İSTANBUL SANAYİ ODASI DERGİSİ / Şubat 2013 Sayı: 563 / ISSN 1303-1333



Benzer belgeler
Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Lojistik. Lojistik Sektörü

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ TEMMUZ 2018

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

İTKİB Tekstil, Deri ve Halı Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ 2015 YILI ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI. Genel ve Sanayi İhracatında Tekstil ve Hammaddeleri Sektörünün Payı

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

MİLLİ GELİR VE BÜYÜME

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

BÜYÜMEDE İYİMSER BEKLENTİLER GÜMÜŞE DESTEK OLUYOR

AR& GE BÜLTEN. Dünya Ekonomisi Ne Durumda. Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi, dünya ekonomisindeki büyüme-gelişme konjonktürüne daha duyarlı hale geldi.

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Yeni yıla yüzde 13 seviyesinde başlayan işsizlik. Borsa İstanbul da işlem gören 10

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı


Ekonomi Bülteni. 23 Ocak 2017, Sayı: 4. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

1.56% -4.1% 20.3% 11.4% % Kasım 18 Ekim 18 Kasım 18 Aralık 18

Aralık. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Ekonomi Bülteni. 18 Kasım 2013, Sayı: 42. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler

Ekonomi Bülteni. 03 Ağustos 2015, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ANADOLU NUN İKİNCİ 500 DE YILDIZI PARLADI ARAŞTIRMA

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

HAFTALIK RAPOR 17 Eylül 2018

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

HAFTALIK BÜLTEN 31 AĞUSTOS EYLÜL 2015

PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Toplantı Tarihi: 17 Temmuz 2014

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TCMB ENFLASYON SUNUMU SONRASI BİZİ NE BEKLİYOR?

HAFTALIK BÜLTEN 7 EYLÜL EYLÜL 2015

Ekonomi Bülteni. 15 Mayıs 2017, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar Kasım 2014

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

Ekonomi Bülteni. 25 Nisan 2016, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Transkript:

İSTANBUL SANAYİ ODASI DERGİSİ / Şubat 2013 Sayı: 563 / ISSN 1303-1333 2013 yılı için ekonomiyi yine dış koşullar belirleyecek Orta gelir tuzağı ve sanayisizleşme atbaşı gidiyor. Nitelikli sanayiniz varsa, verimlilik beraberinde geliyor Toprak kirliliği gibi her türlü çevre kirliliğinin önlenmesi için eğitim seferberliği başlatmak gerekiyor Kadın girişimciliği kadın istihdamı ile el ele ilerler. Kadın girişimciliğini, kadın istihdamını destekleyerek artırabiliriz

İÇİNDEKİLER 1 STANBUL SANAY ODASI DERG S ŞUBAT 2013 YIL 47 SAYI 563 MT YAZ SAH B stanbul Sanayi Odas Ad na Yönetim Kurulu Başkan C. Tan l Küçük YAYIN KURULU Dr. Oktay Duran Baki Kuriş Ülkü Büyükgönenç Mustafa Ayd n Özilhan Fahir Gök Kadir Efe Haluk Erceber Süleyman Ertem Erol Kiresepi Mete Meleksoy SORUMLU GENEL YAYIN MÜDÜRÜ Mete Meleksoy dare Yeri ve Reklam Rezervasyon Dünya Yay nc l k A.Ş. Globus Dünya Bas nevi 100. Y l Mahallesi 34440 Bağc lar STANBUL Tel: 0212 440 24 24 - Dahili: 2746 e-mail: mustafa.gokdemir@dunya.com YAYINA HAZIRLIK Genel Yönetmen: Gürhan DEMİRBAŞ Görsel Yönetmen: Yavuz KARAKAŞ Editörler: Tuğba BİRGÜL, Nilgün ÖZDEMİR Grafik Tasar m: Erdal BAYRAKTAR Düzeltmen Editör: Ersel ERGÜZ Fotoğraf: Gülhan KIRDI İletişim Yazı işleri: (0212) 440 24 24-2778 Pazarlama: (0212) 440 24 24-2765 ajansd@dunya.com Baskı Dünya Yay nc l k A.Ş. Globus Dünya Bas nevi 100. Y l Mahallesi 34440 Bağc lar STANBUL Tel: 0212 440 24 24 Bask Tarihi: 18.1.2013 Ayl k Sanayi ve Ekonomi Dergisi Ayda Bir Yay nlan r Yerel ve Süreli yay nd r 3 / BAŞYAZI Sanayicimiz yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve rekabet mücadelesine 2013 te de devam edecek C. Tanıl Küçük 4 / HABER Entegre Çevre İzni Yönetmelik Taslağı İSO da masaya yatırıldı 7 / İSOV HABER İstanbul Sanayi Odası Vakfı sosyal sorumluluk projelerinde de ön safta 12 / KAPAK 2013 yılı için ekonomiyi yine dış koşullar belirleyecek 10 / HABER İş dünyası iki duayenini kaybetti 24 / MECLİS Büyümenin lokomotifi olan imalat sanayiimiz giderek kan kaybediyor 50 / ÇEVRE Çevreye duyarlı tüketicilerin ambalaj atıklarıyla mücadelesi Beyhan Aslan 54 / MAKALE Doha 2012 Zirvesi: Yeni İklim Geçidi ne Girerken Arzu Yayla Doğrar 62 / TANITIM Kanserli çocuklar ve aileleri için umudun adresi: KAÇUV Prof. Dr. İnci Yıldız 74 / KÜLTÜR SANAT 76 / OKUR ANKETİ 77 / RAKAMLARLA EKONOMİ

BAŞYAZI 3 Sanayicimiz yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve rekabet mücadelesine 2013 te de devam edecek C. Tanıl KÜÇÜK İSTANBUL SANAYİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI Küresel kriz ilk sinyallerini 2007 yazında vermişti. 2008 ve 2009 da şiddetini iyice artırdı. Türkiye ekonomisinde krizin etkileri en ağır olarak yüzde 4,8 oranında küçüldüğümüz 2009 yılında hissedilmişti. Sanayi üretimi, 2008 Ağustos undan 2009 Ekim ine kadar 14 ay aralıksız olarak küçüldü. Bu zor yılın ardından, 2010 da Türkiye yüzde 9,2 oranında büyüdü ve krizden çıkışta dünyadaki en başarılı ülkelerden biri oldu. 2010 u takiben yüzde 8,5 oranında büyüdüğümüz 2011 de de Türkiye yine dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri oldu. Bu iki yılda sanayi üretimi kesintisiz olarak arttı, iç talep canlandı, tüketim ve yatırım harcamaları arttı, işsizlikte iyileşme sağlandı, enflasyonla mücadele devam etti, bütçe performansı bozulmadı, bankacılık sistemi küresel krize karşı başarılı bir sınav verdi. Bu olumlu gelişmelerin yanında, 2010 ve 2011 de yüksek büyümeye eşlik eden yüksek cari açık ekonomimiz için önemli bir kırılganlık unsuru oldu. Cari açığımızın milli gelire oranı 2010 da yüzde 6,4 e, 2011 de ise yüzde 10 a ulaştı. Cari açıktaki hızlı yükseliş 2011 in ortalarından itibaren ekonomiyi soğutucu önlemlerin tartışılmaya başlanmasına yol açtı. 2011 in Ağustos ayından itibaren Avrupa Birliği başta olmak üzere küresel ekonomide belirsizlikler ve durgunluk tehdidi yeniden baş gösterdi. 2010 ve 2011 in ardından içeride cari açığı düşürme kaygısı, dışarıda da küresel ekonomideki belirsizliklerle gölgelenen 2012 ye, ekonomide yavaşlama beklentisi ile girmiştik. 2012 de ekonomimiz gerçekten de yavaşladı. 2012 nin dokuz ayı sonunda büyüme oranımız yüzde 2,6. 2011 in aynı döneminde bu oran yüzde 9,8 idi. Yıl sonunda, yüzde 4 ten yüzde 3,2 ye çekilen büyüme hedefini gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimiz henüz meçhul. Sanayi üretimi, küresel kriz sonrasında, 32 ay aradan sonra ilk kez 2012 nin Ağustos ayında azaldı. Ağustos tan sonra Eylül deki yüzde 6,2 lik yükseliş moralleri düzeltmişti. Ancak Ekim de yine yüzde 5,7 lik bir düşüşle karşılaştık. Ekim deki düşüşün ardından Kasım da ise yüzde 11,3 lük bir artış geldi. Kasım ayındaki yılın en yüksek artış oranı sevindirici olmakla birlikte, son dört ayda sanayi üretiminin bir ay azalış bir ay artışın yaşandığı, inişli çıkışlı istikrarsız bir seyir ortaya koyması 2013 açısından da düşündürücüdür. Aynı şekilde tüketim ve yatırım harcamalarındaki gelişim çizgisi de 2013 için beklentilerimizi mütevazı seviyelerde tutmamıza yol açmaktadır. Ekonomik Programda 2013 için büyüme beklentisi yüzde 4. Sanayicimiz, her yıl olduğu gibi 2013 te de üretim, yatırım, ihracat, istihdam ve rekabet mücadelesine var gücüyle devam edecek ve büyümeye yine önemli katkı sağlayacaktır. Beklentimiz, sanayimizin önünü açmaya, yolunu temizlemeye yönelik desteklerin artarak devam edebilmesidir.

4 HABER Entegre Çevre İzni Yönetmelik Taslağı İSO da masaya yatırıldı Türk çevre mevzuatına uyumu konusunda soru işaretleri taşıyan, sanayiyi özellikle yatırım ve üretim süreçleri açısından doğrudan etkileyecek olan Entegre Çevre İzni Yönetmelik Taslağı, 20 Aralık 2012 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İSO yetkililerinin katıldığı masabaşı toplantısında ele alındı. Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi ile 2014 yılında yerine geçecek olan Endüstriyel Emisyonlar Direktifi nin ulusal çevre mevzuatına uyumunu hedefleyen AB Eşleştirme Projesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülüyor. İspanya Tarım, Gıda ve Çevre Bakanlığı ile Polonya Çevre Bakanlığı na bağlı Çevre Koruma Başmüfettişliği nin de ortakları arasında yer aldığı proje, söz konusu direktiflerin mevzuata uyumunun yanı sıra, uygulanmasına yönelik sektörel rehberlerin hazırlanmasını ve envanter oluşturulmasını da amaçlıyor. Proje kapsamında hazırlanan ve konuyla ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne sunulan Entegre Çevre İzni Yönetmelik Taslağı, İstanbul Sanayi Odası (İSO) üyeleri tarafından da detaylı bir şekilde değerlendirilerek, hazırlanan görüş ve öneriler TOBB vasıtasıyla Bakanlığa iletildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İSO yetkilileri bu çerçevede, Türk çevre mevzuatına uyumu konusunda soru işaretleri taşıyan, sanayiyi özellikle yatırım ve üretim süreçleri açısından doğrudan etkileyecek olan yönetmelik taslağına ilişkin görüş alışverişinde bulunmak üzere bir araya geldi. İSO da 20 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirilen toplantıya, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürü Mustafa Satılmış, İzin ve Lisans Dairesi Başkanı Ahmet Malkoç, İzin ve Lisans Dairesi Şube Müdürü Ece Tok ve çalışma arkadaşları katıldı. İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Çevre İhtisas Kurulu Başkanı Fikret Tanrıverdi nin başkanlığını yaptığı toplantıda, Bakanlık yetkilileri proje adımları, AB ülkelerinin konuyla ilgili uygulamaları ve yönetmelik taslağına ilişkin bir dizi sunum gerçekleştirdi. İSO Çevre İhtisas Kurulu ve Çevre Teknik Çalışma Grubu üyeleri de, yönetmelik taslağına ilişkin görüşlerini Bakanlık yetkililerine iletti.

HABER 5 Sanayicinin enerji alanında ortak platformu: Enerji Verimliliği Kurulu Petrol ve doğal gaz başta olmak üzere enerji kaynakları açısından yetersiz ve bu nedenle dışa bağımlı olan Türkiye nin enerjiyi verimli kullanması büyük önem taşıyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO), bu çerçevede 2008 yılından bu yana, başta yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve enerji mevzuatı olmak üzere konuyla ilgili yürüttüğü tüm çalışmaları 2012 yılından itibaren Çevre Şubesi bünyesinde devam ettirme kararı alarak enerji alanındaki çalışmalarıyla ilgili yapılanmasını tamamladı. Çevre Şubesi, çalışmaları kapsamında kurumsal iş birlikleri geliştirilmesi amacıyla üniversitelerin ilgili birimleriyle bir araya gelirken, Çevre İhtisas Kurulu nun değerlendirmeleri doğrultusunda da bir çalışma programı geliştirdi. Çevre İhtisas Kurulu nun önerileri doğrultusunda Çevre Şubesi tarafından enerji verimliliği konusunda bir anket hazırlanarak, İSO meslek komiteleri üyelerine ve oda üyesi sanayicilere gönderildi. 30 sorunun yer aldığı anket sonuçlarının, İSO nun enerjiyle ilgili çalışmalarına yön vermesi amaçlanıyor. Çalışmalar kapsamında ayrıca, İSO nun enerji verimliliği açısından sanayicilerin görüşlerini daha etkin yansıtabilmesi hedefiyle Çevre İhtisas Kurulu na bağlı ve sanayi kuruluşları temsilcilerinin katıldığı bir Enerji Verimliliği Kurulu oluşturuldu. İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Çevre İhtisas Kurulu Başkanı Fikret Tanrıverdi nin başkanlığında ilk toplantısını 8 Kasım 2012 de, ikinci toplantısını 13 Aralık 2012 de gerçekleştiren kurul, İSO nun enerji alanındaki çalışmalarını öncelikle enerji verimliliğinin yaygınlaştırılması konusunda yoğunlaştırmasını karara bağladı. İstanbul Sanayi Odası Çevre Ödülleri nde değerlendirme süreci tamamlandı İstanbul Sanayi Odası nın (İSO) Çevre Ödülleri nin açıklanacağı gün için geri sayım başladı. İnovatif Çevre Dostu Ürün, Enerji Verimli Ürün, Çevre Dostu Uygulama, Enerji Verimliliği Uygulama ve Çevre Yönetimi/ Kurumsal Sosyal Sorumluluk kategorilerinde dağıtılacak ödüllerin değerlendirme süreci tamamlandı. İSO üyelerinin çevrenin korunması konusunda 2011 yılı içerisinde geliştirdikleri ve sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayan örnek ürün ve uygulamaların değerlendirildiği ödül için çalışmalar 2012 nin Nisan ayında başladı. Ödül için başvurular büyük ölçekli kuruluş ve KOBİ ler olarak haziran-ağustos döneminde alındı. Yayımlanan ödül kılavuzu kapsamında talep edilen belge ve doküman kontrolü ilk aşamada İSO Çevre Şubesi tarafından gerçekleştirildi. Yapılan değerlendirmeler sonucu 45 başvuru finalist olmaya hak kazandı. Üniversitelerin çevre mühendisliği bölümlerinden akademisyenler, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü temsilcisi ve İSO Çevre İhtisas Kurulu üyelerinden oluşan jüri komitesi eylül ile ekim aylarında başvuru dosyalarını inceledi. Jürinin aldığı karar uyarınca 23 başvuru sahibinin sunumları kasım-aralık döneminde firma temsilcileri tarafından İSO da gerçekleştirildi, ayrıca 21 başvuruya ait tesis de ziyaret edildi. Yoğun değerlendirme süreci sonrası 17 Aralık 2012 tarihinde jüri karar toplantısını yaptı ve ödül almaya hak kazanan üyelerimizi belirledi. İSO Çevre Ödülleri töreni, 31 Ocak 2013 tarihinde İSOV Akatlar Mesleki Eğitim Kompleksi nde gerçekleştirilecek.

6 HABER Sanayi-üniversite iş birliğinde somut projeler İSO nun önceliği Yıldız Teknik Üniversitesi nde 26 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen Bakanlık-Üniversite-Sanayi İş Birliği toplantısında konuşan İSO Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Savaş, İstanbul Sanayi Odası nın, üniversitelerde üretilen teorik ve kavramsal bilginin, ihtiyacı olan sanayi firmalarına aktarılması için çalıştığını söyledi. İstanbul Valiliği, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) tarafından düzenlenen Bakanlık-Üniversite-Sanayi İş Birliği toplantısı, 26 Aralık 2012 tarihinde YTÜ Beşiktaş Kampüsü nde yapıldı. İş ve akademi çevrelerinin büyük ilgi gösterdiği toplantının açılış konuşmalarını sırasıyla YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Savaş ve T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan Aslan yaptı. Üniversitede üretilen bilginin sanayinin rekabetçiliğine temel teşkil ettiğine inanıyoruz İSO Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Savaş, toplantıda yaptığı konuşmada, üniversitelerde elde edilen temel ve teorik bilgilerin uygulamaya dönüştürülmesi yolunda işlevsel bir fonksiyona sahip olan sanayi-üniversite iş birliğinin, somut projelerle hayata geçirilmesinin İSO nun öncelik verdiği konulardan biri olduğunu söyledi. Üretilen iş birliği çalışmalarıyla üniversitelerde üretilen teorik ve kavramsal bilginin, ihtiyacı olan firmalara aktarılmasına çalışıldığını belirten Bülent Savaş, Üniversitelerde üretilen nitelikli ve evrensel bilginin, sanayinin daha yenilikçi, dolayısıyla daha rekabetçi olmasına temel teşkil edeceğine inanıyoruz dedi. Sanayi ve üniversitenin birlikteliğinin her iki taraf için de büyük avantajlar sunduğuna dikkat çeken Bülent Savaş, sanayinin, üniversitenin ürettiği teorinin uygulamaya aktarılması için gerekli kaynaklara sahip olduğunu belirtti. Üniversitelerin ise sanayi uygulaması öncesi gereken kavramsal altyapıya ve teorik bilgiye hâkim olduğuna işaret eden İSO Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Savaş, Bu bağlamda sanayi-üniversite iş birliği, üniversite ya da sanayi olmanın doğal bir gereği. Özellikle gelişmiş ekonomilerde, sanayi-üniversite iş birliğinin çok verimli bir şekilde yönetildiği görülmektedir. Bu çerçevede üniversitelerin, AR-GE, inovasyon ve teknoloji konularında sanayiye yol gösterici olması beklenmektedir. Bu nedenle sanayi-üniversite iş birliğini özendirmek daha da önem kazanmaktadır. Üniversitelerde mevcut AR-GE altyapısının sanayiye mutlaka tanıtılması gereklidir. Ortaya konulan yeni fikir veya ürünün aynı zamanda ticari başarı sağlaması önemli ölçüde katma değer yaratmaktadır. Bu noktada tecrübeli olan taraf ise sanayi şirketleridir diye konuştu. İstanbul Sanayi Odası, akademik çalışma yürüten araştırmacılara destek sağlıyor Bülent Savaş, İSO olarak, sanayi-üniversite iş birliğinin geliştirilmesi ve akademik çalışmaların ekonomik kalkınmaya katkısının artırılması amacıyla, üniversitede doktora ve yüksek lisans çalışmaları yürüten araştırmacıların desteklediğini belirtti. Gelinen noktada, belirlenmiş 12 tezin çalışmasının tamamlandığı bilgisini veren Bülent Savaş, tamamlanan her çalışma için sektöre göre özelleştirilmiş kitapların basıldığını anımsattı. Bülent Savaş, dokuz adet araştırma çalışmasının da devam ettiğini sözlerine ekledi.

İSOV HABER 7 İstanbul Sanayi Odası Vakfı sosyal sorumluluk projelerinde de ön safta Engelli çocukların bilgisayarları İSOV dan Fatih ilçesinde bulunan ERAM Özel Eğitim Merkezi nde öğrenim gören engelli çocuk ve gençlerimiz için 2000 yılında mum, galoş ve seramik atölyeleri yaptırılmıştı. Bu atölyeler özel eğitime muhtaç çocuk ve gençlere meslek edinmeleri için önemli bir imkân sağlamıştı. ERAM Özel Eğitim Merkezi ne desteklerini sürdüren İSOV, engelli öğrencilerin dünyayla bağlantısını sağlayacak olan olan beş adet bilgisayar ve üç adet yazıcıyı okul yönetimine teslim etti. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ne elektronik karyola Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sadi Sun Yoğun Bakım Ünitesi nin hastane için hayati önem taşıyan elektronik karyola ihtiyacı, İSOV tarafından karşılandı. Hareket edemeyen, tüm ihtiyaçları yoğun bakımda görevli sağlık personeli tarafından sağlanan kritik seviyedeki hastalar için elektronik karyolalardan yedi adet yaptırılarak Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yalım Dikmen e teslim edildi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sadi Sun Yoğun Bakım Ünitesi nin ihtiyaç duyduğu hasta takip monitörleri de geçtiğimiz yıllarda İSOV tarafından sağlanarak fakültenin hizmetine verilmişti. İSOV, sürekli malzeme desteğine ihtiyaç duyan yoğun bakım ünitelerine sanayicilerimizin desteğini bekliyor. Karslı çocuk ve gençlere giyim yardımı Kars Emniyet Müdürlüğü nden gelen talep üzerine, Kars ta yaşayan çocuk ve gençlerimize İSOV tarafından giyim yardımı yapıldı. Alımı yapılan 500 adet mont, 500 çift bot ve 500 takım eşofman ihtiyacı olan çocuk ve gençlere dağıtılmak üzere Kars Emniyet Müdürlüğü ne gönderildi. İstanbul Sanayi Odası Vakfı, mesleki eğitimle ilgili faaliyetlerinin yanı sıra, sosyal sorumluluğunu da ihmal etmeyerek, imkânları dâhilinde ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşuyor. Kars taki yoksul genç ve çocukları giydiren, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Ünitesi nin ihtiyacı olan elektronik karyolaları temin eden İSOV, daha önce meslek edindirmek için atölyeler kurduğu engelli gençlere, bu kez bilgisayar bağışında bulundu.

8 HABER TOBB İstanbul Genç ve Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi görev dağılımı yaptı TOBB Genç ve İl Genç Girişimciler Kurulu ile TOBB Kadın ve İl Kadın Girişimciler Kurulu nun çalışma esasları, uygulamada karşılaşılan sorunlar dikkate alınarak, TOBB tarafından yeniden düzenlendi ve geçtiğimiz günlerde yürürlüğe girdi. Yapılan düzenleme sonucu, İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB), İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası temsilcilerinden oluşan TOBB İstanbul Genç ve Kadın Girişimciler Kurulu nun üye sayısı 50 den 540 a çıkartıldı. İSO nun 117 kontenjana sahip olduğu Kurul un İcra Komitesi nde görev yapacak oda temsilcileri ise 14 Aralık 2012 de, İstanbul daki dört odada yapılan eş zamanlı seçimlerle belirlendi. İSO nun TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi ne göndereceği üç temsilci için yapılan seçimlerde, Ayşegül Çapan, Ebru Tanrıverdi, Sultan Tepe asil üye; Nevin Grit, Ayşe Tülin Terzioğlu ve Merih Eskin yedek üye olarak seçildi. TOBB İstanbul Genç Girişimciler Kurulu nun İcra Komitesi nde İSO yu temsil edecek beş üye için yapılan seçimler de aynı gün gerçekleştirildi. Seçimlerde, Abdurrahman Uzun, Bilal Kütük, Bülend Atalar, Ebru Tanrıverdi ve Şerif Tosyalı asil üye; Serkan Güleç, İlknur Cantürk, Sami Erdem ve İlker Cenk Güler yedek üye olarak seçildi. Başkan ve başkan yardımcıları seçildi Diğer üç odanın da, İcra Komitesi nde yer alacak üyelerini koordinatör oda olan İSO ya bildirmelerinin ardından, TOBB İstanbul Genç Girişimciler Kurulu İcra Komitesi ilk toplantısını 25 Aralık 2012 tarihinde İSO Odakule Binası nda gerçekleştirdi. Toplantıda, İSO Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Aydın Özilhan ve Genel Sekreter Mete Meleksoy un da doğal üyesi olduğu İcra Komitesi nin başkan ve başkan yardımcılığı seçimi gerçekleştirildi. Yapılan seçim sonucu, TOBB İstanbul Genç Girişimciler Kurulu başkanlığına İTO temsilcisi Ümit Kiler, başkan yardımcılıklarına İSO temsilcileri Bülend Atalar ve Şerif Tosyalı, İTO temsilcileri Emrullah Öz ve Seyyid Mahmut Nebati getirildi. Dış Ticaret Eğitim Programı nda ithalat ve ihracatın incelikleri anlatıldı İstanbul Sanayi Odası (İSO) bünyesinde faaliyet gösteren Avrupa İşletmeler Ağı İstanbul Merkezi, yurt dışı pazarlarda ihracat kapasitelerini artırmak isteyen işletmeler için 17-19 Aralık 2012 tarihleri arasında Dış Ticaret Eğitim Programı düzenledi. İSO Odakule Meclis Salonu nda gerçekleştirilen programa 135 firma temsilcisi katıldı. İSO Dış Ticaret İhtisas Kurulu Üyesi ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri Mustafa Caner Sevimli tarafından verilen seminer çerçevesinde katılımcılara; Türk dış ticaret rejimi ve uygulayıcı kurumlar, dış ticarette ödeme ve teslim şekilleri, dış ticarette uluslararası anlaşmalar, belgeler, riskler, ihracat mevzuatı, ihracatta dikkat edilmesi gereken konular, e-pazarlama, masabaşı pazar araştırması konularında bilgi aktarıldı. Seminerde firma temsilcilerine ayrıca, ithalat mevzuatı, ithalatta ticari politik önlemler, maliyetler, vergiler, masraflar, ithalatta dikkat edilmesi gereken konular, dahilde işleme rejimi mevzuatı, e-imza uygulaması, fire uygulamaları, ikincil işlem görmüş ürünler, telafi edici vergi uygulaması, hariçte işleme rejimi mevzuatı, transit ticaret uygulamaları, antrepo rejimi, serbest bölge uygulamaları, faaliyet ruhsatının alınması, ön statü belgesi, antrepolarla serbest bölgeler arasındaki farklar, gümrük mevzuatı ve uygulamaları ve ihracata yönelik devlet yardımları gibi başlıklar altında detaylar anlatıldı. Seminerde, firmaların dış ticaretle ilgili sorunlarına ilişkin yanıtlar da arandı. Üç gün süren seminere katılan firma temsilcilerine İSO tarafından sertifika verildi.

HABER 9 AB hibeleriyle ilgili İstanbul ve Edirne deki çalıştaylara yoğun ilgi Avrupa İşletmeler Ağı İstanbul Merkezi nin faaliyetleri kapsamındaki İşletmelere Yönelik AB Destekleri ve Leonardo da Vinci Programı Proje Yazma Teknikleri Çalıştayı, 13-14 Aralık 2012 tarihlerinde İstanbul Sanayi Odası nda, 20-21 Aralık 2012 tarihlerinde de Edirne de düzenlendi. Çalıştay kapsamında katılımcı firmalara başta teknoloji, AR-GE ve çevre olmak üzere yararlanabilecekleri AB hibeleri hakkında bilgi verildi. Çalıştayda ayrıca, firmaların mesleki eğitim alanında hibelerden yararlanabildiği Leonardo da Vinci Programı na ilişkin proje yazma teknikleri konusunda da bilgilendirme yapıldı. Katılımcı firmalara Leonardo da Vinci Programı kapsamında gerçekleştirilebilecek proje konuları, bütçe ve yazım kurallarına ilişkin detayların aktarıldığı çalıştayın sonunda, oluşturulan gruplar kendi projelerini yazarak sunumlar gerçekleştirdi. İstanbul daki etkinliğe 29, Edirne deki etkinliğe ise 32 firma temsilcisi katıldı. Ocak ayı sonunda başvuru sürecinin tamamlanacağı Leonardo da Vinci Programı na ilişkin detaylı bilgi için Avrupa İşletmeler Ağı uzmanlarına ulaşabilir, programın ulusal koordinatörü Ulusal Ajans ın web sayfasını (www.ua.gov.tr) inceleyebilirsiniz. AB ye Uyum Sürecinde Sektör Rehberleri nin son kitabı Temel Kimya Sanayii yayımlandı Avrupa İşletmeler Ağı nın 15 sektörde hazırladığı ve Türkiye nin, AB ye tam üyelik sürecinde mevzuata uyum çalışmaları kapsamında gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirmeyi planladığı değişikliklerin anlatıldığı Avrupa Birliği ne Uyum Sürecinde Sektör Rehberleri yayın dizisinin sonuncusu olan Temel Kimya Sanayii kitapçığı yayımlandı. Kitapçık, Temel Kimya Sanayii alanında faaliyet gösteren firmalara, sektöre ilişkin AB mevzuatı, tehlikeli kimyasallara yönelik kurallar, emisyonlar, atık yönetimi, çevre, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülüklerine ilişkin yol gösterici bir kaynak niteliğinde. Hazırlanan sektörel rehberler sadece Türkiye de hâlihazırda uygulanan AB mevzuatını değil, yapılması planlanan değişiklikleri de anlatıyor ve firmaların söz konusu değişikliklere hazırlıklı olmaları konusunda bilgi veriyor. Tüm sektörel yayınlara www. aia-istanbul.org web sitesinden ulaşılabilir.

10 HABER İş dünyası iki duayenini kaybetti Türk sanayisinin öncü isimlerinden Asım Kocabıyık ebediyete uğurlandı Türk sanayiinin gelişmesinde önemli katkıları olan duayen iş adamı Asım Kocabıyık 28 Aralık 2012 tarihinde 88 yaşında İstanbul da hayata veda etti. 1924 yılında Afyon da doğan Asım Kocabıyık ın adı Türkiye nin sanayileşme serüvenine paralel olarak anıldı. İş hayatına 1944 yılında henüz öğrenciyken babasının kurduğu şirkette çalışarak başlayan Asım Kocabıyık, sanayi alanındaki yatırımlarını 1958 yılında Borusan Boru Sanayii AŞ yi kurarak hayata geçirdi. Kocabıyık, 2001 yılında Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini oğluna devrederek Borusan Grubu nun Kurucu-Onursal Başkanı oldu. 1967-1968 döneminde İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi olan Asım Kocabıyık,1966-1987 yılları arasında İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi olarak görev yaptı. Asım Kocabıyık, 29 Aralık 2012 tarihinde Fatih Camii nde düzenlenen törenin ardından toprağa verildi. Cenaze törenine İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı C. Tanıl Küçük ün yanı sıra İSO Üyeleri, iş ve siyaset dünyasından çok sayıda isim katıldı. İSO Meclis Onur Üyesi Muhittin Gençarslan hayata veda etti İstanbul Sanayi Odası Meclis Onur Üyesi Muhittin Gençarslan 22 Aralık 2012 tarihinde vefat etti. 1925 yılında İstanbul da doğan Muhittin Gençarslan, tekstil imalatı ile uğraşan aile şirketiyle girdiği iş hayatında iplik, dokuma, örme, boya ve apre sanayii kollarındaki yatırımlarıyla dikkat çekti. İstanbul Sanayi Odası nın kurulmasına yönelik çalışmalar yapan sanayiciler arasında yer alan Gençarslan, 1972-1975 yılları arasında İSO Meclis Başkanlığı, 1969-1972 arasında Meclis Başkan Vekiliği, 1964-1966 arasında Yönetim Kurulu Başkan Vekiliği ve1966-1968 arasında da Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. 1963 yılından 1985 yılına kadar İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi sıfatını taşıyan Muhittin Gençarslan ın cenazesi 23 Aralık 2012 de toprağa verildi. Muhittin Gençarslan ın son yolculuğuna uğurlandığı Teşvikiye Camii ndeki törene, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan ın da aralarında bulunduğu çok sayıda İSO Üyesi iş adamı katıldı.

12 KAPAK 2013 yılı için ekonomiyi yine dış koşullar belirleyecek 2012, küresel ekonomideki daralma nedeniyle dünyada ekonomik büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edildiği bir yıl oldu. Türkiye nin 2012 ekonomik büyüme oranı da, bu nedenle 2011 yılına göre hayli düşük kaldı. 2012 yılında Türkiye nin büyümesinde temel belirleyici, iç talepten çok dış talepti. Türkiye, en büyük ihracat pazarı Avrupa Birliği ndeki daralmaya rağmen, yeni pazarlara yönelerek ihracatını artırma başarısı gösterdi. Ayrıca, başta Merkez Bankası nın politikaları olmak üzere, yıl boyunca takındığı ihtiyatlı tutum sayesinde Türk ekonomisi birçok ülkeyle karşılaştırıldığında çok daha istikrarlı bir görüntü sergiledi. Türkiye nin 2012 yılını nasıl geçirdiğini, 2013 yılından beklentilerini, yeni yılın dünya ekonomisi açısından nasıl geçeceğini; Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Finans Enstitüsü Direktörü ve TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay, Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necip Çakır, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şahamet Bülbül ile masaya yatırdık.

KAPAK 13 TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü ve TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay: Türkiye nin büyüme oranı, büyük ölçüde yurt dışından kaynak bulma kapasitesine bağlı Türkiye ekonomisinin 2012 de izlediği yolun büyük ölçüde uluslararası koşullar tarafından belirlendiğini, özellikle yurt içi kredi artış oranını sınırlamak için harcanan çabaların etkili olduğunu belirten TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü ve TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay, dünyada 2012 yılı boyunca süren belirsiz havanın yılın son aylarında nispeten dağıldığını söyledi. 2012 nin ilk sekiz ayında önemli belirsizlikler yaşandı. Eylül ayından itibaren ise bu belirsizlikleri azaltıcı bazı olumlu adımlar atıldı diye konuşan Prof. Dr. Özatay, gelişmeleri şu şekilde sıraladı: ABD Merkez Bankası, işsizlik makul bir düzeye inene kadar parasal genişlemeyi ve düşük faiz politikasını sürdüreceğini açıkladı. Avrupa Merkez Bankası (AMB), sorunlu ülkelerin kurtarma fonlarına başvurup, onların koşullarını kabul etmeleri halinde, bu ülkelerin tahvillerini satın alacağını ilan etti. Avrupa Birliği nde (AB) ortak bir bankacılık denetleme ve düzenleme kurumu kurulması yolunda önemli adımlar atıldı. Dolayısıyla, 2012 nin önemli bir kısmı belirsizlikle geçti. Son aylarda belirsizlik ortadan kalkmadı, bir miktar azaldı. 2012 yi şekillendiren ilk unsurun ekonomimizin geleceği hakkındaki beklentiler olduğunu ifade eden Fatih Özatay, Mesela, şirketler kesiminin Türkiye ekonomisi hakkındaki görüşlerini ölçmeye çalışan Merkez Bankası nın yayımladığı reel kesim güven endeksi, aralık ayına kadar, bir yıl öncesine kıyasla daha düşük değerler aldı. Aralık ayında ise oldukça sınırlı bir artış oldu. Özellikle özel sektör yatırımları bu belirsiz ortamdan olumsuz etkilendi ve bir yıl öncesine göre azaldı dedi. Ekonomideki faaliyet hacminin ikinci temel belirleyicisinin, yurt içi kredilerdeki gelişmeler olduğunu söyleyen Özatay, kredi artış oranının yüksek boyutlara ulaşmasının finansal istikrar açısından bir tehdit olarak görüldüğünü hatırlattı. Küresel krizden sonra dış kaynak girişinin daha kısa vadeli olduğunu anımsatan TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü Özatay, Bu tür bir sermaye girişi, küresel risk alma iştahına çok duyarlı. Küresel mevcut belirsizlikler risk alma iştahında keskin dönüşlere yol açabiliyor ve yüksek düzeyde borçlu kesimlerin bilançolarını tahrip edebiliyor. Bu nedenlerle, 2012 de ekonomi yönetimi, yurt içi kredi artış oranının yüzde 15 civarında kalmasını arzu etti. Gerçekleşme bu istekle uyumlu oldu; 2012 boyunca yıllık kredi artış hızı, 2011 in ilk üç çeyreğine kıyasla belirgin bir biçimde düşük düzeyde gerçekleşti. Büyüme oranımızın yüzde 3 ün altına düşmesinde bu gelişme de önemli bir rol oynadı diye konuştu. Büyüme, potansiyelimizin altında kaldı 2012 de büyüme oranının üçüncü temel belirleyicisini dış talep olarak açıklayan Fatih Özatay, geçen yıl dünya ekonomisinin, bir yıl öncesine kıyasla daha düşük bir oranda büyüdüğünü, en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa ekonomisinin ise 2012 de büyüme oranımız potansiyelimizin hayli altında kaldı, buna karşın cari işlemler açığımızın gayrisafi yurt içi hâsılaya oranı hâlâ yüksek bir oranda seyrediyor. Böylelikle yeni bir sorun ortaya çıktı: Düşük büyümeyüksek cari açık-yüksek dış borç ihtiyacı. Öte yandan dış pazarlardaki rakiplerimize göre daha yüksek enflasyona sahibiz.

14 KAPAK küçüldüğünü hatırlattı ve şunları ekledi: İhracat yaptığımız pazarları artırma, sattığımız mal ve hizmetleri çeşitlendirme çabalarının olumlu etkilerine karşın, mevcut dış koşullar, ihracatımızın istenilen performansı göstermesini engelledi. 2002-2012 döneminde, krizin derinleştiği 2009 yılı bir tarafa bırakıldığında, altın dışı ihracatımızdaki ortalama yıllık artış oranları çok yüksekti. Oysa 2012 de böyle olmadı; altın dışı ihracat artışı çok sınırlı bir düzeyde kaldı. Sonuçta, 2012, birbirine tamamen zıt değerlendirmelerin yapılabileceği bir yıl oldu. Olumlu tarafından bakılırsa en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa daralırken, biz yüzde 2,6 civarında büyüdük. İşsizlik oranımız kriz öncesinde yüzde 10 civarında katılık gösteriyorken, 2012 de yüzde 9,3 civarına düştü. İki önemli kırılganlığımız vardı; bunlarla mücadelede başarılı olduk. Birincisi, yüksek düzeydeki cari işlemler açığımızı önemli miktarda azalttık. İkincisi, tüm 2010 ile 2011 in ilk üç çeyreğinde finansal istikrarı tehdit edebilecek boyutlara çıkan kredi artış oranını düşürdük. 2012 deki gelişmelerin olumsuz yorumlara da yol açtığını belirten Fatih Özatay, sözlerini şöyle sürdürdü: Büyüme oranımız potansiyelimizin hayli altında kaldı, buna karşın cari işlemler açığımızın gayrisafi yurt içi hâsılaya oranı hâlâ yüksek bir oranda seyrediyor. Böylelikle yeni bir sorun ortaya çıktı: Düşük büyüme-yüksek cari açık-yüksek dış borç ihtiyacı. Öte yandan dış pazarlardaki rakiplerimize göre daha yüksek enflasyona sahibiz. Hâlâ önemli küresel riskler mevcut Avrupa da ve ABD de 2012 nin son aylarında yaşanan görece olumlu gelişmelere karşın hâlâ önemli küresel risklerin olduğuna vurgu yapan TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü ve TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Fatih Özatay, ABD nin mali uçuruma düşme riski önemli ölçüde ortadan kalktı. Ancak bazı sorunların çözümü şubat ayına bırakıldı. Bu sorunlar etrafında yapılabilecek tartışmalar finansal piyasaları rahatsız edebilir diye konuştu. AMB nin eylül ayında aldığı kararların finansal piyasaları rahatlatıp, sorunlu ülkelerin borçlanma faizlerini düşürdüğünü belirten Fatih Özatay, Ancak bu kararların uygulamaya geçebilmesi için, sorunlu ülkelerin Avrupa nın kurtarma fonlarına başvurmaları gerekiyor. Henüz hiçbir ülke kurtarma fonlarına başvurmadı. Şimdilik bir sorun yok, ama bu eylemsizliğin ileride finansal piyasaları germe riski taşıdığı da açık dedi. Önümüzdeki günlerde Avrupa nın bazı ülkelerinde seçimler olacağını hatırlatarak, özellikle İtalya daki seçimin önemli olduğunun altını çizen Fatih Özatay, İtalya da mali disipline önem vermeyen ve yapısal reformlara soğuk bakan birinin iktidara gelmesinin, finansal piyasalarda hoş karşılanmayacağını ifade etti. Özatay, Almanya daki seçimin ise, Avrupa ya ilişkin temel bazı sorunların çözümünün ertelenmesine yol açabileceğini vurguladı. Avrupa ya ilişkin karamsar sayılabilecek görüşlerin yeniden açıklanmaya başlandığını belirten TE- PAV Finans Enstitüsü Direktörü Özatay, 2012 de bazı önemli adımların atıldığını, ancak asıl belirleyici kararların henüz alınmadığını vurguladı. Özatay, karar alamayan politikacıların, AMB nin anı kurtaran, ama temel sorunları çözmeyen uygu-

KAPAK 15 lamaları nedeniyle gereğinden fazla rahatladığına dikkat çekti. Sorunların çözümünün kolay bir yolu olmadığını savunan Özatay, durumun iyileşmeden önce biraz daha kötüleşeceğini, belki de bu yıldan sonra Avrupa nın daha iyi günlere yönelebileceğini aktardı. Özatay, şunları kaydetti: Elbette Suriye, Irak ve İran gibi komşularımızda yaşananlar da çok önemli. Bu ülkelerdeki olumsuz gelişmeler Türkiye ye ilişkin risk algılamasını artırıyor ve ekonomimizi olumsuz etkiliyor. Bunlar birer risk; peşi sıra vurgulanmaları illa gerçekleşecekleri anlamına gelmiyor. Ama dış koşullara ilişkin hâlâ önemli bir belirsizlik düzeyi olduğunu gösteriyor. 2013 te ekonomimizin nasıl şekillenebileceğini, bu risklere ilişkin bazı kabuller yapmadan tartışmak mümkün değil. Yurt içi kredi artış oranında sapma olmaz ABD de de şubat ayına ötelenen sorunların yine uzlaşmayla çözüleceğini, Avrupa da ise mevcut durumun değişmeden devam edeceğini ifade eden Prof. Dr. Fatih Özatay, Farklı bir ifadeyle, Avrupa düşe kalka ilerleyecek. Son zamanlarda bazı uzmanlarca dile getirilen karamsar bekleyişlerin gerçekleşmeyeceğini varsayıyorum. Dolayısıyla, bugünküne kıyasla, ABD ve Avrupa yüzünden dünya büyümesi olumsuz etkilenmeyecek ve uluslararası risk alma iştahı azalmayacak dedi. İhracat pazarlarımızdaki büyümenin IMF nin son tahminlerindeki gibi olacağını savunan Fatih Özatay, IMF tahminleri hakkında şu bilgileri verdi: AB de büyüme oranı, 2012 nin biraz üzerinde gerçekleşecek. Buna karşılık, ikinci büyük pazarımız olan Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgelerinde büyüme oranında 2012 ye kıyasla düşüş yaşanacak. Toplam pazarımız açısından ise, büyüme oranı çok düşük bir oranda artacak. Çevre ülkelerdeki siyasi gerginliklerin Türkiye yi etkileme derecesi bugünkünden fazla olmayacak. Ham petrol fiyatları bugünkü düzeylerde seyredecek. Yurt içi kredi talebinde artış olsa da, yurt içi kredi artış oranı, ekonomi yönetiminin açıklamaları doğrultusunda bugünkü düzeyinden fazla sapma göstermeyecek. Tüketimde bir kıpırdanma olacaktır Dışsal koşulların belirtilen doğrultuda gerçekleşmesi halinde, yatırım yapma iştahının 2012 ye kıyasla artacağını belirten Fatih Özatay, şöyle devam etti: Yurt içi kredi artış oranının ekonomi yönetimince sınırlanması nedeniyle, kredi arzı, yatırımların gerçekleşmesine 2012 de verdiği destekten daha fazla destek vermez. Dolayısıyla, artan yatırım iştahının yatırıma dönüşmesi, yurt dışı finansman olanaklarının ne ölçüde artacağına bağlı olacaktır. Yurt içi kredi artış oranının sınırlanması nedeniyle, kredi arzı, tüketime de 2012 de verdiği destekten daha fazla destek vermez. Kısa vadeli faiz oranları temmuzdan beri düşüyor. Bu düşüş mevduat faizine kısmen yansıdı. Kredi almaya ihtiyaç duymayanların tüketimi ve kredi almayı gerektirmeyecek harcamalar artacak. Tüketimde yatırımlara kıyasla daha fazla kıpırdanma olacak. 2013 ün, 2012 ye kıyasla biraz daha iyi bir yıl olmasını beklediğini söyleyen TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fatih Özatay, Yüzde 4 ve belki de biraz üzerinde bir büyüme gerçekleşebilir. İşsizlik oranımız yüzde 9 un az üzerinde katılık gösterebilir. Cari açığımızdaki iyileşmenin durması beklenir. Enflasyon ise yüzde 6-7 arasında oluşabilir diye konuştu. Dış koşulların temel senaryodaki gibi gerçekleşmeme olasılığının da bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Özatay, Küresel piyasalardaki risk alma iştahını belirgin biçimde azaltacak her gelişme, mesela Avrupa da işlerin daha kötüye gitmesi, bizim gibi ülkelere yönelik sermaye akımlarını azaltacaktır. Bu durum- AB de büyüme oranı, 2012 nin biraz üzerinde gerçekleşecek. Buna karşılık, ikinci büyük pazarımız olan Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgelerinde büyüme oranında 2012 ye kıyasla düşüş yaşanacak. Toplam pazarımız açısından ise, büyüme oranı çok düşük bir oranda artacak. Çevre ülkelerdeki siyasi gerginliklerin Türkiye yi etkileme derecesi bugünkünden fazla olmayacak.

16 KAPAK da, ekonomiye duyulan güven düşer. Türkiye de faizler ve döviz kuru yükselir. Riskten kaçınmanın şiddetine bağlı olarak bu yükselişler keskinleşir. İkinci olarak, ihraç mallarımıza olan talep azalır. Büyüme oranımız belirgin biçimde düşer. İşsizlik ve enflasyon yükselir. Cari açığımız, büyümedeki azalma nedeniyle düşer dedi. Koşulların iyimser yönde de gelişebileceğini anımsatan Prof. Dr. Fatih Özatay, 2013 e ilişkin şu projeksiyonda bulundu: Temel senaryomda ABD de şubata ertelenen sorunlar çözülüyordu, Avrupa için ise olumlu kabuller yapmıştım. Bu durumda, yurt dışına ilişkin en olumlu gelişme, dünya ekonomisinin, özellikle de Avrupa nın beklenenden daha yüksek bir oranda büyümesi olur. Bu koşullar altında ihracat performansımız yükselir. İkinci bir kredi notu şirketinin daha kredi notumuzu yatırım yapılabilir düzeye çekmesi halinde, Türkiye ye yönelik sermaye girişleri artar. Şirketler kesiminin dış finansman olanakları genişler. Sonuçta büyüme oranımız potansiyelinin üzerine çıkarak, yüzde 5 i aşar. Lira değerlenme baskısı altına girer. Enflasyonda belirgin bir değişiklik beklememek gerekir. Daha yüksek büyüme, enflasyonu artırıcı, lirada değerlenme ise enflasyonu azaltıcı yönde çalışır; cari açığımız artar. Yurt içi kredi artış oranının hem 2012 deki gelişmeler hem de 2013 te yaşanabilecekler açısından önemli olduğunu dile getiren Fatih Özatay, ekonomi yönetiminin kredi artış oranını belirgin biçimde yükseltmesi halinde büyüme oranının yüzde 5 i zorlayacağını, işsizlik oranının yüzde 9,3 düzeyinin üzerine çıkmayacağını, ancak aynı koşullarda cari açığımızın kesin olarak artacağını vurguladı. Büyüme oranımız dış kaynakla bağlantılı Bütün senaryoların merkezinde, yurt dışındaki gelişmelerin risk alma iştahının ve dünya büyümesini nasıl etkileyeceğinin olduğunu vurgulayan TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü ve TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof Dr. Özatay, Küreselleşmenin arttığı bir dünyada bu durum oldukça normal. Ama Türkiye açısından, yurt dışındaki koşullar bunun da ötesinde bir öneme sahip. Zira büyüme oranımız yurt dışından kaynak bulma kapasitemize çok bağlı. Yurda akan dış kaynak miktarı arttıkça, başka unsurlar aynı kalmak üzere büyüme oranımız da artıyor. Tersine, yurttan dış kaynak çıkışı oluyor ve çıkan miktar artıyorsa büyüme oranımız düşüyor, hatta eksiye dönüyor dedi. Dış kaynak girişini aksatmamak için olmazsa olmaz koşulu, makroekonomik istikrara sahip olmak şeklinde açıklayan Fatih Özatay, 2001 krizinden bu yana Türkiye nin bu açıdan çok büyük bir mesafe aldığını belirtti. Ancak, Türkiye nin makroekonomik istikrarı sağlamış olmasının dış kaynakları çekmek için yeterli olmadığını dile getiren Özatay, sözlerini şöyle tamamladı: Küresel finansal piyasalarda risk alma iştahının da yüksek olması gerekiyor. 2008 in sonu ile 2009 un büyük bir bölümünde olduğu gibi, bizdeki gelişmelerden bağımsız olarak risk iştahı keskin biçimde azalırsa, ekonomimiz küçülüyor. Arttığında ise başımıza başka dertler açılıyor; cari açığımız ve yurt içi kredi arzı hızla yükseliyor; finansal istikrar açısından riskler oluşuyor. Bu olguyu farklı biçimlerde de ifade etmek mümkün. Birincisi, yurt içi tasarruf oranımız düşük. Üstelik son yıllarda giderek daha düşük değerler alıyor. İkincisi, verimlilik oranımız da çok düşük bir düzeyde. Bu sorunların çözümü kolay değil. Ancak, zengin ülkelerle Türkiye nin arasındaki refah farkını azaltmak istiyorsak asıl çözmemiz gereken sorunlar da bunlar.

KAPAK 17 Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necip Çakır: 2013 yılında içeride ekonomik manada yönetilemeyecek bir sorun olacağını öngörmüyorum 2012 nin, 2008 de başlayan krizin gölgesinde geçen bir yıl olduğunu belirterek sözlerine başlayan Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necip Çakır, ABD ekonomisinin son 13 çeyrektir pozitif büyümesine karşın büyüme oranları, işsizliğin kriz öncesi düzeylere çekilmesine yetecek düzeyde olmadı. Yapılan çok yüksek miktardaki üç parasal genişlemeye ve ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke nin, faizlerin 2014 yılına kadar bugünkü düşük düzeyinde kalmaya devam edeceğini açıklamasına rağmen, ekonomi yeterince canlanamadı. Buna bir de yılın sonunda krize dönüşen ve şimdilik ertelenen mali uçurum eklendi dedi. Avrupa Birliği nin (AB) ise çok kötü bir yıl yaşadığını vurgulayan Prof. Dr. Necip Çakır, daha önceki yıllarda olduğu gibi kalıcı yapısal reformlar yerine sürekli günü kurtarmaya çalışan AB nin, çözümü borçları silmek veya uzun vadeye yaymak, toksik varlıkları satın almak ve bu amaçla da çok yüksek miktarda para basmakta bulduğunu, ama bu politikanın da işe yaramadığını ifade etti. Ayrıca, 2012 nin AB içinde kuzey ve güney arasındaki ayrışmanın daha da belirginleştiği bir yıl olduğunun altını çizen Çakır, ABD ve AB deki yavaşlama dünyanın yükselen ekonomilerinin performansını da bir miktar düşürdü. Türkiye ye gelince, 2012, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası nın (TCMB) 2010 yılının Kasım ayından beri uyguladığı ve Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu ndan (BDDK) kredilerin sınırlanması anlamında alınan destekle pekişen, fiyat istikrarının sağlamanın yanı sıra finansal istikrarı da hedefleyen makro ihtiyati politikalarla 2010 ve 2011 yıllarının sürdürebilir olmayan büyümesini sınırlayan bir yıl oldu. Uygulanan bu politikalar sayesinde daha önce kriz dönemlerinden çok alışık olduğumuz yüksek oranlı kur sıçraması ve ardından gelen yüksek oranlı faiz artırımları yaşanmazken, cari açık ve enflasyon, en azından daha önceki yıllara oranla, makul düzeylere çekilebildi diye konuştu. 2013 te cari açıkta bir miktar artış olabilir 2012 yılında büyüme oranının temel belirleyeninin, TCMB nin izlediği politikalar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Necip Çakır, Kredi kanallarının daraltılması, zorunlu karşılık oranları ve çeşitlendirilmesi, Rezerv Opsiyon Katsayısı, faiz koridoru gibi önlemlerle aktif bir politika izleyen TCMB, iç talebi sınırlandırarak, büyüme ve enflasyon oranlarının azalmasını, cari açığın düşürülmesini başarıyla gerçekleştirdi. 150 dolar milyar dolara ulaşmasına karşın, artan ihracat da iç talep azalışının büyüme oranı üzerindeki düşürücü etkisini gideremedi ve büyüme oranı hedefin altında kaldı. Çok önemli bir başarı 2013 te de ihracatçılarımızın yeni pazarlar aramaya devam etmesi ve iç talepte ortaya çıkabilecek artışın sınırlandırılması gerekiyor. 2012 yılında iç talep sınırlandırılmamış olsa, ihracat bu düzeye çıkmazdı. 2013 te yeni pazarlarla birlikte ihracat oransal olarak artmaya devam edecek. İthalat da, 2012 yılını aşarak büyüme oranıyla birlikte bir miktar artış eğilimine girecek. Bu artışa karşın cari açığın oransal olarak düşmesi gerekiyor. Öngörüm, ihracatın oransal olarak ithalattan daha fazla artacağı yönünde.

18 KAPAK gösterilmesine karşın yüzde 56 dan yüzde 33 lere gerileyen AB ülkelerine yapılan ihracat da bu süreçte etkili oldu. AB ye aynı orana ihracat yapma şansımız olsaydı, büyüme oranımız için belirlenen hedef rahatlıkla yakalanabilirdi dedi. 2012 yılına damga vuran gelişmeler hakkında da bilgi veren Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çakır, bunların ithalatın azaltılması, ihracatın artması ve cari açığın düşürülmesi olduğunu belirterek, şunları ekledi: Bütün bunlar gerçekleşir ve dünya ekonomisi derin bir durgunluk yaşarsa, ekonomi hedefin altında kalsa da büyüme pozitif ve pek çok ülkeyi imrendirecek düzeyde olur. Burada bir kıyaslama yapmak açıklayıcı olabilir: Biz özellikle, 1990 larda bir iki yıl çok yüksek oranlı büyüdükten sonra ciddi bir daralma yaşadık. Örneğin, 1994 yılındaki krizden sonra 1993 yılının kişi başına gelir düzeyini ancak 1998 yılında yakalamıştık. Şimdi ise böyle bir tehlike savuşturulmuş vaziyette. 2012 de temel sorunun enflasyon, cari açık ve düşük tasarruf oranı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Necip Çakır, Tasarruf hariç diğer iki değişkende önemli gelişmeler yaşandı, ama cari açık/ gayrisafi yurt içi hasıla oranı hâlâ yüksek. Dahası, 2012 yılının son çeyreğinde politikada bir değişim gözlemlenmeye başlandı. Büyüme için iç talebi güçlendirecek önlemler alınacak gibi gözüküyor şeklinde konuştu. 2013 yılında, iç talepteki yükselmeyle birlikte cari açıkta bir miktar artış olabileceğini öngören Necip Çakır, ama TCMB nin izlediği para ve kur politikasıyla bu süreci denetim altında tutacağını ifade etti. Bu yıl Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme oranını (yüzde 4.5-5) yakalayacağına, ihracatın bir miktar daha artacağına, yükselen kur zaman zaman enflasyonist bir etki yaratsa da, enflasyonun makul bir düzeyde kalacağına vurgu yapan Çakır, 2013 ün birinci çeyreğinde işsizlikte bir miktar artış olsa da, ikinci çeyrekten itibaren istihdamın canlanacağının altını çizdi. Çin de bir bankacılık krizi mümkün 2012 yılında ekonomileri gelişen ülkelere de değinen Necip Çakır, Çin de büyüme oranı krizin etkisiyle düştü, ama son veriler bir canlanmaya işaret ediyor. Ama ben uzun vadede Çin in yüzde 10 luk büyümeyi sürdüremeyeceğini, bankaların, her ne kadar devlete borçlu olsalar da, Japonya da olduğu gibi, bir borç krizine gireceğini düşünüyorum. Çalışma koşullarının kötülüğü, gelir dağılımının adaletsizliği gibi etkenlerin de yaşanan toplumsal sorunları derinleştirme olasılığı var diye konuştu. ABD ve AB tarafından yaratılan para arzının doğrudan yatırımlardan çok, portföy yatırımlarını harekete geçirerek global likidite tuzağı yarattığını ve bu durumun da yükselen ekonomileri tehdit ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Necip Çakır, Rusya yı daha kısa vadede bekleyen tehdide ilişkin olarak şunları kaydetti: Kaya gazı nedeniyle ABD nin enerji alanında kendisine yeterli hale gelmesi, petrol ve

KAPAK 19 doğal gaz fiyatlarını düşürecek ve bu ürünlerden elde edilen gelire dayalı ekonomiler sıkıntıya girecek. Hindistan ve Endonezya hızlı büyüyor, ama her ikisi de dış yatırımlara ihtiyaç duyuyor. Brezilya ekonomisi ise uzun zamandır olumsuz sinyaller veriyor. Krediler konusunda BDDK devrede olmalı 2013 yılında içeride yönetilemeyecek bir sorun yaşanmayacağına değinen Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necip Çakır, şöyle devam etti: Bizi sıkıntıya daha çok dış faktörler sokabilir ki, başta da AB geliyor bu anlamda. Örneğin, İspanya da tüketim mallarına yönelimin bile azalmaya başlaması ve böyle bir durumun genelleşmesi, özellikle turizmin zayıf olduğu kış aylarında AB ye yaptığımız ihracatın daha da düşmesine neden olabilir. İkinci faktör de yeni ihracat pazarlarımızda politik istikrarsızlık nedeniyle ortaya çıkabilecek tıkanmalar ve petrol fiyatında siyasal bir kriz nedeniyle gündeme gelebilecek bir sıçrayış. Tabii, dünya ekonomisinin yavaşlamaya devam etmesi de temel bir sıkıntı kaynağı olacak. Faizlerle ilgili süreci TCMB nin yöneteceğini ve özellikle kentsel dönüşüm bağlamında düşük tutulacak faiz haddinin inşaat sektörünü canlandırarak ekonomiye güç vereceğini ifade eden Necip Çakır, Faiz koridorunun enflasyon ve ekonomideki gelişmelere göre ayarlanması gerektiğine, yüzde 6 nın altında seyreden gösterge faizinin para girişiyle bir miktar daha düşebileceğine, ama politika faizi konusunda TCMB nin çok dikkatli hareket edeceğine inanıyorum. Ama aşırı bir kredi genişlemesinin yaratılmaması için BDDK nın da devrede olması gerekiyor diye konuştu. 2012 yılının, son sekiz yılın en düşük enflasyon oranıyla kapatıldığını, ama bu durumun kendi başına çok önemli olmadığını dile getiren Çakır, Bu oranda bir miktar sapma olsa bile, finansal istikrarın sağlanması böylesi bir kriz ortamında çok daha önemli. Yaşadığımız ortamda finansal istikrarın fiyat istikrarından daha önemli olduğunu ve makro ihtiyatı politikalara devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum dedi. Enflasyon riskinin iki etmene bağlı olduğunu belirten Necip Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: Birincisi, kredi hacminin hızla artmasına bağlı olarak hızlanan iç talep, ikincisi de kur artışı. Artık ihracatçılarımızın, ihracat döviz kuru esnekliğinin çok ama çok düşük olduğunu ve TL nin değer kaybetmesiyle ihracatın artmayacağını, ama enflasyonun yükseleceğini öğrenmesi gerekiyor. Bir faktör de dışsal. Örneğin İran a yapılacak bir müdahale ile petrol fiyatlarında ortaya çıkacak yüksek oranlı bir artış, enflasyonu hızla artırır. 2013 te ihracat oransal olarak artar Küresel ekonomideki yavaşlamanın özellikle ihracatı olumsuz etkilemediğini vurgulayan Bahçeşe- Kredi kanallarının daraltılması, zorunlu karşılık oranları ve çeşitlendirilmesi, Rezerv Opsiyon Katsayısı, faiz koridoru gibi önlemlerle aktif bir politika izleyen TCMB, iç talebi sınırlandırarak, büyüme ve enflasyon oranlarının azalmasını, cari açığın düşürülmesini başarıyla gerçekleştirdi. 150 dolar milyar dolara ulaşmasına karşın, artan ihracat da iç talep azalışının büyüme oranı üzerindeki düşürücü etkisini gideremedi ve büyüme oranı hedefin altında kaldı.

20 KAPAK hir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necip Çakır, ihracatın tam aksine rekor üstüne rekor kırdığına ve geleneksel pazarımız olan AB nin tıkanmasına karşın ihracatın 150 milyar dolara dayandığına vurgu yaparak şunları kaydetti: Bu çerçevede ihracatçılarımızın yeni pazarlar aramaya devam etmesi ve iç talepte ortaya çıkabilecek artışın sınırlandırılması gerekiyor. 2012 yılında iç talep sınırlandırılmamış olsa, ihracat bu düzeye çıkmazdı. Bir de tabii, daha uzun vadeli bir hedef olarak yüksek teknolojiye dayanan ürünlerin üretimine ve ihracatına geçmemiz ve bunun geç kalmış planlamasını yapmamız gerekiyor. Geleneksel veya düşük/orta teknoloji ürünlerle sınırlı katma değer yaratır ve ihracat yapmak yerine artık ihraç ederiz. 2013 te yeni pazarlarla birlikte ihracatın oransal olarak artmaya devam edeceğini, ithalatın da 2012 yılını aşacak büyüme oranıyla birlikte bir miktar artış eğilimine gireceğini belirten Necip Çakır, Bu artışa karşın cari açığın oransal olarak düşmesi gerekiyor. Öngörüm, ihracatın oransal olarak ithalattan daha fazla artacağı yönünde diye konuştu. Prof. Dr. Necip Çakır, güçlü ve sürdürülebilir bir büyümenin, tasarruf oranının 1990 larda olduğu gibi yüzde 12 lerden yüzde 24 lere çıktığı, ileri teknolojiye dayanan ve yüksek katma değer yaratan doğrudan yatırımların arttığı ve bunların aracılığıyla cari açığın finansman kalitesinin yükseldiği bir ortamda sağlanacağına vurgu yaptı. Kamu yatırımlarında yap-işlet-devret, yap-işlet gibi farklı finansman kaynaklarını kullanmanın mümkün olacağına değinen Çakır, Yatırımda önceliğin özel sektör ve dış yatırımlarda olması gerekiyor. Daha fazla yatırım yapmak için bütçe dengelerini bozmamak lazım dedi. Yatırım harcamalarında üniversitelere 3.5, tarıma ise 8 milyar dolar ayrıldığını söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necip Çakır, Çin in 10 yıl içinde üniversitelere 3 trilyon dolar ayırmayı planladığı bir dönemde üniversiteler için ayrılan kaynağın çok sınırlı, ama tarıma ayrılan miktarın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum diye konuştu. 2012 nin son çeyreğinde yükselen ithalat ile birlikte bütçe gelirlerinde artış yaşandığını belirten Necip Çakır, bu gelişmenin bütçe açısından olumlu olduğunu bildirdi. Çakır, Türkiye ekonomisinin bu krizde zarar görmemesini sağlayan temel faktörlerden birinin de bütçe büyüklüklerinde Maastricht kriterlerini sağlayan tek Avrupa ülkesi olması olduğunu söyledi. Bu disiplinin bozulmamasının, Türkiye ekonomisinin istikrarı ve geleceği açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Çakır, 2013 bütçesinin de bu amaca hizmet edeceğini ifade ederek sözlerini noktaladı.