Bilseydim, kültürden başlardım. Jean Monnet SORUDA TÜRKİYE - AB KATILIM MÜZAKERELERİNİN 7. YILINDA. Eğitim KÜLTÜR FASLININ GÜNCEL DURUMU.



Benzer belgeler
11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

TÜRKİYE-HIRVATİSTAN-MAKEDONYA CUMHURİYETİ AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ ANA UNSURLAR TOBB AB MÜDÜRLÜĞÜ -30 ARALIK 2004

Türkiye ve Avrupa Birliği

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

AB ĠLE MÜZAKERE SÜRECĠNDE AB MÜKTESEBATINA UYUMUN VE BU BAĞLAMDA ÇEVĠRĠNĠN ÖNEMĠ. Nilgün ARISAN ERALP TEPAV AB ENSTİTÜSÜ DİREKTÖRÜ

TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ: MÜZAKERELERİN GİDİŞATI NEREYE?

TÜRKİYE CUMHURİYETİ AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

TÜRKIYE-AB KATILIM SÜRECİNDE KAYDEDİLEN GELİŞMELER. Avrupa Komisyonu Tarafından Türkiye İçin Hazırlanan Müzakere Çerçevesi

AB MÜZAKERLERİ GİDİŞAT TABLOSU - 30 OCAK 2009

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

İstanbul Bilgi Üniversitesi TEPAV 7 Aralık k 2006

I T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

Türkiye nin Avrupa Birliği ne Katılım Müzakerelerinde Son Durum

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

NELERDEN BAHSEDECEĞİZ? AB nin Tarihsel Gelişimi ve AB Kurumları. AB Türkiye İlişkileri Tarihi. Bakanlığımız ve Sunduğumuz Hizmetler

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

T.C. Sağlık Bakanlığı Dış ilişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 5. Hafta (31 Ocak 6 Şubat 2011)

19.FASIL : SOSYAL POLİTİKA VE İSTİHDAM AÇILIŞ KRİTERLERİNDE GELİNEN SON AŞAMA

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

MAYIS AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Avrupa Parlamentosu Seçimleri nde Aşırı Sağın Yükselişi

T.C. BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ. 22. REFORM İZLEME GRUBU TOPLANTISI Basın Bildirisi İstanbul, 17 Eylül 2010

UNESCO Kültür Sektörü. İrem ALPASLAN UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Kültür Sektör Uzmanı. 31 Ekim - 1 Kasım 2014, Antalya

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 14. Hafta (5-11 Nisan 2010)

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 10. Hafta (8 14 Mart 2010)

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNDE ÖNEMLİ TARİHLER

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

tepav Şubat2013 N DEĞERLENDİRMENOTU FRANSA NIN BÖLGESEL POLİTİKA FASLINDA BLOKAJI KALDIRMASI KATILIM MÜZAKERELERİNİ GÜVENİLİR KILAR MI?

KASIM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Türkiye nin AB ye üyelik müzakereleri çerçevesinde 22 Nolu fasıl müzakereye açıldı.

ALMANYA FRANSA SAVAŞLARI

ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI. Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1. Konu :

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve. Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

FASIL 10 BİLGİ TOPLUMU VE MEDYA

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

28 TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE ORTAYA ÇIKACAK GELİŞMELER

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

İş Sağlığı ve Güvenliği Semineri

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Haftalık Türkiye - AB Gündemi 52. Hafta (26 Aralık Ocak 2012)

TÜRKĠYE-AB ĠLĠġKĠLERĠNDE SON YILLARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ. Nilgün ARISAN ERALP TEPAV- AB ENSTİTÜSÜ

Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri Tarihçe:

İKİNCİ KISIM. Amaç ve Hukuki Dayanak

BRÜKSEL, NİSAN 2016 Burs Programı

TÜRKİYE Lİ AVRUPA AVRUPALI TÜRKİYE. 1. Avrupa Birliği Tarihi. 2. Avrupa Birliği Kurumları. 3. Türkiye-AB İlişkileri. 4.

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI

SIRA SAYISI: 679 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 40. Hafta (4-10 Ekim 2010)

OCAK AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB Konsey Başkanı nın Daveti Üzerine Brüksel e Gitti

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 18. Hafta (2 9 Mayıs 2010)

EKİM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Avrupa Komisyonu Türkiye İlerleme Raporunu Yayınladı.

T.C. BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ. 21. Reform İzleme Grubu Toplantısı Basın Bildirisi Ankara, 26 Temmuz 2010

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar Ankara, Turkey

AVRUPA TOPLULUKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

PROGRAM YÖNETİMİ BİRİMİ 2009 YILI FAALİYET RAPORU

Nilgün ARISAN ERALP AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN İLETİŞİM BOYUTU

RAPOR TPS-OIC TİCARET MÜZAKERELERİ KOMİTESİ (TMK) GÖZDEN GEÇİRME TOPLANTISI. (Ankara, Haziran 2008)

UNESCO MİLLÎ KOMİSYONLAR TÜZÜĞÜ

Havuz Teorisi: Yunanistan 1 ay önde; Denge arayışı; Havuzun boş olduğunu bilseniz dahi, Yunanistan atlıyorsa siz de atlayınız

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: 2004 GENİŞLEMESİ

AB BİRİMİNİN KURULUŞU VE BAKANLIĞIMIZIN MEVZUAT UYUM ALANLARI

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/129 Ref: 4/129

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

AVRUPA BİRLİĞİNE KATILIM MÜZAKERELERİNİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ ve TÜRKİYE NİN MÜZAKERE SÜRECİNDEKİ NİHAİ DURUMU

DİASPORA - 13 Mayıs

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 24. Hafta (13 19 Haziran 2011)

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

A R A Þ. G Ö R. B A H A D I R B U M Ý N Ö Z A R S L A N

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

ÇEVRE SEKTÖRÜ. Türkiye nin i Avrupa Birliği ne üyelik başvurusu. Katılım Ortaklığı Belgesi nin kabulü Yılı Ulusal Programı nın hazırlanması

F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

TÜRKİYE NİN KATILIM SÜRECİ İÇİN AVRUPA BİRLİĞİ STRATEJİSİ OCAK 2010, ANKARA

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI KATILIM MÜZAKERELERİ ÇERÇEVESİNDE 33 NO LU MALİ VE BÜTÇESEL HÜKÜMLER FASLININ MÜZAKERELERE AÇILMASI

TBMM (S. Sayısı: 674)

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Transkript:

Eğitim Bilseydim, kültürden başlardım. Jean Monnet 15 SORUDA TÜRKİYE - AB KATILIM MÜZAKERELERİNİN 7. YILINDA KÜLTÜR FASLININ GÜNCEL DURUMU Kültür

Kültür AVRUPA KÜLTÜR PROGRAMI KÜLTÜREL İRTİBAT NOKTASI www.ccp.gov.tr T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜLTÜREL İRTİBAT NOKTASI ÖZGÜR ÖZASLAN Müsteşar HAKAN TANRIÖVER Uzman HALE URAL Uzman TUBA KÖKSAL Uzman

50 YILI AŞAN UZUN İNCE YOL

ÖNSÖZ AB ile Türkiye arasında katılım müzakerelerine 20 Ekim 2005 tarihinde, Bilim-Araştırma Faslı'nın Tanıtıcı Tarama Toplantısı'nın yapılması ile başlandı. 20 Ekim 2005'ten bugüne, 7 yıllık süreçte 33 teknik faslın 13'ü müzakerelere açıldı. Bunlardan Bilim-Araştırma Faslı geçici olarak kapatıldı. Aralarında bu kitapçığın asıl konusunu oluşturan Eğitim-Kültür Faslı'nın da bulunduğu 22 fasıl ise çeşitli nedenlerle henüz açılamadı. "Ülkemizin Batı'ya yönelimi nesiller üstü bir politika olup bu yönelimin köklü bir tarihî geçmişi ve esaslı bir stratejik gerekçesi vardır. Türkiye'nin AB'ye üyelik hedefi, işte bu tarihî temel üzerine bina edilen stratejik bir tercihtir". Eğitim-Kültür Faslı'nda Tanıtıcı Tarama Toplantısı 26 Ekim 2005'te, Ayrıntılı Tarama Toplantısı ise 16 Kasım 2005'te yapılmasına ve Müzakere Pozisyon Belgesi'nin Avrupa Birliği Konseyi'ne sunulmasına karşın bugüne kadar müzakerelerin başlatılması henüz sağlanamadı. AB'nin Türkiye için hazırladığı İlerleme Raporları'nda kültür Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün 1 Ekim 2010 tarihinde alanında Türkiye'nin önemli gelişmeler kaydettiği belirtilir ve TBMM'nin yeni yasama yılı açılış töreninde yaptığı müzakerelere başlanması için umut verici bir söylem konuşmadan alıntıladığımız yukarıdaki cümleler Osmanlı geliştirilirken, başta Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (GKRY)'nin İmparatorluğu döneminde başlayan, Cumhuriyet döneminde vetosu olmak üzere çeşitli engellemeler nedeniyle bu faslın ise devlet politikası niteliğine bürünen genel anlamda Batı, açılması hep ertelenmiştir. özelde Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizin derinliğini anlatmaktadır. Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere açılması, hem AB'ye Katılım Müzakereleri'nin tam üyelikle sonuçlandırılması hem C u m h u r i y e t i n k u r u l u ş u n d a n i t i b a r e n O s m a n l ı de Türkiye'nin kültür politika ve stratejilerinin yeni projelerle, İmparatorluğu'nun son yüzyılından alınan siyasi mirasla yüzünü finansal kaynaklarla desteklenmesi bakımından hayati bir Batıya çeviren Türkiye, kuruluş yıllarından itibaren Avrupa önem taşımaktadır. ülkeleri ile yakın ilişkiler geliştirmeye başlamış; bu ilişkiler bir süre sonra Avrupa kıtasındaki uluslararası organizasyonlardaki Avrupa Birliği fikrini üreten kimi değerlere ilham kaynaklığı işbirliği ile önemli ilerlemeler kaydetmiştir. yapan uygarlıkların da beşiği olan Anadolu, önemi evrensel ölçekte olan kültürel varlığa ve mirasa sahip bir ülke olarak Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa kıtasında hızla AB'nin Eğitim-Kültür Faslı bağlamında yapacağı finansal ve gelişmekte olan uluslararası örgütlenme çabaları içinde yer entelektüel desteklerle kültürel politikalarını sürdürülebilir alan Türkiye, 1949 yılında Avrupa Konseyi'ne, 1952 yılında ise kılma olanağına sahip olacaktır. Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü'ne (NATO) katılmıştır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da bir Barış Adası yaratma fikrinden AVRUPA KÜLTÜR ALANI'nı tamamlama nitelik ve özelliğine doğan ve bugün 27 üyesi olan Avrupa Birliği'ne katılma strateji sahip olan Türkiye, Avrupa Kültürel Miras Mevzuatı ve ve hedefi Türkiye'de bir devlet politikası olarak konumlanmıştır. müktesebatını da içselleştirerek, tarihsel mimari, sahne ve gösteri sanatları, görsel sanatlar, edebiyat, sinema, müzik, Türkiye zaman zaman kapısından döndüğü, kimi zaman ilişkileri yaratıcı hizmetler, somut ya da somut olmayan kültürel miras dondurduğu, kimi zaman bahar havası yaşadığı AB ile tam vb. birçok alanda, ortaklaşa kültürel ve sanatsal projeler üyelik hedefli ilişkiler sürecine, 31 Temmuz 1959 tarihindeki yaratma ve uygulama konusunda geniş maddi, operasyonel üyelik başvurusu ile başladı. 12 Eylül 1963 Ankara Anlaşması ile olanaklar, işbirliksel ve entelektüel kazanımlar elde edecektir. de bu ilişkiyi sağlam ve tanımlı bir temele oturtmak yönünde iki taraf da irade beyanında bulunan imzaları attı. Bu kitapçık, işte tüm bu kazanımları ülkemize getirecek olan Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere açılmasını sağlayacak Ankara Anlaşması, Türkiye ile AB'nin bütünleşmesi için, hazırlık çalışmalara, zihinsel ve motive edici bir katkı sağlamak için dönemi, geçiş dönemi ve nihai dönem olarak üç devre hazırlandı. öngörmüştür. Geçiş döneminin sonunda gümrük birliğinin tamamlanması planlanmıştır. Anlaşmada öngörülen hazırlık İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti unvanı ile bir yılda döneminin sona ermesiyle birlikte, 1970 yılında imzalanan ve gerçekleştirilen çok sayıda kültürel / sanatsal / sportif 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol'de geçiş etkinlikle Avrupa'nın kültürel çekim merkezi olduğunu bir kez döneminin hükümleri ve tarafların üstleneceği yükümlülükler daha gösterdi. belirlenmiştir. Türkiye - AB ilişkileri 12 Eylül 1980 tarihinde TSK'nın demokratik yaşama müdahale etmesiyle AB tarafından dondurulmuş, sivil yönetimin iş başına gelmesinden sonra canlandırılan ilişkiler 14 Nisan 1987 tarihinde yapılan yeniden tam üyelik başvurusu ile yeni bir aşamaya taşınmıştır. Böyle bir konjonktürde AB Katılım Müzakereleri'nde henüz Eğitim-Kültür Faslı müzakerelere açılmış değil. Buna karşılık, yukarıda ifade edilen koşullar dikkate alındığında içinde bulunulan konjonktürün, AB'ye Katılım Müzakereleri'nde Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere açılması için en uygun dönem koşullarını sağlayacağı açıktır. Türkiye - AB ilişkilerinin dönüm noktalarını ise kuşkusuz 11-12 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin aday ülke ilan edilmesi ve 16-17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi'nde siyasi kriterleri yeterli ölçüde yerine getirdiği belirtilerek Türkiye ile katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde başlanmasına dair kararın alınması oluşturdu. Öyleyse Şimdi zaman, Eğitim-Kültür Faslı'nı müzakerelere açma zamanıdır 3

AVRUPA SERÜVENİMİZE DAİR Osmanlı İmparatorluğu'nu Türkiye'nin öncülü, Türkiye'yi de Osmanlı'nın siyasi varisi olarak nitelersek Türkiye'nin yaklaşık 200 yıllık batılılaşma ve modernleşme serüveninden söz edebiliriz. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa arasındaki diplomatik ilişkiler çok daha eskiye dayanır. Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa devletlerindeki gelişmeler konusunda bilgi edinmek amacıyla 1720'de Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi'yi Fransa'ya daimi elçi olarak göndermiş, bunu 3. Selim döneminde Avrupa'nın büyük merkezlerinde daimi elçilikler kurulması ve 1793'de ilk elçi tayinleri takip etmiştir. 2. Mahmut döneminin yenilikçi karakteri, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'nın çeşitli kurum ve değerleri ile yoğun biçimde etkileşim içinde olduğu bir süreci beraberinde getirir. Dıştan gelecek saldırılara ve muhtemel bir çöküşe çare olabileceği düşüncesiyle eğitim, bilim, devlet bürokrasisi, askerlik ve sosyal yaşam alanlarında Avrupa'ya ait değer ve kurumların transfer edildiği bu dönemde Avrupa ülkelerindeki büyükelçilikler kurumsal yapıya kavuşturulur. Tanzimat (1839) ve Islahat (1856) Fermanları ise Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yüzyılda çağı yakalama ve devletin yeniden yapılanarak geleceğe taşınmasında batılı değerlere yönelmesinin kritik dönüm noktaları olarak batılılaşma müktesebatımızın temel unsurları olarak tarihe geçmiştir. Cumhuriyet döneminin rotasını ise, Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yıldönümü söylevindeki Muasır Medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma projeksiyonu belirler. Atatürk 10. Yıl Nutku'nda, Türkiye'nin uzak erimli misyon ve vizyon bildirimi niteliğindeki şu sözleri ile Türkiye Cumhuriyeti'nin yönünü batılı değerlere çevirir: Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet'in ilan edilmesinden birkaç saat önce TBMM Başkanı Sıfatı ile Fransız Revue Des Deux Mondes Gazetesi yazarı Maurice Pernot'ya verdiği röportajda, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışının nedenleri arasında Avrupa ile iletişimin koparılmasını da göstermesi son derece çarpıcıdır. Atatürk'ün bu söyleşide 'Osmanlı İmparatorluğu'nun sükûtu, kendisini Avrupa milletlerine bağlayan rabıtayı (iletişimi) kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi, bunu tekrar etmeyeceğiz Türklerin asırlardan beri takip ettiği hareket, devamlı aynı istikameti muhafaza etti. Biz daima şarktan garba (doğudan batıya) doğru yürüdük. Vücutlarımız doğuda ise de, fikirlerimiz batıya yönelik kalmıştır' analizini yapması, Türkiye'nin Avrupa Birliği konusundaki devlet politikasının felsefi ve analitik temelini oluşturur. 'Osmanlı İmparatorluğu'nun sükûtu, kendisini Avrupa milletlerine bağlayan rabıtayı (iletişimi) kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi. Bunu tekrar etmeyeceğiz M.Kemal ATATÜRK (Fransa da Yayımlanan Revue Des Deux Mondes Gazetesi Yazarı Maurice Pernot ile Söyleşi. 29 Ekim 1923 TBMM Makam Odası) Batılılaşma serüveni, Türkiye-AB Katılım Müzakereleri ile modernleşme tarihimizde ilk kez, 'toplumsal ve ekonomik dinamiklerin' üzerinde yeniden inşa edilerek normal akışına kavuşuyor. 21. yüzyılın Türkiye'sinde Batılılaşma, devletin halkı 'adam ettiği' bir denetim mekanizması olmaktan çıkıp, tersine, halkın devleti denetlemesine imkan veren sivil bir içerik kazanıyor. Devletin sivilleştirilmesinin Batı ve Batılı siyasal değerlerle mümkün olabileceğini kavrayan toplumsal kesimler, tarihsel karşıtlıklarına rağmen Batılılaşma hedefinin 'mantıksal son'a taşınmasını talep ediyor, bunun için de Avrupa ve Batı ile entegrasyonu destekliyorlar. 4

50 YILI AŞAN UZUN İNCE YOL ugün 27 ülkenin üye olduğu, 9 Aralık 2011'de BAB-Hırvatistan arasında imzalanan Katılım Belgesi'nin öngördüğü şekilde 1 Temmuz 2013'de Hırvatistan'ın tam üyeliği ile 28 üyeye ulaşacak olan, birkaç aşamadan geçtikten sonra Avrupa Birliği adını alan devletler üstü yapı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ortaklık niyetine dayanan ilişkileri 31 Temmuz 1959 tarihinde başladı. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Türkiye'nin en büyük modernleşme hareketlerinden birisinin başlama tarihi olarak nitelediği bu tarihte Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP) hükümeti, dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu aracılığı ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)'na resmen ortaklık başvurusu yaptı. Türkiye'den 15 gün önce 15 Temmuz 1959'da Yunanistan'ın da AET'ye ortaklık başvurusunda bulunmuş olması, AET'ye üyelik konusunda Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir çekişmenin yaşanmasına yol açtı. AET, 10 Mayıs 1960 tarihinde, "Türkiye ile araştırma görüşmelerinin tamamlandığını belirterek 'resmî müzakerelere geçilmesini' kararlaştırdı. Ancak 27 Mayıs 1960 tarihinde askerî bir darbeyle Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin devrilmesi ve ülkede askerî yönetimin ilan edilmesi sonucunda AET, "demokratik Avrupa devletlerinin" üyeliğini öngören Roma Anlaşması'nı dayanak göstererek Türkiye ile ortaklık görüşmelerini kestiğini ilan etti. 27 Mayıs 1960 darbesi ile başlayan askerî yönetim sonrasında, İsmet İnönü liderliğinde yeniden işbaşına gelen sivil yönetim, darbe öncesi pozisyonu ileri bir aşamaya taşıyarak 12 Eylül 1963'te Ankara'da, 'Türkiye ile AET Arasında Ortaklık Yaratan Ankara Anlaşması'nın imzalanmasını sağladı. Türkiye adına Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin tarafından imzalanan anlaşma 1964 yılında Bakanlar Kurulu'nda onaylandı. 1 Aralık 1964'de yürürlüğe giren bu anlaşma ile nihai hedefi tam üyelik olan Avrupa Birliği- Türkiye ilişkisi resmen başlamış oldu. Türkiye'nin tam üyelik hedefini 1- Hazırlık; 2- Geçiş; 3- Son dönem olmak üzere 3 evrede sonuca ulaştırmayı öngören bu anlaşmadan sonra Türkiye ile AET arasındaki ekonomik farkların azaltılmasını amaçlayan hazırlık dönemi 1 Ocak 1973'te yürürlüğe giren Katma Protokol ile başlatıldı. Karma Protokol' le 1 Ocak 1996'da AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesi ile 'geçiş dönemi'nden çıkılarak, ortaklık ilişkisinin tam üyelik perspektifiyle nihayete erdirileceği 'son döneme' girilmesi öngörülüyordu. Türkiye, Ankara Anlaşması'nın hazırlık aşamasını tamamlamasına karşın, sonraki yıllarda meydana gelen sosyo- ekonomik, siyasal gelişmelerdeki çalkantılar, Avrupa Birliği yolculuğunu bir hayli sekteye uğrattı. u A vrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın 'Türkiye'nin en büyük modernleşme hareketlerinden birisinin başlama tarihi' olarak nitelediği 31 Temmuz 1959 da Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP) hükümeti, dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu aracılığı ile Avrupa Ekonomik Topluluğu'na resmen ortaklık başvurusu yaptı. Egemen Bağış 5

12 Mart 1971'de verilen askerî muhtıra ile Süleyman Demirel hükümetinin istifası, iç savaş niteliğindeki anarşik olayların yoğunlaşması ve nihayet 12 Eylül 1980 tarihinde askerin yeniden ülkede yönetime el koyması, AET ile ilişkilerde uzun aralıklı ve derin bir kesintinin daha yaşanmasına yol açtı. Ancak, 1971'de seçilmiş hükümetin istifasına yol açan askeri muhtıraya rağmen muhtıra öncesinde imzalanan Katma Protokol 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe girdi. Böylelikle, Ankara Anlaşması'nda öngörülen hazırlık dönemi sona erdi ve "Geçiş benimsenmişti. Bu protokole göre AB, Türkiye kökenli Dönemi"ne ilişkin koşullar belirlendi. sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini geçiş döneminin en başından itibaren kaldırırken, Türkiye'nin Reformist, liberal ve dışa dönük bir yönetim vaat AB sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini kaldırması ederek askerî yönetimden sonra, 1983 yılında kademeli olarak gerçekleşecekti. Türkiye'nin Gümrük yapılan milletvekili genel seçimlerini kazanan Turgut Birliği'nin uygulamaya konmasını tamamlaması için 22 Özal liderliğindeki Anavatan Partisi, AB Projesi'ni yıllık bir süre öngörülmüştü. yeniden canlandırdı. Dönemin Dışişleri Bakanı Ali Bozer 14 Nisan 1987 tarihinde Brüksel'de AET 1995 yılında, geçiş döneminin Dönem Başkanı Leo Tindemans'a tam üyelik tamamlanmasından sonra, Tansu başvurusunu içeren mektubu sunarak AB-Türkiye Çiller Hükümeti döneminde 6 ilişkilerinin yeni ama umutsuz bir döneme Mart 1995 tarihinde 1/95 sayılı girmesinin startını vermiş oldu. Ortaklık Konseyi Kararı ile Gümrük Birliği için gerekli şartların Türkiye'nin Avrupa Birliği ideallerine bağlılığını teyit oluştuğu hükmüne varılmış ve 1 eden bu mektupla birlikte başlayan yeni dönem Ocak 1996 tarihinde Türkiye umutsuz bir dönemdi. Çünkü Avrupa Komisyonu Gümrük Birliği' ne katılmıştır. Türkiye'nin başvurusuna verdiği cevapta, Türkiye'nin topluluğa üye olmaya tam ehil olmakla Gümrük Birliği, gümrük mevzuatı alanında Türkiye ile AB birlikte, müzakerelerin başlatılması için yeterli arasında yapılan bir anlaşmadan ve entegrasyondan çok koşulların henüz oluşmadığını ileri sürerek tam daha fazla bir anlam taşıyordu aslında. Çünkü Gümrük üyelik başvurusunun kabul edilmediğini açıkladı. Birliği aynı zamanda Türkiye'nin, AB ile entegrasyon sürecinde, 22 yıl süren "Geçiş Dönemi"ni 31 Aralık 1995 18 Aralık 1989 tarihinde verilen bu cevapta, sadece tarihinde tamamlayarak, 1 Ocak 1996 tarihi itibariyle, tam Türkiye'nin şartları değil AET'nin de mevcut üyelik sürecinde "Son Dönem"e girişi anlamına da pozisyonu gündeme getiriliyor ve Avrupa geliyordu. Komisyonu, Türkiye'nin tam üyelik başvurusu konusundaki "Görüş"ünde (Avis), Topluluğun, kendi iç pazarını tamamlayabilme sürecinden önce (1992), yeni bir üyeyi kabul edemeyeceği, Türkiye'nin katılımından önce, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişmesine ihtiyaç duyulduğu hususlarına yer veriliyordu. GÜMRÜK BİRLİĞİ VE AB YOLUNDA SON DÖNEME GEÇİŞ Tansu Çiller Gümrük Birliği'nin AB-Türkiye ilişkilerine kazandırdığı ivme ve heyecanın aksine Avrupa Komisyonu 16 Temmuz 1997 tarihinde hazırladığı ve genişlemeye dair stratejilerin ele alındığı 'GÜNDEM 2000' Raporu ile Türkiye'nin genişleme perspektifi içinde olmadığını ilan etti. Aynı yılın 12-13 Aralık Lüksemburg AB Konseyi Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığının teyit edilmemesi, Türkiye için düş kırıklığı yarattı ve Mesut Yılmaz hükümeti tarafından 'AB ile siyasi ilişkileri dondurma' kararı alındı. 1973 yılında hazırlık aşamasının sonuna gelindiğinde, iki taraf arasında gümrük vergilerinin kaldırılmasını amaçlayan bir Ek Protokol Lüksemburg Zirvesi sonrasında yaşanan siyasal diyalogsuzluk 2 yıl sonraki Helsinki Zirvesi'yle çözüldü. u M erhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, başbakanlığı döneminde Türkiye nin Avrupa Birliği projesini 1987 de yapılan tam üyelik başvurusu ile yeniden canlandırdı. Turgut Özal o dönem AB hedefi için Uzun ince bir yoldayız demiş, bu söylem daha sonra AB tartışmaları literatüründe unutulmaz bir deyim olarak hafızalara kazınmıştı. Turgut Özal 6

Avrupa Birliği Türkiye için Cumhuriyetimizin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesidir. Türkiye nin bu yoldan geri dönüşü olmayacaktır. RECEP TAYYİP ERDOĞAN BAŞBAKAN Bu zirvede (11-12 Aralık 1999) Avrupa Konseyi, Komisyonun Türkiye hakkındaki tavsiyelerine uyarak Helsinki Zirvesinde Türkiye'ye AB üyeliği için aday ülke statüsü verdi. Bu statünün kazanılmasından sonra 1999 tarihinden başlanarak her yıl Türkiye'nin Katılım Yönünden İlerlemesine İlişkin Komisyon Raporu (İlerleme Raporu) yayınlanmaya başlandı. Avrupa Birliği'ne demir atan Türkiye 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan Hükümetlerarası Konferans ile resmen AB'ye katılım müzakerelerine başladı. Yine aynı gün bir basın toplantısı düzenlenerek Türkiye için Müzakere Çerçeve Belgesi yayınlandı. Böylece, Türkiye ile AB arasındaki inişli çıkışlı ilişki, çok önemli bir dönüm noktasını aşarak yepyeni bir sürece girdi. AB'nin 1999 Helsinki Zirvesi ile Türkiye'ye dair vizyon ve tutumunu gözden geçirerek adaylık statüsü vermesi Türkiye'de AB mevzuatına uyum yolunda toplumsal ve siyasal alanda bir reform ve dönüşüm süreci başlattı. 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan müzakere sürecinin ilk aşaması olarak adlandırılabilecek tarama süreci, 20 Ekim 2005 tarihinde Bilim ve Araştırma faslıyla başladı, 11-13 Ekim 2006 tarihinde Yargı ve Temel Haklar faslında yapılan ayrıntılı tarama toplantısıyla sona erdi. Tarama sürecinden sonraki aşama olarak, 12 Haziran 2006 tarihinde Bilim ve Araştırma Faslı fiilen müzakereye açıldı ve aynı gün geçici olarak kapatıldı. Adaylığın resmen ilanı üzerine, Avrupa Birliği Konseyi tarafından 8 Mart 2001 tarihinde, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin daha da hızlanması için, bu süreçte uyulması gereken temel ekonomik ve politik kriterler ile diğer yükümlülüklerin resmî olarak açıklandığı bir Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlandı. Mart 2012 tarihi itibariyle, AB-Türkiye Katılım Müzakereleri'nde 33 Teknik Fasıl'dan birinin müzakereleri tamamlanarak geçici olarak kapatılmıştır. 12 faslın müzakereleri devam etmektedir, 20 ve (+2) fasıl ise ağırlıklı olarak siyasi nedenlerle henüz müzakerelere açılmamıştır. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinde yol haritası niteliğindeki Katılım Ortaklığı Belgesi 24 Mart 2001'de AB Resmî Gazetesi nde yayınlandı ve 2004'de açıklanan, tam üyelik perspektifine giden yolun başlangıcı oldu. Türkiye bu süreçte ilk Ulusal Programını ise 19 Mart 2001'de yayınladı. YENİ GELİŞME Türkiye'nin Avrupa Birliği serüveninin tarihî nitelikteki dönüm noktası, kuşkusuz AB Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi'nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlanması kararını aldığı 16-17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi'dir. Bu zirvede, 1999'da Helsinki'de alınan karar teyit edildi, Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterli ölçüde yerine getirdiği belirtildi ve katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde başlanması kararlaştırıldı. Aynı tarihte Lüksemburg'da bir araya gelen AB Dışişleri Bakanları, resmen tam üyelik müzakerelerine başlama kararı aldı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetlerinin ard arda çıkardığı reform paketleri sonrasında 16-17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi ile ürkiye'nin, 1 Temmuz 2012'de AB Dönem Başkanlığı'nı devralacak olan GKRY'nin dönem başkanlığını tanımayacağını açıklamasından sonra, GKRY Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Türkiye'nin protesto dozunu düşürmek amacıyla siyasi nedenlerle açılmayan Yargı ve Temel Haklar ve Adalet, Özgürlük, Güvenlik fasıllarının müzakereye açılabilmesi için blokajını kaldıracağı yönünde gayri resmi bildirimde bulundu. Ancak Türkiye, yine gayri resmi olarak yapılan açıklamalar ile GKRY'nin bu tutumunu 'İyi niyetten yoksun, taktik davranış' olarak niteledi ve 'Bu fasıllar açılacaksa hemen şimdi yani Danimarka'nın dönem başkanlığında açılabilir. Her şey hazır, neden GKRY dönem başkanlığı beklensin?' cevabını verdi. 7

Eğitim 15 soruda TÜRKİYE - AB KATILIM MÜZAKERELERİNİN 7. YILINDA KÜLTÜR FASLININ GÜNCEL DURUMU

Soru 1- Mart 2012 tarihi itibariyle AB - Türkiye Katılım Müzakereleri'nde güncel durum nedir? 33 Teknik Fasıl'dan bugüne kadar açılan-kapanan ve müzakereleri devam eden kaç fasıl bulunmaktadır? 7 Aralık 2004 tarihinde Brüksel'de gerçekleştirilen Haziran 2010'da Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki 1AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde, 1999 Sağlığı Faslı'nın müzakerelere açmasıyla müzakerelerin Helsinki ve 2002 Kopenhag Zirveleri'nde alınan kararlar başladığı Ekim 2005 tarihinden Haziran 2010 tarihine teyit edilmiş, Türkiye'nin reform sürecinde atmış kadar toplam 13 fasıl müzakerelere açılmıştır. Bilim ve olduğu kararlı adımların memnuniyetle karşılandığı Araştırma Faslı, müzakereler sürecinde açılan ve geçici belirtilerek ülkemizle üyelik müzakerelerinin -Zirve olarak kapatılan tek başlıktır. 12 fasılda müzakereler Sonuç Metninin 23. maddesinde öngörülen çerçeve devam etmektedir. dâhilinde- 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılması Mart 2012 tarihi itibariyle, aralarında bu kitapçığın asıl kararlaştırılmıştır. konusunu oluşturan Eğitim ve Kültür Faslı'nın da Aynı tarihte, müzakerelerin usul ve esaslarını belirleyen bulunduğu 20 ve (+2) fasıl çeşitli nedenlerle henüz "Müzakere Çerçeve Belgesi" de kabul edilmiştir. açılamamıştır. Açılmayan 20 fasıldan 12'si 'Teknik Müzakerelerin ilk aşamasını tarama toplantıları Açıdan Açılabilir' durumdadır. 8 Faslın açılışı ise, Avrupa oluşturmaktadır. İlk tarama toplantısı 20 Ekim 2005'de Birliği Konseyi tarafından, 14 15 Aralık 2006 tarihinde "Bilim ve Araştırma" Faslı için, son tarama toplantısı da Türkiye'nin Ek Protokol bağlamında Güney Kıbrıs Rum 13 Ekim 2006'da "Yargı ve Temel Haklar" Faslı için Yönetimi (GKRY)'ne getirdiği kısıtlamalar nedeniyle yapılmıştır. bloke edilmektedir. 6 Mart 2012 tarihinde, AB diplomatları gayri resmi olarak Türkiye'nin GKRY'nin 1 Nihai hedefi Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği olan Katılım Temmuz 2012 tarihinde başlayacak dönem başkanlığını Müzakereleri'nde toplam 33 teknik (+kurumlar ve diğer protesto etmemesi karşılığında 'Yargı ve Temel Haklar' konular) fasıl bulunmaktadır. İspanya'nın dönem ve 'Adalet, Özgürlük, Güvenlik' fasıllarının müzakereye başkanlığını Belçika'ya devretmeden bir gün önce, 30 açılabileceğini mesajını Türkiye'ye iletmiştir. AB BAKANLIĞI SUNUMUNA GÖRE AB MÜZAKERELERİNDE 33 TEKNİK FASIL İÇİN SON DURUM Mevcut durumda 12 fasıl açık durumdadır. Yalnızca 1 fasıl (Bilim ve Araştırma) geçici olarak kapatılmıştır. 8 fasıl 2005 yılında imzalanan Ek Protokol'ün Güney Kıbrıs Rum Yönetimi için uygulanmaması nedeniyle bloke edilmektedir. Açılabilir durumdaki 12 fasıldan bazıları üye ülkeler tarafından engellenmektedir. Kısa vadede çalışmaları yerine getirilip açılabilecek 3 fasıl: u Kamu alımları u Rekabet u Sosyal Politika ve İstihdam Siyasi engellemeler aşılabildiği takdirde açılabilecek fasıllar: u Eğitim-Kültür u Enerji 8 12 1 Halen açık olan fasıllar 12 Teknik açıdan açılabilir fasıllar Ek Protokol nedeniyle bloke edilen fasıllar Müzakere edilen ve kapatılan tek fasıl Açılan-kapatılan ve müzakereleri devam eden toplam 13 faslın kronolojik sıralaması şöyle: 25. Bilim ve Araştırma (Geçici kapatıldı) (Avusturya: 12 Haziran 2006) 20. İşletme ve Sanayi Politikası (Almanya: 28 Şubat 2007) 32. Mali Kontrol (Almanya: 26 Haziran 2007) 18. İstatistik (Almanya: 26 Haziran 2007) 21. Trans Avrupa Ağları (Portekiz: 19 Aralık 2007) 28. Tüketicinin ve Sağlığ Korunması (Portekiz: 19 Aralık 2007) 6. Şirketler Hukuku (Slovenya: 12 Haziran 2008 7. Fikri Mülkiyet Hukuku (Slovenya: 12 Haziran 2008 4. Sermayenin Serbest Dolaşımı (Fransa: 18 Aralık 2008) 10. Bilgi Toplumu ve Medya (Fransa: 18 Aralık 2008) 16. Vergilendirme (Çek Cumhuriyeti: 30 Haziran 2009) 27. Çevre (İsveç: 21 Aralık 2009) 12. Gıda Güvenliği Veterinerlik ve Bitki Sağ. (İspanya: 30 Haziran 2010) Yukarıdaki tabloda görüleceği üzere 7 yıllık müzakere sürecinde en fazla başlık 3 fasıl ile Almanya'nın dönem başkanlığında açılmıştır. 9

SORU 2- Avrupa Birliği ile yürütülen Katılım Müzakerelerinde bugüne kadar (Mart 2012) açılamayan fasıllar hangileridir? Birçoğu açılmaya hazır olduğu halde henüz açılamayan fasıllar 4 ayrı kategoride gösterilebilir. a) Müzakere Pozisyonunu Vermeye Davet Edildiğimiz ve Müzakere Pozisyonlarını Sunduğumuz Fasıllar 17. Ekonomik ve Parasal Politika (MPB: 9 Mart 2007) 26. Eğitim ve Kültür (MPB: 25 Mayıs 2006) b) Konsey'de Onaylanıp Açılış Kriteri Belirlenen Fasıllar 1. Malların Serbest Dolaşımı (Kıbrıs açılış kriteri) 3. İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi (Kıbrıs açılış kriteri) 5. Kamu Alımları 8. Rekabet Politikası 9. Mali Hizmetler (Kıbrıs açılış kriteri) 11. Tarım ve Kırsal Kalkınma (Kıbrıs açılış kriteri) 19. Sosyal Politika ve İstihdam 29. Gümrük Birliği (Kıbrıs açılış kriteri) Taslak Tarama Sonu Raporlarının Henüz Türkiye'ye İletilmediği Fasıllar c) Konsey'de Görüşülmesi Süren Fasıllar 2. İşçilerin Serbest Dolaşımı 13. Balıkçılık (Kıbrıs açılış kriteri) 14. Taşımacılık Politikası (Kıbrıs açılış kriteri) 15. Enerji 22. Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu 23. Yargı ve Temel Haklar 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 30. Dış İlişkiler (Kıbrıs açılış kriteri 33. Mali ve Bütçesel Hükümler d) Komisyon'da Görüşülmesi Süren Fasıllar 31. Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası Avrupa Birliği ile müzakerelere başlayıp da bitiremeyen ülke yok. Cumhuriyetimizin 100. yılına varmadan AB hedefimizi gerçekleştireceğimize inanıyorum Egemen Bağış AB Bakanı / Başmüzakereci Ertuğrul Günay Kültür ve Turizm Bakanı 10

SORU 3- Eğitim - Kültür Faslı'nın Müzakerelere açılması için bugüne kadar yapılan çalışmalar nelerdir? atılım müzakerelerinin en önemli fasıllarından biri Kolan Eğitim ve Kültür Faslı henüz müzakerelere açılamadı. Özellikle Türkiye'nin kültürel alandaki projelerinin yürütülmesi konusunda belirleyici önem taşıyan ve dönüştürücü etkisiyle kültürel çeşitliliğin korunmasına ve desteklenmesine imkân sağlaması beklenen Eğitim-Kültür Faslı'nda, 26 Ekim 2005 tarihinde Tanıtıcı Tarama Sunuşları, 16 Kasım 2005'de ise Ayrıntılı Tarama Sunuşları yapılarak fasıla ilişkin tarama süreci tamamlanmış bulunmaktadır. Taramalar sonucunda Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan taslak Tarama Sonu Raporunun ''Mevcut Durum'' bölümüne ilişkin görüşler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri de alınarak 31 Ocak 2006 tarihinde Avrupa Komisyonu'na intikal ettirildi. Avrupa Komisyonu'nun herhangi bir açılış kriterine ihtiyaç olmaksızın Türkiye ile Eğitim ve Kültür Faslı'nın fiilî müzakerelerinin açılabileceğine ilişkin önerisi ile konu AB Konseyi'ne intikal etti ve bazı tartışmalar sonucunda Faslın fiilî müzakeresinin başlayabileceğine ilişkin karar 26 Nisan 2006 tarihinde Dönem Başkanlığı tarafından AB nezdindeki daimî temsilciliğe gönderilerek, bu Fasılla ilgili Müzakere Pozisyon Belgesi talep edildi. M e r ke z i B a ş k a n l ı ğ ı ' n d a n g e l e n g ö r ü ş l e r değerlendirilerek, Taslak Müzakere Pozisyon Belgesi revize edildi. Revize edilen Taslak Belge, Avrupa Birliği Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp'in başkanlığında Başbakanlık, ilgili bakanlıklar ve DPT temsilcilerinin de bulunduğu toplantıda ikinci kez revize edildi. Söz konusu Taslak Belge, İzleme ve Yönlendirme Komitesi'nde hiçbir değişiklik yapılmadan kabul edildikten sonra, Bakan Ali Babacan tarafından başta Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere konuyla ilgili diğer bakanlıklara gönderilerek onayları alındı. Dönemin AB İlişkilerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nca onay verilen bu metin Türkiye Müzakere Pozisyon Belgesi olarak 25 Mayıs 2006 tarihinde AB Konseyi Dönem Başkanlığı Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'ne sundu, bu fasılda müzakerelerin açılması için hazır olduğunu ilan etti. İlki 23-24 Kasım 2000 tarihinde olmak üzere 9 Şubat 2011 tarihine kadar toplam 10 Eğitim-Kültür Faslı Alt Komite Toplantısı gerçekleştirildi. Bunun üzerine İzleme ve Yönlendirme Komitesinin kararı ile Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği uzmanları tarafından taslak bir Müzakere Pozisyon Belgesi hazırlandı. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Türkiye İş Kurumu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve AB Eğitim ve Gençlik Programları Avrupa Komisyonu Eğitim-Kültür Komiseri Androlulla Vassiliou 10 Haziran 2010 da Türkiye yi ziyaret etti Ertuğrul Günay Kültür ve Turizm Bakanı Androlulla Vassiliou 11

SORU 4- AB Komisyonu tarafından Türkiye için hazırlanan İlerleme Raporları'nda Eğitim-Kültür Faslı'nın Kültür bölümüne ilişkin yapılan tespitler nelerdir? B Komisyonu şu ana kadar Türkiye için TÜRKİYE'NİN başlaması için 2006'daki Müktesabata uyumun neredeyse AKATILIM YÖNÜNDE İLERLEMESİ'NE DAİR 12 DÜZENLİ tamamlandığı şeklindeki vurguyu bir kez daha RAPOR yayınladı. Kısaca, İlerleme Raporu olarak anılan bu desteklemiştir. raporların ilki 1998 yılında yayınlandı. 1998 ve 1999 İlerleme Raporlarında kültür politikalarına ilişkin herhangi bir tespit AB Komisyonu'nun 2008 yılı Raporu'nda bu fasıla ilişkin bir de yer almazken, 2000'den 2004'e kadar olan 5 İlerleme uyarısı bulunmaktadır: Topluluk programlarının sorunsuz Raporu'nda Kültürel ve Görsel-İşitsel Politika başlığı olarak uygulanabilmesi için Türkiye'nin toplam mali katkısını oluşturulmuş ve bu başlık altında büyük ölçüde Türkiye'deki zamanında yapması gerekmektedir. radyo-tv yayınları, başta RTÜK Kanunu olmak üzere görsel- AB Komisyonu 2009 İlerleme Raporu'nda, 2006 ve 2008 işitsel kitle iletişim araçlarına ilişkin mevzuatın topluluk İlerleme Raporları'nın aksine kültür konusunda sınırlı ilerleme mevzuatı karşısındaki pozisyonu, çelişkileri ele alınmıştır. kaydedildiği vurgulanmış ve eğitim ve kültür alanında 2003 Yılı İlerleme Raporu'nda Sinema, Video ve Müzik Türkiye'nin çabalarını sürdürmesi gerektiğine dikkat Eserleri Kanununda yapılan bir değişiklik neticesinde, Milli çekilmiştir. 2009 İlerleme Raporu'nda İstanbul 2010 Avrupa Güvenlik Kurulu'nun artık Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kültür Başkenti hazırlıklarının yürütme kurulu kilit üyelerinin İzleme Komitesinde temsil edilmemesi bir ilerleme olarak istifasına rağmen sürdüğü, 2010 yılı faaliyet takviminin nihai kaydedilmiştir. 2004 Yılı İlerleme Raporu'nda ise Kültür hale getirildiği belirtilmiştir. alanında, Türkiye, Culture 2000 programına katılma konusu ile ilgilendiğini ifade etmiştir ve 2005 yılında programa Aynı raporda Türkiye'nin, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin katılmasına ilişkin müzakereler devam etmektedir tespiti Korunması ve Desteklenmesine ilişkin UNESCO Sözleşmesi'ni yapılmıştır. imzaladığı, ancak onaylamadığı 4. kez hatırlatılarak bu konuda ilerleme sağlanmasına yönelik AB Komisyonu beklentisine AB İlerleme Raporları'nda, Kültür'e özel bölümlerin ayrıldığı gönderme yapılmıştır. süreç 3 Ekim 2005'de müzakerelerin başlamasından sonra yayınlanan 2005 İlerleme Raporu ile başlar. Zaten bu tarihten AB Komisyonu 2010 İlerleme Raporu'nda Kültür alanında, itibaren AB ile Türkiye arasındaki müzakere fasılları Türk operatörlerin, lider başvuru sahibi olmasalar da, proje belirlenmiş ve ilerleme raporlarında her bir fasıla ilişkin ortağı olarak Kültür Programı'na katılmaya devam ettiği tespitler ayrı ayrı yapılmıştır. Katılım Müzakereleri'nin vurgulanmış, Türkiye'nin ayrıca, Avrupa Kültürel Miras başlamasından sonraki İlerleme Raporlarında Eğitim ve Kültür Günlerine katıldığı ifade edilmiştir. Nisan 2010'da, Mardin tek bir fasıl olarak ve 26. sırada yer almıştır. Üniversitesi'nde sırasıyla Kürt dili ve kültürü, Arap ve Asur dilleri ve kültürü bölümlerinin kurulması kayda değer Müzakerelerden sonraki ilk İlerleme Raporu'nda (2005) kültür bulunmuştur. Ancak rapor bu pozitif gelişmeleri alanında AB müktesebatıyla tam uyumu sağlamak için, vurgulamasına karşın, gelişmeleri yetersiz bularak Türkiye, Türkiye'nin, BM çerçevesindekiler de dâhil olmak üzere, UNESCO Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve AB'nin kültürel çeşitliliğin korunması politikalarını tamamen Desteklenmesine İlişkin Sözleşmesi'ni henüz onaylamadığını benimsemesi gerekeceği vurgulanmıştır. 2006 yılının bir kez daha hatırlatmış ve 'Kültür alanında bazı ilerlemeler İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin Culture 2000 isimli topluluk kaydedilmiş, ancak mevzuat uyumu konusunda ilerleme programında yer almaya başladığı vurgulanarak, Çeşitlilik ve sağlanmamıştır' vurgusunu yapmıştır. Kültürel Farklılığın Korunması ve Geliştirilmesine ilişkin UNESCO Sözleşmesi'nin kabulünü desteklediği ve onay için iç SON İLERLEME RAPORUNDAKİ (2011) ELEŞTİRİLER işlemleri başlattığı ifade edilmiştir. AB Komisyonu tarafından yayınlanan son İlerleme Raporu İlerleme Raporu 2006'daki en önemli tespit ise, hiç kuşkusuz (2011) diğer yıllara ait raporlarla kıyaslandığında kültürel Türkiye'nin Eğitim-Kültür Faslı'nda müktesebat uyumunu alanda daha fazla eleştirel bir yaklaşıma sahiptir. Raporda neredeyse tamamladığının ilan edilmesi ve Türkiye'nin bu Türkiye'deki geniş kültürel sektörün varlığı göz önünde alanda katılım için hazır olduğunun ilk defa vurgulanmış bulundurulduğunda, nispeten az sayıda fon başvurusu olmasıdır. yapıldığı tespitine yer verilmiş, bu faaliyetlerin ülke çapında yaygınlaştırılması yönündeki çabaların sürdürülmesi İlerleme Raporu 2007'de, Kültür alanında Türkiye ile yeni gerektiğine işaret edilmiştir. Ulusal fonların çoğunun şehir (2007-2013) Kültür Programı'na katılmak üzere bir anlaşma restorasyonu ve kültürel miras için harcandığı vurgulanarak, imzalandığı belirtilmektedir. Aynı raporda Türkiye'nin, bu durumun sivil toplum diyaloğuna yeterince harcama Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve yapılmadığını gösterdiği yönünde eleştirel bir tutum Desteklenmesine İlişkin UNESCO Sözleşmesi'ni imzaladığı takınılmıştır. ancak henüz onaylamadığı not edilmiştir. Türkiye'nin 2005 UNESCO Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin İlerleme Raporu 2008'de Türkiye'nin Kültür Programı'na Korunması ve Desteklenmesine İlişkin Sözleşmesi'ni henüz (2007-2013) katılmaya devam ettiği belirtilmiş ve İstanbul'un onaylamadığının altı yine çizilmiş, kültür alanında bazı 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti olmasına ilişkin yasanın kabul ilerlemeler kaydedildiği ifade edilmiştir. Ancak AB edildiği ifade edilmiştir. 2008 Raporu'nda bir kez daha müktesebatına uyum konusunda ilerleme sağlanamadığı Türkiye'nin, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve eleştirisi yapılmıştır. Eğitim kategorisinde ise eğitim ve Desteklenmesine İlişkin UNESCO Sözleşmesi'ni imzaladığı, mesleki eğitim alanında bazı ilerlemeler kaydedildiği, AB ancak henüz onaylamadığının altı çizilmiştir. Raporda Eğitim, programlarına büyük oranda katılım sağlandığı ve bu öğretim, gençlik ve kültür alanlarında iyi ölçüde ilerleme programlara duyulan ilginin artmaya devam ettiği kaydedilmiştir şeklindeki tespit, fasıla ilişkin müzakerelerin belirtilmiştir 12

SORU 5- Türkiye'nin Eğitim-Kültür Faslı müzakereleri için AB Konseyi'ne sunduğu Müzakere Pozisyon Belgesi'nde ortaya koyduğu Kültür Vizyonu ülkemizi kültür politikaları bağlamında nasıl etkileyecektir? vrupa Birliği Eğitim ve Kültür başlığı, bağlayıcı günde çeşitli ülkelerden gelen 500 civarında Ortodoks Ahukuki düzenlemelere tabi olmayan ve Topluluk Hıristiyan'ın ayin düzenlenmesine izin verilmesi, dinler İşbirliği Programları ile yürütülen bir alandır. Dolayısıyla arası diyaloğun somut örneklerinden biri olarak müzakerelerin açılması ve faslın kapatılması Müzakere Pozisyon Belgesi'nin ruhuna uyumlu bir durumunda Türkiye'nin kültür alanındaki projelerini gelişme olarak kaydedilebilir. Yine Van Akdamar hayata geçirmesi bakımından geniş, kısıtı az, buna Adası'ndaki Akdamar Haç Kilisesi'nde yaklaşık 4000 karşılık AB mali destekleri ile zenginleşen bir kültürel kişilik Ermeni Cemaati'ne 19 Eylül 2010'da ilk defa ayin eylem sahası yaratılacaktır. yapma izni verilmesi Türkiye'nin hoşgörü ve kültürel çoğulculuk iklimine yaptığı önemli bir katkı olarak Kültür konuları üye devletlerin temel yetkileri arasındadır. AB mevzuatının sınırlı olduğu bu alanda, vurgulanmalıdır. ulusal politikaları yaklaştırmak ve üye devletlerarasında Ayrıca AB Genel Sekreterliği, yazışmalarında işbirliğini geliştirmek amacıyla çeşitli programlar "Gayrimüslim" kavramı yerine "Farklı inanç grupları" uygulanmaktadır. Türkiye'nin 25 Mayıs 2006 tarihinde kavramının kullanılması konusunda Haziran 2010 sunmuş olduğu Müzakere Pozisyon Belgesi, ülkemizin tarihinde alınan kararda, kültürel çeşitliliğin kültürel zenginliğini, kültürel genetiğinin derinliğini ve hassasiyetlerinin kamu bürokrasisi tarafından dikkate bu topraklardan dünyaya yayılan kültürlerin alınması bakımından değer taşımaktadır. Kültür ve çeşitliliğinin medeniyetler arası diyaloğun Turizm Bakanlığı ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği güçlendirilmesinde AB'nin kültür politikalarına (ABGS) tarafından yapılan bu çalışmaların sembolik yapacağı katkıya atıfta bulunmaktadır. anlamının AB bürokrasisinde Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere açılması yolunda pozitif kamu Dinler arası çatışma potansiyeli barındıran diplomasisi faaliyeti olarak değerlendirilebilir. Bu medeniyetler çatışması teorileri ve eylemlerini konseptteki çalışmaların devam ettirilmesi büyük bir gidermek amacıyla, İslam, Hıristiyanlık, Musevilik ve AB önem taşımaktadır. temel ilkelerinin insana yönelik yüceltici ortak yönlerini ön plana çıkarıcı çalışmalara ağırlık verileceği belirtilen Müzakere Pozisyon Belgesi'nde AB Kültür 2000 belgede, sivil toplum diyaloğunun aynı zamanda dinî Programı'na da atıf yapılmaktadır. Kültür ve sanat alana da odaklanması gerektiği göz önüne alınarak, alanını desteklemeyi hedefleyen ve sanat eserleri ile kilise ve diğer dinî örgütler ile açık, şeffaf ve düzenli bir sanatçıların uluslararası dolaşımını temel alan AB Kültür diyalog oluşturulması gereğinin altı çizilmektedir. 2000 Programı'na 2006 yılında katılan Türkiye, bu programdaki çalışmaları ve Aday Ülkelerle sivil toplum Bu bağlamda Trabzon'un Maçka ilçesindeki tarihî diyaloğunu ve kültürlerarası diyaloğu güçlendirme Sümela Manastırı'nda 88 yıl aradan sonra (14 Ağustos stratejisini de destekleyerek Avrupa Kültür Alanı'nın 2010) Hıristiyan âleminde "Meryem Ana'nın göğe tamamlayıcı ve önemli bir unsuru olma yolunda irade yükseliş günü" olarak kabul edilen ve kutsal sayılan bir göstermiştir. İshak Paşa Sarayı / Doğubayazıt vrupa Birliği Eğitim ve Kültür başlığı bağlayıcı hukuki düzenlemelere tabi olmayan ve Topluluk Aişbirliği programları ile yürütülen bir alandır. Dolayısıyla müzakerelerin açılması ve faslın kapatılması durumunda Türkiye'nin kültür alanındaki projelerini hayata geçirmesi bakımından geniş, kısıtı az olan, buna karşılık AB mali destekleri ile zenginleşen bir kültürel eylem sahası olacaktır. Kültürel İrtibat Noktası nın yürüttüğü AVRUPA KÜLTÜR PROGRAMI bu anlamda yönettiği projelerle Türkiye yi Kültür faslı müzakerelerine hazırlama işlevi de üstlenmiştir. 13

SORU 6- Kültürel ilişkiler AB ülke kamuoylarında Türkiye imajının değişmesine nasıl katkı sağlıyor? Bu konuda yapılan güncel araştırmalar Türkiye-AB ilişkilerinde Kültürel çalışmaların etkisine ilişkin hangi verileri sunuyor? on bir yılda 12 AB ülkesinde ve Amerika'da STürkiye'ye ilişkin algı çarpıcı ölçüde olumlu yönde değişmeye başladı. AB ülkelerinde oluşan bu olumlu algı nedeniyle AB ülke kamuoylarında Türkiye'nin AB'ye üyeliğini olası bulanların oranı yüzde 53'e çıktı. Olumlu yönde değişen Türkiye imajının kaynağında ise öncelikle AB ülkelerinde Türkiye'nin yürüttüğü kültürel faaliyetler bulunmaktadır' (Star / 15.09.2011) Yukarıdaki sözler Amerika'nın en önemli düşünce kuruluşlarından biri olan The German Marshall Fund of The United States (GMF) tarafından yapılan Transatlantik Eğilimler 2011 : Temel Bulgular başlıklı araştırmayı tanıtan GMF Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı'ya ait. Rapora göre, Amerika ve Avrupa'da toplam 13 ülkede gerçekleştirilen 'Transatlantik Eğilimler' araştırmasının sonuçlarına göre Batı'nın Türkiye algısı, son bir yılda olumlu yönde değişti. Türkiye hakkındaki olumlu görüşlerin en çok arttığı ülke 12 puanlık artışla Fransa olurken, Türkiye'nin AB'ye üyeliğini olası bulanların oranının yüzde 53 olması dikkat çekti. GMF Transatlantik Eğilimler 2011 : Temel Bulgular Araştırması, Eğitim-Kültür Faslı'nın açılması halinde sağlanacak fonlarla AB-Türkiye arasında yürütülecek kültürel faaliyetlerin zenginleştirilmesi sayesinde elde edilecek kazanımları da somut biçimde ortaya koymaktadır. KÜLTÜREL İLİŞKİLER AB ÜLKE KAMUOYLARINDAKİ TÜRKİYE ALGISINI OLUMLU YÖNDE ETKİLİYOR Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, bu artışları öncelikle 'kültürel ilişkiler'e bağlıyor ve şöyle diyor: Fransa'da Türk Mevsimi her şeye rağmen başarılı. Her şeye rağmen diyorum, Sarkozy başa gelmeden önce Türk Yılı olarak planlanmıştı, oysa 3 aylık bir Türk Mevsimi'ne dönüştürdü. Hollanda'da bu yıl Hollanda- Osmanlı diplomatik ilişkilerinin 300. yılı ve yine İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti oluşu. Ki AB Bakanlığı da faaliyetlerine bu yönde ağırlık veriyor. Kültürel ilişkililer, olumlu algının artmasında çok önemli bir işlev yerine getiriyıor Özgür Ünlühisarcıklı GMF Araştırması'na göre Fransız kamuoyunun yüzde 53'ü Türkiye hakkında olumlu düşünüyor. Türkiye hakkında olumlu düşünenlerin oranı Hollanda'da 10 puanlık artışla yüzde 60, Portekiz'de 11 puan artışla yüzde 52, Polonya'da 10 puanlık artışla yüzde 49, Almanya ve İtalya'da da 8'er puan artışla yüzde 42 ve yüzde 33 oldu. 14

SORU 7- Tanıtıcı ve Ayrıntılı Tarama Süreçleri tamamlanmasına ve Müzakere Pozisyon Belgesi sunulmasına karşın 4 yıldan bu yana Eğitim-Kültür Faslı Müzakereleri neden bugüne kadar açılamadı? B Katılım Müzakereleri'nde 26 sıralı Afasıl olan Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere açılması konusunda sürecin başında Türkiye tarafı bir hayli umutluydu. AB tarafı da bu umudu tetikleyecek açıklamalar yapıyor, işaretler veriyordu. Öyle ki, açılan ve geçici olarak kapatılan Bilim-Araştırma Faslı'ndan hemen sonra Eğitim-Kültür Faslı'nın açılabileceği ve kısa sürede de geçici olarak kapatılabileceğine dair bir söylem geliştiriliyor, bu yönde açıklamalar yapılıyordu. EĞİTİM VE KÜLTÜR FASLINI AÇILMAMASI İÇİN HİÇBİR SEBEP YOK. Eğitim ve Kültür gibi son derece makul bir faslın açılışını sadece Kıbrıs Rum yönetimi şımarık bir tavırla engelliyorsa ve 26 ülke buna seyirci kalıyorsa orada bir yanlışlık olduğunu ben vurgularım. 3 OCAK 2012 - AA EGEMEN BAĞIŞ AB BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ AB Daimî Temsilciler Komitesi'nin (COREPER) 26 Nisan 2006'da gerçekleştirdiği toplantıda, bazı ülkelerin talep etmesine karşın, Türkiye'den istenecek Müzakere Pozisyon Belgesi için gönderilecek davet mektubunda, siyasi kriterlerin yer almamasına karar verilmesi olumlu bir gelişme olarak kaydediliyordu. Hatta Dönem (2006 İlk dönem) Başkanı Avusturya'nın AB Daimî Temsilciliği Sözcüsü Nikola Johannes Donig'in Eğitim ve Kültür Faslı'nda fiilî müzakerelerin Avusturya'nın dönem başkanlığı sırasında başlatılıp başlatılamayacağı konusunda, Türkiye'nin pozisyon belgesinin ve AB Komisyonu'nun ortak pozisyon belgesi önerisinin hazırlanma süresinin belirleyici olacağını vurgulaması, Türkiye'nin ciddi anlamda umutlanması sonucunu getirdi. Çünkü Türkiye, Müzakere Pozisyon Belgesi'ni hazırlayarak sunmak için sorumluluklarını zaten tamamlamıştı. Ama olmadı. Çünkü AB ile müzakereler 100 metre koşusu değil, 3000 metre engelli koşusu olarak tanımlanıyor Türkiye için. Başta Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB'nin üyesi olan Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Fransa'nın veto uygulamaları olmak üzere çok sayıda engel çıkarıldı bu fasılda. Sürecin hemen başından itibaren Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Fransa bu başlığı siyasi kriterlere bağlama çabasına girişti. Siyasi kriter sorunu, ilk olarak Eğitim-Kültür Faslı'nda baş gösterdi. AB'nin bu üç ülkesi, bu fasılda müzakerelerin açılması veya kapatılması için Ankara'dan azınlık hakları ve kültürel haklara uyması istensin talebinde bulundu. Ankara ise bu aşamada 'teknik' olarak gördüğü bu sürecin siyasi arenaya taşınmak istenmesinden rahatsızlığını dile getirdi. AB'de Kıbrıs'ı bütün olarak temsil eden GKRY'nin birçok faslı veto etmesinin asıl nedeni ise, 1963 Ankara Anlaşması'nı yeni AB üyelerine teşmil eden Ek Protokol'ün dışında kalmasından kaynaklanıyor. Türkiye, AB ile ilişkilerinin hukuki temelini oluşturan 12 Eylül 1963 tarihli Ankara Anlaşması'nı, 1 Mayıs 2004 tarihinde AB üyesi olan 10 ülkeyi kapsayacak şekilde genişleten Ek Protokol ü imzaladı. Ancak Türkiye, Ek Protokol'le eş zamanlı bir bildirge de yayınlayarak Ek Protokol'ü imzalamasının Kıbrıs Rum kesimini tanıdığı anlamına gelmeyeceğini AB'ye bildirdi. Bunun anlamı Türk liman ve havaalanlarının Rum gemi ve uçaklarına kapalı olması demekti ve Rum basınına göre Türkiye'nin liman ve havaalanı ambargosunun Rumlara yıllık maliyeti 100 milyon Euro'ydu. Dönemin Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos yaptığı açıklamada, ''Türkiye, Ek Protokol'ü bizim açımızdan tatmin edici bir biçimde imzalayana kadar, AB ile üyelik müzakerelerinin başlatılmasını kabul etmeyeceğiz'' ifadelerini kullandı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) o günden bu yana birçok fasılda veto hakkını kullanarak, Türkiye'nin AB yolculuğuna sürekli taş koydu. Eğitim-Kültür Faslı da siyasi nedenlerle GKRY'nin vetosuna takıldı ve bugünlere gelindi. Eğitim-Kültür Faslı'na veto uygulayan ülkelerden biri de Fransa'ydı. Ancak Fransa Ekim 2008'de bu başlıktaki vetosunu kaldırdığını duyurdu. ransa, Fve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Eğitim- Kültür Faslı nı veto ederek faslın bugüne kadar müzakerelere açılmasını erteletmeyi başardı. Fransa daha sonra çekincelerini kaldırdı, ancak GKRY vetosu devam ediyor. 15

SORU 8- Hükümet, Eğitim-Kültür Faslı Müzakerelerinde gelinen noktayı nasıl yorumluyor? Şimdi ben samimi bir şeyler söyleyeyim. Bakınız, biz şu anda devamlı sabır çekiyoruz. Mesela Rum kesiminin Eğitim ve Kültür faslının açılmasını engellemesini, Güney Kıbrıs Rum yönetimi neyle izah edecek? Her şey hazır. Ama buna rağmen engellendik. BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN ğitim-kültür Faslına ilişkin güncel yorumu Avrupa sunmuş olmamıza ve açılmaya hazır olmalarına rağmen EBirliği Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış iki faslın - 'ekonomik parasal politika' ve 'eğitim-kültür' - Anadolu Ajansı'na yaptığı 3 Ocak 2012 tarihli açıklamada neden hâlâ açılmadığını anlayamıyoruz. Aynı şekilde yaptı: 'EĞİTİM VE KÜLTÜR FASLINI AÇILMAMASI İÇİN 'Enerji' Faslı'nda da sadece siyasi nedenlerden dolayı HİÇBİR SEBEP YOK. Eğitim ve Kültür gibi son derece ilerleme sağlanamamıştır. makul bir faslın açılışını sadece Kıbrıs Rum yönetimi şımarık bir tavırla engelliyorsa ve 26 ülke buna seyirci Başmüzakereci, Devlet Bakanı Egemen Bağış bu kalıyorsa orada bir yanlışlık olduğunu ben vurgularım'. toplantıdan yaklaşık 1 ay sonra, Başbakan Erdoğan gibi kendisi de Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan da aynı sorunu 2 açılmasının önündeki en büyük engelin Kıbrıs Rum Mart 2010 tarihinde dile getirmişti. KKTC ve GKRY'den Yönetimi olduğunu açıklar. Başmüzakereci Bağış, gazetecilerle yaptığı söyleşide, Başbakan Recep Tayyip Haziran 2010'da ziyaret ettiği KKTC'de Eğitim ve Kültür Erdoğan Rum Yönetimi'ne özellikle Eğitim-Kültür Faslı Rum Kesimi tarafından engelleniyor. İspanyol Faslı'ndaki veto konusunda sert eleştiriler yöneltiyor ve dönem başkanlığı Rumları ikna için birtakım çabalar şöyle diyordu: "Şimdi ben samimi bir şeyler söyleyeyim. içinde şeklindeki sözleri ile durumu özetler ve Bakınız, biz şu anda devamlı sabır çekiyoruz. Mesela uygulanan blokaj için sert tepki verir. Rum kesiminin Eğitim ve Kültür Faslı'nın açılmasını AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış son olarak 24 engellemesini, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi neyle izah Ağustos 2010 tarihinde TRT HABER kanalında katıldığı edecek? Her şey hazır. Ama buna rağmen engellendik. 45 Dakika isimli programda Eğitim-Kültür Faslı için Bir başka olay, Enerji Faslı. Enerji Faslı'yla ilgili biz Türkiye ikna çabalarının devam ettiğini açıklar. olarak her şeyi hazırladık, her şey bitmiş durumda. Şu anda Nabucco konusunda bir şeyler yapılmışsa bunu 2012'DE DURUM VE AB KOMİSYONU ELEŞTİRİSİ yapan sadece biziz ve atılacak herhangi bir adım kalmış değil, her şey bitmiş vaziyette. Fakat Güney Kıbrıs'a bu Bakan Bağış yukarıda aktardığımız 3 Ocak 2012 tarihli da takılıyor. Şimdi bunları neyle izah edeceksiniz?". açıklamasında (AA) Eğitim-Kültür Faslı'nın açılmaması için hiç bir sebep olmadığına vurgu yaparak, faslın Başmüzakereci, Devlet Bakanı Egemen Bağış ise açılması önündeki en büyük engelin GKRY Vetosu açılmaya hazır olduğunu söylediği Eğitim-Kültür Faslı'nın olduğunu net bir biçimde ortaya koyarken, 2012 Bütçesi açılmamış olmasını 'anlaşılmaz' bulduğunu belirten bir görüşmelerinde AB Bakanlığı Bütçe Sunuş eleştiride bulunur Türkiye-AB Karma Parlamento Konuşması'nda da Eğitim-Kültür Faslı'nın 2 HAFTA Komisyonu (KPK) Toplantısı'nda. 24 Mayıs 2010 İÇİNDE AÇILABİLECEK POZİSYONDA OLDUĞUNU söyledi. tarihinde İstanbul'daki toplantıda yaptığı konuşmada bu 'anlaşılmaz' durumu şöyle açıklar: Maalesef Aralık Faslın açılması konusunda Türkiye kendi açısından hiç bir 2006 tarihinden bu yana yaşanan gelişmeler, tek taraflı engelin kalmadığını ifade ederken, AB Komisyonu 2011 siyasi bakış açısının tüm sürece egemen olduğunu İlerleme Raporu'nda 2005 UNESCO Kültürel İfadelerin kanıtlamıştır. Biz, bu süreci etkileyebilecek siyasi Çeşitliliğinin Korunması ve Desteklenmesine İlişkin mülahazalardan ve üye ülkelerin iç politika Sözleşmesi'nin henüz onaylanmaması başta olmak kaygılarından bağımsız olarak her başkanlık süresince üzere kültür alanında AB müktesebatına uyum mümkün olduğu kadar çok fasıl açmaya büyük önem konusunda ilerleme sağlanamadığı eleştirisi yapılmıştır. vermekteyiz. Ancak, müzakere pozisyon belgelerimizi 16

SORU 9- Kültür Faslı'nın müzakerelere açılmasına katkı sağlayabilecek diğer unsurlar nelerdir? AVRUPA KÜLTÜR PROGRAMI (2007-2013) stanbul'un 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti olmasına İve AB Kültür 2000 Programı'nın 4 yıldan bu yana Türkiye'de hayata geçirilmesine karşın bugüne kadar Eğitim-Kültür Faslı'nın açılmamış olması çelişkili bir durumdur. Bu çelişkinin bir an önce giderilmesi; Türkiye'nin kültürel mirasının korunması, kültür varlığının sağlıklı biçimde gelecek kuşaklara aktarılması ve kültür politikalarının nitelikli projelerle teoriden pratiğe aktarılması bakımından yaşamsal önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Eğitim ve Kültür Faslı'na siyasi önemini veren nokta, bazı AB üyelerince anadilde eğitim ve ruhban okulu düzenlemelerinin bu faslın kapsamında ele alınmak isteniyor olmasıdır. Bu alanlarda Türkiye'nin egemenlik haklarına halel gelmeden yapabileceği düzenlemeler etkileyici önem taşımaktadır. Ayrıca son birkaç yıldan bu yana İlerleme Raporları'nda Türkiye'nin imzalanması istenen, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Desteklenmesine ilişkin 2005 UNESCO Sözleşmesi'nin onaylanması zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Son yıllarda iyileştirilen azınlık hakları ve kültürel haklar alanında yapılabilecek yeni iyileştirmelerle toplum kesimleri arasındaki sosyal diyaloğun geliştirilmesi, kültürel çeşitliliğin ayrımcılık bağlamında değil de kültürel ve toplumsal zenginlik olarak ele alındığını gösteren düzenlemeler yapılmalıdır. DPT 9. Kalkınma Planı'nda "Kültürümüzün özgün yapısını ve zenginliğini kaybetmeden gelişime açık olması ve evrensel kültür birikimine katkıda bulunması sağlanacaktır" denilmektedir. 9. Kalkınma Planı'ndaki ifadesiyle kültürel varlığımızın evrensel kültür birikimine katkıda bulunmasını sağlayacak düzenlemeler geliştirilmelidir. ULUSAL FONLARIN YÖNÜ NE OLMALI? Ayrıca AB Komisyonu 2011 İlerleme Raporu'nda yer alan 'Ulusal fonların çoğunun şehir restorasyonu ve kültürel miras için harcanmakta, bu durum sivil toplum diyaloguna yeterince harcama yapılmadığını göstermektedir' şeklindeki eleştiri ışığında ulusal fonların kültürlerarası ve sivil toplum diyaloguna ilişkin projelere yönlendirilmesi şeklinde bir politika değişikliğine gidilmesi gerekmektedir. AB Üyesi 27 ülkenin kamuoylarının, Türkiye ve Türk Kültürü konusundaki bilgi ve kanaatlerinin doğru kaynaklara dayanması için Sivil Toplum Diyaloğu Konsepti'ne dayalı çalışmalar yürütülmeli, kamu diplomasisine ağırlık verilmelidir. En önemlisi, bu faslın siyasi kriter blokajından arındırılmasını ve açılmasını sağlayacak lobi faaliyetleri gerçekleştirilmelidir. vrupa kültürüne değer Akatan, ve Avrupa ya katkı sağlayan kentlere verilmeye başlanan AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ ünvanı Türkiye nin AVRUPA KÜLTÜR ALANI NIN tamamlayıcı parçası olduğuna yapılan güçlü bir vurgudur. Bu vurgunun Eğitim-Kültür Faslı nın müzakerelere açılması yolunda hızlandırıcı unsur olması da sağlanmalıdır. 17

SORU 10- Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere açılması ve müzakerelerden sonra geçici olarak kapatılması Türkiye'nin kültür politika ve uygulamaları için hangi kazanımları sağlayacaktır? B müzakere süreci, kültür politikalarımız için Asadece üstlenilmesi gereken ilgili müktesebat olmaktan öte; Türkiye'nin iktisadi dönüşümünü sürdürülebilir kılma yolunda önemli fırsatlar barındıran bir süreçtir. Türkiye'nin sahip olduğu kültürel miras ve kültür varlıkları AB müzakere süreciyle beraber, yaratıcı endüstrilerin yanı sıra kültür turizmi de ülkemiz açısından kültür ekonomisinin en önemli unsurlarından biri konumuna geleceği öngörülmektedir. Bu durumda, kültür politikalarımızın verimliliğinin ve etkinliğinin arttırılmasıyla ekonomik büyümeye olumlu olarak yansıyabilecektir. AB müzakere sürecinde; Türkiye, öncelikle eğitim ve kültür başlığının müzakerelere açılmasını sağlamalı ve AB kültür müktesebatının üstlenilmesinden doğan yeni kültürel dönüşümleri mümkün olan en etkin şekilde uygulamaya koymalıdır. AB sürecinde Türkiye için öncelikli politika alanlarından biri de kültür olmalıdır. Çünkü Türkiye, bir medeniyetler beşiğidir ve Avrupa Birliği'nin temsil ettiği birçok değer, kaynağını bu topraklar üzerinden yeşeren ve bin yılları bulan geçmişe sahip olan medeniyetlerden almaktadır. Türkiye, tarihindeki büyük uygarlık dönemlerinin kültür izlerini bağrında taşıyan büyük bir açık hava müzesi konumundadır. Binlerce yıllık geçmişiyle birçok uygarlığın yaşadığı bir ülke olarak, kültürel mirasın korunması konusunda evrensel sorumlulukları fazla olan ülkelerin başında geliyoruz. İşte böyle bir kültürel derinlik ve zenginliğe sahip olan Türkiye, Eğitim-Kültür Faslı'nın müzakerelere açılması ile birlikte kültürel mirasın, yerelliğin ve kültürel çeşitliliğin korunması ve kültür ve sanat hizmetlerine daha kolay erişebilirliğin temin edilmesine ciddi katkılar sağlayacaktır. Faslın açılması ve müzakerelerin tamamlanması halinde, Eğitim-Kültür Faslı Tarama Raporu'nda da vurgulandığı gibi, Avrupa Birliği'nin temel amacı olan kültürün gelişmesini teşvik ve kültürel çeşitliliği arttırmak konusunda destekler gelişerek büyüyecektir. AB ile bütünleşme durumunda, ortak bir Avrupa- Türkiye kültürel alanı yaratılmasını teşvik etmek, sanatsal ve edebi yaratımları, kültürel miras alanlarını geliştirmek, üye devletler arasında kültürel diyalogları ve sosyal entegrasyonu güçlendirmek gibi amaçlar hayata geçirilebilecektir. AB'nin yaratıcılık ve kültür ekonomilerine ilişkin vizyonuyla entegre olmak kültürel miras algısına yönelik geleneksel vizyonun dönüştürülmesi yolunu açacak, kültür ekonomisi ve yaratıcı endüstrilerle yaratıcılık üzerinden ilişkilendirilme sürecinde yalnızca Türkiye için değil tüm AB üyeleri için binlerce kişiye istihdam olanağı AB Kültürel Miras Mevzuatı na uyum sağlamak Türkiye nin tarihi ve kültürel mirasını korumak ve geleceğe taşımak konusunda son derece işlevsel bir rol üstlenecektir. sağlayacak potansiyele sahip bir kültür sektörü üretilebilecektir. Her tür mimari, tarihi, sanatsal anıtların, arkeolojik alanların, sanat eserlerinin, elyazmalarının, kitap ve başkaca tarihi, artistik veya arkeolojik değer taşıyan nesnenin gelecek kuşaklara aktarılması, dolayısıyla kültürel tarihin sürekliliği için yeni projelere, uluslararası ölçütte organizasyonlara finansal destekler sağlanmasının yolu açılmış olacaktır. Eğitim-Kültür Faslı'nın açılması ve başarıyla kapatılması halinde Türkiye, Avrupa Kültür Alanı'nın tamamlayıcı özelliği daha da güçlenecek, UNESCO ve bugüne kadar 88 ülke ile yapılan kültürel sözleşmeler için yepyeni uygulama olanakları gündeme gelecektir. Kültürlerarası diyaloğun kökleştirilmesi, kültürel çeşitlilik ve renkliliğin korunması, toplumlar arası hoşgörü ve diyalogun güçlü biçimde inşa edilmesi, i n a n ç l a r d a n d o ğa n ç a t ı ş m a l a r ı n d i y a l o ga dönüştürülmesi ve benzeri alanlarda yapılacak çalışmalarla insanlığın ortak mirası paylaşılarak büyüyecektir. Türkiye, bu faslın açılması halinde tarihsel mimari, sahne ve gösteri sanatları, görsel sanatlar, edebiyat, müzik, somut ya da somut olmayan kültürel miras vb. birçok alanda, dernek, üniversite, kültür enstitüleri, kamu otoriteleri gibi binlerce kültür kurumunda birlikte çalışma, ortaklaşa kültürel ve sanatsal projeler yaratma ve uygulama konusunda geniş maddi olanaklara kavuşacaktır. Ülkemiz, 2006 yılından bu yana dâhil olduğu AB Kültür 2000 Programı'na benzer çok sayıda programda 27 AB ülkesi ile ortak olarak yer alacak ve hemen her alandaki kültürel/sanatsal projelerine entelektüel ve finansal destek bulacaktır. 18