Gastrik Bypass Ameliyatını Takiben Kilo Kaybının Mekanizması

Benzer belgeler
BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ

KORKUTAN GERÇEK! OBEZİTE ORANLARI TÜM DÜNYADA YÜKSELİYOR

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA GEBELİK VE SONUÇLARI

BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ

BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ ALIMININ ÖNEMİ

KORKUTAN GERÇEK! OBEZİTE ORANLARI TÜM DÜNYADA YÜKSELİYOR

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ

DİYABET CERRAHİSİ NEDİR? NE DEĞİLDİR?

BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ

KORKUTAN GERÇEK! OBEZİTE ORANLARI TÜM DÜNYADA YÜKSELİYOR

BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA GEBELİK VE SONUÇLARI

OBEZİTENİN FARKLI ALT-TİPLERİ VE YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

OBEZİTENİN FARKLI ALT-TİPLERİ VE YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

DOÇ. DR. HALİL COŞKUN - KANALTÜRK ANA HABER - VBLOC UYGULAMASI

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

BARİATRİK CERRAHİ İLE BESLENME KOMPLİKASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA GEBELİK VE SONUÇLARI

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

Vitaminlerin yararları nedendir?

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

KURBAN BAYRAMI İÇİN BESLENME ÖNERİLERİMİZ

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

OBEZİTE CERRAHİSİ GEÇİREN KİŞİLERDE KİLO VERMEK BEYNİ İŞTE BÖYLE ETKİLİYOR!

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

TİP 2 DİYABETİN TEDAVİSİNDE MİNİMAL İNVAZİV CERRAHİ

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

SAĞLIKLI BESLENME BİRECİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ ZEYNEP ŞAHAN KARADERE

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz. Diyetisyen Serap Orak Tufan

Gastrik Bypass Ameliyatını Takiben Kilo Kaybının Mekanizması

DİYABET CERRAHİSİ NEDİR? NE DEĞİLDİR?

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİNDE İLK 1000 GÜNDE BESLENME DR.GÖNÜL KAYA

DİYABETTE BESLENME PRENSİPLERİ

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

OKUL ÖNCESİ ÇOCUK BESLENMESİ. Dr. Hülya YARDIMCI

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

raşitizm okul çağı çocuk ve gençlerde diş çürükleri büyüme ve gelişme geriliği zayıflık ve şişmanlık demir yetersizliği anemisi

B grubunda olan bir vitamin olarak kabul edilir. Yumurta akında bulunan avidin isimli madde biotini etkisiz hale getirir. Yumurta akında bulunan

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

SAĞLIKLI BESLENME. AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Sağlıklı Yaşam Merkezi Dyt. Melda KANGALGİL

OBEZİTE CERRAHİSİNDE SIKÇA SORULAN SORULAR (SSS)

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

Sporcu Beslenmesi Ve Makarna. Prof. Dr. Funda ELMACIOĞLU Beslenme ve Diyetetik Bölümü Bölüm Başkanı

OBEZİTEYİ ANLAMAK! FAZLA KİLO İLE OBEZİTE ARASINDAKİ FARK NEDİR?

GÜNLÜK OLARAK NEDEN YETERLİ MİKTARDA KALSİYUM ALMALIYIZ?

OBEZİTE CERRAHİSİ VE RAMAZAN AYI ÖNERİLERİ

1 gr yağ: 9 kilokalori, 1 gr protein ve karbonhidrat: 4 kilokalori, 1 gr alkol 7 kilokalori verir.

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASINDA PROTEİN DESTEĞİNİN GEREKLİLİĞİ

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

HASTALIKLARA ÖZEL BESLENME

Bireyin bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik ve uyum halidir. Sağlık nedir?

KİLO KAYBI AMELİYATI VE ÇAPRAZ BAĞIMLILIK: AŞIRI YEME BOZUKLUĞUNA BİR BAKIŞ

DENGELİ BESLENME NEDİR?

Ekmek, buğday ununa; su, tuz, maya (Saccharomyces cerevisiae) gerektiğinde şeker, enzimler, enzim kaynağı olarak malt unu, vital gluten ve izin

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR

Tiroid problemleri kemik yoğunluğunda azalmaya sebep olabilir, kalsiyum ve D vitamini içeren bir diyet emilimi kolaylaştırır.

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN

Şeker düşürücü ilaçlar

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

Metabolik Cerrahinin Diyabet Tedavisinde Yeri

TÜRKİYE DE EN FAZLA GÖRÜLEN BESLENME HATALARI

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu

EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart

Gebelikte Beslenme Vitaminler

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA YENİDEN KİLO ALMANIN TEDAVİSİ

Bir gün içerisinde tüketilmesi gereken gıdalar beslenme planına göre düzenlenir.

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI REAKTİF HİPOGLİSEMİ VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

GEBELİK DÖNEMİNDE BESLENME. Dr. Hülya YARDIMCI A.Ü. Beslenme ve Diyetetik Bölümü

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

Yeterli ve Dengeli Beslen!

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

TÜRKİYE DE EKMEK TÜKETİMİ VE SAĞLIK İLİŞKİSİ Dyt. Elvan Odabaşı Kanar

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

OBEZİTE CERRAHİSİ GEÇİREN KİŞİLERDE KİLO VERMEK BEYNİ İŞTE BÖYLE ETKİLİYOR!

GEBELİK VE LOHUSALIK

SPORCULAR için......sizin için

Cerrahi sonrası erken ve geç dönemde metabolik takip. Prof. Dr. İbrahim Şahin İnönü. Üniversitesi

SAĞLIKLI BESLENMENİN GENEL İLKELERİ VE TEMEL KURALLARI

Transkript:

Gastrik Bypass Ameliyatını Takiben Kilo Kaybının Mekanizması Gastrik Bypass (GB) ameliyatı sonrası mide hacmi küçüldüğü için hastaların daha çabuk doyup daha az yemek yediği bilinen bir gerçektir. GB nin başarılı olmasının sebebi olarak en sık söz edilen iki mekanizma; 1. Malabsorpsiyon (gıda emiliminin azalması) 2. Dumping sendromu dur. Klinik açıdan önem taşıyan ve dışkıdaki yağ miktarının artması ile karakterize olan Malabsorpsiyon, standart GB sonrası görülmemektedir. Dumping sendromu (bulantı, şişkinlik, kolik tarzı ağrı, ishal, baş dönmesi, terleme ve çarpıntı) tipik olarak yüksek karbohidratlı yemekler sonrası bazı hastalarda görülmektedir. Bu oluşan etkilerden dolayı bu sendrom hastalarda şeker gibi şişmanlatıcı yiyeceklere karşı negatif bir yaklaşım oluşturmaktadır. GB sonrası gelişen Ghrelin sekresyonundaki bozulmanın iştahsızlık gelişiminde etkili olabileceği belirtilmektedir. Ghrelin enterik bir peptit olup bilinen ve dolaşıma katılan tek oreksijinen dir (iştah açıcı). Endojen seviyeleri yemek öncesi artıp, yemek sonrası azalmaktadır. Ghrelin genel olarak mideden ve az bir kısım da duodenumdan üretilir. Bu iki bölgede GB sonrası bypass edilir. Yenilen yemek Ghrelin salgılanmasındaki başlıca tetikleyici olduğu için ve bu yemeğin GB sonrası mide ve duodenuma temas edemiyor olması bu ameliyatın Ghrelin salgılanmasını bozduğu hipotezinin doğruluğunu kuvetlendirmektedir. 24 saatlik Ghrelin düzeylerinin araştırıldığı bir çalışmada; 1.5 sene önce GB yapılan hastaların değerlerinde, zayıf hastalara oranla %77

oranında azalma ve obez kontrol grubuna göre %72 oranında daha az salgılandığı görülmüştür. Gastrik Bypass ın Anti-Diyabetik Etkileri GB tarafından en dramatik şekilde iyileşme gösteren obeziteye ilişkin yandaş hastalık Tip 2 Diabetes Mellitus dur (DM). Diyabet hastalarının %82-98 oranında hastalıklarının tam olarak iyileşme gösterdiği belirtilmiştir. Yaklaşık 5.5 yıl süren, bozulmuş glukoz toleransı olan obez hastaların prospektif bir çalışmasında, obezite ameliyatlarının diyabetin ilerleme oranını 30 kattan fazla azaltığı gösterilmiştir. Böylece, GB geleneksel olarak progresif ve amansız bir hastalık olarak kabul edilen diyabeti tersine çevirmekte büyük ölçüde efektif olduğu görülmüştür. GB ameliyatı sonrası önemli derecede kilo veren hastaların Adiponektin seviyelerinde ve kas insülin-reseptör konsantrasyonunda artış, buna ek olarak da lipidler ve yağlı acyl-coenzim A moleküllerde azalma (insülin direncini neden olan moleküller) gösterilmiştir. GB indüklenmiş kilo kaybından sonra, minimal modellemeyle ölçülen insülin duyarlılığını yaklaşık 4-5 kata kadar artmıştır. Diyabetin azalması insülin duyarlılığında artış etkisi iyi bilinen kilo kaybına bağlanabilir, böylece glikoz toksisitesi ve lipotoksisitesi azaltılır ve hücre fonksiyonu iyileştirilir. GB nin insulin salgılanması etkisini düzeltmesinden sonra barsak hormonlarında olumlu değişiklikler oluşturur. Ghrelin ameliyat sonrası azalma ihtimali olan bir hormondur, Ghrelin nin uyarılması insanlarda Ghreline bağlı indüklenmiş hiperglisemi yaratmasına rağmen, insülin seviyelerini bastırır. Glukagon Like Peptide-1 (GLP-1) hormonu ve Glukoz Bağımlı İnsülinotropik Peptide (GIP) enteral besinlere karşın insülin sekrasyonunu stimule eden klasik incretinlerdir. GB sonrası, mideye inen besinler, üstbarsağın bir bölümünü atlayarak son barsağa daha kolayca ulaşır. GB sonrası son barsaktan besinlerin daha büyük postprandiyal bolusu GLP-1

seviyelerini yükseltmektedir. Peptide YY (PYY) insanlarda yemek yemeyi ve vucut ağırlığını azaltığı gösterilmiştir. Bu da bir son barsak hormonu olduğu için, seviyeleri, GB den sonra, özellikle yemek yenildikten sonra artmaktadır ve buda kilo kaybına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Özetle; GB sonrası kilo kaybına ve iyileştirilmiş glukoz toleransını açıklayabilen mekanizmalar; 1. Erken doyma, küçük yemek porsiyonlarına ve negative şartlandırmaya sebep veren mide hacim küçülmesi 2. Tam olarak belirlenemeyen mekanizmalardan dolayı, Ghrelin sekresyonunun bozulması ve hafif malabsorsiyon yaratan üst barsağın bypassı 3. PYY ve GLP-1 nin salınımının artması ve besinlerin alt barsağa ulaşımının hızlandırılması 4. Konsantre karbohidratların alınmasından dolayı Dumping sendromunun oluşumu bazı insanlardaki kilo kaybına katkıda bulunur. Doç. Dr. Halil Coşkun KORKUTAN GERÇEK! OBEZİTE ORANLARI TÜM DÜNYADA YÜKSELİYOR Son 33 yılda bütün dünyada hem obez ve aşırı kilolu yetişkinlerin (%28 artış) hem de çocukların oranında (%47 e kadar) şaşırtıcı bir artış görüldü. Lancet te yayınlanan

Küresel Hastalık Yükü Araştırması 2012 den büyük ve yeni incelemeye göre, aşırı kilolu ve obez kişilerin sayısı 1980 yılında 857 milyondan 2013 de 2.1 milyara yükseldi. Bununla birlikte, bu oranlar dünyada da değişkenlik gösteriyor; dünyadaki 671 milyon obez kişinin yarısından fazlası sadece şu on ülkede yaşıyor: ABD, Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Meksika, Mısır, Almanya, Pakistan ve Endonezya. Geçen otuz yılda, kadınlar arasında obezite seviyelerinden en fazla artış, Mısır, Suudi Arabistan, Umman, Honduras ve Bahreyn de, erkekler arasında ise Yeni Zelanda, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan ve ABD de görüldü. Yüksek gelire sahip ülkelerde, yetişkinlerde obezitede en yüksek artış oranı ABD de (yetişkin nüfusun yaklaşık üçte biri obez), Avustralya (erkeklerin %28 i ve kadınların %30 u obez) ve İngiltere de (yetişkin nüfusun yaklaşık dörtte biri obez) görüldü. Bu bulgular, 1980 ve 2013 yılları arasında 20 yaş ve üstü yetişkinler ve 2-19 yaşları arasındaki çocuk ve gençlerde yapılan geniş kapsamlı yeni bir aşırı kilo ve obezitenin küresel, bölgesel ve ulusal yaygınlığı ile ilgili yapılan bir araştırmanın sonuçları. Yazarlar, bütün dünyada obezite oranlarında büyük ölçüde artışın endişe verici bir görüntü temsil ettiğini ve bu eğilimi tersine çevirmek için acilen ortak bir eylemin başlatılması gerektiği konusunda uyarıyorlar! Amerika Birleşik Devletleri Washington Üniversitesinde Sağlık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsünden Profesör Emmanuela Gakidou nun liderliğindeki uluslararası bir ekip, 1980 ile 2013 yılları arasında 188 ülkede 21 bölgede aşırı kilo (vücut kütle endeksi 25kg/m² veya daha yüksek) ve obezitenin (vücut kütle endeksi 30kg/m² veya daha yüksek) ortaya çıkışında eğilimleri izlemek için araştırmalar, raporlar ve bilimsel

literatürde mevcut verilerin geniş kapsamlı bir araştırmasını yaptılar. Önemli Bulgular; Gelişmiş ülkelerde, erkeklerde obezite oranı kadınlara kıyasla daha yüksekken, gelişmekte olan ülkelerde bunun tersi geçerli. Halen dünyadaki obez insanların %62 si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Bütün dünyada aşırı kilo ve obezitede en büyük artış 1992 ve 2002 yılları arasında, temel olarak 20 ve 40 yaşları arasındaki kişilerde görüldü. Özellikle yüksek oranda aşırı kilo ve obezite o tarihten önce Tonga da görüldü. Bu ülkede kadın ve erkeklerde obezite seviyesinin %50 yi aştığı görülmüştü. Kuveyt, Libya, Katar ve Kiribati Pasifik Adaları, Mikronezya Federal Devletleri ve Samoa da kadınların çoğu (%50 den daha fazla) obez. Çocuklukta aşırı kilo ve obezitenin gelişmiş ülkelerde kayda değer bir şekilde arttığı, erkek çocuklarda 1980 de %17 den 2013 yılında %24 e ve kız çocuklarda %16 dan % 23 e yükseldiği görüldü. Aynı şekilde, gelişmekte olan ülkelerde, oranlar otuz yıl içinde hem kızlar hem de erkeklerde yaklaşık %8 den %13 e yükseldi. 2013 yılında, Kuveyt te kızlarda obezite oranı %23 e ulaşırken Samoa, Mikronezya ve Kiribati de %30 veya daha yüksek bir orana, hesaplanan en yüksek seviyelere çıktı. Erkek çocuklarda da benzer eğilimler görüldü, en yüksek obezite oranına Samoa ve Kiribati Pasifik Adalarında rastlandı. Batı Avrupa da erkek çocuklarda obezite seviyeleri İsrail de %14 ten Malta da %13 e, Hollanda ve İsveç te %4 e kadar değişiyordu. Kızlarda obezite seviyesi en yüksek Lüksemburg da (%13) ve İsrail deyken (%11), en düşük oranlar Hollanda, Norveç ve İsveç teydi (%4). Gelişmiş ülkelerde, geçtiğimiz 8 yılda yetişkin

obezitesinde artış oranı yavaşlamaya başladı ve yakın geçmişte doğanların daha önceki topluluklara kıyasla daha yavaş kilo aldıklarına ilişkin kanıtlar bulunuyor. Profesör Gakidou ya göre, Tütün ve çocuklukta olumsuz beslenme gibi diğer belli başlı sağlık risklerinin tersine obezite bütün dünyada azalma göstermiyor. Bulgularımız obezitenin önemli ölçüde arttığını, yaygın olarak ve kısa sürede artış gösterdiğini ortaya koydu. Bununla birlikte yetişkin obezite oranlarında yükselişten sonra bir durma noktasına varıldığına ilişkin kanıtlar var, bu da bazı gelişmiş ülkelerde hastalığın en üst noktaya yükseldiğini ve diğer ülkelerdeki nüfusların bazı gelişmekte olan ülkelerde bildirilen %40 ın üstü gibi çok yüksek oranlara çıkmayacağı umudu var. Bizim incelememize göre, Birleşmiş Milletler in 2025 yılına kadar obezitede artışı durdurma hedefinin oldukça iddialıdır ve topluca hareket edilmeden, bütün nüfusa müdahalenin etkilerini değerlendirmek için daha fazla araştırma yapılmadan ve elde edilen o bilgiyi ulusal obezite kontrol programlarına etkili bir şekilde yorumlamadan ulaşılma ihtimali olmayan bir hedeftir. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerin aşırı kalori alımı, fiziksel hareketsizlik ve sanayi tarafından aktif olarak yiyecek tüketilmesi teşvikine müdahale etmek ve azaltmak için müdahale etmeleri amacıyla acil olarak dünya çağında bir öncü gereklidir. Araştırmanın sonuçları üzerinde yorum yapan İngiltere Oxford Üniversitesinden Profesör Klim McPherson şunları yazıyor: İnsanların temel yiyecek ihtiyaçları ile mevcut yiyecek arasında tekrar bir denge kurmak gerekli ki bu da gıda sanayilerinin üretim ve pazarlama faaliyetlerinin çoğunu azaltmayı beraberinde getiriyor. Sürdürülemez sağlıkla ilgili sonuçları engellemek için BMI 30 yıl önceki durumuna dönmek zorunda. Lobstein, İngiltere de BMI yı 1980 lerdeki seviyelerine düşürmek için bütün ülkede tüketimi %8 azaltmak gerektiğini, bunun da yiyecek sanayine yılda yaklaşık 8.7

milyara mal olacağını hesapladı. Lobstein şunları söylüyor: Çözümün temelde politik olması gerekiyor ve iklim değişikliğinde olduğu gibi, rekabetçi dünyamızda halkın sağlığı için ekonomik büyümeyi sınırlayacak kadar kararlı hareket edecek uluslararası irade nerede? Henüz hiçbir yerde yok, ama örneğin isteyerek tuzun azaltılması gibi, daha elde edilmesi mümkün bir trend belirlenebilir. Politikacılar artık daha fazla bilgisizlik veya kafalarının karışması gibi bahanelerin arkasına gizlenemeyecekler. * Bu makale The Lancet, Marie Ng, Emmanuela Gakidou ve ark. çalışmasından alınmıştır; 2014; DOI: 10.1016/S0140-6736(14)60460-8 Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA GEBELİK VE SONUÇLARI İstatistiklere göre hamileliklerin %40-50 si planlanmadan olmaktadır, bu nedenle obez genç kadınları gebeliklerini kilo verdikten sonraya ertelemeleri konusunda uyarmak zordur. Obezitenin Cerrahi Tedavisi Tabloya Nasıl Uymaktadır? Ya da Uymakta mıdır? Obez gebeliklerin tehlikelerini bilmemek, problemin yalnızca bir parçasıdır. Diğer parçası ise kilo almaya yatkın olanlarda kilo vermeyi başarma, hatta kararlı bir kiloyu sürdürme için etkili yollara erişme eksikliğidir. Kilo kaybı ameliyatı neden(ler)ine bakılmaksızın gerçek şudur ki, hızla artan sayıda daha genç yaşlardaki kadınlar kilo kaybı operasyonu yaptırmaktadır. Çoğunluğunun hamile kalması beklenmektedir.

Aslında obezite, kısırlığın yaygın bir nedenidir ve ameliyatla veya diğer yollarla kilo kaybı, sıklıkla bu tür kısırlığı tedavi etmektedir. Gebelik Sonuçları Üzerindeki Etkiler Her zaman için, kilo kaybı ameliyatı geçiren ve gebe kalma kapasiteleri bulunan genç kadınların, hızlı kilo kaybı evresi boyunca ve ameliyatlarından en az 18-24 ay sonrasına kadar gebeliği önleyici önlemleri almaları önerilmektedir. Kilo kaybı ameliyatlarının tümünden sonraki gebelik sonuçları genel olarak, obez gebeliğin sonuçlarından daha iyidir. Hatta anneler ameliyatlarından sonra yine de obez olsalar bile sonuçlar, hiç ameliyat olmamalarından daha iyidir. Bununla birlikte unutmamak gerekir ki; anne eğer kusmaya, ishale ve güçsüzlük hissine karşı önerilen tavsiyeleri izlemekte başarısız olursa, kilo kaybı operasyonlarının neden olduğu risklere karşı farkında olması önemlidir. Doğum öncesi bakımın bir parçası olarak hastalar, önerilen takviyeleri almalı ve kritik besinlerin kan düzeyleri izlenmelidir. Obezite ameliyatı geçiren tüm hastalar için söz konusu olduğundan, yeme ve kusma ile ilgili kurallar izlenmelidir. Obezite ameliyatından sonraki sonuçlar için en son bilgiler, Sağlıklı kilo alma ilkelerinin gözden geçirilmesi gerektiğini öne sürmektedir. Institute of Medicine of the National Academy of Sciences e (Ulusal Bilim Akademisi Tıp Enstitüsü) göre genellikle 20-26 kg/m 2 arasında bir VKİ leri olan normal kilolu kadınların 10-15 kg almaları önerilirken yüksek aralık ta bulunanların (VKİ 26-29 kg/m 2 ) ise önerilen kilo alma hedeflerinin en fazla 7 kg olması önerilmektedir. Çarpıcı bir şekilde artan obez kadın sayısı, şiddetli obez kadınlarda (VKİ 35 kg/m 2 den büyük) gebelik kilosu değişimi üzerine daha fazla istatistik sağlayarak yeni yönergelerin geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Obez kadınlar sıklıkla gebelik esnasında kilo verirler ve kilo kaybı ameliyatından sonraki sonuçlar, hatta önerilmeyen hızlı kilo kaybı evresindekiler bile herhangi bir kilo alımı olmamasına karşılık sağlıklıdır. Yine de ameliyatın öncesinde ve sonrasında gebelik sonuçlarını optimize etmek üzere gerekli olan vitaminler, mineraller ve diğer besinlerin izlenmesi ve takviye edilmesi asla unutulmamalıdır. Çocuklar Üzerindeki Etkiler Obez anneler, zayıf annelerden daha sık olarak yaşına göre

küçük ya da aşırı zayıf bebekler doğururlar. Ancak son zamanlarda, ufak bebeklerin sağlıklı oldukları fark edilmiştir. Gerçekte ufak (ve hatta prematüre) bebekler için hızlı kilo almak, tehlikelidir. Hızlı kilo, sıklıkla çocukluk obezitesine yol açmaktadır. Obez gebeliklerin ve erken büyüme uygulamalarının pek çok probleme neden olacağını kavramak önemlidir. Eski deyimler artık kabul edilebilir değildir: şirin, tombul bebek, yuvarlak tombul yanaklar sağlıklı bebek in belirtileri değildir. Obez kadınlar, obez olmayan kadınlar kadar yaygın bir şekilde emzirme ile beslemezler. Obez kadınlar emzirdiklerinde de bunu, çok daha kısa bir dönem için yaparlar. Daha kısa emzirme uygulamaları, daha fazla doğum öncesi kilo ve çocukta artan obezlikle ilişkilidir. Emzirme ile beslemeyi teşvik etmek için herşey yapılmalıdır. Çok sağlıklı ve karşılığı görülen bir uygulama olup, anne ve çocukta obeziteyi önleyici bir rolü vardır. Sonuçlar Obez gebelikler tehlikeli gebeliklerdir. Kilo kaybı ameliyatını takiben gebelikler anne ve çocuk için obez gebeliklerden daha güvenlidir. Kiloya bakılmaksızın kilo kaybı ameliyatı sonrası gebelikler; a.) Ameliyattan sonraki ilk 18 ay boyunca önlenmelidir. b.) Takviye alımını yönlendirmek üzere besin yetersizlikleri için izlenmelidir. Kilo Kaybı Ameliyatı Geçiren Gebe Kadınlar İçin Öneriler Yemek yeme davranışı. Kusma riskini azaltmak için: Minimum stres ve dikkat dağılması ile yavaşça yiyin Diyetinizi sıvılardan yarı katı gıdalara, sonra da katı gıdalara ilerletin Küçük porsiyonlar yiyin Yutmadan önce iyi çiğneyin Doygunluk hissederseniz, yemeyi bırakın Yemeğinizle birlikte bir şey içmeyin yemekten sonra en az bir saat bekleyin Kusmaya karşılık verme. Kusarsanız ya da geri çıkarırsanız:

Nedenlerini bulmaya çalışın Dört saatliğine bir şey içmeyin Diyetinizi yavaş bir şekilde ilerleterek sıvılarla başlayın. İlerleme esnasında bulantı ya da kusma oluşursa 12 saat için ağızdan bir şey almayın Yukarıdaki önlemlere rağmen kusmaya devam ederseniz cerrahınızla temasa geçin Doç. Dr. Halil Coşkun BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ Saç dökülmesi de bariatrik cerrahi hastalarında sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. Saç dökülmesi kişiyi ciddi şekilde etkiler. Kişinin daha agresif olmasına, özgüvenin azalmasına, psikolojik problemlere ve depresyona neden olabilir. Ayrıca saç dökülmesi kişi için ayrı bir stres faktörüdür. Saç Dökülmesinin Nedenleri ve Tedavisi Saç dökülmesinin yaş, cinsiyet, hastalık ve genetik faktörler gibi birçok nedeni olabilir. Bariatrik cerrahi durumu ile ilişkilendirildiğinde ise; operasyonu olmuş olan kişi vitamin ve mineral suplementlerini önerildiği şekilde ve dozda kullanmamışsa, hızlı kilo kaybetmişse, sıvı-yumuşak-katı diyet geçişlerinde zorlanmış ve uzun süre tolerasyon problemi yaşamışsa, uzun süre yeterli protein alamamışsa ciddi saç dökülmesi ile karşı karşıya

kalabilir. Bariatrik cerrahi ameliyatından 3 ile 6. ay sonrası saç dökülmesi meydana gelebilir ve ameliyat sonrası 6-12 aya kadar devam edebilir. İlk 6 ayda bu esas sorun fark edilip, yapılan müdahale ile bu durum tersine çevrilebilir. Özellikle 6.ay sonrası yetersiz beslenme saç dökülmesine sebep olabilir. Yapılan müdahale saç kökleri için çok yararlı olamasa da en azından saçın tekrardan büyüyebilmesi için yardımcı olmaktadır. Saç dökülmesi ile özelikle protein, demir, çinko, elzem yağ asitleri, B12 vitamini ve biotin ilişkilendirilmektedir. Protein Protein-Enerji yetersizliği saç dökülmesini arttırmaktadır. Protein yetersizliği; hipoalbuminemi, kas kitlesinde azama, güçsüzlük ve kellik ile doğrudan ilgilidir. Bariatrik cerrahi ameliyatı geçirmiş olan kişiler ilk bir yıl en fazla 800 kalori tüketebilmektedirler. Dolayısı ile alınan enerjinin az oluyor olması kişileri en kaliteli protein alımına yönlendirmelidir. Bariatrik cerrahi hastaları en az 60 gr yüksek kalitede protein almalılardır. Bu protein miktarı ilk ayından sonra arttırılmalı kadınlarda günlük en az 80 gr, erkeklerde ise 100 gr protein olmalıdır. Elzem amino asitlerden Lizin yetersizliği de saç dökülmesi ve kellikle ilişkilendirilebilir. Lizinin özellikle demirle birlikte vücutta var oluşu saçların sağlıklı olarak uzamasında önemli rol oynamaktadır. Alınan proteinlerin yüksek kalitede olması saç dökülmesini engellediği gibi eğer ki yetersiz protein alımı gerçekleşiyor ve saç dökülme durumu giderek artıyorsa uzmanınızın kontrolü altında 1.5-2 gr/gün L-lizin takviyesinde fayda vardır. Demir

Demir saç dökülmesi ile en ilişkili mineraldir. Obezite cerrahisi ameliyatı sonrasında azalan porsiyonlar ile alınması gereken demir mineralinin yeteri kadar alınamaması, demir emiliminin azalması gibi nedenler saç dökülmesine sebep olabilmektedir. Özellikle kadınlarda demir eksiliği yaygın olarak görülmektedir. Kadınlarda özellikle serum Ferritin düzeyi 40 Ig altında ise ciddi oranda saç dökülmesi görülebilir. Yapılan çalışmalarda düşük serum ferritin düzeyi ve hemoglobin düzeyinin saç dökülmesi ile ilişkili istatiksel açıdan anlamlı bulunmuştur. Yapılan araştırmalarda, serum ferritin düzeyi düşük olan kadınlarda 6 ay boyunca günlük 72 gr demir suplementi ile 1.5 gr L-lizin alımı saç dökülmesinde %39 azalma sağlarken aynı zamanda serum ferritin düzeyinin de yükselmesine yardımcı olmuştur. Saç dökülmesini önlemek için tavsiye edilen demir suplementi: 320 mg Ferrous Fumarate ve Gluconate yada iki günde bir 65 mg elementel demir (yaklaşık olarak intestinal sistemden %25 i emilir). Parenteral infuzyon, demir suplementi kullanmayan, anemi tanısı almış yada hemoglobin seviyesi 11g/dl altında olan inatçı bariatrik cerrahi hastaları için önerilmektedir. Biotin Biotin yetersizliği saçta depigmentasyona yada kelliğe sebep olabilmektedir. Bu vitamin saç kökleri için de önemli role sahiptir. Biotin takviyesinin saç dökülmesini önlediği gibi saçın sağlıklı olarak uzamasına da yardımcı olduğu düşünülmektedir. 2001 yılında Brunginsky nin yapmış olduğu çalışmada obezite cerrahisi geçirmiş 118 kadın hastanın %17 sinde kellik olduğu kanısına varılmış, bu kadınların bazı besin öğelerini (folik asit, retinol, posa, C vitamini ve biotin) yetersiz aldıkları belirlenmiştir. Bu nedenle 30 gün boyunda kadınlara 100 mcg

biotin ve vitamin suplenmenti kullanılmış ( folik asit, inositol, kolin, B komplex vitamin). Belirlenen periyod sonunda saç dökülmesinde %100 olumlu sonuç elde edilmiş ve asıl etken maddenin biotin olduğu vurgulanmıştır. Günlük 1-2 mg Biotin takviyesi, saç dökülmesi için klinik çalışmalarla desteklenmektedir. Biotinin güvenilir alım düzeyi ise 2.5 mg/gün dür. Çinko Vücutta yüzlerce fonksiyonu olan Çinko nun saçın sağlıklı olarak uzamasında, saç dökülmesinde yada kellik durumunda da önemli bir etkendir. Çinko yetersizliğinde büyüme geriliği, ishal, kellik, deri lezyonları, iştah kaybı gibi problemlerle karşılaşılabilir. Saç dökülmesi için 15 mg/gün çinko (chelate) takviyesi önerilmektedir. Maximum çinko 40 mg/gün dür. Uzun süre 50 mg ve üzerinde çinko kullanımı bakır yetersizliğine de sebep olabilir. Elzem Yağ Asitleri Yapılan bazı çalışmalar Gastrik Bypass ameliyatı sonrası elzem yağ asitlerinden Linoleik asit ve Linolenik asidin yetersizliği ile karşılaşabilir olduğu vurgulamaktadır. Özellikle gastrik bypass, duodenal switch ameliyatları sonrasında gün içinde tüketilen yağların %28 i emilebilmektedir. Ameliyat sonrası gastrik bypasslı hastalara 15 ml keten tohumu yağı kullanmaları tavsiye edilmektedir. Linolenik asidin günlük alınması gereken miktarı; günlük alınan enerjinin %0.5-1 i linoleik asidin ise %3-5 idir. Bunlar neticesinde 2 kapsül (1-2 gr) keten tohumu yağı takviyesi ile 2 yemek kaşığı saf zeytinyağı tüketmeniz, almanız gereken elzem yağ asitlerini karşılamanıza yardımcı olacaktır. Vitamin B12

İleumdan emilen ve emilimi için hidroklorik asit ve intrinsik faktöre ihtiyaç duyan B12, özellikle gastrik bypass ameliyatı sonrasında azalan hidroklorik asit ve intrinsik faktör nedeniyle yetersizliği ile karşılaşılmaktadır. Brolin nin yapmış olduğu çalışmada bariatrik cerrahi ameliyatından sonraki ilk bir yıl B12 yetersizliği ile karşılaşılmış. Bu ameliyatı olmuş kişilerin saçlarında pigment değişiklikleri gözlenmiş ve yapılan B12 takviyesi ile de bu problemin ortadan kalktığı gözlenmiştir. Günlük 350-500 Ig/gün oral B12; intramuskuler olarak ise 1000 Ig/aylık B12 takviyesi önerilmektedir. Tavsiyeler Saç dökülmesi şikayetlerinizin azalması yada olmaması için; ameliyat tipinize göre; hekim kontrolünde ameliyattan 6 ay sonra şu protokolü izleyebilirsiniz! Kadınlar 80 gr/gün, erkekler 100 gr/gün protein almalıdır. Bunlara ek olarak 15 mg keten tohumu yağı, 2.5 mg biotin, 1-2 kapsül multi vitamin-mineral suplementi, 350-500 Ig/gün B12 (crystalline), 320 mg ferrum (fumarat yada glukonat) yada 65 mg elementel demir iki günde bir kullanılabilir. (Multivitamin ve mineral içinde çinko olduğu düşünülmüştür) * Bu makale Bariatric Times. 2010;7(11):18 20 yazısı kaynak alınarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Dyt. Nazlı Acar

OBEZİTENİN FARKLI ALT-TİPLERİ VE YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI Farklı obezite tipleri için farklı şekilde tedaviler gerekli olabilir. Tıp dünyası obezitenin bir hastalık olduğunu daha yeni yeni kabullenmeye başladı. Ama bütün meslek hayatlarını obeziteye adamış olan bilim insanları bu arada yollarına devam ettiler ve obezitenin farklı alt-tiplerinin büyük bir olasılıkla farklı tipte tedavi gerektirdiğini anlamaya çalışıyorlar. Alison Field ve meslektaşları Journal of the American Medical Association (JAMA) da bu çabalara ilişkin düşündürücü bir bakış açısı yayınladılar. Obezitenin farklı alt-tiplerini tanımlama ve anlama konusunda henüz işin çok başında olsalar da, Field ve arkadaşları bunlardan birkaçını belirledi: 1. Yüksek insülin Salgılama: İnsülin salgılaması obezite tedavisinde kişinin düşük yağ içeren bir beslenme rejimine gösterdiği tepkiyle ortaya çıkıyor. Yüksek insülin salgılayan kişilerin, yağ oranı düşük tutulan bir diyette kilo kaybına karşı daha fazla direnç gösterdikleri anlaşıldı. 2. Karın tokluğuna karşı düşük bir tepki: FTO geni ile ilişkili en düşük obezite riski olan çocukların bu genin yüksek riskli tipleri olan çocuklara kıyasla, tokluk sinyallerine daha iyi tepki gösterdikleri anlaşıldı. Bu şekilde, bu genin düşük riskli tipi, aşırı yemeye karşı koruma sağlıyor. Bu korumaya sahip olmayan insanlarda, özellikle telafi edici tedaviler yararlı olabilir. 3. Yiyecekle ilgili işaretlere yüksek tepki verme: Yiyecek görüntüsü ve kokusu, obeziteye karşı direnci olan kişilere kıyasla aşırı kilolu bazı insanlarda daha yüksek tepki oluşturur; yeme arzusu ve ağız sulanması gibi.

4. Abur cubur yemek için öğrenilmiş tercih: Kalorisi, yağ, şeker ve tuz oranı yüksek abur cubur yiyecekler için öğrenilmiş tercihler, insan hayatının erken döneminde gelişir. Bu risk faktörünü ele alırken kişiye özel davranışla ilgili müdahaleler yararlı olabilir. 5. Aşırı yeme veya Yemek Bağımlılığı: Aşırı yeme veya yemek bağımlılığı, etkilenen kişilerin ihtiyaçlarına göre özel tedavi gerektiren, obezite ile ilişkili iki birbirinden bağımsız ama muhtemelen ilişkili durumdur. 6. Faaliyetlerden Kaçınma veya Dinlenme İsteği: Fiziksel aktivite ve hareketsiz faaliyetlerle ilgili elde edilen güç ve destek değerinin, kişinin fiziksel aktiviteye katılımı ve obezite riski üzerinde önemli ölçüde etkisi olduğu gösterilmiştir. Fiziksel aktiviteden elde edilen güç ve destek doğal olarak kişiden kişiye değişmektedir. Kırk yıldan daha uzun bir süre önce, Kansere Karşı Savaş ın başında, onkoloji uzmanları farklı tipte kanserler ve aşamaları hakkında bilgi sahibiydiler. Kanserin alt-tiplerini anlayabilme, o günlerden beri patlama gösterdi ve genomik veya kişiselleştirilmiş tıbbın ortaya çıkmasıyla gelişmeye devam ediyor. Benzeri yaklaşımlar, diğer kronik hastalıklarda da benzeri yaklaşımlar daha etkili tedavilerle sonuçlandı ama obezite için henüz aynı şeyi söylemek mümkün değil. Obezite Ameliyatlarının Longutidinal Değerlendirmesinden Veriler (LABS) çalışması bazı kişilerin obezite ameliyatlarına tepkilerinin diğerlerine kıyasla çok daha iyi olduğunu gösteriyor. Şimdi sorun, tepki gösterenlerin kimler olduğunu, neden tepki verdiklerini anlamak ve daha iyi sonuç alabilmek için tedavileri kişiselleştirebilmek. Bu konuyu hakkındaki çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. Doç. Dr. Halil Coşkun

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ Kalsiyum, insan vücudunda en bol miktarda bulunan mineral olup, yalnızca kemikleri ve dişleri güçlendirmekle kalmaz, kasların kasılmasını, sinirlerin mesaj göndermesini, kan damarlarının büzülüp genişlemesini, bazı hormonlarla enzimlerin uygun bir şekilde iş görmesini ve kanın pıhtılaşmasını da sağlamaktadır. Ayrıca bazı araştırmalar, kalsiyumun daha fazla zayıflamanıza ve yağ yakmanıza da yardımcı olabileceğini göstermektedir. Kalsiyum eksikliği raşitizm, osteomalazi, osteoporoz ve kendiliğinden oluşan kırıklar gibi kemik anormalliklerinin yanı sıra hipertansiyon ve yetersiz kan pıhtılaşması ile yetersiz kas ve sinir iletimine yol açabilir. Kalsiyum, ince barsağın duodenum (oniki parmak barsağı) ve jejunum kısmında emilir. Obezite cerrahisi hastalarının kalsiyum eksikliği riskleri, ameliyatlarının yapısı ve kısıtlanmış gıda alımı nedeniyle daha yüksektir. Obezite cerrahisi hastalarında kalsiyum eksikliğinin en yaygın nedeni kalsiyum bakımından zengin gıdaların yetersiz alınması ve kalsiyum takviyeleri alımında uyumsuzlukla ilgilidir. Biz hastalarımıza, süt ürünleri ile kalsiyum bakımından zengin diğer gıdalar tüketseler bile günlük 1200-1500 mg saf Kalsiyum Sitrat almalarını öneriyoruz. Kalsiyumu D vitaminiyle birlikte, ancak demir ya da çinko gibi diğer minerallerden ayrı olarak aldığınızda emilimi artmaktadır. Ayrıca kalsiyum emilimi, takviyenizi süt ürünleri gibi kalsiyum bakımından zengin gıdalarla birlikte aldığınızda da artmaktadır. Ancak

emilimi azaltacağından, kalsiyum takviyenizi yüksek fiberli bir öğünle ya da lif takviyesi ile birlikte almayın. Unutmayın ki vitamin ve mineral eksiklikleri semptomlara hemen neden olmayabilir. B1 Vitamini (Tiamin) Tiamin (B1 vitamini), ince barsağın jejunum kısımında emilen, suda çözülebilir bir vitamindir. İnsan vücudunda beyin, kalp, kaslar, karaciğer ve böbreklerde yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Karbonhidrat ve protein metabolizması ile enerji üretimine katılarak işlev görür. Aynı zamanda sinir sisteminin normal fonksiyonu için de gereklidir. Tiamin eksikliği Beriberi Hastalığına yol açabilir. Kalbi, sindirim kanalını ve sinir sistemini etkileyebilen beriberi nöropati, kardiyovasküler problemler ve kas atrofisi ile karakterizedir. Bu vitaminin eksikliği nadir olmakla birlikte düşük besin alımı, önceden mevcut eksiklik, aşırı kusma ve kötü emilime bağlı olarak obezite cerrahisi hastalarında dokümante edilmiştir. Biz, B kompleks vitamininin bir parçası olarak günlük 75-100 mg lık tiamin almanızı öneriyoruz. Tiamin aynı zamanda kuru fasulye, bezelye ve zenginleştirilmiş tahıllarda da bol miktarda bulunmaktadır. B2 Vitamini (Riboflavin) Riboflavin (B2 vitamini), tiamin gibi ince barsağın jejunum kısmında emilen, suda çözülebilir bir vitamindir. Enerji üretmek için karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasına yardımcı olmak için gereklidir. Riboflavin aynı zamanda sağlıklı cilt ile özellikle ağız, solunum ve sindirim kanallarında bulunan mukus membranlarının korunması için de gereklidir. Riboflavin eksikliği nadir olmasına rağmen bazen tiamin eksikliği durumlarında görünür. Riboflavin eksikliği ağız, cilt, gözler ve sindirim kanallarındaki membranların

iltihaplanmasına yol açabilir. Biz, B kompleks vitamininin bir parçası olarak günlük 75-100 mg lık riboflavin almanızı öneriyoruz. Riboflavin aynı zamanda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tavuk göğsü, baklagiller, kabuklu yemişler, tam tahıllar ve zenginleştirilmiş tahıllarda da bol miktarda bulunmaktadır. Doç. Dr. Halil Coşkun