PELİN USLU 10-E 444 TANSU ÇİLLER DÖNEMİ KARDAK KRİZİ 1996 yılında Kardak açıklarında Türklere ait bir ticari gemi bozuldu. Daha sonra Yunan savaş gemileri, Türk ticari gemisinin bozulduğu yere gelip olaya el koymak istediler. Ancak bu durum Yunanistan ın Kardak üzerinde hak iddia etmeye çalışması gerekçesiyle Türk hükümeti tarafından hoş karşılanmadı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller büyük bir problemle karşı karşıya kalmıştı. Bir türlü sınırları çizilemeyen Türk ve Yunan deniz sahaları, sorunlara yol açıyordu. Ancak Kardak kayalıkları Türklere ait kaya uzantılarıydı. Yani burada Tansu Çiller ülkesinin lehine olacak bir karar vermeliydi. Ancak komşu Yunanistan la yaşanabilecek olası bir diplomatik kriz de Türkiye nin çıkarlarına ters düşüyordu. Yani Türkiye nin başbakanı olarak Tansu Çiller in takınacağı tavır bu konuda büyük önem arz ediyordu. Kardak Türklere ait bir bölge olduğundan buradaki egemenlik hakları da Türklere aitti. Ve Tansu Çiller bu egemenlik haklarından yararlanabilir ve gerekli kararları bu doğrultuda verebilirdi. Ayrıca Tansu Çiller in kararlı yapısı ve taviz vermeyen kişiliği doğru kararı vermesi üzerinde etkili olabilirdi. Türkiye nin şimdilerde olduğu gibi, o yıllarda da Avrupa Birliği ne girme çabaları sürüyor, ancak sonuç alınamıyordu. Tansu Çiller bu durumdan faydalanabilir ve Avrupa Birliği ne üye olmadığımız takdirde Doğu Akdenizde kalıcı bir huzur ve barış ortamı sağlanamayacağı mesajını vermek istiyordu. Çünkü Kardak kayalıklarına Yunan gemilerinin demir atması yalnızca yer işgali anlamı taşımıyordu. Aynı zamanda Buradaki sorunlarla biz uğraşırız, bu bölge bizim egemenlik alanımızdadır. mesajı da veriliyordu. Türkiye, 24 Aralık 1995 seçimlerinden çıkmış. Hiçbir parti hükümet kuracak üstünlüğü sağlayamamış kendi başbakanlığında Doğru Yol Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi nin 1
koalisyon hükümet kurulmuştu. Yaşanacak olası bir diplomatik kriz ülke içerisindeki siyasi dengeleri aleyhine değiştirebilirdi. Tansu Çiller in bu sorunu çözmede doğal avantajı söz konusu bölgenin Türk deniz sınırları içinde yer alması, yani coğrafi bir avantajdan ibaretti. Türk hükümeti Kardak kayalıklarının siyasi olarak Türkiye ye ait olduğunu ve bu bölgenin sahipliğinin tartışma kaldırmayacak bir durum olduğunu söylemişti. Tansu Çiller ve dönemin Dışişleri Bakanı Deniz Baykal, Kardak konusunda Türkiye'nin tezlerinin yüzde yüz, yani hiçbir şüphe payı olmaksızın doğru olduğuna inanıyorlardı. Aynı zamanda o dönemde Türkiye nin erken seçime gidecek olması, Çiller in krizi çözme konusunda motive edici bir etkisi olduğu anlaşılıyor. Çiller in böyle bir durumda sergileyeceği güç gösterisi tavrı seçimde kendine avantaj sağlayabilirdi. Alacağı milliyetçi kararlarla Türk milletinin desteğini toplayıp güvenini kazanabilirdi. Bence bu durum Tansu Çiller in konu hakkındaki tutumunu belirlemesinde çok etkili olmuştur. Türkiye nin dış politikadaki avantajından bahsedecek olursak; Türkiye nin içinde bulunduğu durumda Tansu Çiller in vereceği karar, dış politika üzerinde de çok etkili olacağından bu karar, Türkiye nin egemenlik alanlarını koruduğu şeklinde anlatabilirse, dış diplomaside otoritesinin de bir göstergesi olabilirdi. Tansu Çiller bu kararı verirken Türkiye nin dış siyasetteki öneminin, vereceği karara göre şekilleneceğini düşünmüş olabilir. Dezavantajlardan bahsedecek olursak; Dışişleri Bakanı Deniz Baykal ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya Tansu Çiller in alacağı kararın ülkeyi savaşa götüreceğini düşünmeleri, aralarında düşünce farklılıkları olduğunu gözler önüne sermiştir. İç siyasetteki çelişkiler ve çekişmeler dış siyasette alınacak kararlarda olumsuz etki yaratabilmektedir. 2
Deniz Baykal ve Güven Erkaya nın temkinli tutumuna karşın Tansu Çiller in sergilediği atak politika, onun konu hakkında kendi çıkarlarına uygun kararlar vermiş olabileceğini açıklıyor. Ayrıca Tansu Çiller her ne kadar Kardak kayalıklarının Türkiye nin siyasi sınırları içinde kaldığını kabul etse de bunun belirlenmesinde yaşanan çıkmazlar ve Yunanistan ın da topraklar üstünde hak iddia etmesi Tansu Çiller in vereceği kararda kesin üstünlük sağlayıp sağlayamayacağı konusunda muamma yaratıyor. Tansu Çiller burada Yunanistan a karşı çok sert bir tavır sergilediğini ve Yunanistan la bağların kopma noktasına geldiğini ama Tansu Çiller in de bu durumdan rahatsızlık duymadığını düşünürsek, yaşanan diplomatik kriz sonucunda, her iki ülke birbirlerini bir kez daha test etmişler ancak bu kez ciddi sorunla karşı karşıya gelmişlerdir. Çünkü Tansu Çiller Yunanistan ın askerlerini o bölgeden çekmesini eğer çekmezse gemilerin batırılacağını söylemişti. Bu tavır Yunanistan la olan ilişkilerimizi kopma noktasına getirebilecek katılıkta bir karardır. Tansu Çiller bu kriz yönetimi sırasında belki Deniz Baykal ve Güven Erkaya ile anlaşma sağlayıp ortak karara varabilirdi. Ancak o sadece ne yapılabileceğini söylemiş ve onların konu hakkındaki fikirlerini almamıştır. Çiller aynı zamanda Amerikan Başkanının konu ile ilgili görüşme isteğini geri çevirmiş, öyle ki kendi kabine üyeleri ve ordu komutanları bile savaşa girebileceklerini düşünmeye başlamışlardır. Yani bu kriz yaşanırken Tansu Çiller birilerini kazanma taraftarı olmamış aksine kendi otoritesini tüm dünyaya gösterme amacı gütmüştür. Kriz sırasında olayın içinde olduğu halde tarafsız davranan olmamıştır. Amerikan Başkanı Clinton arabuluculuk yapmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır. Tansu Çiller in verdiği karar bazı hükümet yetkilileri tarafından hoş karşılanmamış ve böyle bir krizin üstesinden böylesine katı kararların gelemeyeceğini düşünmüşlerdir. Ve Tansu Çiller in kararlarını uygulamayarak kendini doğru bulduklarını Tansu Çiller e fark ettirmeden uygulamışlardır. 3
Nihayet aynı gecenin ilerleyen saatlerinde Türk SAS ve SAT komandoları Kardak kayalıklarının hemen yanındaki diğer kayalığa kendi bayrağımızı çekerek Yunanlıların ve bizin eşdeğer egemenlik şartını sağlamış, ve bir bakıma topu Yunanlılara atmışlar ve bu konuda atak kararı onların vermesini istemişler onlarında aynı sabah kayalıkları terk etmesiyle bu kriz sulh yoluyla noktalanmıştır. Ancak günümüzde bile Kardak Kayalılarının egemenlik durumu o günkü görünümüyle devam etmektedir. Yani bizim egemenliğimizdedir.. Kriz, Tansu Çiller in verdiği, savaşı bile göze alan sert kararları doğrultusunda değil, Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Dış İşleri Bakanı nın akıllıca tasarlanmış bir manevrası ile bitirilmiştir. Ancak Başbakanın kararlı tutumu onların bu manevrayı yapmalarında etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü onun sergilediği tutum zaten bir çözüm bulmaya yönelik değildi. Kriz yönetimi sırasında olayın doğrudan ilgili olduğu Deniz Kuvvetleri komutanı ve Dış İşleri bakanından görüş ve fikir almamış olması onu bu kaçınılmaz sona sürüklemiştir. Onun bu olayda tek başına ve siyasi etikten yoksun kararlar alması ülkedeki bazı siyasi kurumların hoşuna gitmemiş onlar da bu olayı Tansu Çiller e sezdirmeden gizlice halletme yoluna gitmişlerdir. Çünkü Çiller in aldığı karar gerek iç gerekse dış politikada birçok soruna yol açacak nitelikteydi. Yeni düşmanlar kazanmak istemeyen bazı devlet adamları bu işi kendi bildikleri gibi hallettiler. Çiller ne yapmak istemişti? Çiller Yunanistan'la bir savaş mı istemişti? Hayır, ilgisi yok. Şunları amaçladığı çok açıktı: 1- Yunanlılara Türkiye'nin burnunun dibine sokulup kabadayılık yapmanın bir bedeli olduğunu göstermek. 2- Ege'deki haklarımız konusundaki kararlılığımızı dünyaya hissettirmek. 3- AB'ye, "Türkiye'yi AB üyesi yapmazsanız Doğu Akdeniz'de barış olmaz" mesajını vermek. 4- Ve tabi ki iç politikada bu gelişmeleri lehte kullanmak. 4
Eğer Tansu Çiller in kararı uygulansaydı çok büyük değişikliklerin olacağını düşünüyorum. Ancak kriz tahmin edilen yollarla çözüldüğünden çok büyük siyasi değişimlere neden olmamıştır. Ben, Kardak krizi stratejisi olmayan ve sadece iç politika kaygıları ile üretilmiş bir krizdir, demenin pek doğru olduğunu düşünmüyorum. Zira o günden sonra, Ege denizinde toprak egemenliği konusunda Yunanistan ile bir daha sorun yaşanmamıştır. Bu da bize, konunun sadece Yunanistan lehine çözümlenmediğini gösteriyor. Ben bu olayın Tansu Çiller in isteği doğrultusunda çözülmemesinin bir liderlik zafiyetinden kaynaklandığını düşünüyorum. Tansu Çiller in bu sorunu çözerken amatörce davranmasının onun iç ve dış politikadaki çıkarlarından kaynaklandığını düşünüyorum. Ülkenin o dönemde erken seçim hazırlığında olması Tansu Çiller in eteklerini tutuşturmuş ve onu milleti etkileme uğruna bir şeyler yapmaya sürüklemiştir. O da bu krizden faydalanarak ülkesine milletini ve Türkiye nin çıkarlarını ne kadar koruduğunu göstermek istemiştir. Bu sayede seçimlerde üstünlük ve avantaj sağlayabileceğini düşünmüş olabilir. Ayrıca Yunanistan la pek çok kez yaşanan deniz sınırları sorununa da kesin bir çözüm bularak diğer ülkeler tarafından beğeni ve destek toplamayı amaçlıyor olabilir. Yunanistan la yaşanan bu soruna çözüm bulurken siyasi otoritesini gösterme amacında olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Amerika nın da olaya karışması sonucu artık takınacağı tavrın daha önemli ve tüm dünyada konuşulacak bir tavır olacağı yanılsamasına düşmüş ve tüm dünyada konuşulma heyecanına kapılmış olabilir. 1162 sözcük 5
Kaynak: http://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/huseyin_kocabiyik/2010/07/18/kardak_krizi_gercekte_n eydi http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=haberyazdir&articleid=701344 6