KONU SİRKÜLER 2010 / 35 6009 Sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununda Yapılan Düzenlemeler Genel Olarak Bundan önceki 2010/33 ve 2010/34 sayılı sirkülerlerimizde tam metnine bu bağlantıdan ulaşabileceğiniz 6009 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Gelir Vergisi Kanununda yapılan düzenlemelerden ücret kazançlarına uygulanacak olan gelir vergisi tarifesi ve yatırım indirimi hakkındaki açıklama ve değerlendirmelerimize yer verilmiştir. 6009 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununda da önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bu Sirkülerimizde bunlara ilişkin açıklamalara ve büromuz değerlendirmelerine yer verilecektir. 1. Özel Usulsüzlük Cezalarına İlişkin Düzenlemeler VUK nun özel usulsüzlük cezalarına ilişkin hükümlerinde, daha ziyade mükellefler lehine olmak üzere aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır. 353. Maddesinin (8) numaralı bendinin sonuna eklenen Ancak, bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı bir takvim yılı içinde 114.000 TL yi aşamaz. Şeklindeki cümleyle, belge basımıyla ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmelerine kesilen özel usulsüzlük cezalarının (2010 yılında 570,- TL) yıllık toplamına 114.000 TL lık üst sınır getirilmiştir. Düzenleme 1.8.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mükerrer 355 inci maddesinin dördüncü fıkrasının sonuna eklenen Ancak, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 770.000 TL yi geçemez. Şeklindeki cümleyle, tahsilât ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın % 5'i nispetinde kesilecek özel usulsüzlük cezalarının yıllık toplamına 770.000 TL lık üst sınır getirilmiştir. Düzenleme 1.8.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mükerrer 355 inci maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usûlsüzlük cezalarında mükellefler lehine değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usûlsüzlük cezaları;
Beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 30 gün içinde verilmesi halinde 1/10 oranında uygulanacaktır. Değişiklikten önce bu süre 15 gün, oran ise 1/4 idi. Beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda ilk 30 günü takip eden 30 gün içinde verilmesi halinde 1/5 oranında uygulanacaktır. Değişiklikten önce bu süre 15 gün, oran ise 1/2 idi. Mükerrer 355 inci maddesinin altıncı fıkrasında yapılan değişiklikle, Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formların (örneğin Ba-Bs bildirimleri) süresinden sonra düzeltme amacıyla verilmesi halinde, kesilmesi gereken özel usûlsüzlük cezalarında mükellefler lehine değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların; Belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir (bu hükümde bir değişiklik yoktur) İlk 10 günü takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanacaktır. Değişiklikten önce bu oran 1/2 idi. Kanuni sürenin sonundan başlayarak 25 inci günden sonra verilenlerde ise özel usulsüzlük cezası tam kesilecektir (bu hükümde bir değişiklik yoktur) 2. Gelir İdaresinin Görüş Vermesine (Özelge Sistemine) İlişkin Düzenlemeler VUK nun özelge sistemini düzenleyen birbirine bağlı 369. ve 413. maddeleri yeniden düzenlenmiştir. Maddelerin düzenleme öncesi ve sonrası halleri aşağıda yer almaktadır. 369. madde: 2 Değişiklik Öncesi Yanılma: MADDE 369- Aşağıda yazılı hallerde vergi cezası kesilmez: 1.Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları; 2. Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş veya bu hükme ait bir içtihadın değişmiş olması. Değişiklik Sonrası Yanılma ve görüş değişikliği: MADDE 369- Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz. Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak uygulanamaz. Şu kadar ki, bu hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında uygulanmaz. 413. madde: Değişiklik Öncesi Mükelleflerin İzahat Talebinde Bulunabilecekleri: MADDE 413- Mükellefler, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi Değişiklik Sonrası Mükelleflerin izahat talebi: MADDE 413- Mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığından veya bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında yazı ile izahat isteyebilir. Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden istenecek izahatı özelge ile cevaplandırabileceği gibi, aynı durumda olan tüm mükellefler bakımından uygulamaya yön vermek ve açıklık getirmek üzere sirküler de
uygulanması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilirler. Yetkili makamlar yazı ile istenecek izahatı yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetindedirler. Alacakları cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı istilzam etse dahi ceza kesilmez. yayımlayabilir. Sirküler ve özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde, Gelir İdaresi Başkanı veya tevkil edeceği bir başkan yardımcısının başkanlığında en az üç daire başkanından müteşekkil bir komisyon marifetiyle oluşturulur. Söz konusu komisyonda oluşturulmuş sirküler veya özelgeler ile konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat bakımından tamamen aynı mahiyeti taşıyan bir hususta izahat talebinde bulunulması halinde, komisyon tarafından oluşturulan sirküler veya özelgelere uygun olmak şartıyla Gelir İdaresi Başkanlığı taşra teşkilatı tarafından da özelgeler verilebilir. Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler gözönünde bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığınca internet ortamında yayımlanır. Yapılan düzenlemelere göre; Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir. Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmeyeceği yönündeki hüküm korunurken, ilave olarak bu durumlarda gecikme faizi de hesaplanamayacağı yönünde mükellefler lehine bir düzenleme yapılmıştır. Belli bir konudaki görüş ve kanaat değişikliğini içeren genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olacak, geriye dönük olarak uygulanamayacaktır. Bu, salt görüş ve kanaat değişikliğine bağlı olarak mükellefler adına, geriye dönük vergi tarh edilmesini önleyen bir düzenlemedir. Ancak yargı mercilerinin genel tebliğ ve sirküleri iptal etmeleri halinde, iptal kararının işlemin tesis edildiği tarihe kadar geriye yürütülmesi zorunlu olduğundan, geriye dönük uygulanmama kuralı geçerli olmayacaktır. Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler göz önünde bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığınca internet ortamında yayımlanacaktır. Yayınlanan sirkülerlerin benzer durumdaki tüm mükellefleri bağlayacağı tartışmasız olmakla birlikte, internet ortamında yayınlanan özelgelerin benzer olaylar için hukuki bağlayıcılığının olmayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer bir anlatımla, internet ortamında yayınlanmış olsa dahi, başka bir mükellefe verilmiş özelgeye göre hareket eden mükelleflerin, daha sonra yanıldıklarını, bu nedenle adlarına ceza kesilemeyeceğini ve gecikme faizi hesaplanamayacağını iddia etmeleri mümkün olmayacaktır. Zira özelgeler mükellefe münhasır olup, sadece verildiği mükellef açısından geçerlidirler. Bunların internet ortamında yayınlanması, uygulama planında, belli bir konudaki idari yaklaşımın bilinmesi açısından yararlı olacaktır. 3 3. Elektronik Ortamda Tebliğe İlişkin Düzenleme Bilindiği üzere, VUK nun 93-109 ncu maddelerinde vergiye ilişkin tebliğ usul ve esasları düzenlenmiştir. Tebliğ esaslarının düzenlenmiş olduğu 93 üncü maddeye göre; Tahakkuk fişi hariç olmak üzere vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden her türlü
vesika ve yazıların adresi bilenen mükelleflere posta yoluyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilenmeyenlere ise ilan yoluyla tebliğ edilmektedir. İşte 6009 sayılı Kanunla, Vergi Usul Kanununa eklenen aşağıdaki 107/A maddesiyle, vergiye ilişkin her türlü tebliğin elektronik ortamda yapılabilmesine imkân sağlanmıştır. Elektronik ortamda tebliğ MADDE 107/A- Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93 üncü maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir. Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Elektronik tebliğ, buna ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı tarafından belirlendikten sonra fiilen yürürlüğe girecektir. Yani bu usul ve esaslar belirlenmeden örneğin, vergi dairesinin bir Ödeme Emrini ya da ceza ihbarnamesini elektronik posta ile mükellefe göndermesi hukuken geçerli bir tebliğ olmayacaktır. 4. Takdir Komisyonuna Başvurunun Tarh Zamanaşımını Durdurma Süresi Bir Yıl İle Sınırlandırılmıştır Tarh zamanaşımını düzenleyen VUK nun 114. maddesinin ikinci fıkrasındaki Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder. hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bununla birlikte, iptal hükmünün Resmî Gazete de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu nedenle 8.1.2010 tarihli 27455 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan Anayasa Mahkemesi nin 2006/95 Esas, 2009/144 sayılı iptal Kararı, Anayasa nın 153. Maddesi uyarınca 8 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4 İptal kararının gerekçeleri de göz önünde bulundurularak VUK nun 114. Maddesinin ikinci fıkrası altı çizili ibareler eklenmek suretiyle şu şekilde yeniden düzenlenmiştir. Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. VUK nun tarh zamanaşımını düzenleyen 114. maddesinin yeni düzenleme sonraki tam metni şöyledir. Zamanaşımı süreleri MADDE 114: Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar. Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkûr evraka ait vergi alacağı yeniden doğar. Yapılan düzenlemeyle matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasında zamanaşımının durmasına yönelik sürenin bir yılı geçmemesi sağlanmaktadır. Böylece, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında ifade edilen belirsizlik ortadan kaldırılmakta ve zamanaşımının durması makul ve öngörülebilir bir süreyle sınırlandırılmaktadır. İptal kararından önce, vergi daireleri mükelleflerin vergi matrahlarının takdirleri için (özellikle de tarh zamanaşımının son yılında, zamanaşımını durdurmak için) takdir komisyonlarına başvurduklarında, tarh zamanaşımı durmuş olduğu için bazen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan 3-5 yıl sonra dahi, takdir komisyonu kararları ile mükellefler adına tarhiyatlar yapılabilmekte idi. İptal kararı ile vergilemede belirlilik, yasallık ve hukuk devleti ilkelerine aykırı bu durum önlenmiş, 6009 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle de, vergilemede belirlilik ilkesine uygun olarak takdir komisyonlarına başvuruda işlemeyecek zamanaşımı süresi bir yıl ile sınırlandırılmıştır. 5 Bu düzenleme 1.7.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 1.8.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Örneğin, 2005 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini vermemiş olan mükellefin bu yıla ilişkin vergi matrahının saptanması için vergi dairesince 30 Aralık 2010 günü takdir komisyonuna başvurulmuş olduğu bir durumda iptal öncesi ile yeni düzenlemeye göre tarh zamanaşımı şu şekilde işleyecektir. İPTAL ÖNCESİ düzenlemeye göre; vergi dairesi tarh zamanaşımı süresinin dolmasına bir gün kala takdir komisyonuna başvurmuş olduğundan zamanaşımı süresi 30 Aralık 2010 günü duracaktır. Komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren ise yeniden işlemeye başlayacaktır. Komisyon kararının vergi dairesine tevdii konusunda yasal bir sınırlama bulunmadığından, komisyon kararını 4 yıl sonra tevdii eder ise, zamanaşımı 4 yıl süre ile yani 30 Aralık 2014 yılına kadar durmuş olacaktır. Böylece 2005 yılına ilişkin tarh zamanaşımı 31.12.2014 tarihine kadar uzamış olacaktır. Nitekim uygulamada, mükellefleri çok zor durumda bırakan bu tür çok sayıda örneğe rastlanmaktaydı. YENİ DÜZENLEMEYE göre ise; tarh zamanaşımı süresi yine 30 Aralık 2010 günü duracaktır. Duran süre en geç 31 Aralık 2011 günü (komisyon kararı daha önceki bir tarihte vergi dairesine tevdii edilmiş ise bu tarihte) yeniden işlemeye başlayacaktır. Böylece 2005 yılına ilişkin tarh zamanaşımı en geç 31.12.2011 günü dolmuş olacaktır.
Öte yandan bu düzenlemeyle bağlantılı olarak VUK na eklenen 1/1/2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olup, komisyonca takdir edilen matrah üzerinden 31/12/2012 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Bu hüküm, 374 üncü maddede yer alan ceza kesmede zamanaşımı açısından da uygulanır. Şeklindeki Geçici 28. Maddeyle de 1.8.2010 tarihinden önce takdir komisyonuna sevk edilmiş olan 1.1.2005 tarihinden önceki hesap dönemleri için tarh ve ceza kesme zamanaşımı sürelerinin her hal ve takdirde 31.12.2012 tarihinde dolacağı hükme bağlanarak, vergilemede belirlilik ilkesine uygun bir geçici düzenleme yapılmıştır. 5. Vergi İncelemesinde Uyulacak Esaslara Yönelik Düzenlemeler 6009 sayılı Kanunla VUK nun vergi incelemesine yönelik hükümlerinde önemli ve ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelere paralel olarak Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı teşkilat kanunlarında da, Maliye Bakanlığı bünyesindeki vergi incelemesine yetkili birimlerin yeniden örgütlenmesine (Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu oluşturulması gibi) yönelik önemli düzenlemeler yapılmıştır. Yeniden örgütlenmeye ilişkin düzenlemelerin burada ayrıntılı olarak ele alınması anlamlı olmayacaktır. Örgütlenme konusuna bölümün sonunda kısaca değinilecektir. Bu bölümde daha ziyade, vergi incelemelerine yönelik düzenlemelerden mükellefleri doğrudan ilgilendireceğini düşündüklerimize değinilecektir. VUK nun vergi incelemesinde uyulacak esasları düzenleyen 140. maddesinde yapılan değişiklikler sonrasında madde metni aşağıdaki şekli almıştır. (NOT: 6009 sayılı Kanununla yapılan düzenlemeler mavi renkle gösterilmiştir) 6 İncelemede uyulacak esaslar MADDE 140: Vergi incelemesi yapanlar, yaptıkları inceleme sırasında aşağıdaki esaslara uymaya mecburdurlar. 1. İncelemeye tabi olana, bunun mevzuunu işe başlamadan evvel açık olarak izah ederler; 2. Vergi incelemesine başlanıldığı hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi incelemesi yapılana verirler. Ayrıca, tutanağın bir örneğini bağlı olduğu birime, diğer örneğini de ilgili vergi dairesine gönderirler. 3. Nezdinde inceleme yapılanın muvafakati olmadıkça resmi çalışma saatleri dışında inceleme yapamazlar veya buna devam edemezler. (Tutanak düzenlenmesi ve inceleme ile ilgili emniyet tedbirlerinin alınması bu hükmün dışındadır. Ancak bu gibi tedbirler, incelemelerin, yapıldığı yerdeki faaliyeti sekteye uğratmıyacak şekilde yapılır); 4. İnceleme bitince, bunun yapıldığını gösteren bir vesika nezdinde inceleme yapılana verilir. 5. Vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler. Ancak, bu düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine varırlarsa bu hususu bağlı oldukları birimler aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığına düzenleyecekleri bir rapor ile bildirirler. 6. İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay içinde incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin
bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir ve altı ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenleri yazılı olarak nezdinde inceleme yapılana bildirilir. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birimler vergi incelemesinin öngörülen süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri alırlar. Maliye müfettişleri, hesap uzmanları ile bunların yardımcıları ve gelirler kontrolörleri ile stajyer gelirler kontrolörleri tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları, işleme konulmak üzere ilgili vergi dairesine tevdi edilmeden önce, vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birimler nezdinde meslekte on yılını tamamlamış en az üç kişiden oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilir. İncelemeyi yapanla komisyon arasında uyuşmazlık oluşması halinde uyuşmazlığa konu vergi inceleme raporları üst değerlendirme mercii olarak, Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarları aşan tarhiyat önerisi içeren vergi inceleme raporları ise doğrudan, Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı ve Gelirler Kontrolörleri Başkanlığı bünyesinde oluşturulan rapor değerlendirme komisyonlarının üyeleri arasından görevlendirilecek üçer üyeden oluşan dokuz kişilik merkezi rapor değerlendirme komisyonu tarafından vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilir. İncelemeyi yapanlar, bu komisyon tarafından yapılacak değerlendirmeye uygun olarak düzenleyecekleri vergi inceleme raporlarını işleme konulmak üzere bağlı oldukları birime tevdi ederler. 135 inci madde ile vergi incelemesi yapmaya yetkili kılınan diğer memurlar tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları, Gelir İdaresi Başkanlığı merkez ve taşra birimlerinde oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından değerlendirilir. Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonu ile diğer rapor değerlendirme komisyonları yaptıkları değerlendirme sırasında, verilmiş bir özelgenin 369 uncu maddenin birinci fıkrası kapsamında olduğu kanaatine varmaları halinde, söz konusu özelge, Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonundan üç üye ile 413 üncü maddeye göre oluşturulan komisyondan iki üyenin katılımıyla oluşturulacak beş kişilik bir komisyon tarafından değerlendirilir. Bu komisyonca verilen kararlar, ilgili rapor değerlendirme komisyonu ile incelemeye yetkili olanı bağlar. 7 Bu maddede yazılı komisyonların başkan ve üyelerine her toplantı günü için (1000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutar üzerinden toplantı ücreti ödenir. Bu şekilde ödenecek toplantı ücretinin bir aylık tutarı (5000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarı aşamaz. Bu maddede belirlenen esaslar çerçevesinde, vergi incelemelerinde uyulacak diğer usul ve esaslar, komisyonların teşekkülü ile çalışma usul ve esasları ve Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonu tarafından doğrudan değerlendirmeye tabi tutulacak vergi inceleme raporlarının tutarları, Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunun önerisi üzerine Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir. Yürürlüğe giriş tarihi 1 Ocak 2011 olan bu değişikliklere göre; Vergi incelemesine başlanıldığı hususunun bir tutanağa bağlanması ve bir örneğini nezdinde vergi incelemesi yapılana verilmesi öngörülmektedir. Öteden beri var olan İncelemeye Başlama Tutanağı uygulaması, yasallaştırılmaktadır. Tutanak uygulaması iki açıdan önemlidir; 1) Nezdinde inceleme başlatılan mükelleflerin pişmanlık ve ıslah hükümlerinden (VUK md.371) yararlanma yönündeki girişimlerinin önüne geçilmektedir. 2) İncelemelerin belirli bir sürede (6 ay 1 yıl 1,5 yıl) bitirilmesini öngören yeni düzenleme açısından, sürenin yasal olarak başladığı tarihin tespitine olanak vermektedir. İncelemeye yetkili olanların vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemeyecekleri
yasallaştırılmaktadır. Öteden beri, uygulama genel olarak bu şekilde yürümekle beraber, zaman zaman bazı yetkililer, vergi kanunlarının uygulanmasına yön veren tebliğ ve/veya sirkülerlerde yapılan Bakanlık açıklama ya da düzenlemelerine aykırı raporlar düzenleyebilmekteydiler. Yönetimde Birlik ve Uyum İlkesini zedeleyen bu tutumlar, bir yandan idarenin itibarının zedelenmesine, diğer yandan da idari açıklamalara uygun davranan mükelleflerin çok zorumda kalmasına neden olabilmekteydi. İdareden aldığı muktezaya (özelgeye) uygun davranan mükelleflerin vergi incelemelerindeki durumu güçlendirilmektedir: Şöyle ki, düzenlenen vergi inceleme raporlarında, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilmiş özelgelerin yanlış olduğu savıyla tarhiyat önerisi yapılması halinde, Gelir İdaresi Başkanlığı ile incelemeye yetkili olanlar arasındaki görüş farklılığının oluşturulan bir komisyon marifetiyle karara bağlanması öngörülmektedir. Süreç şu şekilde işleyecektir: Vergi inceleme raporları, işleme konulmak üzere ilgili vergi dairesine tevdi edilmeden önce, rapor değerlendirme komisyonları ve duruma göre Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonu tarafından raporun vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilecektir. Bu değerlendirmeler sırasında, mükellefin yetkili makamlar tarafından özelge ile yanıltılmış olduğu kanaatine varılır ise, özelge oluşturulacak bir komisyon tarafından değerlendirilecektir. Bu komisyonca verilen kararlar, ilgili rapor değerlendirme komisyonu ile incelemeye yetkili olanı bağlayacaktır. Diğer bir anlatımla, komisyon tarafından verilen karar, özelgenin vergi kanunlarına uygun olduğu yönünde olması halinde, incelemeye yetkili olanlar, aksi yöndeki raporlarını düzelteceklerdir. 8 Vergi incelemeleri tam inceleme ve sınırlı inceleme olarak sınıflandırılarak, bu incelemelerin belirli sürelerde tamamlanması gereği yasallaştırılmaktadır. Buna göre; tam incelemelerin en fazla bir yıl, sınırlı incelemelerin ise en fazla altı ay içinde tamamlanması gerekmektedir. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde, vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından altı ayı geçmemek üzere ek süre verilebilecektir. Düzenlemeyle mükellef haklarının vazgeçilmez unsurlarından birisi olan, vergi incelemelerinin öngörülebilir bir süre içerisinde tamamlanması sağlanmak istenilmektedir. Böylelikle, mükellefler yönünden bazen uzun yıllar sürmesi nedeniyle yıpratıcı ve sarsıcı bir hale dönüşebilen, diğer yandan ise vergi incelemeye yetkili olanların vergi incelemelerini makul bir sürede tamamlamadıkları ve bu konuda keyfi davrandıkları yönünde sıkça dile getirilen eleştirilere de son verilmiş olacaktır. 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen 33/B maddesiyle; Bakanlığın vergi inceleme ve denetim amaçlarına ulaşmasını sağlamak, vergi inceleme ve denetimleri ile raporlamaya ilişkin standart, ilke, yöntem ve teknikleri geliştirmek, inceleme ve denetim rehberleri hazırlamak, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların uyacakları etik kuralları belirlemek, vergi inceleme birimleri arasında koordinasyonu, bilgi akışını ve uygulama birliğini temin etmek, Bakanlığın vergi inceleme ve denetim birimlerinin uygulayacağı yıllık vergi inceleme ve denetim planını hazırlamak ve uygulamayı izlemek üzere Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu oluşturulması öngörülmektedir.
Böylelikle, Bakanlık bünyesinde, birbirinden bağımsız ve koordinesiz olarak Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu ve Gelirler Kontrolörleri tarafından yürütülen vergi incelemesi faaliyetlerinin ortak bir plan ve uyum içersinde yerine getirilmesi hedeflenmektedir. 6009 sayılı Kanunun tam metnine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Saygılarımızla. ÖNER BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM A.Ş. 18.08.2010 9