CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE ÇEVİRİ FAALİYETLERİ VE TEDA PROJESİ



Benzer belgeler
GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

MÜTERCİM -TERCÜMANLIK BÖLÜMÜ

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖRGÜN ÖĞRETİM ARA SINAV PROGRAMI (SEÇMELİ)

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Eğitim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

DERS BİLGİLERİ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

İslam ın Serüveni. İslam ın Klasik Çağı BİRİNCİ CİLT MARSHALL G. S. HODGSON

T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BÖLÜM AÇMA BAŞVURU DOSYASI

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Yazar Hakkında Dilek Turan Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü nden lisans (1995), yüksek lisans (1998) ve doktora (2002)

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Arnavutça (DİL-2) Boşnakça (DİL-2)

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel

Madde 1. Bu Yönergenin amacı, Popüler Bilim Yayınları Müdürlüğünün görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemek ve çalışma esaslarını düzenlemektir.

IMT18004 OKUDUĞUNU ANLAMA Z IMT18005 DUYDUĞUNU ANLAMA Z IMT18006 DİL KULLANIMI Z

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

YÖNETMELİK SİİRT ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DERS ÖĞRETİM PLANI. Prof. Dr. Yaşar AYDINLI

YÖNETMELİK. Kastamonu Üniversitesinden: KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ MUHAMMED İHSAN OĞUZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

İktisat Tarihi II

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

Mimarlık Tarihi ve Kuramı I (MMR 517) Ders Detayları

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİM, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

İÇİNDEKİLER. 3. BÖLÜM BİLİM OLARAK EĞİTİMİN TEMELLERİ 3.1. Psikoloji Sosyoloji Felsefe...51

LYS (LİSANS YERLEŞTİRME SINAVI)

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

D. Bölüm Hakkında Genel Bilgiler

İBRAHİM ŞİNASİ

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

(Dış Kapak Örneği) T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ve EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ TEZ ADI BİTİRME TEZİ

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43

Osmanlı Diplomasi Tarihi Kurumları ve Tatbiki

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

DERS BĠLGĠLERĠ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ 8 YARIYILLIK DERS PROGRAMI (İNG. KAPANDIKTAN SONRA)

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19


Ders Adı : SEÇ.III: TÜRK EĞİTİM TARİHİ I Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 6. Ders Bilgileri.

Türk Eğitim Tarihi. Program İçeriği Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi

KÂĞIDA İŞLENEN UYGARLIK- Kâğıdın Tarihi ve İslam Dünyasına Etkisi, Jonathan M. Bloom (trc. Zülal Kılıç), Kitap Yayınevi, İstanbul 2003, 336 s.

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ FRANSIZCA MÜTERCİM-TERCÜMANLIK ANABİLİM DALI

DERS BİLGİLERİ Ders Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Dersin Yardımcıları Dersin Amacı

Tarihi ve bugünü ile. Her an Harran

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Batı Toplumuna İlk Kez Rakip Çıkardık

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM SİSTEMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÖĞRETİM YILI DERS İNTİBAKLARI. I.YY ARY 105 Tarih Araştırma Yöntemleri 2+0 4,5 Z I.YY ARY 105 Tarih Araştırma Yöntemleri MS

NEDEN BOĞAZİÇİ? Özgür düşünceli Araştırmacı Kendine güvenen Önyargısız Topluma saygılı Girişimci. bireyler

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

TÜRKİYE CUMHURİYETİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMü BİLGİ FORMU

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE VE YABANCI DİL ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ DİL KURSLARIMIZ BAŞLIYOR

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

MÜTERCİM (ÇEVİRMEN) Bir dilde yazılı bir metni başka bir dile çeviren kişidir. Mütercim bir dilden, bir başka dile veya dillere çeviri yaparken;

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

AKADEMİK YILI

ÖZGEÇMİŞ. 2. Doğum Tarihi : Unvanı :Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu :Doktora Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

Okuyucu Mektupları / Reader Letters

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Doç. Dr. Recep KARA

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Transkript:

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE ÇEVİRİ FAALİYETLERİ VE TEDA PROJESİ UZMANLIK TEZİ Yakup KOÇ ŞUBAT-2010 ANKARA

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE ÇEVİRİ FAALİYETLERİ VE TEDA PROJESİ UZMANLIK TEZİ Yakup KOÇ Tez Danışmanı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü Şenol KARADENİZ ŞUBAT-2010 ANKARA

KABUL VE ONAY Yakup KOÇ tarafından hazırlanan CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE ÇEVİRİ FAALİYETLERİ VE TEDA PROJESİ adlı bu tezin Uzmanlık Tezi olarak uygun olduğunu onaylarım. Şenol KARADENİZ Kültür ve Turizm Uzmanı (Danışman) Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği/oy çokluğu ile Kültür ve Turizm Uzmanı Tezi olarak kabul edilmiştir. Adı ve Soyadı İmzası Başkan :..... Üye :..... Üye :..... Üye :..... Üye :..... Tarih : / /. Bu tez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılarının Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergeleriyle belirlenen tez yazım kurallarına uygundur.

KÜLTÜR VE TURİZM UZMANLIK TEZİNİN ÇOĞALTILMASI VE YAYIMI İÇİN İZİN BELGESİ Tezi Hazırlayanın Adı Soyadı: Yakup KOÇ Tez Konusu: Cumhuriyetten Günümüze Çeviri Faaliyetleri ve TEDA Projesi Tez Danışmanı: Şenol KARADENİZ Kültür ve Turizm Uzmanlık Tez çalışmamın, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanarak Milli Kütüphane ve İhtisas Kütüphanesinde her türlü elektronik formatta arşivlenmesini ve kullanıma sunulmasını kabul ediyorum. Yakup KOÇ Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı 09/04/2010

SINAV YETERLİLİK KOMİSYONUNA BEYAN Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplayıp sunduğumu; ayrıca bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim / /. Yakup KOÇ Kültür ve Turizm Uzman Yrd.

ÖNSÖZ Aklın ve bilimin ışığında kültür, sanat ve edebi değerlerimizin ve bunların taşıyıcılarının tanıtılması, ulusal değerlerimizin gün ışığına çıkarılması ve dünya kültürleriyle buluşturulması Kültür ve Turizm Bakanlığı nın ödevleri arasındadır. Bu değerlerin daha iyi bilinmesi ve dünya çapında tanıtılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı en önemli projelerinden birisi olan TEDA Projesi ni hayata geçirmiştir. Bu proje ile Türk kültür mirasının dünya çapında hak ettiği değeri bulması ve Türk kültüründeki zenginliğin dünya uluslarına tanıtılması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda sağlam ve etkin stratejiler üretmek için Cumhuriyet öncesinde ve sonrasında yaratılan çeviri ürünlerinin genel bir değerlendirilmesine gereksinim vardır. Cumhuriyetin kurulmasıyla devlet, çağdaş dünyaya ayak uyduracak bir nesil yetiştirmek gayesiyle Atatürk ün önderliğinde bir kültür reformu başlatmıştır. Kuşkusuz bu reformun temelini 1928 de yapılan harf inkılâbı teşkil etmektedir. Bu kapsamda sonradan adı Türk Dil Kurumu şeklinde değişen Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. Bu cemiyetin kuruluş amacı Türk dilinin yenileştirilmesi ve zenginleştirilmesine yönelik bilimsel çalışmalar yapmaktır. Bu kapsamdaki girişimler kısa sürede meyvesini vermiş ve okuryazar oranı artmıştır. Yeni Türkçe, gazetelerden devlet kurumlarına hemen her yerde sosyal hayata egemen olmuştur. Yazı dili ve konuşma dili arasındaki kopukluk giderilmiş, aydınlar ile halk arasındaki iletişim uçurumu ortadan kaldırılmıştır. Türkçe hak ettiği saygın konumu bu şekilde tekrar kazanmıştır (millidegerlerikorumavakfi.org,2010). Bu çalışma edebi çeviri tarihimizi de içine alacak şekilde, Kültür Reformu ile başlatılan bu girişimler doğrultusunda Neşriyat Kongresi nden Tercüme Bürosu na, Dünya Klasiklerinin Yayımlanmasından başlayarak günümüze kadar uzanan Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönem çeviri serüvenini ortaya koyacaktır. i

Bu çalışmanın bizi çağdaş Cumhuriyetimizin kültür temellerindeki zenginliklerle buluşturmasını ve ülkemizin dünyada hak ettiği yeri alması arzusuyla yanıp tutuşan umutlarımızı çoğaltmasına vesile olmasını arzu ediyorum. Bu çalışmanın hazırlanmasında desteklerini esirgemeyen Danışmanım Şenol KARADENİZ e; çalışma arkadaşlarım Şerife MEMİŞ, N. Müge DOĞANAY CAVINDIR, Nizar KARA, Ramazan SIKI ve Fatih ÖZDEMİR e teşekkürü borç bilirim. Ayrıca sevgili eşim Elif KOÇ a tezi hazırlamamda gösterdiği ilgi, anlayış ve destek için özel bir şükran borçluyum. Yakup KOÇ ii

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ..iv İÇİNDEKİLER...vi SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ.viii TABLOLAR, RESİMLER VE ŞEKİLLER...ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM ÇEVİRİ VE ÇEVİRMEN: KAVRAMSAL YAKLAŞIM 1. ÇEVİRİ VE ÇEVİRMEN........7 1.1 Çeviri.... 7 1.2 Çevirmen (Mütercim-Tercüman-Dilmaç)......11 İKİNCİ BÖLÜM DÜNYADA ÇEVİRİ 2. DÜNYADA ÇEVİRİNİN TARİHİ.......13 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE DE ÇEVİRİ 3. TÜRKİYE DE ÇEVİRİNİN TARİHİ......17 3.1 Cumhuriyetten Önceki Dönemde Çeviri....18 3.1.1 Selçuklular ve Osmanlılar Döneminde Çeviri....18 3.1.2 Tanzimat Döneminde Çeviri (1839-1918).23 3.2 Cumhuriyet Döneminde Çeviri......35 3.2.1 Tercüme Bürosu ve Klasiklerin Çevrilmesi...35 3.2.2 Batı Klasiklerinin Tercümesi: Rakamlar 41 3.2.3 Tercüme Dergisi.43 iii

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE NİN ÇEVİRİ DESTEK PROJESİ: TEDA 4. TEDA PROJESİ.....44 4.1 TEDA Projesi Nedir?.....44 4.2 TEDA Projesi nin Hayata Geçirilmesi.. 44 4.3 TEDA Projesi nin Uygulanışı 47 4.4 TEDA Projesi Kapsamında Destek Verilen Eserler ve Ülkeler.50 4.5 TEDA Projesi nin Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatının Tanıtımına Yönelik Katkıları...52 4.6 TEDA Projesi ni Desteklemeye Yönelik Kültür ve Turizm Bakanlığı nın Desteğiyle Gerçekleştirilen Etkinlikler.....57 4.6.1 Uluslararası Kitap Fuarlarına Katılım 57 4.6.2 Kitap Fuarları ve Telif Ajansları Projesi 58 4.6.3 Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA)...58 4.6.4 Çevirmenleri ve Yayıncılarıyla Türk Edebiyatı Uluslararası Sempozyumları...59 4.6.5 Word Express Edebiyat Treni. 60 BULGULAR VE DEĞERLENDİRMELER.......63 SONUÇLAR VE ÖNERİLER.....82 KAYNAKÇA.......96 ÖZET.......105 ABSTRACT.... 107 ÖZGEÇMİŞ.....109 iv

SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ a.g.e. a.g.y. bkz. çev. Haz. KTB KYGM TDK TEDA : Adı geçen eser : Adı geçen yer : Bakınız : Çeviren : Hazırlayan : Kültür ve Turizm Bakanlığı : Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü : Türk Dil Kurumu : Türk Edebiyatının Dışa Açılımı v

TABLOLAR, RESİMLER ve ŞEKİLLER Tablo 1 : 1940-1966 Yılları Arasında Tercüme Bürosunca Gerçekleştirilen Çevirilerin Sayısı 68 Tablo 2 : Tablo 2: TEDA Projesi Kapsamında Destek Verilen Eserlerin İlgili Ülkelerdeki Satış Rakamları...74 Tablo 3 : Tercüme Bürosu ve TEDA Projesi Karşılaştırmalı Tablo 80 Grafik 1 : TEDA Projesi Kapsamında Destek Verilen Eserlerin Ülkelere Göre Dağılımı (2005-2009). 50 Grafik 2 : TEDA Projesi nce Desteklenen Ülkelerin Çeşitliliğindeki Değişim (Yıllara Göre).71 Grafik 3 : TEDA Projesi Kapsamında Verilen Desteklerin Yazarlara Göre Dağılımı (2005-2009).... 72 vi

GİRİŞ Mustafa Kemal Atatürk ün Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür düşüncesi benimsenen bir hedef olmasının yanı sıra bir özlemdir de. Bu hedef doğrultusunda çiçeklenen Cumhuriyet in kültür dünyası, bilimin yol göstericiliğinde gelişirken ve yeni kültürel değerlerini oluştururken yalnızca yeni yaratılar kâfi gelmez. Üzerinde yeni bir Cumhuriyetin temellendiği toprakların geçmişinin aydınlatılması, dünkü kültür ve uygarlıkların yarattığı değerlerin günışığına çıkarılması bu yetinmeme düşüncesinin vardığı doğal bir sonuçtur. Bu doğal sonuçtan yola çıkılarak Anadolu nun binlerce yıl öncesinden gelen kültür değerlerinin sahiplenilmesi ve tanıtılması Cumhuriyetin temel yaklaşımlarından biri olmuştur. Ulusallıktan evrenselliğe ulaşma ve çağdaş uygarlık düzeyine yükselip onu aşma savaşımına giren Cumhuriyetin, yalnızca üzerinde temellendiği toprakların kültürel değerleriyle yetinmesi de düşünülemezdi; çünkü insanlığın birikimi ve yarattığı değerler ortaktır. Bu düşünce ise yurt coğrafyasının ve tarihinin yanında, dünya coğrafyasında ve tarihinde yaratılmış olan kültürel birikimlerin ülkemiz insanına taşınması ve ülkemiz aydınlığına katılması zorunluluğunun hedef olarak belirlenmesini gerektiriyordu. Bu amaç doğrultusunda Cumhuriyetimizden önce cılız deneyimlerle başlatılmış olan çeviri hareketleri Cumhuriyetin ilanıyla bir sisteme bağlanmış ve dünya klasiklerinin çevrilmesi amacıyla enstitüler kurulmuştur. Bu çeviri hareketi ve günümüzde Türkiye nin artık dünyada söz sahibi ülkeler arasına girmesi ve Orhan Pamuk un Nobel Ödülünü kazanmasıyla Türk Edebiyatı iyiden iyiye bir ivme kazanmıştır. 2005 yılına gelindiğinde ise Avrupa ile uyum sürecinde Türk kültürünün

dünya literatüründe hak ettiği yeri alması için Kültür ve Turizm Bakanlığınca tersine bir çeviri hareketi olan Türk Edebiyatının Dışa Açılımı (TEDA) Projesi hayata geçirilmiştir. Konunun Önemi Günümüzde çeviri yayınları dünyanın birçok ülkesinde önemli bir pazar payına sahip olmasına karşın yine de devlet desteğiyle ayakta durması güçtür. Bu noktadan hareketle dünyada birçok Avrupa ülkesi kendi ulusal edebiyatlarını yurtdışında tanıtmak, kendi yazar, çevirmen ve yayıncılarını desteklemek için uzun yıllardır projeler yürütmektedirler. Ayrıca Avrupa Birliği de üyeleri ve Birliğe aday ülkeler arasındaki kültürel işbirliği destekleyici projelere destek vermektedir. Bulundukları bölgede yapılan ortak çalışmalara destek sağlayan resmi, özel ve bölgesel kuruluşlar da vardır. Bu bağlamda bu araştırma, Kültür ve Turizm Bakanlığınca yaklaşık 6 yıldır yürütülmekte olan TEDA Projesi nin dünya geneline yayılması ve sağlam temellere oturtulması açısından ihtiyaç duyulan destekleyici ve bütünleyici politikalar üretmesi bakımından önemlidir. Bu projenin etkinliğinin artırılması ile Türk kültür, sanat ve edebiyatının dünyanın entelektüel kitleleri ile buluşturulması sağlanacak ve Türk yayıncılığının dünyaya açılmasının ilk adımları atılmış olacaktır. Araştırma Amacı Araştırmanın amacı, TEDA Projesi ni ve bu projeyi destekleyici diğer faaliyetlerinin analizini yapmak ve Proje daha etkin ve yaygın hale nasıl getirilir? sorusunun cevabını bulmaktır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada, geçmişten günümüze çeviri tarihimize ilişkin veriler ve bulgular paylaşılmaktadır. Bunun yanı sıra araştırmanın bir diğer amacı da Türkiye nin geçmişte ve günümüzde diğer kültürleri tanımaya ve kendi kültürünü, sanatını ve edebiyatını evrensel kültür birikimiyle buluşturmaya yönelik yaptığı girişimlerde nereden nereye 2

geldiğinin fotoğrafını çekmek ve günümüzde Türk edebiyatının, yazarının ve Türk yayıncılık sektörünün uluslararası pazarda yerini almak adına ne kadar ilerleme kaydettiğini görmektir. Bu araştırmada Türk Edebiyatının dünya literatüründeki yerini alması amacıyla hayata geçirilen TEDA Projesi nin, Cumhuriyet ve Cumhuriyet öncesi dönemlerde devletçe yürütülen diğer benzeri çeviri faaliyetleriyle yer yer karşılaştırılıp, dünyadaki benzer projelerden de örnek uygulamalar gösterilerek eksik ve desteklenmesi gereken yönleri ortaya konacaktır. Araştırma Hipotezi Bu bağlamda araştırma problemi: Dünyada yeteri kadar tanınmayan Türk Edebiyatının desteklenmesine yönelik Kültür ve Turizm Bakanlığınca hayata geçirilen TEDA Projesi nin, Cumhuriyet ve Cumhuriyet öncesi dönemde benzeri çeviri faaliyetlerinde de olduğu gibi hatalı, eksik ve yetersiz yönleri vardır şeklinde ifade edilmiştir. Araştırma hipotezimiz ise, Türk kültür, sanat ve edebiyatının evrensel kültür ve edebiyatla kaynaşması için Kültür ve Turizm Bakanlığınca hayata geçirilen TEDA Projesi nin, geçmişte devlet eliyle yürütülen çeviri faaliyetlerine ve dünyadaki benzeri programlara da bakarak destekleyici ve bütünleyici faaliyet ve düzenlemelere ihtiyacı vardır şeklinde tanımlanmıştır. Araştırmanın Kapsamı ve Araştırma Düzeni Araştırma temel olarak Türklerin Cumhuriyet öncesinde yürüttükleri çeviri faaliyetleri, ilk edebi çevirinin başladığı Tanzimat Dönemini ve Cumhuriyet Dönemi çeviri faaliyetlerini ve günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığının yürüttüğü TEDA Projesi ni kapsamaktadır. 3

Araştırmanın giriş kısmında konunun önemi, araştırmanın amacı ve hipotezi, araştırma yöntemi ve veri toplama teknikleri ve kaynakça yer almaktadır. Araştırmanın 1. bölümünde kavramsal olarak Çeviri ve Çevirmenin genel bir tanımı yapılacaktır. Araştırmanın 2. bölümünde Dünyada Çevirinin Tarihi işlendikten sonra 3. Bölümde Türkiye de Çevirinin Tarihine geçilecektir. Türkiye de çevirinin tarihi Cumhuriyet Öncesi ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere iki alt başlık altında incelenecek ve bu başlık altında Selçuklular ve Osmanlılar döneminde yürütülen çeviri faaliyetlerine genel hatlarıyla değinildikten sonra Tanzimat ile başlayan edebi çeviri serüveni ve sonrasında Kültür Reformu kapsamında Hasan Ali Yücel döneminde yapılan ilk Neşriyat Kongresi nin gerçekleştirilmesine, Tercüme Bürosu nun kurulmasına ve Dünya Klasiklerinin Çevirisi ne kapsamlı şekilde değinilecektir. 4. Bölümünde ise TEDA Projesi ile ilgili bilgi ve veriler paylaşılacaktır. Tezin bu kısmında 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca hayata geçirilen TEDA Projesi nin işleyişi hakkında detaylı bilgiler verilecek ve TEDA Projesi nin Türk kültür, sanat ve edebiyatına yaptığı katkılardan söz edilecek ve son olarak TEDA Projesi ni desteklemeye yönelik yürütülen faaliyetlere değinilecektir. Tezin sonraki bölümünü Bulgular ve Değerlendirmeler oluşturmaktadır. Bu bölümde sırasıyla Cumhuriyet Öncesi Dönem, Cumhuriyet Dönemi Batı Klasiklerinin Tercümelerine ilişkin bulgu ve değerlendirmeler paylaşılacaktır. Ayrıca yine bu bölümde TEDA Projesi ne ilişkin bulgu ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra TEDA Projesi ile önceki dönem devlet eliyle yürütülen çeviri faaliyetlerinin bir karşılaştırılması yapılacaktır. Araştırmanın son bölümünü ise Sonuçlar ve Öneriler kısmı oluşturmaktadır. Bu başlık altında araştırma boyunca elde edilen bulgu ve değerlendirmeler ışığında TEDA Projesi nin verimliliğini artırmaya yönelik kısa ve uzun vadede yapılabilecek değişiklik, düzenleme ve etkinlikler ele alınacaktır. 4

Araştırma Yöntemi ve Veri Toplama Teknikleri Bu çalışma niteliği gereği literatür taraması gerektirmektedir. Bu amaçla Türkiye de çeviri tarihinin incelenmesi açısından bu konuda yayımlanmış Edebiyat Çevirileri Seçkileri, makale, gazete haberleri, dergi, diğer ülkelerde bu konuda yazılmış makale ve kitaplar taranmıştır. Yayın Tanıtım Destek Şubesi, TEDA Projesi nin işleyişini yürüttüğü için bu konuda en yetkin birimlerden biri olduğu düşünülmüştür. Bu bağlamda TEDA Projesi ne ilişkin güncel verilerin elde edilmesi amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı, KYGM, Yayın Tanıtım Destek (TEDA) Şubesi, Fuarlar ve Dış İlişkiler Şubesi yetkilileri ve uzmanları ile birebir görüşme yapılmıştır. Sayısal ve grafiksel veriler için yine TEDA Projesi nin elektronik adresinden faydalanılmıştır. TEDA Projesi ne yönelik öneri ve görüşlerini almak için Bakanlık yetkilileri, yerli yabancı telif ajansları, yazar, yayıncı, çevirmen gibi sektöre ilişkin kişilerin yanı sıra akademisyenlerle de serbest mülakat yapılmıştır. Bunun yanı sıra TEDA Projesi kapsamında destek verilen Türk yazarların çevirilerinin ilgili ülkelerdeki okuyuculara satışı bazında ne kadar ulaştığını görmek açısından desteklenen yayınevlerine geri bildirim formları ve anketler gönderilmiştir. Ayrıca Türk yayıncılığı ve Türkçe çevirmenlerin durumları hakkında bilgi toplarken Türk yayıncılığının sorunlarının ele alındığı prestijli etkinliklerden olan Yayıncıları ve Çevirmenleriyle Türk Edebiyatı Uluslararası Sempozyumları ve Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA) ne dinleyici sıfatıyla katınılmıştır. 5

Kaynaklar Araştırma için gerekli olan verilere ulaşmak için kütüphane veritabanları, internet arama motorları ve gazete kupürlerinden faydalanılmıştır. Ayrıca YÖK Dokümantasyon Merkez Kataloğu, Milli Kütüphane Kataloğu, Türkoloji Araştırmaları Makale Bilgi Sistemi, Birinci Türk Neşriyat Kongresi Raporları ve Müzakere Zabıtları ve çeşitli yurt içi ve yurt dışı kitap fuarlarından temin edilen katalog, broşür vb. materyallerden faydalanılmıştır. Bunun yanı sıra Cumhuriyet dönemi ve öncesi edebiyat çevirileri seçkilerini ve çeviri tarihini konu alan kaynak kitaplara ve tezlere de başvurulmuştur. Ayrıca Cumhuriyet Dönemi Batı Klasikleri ile ilgili araştırmalarda Çeviri dergisinden faydalanılmıştır. Yararlanılan dergiler arasında Edebiyat Çeviri Dergisi, Batı Edebiyatları Araştırma Dergisi ve MEB Düşün Bilim Eğitim Sanat Dergileri de mevcuttur. Bundan başka Türk Dili, Çeviri Sorunları Özel Sayısı, Yeni Ufuklar Dergisi, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Tanzimat Dönemi Türkiye Ansiklopedisi ve XIX. Asır Türk Edebiyatı Ansiklopedisinden de faydalanılmıştır. Ayrıca tezin hazırlanmasında Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergesi kullanılmıştır. 6

BİRİNCİ BÖLÜM ÇEVİRİ VE ÇEVİRMEN: KAVRAMSAL YAKLAŞIM 1. ÇEVİRİ VE ÇEVİRMEN Araştırmanın bu bölümünde çeviri ve çevirmene ilişkin kavramsal bir çerçeve çizildikten sonra, çeviri ve çevirmenin tarihsel izleğinden kısaca bahsedilecektir. 1.1 Çeviri Çeviri, toplumsal ilişkilerin yanı sıra siyaset, bilim, sanat ve edebiyat gibi alanlarda da oldukça önemli bir yere sahip olduğundan çevirinin birçok tanımı yapılmıştır. Çalışmamızda bu değişik bakış açıları ile yapılmış tanımların yerine sadece çalışma konusu çerçevesine giren tanımlara yer verilecektir. Çeviri, TDK sözlüğünde (2005:419) bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme şeklinde tanımlanmıştır. Dilbiliminde çeviri, bir dildeki bir metnin başka bir dile aktarılması işlemini ve bu süreç sonucunda elde edilen ürünü anlatmak amacıyla kullanılır. Çeviri sözcüğü Arapça tercüme sözcüğünün yerini almıştır. Çeviri yapan kişiyi göstermek amacıyla kullanılan çevirmen sözcüğü ise eski dilde yazılı çeviri yapan kişi için kullanılan mütercim ile sözlü çeviri yapan kişi için kullanılan tercüman kavramlarının yerine kullanılmaktadır. Çevrilecek metin ve dil, kaynak metin ya da kaynak dil; çeviri yapılacak metin ya da dil ise, erek metin (hedef metin) ya da erek dil olarak adlandırılır. Çeviri, sözlü ya da yazılı olarak yapılabilir. Çeviri tanımı, gelişen zamanla birlikte çeviri kuramlarının gelişmesiyle değişiklik göstermektedir. Radegundis Stolze çeviri tanımı için Brockhaus 7

sözlüğünün farklı yıllardaki basımlarından örnekler vererek bunu açıklamakta, sözlüğün 1974 yılındaki yeni basımında çeviriyi sözlü ve yazılı olanın, bir çevirmen ve mütercim vasıtasıyla bir başka dile aktarımı şeklinde tanımlamaktadır (Stolze, 1994:13). Göktürk (1994:14) ise çevirinin yalnızca anlamın yabancı bir dilden tanıdık dile aktarımı olmadığını belirtmektedir. Yine söz konusu eserde Göktürk çeviriyi, somut insan yaşamı ile iç içe ve başka dillerin tanımladığı başka dünyaların tanıtılması şeklinde tanımlamaktadır. Öte yandan Sönmez (1999) Günümüzde Çevirinin Önemi adlı çalışmasında Theodor Savory, Jacobson ve Newmark ın çeviriyi bir sanat olarak tanımladıklarını belirtmektedir. Buna karşın Nida nın ise onu bir bilim olarak tanımladığını ve çeviriyi algılayıcı dilinde kaynak dilin bildirisini en yakın doğal karşılığı ile önce semantik, daha sonra biçim bakımından ortaya koyma eylemi olarak gördüğünün altını çizmektedir. Ya da Toury (1995:25) çeviriyi, bir çeviri ediminin ürünü olarak betimlemektedir. Başka bir ifadeyle, doğal bir dilde (kaynak dil) bir metnin yerini başka bir dilde (amaç dil) kodlanan bir metnin alması olarak görmekteyiz. Toury nin daha sonra çeviri için şu şekilde bir tanımlama yaptığını görmekteyiz: Çeviri, yabancı bir kültüre ait bir metnin başka bir kültüre aktarımıdır. Toruy nin bu ifadelerinden çevirinin sadece diller arası ve kültürler arası iletişim görmediğini aynı zamanda da metinler arası bir iletişim kurduğu sonucunu çıkartabiliriz. Bu da çevirinin temel niteliğini oluşturmaktadır (Demirtürk,1993:109). Ayrıca Vermeer (1986:34) e göre çeviri daima kültürlerarası bir transfer aynı zamanda, bir olgunun eski kültürel ilişkilerinden kopartılıp/çözülüp erek kültürdeki ilişkilerin içine oturtulmasıdır. Genel anlamda ise, bir dilde söylenen/yazılan bir metni, anlamsal içeriğini ve biçimsel yapısını belli bir düzlemde koruyarak başka bir dile aktarmaya çeviri edimi olarak tanımlamakla birlikte, çevirinin salt dilsel bir olgu olmanın ötesinde toplumların tarihini değiştirebilecek karmaşık ve devingen bir süreç olduğu artık 8

birçok kuramcı tarafından kabul edilmektedir. Bu bağlamda, çeviri etkinliğini irdelerken, onu biçimlendiren toplumsal/kültürel koşulları hesaba katmamak, bu alanda yapılan çalışmaların yetersiz/sınırsız kalmasına neden olmaktadır (Yücel,2006:224). Bu noktada çevirinin tanımına ilişkin özellikli bazı tanımlamalara yer verildikten sonra edebi çeviri üzerinde durulacak olursa Aytaç (1999:21), milli edebiyatla yetinmeyen yazarların kendilerini geliştirmeleri için edebi çevirilerin öneminin büyük olduğunu ifade etmektedir. Cengiz Aytmatov un da belirttiği gibi, çeviride yüzyıllar bir araya gelmekte, çağlar arasındaki yaşam ilişkileri birleşmektedir (Baykan,2005:183). Bir kültür, farklı metinlerin çevirilerine farklı işlevler yüklemektedir. Çevirilerin bir kültür içinde işlevleri, amaçladıkları hedef kitlenin beklentilerine ve kaynak metnin kendi kültürü içindeki konumuna bağlıdır. O halde çeviri, edebi eserlerin yeniden yazıldığı bir konuma sahiptir. Bu yolla özgün eserin yeni bir dilde can bulması ve yaşamını sürdürmesi de kolaylaşmaktadır (Aksoy,2000:56). Çevirinin ilişkili olduğu alanlar arasında en kapsamlı yeri kültür tutmaktadır. Kültürün, ideal çeviriyi gerçekleştirmedeki rolünün diğer faktörlerden çok daha fazla olmasının nedeni, kültürün çok yönlü oluşundan ve bu çok yönlülüğün kişiden kişiye olan algılama çeşitliliğinden ileri gelmektedir (Baykan,2005:184). Günümüzde birçok bilim adamı, çeviri biliminin bütün bilimlerle ve dallarla iç içe olduğunu kabul etmektedir. Hönig çeviribilimi bütünleştirici bir bilim olarak tanımlamaktadır. Yani ruhbilim, toplumbilim, kültürbilim, dilbilim ve yazınbilim gibi çeşitli bilim dallarını kapsayan bir bilim olarak nitelendirilmektedir. Bugün bunca teşvik edilen uluslararasındaki diyalogun en kalıcısını felsefe ve edebiyatlarının çevirisi sağlamaktadır. Hangi dilde yazılmışsa yazılsın, insanlığın malı olan yeniden üretme ürünü yapıtlar ancak çeviri sayesinde gerçekten insanlığın malı olabilmektedir (Kuraltay,1992:30-36). 9

Çeviri Süreci Çeviri süreci başlıca üç aşamadan oluşur (cevdil.com,2010): 1. Kaynak metnin çözümlenmesi 2. Erek dile aktarılması 3. Erek metnin oluşturulması Bu aşamalar zamansal olarak birbirini izleyen bağımsız bölümler olarak değil, sürecin kavranmasını kolaylaştıran soyutlamalar olarak düşünülmelidir. Çünkü gerçek çeviri sürecinde bunlar iç içe geçmiştir. Çevirmen genellikle çözümleme yaparken aynı zamanda bunu nasıl aktaracağını ve erek metni nasıl oluşturacağını da düşünür. Çeviri, alıcısına ulaşmadan önce şu süreçlerden geçmektedir (cevdil.com,2010): Çeviri: Çevirmen tarafından yapılır. Hedef dil çevirmenin ana dilidir. Metnin konusu çevirmenin alan uzmanlığı kapsamındadır. Ön okuma: Çevirmen tarafından yapılır. Gözle okuma ve otomatik yazım imla düzeltmesini içerir. Düzeltme: Proje bütçelemesine göre, çevirmen tarafından yapılabildiği gibi, kaynak dil ve hedef dilin her ikisinde de alan uzmanı olan bir Düzeltmen tarafından da yapılabilir. Denetleme: Kaynak dili bilmeyen ancak anadili hedef dil olan bir alan uzmanı Denetmen tarafından yapılır. Denetlemede, çeviri metni önce kaynak metinden bağımsız olarak okunur, ardından karşılaştırmalı okuma yapılır. Son Okuma: Proofreading, prova okuması veya yanlış bir adlandırma olarak kontrol okuma şeklinde yerleşmiş işlemdir. Görsel tasarım uzmanları tarafından yapılır. Kalite güvencesi: Proje yöneticisi tarafından yapılır. Çeviri metninde dilsel kalite, yerel öznitelikler, metrik dönüşümler, belirlenmiş biçim şablonuna uygunluk 10

gibi öğelerin çeviriyle hitap edilen kitleye (hedef kitleye) aktarımında tam ve eksiksiz olmasının sağlanmasını içerir. Proje yöneticisi ayrıca çevirideki olası hataların sınıflandırılması ve ölçülebilmesi için bir puantaj sistemi üzerinden değerlendirme yapar. Erişilebilirlik, dikkat, doğruluk, dakiklik gibi noktalarda çevirmen, düzeltmen ve denetmenin başarım değerlendirmesini yapar ve kayıt altına alır. 1. 2 Çevirmen (Mütercim-Tercüman-Dilmaç) Türk Dili Kurumu sözlüğünde (2005:419) çevirmen bir yazıyı veya konuşmayı bir dilden başka bir dile çeviren kimse, çevirici, dilmaç, tercüman, mütercim şeklinde tanımlanmıştır. Tercüman kelimesi Aramice kökenlidir. Aramice, Yahudilerin M.Ö. 6 yüzyıldan itibaren kullandıkları günlük konuşma ve yazışma dilidir. Tercüman kelimesi Türkçenin çeşitli lehçe ve devirlerinde dilmaç karşılığı olarak kullanılmıştır (Encyclopaedia of İslam,1978:225). Osmanlılar, belgelerinde tercüman sözcüğünü kullanırken hemen hemen bütün Batı dillerinde dragoman sözcüğü kullanılmıştır. Peçenek boylarında Dilmaç kelimesinin bir unvan olarak kullanıldığını görüyoruz. Anadolu da ilk kurulan Türk beyliklerinden birisi de Dilmaçoğulları Beyliği dir (1085-1192). Bitlis ve Erzen de egemen olan Dilmaçoğulları Türk Beyliği nin kurucusu Dilmaç Mehmet Bey di. Osmanlı Saraylarındaki Rum tercümanlara da bu nedenden dolayı Dilmaç deniliyordu (Sami,1992:395, Orhunlu,1975:13). Tercümanlar devletlerarası diplomatik ve ticari ilişkilerin kurulmasında, geliştirilmesinde önemli roller oynamışlardır. Tercümanlık kurumunun ne zaman kurulduğu bilinmemekle birlikte tarihin eski devirlerinden beri mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu kurumun varlığı hakkında yapılan son araştırmalar bizi daha çok Ortaçağ a Abbasi Halifeliğine götürmektedir. Bu ilk tercümanlar İslam Devleti nin Arap olmayanlarla olan mali, diplomatik ve ticari ilişkilerinde önemli roller oynamışlardır. Orhunlu (1975:14) ya göre tercümanlık kurumu kesin bir memuriyet olarak Abbasilerde kurulmuştur. Abbasi sarayında Grekçe, Kıptice, Nebatice ve 11

diğer dillerde konuşan tercümanlar bulunmaktaydı. Aynı zamanda Bizans ve Sasani saraylarında Arap ırkı ile meşgul birer kâtip de tercümanlık vazifesini yürütmüşlerdir. Abbasi devletinde tercümanlık kurumunun yanı sıra bilimsel tercüme hareketleri de görülmüştür. 830 da Beyt ül-hikme nin kurulmasıyla bu tercüme hareketleri sistematik olarak yürütülmüş, tercüman kadrosu, müstensihleri, bütçesi ve diğer müştemilatıyla kurumsal bir harekete dönüşmüştür. 1 Fakat bu tercümeler daha çok tıp, felsefe, mantık, matematik, astronomi alanında yapılmıştır. Tercümanların asıl aktivitesi Kramers (2000:725) a göre XII. yüzyılda başlamıştır. Akdeniz çevresindeki Müslüman yöneticiler ve Hırıstiyanlar arasında Kuzey Afrika da yapılan ilk antlaşmalardan itibaren tercümanlar ticaretin yapıldığı limanlarda divan olarak adlandırılan ticari acentelerin vazgeçilmezi olmuşlardır. Müslümanlarla Hrıstiyanlar arasındaki ticarette önemli bir yeri olan bu tercümanların her yerde kabul edilen bir hiyerarşisi vardı. Bu tercümanlardan yaptıkları işin büyüklüğüne göre tercümaniye vergisi alınırdı (Barkan,1943:213). Özellikle Haçlı Seferleri sırasında kurulan ilişkiler tercümanlığın varlığını daha da gerekli kılmıştır. Memluk Hükümdarı I. Baybars ile Franklar arasında 1273 de yapılan bir antlaşmada tercümanlara yemin ettirilmesi, yine Memluklar ile İtalyan devletleri arasındaki ticaret anlaşmaları ve diplomatik mektuplar Ortaçağ ın sonunda tercümanların rolleri ve hakları hakkında önemli bilgiler içermektedir. Memluklarda, Bizans ya da İtalyanlardan bir mektup geldiği zaman bunlar Divan ül-inşa da görevli iki resmi tercüman tarafından çevrilirdi (Bosworth,2000:236). Anadolu Selçukluları nda da tercümanlık kadrosunda iki tercüman bulunurdu (Orhunlu,1975:14). 1 Emevi ve Abbasi dönemlerindeki çeviri hareketiyle ilgili olarak bkz. Türker, Sadık, İslam Düşüncesi nin Gelişiminde Tercüme Faaliyetlerinin Rolü, Kutadgu Bilig, S.3,/Mart 2003, s. 223-236; Lewis, Bernard, Müslümanların Avrupa yı Keşfi, çev. İhsan Durdu, Ayışığı, İst. 2000, s. 80-85; Ülken, Hilmi Ziya, Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, Vakit, İst. 1935,s.96-126) 12

İKİNCİ BÖLÜM DÜNYADA ÇEVİRİ 2. DÜNYADA ÇEVİRİNİN TARİHİ Çeviri, dünya kültürünün gelişiminde kilit bir rol oynamıştır ve halen de oynamaktadır. Kültürün ulusa ait ve tümüyle ayrı olduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Ancak edebi çeviri sayesinde coğrafi konumun sınırları aşılarak başka kültürlerle de iletişim kurma imkanı doğmuştur. Dünya kültür tarihine çeviri penceresinden baktığımızda, düşüncelerin ve biçimlerin sürekli hareket ettiğini, çevirmenlerin çalışmaları sayesinde kültürlere sürekli olarak yeni unsurların nüfuz ettiğini görürüz. Bu açıdan bakıldığında, her şeyin Batı da başlamış olduğu varsayımı geçerliliğini yitirirken, Doğu ile Batı arasında keskin sınırlar olduğu tezinin de içi boşalmaktadır (literarytranslation.com,2010). Hindistan, Çin, Irak ve İspanya Avrupa kültürünü farklı yollarla şekillendirmiştir. Hindistan, M.Ö. 6. yüzyılda Akdeniz ile ilişkiler kurmuştur. Eflatun ve Galen gibi Yunan filozoflarda gördüğümüz tıbbi teoriler de Hindistan kökenlidir. Dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda Bağdat ta Antik Yunanlıların bilimsel ve felsefi eserleri Arapçaya çevrilmiştir ve bu bilgiler Avrupa ya İspanya kanalıyla ulaşmıştır ki İspanya, sekizinci yüzyılın başlarından itibaren dört yüz yıl boyunca fiilen bir İslam devletidir. Bilgi aktarımı, Toledo Okulu ile zirve noktasına ulaşmıştır. Burada Arapçadan Latinceye ve sonrasında İspanyolcaya çeviriler yapılmış ve Avrupa Rönesans ı için bilimsel ve teknolojik zemin inşa edilmiştir. Çeviri tarihi, bize bu dönüm noktalarının bir haritasını sunmaktadır. Bu dönüm noktalarının temelinde şiddetli tarihsel çatışmalar ve sömürgeci yayılmacılık yatıyor olabilir. Ancak çevirinin bu konudaki rolü de asla küçümsenemez. 13

Çeviri tarihinin bir kısmı ayrıntılı olarak bilinmektedir: İncil in çevirisi, misyonerlerin çalışmaları, Hindistan daki oryantalist çevirmenler. Ancak hala bilinmeyen çok geniş bir alan bulunmaktadır. Bilim adamları son zamanlarda, bireysel olarak çevirmenler ve rolleri hakkında yazmaya başlamıştır. İngiltere deki Constance Garnett ya da ABD deki Gregory Rabassa gibi çevirmenler, Rus ve Latin Amerika edebiyatından yaptıkları çeviriler nedeniyle İngiliz yazınındaki dönüşümden sorumludurlar. Yakın tarihte Doğu Avrupa da yaşanan siyasi özgürleşmenin sonucunda çok satan Amerikan ve İngiliz yazarların eserleri bu ülkelerin dillerine çevrilmiştir. Çeviri tarihi aslında dünya kültüründeki hayati, ancak genellikle de görünmez dönüm noktalarının tarihidir (literarytranslation.com,2010). Çeviri insanların iletişimde dili kullanmasıyla başlamıştır. Dilin, insanlığın ve uygarlıkların gelişiminde göz ardı edilemeyecek bir öneme sahip olan çeviri, kültürlerarası iletişimde hep ön sırada olmuştur. Küresel değerleri toplumlara taşıyan ve ulusal değerleri diğer uygarlıklara taşıyacak olan çeviri, kültürün gelişimine olan katkısı ve dille olan doğrudan bağlantısı sebebiyle dikkatleri sıkça üzerine çeken bir alan olmuştur. Yaklaşık dört milyon yıldır var olan insanoğlunun tarihinde yazı altı bin yıllık zaman süresi içermektedir. Buna göre Mezopotamya da Sümer çivi yazıları ile ortaya çıkan yazıyı, Mısır ve Çin alfabeleri izlemiştir. Dolayısıyla çevirinin yazı ile birlikte doğduğu söylenebilir (Aksoy,2002:14). Çeviri tarihi üzerine tartışmaları belgelerle İ.Ö. 2. yüzyıla kadar izleyebileceğimiz bildirilmektedir. Ancak elimizde belge olmamakla birlikte, çevirinin eski medeniyetlerde de önemle yeri olduğu bilinmektedir. Örneğin, İ.Ö. 3000 yıl gerilere gittiğimizde Asur hükümdarı Sargon un dile ve çeviriye çok önem verdiği görülmektedir. Hammurabi zamanında Babil in (İ.Ö. 2100) çok dilli bir yerleşim merkezi olduğu bilinmektedir. Eski Mısır da halk 7 sınıfa ayrılmakta ve çevirmenlerin saygın kişilerin bulunduğu sınıfta yer aldıkları görülmektedir. Ayrıca Eski Mısır da özellikle yeni imparatorluk döneminde dil eğitimine önem verildiği bilinmektedir (İ.Ö. 1610-715). Mısır hükümdarı Psammetik (İ.Ö. 7. yüzyıl) Mısırlı çocuklara Yunanca eğitim sağlayarak, onları çevirmen olarak yetiştirmiştir (Sevinç,2007:1). 14

Sözlü çeviri çok daha eskiye dayansa bile ilk yazılı çeviri örneklerine Sümerlere ait tabletlerde rastlanır. Farklı dillere sahip toplumlar arasında yapılan resmi antlaşmaların farklı iki ya da daha fazla dilde yazılı olarak tespit etme gereksinimi ilk çeviri örneklerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Çeviriyi geliştiren ikinci önemli gereksinim ise dinsel metinlerin başka dillere aktarılma isteğidir. Örneğin, 72 çevirmen tarafından 72 günde bitirildiği rivayet edilen Septuaginta, İbraniceden Eski Yunancaya Eski Ahit çevirisi, milattan önce 247 yılında ortaya çıkmıştır. Mısır hiyerogliflerin çözülmesinde önemli bir role sahip Rosetta Taşında ise (M.Ö. 196) aynı metin hem Mısırca hem de Eski Yunanca olarak yer almaktadır. İ. Ö. 2. yüzyıldan kalan, ancak 1799 yılında bulunan bu taşın Yunanca, hiyeroglif ve eski Mısır dilinde yazılmış olması da tarihte çevirinin yeri ve önemi konusunda aydınlatıcı bir bilgi niteliğindedir (Öner,2001:73). Orta Çağda çeviri faaliyetleri genel olarak kiliselerle ve İncil le sınırlı kalırken, 9. ve 10. yüzyıllarda Bağdat önemli bir çeviri merkezidir. Bu yıllarda eski Yunanca metinler Arapçaya çevrilmiş ve bilimlerin gelişmesine katkı sağlamıştır. Avrupalıların Eski Yunan metinlerini keşfi bu Arapça metinler sayesinde olmuş, daha sonra bu metinler Toledo Okulu tarafından Arapçadan Latinceye ve özellikle İspanyolcaya aktarılmıştır. Avrupalılar Orta Çağın karanlığından sonra Eski Yunanca metinlerle bu sayede tanışmışlardır 1. Özellikle matbaanın keşfinden (~1450 yılı) sonra çeviri çalışmaları hız kazanmış, Reformasyonun etkisiyle de Latince metinler başta Almanca olmak üzere hızla yerel dillere aktarılmıştır. Çeviribilim ve çeviri tarihi açısından Martin Luther in yaptığı İncil çevirisi ile çevirinin nasıl olması gerektiği konusundaki düşünceleri oldukça önemlidir. Çeviri çalışmalarının yeni bir ivme kazandığı dönem de 19. yüzyılda Romantik akımla birlikte görülmektedir. Aynı dönemde çevrinin ne olduğu ve nasıl yapılması gerektiği konusundaki çalışmalar da yoğunlaşır. 1 Detaylı Bilgi için bkz. Hans Daiber, İslam Felsefesi Tarihinin Anlamı ve İslam Felsefesi Tarihi Çalışmamızın Amacı Nedir? İhmal Edilmiş Bir Disiplinin Tarihi 15

20. yüzyılla birlikte sanayi devrimi ve sonrasındaki uluslararası ilişkilerin artışıyla birlikte özellikle teknik metin çevirilerinde (özel alan çevirisi) artış görülmüştür. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan Soğuk Savaş dönemi ise makineli çeviriyle çeviriye yeni bir boyut kazandırmıştır. Yine aynı dönemde çeviri sürecini ve çeviri ürününün özelliklerini araştıran çeviribilim bağımsız bir bilim alanı olarak şekillenmiştir. Çeviri geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyük bir gereksinmedir ve sürekli gelişmektedir. Bunun nedenini Vardar (1977:18) teknolojinin, ekonomik ve ticari ilişkilerin kısaca uluslararası bildirişimin özellikle II. Dünya Savaşından sonra hızla gelişmesine, çeviri etkinliğinin de buna paralel olarak önem kazanmasına bağlamaktadır. 16

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE DE ÇEVİRİ 3. TÜRKİYE DE ÇEVİRİNİN TARİHİ Bu bölüm Cumhuriyet Öncesi ve Cumhuriyet Dönemi şeklinde olmak üzere iki başlık altında Türkiye de çevirinin geçmişi ve çeviriyle ilgili faaliyetler ele alınacaktır. Bu başlıklar altında sırasıyla Selçuklular ve Osmanlılar Döneminde çeviri etkinlikleri ve Cumhuriyet Dönemi Türkiye sinde Tercüme Odasınca gerçekleştirilen Batı Klasiklerinin Tercümesi ele alınacaktır. Türkler 10. yüzyıldan sonra İslam medeniyetine girdi ve bilim dili Arapça oldu. 18. yüzyıla kadar Batı dan çeviri tek tük iken, bu tarihten sonra çeviri faaliyeti hızlandı. Fen bilimleri ve teknolojide Batı nın üstünlüğü vardı ve bu alanda çeviri askeri modernleşme ile başladı. Osmanlı sarayında tercümanlar Rum idi. Bunlara dilmaç deniyordu. Katip Çelebi ilk çevirmenlerdendir. Yanyalı Esat Efendi, İshak Efendi, Asım Efendi, Konstantin İpsilanti, Münif Paşa, Yusuf Kamil Paşa, Ziya Paşa, Şinasi, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Namık Kemal, Haydar Rifat, Beşir Fuat, Şemseddin Sami cumhuriyet öncesi çevirmenlerdir. 1821 de Tercüme Odası kuruldu. Fransızca, Tanzimat ta birinci yabancı dil oldu ve bütün çeviriler bu dilden yapıldı. Daha sonra İngilizce onun yerini aldı. Cumhuriyet dönemindeki çevirimin önemini ve boyutlarını kavrayabilmemiz için üzerinde yaşadığımız toprakların yüzyıllar boyunca egemeni olan Osmanlılar dönemindeki çeviri olayına bakmamız gerekiyor. Osmanlı Devletinde genel olarak dinsel temellere dayanan bir yönetme anlayışının belirleyiciliğinde yalnızca İslam uygarlığının kelam, mantık ve bazı tasavvufi yapıtların yorumlanması ve yoğun olarak bu tür çevirilerin yapılması ile yetinilmiştir. 17

3.1 Cumhuriyetten Önceki Dönemde Çeviri Bu bölümde Selçuklular ve Osmanlılar Dönemindeki çeviri faaliyetleri ele alınacak ve özellikle edebi çevirinin başladığı Tanzimat Dönemi detaylı bir şekilde işlenecektir. 3.1.1 Selçuklular ve Osmanlılar Döneminde Çeviri Osmanlı döneminde tercümanlık, yani dilmaçlık, kitap yazı çeviriciliğinden çok önce, siyasi-ekonomik sürtüşmelerde, ilişkilerde bir iletişim aracı olarak ortaya çıkmıştır. Orhanlu (1993) ya dayanarak diyebiliriz ki tercümanlık, Osmanlı İmparatorluğunda daha 14. yüzyıldan beri vardır. Bir söylentiye göre bu görev Fatih zamanında başlamıştır. O dönemin Trabzon kökenli ünlü kişilerinden Georgios Amirutzes, Grekçe yapıtlar konusunda Fatih i aydınlatmıştır. Bu dönemde Türkçe bilen Rum tercümanlar sarayda görevlendirilmiştir. Dilmaçlık, 16. yüzyıldan başlayarak büyük bir gelişme göstermiş, devletin dış ilişkilerinde olduğu kadar, ayrı dil konuşan eyalet yönetim işlerinde de (yani iç ilişkilerinde de) önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğunda tercümanlık, başlıca şu dört bölümden oluşmaktaydı (Balcı,2006:18): 1. Divan-ı Hümayun tercümanlığı 2. Eyalet Tercümanlığı 3. Müessese tercümanlığı (asker ve eğitim kurumlarında çalışan tercümanlar) 4. Yabancı elçi ve konsolos tercümanlığı Divan-ı Hümayun tercümanlığı 16. yüzyılda göreve başlamıştır. Kanuni nin ünlü tercümanları arasında Yunus Bey in (1536) ayrıcalıklı bir yeri vardı. Çoğu Rum olan bu tercümanlar, Hıristiyan uyruklara tanınmayan haklardan yararlanırdı. Örneğin sakal bırakabilir, dört uşak kullanabilir, ata binebilir, en önemlisi de kürk giyebilirlerdi. Baş-tercümanların görevi sadrazamın yabancı devlet temsilcileriyle 18

yaptığı konuşmaları dilden dile aktarmak ve dışarıdan gelen yazıları Türkçeye çevirmekti. Eyalet tercümanları Mısır, Mora, Trablus, Şam, Girit, Kıbrıs, Belgrat, Budin, Kudüs le olan yazışmalarda, görüşmelerde dil aktarmacılığı yaptıkları gibi, özellikle mahkemelerde, hukuk davalarında önemli rol oynarlardı. Müessese tercümanlarına gelince bunlar 18. yüzyıl sonlarında Batı usulünde askeri kurumların ve eğitim kurumlarının oluşumunda, yurda getirilen ve Türkçe bilmeyen yabancı uzmanların ve hocaların dilmaçlığını yapmaktaydılar. Levent Çiftliği Kışlasında Nizam-ı Cedid askerlerinin yetiştirilmesinde görevli Fransız uzmanların yanında çalışanlara Levent Tercümanı, ya da Levent Çiftliği Tercümanı adı verilmekteydi. Bu işte çalışanlar Rumlardı (Balcı,a.g.e.). Tercümanlıktan, yani dilmaçlıktan, edebi çevirmenliğe ancak 18. yüzyıl sonlarında geçilebildi. Tanzimat tan çok önceleri Damat İbrahim Paşa ile Lale Devrinde çeviri girişimleri başladı. Daha öncelere giderek diyebiliriz ki çeviri yoluyla Batı ya açılma, Batı biliminden yararlanma, ilk kez Kâtip Çelebi ile başlamıştır (Türkay,1959). Bilim tarihimizde 17. yüzyılın ilk yarısında Kâtip Çelebi (1608-1657) ile ilginç bir döneme ayak basılmıştır. Bu dönemde Fransa dan Türkiye ye gelerek Müslüman olan Şeyh Mehmet İhlas adında bir coğrafya bilgini, Atlas Minor u Türkçeye çevirerek Kâtip Çelebi nin Cihannüma sının kotarılmasında büyük rol oynamıştır. Doğu fikir dünyasından Batı fikir dünyasına yönelişte bir dönüm noktası olan ve yerkürenin yuvarlaklığı üstüne kanıtlar veren Cihannüma 1648 de Müteferrika nın basımevinde basılmıştır. Flaman matematik ve coğrafya bilgini Mercator un (1517-1594) Atlas Major u ile onun kısaltılmışı Atlas Minor ve yine Flaman kozmografya bilgini Abraham Ortellius un (1517-1598) Teatrum Orbis Terraum (Dünyanın Görüşü) adlı yapıtlarından yararlanıp kaleme alınmış olan Cihannüma (Dünyayı Gösteren) ile bizde ilk kez Batı dan çeviriler, aktarmalardan yararlanma dönemi başlamıştır denebilir. Kâtip Çelebi nin kendisi de, Latinceden olsa gerek Atlas 19

Minor u, Levam ün-nur Fi Zulemati Atlas Minor adıyla Osmanlıcaya çevirmiştir (Yağcı,1999:321). Bu devirde yalnız İslam medeniyetinin kelâm, mantık ve tasavvufa ait eserler ifrat derecede şerh edildi, haşiyeler ve ta likler yazıldı. Bu nevi eserlere ait ihmal edilemeyecek kadar da tercümeler yapıldı. Fakat Latin ve Yunan dünyasına ait hiçbir nakil yapılmadığı gibi, evvelce bu dünyadan Arapçaya geçmiş olan eserlere karşı da aynı alakasızlık gösterildi. Büyük Türk filozoflarının 9-10 uncu asırlarda vücuda getirmiş oldukları Arapça eserlerden önemli bir kısmı tercüme edilmeden kaldı. Lâtifî tezkesine göre İbni Sinâ dan manzum Kanun ve Şifa tercüme ettiği rivayet edilir. Hicri dokuzuncu asırda nahifî Süleyman Efendi Mevlâna nın Mesnevî sini manzum olarak tercüme etti. Bu eser, Osmanlı tercüme devrinin en mühim hadiselerinden biridir. Bu sayede Mevlâna nın sanat ve düşünce dünyasını tanımak mümkün oldu. Bu asrın şüphesiz en büyük mütercimi Yanyalı Esat Efendi dir (vefatı: hicri 1098). Yanya da doğarak orada Yunanca ve Arapça tahsil etmiş olan Esat Efendi İstanbul Medreselerinde Arapça ve Farsça tahsilini tamamladı. Bir taraftan eski Türk felsefecilerin eserlerini Türkçeye çevirirken diğer taraftan da Aristo dan doğrudan doğruya yeni tercümeler yapmaya çalıştı. İbni Sinâ nın Şifa sını, Sühreverdî nin Hikmet ül-işrak ını, Kadı Ürmevî nin mantık ve kelama dair meşhur eseri olan Metali ül-envar ını tercüme etti. Ayrıca Kütüb-ü semaviye fî hikmeti tabiye, mantığa dair Şerh-ül envar ı Türkçeye çevirdi. Manzume-i şahid i hakkında Türkçe bir şerh ve Rumca bir tercüme yaptı. Aristo nun eserlerinden Physique yahut eski mütercimlerin tabiriyle Sema-üt-tabii yi Kütüb-üs-semaniye adıyla tercüme etti. Esat Efendi bu tercümesinde bütün eski Aristo tercümelerini tenkit ediyor; bunların ekseri Yunanca ve Süryaniceden ve ikinci elden tercüme edilmeleri dolayısıyla vuzuhsuz veya hatalı olduklarını söylüyor. Bütün Osmanlı devrinden eski Yunanla doğrudan doğruya temasa giren yalnız bu şahıstır. Onun etraflı bir çalışma planı hazırladığı, yaptığı tercümelerinden ve bilhassa Kütüb-üs-semaniye mukaddimesinden 20

anlaşılmaktadır. Fakat kâfi derece destek ve ilgi görmemiş olması ve genç yaşta vefat etmesi yüzünden bu büyük teşebbüs yarım kalmıştır (Ülken,1934:308-324). Esat Efendi den sonra tercümelerde yine bir durgunluk görülüyor. Eski Türk felsefecilerinden henüz esaslı bir çeviri yapılmamıştı. İbn-i Sîna medreselerde Hidaye şerhleri vasıtasıyla okunuyordu. Bu suretle ana kitaplardan epeyce uzaklaşılmıştı. Tokatlı Mustafa bin Ahmet tarafından Tenciz-ül-mathum adıyla İbn-i Sîna nın Kanun u tercüme edildi. Şifa birkaç defa tercüme ve şerh edildi. Buna mukabil Farabî, Razî, Nasîr Tusî, vb gibi büyük alimlerin eserlerine ve İbn-i Sîna nın eserlerinin bir çoğu hala çevrilmemişti. Üçüncü Ahmed devri tercüme itibariyle az çok verimli bir devirdi. Yukarda gördüğümüz Yanyalı Esad Efendi yi Sadrazam İbrahim Paşa teşvik ediyordu. Şair Nedim e tarih tercüme ettirmişti. 1 Yine bu sırada üçüncü Ahmet in emriyle, ilmî bir cemiyet kurularak Habib-üs-siyer i ile Bedreddin Mahmut ül-aynî nin Akd-ül cümman adındaki 24 ciltlik büyük tarihi tercüme ettirildi. Yine bu asır içersinde Pirîzade Mehmed Sahip Efendi İbn-i Haldun tarihinin bir kısım mukaddimesini iki cilt halinde tercüme etti. Bu mukaddimenin diğer bir kısmı da Suphi Paşa tarafından tercüme edilmişti. Batı da tarih felsefecileri ve sosyologların dikkatini celbederek birçok dile çevrilen ve hakkında pek çok araştırma yapılmış olan bu meşhur Mukaddime hakikaten ilk tarih felsefesi ve sosyoloji kitabıdır denebilir. 2 Bundan dolayı onun Türkçeye çevrilmesi dilimiz için en önemli kazançlardan biridir. Osmanlı büyük âlimlerinden olan Kâtip Çelebi ilk defa Garp dillerinden nakil yapanlardan biridir. Géographi karşılığı olarak Cihannüma kelimesini kullanmış, 1 Bay Halil Edhem in Düvel-i İslâmiye nde bu tercümenin tanınmamış diğer bir zat tarafından yapılarak Nedim in yalnız tashih ettiği söyleniyor. 2 Batıda İbn-i Haldun etrafındaki neşriyat hakkında René Maunier in Sociologie algérienne adlı eserin iki ayrı makale vardır. 21

İtalyan eserlerinden istifade etmişti. 1 Ebu Bekir Efendi bin Behram Dımeşkî tarafından Atlas majeur et mineur tercüme edildi. İtalya dan eczacılık ve tıbba ait bazı eserler nakledildi. Ömer Şifaî Efendi Pralikios dan Tıbb-ı cedid-i Kimyevi yi tercüme etti. Bu asrın sonlarına doğru Hekimbaşı Abdulâziz Efendi nin Eczacılık ve tıbba dair birçok tercümeleri, Şanîzade nin Tıp Lügatı vb. bu devrin eserlerindendir. Fikir alanında Avrupa ile temas epeyce geliştiğinden Hacı Paşa nın Teshil-i Şifa sı Hans Barth tarafından Almancaya tercüme edilmişti. Dar üt-tıbaat ül-âmire nin kurulması tercümelerin neşrini kolaylaştırıyordu (Ülken,a.g.y.). Üçüncü Selim devrinin en büyük mütercimi Ayıntablı Asım Efendi dir (vefatı hicri 1235). Mütercim Asım Efendi Arapça, Farsça ve Fransızca biliyordu. Türkçeye çok esaslı hakimiyeti vardı. Eserleri yalnız tercüme olarak değil, bugün için bile örnek olacak kadar duru bir Türkçeyle yazılmıştır. Mecdüddin Firüz Abadî nin meşhur Kamus unu Okyanus adıyla tercüme etti. Bu kitaptaki altmış bin kök kelimeye bulduğu karşılıklar halk dilinden ve eski metinlerden çıkarılmış çok zengin Türkçe kelimelerdir. On üçüncü asrın sonlarında çalışmış olan mütercim Kerim Efendi İngiltere seyahatinden sonra İngiliz Kerim Efendi diye meşhur olup birçok şerhler ve kıymetli tercümeler bıraktı. Bunlardan Bagavî tefsirini tercümesiyle, İbn-i Sîna nın eski Yunanlılardan aldığı Selâman ve Übsal hikayesini tercüme ve Şifa sını şerh etti. Ömer Hilmi Efendi nin arazi ve evkaf kanunları hakkında vücuda getirdiği Ahkâmül-evkaf adlı eseri Fransızcaya tercüme edildi. Görüldüğü üzere son asır içersinde batılılaşma yolundaki teşebbüsler büyüdükçe, Batı ilim ve felsefesinden çeviriler yapıldıkça Batı ya karşı alaka da çoğalmış, hatta Osmanlı devrinin ilk asırlarında görülmedik bir derecede zengin ve türlü çeviriler yapılmıştır. Yalnız dikkat edilecek nokta bunların yine Arap ve Acem 1 Kâtip Çelebi, Latinceden bir İstanbul tarihi ile bir Firengi tarihi tercüme ettiğini Mizan-ül-Hak ta söylüyor. Bu Firengi Tarihi nin küçük bir kısmını Şinasi neşre çalışmıştı. Eserin aslı Carionis Joannis tarafından yazılmış ve Luther in arkadaşı Melanchton tarafından tamamlanmıştır. Batıda ilk basımı 1572 dedir. Alman müsteşriki Flügel Keşf-üz-zünun u Latinceye 1836-1856 arasında tercüme ederek İbrahim Efendi ve Hanifzade zeyilleriyle beraber basmıştır. 22

edebiyatının şaheserlerine, büyük ilmi ve felsefi eserlerine 1 ait değil, yine yalnız fıkıh, tefsir, kelam ve menakibe dair tercümeler olmasıdır (Ülken:a.g.y). 3.1.2 Tanzimat Döneminde Çeviri (1839-1918) Edebiyatımızı oluşturan ilk Batı tarzı edebi çevirilerin başlangıç tarihi olarak 1859'u alabiliriz. Bu tarihten sonra edebiyatımızın bireysellikten toplumsallığa açıldığını görürüz. Tanzimat yıllarında İstanbul'a gelen yabancı tiyatro gruplarının, yabancı dil bilmeyen halkı da tiyatroya çekebilmek, kazançlarını artırmak için, oynanacak oyunların tam çevirilerini yaptırıp yayınlamaları da, çeviri dilimizin gelişmesinde büyük yararlar sağlar. Tanzimat Edebiyatı'nın kaynaklarını tanıtmak, yeni edebiyatı benimseyenlerin okuma gereksinimlerini karşılamak için çevirilere girişildi. Yusuf Kâmil Paşa'nın Fenelon'dan çevirdiği «Terceme-i Telemak» adını taşıyan yapıt, çeviri edebiyatımızın Batı kaynaklı ilk temel klasiği oldu. Voltaire, Moliere, Bernardin de Saint Pierre, Chateabriand, Lamartine, Alexandre Dumas Pere, Paul de Kock, Victor Hugo, Alexandre Dumas Fils, Jules Verne, Racine, L'abbe Prevost, Octave Feuillet, Jean-Jacques Rousseau, Eugene Sue, Georges Ohnet, Tanzimatçıların en çok beğendikleri, yapıtlarını çevirdikleri şair ve yazarlardır. Tanzimat dönemi, tüm edebiyat türlerimizi, çeviri yoluyla etkilerken, şiir de hızlı bir yenilenmeye girer. Divan şiirini benimseyen şairlerimiz, Batı nın biçimsel ve özümsel şiir dünyasından yararlanarak, çeviri şiirlerle günümüz şiirinin ilk Batı Uygarlığı'na açılan örneklerini verirler. Batı dünyasını oluşturan bilimsel, teknolojik yapıtlarla, fizik, kimya, jeoloji, biyoloji gibi konular da çeviriyi kamçılamıştır. 1 Son devirde Abdullah Cevdet in Dil mestî-i Mevlâna sı Hüseyin Daniş in Rubaiyat ı Hayyam ı, Sipehsâlâr tercümesi, vb. gibi bazı eserler müstesnadır. 23

Tercüme Odası Tanzimat a dek uzanan sürede, çevirmenlikle birlikte, hatta ondan daha çok, dilmaçlık çalışmaları etkin olmuştur. 1821 de kurulan Tercüme Odası daha çok Babıâli nin yabancı konsolosluklarla yaptığı yazışmaları yönetmekteydi. Hariciye Nezaretine bağlı olan bu kurul, Rum dilmaçlarının büyük ölçüde tekelindeydi. Baştercümanlığa getirilen Rum asıllı Yahya Efendi, aynı zamanda Mühendishanede öğretmendi. Okulda yararlanılmak üzere Fransızca ve İtalyancadan çeviriler yapıyordu. Ondan sonra gelen baştercüman Musevi asıllı İshak Efendi yönetiminde Tercüme Odası, Fransızca öğreten bir kurul durumuna geldi. Ali ve Saffet Paşalar, Ahmet Vefik Paşalar, hatta Namık Kemaller, Şinasiler bu Oda da çalıştılar. Ahmet Hamdi Tanpınar a bakılırsa Tercüme Odası yeni bir dünya görüşünün, yeni siyasi idealin geliştiği çok ileri bir ortamdı. Burada öğretilen Fransızca ile Fransız edebiyatı ve düşünüşü ile ilk tanışma başlamıştı. Divan edebiyatından Tanzimat edebiyatına geçiş bu Tercüme Odası ile olmuştur. Berkes (1973) e göre Bu odada öğretilen Fransızca ile Fransız edebiyatı ve düşünüşüyle ilk tanışma başlamıştı. Divan Edebiyatından Tanzimat Edebiyatına geçiş Tercüme Odası ile olmuştur. III. Selim döneminde (1789-1807) çeviri etkinliği şöyle böyle varlığını sürdürüyordu. Bu dönemin en büyük çevirmeni Asım Efendi, Necdüddin Firuz Abadi nin Kamus unu Okyanus adıyla çevirmiş ve yapıttaki 60.000 sözcüğe halk dilinden ve eski metinlerden karşılık bularak çeviri diline büyük katkıda bulunmuştur. Bu dönemde ordu donanmasının güçlendirilmesi açısından yararlı görülen yapıtlar Türkçeye çevirtilerek, yeniden düzene konulan Müteferrika matbaasında bastırıldı. Bu çeviriler arasında özellikle Konstantin İpsilanti nin çevirdiği Fenni Harp, Fenni Lağım, Fenni Muhasara anılmaya değerdir. Bu dönemde ayrıca Arapça, Farsça ve Fransızcadan yapıtlar çevrilmesi, Türk dilinin bir bilim dili olma yolundaki gereksinimini bir ölçüde karşılamaya başlamıştır. 24