NE KUTLAMASI? Rusya Devlet Başkanı Vladimir gelen dünya liderlerinin bir. Putin, Terörist gruplarla numaralı gündem maddesi



Benzer belgeler
BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Yardım kuruluşlarının kurban bedelleri

Sadakataşı Derneği, kurulduğu 2010 yılından bu yana yardımsever insanımızın yaptığı bağışları, medeniyetimizin paylaşmayı tavsiye eden

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

SGK Başkanı, Naci Şahin Konferans Salonu Açılışını Yaptı

Vergide son gün yarın

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Günlük Kent Gazetesi

Türk filmleri günü!..

Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Ulaşımda Dönüşüme Katıldı

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!

ihh 6. ULUSLARARASI ÇOCUK BULUŞMASI RAPORU

HAVRAN BELEDİYEBAŞKANLIĞI 2016 YILI TEMMUZAYI FAALİYET RAPORU

FTSO Haftalık Haber Bülteni sayı: 47 Tarih:

ALO 170 Sivas ta Hizmet Vermeye Başladı

BAŞKAN YAVUZ, TUZLA BELEDİYE BAŞKANI DR.ŞADİ YAZICI, EŞİ

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

SGK Mutfağına Gıda Güvenliği ve Yönetimi Kalite Belgesi

ÇARŞAMBA İZMİR GÜNDEMİ- -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı / Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

ALTINDAĞ A ALTIN PROJELER ANKARA NIN KALBİ ALTINDAĞ. Doç. Dr. ASIM BALCI ALTINDAĞ BELEDİYE BAŞKAN ADAYI ALTINDAĞ IN SOSYAL VE SPOR ÇAĞI

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN SPONSORLUĞU DOSYASI

Online işlem rahatlığı!..

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Kayıt Dışı İstihdamla İlgili Proje Ödülleri Sahiplerine Verildi

Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti

Baykal'ın. Tekne'de siyaset!..

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Beşiktaş Belediyesi. Beşiktaş Gazetesi. Özgürlüğe olta attılar GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... KENT

Başbakan Yıldırım, Otonomi Açılış Töreni nde konuştu

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

KAYI OKULLARI. Haftalı NİSAN Her çocuk bir fidan; hepimiz bir orman!

EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI

Günlük Kent Gazetesi etmeden hırsızlık olayını gerçekleştirmeleri ise dikkat çekti. Polis şüphelilerin

YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜNÜN TARİHİNDEN 31,12,2003 TARİHİNE AİT ÇALIŞMALARI

81 İl Müdürü Ankara da (1)

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

Opportunities For Demographic Change

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ

Öğrenmek İstiyorum Kampanyası

158 Personelimizle İstanbullu. hemşerilerimize hizmet etmekteyiz.

DAMLA PROJESİ HATAY PROGRAMI HAKKINDA BASINDA ÇIKAN HABERLER

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MESLEK UYGULAMA ALANLARINI GELİŞTİRME VE TOPLUM YARARI DOĞRULTUSUNDA KURUM VE KURULUŞLAR İLE YÜRÜTÜLEN İLİŞKİLER

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

2015 YILI GENEL KURULU MAYIS 2015 SPICE HOTEL&SPA BELEK/ANTALYA SPONSORLUK DOSYASI.

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

EYLÜL - EKİM BÜLTENİ

A.AŞEVİ (SICAK YEMEK)

ORHANGAZİ TİCARET VE SANAYİ ODASI E-BÜLTEN

Günlük Kent Gazetesi

ŞARTNAME AMAÇ VE KAPSAM KATEGORİLER KATILIMCI KATILIM KOŞULLARI BAŞVURU FORMU VE TESLİM MATERYALİ

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

VALİDEBAĞ KORUSU ve VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ

Festivalin Tarihçesi

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Sanatın adresi Fulya!..

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

18 KASIM PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

OCAK 14-ŞUBAT 14-MART 14 AYI İÇERİĞİDİR. ÜNYE TİCARET BORSASI e-dergi Sayfa 1

T.C. ÇANAKKALE BELEDİYESİ. BASIN, YAYIN ve HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE BİRİNCİ BÖLÜM

Merhaba değerli hanımlar;

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

En Yüksek Prim Ödeyen 10 İşverene Ödül Verildi

Olay, Muallim. Aşırı sürat kaza getirdi

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

YAPI KREDĐ VE KOÇ HOLDĐNG, MLMM BURSĐYER BULUŞMALARI NIN ĐKĐNCĐSĐNĐ KAYSERĐ DE GERÇEKLEŞTĐRDĐ

KOCAELİ AÇIK SU YÜZME ŞAMPİYONASI

Ak Parti 14.Dönem Siyaset Akademisi Ödül Töreni Yapıldı

İNGİLTERE DEKİ DOKTORLAR UYDURUYORSUN DEDİĞİ HASTAYI, TÜRK DOKTOR TEDAVİ ETTİ

ALTINDAĞ A ALTIN PROJELER ANKARA NIN KALBİ ALTINDAĞ. Doç. Dr. ASIM BALCI ALTINDAĞ BELEDİYE BAŞKAN ADAYI ALTINDAĞ IN

İHH'dan Yetimlerin Yüzünü Güldürecek Proje

Üç nesil Anneler Günü

İŞADAMLARI RUSYA`DAN UMUTLU DÖNDÜ

Araç muayenesinde Ankara, İstanbul ve İzmir'de 15 Martta başlayan randevu sistemine rağmen pek çok vatandaş sıra beklemeyi tercih ediyor.

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Sonbaharda Açan İlkbahar Çiçekleri - Spring FlowersBlooming in Autumn

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Gönül Elçileri İletişim Stratejisi

Başbakan Yıldırım, İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu Gemlik-Bursa Kesimi Açılış Töreni nde konuştu

Mobil SGK Araçları Yollarda

Transkript:

EFSANE RÖPORTAJLAR 30 Eylül 2015 Çarşamba www.yedigungazetesi.com.tr Fiyatı 25 Kr NE KUTLAMASI? Dünya, özellikle de Türkiye nin sınırlarının çevresi ateş çemberi içinde kan ve gözyaşına boğulmuşken dünya liderlerinin bir araya geldiği BM toplantılarından yansıyan görüntüler, kimilerinin keyfinin yerinde olduğunu gösterdi. ABD Başkanı Obama, Rusya Başkanı Putin ve BM Başkanı Ban ın da aralarında bulunduğu masa şerefe kadeh kaldırdı. İster istemez soruyor insan: Bu neyin kutlaması? BM de de gündem Suriye ve Esad Obama, Putin, Zaim Güvenç, Film Tayfası ve birikimiyle kamera arkasında Eğreti Gelin Ladik bir baş yapıt adayı Topluma kan ve gözyaşının, siyasete seçim gerginliğinin hakim olduğu ortamda ünlü yönetmen ve oyuncu Zaim Güvenç ile sohbet ettik. Melek Yoksa Şeytan mı adlı uzun metrajlı filmin ardından şu anda da Eğreti Gelin Ladik adlı uzun metrajlı filmin çekimlerini Ankara da sürdüren Güvenç ile sanatını, sinemayı, çektiği ve çekmekte olduğu filmleri, kurucusu olduğu Film Tayfası nı konuştuk. Zaim Güvenç Eğreti Gelin Ladik filmine tüm birikimini aktardığını söyledi. Efsane Güzeldereli nin röportajı 13. SAYFADA Ban ne dedi? BAŞKENT TE voleybol zamanı Birileşmiş Milletler de bir araya Halkbank ve Ziraat Rusya Devlet Başkanı Vladimir gelen dünya liderlerinin bir Bankası takımları Putin, Terörist gruplarla numaralı gündem maddesi ile Türkiye Spor savaşan Irak ile Suriye'ye askeri Suriye oldu. ABD Başkanı Yazarları ve teknik destek sağlıyoruz Şenol Obama ve Rusya Devlet Derneği Ankara GÜNÜÇ ün Başkanı Vladimir Putin de Şubesi nin Haberi BM Genel Sekreteri Ban-Ki konuyu değerlendirenler organizasyonu ile Mun ise, konuşmasında, BM arasındaydı. Obama, BM Genel düzenlenecek olan 2030 kalkınma hedefleri, iklim Kurulu'nda yaptığı konuşmada Ersin Uysal değişikliği ile mücadele, "Beşşar Esed için kendi Uluslararası Voleybol Suriye, Yemen ve diğer bölgelerdeki çatışmalar ve krizlerin halkının üzerine varil bombası Turnuvası 9-11 Ekim atan bir tiran. Tekrar başa tarihlerinde gerçekleştirilecek. insani sorunlarına değindi. dönemeyiz. Hiçbir şey eskisi 15 TE gibi olmayacak" dedi. HABERİ 12. SAYFADA Terör ve mücadele Suriye de yaşananlar Şeytanın şeytan ile dansı mı? Başbakan Ahmet Davutoğlu, Esad ile DAEŞ arasında taktiksel bir işbirliği olduğuna dikkati çekerek, "Bunlar birbirini destekleyen iki şeytan. Vaktinde adım atılmadığı için de bu kriz meydana geldi" dedi. Davutoğlu şunları söyledi: HABERİ 12. SAYFADA ÖZEL HABER durmuyor Aşevi yüz güldürüyor Sincan Belediyesi, aşevi ile her gün yüzlerce vatandaşın yüzünü güldürüyor. Yüzlerce vatandaşa sıcak yemek yardımı yapan Belediye, sofraların ve yüzlerin şenlenmesini sağlıyor. İhtiyaç sahiplerine kucak açan Sincan Belediyesi, ihtiyaç sahiplerinin kapısı kadar her gün sıcak yemeklerini götürüyor. HABERİ 4 TE Olay yerinde inceleme yapılırken, Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük, yaptığı açıklamada, Çiftçi'nin bulunduğu konvoyun Siverek çıkışında çapraz ateşe maruz kaldığını söyledi. Yurdun çeşitli yerlerinde terör olayları yaşanırken, terörle mücadele de sürüyor. Terör olaylarının en çarpıcılarından biri Şanlıurfa da yaşandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi'nin makam aracının bulunduğu konvoya silahlı saldırı düzenlendi, Çiftçi, saldırıdan yara almadan kurtuldu. HABERİ 12. SAYFADA Şehit evine taziye ziyareti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tunceli kırsalında şehit düşen Jandarma Binbaşı Yavuz Sonat Güzel'in ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu, beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ile Şehit Binbaşı Güzel'in Keçiören Kavacık Mahallesi'ndeki baba evine gitti. Kılıçdaroğlu, burada kurulan taziye çadırında şehidin babası Yılmaz Güzel ve aile üyelerine başsağlığı diledi. Adana'da 2 polis şehit! Adana'da ekip aracına düzenlenen silahlı saldırıda şehit olan polis memuru Süleyman Çakır'ın Ceyhan ilçesindeki babaevi yasa büründü. Adana'da devriye gezen polis aracına düzenlenen silahlı saldırıda 2 polis memuru şehit oldu. Kaçan saldırganların yakalanması için bölgede geniş çaplı araştırma başlatılırken, Adana Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek'te hastaneye gelerek polislerle ilgili bilgi aldı. Fehmi Koru Kader deyip geçilmez 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada "Fiat Egea" banttan indi HABERİ 8. SAYFADA Alman Türk fındığı yiyor HABERİ 8. SAYFADA Başkent e biyolojik göl HABERİ 5. SAYFADA Keçiören de hizmet arttı HABERİ 4. SAYFADA Mamaklı yüzücüler HABERİ 5. SAYFADA

2 SİNEMA TV / MAGAZİN 30 Eylül 2015 Çarşamba Medya Akademisi'nden genç sinemacılara büyük destek İSTANBUL - İstanbul Medya Akademisi, genç sinemacı ve habercilere, eğitim ve pratik yapma imkanı sunuyor. Akademinin Yönetim Kurulu Başkanı Ogün Şanlıer, akademinin çalışmalarına ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunarak, 2 yıl önce kurulan akademide, medya ve sinema üzerine eğitim verildiğini söyledi. Şanlıer, akademiyi kurarken amaçlarının, medya sektöründe eğitim veren üniversitelerdeki bazı eksiklikleri gidermek olduğunu vurgulayarak, "Buradaki teknik imkanları öğrencilerimizle buluşturmak suretiyle, sektöre hazır halde mezuniyetlerini sağlıyor ya da mezun öğrencilerimizin eksikliklerini gideriyoruz" dedi. Akademi bünyesinde aynı zamanda bir yapımevi bulunduğunu da dile getiren Şanlıer, şöyle devam etti: "Üç stüdyomuz var. Bir ses stüdyomuz, bir de laboratuvarımız var. Yapımevi olma özelliğimizden de yola çıkarak öğrencilerimiz teorik eğitimlerinin yanı sıra aynı anda pratik de yapabiliyorlar. Stüdyoya girerek, stüdyo tozu yutuyorlar. Canlı yayınlarımız var. Tecrübe kazanmaları için canlı yayına öğrencilerimizi alıyoruz. Böylelikle öğrencilerimizi canlı yayın tecrübesi edinerek mezun edebiliyoruz." Ogün Şanlıer, iki yılda 450 mezun verdiklerini ve mezunlara staj ve istihdam alanı sağladıklarını aktararak, "Medyada, televizyonda, gazetelerde, dizi ve sinema yapımlarındaki bağlantılarımız sayesinde, öğrencilerimizi burada gördükleri pratik eğitimin yanı sıra staj yapmaları için sektöre gönderiyoruz. Bu anlamda da yaklaşık 210 öğrencimizi sektörün değişik mecralarında istihdam edebilmeyi başardık. Bunun yüksek bir rakam olduğunu düşünüyoruz. Buradaki imkanları gören medya kuruluşları bize taleplerini göndermeye başladılar" ifadelerini kullandı. İstihdam konusunu çok önemsediklerine dikkati çeken Şanlıer, şöyle konuştu: "Buraya gelen öğrencilerin kariyer yapmalarında, kendilerine destek olan bir kurum olduğunu bilmeleri, onlar için önemli bir avantaj. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) onaylı sertifika veriyoruz. Burası müfredatıyla MEB'den onay almış bir yer. Bu sertifika, isterlerse bu alanda 'eğitmen' olabilecekleri anlamına geliyor. Yani sektörde kendilerini geliştirdikleri takdirde, yine MEB onaylı bir kursta ders verebilmek için böyle bir sertifikaya ihtiyaçları var." Şanlıer, "yönetmenlik" eğitimi verdiklerini de ifade ederek, "Medya alanında, televizyon yapımı, sunuculuk, spikerlik, gazetecilik ve televizyon haberciliği gibi derslerimiz var. Sinema alanında ise senaryo yazımı, yönetmenlik ve sinemanın görsel eğitimleri ile ilgili kısımlar var" Verdikleri eğitimlerle New York Film Akademisi'ni Türkiye'ye ilk defa getiren kurum olduklarının kaydeden Şanlıer, bu kapsamda gerçekleştirilen ve bir ay süren 'film yapımı' eğitimine dikkati çekti. Ogün Şanlıer, akademinin New York'a 6 öğrenci göndereceğini aktararak, şu bilgileri verdi: "Ekim ve Şubat ayında başvurularımızı aldık. 600 kadar başvuru oldu. Başvuruları değerlendiren insan kaynakları firmamız, bize yaklaşık 30 isim verdi. Biz de onlarla mülakatlar yapıp, bu eğitimi almaya hak kazanacak kişileri belirledik. Film yapımı, TV haberciliği ve oyunculuk dallarında, her bölümden ikişer öğrencimizi, eğitim almak üzere New York'a gönderiyoruz". New York Film Akademisi'nin dünya çapında önemli kuruluşlardan biri olduğunu belirten Şanlıer, "Oradaki tekniği öğrensinler ama gelip burada bizim hikayelerimizi anlatsınlar, bu amaçla bursu verdik" dedi. Gidecek 6 öğrencinin yaşam, eğitim ve konaklama masraflarının burs kapsamında karşılandığını belirten Şanlıer, bu projenin ilerleyen dönemlerde de devam edebileceğini söyledi. Ogün Şanlıer, İstanbul Medya Akademisi'ndeki öğrencilerin kısa film çekmelerini desteklediklerini sözlerine ekleyerek, TRT Okul'daki "Film Akademisi" programında, genç yönetmenlerin tecrübeli yönetmenlerle bir araya gelerek film kritiği yaptıklarını, filmlerin daha sonra Boğaziçi Film Festivali'ne katılma imkanı bulduğunu belirtti. Sektörde önemli bir yer edinen festivalin 20-28 Kasım'da gerçekleşeceğini söyleyen Şanlıer, şunları kaydetti: "Festival ve kısa film desteklerimiz devam edecek. Yurtdışına gönderimlerimiz sürecek. Bunun dışında uzun metraj sinema filmi ve dizi filmler yapmak istiyoruz. Bu projelere başladığımızda, öğrencilerimizin tecrübe kazanması için onlardan da faydalanmayı düşünüyoruz. Yani her bir projemizde, konu ile alakalı senarist, yapımcı ve yönetmenine dahil, profesyonellerin yanına kendi öğrencilerimizi monte edip tecrübe kazanmalarını sağlayacağız." İstanbul Medya Akademisi, yeni eğitim dönemine 10 Ekimde başlayacak. Detaylı bilgiye, http://www.medyaakademisi.com.tr adresinden ulaşılabilecek. Vizyona yeni girecek filmler "Stajyer" Başrollerini Anne Hathaway ile Academi Ödüllü Robert De Niro'nun paylaştığı filmin yönetmen koltuğunda kaliteli romantik komedileriyle bilinen Nancy Meyers oturuyor. Ödüllü yönetmen, son filminde bir moda web sitesinin çevresinde dönen olayları beyaz perdeye yansıtıyor. "70 yaşındaki dul Ben Whittaker (Robert De Niro), emekliliğin hiç de beklediği gibi olmadığını düşünmektedir. Tekrar iş yaşamına dönmek için fırsat kollarken, Jules Ostin (Anne Hathaway) tarafından kurulan ve yönetilen bir moda web sitesinde stajyer olarak işe başlar." "45 Yıl" Andrew Haigh'in yönettiği filmde Charlotte Rampling, Tom Courtenay, Geraldine James ile Dolly Wells oynuyor. Bol ödüllü "Hafta sonu" adlı film ile dikkatleri çeken yönetmen Haigh'in, evliliğin karanlık taraflarını anlattığı yeni filminin konusu şöyle: "Çocuk yapmadan 45 yıl evli kalan Kate ve Geoff Mercer, evlilik yıl dönümlerini bir partiyle kutlama hazırlıkları içindedir. Ancak Geoff'un aldığı bir mektup ikisini de sarsacaktır. İsviçre'den gelen mektupta bir cesedin bulunduğu yazılıdır. Ceset, Geoff'un, 1962'de gittikleri tatilde bir buzulun içine düşüp ölen, Kate'den önceki kız arkadaşı Katya'ya aittir. Kate kocasını Katya konusunda sıkıştırdığında, yaşasaydı onunla evlenmiş olacağını öğrenir." "Yok Artık!" Senaryosunu ünlü karikatürist Serkan Altuniğne'nin yazdığı filmin oyuncu kadrosunda Erkan Kolçak Köstendil, Şebnem Bozoklu, Serkan Keskin, Çağlar Çorumlu, Demet Evgar, Murat Akkoyunlu, Funda Eryiğit, Ceren Moray, Algı Eke ve Necip Memili gibi ünlü isimler yer alıyor. Caner Özyurtulu'nun yönetmenliğini üstlendiği filmde, Erkan Kolçak Köstendil'in canlandırdığı "Taksici Fikret" karakterinin başına gelen komik olaylar beyaz perdeye yansıtılıyor. 05:18 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:20 Ana Ocağı 07:00 1'de Sabah 09:00 1'de Bugün 09:15 Beni Böyle Sev 11:25 İyi Fikir 13:15 Ana Ocağı 15:05 Pastane 16:05 Dizi Klip 16:10 1'de Bugün 16:25 Zengin Kız Fakir Oğlan 18:50 Hava Durumu 18:55 Spor 19:10 Ana Haber Bülteni 19:50 Heredot Cevdet Saati 20:00 Diriliş "Ertuğrul" 23:15 Pelin Çift İle Gündem Ötesi 07:00 Çocuklar Duymasın 08:30 Kırgın Çiçekler 11:00 Kaçak 13:00 Atv Gün Ortası Bülteni 13:40 Bugünün Saraylısı 16:05 Kırgın Çiçekler 18:45 Atv Ana Haber Bülteni 20:00 DÜNYA YENİ BİR BAŞLANGIÇ 22:30 Kim Milyoner Olmak İster? 23:45 SANAL KABUS Yabancı Sinema 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:30 İYİLİK SAĞLIK 12:30 TURAN GÖRÜRYIL- MAZ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 HAFTANIN ANNESİ 14:20 ELİF'İN SOFRASI 15:20 DOLU DOLU ANADOLU 16:30 YABANCI SİNEMA MAHKUM 18:30 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:45 YABANCI SİNEMA SON DARBE 21:30 YABANCI SİNEMA KIYAMET PATLAMASI 23:20 BUNU KONUŞALIM 00:15 YABANCI SİNEMA O GÜZEL TOPRAKLAR 02:10 YABANCI SİNEMA KIYAMET PATLAMASI 03:40 GAG GUK 04:30 DÜNYAYI GEZİYORUM 05:00 Güzel Köylü 06:30 Pulsar 08:00 Akasya Durağı 10:00 Sudan Bıkmış Balıklar 12:00 Güzel Köylü 14:30 Gönül İşleri 16:45 Beni Affet 19:00 Star Haber 20:00 Çilek Kokusu 23:30 Kiralık Aşk 01:30 İnsanlar Alemi 03:10 Aramızda Kalsın 07:30 Oynat Bakalım 08:30 Çocuk Kuşağı 09:00 Aramızda Kalmasın 12:30 Arda nın Mutfağı 13:30 Kaçak Gelinler 14:45 Maral : En Güzel Hikayem 17:15 Maşa ile Koca Ayı 17:30 Ütopya 18:30 Para Bende 20:00 Rising Star Türkiye 23:15 Ütopya (Yeni Bölüm) 00:15 Ütopya Panorama 01:45 Maral: En Güzel Hikayem 03:30 Aramızda Kalmasın 05:45 Acemi Cadı 07:00 Shimajiro'nun Renkli Dünyası 08:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 09:00 Yaz'ın Öyküsü 11:00 Poyraz Karayel 14:00 Güneşin Kızları 16:30 Arka Sokaklar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Kalbim Ege'de Kaldı 20:00 DİRİLİŞ ERTUĞRUL 13. Yüzyıl Dünya yeni kudretini arıyordu. Ve Anadolu, emperyallerin kavgaya tutuştuğu bir diyardı. 1071 de Türklerin girdiği bu topraklara şimdi, Haçlılar ve Moğollar da ortak olmak istiyordu. Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar, Kafkasya ve Mezopotamya yeni sahibini arıyordu. İşte bu yangın yerinde, bizim hikayemizin kahramanı Ertuğrul da, 400 çadırlık obasına bir yurt arıyordu. Yıllardır yersiz ve yurtsuz kalan Kayılar, Ertuğrul dan acılarına, çilelerine ve yolculuklarına son verecek bir yurt istiyordu. Ertuğrul, göğü çadır, yeri yatak eyleyerek zor bir mücadeleye talip oldu. Tapınak Şövalyeleri ve vahşi Moğollar onun en büyük düşmanlarıydı. 19:45 SON DARBE Orjinal İsmi:Dead Drop Yönetmen:Lauro Chartrand Oyuncular:Steven Seagal, Sarah Lind, Lochlyn Munro Yapım Yılı:2012 Tür:Aksiyon/Macera Hayalet artık neredeyse Kane in avcuna düşmek üzeredir. Ekibiyle birlikte Hayalet in bütün destek birimlerini ortadan kaldırırlar ancak bu sırada beklenmedik bir saldırıyla karşılaşırlar. Kane ve ekibi parçaları birleştirdikçe olayların aslında göründüğü gibi olmadığını anlamaya başlar. Kalbim Ege'de Kaldı yeni bölümde herkes, Zeliş ve Mustafa için endişeleniyor. Peki, genç çifte ne oldu? Kalbim Ege'de Kaldı yeni bölümü ile Bugün 20:00 KALBİM EGE DE KALDI

yurt haberleri 30 Eylül 2015 Çarşamba 3 Türk Kızılayı 500 bin kişiye bayram sevinci yaşattı Fehmi KORU fkoru@gmail.com fkoru@htgazete.com.tr KAYSERİ - Dünyanın dört bir köşesinde dil, din, ırk ayrımı yapmadan ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşan Türk Kızılayı, kurban bayramında 18 ülkeden 500 bin kişiye kurban eti ulaştırdı. Türk Kızılayı Genel Müdür Yardımcısı Mintez Şimşek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurban ibadetini vekalet vermek suretiyle yerine getirmek isteyen vatandaşların vekaletlerini alarak amacına ve kuralına uygun şekilde yurt içinde ve yurt dışında kurban kestiklerini hatırlattı. Yurt içinde 18 bin, yurt dışında da 22 bin kurban hissesinin kesimini tamamladıklarını belirten Şimşek, yurt içi için verilen vekaletlerle imzalanan protokol gereği, Et ve Süt Kurumunun Yozgat, Erzurum, Denizli ve Ağrı'daki kombinalarında kurban kestiklerini ifade etti. Şimşek, yurt içinde kesilen kurban hisselerini hemen tüketmediklerine dikkati çekerek, "Yurt içi kesimlerinden elde edilecek her biri 800 gram olan ortalama 350-400 bin kavurma konservesini yıl boyunca afet ve acil durumlar ile ramazan ayında, ülke genelindeki 700'e yakın Kızılay Şubesi vasıtasıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtacağız" Yurt dışındaki kurbanların ise kesilen bölgelerde dağıtımının yapıldığını anlatan Şimşek, şöyle devam etti: "Yurt dışı kurban kesim ve dağıtım faaliyetleri kapsamında Avrupa (Balkanlar), Afrika ve Asya kıtalarındaki 18 ülkede ve 21 kesim noktasında kesim ve dağıtım işlemi yapıldı. Balkanlarda Makedonya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Sırbistan, Kosova ve Karadağ'da, Asya'da Bangladeş, Pakistan ve Kırgızistan'da, Ortadoğu'da Kudüs, Gazze, Suriye ve Irak'ta, Afrika'da ise Etiyopya, Somali, Senegal, Nijer, Moritanya ve Çad'da kesim ve dağıtım yaptık. Yurt dışında kestiğimiz 22 bin hisseden 450 ton civarında et elde ettik, bunu da 3'er ve 5'er kilogramlık paketler halinde 500 bin ihtiyaç sahibine ulaştırdık. Türkiye'nin gülen yüzünü, Anadolu insanının iyilik severliğini, dağıttığımız kurban etleriyle gösterme imkanı bulduk. At eti sattıkları iddiasıyla teşhir edilen firmanın sahipleri beraat etti SAKARYA - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yüzde 100 dana eti diyerek satılan sucukların içinden at veya eşek eti çıktığı gerekçesiyle teşhir ettiği firmanın iki sahibi, yargılandıkları davada beraat etti. Mahkeme, sucukların ele geçirildiği kasabın işletmeciliğini yapan kişi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 yılında Sakarya'da bir kasapta yaptığı denetimde yüzde 100 dana eti diye satılan sucuktan tek tırnaklı at veya eşek eti çıktığı iddiasıyla ürünün üzerinde etiketi bulunduğu ileri sürülen firmayı teşhir etti. Firmanın yetkilileri H.A. ve N.Ş. hakkında Sakarya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü savcılığa suç duyurusunda bulundu. Soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında 'bozulmuş ve değiştirilmiş gıda ticareti yapmak' suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ve bin 500 güne kadar adlî para cezası istemiyle dava açıldı. Savcı, analiz raporları, denetim ve kontrol raporlarını mahkemeye delil olarak sundu. Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasında sanıklardan N.Ş.'nin avukatı Tolga Kırtay, müvekkili ve ortağının sahibi olduğu firmanın fason olarak üretim yaptığını söyledi. Firmanın gerçek ve tüzel kişiler tarafından getirilen etleri Türk Gıda Kodeksi tebliğine göre ısıl işlem sucuk haline getirdiğini anlatan Kırtay; "At ve eşek eti diye tabir edilen etler dosyada tanık olarak yer alan ancak bizce sanık olması gereken şahsın kasabından elde edilmiştir. Bu sucuklarda kullanılan etiketlerin kısmen benzeri sırf firmamızın ismi lekelensin diye bırakıldığını düşünüyoruz. Çünkü müvekkil firmanın sucuklarındaki etiketlerde seri numarası bulunmamaktadır. Aynı zamanda bu tanıkla da her hangi bir ticari ilişkimizin olmadığı da dosyada sabittir. Toplanan deliller ışığında müvekkilimiz sanığın beraatine karar verilmesini talep ediyoruz" dedi. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'nün avukatı ise sanıkların cezalandırılmalarını istedi. Davayı karara bağlayan mahkeme, her ne kadar sanıkların üzerine atılı suçu işlediği iddia edilerek kamu davası açılmış ise de suçu işlediklerine dair kesin, inandırıcı, şüpheden uzak, cezalandırılmalarına yeterli kesin delil elde edilemediğinden sanıkların beraatine karar verdi. Mahkeme, davaya konu olan sucukların ele geçirildiği dükkanın işletmeciliğini yapan ve davada tanık olarak görülen M.Y. hakkında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. (CHA) Dağıtılan etlerle oradaki insanlara Türkiye'yi ve Türk insanını anlatmış oluyoruz. O açıdan yurt dışı kurban faaliyetleri sadece Kızılay adına değil, ülke adına çok büyük önem taşıyor." Şimşek, kurban faaliyeti yürüttükleri bölgelerdeki insanların bir kuru ekmeğe, bir avuç bulgura, pirince ihtiyacının olduğunu, aile sayısına göre dağıtılan etlerin oradaki insanların birkaç aylık gıda ihtiyacını karşıladığını vurguladı. Kurban hisselerinin bin 750'sinin Bangladeş'in Pabna bölgesinde kesilerek Arakan (Rohingya) Müslümanlarına dağıtıldığını dile getiren Şimşek, etlerin bir kısmının binlerce Arakanlı mülteci kampı bulunan Bangladeş-Mynmar sınırındaki Cox's Bazaar eyaletine sevk edildiğini dile getirdi. Bangladeş'te bulunan Arakan Müslümanlarının ÇORUM - Çorum'da, ördüğü dantelleri satarak üniversitede eğitim gören oğluna harçlık gönderen üç çocuk annesi Hülya Eyvazlı, mezun olan oğlunun lokanta açma hayalini de gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor. Çorumlu anne 48 yaşındaki Eyvazlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 27 yaşındaki oğlu Çağlar Eyvazlı'nın 2007 yılında Adnan Menderes Üniversitesi'ni kazanarak turizm ve otelcilik alanında eğitime başladığını anlattı. Bu süreçte oğlunu okutma derdinin artarak devam ettiğini vurgulayan Eyvazlı, oğluna harçlık göndermek için dantel örüp satmaya başladığını söyledi. Mikrokredi ile 2008 yılında tanışmasının ardından ilk olarak 700 liralık kredi kullandığını ifade eden Eyvazlı, kullandığı bu para ile dantel örmek için gerekli ip ve diğer malzemeleri aldığını belirtti. Üniversitede aşçılık eğitimi alan oğlunun masraflarını gidermek için 5 yıl dantel örerek para kazandığını anlatan Eyvazlı, "O yıllarda oğluma harçlık göndermek için dantel ördüm. uzun yıllardan beri Myanmar hükümetinin sistematik baskılarına maruz kaldığını ve en yakın Müslüman ülke olan Bangladeş'e sığındığını anımsatan Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: "Halen Bangladeş-Mynmar sınırındaki Cox's Bazaar bölgesindeki kamplarda bir milyonu aşkın Arakanlı, çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Türk Kızılayı olarak elimizden gelen her türlü yardımı bu kardeşlerimize ulaştırmaya çalışıyoruz. 2012 yılı ağustos ayından bu yana Arakanlı Müslümanlara yardım amacıyla Bangladeş'in başkenti Dakka ve Mynmar'ın başkenti Naypyidaw'da delegasyon başkanlıkları açan Türk Kızılayı, yardım çalışmalarını halen Dakka'da bulunan delegasyonu aracılığıyla yürütüyor." Oğlunun hayalini dantel gibi işliyor Daha sonra emeğimi, göz nurumu katarak yaptığım bu dantelleri satıp parasını da oğluma gönderdim. Ben oğlumu bu paralarla okuttum" dedi. Mezun olduktan sonra iş hayali kuran oğlunun bir lokanta açıp kendi işinin patronu olma umuduyla yaşadığını kaydeden anne Eyvazlı, oğlunun bu hayalini gerçekleştirmek için yeni adımlar atmaya karar verdiğini dile getirdi. Eyvazlı, oğlunun üniversitede okuduğu yıllarda lokanta açmak istediğini bildirerek, şöyle devam etti: "Mezun olduktan sonra bu hayali daha da güçlendi. Ben de bir anne olarak oğlumun hayallerinin önüne geçmedim, bu hayalinin de önüne geçmek istemedim. Daha sonra yine mikrokrediye başvurarak bin lira kredi çektim. Bununla da açacağımız lokantaya pirinç, bulgur başta olmak üzere çeşitli gıda maddeleri aldım." Lokantanın diğer malzemelerini de taksitle aldığını bildiren Eyvazlı, iş yerinin açılmasının ardından oğluyla çalışmaya başladığını ve kendisinin de iş hayatına atıldığını aktardı. Oğlunun hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığına işaret eden Eyvazlı, "Oğlumun hayalini gerçekleştirdim ve bu hayalde ben de yer aldım. Şimdi oğlumla çalışıyorum. Zaman zaman yemekleri oğlum bazı zamanlar da ben yapıyorum. Oğlum askere gidecek ama iş yerimiz açık kalacak. Benim de hayalim burayı büyütmek daha iyi lokantaya sahip olmak" Mikrokredi ile hayatının da değiştiğine de değinen Eyvazlı, oğlunun yakında nişanlanıp dünya evine gireceğini kendi mücadelesinin de ömür boyu süreceğini sözlerine ekledi. Kader deyip geçilmez Bu bayram terörde hayatlarını kaybedenlere çok üzüldük de, üzüntülerimize üzüntü katan bir gelişme de hacda yaşandı: Mekke de meydana gelen vahim olayda yüzlerce insan hayatını kaybetti. Suudi Arabistan dan önce kader tespiti eşliğinde yatıştırıcı sesler yükseldi, ardından tahta yeni geçen Kral Selman ın olaydan sorumlu tuttuğu 3 yetkiliyi görevden aldığı duyuldu. Artık krallar bile yanlışların üstünü kapatamıyor, sorumluları koruyamıyor. Kader sözcüğünün ülkemize yansıması çok olumsuz. Daha önce yanlış kullanıma giren fıtrat sözcüğü de başka yönlere çekilerek anlamından farklı yorumlanmıştı; şimdi de kader sözcüğü sanki ölümleri - veya yanlış eylemleri- mazur göstermek amacıyla kullanılıyormuş gibi değerlendiriliyor. Oysa, kader, meydana gelen yanlışı olmamış saydırmanın formülü değildir; tam tersine, kâinatta olan her şey belli bir kadere bağlı olarak meydana gelir, ama olanda bir yanlışlık varsa, hele bir de suç işlenmişse, kader tesellisi olaydaki sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Hiçbir katil Ben öldürdüm, ama kader efendim savunması arkasına sığınamaz. İnsanoğlu kendisi için öngörülmüş milyonlarca - hatta milyarlarca- alternatif eylem içerisinden birini kendi iradesiyle seçer; doğru bir tercihte bulunmuşsa onun mükâfatını görür, tercihi yanlışsa da cezasını... Yaptıklarımızdan bizler sorumluyuz. Suudi Arabistan da o kaza meydana gelmemeli, beşeri hata eseri müessif olay yüzünden kimse hayatını kaybetmemeliydi. Lafı fazla uzatmaya gerek yok: Kader inancı, yanlış yapılmışsa onu yapanın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz; tam tersine, inançlı insan, hayatın değerini bildiği için, ölümcül hatalara sebep olanlardan hesap sorulmasını bekler. Hacca gidenler, orada yapılan ibadetler arasında en zahmetlisinin şeytan taşlamak olduğunu bilir. Eskiden o mahalle gidip-dönmek daha zahmetliydi. Tek bir mekânda bulunan taşlama yerlerine gidişgelişler ayrılmadığı için kesinlikle daha tehlikeliydi de... Mekân büyütülemedi, ama katlar eklenerek ve gidişgelişler ayrılarak tehlike azaltılmaya çalışıldı. Ölürlerse ölsünler, nasıl olsa kader der geçeriz diyen çıkmadı. Çünkü kader inancı bizde yansıtılmaya çalışıldığı gibi değildir. Tedbirler yeterli mi? Yeterli olmadıkları meydana gelen olaydan da anlaşılıyor. Belli ki, önemli biri, insanların hayatını güvenceye almak için getirilen tedbirleri umursamamış, hacıları paniğe sürükleyen bu izdihama sebep olmuş... Sorumlu olduğu düşünülen yetkililerin görevden alınması yetmez, kaybolan insan hayatlarından dolayı izdihama sebep olanı da hesaba çekmek gerekir. Daha iyi yönetilemez mi hac dönemi? Elbette yönetilir. 2 milyondan fazla insanın, bir-iki gün gibi kısa bir süre içerisinde, fazla geniş olmayan bir mekânda toplanmasını gerektiren bir ibadettir hac ve bu yüzden şimdi olana benzer olaylar sıkça meydana gelmektedir. Haccın yönetimini uluslararası bir kurula bırakmak yolundaki tekliflere, sonuçta bir ulus devlet olduğu için Suudi Arabistan, egemenlik hakkının elinden alınması anlamı yükleyerek karşı çıkıyor. Ölümlü olaylar olduğunda kendini savunmakta bu yüzden zorlanıyor... Yine de hacıların güvenliği açısından bir şeyler yapılması şart. Neden bir uluslararası hac konferansı düzenlemeyi düşünmez Suudi Arabistan? Neden hacıların güvenliği için aldığı tedbirleri tartıştırıp olası yanlışlıkların azaltılması veya ortadan kaldırılması için gözlemcilerin iyi niyetli tekliflerini dinlemenin yollarını aramaz? Düşünmeli ve yolunu aramalı.. 29 Eylül 2015/ HABER TÜRK İŞKUR 633 bin kişiyi işe yerleştirdi ANKARA - İŞKUR, bu yılın ocak-ağustos döneminde 627 bin 550'si özel sektörde, 5 bin 975'i kamuda olmak üzere toplam 633 bin 525 kişiyi işe yerleştirdi. AA muhabirinin İŞKUR verilerinden derlediği bilgilere göre, ağustos ayında 106 bin 397'si erkek, 79 bin 919'u kadın olmak üzere toplam 186 bin 316 kişi kuruma başvuru yaptı. Aynı dönemde 184 bin 672'si özel sektör, 798'i kamuda olmak üzere 185 bin 470 açık iş ilanı verilirken, İŞKUR, 68 bin 957'si özel sektörde 617'si kamuda toplam 69 bin 574 kişiye iş buldu. Kurumun bu yılın ocak-ağustos döneminde işe yerleştirdiği kişi sayısı 627 bin 550'si özel sektörde, 5 bin 975'i kamuda olmak üzere toplam 633 bin 525 oldu. İşe yerleştirmeler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 artış gösterdi. Ocak-ağustos döneminde İŞKUR'un işe yerleştirdiği engelli sayısı ise 14 bin 740'ı buldu. Söz konusu dönemde, kuruma yapılan iş başvuruları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artışla 1 milyon 669 bin 939 olurken, kayıtlı iş gücü yüzde 19,3 artarak 5 milyon 350 bin 13'e çıktı. İş gücü konusunda yurt içindeki taleplerin yanında yurt dışındaki talepleri de dikkate alan İŞKUR, bu yılın ocak-ağustos döneminde 21 bin 172'si erkek, 104'ü kadın olmak üzere 21 bin 276 kişinin yurt dışında iş bulmasına aracılık etti.

430 Eylül 2015 Çarşamba Keçiören Belediyesi, bazı kamu kurumlarındaki Bugün git yarın gel anlayışının aksine belediyeden alınan hizmetleri bir standarda kavuşturarak belirli süreler ile sınırladı. ANKARA Çöp dipleri temizleniyor Keçiören Belediyesi hizmette kaliteyi artırdı Keçiören Belediyesi, belirlediği hizmet standartlarını vatandaşlara hem Yaptığını Yazan, Yazdığını Yapan Belediyeden Hizmet Standartları El Kitabı adlı kitapçık hem de belediyenin www.kecioren.bel.tr adresli internet sitesi aracılığıyla ilan etti. Belediyede yapılan her hizmetin süresini bir standarda bağlayarak keyfiyetin önüne geçen Keçiören Belediyesi, vatandaşları zaman kaybından kurtarırken işlemlerin daha hızlı görülmesini de sağladı. Hizmet standartları ile vatandaşların bekleme süresini azaltan Keçiören Belediyesi, Mali Hizmetler Müdürlüğü nce yürütülen emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, ilan ve reklam vergisi ve eğlence vergisi beyanları ile ilgili hizmet süresini 3 er dakikaya indirdi. Yeni uygulamaya göre vatandaşların Fen İşleri Müdürlüğü ne yaptığı kar küreme ve buzlanmayı önleyici çalışma talepleri 1 ila 8 saat arasında, asfalt, bordür, tretuvar bakım ve onarım talepleri de 10 iş günü içinde sonuçlandırılıyor. Parklar ile ilgili şikayet ve talepler Park ve Bahçeler Müdürlüğü nce 3 ila 24 saat arasında neticelendirilirken, Zabıta Müdürlüğü de sıhhi iş yerleri açma ve çalışma ruhsatlarını başvuranlara 2 gün içerisinde veriyor. Yine Zabıta Sincan Belediyesi, aşevi ile her gün yüzlerce vatandaşın yüzünü güldürüyor. Yüzlerce vatandaşa sıcak yemek yardımı yapan Belediye, sofraların ve yüzlerin şenlenmesini sağlıyor. İhtiyaç sahiplerine kucak açan Sincan Belediyesi, ihtiyaç sahiplerinin kapısı kadar her gün sıcak yemeklerini götürüyor. Belediye yemek dağıtımında önceliği, sağlık sorunlarından ya da diğer problemlerden dolayı evde Müdürlüğü ne vatandaşlardan gelen şikayetler 1 ila 15 gün içerisinde sonuçlandırılırken, Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ne engelli veya yatağa bağımlı hastalar için evde diş tedavisi hizmeti almak üzere başvuran vatandaşlar 1 gün içinde, hasta nakil hizmeti için başvuranlar ise 1 saat içinde yanıt alıyor. İşletme ve İştirakler Müdürlüğü ne bağlı spor tesislerinden faydalanmak isteyenler ise başvuru işlemlerini 5 dakika içinde yaptırabiliyor. E-Devlet üzerinden en çok hizmet veren belediye olan Keçiören Belediyesi internet ortamında vatandaşlara, nikah salonu sorgulamadan adrese bağlı imar durumu sorgulamaya, AK Masa başvurusundan evde diş sağlığı hizmetine, evcil hayvan sahiplenmeden inşaat maliyeti hesaplamaya varan çeşitlilikte 19 farklı hizmeti ise hiç bekletmeden anında sunuyor. Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü ise AK Masa hizmetleri kapsamında, Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ın her Çarşamba düzenlediği Halk Günü ne katılmak için başvuran vatandaşların isteğini aynı gün içinde sonuçlandırarak Başkan ile görüşmelerini sağlıyor. Ayrıca vatandaşlardan gelen istek, şikayet ve önerileri de 15 ila 30 gün içerisinde neticelendiriyor. Sincan ın aşevi yüzleri güldürüyor Sincan Belediyesi, bünyesindeki aşevi ile her gün yüzlerce eve sıcak yemek götürüyor. yemek pişiremeyen ailelere veriyor. Her gün 3 çeşit yemeği kapısına kadar giden aileler durumdan oldukça memnun gözüküyor. Her gün evlerine getirilen yemekler ailelerin iki öğünlük yemeğini karşılıyor. Her eve sıcak bir çorba girmesi için imkânlar doğrultusunda çalıştıklarını belirten Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna; Vatandaşımıza yardım etmek Belediye olarak bizim en büyük görevimiz Vatandaşımız başı sıkıştığında elbette ki bize gelecek. Bizde Belediye olarak elimizden gelen her yardımı yapmak için çalışacağız. Aşevimiz ihtiyaç sahibi aileleri belirleyerek sıcak yemek yardımında bulunuyor. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yardım etmek için çalışmaya devam edeceğiz. dedi. Sincan Belediyesi, yemek yardımı yaptığı ailelerin 0-6 yaş arası çocuklarına da süt yardımı da yapıyor. Her çocuğa süt yardımı yapan Belediye, uygulamaların sürekli olması ile de takdir topluyor. Sosyal Belediyecilik anlayışı ile pek çok Belediye ye örnek olan Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna; Biz Belediye olarak yaptığımız hizmetlerimizi başlayıp biten değil, süreklilik arz etmesini amaçlıyoruz. dedi. Hizmet standartları kitapçığında belediyede verilen her hizmetin süresinin yanı sıra işlemler için gerekli belgeler de yer alıyor. Bu sayede belediyeye hazırlıklı gelen vatandaş işlemlerini belirlenen süre standardında tamamlayarak zamandan kazanıyor. Örneğin kitapçıkta nikah işlemleri için gerekli belgeler sağlık raporu, nüfus cüzdanı aslı ve fotokopisi, son 6 ay içerisinde çekilmiş 4 adet fotoğraf, izin belgesi(keçiören dışında ikamet edenler için) olarak sıralanırken, işlemlerin başvurunun yapıldığı gün içerisinde sonuçlandırılacağı da taahhüt ediliyor. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, sorunlara müdahale ederken vatandaştan yana tutum belirlemeye özen gösterdiklerini belirterek Yaptığını yazan ve yazdığını da yapan kurumsal anlayışı ilke edinerek çıktığımız yolda, siz değerli hemşerilerimizin belediyemizden aldığı hizmetleri bir standarda kavuşturmak istedik. Hemşerilerimizden beklentimiz ise, size sunduğumuz hizmetlerde karşılaşmış olduğunuz zorlukları öncelikle birim müdürlerimize, çözüm olmadığında Başkan Yardımcılarımıza ya da doğrudan bana ulaştırmanızdır, çünkü bizim için sizlere ve Keçiören'e hizmet etmek bir sevdadır mesajını verdi. Keçiören de e-belediyecilik zamanı Keçiören Belediyesi, vatandaşların işlemlerini belediyeye gelmeden rahatlıkla yapabilmelerine olanak sağlıyor. Keçiören Belediyesi, uygulamalara altyapı sağlaması için Kent Bilgi Sistemi ni kurarak, Keçiören deki 51 mahallenin detaylı envanterini tüm detaylarıyla bilgisayar ortamına aktardı. Bilgi güvenliğinin sağlanması amacıyla Kent Bilgi Sistemi için belediyenin kendi yazılımı kullanıldı. Keçiören Belediyesi internet sitesi üzerinden ulaşılabilen e-belediyecilik uygulamaları kapsamında AK Masa, Sicil Arama, e-ödeme, Doküman Yönetimi, e-posta Bilgilendirme, SMS Bilgilendirme, Vergi Borç Kontrol, Nikah Rezervasyonu gibi işlemlerin sadece bilgisayar tuşlarına basılarak yapılabilmesine imkan tanıyor. Vatandaşlar Doküman Yönetimi sayesinde belediyedeki işlemleri ile ilgili evrak takibini bilgisayar ortamından gerçekleştirebiliyor. Nikah için belediyeden tarih almak isteyen Keçiörenlilere, internet üzerinden rezervasyon yapma imkanı sağlanıyor. Bunun yanısıra Keçiören ilçesinde evlenenler ve vefat edenler, arsaların metrekare fiyatları, ilçedeki inşaat maliyetleri, binaların aşınma oranları, Çevre Temizlik Bedelleri hakkında araştırma yapma olanağı da bulunuyor. Keçiören Belediyesi, vatandaşların sadece internet üzerinden değil, cep telefonları aracılığıyla da belediye ulaşabilmelerini sağlıyor. SMS Bilgilendirme hizmeti sayesinde vatandaşlar Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak'a mesajlarını iletebiliyor; Sicil Sorgulama, Etkinlik Bildirimi, Nöbetçi Eczane Bilgisi, Ak Masa Başvuru Sorgulama, Nikah İşlemleri ve Ücretleri Sorgulama, Vergi Borcu Sorgulama işlemlerini yapılabiliyorlar. Nöbetçi eczaneyi öğrenmek isteyen bir vatandaş eczane yazıp 5223'e mesaj gönderdiğinde cevap ücretsiz olarak cep telefonuna geliyor. SMS bilgilendirme işlemlerinde cevap mesajları bütün operatörlere ücretsiz olarak gönderiliyor. İsteyen vatandaşlara e- Posta ve SMS bilgilendirme servisleri aracılığıyla borç bilgileri, cenaze, kültürel etkinlikler, açılışlar, mahallede yapılacak kazı ve asfalt çalışmaları, en yakın KEÇMEK biriminin faaliyetleri gibi bilgiler de iletilebiliyor. Keçiören Belediyesi, ilçenin cadde ve sokaklarını sabunlu su ile yıkayarak temizliyor. Bu sayede çöp bırakma noktalarında istenmeyen koku ve sızıntıların oluşması önleniyor. Türkiye'nin en büyük metropol ilçelerinden Keçiören'in pırıl pırıl olması için belediye ekiplerinin temizlik çalışmaları aralıksız sürüyor. Yıkama tankerleri ve süpürge araçlarıyla 7/24 saat görev yapan Baypas temizlik ekibi, sıcak havanın etkisiyle özellikle çöp bırakma noktalarında yoğunlaşan kirliliğe hemen müdahale ediyor. Temizlik İşleri Müdürlüğü ne bağlı Baypas ekibi, yaz ayları boyunca cadde ve sokakları sabunlu su ile yıkayarak temizlerken çöp bırakma noktalarını da kötü kokulardan arındırmış oluyor. Her alan halkın sağlığını ve huzurunu gözetmek gibi bir sorumlulukları olduğunu vurgulayan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Temizliği imanın parçası olarak kabul etmiş, kendisini ve çevresini temiz tutmakla yükümlü kılınmış kişiler olarak evimize gösterdiğimiz özeni çevremize de gösteriyoruz ve Evimiz Keçiören diyoruz. Temizlik ekiplerimiz, vatandaşlarımızın sıcak yaz günlerinde cadde ve sokaklarda gönül rahatlığıyla, huzurla gezebilmesi için her türlü önlemi alıyor. Keçiören in cadde ve sokaklarından ibadethanelerine kadar geniş bir alanda temizlik işlerine önem veriyoruz ve bu sayede ortaya tertemiz bir Keçiören çıkıyor dedi. Gönüllülerden yaşlılara ANLAMLI ZİYARET Keçiören Belediyesi Gönüllü Akademisi Keçiören de yaşayan yaşlılara bayram ziyaretinde bulundu. Gönüllü Akademisi gönüllüleri ile birlikte Keçiören de yaşayan 90 yaşın üzerindeki yalnız yaşlılara bayram ziyaretinde bulundu. Hayatlarına yalnız devam etmek zorunda kalan ve sevdikleri tarafından hatırlanmamaktan şikayetçi olan yaşlılar, gönüllülere ziyaret boyunca duygusal anlar yaşattı. Her yaştan gönüllünün katıldığı bayram ziyaretinde Gönüllü Akademisi, çeşitli hediyelerle yaşlılara bir nebze de olsa yalnızlıklarını unutturarak gönüllerini aldı. Keyifli sohbetlerle eski bayramlara dair anıların da paylaşıldığı bayram ziyaretinde yaşlılar, kapılarının çalınmamasından ötürü üzüntü duyduklarını ifade ettiler. 9 yaşındaki en küçük gönüllünün yaşlıların hayat hikayelerini şaşkınlıkla ve göz kırpmadan dinlemesi ise çocuklarla yaşlılar arasında gönüllülerin köprü kurduğunu bir kez daha ortaya koydu, böylece nesilden nesile kurulan bağların da bu vesilelerle güçlendiği dile getirildi. Ziyaret edilen yaşlılar maddi yetersizliklerden çok manevi olarak duydukları eksiklikleri dile getirdiler. Gönüllülerden kapılarının daha çok çalınmasını istediler ve onları el sallayarak tekrar görüşme isteği ile uğurladılar.

ANKARA 30 Eylül 2015 Çarşamba 5 HABER MERKEZİ - Bahçelievler Şoförler Esnaf Odası Başkanı Halit Yılmaz, mevcut taksicilik yapan meslektaşlarının araçlarının yenilenmesine karşı çıkıldığını ve bakımsız gösterilmek istendiğini kaydetti. Yılmaz, Bazı turizm firmaları mevcut taksilerimizin ekmeğine adeta göz dikmiş durumdalar. Yazılı ve görsel basına beyanatlar vererek kamuoyu oluşturmak isteyen bu şirketlerin asıl amacı kaliteli araçlarla taşımacılık yapmak değil de kaliteyi bahane edip taksiciliğe soyunmak istemektedirler İstanbul Ulaştırma Koordinasyon Kurulu üyesi (UKOME) İstanbul Bahçelievler Şoförler Esnaf Odası Başkanı Halit Yılmaz konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Taksici esnafı olarak Havalimanlarında çalıştırılmak üzere lüks (TAH- DİTLİ) Taksi Yolcu Taşımacılığı kararı 07.01.2015 tarihinde UKOME de alınmıştı. Alınan bu UKOME kararını bazı turizm şirketleri iptal ettirmek için mahkemeye taşıdılar. Mahkemeye taşımalarının amacı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Lüks taksi yolcu taşımacılığını engelleyerek ülkemize gelen turistlerin kötü ve lüks olmayan araçlarla taşındığının imajını yaymak istiyorlar. Bu hamle ile 5 + 1 ve üzeri Van tipi yeni araç tarifi yaparak bir nevi taksicilik yapmak gayretindeler. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliği ne bakıldığında otomobilin tanımı açık ve nettir. Kamyonet ruhsatlı bu tip araçlar muayeneden geçemezler. Yasal olmayan bir çalışmanın yapılacağı çok açık. Biz kimin ne istediğini çok yakından takip ediyor ve biliyoruz. Ayrıca her turizm acentesine 10 araç talep edilmektedir. İstanbul da 2 bin 280 acente bulunuyor. Bu da sadece İstanbul da acenteler tarafından çalışılmak üzere 22 bin 800, Türkiye genelinde 34 bin ticari aracın piyasaya sokulması demek. Bunu yapmak isteyenler asla başaramayacaklar. Taksici esnafının ekmeği ile kimseyi oynatmayacağız şeklinde konuştu. İBB Ulaştırma Koordinasyon kurulu üyesi ve Bahçelievler Şoförler Esnaf Odası Başkanı Halit Yılmaz, özellikle son dönemlerde bazı turizm firmalarının gözünü taksici esnafının kazancına diktiğini belirterek Herkes kendi mesleğini yapsın dedi. Bahçelievler Şoförler Esnaf Odası Başkanı Halit Yılmaz: Herkes mesleğini yapsın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığına müracaat ederek Lüks Taksi Yolcu Taşımacılığı için talep de bulunacaklarının altını çizen Yılmaz, Bu araçlar mevcut ticari taksilerden özellikle havalimanlarında çalışan araçlardan olacaktır. Havalimanlarında ve İstanbul da çalışan şoförlerimizin içerisinde yabancı dil bilen şoförlerimiz var. Lüks araçlarla bu arkadaşlarımız kaliteli çalışma yaparak bu tür ihtiyaçlara cevap verecektir. Yasa bu yetkiyi taksici esnafına vermektedir. Bu kesimin amacı turisti lüks araçla taşımak değil. Taksici esnafının ekmeğine göz dikmektir. Bu şirketler ekmeğimize ortak olmayı unutsun. Tüm esnaf odaları ve esnaflar olarak inanıyoruz ki İBB Başkanı Kadir Topbaş ve Ulaşım Daire Başkanlığı turizm şirketlerinin talebini red edeceklerdir. Çünkü aynı talep Ulaştırma Bakanlığınca uygun görülmedi. Onun için herkes bildiği işi yapsın sizler turizm işiyle bizlerde taksicilik mesleğini icra edelim dedi. Çankaya da 5 ayda 8 ton atık yağ toplandı Çankaya Belediyesi nin 5 Litre Atık Yağ Getir, 1 Litre Deterjanı Götür kampanyası sürüyor. Kampanyanın ilk beş ayında yaklaşık 8 ton atık yağ toplandı. Çankaya Belediyesi nin hanelere yönelik örnek projesi vatandaşların yoğun ilgisi ile sürüyor. 21 Çankaya Evi ve 8 zabıta noktası aracılığıyla yürütülen kampanya, deterjan hediyesinin yanı sıra çevreye duyarlılığı artırması ile de dikkat çekiyor. 8 Nisan da başlayan kampanya kapsamında geçen 5 aylık süreçte 8 tonun üzerinde atık yağ toplandı. Evlerinde biriken atık yağları getiren vatandaşlar deterjanlarını alırken aynı zamanda doğanın korunmasına da katkı sağlamış oldular. Vatandaşların evlerinde biriktirdikleri atık yağları kendilerine en yakın Çankaya Evi ya da zabıta noktasına götürerek deterjanlarını alabilecekleri kampanya, yıl sonuna kadar sürecek. Çevre ve doğaya karşı farkındalık oluşturma ve bilinç yaratma amacını taşıyan kampanyada toplanan atık yağ miktarının yaz aylarının ardından artması düşünülüyor. Çankaya asfalta doydu Mamaklı Yüzücüler performans kampında ŞENOL GÜNÜÇ- Sporcuların gerek kişisel gerekse sportif gelişimine katkı sağlamak için Mamak Belediyesi Spor Kulübü Yüzme Takımı, uzman antrenörler eşliğinde performans kampında bir araya geldi. Aylardır havuzda yoğun tempoda çalışan başarılı kulaçlar, Beypazarı Eğri Ova Tabiat Parkında katıldıkları etkinliklerde ve etkinlikler sonrasında yakılan kamp ateşi ile moral depoladılar.2 gün süren kamp programı kapsamında 35 yüzücü yürüyüş, bisiklet, kano, tırmanış, yüzme ve balık tutma gibi aktiviteler gerçekleştirdi. Etkinliklerin ardından kamp ateşi yakan sporcular eğlenceli vakit geçirdi. Genç yüzücüler böyle bir etkinliğin düzenlenmesinden dolayı mutlu olduklarını belirterek, kamp sürecinin olumlu geçtiğini dile getirdiler. Yüzme takımının, ulusal ve uluslar arası olimpiyatlarda Mamak ı en iyi şekilde temsil edeceğine inandığını kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Sporun her dalında olduğu gibi, yüzmede de profesyonel sporcular yetiştiriyoruz. Yüzücülerimiz ileride Mamak ın gurur kaynağı olacak dedi. Başkent e ikinci biyolojik gölet Çankaya Belediyesi, Biyolojik Gölet lerden ikincisi Ahlatlıbel in ardından Çansera da kurdu. Çukurambar Öğretmenler Caddesi nde bulunan Çansera Biyolojik Gölet Ankaralıların hizmetine girdi. Doğadaki göletlere benzeyen görüntüsü ve tertemiz sularıyla ferahlık veren Biyolojik Gölet, şehir stresinden uzaklaşmak için bire bir. 13 üye belediyenin 43 projeyle başvurduğu Sağlıklı Kentler Birliği 2015 Sağlıklı Şehirler En İyi Uygulama Ödülleri yarışmasında jüri özel ödülünü de layık görülen Çansera Biyolojik Gölet, bin 500 metrekare toplam alana kurulu. Kimyasal madde kullanılmadan içinde barındırdığı Nilüfer, Kara Ayakotu, Mor Süsen ve Eğir gibi su bitkileri ve yararlı mikroorganizmalar sayesinde oluşturduğu tertemiz suyuyla Ankaralıları karşılayan Biyolojik Gölet, şehrin içinde adeta doğadan bir parça sunuyor. Çankaya Belediyesi, yeni parklardaki çalışmalarını da sürdürüyor. Yaşamkent te Yaşar Kemal Parkı, Çukurambar da Pony Park, Beytepe Köyü Parkı ve Yıldız Yaya Bölgesi nin yanı sıra Mutlukent, Oran ve Mimar Sinan Mahallelerindeki parkların çalışmaları sürüyor. Ankara nın en yeşil ilçesi olan Çankaya da, yapımı süren yeni parkların da tamamlanması ile birlikte 50 bin metrekarenin üzerinde yeni yeşil alan halkın hizmetine sunulacak. Çankaya genelindeki sokaklarda tam kaplama, renkli desenli asfalt kaldırım, yama ve onarım yapan Çankaya Belediyesi çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Ekipler, havaların da iyi gitmesiyle Kasım ayına dek sürecek asfalt çalışmalarında büyük ilerleme sağlarken Çankaya da yer alan 124 mahallenin 105 ine girerek günlük 1500 ton asfaltı İlçe sokaklarına seriyor. Asfalt sezonunun açıldığı Mart ayından bu yana 260 sokakta 90 bin ton tam kaplama asfalt atan ekipler, 140 sokakta 20 bin 626 ton renkli desenli asfalt kaldırım uygulamasını vatandaşların hizmetine sundu. Toplamda 121 bin 260 ton asfalt kullanan ekipler, 21 resmi kurum ve 20 okulda da koordineli çalışmalarını sürdürdü. Çankaya Kaldırımı adıyla marka haline gelen renkli desenli asfalt kaldırımları her geçen gün daha fazla sokağa yaymaya kararlı olduklarını belirten Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Belediye olarak yıl sonuna kadar hedefimizi 200 bin ton olarak belirledik ve ekibimizle bunu gerçekleştireceğimizden eminiz. Çankayalıların daha iyi hizmet almaları için var gücümüzle çalışmalarımıza devam ediyoruz diye konuştu.

6 ANKARA 30 Eylül 2015 Çarşamba Toplumsal Etik Derneği tarafından düzenlenen 2015 Yılı Meslekte Etik Davranışları Teşvik Ödül Töreni nde, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar a Yönetici dalında ödül verildi. Fatih Kütüphanesi nin % 80 i kitap bağışından oluşuyor Başkan Yaşar a Etik Yönetici ödülü ŞEBNEM ÜNAL- Toplumsal Etik Derneği nin her yıl verdiği etik ödülleriankara Sanayi Odası nda düzenlenen bir tören ile sahiplerini buldu Onur, Onurlu Duruş, Tıp Sanatı, İnsan Yaşamına Saygı, Yönetici ve İlkeli Sanayici başlıkları altında ödüllerin verildiği törende; Başkan Yaşar, belediyecilik alanında yaptığı örnek hizmetler dolayısıyla yönetici dalında ödüle layık görüldü. Ödülünü ODTÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Feride Acar ın, Etik Davranış Belgesi ni ise TEMA Vakfı Ankara Şube Başkanı Mukadder Ekremoğlu nun elinden alan Yaşar, böylesine anlamlı bir ödülü almış olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek Bu güne kadar çok sayıda ödül aldım ama bugün aldığım ödülün çok daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Etik değerlerle, ahlaki ve insani değerlerle yaşamanın, çalışmanın, üretmenin ne kadar doğru olduğunubugün bir kez daha anladım dedi. Dünyada ve ülkemizde etik değerlerin kaybolduğunu ifade eden Yaşar, Böyle bir ortamda da hem üretim kaybediyor, hem devletin kaynakları doğru harcanmıyor. İnsanlarımız ahlaki değerlere bağlı kalınmadığı için ayrışıyor, kutuplaşıyor. Hâlbuki insani ve ahlaki değerleri içimizde özümsesek, eşit yurttaş ilkesinden ayrılmasak, paramızı alın teriyle kazanabilsek dünyada da ülkemizde de itibarlı bir insan oluruz. Ben hayatım boyunca etik değerlere bağlı kaldım. Bu doğrultuda ticaret, siyaset yaptım, şimdi de Yenimahalle Belediye Başkanlığı yapıyorum. Yenimahalle de hiçbir yurttaşımı ayrıştırmadım. Vatandaşın belediyeden güler yüzle ayrıldığını görmek benim için en büyük mutluluk. Yenimahalle, bugün sadece Ankara da değil, tüm Türkiye de herkesin dikkatle takip ettiği bir belediye oldu. Tüm belediye personeline ağabeylik yaptım, çalışanın hakkını korudum, çalışmayanla yolumu ayırdım dedi. Ekonomik sıkıntıların insanları etik değerlerden uzaklaştırdığını kaydeden Yaşar, Türkiye büyük, güçlü bir devlet yeterki kaynaklar doğru harcansın. Bugünkü anarşinin temelinde de, insanların etik değerlerden uzaklaşmasının altında da ekonomik sebepler var. Gelir adil dağıtıldığı pastadan herkes eşit pay aldığı zaman toplumda bu sıkıntıların kalmayacağına inanıyorum şeklinde konuştu. Toplumsal Etik Derneği nin 11 yıl önce toplumu etik yönden daha ileriye taşımak amacıyla kurduklarını ifade eden Dernek Başkanı Ahmet Akgün, Bugüne kadar mesleğinde onurlu davranan, meslek ilkelerine uygun davranışlarda bulunan çok sayıda kişiye ödül verdik. Ödüllendireceğimiz kişileri belirlerken tarafsızlık ilkesinden asla ödün vermedik. Hangi dil, din, ırk mezhepten olursa olsun meslek etiğini koruyan kimselere ödül verdik. Bugün de 6 değerli insana ödüllerini takdim edeceğiz dedi. Törende ayrıca ODTÜ Rektörü Ahmet Acar'a Onur Ödülü, Bilim Sanayi ve Teknoloji Eski Bakanı Ali Coşkun a Onurlu Duruş Ödülü, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan a Tıp Bilimi ve Tıp Sanatı Ödülü, CHP Milletvekili Özgür Özel e İnsan Yaşamına Saygı Ödülü ve Hidromek A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Bozkurt a da İlkeli Sanayici Ödülü verildi. Keçiörenli esnafa büyük kolaylık 5.900 üyesiyle kitap severlerin en çok tercih ettikleri kütüphanelerden biri olan Keçiören Belediyesi Fatih Kütüphanesi arşivi nin %80'ini kitap bağışından oluşuyor. Merkezi konumunun da etkisiyle çok sayıda kişinin tercih ettiği Kütüphaneye isteyen kitap bağışında da bulunabiliyor. Aynı kitaplardan olması halinde başka kurumlara gönderilen kitaplar, böylece değerlendirilmiş oluyor. Son 6 yılda 30.000'in üzerinde bağış alan kütüphane, arşivinin %80'ini böyle oluşturmuş. Kullanılamayacak kadar yıpranmış kitaplar ise geri dönüşüme kazandırılıyor. Geri dönüşüme gönderilecek kitapların sayısı ise 10.000'i geçmiş durumda... En çok okunan kitaplar, yaş ve öğrenim durumu istatistikleri gibi birçok verinin dijital ortamda takip edildiği 3 katlı kütüphane, ders çalışmak isteyen öğrencilerin de tercihi konumunda... Okuma salonlarından faydalanan gençler, sessiz bir ortamda ve zengin bir arşivin arasında kitap okumanın tadını çıkarıyorlar. Fatih Kütüphanesinin bir diğer uygulaması da 5 yıldır devam eden "Yaşlılara Kitap Okuma Günleri..."Gençler her perşembe bir saat, özenle seçtikleri hikayeleri yaşlıların hayattan kopmamaları için okuyorlar. Böylece hem yaşlılarla gençler arası duygusal bağlar güçleniyor hem de onların yeni hikayelerle nitelikli vakit geçirmelerine aracı olunuyor. Oyun parklarında hijyenik temizlik Keçiören Belediyesi, parklardaki çocuk oyun alanlarını daha temiz hale getirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Estergon da çini sanatı Keçiören Belediyesi Estergon Türk Kültür Merkezi'ndeki Arasta'daki geleneksel sanatlara yönelik çalışma atölyeleri, sanata değer katıyor. Çini sanatının en başarılı temsilcilerinden biri olan Ayşe Özkan, Estergon Türk Kültür Merkezi'ndeki çini çalışma atölyesinde eserlerini ortaya çıkarıyor. Geleneksel sanatların korunması ve yaşatılması için birçok projeye de imza atıyor. Ayşe Özkan, çiniye nasıl başladığını şu şekilde anlattı: İnsanın gördüklerine karşı tahammülü zorlaşınca, dilimi susturup, fırçamı işlemeyi, kendimi renk, ışık, motif eğitimine sokmayı istedim. Ailemde neler gördüm neler... Bunlardan birisi el yazması Kur'an-ı Kerim di. Kenarlarındaki tezhip, içindeki renkler beni çok etkilemişti. Kütahya Çini Ustaları da benim için en iyi izleklerdi. Toprak- görünmek-pişmek eylemlerinin hepsini ruhuma çok yakın buldum. İnsan, yolculuğuna içindeki yürüyen kuşları da katmazsa, evrenin ışıkları söner. Ben de sanatın bu dalıyla, tüm ışıklarımı yakabilme yolundayım. Çini Sanatı ile uğraşmadan, diğer sanat dallarıyla da (hat-tezhip-minyatür) yakından ilgilenen Ayşe Özkan, "pişmek hiç de kolay değildir dedi. Çini ile insan arasındaki bağlantıyı da şöyle ifade etti; İnsan da Çini de topraktan... İkisi de sırdan müteşekkil oluşmuş. İnsanın da badireleri vardır. Çini de insan gibi ateşle sınanır. Dünyada, fırında ya çatlar, yok olur, kül olursunuz ya da tam tavında pişmeyle, ruhunuzun motifi ölümsüzlüğe doğru gider. Azim ve kararlılıkla iyi bir hocanın rehberliğini kabul eden, tertibe ve usule riayet eden, acele etmeden teslimiyetle öğrenme yolculuğuna devam eden bir öğrencinin başarısız olamayacağını söyleyen Özkan, "öğrenmeye hevesli olan illa da edepli olmalı" dedi. Çininin sırlarında hayatı, hakikati, kendini ve azmini keşfetmeye devam eden Özkan sanat yolculuğunda öğrendikleriyle mutlu... Öğrenmenin sonunun olmadığını da ifade eden Çini Dilbilimcisine göre önemli olan eskimiş değil eski olacak işler yapmak... Babası Ercüment Özkan'dan ötürü Esma'ül Hüsna Sergisinde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "yiğit adamın yiğit kızı" övgüsüne mazhar olan Ayşe Özkan sanatın eğlenceden ziyade hak ve hakikat için yapıldığına dikkat çekti. Keçiören Belediyesi, esnafları terazi kontrolü için belediye hizmet binasına gitme zahmetinden kurtardı. İlçedeki ölçü ve tartı aletlerinin güvenilirliğini belediye logosu taşıyan sticker lar ile kontrol altına alan Keçiören Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, ilçedeki esnafların kullandığı terazileri de yerinde kontrol ve muayene ederek damgalıyor. 2013 yılında semt pazarlarındaki esnafın kullandığı elektronik terazileri kontrol ve muayene ederek damgalama uygulamasını başlatan zabıta ekipleri, daha sonra bu hizmeti ilçe geneline yayarak bütün esnafları uygulamaya dahil etti. Zabıta ekipleri, iş yerlerinde gerçekleştirdikleri kontrol ve muayene sonucunda mevzuata uygun olduğu tespit edilen terazileri önce damgalıyor, sonra da terazilerin üzerine Keçiören Belediyesi ve zabıta logolu sticker yapıştırarak vatandaşların güvenli alışveriş yapmasını sağlıyor. Terazi kullanımına ilişkin veri tabanı oluşturarak kontrol ve denetim faaliyetlerini tüm ilçe sınırlarını kapsayacak şekilde kayıt altına aldıklarını ifade eden Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, vatandaşların alışveriş güvenliğini sağlamanın belediyenin görevleri arasında olduğuna dikkat çekerek Kontrol ve damgalama işlemi biten terazilerin vatandaşlarımızın kolayca görebilecekleri kısımlarına yapıştırılan sticker lar sayesinde kontrol ve denetim altındaki terazileri, kontrolsüz terazilerden ayırmayı, böylece otokontrolün gelişmesini, tüketicinin bilinçlenmesini, esnafımızın da zaman kaybetmemesini sağlıyoruz dedi. Belediye logolu sticker ların ilçedeki ölçü ve tartı aletlerinin güvenilirliğini simgelediğini belirten Başkan Ak, Bu sayede vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla ve huzur içerisinde alışveriş yapıyorlar. Ayrıca terazisini dükkanını, işyerini kapatarak bin bir zahmetle belediye binasına kontrole götüren esnafımızı da bu zahmetten kurtararak zaman ve iş kaybını önledik. Bundan da büyük mutluluk duymaktayız mesajını verdi. Keçiören Belediyesi, ilçedeki tüm parklarda çocukların daha temiz alanlarda oyun oynamaları ve vatandaşların daha sağlıklı bir ortamda bulunmaları amacıyla çalışmalar yürütüyor. Belediye ekipleri helal gıda sertifikalı hijyenik temizlik maddeleri ile parklardaki oyun setlerini ve kent mobilyalarını tertemiz hale getiriyor. Oyun setleri ve kent mobilyaları dezenfekte edilirken insan sağlığına olumsuz etki yapmayan hijyenik temizlik maddelerinin kullanılmasına özen gösteriliyor. Temizlik yapılmadan önce ve sonra bir cihazla ölçüm yaparak alandaki mikroorganizmaların miktarını tespit eden ekipler, ortaya çıkan bu ölçüm rakamlarını da karşılaştırarak kayıt altına alıyor. Yapılan temizlik sayesinde mikroorganizmaların ortamda 90 gün boyunca oluşması engellenirken, parklardaki oyun setleri de annelerin çocuklarına oynamaları için gönül rahatlığıyla izin verecekleri ortamlara dönüştürülüyor. Oyun setlerinin yanı sıra kent mobilyaları da temizlenerek vatandaşların günlük kullanımına sunuluyor.

7 EKONOMİ 30 Eylül 2015 Çarşamba TÜRK AKIMI siyasi belirsizlikten kurtuluyor ANKARA - Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Türk Akımı projesinin siyasi belirsizlikten kurtulmaya başladığını belirtti. Kumbaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen hafta Moskova'da gerçekleştirdiği görüşmenin, dondurulduğu açıklanan Türk Akımı'nın siyasi belirsizlikten kurtulabilmesi adına dönüm noktası olabileceğini söyledi. Rusya'da Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin katılımıyla en üst düzeyde temsil edildiğini hatırlatan Kumbaroğlu, iş birliğinin devam ettirilmesi noktasında konulan iradenin Türk Akımı'nın geleceği adına çok önemli olduğunun altını çizdi. UZmANLAR ANtALYA'DA bir ARAYA geliyor Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türk Akımı ile ilgili "Önce bir hat yapılsın diye bir yaklaşım var. Biz, dört hat birden yapılsın istiyoruz" açıklamasını değerlendiren Kumbaroğlu, şöyle devam etti: "Bu açıklama, müzakerelerin neden dondurulduğunu açık bir şekilde anlatıyor. Bundan sonraki süreçte ilgili bakanlıklar ve kurumlar görüşmeleri bu yönde sürdüreceklerdir. Türk Akımı ortaya konduğundan bugüne projenin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu vurguladık. Sadece söylemlerle değil, imza attığımız Rize'de bin 586 kişiye iş imkanı Rize'de "Toplum Yararına Programlar"da çalıştırılmak üzere bin 585 kişinin işe alınacağının açıklaması üzerine, müracaat için İŞKUR İl Müdürlüğüne gelen vatandaşlar yoğunluğa neden oldu. RİZE - Rize'de, Toplum Yararına Programlar (TYP) kapsamında çalıştırılmak üzere, bin 586 kişinin işe alınacağının duyurulması üzerine vatandaşlar, İŞKUR İl Müdürlüğünde yoğunluğa neden oldu. Başvuru yapmak için İl Müdürlüğü önünde toplanan vatandaşlar, uzun kuyruklar oluşturdu. Sabahın erken saatlerinden itibaren kurumun önünde bekleyen vatandaşların başvuruları, 08.00'den itibaren gruplar halinde alınmaya başlandı. Bekleme anında zaman zaman sıra nedeniyle yaşanan tartışmalara, kurumun güvenlik görevlileri projelerle de bunun önemine dikkati çektik. Bu kapsamda 14 Kasım 2015'te Antalya'da G20 zirvesi öncesinde taraflar arası diyaloğu geliştirmek amacıyla 'Avrasya Doğalgaz Projelerinde Jeopolitik Konular, Riskler ve Fırsatlar' başlıklı bir konferans düzenliyoruz." Konferansın, G20 öncesinde Türkiye'nin en müdahale etti. İŞKUR İl Müdürlüğünden yapılan açıklamada, "Toplum Yararına Programlar"da çalıştırılmak üzere alınacak kişilerin başvurularının bugünden itibaren başladığı, son başvuru tarihinin 7 Ekim olduğu ifade edildi. İl genelinde Milli Eğitim Müdürlüğü, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, İl Müftülüğü ve İl Özel İdare Genel Sekreterliği bünyesinde TYP kapsamında toplam bin 586 kişinin alınacağı vurgulanan açıklamada, kura çekimlerinin 13-14 Ekim, işe başlangıç tarihinin 19 Ekim olduğu kaydedildi. Kuruma başvuruda bulunacak kişilerden 18 yaşını tamamlamış ve kuruma kayıtlı işsiz olmak, emekli, dul, yetim aylığı almamak, öğrenci olmamak şartları arandığı vurgulandı. Yetkililer başvuruların devam ettiğini ve ilk günkü yoğunluğun ilerleyen günlerde yaşanmayacağını ifade etti. ANKARA - NURAN ERKUL - Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Dönem Başkanı İhsan Uğur Delikanlı, Banka'nın misyonunun üye ülkelerin kalkınmasına katkıda bulunmak olduğunu belirterek, "Yunanistan'da özelleştirilmesi planlanan alanlara ilgiliyiz. Havaalanı ve enerji alanlarındaki özelleştirmeler Bankamız için öncelik oluşturuyor. Burada iş yapmayla ilgilenen firmaları yakından takip ediyoruz" dedi. Türkiye'nin dönem başkanlığını yaptığı Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası'nın hedeflerini ve bu dönemdeki faaliyetlerini AA muhabirine değerlendiren Delikanlı, Banka'nın büyük hissedarlarından birinin Yunanistan olmasına ve merkezinin de burada bulunmasına rağmen ülkedeki yatırım portföyünün geniş olmadığını dile getirdi. Delikanlı, Yunanistan'daki mali krizden etkilenmediklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Diğer kalkınma bankalarından farkımız Yunanistan'ın bankacılık mevzuatına tabi olmamamız. Kurumumuza, Yunanistan kanununda muafiyet tanınmış bulunmakta. Bu, bize reyting veren şirketler tarafından da teyit edilmiş durumda. Yunanistan, yüzde 16,5 hisse ile büyük hissedarlardan biri. Doğal olarak Bankanın Yunanistan portföyünün daha fazla olması beklentisi var. Daha önceki dönemde Yunanistan'da bankacılık kriterlerine uygun çok fazla proje bulunmadığı için kredi portföyü çok fazla büyütülememiş ancak bankamızın misyonu üye ülkelerinin kalkınmasına katkıda bulunmak." Yunanistan'da ekonomik krizden sonra birçok alanda özelleştirmeye gidileceğini anımsatan Delikanlı, Banka'nın bu alanlara ilgisi olduğunu aktardı. Delikanlı, özelleştirmelerde yer alacak firmaları yakından takip ettiklerini ve bu firmalara kredi finansmanı sağlamak istediklerini anlattı. Havaalanı ve enerji alanlarındaki özelleştirmelerin Banka için öncelik oluşturduğunu vurgulayan Delikanlı, şöyle devam etti: "Türkiye'nin dönem başkanlığında iddialı büyüme hedefleri önemli enerji konularını gündeme alan E20 niteliğinde bir enerji zirvesi olacağını kaydeden Kumbaroğlu, "Konferans, başta Türk Akımı ile TANAP olmak üzere Türkiye'nin ulusal çıkarlarına hizmet eden stratejik önemde öncelikli projelere ilişkin pozitif diyaloğun gelişmesine katkı sağlamayı amaçlıyor" dedi. Yunanistan a özelleştirme kredisi verilecek koyduk. 2018'in temmuz ayında bitecek başkanlık sonuna kadar her yıl yüzde 7,5 büyüme hedefliyoruz. Banka'nın büyümesinde enerjiyi öncelikli alanlardan biri olarak görüyoruz. Son dönemde Türkiye'de jeotermal enerji projesine ve Azerbaycan'da Şah Deniz II projesine yatırım yaptık. Bu tür enerji yatırımlarımızı üye ülkelere dağıtmak istiyoruz." Delikanlı, Banka'nın daha da büyümesi ve yatırımlarını genişletebilmesi için firmaların ihtiyaç ve taleplerini anlayabilen, bu talepler doğrultusunda finansman şeklini oluşturabilen uzmanlarla çalışacaklarını anlattı. Kalkınma bankacılığında henüz bu noktaya gelinmediğine dikkati çeken Delikanlı, "Bu, önümüzdeki dönemde kalkınma bankacılığı yapan kuruluşların gelmesi gereken nokta aslında. Bu durumda bizim hedefimiz pilot model oluşturmak. Uluslararası finansman kuruluşlarının, firmaların yabancı para pozisyon riskini ne kadar yönettikleri konusunda neler yapılıyor, bunlar havada kalan söylemler genelde. Biz, yerel para birimi ile kredi imkanı oluşturmayı ve firmaların ihtiyaçlarına göre kredi yapılandıracak uzmanlarla çalışmayı hedefliyoruz. Bu şekilde firmaların risklerinin azaltılabileceğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. İletişimde net satış gelirleri 19 milyar oldu ANKARA - ARİFE YILDIZ ÜNAL - Bilgi teknolojileri ve iletişim sektörünün net satış gelirleri yılın ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,4 artarak 19 milyar liraya yaklaştı. AA muhabirinin, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun (BTK), Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü 2. Çeyrek Raporu'ndan yaptığı hesaplamalara göre, yılın ilk 6 ayında Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Avea'nın net satış geliri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,5 artış gösterdi ve yaklaşık 15 milyar lira oldu. Söz konusu dönemde internet servis sağlayıcılar, kablo tv, uydu haberleşme ve rehberlik hizmetlerini sağlayan şirketlerin de aralarında yer aldığı diğer işletmecilerin net satış gelirleri ise toplam yüzde 6,6 artarak 3,8 milyar liraya çıktı. Böylece yılın ilk yarısında sektörün toplam net satış geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,4 artışla 18 milyar 814 milyon 95 bin 183 lira oldu. YILIN İLK YARIsINDA 2,18 milyar LİRALIK YAtIRIm Yılın 6 ayında Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Avea 1 milyar 840 milyon liralık yatırım yaptı. Söz konusu dönemde Turkcell yaklaşık 649,7 milyon lira, Vodafone 569,5 milyon lira, Türk Telekom 270,2 milyon lira, Avea da 350,7 milyon lira tutarında yatırım gerçekleştirdi. Diğer işletmecilerin yaptığı yatırım ise 6 ayda toplam 342 milyon 958 bin lirayı buldu. Böylece sektörde yılın 6 aylık bölümünde yapılan yatırımların toplam tutarı 2 milyar 183 milyon lira oldu. Rusya Türkiye'ye yatırımda HOLLANDA YI SOLLADI ANKARA - ZEYNEP AKYIL/İbRAHİm YILmAZ - Türkiye'ye bu yılın ilk yarısında toplam 4 milyar 356 milyon dolarlık uluslararası sermaye girişi gerçekleşirken, Rusya 752 milyon dolarlık rakamla bu alanda ilk sırada yer aldı. AA muhabirinin Ekonomi Bakanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye'ye bu yılın ilk yarısında 6 milyar 327 milyon dolar net doğrudan uluslararası yatırım girişi, 4 milyar 356 milyon dolarlık da uluslararası sermaye girişi yapıldı. Yabancı yatırımların ülkelere göre dağılımına bakıldığında, Rusya 752 milyon dolarlık nakit sermaye girişi ile geçen yılın aynı döneminde ilk sırada yer alan Hollanda'yı geçti. Rusya geçen yılın ocak-haziran döneminde 708 milyon dolarlık nakit sermaye girişi gerçekleştirmişti. Hollanda kaynaklı sermaye girişinin payı ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 65 oranında gerileyerek 586 milyon dolar oldu. Bu düşüşle listenin ikinci sırasına düşen Hollanda, geçen yılın ilk yarısında 1 milyar 686 milyon dolarlık nakit sermaye girişinde bulunmuştu. Hollanda 2013 yılında da 918 milyon dolarlık yatırımla ilk sıradaydı. - Çin kaynaklı nakit sermaye girişi arttı Öte yandan geçen yılın ilk 6 ayında 27 milyon dolar olan Çin kaynaklı nakit sermaye girişi, bu yılın aynı döneminde 388 milyon dolara çıktı. Geçen yılın söz konusu döneminde sadece 2 milyon dolar olan Katar kaynaklı nakit sermaye girişi ise 350 milyon dolara ulaştı. Bu ülkeleri 317 milyon dolar ile Malezya, 281 milyon dolar ile Azerbaycan, 279 milyon dolar ile Lüksemburg, 262 milyon dolar ile İngiltere, 209 milyon dolar ile Japonya, 173 milyon dolarla da Belçika takip etti. T.C. ANKARA 14. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2009/1118 ESAS Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50'sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50'sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 21/09/2015 1. İhale Tarihi : 27/10/2015 günü, saat 15:45-15:50 arası. 2. İhale Tarihi : 11/11/2015 günü, saat 15:45-15:50 arası. İhale Yeri : Ankara Adalet Sarayı 2 nolu Mezat Salonu No Takdir Edilen Değeri TL. Adedi KDV Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) 1 15.000,00 1 % 1 06 YJ 658 Plakalı, 2000 Model, OPEL Marka, Rengi Gri 06 YJ 658 plakalı, 2000 model Opel marka Gri renkli otomobil, Motor no: X18XE120N42495, Şasi No: WOLOJBFI9Y2002883, sol ön tampon alt plastik kırık, sol arka çamurluk macunlu, muhtelif ezik ve çizikler mevcut, orjinal teyp mevcut. Anahtar ruhsat yok. Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de Basın - 149038 (www.bik.gov.tr)

30 Eylül 2015 Çarşamba EKONOMİ 8 Almanlar, Türk KARA CA İsmail KARA fındığını sevdi GİRESUN - ATAKAN ÇITLAK - Dünya fındık üretim ve ihracatının büyük kısmını elinde bulunduran Türkiye, 2014-2015 ihracat dönemindeki 217 bin tonluk ihracatının yaklaşık yüzde 25'lik bölümünü Almanya'ya gerçekleştirdi. AA muhabirinin Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliğinden (KFMİB) aldığı bilgilere göre Türkiye, 1 Eylül 2014-31 Ağustos 2015 ihracat döneminde 101 ülkeye 217 bin 427 ton fındık ihraç ederek karşılığında 2 milyar 799 milyon 529 bin 618 dolar gelir sağladı. Türkiye'nin 2014-2015 ihracat döneminde en fazla fındık ihraç ettiği ülkeler arasında ilk sırayı Almanya aldı. Bu ülkeyi İtalya ve Fransa izledi. Geçen yıl toplam fındık ihracatının yaklaşık yüzde 25'lik kısmı Almanya'ya gerçekleştirildi. Almanya'ya 53 bin 789 ton fındık ihraç eden Türkiye, bunun karşılığında 684 milyon 88 bin 461 dolar gelir elde etti. İKİNcİ İTALyA, üçüncü FRANSA Son 5 sezondur Türkiye'nin en fazla fındık ihraç ettiği ülkeler sıralama değişmedi. Türkiye'nin fındık ihraç ettiği ülkeler sıralamasında Almanya'nın ardından ikinciliği 48 bin 817 tonla İtalya, üçüncü sırayı ise 20 bin 418 ton ile Fransa aldı. Türkiye geçen sezon en az fındığı, 3 kilogramla Cibuti'ye sattı. Bu ülkeyi 14 kilogramla Fildişi Sahilleri ve 40 kilogramla Moğolistan takip etti. Bu üç ülkeden ihracat karşılığı elde edilen gelir 860 dolar oldu. Türkiye 2014-2015 ihracat sezonunda, Avrupa ve Asya ülkelerinin yanı sıra Afrika ve Güney Amerika'da yer alan birçok önemli ülkeye de fındık ihracatı gerçekleştirdi. "HEdEFİMİZ İHRAcAT yapilan ülke SAyISINI ARTIRMAK" "Fiat Egea" banttan indi BURSA - Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, "Koç Holding ve Fiat Chrysler'in uzun yıllara dayanan ortaklığı ve Tofaş'a duyduğu güven sayesinde yeni modellere yaptığımız yatırım miktarı, 1,5 milyar doları aşmış durumda" dedi. Türkiye otomotiv tarihinin en önemli otomotiv projelerinden birini, şirket tarihinin ise en yüksek yatırımının yapıldığı otomobil projesini hayata geçiren Tofaş'ın Bursa'daki fabrikasında üretilen ilk "Fiat Egea" banttan törenle indirildi. Koç, "Fiat Egea Üretim Başlangıç Töreni"nde yaptığı konuşmada, Fiat Egea'nın üretimine başlanacağı bu önemli günün heyecanını paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Yaklaşık bir yıl önce yine burada Doblo modelinin, Amerika'ya ihracatı vesilesiyle bir araya geldiklerini hatırlatan Koç, "Doblo'nunyenilenmesiyle başlayan yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Türkiye'nin istikrarlı büyümesi için kalıcı sanayi projelerine ihtiyacı var" dedi. Sanayi yatırımlarının artması ve bu alandaki adımların çok boyutlu düşünülerek atılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Koç, "Sanayi projelerinin, iç pazarın yanı sıra ihracata yönelik olarak geliştirilmesi, bunlarla birlikte ilave istihdam da yaratması gerekiyor. Bugün de bu modele örnek niteliğinde olan Türkiye'nin en büyük sanayi yatırımlarından biri için buradayız. Ortağımız Fiat Chrysler ile birlikte geliştirdiğimiz Egea projesinin ilk modelinin üretimini birlikte başlatacağız" Koç, Fiat Egea'yı "akıllı bir proje" olarak değerlendirdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Akıllı çünkü, çok sayıda araştırma yapılarak, Türkiye'nin beklentilerine uygun ve geniş kitlelerin ulaşabileceği bir otomobil olarak geliştirildi. Türk tüketicisini odağına alarak tasarlanan yeni modelimize isim verirken, Ege Denizi'nden KFMİB Başkanı Edip Sevinç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin en önemli fındık ihracat pazarını oluşturduğunu söyledi. Avrupa ülkelerinde çikolata ve pastacılık sektörünün geliştiğini, buna bağlı olarak Türk esinlenildi. Akıllı bir araç çünkü, iç pazarın yanı sıra Batı ve Doğu Avrupa müşterisine de hitap ediyor. Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da 40 ülkeye ihraç edilecek. Aynı platformla sedan dışında hatchback ve station wagon olmak üzere bu büyük oranını ihraç edeceğimiz, iki ayrı araç daha üretilecek. Bu da projemizi akıllı kılan diğer bir unsuru. Türkiye'nin dünyaya açılan bu çaptaki ilk binek araç projesi Egea'nın her anlamda çok başarılı olacağına yürekten inanıyorum." Fiat Chrysler Automobiles (FCA) Üst Yöneticisi (CEO) Sergio Marchionne ile Egea'yı birkaç hafta önce test ettiklerini ve çok memnun kaldıklarını anlatan Koç, iç ve dış tasarımı mükemmel aracın, geniş iç hacme sahip tam bir aile otomobili olduğunu ifade etti. Koç, projeye başından beri destek veren Marchionne'ye teşekkür ederek, şunları kaydetti: "Koç Holding ve Fiat Chrysler'in uzun yıllara dayanan ortaklığı ve Tofaş'a duyduğu güven sayesinde yeni modellere yaptığımız yatırım miktarı, 1,5 milyar doları aşmış durumda. Bu yatırımların önemli bir bölümünün Ar-Ge ve inovasyona ayrılmış olmasını da ayrıca çok değerli buluyorum. Koç Topluluğu olarak teknoloji ve inovasyona yatırım yaparak, ülkemiz için yarattığımız katma değeri sürekli artırıyor ve rekabet gücümüzü de pekiştiriyoruz. Egea projesini de topluluğumuzun bu yaklaşımının en güçlü örneği de sayabiliriz. Egea'nın Türkiye'de üretilmesi, Tofaş'ın hem Ar-Ge'ye hem de dünya klasında üretime yaptığı yatırımın ve böylelikle kazandığın yetkinliklerin sonucudur. Gururla belirtmek istiyorum ki, Egea projesi, Tofaş mühendisliğinin ve işçiliğinin, küresel arenadaki başarısını ortaya koymaktadır. Bu yatırım, Tofaş'a olduğu kadar Türk otomotiv sanayine de çok önemli bir katma değer sağlayacaktır." İSTANBUL- Doğuş Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu, VW'nin ABD'deki egzoz emisyon testi manipülasyonuna ilişkin olarak, "Tüm dünyada ve Türkiye'de etkilenen araçların detayı, Volkswagen AG'nin yürütmekte olduğu araştırma sonucunda belirlenecektir" dedi. Bilaloğlu, yaptığı yazılı açıklamada, ABD Çevre Koruma Ajansı'nın (EPA) yayınladığı bir rapora dayanarak Volkswagen'in 2008-2014 model bazı dizel araçlarının ABD çevre standartlarına uymadığını tespit etmesini takiben başlayan süreçle ilgili Doğuş Otomotiv olarak gelişmeleri yakından takip ettiklerini, konuyla ilgili Volkswagen Grubu fındığının kullanımının buralarda yaygın olduğunu dile getiren Sevinç, "İlerleyen yıllarda da Avrupa ülkeleri Türkiye için ciddi pazar oluşturmaya devam edecek" dedi. Sevinç, hedeflerinin her yıl ihracat yapılan ülke sayısını artırmak olduğunu vurgulayarak, "Şu anda ihracat yapılan ülke sayısı 100'ün üzerinde. Bu ülkelerin sayısını birden bire artırma şansınız yok. Belli bir plan ve program dahilinde Fındık Tanıtım Grubu olarak ülkeler bazında tanıtım çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önemli mesafeler de aldık. Önümüzdeki yıllarda pazar bölgelerimizi daha da artıracağımıza inanıyoruz" Kurban Bayramı balık fiyatlarını düşürdü SAMSUN- Samsun'da Kurban Bayramı nedeniyle balık fiyatlarında düşüş yaşandı. Denizlerde av sezonunun başlamasıyla balık tezgahları şenlenirken araya giren Kurban Bayramı nedeniyle balık satıcıları sakin günler geçirdi. Kentte balık satışı yapan Yaşar Koca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, balıkçıların bayramda da denize açıldıklarını, bol balıkla kıyıya döndüklerini, ancak Kurban Bayramı'nda balığa talep azaldığı için fiyatların düştüğünü söyledi. Kurban Bayramı'ndan önce 5-7 liraya satılan hamsinin fiyatının 3-4 liraya gerilediğine işaret eden Koca, "Mezgit 9 liradan 5 liraya, istavrit 6 liradan 4 liraya, palamut tane 10 liradan 7 liraya, barbun 6 liradan satılırken 4 liraya, uskumru 8 liradan 5 liraya düştü" dedi. - "Kalkanın fiyatı yarıya düştü" Bayramda balık fiyatlarında en büyük düşüşün pahalı bir balık olan kalkanda yaşandığını söyleyen Koca, "Balıkta en büyük düşüş kalkanda yaşandı. Kalkan fiyatı yarı yarıya düştü. 60 liradan satılan kalkanın kilosu 30 liraya geriledi" Fiyatların sezon boyunca çok yükseleceğini tahmin etmediklerini vurgulayan Koca, bayram sonrası balığa rağbetin artacağını ifade etti. Koca, denizlerde bu yıl balığın bol olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Geçen yıla oranla hamsi 3 kat daha fazla yakalanıyor. Geçtiğimiz yıl Samsun balık haline günde 50 ton hamsi girerdi. Bu sezon ise günde ortalama 150 ton hamsi halden giriş yapıyor ve tezgahlarla buluşuyor. Bu sezon hamsideki bereketin devam edeceğini düşünüyoruz. Vatandaşlarımız uygun fiyata hamsi tüketebilecekler. Tabi hamsideki bu bereket hem vatandaşları hem de balıkçıları sevindiriyor." Volkswagen açıklaması ile sürekli temas halinde bulunduklarını ifade etti.türkiye distribütörlüğünü üstlendikleri Volkswagen Grubu'nun konuyla ilgili şu anda hızlı, şeffaf ve kararlı çok kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdiklerini bildiren Bilaloğlu, şunları kaydetti: "Tüm dünyada ve Türkiye'de etkilenen araçların detayı, Volkswagen AG'nin yürütmekte olduğu araştırma sonucunda belirlenecektir. Bununla birlikte, VW AG'den yapılan açıklama uyarınca; söz konusu durumdan etkilenen araçlar da dahil olmak üzere tüm araçlarımızın sürüş ve yol güvenliğine uygun olduğunu da belirtiriz." karözan@gmail.cöm AH ÇOCUKLUĞUM Ah çocukluğum! Çoğu kez aradığım çocukluğum, şimdi çok uzaklarda kaldı. Yoksul bir ailenin tek çocuğu idim. Bir ineğimiz, birkaç tavuğumuz vardı. Sabahları anam ahıra gider, ineği de sağıp gelirdi. Ocaktaki sütün ve yumurtaların pişmesini sabırla beklerdim. Sonrası malum. Yine anamın yaptığı yufka ekmekle bir güzel kahvaltı Okula başladığım günler, dünmüş gibi aklımda. Severek giderdim okula, severek dönerdim. Önce Tahsin öğretmenimin verdiği ödevleri yapardım. Çocuklar, birbirimize seslenir, harman yerinde toplanır, oyun oynamaya başlardık. Emsalim arkadaşlarım Kahraman, Satılmış, Ahmet, Hasan, Süleyman, Nazım Bizden biraz büyükler; Hüseyin, Mustafa, Şükrü, Ömer Bazen acıktığımda bahçemize girer, taze yeşil soğanlardan koparır, evde bir tabağa koyduğum yoğurtla yerdim. Ne zevkli olurdu. Yoğurt ve soğan yemek, ta o zamanlardan beri hoşuma gider. Ara sıra köye gidiyorum. Eskiden çocuk sesleri ile cıvıl cıvıl olan harman yerinde asude bir sessizlik var. Hüseyin evlendikten sonra düğün borçlarını ödeyebilmek için başka şehre (İstanbul a) gitti. Bir fırında çalışırken verem oldu. Fazla yaşamadı. Süleyman Hüseyin in dul kalan eşiyle evlendi. Kahraman, emekli iken Bursa da oğullarıyla bir işyeri açmıştı. İki yıl önce geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü. Satılmış ve Nazım İstanbul da yaşıyor. Mustafa ve Ömer öleli aradan çok yıl geçti. Şükrü, Süleyman ve Ahmet İstanbul da emekli olunca dönüp köye yerleştiler. Dün ve Bugün diye bir şiir yazmışım 13.05.1974 de Birlikte okuyalım: Nerede köyümün yemyeşil harmanları? Nerede oynadığımız oyunlar? Arakesmesi, birdir, dokuz kiremit, Üçtaş, beştaş Nerede Hasan, Ahmet Nazım, Satılmış, Kahraman ve ötekiler? Ben neredeyim? Geride kalmış çocukluk günlerim. Komşu bahçesinden Erik, elma aşırdığımız O zamanları çoktan geride bıraktık. Şimdi hayatın esiriyiz, Yok bizim oyuncaklarımız. Komşunun bahçesi de uzak artık. Şimdi yaşamak içindir tüm çabamız. Lisanssız güneş enerji santrallerine ilgi artıyor İZMİR - EMRE UMURBİLİR - Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Başkan Yardımcısı Hakan Erkan, lisanssız uygulamalar yönetmeliği 2011 yılında çıkmasına rağmen güneş enerji santrallerinde (GES) hareketin 2014'te başladığını ve bu yıl da artan ivmeyle devam ettiğini belirterek, "Lisanssız GES'lerde geçici kabulü yapılmış santral sayısı 318'e, kurulu güçleri ise 210 MW'a ulaştı" dedi. Erkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin güneş enerjisi açısından bin 400 ila 2 bin kwh/metrekare aralığındaki ışınım değerleri ile yüksek potansiyele sahip olduğunu söyledi. Türkiye'nin kuzeyi, Orta Karadeniz ve Marmara Bölgesi'nde bin 400 ila bin 500kWh/metrekare olan ışınım değerlerinin güneye inildikçe arttığını belirten Erkan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bin 900 kwh/metrekare seviyesi ve üzerine ulaşıldığını kaydetti. Lisanslı GES'lerde TEİAŞ yarışmasını kazanan projelerin çoğunluğunun ön lisans aşaması ve gerekli belge, izin ve proje onaylarının tamamlanması sürecinde olduğuna değinen Erkan, bazı projelerin izinleri tamamlayıp montaj aşamasına geçtiği bilinmekle beraber, henüz geçici kabulü yapılmış lisanslı GES bulunmadığını dile getirdi. Erkan, lisanslı GES'ler için birinci fazda 600 megavat (MW) ve diğer fazlarla toplam 3000 MW planlanmış olmakla beraber, bu değerin 5000 MW üzerine çıkacağının tahmin edildiğini aktardı. Eylül ayı için açıklanan TEİAŞ lisanssız kapasitesinin yüzde 75'i GES olmak üzere 6600 MW olduğunu belirten Erkan, şöyle devam etti: "Yani lisanssız GES'ler için yaklaşık 5000 MW kapasite bulunuyor. İlerleyen zamanda bu kapasitenin de artacağı düşünülüyor. Lisanssız uygulamalar yönetmeliği 2011 yılında çıkmış olmasına rağmen GES'lerde hareketin 2014 yılında başladığı ve bu yıl da artan ivmeyle devam ettiği görülmektedir. Lisanssız GES'lerde geçici kabulü yapılmış santral sayısı 318'e, kurulu güçleri ise 210 MW'a ulaştı. Bu ivmenin başlıca nedenlerini, dünyada güneş enerjisi yatırımlarına olan ilgi ve teknolojik gelişmeler, mevzuatlardaki aksaklıkların bazılarının giderilmesi, düzenleyici kurum ve kuruluşların güneş enerjisini tanımaları ve öğrenmeleri, yatırımcı ve finans kuruluşlarının güneş enerjisini tanımaları ve öğrenmeleri, uygulama firmalarının zamanla tecrübe kazanmaları, uygulanan veya uygulanması planlanmış teşvikler olarak sayabiliriz." Hakan Erkan, GES yatırımlarında maliyetin, paneller, inverter, sehpa, montaj, malzeme ve işçiliği gibi toplam bileşenler ele alındığında, önceki yıllara göre düştüğüne dikkati çekerek, "Türkiye'de yerli üretim için verilen teşviklerin hayata geçmesi ve sektörün ihtiyacı olan düzenlemelerin (mevzuat ve ilave teşvikler) hayata geçmesi, oldukça önem arz etmektedir. Yerli üretimin artmasının maliyetlere olan etkisi zamanla görülecek olmakla beraber, esas olan enerji alanındaki dışa bağımlılığımızı azaltacak olmasıdır. değerlendirmesinde bulundu.

KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN hayrettinivgin@gmail.com PEŞREV E AİT BAZI NOTLAR Peşrev Farsça bir kelimedir. Piş ön, rev giden anlamındadır. Yani önde giden demektir. Türk musikisinde bir saz eseri türüdür. Sporda yağlı güreşlerde güreşmek için ortaya çıkan pehlivanların elerini dizlerine ve ellerini birbirine ahenkli bir şekilde çırparak sahada uzun adımlarla yürümeleridir. Musiki ile ilgili peşrevin ne anlama geldiğini söyleyemeyeceğim çünkü siz bunları benden daha iyi bilirsiniz. Aslında önce kelimenin etimolojisine bakmak gerekir. Pîş veya Peş; ön anlamına geldiği kesin ama iş, sanat, zenaat anlamlarını da taşıdığını sözlükler yazmaktadır. Piş veya Peş kelimesine rev eklenirse önde yürüyen, önde giden anlamı taşır. Ama bir esnaf teşkilatının önde geleni anlamı da kazanır. Buradan türetilmiş başka bir kelime var: Pişekâr. Malûmunuz Pişekâr, ortaoyununda saz heyetinin (Pişekâr havası) çalmasından sonra ve bütün oyunculardan önce meydana çıkan oyuncudur. Pişekâr için çalınan beste genellikle segah makamındadır. Hatta ortaoyununda her tipin kendisine has, belli bir makamda bestesi vardır. Ortaoyunun zurna ile başladığını burada zikretmem yerinde olur. Ortaoyununu iyi bilenler pişekâr ile zurnacının meydanda seyircileri selamlamalarından sonra aralarındaki konuşmaları hatırlarlar. Bu konuşma içerisinde o oyunun adı böylece zikredilir. Pişekârın elindeki çatal şeklinde olan şakşakın adının da Piştav, Pastav olduğunu bu arada söylemeliyim. Unutmadan ifade edeyim ki pişe kelimesi bazı lügatlerde nây aksamından çobanların çaldıkları düdüğe de denir. Yani kaval. Ayrıca; ağanın veya evin sahibinin hizmetinde olan yumuş oğlanına, hizmetkâra da pîşkâr denir. Antalya nın Elmalı ilçesinin bir oyunun adı Peşrev Oyunu dur. Bu oyun; meydan sazı, cura ve bağlama eşliğinde ikişer ikişer oynanan bir oyundur. Yine Afyon nun Sandıklı ilçesinde Sorkun köyünde 15 erkeğin birlikte oynadığı tef ve dümbek çalınırken yürütülen bir oyun çeşididir. Bu oyunlar türküsüz (sözsüz) oyunlardır. Köroğlu hikâyeleri anlatılırken aşık-meddahlar bilinen türküleri okurken o anda irticalen türkülerin edasına ters düşmeyecek dört dizeli mani tarzında türküler ilave ederler ki bunlara (bu parçalara) türkülerin peşrevi si denmektedir. Özellikle Doğulu sazlı âşıkların türkülerinde söyledikleri bayatı lara peşrevi denir. Bu bayatılar ve peşreviler hiçbir zaman türkünün edasını bozmaz, ahenge ters düşmez. Bu gelenek Türk dünyasında herhalde Türkmenistan da yaşadı. Orada adı nedir bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Türkülerin bendlerinin arasına mani yerleştirmenin ilk örneğine Mahdumkulu Ferağî de görüyoruz. Ancak bu maniler ve bayatılar, bazı durumlarda dörtlüğün ilk iki ve son iki dizeleri arasına da girebilir. Ama bu türkünün her dörtlüğünde böyle olmaz, ilk dörtlüğünde yapılır....a...b...b...b...s...b...s...b...c...c...c...b...c...c...s...c...d...d...d...b...d...d...s...d Hikayelerde bu bayatlar ve peşrevîler giderek bağımsız hale de gelmiştir. Peşi peşine bayatılar ve peşreviler türkünün yerini almıştır. Edith Piaf 100 Yaşında İstanbul'da İSTANBUL - Yerevan Devlet Gençlik Tiyatrosu, "Edith Piaf-Marcel" adlı oyunuyla 15 ve 16 Ekim'de sanatseverlerle buluşacak. Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, Edith Piaf'ın 100. yaşının kutlandığı 2015'te Tiyatro Boyalı Kuş'un davetiyle Türkiye'ye gelen ekip Piaf'ın Marcel Cerdan'a aşkını ve özlemini konu alan oyunu sahneleyecek. Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi'nde sahnelenecek oyunu Hagob Ghazanchyan yönetirken, ödüllü genç oyuncu Mariam Ghazanchyan da tek kişilik müzikli performansla Piaf'ı canlandıracak. Türkiye'de sahnelenecek ilk Ermenistan yapımı oyunda, Piaf'ın en büyük aşkı Dünya Boks Şampiyonu Marcel Cerdan'ın ölümünden sonra yaşadıklarını konu alıyor. 1915'de Fransa'da doğan ve çocuk yaşlarda Paris sokaklarında şarkı söylemeye başlayan Edith Piaf, Champs-Elysees'de gece kulubü işleten Louis Leplee tarafından keşfedilmesinin ardından, Avrupa, Amerika ve tüm dünyada en sevilen ve aranılan şarkıcılardan biri oldu. Yaşamı boyunca, 100'ü aşkın şarkıya hayat veren sanatçı, 10 Ekim 1963'te hayatını kaybetti. Ünlü piyano virtüözü Tuluyhan Uğurlu, Ortadoğu ülkelerinde yeniden konserler vermek istediğini belirterek, "Keşke Şam'a yine gitsem, savaş bitse ve yine orada konser versem. Şam-ı Şerif'in sokaklarında yine dolaşsam. Bağdat'ta savaş dursa ve gidip oralarda konser versem" dedi. İSTANBUL - Sanat hayatı, albüm çalışmaları, gerçekleştirdiği ve planladığı konserlere ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Uğurlu, tarihi mekanlarda gerçekleştirdiği konserlerde, mekanlar vasıtasıyla insanlara içsel bir yolculuk imkanı verdiğini dile getirerek, "İstanbul'un benim için çok değerli yerleri var. Göz ardı edilen yerler, yani her gün önünden geçtiğimiz ama görmediğimiz değerler. Bakmak ile görmek arasındaki fark gibi" Tuluyhan Uğurlu, mekanların ve mekanlara dikkati çekmenin kendisi için çok önemli olduğunu kaydederek, şunları aktardı: "Beyazıt Devlet Kütüphanesindeki konser, kitap okumayı gündeme getiriyor. Arkeoloji müzesindeki konser, müzeciliği ön plana getiriyor. Galata Mevlevihanesi'ne geliyorsunuz, Beyoğlu'ndan İstiklal Caddesi'ne. Dünyanın bütün nimetleri var orada. Hepsini görerek, yaşayarak geliyorsunuz. Bir kapı var, açtığınızda bambaşka bir alemin kapıları açılıyor size. Kendi benliğinize, iç yolculuğa fırsat veriyor o mekan. Tuluyhan Uğurlu'nun müziği bahane oluyor. Ne yaptım, ne yapmalıydım, ne yapacağım bunların hep değerlendirmesini yapmak için çok iyi bir fırsat oluyor." Piyanist Uğurlu, Yunus Emre Enstitüsü aracılığıyla Ortadoğu ülkelerinde verdiği konserlerin büyük ses getirdiğini aktararak, Batı Şeria'ya geçip, Ramallah'da verdiği konserin de çok önemli olduğunu ve Gazze'de kumsalda konser vermesi için talep geldiğini söyledi. Enstitünün kültür sanat alanında gerçekleştirdiği faaliyetlere de değinen Uğurlu, "Bizim kültürümüzü yansıtıcı, ön plana çıkartıcı ve çok güzel bir çalışma yapıyor arkadaşlar. Hangi ülkedeyseler çok güzel dostluklar kurulmuş, çok güzel imkanlar sağlanmış. Fevkalade başarılı süreçler geçiriyoruz. Dolayısıyla Yunus Emre Enstitüsü ile yaptığımız konserler, etkinlikler çok değerli" dedi. Ortadoğu'da yaşanan sıkıntılı sürece de değinen Uğurlu, şunları kaydetti: "Keşke Şam'a yine gitsem, savaş bitse ve yine orada konser versem. Şam-ı Şerif'in sokaklarında yine dolaşsam. Bağdat'ta savaş dursa ve gidip oralarda konser versem. Ortadoğu'nun yaşamış olduğu bu süreç çok üzücü ama ilelebet devam edecek diye bir kural yok. Bu bir gün bitecek. Her şeyin normalin daha da ötesinde güzelliklere yöneleceği kanaatindeyim ben. Mesela Kahire'de her şey normale dönse de gidip konser versem. Mümkün olsa, konser piyanisti gitse ve eserlerini El Ezher Üniversitesi'nde yorumlasa mesela. Bütün öğrenciler gelse ve benim müziğimi dinlese." Ünlü isim sanat hayatında geçirdiği süreci ise "Benim önümde örnek alacağım Tuluyhan Uğurlu yoktu. Yani kendi müziğini ve kendi bestelerini yapan, kimseden destek almadan konserini yapan insanlar yoktu. Ben şimdi kendi eserlerimle konserler veriyorum. İnsanlar konserlerime geliyorlar. İnşallah genç kuşaklar da beni örnek alırlar. 30 Eylül 2015 Çarşamba9 Ünlü piyano virtüözü Uğurlu: "Savaş bitse de Şam'da, Bağdat'ta konser versem Ani İpekkaya: Gençlik tiyatrodan uzaklaşmasın İSTANBUL - Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu 76 yaşındaki Ani İpekkaya, 42 yılını tiyatro sahnesinde geçirdiğini belirterek, profesyonelliğinin, Türk tiyatrosunun altın dönemini yaşadığı devreye denk geldiğini söyledi. İpekkaya, sanat yaşamına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1962'de çıktığı tiyatro sahnesinde ara vermeden 2004'e kadar performans sergilemeye devam ettiğini kaydetti. Bunun dağarcığını çok zenginleştirdiğini, bol bol sahnede kaldığını ve çok çeşitli rollerde oynadığını anlatan İpekkaya, "Profesyonelliğim, Türk tiyatrosunun Türkiye'de altın dönemini yaşadığı devreye rastlar. İstanbul'da 28'den fazla perde açılırdı. Şimdilerde kaç perde açılıyor bilmiyorum ama o zaman bütün tiyatrolar dolar taşardı, yer bulmak mümkün olmazdı. Dolayısıyla 1960'lardan sonraki dönemler Türk tiyatrosunun altın dönemiydi. Ben bunu dolu dolu yaşadım. Mesela bir sezonda 4-5 piyes oynardık. İlk 4 yılım özel tiyatroydu, ondan sonra şehir tiyatrolarına geçtim. Orada da dolu dolu oynadım" Bugün Türk tiyatrosunun geldiği noktayı beğendiğini dile getiren İpekkaya, her dönem bazı sıkıntıların yaşandığını ve bunun geçiş dönemleri olduğunu belirtti. İpekkaya, geçiş dönemlerinin olgunlukla karşılanması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Benim de 5-10 kişiye oynadığım geceler oldu. Terör patlamıştı ve 'Fatih'e bomba koyuyorlar' lafları vardı. Bunların hepsini Allah'a çok şükür geçici dönemler olarak kabul etmemiz lazım. Tiyatro başladığı grafikte yükselmedi. Başladığı grafik çok daha özgürdü, çok daha çeşitliydi ve çok daha cevap alıyordu seyirciden. Başladığı grafikten yükselmemesi, memleketin yaşadığı siyasal ve sosyopolitik dönemlerle de ilgilidir. Her yerde öyledir. Bundan ötürü ümitsizliğe kapılmamak lazım. Bugün Türk tiyatrosunu iyi noktada görüyorum. Gençler az sayıda da olsa çok özverili ve araştırmacı çalışmalar yapıyor. Buna destek veriyorum ve gençlerin ileride yine bu altın çağı Türk tiyatrosuna yaşatacağına inanıyorum." Sanatçı Ani İpekkaya, Türk insanının sanatı ve sanatçıyı sevdiğini belirterek, gittiği herhangi bir yerde 30 yıl önce oynadığı bir oyunu izleyen insanlarla karşılaştığını aktardı. Bunun aktüel bir şey olduğunu dile getiren İpekkaya, konuşmasına şöyle devam etti: "Demek ki halkımız sanatı seviyor. Sanatçısını da çok seviyor fakat sosyopolitik ve siyasal dönemler biraz frenlemiş oluyor tiyatromuzu. Yeni gelen gençlik tiyatrodan uzaklaşmasın, birtakım akımlara kapılmasın, sanatı ve tiyatroyu sevsin ve desteklesin, içinde çalışsın. Başka türlü yaşatamayız tiyatromuzu. Köklü bir geleneğe sahip bir tiyatromuz var. Çok devreler geçirmiş. Bu devrelerde pek çok şey ziyan olmuş ama bugün onun tortusu elimizde. İnsanları yanlış yönlendirmemek gerekir, gençleri tekrar tiyatroya sevk etmek lazım. Bunu ve tiyatrolarımızın kalabalıklığını görüyorum fakat bu yeterli değil. Başladığımız noktadan bugüne geldiğimiz zaman daha çok olmalıydı. Toplum biraz huzura, refaha kavuşunca tiyatromuzun tekrar gençlerle daha geniş çapta buluşması mümkün olacaktır." Tiyatro sanatçısı Ani İpekkaya, aktif sanat hayatına bir şekilde devam ettiğini, son yıllarda oynadığı bazı dizilerin çok olumlu ve iyi olduğunu söyledi. Üretken rollerde oynadığını ifade eden İpekkaya, "Mutluydum, çevrem de mutlu oluyordu. İnşallah devamı gelsin istiyorum. Çünkü sanatın ve sanatçının yaşı yoktur. Allah sağlık verdiği sürece çalışmak isterim" şeklinde konuştu. Basamak taşı kullanırlar" ifadelerini kullandı. Tuluyhan Uğurlu, sanatçının politika ile ilgilenmesinin yol açacağı sorunlara işaret ederek şöyle konuştu: "Politikaya kanalize olmuş arkadaşlarımızın, maalesef bir bakıyorsunuz ki eserleri yok. Eser olmayınca, ortada sanat olmuyor. Sanat olmayınca da oraya buraya çekiliveriyorsunuz. Belirli bir politik görüşün adamı, uşağı oluyorsunuz ya da belirli kesimlere hizmet ediyorsunuz. Mecburen oluyor bunlar. Ortada eser yoksa, kabiliyet yoksa, sadece elinizdeki metni oynuyorsanız ya da elinizdeki notayı çalıyorsanız, Beethoven'ı çalıyorsanız o zaman orada sanat olmuyor. Yani şimdi biz Mimar Sinan'a, Tolstoy'a, Necip Fazıl'a, Itri'ye, Dede Efendi'ye, Hacı Arif Bey'e sanatçı dediğimiz zaman, yolda, sokakta slogan atan arkadaşlarımızın hangi birine sanatçı diyebileceğiz? Böyle bir şey söz konusu değil." MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com HAYATA DAİR... GÖZBEBEKLERİMDE YÂRİN HAYALİ Nicedir sevgilinin gözleri yıldız saçıyor, Ona meftun diye gönlüm gece sevdâ açıyor. Gerilmiş bir yay gibi gözlerim, kirpiklerim hedefine âşık bir ok. Ne ister âşık olan bir gönül, ne düşünür âşık olan bir kalp hiç düşündünüz mü? Nasıl üşür yanarken bir sevda, nasıl susar konuşurken bir dil ve nasıl ölür yanarken bir kandil? Gerilmiş bir yay gibi gözlerim, kirpiklerim hedefine âşık bir ok ve ellerimi titreten özlemin vuslattan başka çâresi yok. Gözbebeklerim bile ruh eşime aşina, vurgun yedim yârin aşk denizinde öldükçe daha çok öldüm, vuruldukça vuruldum ben o yârin yakışına. Onun hayali düşlerimin gezgini; ellerim ellerine, kokum kokusuna kenetli, Mevlâ nın rızasıdır gönlümün dizgini. Bazen mecalsiz kalıyor hislerim, bazen dermansız kalıyor dizlerim. Bir bakışına, bir gülüşüne kurban olduğum yârin kokusu her hücremi sarmış ve ruhum sanki hep onun kokusunda yıkanmış. Mecnûn un deliliğinden daha deli hâldeyim; ömrüm, ruhum, nefesim yâr olmuş, adımı sorsanız unuttum bilmiyorum ben nerdeyim? Yârin omzuna başımı koyduğumdan, onun gülüşlerini yastık, düşlerini yorgan eylediğimden beri böyle hâlim. Şikâyet etmiyorum lakin her nefeste vuruyor ruhuma hasret zalim mi zalim Sükûtun kucağına koşuyorum böyle zamanlarda, özlemin girdabında boğulmaktansa sükûtun yeline veriyorum gönlümü ve özlüyorum ölümü. Kim sever benim kadar, kim sevmiş ki deliliğin ötesinde yârini? Kim arzulamış kim, kim dilemiş ki Mevlâ dan benim kadar kalbinin sahibini? Delirsem, hasretten ölsem, yerimde duramasam da isyanda değil şükürdeyim çok şükür. Gözbebeklerim ölüme yürürken sayıkladığım yârin hayali, içimdeki aşk başka, içimdeki yâr başka, yüreğimdeki hâl başka. Hâllerin sınırsızlığını yaşıyor kalbimin hilâli. Beklediğim sensin yâr, beklediğim vuslatın vuslatı. Her nefesime eklediğim sensin yâr, sensin gönlümün şakayığı. Bir gün ömür biter lakin bitmez bendeki ve kalbimdeki sen iştiyakı. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Masiva mı, mahşer mi akıl nereyi seçer? Hasretim sünger gibi susuzluğunu içer. Donsun dursun isterim senle geçen her günüm Bitmeye mahkûm dünya nihayet bulur, geçer.

1030 Eylül 2015 Çarşamba SAĞLIK İnsan antikoru üretecek transgenik fare geliştirilecek Dünya ilaç sektöründe her geçen yıl pazar payını artıran biyoteknolojik ilaçlar hakkında çalışma başlatan TÜBİTAK MAM, yeni ilaç geliştirmek için fiyatı milyar doları bulan tamamen insan antikoru tabanlı ilaç üreten bir transgenik fare platformunu hayata geçirecek. KOCAELİ - TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdür Yardımcısı Abdullah Karadağ, AA muhabirine, Türkiye'nin ihtiyaçlarına yönelik medikal biyoteknoloji alanında ilaç, aşı, tanı sistemleri ve biyobelirteç (biyomarker) odaklı proje başvuruları yaptıklarını belirterek, enstitülerinin medikal biyoteknolojide bu 4 temel hedefle ilerlemek istediğini anlattı. Türkiye'nin biyoteknolojik ürünler alanında atılım yapmaya ihtiyacı olduğunu ifade eden Karadağ, 2023 hedefi doğrultusunda yerli ilaç ve aşı yapmak için çalıştıklarını bildirdi. Karadağ, Kalkınma Bakanlığına Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi (MediBiyo) Proje başvurusu yaptıklarını dile getirerek, burada son değerlendirme aşamasında olduklarını belirtti. Merkezde 4 ana birim olacağına işaret eden Karadağ, yeni ve biyobenzer ilaç yapma amacındaki merkezin birinci önceliğinin transgenik fare üretmek olduğunu söyledi. Karadağ, bu fareyi "biyofabrika" olarak adlandırdıklarını ifade ederek, "Bu amaçla dünyada sadece 3-4 tane transgenik fare üretilmiştir, bazı büyük şirketler 1,2-2,5 milyar dolar gibi ücretlerle bu platformları satın aldılar HABER MERKEZİ - Sağlıklı beslenme, çocukların büyüme ve gelişmesi için önemli olduğu kadar okul başarısında da büyük rol oynuyor. En değerli öğün olarak adlandırılan kahvaltı, özellikle çalışan annelerin vakit problemi nedeniyle endişe kaynaklarından biri olabiliyor. Ancak akşamdan hazırlanabilecek besleyici yiyecekler sayesinde anneler çocukların güne güzel bir başlangıç yapmalarını sağlayabiliyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Dr. Dyt. Yonca Sevim, okul çağındaki çocuklar için kahvaltının önemi hakkında bilgi verdi ve çalışan annelere önerilerde bulundu. Okul döneminde sabahları anneleri en çok zorlayan konulardan biri de kahvaltıdır. Çocuklar sabahları uyanmak, okula gitmek özellikle de kahvaltı yapmak istemeyebilirler. Ancak kahvaltı; beyin fonksiyonları, konsantrasyon, hafıza ve dikkat süresinde artışa yardımcı olur. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan, okula gidebilmek için trafikte uzun süreler harcayan, yoğun ders ve ödev programları olan çocuklar için kahvaltı çok önemlidir. Ancak akşamdan ya da daha önceden hazırlanacak pratik ve sağlıklı kahvaltılıklarla çocuklara kahvaltı alışkanlığı kazandırılabilir. Tam tahıllı ev yapımı poğaçalar: Önceden hazırlanabilecek, tam buğday HABER MERKEZİ - Türk Karaciğer Vakfı ve Memorial Şişli Hastanesi Gastroenteroloji ve Hepatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, Türkiye de yaklaşık 3,5 milyon hepatit B, 750 bin civarında da hepatit C taşıyıcısı olduğunu söyledi. Türk Karaciğer Vakfı nın ev sahipliğinde İstanbul Radisson Blue Otel de gerçekleşen 1. Türkiye- Azerbaycan Hepatoloji Kongresi nde konuşan Çakaloğlu, hepatit C tedavisi ile ilgili son 5 yılda önemli gelişmeler yaşandığını söyleyerek, Günde 1-2 tablet ilaç alarak 3 ayda Hepatit C hastalığı iyileştirmek mümkün dedi. Türk Karaciğer Vakfı ve Şişli Memorial Hastanesi Hepatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu ve Azerbaycan Tıp Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuri Bayramov un öncülüğünde gerçekleşen kongreye Azerbaycan dan 30, Türkiye'den ise 90 uzman katıldı. Kongrede, Başta Viral Hepatitler olmak üzere her iki ve kendi yeni ilaçlarını geliştirip üretmek için kullanıyorlar. Bizim de amacımız böyle bir fare geliştirmek, onu kendi imkanlarımızla geliştirebilecek donanım ve kapasitedeyiz. Enstitümüzde daha önce transgenik fare üretilmiş, bu Türkiye'de bir ilk. Mükemmeliyet merkezinde aynı zamanda mastır hücre bankası, ilaç karakterizasyon ve preklinik analiz birimleri de olacaktır. En verimli şekilde ilaç üretmeye hazır ve tamamen unu ve tereyağı ile yapılmış peynirli ve maydanozlu ya da peynirli ve dereotlu poğaçalar dondurucuya konulabilir. Çocukların da seveceği bu yiyeceklerin sabah ısıtılması yeterli olacaktır. Meyveli ve yemişli muffinler: Tam buğday unu, süt, yoğurt ve pekmez ile hazırlanmış bir avuç büyüklüğündeki kekler; havuç-ceviz, elma-fındık veya incir-badem eklenerek önceden hazırlanıp, dondurucuda bekletilebilir. Bu kekler, şeker ile hazırlanmamalı, kabartma tozu yerine de maya kullanılmalıdır. Sebzeli ve peynirli kekler: Tam buğday unu, süt ve yoğurt ile hazırlanmış bir avuç büyüklüğündeki az tuzlu kekleri; peynir-dereotu, ıspanak veya kaşar peyniri-kabak, dereotu veya bezelye, havuç-lor peyniri eklenerek önceden hazırlanabilir ve dondurucuda saklanabilir. Kekin üzerine çörek otu veya susam eklenerek lezzeti artırılabilir. Krep dürümler: Bir akşam önceden, tam buğday unu ve yumurta ile hazırlanacak krep hamuru, sabah teflon veya seramik bir tavada pişirilebilir. Bu işlem sadece 1 dakika alacaktır. Pişirilmiş krep, sürülebilen taze peynirler ve biraz çiğ sebze ile servis edilebilir ya da içine tarçın eklenip, pişirilerek tereyağı ve mevsim meyveleri ile sağlıklı bir waffle şeklinde hazırlanabilir. Tatlandırılmamış kahvaltılık gevrekler: İçerisinde glikoz veya fruktoz şurubu, şeker içermeyen, yulaf ve çavdar ağırlıklı kahvaltılık müslilerin bir bardak kefir veya süt ile karıştırılması yeterli olacaktır. Kahvaltı tabağı: Birkaç bölmesi olan, kapaklı kahvaltı tabağına; peynir, zeytin, domates püresi, reçel ya da pekmez yerleştirilebilir. Ufak boyda renkli biberler veya küçük salatalıklar yıkanıp ve dolapta bekletilebilir. Sabah tek yapılması gereken, bölmeli kahvaltılık tabağını ve çiğ biberleri masaya ülkenin de önemli sağlık sorunları olan Karaciğer Hastalıkları konusunda en son bilgi ve gelişmeler konuşuldu. Özellikle hepatit C tedavisi ile ilgili son 5 yılda yaşanan olağanüstü, tıp tarihinde eşine az rastlanır nitelikteki gelişmeler bu toplantıdaki en önemli gündem maddesi olarak geniş şekilde ele alındı. Kongreye yeni nesil hepatit C ilacı damga vururken bu ilaçların Türkiye de Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış olmasına rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geri ödeme kapsamına alınmadığı için hastaların yaşadığı mağduriyetlere dikkat çekildi. Karaciğer hastalıklarını bir kurs şeklinde ele aldıklarını ifade eden Kongre Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu "Amacımız hem Türkiye deki hem de Azerbaycan da Pataloji konusu ile uğraşan meslektaşlarımızın bilgi düzeyini arttırmak, karşılıklı tecrübelerimizi paylaşarak yararlanmak ve bunu hastalarımızın hizmetine sunmaktır. Ana konularımızda başta viral hepatitler, hepatit C tedavisindeki büyük gelişmeler karaciğer kanseri gibi konuları ele alıyoruz. Özellikle Azerbaycan da hepatit C, Türkiye de ise hepatit B daha sık görülen tür, ama her iki ülkede de hepatit B ve C önemli bir sağlık problemi. Karaciğer sirozunun ve karaciğer kanserinin en sık sebepleri hepatit B ve hepatit C'dir. Bu nedenle bu hastalıkların erken teşhisi ve uygun zamanda doğru ilaçlarla tedavisi hem siroz gelişimini engeller hem de kanser oluşmasına engel olur. Türkiye de yaklaşık 3.5 milyon hepatit B, 750 bin civarında da hepatit C taşıyıcısı var. Rakamsal olarak hepatit B daha ön planda görünyor. Azerbaycan da hepatit C hastası sayısı ülkemizdekinden daha fazla. Hepatit C ile ilgili tedavi alanında son derece etkili ve kolay kullanılan çok önemli gelişmeler oldu. Örneğin günde 1 veya 2 tablet alarak 3 ayda hastalığı iyileştirmek mümkün olan Çalışan anneler için, akşamdan hazırlanabilecek kahvaltı önerileri koymak ve ekmek dilimlerini ısıtmak olacaktır. Tostlar veya sandviçler: Akşamdan hazırlanacak Akdeniz tipi sandviçler dolaba konulabilir. Bu sandviçler beyaz peynir, dil peyniri, kaşar peyniri ve domates, biber, maydanoz ile hazırlanabilir. Sandviçlerde avokado, zeytin ezmesi ve sotelenmiş sebzeler de kullanılabilir. Şarküteri ürünlerinden uzak durulmalıdır. Bu sandviçler sabah tost makinasında ısıtılabilir ya da tost haline getirilip zamandan kazanılabilir. Türkiye de 3,5 milyon hepatit B taşıyıcısı var tedavi seçenekleri var. Henüz Sosyal Güvenlik Kurumu bunları geri ödeme kapsamına almadı, o nedenle bu ilaca ihtiyacı olan hastalar biraz mağdur ve ümitle bekliyorlar. Bizimde Sosyal Güvenlik Kurumundan beklentimiz özellikle bu ilaca ihtiyacı olanlar için bir an önce karar alıp bu tedavilerin uygulanmasına imkan sağlamaları" Kongre Başkanlık yapan Azerbaycan Tıp Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuri Bayramov ise şunları söyledi; Son yıllarda karaciğer hastalıklarında bir artış izlenmektedir, daha önceleri viral hepatitler dediğimiz hepatit B ve hepatit C zemininde gelişen karaciğer hastalıklarına çok rastlanıyordu. Son yıllarda yağlı karaciğer dediğimiz bir olay dünya gündemindedir. Toplumda yüzde 20 oranında yağlı karaciğer saptanmaktadır, uzun süren bu hastalıklar sonuç olarak karaciğerin ağır hastalığı olan siroza dönüşmektedir optimize edilmiş bir mastır hücre bankasından alınan bir tüp hücrenin değeri 25 milyon dolar civarındadır" dedi. Monoklonal antikor tabanlı ilaçların birçok hastalığa karşı etkin kullanıldığına değinen Karadağ, bu hastalıklar arasında kanser, romatizma, crohn hastalığı, alerji, otoimmün hastalıklar, organ nakli reddi ve birçok değişik hastalık sayılabileceğini belirtti. Karadağ, transgenik farelerin antikor tabanlı ilaçlar üretmek için oluşturulduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Farenin antikor üreten kısmı olan immunglobülin lokusu yaklaşık 3 megabaz civarında büyük bir DNA kesimini oluşturmaktadır, bunu çıkarıyoruz, yerine insan immunglobülin lokusu yerleştiriyoruz. Bu şekilde herhangi bir insan antijeni verdiğimizde bu fareler, fare antikoru değil, insan antikoru üretiyor. Bu platformlar ile üretilen ilaçlar hem klinik çalışmalarda çok daha etkin bulunmuşlardır hem de çok daha az yan etki göstermektedirler. Bu nedenle FDA, EMAE gibi uluslararası ruhsat veren kuruluşlar bu mekanizmayla üretilen ilaçlara daha çok onay vermektedirler. Biz de bu teknolojiyi ülkemizde geliştirmek istiyoruz. Bu amaçla TÜBİTAK ARDEB 1003 programına şu anda ikinci aşama değerlendirmede bulunan bir proje başvurumuz oldu." Karadağ, merkezin ikinci etabında aşı yapımıyla ilgili çalışmaların yer alacağını belirterek, kuş gribi, MERS gibi salgınlarda her ülkede büyük miktarda aşılara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Söz konusu aşıların dışarıdan hemen satın alınamadığına değinen Karadağ, ülkelerin kendi teknolojileri olmadığı durumlarda bu aşıların temininin hem uzun süre aldığını hem de çok pahalı olduğunu bildirdi. Karadağ, mükemmeliyet merkezinin Türkiye açısından önemine değinerek, şöyle dedi: "Biyoteknolojik ilaç liginde önemli bir oyuncu olmak isteyen ülkemiz yeni ilaç geliştirmek için bu teknolojiye sahip olmak zorundadır. İkinci aşamasında ise bu platform kullanılarak kanser yayılımını önlemeye yönelik yeni bir biyoteknolojik ilaç geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu platform ile sadece ilaç değil, aynı zamanda antikor tabanlı aşı ve diğer biyoteknolojik ürünler de üretilebilecektir. Mükemmeliyet merkezinde kurulacak üçüncü birim ilaç karakterizasyon birimi olacaktır. Ülkemiz bu konuda dışarıya bağımlı olup büyük ekonomik kayıplara uğramaktadır. Son olarak preklinik analizlerin yapıldığı bir birim olacaktır. Bu birim hem in vitro hem de in vivo analizler yapılabilecek şekilde tasarlanmıştır. Sadece antikor tabanlı değil, insülin gibi protein tabanlı ilaçları da bu merkezde üreteceğiz." Karadağ, 2014 yılında Türkiye'nin biyoteknolojik ürünlere 4,7 milyar dolar ödediğini, bunların hemen hemen tamamının ithal edildiğini vurguladı. Soğumaya başlayan hava, kalp üzerindeki yükü artırıyor İSTANBUL - Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Karabulut, soğumaya başlayan havanın, kalp üzerindeki yükü artırdığına dikkati çekerek, bu hastaların sonbahara girerken kontrol amaçlı muayene olması ve ilaç tedavilerinin gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Karabulut, yaptığı yazılı açıklamada, soğuk havada gelişen göğüs ağrısının kalp krizinin habercisi olabildiğine işaret ederek, gribal enfeksiyonların bazı hastalarda yayılarak kalp zarını ve kalp kasını tutabildiğini, genç ve sağlıklı bireylerde de bu duruma rastlanabildiğini, bu nedenle soğukta tetiklenen veya gribal enfeksiyon sonrası gelişen göğüs ağrılarında mutlak kontrol gerektiğini anlattı. Sonbahara geçişle hava sıcaklıklarında ani ve sert düşüşler yaşandığına değinen Karabulut, soğumaya başlayan havanın kalp üzerindeki yükü artırarak kalp krizi riskinde genel artışa yol açtığının altını çizdi. Karabulut, kalp hastalarının soğuk havalarda alabileceği tedbirleri şöyle sıraladı: "Kalp hastalarının sonbahara girerken kontrol amaçlı muayene olmaları ve ilaç tedavilerinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Grip kalp hastalarında daha ağır seyrediyor. Özellikle zatürre gelişen hastaların çoğunluğunda hastane yatışı gerekiyor. Bu nedenle kalp hastalarının ve özellikle de 65 yaş üzerindekilerin grip aşısı ve zatürre aşısı olmaları faydalı. Rüzgar ve yağmur soğuk havayı daha belirgin hissettiriyor. Olası bir yağış durumunda şemsiye ve yağmurluk gibi tedbirler almak kalp sağlığını korumakta büyük önem taşıyor. Sonbahar soğuk içecekler yerine sıcak içecekleri tercih etme zamanı. Antioksidan özellikleri ön planda olan çay ve kahve tüketimi damar sağlığına olumlu katkı yapıyor. Günlük 1 fincan kahve ve 2-3 fincan taze demlenmiş çay tüketilebilir. Ancak kesinlikle şeker ve tatlandırıcı ilave edilmemeli." Sonbahara geçişle susama hissi azaldığından su tüketiminin unutulduğunu da aktaran Karabulut, vücutta oluşan sıvı açığının yaşlılarda kalp yetersizliği, böbrek rahatsızlıkları ve ritm bozukluklarını tetikleyebildiğini, bu nedenle günde 8-10 bardak su içilmesi gerektiğini vurguladı.

YAŞAM-ÇEVRE BULMACA 30 Eylül 2015 Çarşamba 11 İngiliz iş adamının mavi tur nostaljisi Çocukken babasıyla geldiği Bodrum'da çıktığı mavi yolculuk teknesini internetten bulan İngiliz iş adamı, 27 yıl sonra bu sefer eşi ve 3 çocuğuyla aynı tekne ve kaptanla mavi tura çıktı. MUĞLA - Bodrum'da 1975 yılında inşa edilen "Neptün" adlı 21 metre uzunluğundaki ahşap gulet teknenin sahibi olan İsmet Cengiz, 27 yıl önce çocuk yaştayken gezdirdiği İngiliz müşterisini yeniden ailesiyle birlikte ağırladı. Gazetecilere açıklama yapan Cengiz, Jabin Cussins'u 8 yaşındayken ailesiyle birlikte gezdirdiğini anlatarak, "Mavi turda 55'inci yılımı geride bıraktım. Bütün gezdirdiğim grupların isimlerini tek tek anı defterime yazdım. 55 yılda 417 grubum oldu" dedi. İsmet Cengiz, Cussins'in küçükken oğluyla iyi arkadaş olduğunu da belirterek, "Jabin Cussins, tesadüfen ismimizi internet üzerinden bulmuş ve oğlumla haberleşmişler. Şimdi de yeniden bir araya geldik" şeklinde konuştu. Jabin Cussins ise 27 yıl önce bindiği tekneye yeniden binmenin kendisini çok mutlu ettiğini söyledi. Teknenin şeklinin oldukça değişmiş 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 BUL- MACA Soldan sağa: 1. Miras, kalıt. Yazı. 2. Batı Anadolu köy yiğidi. Hayvanın erkekliğini gidermek, hadım etmek. 3. Güzellik, hoşluk. Endonezya nın plaka işareti. 4. İlaç, merhem. Başkalarına karşı saygılı davranma, incelik, naziklik. 5. Çok büyük ve zehirsiz bir yılan türü. Güzel kokulu bir madde. 6. Abide. Tütün dumanının bıraktığı yağlı ve siyah kir. 7. Vücudun salgıladığı tuzlu sıvı. Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz. 8. Adaletle iş gören. Tavlada bir sayı. 9. Bir ilimiz. Soru sözü. 10. Müstahkem mevki. Küçük bir limon türü. Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi. 11. Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli. Peru nun plaka işareti. 12. Tembih sözü. Lahza. 13. Radyumun simgesi. Kiraya verilerek gelir getiren mülkler. 14. Asya da bir ülke. Konuşulan asıl konu, asıl madde. 15. Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı. Çok eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatırken kullanılan sözcük. Yankı, akis. 16. Yardım istendiğini anlatır. Güneş doğmadan önceki alaca karanlık. 17. Irmak ya da dere suyunun hızlı aktığı yer. Arapçada su. 18. Otomobil sözcüğünün kısaltması. İyilik, ihsan, lütuf. 19. Para birimimiz. Jüpiter gezegeninin yedinci uydusu. 20. Bilgiçlik taslayan kimse. Tütün sergisi. Yukarıdan Aşağıya: 1. Uzaduyum. Yumurta biçiminde yapılan ve sekiz deliği bulunan üflemeli bir çalgı. Felsefede bir durumdan başka bir duruma geçmeye verilen ad. 2. Kadınsı davranışları olan erkek. Sınır nişanı. Hoş kokulu. 3. Kabul etmeyerek geri çevirme. Saç veya sakalı kestirme işi. Kuzu sesi. Afrika da sıradağlar. 4. Bir elektrotta artı uç. Muğla ilinin bir ilçesi. Sodyumun simgesi. Bir renk. 5. Ölünün gömülmeden önce sarıldığı beyaz bez. Zayıf, ince ve uzun boylu kimse. Nikelin simgesi. 6. Edirne ilinin bir ilçesi. Çıngırak. Molibdenin simgesi. İstanbul un eski adlarından biri. 7. Seyrek olarak dokunmuş, delikli bir tür kumaş. Bağ budamaya ya da ağaç kesmeye yarayan bir tür eğri bıçak. Bir pamuk türü. 8. Kemiklerin toparlak ucu. Yeterli miktarda olma, yetme, kâfi gelme. Sebep. Sevgili. 9. Karşılığı sonra ödenmek üzere. Kalın sicim. Eşi olmayan, biricik, yegâne. Otlak. 10. Mukavele, sözleşme. Kekemelik. Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir kavun türü. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu olduğunu, ancak kaptanın hiç değişmediğini ifade eden Cussins, şöyle konuştu: "Çok küçük yaşlarda buraya geldim. Türkiye ve Bodrum kıyılarını çok seviyorum. Eşim ve 3 çocuğumla birlikte yeniden buraya geldim. Bodrum'un mavi koylarını gezdik ve çocukluk günlerimi yeniden yaşadım." Van Gölü 7 bin yılda büyüdü VAN - Van Kalesi höyüğünde yapılan kazılarda elde edilen yeni bulgular, Van Gölü'nün 7 bin yıl öncesinde küçük bir göl olduğunu ve zamanla yükselerek bugünkü büyüklüğüne ulaştığını ortaya çıkardı. Urartular ile ilgili kazı çalışmaları yapan ve yeni projelerle araştırmalarını sürdüren üniversiteler, bugüne kadar yaptıkları çalışmalarla hem Urartular hakkında saklı bilgilere hem de kentin eski dönemlerine ışık tutmaya çalışıyor. 7 binli yıllara dayanan geçmişiyle bilim adamlarını cezbeden Eski Van Şehri, Van Kalesi ve Van Gölü etrafındaki eski yerleşim yerlerinde yapılan kazı çalışmaları, hem kentin geçmişinin bilinmesini hem de jeoloji başta olmak üzere farklı bilim dallarına da yeni bilgiler kazandırılmasını sağlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Van Kalesi, Eski Van Şehri ve Van Kalesi höyüğünde kazı çalışması yürüten İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Merkezi de Van Gölü'nün 7 bin yıl öncesindeki seviyesine dair bilgilere ulaştı. Merkez Müdürü ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Erkan Konyar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deniz seviyesinden bin 646 metre yükseklikte, derinliği 450 metreyi aşan ve etrafı karadan 430 kilometre olan Van Gölü'nün, binlerce yıl öncesinde daha küçük olduğunu söyledi. Bölgenin asırlar öncesindeki sosyal ve kültürel yaşamına ilişkin Van Kalesi çevresinde 6 yıldır kazı çalışmaları yürüttüklerini ve önemli bulgulara ulaşıldığını anımsatan Konyar, ancak höyükteki son kazı çalışmasının bölgenin jeolojik yapısıyla ilgili çalışmalara da katkı sağladığını ifade etti. Çalışmalarında Van Ovası tabanının yaklaşık 2 metre derinliğine indiklerini kaydeden Konyar, veriler çerçevesinde Van Gölü'nün hiçbir zaman bu seviyeye kadar ulaşmadığını gördüklerini ifade etti. Bunun arkeolojik verilerin, jeolojik verileri destekleme noktasında büyük önem taşıdığını anlatan Konyar, şöyle konuştu: "Yani milattan önce 5 bininci yılda Van insanı, bu seviyenin yaklaşık 3 metre altında yaşıyordu ve göl daha gerideydi. Van Gölü seviyesi öncesine göre daha yüksek. Bu konu tabii çok tartışılan bir konu. Özellikle su altı araştırmaları yapıldığında, belki Van Gölü'nün sahil kısmındaki bir bölümün ya da bir iki kilometre açığında, yine Urartu yerleşmeleri gibi daha erken yerleşmelerin de bulunabileceğini tahmin edebiliriz. Çünkü bu arkeolojik veriler gölün o dönemde en azından milattan önce 9. yüzyılda, yani günümüzden 2 bin 700 yıl önce daha da geride olduğunu gösteriyor. Van Gölü şu an arkeolojik verilerle en yüksek seviyesinde." Van Gölü seviyesinde lokal farklılıkların yaşandığını, buna en iyi örneğin ise 1990 yılı olduğunu hatırlatan Konyar, ancak gölün milattan önce 5 bininci yıla kadar da bu seviyeye ulaşmadığını anlattı. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com RAMAZANI İDRAK ETMEK YA DA PROFESYONEL SAHTEKARLIK Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. (Bakara Suresi, 185) Biz, elbette bireysel istikametimizi sağlama almak adına oruç tutuyoruz. İnsan olarak var oluşumuzun tek anlamı, saf doğruyu bulmak ve onu yaşamaktır. Oruç, bizim doğruyu bulma yolculuğumuzda ara duraklardan biridir. Tokken, sonsuza dek tok kalacağımızı zannetmişken, bütün rızıkların, nimetlerin, imkân ve fırsatların, bütün dünyevî değerlerin sadece bizim gücümüzün, zekâmızın, ilmimizin eseri olduğunu vehmetmişken, her şey mükemmelken, gülüp eğlenirken, doğru yolu eğri yoldan ayırabilme kabiliyetimiz dumura uğramıştır, tıkanmıştır. Oruç disiplini, bu damarı açan bir gönüllü irade terbiyesidir. Doğru olan, Allah ı var ve bir kabul etmektir. Eğri olan ise, kâinatı ve içindekileri yaratan Allah ı yok sayarak nankörlük etmek ve onun yerine nefsi, tabiatı, ideoloji şeflerini, filozofları, sahtekâr cemaat ve tarikat şeflerini, para babalarını, aldatıcı, yüzeysel ve eğreti değerleri ve başka bir çok şeyi yani bir Allah yerine çok şeyi tanrı edinmektir. Oruç, bu bağlamda durma, düşünme, akletme, irdeleme, muhakeme ve mukayese etme imkânı sağlayan bir disiplin zeminidir. Doğru, kişinin kendisine Allah tarafından takdir ve tahsis edilen dünyevî değerlere razı olması tavrıdır. Eğri ise haddini aşarak, sınırlarını zorlayarak, başkasına ait değerlere saldırması, gasp ve talan etmesi halidir. Hak etmediği şeyi zor ve güç kullanarak kendisine hak bilmesi halidir. Bu bağlamda yağmacı, talancı, hileci sömürü düzeni olan kapitalizm eğridir. Hak sahibinin hakkını teslim etmek doğrudur. İnsanların özgür düşünme, inanma ve yaşama iradesini yok edip esir eden Komünizm ideolojisi eğridir. Müslümanca, mümince bir hayat doğrudur. Haçlı-Siyon emperyalizminin Firavun ve Karunları tarafından silahlandırılıp paralanan PKK, IŞİD, Barzani ve onlara her türlü destek ve yardımı veren Türkiye merkezli sahtekâr İslamcı siyaset şebeleklerinin Suriye den, Irak tan ve Türkiye den Türk varlığını vahşice ve şeytanca yöntemlerle temizleme cinayetleri eğridir. Masum ve mağdur Türk milletinin toprağını, VAN - Van'ın Muradiye ilçesinde, yakalandıkları cilt kanseri nedeniyle zor günler geçiren iki kız kardeş, bir süre önce de en değerli varlıkları annelerini kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. İlçenin Gönderme Mahallesi'nde ikamet eden, güneşli günlerde evden dışarıya çıkamayan Orhan ve Çiğdem Dilek çiftinin kızları Serap (14) ve Esmanur (9), bu hastalıkları nedeniyle yıllardır eğitimden sağlığa kadar birçok ihtiyaçlarını evde karşılamak zorunda kaldı. Hayata tutunmalarında en büyük destekçileri olan annelerini 10 gün önce kaybeden kız kardeşler, zor günler yaşamaya başladı. Baba Orhan Dilek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, beyin kanaması geçiren eşini kaybettikten sonra çocuklarına hem annelik hem de babalık yaptığını anlattı. Kızların bazı ihtiyaçlarının yengeleri tarafından karşılandığını kaydeden Dilek, şöyle konuştu: "Anneleri kadar olmasa da elimizden geleni yapıyoruz. Önce anneleri onlar için evden çıkamıyordu, şimdi ise ben onların bakımı için gece gündüz evde kalmaya mecburum. Büyük olan yaşadığı üzüntü nedeniyle hemen her gün baygınlık geçiriyor. Bazı günler iki kez bayılıyor, kendinden geçiyor. 30 ila 45 dakika kadar kendine gelmiyor. Bayılmaları nedenini öğrenebilmek için hastaneye götürdüm. evini barkını, işini gücünü, bütün halinde millî varlığını eşkiyaya çiğnetmemek ve korumak doğrudur. Biz oruç tutarak bu eğrinin ve doğrunun farkına varıyoruz. Kerkük te, Telafer de, Tuzhurmatu da, Erbil de, Halep te, Doğu Türkistan da, Güney Azerbaycan da hakları gaspedilen, toprakları ellerinden alınan, evlerinden sürülen, işyerleri yağmalanan, kalleşçe şehit edilen bütün Müslüman Türk kardeşlerimizin maruz kaldıkları sıkıntıları, yoklukları, açlıkları, susuzlukları oruç tutarak daha iyi idrak edebiliyoruz. Biz Müslüman Türk milleti, sahtekâr İslamcı ibişler gibi Müslümanları milliyetlerine göre ayırıp sadece Suriye, Mısır, Filistin Araplarının çektiği zulümleri propaganda aracı yapıp Türk müslümanları görmezden gelme sahtekârlığına düşmüyoruz. Biz oruç tutarak Suriye, Mısır ve Filistin Müslümanlarının da acılarını, açlıklarını hissediyoruz. Saf hakkı, hakikati idrak edenler ancak oruç tutmuş olurlar. Milletin, devletin, yetimlerin parasını, malını vicdansızca yağmalayan siyaset yamyamları ve hırsızları Ramazan ayını idrak etmiş olmuyorlar. Göstere göstere tuttukları, iyi reklam edilmiş oruçları da sadece onları iktidarda tutabilmek için oy avlama aracı olmaktan öte geçmeyen bir şey oluyor. IŞİD le birlik olup, Irak Türklerini yerinden yurdundan edip, oraya buraya kaçırtıp, yakaladıklarını öldürüp yerlerine, topraklarına da Barzani nin eşkiyasını yerleştiren, Türkmeneli Türklüğünü Barzani yamyamına peşkeş çeken İslamcı etiketli siyaset soytarıları, Ramazanı idrak etmiş olmuyorlar. Tuttukları oruç da saf Müslüman Türk ahaliyi İslam la avlama, tavlama, uyutma, uyuşturma ve kullanma aracı olmaktan öte bir anlam ifade etmez. Vatanını, milletini, devletini, bayrağını korumak için canını ortaya koyan şerefli Türk askerini Amerikan gâvuruyla işbirliği halinde kodese tıkma kumpaslarını yapıp, öbür taraftan tek hedefi Türk milletini yok etmek olan PKK eşkiyası ile gizli gizili işbirliği yapıp onları tamamen serbest bırakan siyaset şaklabanları Ramazanı idrak etmemişlerdir. Tuttukları oruç da bu kalleşçe düzenlerinin devamı için saf Müslüman Türk ahaliden oy devşirme vasıtasından öte bir mana ifade etmemektedir. Güneşe hasret kardeşler annesiz kaldı Doktorlar 'bu belirli bir süre böyle devam edecek' dedi. Her zaman annelerini soruyorlar. Ben cevap vermekte zorlanıyorum. Haliyle üzülüyorlar. Onların üzüldüğünü görünce ben de onlara ve onların bu hallerine üzülüyorum. Hayatımı kızlarıma adadım. Başka da yapabileceğim bir şey yok. Ben ne kadar bakımlarını yapsam da annelerinin yerini tutmaz. Annelerinin yeri başkadır." Hastalığı nedeniyle güneşe çıkamayan kardeşlerden Esmanur Dilek ise Muradiye Kaymakamlığınca kendilerine oyuncak yardımı yapıldığını anımsatarak, "Evde onlarla oynuyorum. Güneşli günlerde oyun parkına gidip, salıncakta sallanmayı ise çok istiyorum"

12 haber 30 Eylül 2015 Çarşamba BM de de gündem Suriye ve Esad oldu NEW YORK- Birileşmiş Milletler de bir araya gelen dünya liderlerinin bir numaralı gündem maddesi Suriye oldu. OBAMA ABD Başkanı Obama ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de konuyu değerlendirenler arasındaydı. Obama, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "Beşşar Esed için kendi halkının üzerine varil bombası atan bir tiran" ifadesini kullandı. Barack Obama, "Suriye'de gördüğümüz gibi felaketler, gerçek demokrasilerin bulunduğu ve evrensel değerlere saygı duyulan ülkelerde yaşanmıyor" Obama, İran'la varılan nükleer anlaşmanın ise uluslararası sistemin gücünü ortaya koyduğunu söyledi. Obama, ABD'nin Suriye konusunda, Rusya ve İran dahil tüm ülkelerle çalışmaya hazır olduğunu belirtti. Obama, "Tekrar başa dönemeyiz. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dedi. PUTİN Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, BM'de yaptığı konuşmada Suriye'deki krize yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Putin, Suriye hükümeti ile birlikte çalıştıklarını açıkladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Terörist gruplarla savaşan Irak ile Suriye'ye askeri ve teknik destek sağlıyoruz. Terörizmle yüz yüze savaşan Suriye hükümeti ve ordusu ile işbirliğine gitmemek büyük hatadır. DAEŞ ve diğer terörist örgütlerle sadece Esad'ın ordusu ve Kürt milisler gerçekten savaşıyor" dedi. BAN-Kİ MUN BM Genel Sekreteri Ban-Ki Mun ise, konuşmasında, BM 2030 kalkınma hedefleri, iklim değişikliği ile mücadele, Suriye, Yemen ve diğer bölgelerdeki çatışmalar ve krizlerin insani sorunlarına değindi. Aşırı yoksulluğu 2030'a kadar sona erdirmeye ve tüm insanlara huzurlu ve onurlu bir yaşam sağlamayı taahhüt ettiklerini hatırlatan Ban, verilen sözlerin uygulamaya geçirilmesi gerektiğini ifade etti. İklim değişikliği ile mücadeleye de vurgu yapan Ban, iklim fonuna destek verilmesini isteyerek, "Dünya, askeri harcamalara trilyonları israf etmeye devam ediyor. Gezegeni ve insanları yok etmek için para bulunurken bunların korunması için niye kaynak bulunamıyor?" diye sordu. Çatışmalar ve doğal afetler nedeniyle yerlerinden edilen insanlara yönelik yardım fonlarının da zor durumda olduğunu kaydeden Ban, "Lübnan, Ürdün ve Türkiye milyonlarca Suriyeli ve Iraklıyı cömertçe misafir ediyor" dedi. Birçok bölgede insanların şimdiye kadar görülmemiş şekilde göç etmekte olduğunu kaydeden Ban, tüm ülkelerden zor durumdaki insanlara sahip çıkma konusunda sorumluluğunu yerine getirmesini istedi. İstanbul'da düzenlenecek Dünya İnsani Zirvesi'nin hayati önem taşıdığını vurgulayan Ban, küresel insani sistemin insani sorunlara yetişmekte yetersiz kaldığına işaret etti. Sığınmacıları evlerini terk etme zorunda bırakan sebeplere yoğunlaşılmasının önemini vurgulayarak zor durumdaki insanlara da sahip çıkılması gerektiğini belirten Ban, "Ayrımcılığa karşı çıkmalıyız. 21. yüzyılda duvarlar ve çitler inşa etmemeliyiz" diye konuştu. Genel Sekreter, konuşmasında Suriye krizine de önemli yer ayırarak, Suriyelilerin baskı, aşırlıkçılık, yıkım ve korku nedeniyle ülkelerini terk ettiklerini söyledi. Soruna diplomatik çözüm bulunamamasını da eleştiren Ban, "BM Güvenlik Konseyi ve diğerlerinin 4 yıllık diplomatik tıkanıklığı Suriye krizinin kontrolden çıkmasına izin verdi. Çatışmayı sonlandırmak öncelikle Suriye'de savaşan tarafların sorumluluğunda. Ülkelerini harabeye çevirenler kendileri. Ancak çözüm için sadece Suriye'deki taraflara bakmak yeterli değil. Savaş bölgesel güç ve rekabetle de ilişkili. Ülkeye akan para ve silahlar ateşi körüklüyor" dedi. BM Güvenlik Konseyi ve bölgesel aktörlerin adım atmasını isteyen Ban, "Özellikle beş ülke Suriye konusunda anahtar konumda. Bunlar Rusya, ABD, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye. Taraflardan biri uzlaşmaya yanaşmadığı müddetçe sahada değişiklik beklemek faydasız" Şok bir iddia: Hac'da ölen sayısı 4 bin 700 TAHRAN- İran Hac ve Ziyaret Kurumu Başkanı Evhedi, "Mina'daki izdihamda ölen hacı sayısının en az 4 bin 700 kişi olduğunu düşünüyoruz. Halen 21 TIR'da en az 3 bin ceset tahliye ve teşhis için bekliyor" dedi. İran Hac ve Ziyaret Kurumu Başkanı Said Evhedi, "Mina'daki izdihamda ölen hacı sayısının en az 4 bin 700 kişi olduğunu düşünüyoruz" dedi. İran televizyonu IRINN'e konuşan İran Hac ve Ziyaret Kurumu Başkanı Evhedi, Mina'daki izdihamda hayatını kaybeden İranlıların sayısının 228'e yükseldiğini söyledi. Evhedi, "Akıbetleri hakkında bilgi alınamayan İranlı sayısı 248 kişi. Ölü sayısının artmasından endişeleniyoruz" NEWYORK- Başbakan Ahmet Davutoğlu, Esad ile DAEŞ arasında taktiksel bir işbirliği olduğuna dikkati çekerek, "Bunlar birbirini destekleyen iki şeytan. Vaktinde adım atılmadığı için de bu kriz meydana geldi" dedi. Davutoğlu şunları söyledi: DAEŞ olsun PKK olsun DHKP-C olsun. Biz bu üçü arasında ayrım görmüyoruz. Türkiye bunlarla çok uzun zamandır mücadele ediyor. Türkiye'nin teröre karşı tavrı aynıdır. Türkiye'nin terörizmle mücadelesini anlatacağım. Türkiye mültecilere en çok kapı açan ülke. Şuanda da uluslararası camiada da Avrupa'ya doğru önemli bir göç dalgası var. Bunu da masaya yatırıyoruz. Ben de küresel göç konularıyla ilgili de bir açıklama yapacağım. Bu noktada küresel göç trajedilerini de anlatma fırsatı bulacağız. Suriye, gözümüzü kapatamayacağımız bir kriz. Bence 3 yaşındaki Aylan'ın fotoğrafını kimse unutamaz. Bu bir bilinç sağladı. Alarm zillerini çaldırdı. Artık mülteci sorununun Suriye içerisinde çözülmesi konusunda ortak bir düşünce sağlanıyor. Burada o konuyu tartışıyoruz. Mevcut mültecileri nasıl yöneteceğiz sorusu da konuşuyor. Şuana kadar bu mültecilerin yönetimi sadece komşu ülkelerin sırtına kalmıştı. Uluslararası camianın katkısı minimum düzeyde kaldı. Tüm bu insanı trajedinin bir numaralı sorumlusu Esed'dir. Varil bombaları, kimyasallar kullanmıştır. Bunlar savaş suçudur. Ülkenin sadece yüzde 14'ünü kontrol edilebiliyor. Bir geçişe ihtiyaç var, tüm tarafların katkılarıyla. OBAMA DEĞERLENDİRMESİ Başbakan Davutoğlu, ABD Başkanı Obama nın konuşmasıyla ilgili olarak da şunları söyledi: Filistin bağlamında çok daha kuvvetli mesajlar verilmesini isterdim. Maalesef Ortadoğu'da demokrasi tecrübeleri doğmadan öldürülmüştür. Biz Türkiye olarak etrafımızdaki ateş çemberi içerisinde demokrasiye sığınarak hareket ediyoruz. Obama'nın Suriye konusunda söyledikleri ABD'nin Esed'in kalışına yönelik meylettiği görüşünü boşa çıkardı. Hayatını kaybeden hacıların onlarca ülkeden olduğuna dikkati çeken Evhedi, "Olayda ölen hacı sayısının en az 4 bin 700 kişi olduğunu düşünüyoruz. Halen 21 TIR'da en az 3 bin ceset tahliye ve teşhis için bekliyor" ifadelerini kullandı. Öte yandan, Suudi Arabistan yönetiminin cenazeleri ülkelerine göndermeyerek toplu bir şekilde defnedeceğine yönelik haberlerle ilgili İran Dışişleri? Bakanı Emir Hüseyin Abdullahiyan, "Buna kesinlikle karşıyız. Hiçbir surette SuudiArabistan'a böyle bir izni vermeyeceğiz" açıklamasında bulundu. Kurban Bayramı'nın ilk günü Mina'da yaşanan izdiham sonucunda Suudi yetkililere göre, 169 İranlının da aralarında olduğu 769 kişi hayatını kaybetmiş ve 934 kişi yaralanmıştı. Suriye de yaşananlar Şeytanın şeytan ile dansı mı? ANKARA- Yurdun çeşitli yerlerinde terör olayları yaşanırken, terörle mücadele de sürüyor. Terör olaylarının er çarpıcılarından biri Şanlıurfa da yaşandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi'nin makam aracının bulunduğu konvoya silahlı saldırı düzenlendi, Çiftçi, saldırıdan yara almadan kurtuldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, silahlı saldırıya uğrayan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ile görüşerek geçmiş olsun dileğini iletti. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre Davutoğlu, New York'taki BM temasları sırasında, Siverek-Hilvan karayolunda uğradığı silahlı saldırıdan yara almadan kurtulan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Çiftçi'yi telefonla aradı. Davutoğlu, saldırıya ilişkin bilgi aldığı Çiftçi'ye geçmiş olsun dileğinde bulundu. Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük, yaptığı açıklamada, Çiftçi'nin bulunduğu konvoyun Siverek çıkışında çapraz ateşe maruz kaldığını belirterek, "Herhangi bir yaralananın olmadığı olayda araçlarda maddi hasar meydana geldi. Olayı çok yönlü araştırıyoruz" dedi. Yaşananların ardından olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Zırhlı araçla olay yerine giden polisler çevrede önlem alırken, saldırganların bulunmasına yönelik operasyon başlattı. Saldırıdan yara almadan kurtulan Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi'nin ise olay yerine 35 kilometre uzaklıktaki Hilvan ilçesine gittiği bildirildi. Çiftçi, Siverek'te sosyal tesis açılışına katılarak vatandaşlarla bir araya gelmişti. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 Terör ve mücadele DEVAM EDİYOR Yeniden seçimin kesin aday listeleri açıklandı ANKARA- Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Milletvekili Kesin Aday Listelerini açıkladı. Partilerin kesin aday listeleri, YSK'nın internet sitesinden yayınlandı. Konuya ilişkin YSK'dan yapılan yazılı açıklamada ise, şu ifadeler yer aldı: 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimine ilişkin Geçici Aday Listeleri Resmî Gazete'nin 23/09/2015 tarihli, 29484 sayılı 2. mükerrer nüshasında yayımlanmış, geçici aday listesinden istifa edenler ile geçici aday listelerine yapılan itirazlar Kurulumuzca değerlendirmiş olmakla, konu incelenerek; 1. Adalet ve Kalkınma Partisinin 85 seçim çevresinde, 2. Bağımsız Türkiye Partisinin 85 seçim çevresinde, 3. Büyük Birlik Partisinin 85 seçim çevresinde, 4. Cumhuriyet Halk Partisinin 85 seçim çevresinde, 5. Demokrat Partinin 85 seçim çevresinde, 6. Demokratik Sol Partinin 85 seçim çevresinde, 7. Halkların Demokratik Partisinin 85 seçim çevresinde, 8. Komünist Partinin 85 seçim çevresinde, 9. Millet Partisinin 85 seçim çevresinde, 10. Milliyetçi Hareket Partisinin 85 seçim çevresinde, 11. Saadet Partisinin 85 seçim çevresinde, 12. Vatan Partisinin 85 seçim çevresinde, 13. Halkın Kurtuluş Partisinin 85 seçim çevresinde, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

30 Eylül 2015 Çarşamba13 EFSANE RÖPORTAJLAR EĞRETİ GELİN LADİK Efsane GÜZELDERELİ efsaneguzeldere@hotmail.com Güvenç in baş yapıtı olabilir -1- Ünlü yönetmen ve oyuncu Zaim Güvenç Türk sinemasının en deneyimli ve donanımlı isimlerinden biri. ''Melek Yoksa Şeytan mı'' adlı uzun metrajlı filmin ardından şu anda da ''Eğreti Gelin Ladik'' adlı uzun metrajlı filmin çekimlerini Ankara da sürdüren Güvenç ile sanatını, sinemayı, çektiği ve çekmekte olduğu filmleri, kurucusu olduğu Film Tayfası nı konuştuk. Zaim Güvenç, Eğreti Gelin Ladik filmine tüm birikimini aktardığını söyledi. Topluma kan ve gözyaşının, siyasete seçim gerginliğinin hakim olduğu ortamda hoş bir sohbet çıktı ortaya. Okuyalım ÇOCUKLUĞUMDA, EVİMİZDE YEŞİLÇAM FİLMLERİ İZLENİRDİ E.G: Yaklaşık 10 yıldır uzun metrajlı filmler çekiyor ve oyunculuk yapıyorsun. Çocukluğunda senin ya da çevrenin fark ettiği, senin bu yola yöneleceğine dair emareler var mıydı? Z.G: Çocukluğumda, bizim evde sürekli Yeşilçam Film'leri izlenirdi. Bu filmler, aynı zamanda söylenemeyen sevgilerin dile getirilişiydi aslında. Çünkü bizim toplumumuz, biraz sevgileri karşısındakine söyleyemeyen, göstermekte zorlanan bir toplum. Bu filmler, bu sevgilerin söylenebildiği bir fon oluşturuyordu. O nedenle, sinema, zor bir toplumda, hem sevginin peşine düşmek bakımından hem de Yeşilçam'ın o içtenliğiyle buluşturması bakımından beni çocukluğumdan itibaren ele geçirdi. DRAMAYA DAHA YATKINIM... E.G: Oyuncu bir çocuk muydun? Rol yapar mıydın mesela? Kendi aranızda oyunlar oynar mıydınız? Z.G: Tabi. Tabi. Oyun oynamayı çok seviyordum. Komedi yapmazdım ama. İnsanları güldürmeye yatkın değilim galiba. Dramaya daha yatkınım. TÜRKAN ŞORAY'IN BAKIŞLARI, BELGİN DORUK'UN ZERAFETİ E.G: Filmlerde gördüğün sahneleri, replikleri mi tekrarlardın daha fazla? Z.G: Tabi. Sinemadaki repliklerden daha çok gözdür, bakıştır benim için. Mesela Türkan Şoray'ın bakışları beni çok etkiler. Belgin Doruk'un zarafeti müthiştir bence. Bana göre toplumumuzun gelişmesinde oradaki yaklaşımlar, tavırlar son derece kıymetlidir. Onlar, bizi yetiştiren etmenlerdir. Diyaloglardan daha çok, bakışmalar, davranışlar beni daha çok etkiler. GAZETECİLİK, RADYO, TV, SİNE- MA, HALKLA İLİŞKİLER, OYUNCU- LUK VE YÖNETMENLİK E.G: İletişim Fakültesi mezunusun. Sinemadan başka sorumlulukların da var sanırım. Z.G: Gazetecilik de var. Yazmayı çok seviyorum. Edebiyatı çok seviyorum. Radyo, TV, Sinema Bölümü'nü bitirdim. Ardından Halkla ilişkileri bitirdim ve yaptım. M.E.B'nda, 6 yıl, müsteşar yardımcısının halkla ilişkilerini organize ettim. Eğitimcilik yaptım. Oyunculuk ve yönetmenlik tarafım toplumda daha öne çıktı. Avrupa'daki ve A.B.D'ndeki gözlemlerime göre artık insanlar tek bir alan yerine çoklu disiplin geliştiriyorlar. Bir alandaki gelişiminiz diğer alanı besliyor ve tetikliyor. Böyle olması gerektiğini de düşünüyorum. Çünkü bir yerde tıkandığınız vakit diğer damardan hayata devam edebiliyorsunuz. RUTKAY AZİZ, ALTAN ERKEKLİ, EROL DEMİRÖZ İLE ÇALIŞTI, FİLM TAYFASI NI KURDU... E.G: ''Film Tayfası'' fikri nasıl oluştu ve ''Film Tayfası'' nasıl gerçekleşti? Z.G: Ben, ilk defa Ankara Sanat Tiyatrosu'na, kursiyer olarak girdim. Profesyonel oyunculuk hayatım, ilk orada başladı. Orada gerçekten çok değerli oyuncularla çalıştım. E.G: Kimlerle çalıştın? Z.G: Erol Demiröz, Rutkay Aziz, Altan Erkekli ilk sayabileceklerim. Çok değerli isimlerdi ve bana çok şey kattılar. Ben burada öğrendiklerimi yeni jenerasyona aktarma konusunda kendimi bir köprü olarak gördüm ve bu beni diğer arkadaşlarımla birlikte ''Film Tayfası'' nı kurmaya itti. Deniz Güvenç ve İlhan ile birlikte kurduk. Gerçekten de ekibimden yüzlerce oyuncu geldi, geçti. Bilkent Tiyatro'da okuyan var. Dizilerde oynayan var. Sinema yapan var. İstanbul'a gidip sanatla uğraşanlar var. ''Film Tayfası'' hala da bağımsız ve imece ruhunu korumakta. Tek derdimiz sanatla donanıp hayatımıza sanat yoluyla estetik ve içtenlik katabilmek. ŞÜKRAN KOZALI, DENİZ GÜVENÇ, MERVE ASLAN, ÖZGÜR BACAKSIZ... E.G: Bize ''Film Tayfası'' ekibini biraz anlatabilir misin? Z.G: Kardeşim Deniz Güvenç, en 1. sırada bana destek oluyor. Oyuncularımızdan bu filmde de yeralan Merve Aslan var. Şükran Kozalı, çok önemli destekleriyle bir kilometre taşı. Bize son yıllarda oyunculuk yapmaya da başladı. Yine bu filmimizde yeralan Özgür Bacaksız var. Her alanda bana yardımcı olan bir isim. Bana destek olan ve adını burada sayamadığım bir çok isim daha var. MELEK YOKSA ŞEYTAN MI?..EĞRETİ GELİN LADİK VE YEŞİM SALKIM BAŞROLDE... E.G: Daha önce ''Melek yoksa Şeytan mı'' adlı uzun metrajlı filmi çektin. Şu anda da ''Eğreti Gelin Ladik'' adlı uzun metrajlı filmi çekiyorsun. Başrolde Yeşim Salkım oynuyor. Nasıl oluştu bu filmin projesi? Z.G: İlk sinema filmim, ''Melek Yoksa Şeytan mı'' oldu. Gerçekten Ankara'da, büyük ilgi gördü. Galası Ankara'da oldu. Çeşitli festivallere gidiyor ve gidecekte. ''Eğreti Gelin Ladik'' filmi, benim için çok önemli. Sinemayla ilgili 2. çok büyük attığım adım olarak görüyorum. İlk filmim, Kemal Sunal'ın oğlunu oynadığım, ''Düttürü Dünya'' idi. 18 yaşındaydım. Şimdi sinemayla ilgili bütün birikimimi, hassasiyetimi, kendi içimde bütünleştirerek tamamen bu filme aktarıyorum. Filmde, çok değerli oyuncular var. TARIK GÜNERSEL, SONER ARICA, HAKAN EREN, SEVİNÇ MEŞE E.G: Kimler oynuyor? Z.G: Başrolde Yeşim Salkım. Yeşim Hanım'a, bağımsız sinemaya verdiği destek için gönül borcumuz var. Her telefon konuşmamızda, ''Yeşim Hanım, seni çok seviyoruz'' diye bağırıyoruz. Ankara bağımsız sinemadan, Yeşilçam'a bir selam yollayalım.türkiye'nin en ünlü, en iyi film yapımcılarından, ''Issız Adam''ın müziklerini de hazırlamış olan Hakan Eren filmde oynayacak. Soner Arıca ile çok güzel bir müzik oluşturuyorlar. Şükran Kozalı ile filmin senaryosunu birlikte yazdık zaten. ''Beni Affet'' dizisinden İlkay Kayku oynuyor. Devlet Tiyatrosu'ndan Gül Gökçe, Zeynep Aytek Metin var. Merve Aslan yine bizimle birlikte. 2013 Miss World 1. Sevinç Meşe, ''Ladik'' karakterini oynuyor. Kardeşim Deniz Güvenç ve ben naçizane de oynuyoruz. Deniz Güvenç de başarılı oyunculuğuyla göz doldurmakta. Canlandırdığı karakterlerle akıllara kazınacak gibi duruyor. PEN Başkanlığını da yürütmüş olan Sevgili Tarık Günersel, uluslararası alanda yaptığı tüm çalışmaların yanısıra bu filmde de belkemiği. Görüntü yönetmeni, Onur Can Tögen, muhteşem bir emek koyuyor ortaya. Ödüllere şimdiden aday kanımca. YARIN: Sanatın değersizleştiği bir ortam Zaim Güvenç KİMDİR? Oyuncu, yönetmen G.Ü. İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümünü ve AÖF Halkla İlişkiler Bölümünü bitirdi. Gazi Üniversitesi nde pedagojik formasyon eğitimi aldı. İngilizce ve Fransızca biliyor. * 1986-88 yılları arasında Devlet Tiyatroları Oyuncu ve Rejisörlerinden Tayfun Orhon ve Yıldıral Akıncı dan oyunculuk dersleri alırken bir taraftan da Orhan Veli Şiir Dinletisi Büyücü Hoca ve Keşanlı Ali Destanı adlı oyunlarda yer aldı. * 1988 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu nun sınavlarını kazanarak AST da oyunlarda rol aldı. * DÜTTÜRÜ DÜNYA : Eş zamanlı olarak Düttürü Dünya adlı uzun metraj filmde Kemal Sunal la birlikte Zeki Ökten yönetiminde rol alarak kamera karşısına geçti. Bu filmdeki performansı sinema eleştirmenleri tarafından da beğeni ile karşılandı. * ANKARA SANAT TİYATROSU:İki yıl boyunca Ankara Sanat Tiyatrosu nda Erol Demiröz, Yılmaz Onay, Altan Erkekli, Levent Ülgen gibi sanatçılardan tiyatro ve oyunculuk dersleri aldı. * SESLENDİRME (DUBLAJ):1993 yılında Gong Dergisi nin açtığı Seslendirme Sınavı nı kazanarak Sezai Aydın, Işın Feyman gibi yönetmenlerden bu branşta ders aldı. Ardından TRT ve birçok özel kanalda dublaj yaptı. Beş yıl boyunca bir çok dizi, çizgi film ve sinema filminde konuştu. * DİĞER TİYATROLAR: Ankara Sanat Tiyatrosu dışında Deneme Sahnesi, Çağdaş Sahne, Ali Hürol Tiyatrosu gibi bir çok tiyatroda çeşitli oyunlarda rol aldı. Yine kendi kurduğu tiyatrolarda kendi yazdığı oyunlarda oynadı. KÖPRÜDEN GÖRÜNÜŞ adlı tiyatro klasiğinin yönetmenliğini yaptı ve oyuncu olarak ayrıca oyunda rol aldı. Bu eserle gerek basında çıkan haberler gerekse tiyatro çevrelerinden kayda değer olumlu eleştiriler aldı. Oyunun yazarı: Arthur Miller. ŞARKI SÖYLEMENİN KOROCASI: Ankara Üniversitesi tarafından kendi yazdığı Şarkı Söylemenin Korocası adlı oyun sahnelendi ve ödüllendirildi. Ayrıca Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi nde otuz kişilik bir öğrenci grubu ile tiyatro çalışmaları düzenledi ve oyunlar sahneye koydu. ÖLÜM TUZAĞI: Ölüm Tuzağı adlı oyunda Sidney karakterini canlandırdı. IRA LEVIN. PAPAZ KAÇTI: adlı oyunda rol aldı ve Havelsan Tiyatro Ekibi nde oyunu yönetti. * DİZİLER: Ferhunde Hanımlar (5 bölüm), BEHZAT Ç. ( bölüm oyuncusu),trt dizileri. Deniz Yıldızı, Unutma Beni, Beni Affet. * UZUN FİLMLER: Düttürü Dünya, Son Tren, Melek Yoksa Şeytan mı. MELEK YOKSA ŞEYTAN MI: Senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği filmde aynı zamanda rol aldı. İmece usulüyle çekilen sinema filmi özellikle Ankara da yazılı ve görsel medyada oldukça geniş yer tutu. 39.Antalya Altın Portakal Film Festivali öncesinde ve sonrasında basında çıkan haberleri ile film vizyondan önce dikkat çekti. Filmin müzikleri bir çok değerli sanatçı tarafından oluşturulurken OSSİ Müzik-Sayın Hakan Eren filme destek verdi. * KISA FİLMLER: Hayatı Çakmak, Aşktan Af Dilemek, Duşun Altında, Keklik, Lağım, Aşk Café si, Gelin, Aşkın Cenaze Töreni, Sipi, Dönüt. Hayatı Çakmak adlı film Bilkent, ODTÜ, İstanbul Ulusal Kısa Film Festivali ve Kanal 6 da gösterilirken Ankara Film Festivali kapsamında da başvuran bir çok film içinden gösterime değer on iki film arasında yer aldı. Duşun Altında : 2006 yılının sonunda oynadığı Duşun Altında adlı üçüncü kısa filmi 2.EL KISA FİLM FESTİVA- Lİ nde en iyi senaryo ödülü aldı. Aşk Kafe si: adlı kısa film Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından onur plaketi ile taçlandırıldı. Kentpark Prestige Sineması filme gösterim sponsorluğu yaptı. Eğreti Erkekler: Yazar Şükran Kozalı nın eserini hayata geçirdi. Bakışma Hikayeleri adlı kısa filmde ödüllü görüntü yönetmeni Aytekin ÇAKMAKÇI ile çalıştı. Hediyen Hayat Olsun: Uluslararası Reklamcılık Derneği'nin düzenlediği 9. Üniversitelerarası Reklam Yarışması'nda Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi nden Ajans Ateş le birlikte çalışıp oynadığım Hediyen Hayat Olsun adlı çalışma birinci olurken IAA nın davetlisi olarak ekim ayında Slovenya da Golden Drum Festivali'ne katıldı ve ödüllendirildi. Gerçek Bir Bakış: Engelli haklarını dile getirmesi bakımından medyada oldukça geniş yer aldı. Büyülü Fener Sineması Sineması filme gösterim sponsorluğu yaptı. FİLM TAYFASI VE FESTİVAL: KISA GÜNÜN KISALA- RI adlı kısa film festivalini arkadaşlarıyla birlikte düzenledi. İlk olarak FİLM TAYFASI ekibini kurdu. Bu festival kapsamında Ankapol Sineması nda çektiği ve oynadığı tüm kısa filmler gösterim hakkı kazandı. ULUSLARARASI ALANDA: Uluslararası alanda en son Melek Yoksa Şeytan mı filmi ile Ukrayna da ATR TV ye konuk olarak katılırken bir taraftan da UKRAYNA AKMES- CİT DEKİ oyuncularla çekilmiş HAYTARMA adlı filmin Türkçe seslendirmesini kendi ekibiyle gerçekleştirdi. FİLMLE İLGİLİ BİLGİ Başrollerini Nurgül Yeşilçay ile Onur Ünsal ın oynadığı Atıf Yılmaz ın son filmi, tartışma yaratan Eğreti Gelin in yeni versiyonu Eğreti Gelin Ladik in çekimleri Ankara da başladı. İlk filmde Yeşilçay ın hayat verdiği Kostak Emine nin, Ali den sonraki hayatının yeni bir kurguyla anlatıldığı film... 1900 lerde başladı Yönetmenliğini Zaim Güvenç ve Deniz Güvenç'in yapacağı filmin başrollerini, ünlü şarkıcı ve Altın Portakal ödüllü oyuncu Yeşim Salkım ile 2013 Avrupa güzeli Sevinç Meşe paylaşacak. Filmin müziklerini ise ''Issız Adam'' filminin de müziklerini yapan Hakan Eren üstlenecek. Soner Arıca'nın da bir şarkı vermesi söz konusu. İlki kadar büyük ses getirmesi beklenen filmin öyküsünün gerçek bir hikâyeye dayandığını anlatan yazar Şükran Kozalı, Eğreti gelin geleneği, Denizli de, 1900 lü yılların başında, babaannem Hafize Kozalı tarafından başlatılmış. Kostak Emine, annemin dayısı Ali ye, Ladik ise amcam Ragıp a eğreti gelin gelmişler. Ali, çok sevmesine rağmen evlenmeleri yasak olduğu için Kostak ile ayrı düşmüş ve kahrından verem olup 27 yaşında hayata gözlerini yummuş. Ragıp da Ladik e çok aşık olmuş ama evlenemeyeceklerini bildiği için Denizli den kaçıp İzmir e yerleşmiş ve orada bir kadınla evlenmiş dedi. İkinci filmi de Atıf Yılmaz çekecekti İlk filmi yöneten ve 2006 da hayatını kaybeden usta yönetmen Atıf Yılmaz a da değinen Şükran Kozalı, Atıf Yılmaz hayatta olsaydı Ladik i de çekecekti dedi. Bağımsız sinema örneklerinden biri olacak filmdeki hiçbir oyuncu film çekimleri için ücret almayacak. Yaratıcı kadınlar Eğreti gelinlerin 1900 lü yılların geleneği olduğuna dikkat çeken Kozalı, Bu kadınlar zengin evlere gidiyor. Evdeki erkek çocuk 15, 16 ya da en fazla 17 yaşında olacak. Kendi bedenlerini sunuyorlar delikanlıya ama bu kadınlar beyni aç, okumamış ancak yaratıcı insanlar. O liseye giden erkek çocuklardan kültür alışverişi yapıyorlar. Sokakta kalmış bir kadın, fakir. Geliyor zengin evinde bir eli yağda, bir eli balda. Kayınvalidesine Şekerim, bana bir kahve yapar mısın diyor. Böyle bir kadın eğreti gelin diyor.

14 30 Eylül 2015 Çarşamba TURİZM TARAKLI KONAKLARI turistlerin ilgi odağı oldu Bayram tatili turizm sektörünü hareketlendirdi ANTALYA - Kurban Bayramı'ndaki 9 günlük tatilin büyük hareketilik kazandırdığı turizm sektöründe, özellikle kıyı bölgeleri ciddi talep görürken, turistik tesislerin doluluk oranları yüzde 90'ları aştı Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, AA muhabirine, bayram tatili süresince Türkiye'nin sahil kesiminde 350 bine yakın yerli turistin konakladığını anlattı. İlk ve orta öğretim kurumlarının açılışının ertelenmesi, arkasından da idari izin ilan edilmesiyle bayram tatilinin 9 güne uzadığını ifade eden Ayık, "Hemen hemen her kesimden misafir, istediği şekilde tatil yapabildi. Biz turizmciler açısından da bu dönem çok iyi geçti" Bayram tatili dolayısıyla yurt içinde yaklaşık 350 bin kişinin otellerde konakladığını vurgulayan Ayık, Rus pazarındaki daralmadan dolayı sıkıntı yaşayan turizmcilere bayramın "ilaç" gibi geldiğini söyledi. Ayık, Rusya pazarı ile sıkıntıların devam ettiğini dile getirerek, bu ülkeden yapılan kışa dönük rezervasyonlarda umulduğu ölçüde hareketlilik olmadığını ifade etti. Bakanlıktan ilginç Aspendos açıklaması... ANKARA - Kültür ve Turizm Bakanlığından, Aspendos Antik Tiyatrosu'nun orijinal dokusuna uygun restore edilmediği iddiasına ilişkin, tiyatronun orijinal basamaklarından alınan numunelere uygun, çeşitli bölgelerdeki taş ocaklarından örnekler toplandığı bildirildi. Bakanlıktan, Aspendos'taki restorasyon çalışmalarında tarihi yapının orijinal dokusuna uygun malzemeler kullanılmadığına yönelik haberlere ilişkin yapılan açıklamada, Antalya'nın Serik ilçesi sınırlarındaki antik tiyatronun restorasyonunun Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun kararıyla uygun bulunan rölöve, restorasyon, restitüsyon, statik ve elektrik projeleri doğrultusunda gerçekleştirildiği belirtildi. Restorasyon projesi kapsamında tiyatronun "cavea" basamaklarının eksik taşlarının tamamlanmasının uygun bulunduğu aktarılan açıklamada, "Bu doğrultuda tiyatronun orijinal basamaklarından numune alınmış ve çeşitli bölgelerdeki taş ocakları araştırılarak söz konusu numunelere uygun taş örnekleri toplanmıştır. Sonrasında orijinal taşın ve örnek alınan numunelerin analizleri yapılmak üzere laboratuvara gönderilmiştir" ifadesine yer verildi. SAKARYA - Taraklı ilçesindeki tarihi konaklar, Kurban Bayramı tatilinde turistlerin uğrak mekanı oldu. Tarihi İpek Yolu üzerindeki Hacı Atıf Hanı, Osmanlı ahşap mimarisinin özgün örneklerini oluşturan evleri, bozulmamış tarihi dokusu, doğal anıt olarak tescillenmiş 7 asırlık çınar ağacı, tahta kaşık ve Taraklı bezinden yapılan hediyelik eşyayla tanınan ilçe, bayramda da yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekti. İş ve şehir yaşantısının stresinden uzaklaşmak ve doğayla baş başa vakit geçirmek isteyenlere çeşitli alternatifler sunan Taraklı'daki tarihi konaklar, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde yerli ve yabancı turistlerin konaklamak için tercih ettiği mekanlar arasında yer aldı. Her mevsim panoramik görüntüsüyle amatör ve profesyonel fotoğrafçıların uğrak mekanı olan ve çeşitli reklam filmlerine ev sahipliği yapan Taraklı, iklimi, termal suları, gölleri ve doğal ürünleriyle de öne çıkıyor. Taraklı Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman, AA muhabirine yaptığı açıklama, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin en çok turizm işletmecilerine yaradığını, ilçeye gelen çok sayıda yerli ve yabancı turistin, konaklamak için Osmanlı dönemine ait tarihi konakları tercih ettiğini söyledi. Yaklaşık 100-150 yıllık Osmanlı dönemine ait konakların restore edilerek aslına uygun hale getirildiğini ve butik otele dönüştürüldüğünü belirten Özkaraman, ilçenin adının duyulmasıyla başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere yakınlığı, temiz havası ve sahip olduğu tarihi ve kültürel değerler sebebiyle Taraklı'nın son yıllarda turizm açısından büyük ilgi görmeye başladığını söyledi. Özkaraman, bayram tatilinde yerli ve yabancı turistlerin konaklamak için butik otele dönüştürülen tarihi konakları tercih ettiğini aktardı. Özkahraman, bayram tatili boyunca ilçenin 5 bin kişiye yakın misafiri ağırladığını belirterek, şunları ifade etti: "Hafta sonu ve bayram tatillerinde konaklarda büyük yoğunluk yaşanıyor. Mevcut 5 konak ve belediyemize ait olan konukevi yoğunluk nedeniyle bazen taleplere cevap veremiyor. Mülkiyeti belediyemize ait olan tarihi Hacı Atıf Hanı ve Hacı Rıfatlar Konağı yakında kiralanarak, faaliyete girecek. İki tesisteki toplam 34 yatağın hizmete girmesi ile biraz daha rahatlama sağlanacağını umuyoruz." Taraklı'da butik otel işletmeciliği yapan Banu Tuğsavul ise yaklaşık 8 yıldır bu işi yaptıklarını, 9 günlük bayram tatilinde doluluk oranının yüzde 100 olduğunu bildirdi. Konağı, ortağı ve arkadaşı Pembegül İnamlı ile işlettiklerini, kendisinin bankacılıktan emekli olduğunu belirten Tuğsavul, "Emekli olduktan sonra evde oturmayalım diye bir iş yapmaya niyetlendik. Taraklı'yı gezmeye gelmiştik. Satılık konak gördük. Öylesine fiyatını sorduk. Daha sonra arkadaşımla konuşup konağı satın almaya ve butik otelcilik yapmaya karar verdik" dedi. Konağın 1907'de yapıldığını, 2-3 ailenin oturduğunu öğrendiklerini ifade eden Tuğsavul, "Konak harabeydi şeklindeydi. Aslına uygun olarak restore ettirdik. Osmanlı mimarisine uygun, ahşap konakta butik otel işletmeciliği yapıyoruz. Köy kahvaltımız ve yöresel yemek çeşitlerimiz var. Müşterilerimiz genelde yakın olduğu için İstanbul, Ankara ve Bursa'dan geliyor" Tuğsavul, artık insanların tatil amacının yavaş yavaş değiştiğini, sadece deniz, güneş ve kumsal değil doğal güzelliklerin yanı sıra tarihi ve kültürel yerlere yöneldiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Yabancı turistler değişik yerler, farklı kültürler görmek istiyor. Kendi insanımız da kendi kültürünü tanımak, yaşamak istiyor. Beypazarı'na kadar olan bölge daha çok rağbet görmeye başladı. Turistler doğa ve kültür turizmine yönelmeye başladı. Bu doğrultuda uzun süren Kurban Bayramı tatilinde yoğun bir talep oldu. Konağımız tamamen doluydu. Hiç boş kalmadı. En son Hollandalı turistleri ağırladık. İşlerimiz iyi, Allah'a şükür biz memnunuz. Misafirlerimiz de gayet memnun ayrılıyorlar. Misafirlerimiz tarihi bir mekanda kalmanın ayrıcalığını yaşıyorlar." 9 bin yıllık amulet figür Efes in tarihini değiştirdi İZMİR - UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne giren Efes Antik Kenti'nin güneydoğusunda bulunan Çukuriçi Höyüğü'nde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan amulet figür (taşıyanı tehlikeli dış etkilerden, hastalıklardan koruyacağına inanılan, doğal ya da el yapımı nesne), Efes'in, 9 bin yıllık bir şehir olduğunu ortaya çıkardı. Siyah taştan yapılmış, ortasındaki delikten bir takı olarak kullanıldığı değerlendirilen 2,1 santimetrelik figürün, çeşitli kaynaklarda kuruluşu milattan önce 6 binli yıllara işaret edilen, en parlak dönemlerini Helenistik ve Roma dönemlerinde geçiren ve Roma'nın Asya eyaleti başkenti olan Efes Antik Kenti'nin tarihini bin yıl daha geriye götürdüğü belirtildi. Efes Müzesi'ndeki "Çağlar Boyu Efes" salonunda sergilenen figür hakkında bilgi veren müze müdürü Cengiz Topal, söz konusu figürün 2013 yılında Çukuriçi Höyüğü kazılarında bulunarak müzeye teslim edildiğini söyledi. "Küçük Ayasofya" Türk ziyaretçilerini bekliyor ISSN 1308-7622 Yıl: 45 Sayı: 15275 30 Eylül 2015 Çarşamba GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR HABER MERKEZİ Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: 0312 387 25 40 - Fax: 0312 387 25 60 Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: 0 312 384 30 70 Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: 0312 368 04 09 Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: www.yedigungazetesi.com.tr email: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir PARİS- Paris'te kubbeli tavanı ve iç mimari düzenlemesiyle İstanbul'daki Ayasofya Müzesi'ne benzeyen ve semt sakinleri tarafından "Küçük Ayasofya" olarak adlandırılan Saint Esprit Kilisesi, Türk ziyaretçilerini bekliyor. Paris'in doğusunda, 3. Napolyon'un talebi doğrultusunda 19. yüzyılda yerleşime açılan Daumesnil bölgesinde bulunan Saint Esprit Kilisesi, mimarisiyle dönem kiliselerinden ayrılıyor. 1929'da açılan ve 1979'da Fransa Kültürel Miras Listesi'ne alınan kilisenin en çok dikkati çeken özelliği, Fransa'da ve genel olarak Batı Avrupa'da oldukça ender görülen kubbesi. 22 metre çapında ve yerden yüksekliği 33 metre olan kubbenin inşasında, Ayasofya'nın 31 metre çaplı ve 50 metre yüksekliğindeki kubbesinden ilham alındığı düşünülüyor. AA muhabirine bilgi veren kilisenin "Art, Culture et Foi" adlı kültürel derneğinin sorumlusu Olivier Byl- Dupuich, kilise halka açıldığında semt sakinlerinin Ayasofya'ya olan benzerliğine şaşırdıklarını ve o zamandan beri kilisenin bölgede "Küçük Ayasofya" olarak adlandırıldığını ifade etti.

30 Eylül 2015 Çarşamba Gençler, Kayserispor maçı hazırlıklarına başladı ANKARA - Gençlerbirliği, Spor Toto Süper Lig'in 7. haftasında sahasında Kayserispor ile oynayacağı maçın hazırlıklarına başladı. Teknik direktör Mehmet Özdilek yönetiminde Beştepe İlhan Cavcav Tesisleri'nde yapılan antrenmanda futbolcular, 5'e 2 top kapma çalışmasının ardından kenarlardan yapılan ortalara gol vuruşu çalıştı. İdman, yarı alanda yapılan çift kale maçla sona erdi. Başkent temsilcisinde, sakatlığı bulunan Landel, tedavisinin ardından takımdan ayrı koşu yaptı. Tedavilerine devam edilen Doğa Kaya, El Kabir, Djalma, Ahmet Oğuz'un yanı sıra Atta, Ferhat Görgülü, Skulason ve Martin çalışmada yer almadı. Gençlerbirliği, yarın yapacağı çift antrenmanla hazırlıklarını sürdürecek. BAŞKENT TE voleybol zamanı Halkbank ve Ziraat Bankası takımları ile Türkiye Spor Yazarları Derneği Ankara Şubesi nin organizasyonu ile düzenlenecek olan Ersin Uysal Uluslararası Voleybol Turnuvası 9-11 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek. ÖZEL HABER Şenol GÜNÜÇ ANKARA- Başkent Voleybol Salonu'nda düzenlenecek turnuvaya ülkemizden Halkbank ve Ziraat Bankası, takımları İtalya'dan Monza Vero Volley ile İran'dan Matin Varamin takımları davet edildi. Bu yıl ilk kez organize edilen ve 13 Ocak 2007 tarihinde hayatını kaybeden gazeteci Ersin Uysal ın ismini taşıyan uluslararası turnuvada maçlar ücretsiz olacak. Maç programı şöyle: 9 Ekim Cuma 16.00 Halkbank-MonzaVolley 18.00 Ziraat Bankası-Martin Varamin 10 Ekim Cumartesi 13.00 Ziraat Bankası- MonzaVolley 15.00 Halkbank-Martin Varamin 11 Ekim Pazar 13.00 MonzaVolley-Martin Varamin 15.00 Halkbank-Ziraat Bankası "Milli formayı yeniden giymek çok güzel" ANKARA - Güney Afrika asıllı milli atlet Karin Melis Mey, cezalı olduğu 2 yıl boyunca Türkiye'den uzakta geçirdiği dönemin kendisini çok zorladığını söyledi. Doping cezasının ardından şubat ayında pistlere dönen uzun atlama sporcusu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2 yılın, uzun bir süre olduğunu belirterek, "Pistlerden ve yarışlardan uzakta konsantre olmak zor. Biz bu süreyi Güney Afrika Pretoria'da geçirdik. Çalışmaya hiç ara vermedik. Pistlerden kopmayı hiç düşünmedim ama açıkçası Türkiye'de nasıl karşılanacağımı bilmiyordum" dedi. Cezalı olduğu 2 yıl boyunca Türkiye'den uzakta geçirdiği dönemin kendisini çok zorladığını dile getiren Karin Melis Mey, "Cezalı olarak geçirdiğim dönem çok sıkıntılı geçti ama buraya döndüğümde herkes bana kucak açtı. O aynı yarış ruhuna dönmek gerçekten zor, çünkü artık bir suçlu gibi gözüküyorsun. Burada, sanki aileme, evime dönmüşüm gibi karşılandım. Yeniden burada olmak çok güzel" şeklinde konuştu. Osmanlıspor, Gaziantep e bileniyor... ANKARA - Osmanlıspor, Spor Toto Süper Lig'in 7. haftasında deplasmanda Gaziantepspor ile oynayacağın maçın hazırlıklarına ara vermeden başladı. Batıkent Tesisleri'nde teknik direktör Mustafa Reşit Akçay yönetiminde yapılan antrenmana futbolcular, ısınma koşusu ve koordinasyon çalışmasıyla başladı. Daha sonra dayanıklılığa yönelik koşu yapan futbolcular, yarı sahada çift kale maçla antrenmanı tamamladı. Başkent temsilcisinde, Pierre Webo ve Aminu Umar, antrenmana katılmazken, Lukasz Szukala ve Serdar Deliktaş ise takımdan ayrı bireysel çalıştı. Osmanlıspor, yarın yapacağı antrenmanla hazırlıklarını sürdürecek. "Altın güreşçiler" rotayı Rio'ya çevirdi ANKARA - ABD'de düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nda altın madalya kazanan milli sporcular Selçuk Çebi, Rıza Kayaalp ve Taha Akgül, 2016 Rio Olimpiyatları'nda da kürsünün zirvesinde yer almayı hedefliyor. Las Vegas'ta güreş tarihine isimlerini "altın" harflerle yazdıran milli güreşçiler Selçuk Çebi, Taha Akgül ve Rıza Kayaalp, mutluluklarını AA muhabiriyle paylaştı. Güreşte 18 yıl aradan sonra gelen büyük başarının mimarlarından Selçuk, üçüncü kez dünya şampiyonu olmanın gururunu yaşadığını söyledi. Selçuk, terör saldırıları sebebiyle buruk bir sevinç yaşadıklarını belirterek, "Almış olduğumuz tüm madalyaları şehit ailelerine armağan ediyoruz. İnşallah, bu başarılarla şehit ailelerinin gönüllerini bir nebze olsun ferahlatmışızdır" dedi. Grekoromen stilde üç kez dünya şampiyonluğuna ulaşarak tarihe geçen 33 yaşındaki milli sporcu, artık tamamen 2016 Rio Olimpiyatları'na konsantre olacaklarını vurguladı. Rio'da 75 kiloda güreşmeyi düşündüklerini anlatan Selçuk Çebi, "Dünya Şampiyonası'nda 18 yıl aradan sonra takım halinde üç altın madalya kazandık. Rio'da da aynı başarıyı tekrarlamalıyız. Olimpiyatlarda belki 3 değil, 5 altın olur. İnşallah, daha fazlasını alırız. Bunun için elimizden gelenin fazlasını yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın" ifadelerini kullandı.

30 Eylül 2015 Çarşamba Dünya turu yapmak için yaklaşık 3,5 ay önce Litvanya'dan motosikletle yola çıkan iki genç, Bartın'a geldi. Motosikletle dünyayı dolaşıyorlar Klasik arabasıyla stres atıyor Klasik otomobil meraklısı rizeli Serdar türüt, stresini emekli ikramiyesi ve banka kredisiyle satın aldığı 1950 model otomobiliyle atıyor. RİZE - FİKRET DELAL - Merkeze bağlı Anbarlık köyünde yaşayan 52 yaşındaki Türüt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğundan beri klasik arabalara merak duyduğunu söyledi. Yaklaşık bir yıl önce yılların birikimi emekli ikramiyesi ve banka kredisiyle 1950 model otomobil satın aldığını anlatan Türüt, "Bir arkadaşım sayesinde bu kadar güzel bir araca sahip oldum. Otomobile 125 bin lira verdim ama banka kredisi kullandığım için bana 180 bin liraya mal oldu" dedi. Türüt, İstanbul'dan satın aldığı otomobiliyle Rize'ye yolculuğu sırasında ilginç olaylar yaşadığını belirterek, şunları aktardı: "Kimisi bana 'yola çıkma, bu otomobil Rize'ye gitmez' dedi. Ben de tek başıma karar vermedim. İşim uzmanlarına sordum ve ona göre yola çıktım. Çok rahat şekilde buraya kadar geldim. İstanbul'dan gelirken her gören vatandaş durdurdu. Yolculuğumuzu sohbet ederek hatıra fotoğrafı çektirerek geçirdik. Hatta Trabzon'da iki arkadaş, otobanda seyir halindeyken işaret ederek bizi durdurdu. Selam verdikten sonra bir şey dahi sormadan 'aracını aldık' dediler. 'Satar mısın' diye bile sormadılar. Ben de satmayı düşünmediğim için fiyat dahi konuşmadık." Otomobilinin iddialı ancak masrafsız olduğunu ifade eden Türüt, "Aracım 1950 model ama yaşına bakıp da aldanmamak gerek. Bu araçla ralliye bile katılabilirsin. Benim bu tür araçlara ilgim var. Bazıları ise yatırım amaçlı alıyor. Yıllar gittikçe bu otomobillerin değeri artar. Meraklısı daima vardır" Türüt, yıllarca büyük şehirde stres altında çalıştığını kaydederek, "Bu da insanın psikolojini zorluyor. İnsan kendisini rahatlatmak için başka uğraşlar bulmalı. Hayata bu otomobil sayesinde daha güzel bakıyorum. Çocukluğumuzdan beri ilgimiz vardı. Her sabah kalktıktan sonra öğlene kadar otomobilimle uğraşıyorum. Temizliğini ve bakımını yapıyorum. Bu da beni rahatlatıyor" ifadesini kullandı. Kendisi için otomobilinin paha biçilemeyecek kadar değerli olduğunu vurgulayan Türüt, "İlk önce bu otomobilden hevesimi almam lazım. Bugün bu otomobili aynı fiyata alma şansım yok. 210 bin lira gibi bir teklif geldi ama hiç düşünmeden 'hayır' dedim. Bugün 400 bin lira veya üzeri bir teklif gelirse ancak o zaman satabilirim" dedi. BARTIN - SELİM BOSTANCI - İngiltere'de yaşayan 23 yaşındaki fotoğrafçı ve süper markette satış müdürü Jonas Ropas (23) ile aşçı Augustinas Bakutis (22) scooter tarzı motosikletleriyle, 3 yılda dünyayı dolaşmak için yola çıktı. 8 Haziran'da başlayan yolculuklarında Polonya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Arnavutluk, Makedonya, Yunanistan ve Bulgaristan'ı geçerek Kapıkule Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapan genç motosikletliler, zorlu yolculuklarında Bartın'a ulaşmayı başardı. Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesindeki Gürbulak Sınır Kapısı'ndan İran'a geçecek olan Ropas ve Bakutis, Asya, Amerika ve Afrika kıtasını tamamlayıp Avrupa'ya dönmeyi hedefliyor. - 100 bin kilometre yol gidecekler Bartın'da AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ropas, yoğun şehir yaşamından sıkıldıkları belirterek, dünyayı keşfetmek için tura çıkmaya karar verdiklerini söyledi. Yaklaşık bir yıl para biriktirdikleri yolculukları öncesinde satın aldıkları motosikletleriyle, 8 Haziran'dan bugüne kadar 10 bin kilometre yol yaptıklarını anlatan Ropas, "Doğaya merakımızın yanı sıra yeni yerler keşfetme duygusuyla çıktığımız dünya turunda Türkiye'den İran'a, oradan Pakistan, Hindistan, Çin, Kanada, Tayland, Vietnam, Güney Amerika, Meksika ve Afrika ile yolculuğumuzu sürdüreceğiz. Günde 100 kilometre yol kat etmeyi planladığımız seyahatimizde yaklaşık 100 bin kilometre gideceğiz" dedi. Bugüne kadar yanlarında taşıdıkları çadırda ve zaman zaman kalabalıktan uzak sessiz sakin uygun gördükleri dağ evlerinde de konakladıklarını aktaran Ropas, gittikleri ülkede bir hafta ile bir ay arasında kaldıklarını belirtti. Dünyaca ünlü aşçı Gordon James Ramsay'ın yanında aşçılık yaptığını söyleyen Augustinas Bakutis de ilk kez Tayland'da kiralayarak kullandıkları motosikletin yağmuru ve rüzgarı hissettirmesi nedeniyle gezmek için ideal olduğunu dile getirdi. Bakutis, motosikletin diğer motorlu araçlara göre daha ekonomik olduğunu belirterek, "Ayrıca motosikletle gezerken geçtiğiniz her yerin kokusunu hissetmek, insanların sesini duymak, yerleşim yerleri ve yaşamları keşfedip, inceleme imkanı bulmak daha güzel" diye konuştu. Ailelerinin biraz endişelenmelerine rağmen kendilerini desteklediğini de anlatan Bakutis, yolculukları öncesinde yanlarına aldıkları fazla kıyafet ve ayakkabıları, ağır ve gereksiz buldukları için geçtikleri yerlerde bıraktıklarını, yola sadece çadır, tablet ve fotoğraf makinesiyle devam ettiklerini kaydetti. Devlet Övünç Madalyası nı KolunDa taşıyor Hakkari'de 2010 yılında mayın patlaması sonucu iki gözünü ve sağ kolunu dirsekten kaybeden gazi, kendisine verilen "Devlet Övünç Madalyası"nı bedeninde taşımak koluna dövmesini yaptırdı. ADANA - ÖMER YILDIZ - Hakkari'de görev yaptığı sırada mayın patlaması sonucu dirsek hizasından sağ kolunu ve iki gözünü kaybeden 33 yaşındaki gazi Jandarma Astsubay Hasan Arısoy, kendisine verilen Devlet Övünç Madalyası'nı özenle muhafaza ediyor. Arısoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gözlerini ve elini kaybetmesinin kendisini asla ümitsizliğe düşürmediğini söyledi. Devlet Övünç Madalyasına sahip olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Arısoy, "Kolumdaki dövme olaydan sonra bana verilen Devlet Övünç Madalyasının şekil olarak aynısı. Üzerinde patlamanın meydana geldiği tarih yazılı. O gururu, o madalyayı, sürekli üzerimde taşımak istedim. Ondan dolayı dövmesini yaptırdım. Devletimiz olayın ardından sürekli yanımızda oldu. Tüm devlet büyüklerimize desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum" "HER şehit HAbERiNDE ciğerimiz YANIYOR" Son günlerde artan terör olaylarında şehit düşenlerin haberlerinin içini yaktığını kaydeden Arısoy, "Vatanımızın bir an önce barış ortamına dönmesini istiyorum ama terörizmle mücadelenin devam etmesini de istiyorum" ifadelerini kullandı.