BÖBREK SAĞLIĞI ve KORUNMASI Böbrekler vücudun en önemli organlarından ikisidir. Kandan atık ürünlerin süzülüp temizlenmesinden ve sıvı fazlasının idrar şeklinde atılmasından sorumludurlar. Böbrekler, aynı zamanda kan basıncının düzenlenmesi, yeni kırmızı kan hücrelerinin yapılması ve kemiklerin sağlıklı olmasında da yardımcıdırlar. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron temel olarak 2 kısımdan oluşur: 1. Böbreğe gelen kanın süzüldüğü filtre (glomerül) 2. Süzülen kanın idrara dönüştüğü uzun, yer yer kıvrımlı borular (tübül) Böbrek yetmezliği nasıl oluşuyor? Böbrek yetmezliği gelişince her iki böbrek birden çalışamıyor, süzme fonksiyonunu yerine getiremiyor. Hayatı riske atan, üre, kreatinin, potasyum, kanda asit miktarının artması gibi ölümcül tablolar ortaya çıkıyor. Bu tablolar ani ve hızlı olabileceği gibi, yıllar içinde yavaş yavaş da olabiliyor. Hızlı olana akut, yavaş ve süreğen olana ise kronik böbrek yetmezliği denir. Böbrek yetmezliğine ne yol açtıysa düzeltilebilir bir aşamadaysa vücutta bir sorun yaratmadan geri dönebiliyor. Yakalandığı evreye göre diyaliz ve organ nakline gerek olmayabiliyor. Çünkü böbrekler çok idareli organlar. Tamamen iflas etmesi için böbreklerin süzme kapasitesinin %15 ve altına düşmüş olması gerekiyor. %60'ın altına düştüğünden itibaren kronik böbrek hastalığı olarak kabul ediyoruz. %15-60 arasında geniş bir dönem var, düzenli bir nefroloji takibi içinde olursa diyaliz ve nakle gerek kalmama olasılığı yüksektir. Böbrek yetmezliğine yol açacak risk faktörlerini iyi bilmek gerekiyor. Böbrekler için risk yaratan durumlar nelerdir? Kan basıncı yüksekliği Diyabet hastalığı Fazla kilolu olmak 60 yaşın üzerinde olmak Sigara alışkanlığı Tek böbrekli doğmak Ailesel böbrek hastalıkları Kronik böbrek hastalığı Kronik böbrek hastalığı, dünyada olduğu gibi ülkemizde de adeta salgın halini almış olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Basit ve ucuz bazı idrar ve kan testleri kullanılarak erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığının ve erken tanısının düşük olması birçok olguda buna olanak vermemektedir. Hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte, yüksek sakatlık ve ölüm oranları ve kötü 1
yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile sağlık bütçesini ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Halen tüm dünyada 2 milyonu aşkın kişi diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile yaşamını sürdürmektedir. Gelecekteki 10 yıl içinde bu sayısının iki katına çıkması ve toplam tedavi maliyetinin 1,5 trilyon dolara yaklaşması beklenmektedir. Bu şekilde, yakın gelecekte gelişmiş ülkelerin sağlık bütçelerini ciddi olarak zorlayan, daha düşük gelir düzeyine sahip ülkelerde ise altından kalkılması mümkün olmayan bir ekonomik yük ortaya çıkacaktır. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış yaklaşık 70.000 hasta bulunmaktadır. Bu sayının, gelişmiş birçok ülkenin neredeyse 2 katı olan yıllık %10 artış oranı ile 2015 yılında 100.000'i aşacağı ve halen 1,5 milyar dolar olan tedavi maliyetinin iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Aslında son dönem böbrek yetmezlikli hastalar, kronik böbrek hastalığı sorununun buz dağının su üstündeki kısmını oluşturmaktadır. Türk Nefroloji Derneği tarafından 23 ilde 10.750 erişkinin katılımı ile yapılan ve 2009 yılında sonuçlanan CREDIT çalışması, Türkiye'de erişkinlerin %15,7'sinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı varlığını göstermiştir. Bu oran, basit bir hesapla ülkemizde yaklaşık 7,5 milyon kronik böbrek hastası bulunduğu, yani her 6 7 erişkinden birinin böbrek hastası olduğu anlamına gelmekte ve sorunun boyutunun tahmin edilenin çok üzerinde olduğuna dikkat çekmektedir. Kronik böbrek hastalığı için risk faktörlerini tanımlamak gerek yüksek risk grubundaki bireylere yapılacak tarama testleri ile hastalığın erken evrede saptanması ve ilerlemesinin engellenmesi, gerekse risk faktörlerini ve böbrek hastalığı gelişimini azaltmak için toplumun sağlıklı yaşam değişiklikleri yönünde eğitilmesi bakımından son derece önemlidir. Kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk grupları şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp-damar hastalığı ve ailesinde böbrek hastalığı olanlar ile yaşlılardır. Diğer risk faktörleri arasında obezite, sigara, böbrek taşı, tekrarlayan idrar yolu infeksiyonları, sık ağrı kesici kullanımı ve bağ dokusu hastalıkları sayılabilir. Türk Nefroloji Derneği tarafından gerçekleştirilen CREDIT çalışması, Türk toplumunda kronik böbrek hastalığı için bu risk faktörlerinin de yüksek oranda mevcut olduğunu göstermiştir. Buna göre, erişkinlerin %32,7'sinde hipertansiyon, %12,7'sinde şeker hastalığı, %32,1'inde obezite ve %35,2'sinde aktif sigara içiciliği bulunmaktadır. Özellikle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönem böbrek yetmezliğinin en sık nedeni olan şeker hastalığı sıklığının 2002'de %7,2 iken, günümüzde %12'nin üzerine çıkmış olması endişe verici bir durumdur. ABD ve Avrupa'da da böbrek yetmezliği gelişmeden önce bilgilendirme çalışmaları ve kampanyaları yapılıyor. Böbrek yetmezliği ortaya çıktıktan sonra artan bir mali yük söz konusu oluyor. Bu nedenle 60 yaşın üzerindeki kişilerin bilinen bir hastalıkları olmasa dahi böbreklerini kontrol ettirmeleri çok böyük bir önem taşıyor. Yüksek tansiyonun 40 yaş altında başlaması halinde nefroloji uzmanının mutlaka muayene etmesi gerekiyor, genç yaşlarda ortaya çıkan tansiyon genellikle böbrek kökenli oluyor. 2
Böbrek sağlığımız için su içmeli, tuz tüketmemeliyiz. Böbreklerin sağlığı için normal kiloda erişkin bir kadın günde 1,5-2 litre, erkekler ise günde 2-2,5 litre su tüketmelidir. Çay, meyvu suyu ve soda gibi içecekler bu günlük tüketimin dışında tutulmalıdır. Çok terleyen kişiler su miktarlarını biraz daha artırabilir. Aşırı miktarda su içmek yararlı değildir, günde 4-5 litre su içilirse böbreğin idrarı konsantre etme yeteneği bozulur, bu da vücutta sodyum oranını azaltır. Vücuttaki kas kitlesi ve yapısına göre su tüketiminin ayarlanması gerekiyor. Günde 5-6 gram tuz tüketmek gerekiyor. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin araştırmasına göre Türkler günde yaklaşık 18 gram tuz tüketiyor. Tamamen tuzsuz yediğimizi düşünsek bile tükettiğimiz sebze meyvelerden günde zaten 2 gram tuz alıyoruz. Aşırı tuzlu yiyecekler oranı büyütüyor. Bazen kişilerin günlük tuz tüketimi 20-25 gramlara kadar ulaşıyor. Böbrek yetmezliği değişik şekillerde karşımıza çıkabilir: Akut böbrek yetmezliği Ani gelişen böbrek fonksiyon kaybı; geçici veya kalıcı olabilir. Kronik böbrek hastalığı Böbreklerde uzun sürede ve yavaş gelişen, kalıcı hasar varlığı Kronik böbrek yetmezliği Böbrek fonksiyonları bozulmuştur, ancak böbrekler halen kısmi olarak çalışmaktadır. Son dönem böbrek yetmezliği Böbrekler tüm fonksiyonlarını kaybetmişlerdir. Yaşamın sürdürülebilmesi için diyaliz veya transplantasyon (renal replasman tedavileri) mutlaka gereklidir. Böbrek hastalıklarının belirtileri nelerdir? ª Çabuk yorulma, bulantı, kusma ª İdrar görünümünde değişiklik (kanlı, çay rengi, köpüksü) ª İdrar yapma alışkanlığında değişiklik (miktarda artma veya azalma, idrara sıkışma, idrar yaparken yanma, gece idrara çıkma) ª Ayak bilekleri, el ve yüzde şişme ª Yüksek kan basıncı ª Nefes darlığı, nefes almada zorluk ª Tad almada bozukluk, kötü kokulu nefes 3
Ne yapılabilir? En kısa zamanda bir sağlık merkezine başvurulmalıdır. Mümkünse bir nefroloji uzmanı tarafından değerlendirilmek uygun olacaktır. Doğrudan nefroloji uzmanına ulaşamadığınız zamanlarda değerlendiren doktor nefroloji bölümünden danışmanlık isteyebilir. Tanıya yönelik kan testlerinin, görüntüleme testlerinin (grafi, ultrasonografi vb.) ve belli durumlarda böbrek biyopsisinin yapılması planlanabilir. Tıbbi tedavi ve izlem çok önemlidir. Böbrek hastalıkları iyileştirilebilir mi? Böbrek hastalıklarının bir bölümü tümüyle iyileştirilebilirken bir bölümü ise ilerleyici tipte olabilir. Ancak, bazı böbrek hastalıklarının iyileşmesini iyi tedavi ile yavaşlatmak mümkündür. İzleminizin sıkı yapılması çok önemlidir. Böbrek hastalığı nasıl kontrol altında tutulabilir? Diyabetiniz varsa kan şekerinizin dikkatli kontrolü önemlidir. Elde edilen son kanıtlar özellikle insülin kullanan diabetik hastalarda özenli kan şekeri kontrolünün böbrek hastalığını yavaşlattığını göstermektedir. Hipertansiyon gözlenebilen semptomların çok belirgin olmadığı, genellikle sessiz seyreden bir hastalıktır. Yüksek kan basıncını diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi ile kontrol altına almakla böbrek hastalığının ilerlemesi yavaşlatılabilir. Kan basıncınızın sizi izleyen sağlık ekibi tarafından dikkatli kontrolü çok önemlidir. 130/80 mmhg veya altındaki kan basıncı değerleri idealdir. Diyetteki proteinin kısıtlanması Düşük proteinli diyetler böbrek hastalığınızın ilerlemesini yavaşlatabilir. Ancak uzman ekip tarafından proteinden düşük olan bir diyet kullanılması gerekip gerekmediğine karar verilir. Kemiklerin sağlıklı olmasının sağlanması Normal böbrekler, kalsiyum ve fosfor dengesini ayarlayarak kemiklerin sağlıklı olmasına yardımcı olurlar. Böbreklerin çalışması bozulduğunda ise ilaç tedavisi ve düşük fosforlu diyetle bu sağlanılabilir. Kan seviyelerinin dikkatli izlemi gereklidir. Aneminin (kansızlığın) düzeltilmesi Normal, sağlıklı böbrekler, vücudun kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarların) yapılmasını sağlayan eritropoetin adlı maddeyi yaparlar. Böbrek fonksiyonları bozulduğunda daha az eritropoetin yapılır. Daha az sayıda kırmızı kan hücresi oluşarak aneminin ortaya çıkmasına neden olur. Anemi ilaç tedavisi ile düzeltilebilir. 4
Böbrek hastalığı daha da ilerlerse ne olur? Böbreklerin çalışması tümüyle bozulduğunda yaşamın sürdürülebilmesi için diyaliz tedavisi gereklidir. Diyaliz bir tür renal replasman tedavisidir. Diyaliz, kandan atık ürünleri temizleyen ve sıvı dengesini düzenleyen bir tedavi yöntemidir. İki tip diyaliz mevcuttur: Hemodiyaliz Hemodiyaliz kanın suni bir böbrek makinesinden geçirilerek filtre edilmesi, temizlenmesi işlemini içerir. Hemodiyaliz diyaliz merkezindeki hemşireler ve teknisyenler tarafından yapılır. Periton Diyalizi Periton diyalizinde, torba içindeki solüsyon özel bir tüp aracılığıyla karın içi boşluğa verilir. Kandaki atık maddeler ve fazla sıvı karın zarı aracılığıyla uzaklaştırılır. Özel eğitilmiş periton diyalizi hemşireleri tarafından destek tedavisi verilir. Böbrek nakli için kimler aday olabilir? Son dönem böbrek yetmezliğindeki hastaların, transplantasyon şansı yönünden mutlaka değerlendirilmeleri gereklidir. Transplantasyon canlı vericiden veya beyin ölümü olmuş kişiden organ bağışı ile mümkün olabilir. Transplantasyon adaylarının uygun olup olmadığını nefroloji uzmanı değerlendirir. KAYNAKLAR 1. http://www.tsn.org.tr/folders/file/tsn_registry_2011.pdf, 2011 Kayıt Sistemi, Türkiye de Renal Replasman Tedavisi, Böbrek Transplantasyonu, 19 Yıllık Registry den Rakamlar, Türkiye de Nefroloji-Diyaliz ve Transplantasyon, Türk Nefroloji Derneği Yayınları, Erişim Tarihi: 11.02.2013. 2. www.usrds.org, Erişim Tarihi: 11.02.2013. Hazırlayan Doç. Dr. Ülkem ÇAKIR International Hospital Organ Nakli Merkezi Hazırlanma Tarihi: 20.02.2013. 5