin değerlendirme yapılabilmesinin uygun olacağı kanaati belirtilmiştir. HMK nın 139. 147. ve 186. maddeleri gereğince davetiye çıkarılması usulünün tartışılması. Aile hukuku davalarında tarafların ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama duruşmalarına ayrı ayrı davet edilmeleri yargılama sürecini uzatmaktadır. HMK nın 139.maddesi uyarınca tarafların ön inceleme duruşması davetiyesine, gelmedikleri takdirde, ayrıca tebligata gerek kalmaksızın yokluklarında tahkikat duruşmasına geçileceği, tahkikat duruşmasından sonra ise, sözlü yargılamanın yapılacağına dair şerhin verilebilmesinin usul ekonomisine katkı sağlayacağı düşüncesiyle, HMK'nın 139., 147. ve 186. maddelerinde yasal düzenlemeler yapılmasının uygun olacağı dile getirilmiştir. C) KİŞİSEL İLİŞKİ DAVALARI Kişisel ilişki tespitine yönelik sorunların değerlendirilmesi. Müşterek çocuk ile velayet kendisine verilmeyen taraf arasındaki, yatılı şahsi münasebet düzenlemelerine esas alınabilecek yaş kriteri belirlemesinin uygulamada birliğin tesisine katkı sağlayacağı düşünülmüştür. D) VELAYET DAVALARI Ortak velayet konusunun değerlendirilmesi. TMK da, boşanma halinde velayetin eşlerden birine verilmesine yönelik hükümler bulunmaktadır. Eşlerin velayeti müşterek kullanmalarına imkân tanıyacak olası kanun değişikliğinin, Türk toplumunun geleneksel yapısı dikkate alındığında yeni sorunları ortaya çıkarabileceği, bu aşamada bu düzenlemeye ihtiyaç bulunup bulunmadığı konusunun ayrıntılı olarak müzakere edilmesi gerekliliği dile getirilmiştir. E) NAFAKA DAVALARI Yoksulluk nafakasında süre sorunu. TMK nın 175.maddesi gereğince, yoksulluk nafakasına, herhangi bir süre sınırlamasına tabi olmadan karar verilmektedir. Anayasa Mahkemesi konuyla ilgili kararında, anayasaya aykırılık

iddiasının reddine karar vermiş ise de; yapılacak yasal değişiklikle tarafların evli kaldıkları süre, sosyal ve ekonomik durumları gibi kriterlerle süre sınırlaması yapılmasının adil bir düzenleme olacağı değerlendirilmiştir. Nafaka davalarında vekâlet ücreti sorunu. Müstakil olarak açılan nafaka davalarında; avukatlık ücret tarifesinin 9. maddesinde, nisbi olarak takdir edilen ücretin maktu tarifeden az olamayacağına ilişkin düzenleme yer almaktadır. Hükmedilen nafaka miktarları dikkate alındığında bu uygulama mağduriyetlere neden olmakta, sırf bu nedenle davaların açılmasına sebebiyet vermektedir. Tarifenin 12. maddesindeki istisnaların kaldırılması ile sorunun giderilebileceği düşünülmüştür. F) MAL PAYLAŞIM DAVALARI Mal rejimlerinden kaynaklanan davalarda karşılaşılan sorunlar. TMK da mal rejimlerinden kaynaklanan davalarda, zamanaşımı süresi yönünden, açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Uygulamada bu süre 1 veya 10 yıl olarak kabul görmektedir. Bu davalarda zamanaşımı süresinin tayin ve tespitinin açıklığa kavuşturulması için yasal değişikliğine ihtiyaç bulunduğu değerlendirilmiştir. Mal rejiminden kaynaklanan davalarda uygulama birliğinin sağlanması amacıyla; aile hâkimlerine yönelik hizmet içi eğitim düzenlenilmesi ve belirli aralıklarla tekrarlanması ile bilirkişilerinde katılımının sağlanılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. G) AİLE MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DİĞER DAVALAR Yargıtay ın uygulamaya yön verecek düşünce açıklaması şeklinde bir yöntemin etkinleştirilmesi. Yargıtay Kanunu ve 6100 sayılı HMK nın ilgili amir hükümleri dikkate alındığında böyle bir yöntemin uygulanması mümkün olmamakla birlikte, HMK'nın yürürlüğe girmesi nedeniyle ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay uygulamaları arasında birliğin sağlanabilmesi ve usul ekonomisine katkı sağlanılması amacıyla, belli aralıklarla fikir alış verişi içeren müzakere toplantıları yapılmasının faydalı olacağı sonucuna varılmıştır. AİHM kararları ışığında evlilik birliği devam ederken kadının kızlık soyadının kullanmasına ilişkin belirsizliklerin giderilmesi sorunu. Evlilik birliği devam ederken kadının sadece kızlık soyadını kullanması mümkün değildir. Ancak AİHM in konuya ilişkin kararında, başvuran tarafa böyle bir hakkın tanınması gerektiği belirtildiğinden, buna ilişkin iç hukukta düzenleme yapılmasına ihtiyaç bulunduğu değerlendirilmiştir.

Aile konutu şerhi davalarında ipotek sorunu. Aile konutu şerhinin konulması ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davalarda lehine ipotek tesis edilen banka veya şirketin basiretli tacir gibi davranarak diğer eşin açık yazılı rızasını alması, aksi halde davacının ipoteğin kaldırılması talebinin kabulünün, yerleşik uygulama haline getirilmesinin uygun olacağı dile getirilmiştir. Evlilik birliği sona erdiğinde nüfus kaydının ibrazıyla aile konutu şerhinin kaldırılmasına imkân tanıyacak şekilde bir düzenleme yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir. Çocuk tesliminin infazına ilişkin sorunlar. Çocuk ile eşler arasındaki, şahsi ilişkinin tesisine yönelik kararlarda, infazın uzman marifetiyle yapılmasının yararlı olacağı değerlendirilmiş, bu nedenle şahsi ilişki tesisinin, İcra ve İflas Kanunu hükümlerinden ziyade, tarafların ve müşterek çocukların en az maliyetle uzman yardımıyla görüşmesine imkan sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu sonucuna varılmıştır. HMK nın 70. maddesinin uygulaması kapsamında Cumhuriyet savcısının açtığı davalara katılma sorunu. Cumhuriyet savcısının aile mahkemelerine açmış olduğu kamu düzenine ilişkin davaların duruşmasına katılma zorunluluğunun bulunup bulunmadığına yönelik uygulamada tereddütler bulunmaktadır. Dava açma, görüldü ve temyiz işlemleri yapma yetkisi bulunan iddia makamının, duruşmalara katılıp katılmamasının usul ekonomisine sağlayabileceği katkılar değerlendirildiğinde bu zorunluluğu ortadan kaldıracak şekilde bir yasal değişikliğin usul ekonomisine daha uygun olacağı değerlendirilmiştir. Aile avukatlığı, aile danışma merkezi kurulması, avukatla dava açılma zorunluluğunun değerlendirilmesi. Boşanma davalarının özelliği ve sosyal boyutu dikkate alındığında; Aile içi sorunların, dava açılmadan önce, aile danışma merkezlerinde değerlendirilmesi, Sorunların çözümünün burada mümkün olamaması halinde açılacak boşanma ve aile hukukundan kaynaklanan davaların avukatla takip edilebilmesini sağlayacak hukuki yardımların teminine yönelik, yasal düzenlemelerin yapılmasının mağduriyetlerin önlenilmesine katkı sağlayabileceği değerlendirilmesi yapılmıştır. İddet müddetinin kaldırılması davalarının gözden geçilmesi.

Boşanan eşlerin tekrar evlenmesi halinde iddet müddetinin kaldırılması davasına ihtiyaç duyulmadan, evlenme işlemleri yapabilmesine imkân tanıyacak yasal bir düzenlemenin, yargının hızlanması ve iş yükünün azaltılması bakından yararlı olabileceği düşünülmüştür. H) AİLE MAHKEMELERİNİN YAPISAL SORUNLARI Aile mahkemelerinde staj sorunu. Hâkim adaylarının, kamu düzenine ilişkin davaları bünyesinde barındıran aile mahkemelerinde staj yapmasına imkân tanıyacak düzenlemenin geri getirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Aile mahkemesinde çalışan uzmanların sorunlarının tespiti Aile mahkemelerinde görev yapan, uzmanların çalışma, görev ve yetkilerini belirleyen yönetmeliğin henüz yapılmamış olması uygulamada birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Uzmanların idari yapılanması ile görev kapsamlarının ayrıntılı olarak belirlenmesinin yararlı olabileceği değerlendirilmiştir. Tebligat Kanunun 21/2. Maddesinin gözden geçirilmesi. Boşanma davasının açılmasıyla ayrı yaşama hakkını elde eden eşlerin, farklı adreslere taşınmaları, fakat mernis adreslerini değiştirmemeleri halinde, kendilerine tebligat ne şekilde yapılabilecektir? Eşin evden ayrıldığı tespit edilmesi halinde, posta memuru 2 nolu haber kağıdını kapıya yapıştırarak Tebligat Kanunun 21. maddesi uyarınca tebliğ işlemlerini gerçekleştirebilecek midir? Bu şekilde yapılan tebliğden muhatap eşin haberdar olup olmadığına yönelik itirazının ne şekilde değerlendirileceği tartışma konusu olmuştur, Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi gereğince; evden ayrılan eşin, yeni adresini bildirme zorunluluğu bulunduğundan, adresini değiştirdiği halde değişikliği bildirmeyen eşin eski ve terk edilmiş olmakla birlikte mernis kayıtlarındaki adresine 7201 sayılı Kanun'un 21/2.maddesi uyarınca geçerli sayılması gerektiği konusunda fikir birliği dile getirilmiştir.