Akıl, Mantık Ve Bilimsellikten Başka Hiçbir Şeye İnanmayanlar! İşte Size PEYGAMBERİMİZ (SAV) İN VE SÜNNETİ NİN GEREKLİLİĞİNİN

Benzer belgeler
PEYGAMBERİMİZ (SAV) İN VE SÜNNETİ NİN GEREKLİLİĞİNİN MANTIKSAL VE BİLİMSEL AÇIKLAMASI

MADDÎ VE MÂNEVÎ ÂLEMLERDEKİ BAŞVURU DEĞERLERİ İnsanlığın Benliğindeki Birliğe Bilimsel Bir Yaklaşım

ÂLEMLERİN VE GÖNÜLLERİN SULTANI HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA SALLÂHÜ ALEYHİ VE SELLEM EFENDİMİZ

Madde ve Mâna nın Referans (Karşılaştırma) Değerleri IŞIK VE HAZRETİ MUHAMMED (SAV ) İnsanlığın Öznel Âlemindeki Birliğine Bilimsel Bir Yaklaşım

OTOMATİK KONTROL SİSTEMLERİ TEMEL KAVRAMLAR VE TANIMLAR

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Kış Vaktinde Yaz Saati ve Astronomik Zaman Ölçümleri

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

ÖRNEKTİR BURSLULUK SINAVI-1 5A. 5. Sınıf A Kitapçığı TÜRKÇE TESTİ

Elektrik Neden ve Ne Zaman Çarpar...

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

Temel Kavramlar Bilgi :


Economic Policy. Opening Lecture

Dönme. M. Ali Alpar. Galileo Öğretmen Eğitimi Programı. Sabancı Üniversitesi Nesin Matematik Köyü Şirince

OTOMATİK KONTROL SİSTEMLERİ TEMEL KAVRAMLAR VE TANIMLAR

MONTAJ KLAVUZU

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED


Derste Neler Anlatılacak? Temel Mekatronik Birimler,temel birim dönüşümü Güncel konular(hes,termik Santral,Rüzgar Enerjisi,Güneş

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Değerlendirme Sınavı 2-5. Sınıf CEVAP ANAHTARI

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

HLM ye göre İÇ HUZURU

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Internet Programming II

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

Bulanık Kümeler ve Sistemler. Prof. Dr. Nihal ERGİNEL

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

Curiosity sağ salim Mars a indi!..

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

BİRİNCİ DERECEDEN BİR BİLİNMEYENLİ DENKLEMLER

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MAKİNE FAKÜLTESİ MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ DERSİ. Işın Avcısı Proje 2.

Metrik sistemde uzaklık ve yol ölçü birimi olarak metre (m) kullanılır.

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

Bir fabrika nasıl çalışır? Örneğin; HAMMADDENİN İŞLENEREK ÜRÜNE DÖNÜŞMESİ (İŞLEM) ÜRÜNÜN ÇIKIŞI (ÇIKIŞ) HAMMADDE GİRİŞİ (GİRİŞ)

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI?

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Online teknik sayfa MCS100FT-C SEOS ÇÖZÜMLERI

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

MUTLAK DEĞER MAKİNESİ. v01

ENERJİ. Konu Başlıkları. İş Güç Enerji Kinetik Enerji Potansiyel Enerji Enerji Korunumu

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

RMS İSTASYONLARI NEDİR?

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

Online teknik sayfa MCS100E HW-C SEOS ÇÖZÜMLERI

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

SEIKO 5T82 KULLANMA KILAVUZU

ENTEGRE YÖNETİM SİSTEMİ TALİMATLAR

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Modüler Buharsız Sauna

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

T.C. BEYKENT ÜNİVERSİTESİ. Kontrol Sistemleri

MODÜL 4 HESAP TABLOSU UYGULAMALARI 2

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

GPS Nedir? Nasıl Çalışır?

MRP Nasıl Çalışır, İşin Matematiği Nedir?

Kuvvet x Kuvvet Kolu = Yük x Yük Kolu. 7.Sınıf Fen ve Teknoloji. KONU: Basit Makineler

5.41. UYDU ANTENİ YÖNLENDİRME OTOMASYON PROJESİ

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

M20R PH Kullanma Talimatı

MİMARİ BİÇİMLENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

SU Lise Yaz Okulu. Hubble Yasası, Evrenin Genişlemesi ve Büyük Patlama

Elektrikle ısıtılan bir fırın

5.36. FINDIK SAVURMA OTOMASYONU

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

İLMİN DERİNLİĞİ, İNANÇ VE ADÂLET

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

MODEL RTM925 TANITMA VE KULLANIM KILAVUZU

MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI

Bölüm 5 KONTROL HACİMLERİ İÇİN KÜTLE VE ENERJİ ÇÖZÜMLEMESİ

Makine Mühendisliğine Giriş. Rıdvan YAKUT

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ SINAV TARİHİ:

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

Transkript:

Akıl, Mantık Ve Bilimsellikten Başka Hiçbir Şeye İnanmayanlar! İşte Size PEYGAMBERİMİZ (SAV) İN VE SÜNNETİ NİN GEREKLİLİĞİNİN AKIL(SAL), MANTIKSAL Bugün için bilimde asıl zaman, nesnel olan zamandır. Çünkü Nesnel Zaman, herkes için değişmeyen bir başvuruyu (referansı) yâni dayanak noktasını meydana getirdiği için, buna göre tanımlanan ya da konumlanan, olayların doğruluğu veyâ yanlışlığı herkes için aynı kalan bir manâyı ifâde etmektedir. Yüce Allah (CC), insanın vücudunun sıcaklık referans değerini 36,5 o ye bizzat kendisi ayarlamıştır. Yâni, vücûdumuzun Setpoint ni başlangıçta Yaratıcı Allah (CC), ilk başta sâbit olarak seçmiştir. Evren deki canlı-cansız (maddî) her bir sistemdeki denge ve düzeninin korunmasında başvuru noktalarına, olmazsa olmaz derecede, ihtiyaç vardır. Sonuç olarak, fen bilimlerinde olduğu gibi, sosyal olan insan toplulukları arasında birlik ve berâberliğin sağlanmasındaki sosyal ve ahlâkî kavramlar, dirlik, düzenlik, hayat tarzları ve yaşam şartlarının her biri için de birer kıyas noktası ve başvuru (referans) seçilmesinin zorunluluğu açık olarak görülmektedir. 15.03.2015 Nesnellik ve Öznellik Bugün sizin hesâbınıza dininizi tamamladım. Size yönelik nîmetimi tamâma erdirdim ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim 1. Âyet Gerçek eğitim ve bilgiden yoksun ve ilme yabancı kişilere göre iyilik ve kötülükler, kişiden kişiye göre değişen yargılar olarak düşünülmektedir. Değişkenliği insanlara bağlı o- larak ortaya çıkan bu görüşlere öznel (subjektif-şahsî) görüşler diyoruz. Bu açıdan bakıldığında bir hareket, bâzen, bir kimseye göre iyi bir hareket, diğer bir kimseye göre ise, kötü bir hareket olabilmektedir. Fen bilimleri ya da pozitif bilim dediğimiz âklî ilimler, bugünkü anlayışa göre, öznel (subjektif-şahsî) görüşlere îtibar etmiyor. Meselâ, işledikleri günahlar karşısında Ω, Her ne kadar ben bu günahları işliyorsam da sen benim kalbime bak, ben tertemizim! 2 görüşü öznel bir görüştür, buna sâdece sözün sâhibi îtibar edebilir. 1 Fizilâl il Kur an Tefsiri, Mâide Süresi, âyet 3. Ω.Sayfa sonlarındaki pdf uzantılı koyu mâvi kaynaklar tıklandığında, pdf uzantılı ilgili yazıya internette ânında ulaşılabilir. 2 Temiz, M., "Benim Kalbim Temiz! Sen Benim Kalbime Bak, Kalbime!, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,

Pozitif bilimler de denilen âklî ilimlerde bilimin konusunu herkes için aynı kalan o- laylar oluşturmaktadırlar. Kişiden kişiye değişmeyen bu tür görüşlere ise, nesnel görüşler deniyor. Normal şartlar altında su yüz derecede kaynar görüşü böyle nesnel bir görüştür. Zaman kavramında da, hem nesnel ve hem de öznel olmak üzere, her iki görüşe rastlanmaktadır. Daha doğrusu, zaman konusunda Nesnel Zaman ve Öznel Zaman dan da bahsedilebilir. Saatlerin herkes için değişmeyen göstergeleri nesneldir, bunların kişiden kişiye değişmesi imkânsızdır. Eğer saat beşi gösteriyorsa, kimse bundan başka bir değer anlamaz. O herkes için beşi gösteriyor demektir. Ama dolmuşların dolu dolu geçtiği bir durakta bekleyen, fakat hiç bir dolmuşun durarak kendisini almadığı, işe geç kalmış bir insan için ya da sınava girip zor zor sorulara cevap arayan bir öğrenci ile şurada burada aylak aylak dolaşarak zaman öldürmeye çalışan bir başka kişi için zamanın akışı aynı değildir. Sınavdaki öğrenciye göre, zaman çok hızlı bir şekilde geçmekte fakat aylak aylak gezen insana göre ise, zaman bir türlü geçmemektedir. Kişiden kişiye göre değişen bu zaman, öznel karakterli bir zamandır. Bu Öznel Zaman, aslında kişinin biyolojik saatidir. Bugünkü anlayışta bilim, biyolojik öznel saate îtibar etmiyor. Bugün için bilimde asıl zaman nesnel olan zamandır. Çünkü Nesnel Zaman, herkes için değişmeyen bir başvuruyu (referansı) yâni dayanak noktasını meydana getirdiği için, buna göre tanımlanan ya da konumlanan, olayların doğruluğu veyâ yanlışlığı herkes için aynı kalan bir manâyı ifâde etmektedir. İzâfilik Benzer bir durum harekete ilişkin hız konusunda da vardır. Bütün hızlar, bir tânesi hâriç, izâfîdir. Meselâ, yüz kilometre (km) hızla yol alan bir otomobilin hızı, başlangıç noktası (başvuru noktası ) olarak seçilen yere göre, izâfîdir. Yâni, Denizli'den yüz km hızla yola çıkan bir vâsıta, bir saat sonra, şehre göre yüz km uzağa varır. Burada başvuru noktası olarak, başka bir ifâdeyle, başlangıç noktası olarak, şehir içinde vâsıtanın harekete başladığı bir http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/benim%20kalbim%20temiz!%20sen%20benim%20kalbime%20bak,%20kalbime!.pdf YA DA http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/benim%20kalbim%20temiz!%20sen%20benim%20kalbime%20bak,%20kalbime!.doc En Son Erişim Târihi: 24.04.2014. Aslında günümüzde asıl tartışılan konulardan bir tânesi, öznel ve nesnel, subjektif ve objektif, kavramlarının bizzat tanımlarının gerçekliğe ne derece uyup uymadığı üzerine yapılmaktadır. Bu da günümüz biliminin gerçekliğini tartışmaya açmaktadır. 2

nokta alınmıştır. Hız bu noktaya göredir. Ama aslında, Denizli vilâyeti sâbit değildir. O da Dünyâ ile birlikte Güneş'in etrâfında hareket etmektedir. Güneşi sâbit zannetmemeli... O da Samanyolu Galaksisi'ne göre hareket hâlindedir. Dikkat edilirse, hareket için, mutlak sâbit olan bir şey bulmak mümkün gibi gözükmemektedir. Başka bir örnekle meseleye biraz daha açıklık getirelim: Saatte 80 km hızla yol alan bir GEMİ içinde, bisiklete binen bir çocuk, gemi üzerinde geminin gidiş yönünde saatte 10 km hız ile bisikletini sürse, bu hız geminin üzerindeki bir noktaya göre elde edilen bir hızdır. Ama başlangıç (başvuru-referans) noktası olarak deniz üzerindeki ya da kara üzerindeki bir nokta alınacak olsa, geminin gidiş doğrultusunda ilerleyen bisikletli çocuğun hızı, deniz üzerindeki noktaya ya da bisikletin harekete başladığı yer hizâsındaki bir kara parçasına göre 90 km olur. Bu 90 km hızın 80 km si, geminin deniz üzerindeki noktaya ya da kara parçası üzerindeki noktaya göre olan geminin hızından, 10 km si ise, çocuğun gemiye göre kazandığı hızdan ileri gelir. Bu çocuk, 10 km hız ile bisikletini geminin gidiş doğrultusuna ters yönde sürse, o zaman, bu çocuğun, deniz üzerindeki noktaya ya da bisikletin harekete başladığı yer hizasındaki bir kara parçasına göre hesaplanan hızının 70 km olacağı açıktır. Çocuğun hızı, Güneş ya da Samanyolu Galaksisi üzerindeki bire sâbit bir noktaya göre hesaplânsa, bu her bir başvuru noktası için bu sefer daha başka değerlerle karşılaşırız. Bu noktada insanın aklına şöyle bir soru gelebilir: Acabâ bütün hız ve hareketler için, başlangıç noktası olarak seçilebilecek ve bir başka başvuru noktasına ihtiyaç duymayan mutlak ve değişmez bir başvuru noktası var mıdır? Elbette vardır: Bu mutlak ve değişmez başvuru noktası Işık Hızı dır (300 000 km/s). Sâniyede 300 000 km yol alan Işık Hızı Işık hızı, mutlak bir başvuru (referans sistemi-kıyas noktası) sistemidir. Işığın hızı, her doğrultuda sâbittir, kendi kaynağının hızına bağlı değildir. 3

Meselâ, hızı 150 000 km/s (Işık hızının yarısı kadar) olan bir UZAY GEMİSİ düşünelim. Bu UZAY GEMİSİ üzerinde bulunan bir ışık kaynağından, geminin hareket doğrultusunda ayrılan ve hızı 300 000 km/s olan ışığın, gemiden ayrıldığı yerdeki sâbit bir noktaya göre, hızının, ilk bakışta, 450 000 km/s olacağı akla gelebilir. Bu sonucun, 150 000 km/s sinin geminin hızından ve 300 000 km/s sinin hareket doğrultusunda ilerleyen, ışığın hızından ileri geldiği düşüncesine dayanılarak, 450 000 km/s olarak elde edilmiş olduğu açıktır. Yâni 450 000 km/s lik bu hızın 150 000 km/s sinin geminin hızından, geri kalan 300 000 km/s sinin ışığın bizzat kendi hızından ileri geldiği zannedilir. Ama gerçekte durum böyle değildir ve bu sonuç yanlıştır. 150 000 km/s lik bir hızla harekette bulunan gemi üzerindeki kaynaktan hareket doğrultusunda ayrılan ışığın hızı, yine 300 000 km/s dir. Neden? Çünkü ışığın hızı kaynağının hızından bağımsızdır. Şimdi ışığın, geminin hareket doğrultusuna ters doğrultudaki durumunu görelim: Hızı 150 000 km/s olan geminin üzerinde bulunan ışık kaynağından, geminin hareket doğrultusuna ters doğrultuda ayrılan, ışığın seçilen sâbit noktaya göre hızının ise, ilk bakışta 150 000 km/s olacağı da akla gelebilir. Bu sonucun, geminin ters doğrultuda 150 000 km/s hız ile gitmesinden dolayı, ışığın 300 000 km/s olan hızından, geminin bu 150 000 km/s olan hızının çıkarılmasıyla elde edileceği açıktır. Yâni zannedilir ki, 300 000 km/s olan ışık hızı ile 150 000 km/s olan geminin hızı ters yönlü oldukları için bunların farkı alınacaktır. Ama bu durum da ışığın gerçek tabiatına uygun değildir: Işığın hızı, gemi ile ışığın aynı doğrultuda fakat ters yöndeki hareketleri durumunda da yine 300 000 km/s dir. Çünkü ışığın hızı, her zaman kendini üreten, kaynağının hızından bağımsızdır. Bu özellik, maddî âlemde sâdece ışığa mahsustur ve dolayısı ile hız ve hareket için mutlak başvuru (referans) noktası olarak sâdece ışık alınabilir. Evren de ışığın dışında kalan bütün maddî hareketler, hep birbirlerine göre izâfî (göreli) olan hareketlerdir. Yâni, izâfi hareketlerde seçilen başvuru noktası kadar farklı sonuçlarla karşılaşılır. Sâbit REFERANS ya da sâbit bir BAŞVURU NOKTASI na ilişkin olarak başka örnekler de verilebilir: 4

Ayar Noktası Meselâ, Sibernetik Bilimi nin daha basit bir merhâlesi olan Otomatik Kontrol den de bir örnek alabiliriz 3. Bunun en basiti, evlerimizin sıcaklığını sâbit bir değerde (sâbit bir referans değerinde-sâbit bir başvuru noktasında) tutan ısıtma sistemidir. Isıtmada oda sıcaklığını, diyelim ki, sâbit referans değeri olarak 20 C o ye (20 dereceye) ayarladık... Kullanıcı tarafından ayarlanan bu değere Ayar Noktası veyâ İngilizce'den Türkçe'leşmiş gibi kullanılan Setpoint denmektedir. Oda sıcaklığı 20 C o yi aşar aşmaz, hemen Bürölör ün Yakıt Vanası nı yeteri kadar kısmak için, Kontrol Ünitesi tarafından Tahrik Ünitesi ne bir işâret gönderilir, Motor Eleman ı ile Yakıt Vanası kısılır, ardından Bürölör e gelen yakıt azalır; dolayısı ile odanın sıcaklığı çok geçmeden 20 C o ye düşer. Odada sıcaklık düşmeye devam ederse sıcaklık, Ayar Noktası olan 20 C o nin altına geçer. Böyle bir durumda Tahrik Ünitesi ne gönderilen ters yöndeki başka bir işâretle, Motor Eleman ı, Bürölör ün Yakıt Vanası nı biraz daha açacak yönde etki eder ki, bu da tekrar oda sıcaklığının Ayar Noktası na çıkmasına sebep olur. Görülmektedir ki, otomatik ısıtma sistemi bu tür çalışmasıyla sıcaklığı dâimâ Ayar Noktası nda tutmaya çalışmaktadır. Bunun başka türlü bir ifâdesi, kontrol sisteminin, elde ettiği ısı sonuçlarını Ayar Noktası yla, örneğimizde 20 C o yle, karşılaştırarak istenileni elde etmesidir. Daha açıkçası, örnekte bahsedildiği gibi, sıcaklık kontrolünün yapılması için, Kıyas Noktası-Setpoint adı verilen ve kullanıcı tarafından istenilen sıcaklığa ayarlanan bir sıcaklık başvuru (referans) ξ noktasına ihtiyaç görülmektedir. Odanın az ya da çok sıcak olması, bu başvuru noktasına göre değerlendirilebilmektedir. Böylece evlerde ev sâhibi evinde istediği sıcaklığı kendisi setpoint düğmesiyle ayarlayabilmekte, evin sıcaklığı bu ayarda sabit kalabilmektedir. Başvuru (referans) noktası olmayan bir ısıtma sistemi ne kadar fayda sağlayabilir? O zaman binâdaki her insan kendi öznel (subjektif) isteğine göre bir sıcaklık isteyebilecek, bu isteklerden bir tânesi bilfarz gerçekleştiğinde-ki her bir insanın isteği göz önüne alındığında bu pratik bir çözüm de değildir-sonuçta bâzı insanlar üşüyebilecek, bâzı insanlar 3 Temiz, M., Otomatik Kontrol, Mühendislik Fakültesi Matbaası, Denizli, 1996. ξ Referans, İngilizce reference kelimesinden geliyor. Reference kelimesi başvuru, kaynak, danışma demektir. 5

belki de sıcaktan terleyeceklerdir. Hele insanlardan bâzılarının aşırı taleplerinin gerçekleşmesi hâllerinde, onların belki bir kısmı donacak, bir kısmının ise yağları eriyebilecektir (!). Yüce Allah (CC), insanın vücûdunun sıcaklık referans değerini 36,5 o ye bizzat kendisi ayarlamıştır. Yâni, vücûdumuzun Setpoint ni başlangıçta Yaratıcı Allah (CC), ilk başta sâbit olarak seçmiştir. Eğer, vücûdumuzun sıcaklığı herhangi bir hastalıkla biraz düşecek olsa, her an ölçüm yapan beyin tarafından hemen ilgili salgı bezine (insülin salgı bezine), tıpkı yukarıda bahsedilen ısıtma sisteminde olduğu gibi, bir işâret gönderilerek kandaki şekeri yakan insülin öz suyu nun artırılması sağlanır, dolayısı ile biraz daha fazla yanan glikoz vücut sıcaklığını 36,5 o ye yükseltir. Vücut sıcaklığının biraz artması hâlinde ise, salgı bezine beyin tarafından gönderilen ters yönlü bir işâret, şekeri yakan öz suyun azalmasını ve bu sebeple, sıcaklığın 36,5 o ye geri düşmesini temin eder. Sonuçta vücut sıcaklığı 36,5 o den aşağı yukarı ayrılamaz. Meselâ, çalışan ya da top oynayan bir oyuncunun, fazla enerjiye ihtiyacı olduğu için, vücûdunda daha fazla yanan glikoz şekeri vücûdun sıcaklığını artırır. Bu durum, vücut sıcaklığının 36,5 o yi geçmesine sebep olur. Vücuttaki sıcaklığın bu artışı, sağlığı tehdit eder. İşte o zaman, devamlı ölçümlerle durumu izleyen beyin, hemen ter bezlerine emir verir, bu sefer de terlemeyi gerçekleştirir. Ter, buharlaşmak için ortaya çıkan bu fazla sıcaklığı kullanır. Terleme işlemi, sıcaklığın 36,5 o ye inmesine kadar sürdürülür. Kontrol sisteminin hassâsiyeti dolayısıyla, vücut sıcaklığı yine 36,5 o den hiç ayrılmaz. Dikkat edilirse, insan vücûdunda da yine, 36,5 o olarak karşılaştırılacak bir başvuru (referans) noktası mevcut bulunuyor. Vücûdun ısınmaması veyâ soğumaması için beyin kontrol sistemi, sık sık aralıklarla devamlı olarak vücut sıcaklık ölçümleri yapıp bunları 36,5 o deki bavuru noktası ile karşılaştırmak sûretiyle vücûdumuzun sıcaklığını belli bir değerde tutmaktadır. Eğer insan vücûdunda böyle sâbit bir sıcaklık düzeni olmasa, o vücûdun sâhibi, yukarıda bahsedilen, evlerdeki ayarsız ve düzensiz ısıtma sisteminde olduğu gibi, her an değişik sıcaklıklar karşısında, nelerle karşılaşır bir düşününüz! Sağlığın istikrarı kalır mı, o zaman? Bâzen iltihap (enfeksiyon) hastalıkları, sıcaklığın başvuru (referans) noktasından a- şağı ya da yukarı çıkmasına sebep olmaktadır. Başka bir ifâdeyle bu, vücutta ateş yükselmesi ya da bâzı hastalıklarda olduğu gibi, ateşin 36,5 o nin altına düşmesi şeklinde kendini gösterir. O zaman beyin, bu anormalliği düzeltmekte yetersiz kalır, gönderdiği düzeltme işâretleriyle bu anormal durumu ortadan kaldıramaz. Bu anormallik, böyle durumlarda dışarıdan vücûda yapılan ilâç müdâhalesi ile kontrol sisteminin düzeltilmesini zorunlu kılar. Buna da ilâç ile tedâvi olmak diyoruz. 6

Demek ki, Evren deki canlı-cansız (maddî) her bir sistemdeki denge ve düzeninin korunmasında başvuru noktalarına, olmazsa olmaz derecede, ihtiyaç vardır. Yukarıda sözü edilen gerek ısıtma sistemi ve gerekse insan vücûdu örneklerinde görüldüğü gibi, Evren de bulunan ve Sibernetik Bilimi nin temelini meydana getiren bütün bu kontrol ve denge sistemlerinin kurulması, Kontrol Teorisi nde, Negative Feadback-Negatif Geribesleme kânunu ile gerçekleşmektedir 4. Kur an daki âyetlerden esinlenerek Mizan (denge, ölçü) adı altında bu teorileri ilk ortaya atan bizim bilim adamı atalarımız olmuştur 5,6,7. Sonuç olarak, fen bilimlerinde olduğu gibi, sosyal olan insan toplulukları arasında birlik ve berâberliğin sağlanmasındaki sosyal ve ahlâkî kavramlar, dirlik, düzenlik, hayat tarzları ve yaşam şartlarının her biri için de birer kıyas noktası ve başvuru (referans) seçilmesinin zorunluluğu açık olarak görülmektedir. Bu ölçülerin her birini bize Yüce Yaratıcı, gönderdiği Peygamber (SAV) Efendimiz in her biri birer kıyas noktası olan sünnetleri vâsıtasıyla göstermiş ve bu orta ölçülere uymamızı tavsiye etmiştir. Allâhü Teâlâ, böylece, doğru ölçüleri (doğru yolu) kullarına Peygamber (SAV) E- fendimiz in, her bir olay, davranış ve düşüncelere ilişkin, sünnetleri ile bildirmiştir: Kim doğru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmiş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günâhını çekmez. Biz peygamber göndermedikçe kimseye azabetmeyiz 4 Temiz, M., Otomatik Kontrol, Mühendislik Fakültesi Matbaası, Denizli, 1996. Er-Rahman Sûresi, âyet 7: Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu. 5 Temiz, M., Bilim Târihinde Erken (Ön) Rönesans Dönemi İslâm Çağı, Bilim ve Teknolojinin Gerçek Sâhipleri, Türk Bilim Adamları, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/bilim%20târihinde%20erken%20rönesan%20dönemi%20islâm%20çağı%20bilim%20ve%20teknolojinin%20ger çek%20sâhipleri%20türk%20bilim%20adamları.doc, En Son Erişim Târihi: 12.06.2013. 6 Temiz, M., Erken Rönesans Döneminde Matematik Bilimi, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/ön%20(erken)%20rönesans%20dönemi NDE%20%20MATEMATİK%20BİLİMİ%20(PDF).pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/ön%20(erken)%20rönesans%20dönemi NDE%20%20MATEMATİK%20BİLİMİ%20(PDF).doc, En Son Erişim Târihi: 25.09.2013. 7 Temiz, M., Ön Rönesans Döneminde Fizik ve Fen Bilimleri, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/ön%20(erken)%20rönesans%20dönemi NDE%20%20FİZİK%20VE%20FEN%20BİLİMLERİ%20 (PDF).pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/ön%20(erken)%20rönesans%20dönemi NDE%20%20FİZİK%20VE%20FEN%20BİLİMLERİ%20(PDF).doc, En Son Erişim Târihi: 25.09.2013. İsrâ Sûresi, âyet 15. 7

Benliğimiz ve İnsanlığın Kıyas ve Başvususu (Referansı) Şimdi asıl konuya, Acabâ iyi ve kötünün, yâni kısacası, değer yargılarımıza ilişkin mâna âlemimizin bir referansı yok mudur? sorusunu sorarak girebiliriz. Evren deki düzeni gördükten sonra bu soruyu, insanın mantığı artık sormak zorundadır. Evren nin maddî yapısını inceleyen bilim adamlarının, Benzeşim (Simetri) prensibi gereğince, maddî Kıyas ve Başvu ya karşı, ayrıca, bir de mânevi evrenlerde de bunun benzerinin, mânevî Kıyas ve Başvu nun da, olabileceğini bilimsel olarak, düşünmeleri zorunludur. Daha açıkçası, belki, her bir insan için de bir Mânevî Kıyas ve Başvu gereklidir. Çünkü, meselâ, herkese göre bir iyilik, herkese göre bir kötülük söz konusu olursa, her şey curcunaya dönmez mi? En azından dünyâdaki insan sayısınca var olan her öznel (subjektif-şahsî) görüşün bir iyilik ya da kötülük tanımı olmayacak mı? Olacağı açık olduğuna göre, ortak bir tanıma uyulmazsa, Dünyâ üzerindeki bütün insanlar arasında birlik, dirlik ve düzen nasıl sağlanacak? Öznel (subjektif-şahsî) görüşlerle bilimin olamayacağı, şimdilik, nasıl açık bir gerçekse, kişilere göre değişen iyilik ve kötülük tanımlarının da gerçek değer yargıları olarak kabul edilemeyeceği açık bir gerçektir. Sonuç olarak, madde âlemi için bilimsel bir şekilde ortaya konan ışık ışınlarının mutlak referansı oluşturması gibi, manâ âlemi için de herkesin mutlak bir kıyas (yargı) referansına dayanması bir zorunluluk arz etmektedir. Bu zorunluğu Allâhü Teâlâ, benim çift yaratma kânunu adını verdiğim, meselâ İbret alasınız diye her şeyi çift çift yaratmışızdır âyetinde olduğu gibi, çeşitli âyetlerle ilk başta bir kânun olarak zâten koymuştur. Bir cihaz ya da makineyi yapan bir mühendis, bunun için gerekli referans değerlerini yanında verdiği kataloğunda belirtmek zorunda olduğunu hepimiz biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki, kataloğuna aykırı davranışlar, makinenin bozulmasına, ârıza yapmasına sebep o- lur. Bu Dünyâ da insanoğlu akıllara durgunluk verecek mükemmeliyette ilâhî kudret eliyle tasarlanmış bir biyolojik makine değil midir? Sırf hücrelerdeki her biri bir enerji Zâriyat Sûresi, âyet 49. 8

santralinden, bir petrol rafinerisinden daha karmaşık olan mitokondrileri 8 kalksanız, aklınız durur. incelemeye Böyle bir biyolojik makinenin kullanma tâlimatları (kataloğu) nedir acâbâ? Hiç düşündünüz mü? Allah ın (CC), Bugün sizin hesâbınıza dininizi tamamladım. Size yönelik nîmetimi tamâma erdirdim ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim 9. âyetine bakılırsa, insanoğlunun hattâ âlemlerin kataloğu, Kur'an olmaktadır µ. Diğer taraftan, insanın sonsuz sayıda farklı davranışlara sâhip olduğu da birer gerçektir. Bu davranışların her birinin belli sınırlar arasında olması gerektiği de bilimsel birer gerçek olarak ortadadır. Bu insanların her birinin her hususta birer başvuru noktasına ihtiyacı olmalıdır ki, insan mânevî varlığı ve vücûdu da bir kararsızlığa uğramasın! İşte insanoğlu için mutlak kıyas (yargı) örnekleri de, yaşayış ve davranışları ile Kur - an ın uygulanışını bize gösteren Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz ve onun sünnetleridir. Aşırılıklardan uzak anlamında orta yol-orta ölçü manâlarına sâhip olan bu sünnetlerin her biri, Kur'an'daki tâlimatların uygulama örnekleridir. Peygamber (SAV) E- fendimiz in, Şunu iyi biliniz ki bana Kur'an ı Kerîm ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. hadisinden bu anlaşılmıyor mu? Bütün bu sünnetler, iyilik ve kötülüklerin kıyaslandığı, mânevî nesnel (objektif) değer yargılarını meydana getirmektedir. Bunlara uyulduğunda, işte böylece, bütün insanların benliklerindeki (öznelliklerindeki-enfüslerindeki) birlik sağlanmış olarak ortaya çıkar. Yâni, herkes, davranışlarını Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz e göre ayarlayarak benliklerindeki birliğe kavuşmanın ve Ulu Peygamber'inde fenâ-yok olmanın gayreti içinde olur, nitekim olmaktadır da... Peygamberimiz de fenâ olmanın ölçüsü oranında, insanlar ve toplumlar, maddî ve mânevî istikrara kavuşarak, iki cihanda mutluluğu yakalamış ve sür'at köprüsünü geçme hassâsiyetine kavuşmuş olurlar. 8 Mayda, A., Anneden Geçen Enerji Santralleri: Mitokondriler, Sızıntı, Haziran 2002 Yıl : 24 Sayı :281. Alındığı internet elektronik adresi, http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/anneden-gecen-enerji-santralleri-mitokondriler.html, En son erişimi târihi: 27.10.2011. 9 Fizilâl il Kur an Tefsiri, Mâide Süresi, âyet 3. µ İlim adamının özelliği, körü körüne kabullerle barışık olmamasıdır. İlim adamı, olay ve değer yargılarına belgeler ışığında, sebep-sonuç ve ibret açısından, îtikâdî sınırlar içinde kalarak, açıklamalar getirip kafa ve kalbini rahatlatmaya çalışır, ilme dayalı her türlü açıklamalara her zaman açık olur. 9

Peygamberler, değer yargılarını yaşantılarıyla insanlara öğreten örnek ve önder insanlardır. Onların davranışları, değer yargılarının ayar noktalarını (setpointlerini) oluşturmaktadır. İnsanlar iki cihan mutluluğuna yaşantılarında bu ayar noktalarına ulaştıkları oranda kavuşurlar. Âdem (AS) dan beri gelmiş olan bütün dinler gelişe gelişe İslâm da son bulmuştur. İslâm, dinlerin son modeli, son ilâhî hayat tarzıdır. Kur'an ise, bu son hayat tarzının davranış ve yaşayış bilgileridir. Akıllı olanlar, eski modeller geçerliliklerini kaybettikleri için, hep son modelleri benimserler, değil mi? Asrımız bilimi, vahiy yoluyla peygamberlere kazandırılan bu yegâne örnek davranışların, inşanlığı maddî ve mânevî olarak yokluğa doğru sürükleyen davranışlara karşı koruduğu sonucuna henüz daha yeni yaklaşıyor. Bununla berâber, asrımızda daha değişik şekillerde gelişen sosyal ve siyâsal olaylar ve teknolojik iletişim vâsıtaları, İslâm ın kısa sürede tanınmasına daha fazla hizmet etmekte, Müslümanlığı seçenlerin sayısı daha hızlı bir şekilde artmaktadır. 10