nuşmasında Memleketimizin kesb-i servet edilmesi yolunu her şeyden evvel ziraat ve sanayi zi



Benzer belgeler
BVKAE

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Cumhuriyet Halk Partisi

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

Türkiye`de Sağlıkta Dönüşüm ve Endüstrimizin Mevcut Durumu

KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TARIM SEKTÖRÜ GZFT ANALİZİ

Birliği. Avrupa Birliği. Avrupa. Politikaları. Ortak Tarım. Dr.Mustafa ALTUNTAŞ Uzman Veteriner Hekim. ığır r ve Dana Eti. 3.

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE

SÜT SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM. Yusuf GÜÇER Ziraat Mühendisi İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

TÜRKİYE DE SÜT HAYVANCILIĞI POLİTİKALARI

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar Kasım 2014

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Tarımın Anayasası Çıktı

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

Türkiye de Yabancı Bankalar *

TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

/ Nisan 2009 PERŞEMBE. Resmî Gazete. (Mükerrer) Sayı : TEBLİĞ. Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

Türkiye Sığırcılık Sektöründe Yetiştirici Birliklerinin Yeri

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

AYDIN İLİ DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ OCAK 2016 KAYE EĞİTİM TOPLANTISI SEDA EMİNE PAYIK TEKNİK İŞLER ŞUBE MÜDÜRÜ

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ TÜRK EKONOMİSİNİN NERESİNDE

TEB KOBİ AKADEMİ Tarım Buluşmaları. 13 Aralık 2012 İZMİR

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

ALAN ARAŞTIRMASI II. Oda Raporu

TÜRK HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ VE PAMUK

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

Türkiye de Plastik Sektörü & Maliyet Tasarrufu Tekniklerinin Önemi

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Tarımsal Gelir Politikası/Amaç

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ÖNSÖZ. Dr. Ahmet ALTIPARMAK Antalya Valisi BAKA Yönetim Kurulu Başkanı. Tuncay ENGİN BAKA Genel Sekreteri

TÜRKİYE DE EKONOMİK KRİZLER VE TARIMA YANSIMALARI

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

Üretici, sanayinin dikte ettiği fiyatla karşı karşıya.

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

TARSUS TİCARET BORSASI

KUZEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİ TARIM SEKTÖRÜ GZFT (SWOT) ANALİZİ(2012)

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

GİTES TEKSTİL VE DERİ EYLEM PLANI

Dolaysız ölçme. Dolaylı ölçme. Toplam üretim yaklaşımı. Toplam harcama yaklaşımı Toplam gelir yaklaşımı

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

T.C. Kalkınma Bakanlığı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR DE SÜT HAYVANCILIĞI

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14)

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Dünya siyasi, ekonomik sorunların daha da arttığı, kutuplaşmanın ve karşıtlığın güçlendiği bir dönemi yaşıyor.

TEKSTİL MAKİNALARI. Hazırlayan Hasan KÖSE T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

GENEL EKONOMİK DEĞERLENDİRME

SAĞLIKLI HAYVANSAL ÜRETİM

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

AVRUPA BİRLİĞİ NDE TARIM POLİTİKASI VE ÇEVRE

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

TARIM POLİTİKASI. Prof. Dr. Emine Olhan. A.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

Transkript:

AB SÜRECİ,GLOBAL MALİ KRİZ,IMF GÖRÜŞMELERİ,YABANCI BÜYÜK SERMAYE IŞIĞINDA HAYVANCILIK SEKTÖRÜMÜZÜN DÜNÜ,BUGÜNÜ VE YARINI! ( Hayvancılıkta Performans Dergisi,Şubat 2009,Sayı:123 de yayınlanmıstır ) Adnan SERPEN Veteriner Hekim İZMİR Veteriner Hekimler Odası Onur Kurulu Üyesi E-Mail: adnanserpen@ttmail.com -adnanserpen@hotmail.com-adnanserpen@mynet.com-adnanserpen@yahoo.com Dünyada 2008 yılının sonlarına doğru başlayan global mali kriz Sayın Başbakanın de diği gibi ülkemizi teğet geçmiyor bilâkis matematik biliminin bir dalı olan geometri ifadesiyle ki riş geçiyor.bu yazıyı hazırladığım sıralarda Manisa nın dünyaca önemli organize sanayi bölge sinde dünya çapında üretim yapan Vestel,ECA,Döktaş,Cantaş v.s daha bir çok kuruluş kurban bayramı arifesine kadar 5000 işçinin işine son verildi.her geçen gün yeni işçi çıkışları olmakta dır.bu ara işten çıkarılan işsizlik maaşını hak edenler işsizlik maaşına müracaatta bulunmak üze re işkur önünde mahşer gibi uzun kuyruklar oluşturuyorlar.reel sektörde bu yaşananların zaten sı kıntı içinde olan tarım sektörüne yansımaması mümkün değil.çünkü her iki sektörde birbiriyle bağlantılıdır.ekonomik kalkınma bir bütün olduğundan tarım kalkınmanın önemli lokomotiflerin dendir.yine tarımsal gelişme,ancak sanayi ve hizmet kesimlerinin dengeli bir şekilde geliştirilme sine bağlıdır.o nedenle yaşanan global mali kriz tarım sektörünü yakından ilgilendirmektedir. Tarım,sektörel bazda bitkisel ve hayvansal üretimin oluşturduğu bir konsepttir.bu konseptin ö nemli bileşeni olan hayvancılık tarıma sağladığı katma değer açısından çok stratejik öneme sahip tir.işte bundan dolayıdır ki ülkemiz hayvancılık sektörünü,dünyada ve ülkemizde yaşanmakta olan global mali kriz,görüşmeleri devam eden IMF politikaları,küreselleşme ve serbest piyasa ekonomisi ve yabancı sermaye açısından ele alıp önümüzdeki aylarda ve yıllarda dünyada olu şacak yeni ekonomik düzen içindeki yerinin nerede olabileceğine bakmamız,değerlendirmemiz gerekiyor. Türkiye de hayvancılık Osmanlı Devletinden bu yana daima ulusal bir sorun olarak ele alınmış fakat nedense ulusal çıkarlarımızın doğrultusunda gerçek yerini bulamamıştır.ulaşım zor lukları ve yem yetersizliği,savaşlar ve ayaklanmalar,salgınlar,bunlarında önünde kaçakçılık ve a racılar hayvancılığımızı yüzyıllardır kemirip durmuştur.cumhuriyet dönemine baktığımızda ta rım politikamızın amacı buğday olmuş,o tarihte kişi başına yılda 22 Kğ et tüketilmekteydi (GÖ NÜLTAŞ,1983).Tarımsal faaliyetin, GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) dan almakta olduğu pay Kurtuluş Savaşından sonraki ilk yıllarda ekonomimiz fakir olmasına rağmen tarım ve sanayi ara sındaki denge başarı ile korunarak sağlanmıştır.daha sonra Cumhuriyet hükümetlerinin kurduğu milli sanayi incelenecek olursa sanayi tesislerinin genellikle küçük yerleşim birimleri ve belli bir havzaya hitap edecek şekilde kurulduğu,bunların çoğunlukla köy halkının vazgeçilmez temel ihti yaçlarını karşılamağa yöneldiği ve ilkel maddelerin yani hammaddelerin çoğunun köyden,kırsal alandan alındığı görülecektir.örneğin:sümerbank kırsal alandan pamuğu alır işler kırsal alana mamûl kumaş olarak,yine hayvancılık yan ürünü olan deriyi almış ayakkabı olarak,ebk ları can lı hayvanı almış et ve et mamûlleri haline getirip satmıştır.böylece tarım ve hayvancılık ve reel sektör arasında bir ekonomik döngü,entegrasyon sağlanmıştır(koçtürk,1967).bu döngüde çok önemli bir yere sahip et sanayi ilk kez 1936 yılında toplanan sanayi kongresinde ele alınmış ve o tarihlerde ABD den gelen uzmanlar tarafından hazırlanan rapor değerlendirilerek Türkiye de et

sanayinin kurulmasına karar verilmiştir.et sanayimizin temelini oluşturan EBK u 01.10.1952 ta rihinde K/871 sayılı Kararname ile 40 milyon sermaye ile kurulmuştu (AYERDEM,1993).Daha sonra çok partili dönemde,cumhuriyetin ilk yıllarında korunan sanayi ile tarım arasındaki denge korunamamış,gittikçe tarım aleyhine gelişmesi sonucunda bugün kürselleşme adı altında uygula nan politikalar sonucunda daha da bozularak deri uzak doğudan,mısır Çin den,abd den,pamuk Pakistan dan,süt Tozu ise AB ği ülkelerinden satın alınarak sanayide işlenmektedir. Yine 19.uncu asrın ilk yarısında başlayan sanayi devrimi ile eski çağda parmakla sayıla bilecek kadar az olan kalabalık yerleşim merkezlerinin sayısı gittikçe çoğalmış,bu merkezler kül tür,sanat ve ticaret merkezleri olarak çağın gelişmelerine ayak uyduran ayni zamanda yakınlarına kurulan sanayi kuruluşları ile bugünkü büyük nüfus yoğunluklarının yığınlar halinde yer aldığı şehir dediğimiz yerleşim merkezleri haline gelmiştir.bütün dünyada bu hızlı şehirleşme hareketi meydana gelirken zaman içinde şehirler büyük cazibe merkezleri haline gelmesi nedeniyle köy den şehre akın başlamıştır.çünkü şehirde elde edilen kazancın köyde tarımsal faaliyetten elde edi len kazançtan daha yüksek oluşu ve iyi yaşam şartları büyük rol oynuyordu.fakat üretken durum daki aileler tüketici duruma getirilmiş oldu.köyden şehre akın,bir anlamı ile de tarım kesimin den endüstri kesimine kayma anlamına geliyordu.dünyadaki bu sanayileşme süreci sonucunda köy ile şehir arasındaki denge tehlikeli bir şeklide sarsılırken,tarım kesimi ile sanayi kesimi ve hizmetler kesimi arasında ki dengede sarsılmış oldu.teknolojide ileri ülkelerden İngiltere ve A. B.D leri bu sarsıntıyı,produktiviteyi etkileyen araç ve gereçleri hizmete sokarak atlatmışladır (ÇADIRCI,1993,KOÇTÜRK,1967).Buda sanayi kuruluşlarının kalabalık şehirlerin bulunduğu yer lerden ziyade,tarımdaki fazla insan gücünün bulunduğu alanlara kaydırarak olmuştur.bu tarz bir sanayileşme ayni zamanda tarımda artan nüfusun ve bu nüfusun artan çağdaş ihtiyaçlarının kar şılanarak kırsal nüfusun ülke refahından adil bir şekilde pay alabilmesini sağlamıştır.fakat cum huriyetin ilk yıllarında buna özen gösterilirken çok partili dönemin başlamasıyla ucuz siyasi poli tikalar ve siyasi çıkarcılık nedeniyle bu denge sanayicinin ucuz iş gücü sağlaması gerekçesiyle gözetilmeyerek,istanbul, Adapazarı,Kocaeli,Adana,Bursa,İzmir gibi büyük şehirlerimizde sanayi hızla gelişerek yoğunlaşmasına göz yumulmuştur.köyden,kente göç hızla artmaya devam etmiş, köyde üretimin düşmesi,şehirden köye satılan sanayi ürünlerinin, köydeki tarımsal üretimi arttıra cak ve bu suretle köyden şehre satılan ürünlerin miktar ve kalitesini köy lehine düzenleyerek ka zancı arttıracak maddeler olmaması nedeniyle gittikçe fakirleşme meydana gelmiştir.bu fakirlik köyden şehre akının yapıcı sebebini oluşturmuştur. Dünyada yeni yeni başlayan sanayileşme sürecinde bu gelişmeler yaşanırken ülkemizde tarıma dayalı sanayi cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gelişmeye başlamıştır.birinci iktisat kongresi sonunda Hammaddesi yurt içinde yetişen ve yetiştirilebilen sanayi dalları kurulmalı dır şeklinde bir karar alınmıştır.diğer taraftan Atatürk 1 Mart 1924 de yaptığı Meclis açış ko nuşmasında Memleketimizin kesb-i servet edilmesi yolunu her şeyden evvel ziraat ve sanayi zi rai yede arıyoruz sözleriyle tarıma dayalı sanayilerin teşviki yolunda açık bir ifadede bulun muştur.1930 lu yıllarda tüm uğraşlara rağmen özel sektörde sermaye birikimi istenilen düzeye ulaştırılamamıştır.bunun sonucu olarak da,devletin belli ekonomik politikalar dahilinde sanayi sektörüne öncülük etme gereği ortaya çıkmış ve 1934 yılında planlı ekonomiye geçilmiştir.1960 lı yıllardan sonra tarımsal ürünlerin üretiminde sağlanan artış,bu ürünlerde katma değer artışının sağlanması ve pazarlanmasının günün şartlarına uygun olarak yapılması gereğini ortaya koymuş tur.planlı dönemde,yatırımcılar lehine getirilen ekonomik ve mali tedbirlerin tarıma dayalı sanayi de olumlu etkileri olmuş,büyük montajlı ve dış pazarlara yönelik üretim yapan sanayiler oluşma ya başlamıştır(çadirci,1993).tarım ve Hayvancılık kırsal ekonomik yapıyı meydana getiren iki önemli sektördür.ayni zamanda kırsal ekonomik yapıyı oluşturan bu sektörleri meydana ge tiren iktisadi üniteler,yani işletmelerin;gerek işletme yapıları,gerek üretim süreçleri,gerek ise işlet melerin kuruluş yeri ve toprağa ve doğaya bağımlılık açısından önemli farklılıklar vardır (ARAL,

CEVGER,2002 ).Hayvancılık Kırsal Kalkınmanın ve Sanayinin can damarıdır.kırsal sanayi işlet meleri nitelikleri gereği küçük,orta ve büyük sanayi konumlu işletmelerin uzun dönemde girdi ve ara mallarının üreticisi konumundadır.bu nedenledir ki dünyanın hiç bir ülkesinde,hayvancı lık geliştirilmeden kırsal ekonomik kalkınmayı başarmak mümkün olmamıştır (ARAL,1996,BAŞ,1993).Bu gerçeklere rağmen ülkemizde AB ği sürecine kadar gerçek anlamda,kır-kent fark lılığını ortadan kaldıracak şekilde tutarlı,nitelikli siyasi ve ekonomik politikaların uygulanmama sı,demokratik hukuk ve sosyal devlet anlayışından uzaklaşılması,kamu hizmetlerinin eşit ve den geli yaygınlaştırılmaması,eğitim ve kültür düzeyinin yükseltilmesine yönelik yeterli çalışmaların yapılmaması,bilim ve teknolojik gelişmelerin aktarılmaması,kitle ulaşım ve iletişim ağının yay gınlaştırılmaması,küresel piyasa ekonomisi çerçevesinde uygulamaya konulan 24 Ocak 1980 Ekonomik kararlar gibi faktörlerin doğrudan ve dolaylı olarak uzun süre olumsuz etkilemesi so nucunda hayvancılık sektörümüz bugünkü duruma gelmiştir. Hayvancılık,tarım konsept ini oluşturan,katma değeri çok yüksek,sektörel düzeyde strate jik bir üretim faaliyetidir.çünkü et daima tarihin bütün dönemlerinde milletlerarası ticarette ve sa vaşlarda ülkelerin kaderlerini değiştirecek kadar etki ederek büyük rol oynamış ve oynamağa da devam etmektedir.o nedenle bugün uzay çağını yaşayan ABD leri hayvan yetiştiricisine günde yaklaşık ortalama 7.5 $ (USD) sübvansiyon yapmakta olup (DOĞAN,2003) mandıracılık sek töründe yılda 75 milyar $ (USD) dolar,et sektöründe ise 400 milyar $ (USD) dolar para dönmek tedir (SERPEN,2007-1).Hayvancılık sektörüne tarımsal faaliyet içinde yarattığı katma değer açı sından baktığımızda,türkiye de yarattığı katma değer % 30 larda olmasına karşın AB ği ve ABD leri gibi ülkelerde bu oran % 70 lere kadar çıkmaktadır.gelişmiş ülkelerle aramızdaki bu katma değer farkı ister istemez bitkisel ve hayvansal üretim bileşenlerinin oluşturduğu tarım kon septinin bütünsellik içinde bu faaliyetlerin sürdürülebilir şekilde yapılmasını ve gelişimini sağla yacak bir sermaye oluşumuna olumsuz etki etmiş ve etmektedir.hayvancılık gelirinde en önemli unsur olan et,hayvancılık gelirine en fazla etkili olan faktörlerin başında gelir.ikinci,gelire etki eden önemli unsurlardan biriside süt dür.hayvancılık maliyetinde iş gücü ancak ve yaklaşık ola rak % 12.3 oranında yer alır.bu nedenledir ki hayvancılık az iş gücü ile çok gelir sağladığından bizatihi entansif bir maliyet karakteri taşır ve bu vasfından dolayı tarımın en prodüktif kesimi ol maktadır.bugün kişi başına istihdam maliyeti reel sektörde 87 bin $ (USD) iken hayvancılık sek töründe bu miktarın 1/7 si,yani 12.428 $ (USD) dolardır (CİVAN,2008,DPT,1966). Dolayısiyle hayvancılık,tarımsal faaliyeti ve ülke ekonomisini geliştiren,çiftlikten tüketicinin sofrasına kadar geniş yelpaze içinde yer alan tüm faaliyet alanlarında reel sektöre göre en düşük yatırımla en yük sek katma değer yaratan ve en düşük maliyetle istihdam olanağı sağlayan sektörel bir faaliyettir. Geçim kaynağı olarak ele aldığımızda,toplumsal ve sosyal boyuta sahiptir.bir bölgede yapılacak hayvancılık üretim faaliyeti o bölgenin insanının başka bölgelere iş için göç etmesinin rîzâen en gellenerek,kişinin geçimini bulunduğu yerde sağlaması ve toprağa bağlılığı, ayrıca yerel ve doğal olanaklardan azami yararlanılmasını sağlar.bunun sonucunda:büyük kentlerde gecekondulaşma ve konut talebinin artışının önüne geçilerek hem yerel,hem merkezi yönetimlerin belini büken ye ni yerleşim alanlarına yapılması düşünülen alt yapı harcamalarının önüne geçilmiş olur.göç du runca insanların bulundukları yerde devlet tarafından daha önce yapılmış olan okul,sağlık ocağı ve diğer alanlardaki kamu yatırımlarının hizmet vermesi sağlanarak hizmet dışı kalması ve ölü yatırım haline gelmeleri önlenmiş olur( ÖZ GIDA-İŞ,2004).Bugünün Türkiye sine baktığımızda tamamen bunun tersi yaşanmaktadır.kentlerimizde yaşanan sorunlar kırsal alandan yaşanan göç ler nedeniyle her geçen gün altından kalkılamayacak boyutlara ulaştığı gibi sosyal,ekonomik ve demografik yapıdaki bu hareketliliğe ve bozukluklara bağlı olarak sorunlar istenilen şekilde çö zülemediğinden bazı istenmeyen sosyal sorunlar yaşanmakta,çeşitli suç olaylarının karşımıza çık tığını görmekteyiz.bu yaşanan sorunlara küresel ısınmanın getireceği veya getirmekte olduğu so runlarıda ilave ettiğimizde oldukça tehlikeli bir süreçle karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkmakta

dır.sonuçta ulusal harcamalarımızda her geçen gün ciddi büyük artışların olması kaçınılmaz ol maktadır. Türkiye de ki tarımsal faaliyetlere ekonomi bilimi ve ticaret açısından baktığımızda,çeşit li şartlara bağlı olarak yıllar itibariyle veya yıl içinde aylar itibariyle arz ve talep dengesizlikleri ne bağlı fiyat dalgalanmalarının yaşanması kaçınılmazdır.çünkü talep bir yıl çok,bir yıl az ve o nu izleyen yılda tekrar artış olmakta,arz da talebe göre bir yıl az,bir yıl çok ve onu izleyen yıl tek rar azalma söz konusudur.arz ve talep arasındaki bu dengenin sağlanabilmesi için muhakkak mü dahale alımlarına ihtiyaç vardır.bunun için üretici birliklerine ve KİT ler ihtiyaç vardır.o neden le tarımsal faaliyetin ister bitkisel ister hayvansal üretim şekli olsun,üreticinin ve tüketicinin bir kurum veya bu kurumca uygulanan müdahale alımları ile korunduğu bir sektör olduğunu görü rüz.türkiye de hayvancılık sektörüne baktığımızda;arz-talep arasındaki dengesizliklerin ortadan kaldırılabilmesi için üretici birlikleri yeterince gelişmediği için yıllar önce bir KİT kuruluşu olan EBK (Et ve Balık Kurumu),SEK(Süt Endüstrisi Kurumu) ve YEM Sanayi gibi kuruluşlar kurula rak faaliyete sokulmuştur.ebk ları müdahale alımı ile fiyat oluşturmuşlar ve bunun sonucunda hayvan yetiştiricisinin sürdürülebilir bir hayvancılık faaliyetinde bulunmasını sağlamışlardır.ör neğin:1989 yılının Haziran ayından itibaren hüküm süren kuraklık göz önüne alınarak,besicileri desteklemek ve ülke hayvancılığının gerilemesini engellemek maksadıyla destekleme alımı için fazladan alım yapılması gibi (AYERDEM,1993,ÖZ GIDA-İŞ,2004).Nitekim 1983 yılının Ekim a yında özel sektör adına doğu ana dolu bölgesinde hayvancılıkla ilgili yaptığımız bir araştırma ça lışması sırasında Erzurum Hayvan Pazarında bir yetiştirici ile aramızda geçen diyalog sırasında yetiştiricinin söylediklerini dile getirmeden yapamayacağım.bu yetiştiricimizin o tarihlerde söyle dikleri daha dün gibi kulaklarımda yankılanmaktadır,şöyle ki; beyim ister şirketiniz alsın,ister devlet alsın,yeter ki bu yetiştirdiğimiz hayvanı alın ki,alın terimizin karşılığını alalım ve bizde üretime devam edelim (SERPEN,1983).O yıl ve tarihte dile getirilen bu istekler esasında bugün de hayvancılık sektörü ve sürdürülebilir hayvancılık faaliyeti açısından baktığımızda çok önemli olup her şeyi ifade etmektedir.işte bu gibi durumlar karşısında EBK larının piyasalardaki en ö nemli etkisi ise;müdahale alımlarında bulunarak,bunun sonucunda oluşan fiyatlara bağlı olarak pazarda istikrarı sağlaması,bunun sonucunda yetiştiricinin mağduriyetini önlemektir.ebk ları za manında % 5 in altında bir pazar payına sahip olmalarına rağmen serbest piyasayı engellemediği gibi piyasada istikrarı da sağlamışlardır.bu istikrar sayesinde yetiştirici önünü görebildiği için korkmadan üretmeğe devam etmiş hem özel sektör,hem EBK sürdürülebilir şekilde tesislerinde işlenmek üzere yeterli hayvan materyal i bulabilmiştir(öz GIDA-İŞ,2004).Fakat 24 Ocak 1980 kararları sonucunda Küresel Piyasa Ekonomisi adı altında yapılan düzenlemelere bağlı olarak EBK larının özelleştirilmesi için kararlar alınmış,sonuçta EBK larının özelleştirilmeğe başlan masıyla EBK ları piyasadaki bu görevlerini bırakarak piyasadan çekilmiş,yerini herhangi bir ku ruluş bugüne kadar doldurmadığı için hayvan sahibinin sürdürebilir hayvan yetiştirmesi için sağlanan şartlar ortadan kalkmış bulunmaktadır.tüm bu gelişmelerin yaşandığı sırada yetiştirici birlikleri diye bir oluşumun ve kooperatifçiliğin zamanında hatta bugün bile istenilen düzeyde olmaması nedeniyle meydan boş ve yetiştirici sahipsiz kalmıştır.yetiştirici önünü göremez hale gelince üretimde aksamalar başlamış,ürettiğine üreteceğine pişman olur hale gelmiş,her geçen gün fakirleşmekte,küresel sermaye bağlantılı sermaye odaklarının insafına terk edilmektedir. 2008 yılında süt alım politikalarında büyük sermaye kesiminin uyguladığı fiyat politikaları karşı sında Tarım ve Köyişleri Bakanlığının seyirci kalması sonucunda yetiştirici isyan edercesine çile den çıkarak çiğ süt alım fiyatlarına tepkide bulunması ve mitingler düzenlemesi bunun en güzel kanıtıdır.yine geçtiğimiz Kurban Bayramında kurbanlık hayvan fiyatlarına baktığımızda özellik le koyun yetiştiriciliğinde yaşanan ciddi düşüşler ve üretim maliyetlerindeki önemli artışlara kar şılık yeterli sübvansiyonun yapılmaması sonucunda yetiştirici kâr etmeden satmasına rağmen kurbanlık fiyatlarının kara borsa olarak değerlendirilmesi hayvancılık sektöründe yaşanan sıkıntı

dan kamu oyunun bir haber olduğunu,sahipsizliği ve politikasızlığı ortaya koyan güzel bir örnek tir.2002 Yılında hayvan yetiştiricisi ürettiği süt ile 3 (Üç) kg dolayında yem satın alırken,izmir in Ödemiş ilçesinde süt fiyatları 35.-Ykrş a kadar düşmüş,yem in kğ ı ise 80.-Ykr şa kadar çıktığı na şahit oluyoruz.bugün hayvancılıkta gelinen nokta ve yaşanan tablo budur.bunun sonucunda, bugün gelinen noktayı yıllar itibariyle tablo-1 ve tablo-2 de incelediğimizde,hem hayvan sayısı, hem de hayvansal üretim bazında düşüş yaşandığı gibi arz ile talep arasındaki farkında gittikçe büyüdüğünü görmekteyiz.hayvanların verim durumuna baktığımızda ise: inek başına süt verimi ortalama 1600 Kg /yıl,sığır başına karkas ağırlığının 160-170 Kg,koyun başına karkasın 18-20 Kg ve kuzu başına karkasın 14-15 Kg dır. 2010 yılında 80 milyona dayanacak nüfusumuzun Yıllar Sığır Manda Koyun Keçi Toplam 1945 9.810 848 23.386 16.248 50.292 1980 15.984 1.031 48.630 19.043 84.598 2000 10.765 146 28.492 7.201 39.399 2006 10.871 100 25.616 6.643 43.230 Tablo-1: Yıllar İtibariyle Türkiye Hayvan Varlığı ( Bin Baş ) Kaynak:DİE (CİVAN-2008) Yıllar Büyük Baş Küçük Baş Toplam 1950 36.023 52.457 88.480 1980 119.350 84.645 203.995 2000 358.683 132.532 491.215 2006 342.480 96.032 438.512 Tablo-2: Yıllar İtibariyle Hayvansal Ürün Üretimlerimiz ( Ton ) Kaynak:DİE (CİVAN-2008) hayvansal protein yönünden dengeli beslenebilmesinin temini için yılda 16 milyon 790 bin ton süt ve 2 mil yon 920 bin ton et üretimine ihtiyaç vardır.buna göre süt üretimimizin % 50,et üreti mimizin % 300 arttırılması gerekmektedir (CİVAN,2008).Türkiye,tarımını uzun yıllar Uluslar arası Para Fonu ( IMF ) ve Dünya Bankası odaklı yürüttüğü politikalara bağlı serbest piyasa eko nomisi adı altında yapmış olduğu düzenlemeler sonucunda,sübvansiyonlar gittikçe azaltılıp, üre timle ilişkisi kesilmesi sonucunda tablo-3 de görüldüğü üzere tarımsal alanda dışa bağımlılık giderek artmış adeta devamlılık kazanmıştır. Yıllar İhracat İthalat Denge 1998 2.357 2.125 +232 1999 2.058 1.649 +409 2000 1.659 2.123-464 2001 1.976 1.409 +567 2002 1.754 1.703 +51 2003 2.121 2.535-414 2004 2.542 2.757-215 2005 3.329 2.801 +528 2006 3.481 2.902 +579 2007 3.724 4.640-916 2007* 919 1.061-142 2008* 959 1.617-658 * Ocak Mart aylarına ait veriler. Tablo-3: Tarım Ürünleri Dış Ticareti (Milyon Dolar) Kaynak:TUİK (DEMİRÖZ,2008)

Tüm bu gerçekler ortada iken basına yansıdığı şekilde Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı nınca,ülkemizde 24 Ocak 1980 kararlarından sonra hayvancılık sektörümüzde yaşanan ve halâda yaşanmakta olan gerçek sorunlar görmezlikten gelinerek hayvancılığın gelişmesi için yabancı ve büyük sermayeye ihtiyaç var denmesi akıl ve mantığın kabul edebileceği bir durum değildir.çün kü Türkiye de hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar sadece sermaye odaklı olmayıp çok yön lüdür.o nedenle bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir.türkiye de şu andan itibaren bozu lan dengenin belirli bir grubun çıkarlarını engellemeden ve yabancı sermayenin çıkarlarını da ko rumak suretiyle bir dengeye oturtulması gerçekten zor ve sun î baskıları gerektiren bir yönetim şeklidir.türk Tarımı ile yerli sanayi arasına giren bazı çıkar çevreleri alım ve satış safhasında sağlanan çıkarları iki ünitenin de elinden alarak kendi kasasına aktardığı için bozulan denge, köy deki bunalımına ilave olarak artık şehirlerde de bir sosyal patlama yaratacak şekilde karşımıza çıkması,siyasi bir uyuşmazlığı yaratmış bulunmaktadır(koçtürk, 1967).Bugün Türkiye de çı kar gruplarının siyasi örgütlere kadar sızıp,çıkarlarını bu yoldan devam ettirmeye çabalamaları nın gerçek nedeni ve yabancı sermayeyi tek çözüm göstererek sayın bakanın bu yönde açıklama yapması tesadüfi değildir.işte Sayın Bakan kendisinin ve Bakanlığının çözüm için bu denge bo zukluklarını ilgili mercilere anlatıp düzeltmesi gerekir iken,bu görevi yabancı büyük sermayeden yapmasını beklemektedir.sorunun temelinde bu çelişki yatmaktadır.oysa dünyada sermayenin hayvancılık alanındaki faaliyet ve sorumlulukları bellidir.şayet sorun sermaye ise,hayvancılık için o kadar gerekli ve her şeyi çözecek idi de 24 Ocak 1980 kararları sonrası alınan kararlar so nucunda onlarca SEK ve EBK tesisleri özelleştirilmesine rağmen bu kuruluşlardan boşalan alan ları bugüne kadar niçin doldurmadı?,sermaye niçin bugüne kadar EBK ve SEK gibi kuruluşla rın görevlerini üstlenip bu kuruluşların zamanında sağladığı istikrarı sağlamadı veya sağlaya madı?.hangi sermaye grubu olursa bir ülkenin yetiştiricisinin içinde gizli ve saklı olan üretme ru huna asla sahip olamaz.çünkü sermayenin tek amacı gerektiğinde kapitalizmi en acımasızca kullanarak ve uygulayarak veya uygulanmasını sağlayarak karını yükseltmek ve para kazanmayı hedefler,üretim veya hayvancılık sektörünün gelişip gelişmemesi umurunda değildir,ikinci plan dadır. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerden sonra hayvancılık sektöründe ortaya çıkan tablo ve sonuçlar bunu doğrulamaktadır.hayvancılık,daha çok üretmek ve yetiştirmek için fedakarlık iste yen,az sermaye ve insan emeği ağırlıklı,düşük işletme giderleriyle pazar payı alabilen bir üretim faaliyetidir.biz veteriner hekimler bu sektörle mesleğimiz gereği iç içe olduğumuz için bu üretim ruhunun ne olduğunu çok iyi biliriz.nitekim bugün Türkiye de büyük sermaye grupları İzmir in Ödemiş ilçesinde olduğu gibi sütü yetiştiriciden 35.-Ykrş gibi yok pahasına bir fiyatla satın alırken yüksek fiyata tüketiciye süt ve süt ürünü olarak satmaktadır.bazı farklılıklar olmak la birlikte et içinde ayni durum geçerlidir.mevcut siyasi otorite ise serbest piyasa ekonomisi savı nın arkasına sığınarak adeta seyretmektedir.sermaye kesiminin niçin böyle davrandığını sorgula dığımızda;ticari baktığı için kendisini garanti altına almak için veya daha değişik ortaya koyduğu mazeretinde haklı olabilir fakat böyle bir uygulamadan hem yetiştirici hem tüketici mağdur du rumdadır.yine sermayenin mevcut yapısına baktığımızda;yıllar önce Sayın Merhum Turgut Özal ın TUSIAD toplantısı için yaptırdığı bir araştırma sonucu bugün hala geçerliliğini koru makta olup buna göre % 30 öz sermaye,% 70 kredi ile çalıştıklarıdır.o zaman olduğu gibi bugün dünyada yaşanmakta olan global mali kriz sonucunda reel sektör ayakta duramıyor feryatları yük selmektedir.o tarihlerde Sayın Merhum Turgut Özal yalılarınızı satın,bugün ise Sayın Başbakan zuladakileri çıkarın demiştir(donat,2008).durum böyle olunca kredi maliyetleri ürüne yansı dığı için tüketici hayvansal ürünü pahalıya tüketmek zorunda kalmaktadır. Sermayenin tek taraflı bu çıkarcı politikaları ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ortaya koyduğu politikasızlığı birleşin ce Yetiştirici önünü göremediğinden sürdürülebilir bir faaliyette hem bulunamıyor hem de dünyadaki gelişmiş ülkelerdeki yetiştiricilere sağlanan sübvansiyon olanaklarından eşit

şekilde faydalanamadığından haksız rekabetle karşı karşıya bırakılmaktadır.kaba tabiriyle hayvancılık sektöründe tam bir ekonomik terör hakim ve yaşanmaktadır.buna rağmen hayvan yetiştiricilerimiz dişini tırnağına takarak üretmek için mücadele etmektedirler.tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında sayın bakan hiçbir şey olmamış gibi basın ve medyaya sık sık yaptığı açık lamalarında hayvancılık sektörüne büyük kaynaklar aktardıklarını dile getirmektedir.o zaman; ya Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetiştiricinin ve sermaye kesiminin maliyetlerini aşağı çekecek şekilde gerekli,yeterli piyasa ve alt yapı düzenlemelerine yönelik tedbirleri alamadı veya aldı ise almasına rağmen bu kötü gidişat devam ediyorsa,yapılan uygulamanın yanlış olduğu ortaya çık maktadır. Hayvancılık bir uzmanlık alanı olup Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanının hayvancılık sek töründe yaşanan sorunların çözümü için sadece sermaye odaklı bakış açısı ile yaklaşması,değer lendirmesi,mensubu bulunduğu siyasi otoriteye bu şekilde empoze etmesi hiçbir şekilde kabul edilebilir bir çözüm şekli değildir.sorun sistem sorunudur,ülke genelinde gelir dağılımındaki bo zukluk,tarımsal alandan sanayi kesiminin sermaye birikimini sağlayabilmek için uzun yıllar yapı lan transferler,1980 li yıllardan itibaren ortaya çıkan ve dünyayı saran serbest piyasa ekonomi sine bağlı küreselleşme hareketi doğrultusunda alınan 24 Ocak 1980 tarihli ekonomik kararlar gereği ortaya konulan uygulamaların hala sürdürülmeğe çalışılması ile bağlantılıdır.çünkü Ulus lararası Para Fonu,Dünya Bankası,Uluslararası Eximbank,Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve GATT gibi kuruluşlar küreselleşmenin dünya üzerindeki hiyerarşik mekanizmasında yer alan önemli kuruluşlar olup uzun yıllardır ABD ve AB ği güdümünde dünya ekonomisinin bütünleş tirilmesi ve yönlendirilmesi adı altında küreselleşme sürecine yönelik faaliyet ve çalışmalarda bulunan,bu faaliyetleri sırasında ülkeleri bu yönde kanalize eden kuruluşlardır.bunun sonucunda gerek sahip olduğu coğrafya,gerekse jeopolitik,jeostratejik ve jeoekonomik konumu itibariyle, uluslararası büyük güçlerin ve bölgesel güçlerin politikalarının güzergahı üzerinde olan Türkiye küreselleşmenin odağı olmuş(durgut,2000) fakat zaten zor ayakta duran,dünyadaki gelişmeler den uzak hayvancılık sektörümüz korumasız bir şekilde 24 Ocak 1980 kararlarıyla uluslararası sisteme açılması,yıllarca alt yapısını kuvvetlendirmiş,kurumsallaşmış,çok özel sübvansiyonlar dan faydalanan,rekabet üstünlüğüne sahip hayvancılık alanında faaliyet gösteren batı firmalarının büyük karlar elde etmeleri karşısında,yıkıma sürüklenmesine yol açılarak bugünkü istenmeyen tablonun ortaya çıkmasına neden olunmuştur.bunun sonucunda ülkemize siyasal,sosyal,ekono mik,tarımsal,veterinerlik,hayvan ve halk sağlığı açısından büyük zararlı etkileri olmuş olmağa da devam etmektedir.bugün dünyada yaşanmakta olan global mali krizi de dikkate aldığımızda so run çok ciddi facia boyutlarındadır. Küreselleşme sonucunda hayvancılık sektörümüzde yaşanan bu çöküşün düzeltilip,sektö rün ayağa kaldırılması için hayvancılığımızı geliştirme adına büyük sermaye kesiminden medet umulması,bu kesim tarafından çözüm olarak gündeme getirilen ve düşünülen büyük çiftliklerin kurulmasına yönelik fikir ve düşüncelerin;biraz hayalci,ülke ve dünya gerçeklerinden uzak,gerçe ği yansıtmayan bir yaklaşımdır.çiftliklerin büyüklükleri arttıkça hayvan sağlığıyla ilgili sorunlar da beraberinde artmaktadır.nitekim hayvancılık alanında gelişmiş AB ve ABD de bile büyük sermayenin payı bellidir,bu ülkelerin hayvancılık sektörleri büyük sermaye sahiplerinin büyük kapasiteli çiftlikler kurmaları sayesinde olmamıştır.bilhassa geniş yetiştirici kitlelerinin iyi bir şekilde organize edilip örgütlenmesiyle olmuştur.girmek için can attığımız ve geriye saymağa başladığımız AB ne baktığımızda son verilere göre AB deki kooperatiflerin;et,süt ve tavukçuluk ürünlerinin pazarlanmasında % 90 lara varan paya sahip olduğunu görüyoruz(civan,2008).ser mayenin en etkin olduğu ve serbest piyasa ekonomisinin önde gelen lider ve savunucusu ABD de bile,ülkemizde çözüm olarak gösterilen küçük yetiştiriciyi hatta kooperatif ve birlikleri saf dı şı bırakarak büyük sermaye kesimine kurdurulması düşünülen büyük çiftliklerin payı bile tablo- 4 de görüldüğü üzere ülke genelinde % 4 ü geçmemektedir.yine AB ği ülkelerindeki sürü büyük

Hayvan Sayısına Göre Sürü Büyüklüklerindeki Dağılım ( % olarak) Kapsam alanı,bölge 1-29 30-49 50-99 100-199 200-499 > 500 Kuzey Doğu Bölgesi 17 25 38 13 5 2 Yukarı Orta Batı Bölgesi 38 18 27 13 3 1 Batı ve Güney Bölgesi 35 3 7 10 16 28 ABD Geneli 28 19 30 13 6 4 Tablo-4: ABD de hayvancılık sektörü sürü büyüklükleri Kaynak:NASS (KUYULULU-2007) Ortalama Sürü Hayvan Sayısına Göre Sürü Büyüklüklerindeki Dağılım (%) olarak Ülkeler Büyüklüğü (Baş Sığır) 1-2 3-9 10-19 20-29 30-49 50-99 100 Almanya 36.0 3.2 13.6 22.8 19.6 21.3 15.7 3.8 Belçika 35.3 3.3 7.4 15.5 19.8 30.8 21.4 1.7 Danimarka 75.0 2.3 4.2 4.8 5.7 17.9 37.2 28.0 Fransa 35.8 2.8 4.4 11.5 20.3 39.7 20.1 1.2 Hollanda 54.1 4.6 7.0 6.5 8.0 21.2 43.6 9.1 İtalya 25.2 16.6 30.4 18.1 9.8 10.8 9.3 5.0 Birleşik Krallık 79.2 3.6 7.4 5.6 6.9 15.8 32.1 28.7 Yunanistan 13.7 39.6 22.3 17.9 6.1 7.4 5.1 1.6 İspanya 17.6 24.5 26.7 18.7 11.8 10.9 5.7 1.9 Portekiz 15.2 37.9 21.6 14.5 9.9 8.7 6.0 1.5 Slovenya 6.5 39.9 39.4 14.9 3.8 1.5 0.5 0.1 Tablo-5: AB Ülkelerinde hayvancılık sektörü sürü büyüklükleri Kaynak:Avrupa Komisyonu (KUYULULU-2007) Kapsam Alanı,Bölge Ortalama Sürü Büyüklüğü ( Baş Hayvan Sayısına Göre Sürü Büyüklüklerindeki Dağılım ( % olarak) Sığır/ İşletme ) 1-9 10-19 20-49 > 50 Türkiye Geneli 5.7 85.3 11.2 3.2 0.3 Soy Küt.İşltm. 11.4 65.3 21.1 10.8 2.9 Tablo-6 : Türkiye de sürü büyüklüğü Kaynak:DİE (KUYULULU-2007) lükleri tablo-5 de,türkiye ile ilgili bilgiler ise tablo-6 de görülmektedir.tüm bu gerçekler ortada iken bunları görmeyip tersini savunmak güneşi balçıkla sıvamaya benzemektedir.hala böyle bir yanlışlık gündeme getirilip savunuluyor ise bunun adına kısaca küresel sömürü düzeni desek her halde yanlış olmaz.çünkü küreselleşmenin perde arkasını dikkatlice incelediğinizde bunu ra hatlıkla görebiliyoruz.nitekim 15 Mart 2007 Tarihinde E.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Teknolojisi ve Süt Teknoloji si Bölümlerince ortaklaşa düzenlenen AB Üyelik Sürecinde Türkiye de Süt Sek törünün Mevcut Durumu,Rekabet Olanakları,Sorunları ve Çözüm Önerileri konulu sempozyu ma katılan Alman ve Hollandalı uzmanların,toplantıya katılan dinleyiciler tarafından sorularla sıkıştırılınca,türkiye yi büyük bir Pazar olarak gördüklerini bunun için her türlü hayvansal ürünü satmak için uğraştıklarını açık ve seçik olarak beyan etmişlerdir(serpen,2007-2).bugün Polon ya AB ne girme uğruna hayvancılık için istenen kotayı tutturamadığı için hayvancılık alanında ileri AB ği ülkelerinden et,süt ve peynir ithal etmek mecburiyetinde bırakılarak bir Pazar haline getirilerek bedelini bu şekilde ödemektedir.türkiye de oynan oyunda bu yöndedir.

Küresel sermayenin doğrudan etkileri dışında,dolaylı olarak tıpkı 1980 sonrasında olduğu gibi esas sorunlar dondurulup beklemeye alınarak;gerek pazar için üretim yapma amaçlı düzenli işletmeler kurmaya yönelik kredi taleplerinde,gerek ise hayvan yetiştiricilerine damızlık düve it halatının,ülke süt sığır yetiştiriciliğinin geliştirilmesi için adeta tek çözüm yolu gibi çok eksik ve yanlış görüşlere rağmen empoze edilerek kaynakların büyük bir kısmı bu yönde kullanılmış (U LUDAĞ,1994),hatta et fiyatlarını düşürmek,tüketiciye ucuz et yedireceğiz edebiyatı yapılarak et ithalatı bile yapılmış,benzer uygulamalar yine günümüzde;dpt den hayvan hastalıklarıyla ilgili sürdürülebilir bir mücadele için kaynak talep edilmesine rağmen gerekli kaynağın sağlanamama sı(aşkaroğlu,2008,iyisan,2008),mevcut veteriner hizmetlerinin kuvvetlendirilmesine yöne lik gerekli çalışmaların yapılmaması sonucunda bulaşıcı zoonotik hastalıklarda ciddi artış görül mesi üzerine bazı çevrelerce hastalıklardan arî damızlık hayvan bulamıyorum gerekçesiyle hay van ithalatı yapılmış ve yapılmaktadır.fakat elime ulaşan güvenilir gayri resmi bilgilere göre dün yada yaşanan global mali krize bağlı olarak hayvan ithalatı yapan firmaların bir gemiyi doldura cak şekilde yeterli sipariş alamamaları sonucunda ithalat yapamadıkları ve bazı personelin işine son verdikleri yönündedir. Bilindiği kadarıyla,zaman zaman yurt dışından ithal edilen damızlıkların büyük çoğunlu ğu dış kaynaklı program-kredi anlaşmalıdır.bu tür kredileri açan ülkeler,bir yandan üretimlerine pazar bulmada karşılaşılan dar boğazı aşarken,bir yandan da kadro fazlası sığırlarını iyi fiyatla satma gibi çok yönlü fayda sağlamış olmaktadır.belirli gelişme düzeyine ulaşmış olsalar bile,he men tüm ülkelerde,bilinçli yetiştiriciler,üstün kaliteli damızlıkları kendilerine alıkoyarken,sırala manın gerisinde kalanları pazara arz ederler.bunlar henüz sağılmamışlar fakat düşük verimli,ku surlu familyalardan gelen ve gelişmeleri genelde iyi iz bırakmamışlardır.bireylerin soy kütükle rinde yüksek verimli bireylerin bulunması,bunlarda mutlaka yüksek verimli olacağı anlamına gel mez.beklenen verimleri sürü ortalamasının çok gerisinde yada yakındadır.babalarının denenmiş olup olmadıkları da çoğunlukla belirsizdir.üstelik bunlarla beraber ülkeye gelen gizlide kalmış bir dizi hastalıklar ve çevreye uyum sorunları başta yetiştirici,ülkenin başına dert olmaktadır (U LUDAĞ,1994).Tüm bu bilimsel gerçeklere rağmen 1980 li yıllardan itibaren yıllardır bu kısır döngü sistemli bir şekilde yaşanmakta,geçmişten ders alınmamakta,köklü çözümler üretilmemek te,bunun yerine küresel yabancı sermayenin arkasına sığınılarak çözüm üretilmek istenmektedir. Oysa bel bağlanan,hayvancılık sektörü için kurtarıcı gibi bakılan küresel yabancı sermaye tah min edildiği gibi olmayıp her şeyin ağır bir bedeli bulunmaktadır. 19.Yüzyılın ortalarından itibaren gündelik sıkıntıları aşabilmek için borç yalanına ve batı lı dost yılanına sarılan osmanlı nın nasıl çaresizliğe gark olduğu az buçuk siyaset ve iktisat tarihi mürekkebi yalamış herkesçe bilinir(mete,2007).1878-1881 yılları arası Osmanlı hazinesinin Dü yûnu Umûmiyye ye teslim olduğu yıllardır.fakat geçmişte yaşanan bu kötü olaylara rağmen Türkiye de halen süren hâkim politikaların temeli,1978 in Temmuz ayında,dünya Bankası nca hazırlanan raporla atılır.1980 darbesiyle uygulamaya konan bu raporla,türkiye nin 1978 e kadar başarıyla süren kalkınmacı,bireysel ve küçük ölçekli sermaye birikimlerine dayalı yapısı, büyük ölçekli çok uluslu sermaye ilişkisinin kontrolünde serbestleşmeyi savunan bir dinamiğe dönüştü, böylece Cumhuriyet ile yırtılan borç gömleği yeniden Türkiye ye giydirilmiş oldu (BULUT, 2008-1).1980 li yılların başından itibaren adım adım dünyada devreye giren serbest piyasa ekono misiyle küreselleşme adı altında adeta bir nevi modern sömürü olan yeni bir düzen başlatıldı (KAZGAN,1997).Bu yeni düzen bugün öyle bir noktaya gelmiş durumdadır ki,yaşanmakta olan global mali krizin perde arkasına baktığımızda,bugün ekonomik kriz diye gösterilen ;küresel şir ketlerin Amerikan devletinin içini boşaltma operasyonudur Amerikan halkının birikimleri emperyal olacak küresel oyunculara aktarıldı Ayni kural AB içinde geçerli..(bulut,2008-2).dünyaya yeni bir düzen,yani serbest piyasa ekonomisiyle kürselleşme getirilmesi ise hiç ne densiz değil.inceleneceği gibi,bir yandan 1970 li yılların başından itibaren yaşanan krizde ser

mayenin her biçimiyle kârlılığını arttırmak için küreselleşme baskısına girmesi ve yeni teknolo jilerin bunu kolaylaştırması;bir yandan merkez içinde çekişme-ticari çatışmaların artması ve yeni güçlü rakiplerin ortaya çıkması,bir yandan gelişmekte olan ülkelerin başkaldırı hareketlerini izle yen yoğun dış borçlanmaları ve bunlarında harekete geçirilmeleri yeni düzenin temelinde yatı yor.yani küreselleşmeyi salt teknolojik devrimlerin getirdiği çerçevede çözümlemek yeterli de ğil.bunun siyasal-kurumsal-ekonomik boyutları da çok önemli.bu yeni ekonomik düzenin hiçbir sosyal boyutu yok;bu nedenle en zengin ülkelerde bile kaldırımlarda yaşayan insanlar,işsizler gi derek çoğalırken,çevre de ekonomik sorunlar daha ciddi boyutlara ulaşırken,kürselleşmenin o lumsuzluklarına neredeyse hiç kimse karşı çıkmadı (KAZGAN,1997).Fakat bugün kürselleşme nin geldiği noktaya baktığımızda bunun liderliğini yapan ABD de yıllarca küreselleşme adı altın da yapılan mali maniplâsyonlara rağmen yaşadığı mali kriz tüm dünyayı etkilemekte,dünya adeta içinden çıkılamayacak bir kaosun içine düşmüştür.fakat gelişmeler bununla da kalmayıp yeni dünya düzeninin sonu gelmiş olmakla beraber sonun gelmesi,sessiz-gürültüsüz olmayacak aksine tıpkı,iki dünya savaşı ve bunların arasındaki büyük depresyon da ( 1910-1945) olduğu gibi çok fırtınalı olacağa benziyor.çünkü çok-uluslu-şirketler (ÇUŞ),bazen ulus-ötesi-şirketler diye tanım lanan dolaysız yatırımlarda yeni bir olgu değil.xix.yüzyıl, doğal kaynakların işletilmesine yöne lik büyük çapta Batı yatırımına tanık oldu,sömürge-yarı sömürge durumundaki topraklarda.an cak günümüzdeki ÇUŞ in küresel örgütlenmesi,dün olduğundan çok farklı;göreli maliyetlere gö re üretimin her aşamasını farklı bir ülkede gerçekleştirip bu yarı mamulleri bir başka ülkede bir leştirebiliyorlar.ayrıca yerli sermayeyle ortaklıklar kurabiliyorlar.1980 li yıllara kadar bu biçi miyle dolaysız yatırımların sınır ötesi hareketleri devlet denetimine tâbiydi;serbestleşme bunlar üzerindeki denetiminde kalkmasını sağladı(kazgan,1997). Bugün Türkiye de serbestleşme adı altında bu denetim kalkmış bulunmaktadır.bununla da kalmayıp küreselleşme ve yeni ekonomik düzenin küresel aktörlerin hedefi;avrupa nın kurumlaştırdığı ulus-devlet yapısı üzerinde de etki de bulunarak ulus-devletin birçok işlevini doğrudan yada yarattığı etkilerle dolaylı biçimde aşa rak ulus-devlet yapısının zayıflatılarak iş yapamaz hale getirilmesidir.türkiye 1980-1990 arasın da küreselleşme edebiyatının gerisindeki gerçekleri yeterince değerlendiremediği içindir ki, gö zü çok kara olarak politikaları uygulamaya soktu.bilgi çağında,basit bilgileri bile yetkinlikle de ğerlendiremedi (KAZGAN,1997).Bunun sonucunda hayvancılık sektörümüzün can damarı EBK, SEK ve YEM Sanayi gibi kuruluşların özelleştirilmesine hemen başlanmış,bunun yanı sıra ABD ve AB ği dünyanın en yüksek sübvansiyonlarını hayvancılık sektörüne uygularken 24 Ocak 1980 kararları uygulamaya konmuş,sübvansiyonlar kademeli olarak azaltılarak sözüm ona serbest piya sa ekonomisi kurallarına uygun hale getirilmeğe başlandı ve bu yanlış politikalar sonucunda bu gün gerek bitkisel üretim,gerek hayvansal üretim dibe vurmuş,üretici ve yetiştirici perişan olmuş, yokluk ve sefalete itilmiş,öyle hale gelmiş ki hayvanını muayene yaptırdığı veteriner hekim e mu ayene,tedavi ve aldığı ilacın ücretini dahi ödeyemez hale gelmiştir.zaten ekonomik yönden çok zayıf olan Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerimizdeki sosyo-ekonomik yapının mevcut du rumu dikkate alınmadan,türkiye nin dünya ekonomisiyle bütünleşme adı altında 24 Ocak 1980 tarihinden itibaren yürüttüğü ekonomik politikalara bağlı olarak çalışan kitle aleyhine geliş melerin sonucunda Erzurum gibi hayvancılığın merkezi bir yerde hayvan sayısı 6 (altı) milyon dan,600 (altı yüz) bine düşmüştür.yine 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarının uygulamaya konul ması ile birlikte özellikle Güneydoğu bölgemizde 1984 de PKK eylemlerinin başlaması herhal de bir rastlantı olmasa gerek(kazgan,1997,serpen,2007-3).bugüne kadar teröre harcanan pa ranın 500 milyar $ (USD) dolar olduğu dile getiriliyor.çünkü bu gelişmeler bir rastlantı olmayıp her şey bir süreç dahilinde gerçekleşmektedir.yine 1980 li yıllardan bugüne kadar yürütülen eko nomik politikalar açısından baktığımızda,türkiye nin kendi insanı için harcaması gereken bu ülkenin ürettiği katma değerler,1980-2006 yılları arasında 450 milyar $ (USD) dolardan fazlası faiz olarak ödendi.yine yatırım harcamalarımız 27 yılda 2.5-3 kat arasında artış gösterirken,iç

borç faiz ödemelerimiz 75 ten,dış borç faiz ödemelerimiz ise 19 kattan fazla arttı.iç ve dış borçlara ödediğimiz faiz deki artış oranı,ilk başladığı noktaya göre ortalama 50 kattan fazla artış gösterdi.2003-2007 yılları arasında sıcak para,düşük kur,artan dış ticaret açığı,cari açık gibi et kenlere bağlı olarak haftada 1 (Bir ) milyar $ (USD) dolar faiz ödendiği dönemler oldu (BULUT, 2008-3).Bu şartlar altında siz gerek ABD,gerek ise AB ülkelerinin hayvan yetiştiricisine ödemiş olduğu sübvansiyonu nasıl ödeyebilirsiniz?,hayvancılık sektörünü düşmüş olduğu dar boğazdan nasıl kurtarırsınız?,hayvan hastalıklarıyla mücadelede veteriner teşkilatına nasıl kaynak ayırabi lirsiniz? mümkün değil.bir haftalık faiz bir yıl boyunca hayvancılık sektörümüze kanalize edilmiş olsa neler olmaz neler, yetiştiricimiz ahırdan çıkmaz,bayram eder.nitekim 18.04.2006 tarihinde kabul edilen ve 25.04.2006 tarih ve 26149 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 5488 sayılı Tarım Kanunu nun Tarımsal Desteklemelerin Finansmanı başlıklı bölüm,madde- 21 de; Tarımsal destekleme programlarının finansmanı,bütçe kaynaklarından ve dış kaynakla rın dan sağlanır.bütçeden ayrılacak kaynak,gayri safi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz hükmüne rağmen bütçeden istenen kaynak ayrılamamaktadır(üstüner,2008).peki nerede o kaynak? Niçin ayrılmıyor?.çünkü şu anda bütçenin yarısı faiz ödemelerine ayrıldığından tarım ve hayvancılık sektörümüze hangi paradan nasıl kaynak ayırıp bu ülkeler gibi üretim yapacaksı nız?. Bırakalım bütçeden bu kadar büyük meblağın ayrılmasını küçük bir meblağ olmasına rağ men mevcut siyasi otorite,bakanlık bulaşıcı zoonotik hastalıkların yayılmaması ve önlenmesi, hayvan ve halk sağlığı ile maliyenin vergi gelirleri açısından büyük öneme sahip suni tohumlama teşviklerini bile kaldırarak yalnız dostlar alışverişte görsün ve kendimizi avutacak şekilde hayvan cılığı geliştirme adı altında sürekli,belirli zaman aralıklarıyla hayvan ithalatıyla avutularak,birile rinin pazarı haline getirilerek,bu sarmalın içinde dönmekle meşgulüz ve yine ne gariptir ki bu kadar Veteriner ve Ziraat Fakültelerine rağmen nerede ise elimizi açıp dua edip yabancı sermaye nin gelip kurtarmasına bel bağlanılmaktadır. Bugün sermayenin küreselleşmesinin gerektirdiği mali piyasaların serbestleşmesi sonu cunda ÇUŞ in diğer dünya ülkeleri üzerinde kurduğu sermaye baskısı ile kâr hadlerini sürekli yükseltecek şekilde yararlanmalarına rağmen (KAZGAN,1997),ABD de yaşanan mali krizin önü ne geçilememiş ve bu krize bağlı diğer dünya ülkeleri üzerinde duraklama ve sosyal dengenin bo zulmasına neden olan gelişmeler yaşanmakta,2009 yılında daha da ilginç gelişmelerin yaşanması olasıdır.çünkü ABD de yaşanan krizin boyutu oldukça derin,obama yemin edip göreve başlama sıyla birlikte kurtarma operasyonuyla ilgili olarak kaynakları doğru yönde kullansa dahi düzelme geçici olacaktır.ünlü ekonomi profesörü Nouriel Roubini nin henüz dibi görmedik,hâlâ sakin olun diyenler zavallı (BULUT,2008-2,VATAN,2008) şeklinde basında yer alan açıklamaları çok anlam ifade ediyor.tüm bu gelişmeler yaşanırken küreselleşme bir yandan ekonomi düzleminde toplumların içinde ve ülkelerin arasında var olan ekonomik çelişkileri derinleştirirken,bir yandan da çelişkileri giderme işlevi olan ulus-devletin işlevlerini elinden alıyor,çelişkileri hafifletebile cek politika araçlarını yok ediyor(kazgan,1997).eisonhower ın 1961 de Askeri-endüstriyel kompleks Amerika yı ele geçirmeye başladı,bu gelişim yönetim için büyük tehlikedir.. (BULUT, 2008-2)şeklindeki açıklamaları çok manidardır.tüm dünyanın global mali krize bağlı bugün gel diği noktadaki küresel şirketlerin durumu maalesef budur.bunun yanı sıra dünyada yaşanmakta olan global mali kriz sonucunda sermaye ve para hareketlerinde ciddi bir daralma yaşanırken bü tün umutları küresel büyük yabancı sermayeye bağlamak ne kadar akılcı politikadır,bunun değer lendirilmesini siz okuyuculara ve bu sektördeki yetiştiricilerin taktirine bırakıyorum. Bugün global mali krizin yaşandığı dünyaya baktığımızda,küresel şirketlerin ulusal devlet leri tasfiye etme sürecinin hemen öncesinde büyük devletlerin başına küçük adamlar stratejisi gereği kilit bütün ülkelerde basiretsiz yöneticiler iş başına getirildi.ulus devletler, İlginç adam lar ve kasaları kurtarma operasyonları adı altında şirketlere aktarılan ülkeler.ulus devlet ler tasfiye ediliyor (BULUT,2008-2).Türkiye 1980 li yıllardan bugüne kadar dünyada yaşanan

böyle bir süreç içinde tarım ve hayvancılık politikalarını belirlemeğe çalıştı veya belirledi ve bu nun mücadelesini verdi,vermeğe de devam ediyor.tüm bu yaşanan sürece bağlı olarak Türkiye bugün ülke bütçesinin yarısını faiz adı altında yurt içi ve yurt dışı odaklara aktarıyorsa,finans piyasaları büyük rant yaratıyor ama halkın yüzde 99 u çark dışında ise,özelleştirme adı altında varlıklarının satıldığı (BULUT,2008-4) veya satılması söz konusu ise sermayenin bile hayvancı lık sektörüne yönelik yapacak bir şeyi yok demektir.çünkü bugün dünyanın geldiği şu anki nokta da ortaya çıkan yeni şartlar ciddi anlamda bir kaynak sıkıntısı yaşanacağını göstermektedir.böyle bir ortamda yabancı sermayeden medet ummak ise çok fazla iyimserlik olur.onun için ülke ola rak tarım ve hayvancılık alanında tıpkı cumhuriyetimizin ilk yıllarında olduğu gibi tüm kaynakla rımızı seferber ederek üretim seferberliğine gitmemiz gerekiyor.dünyada bugün küresel piyasa ekonomisinde meydana gelen gelişmeler ve yaşananlar bunu ortaya koymaktadır.fakat siz hala 2007 yılının desteklemelerini yetiştiriciye ödeyememiş iseniz bunu elbette gerçekleştiremezsiniz. Bugün dünyada çiftlik hayvanı ve çiftlik hayvanı ürünlerine ilişkin ticaret,küresel tarım sal ticaretin 1/6 sını oluşturmaktadır.söz konusu ticaret esas olarak gelişmekte olan ülkelerde ar tan insan nüfusu,ekonomik durum ve tüketici tercihleri doğrultusunda oluşan talebe bağlı olarak şekillenmektedir(temizyürek,2008).yine dünyada besin temininde yaşanmakta olan veya ile ride küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanacak sorunların ortaya çıkaracağı besin sıkıntı son 20 (yirmi) yıla damgasını vuracaktır(milliyet,2008).insan beslenmesinde vazgeçilemez olan hay vansal besin üretimi,ham maddesini tarımdan alan bir sanayi dalı olarak (Animal Production In dustry),tarım ve Sanayi kesiminin avantajlarını içeren çok yönlü katkılarıyla her iki kesimin ve önde gelen ihracat olanaklarıyla da kalkınmanın itici gücünü oluşturmaktadır.nitekim dünyada yaşanan mali kriz çerçevesinde Sayın TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile görüşmelerde bulu nan IMF heyetinin,düne kadar Modası geçti,çıkın dediği tarımı dünyada yaşanmakta olan mali krizden çıkış için tarımı bir avantaj olarak göstermesi bir tesadüf değildir.fakat dünyada yaşan makta olan global mali kriz nedeniyle yapılan ekonomik forum ve tartışmalarda ekonomi uzman larının IMF ile ilgili değerlendirmelerde,bazı bürokratların yanlış bilgiler vererek IMF yi yönlen dirdikleri yönündeki açıklamaları dikkat çekicidir.dünyada global mali krize rağmen reel sektör de çok ciddi küçülme yaşansa da insanların beslenmeye ihtiyacı olması nedeniyle tarım konsepti nin önemli bileşeni olan hayvancılık sektörünün hayvansal besin temini açısından önemi ve sağlayacağı çok yönlü katma değeri yadsınamaz.tüm bunlara rağmen hiçbir ülkede dahi olmama sına rağmen hayvancılık sektörünün gelişmesini yabancı ve büyük sermayeye bağlamak çok bü yük hatadır.hayvancılığı gelişmiş ülkeleri incelediğimizde AB ve ABD de sermayenin hayvan cılık sektöründeki etkileri tablo-4 ve 5 de görülmektedir.sermayenin dışında geniş yetiştirici kit lesinin ve insan faktörünün de bu sektördeki rolünün vazgeçilemez olduğu bilinmesi gerekir. Dünyadaki mali kriz sonucunda dünyada reel sektörde meydana gelen daralmaları dikkate aldı ğımızda reel sektörün konumundan farklı olarak tarım ve hayvancılık sektörü vazgeçilemez konu munu muhafaza etmektedir.bunun için başta besin maddeleri olmak üzere tarım ve hayvancılık sektöründe üretilen her türlü besin maddelerinin ucuz ve kaliteli tüketimi amacıyla iç talebin can landırılmasına yönelik yapılacak desteklemeler sonucunda bu alanda meydana gelebilecek eko nomik canlanma reel sektöre de otomatikman yansıyacaktır.örneğin:her türlü besin maddesinden alınan KDV oranlarının düşürülmesi,okullara süt yardımı v.s.dolayısiyle reel sektöründe ayakta kalmasını sağlayacaktır.ülkemizde böyle bir potansiyel bulunmaktadır.bunun için yabancı kayna ğa ihtiyacı ve dışa bağımlılığı azaltılacak şekilde kurumlaşmaya giden işletmelere öncelik ve artı lar tanınmalıdır.bu amaçla Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yedi coğrafi bölgemize uygun tarım ve hayvancılık politikaların belirlenerek hazırlanmakta olan ekonomik paketten gerekli desteğin verilmesi sağlanmalı,bu arada yabancı sermayede üretim için yatırım yapacak ise gelsin yapsın fakat hiçbir şekilde yetiştirici,üretici,kooperatifler,birlikler göz ardı edilmemeli, dışlanmamalı aksine korunmalı ve desteklenmeli,çalışma ve üretme güvenliği sağlanmalıdır.aksi halde Doğu

ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde bulunan EBK,SEK ve Yem Sanayi gibi kuruluşların özelleştirilmesinin meydana getirdiği sosyo-ekonomik tahribattan daha büyük bir tahribatı ülke genelinde yaşarız ki,bunun bedelini bu ülke kaldırmaz. Kaynaklar: ARAL,S. ( 1996 ) Avrupa Birliğine giriş sürecinde Türkiye de Hayvancılık Politikaları ve Alınması gerekli Önlem ler ). AVHO - ANKARA Bölgesi Veteriner hekimler Odası Dergisi, Mart 1996 ARAL,S,CEVGER,Y.( 2002 ) AB Ortak Tarım Politikasına Uyum Sürecinde Türk Hayvancılığında Alınması Ge rekli Önlemler, Türk Koop EKİN Dergisi, Temmuz-Eylül 2002, Yıl:6, Sayı:21,ANKARA AŞKAROĞLU,H(2008) Veteriner Halk Sağlığı Yönünden Hayvan Hastalıklarının Kontrol Stratejileri.12-13 Nisan 2008,Uluslararası Veteriner Halk Sağlığı ve Gıda Güvenliği Kongresi,Top kapı Palace Hotel-ANTALYA AYERDEM,M,B.(1993) Et Endüstrisinde EBK.6-8 Nisan 1993 Kırsal Sanayi Sempozyumu-ANKARA BAŞ,R.(1993) Kırsal Sanayinin Finansman Sorunları. 6-8 Nisan 1993 Kırsal Sanayi Sempozyumu-ANKARA BATU.S( 1953 ) Doğu İlleri Hayvancılığı, Ankara Üniversitesi Basımevi, 1953 BULUT,Y(2008-1) Hani Sömürenlerin adamı değildiniz!.31 Ekim 2008 Tarihli Vatan Gazetesi.İSTANBUL BULUT,Y(2008-2) Amerikan İmparatorluğu tasfiye ediliyor.12 Aralık 2008 Tarihli Vatan Gazetesi.İSTANBUL BULUT,Y(2008-3) Biz ekonomik asalak değiliz.10 Aralık 2008 Tarihli Vatan Gazetesi. İS TANBUL BULUT,Y(2008-4) Derin devlet yok edildi ama piyasa intikam hazırlığında 16 Eylül 2008 Tarihli Vatan Gazete si.istanbul ÇADIRCI,E.(1993) Kırsal Kesim Sanayileri ve Finansmanı,6-8 Nisan 1993 Kırsal Sanayi Sempozyumu-ANKARA DEMİRÖZ,İ.(2008) Tarım ve Gıdada İthalata Bağımlılık Artıyor.Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık,Yıl:4,Sayı:48,12 Ağustos 2008 - İSTANBUL DOĞAN,Z.( 2003 ) İneğe günde 7.5, insana 1 dolar!, 19.09.2003 Tarihli Akşam Gazetesi, DONAT,Y(2008) Yalıda Zulaya.26.11.2008 Tarihli Sabah Gazetesi-İSTANBUL. DPT(1966) Et ve Et Mamülleri Sanayi Özel İhtisas Komisyonu raporu-ii.beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlık çalışma ları, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı No:535-İPD.208,Haziran 1966, DURGUT,Ş(2000) Dünyada Yaşanan Globalleşmenin Türkiye ye Etkileri.TSE,Aylık Standart Dergisi,Ekim-2000, Yıl:39,Sayı:466.ANKARA GÖNÜLTAŞ,G ( 1983 ) Üretemiyoruz, yetiştiremiyoruz, yiyemiyoruz, 03.03.1983 Tarihli Hürriyet Gazetesi, İYİSAN,A,S(2008) Türkiyede Hayvanlarda Brusellozis in Epidemiyolojisi.07-09 Ekim 2008, VIII.Ulusal Veteriner Mikrobiyoloji Kongresi,100.yy Ü.Veteriner Fakültesi VAN. KAZGAN,G ( 1997 ) Küreselleşme ve Yeni Ekonomik Düzen.Altın Kitaplar Yayınevi-1997-İSTANBUL. KUYULULU,K,Ç,Y.(2007) Türkiye de Süt Üretimi ve Kalite.10-11 Eylül 2007, Antibiyotik Kullanım Stratejileri ve Kalıntıları Sempozyumu.Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Bornova-İZMİR KOÇTÜRK,O,N.( 1967 ) Türkiyenin Kalkınmasında tarım ve Sanayi, Bahar Matbaası, İSTANBUL METE,Ö,L.(2007) İkinci Duyun-ı Umumiye den çıkış.13 Aralık 2007 Tarihli Bugün Gazetesi-İS TANBUL MİLLİYET(2008) Gıdadaki sıkıntı dünyanın 20 yılına damga vuracak 28 Kasım 2008 Tarihli Milliyet Gazetesi. İSTANBUL ÖZ GIDA - İŞ(2004) Türkiye Hayvancılığı ve Et ve Balık Ürünleri A.Ş ile ilgili bilgi notları. ANKARA SERPEN,A(1983) Doğu Anadolu Bölgesi Hayvancılığı Araştırma Seyahat notları-izmir SERPEN,A(2007-1)Hayvancılıkta İthalat Oyunu-2.Süt Dünyası Dergisi,Sayı:6,Ocak/Şubat 2007 sayısı,istanbul. SERPEN(2007-2) 15 Mart 2007 AB Üyelik Sürecinde Türkiye de Süt Sektörünün Mevcut Duru mu,rekabet Olanakları,Sorunları ve Çözüm Önerileri konulu sempozyum toplantı notları.e.ü. Ziraat Fakültesi.Bornova-İZMİR SERPEN,A(2007-3)Terör ve Hayvancılık.İnfovet Aylık Hayvan Sağlığı Sektörü Dergisi,Ağustos-2007,Sayı:44.İS TANBUL TEMİZYÜREK,A.(2008) Çeviri:Hayvansal Orijinli Biyolojik Felaketlerde Veteriner ve Halk Sağlığı Hizmetlerinin Rolleri ve Hazırlıkları.(The role and preparedness of veterinary and public health services), Biological disasters of animal origin.rev.sci.tech.off.int.epiz.2006,25 (1),O.I.E,12 rue de Prony -75017 Paris FRANCE ).İzmir Veteriner Hekimler Odası Veteriner Halk Sağlığı Çalışma Grubu. ULUDAĞ,N(1994) Damızlık Düve İthali ve Süt-Et Üretimini Artırmada Başlıca Sorunlar ile Çözümlerine İlişkin Görüşlerim.Türk Veteriner Hekimler Derneği Dergisi,Yıl:1994,Cilt:65,Sayı:4, ANKARA ÜSTÜNER.K (2008) Büyüteçin Özeti.03 Mayıs 2008 Tarihli Sabah Gazetesi,Cumartesi Sabah ile Akdeniz eki. VATAN(2008) Krizi Bilen Kıyamet Doktoru nun Yeni Kehanetleri.28 Ekim 2008 Tarihli Vatan Gazetesi.İSTAN BUL