ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI

Benzer belgeler
REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

ÜMRANİYE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

ÇOCUK ve KORKU. Çocuklar Nelerden Korkarlar?

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ EYLÜL 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA OKUL KORKUSU

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu

OKUL KORKUSU VE BAŞ ETME YOLLARI. Banu SOYDABAŞ Şeker İlköğretim Okulu Psikolojik Danışman

KORKU HAYAL GÜCÜNÜN MUHTEŞEM BİR HEDİYESİDİR

ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE KORKULAR

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ ARALIK 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA KORKU

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

Okul fobisi nasıl gelişir?

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Can Kardeş Kreşi Rehberlik Servisi ARALIK 2014 REHBERLİK BÜLTENİ

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Sevgili Anne ve Babalar;

KASIM 2018 ÇOCUKLAR NE SÖYLER, AİLELER NE ANLAR?

Kardeş Kıskançlığı Nedir?

ANNE-BABA TUTUMLARI. Aşırı Koruyucu Tutum

3 Yaş Grubu Uğur Böcekleri Sınıfı Şubat Ayı Bülteni

Korkuları pekiştirmeden duygulara saygı duymak Dr. Clark Goldstein

OKULA BAŞLAMA SÜRECİ

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

OKULA HAZIR MISINIZ? VELİ BÜLTENİ EYLÜL ATA KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

2013 / 2014 SAYI: 12. El Ele Birinciliğe. Haftanın Bazı Başlıkları. Çocukluk Dönemi Korkuları Aşı Olduk CAS Araştırma Ziyareti

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ


OKUL ZAMANI. PDR Bülteni Sayı: 01

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ

EDA ÖZCAN ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

AKRAN İ LİŞKİ LERİ. PDR Bülteni Sayı: 03


ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK ANAOKULU 4 YAŞ SINIFI EYLÜL BÜLTENİ

Kendi sorumluluklarımızı taşımayı öğrendikçe de gelişiriz. Burada karşılıklı bir ilişki söz konusudur.

Bu nedenle ebeveynlerin duygu, ifade ve davranış olarak tutarlı, kararlı ve pozitif bir tavır sergilemeye çalışmaları gerekmektedir.

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö

Bilgilendirme Toplantısı Boşanma ve Çocuk

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

SON ZİL ÇALDI ŞİMDİ TATİL VAKTİ

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu TATİLDE ÇOCUKLA BİRLİKTE OLMAK

İÇİNDE COŞKU VE KAYGIYI BİRLİKTE BULUNDURAN BİR ÇİFT GÖZ KENDİ BAŞINA YENİ VE BİLİNMEZ BİR SERÜVENE BAŞLAMANIN HEYECANINI VE KORKUSUNU TAŞIYAN BİR

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU

ÇOCUK OKULA NASIL HAZIRLANIR?

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK ANAOKULU 4 YAŞ SINIFI BÜLTENİ

BÜYÜYORUM, DEĞĠġĠYORUM, GELĠġĠYORUM

ÇOCUĞUM OKULA BAŞLIYOOORRR

4. Yaş: Bu yaşta seslerle ilgili korkular (motor gürültüsü) hâkimdir. 2 ve 4 yaş birbirine çok benzer. Annenin evden ayrılışı sorun yaratır.

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :27 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :30

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

2013 / 2014 SAYI: 7. Haftanın Bazı Başlıkları

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

OKUL FOBİSİ. Bir çocuğun okul deneyiminin beyin işlevi ve anatomisinde gerçek değişimler yarattığı biliniyor Mel Levine

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

Dr. Genco USTA Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı

OKULA BAŞLARKEN OKULA BAŞLAMA SÜRECİ

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni. Çocuk ve Cinsellik

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI

ĠTÜ GELĠġTĠRME VAKFI BEYLERBEYĠ ÖZEL ANAOKULU VE ĠLKÖĞRETĠM OKULU EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 1.VELĠ BÜLTENĠ

OLUMLU/ ETKİLİ EBEVEYN TUTUMLARI. Meral ATEŞOĞLU.

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÜLTENİ SAYI 2 ÇOCUKLARIMIZIN KAYGILARIYLA BAŞ EDEBİLME

AİLEYE KÖTÜ HABERİ NASIL VERMELİYİZ?

OSMANGAZİ RAM NİSAN AYI BÜLTENİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

OKUL KORKUSU VE OKULA UYUMDA AİLE

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ YÖNERGE:

Anne-Baba-Çocuk Üçlüsünün İletişimi Nasıl Olmalı?

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

Tedavi sürecinde sık sık evden ve okuldan uzak kalmak, alıştıkları sosyal destekten uzak kalmalarına sebep olur. Bazı çocuklar içe kapanabilir.

Eğitim Öğretim Yılı şubat dönemi yarıyıl tatili Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi BASIN bildirisi:

KASIM DİKKAT!!! KARDEŞ GELİYOR... SAYI ÖZEL ALTIN NESİL ÇOCUK EVİ REHBERLİK BÜLTENİ

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

Okula Başlıyorum Okul Korkusu ile Başetme Okyanus Kolejleri nin Rehberlik Hizmetidir.

Kasım Rehberlik Bülteni VELİ EĞİTİM REHBERİ. Okul Öncesi Dönemde Cinsel Gelişim

EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI KREŞ VE ANAOKULLARI ÖĞRENCİ TANIMA FORMU ÖĞRENCİNİN AİLE BİLGİLERİ

Transkript:

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI İZMİT RAHMİ SEYMEN YERLEŞKESİ 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇOCUKLARA KORKULAR VE ÖLÜM KAVRAMININ ANLATILMASI Değerli Velimiz; VELİ BÜLTENİ Çocuklara korkular ve ölüm kavramının anlatılmasıhakkında siz velilerimize yönelik önerileri içeren bu bültenimizin sizler için faydalı olmasını diliyoruz. KORKULAR Rehberlik Servisi Çocukların gelişim süreci içerisinde çeşitli korkulara sıklıkla rastlanır. Bebeklikten ergenliğe kadar olan dönem özellikle çeşitli korkuların görüldüğü bir dönemdir. Korku bir nesneye, kişiye ya da bir duruma bağlı olabilir. Korkunun en önemli özelliği, korku veren uyaranın ani ve beklenmeyen bir durumda ortaya çıkmasıdır. Korkunun oluşumu, kişinin içinde bulunduğu çevrenin koşullarına, uyaranın şiddetine, geçmişteki yaşantılarına, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumuna bağlıdır. Yapılan araştırmalarda çocukların %90 ının gelişimlerinin bir döneminde herhangi bir şeyden korktuklarını göstermiştir. Çocuk için yeni olan ve bilinmeyen her şey korku verir. 2-3 yaş çocuklar yüksek seslerden, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesten, gök gürültüsünden korkarlar. 3-4 yaşlarında bu korkulara annenin desteğini kaybetme, yalnızlık, yangın, kaza vb. olaylardan korkma eklenir. Bu yaş çocuğu için somut olayların yanı sıra hayal edilen şeyler de korku kaynağı olmaya başlar. Bunun nedeni çocuğun gelişmekte olan hayal gücüdür. 4 yaş civarında çocuğun korkularında yavaş yavaş azalma görülür.

Korkular çocuk büyüdükçe değişiyor mu? Her yaş grubunda çocukların korktukları şeyler değişiyor. 0-2 yaş arasında daha çok büyük objelerden, yüksek seslerden ve anne-babadan ayrılmaya dayalı korkular görülürken, 3-4 yaş civarında bu korkulara karanlık korkusu da eklenebiliyor. Bu korkular, bir kısım çocuğun çevresine güven duygusunun arttırılmasıyla birlikte azalacaktır. Ancak bazı korkular artarak devam edebiliyor. Özellikle de anne-babaların bazı korkuları varsa. Çünkü korkular, model alınarak da öğrenilebiliyor. Çocuklarda görülen en yaygın korku hangisidir? Çocukların en çok korktukları şeylerin başında kuşkusuz karanlık geliyor. Bakıp da görememek gerçeğine bir de hayaletli öyküler eklenince, çocuğun sonsuz hayal dünyasında korkular dallanıp budaklanıyor. Karanlık korkusu en sık 3-5 yaş grubunda ortaya çıkıyor. Soyut korkuların (canavar, hayalet gibi) ortaya çıkması ise 6 yaşından sonra başlıyor. İşte, tam da bu sırada ailelere büyük görev düşüyor. Ancak çocuğa doğru yaklaşmak korkuların kendiliğinden ortadan kaybolmasına yardımcı oluyor. Çocukluk korkuları aile içinde ya da bir uzman değerlendirilmesi neticesinde çözümlenmezse yetişkinlikte de bu korkular devam edebiliyor. Anne babanın korkusu çocuğa geçiyor mu? Korkular anne baba gibi çocuğun çevresindeki kişiler tarafından farkında olmadan çocuğa öğretilebilir. Yani çocuk anne babanın korkusunu içselleştirerek bir korku geliştirebilir. Sokakta köpek gören annenin çocuğuna sıkı sıkı sarılması onu o ortamdan uzaklaştırması, köpek sesi duyduğunda tedirgin olması çocuk tarafından algılanacaktır ve böylece annenin kaygısı çocuğa geçecektir. Korkularla mücadele etmenin yolları nelerdir? Zorla üzerine gitmeyin: Bazı aileler çocuğun korkusunu azaltmak için onu zorla korktuğu durumlarla başbaşa bırakmaya çalışırlar. Bu asla doğru bir yöntem değildir. Çocuklarda bu şekilde davranışlar korkuların daha da artmasına neden olacaktır.aşamalı olarak korkulan obje ile bağlantı kurulabilir. Örneğin karanlıktan korkuyorsa bir süreliğine odasında bir gece

lambası kullanılabilir. Ya da havyandan korkuyorsa, korktuğu hayvanın resimleri üzerinde konuşulabilir ve sonra o hayvanın oyuncağı alınabilir. Çocuğunuz anlaşıldığını hissetsin: Ailelerin yapması gereken tek en önemli şey, çocukla empati kurabilmek. Nasıl ki başkalarının duygularımızı hafife almasından hoşlanmıyorsak, çocuklarımız da aynı şeyi hissediyor. Bu yüzden korkusu olan bir çocuğu asla yargılamamak gerekiyor. "Karanlıktan korkacak ne var?" gibi sorularla çocuğu hafife almanın onu utandırmanın korkularını daha fazla artacağını söyleyebiliriz. Onun yerine, "Haklısın, korkmuş olabilirsin", "Ben de senin yaşındayken korkardım" gibi empati kuran ifadeler sarf etmek ise çocuğunuzu anlamanıza yardımcı olur. Güven duygusu aşılayın: Sevmek, üzülmek gibi korkmak da doğal bir duygu. Hatta gelişimin bir parçası. Ebeveynlere düşen, çocuklarının korkularıyla ilgili gözlem yapmak. Anlayışlı ve iş birliğine dayalı bir yaklaşım faydalıdır. Çocuğu dinlemek, onunla daha fazla vakit geçirmek ve korkulan objelerle ilgili bilgilendirme yapmak, sorunun aşılmasına katkı sağlar. Korkuları beslemeyin: Odasında yalnız yatma korkusu olan çocuğa anne baba yanlarında yatmasını söylerse bu korkunun artmasına olanak sağlamış olur. Anne babanın yanında kendisini daha güvende hisseden çocuğun korkusu pekişerek yalnız kalması daha da güçleşir. Bu nedenle böyle bir durumda yatağınıza almak yerine onun yatağında uyumasını bekleyebilirsiniz. O uyurken yanında ona kitap okuyabilirsiniz. Çocuğunuzu ciddiye alın: Bazen büyüklerin, sanki kendileri çocukken hiç yaşamamışlar gibi çocukların korkularını hafife aldıklarını görüyoruz. Ama ciddiye alınmama duygusunun çocukların ruhsal dünyasındaki etkileri, tahmin ettiğimizden daha büyüktür. Eğer korkular çocuğunuzun yaşamını engelliyorsa ve uzun sürüyorsa mutlaka bir yardım almakta fayda var. ÖLÜM KAVRAMININ ANLATILMASI 5 yaş öncesi ölüm kavramının algılanışı Bu yaş çocukları somut düşünce dönemindedirler. Ölüm bu yaş çocuklar için geri dönüşümü olan bir olay gibi algılanmaktadır ve dolayısı ile ölümü yaşamın sonu olarak algılayamazlar. Benzeri şekilde ölümün kaç yaşında olursa olsun herkesin başına gelebilecek bir durum olduğunu da kavrayamazlar. Sadece yaşlanınca ölünebileceğini türünden düşünürler. Ölüm sebebi hakkında hayali ve doğru olmayan çıkarımlar

yapabilirler. Egosantrik düşündüklerinden ötürüyse kendi düşünce, duygu ve isteklerinin bu ölüme neden olmuş olabileceğini zannedip suçluluk duyabilirler. Benzer şekilde ölen kişiyi geri getirebileceklerini de inanabilirler. Ölüm nasıl anlatılmalıdır? Yetişkin için bile kavranması güç ölüm kavramını çocukların bir anda kavrayıp öğrenmesi beklenemez. 5-6 yaşlarına kadar çocuklarda ben merkezcil bir düşünce yapısı söz konusudur. Bu dönemdeki bir çocuk kendisini dünyanın, olayların, her şeyin merkezinde görür. Çevresindeki her şey onunla ilişkilidir. Bu dönemin özelliği olarak her nesnenin canlı olduğunu düşünür. Zihninden geçirdiği düşünceler gerçeğe dönüşür. Soyut kavramları (örn. konuşma sırasında espriler, imalar, deyimler, atasözleri) tam olarak anlayamazlar. Her şeyi somutlaştırma eğilimi gösterirler. Aslında birçok anne ve baba bu döneme uygun davranışlar geliştirir. Örneğin sık sık tekrarlanabilen ekmeğini bitir yoksa arkandan ağlar sözü anne ve babanın çocuğun bu özelliklerinden faydalanarak sarf ettiği sözlerdir. Çünkü 5-6 yaşlarına kadar her şey canlıdır. Bu nedenledir ki 5-6 yaşındaki bir çocuğun ölüm kavramını tam olarak kavrayabilmesi mümkün değildir. Ölüm gözleri ile göremeyeceği bir yerde olmaktır. Ben merkezcik yapının bir sonucu olarak kendini suçlayıcı düşünceler gelişebilir. Ben kötü çocuk olduğum için bunlar oldu. Onun gitmesini istediğim için gitti gibi söylemler nadir değildir. Yaklaşık 7 yaşından sonra ölümün geri dönülmezliği, evrenselliği ve bir neden sonucunda ortaya çıktığı çocuk tarafından algılanmaya başlanır. Bu dönem içerisinde ölümün uykuya benzetilmesi çocuklarda uyku sorunlarına neden olabilir. Ölüm sürecinde hastalıklara çok fazla vurgu yapılması çocuğun hastalıklara karşı aşırı korkusu ile sonuçlanabilir. Çocukların ölüm karşısında tepkileri nelerdir? Ölüm karşısında çocuklarda görülen belirtiler yaş ve gelişim dönemlerine göre farklılıklar gösterebilir. Genellikle çocuk ölen kişinin yerine getirdiği sorumlulukları kimin yerine getireceği konusunda endişelidir. Bu nedenle sıklıkla küçük çocuklar ölen kişinin sorumluluklarını aynı cinsiyetten başka bir aile bireyine yıkma eğilimi gösterirler. Çocuklarda yas süreci yetişkinlerden farklı yaşanır. Yetişkinlerde gördüğümüz üzgün görünüm çocuklarda sıklıkla daha az görülür. Ancak bu çocuğun üzülmediği, acı çekmediği anlamına gelmez. Hayatının bağımlı olduğu ona sürekli destek sunan kişiyi kaybetmiştir. Çevresi değişmiştir. Evin merkezindeyken bir anda en sevdiği kişiler bile onunla daha az ilgilenir olmuştur. Çevresinde çok da anlamlandıramadığı değişiklikler olmaktadır. Çok sık ağlarken görmediği yetişkinler çok üzgün suskun ve ağlamaklıdır. Çocuğun kendi yapısı, bünyesi içerisinde yetişkinlerden daha belirgin kaygı yaşadığını söylemek

sanırım yanlış olmaz. Bazen bu süreç içerisinde çocuk ölümü kabullenmez. Kendi tecrübelerime göre çocuklarda ölümü inkar etme süreci yetişkinlere göre daha uzun bir seyir gösterebilmektedir. Bu dönemde çocukta abartılı davranışlar, aşırı mutluluk hali gibi beklenenin tam zıttı davranışlar görülebilir ancak bu süreç sıklıkla 1-2 hafta içerisinde yok olur. Sonraki dönemlerde depresyon ve kaygı bozukluğuna benzeyen belirtiler eşlik edebilir. Depresyona benzer belirtiler içe kapanma, öfke, dikkat sorunları, arkadaş ilişkilerinde bozulma olabilirken, kaygı bozukluğuna benzer belirtiler daha öncesinde aştığı korkuların tekrar başlaması tarzında olabilir. Örneğin karanlıktan korkmayan çocuk karanlıktan korkmaya başlayabilir. Bu süreçte sevdiği kişiyi kaybeden çocuğun en sık ve en temel kaygısı diğer kişileri de kaybedebileceği endişesidir. Örneğin babasını kaybeden bir çocuk annesini yanından ayrılmak istemez. Her şeyi birlikte yapmak ister. Çünkü çok sevdiği babası gitmiştir ve annesi de onunla beraber gidebilir. Bunun dışında bazı durumlarda geceleri alt ıslatma sorunları, bazı bedensel yakınmalar ve bazen de psikolojik bayılmalar görülebilir. Özellikle okul öncesi dönemde çocuğa ölümü anlatırken, tüm canlıların yaşamının başladığı ve bittiği bir nokta olduğu, bunun tüm canlılar için söz konusu olduğu söylenebilir. Örnek olarak hayvanlar verilebilir. Tüm canlıların doğduğu, büyüdüğü, yaşlandığı ve öldüğü, canlıların hiçbirisinin sonsuza kadar yaşayamayacağı söylenmelidir. Çocuğa ölümü anlatırken ve sonraki süreçte nelere dikkat etmeli? Ölüm haberini ilk defa anne baba veya duygusal olarak yakın birinin vermesi uygun olur. Haberi açık olarak söylemek, özellikle küçük çocuklarda soyut açıklamalardan kaçınmak gereklidir. Her çocuğun yaşına uygun, onun anlayabileceği sözcükler seçilebilir. Küçük çocuklara ölümü anlatmak için "uyumak", "uzun bir yolculuk" gibi benzetmeler kullanılan anlatım tarzı oldukça sakıncalıdır. Artık bizimle birlikte değil, gitti, uykuya yattı gibi belirsiz ve karmaşık ifadelerden kaçının. Özellikle uykuya ilişkin açıklamalarda bulunmayın. Bu durumda küçük çocuklar sevdiklerinin bir gün uyanacaklarını düşünürler. Uzun ve bir daha uyanmayacağı bir uykuya daldı gibi yaklaşımlar çocukları uykudan korkar duruma getirebilir. Anne-babalarının uyuması halinde de huzursuz olurlar. Bazen çocuklar ne demek istediğinizi tam olarak anlamamış olabilir, o yüzden tekrarlamanız gerekebilir. Anlamamanın nedeni bazen inkar etme

isteği de olabilir, ancak çok sert olmamakla birlikte bu inkarı yaşamasına izin vermemek adına bir kaç kez neler olduğunu anlatmak gerekebilir. Sabırlı olmak, duyguları çok fazla saklamaya çalışmamak, çocuğun sorularına karşı olabildiğince açık, gerçekçi, doğrudan yanıtlar vermeye gayret etmek önemlidir. Çocuklarınıza bu durumu algılayıp kabullenmeleri için zaman tanıyın. Onlardan gelecek her türlü tepkiye de hazırlıklı olun. Üzülüp ağlayabildikleri gibi hırçınlıklar da yapabilirler. Veya hiçbir şey olmamış gibi davranabilirler. Tepkileri ne yönde olursa olsun karşılık vermeden önce bu olayı algılamaları, özümsemeleri için zaman tanımayı unutmayın. Bazen ağlamalar uzun süreli veya sık aralıklarla olabilir; böylesi durumlarda endişelenmeyin ve çocuğunuzu susturmaya çalışmayın. Ağlamak onun duygularını rahat ifade edebildiğini gösterir ve sağlıklıdır. Özellikle de "Ağlama, bak anneni üzüyorsun" gibi cümlelerden kaçının. Sadece ona sıkı sıkı sarılın ve duygusunu paylaştığınızı ve onu ne kadar sevdiğinizi ifade edin. Bazı çocuklar üzüntülerini gösteremeyebilirler. Onları bu konuda suçlamamak, yargılamamak da bir o kadar önemli. Üzüntüsü çabuk geçen küçükler kadar, ergenlik döneminde özellikle de erkek çocukların üzüntülerini ifade etmeyi tercih etmediklerini sıklıkla görmekteyiz. Çocukları bu dönemlerinde gözlemlemek, ancak tepkilerinde serbest bırakmak önemlidir. Onu eğlendirmeye çalışmak, oyalama çabaları içine girmek, olayın etkisini azaltmaya veya dağıtmaya çalışmak işe yaramayan davranışlar olacaktır. Çocuklarınıza çok abartılı olmamak koşuluyla kendi duygularınızı ifade edin. Böyle davranmanın hem sizin hem de çocuğunuz açısından pek çok olumlu yanı vardır. Çocuğunuzun ölenle ilgili konuşulmadığında onun unutulduğunu düşünebilir, onunla ilgili konuşmaların veya üzüntü ifade etmenin ailenin diğer üyelerini üzeceğini düşünebilir. Bu nedenle de kendi duygularını söyleme cesareti bulamaz. Böyle durumlarda anne babanın duygularını ifade etmesinin bir başka önemi de, çocuklarına onlara destek olabilme şansı verebilmeleridir. Çocuğumuza bizi düşündüğü, ağlarken mendil verdiği, yanımızda olduğu için kendimizi ne kadar iyi hissettiğimizi söyleyerek onun kendisini değerli, işe yarar hissetmesini de sağlayabiliriz. Özellikle kardeş ölümleri sonrasında kalan çocuğun kendini değerli hissetme gereksiniminin çok yoğun olduğunu ve bunu mutlaka karşılamak gerektiğini unutmamak önemlidir. Bizim duygularımız onların duygu dağarcığını geliştireceği gibi duygularımızla baş ediyor olmamız ve yeni yaşama uyum sağlamaya başlamamız da onlar için önemli birer yol gösterici olacaktır.

Ölümden sonraki dönemlerde oyunlarını, resimlerini iyi takip edin, oyunları ve resimler hakkında konuşun. Çocuğu evin ortamı uygun olmadığı için evden uzaklaştırmaya çalışmayın, kendini dışlanmış hisseder, size güvenini kaybeder, istenmediğini düşünür. Hatta bu dönemlerde evden daha az ayrılmaya, çocuğunuzla daha fazla vakit geçirmeye çalışın. Çocuklar bir süre sizinle yatmak, oda ışığını açık bırakmak, kapısını kapatmamak gibi taleplerde bulunabilir. Bir süreliğine bu taleplerini karşılayın ve yavaş yavaş eski düzenine geçeceğinizi ona da söyleyin. Ölüm olayının başka bir sevdiğinin başına tekrar gelebileceğine ilişkin korkularını dile getirmeleri için teşvik etmek ve gerçekçi olmadıklarını göstermek de önemlidir. Çocuğunuzla hissedebilecekleri suçluluk duygularını konuşmak, bu suçluluğu yok etmeye ve kendi kınamalarını önlemeye çalışmak gereklidir. Küçük çocuklara kimin bakacağı konusunda güvence vermek onlar açısından çok önemlidir. Bu yaşlarda çocuklar ölümü tam olarak algılayamazlar, ancak kendilerine kimin bakacağına dair yoğun kaygılar duyarlar. Bu kaygılarını giderecek yanıtlar çocukları çok rahatlatacak, yeni yaşamlarına uyumlarını kolaylaştıracaktır.