DÜNYA ve TÜRKİYE GÜNDEMİ 30 OCAK 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HAFTAYA BAKIŞ

Benzer belgeler
Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Yıllık açık 100 milyar doları aşacak... DIŞ TİCARET ALARM VERİYOR!

Umut Oran Basın Açıklaması

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

-1- Adres: A Blok AZ. Kat 1 Nolu Banko Oda: 12, TBMM, ANKARA Tel: +90 (312) (312) Faks: +90 (312) E-Posta:

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:4

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Haziran 2013, No: 62

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Cumhuriyet Halk Partisi

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Mısır alım fiyatı açıklandı

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

TOPLUMSAL RAPORLAR YATIRIM TEŞVİKLERİ VE İSTİHDAM ( ) Yatırımlar büyürken istihdam küçülüyor

* EL KAZANDI BİZ ÖVÜNÜYORUZ *BORSA 2012 DE DE YABANCIYA ÇALIŞTI *İstanbul da kazanıp, New York ta, Londra da şampanya patlattılar

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 70

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mart 2012, No: 26

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR

Çevre ve tarım sorunu üzerine Ahmet Atalık ile söyleşi

Mayıs Ayı Tekstil Gündemi

Türkiye, Afganistan ve Pakistan arasında Ekonomik İşbirliği için İSTANBUL FORUMU

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2012, No: 29

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Türkiye Üretici Fiyatlarıyla 7. Büyük Tarım Ülkesi

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:7

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

İç Savaş Suriye Ekonomisini Nasıl Etkiledi?

Cumhuriyet Halk Partisi

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Cumhuriyet Halk Partisi

GÜNLÜK BÜLTEN 24 Haziran 2014

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 87

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE

Sektör Haberleri 02 MAYIS 2018

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

tepav Küresel Kriz e Karşı ş TEPAV Politika Önerileri TBB İstanbul , 28 Nisan 2009

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum. Piyasalarda Bugün Ne Oldu? EURUSD USDTRY BRENT PETROL ALTIN GBPUSD

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ

YOKSULUN LOKMASI KÜÇÜLDÜ, ZENGİNİN SOFRASI BÜYÜDÜ SAVAŞ ERDOĞAN I TÜRKİYE NİN UTANÇ TARİHİNE BİR NUMARA OLARAK GEÇİRECEKTİR VE ASLA AFFEDİLMEYECEKTİR.

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

Başbakan Yıldırım, Milli Tarım Projesi toplantısında konuştu

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

BAKANLAR KURULU TOPLANTISI ADALET BAKANI VE HÜKÜMET SÖZCÜSÜ ÇİÇEK, KOBİ LERİN BORÇLARININ YEN

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

Cumhuriyet Halk Partisi

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı


TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı. 25 Şubat 2019

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

Cumhuriyet Halk Partisi

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

TOPLUMSAL RAPORLAR CEZALANDIRILIYORUZ ( ) Türkiye nin cezalı kentleri

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İMF siz Yapamayacak mıyız?...47 Yakın İzleme Programı Üzerine...48 Daha Dikkatli Olma Zamanı...49 Siyasette İstikrarsızlığa Yılında Ekonomi

2006 Bütçesinde; Yatırım ve Hizmetler Yine Erteleniyor

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

2000 Yılı Sonrası Reformu - I

ACR Group. NEDEN? neden?

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dış Ticaret Verileri Bülteni

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Son gelişmeler ardından piyasa ve ekonomi görünümü. Temmuz 2016

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

Transkript:

DÜNYA ve TÜRKİYE GÜNDEMİ 30 OCAK 2013 CHP HAFTAYA BAKIŞ

HAFTAYA BAKIŞ 30 OCAK 2013 DÜNYA ve TÜRKİYE GÜNDEMİ İÇİNDEKİLER Ekonomik gerçekleri ne kadar gizlerseniz gizleyin, gerçekler kendisini ortaya koyuyor. Moody s Türkiye raporunda not artırmadığı gibi, çok ciddi ekonomik risk uyarılarında bulundu ve not düşürebileceğini açıkladı. Türkiye ekonomisinin en ciddi riskleri; dış kırılganlık, sıcak paraya bağımlılık, kronik cari açık sorunu, döviz rezervlerinin güçlendirilmesi ve hızla artan özel sektör dış borçlanması. Cari açığa günü birlik değil, yapısal çözüm gerekiyor. Bunun da yolu katma değeri yüksek imalat sanayini, KOBİ leri desteklemek, yeni sanayi stratejisi, iç tasarrufun arttırılması, tarımın ve tarımsal, hayvansal üretimin-ihracatın arttırılması. Moody s e, S&P a kızmak sorunu çözmüyor. Sorun açık ve net ortada. Moody s yabancı kaynak akışı (sıcak para) durursa, Türkiye ekonomisi zora girer, notunuzu kırarım diyor. Hükümet reel ekonomiyi öne çıkartan politika ve planlara yönelmek yerine para-kur-faiz politikalarıyla günü kurtarma derdinde. Nedenine gelince, siyasi sorumluluk ve fatura ödemek yerine, Merkez Bankası nı ve Başkanını hedef göstermek hükümetin de, bakanların da işine geliyor. Hükümetin Sayıştay Denetim raporlarını halktan ve TBMM den kaçırmasının nedeni açık. Ancak Dünya Türkiye yi gözlüyor! IBP nin (International Budget Partnership-Uluslararası Bütçe Ortaklığı) 2012 Yılı Açık Bütçe ve Şeffaf Harcama Endeksi raporu, Türkiye için utanç belgesi. 100 ülke arasında Türkiye en alt sıralarda ve Halkına biraz bilgi veren kategorisinde. Afrika ülkeleri ve Katar gibi Şeyhliklerle yarışır durumda. Tarımsal-Hayvansal üretim ve desteklerde, hükümet halkı kandırıyor. Hükümet, 2006 da kendisinin değiştirdiği Tarım Kanunu nu çiğniyor. 1

Yasayı değiştirip GSYİH nın yüzde 1 inin tarımsal desteklere ayrılması hükmünü getiren AKP iktidarı, GSYİH nın sadece BİNDE 5 ini desteğe ayırıyor. Tarım ve hayvancılığa sağlanan destek, 2012 de 7,5 milyar TL, sadece mazottan alınan KDV ve ÖTV toplamı 9 milyar TL! Suriyeli Muhalifler, Paris Kongresinde 500 milyon dolar ve bolca silah istediler. Fransa ve ABD artık Suriyeli muhaliflere destek konusunda ayak sürüyor. Libya ve Mısır örnekleri (işbaşına gelen İslamcı, Şeriatçı yönetimler) batıyı korkuttu. Obama Esad sonrası ne olacağını iyice görmeden harekete geçmeyiz diyor. Hükümet, bu tavırdan şaşkın ve panikte! ABD ve AB Ilımlı bir Esad ile devam havasında görünüyor. ABD, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile Türkiye yi uyardı: Barzani ile fazla yakınlaşmayın! Olası Suriye-Irak-İran ittifakı bölgedeki çıkarları, hedefleri ve politikaları açısından ABD yi ürküttü! 1970 lerde Henry Kissinger Kürt sorunu kanayan bir yara, bu yarayı kanar halde tutmamız gerek diyordu. ABD, PKK ile müzakerelere destek verir mi? ABD, Maliki nin İran a iyice yakınlaşmasını istemiyor.türkiye-barzani yakınlaşması ve petrol anlaşmalarından rahatsız. John Kerry, ilk ziyaretini bölgeye ve Ankara ya yapacak. Bu ziyarette uyarıları, talepleri ve söyleyecekleri hükümeti şoka uğratabilir! Güney Kafkasya da yeni hareketlenmelere dikkat! İran-Ermenistan siyasi-askeri-ekonomik birliği yeni ittifakların habercisi. 2

HAFTAYA BAKIŞ 30 OCAK 2013 DÜNYA ve TÜRKİYE GÜNDEMİ DETAYLAR HÜKÜMET EKONOMİNİN GERÇEKLERİNİ GİZLİYOR. REYTİNG KURULUŞLARININ SİCİLİ PEK TEMİZ OLMASA DA, MOODY S İN SON TÜRKİYE RAPORU, YİNE HÜKÜMETİ KIZDIRACAK. NOT ARTIŞI YOK, NOT KIRMA UYARISI VAR. SICAK PARA AKIŞI DURURSA, TÜRKİYE EKONOMİSİ ZORA GİRER, NOTUNUZU KIRARIM DİYOR. Hükümetin, kamu harcamalarının TBMM denetiminden kaçırılması girişimi doğrultusunda yapılan Sayıştay yasası değişikliği, bildiğiniz gibi partimizin girişimiyle Anayasa Mahkemesi nce iptal edildi. Bu iptal sonrasında, iktidar hâlâ denetim raporlarını gizlemeyi sürdürüyor. Ancak, artık günümüzde hiçbir sır gizli kalmıyor. Maliye Bakanlığı nın Sayıştay denetimi raporu medyaya yansıdı ve anlaşıldı ki; Pek çok usulsüzlük yapılmış, yasa dışı harcamalar ve kaynak aktarmaları gerçekleştirilmiş. AKP Hükümeti, ekonomik gerçeklerin, bizler tarafından, halk tarafından bilinmesini istemiyor. Harcamaları dilediği gibi yapabilmek, dilediği kişilere, şirketlere, kurumlara kaynak aktarabilmek için mali denetim de istemiyor. Bütçe harcamalarını yasalara bağlı olmaksızın yapmayı, ülkenin kaynaklarını, dilediği gibi harcamayı istiyor. Ekonominin gerçeklerinin bilinmesini istemediği için de, kredi derecelendirme kuruluşlarının not incelemelerinden, açıkladıkları raporlardan rahatsızlık duyuyor. Oysa, açıklık, şeffaflık kadar normal olan bir şey yoktur demokrasilerde. 3

Hükümet hep işleri kapalı kapılar ardında halletmeye alışkın olduğu için, bu tür şeffaflıklardan rahatsız. Standart and Poor s a, Moody s e, Fitch e zaman zaman çok sert tepkiler verdiler. Tamam, bu kuruluşların da sicilleri pek temiz değil. Kimi zaman tartışmalı notları, raporları olabiliyor. Ancak bu raporların içeriğini, siz isteseniz de istemeseniz de, küresel ekonominin aktörleri, yabancı sermaye ve yatırımcılar ciddiye alıyor. Karar verirken dikkate alıyor. Son olarak Fitch, uzun bir aradan sonra Türkiye nin notunu geçen sene yatırım yapılabilir seviyesine yükseltti. Diğer reyting kuruluşlarından da not artışı bekleyen hükümetin bu beklentisi gerçekleşmedi. Zaten, Fitch in de not arttırırken yaptığı uyarıları, gerektiğinde tekrar notu düşürebileceğini yazdığını hatırlayalım. Başbakanın sert açıklamaları, ekonomik mantıkla bağdaşmayan çıkışları sonrasında, Standart and Poor s (S&P), artık hazırladığı Türkiye raporlarını açıklamayacağını, paylaşmayacağını duyurdu. Ekonomide, siyasette, hayatta, sosyal ilişkilerde, bazı şeyler vardır ki; şûyuu vukuundan beterdir. Yani gizli kapaklı, dedikodu, kulaktan dolma olarak söylenenler, şayialar, gerçekte olan bitenden, daha beterdir. Daha fazla etki yaratır! Şimdi S&P, Türkiye raporunu açıklamasa bile, bu rapora ilişkin ekonomi dünyasında, piyasalarda konuşulacak olan, ortaya atılıp sızdırılacak olan şeyler, raporun kendisinin açıklanmasından daha yıkıcı etki yaratabilir. Özellikle ekonomide bu çok ciddiye alınması gereken bir durumdur. 4

MOODY S İN CARİ AÇIKTA YAPISAL ÇÖZÜM TALEBİ, DÖVİZ REZERVLERİNİN ARTTIRILMASI, ÖZEL SEKTÖR BORÇLANMASININ AZALTILMASI UYARISI VAR. BUNLAR, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GERÇEKLERİ. Moody s, Pazartesi günü açıkladı, son Türkiye değerlendirmesini. Türkiye nin notunu arttırmadığı gibi, düşürebileceği uyarısını yaptı. Neden derseniz, Moddy s Türkiye ekonomisinin dış kırılganlıklara karşı çok duyarlı olduğunu söylüyor. Bunun için de notu değiştirmiyor. Yatırım yapılabilir seviyesine çıkartmıyor. Hatta Moody s diyor ki; Türkiye ye yabancı sermaye girişi yavaşlar veya durursa, Türkiye nin notunu kırabilirim. Yani sıcak para akışı kesilirse, Türkiye ekonomisi de sallanır, durur, düşüşe geçer, demek istiyor. Bu uyarıları, rapordaki öngörüleri, risk olasılıklarını, bütün yabancı yatırımcılar da, sıcak paracılar da izliyor. Türkiye ekonomisinin cari açık sorununun yapısal olarak çözümlenmesini, döviz rezervlerinin arttırılmasını, özel sektörün yurt dışı borçlanmasının dizginlenmesini öneriyor Moody s. Bunlar, hep bizim gündeme getirdiğimiz ekonomik sorunlar, yapısal noksanlıklar. Türkiye nin, kronik cari açık sorununu çözmek için, hükümetin sık sık yaptığı şey para ve faiz politikalarıyla oynayıp ekonomiyi soğutmak. Ekonomi soğuyunca cari açık daralıyor, ithalat azalıyor ama büyüme hızı da düşüyor. ÇÖZÜM, YENİ SANAYİ POLİTİKASI, KATMA DEĞERİ VE TEKNOLOJİSİ YÜKSEK İMALAT SANAYİİ ÜRETİMİ, TARIMSAL-HAYVANSAL ÜRETİM VE İHRACATIN, İÇ TASARRUFUN ARTTIRILMASI. KIZMAK YERİNE GERÇEKLERİ GÖRMEK, DOĞRU OLANI YAPMAK GEREK. Bunu sürekli vurguluyorum: Hükümetin sanayileşmede, imalat sanayiinde, katma değeri yüksek imalat sanayi ürünlerinde, tarımsal ve hayvansal üretimi arttırmada, KOBİ leri desteklemede, kısaca reel ekonomiyi dönüştürmekte, yapısal ekonomi politikalarına yönelmek yerine, çözüm için sürekli para ve maliye politikalarıyla oynamasının nedeni, siyasi sorumluluktan kaçmaktır! 5

Reel ekonomiye ilişkin yapısal dönüşüm politikaları, ekonomik plan ve stratejiler uygulamaya konulsa, orta ve uzun vadeli radikal planlar yapılıp, adımlar atılsa, bunların olası negatif gelişme süreçlerinde hesap sorulacak yer, siyasi iktidar olacak. HÜKÜMET, REEL SEKTÖRE YÖNELİK SOMUT EKONOMİK PLAN VE POLİTİKALAR YERİNE, PARA POLİTİKALARIYLA GÜNÜ KURTARMAYI TERCİH EDİYOR. ÇÜNKÜ, BİR TARAFTA SİYASİ HESAP SORMA, DİĞER TARAFTA, MERKEZ BANKASINI (MB) VE BAŞKANINI AZARLAYIP SORUMLULUKTAN KURTULMA VAR. BAKANLAR HER GÜN MB BAŞKANINI ŞAMAR OĞLANINA ÇEVİRİP KENDİLERİNİ AKLIYOR. Oysa, para ve finansman politikalarıyla, kur politikalarıyla oynayıp, günü idare ettiğinizde, hesap sorulacak yer Merkez Bankası, Hazine olacak. Böylece siyasetçi sorumluluğu üstünden attığı gibi, eleştirilmekten, hesap vermekten, yanlış politikaların faturasını ödemekten istisna konuma geliyor. Türkiye yıllardır bunu yapıyor. Dikkat ederseniz Merkez Bankası Başkanı sanki şamar oğlanına dönmüş durumda. Önüne gelen Bakan Merkez Bankası Başkanını, Merkez Bankası nın para, döviz, faiz, kur politikalarını eleştiriyor, yerden yere vuruyor. Hem bunu yapıyorlar, hem de güya, Merkez Bankası nın bağımsızlığına vurgu yapıp Başkana söz dinletememekten, yakınıyorlar. Kısaca başarısızlıkların faturası, kredi derecelendirme kuruluşlarına, Merkez Bankası na ve onun uyguladığı politikalara yönlendirilerek, hem Başbakan, hem ekonomi yönetimi, hem ekonomi yönetimiyle ilgili bakanlar masum rolüne bürünüyor. Moody s de o yüzden, dış kırılganlık riskini gündeme getirirken, para döviz politikalarının olası başarısızlığı, yabancı kaynak girişinin durması halinde, Türkiye nin notunu kıracağını söylüyor. 6

MOODY S SICAK PARAYI KÜSTÜRMEYİN, KIZDIRMAYIN, OLABİLDİĞİNCE YÜKSEK FAİZ VERİN Kİ GELSİN DİYOR. GELMEZSE EKONOMİ DURUR, BEN DE NOTUNUZU KIRARIM, BETER OLURSUNUZ DİYE DE ÜSTÜ ÖRTÜLÜ TEHDİT EDİYOR. Bu ne demek biliyor musunuz? Moody s diyor ki; Sakın sıcak paracıları küstürmeyin! Sıcak parayı denetlemeye, vergi almaya, faiz gelirlerini vergilemeye, çıkış yoluna engel koymaya kalkmayın! Verebildiğiniz kadar yüksek faiz verin ki, gelsinler, sıcak para akışı kesilmesin. Kesilirse Türkiye nin hali harap! Bu arada da, Cari açık sorununu yapısal olarak çözün, döviz rezervlerinizi arttırın, özel sektörün aşırı dış borçlanmasını engelleyin diyor. Aslında Moody s bizim ülke ekonomisi için ivedi ve öncelikli görüp söylediklerimizi, konumu ve misyonu gereği sonra söylüyor. Doğru olanı sona bırakıyor, sonra söylüyor, dikkatlerden kaçırıyor. YILLARDIR SADECE PARA-KUR VE FAİZ POLİTİKALARIYLA BİR EKONOMİYİ YÖNETMEYE KALKARSANIZ SONU BU OLUR. OYSA BİZ SANAYİLEŞME, YENİ SANAYİ POLİTİKASI, REEL SEKTÖRE DESTEK, TEKNOLOJİYE VE AR-GE YE TEŞVİK ÖNERİYORUZ, ÖNGÖRÜYORUZ. BUNU YAPARSAK, CARİ AÇIK SORUNU YAPISAL OLARAK VE KALICI BİÇİMDE ÇÖZÜLÜR. AÇIK DEĞİL, FAZLA VERİRİZ. ÇİN örneği ortada Büyük çaplı sanayi şirketleri küresel daralmaya rağmen 2012 de kârlarını ve ihracatlarını arttırdı. ÇİN yüz milyarlarca dolar dış ticaret fazlası veriyor. Yani sadece para-kur politikalarıyla gidersek, bu kronik sorun çözülmez, ilanihaye devam eder. Kimi zaman iyileşir, kimi zaman kötüleşir ama hep varlığını sürdürür. Oysa biz ne diyoruz? YENİ SANAYİ STRATEJİSİ 7

İmalat Sanayiine ve Katma Değeri Yüksek, teknolojisi Yüksek ürün imalatına ve ihracatına yönelmek. Bu amaçla KOBİ leri desteklemek. İç Tasarrufu özendirip, büyüterek, sıcak para gereksinimini azaltmak, en alt düzeye indirmek. Özel sektörün, yatırımcının ihtiyaç duyacağı kaynağı, içeriden bulacağı finansman ortamını yaratmak. Yabancı sermaye akışı olacaksa, bunu doğrudan yatırım, istihdam yaratan, teknoloji getiren, yabancı sermaye olarak yönlendirip, bu tür yabancı sermayeye her türlü olanağı, desteği sağlamak. Bunu yaptığımız takdirde, katma değeri yüksek imalat sanayi ürünlerinin ihracatından elde edilecek ihracat geliri, döviz geliri daha yüksek olacağından, cari açık azalacak, döviz rezervleri artacaktır. Kısaca, bu kronik sorunu, yapısal olarak çözmek zorundayız. Bunun da yöntemi, yukarıda aktardığım şekilde, Yeni bir Sanayi Stratejisi, katma değeri-teknolojisi yüksek ürün imalatına ve ihracatına geçiş. Tarımsal-hayvansal üretimi arttırıp, çeşitlendirmek, tarıma dayalı endüstriye destek sağlamak, KOBİ lere önem ve öncelik vermek. Bu yapılmadığı takdirde, artık yavaş yavaş Küresel ekonominin gündemine girmeye başlayan Kur Savaşları, Türkiye yi zor durumda bırakabilir. Birlikte gittik ve gördük, Çin bunu başardığı için, Dünya Ekonomisi nin lideri olmaya aday ülke, konumuna geldi. Çin Devlet İstatistik Bürosu, pazartesi günü ülkenin büyük ölçekli sanayi şirketlerinin 2012 yılı kârlarını açıkladı; İmalat sanayi şirketleri, geçen yıl daralan küresel pazara rağmen, kârlarını 2012 yılında önceki yıla göre, yüzde 5,3 arttırmışlar. 882 milyar dolar olmuş bu şirketlerin kârları. Katma değeri yüksek imalat sanayi ürünlerine dayalı sanayisi ve ihracatıyla başarıyor bunları Çin. Açık değil yüz milyarlarca dolar dış ticaret fazlası veriyor. Ekonomik durumu gerçekleriyle ve tüm şeffaflığıyla ortaya koyduğumuzda tespit ettiğimi tablo bu. Bunun için Moody s e kızmaya gerek yok. 8

TÜRKİYE BÜTÇE VE HARCAMALARIN ŞEFFAFLIĞINDA EN KÖTÜ DURUMDA OLAN ÜLKELER KATEGORİSİNDE IBP NİN AÇIK BÜTÇE ENDEKSİ RAPORU, HÜKÜMET İÇİN UTANÇ BELGESİ. TÜRKİYE BUNU HAK ETMİYOR. HİÇ BİR ŞEY GİZLİ KALMIYOR. YASA ÇIKARTIP HALKTAN, TBMM DEN GİZLESENİZ DE DÜNYA SİZİ İZLİYOR. TÜRKİYE IBP ENDEKSİNDE HALKINA BİRAZ BİLGİ VEREN ÜLKELER KATEGORİSİNDE! Hükümetin neden harcamaları, Sayıştay denetiminden, TBMM den kaçırdığını biliyoruz. Bakınız, dünyanın önde gelen pek çok ülkesinin yanı sıra, en gelişmiş ekonomilerde bütçe harcamalarının şeffaflığı konusunda çalışmalar yapan saygın bir uluslararası kuruluş var: International Budget Partnership -IBP - Uluslararası Bütçe Ortaklığı. Bu kuruluş her yıl düzenli olarak Açık Bütçe Endeksi yayınlıyor, ülkeleri bütçe ve harcama şeffaflığı, kamu kaynaklarını harcarken halkı bilgilendirme, hesap verme gibi kriterlere göre sıralıyor. IBP, 25 Ocak ta 2012 Yılı Açık Bütçe Endeksi raporunu yayınladı. 100 üzerinden 100 ülke şeffaflık değerlendirmesine tabi tutuluyor raporda. Türkiye zar zor 50 puanı yakalayabilmiş durumda. Raporda Türkiye Bütçe harcamaları konusunda halka BİRAZ BİLGİ VEREN ÜLKELER kategorisinde yer alıyor. Bu ülkemiz adına utanç verici. AKP nin Türkiye yi getirdiği nokta bu. Sayıştay denetimlerinin neden askıya alındığını, denetim raporlarının niçin TBMM ye gönderilmediğini, harcamaların neden halktan gizlendiğini, halka ve hepimize ait kaynakların kimlere yasa dışı bir şekilde aktarıldığını, yasalar çiğnenerek denetim raporları olmaksızın 2013 bütçesinin TBMM den hukuk dışı bir şekilde neden geçirildiğini anlamak için IBP raporuna da gerek yok. Biz bunların hepsini biliyoruz. Ancak dünya da biliyor. Dünya sizi izliyor, gözetliyor. Bir gecede, çoğunluğunuza dayanıp yasa çıkartabilirsiniz ama yasa dışılıklarınız kimseden gizleyemezsiniz. Halktan, TBMM den gizleseniz de Dünyadan gizleyemezsiniz. 9

Bütçe ve harcama şeffaflığı endeksine göre, en kötü durumda olan ülkeler Katar, Myanmar ve Ekvator Guyanası. Türkiye tıpkı insan hakları, basın özgürlüğü, adil yargılama, yargı bağımsızlığı, cezaevindeki tutuklu gazeteci sayısı gibi çağdaş demokrasileri tanımlayan pek çok konuda olduğu gibi, bütçe ve harcama şeffaflığı, halkın parasının nereye harcandığı konusunda bilgi sahibi olma hakkı, kamunun parasını harcayan iktidarların halka hesap verme yükümlülüğü gibi kriterler konusunda da en gerilerde. UTANÇ KATEGORİSİ nde! (Araştırmanın orijinalini okumak için: http://internationalbudget.org/wpcontent/uploads/obi2012-report-english.pdf) HÜKÜMET TARIMDA DA ÇİFTÇİYİ YANDAŞ VE BENDEN DEĞİL DİYE AYRIŞTIRMAYA YÖNELDİ. KOOPERATİFLER YASASINI DEĞİŞTİRİP KÖY- KOOP LARIN KARŞISINA TAR-KOOP LARI ÇIKARTTILAR. BAKANLIK SEÇİLMİŞ KOOPERATİF YÖNETİMLERİNİ GÖREVDEN ALMA YETKİSİNİ BASKI ARACI OLARAK KULLANMAYA BAŞLADI. Tarım ve hayvancılıktaki kötü gidişi, ithalata bağımlılığın arttığını sürekli vurguluyorum. Hükümet ise aksini söylüyor. Başbakan sıfır faizli hayvancılık kredisiyle 18 milyar kaynağın Ziraat Bankası nca hayvancılığa aktarıldığını övünerek söylüyor ama sürekli vurguladığım gibi, ithal canlı hayvan, ithal et ve saman sıkıntısı yüzünden bu kredilerle kurulan çiftlikler battı ve çoğu satılık. Hükümet Kooperatifçilik Kanunu nu siyasi hedefleri doğrultusunda değiştirerek Köy-Koop ların karşısına Tar-Koop ları çıkarttı. Çiftçi de benden veya değil diye ayrıştırılıyor. Köy-Koop lar tıpkı CHP li belediyeler gibi sürekli denetim kıskacında tutuluyor. 2010 yılında Kooperatifler Yasası nın 50. Maddesinde sessiz-sedasız yapılan değişiklikle getirilen yasa düzenlemeyi YANDAŞ olmayan Köy-Koop ların üzerinde baskı aracı olarak uyguluyorlar. Bu düzenleme Bakanlığa Genel Kurullarca seçilmiş Kooperatif yönetimlerini görevden alma yetkisi veriyor. 10

Alabildiğine bu yetkiyi kullanma çabasındalar. Zaten örgütsüz çiftçiyi şimdi kooperatif yönetimlerine baskı yaparak iyice yıldırıyorlar. Hükümet tarıma, hayvancılığa aktarılan kaynakların katlanarak arttığını söylüyor ama bu gerçekleri yansıtmıyor. 2012-2016 Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı, 2012-2016 Organik Tarım Stratejik Planı gibi düzenlemelere bakarsanız, Türkiye tarım ve Hayvancılığının nereye götürülmek istendiğini, nasıl yok edilmek istendiğini görürsünüz. Bu planların geçen yıldan itibaren uygulanmaya başlanmasıyla, Devletin tarımsal üretime verdiği sıfır faizli kredilerin kapsamı daraltılarak aşamalı yönteme geçildi. Ziraat Bankası'nın bu kredilere geçmişe yönelik uyguladığı ve her yıl aldığı komisyonlar da bu kredileri artık sıfır faizli olmaktan çıkardı. AKP İKTİDARI YAPTIĞI YASA DEĞİŞİKLİKLERİ VE DÜZENLEMELERLE HAYVANCILIĞI SAHİPSİZ VE KORUMASIZ BIRAKTI. HAYVAN ISLAHI YASASI NI YÜRÜRLÜKTEN KALDIRDILAR. SONUÇ ORTADA! AMAÇLARI TARIM VE HAYVANCILIĞI TÜMDEN BİTİRMEK. ULUSLARARASI GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK TEKELLERİNİ TÜRK TARIMINDA EGEMEN KILMAK! Hükümetin değiştirdiği 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası 'na dayanılarak gıda konusunda 100'den fazla yönetmelik ve standart, kodeks çıkartılar. Bu hükümet, üstelik yasada yaptığı değişikliklerle; Cumhuriyetin daha ilk yıllarında hayvancılığa verilen önem çerçevesinde çıkartılan ve daha sonrada sık sık güncelleştirilen Hayvan Islahı Kanunu nu yürürlükten kaldırdı. Hayvancılığın, besiciliğin neden bu noktada olduğunu, nasıl korumasız, desteksiz bırakıldığını, bütün bunların, bilerek ve planlı bir şekilde yapıldığını bu uygulamalardan görüyoruz. Bu krediler hayatında hayvancılık, besicilik yapmamış, hükümete yakın şirketlere dağıtıldı ve şimdi çoğu batak durumda. 11

KENDİ ÇIKARTTIKLARI YASAYI ÇİĞNİYORLAR. TARIMA AYRILMASI GEREKEN GSYİH NIN YÜZDE 1 İ TUTARINDAKİ DESTEĞİ VERMİYORLAR. DESTEK BİNDE 5-6 DA KALDI. DESTEKLEME PRİMLERİNİ ÜRETİMİ YAYGIN OLMAYAN ÜRÜNLERDE ÇOK ARTTIRARAK DESTEĞİ KISIYORLAR. Bakınız hükümetin Tarım ve Hayvancılık politikalarındaki asıl kandırmaca ne biliyor musunuz? AKP Hükümeti 2006 yılında çok iddialı bir şekilde Tarım Kanunu nda değişikliğe gitti hatırlarsanız. Tarımı, hayvancılığı ayağa kaldırmak, ihya etmek gerekçesiyle yasa değişikliğine ne koydular? 2006 yılında AKP Hükümetince çıkartılan, TBMM den geçirilip uygulamaya konulan, bugünde pek çok yönetmelik, karar ve kodeksin dayandırıldığı Tarım Kanunu nun 21. Maddesinde şöyle bir düzenleme yaptılar: Her yıl tarımsal destekleme için bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1 i düzeyinde olmak zorundadır Bu yasa hükmüne rağmen, AKP hükümetinin tarımsal desteklemeye ayırdığı, o çok övündüğü kaynak gayrisafi milli hasılanın yüzde değil dikkat! BİNDE 5 ya da 6 sını ancak buldu! HÜKÜMET TARIMSAL ÜRETİME BÜTÇEDEN AYIRDIĞI DESTEKTEN DAHA FAZLASINI ÖTV VE KDV OLARAK GERİ ALIYOR. 2012 DE TARIMSAL ÜRETİME AYRILAN DESTEK 7,5 MİLYAR TL, SADECE MAZOTTAN ALINAN KDV-ÖTV TOPLAMI 9 MİLYAR TL! AKP iktidarı buna karşılık ne yaptı, tarıma verdiği bu yasaya aykırı, yasa hükmünü çiğneyen desteğin kat kat fazlasını tarımsal girdilerden KDV, ÖTV olarak geri aldı! 2012 yılında tarıma verilen destek 7,5 milyar TL dolayında! Buna karşılık sadece çiftçinin kullandığı mazottan alınan toplam vergi 9 milyar TL dir. 2010 yılında uygulamaya koydukları tarım havzaları modeliyle, prim desteklerini devreye soktular. Ancak adeta çiftçiyle, üreticiyle alay ettiler. 12

Prim desteklerinde, 2012 yılı için yaygın tarımsal ürünlerde komik denilebilecek artışlar yapılırken, Buğday Pirinç O,10 krş/kg 0,25 Krş/Kg ÜRETİMİ YAYGIN OLMAYAN, Soya Kanola 50 krş/kg 1,20 TL /Kg aspir gibi yağ bitkilerine verilen primler olağanüstü düzeyde artırıldı. Üretimi yaygın olmayan ürünlerde tohum desteği dekar başına 4 TL, Mazot desteği 6 TL olarak uygulanırken hububatta, bakliyatta, pirinçte bunların üçdörtte biri düzeyinde tutuldu. Bu üreticiye üretme demekten başka hangi anlama gelir ki? Böylece tarımsal-hayvansal üretimde yaygın olmayan ürünlerin destekleme primleri yüksek tutularak, bütçeden destekleme ödemelerine ayrılacak tutar da en alt düzeye çekilmiş olmaktadır Hububat, bakliyat ve pamukta son 4 yıldır prim desteği hemen hemen aynı düzeyde. O yüzden hububat (başta buğday, arpa) üretimi, mısır üretimi, pamuk üretimi düştü. İthalat patladı. Bu, çiftçiyle, üreticiyle, besiciyle alay etmek değil de nedir? Bunlar üreticiyi üretimden, çiftçiyi tarımdan, besiciyi hayvancılıktan soğutmak için bilinçli olarak, planlı bir şekilde uygulanan politikalardır. Türkiye nin çıkış noktalarından, ekonomik olarak refaha ulaşma kriterlerinden birisi, katma değeri-teknolojisi yüksek imalat sanayi ürünleri imalatı ise, diğeri de Tarım ve Hayvancılığın, tarıma dayalı endüstrinin, gıda sanayiinin desteklenmesi, akılcı kaynak kullanımı ile ayağa kaldırılarak üretimin arttırılmasıdır. 13

2012 yılında tarımsal ithalata ödenen 17 milyar doları aşkın tutar ülke tarım ve hayvancılığına aktarılsa, bugün farklı bir noktada olurduk. Ekonomide gerçeklerin gizlenmesi, bütçe ve harcamaların karartılması yanında iç ve dış siyasette de hükümet paralel politikalar izliyor. Suriye konusu sürekli gündemde ve sıcaklığını koruyor. Suriyeli Muhaliflerin 50 ülke temsilcisinin de destek ve katılımıyla önceki gün Paris te Fransa himayesinde düzenlenen uluslararası toplantıda gündeme getirdikleri tek talep vardı: Para ve silah! SURİYE MUHALEFETİ PARİS KONFERANSINDA TALEPLERİNİ AÇIKLADI; 500 MİLYON DOLAR PATA VE SİLAH, SİLAH, SİLAH! ABD, FRANSA VE PEK ÇOK ÜLKE AĞIRDAN ALMAYA BAŞLADI. LİBYA VE MISIR DAKİ YANLIŞLAR ÜRKÜTÜYOR BATIYI. ESAD I GÖNDERİP RADİKAL İSLAM VE ŞERİATI GETİRMEK KONUSUNDA KARARSIZLIĞA DÜŞTÜLER. Suriye Ulusal Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu na destek için düzenlenen Konferans ta Koalisyon Başkanı (Sırf batıya şirin görünmek için bir de Hristiyan başkan seçtiler) George Sabra en az 500 milyon dolar parasal destek gerektiğini söyledikten sonra diyor ki sizden şunu süratle ve en çok istiyoruz: SİLAH, SİLAH, SİLAH! Fakat bu isteklere Fransa ve ABD başta olmak üzere artık batılı ülkeler ihtiyatla yaklaşmaya başladı. Kendi kamuoylarında da, Suriye deki Hristiyan ve Dürzilerin ülkeden göç etmek zorunda kalarak yaptıkları açıklamalarda da şunu görüyorlar; Ya Suriye de Libya gibi, Mısır gibi radikal İslamcıların, Şeriatçıların yönetimine girerse? Fransa, Mali de başlattığı işgal operasyonundan sonra Suriye de El Kaide ve El Nusra ya destek vermeyi kendi kamuoyuna izah etmekte zorlanıyor. O yüzden ağırdan alıyor. Bu yaklaşım ABD-Rusya diyalogundan da kaynaklanıyor. Bizim hükümette bu durumdan rahatsız. Başbakan, çıktığı televizyonlarda ABD yi üstü örtülü itham ediyor niye Suriye ye müdahale etmiyor diye. 14

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ne olup bittiğini anlamak için bir an evvel Washington a gitmeye can atıyor. Yeni yönetimden randevu kopartmaya çalışıyor. Başbakan a da randevu isteyecek şayet Washington a gidebilirse. Başkan Obama nın yeni görev dönemine başladıktan sonra, bu hafta yayınlanacak NEW REPUBLİC DERGİSİ NE verdiği mülakatta söylediği şu ifadeler Suriye olayının geldiği boyutu ve ABD nin yeni Suriye politikasını izah ediyor bana göre. ABD nin neden Suriye ye müdahale etmediğiyle ilgili soruya, bizim hükümeti de üzecek şu yanıtı veriyor Obama, "Önemli olan askeri müdahale sonrasında ne tür farkların oluşacağı. Bu müdahale, şiddeti daha da mı artırır? Ya da kimyasal silahların kullanılmasına mı yol açar? Esad sonrasında istikrarı en iyi ne sağlar? Nasıl bir yönetim oluşur? Bunları değerlendirmek durumundayız." Önceki değerlendirmelerimde de sizlere aktardığım gibi ABD açısından, Obama açısından bu 4 yıllık yeni dönem, ciddi bir dış politika ve savunma politikası değişikliğini içeriyor. Bu politikalar bizim hükümeti ciddi düş kırıklığına uğratacak, orta yerde, açıkta bırakacak politika değişiklikleri olacak. Bugüne kadar sadece Esad ı devirmeye odaklanan ABD, yeni dönemde muhaliflerin tavrını, kompozisyonunu, siyasetini gördükten sonra Denetim altına alınmış, hareket alanı sınırlı bir Esad la devam etmenin mi, yoksa Radikal İslamcıların yönetiminde bir Suriye nin mi ABD ve Batının çıkarlarına daha uygun olacağı ikilemini analiz ediyor. AKP iktidarının böyle bir diplomatik stratejisi, kaygısı olmadığı ve hep kendisine söylenenleri yaptığı için, şimdi ABD nin, Fransa nın bu politik-taktik-stratejik değişiminden şaşkın durumdalar. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. 15

İŞTE BİR U DÖNÜŞÜ DAHA! ABD den BİR UYARI GELMİŞ OLMALI Kİ BAŞABAKANIN SURİYE SÖYLEMİNDEKİ DEĞİŞİM VE YUMUŞAMA YABANCI MEDYANIN DA DİKKATİNDEN KAÇMADI! Financial Times gazetesinin İstanbul mahreçli analizinde, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın çatışmalar karşısında "daha ılımlı bir söylem" kullanmaya başladığı belirtiliyor. FT yazarı Daniel Dombey in analizinde; Erdoğan'ın Suriye'deki çatışmalar konusunda Devlet Başkanı Beşar Esad aleyhine söyleminin yerini, "Rusya ile ortak zeminde buluşma" çabasının aldığı da belirtiliyor. Bir yandan da, Suriye rejimine karşı savaşan İslami grupları açıkça destekleyen Körfez'deki Arap ülkeleriyle Türkiye arasında bir mesafe oluştuğu dile getiriliyor. Analize göre, üçüncü bir değişim de Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri konusunda. Türkiye'nin AB üyeliği çabasının yeniden gündeme taşındığına dikkat çeken yazar, Fransa ve Almanya liderlerinin Ankara'ya davet edildiğini hatırlatıyor. AB üyeliği konusundaki müzakerelerde yaşanan hayal kırıklıklarının ardından, kamuoyu anketlerinde halkın üçte ikisinin AB'ye tam üyeliğe karşı olduğu sonucunun çıktığını vurgulayan makale, Erdoğan'ın alternatif olarak Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyeliği gündeme getirmesine de dikkat çekiyor. Başkan olma hevesi: Dombey, bu değişimi geçen yılki gelişmelere bağlıyor. 2011'de % 50 civarında oy alan Erdoğan'ın, Arap Baharı'nı yaşayan ülkeleri gezisinde on binler tarafından karşılandığını ve ülke ekonomisinin % 8 civarında büyüdüğünü anımsatıyor yazar. Analizde, 2012'deki gelişmeler ise şöyle özetleniyor: "İçeride, 500'den fazla kişi PKK ile savaşta öldü. Suriye daha derinlere batarken, Türkiye etkinliğinin sınırlarıyla karşılaştı. Ekonomik büyüme ise % 3'e geriledi. Dahası, Erdoğan'ın göz önüne alması gereken seçimler kapıda ve ülkenin Başkanı olmaya hevesli." 16

SURİYELİ MÜLTECİLER 665 BİNE ULAŞTI. BM ÜYE ÜLKELERDEN VE ESAD IN DEVRİLMESİNE DESTEK VEREN ÜLKELERDEN 1 MİLYAR DOLAR KATKI İSTİYOR MÜLTECİLER İÇİN. BU İNSANLARI SİZ BU HALE GETİRDİNİZ, ŞİMDİ PARA VERİN DİYOR. 2012 SONUNA KADAR TÜRKİYE MÜLTECİLER İÇİN SADECE BAŞBAKANLIK-AFAD BÜTÇESİNDEN 553 MİLYON LİRA HARCADI. Birleşmiş Milletler in son açıklamasına göre, Suriyeli Mülteci sayısı 665 bine ulaşmış durumda. Ağırlıkla Türkiye ve Ürdün olmak üzere, Lübnan, ırak ve diğer ülkelere yoğun mülteci akını var. BM bunu durdurmanın yolunu arıyor. Maliye Bakanı nın açıklamasına göre 2012 sonu itibariyle mültecilere Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD) aracılığıyla bütçeden harcanan tutar 553 milyon lira. Yerel yönetimlerin, belediyelerin, STK ların, yardım kuruluşlarının harcadıkları buna dahil değil ve tutarı bilinmiyor. SURİYE DE ARTIK YÜZLERCE YILLIK ZEYTİN AĞAÇLARI KESİLİYOR, ODUN OLARAK YAKILIYOR. İDLİB TEN ASİ NEHRİ ÜZERİNDEN KAYIKLARLA DAMACANALAR DOLUSU ZEYTİNYAĞI VE KESİLMİŞ ZEYTİN AĞACI ODUNLARI HATAY, KİLİS PAZARLARINA GETİRİLİYOR. ZEYTİN AĞAÇLARI YÜZ YAŞINDA, BİN YAŞINDA OLANI BİLE VAR. BU ÜZÜCÜ HALLERE TÜRKİYE DESTEK VERİYOR, VESİLE OLUYOR, UTANÇ VERİCİ! Dünyada, zeytin ağacı ve zeytinlik varlığı konusunda 4. Sırada olan Suriye de, ne acıdır ki, insanlar ısınmak için zeytin ağaçlarını kesip yakıyor. İdlib, Suriye nin ve dünyanın en bilinen, en ünlü zeytin ve zeytinyağı üretim merkezlerinden birisi. Zeytin ağacı kolay yetişmiyor. Asırlık zeytin ağaçları var. Zeytin in var yılı-yok yılı var. Bir yıl ürün olur, bir yıl olmaz. Bin yaşında olan zeytin ağaçları var, tıpkı Çınar gibi. Bunlar yakılıyor, kesiliyor. Bu da Suriye de katliamın bir başka boyutu ve buna Türkiye destek veriyor. Büyük üzüntü verici bir durum ve Türkiye nin buna vesile olması, destek olması da utanç verici bir şey. 17

GİDİN BAKIN HATAY A, KİLİS E, İSKENDERUN A, DİĞER BÖLGE İLLERİNE. İDLİB DEN GETİRİLEN KESİLMİŞ ZEYTİN AĞAÇLARI ODUN OLARAK SATILIYOR. Asi nehrinden kayıklarla getirilen damacanalar dolusu zeytinyağı yok fiyatına satılıyor pazarlarda. Bu illerimizde yoğun bir şekilde Suriye den gelen kaçak et, kesilmiş hayvan satışı var. Bu hem ekonomi, hem halk sağlığı için büyük tehdit. Denetimsiz şekilde. ABD NİN YENİ DIŞİŞLERİ BAKANI ADAYI OLARAK SENATO DA SORULARI YANITLAYAN JOHN KERRY NİN, ESAD İLE GEÇMİŞTEN GELEN ÖZEL DOSTLUĞU MALUM. KERRY NİN İLK ZİYARETİNİ DE BU BÖLGEYE VE TÜRKİYE YE YAPACAĞI BELİRTİLİYOR. Benim düşünceme göre Kerry nin ziyareti hükümeti oldukça sarsacak. Ummadıkları yeni istek ve talimatlarla gelecek John Kerry. Ayrıca yeni ABD Dışişleri Bakanı nın hükümet dışında BDP ile de görüşmeyi programına aldığı dile getiriliyor. Bu ise Türkiye de hükümetin yeni başlattığı müzakere süreci ile ilgili bazı gelişmeleri, yani sonuçları ortaya çıkartabilir. Hükümetin son bir hafta- on günden bu yana İmralı müzakereleri konusunda birden sessizleşip, suskunlaşmasını, Başbakanın tutuklu 400 subayla ilgili olarak yargıya yüklenmesini iyi okumalı, iyi analiz etmeliyiz. Türkiye için yeni plan ve pazarlıklar olduğu açık. Biz bunu görmeliyiz. CHP olarak dikkatli, tutarlı, milli çıkarları gözeten yaklaşımları düşünüp, yorumlamalıyız. Obama nın yeni döneminde, planların her an değişebileceği anlaşılıyor. Örneğin, Kuzey Irak ile Türkiye arasındaki petrol anlaşmaları, Washington dan tepki görmeye başladı. 18

ABD, TÜRKİYE İLE BARZANİ ARASINDA BAĞDAT A RAĞMEN STRATEJİK PETROL VE ENERJİ ANLAŞMALARINDAN RAHATSIZ. SURİYE-İRAN-IRAK İTTİFAKINDAN ENDİŞE DUYUYOR. BU NEDENLE TÜRKİYE Yİ ZORLAYABİLİR. BU ZORLAMA TERÖR EYLEMLERİNİN TEKRAR BAŞLAMASINA KADAR VARABİLİR. PARİS SUİKASTINI, TUZHURMATU DAKİ TÜRKMEN KATLİAMINI, MOSKOVADA DED HASAN SUİKASTINI BİRLİKTE ANALİZ ETTİĞİMİZDE YENİ MESAJLARI GÖREBİLİRİZ. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu nun, önce Rusya ya, sonra da ABD ye yaptığı ziyaretlerin bir amacı vardı. Başbakan ve hükümet kaygılı. Terk edilme orta yerde bırakılma endişesi yaşıyorlar. Obama yönetiminin Türkiye ile Kuzey Irak ta Barzani yönetimi arasındaki stratejik petrol anlaşmaları konusunda rahatsızlık duyduğu, bunların askıya alınmasını istediği, bunu Müsteşara doğrudan söyledikleri ortaya çıktı. ABD yönetimi, artık bu bölgedeki yeni strateji ve politikaları doğrultusunda, Suriye ve İran ile olduğu gibi, Irak ile de doğrudan katı ve keskin bir cepheleşme istemiyor. ABD, Türkiye nin Barzani ile bu kadar yakınlaşmasının Maliki yönetiminde yarattığı ciddi rahatsızlığın farkında. Maliki nin bu gelişmeler karşısında tamamen İran a yanaşmasından kaygı duyuyor, korkuyor. Böyle bir durumda, bölgemizde İran-Irak-Suriye üçlüsünün ittifakı, ABD nin bölgede uygulamak istediği politikalar ve çıkarları açısından zorlu bir set oluşturacaktır. ABD bunu görüyor, düşünüyor. Başlarda sırtını sıvazladığı ve öne sürdüğü Başbakan ve AKP hükümetini şimdi frenliyor, dizginliyor, uyarıyor. Şahsi görüşüm, Paris teki cinayetleri, Tuzhurmatu daki Türkmen katliamını bu çerçevede görmek, değerlendirmek gerekir. Buna Moskova daki Ded Hasan (Aslan Usoyan) suikastını da ilave edebiliriz. 19

Bunların hepsi birer mesaj ve yeni bazı sürpriz olabilecek gelişmelerin de habercisi. Başkan Obama, ilk dört yıllık görev döneminde Abraham Lincoln olmak istedi. Şimdi ise Franklin Delano Roosvelt olmak düşüncesinde kanımca. Onun için daha önce teşvik edip, yön verdiği, yönlendirdiği Türkiye yi şimdi frenlemek istediğini anlıyoruz. ABD NİN DIŞİŞLERİ ESKİ BAKANI VE HALEN DİPLOMASİ KURAMCISI HENRY KISSINGER 1970 LERDE KÜRT MESELESİ KANAYAN BİR YARA, BİZİM DE BU YARAYI KANAR HALDE TUTMAMIZ GEREK DEMİŞTİ HATIRLAYALIM. Türkiye, bunları yapmazsa PKK eylemleri yeniden başlayabilir. ABD diplomasinin en önemli kurgulayıcı ve uygulayıcılarından eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger in ta 1970 lerde söylediği şu ifadeleri anımsatmak isterim: Kürt meselesi kanayan bir yara, bizim de bu yarayı kanar halde tutmamız gerek O halde bir sorunu bilerek, planlayarak ve isteyerek yaratanlar, bu sorunun çözülmesinden ne çıkar beklerler? Ya da sorunun kontrollü (kendi kontrollerinde) bir şekilde sürmesi mi onların menfaatinedir? Bu soruların yanıtını konuşmak, hükümeti uyarmak, olabilecekleri, olasılıkları her yönüyle masaya yatırıp, kendi çözüm modellerimizi oluşturmak durumundayız. Oldukça dinamik, sıcak ve hareketli bir sürece doğru ilerliyoruz. Bunu bugünden görmek ve tespitlerimizi yapıp, manevra seçeneklerimizi oluşturmak konumundayız. 20

SURİYE DE TAŞERONLUK PEŞİNDE KOŞAN HÜKÜMET; KAFKASLARDA, GÜNEY KAFKASYA DA YAŞANANLARI GÖRMÜYOR BİLE. ERMENİSTAN-İRAN BİRLİĞİ, İMZALANAN 30 DOLAYINDAKİ SİYASİ-ASKERİ- EKONOMİK ANLAŞMA NEYİN VE HANGİ İTTİFAKLARIN HABERCİSİ? Özellikle İran ile Ermenistan arasındaki birlik ve yakınlaşmayı sağlayan 30 dolayındaki siyasi, ekonomik, askeri işbirliği anlaşmalarını göz ardı edemeyiz. Kafkasya da süratle yeni yapılanmalar ve ittifaklar ortaya çıkmaktadır. Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye birlikteliğine karşılık, İran-Ermenistan Birliği. Ermenistan Türkiye-Azerbaycan kuşatılmışlığını İran üzerinden aşarken, İran da kendisine yönelik ambargoları Ermenistan üzerinden aşma çabasındadır. Tabii bu kamplaşma, Türkiye-İsrail çatışmasına rağmen, Azerbaycan-İsrail yakınlaşması ve Azerbaycan ın İsrail e üs verme, hava birliklerine uçuş eğitimi sağlama konusundaki stratejik işbirliğiyle birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye- İsrail ilişkilerinin kamuoyuna açıklanan yönüyle, gerçek durumunun sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu gelişmeler yakın dönemde Güney Kafkasya da da yeni gelişmelere ve oluşumlara hazırlıklı olmamız gereğini ortaya çıkartmaktadır. İran ın Nükleer müzakereler için baştan kabul ettiği ve ısrarcı olduğu Türkiye nin ev sahipliğine karşı, üç gün önce gösterdiği retçi tavır ve sert çıkışla Türkiye bunu hak etmiyor açıklamasının dikkatle değerlendirilmesi gereklidir. 21

KAYSERİ ETKİNLİĞİYLE CHP-İDDB YENİ BİR BAŞARIYA DAHA ADIM ATTI. CHP NİN İŞ DÜNYASI İLE DİYALOG VE İLİŞKİLERİNDEKİ BU YENİ SÜREÇ DİNAMİZMİ VE HEYECANI YÜKSELTİYOR. CHP NİN KAZANIMLARINI BÜYÜTÜYOR. Ekonomide, iç ve dış politikada yaşanan bu süreçleri yakından takip etmekle birlikte CHP-İDDB Birimi olarak çalışmalarımızı kesintisiz olarak sürdürmekteyiz. Geçtiğimiz hafta 24 Ocak ta gerçekleştirdiğimiz 3. İDDB Kayseri Etkinliği bu açıdan bir dönüm noktasıdır. İDDB üyesi değerli milletvekili arkadaşlarımızın ve Kayseri örgütümüzün de ciddi destek ve katkısıyla oldukça verimli bir etkinlik gerçekleştirdik. Kayseri de Organize Sanayi Bölgesi nde yapılan ziyaretler Sayın Genel Başkanımızın da katılımıyla oldukça farklı bir boyut kazandı. Gerek işçiler gerekse işverenlerle bir araya gelerek onları dinleme, CHP nin ekonomik yaklaşımlarını, çözüm modellerini paylaşma olanağı bulduk. Çin seyahatimizin hemen ardından gerçekleşen kayseri etkinliği ülkemizin kendine özgü ekonomik koşulları ve yatırım modellerini gerçekleştirmiş bu kendimizde CHP adına olumlu bir sürecin, önemli bir adımını oluşturdu. Kayseri Sanayi Odası nda (KAYSO) gerçekleşen işadamlarıyla buluşma toplantısı ise CHP-İDDB etkinliklerinin partimiz açısından ne kadar doğru, akılcı ve etkin bir yaklaşım olduğunu bir kez daha ortaya çıkarttı. Bursa ve Malatya dan sonra Kayseri etkinliğimiz bu açıdan partimiz adına ciddi bir adım ve kazanımdır düşüncesindeyim. Etkinlik Kapsamında; Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu Boydak Holding'e ait BOYTEKS Fabrikası'nı da gezdik. İşçilerle diyolog kurduk, sohbet ettik, sorunlarını dinledik İzlenimimiz çok mutlulardı, ne var ki CHP nin ziyaretinden biraz şaşırmış haldeydiler. 22

Bu şaşkınlığı çok doğal karşılamak gerekir. Kendimizi iş dünyasında yetersiz hatta YOK görüp, oluşturulan yeni birimimizle, İŞ DÜNYASINA AÇILAN YENİ CHP nin, tüm şaşkınlıkları, çelişkileri ortadan kaldıracağına, işçinin-işverenin çözüm adresi olacağına inanıyoruz. 22 yıldır bir fabrikada işçi olarak çalışan vatandaş, ilk kez CHP heyetini karşısında görürse ister istemez şaşırır, sorgular. Ama güzel olan 22 yıl sonra gerçekleşen ziyarette hepsinin mutlu olması ve bizleri tekrar görmek istemeleri CHP olarak iş dünyasıyla barış istiyoruz ve sahada olmalıyız. Sanayicileri tek tek dolaşmalıyız. Onlara pozitif enerjiyi taşımalıyız. Ticaret seçeneklerini arttırmalıyız. İş dünyasına yük getiren düzenlemeleri ortadan kaldırmalıyız. Sadece fabrika ziyaretleri de değil, bir kahvede oturup işsiz ve umutsuz gençliği bire bir gözlemlemeyi de istiyoruz. İş yok deyip kahve köşelerinde yaşlanan yaşamlara, Buyrun gelin İş var diyerek, beğenmedikleri işin önemini anlatmalıyız. Her iş yeni bir işe uzanır, yeni umutlar getirir. Biliyoruz ki; sıktığımız her el, bir sevgi tohumudur 23