( Cüz: 30) ( 78 / Nebe Sûresi) 1 SURE VE AYET SIRASIYLA KUR AN SÖZLÜĞÜ KİTABINDAN ÖRNEK SAYFALAR OTUZUNCU CÜZ سورة النبا (78) (NEBE (Önemli Haber) SÛRESİ) (Mekke de inmiştir. 40 ayettir.) CÜZ: 30, KUR ÂN SAYFASI: 581-582 بس م الل ه الر ح م ن الر ح ي م (78 / NEBE, 1 ): Rahmân, Rahîm Allah ın adıyla (tefâul bâbı) karşılıklı olarak birbirlerine sordu, soruşturdu :(ت س اء ل ي ت س اء ل ت س او لا) (78 / NEBE, 2 ): büyük, yüce :( ا لع ظ يم ج ع ظاي م ) önemli haber, haber, vakıa, hadise :( الن ب ا ج ان ب اء ) (78 / NEBE, 3-4 ): (ism-i fâil) ihtilafa düşen, muhtelif, değişik :( ا لم خ ت ل ف ج م خ ت ل فو ن) ): hayır, asla, sizin sandığınız gibi değil (daha önce sözü geçmiş olan bir şeyi kesinlikle red için ك لا) söylenir) ع لم ا) ي ع لم :(ع ل م bildi (78 / NEBE, 5 ): ): hayır, asla, sizin sandığınız gibi değil, (daha önce sözü geçmiş olan birşeyi kesinlikle red için ك لا) söylenir) bildi :(ع ل م ي ع لم ع لم ا) (78 / NEBE, 6 ): :( yer, yeryüzü ا ل ا ر ض ج ا ر ا ض ( :( ا لم ه اد ) beşik, yatak; yani çocuk için beşik neyse, yer de insanlar için odur. (78 / NEBE, 7 ): dağ :( ا لج ب ل ج جب ا ل) ا و ت اد ) ج :( ا لو ت د kazık, yere veya duvara çakılan çivi ve kazık (78 / NEBE, 8 ): ): yarattı, eşsiz ve yoktan varetti, şekil verdi خ لق ي خ لق خ ل قا ( از و اج ) ج :( الز و ج çift, eş, erkek ve dişi (78 / NEBE, 9 ):
( Cüz: 30) ( 78 / Nebe Sûresi) 2 uyku, uyuma :( الن و م ) :( الس ب ات ) istirahat, rahatlık, sukûnet/ kesme/ölüm (78 / NEBE, 10 ): gece :( ال لي ل ج لي ا ل) giyecek, elbise, kılık, kıyafet :( ال لب اس ج ا ل بس ة) (78 / NEBE, 11 ): ان ه ر ) ج :( الن ه ار gündüz م ع ا يش ) ج :( ا لم ع اش geçim kaynağı, geçim sağlama vakti, geçim sağlama yeri (78 / NEBE, 12 ): (zarf) üstünde :( فو ق ) (nâkıs fiil) bina etti, yaptı, kurdu : ) ب ن ى ي ب ني ب ن ي ان ا ( yedi :( الس ب ع ث الس ب ع ة) :( şiddetli, kuvvetli الش د يد ج ش د ا د ( (78 / NEBE, 13 ): س ر ج ) ج :( الس ر اج lamba, ışık verici madde :( ا لو ه اج ) ışık saçan, çokça aydınlatan, parıl parıl parlayan (78 / NEBE, 14 ): (if al bâbı) indirdi :( ا ن ز ل ي ن ز ل ا ن ز ا لا) ج م ع ص ر ات ) :( ا لم ع ص ر ة sıkışan yağmur bulutları [( ثجا ي ثج ثج ) ال ثج اج ]: şarıl şarıl akan, dökülen ج م ي اه ) :( ا لم اء su (78 / NEBE, 15 ): (if al bâbı) çıkardı :( ا خ ر ج ي خ رج ا خ ر اج ا) :( ا لح ب ) tane, taneler ج ن ب ات ات ) :( الن ب ا ة bitki, nebat (78 / NEBE, 16 ): ج ج ن ات ) :( ا لج ن ة ağaçlı bahçe, cennet ا لف اف ) ج :( ال لف sık ağaçlık, sarmaş dolaş ağaçlar (78 / NEBE, 17 ): (masdar) kesin hüküm verme, ayırt etme ]: ا ل فص ل ) فص ل ي فص ل [( ayrım günü, kıyâmet günü :(ي و م ا ل فص ل) م و اق يت ) ج :( ا لم ي قات kararlaştırılmış muayyen vakit
( Cüz: 30) ( 78 / Nebe Sûresi) 3 (78 / NEBE, 18 ): gün :( ا لي و م ج اي ام ) :( üfledi, körüklendi, üflendi ن فخ ي ن ف خ ن فخ ا ( :( الص ور ) İsrafil aleyhisselamın borusu (mehmuz ve nâkıs fiil) geldi :( ا ت ى ي ا ت ي ا ت ي ان ا) ا فو اج ) ج :( ا ل فو ج fevc, bölük, zümre zümre, kitle kitle, cemaat cemaat (78 / NEBE, 19 ): açtı, fethetti :( فت ح ي فن ح فت ح ا) اب و اب ) ج :( ا لب اب kapı ج س م او ات ) :( الس م اء gök, gökyüzü (78 / NEBE, 20 ): (tef il bâbı) gezdirdi, dolaştırdı, yürüttü :(س ي ر ي س ي ر ت س يير ا) :( الس ر اب ) serap, hakikatsiz ve asılsız şey dağ :( ا لج ب ل ج جب ا ل) (78 / NEBE, 21 ): [( ي ر ص د ر ص د ) ا لم ر ص اد ]: rasat mevzii, rasathane, gözetleme yeri (78 / NEBE, 22 ): (ism-i fâil) azgın, haddi aşan :( ال طاغ ي ج طا غو ن) [( ي ا وب ا ب ) ا لم ا ب ] : (mimli masdar, ism-i zaman, ism-i mekân) dönülecek yer, dönülecek zaman, dönüş yeri (78 / NEBE, 23 ): (ism-i fâil) kalan, ikamet eden :( ال لا ب ث ج لا ب ثو ن) ا ح قاب ) ج :( ا لح قب uzun müddet, belirsiz uzun müddet/ Bir hukub un 80 sene olduğu da söylenmiştir. (78 / NEBE, 24 ): soğukluk, serinlik :( ا لب ر د ) (ecvef fiil) tattı, hissetti :(ذ اق ي ذوق ذو ق ا) içilen şey, içecek, içki :( الش ر اب ج اش رب ة) (78 / NEBE, 25 ): :( ا لح م يم ) sıcak kaynar su/ şefkatli dost irinden :( ا لغ س اق ) ve cerehatli yaradan akan sıvı (78 / NEBE, 26 ): (masdar) karşılık, karşılığını verme ]: ا لج ز اء ) ج ز ى ي ج زي [( و فاق ) :( ا ل muvafık, uygun, iki şey arasındaki uygunluk (78 / NEBE, 27 ):
( Cüz: 30) ( 78 / Nebe Sûresi) 4 (nâkıs fiil) umdu, ümid etti :(ر ج ا ي ر ج و ر ج و ا) [( ي ح اس ب ح اس ب ) ا لح س اب ]: (masdar) hesap, sayma, muhasebe (78 / NEBE, 28 ): (tef il bâbı) yalanladı, inkâr etti :( ك ذب ي ك ذب ت كذ يب ا) ج ا ي ات ) :( ا لا ي ة ayet, açık alamet, mucize, ibret ذاب ) :( ا لك ileri derecede inkâr ve yalanlama (78 / NEBE, 29 ): (masdar) şey/ dileme, isteme ]: الش ي ي ) ش اء ي ش اء [( (nâkıs fiil, if al bâbı) saydı, kavradı, hafızada tuttu :( ا ح ص ى ي ح ص ي ا ح ص اء ) كت ب ) ج :( ا لك ت اب kitap/ ispat, hüküm, takdir, farz/ amel defteri/ / semavi kitaplar (78 / NEBE, 30 ): ذوق ) ي :(ذ اق (ecvef fiil) tattı (ecvef fiil) artırdı, arttı :(ز اد ي زيد زي اد ة) azap, işkence, elem :( ا لع ذاب ج اع ذ ب ة) (78 / NEBE, 31 ): CÜZ: 30, KUR ÂN SAYFASI: 582 (ism-i fâil) (Allah ın emrine karşı gelmekten) sakınan, (günahtan) korunan :( ا لم ت ق ي ج م ت قو ن) ي فوز )] (ف از ا لم فاز ]: (masdar) kurtuluş, kurtulma, kurtuluşa erme (78 / NEBE, 32 ): ج ح د اي ق ) :( ا لح د ي ق ة ağaçlı bahçe, etrafı çevrilmiş meyveli bahçe, bostan :( üzüm, bağ ا لع ن ب ج ا غن ا ب ( (78 / NEBE, 33 ): كو اع ب ) ج :( ا لك اع ب güzel, çekici, cazip, göz alıcı, güzel endamlı / memeleri gelişmiş tomurcuk haline gelmiş kız ا ل ات ر اب ) ج :( الت ر ب yaşıt, akran, aynı yaştakiler, dişi (kelimeden eşler kastedilmektedir) (78 / NEBE, 34 ): ك ا س ) :( ا ل kâse, dolu kadeh, tas, bardak, (Burada kastedilen lezzetli, zevk verici içecekle doldurulmuş kaptır) :( الد ه اق ) dolu, doldurulmuş (78 / NEBE, 35 ): işitti, duydu :(س م ع ي س م ع س م ع ا) :( ال لغ و ) boş söz, saçmalık, çirkin söz, boş şey/yemin
( Cüz: 30) ( 78 / Nebe Sûresi) 5 ذاب ) :( ا لك ileri derecede inkâr ve yalanlama (78 / NEBE, 36 ): (masdar) karşılık, karşılığını verme ]: ا لج ز اء ) ج ز ى ي ج زي [( bağış, lutuf, ihsan :( ا لع طاء ) [( ي ح اس ب ح اس ب ) ا لح س اب ]: muhasebe, sayma, hesab etme (ayette: yeterli, hesab edilmiş, hesablı) (78 / NEBE, 37 ): yeryüzü, yer :(ا ل ا ر ض ج ا را ض ) ج س م او ات ) :(ا لس م اء gökyüzü, gök :(ب ي ن ) (zarf) arasında :( الر ح م ن ) çok merhametli sahib oldu, zaptetti, gücü yetti, eli altında oldu :(م ل ك ي م ل ك م ل كا ) (masdar) hitap, karşılıklı konuşma ]: ا ل خ ط اب (خا ط ب ي خا ط ب م خا ط ب ة )] (78 / NEBE, 38 ): ار و اح ) ج :( الر وح ruh (ecvef fiil) kalktı, ayakta durdu, dikildi / kaldı/ azmetti/ başladı :(ق ام ي قوم ق ي ام ا) ص فوف ) ج :( الص ف sıra, saf melek :( ا لم لك ج م لاي ك ة) (tefa ul bâbı) konuştu, kelam etti/ temsil yoluyla gösterdi :(ت ك لم ي ت ك لم ت ك لم ا) (mehmuz-el fa) izin verdi :( ا ذ ن ي ا ذ ن ا ذن ا) (ecvef fiil) dedi, söyledi :( قا ل ي قو ل قو لا) :( الر ح م ن ) çok merhametli :( الص و اب ) doğru, hatanın zıddı (78 / NEBE, 39 ): :( ا لح ق ) hak, gerçek, doğru (ecvef fiil, mehmuz el lam) diledi, istedi :(ش اء ي ش اء ش ي ي ا) (iftiâl bâbı) edindi, tuttu, yaptı, husule getirdi :(ا ت خ ذ ي ت خ د ا ت خ اذ ا) [( ي ا وب ا ب ) ا لم ا ب ] : (mimli masdar, ism-i zaman, ism-i mekân) dönülecek yer, dönülecek zaman, dönüş yeri (78 / NEBE, 40 ): azap, işkence :(ا ل ع ذ اب ج ا ع ذ ب ة ) (if al bâbı) uyardı :( ا ن ذ ر ي ن ذ ر ا ن ذ ار ا ( (mübâlağalı ism-i fâil) zaman ve mekân cihetiyle yakın ]: ا ل ق ريب ( قر ب ي قر ب [( baktı, gördü/ düşündü :(ن ظر ي ن ظ ر ن ظ ر ا) kişi, erkek şahıs, er kişi :(ا ل م ر ء ) ا ي د ) ج :(ا لي د el (tef il bâbı) önceden yaptı/ öne aldı :(ق د م ي ق د م ت ق د يم ا) (ecvef fiil) dedi, söyledi :(ق ال ي ق ول ق و لا) toprak :( الت ر اب ج ات رب ة)
( Cüz: 30) ( 78 / Nebe Sûresi) 6 (ism-i fâil) kâfir, inkârcı ]: ا ل كاف ر ) ك فر ي ك ف ر [( :( لي ت ) keşke manasında temenni ve rağbete delelet eden edat