T.C. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Kelam Bilim Dalı

Benzer belgeler
İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR DKB

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

Değerli büyüğümüz Merhum Fatma ÖZTÜRK ün ruhunun şad olması duygu ve dileklerimizle Lisans Yayıncılık

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İslam İtikadında Sünnet: Hamdi GÜNDOĞAR /

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :27

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 1511 Kaynak Eserler: 189

Nübüvvetin Tanımı ve Vehbîliği Meselesi

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

Sosyal Bilimler Enstitüsü

KÂDI ABDULCEBBAR B. AHMED'İN İNSAN FİİLLERİNİN YARATILMASI VE EŞ ÂRÎ NİN KESB GÖRÜŞÜNÜ ELEŞTİRMESİ

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Birinci İtiraz: Cevap:

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

İslam hukukuna giriş (İLH1008)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

TEFSİR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EŞ ARİ NİN ALLAH IN VARLIĞI VE SIFATLARI HAKKINDA KULLANDIĞI BAZI ARGÜMANLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ. Doç. Dr. Halife KESKİN*

Goldziher. Goldziher ve Hadis. Hadis. Hüseyin AKGÜN. Hüseyin AKGÜN Goldziher ve Hadis. Hüseyin AKGÜN

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

Hz. Mehdinin (A.S.) geleceği ile ilgili olarak üzerinde durmamız gereken bir konu daha vardır.

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

TÜRKİYE DİYANET VAKFI YAYINLARI

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

ÖZGEÇMİŞ. Derece Okul adı Yıl. İlkokul Misak-ı Millî İlkokulu 1985 Lise İskilip İmam Hatip Lisesi 1991

Transkript:

T.C. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Kelam Bilim Dalı İMAM MATÜRİDİNİN KİTABÜ T-TEVHİD ADLI ESERİNDEKİ İTİKADİ AYETLERİN YORUMU Fatih KÜÇÜK Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Kelâm Bilim Dalı İçin Öngördüğü YÜKSEK LİSANS Olarak Hazırlanmıştır. SİVAS Haziran 2011

İMAM MATÜRİDİNİN KİTABÜ T-TEVHİD ADLI ESERİNDEKİ İTİKADİ AYETLERİN YORUMU Fatih KÜÇÜK Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Kelâm Bilim Dalı İçin Öngördüğü YÜKSEK LİSANS Olarak Hazırlanmıştır. SİVAS Haziran 2011

KABUL VE ONAY Fatih KÜÇÜK ün hazırlamış olduğu Maturidi nin Kitabü t-tevhid Adlı Eserindeki İtikadi Ayetlerin Yorumu başlıklı bu çalışma 23. 05. 2011 tarihinde yapılan tez savunma sınavı sonucunda başarılı bulunarak jürimiz tarafından Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Kelam Bilim Dalı ında yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir. Prof Dr. Metin BOZKUŞ, (Başkan) Prof Dr. Metin ÖZDEMİR, (Üye) Doç Dr. Mehmet BAKTIR, (Üye), (Danışman) Yukarıda imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım. 23/05 /2011 Prof Dr. Mehmet ARSLAN Enstitü Müdürü

Bu çalışmamı merhum babam Recep KÜÇÜK ün ruhuna ithaf ediyorum.

i ÖZET KÜÇÜK, Fatih, Matüridi nin Kitabü t-tevhid Adlı Eserindeki İtikadi Ayetlerin Yorumu, Yüksek lisans tezi, Sivas 2011 Biz bu çalışmamızda Ebu Mansur el-matüridi nin Kelam sahasındaki en önemli eseri olan ve aynı zamanda Ehl-i Sünnet kelamının sistematik bir yapıya kavuşmasında da büyük rolü olan Kitabü t-tevhid adlı eserinde kelamı konuları işlerken kullandığı itikadî ayetleri ne şekilde yorumladığını inceledik. Çalışmamız, giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde te vil ve tefsir kavramları ile Matüridi nin tefsir metodu ve yöntemi üzerinde durulmuştur. Ayrıca Matüridi nin kısaca hayatı ve Kitabü t-tevhid in tanıtımı yapılmaktadır. Diğer bölümlerde ise, Ulûhiyet, Nübüvvet, Ahiret, Kaza ve Kader konuları ile ilgili meselelerin izah ve ispatı bağlamında kullanılan ayetlerin yorumu incelenmiştir. Anahtar Sözcükler: Matüridi, Kitabü t-tevhid, İtikad, Ayet, Yorum

ii ABSTRACT KÜÇÜK, Fatih Interpretation of verses on belief in the work called Kitabü t- Tevhid by Matüridi, Master Thesis, Sivas 2011 In this study we examined how Abu Mansur al- Maturidi comments the verses he uses in his masterpiece, Kitabü't-Tawhid which is his most important masterpiece in Kalam area and at the same time which has an important role to obtain a systematic structure for Islamic theology of the Ahl al-sunnah. Our study consists of introduction and two parts. In introduction, it was emphasized on the interpretation method and form of Maturidi with the concepts of commenting verses (te vil) and interpretation. Furthermore, it is also shortly presented life of Maturidi and his masterpiece Kitabu t-tevhid. In other parts, the comment of verses used in the context of explanation and proof related to the issues of the Problem of God, Prophecy, Hereafter, Fate was examined. Key Words: Maturidi, Kitabu't-Tavhid, Belief, Verse, Comment

iii İÇİNDEKİLER ÖZET... İ ABSTRACT... İİ İÇİNDEKİLER... İİİ KISALTMALAR...V ÖNSÖZ... Vİ GİRİŞ... 1 1. İMAM EBU MANSUR MATURİDİ NİN KISACA HAYATI... 4 2. MATURİDİ NİN KİTABÜ T-TEVHİD ADLI ESERİNE KISACA BAKIŞ. 6 BİRİNCİ BÖLÜM 1. ULÛHİYETLE İLGİLİ MESELELERİN İZAH VE İSPATI BAĞLAMINDA KULLANILAN AYETLERİN YORUMU... 8 1.1. ÂLEMİN YARATILMIŞLIĞI VE ALLAH IN VARLIĞI... 8 1.2. TEVHİD... 12 1.3. TEŞBİHİN NEFYİ... 15 1.4. ŞEY KELİMESİNİN ALLAH A NİSPETİ... 18 1.5. ALLAH IN SIFAT VE İSİMLERİ... 20 1.6. ALLAH IN ARŞA İSTİVA ETMESİ... 33 1.7. NÜBÜVVETİN İSPATI... 40 1.8. HZ. PEYGAMBER İN NÜBÜVVETİNİN İSPATI... 43 İKİNCİ BÖLÜM 2. AHİRET, KAZA VE KADER KONULARI İLE İLGİLİ MESELELERİNİZAH VE İSPATI BAĞLAMINDA KULLANILAN AYETLERİN YORUMU... 55 2.1. RÜ YETULLAH... 55

iv 2.2. GÜNAHLARIN DİNDEKİ KONUMU VE GÜNAH İŞLEYENLERİN DURUMU... 61 2.3. BÜYÜK GÜNAH VE ŞEFAAT... 92 2.4. KULLARIN FİİLLERİ VE FAİLLERİN BELİRLENMESİ...100 2.5. ECEL...123 2.6. RIZIK...129 SONUÇ...132 KAYNAKÇA... 136

v KISALTMALAR age. : Adı geçen eser Ank. : Ankara AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi b. : bin bkz. : Bakınız CÜİFD : Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi çev. : Çeviren D. : Doğumu DİB : Diyanet işleri başkanlığı H. : Hicrî Hz. : Hazreti İst : İstanbul md. : Madde MEB : Milli Eğitim Bakanlığı neşr : Neşreden R.a. : Radiyallahu anh s. : Sayfa TDV : Türkiye Diyanet Vakfı ts. : Tarihsiz Ü. : Üniversitesi v. : Vefatı vb. : Ve benzeri vd. : Ve devamı

vi ÖN SÖZ Hicri I. yüzyılın ikinci yarısında Müslüman toplumun kendi içinde meydana gelen dini içerikli siyasi, sosyal olaylar ve aynı zamanda gayrimüslim toplumlar ile kültürel iletişim neticesinde yapılan tartışmalar Müslümanlar arasında farklı görüş ve ihtilaflara yol açmış, daha sahabe döneminde farklı isimler altında siyasi ve itikadi gruplaşmalar ortaya çıkmıştır. Kelam ilmi, Müslüman düşünürlerin eski Yunan felsefesi ve Aristo mantığıyla tanışmaları neticesinde bir yandan değişik inanç ve dinlere karşı tevhid inancına dayalı yeni düşünce ve tefekkür tarzını alternatif olarak ortaya koyarken, diğer yandan tercüme hareketi ile tevhid düşüncesine gelebilecek menfi tesirlere karşı bir kalkan olmuştur. Öyleyse kelamı şöyle tarif etmek mümkündür: Kelam; İslam dininin iman ve eyleme ilişkin esaslarını, Ku ran dan hareketle belirleyen, bunları sahih hadislerle izaha çalışan ve yine bunları aklen temellendiren, karşıt fikirlere karşı savunan bir disiplindir. Yapılan bu ve buna benzer tanımlara baktığımızda kelamın konusunun iman olduğunu anlıyoruz. Kelam, imanın üç temel alanı olan Allah, nübüvvet ve ahiret konularını nakli delillerle izaha kavuşturup akli delillerle temellendirmektedir. Kelam ilminin ameli konusu ise imanın gerektirdiği bütün hayırlı iş ve davranışlardır. Bunu eyleme dönüştürerek insanın kendine, yakınlarına, topluma, insanlığa doğaya karşı nasıl bir tutum takınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Kelam, hem aklı hem de nakli vazgeçilmez kaynaklar olarak görmüş, Kur an ve sünneti birer referans kabul etmekle birlikte, hür bir akıl yürütme ile meseleleri te vil yoluna gitmiştir. Kelam ın kendine özgü yöntemi vardır. Diğer İslam bilimleriyle kıyaslandığında, yöntem yönünden Kelam ın öne çıkan farkı, ilk olarak, metinlerin ortaya çıkmasından daha çok, bunları normatif hükümler çıkaracak tarzda yoruma tabi tutmasındadır. İkinci olarak da bu normatif hükümleri çıkarırken takip ettiği yöntemdir. Örnek verecek olursak; Tefsir, Kur an ayetlerinin anlamlarını ortaya koyarken, Kelam bu ayetlerin içeriklerinin oluşturduğu sistemi ve içeriğin inanan insanda hangi davranışlara sebep olduğunu tespit etmeğe çalışır.

vii İtikadi ayetlerin yorumlanması ve diğer kelâmi konular başta olmak üzere alanında mütehassıs kelamcıların ortaya çıkıp fikir beyan etmeleriyle kelâmi ekoller ortaya çıkmıştır. Eş ariler ve Mâturidiler başta olmak üzere birçok fikir okulu meydana çıkıp Kur an a ve Hadise gelen şüphe oklarını bertaraf etmek için olanca güçlerini sarf etmişlerdir. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi İmam Matüridi dir. İmam Matüridi, Kitabü t-tevhid adlı kitabında doğrudan itikâdi ve imani konuları derinlemesine çözümlemiş ve bu ayetlere yorumlar yapmıştır. Biz de bu çalışmamızda Kitabü t-tevhid deki itikadî ayetlerin yorumunu inceleyeceğiz. Bu çalışmanın meydana gelmesinde başta değerli zamanlarını bana ayırarak desteğini esirgemeyen danışman hocam Doç. Dr. Mehmet BAKTIR Bey e, her türlü katkıları için Prof. Dr. Metin ÖZDEMİR Bey e, maddi ve manevi hep yanımda olan değerli arkadaşım Abdülhamit KIRICI Bey e şükranlarımı bildiririm. Fatih KÜÇÜK Sivas 2011

1 GİRİŞ Fetihlerle birlikte İslam coğrafyasının genişlemesi, farklı dil, din ve kültürlere mensup insanların İslam la tanışması, İslam ın temel kaynağı olan Kur an-ı Kerim in yeni Müslüman olmuş bu kitleler tarafından daha doğru anlaşılması ve yaşanması için tefsir ve te vil faaliyetlerini zorunlu hale getirmiş ve hızlandırmıştır. Bundan dolayı vahyin ilk muhataplarından sonra büyük ölçüde bir tefsir faaliyeti başlamıştır. Ancak bu döneme ait tefsirler günümüze kadar ulaşmamıştır. Günümüze ulaşan en eski tam tefsir ise, hicri 150 yılında vefat eden Mukatil b. Süleyman a aittir. 1 Şüphesiz ki Tefsir ve Te vil ilminin konusu Kur an ayetleri olmakla birlikte aralarında anlam ve metodolojik yöntem açısından farklar vardır. Konunun daha iyi anlaşılması için bu iki kavramın lügat ve terim anlamlarının bilinmesi lazımdır. Tefsir kavramının lügat manası, f-s-r kökünden taf il vezninde bir masdar olup, aslında örtülü veya kapalı bir şeyi meydana, açıklığa çıkarmak, izah etmektir 2 Terim anlamında ise, ayetlerin indirildikleri zaman kastettikleri anlamları ortaya koyan bir disiplinin adıdır. 3 Te vil, lügat manası itibariyle, dönmek, yerine varmak, yerini bulmak olan e-v-l kökünden türemiş bir kelimedir. 4 Te vil, Kur an ayetlerini veya bu ayetleri oluşturan bazı kelimelerin ilk nazil oldukları zamanki kastettikleri anlamı ortaya çıkarmak ve onlara doğru ve tatminkâr açıklamalar getirmek için yeterince kesin ve güvenilir rivayetler bulunmadığı durumlarda müfessirlerin başvurdukları bir yöntemdir. Te vilde ayetlerin ve kelimelerin kesin olarak ne anlam ifade ettikleri çeşitli nedenlerden dolayı tam anlaşılamayabilir. Çünkü ayetlerdeki kelimeler birkaç anlamı aynı anda taşıyabilirler ve müfessir de hangi anlamın ayette kullanıldığını belirten kesin bir delil bulamayabilir. Bundan dolayı müfessir elindeki delilleri değerlendirir ve bunlar arasında seçim yaparak bir yoruma gitmek durumunda kalır. Fakat bu delillerden 1 Komisyon, Kur an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsiri, DİB. Yayınları, Ank. 2006,II, s. 8. 2 Yazıcı, Tahsin, Tefsir mad. M.E.B İslam Ansiklopedisi, İstanbul,1979,XII/I, s. 117. 3 Paçacı, Mehmet ve Esra Gözeler, Kur an ve Hadis İlimleri, Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitin Yayınları, Ank. 2007, s. 5. 4 M.E.B İslam Ansiklopedisi, XIII, s. 96.

2 yola çıkarak ulaşılan bilgiler müfessiri bir kesinliğe götürmez. İşte müfessirin kesinlik ifade etmeyen bu yorumuna te vil denir. İmam Maturidi ye göre tefsir, ayetlerin ilk indiği zamanki anlamlarını herkesten daha iyi bilen Sahabe nin işidir. Çünkü Kur an ın indiği zamanı sadece onlar yaşamışlardır ve ayetler hakkında net bilgiler vermişlerdir. Te vil ise Maturidi ye göre âlimlerin işidir. Te vil, bir konunun varacağı nihai noktayı açmak demektir. Tevilde sözü çok farklı anlamlara çekmek söz konusudur. Te vilde söze şu ya da bu anlam verilebilir. 5 Bir müfessirin Kur an ayetlerini te vil yaparken tefsirden farklı olarak bilgisi ve muhakeme gücü nispetinde kendi yorum ve görüşlerini yansıtması doğal kabul edilmelidir. Çünkü her insanın içerisinde doğup yaşadığı bir kültür dünyası vardır. Müfessirin yorumunun da içerisinde doğup büyüdüğü bu kültür dünyasından izler taşımaması elbette ki düşünülemez. 6 Bu yönüyle tefsir te vilden tamamen farklıdır. Bir kısım kişiler tefsiri rivayetlere hasrederken, te vili de içtihatlara, naslardan hüküm istinbatına, dirayete hasretmişlerdir. Zerkeşi nin, el-burhan da temsilcileri hakkında isim vermeksizin bazıları diyerek zikrettiği bu yaklaşımda, Maturidi nin tefsir te vil ayrımına bir benzerliğin mevcudiyetinden bahsedilebilir. Ancak Maturidi de bu ayrım, belli bir sistematiğe ulaşmıştır. 7 Maturidi, İslam akidesi ve kelamı üzerinde nakille birlikte akla da gereken önemi veren, gerektiğinde cedel ve münazara üslubunu da ustaca kullanmaktan kaçınmayan, bununla beraber müteşabihatın te vili mevzuunda tıpkı Ebu Hanife de olduğu gibi Kur an ayetlerinin ruhuna ve ilk muhataplarının görüş ve akidesine ters düşebilecek te vil ve yorumlardan uzak durmaya çalışan bir âlimimizdir. İmam Maturidi nin İslam düşünce tarihi içerisindeki konumunu ve otoritesini sağlıklı bir şekilde tespit edebilmek için onun eserlerini incelemenin yanı sıra metodolojisinin de iyi bilinmesi lazımdır. Bizim çalışmamız olan Kitabü t- Tevhid deki İtikadî Ayetlerin Yorumu konusunun da daha iyi anlaşılması için Maturidi nin te vil yönteminden kısaca bahsedeceğiz. İslam akidesinde her türlü aşırılıktan ve toleranstan uzak durarak mutedil bir yol izleyip Ehl-i Sünnet yolunun temel prensiplerini Kur an dan hareketle yerine 5 Paçacı, Mehmet ve Gözeler, Esra, a.g.e., Ünite I,s. 6. 6 Paçacı, Mehmet ve Gözeler, Esra, a.g.e., s. 6. 7 Özdeş, Talip, İmam Matüridi nin Te vilatu Ehli s-sünne Adlı Eserinin Tefsir Metodolojisi Açısından Tahlil ve Tanıtımı, Doktora tezi, Kayseri, 1997,s. 70.

3 oturtmaya çalışan İmam Matüridi yi ve onun itikadî ve ameli konularda takip ettiği yöntemi iyi anlamak bugünkü dini problemlerin çözümünde bir çıkış noktası olacaktır. 8 Maturidi nin Kur an ayetlerini tefsirdeki hareket noktası, Kur an ın yüce Yaratıcı tarafından kullarına yol gösterici ve hidayet rehberi olarak gönderdiği, kendisin de asla şüphe olmayan yegâne bir kitap olması, Kur an da insicamı bozacak gerçek anlamda bir çelişki ve ihtilafın olmayacağıdır. 9 Kur an ın ayetleri baştan sona bir bütün olarak ele alınıp incelendiğinde görülecektir ki Kur an da çelişki ve ihtilaf şöyle dursun anlam ve mana bütünlüğü bakımından tam bir insicam vardır. İşte Maturidi nin te vil ve tefsirinde metot olarak bu insicamı görmek mümkündür. Maturidi nin tefsir metodolojisine baktığımızda onun takip ettiği iki farklı hareket noktasının olduğunu görmemiz mümkündür. Birincisi, tamamen naslara bağlı kalarak Kur an ayetlerinin manalarının, klasik anlamda lügat ve rivayetler bağlamında ele alınarak kavranılmasıdır. 10 İkincisi, herhangi bir ayetin yorumunu yaparken kendi zamanındaki yaygın kanaat ve düşüncelere, kelâm ekollerinin o ayet ve mesele hakkındaki görüşlerine, ehl-i te vil olarak adlandırdığı kimselerin değişik yönlerden getirdikleri te villere, itikadi ve fikhi yorumlara giderek onların delil ve iddialarını analiz etmesi, kritiğini yapmasıdır. 11 Maturidi, ayetlerin tefsirinde mümkün olabilecek bütün vecihlere işaret ederek onlar üzerinde yorumlar yapmakta, muhkem-mütaşabih, nasih-mensuh, umum-husus, mutlak-mukayyet, mücmel-mübeyyen gibi noktalara işaret ederek ayetleri ilgili oldukları alanlara sevk etmektedir. 12 Maturidi, ayet-i kerimelerin te vilinde zaman zaman yalnızca ayet hakkındaki farklı görüşleri vermekle yetinmiş, kendisi bir görüş beyan etmediği gibi tercih de 8 Özdeş, Talip, Maturidi nin Fıkhı Yönü ve Metodu Üzerine Bazı değerlendirmeler, C.Ü.İ.F.D, sayı 2, Sivas, 1998, s. 344. 9 Özdeş, Talip, İmam Maturidi nin Te vilatu Ehli s-sünne Adlı eserinin Tefsir Metodolojisi Açısından Tahlil ve Tanıtımı, Doktora tezi, s. 70. 10 Özdeş, a.g.e. s. 59. 11 Özdeş, a.g.e., s. 60. 12 Özdeş, a.g.e., s. 61.

4 yapmamıştır Allahu a lem (Allah en iyisini bilir) diyerek meseleyi bağlama yoluna gitmiştir. 13 Maturidi, tefsirinde genel olarak İsrailiyata fazla yer vermez, gereksiz teferruata girmez. Yorumları sade ve yalındır. 14 Çoğu kez yorumlarını Muvaffakiyet Allah tandır, Allah tan, bizi haktan sapmaktan korumasını dileriz, Allah en iyisini bilir, Sözde israfa girmekten ve haktan sapmaktan Allah a sığınırız, gibi dua ve ifadelerle bitirir. 15 Bu çalışmamızda, Maturidi nin tefsir ve te vil yönteminin kelam sahasındaki en önemli eseri olan Kitabü t-tevhid inde muarızlarıyla yaptığı tartışmalarda nakli delil olarak kullandığı itikadî ayetlere nasıl yansıdığını ve bu ayetleri nasıl yorumladığını izah etmeye çalıştık. İmam Maturidi nin Kitabü t-tevhid Adlı Eserindeki İtikâdi Ayetlerin Yorumu adını verdiğimiz bu çalışma bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Kitabü t-tevhid de yer alan itikadî konuları işlerken önce konunun başlığını oluşturan kavramların lügat ve terim manalarını vermeye çalıştık. Sonra konu hakkında kelamcıların tartışmalarını ve görüşlerini kısaca verdik. Daha sonra ise konunun içerisinde geçen itikadî ayetlerin tespitini yaparak İmam Maturidi tarafından nasıl yorumlandığını anlatmaya çalıştık. Bu çalışmamızdaki hedefimiz, İslam bilim dünyasında siyasi, coğrafi ve ilmi nedenlerden dolayı uzunca bir sure ihmal edilen ve yeterince ilgi ve alaka göremeyen, fakat son yüzyılda sempozyumlarla, akademik çalışmalarla bilim dünyasında hak ettiği yeri almaya çalışan İmam Maturidi ve onun kelâm sahasındaki en önemli eseri olan Kitabü t-tevhid ini anlama ve anlatmaya çalışmak, ayrıca Maturidi ve Kitabü t-tevhid i konu alan akademik çalışmalara imkânlar ölçüsünde ulaşabilmektir. 1. İMAM EBU MANSUR MATURİDİ NİN KISACA HAYATI Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmut bugünkü Özbekistan ın Semerkant şehrine nispetle Semerkandi, onun bir mahallesi olan Matürid e nispetle 13 Özdeş, a.g.e., s. 61. 14 Özdeş, a.g.e., s. 64. 15 Özdeş, a.g.e., s. 69.

5 Matüridi diye anılır. 16 Matüridi nin hayatından bahseden eserler, onun doğum tarihini belirtmezler. Ancak hocalarından Muhammed b. Mukâtil er-razi nin ölüm yılı olan 248/862 yılı dikkate alındığında, onun bu tarihten daha önce muhtemelen 238/853 yılında Matürid kasabasında doğduğunu göstermektedir. 17 Matüridi nin bazı geç dönem âlimleri tarafından Ensari nisbesiyle anılmasına ve Kitabü t-tevhid in tek yazma nüshasının sayfa kenarında bilinmeyen biri tarafından kaydedilen nota istinaden günümüzde yazılmış bazı eserlerde soyunun Ebu Eyyub el- Ensari ye uzandığı yolunda ileri sürülen iddia isabetli görünmemektedir. Zira bu iddianın mesnedi bulunmadığı gibi Zebidi, bu nisbenin sahih olması durumunda tıpkı künyesinin çağrıştırdığı gibi dini desteklemede açtığı çığırdan dolayı verilmiş olacağını söyler ve bu nisbe ile onun soyu arasında bir ilişki kurmaz. 18 Matüridi nin eserlerindeki dil ve üslup da bu eserlerin ana dili Arapça olmayan bir müellifin kaleminden çıktığını kanıtlar niteliktedir. Onun teliflerinde kullandığı dilin girift ve zor olduğu eski kaynaklardan ifade edildiği gibi günümüze kadar gelen eserleri de bu hususu açıkça göstermektedir. Öte yandan eserlerindeki birçok cümlenin kuruluşuna, bilhassa bazı fiillerin bağlaçlarına bakıldığında Arapça gramere aykırılığı yanında Türkçe gramere uygunluğu görülmektedir. Gerek dil ve üslup özellikleri gerekse yaşadığı Semerkant ve çevresinin Türklerin çoğunlukta bulunduğu bir bölge olması göz önüne alındığında Matüridi nin Türk asıllı olduğunu söylemek gerekir. 19 Matüridi nin bilinebilen hocaları Ebu Nasr Ahmet b. Abbas b. Hüseyin el- İyazi, Ebu Bekr Ahmet b. İshak b. Salih el- Belhi ve Kadulkudat Muhammed b. Mukatil er-razi dir. 20 Matüridi hem akli hem de nakli ilimleri derinlemesine tahsil etmiş; onların temel ilke ve inceliklerine vakıf olduktan sonra fıkıh, tefsir ve kelam alanlarında önde gelen bir âlim ve imam mevkiine yükselmiştir. Matüridi hocalarına ait sözlü ve 16 Topaloğlu, Bekir, Kitabü t-tevhid Tercümesi, İsam yayınları, Ank, 2005, önsöz,xviii. 17 Aydın, Ömer, Türk Kelam Bilginleri, İst, 2004 s.21; Topaloğlu. a. g. e, önsöz, XIX. 18 Topaloğlu, Bekir, Matüridi md. TDV İslam Ansiklopedisi, İst, 1991, XXVIII,s.146; Fetullah Huleyf, Ebu Mansur Matüridi Hayatı ve Eserleri, Tercüme, Mustafa öz, Diyanet ilmi Dergisi, XIII, (1974), sayı 5, s. 316 319. 19 Topaloğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, a. g. md, s. 146. 20 Topaloğlu, Bekir, Kitabü t-tevhid Tercümesi, önsöz, XXII.

6 yazılı birikimleri ilkeli bir âlim olarak talebelerine intikal ettirmenin yanında, onları geliştirip sistemleştirmiştir. Böylece o, Ehl-i sünnet akidesini ortaya koyma görevini yerine getirmiş, akli ve nakli delillere dayanmayan ve inanılması doğru olmayan hususları açığa kavuşturmuştur. 21 Matüridi ye izafe edilen eserleri muhtevalarına göre üç grupta toplamak mümkündür: Kelam ve Mezhepler tarihi, Usul-i Fıkıh, Tefsir ve Kur an ilimleri. 22 Matüridi nin kesin olarak kendisine ait olduğunu bildiğimiz ve bize kadar gelen iki önemli eseri vardır bunlar: Te vilatü l Kur an ve Kitabü t-tevhid dir. 23 Matüridi hicri 333 yılında Semerkant ta vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. 24 2. MATURİDİ NİN KİTABÜ T-TEVHİD ADLI ESERİNE KISACA BAKIŞ Eserin adı ve müellifine nispeti konusunda herhangi bir tereddüt yoktur. Kitabü t-tevhid i en iyi şekilde anlayıp şerh eden nitelikte bir eser kaleme alan Ebü l Muin en- Nesefi de kitabı aynı isimle Matüridi ye nispet etmiştir. 25 Kâtip Çelebi bu eserin adını Kitabü t Tevhid ve İsbati s sıfat olarak kaydetmiştir. 26 Kitabü t-tevhid in tek yazma nüshası İngiltere de Cambridge Üniversitesi kütüphanesinde bulunmaktadır. 27 Kitabü t-tevhid, Fetullah Huleyf tarafından neşre hazırlanmış ve Beyrut Doğu Edebiyatı Enstitüsü nce yayımlanmıştır. Aynı baskı İstanbul, Beyrut ve İskenderiye de ofset yoluyla tekrarlanmıştır. Kitabü t-tevhid in Hüseyin Sudi Erdoğan tarafından başarısız bir tercümesi yapılmıştır. Son olarak Bekir Topaloğlu ve Muhammed Aruçi nin neşre hazırladığı eser Bekir Topaloğlu tarafından Türkçeye çevrilmiştir. 28 Kitabü t- Tevhid, kelâmi görüşleri açısından Matüridi nin en önemli eserlerinden biri olmakla birlikte aynı zamanda Matüridiyye akidesinin hem temel 21 Topaloğlu,a.g.e. önsöz, XXII. 22 Topaloğlu,a.g.e. önsöz, XXII. 23 Yazıcıoğlu, M. Sait Matüridi Kelam Ekolünün İki Büyük Siması: Ebu Mansur el- Matüridi ve Ebu l- Muin en Nesefi, A.Ü.İ.F.D, XXVII,s. 286 289. 24 Fığlalı, E. Ruhi Çağımızda İtikadı İslam Mezhepleri Selçuk yayınları, Ank, 1996, s. 76; İzmirli İsmail Hakkı, Yeni İlm-i Kelam, Hazırlayan, Sabri Hizmetli, Ank,1985, s.67. 25 Topaloğlu, Bekir, Kitabü t-tevhid md. TDV İslam ansiklopedisi, XXVI, s.117. 26 Kâtip Çelebi, Keşfü z-zunun an Esmai l Kütüb ve l Fünun, Beyrut-Lübnan, II, s. 1406. 27 Topaloğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, a. g. md, s. 118. 28 Topaloğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, a. g. md, s. 119.

7 kaynağı hem de Mu tezile başta olmak üzere çeşitli İslami fırkalar, bazı dinler, inançlar ve felsefi görüşler açısından en eski kaynaklardan biri durumundadır. Eser, Ebü l-yüsr el- Pezdevi nin de belirttiği gibi, anlaşılması zor bir kitaptır; çünkü kapalı ifadeleri, kastedilen manaları açık olmayan lafızları ve benzeri güçlükleri içermektedir. Matüridi nin yakın ve uzak talebeleri Kitabü t-tevhid e atıflar yaptıkları halde, eserin yazma nüshalarının yaygınlık kazanmamasının ve şerhlerinin bulunmamasının en önemli sebebi de bu olmalıdır. Ayrıca kitap akla ve serbest düşünceye fazlaca önem veren yarı felsefi bir ekol niteliği taşır. 29 29 Topaloğlu, Kitabü t-tevhid Tercümesi, önsöz, s. XXV.

8 BİRİNCİ BÖLÜM 1. ULÛHİYETLE İLGİLİ MESELELERİN İZAH VE İSPATI BAĞLAMINDA KULLANILAN AYETLERİN YORUMU 1.1. ÂLEMİN YARATILMIŞLIĞI ve ALLAH IN VARLIĞI Âlem, Allah tan başka var olanların adıdır; çünkü (alamet kökünden gelen) âlem Yaratıcısının varlığını gösteren bir belirtidir. 30 Âlem kelimesi Kur an-ı Kerim de, gerek kâinatı gerekse özel olarak insanlar topluluğunu ifade etmek amacıyla ve hepsi de âlemin şeklinde çoğul olmak üzere yetmiş üç defa kullanılmıştır. Bunların kırk ikisinde rabbü l-âlemin terkibiyle zikredilerek Allah Teala nın canlı cansız bütün varlıkların ilahî olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanında gelmiş geçmiş bütün insan türü anlamında 31 ayrıca, Size verdiğim nimeti ve sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın 32 mealindeki ayette olduğu gibi çağın insan toplulukları manasında da kullanılmıştır. Hz. Muhammed için kullanılan âlemlere rahmet 33 tabirindeki âlemin kelimesiyle bütün yaratıkların kastedildiği yolunda umumi bir kanaat vardır. Âlem muhdestir; muhdes ise varlığı zorunlu olan değil, başkası tarafından icat edilendir. Eğer vacibü l vûcud olsaydı elbette ki onun yokluğu muhal değil kadim olurdu. Oysaki sabit olmuştur ki âlem hadistir ve yaratılmadan önce de ma dumdur. 34 Âlem, bütün parçalarıyla muhdestir. O ayan ve arazdır. 35 Zamanı gelince yok olacaktır. Kâinatın, kendi kendine var olduğuna inanmak, yani maddenin öncesiz ve sonrasız olarak var olduğunu söylemek, küfürdür. Bu telâkki, maddeye Allahlık sıfatlarını yakıştırmaktır. Kâinat, objektif olarak var olan, sınırlı bir varlıktır. İnsan beyninin icat ettiği bir varlık değildir. İnsandan evvel ve İnsandan müstakil olarak vardır. Kâinatta görülen sonsuz intizam ve ahenk, ancak, sonsuz bir iradenin 30 es-sâbûni, Nûreddin, Matüridiyye Akaidi, Tercüme, Bekir Topaloğlu, DİB. Yayınları, Ank.2005, s. 61. 31 el-ankebut, 29/10. 32 el-bakara, 2/47. 33 el-enbiya, 21/107. 34 en- Nesefi, Ebu l Muin Meymûn b. Muhammed, Tabsıratü l Edille fi Usûli d-din, hazırlayan Hüseyin Atay, I, Ank.1993. s.105. 35 Taftazânî, Şerhu l Akâid, Haşiyetü l Kestelli, Fazilet neşriyat, İst, s. 46,47.

9 kudretiyle mümkündür. Bu İlahi kudret kâinatın nizam ve düzeninin bozulmasını irade ettiğinde azametle duran dağlar, taşlar, atılmış pamuk gibi olur. Güneş, ışığını veremez olur. Sema, kâğıt parçası gibi dürülür. Bu, kâinatın sonudur. Bu akıbet, bizim bilemediğimiz bir zamanda kâinatın yaratıcısı olan Allah'ın kudretiyle gerçekleşecektir. Şu halde; kâinat, Allah (C.C.) tarafından ve yoktan var edilmiştir. Yine, Allah (C.C. ) tarafından tayin edilmiş bir vakte kadar devam edecektir. Zamanı gelince de yaratıcısı tarafından yok edilecektir. Âlem a yân ve a râz olmak üzere ikiye ayrılır 36 Ayan, zatiyla kaim olan şeydir. Ya mürekkep olur ki, cisimdir. Yahut cevher gibi, gayri mürekkep olur ki, bölünmez en küçük parçadır. 37 Araz; sözlükte, sonradan ve tesadüfen ortaya çıkan, ansızın baş gösteren, varlığı devamlı ve zorunlu olmayan durum; hastalık, felaket 38 renkler, (kımıldama, durma, birleşme ve ayrılmadan ibaret olan) kevnler, tadlar, kokular gibi kendi zatiyla kaim olmayan; cisimlerde ve cevherlerde sonradan olan şeydir. 39 Ebu Mansur el-matüridi de Kitabü t-tevhid inde âlemin yaratılmış olduğunu, nesne ve olaylar hakkında bilgi edinme yöntemlerinin doğrudan buna delil teşkil ettiğini ifade ettikten sonra haber yöntemi kapsamında âlemin hudusünu beyan eden ayeti kerimelere işaret ederek hem bu ayetlerin yorumunu ve hem de âlemin sonradan yaratılmışlığını ispata çalışmıştır. Konuyla ilgili olarak Kitabü t-tevhid de işaret edilen ayet-i kerimeleri sıralayıp daha sonra İmam Matüridi nin bunları nasıl yorumladığına bakalım. Allah her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir. 40 O, her şeyin yaratıcısıdır. 41 (Yoksa O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma onlarca birbirine benzer mi göründü? De ki: Allah her şeyi yaratandır ve O, birdir, karşı durulamaz güç sahibidir. 42 36 es-sâbûni, Nûreddin, Matüridiyye Akaidi, Tercüme, Bekir Topaloğlu, s. 61. 37 en Nesefi, Ömer, Metn-i Akâid-i Nesefi, Tercüme, Bekir Sırmabıyıkoğlu. Yasin yayınevi, İst, 2004,s.16. 38 Yavuz, Yusuf Şevki, Araz md, TDVİslam Ansiklopedisi, II, s. 337. 39 es-sâbûni, Nûreddin, a.g.e., s. 62. 40 ez-zümer, 39/ 62. 41 el-en am, 6 / 102. 42 er-ra d, 13/ 16.

10 (O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir. 43 O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O'nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur. 44 Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Allah'ın her şeye gücü yeter. 45 Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih tir" diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam manasıyla kadirdir. 46 Yahudiler ve Hristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş de ancak O nadır. 47 Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye hakkiyle kadirdir. 48 Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye hakkiyle kadirdir. 49 İnsanlık tarihi boyunca ne kendisinin ezeli olduğunu, aynı zamanda ölümsüz ve sonsuza kadar da var olacağını iddia eden ne de bu iddiasını delillendirebilecek biri çıkabilmiştir. Eğer insan böyle bir iddiada bulunacak olsa, bunun tamamen gerçek dışı olduğunu hem kendisi hem de onun dünyaya gelişine tanık olan herkes bilecektir. Bundan da canlıların yaratılmışlığı sonucu çıkmaktadır. 50 İnsan kendisinin dünyaya gelişinden ve var oluşundan habersiz olduğu gibi güç ve ilme sahip olduğu dönemlerinde de kendi bedeninde yıllar içerisinde meydana 43 el-bakara, 2/ 107. 44 el-en am, 6 / 101. 45 el-bakara, 2 / 117. 46 el-maide, 5/ 17. 47 el-maide, 5/ 18. 48 el-maide, 5/ 120. 49 el-maide, 5/ 40. 50 Topaloğlu, Kitabü t-tevhid Tercümesi, s. 21.

11 gelen olumlu veya olumsuz değişimlere engel olamamıştır. Bu da gösteriyor ki Sonuç olarak canlı cansız her şeyin varlığı ancak kendi dışındaki bir kudretle mümkün olmaktadır. Kendi dışındakine bağımlılık olunca da yaratılmışlık gerekli hale gelir, çünkü kıdem başkasına bağımlılığa engel teşkil eder. 51 İmam Matüridi Kitabü t-tevhid de âlemin yaratılmışlığı ve Allah ın varlığı ile ilgili olarak ayetleri yorumladıktan sonra akli deliller ile de konuyu izaha çalışmıştır ki bu bağlamda âlem hadistir; çünkü dünyada kendi kendine toplanması ve ayrılması vuku bulan hiçbir şey bulunmamaktadır. Bunun böyle olması yani, bizzat kendisinin bir araya toplanma veya ayrı ayrı bulunmaya gücü, kuvveti yetmemesi, bu halinin kendisinden başka bir fail tarafından gerçekleştirildiğini gösterir ki o fail de Cenâb-ı Allah tır. Maturidi gibi bazı kelamcılar ve İslam filozofları da âlemin sonradan var edildiğini yaratılmışlık ve hudüs delilleriyle ispat etmeye çalışmışlardır. Âlemin yaratılmışlığını ispat etmeğe yönelik olarak ortaya çıkan Hudûs deliliyle bir yandan İslam dışı gruplara cevap verilirken diğer yandan âlemin kıdemini savunan filozofların görüşlerine karşı anti tez olarak getirilmiştir. Böylece de kelam ilmi içerisinde yerini almıştır. Cevher ve araz formülüne dayanan Hudûs delili, daha iyi anlaşılması için kısa öncüllerle kolaylaştırılmaya çalışılmıştır. Bu delili ilk defa âlemin yaratılmışlığından hareket ederek kullanan kelam ekolü Mu tezile olmuştur. Daha sonra Ehl-i sünnet kelamcıları da bu delile sahip çıkıp kullanmışlardır. 52 Tereddüt etmeden iddia edebiliriz ki gerek insanoğlu gerekse içerisinde yaşadığı bu tabiat mutlak yokluktan kendi güç ve kudretleriyle varlık sahasına çıkmış değillerdir. Bütün mahlûkatın bir başlangıcı vardır. Kesin ve bağlayıcı bir mantıkla, hiç bir maddi varlığın kendi kendisini var edemeyeceği hükmüne varabiliriz. Her başlangıcın bir başlatıcısı bulunduğuna göre kâinatın da bir var edicisi vardır ki o, Allah tır. 53 Çoğu delilde olduğu gibi hudüs delilinin birinci öncülü olan âlemin hadis oluşu konusundaki bilgilerimiz, duyu organlarımızın gözlem ve verilerine; ikinci öncülü olan her hadisin bir muhdisinin bulunacağı hususu (nedensellik prensibi) 51 Topaloğlu, a.g.e. s. 22. 52 Özervarlı, M. Sait, Kelâmda Yenilik Arayışları, İSAM yayınları, İst, 1998. s.78 53 Topaloğlu, Bekir, İslamKkelamcılarına ve Filozoflarına Göre Allah ın Varlığı (İsbât i Vacib) DİB yayınları, Ank. 2001.

12 aklın verilerine; ispatlamak istediğimiz âlemin muhdisinin Allah Teala olduğu hususu da sadık habere (vahy) dayanmaktadır. Geçmiş âlimler ve kelamcılar yaşadıkları dönemin ilim ve kültür anlayışı ve birikimleri doğrultusunda âlemin hadis oluşunu (birinci öncülü) açıklamaya çalışmışlar, başta cevher ve araz metodu olmak üzere çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. 54 Dünyamızdaki bazı maddelerin hızlı veya yavaş bir şekilde yok olmaya yüz tuttukları inkâr edilemez bir gerçektir. Bu gerçek bize maddenin kesinlikle sonsuz olamayacağını, sonsuz olamayan maddenin ise ezeli olmasının aklen kabul edilebilir bir yönünün olmadığını ispat etmektedir. O halde âlem yokken varlık sahasına çıkmış muhdes bir varlıktır. Her muhdesin zaruri olarak bir muhdisi olduğuna göre âlemin muhdisi de hiç şüphesiz Allah tır. 1.2. TEVHİD Sözlükte bir şeyin tek olduğuna hükmetmek ve onun böyle olduğunu bilmek anlamına gelen tevhid; ıstılahta, Allah ın zatinı bütün tasavvurlardan, zihinlerdeki hayal ve evhamdan tecrit etmektir. Tevhid üç şekilde olur; Yüce Allah ın ulûhiyetini tanımak, birliğini tasdik etmek ve O na hiçbir eş ve ortak kabul etmemektir. 55 Kitabü t-tevhid de kâinatın yaratıcısının bir olduğuyla ilgili olarak aşağıdaki itikadî ayetler kullanılmıştır: De ki: Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilâhlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar, Arş'ın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı. 56 Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. 57 Allah evlât edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden 54 Kılavuz, A. Saim, Ana Hatlarıyla İslam Akaidi ve Kelam a Giriş, Ensar neş. İst, 2010.s.89. 55 Karaman, Fikret, Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB yayınları, Ank. 2007. s. 660; Kılavuz, a.g.e. s. 390. 56 el-isra, 17/ 42. 57 el-enbiya, 21/ 22.

13 münezzehtir. 58 O ki, birbiri ile ahenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahman olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? 59 Müellif Kitabü t-tevhid de bu ayetleri yorumlarken kâinatın yaratıcısının birden fazla olmadığını nakli ve akli delillerle açıklamanın yanı sıra kâinatın yaratılışındaki eşsiz ahenk ve nizamın hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde buna tanıklık ettiğini ifadeyle yorumuna başlıyor. Allah ile birlikte bir tanrı bulunsaydı, bu beriki, kudreti ve hükümranlığının fark edilebilmesi amacıyla yerli yerinde söz ve icatlarını mutlaka ortaya koyacak ve kendi fiilini hak mabud olan Allah ın fiillerinden ayıracaktı. Yapmadığına göre uluhiyyetle birlenen rububiyyetle yegâneleşenin sadece Allah olduğu ortaya çıkmıştır. O nun şu kelamının manası da bu olmalıdır: 60 O nunla beraber hiçbir tanrı yoktur. Aksi takdirde her bir tanrı kendi yarattığını sevk ve idare ederdi. 61 Yine Allah ın şu sözü : Yoksa müşrikler O nun yaratışı gibi yaratan ortaklar mı buldular. 62 Kâinatın yaratıcısının bir tek yaratıcı olduğu mevzusunda buraya kadar anlatılanlar nakli delillendirmeler çerçevesinde ele alınarak izaha çalışılmıştır. Bundan sonrası ise kâinatın bizzat yaratılışında sahip olduğu eşsiz ahenk ve nizam içerisindeki yaratılış özelliğinin bu mevzuya nasıl delil teşkil ettiği yönündeki yorumlarıdır: Evrenin sahip olduğu yaratılış özelliğiyle yaratıcının birliğini delillendirmeye gelince, şayet tanrı birden fazla olsaydı mahlûkatın yönetimi altüst olurdu. Mesela kış ve yaz türündeki zamanların değişmesi, ayrıca ekinlerin çıkış mevsimlerine ve olgunlaşmalarına, gök ile yerin biçimlendirilmesine, güneş, ay ve yıldızların yürütülmesine, yaratıkların gıdalarına ve canlıların hayatiyetini sağlayan mekanizmaya ait düzenleri bozulurdu. Bunların hepsi aynı minval üzere bir nevi yönetime bağlı olarak sürdüğüne ve bir sistem çerçevesine girdiğine göre bu nizam 58 el-mü minun, 23/ 91. 59 el-mülk, 67/ 3. 60 Topaloğlu, Bekir, Kitabü t-tevhid Tercümesi, s.21. 61 el-mü minun, 23/ 91. 62 er- Ra d, 13/ 16.

14 birden fazla yöneticiyle oluşup devam edemez. Bu sebeple de yaratıcının tekliğine hükmetmek gerekir. 63 Tabiatı oluşturan varlık grupları - gök, yer, yerin çeşitli kıta ve bölgeleri gibi- farklı olmalarına, birbirlerinden uzak bulunmalarına ve içindekilerinin gıdalarının da başka yerlerde yetişmesine rağmen menfaatleri açısından karşılıklı münasebetler içinde yaratılıp düzenlenmiştir. Öyle ki yerden çıkan her türlü bitki (yağmur ve güneş gibi) göğe ait mekanizmalarla oluşturulmuş, bütün ülkelerde yaşayan canlıların hayati ihtiyaçlarının karşılanması yeryüzünün her tarafına yayılmış, insan türünün geçimi de çeşitli çalışma alanlarına bağlı kılınmıştır. Her varlığın statüsü söz konusu mekanizma çerçevesinde düzenlenmiştir. Şayet bütün bu düzenlemeler birden fazla tanrının eseri olsaydı, tabiattaki farklılaşmaya rağmen bunlara ait esasların içlerinden tabiatı yaratmayı üstlenen birine varıp toplanması ihtimal dâhilinde bulunmazdı. Binaenaleyh bunların hepsini yönetenin bir olduğu ortaya çıkmıştır. Gece ile gündüze ait vakit ve saatlerin konumu, beşer ihtiyacına göre uzayıp kısalmaları da zikrettiğimiz prensibe bağlıdır. En doğrusunu Allah bilir ya, şu İlahi kelâmın manası da bu olmalıdır: 64 Rahman olan Allah ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. 65 Kelam âlimleri Allah ın birliği konusuna genellikle iki açıdan bakmışlardır: Zati itibariyle tek ve ortaksız olması, sıfatları açısından O nunla yaratılmışlar arasında her hangi bir benzerliğin bulunmaması. 66 Matüridi ye göre ezeli ve ebedi olan, her şeyi yokluktan varlık sahasına çıkaran Allah hiç şüphesiz birdir. O nun iki veya daha fazla olduğu düşünülemez. Allah Teâlâ, gerek zati, gerek sıfatları, gerekse fiilleri yönünden birdir. O nun birliğinin tarihi, akli ve kozmolojik delilleri vardır. İslam düşünce tarihinde gerek ehl-i sünnet arasında gerekse diğer İslami fırkalar arasında Allah ın zatiyla ilgili tevhid anlayışında ciddi manada bir fikri ayrışma göze çarpmazken, O nun sıfat ve fiilleriyle ilgili tevhid anlayışında İslami fırkalar arasında birbirlerini tekfir edecek kadar tartışma ve ayrışma yaşanmıştır. 63 Topaloğlu, a.g.e. s. 34; M. Saim Yeprem, Matüridi nin Akide Risalesi ve Şerhi İst, 2000, s. 66 67. 64 Topaloğlu, a.g.e., s. 34 65 el- Mülk, 67/ 3. 66 Topaloğlu, Bekir, Allah mad. TDVİslam Ansiklopedisi, II, s. 480.

15 1.3. TEŞBİHİN NEFYİ Teşbih, sözlük manası itibariyle, benzer, mümasil saymak, bir şekil bir suret izafe etmek 67 anlamına gelmektedir. Terim manası ise Allah ı tecsimden sakınmayan bir tarzda tasvir suretiyle, O na bir yüz, gözler, eller izafe etmek, O nu konuşur, oturur olarak kabul etmektir. 68 Allah ın sadece zihinde değil gerçekte de mevcut olduğunu belirtmek ve insan aklının soyut bir varlığı tasavvurdaki aczi karşısında zihinde bir fikir uyandırmak üzere Allah a istiva, gelmek gibi fiillerle el, yüz, ayak gibi organlar nispet eden naslar sebebiyle ilk dönemlerden itibaren ulûhiyet konusunda çeşitli anlayışlar ortaya çıkmıştır. İlâhî sıfatları, inkâra götürecek şekilde te vile tabi tutan Mu attıla ya karşılık O na cismani nitelikler izafe eden Mücessime de aşırı bir grup olarak zuhur etmiştir. Bu anlayışın doğmasının sebepleri arasında nasları hakikat mecaz ayrımına gitmeksizin zahirine göre yorumlama, koyu bir teşbih anlayışa dayalı ulûhiyet fikrine sahip bulunan Yahudiliğin tesirinde kalma ve Kur an ın tevhit ilkesini akli bakımdan yeterince temellendirmeme şeklinde üç ana faktörden söz etmek mümkündür. 69 Kur an-ı Kerim de haberi sıfatlarla ilgili ayetlerin ilk dönemlerden itibaren çok farklı anlamlarda tevil edilmeleri 70 bazı aşırı grupları teşbihe götürürken bunlara tepki olarak ortaya çıkan bazı grupları da Allah ın sıfatlarını inkâr anlamındaki ta til anlayışına götürmüştür. Mücessime nin en önemli temsilcisi Hişam b. Hakem dir. Cisim terimini var olan her şey için kullanan Hişam, Allah ı da genişliği, derinliği ve uzunluğu bulunan bir cisim şeklinde düşünmüştür. Ona göre Allah rengi, kokusu ve dokunma özellikleri bulunan bir varlık olup hareket eder, durur, oturur ve kalkar. Ebü l Hüzeyl el-allaf, Hişam ın Ebukubeys Dağı nın Allah tan daha büyük olduğunu söylediğini belirtir. 71 67 Karahan, Abdülkadir, M. E. B. İslam Ansiklopedisi, XII/ I, s.193. 68 Karahan, a.g.e. s. 193. 69 Üzüm, İlyas, Mücessime mad. TDVİslam Ansiklopedisi, XXXI,, s. 449. 70 et- Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Taberi Tefsiri, Tercüme Kerim Aytekin, Hasan Karakaya, Hisar Yayınevi, İst, 1996. s. 113. 71 Üzüm, a.g.e., s. 450.

16 Hicri V1. asrın büyük kelam tarihçisi al-şahrastani Mu attıla yı, umumiyetle, Allah a her hangi bir sıfat izafesini reddettiklerini kaydetmektedir. 72 Mu attıla içerisinde Ta til fıkrini benimseyip savunan fırkalardan biri Cehmiyye fırkasıdır. Cehmiyye fırkasının kurucusu olan Cehm b. Safvan ın hocası Cad b. Dirhem, Allah ın sıfatlarını nefyeden (ta til görüşünü savunan) bir kişidir. Cehmiyye fırkası bu konudaki görüşlerini ondan almıştır. 73 Bunun yanında tenzih ilkesine fazla yer veren ve bunun sonucunda bazı isimlerle manevi sıfatları kabul etmeyen Mu tezile nin yaklaşımı kısmi ta til, Berâhime nin nübüvvetin inkârı da bir tür ta til olarak değerlendirilmiştir. 74 İmam Maturidi konuyla alakalı Ku ran ı ve sahih hadisleri referans alarak Allah a isim ve sıfat verme konusunda her hangi bir kaygı duymayıp, yöntem olarak evrenin aklın ve naklin kılavuzluğunda gözetilmesiyle, dilin ve mantığın imkânlarının kullanılmasıyla tecsim ve ta til fikrine sapmadan meselenin mutedil bir çözüme kavuşacağını ispat etmiştir. Şimdi Maturidi nin konuyla ilgili itikadî ayetlerin yorumuna bakalım. Hiçbir şey O nun benzeri değildir. 75 İmam Maturidi Allah Teala dan teşbihin nefyi konusunda bu itikadi ayetten hareketle yüce yaratıcının bütün yaratılmışlık özelliklerinden münezzeh olduğunu ifade etmiş ve cisim, cevher veya araz olması, suret ve şekil taşıması, bir yönde veya bir yerde bulunmasının kâinatın yaratıcısı hakkında muhal olduğunu kesin bir şekilde belirtmiştir. Allah birdir, benzeri yoktur, sureklidir, rakibi ve dengi mevcut değildir. Bu Hiçbir şey O nun benzeri değildir 76 mealindeki kelâmının yorumudur. Bu meselenin temeli şudur: Dengi ve benzeri bulunan her şey çokluk statüsüne girer ve iki sayısı ile başlar. Zıddı bulunan her şey de yok oluş statüsüne girer, çünkü rakibi onun varlığını ortadan kaldırabilir. Binaenaleyh Allah tan başka her şeyin, zevaline sebep teşkil edecek bir zıddı ve çift statüsüne girmesini sağlayacak bir benzeri ve dengi vardır. Tam bu açıklamalar Cenab-ı Hakk ın vâhid olduğunun delilidir. 72 Furat, Ahmet Subhi, M.E. B. İslam Ansiklopedisi, XII/ I, s. 62. 73 Öğük, Emine, Maturidi nin Düşünce Sisteminde Şer-Hikmet İlişkisi, Doktora tezi İst, 2007,s.49. 74 et- Temimi, Muhammed b.halife b. Ali, Makâletü l Ta til ve l-ca d b. Dirhem, Riyad 1997,s.1617. 75 eş-şura, 42/ 11. 76 eş-şûrâ, 42/ 11.

17 Buradaki birlik O nun azameti, büyüklüğü, kudreti ve hükümranlığı konularında olduğu gibi dengi ve karşıtı olan benzerlerden münezzeh bulunuşunu da kapsar. Bu sebepledir ki O nun hakkında cisim ve araz kavramlarını kullanmak temelden yanlış kabul edilmiştir, zira bunlar nesnelere benzemenin sonucudur. 77 İmam Maturidi Kitabü t-tevhid de yukarıdaki ayeti delil getirerek genelde Allah Teâlâ yı cisimle, cevherle, arazla, suret ve şekille, yön ve mekânla niteleyen bütün mezhep ve fikirlere, özelde ise Allah ı cisim olarak düşünen ve O na cismani özellikler nispet eden Mücessime ye 78 yine Allah ı yaratıklara veya yaratıkları Allah a benzeten 79 Müşebbihe ye cevap vermiştir. İmam Ebu Mansur Hiçbir şey O nun benzeri değildir 80 ayeti kerimesinde geçen benzeri kelimesini Allah ın zati, sıfatları, isimleri itibariyle yaratıklara benzememesi olarak yorumlamıştır. Maturidi Allahın sıfatlarının Onu tanımak için gerekli olduğunu ama bunun mahlûkla bir benzerlik teşkil etmeye sebep olmayacağını vurgulamaktadır. Zira duyular ötesinde olanı bilmek ancak duyular âleminin kılavuzluğu ile mümkündür, hem de Allah ın yücelik ve azametle nitelendirmesi şartıyla. Duyulur âlemde bir mevcudu tanımanın yolu ve anlatma imkânı bundan ibarettir. Biz insanların gücü bir şeyi sadece isimlendirmek suretiyle tanımaya yeterli olmadığı gibi duyu ve müşahede ile algılamadığımız nesneyi göstermeye de müsait değildir. 81 Maturidi Allah âlimdir, fakat diğer âlimler gibi değil türünden sözle oluşabilecek herhangi bir benzerliği ortadan kaldırmak istemektedir. Bu anlatım O na ait bütün isimlendirme ve nitelendirmelerinde geçerlidir. 82 Maturidi Hiçbir şey O nun benzeri değildir 83 ayetinden hareketle Allah ın sıfatlarının da ismen insan sıfatlarına benzese de mahiyet itibariyle benzemeyeceğini vurgulamaktadır. 77 Topaloğlu, Kitabü t-tevhid Tercümesi, s. 36 37. 78 Üzüm, a.g.e., s.449. 79 Yavuz, Yusuf Şevki Müşebbihe mad. TDVİslam Ansiklopedisi, XXXII, s.156. 80 eş-şûrâ, 42/ 11. 81 Topaloğlu, a.g.e. s. 38. 82 Topaloğlu, a.g.e., s. 38. 83 eş-şûrâ, 42/ 11.

18 Bu ayet-i kerimenin yorumundan anlaşılan Allah ın, yaratılmışlık özelliklerinden olan cevher, cisim, küll ve ba z 84 olmadığını ispata çalışmaktır. Dolayısıyla Allah maddi bir varlık değildir, cisim olması da düşünülemez, zira cisim iki veya üç cevherin bir araya gelip birleşmesinden var olur. 85 1.4. ŞEY KELİMESİNİN ALLAH A NİSPETİ Şey kelimesi, sözlükte maddeten veya hükmen mevcut herhangi bir nesne, bir muadele de meçhule delalet eden işaret. Bu ifade ilk defa Muhammed b. Musa el- Haverizmi nin (ölm. M. 850?) cebre ait eserinde yer almıştır. 86 İslam düşünce tarihinde tartışılan ilk konulardan biri de Allah hakkında şey kavramının kullanılıp kullanılamayacağı meselesidir. Allah ın sıfatları konusunda olduğu gibi bu konuda da tartışmanın fitilini ateşleyen Ca d b. Dirhem ve öğrencisi Cehm b. Safvan dır. Bunlara göre, Allahtan başkası için kullanılan şey kavramının Allah için kullanılması caiz değildir. Çünkü onlara göre şey, benzeri olan mahlûktur; hâlbuki Allah hiçbir şeye benzemez. Dolayısıyla Allah a şey demek, O nu eşyaya benzetmektir. 87 Cehmiyye nin aksine, 88 Matüridi ye göre Allah Teala ya şey denmesi caizdir. Matüridi, Allah Teala ya şey adının verilmesinin caiz olduğunu iki yol ile ispatlamanın mümkün olduğunu söylemekte ve bunları şu şekilde sıralamaktadır: Birincisi Şey in isim kabul edilmesidir. İsimlerdeki benzerlik teşbih gerektirmez. Çünkü bazen söz konusu beraberlik mana ve muhteva açısından beraberliğin olmadığını ifade edecek yerde kullanılır. Mesela Filan, devrinin tek insanı ve milletinin tek adamıdır denilir ve devrinde yaşayanlarla milletini oluşturanların her biri tek diye anılmakta ortak ise de bu ifade içinde yer alan vahid kelimesiyle o kişinin amaçlanan belli bir açıdan aralarında dengi ve benzeri olmadığı kastedilir. Eğer isimdeki beraberlik benzeşmeyi gerektirseydi beraberliğin yokluğu 84 el- Ûşi, Sirâceddin Ali b. Osman, Emâli, Tercüme, Bekir Topaloğlu, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları., İst, 2008,s. 35. 85 Yörükan, Y.Ziya, İslam Akaidine Dair Eski Metinler, Milli eğitim basımevi, İst,1953,s.13. 86 J Ruska, Şey mad, M.E. B. İslam Ansiklopedisi, XI, s. 449. 87 Şehristani, el-milel ve n-nihal, neşr. Muhammed b. Fetullah Bedran, Kahire.1953, I, s. 86 87. 88 El- Ûşi, Sirâceddin Ali b. Osman, Emali Şerhi, çev, Şahver Çelikoğlu, Marifet yayınları, İst, 2007, s,300.

19 amaçlandığı bir yerde kullanılma imkânı bulunamazdı. Yine küfür ve İslam kelimelerinden her birine isim lafzının nispet edilişini isabetli görürüz, ancak buradaki beraberlik sadece söyleyiş yönünden olup mana tamamen birbirinin zıddıdır. Hareketler fiiller ve benzeri konularda da durum bunun gibidir. 89 Maturidi, Allah için şey kelimesini kullanmanın meşruiyeti hakkında hem akli hem de nakli delillerin olduğunu ifade etmektedir. 90 Nakli delil, Cenab-ı Hakk ın Hiçbir şey O nun benzeri değildir 91 mealindeki ayet-i kerimesidir. Şayet Allah için şey kelimesinin kullanılması caiz olmasaydı diğer şeyleri şey yapan nitelikler Allah tan nefyedilmezdi. Yani şey kelimesi kendisi için şey denilmeyecek bir varlığa yönelik olarak ayet-i kerimede kullanılmazdı. Yine Allah ın şu sözü: De ki hangi şey şahitlik etme açısından en büyüktür? De ki o şahit Allah tır. 92 Yine aynı şekilde Şey ismi Allah için kullanılan bir kelime olmasaydı İlahi ifadenin bunu içermesi ve O na nispet edilmesi ihtimal dâhiline girmezdi. 93 Bu konudaki Akli delile gelince, şey kelimesi örfi açıdan da sadece varlık ifade eden bir isimdir. Çünkü şey değil demek eğer basite almak, yok saymak kastedilmiyorsa mevcut değil demektir. Bu da gösteriyor ki şey bir ispat ismidir, boşluğu ve yokluğu nefyetme kavramıdır. 94 İmam Maturidi Allah Teala ya şey kavramının nispet edilebileceğini fakat Cisim kavramının Allah için kullanılamayacağını izah etmiş ve Şey demeyi gerektiren sebebin cisimde bulunmadığını ifade etmiştir. Allah (cc) hakkında Şey demeyi gerektiren sebepleri akli ve nakli delillerle ispat etmeye çalışmıştır. Nakli delillerde Ku ran-ı Kerim in konuyla alakalı itikadi ayetlerini delil getirmiş ve bu itikadi ayetleri akli deliller çerçevesinde yorumlamıştır. Delil olarak getirip yorumladığı şu ayetlerde, Hiçbir şey O nun benzeri değildir 95 De ki hangi şey şahitlik etme açısından en büyüktür? De ki o şahit Allah tır. 96 Allah a şey 89 Topaloğlu, a.g.e. s. 55. 90 Topaloğlu, a.g.e. s. 55. 91 eş-şura, 42/ 11. 92 el- En am, 6/ 19. 93 Topaloğlu, a.g.e. s. 55. 94 Topaloğlu, a.g.e. s. 56. 95 eş-şura, 42/ 11. 96 el-enam, 6/ 19.

20 denilebileceğini şayet Şey kavramının Allah hakkında kullanılması mümkün olmasaydı Ku ran daki bu İlahi ifadelerin O na nispet edilmesinin ve bu ifadeyi içermesinin asla söz konusu olamayacağını izaha çalışmıştır. İmam Maturidi Kitabü t Tevhid ine almış olduğu bu itikadi ayetlerdeki şey kavramını bir ispat ismi, boşluğu ve yokluğu nefyetme kavramı olarak yorumlamıştır. 1.5. ALLAH IN SIFAT VE İSİMLERİ Allah ın sıfatlarına ilişkin tartışmalar İslam ın erken dönemlerinden itibaren başlamıştır. Özellikle Allah ın kelam sıfatı üzerindeki tartışmalar siyasi bir boyut kazanmış ve bu mesele İslam düşünce tarihinde çokça tartışılan Mihne 97 olayları olarak tarihe geçmiştir. Sıfatlar ve kellamullah konusunu akılcı bir metotla açıklamaya çalışan Cehmiyye, en çok bu konu üzerinde durduğundan, onlardan bahsedilirken daha çok akla gelen şey, İlahi sıfatları nefyetmeleri olmuştur. Onlar, sıfatlar konusunda aşırı tenzihe varan ilk akılcılardır. O kadar ki onlar, zatından başka Allah ın hiçbir sıfatının olmadığını söylemişlerdir. 98 Matüridi ise, Allah ın ilim, kudret, hayat vb. sıfatlarının var olduğunu kabul etmiş ve bunları hem akli hem de nakli deliller çerçevesinde ispat etmeye çalışmıştır. Şimdi Matüridi nin Kitabü t- Tevhid indeki konuyla ilgili görüşlerine ve itikadî ayetleri nasıl yorumladığına bakalım: Hiçbir şey O nun benzeri değildir. O, semi ve basirdir 99 Ebu Mansur Maturidi Kitabü t-tevhid inde Şura suresindeki bu ayet-i kerimeye işaret ederek Allah Teala nın farklı isim ve sıfatlarla nitelendirilebileceğini bunun ise başka varlıklarda bulunan isim ve sıfatlardan dolayı bir benzeşme meydana getirmeyeceğini nakli delillerle ispat etmeye çalışmıştır. Karşıt görüşte olup da salt isim ve sıfatların yaratıklarda da bulunması ve bundan dolayı da bir benzeşmenin meydana gelebileceğinden Allah ı bütün isim ve sıfatlardan soyutlayarak ta til görüşünü benimseyenleri eleştirmiş, bunların görüşlerinin tutarsızlığını çeşitli deliller getirmek suretiyle ortaya koymuştur. 97 Bkz. Yücesoy, Hayrettin, Mihne mad. TDV İslam, Ansiklopedisi, XXX, s. 26. 98 El-Kasımi, Cemalettin, Tarihu l Cehmiyye ve l-mu tezile, Müessesetu r Risale, Beyrut 1981, s.19. 99 eş-şura, 42/ 11.